HDP’li Pervin Buldan’dan ‘Aday’ Çıkarma Hakkında Yeni Açıklama

HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararına ilişkin konuşan Pervin Buldan, “Dün Kars’ta bir açıklama yaptım, HDP kendi adayını açıklayacak ve kendi adayıyla seçimlere girecek dedim, dünden beri tartışılan tek mesele HDP’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı meselesi” dedi ve ekledi:

“HDP niye aday çıkarmasın? HDP’nin sizden ne farkı var? HDP bu ülkede bir irade değil mi? HDP bir siyasi parti değil mi, seçimlere girme hakkı var mı yok mu? Bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme iradesine sahip mi değil mi? Bütün bunları göz önünde tutarak bir kez daha ifade etmek isterim ki HDP kendi ittifakları ile birlikte adayını çıkaracak.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugün Iğdır’da HDP İl Başkanlığı Olağan Kongresine katıldı.

Burada açıklamalarda bulunan Buldan, “Şimdi gözlerini HDP’ye diktiler. Geçmişte partilerimizi kapattılar ama o partilerin yerine yenileri açıldı, daha da büyüdü, daha da genişledi, siyasetine ve mücadelesine devam etti. Onlar zannediyorlar ki HDP’yi kapatırsak HDP çalışmayacak, HDP’ye oy veren milyonlar evlerinde oturacak, sadece seyirci olacak. Onlar hayal dünyasında yaşamaya devam etsinler, HDP’nin kapatılmayacağını, demokratik siyasetine devam edeceğini ve HDP’nin her anlamda ülke siyasetinde yer alacağını bu ülkeyi yönetenlere buradan bir kez daha iletmek istiyoruz. HDP sadece bir binadan ibaret değildir ki kapısına kilit vurduğunuzda kapatılacak bir parti haline gelsin” diye konuştu.

“Asla bizi demokratik siyasetten geri döndüremezsiniz”

“Şimdi gözlerini HDP’nin aldığı Hazine yardımına diktiler” diyen Buldan, “Halkımızın vergileriyle bize verilen Hazine yardımını bloke eden anlayışa bu kürsüden şunu ifade etmek isterim, siz halkımızın, milyonların iradesine asla bloke koyamazsınız, bu iradeyi asla engelleyemezsiniz, asla bizi demokratik siyasetten geri döndüremezsiniz” ifadelerini kullandı.

Buldan, şöyle devam etti: “Bütün bu haksızlık ve hukuksuzlukların siyasi kararlar olduğunu ve asla hukukla ilgisinin olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Onların amacı HDP’siz bir Türkiye, bir parlamento yaratmak ama bunu gerçekleştiremeyeceklerini, bizim HDP olarak her seçimde oylarımızın yükseldiğini ve daha güçlü bir şekilde seçimlerden çıktığımızı bilmelidirler.”

“HDP niye aday çıkarmasın?”

HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararına ilişkin konuşan Pervin Buldan, “Herkesin gözü HDP’de yani bizde, aday çıkaracak mı çıkarmayacak mı? Millet İttifakını destekleyecek mi, desteklemeyecek mi? HDP’nin stratejisi yerel seçimlerdeki gibi mi olacak yoksa yeni bir hedefi mi var, yeni bir strateji mi belirlenecek? Dün Kars’ta bir açıklama yaptım, HDP kendi adayını açıklayacak ve kendi adayıyla seçimlere girecek dedim, dünden beri tartışılan tek mesele HDP’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı meselesi” dedi.

Buldan, şunları kaydetti: “HDP niye aday çıkarmasın? HDP’nin sizden ne farkı var? HDP bu ülkede bir irade değil mi? HDP bir siyasi parti değil mi, seçimlere girme hakkı var mı yok mu? Bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme iradesine sahip mi değil mi? Bütün bunları göz önünde tutarak bir kez daha ifade etmek isterim ki HDP kendi ittifakları ile birlikte adayını çıkaracak.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: HDP Elinden Geleni Yaptı, Sorumluluk Muhalefette

HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın ”HDP cumhurbaşkanı adayı çıkaracak” açıklamasını değerlendiren Demirtaş, “Eğer muhalefetin diğer bloku ortak aday çıkarmak için veya çıkacak adayda ilkeler üzerinde ortaklaşmak için HDP’yi ziyaret edip açık bir diyalog ve müzakere yürütmeyi düşünmüyorsa elbette HDP seçmenin karşısına kendi adayıyla çıkacaktır” dedi ve ekledi:

“Bundan daha normal, bundan daha meşru bir tutum olamaz. Öyle bir durumda biz de tüm gücümüzle partimizin adayının arkasında durup başarısı için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. Nihayetinde HDP bir siyasi partidir, kendisini dikkate almayacak bir adayı destekleme derneği değildir.

Ortak aday için HDP elinden geleni yapmıştır ve yine Sayın Buldan’ın açıklamasında belirttiği gibi kapıları tümden de kapatmamıştır. Bundan sonraki sorumluluk ve adım atma iradesi muhalefetin diğer blokundadır. Sonuç olarak HDP, doğru ve olması gerektiği gibi, kararlarını alarak ilerliyor.”

Partisinin Kars il kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Şimdi herkesin dört gözle beklediği cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi. Biz HDP olarak en kısa zamanda kendi cumhurbaşkanı adayımızı Türkiye halklarıyla paylaşacağız. HDP kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla gidecek” dedi ve ekledi:

“Bizim ne Cumhur İttifakıyla ne Millet İttifakıyla herhangi bir ortaklığımız yok. Ancak ilkesel yaklaşımlarımız var. Bunları zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, müzakere edebiliriz, diyalog içinde olabiliriz. Ama HDP’nin şu anki kararı kendi adayıyla seçimlere girmektir. Hiç kimse HDP’yi a ya da b partisine bağlamasın. HDP, Türkiye’de bir iradedir, büyük bir güçtür. Ve seçimlerde büyük bir oy oranıyla çıkmayı hedefleyen bir siyasi partidir.”

Buldan’ın açıklamasının ardından Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan da açıklama geldi.

Cumhuriyet’e konuşan Demirtaş, Buldan’ın HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını göstereceği yönündeki açıklamasının sürpriz olarak karşılanmaması gerektiğini söyledi ve “HDP, ortak aday konusunda uzlaşmaya açık olduğunu, bununla birlikte kendi adayını çıkarma hazırlıklarını da aksatmadan sürdüreceğini defalarca açıkladı zaten” dedi.

Demirtaş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Eğer muhalefetin diğer bloku ortak aday çıkarmak için veya çıkacak adayda ilkeler üzerinde ortaklaşmak için HDP’yi ziyaret edip açık bir diyalog ve müzakere yürütmeyi düşünmüyorsa elbette HDP seçmenin karşısına kendi adayıyla çıkacaktır. Bundan daha normal, bundan daha meşru bir tutum olamaz.

Öyle bir durumda biz de tüm gücümüzle partimizin adayının arkasında durup başarısı için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. Nihayetinde HDP bir siyasi partidir, kendisini dikkate almayacak bir adayı destekleme derneği değildir. Ortak aday için HDP elinden geleni yapmıştır ve yine Sayın Buldan’ın açıklamasında belirttiği gibi kapıları tümden de kapatmamıştır. Bundan sonraki sorumluluk ve adım atma iradesi muhalefetin diğer blokundadır. Sonuç olarak HDP, doğru ve olması gerektiği gibi, kararlarını alarak ilerliyor.”

Paylaşın

Pervin Buldan: HDP Kendi Adayını Çıkaracak

Partisinin Kars il kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Şimdi herkesin dört gözle beklediği cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi. Biz HDP olarak en kısa zamanda kendi cumhurbaşkanı adayımızı Türkiye halklarıyla paylaşacağız. HDP kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla gidecek” dedi ve ekledi:

“Bizim ne Cumhur İttifakıyla ne Millet İttifakıyla herhangi bir ortaklığımız yok. Ancak ilkesel yaklaşımlarımız var. Bunları zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, müzakere edebiliriz, diyalog içinde olabiliriz. Ama HDP’nin şu anki kararı kendi adayıyla seçimlere girmektir.”

Buldan konuşmasının devamında, “Hiç kimse HDP’yi a ya da b partisine bağlamasın. HDP, Türkiye’de bir iradedir, büyük bir güçtür. Ve seçimlerde büyük bir oy oranıyla çıkmayı hedefleyen bir siyasi partidir.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kars 4’üncü Olağan İl Kongresi’nde konuştu. Buldan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“AKP ve MHP, her gece korkulu rüyasına giren HDP’nin bütün çalışmalarını nasıl engellerim, HDP’yi nasıl siyasetten uzaklaştırırım diye düşünüyor. Bunun hesabını yapan bir zihniyetin sahibi olan AKP-MHP ittifakı var.

Ama korkulu rüyalar görmeye devam etsinler, çünkü HDP gümbür gümbür geliyor. Biz biliyoruz ki AKP ve MHP’nin derdi bu ülkenin sorunları değil. AKP ve MHP’nin derdi ülkede yaşanan ekonomik kriz değil, ülkenin sefalete ve açlığa sürüklenmesi değil.

AKP ve MHP’nin derdi sadece ve sadece HDP’nin nasıl engelleneceği, yargı eliyle HDP’nin nasıl küçültüleceği ve engelleneceğidir. Onlar bunun hesabını yapıyorlar.

“Bloke kararı Saray’ın talimatıyla alındı”

En son AYM’nin verdiği karar var. HDP’nin, yani Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin, 6 milyondan – bu son seçim için söylediğim rakam – fazla insanın oy verdiği bir partinin hazine yardımının aktarıldığı hesaba bloke konulması kararı var.

Hazine yardımından yoksun bırakılması ve yardımın gasp edilmesi meselesi var. Elbette ki bu kararın hukuki bir karar olmadığını biliyoruz. Bu kararın Saray’ın talimatıyla alındığını da biliyoruz.

AYM bu hukuksuzluğun altına imza atarak kendisini Saray’ın aracı haline getirdi. Bunu üzüntüyle belirtmek istiyorum. Onlar Hazine yardımımızı bloke edebilirler ama halkın iradesini bloke edecek olan hiçbir güç yoktur.

“Bu hukuksuzluk AKP-MHP’nin seçim çalışması”

Biz bu hukuksuzluğun aynı zamanda AKP-MHP’nin seçim çalışması olduğunu biliyoruz. Çünkü onlar seçim çalışmalarını haksızlık ve hukuksuzluklar üzerine kurdu. Bunu devam ettiriyorlar. Kobanî Kumpas Davası buna bir örnektir, HDP’nin kapatılması davası buna bir örnektir. Belediyelerimize atanan kayyımlar buna bir örnektir.

Milletvekillerimizin vekilliklerinin düşürülmesi buna bir örnektir. DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır’ın tutuklanması buna bir örnektir. Bütün seçim çalışmalarını hukuksuzluklar üzerinde gerçekleştiren ve bu zihniyeti hayata geçirmeye çalışan AKP-MHP iktidarı, işte seçimlere bu saiklerle hazırlanıyor.

“Seçim sonuçları hüsrana uğratacak”

Bütün bu kumpaslarla, bütün bu hukuksuzluklarla Türkiye’yi bir seçime götürecek olan AKP-MHP ittifakı seçim sonuçlarını gördüğü zaman elbette ki bir hüsran yaşayacaktır. Bunu şimdiden ifade ediyorum. Biz de HDP olarak; bizlere yapılan zulme, haksızlığa, kötülüğe ve zora karşı hummalı bir çalışma yürüterek, kadın ittifakımızı, Kürt ittifakımızı, Emek ve Özgürlük İttifakımızı, tüm ittifaklarımızı kurarak bu seçimlerde üstün bir başarı elde etmeyi hedefliyoruz.

Onların HDP’siz bir siyaset, HDP’siz bir parlamento yaratmaya çalıştıklarını bildiğimiz için bu çalışmalarımızı çok daha görkemli, çok daha güçlü bir şekilde yapmanın zamanı gelmiştir.

“AKP’ye oy vermeyi bir daha düşünün”

Buradan AKP’ye oy veren Kürt halkına kısa da olsa seslenmek isterim. HDP’ye bu kadar zulüm yapılırken, Kürtlere bu kadar zulüm yapılırken, HDP’nin her türlü siyasi hakkı elinden alınmaya çalışılırken, milletvekillerinin ve belediye eşbaşkanlarının cezaevinde olduğu bir süreçte hala AKP’ye oy vermeyi düşünen Kürtlerin artık şapkalarını çıkarıp bir kez daha düşünmelerinin vakti gelmiştir.

Vicdanı olan her bir Kürdün, kendisine insanım diyen her bir demokratın, barış isteyen, demokrasiden yana olan herkesin, ülkenin bütün kaynaklarını savaşa aktaran zihniyetten kurtulmak isteyen herkesin birlikte hareket etmesi gerekiyor.

Tecrit politikasını sadece İmralı’da Sayın Öcalan’a değil Türkiye’nin her yanına yaymaya çalışan ve tecridi bir yaşam biçimi haline getiren ve bunu da sistematik hale getiren AKP ve MHP zihniyetine karşı bu seçimlerde el ele, omuz omuza hareket etmek zorundayız.

“HDP kendi adayını çıkaracak”

“Şimdi herkesin dört gözle beklediği cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi. Biz HDP olarak en kısa zamanda kendi cumhurbaşkanı adayımızı Türkiye halklarıyla paylaşacağız. HDP kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla gidecek.

Bizim ne Cumhur İttifakıyla ne Millet İttifakıyla herhangi bir ortaklığımız yok. Ancak ilkesel yaklaşımlarımız var. Bunları zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, müzakere edebiliriz, diyalog içinde olabiliriz. Ama HDP’nin şu anki kararı kendi adayıyla seçimlere girmektir.

Hiç kimse HDP’yi a ya da b partisine bağlamasın. HDP, Türkiye’de bir iradedir, büyük bir güçtür. Ve seçimlerde büyük bir oy oranıyla çıkmayı hedefleyen bir siyasi partidir.”

Paylaşın

Kapatma Davasında HDP Adına Savunmayı Eş Başkanlar Yapacak

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, ilk kez, Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülecek olan kapatma davasında HDP adına savunmayı eş genel başkanlar olarak kendisinin ve Mithat Sancar’ın yapacağını açıkladı.

Buldan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kapatma davası sonuçlanmadan partiye verilecek Hazine yardımına tedbir konulması talebinin “hukuksuz” olduğunu söyledi. Buldan, “Anayasa Mahkemesi bu talebi reddetmeli” dedi.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşan Buldan, ilk kez, kapatma davasında HDP adına savunmayı eş genel başkanlar olarak kendisinin ve Mithat Sancar’ın yapacağını açıkladı.

Parti avukatları ile savunma hazırlıklarını sürdürdüklerini ve her olasılığa karşı hazırlıklarını yaptıklarını belirten Buldan, “Seçmeni seçeneksiz bırakmayacağız” diye konuştu.

HDP hakkındaki kapatma davasını görüldüğü Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, siyasi partilere yapılacak Hazine yardımından HDP’ye düşen paya tedbir konularak ödenmemesi talebini Perşembe günü görüşecek.

HDP itiraz etti: Bloke talebi incelenmeden reddedilmeli

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ise bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunarak, hem davanın seçim sonrasına bırakılmasını istedi, hem de “Hazine yardımı kesilmesi” talebine itiraz etti.

HDP Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki, “Umarın AYM, bu talebi incelemeden reddeder, aksi bir karar AYM’nin seçimlere müdahale etmesi anlamına gelecektir” dedi.

Komisyon eş sözcüsü Nuray Özdoğan da Anayasa’nın 69. Maddesi uyarınca, kapatma davası sürerken, bir partinin hesaplarına bloke konulması ya da kesilmesinin söz konusu olamayacağını söyledi.

Buldan: B, C planlarımız olacak; seçmeni seçeneksiz bırakmayacağız

HDP yönetimi de, “Hazine yardımının kesilmesinin” zaten kapatma davası kapsamında öngörülen bir yaptırım olduğuna işaret ederek, AYM’nin hesaplara bloke konulması yönünde karar vermesinin “ihsası rey” anlamına geleceğine işaret ediyor. HDP’de bu talep, “AYM kararını etkileme çabası” olarak görülüyor.

HDP EŞ Genel Başkanı Pervin Buldan da, AYM’nin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılının bu talebini reddetmesi gerektiği görüşünde.

HDP’nin kapatılmasının iktidara hiçbir yarar sağlamayacağını kaydeden Buldan, ne kendilerinin ne de seçmenin “boş durmayacağını, evde oturmayacağını” söyledi: Mutlaka B, C planlarımız olacak. Ona göre tedbirlerimizi alacağız, hiçbir şekilde seçmenimizi seçeneksiz bırakmayacağız. Bu konuda kararlıyız.

Paylaşın

HDP’li Buldan: 2023 Kazanmanın Ve Zaferin Yılı Olacak

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, partisinin mücadele çatısı olmayı sürdüreceğini belirterek, “2022 direniş yılıydı, 2023 kazanmanın ve zaferin yılı olacak” ifadelerini kullandı:

Haber Merkezi / Buldan, “Herkes iyi bilmelidir ki tüm mümkünlerin kıyısında olan HDP, düşünce ve mücadeleden doğan bir partidir. Bizler, cumhuriyetin yüzüncü yılı geride kalırken, asırlık sorunların cesaretle, demokratik bilinç ve programla çözüleceğini söylüyoruz. Yeni bir zamanın şafağında eskiyi tekrar edenler kaybedecek, cumhuriyeti demokrasiyle ve barışla buluşturma mücadelesi ise kesinlikle bu dönem kazanacaktır” dedi ve ekledi:

“Artık oyalama, erteleme amacı güden, sorunları görmezden gelen, hamasetle yol almak isteyen herkes bilmelidir ki bu topraklar çok uzun zamandır ertelenen, ötelenen, görmezden gelinen sorunlarını kesinlikle çözecek ve çözmek zorundadır.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmelere dair açıklama yaptı. Buldan’ın açıklamalarından bölümler şöyle:

“HDP’ye, genelde tüm toplumsal muhalefete yönelik gözaltı ve tutuklamadan fiziki saldırıya, kumpas davalarından vekil düşürmeye varıncaya kadar sistematik bir darbe süreci işletildi. İmralı’da Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit derinleştirildi, çözüm ve diyalog kanalları kapatıldı. 2022 iktidar zihniyetinin, olanca gücüyle karanlığı, kötülüğü, hukuksuzluğu, ayrımcılığı ve eşitsizliği çoğaltmaya çalıştığı bir yıl oldu.

Emekçiler ağır sömürüye karşı örgütlenme hakkını savunmaya devam ettiler. Gençler, öğrenciler bugünlerinin ve umutlarının karartılmasına karşı ortak itirazda buluştular. EYT’liler, grevdeki işçiler alın terlerine sahip çıkarak kazandı. Kazanmaya da devam edecek. Özellikle kadınlar açısından 2022, erkek düzene karşı büyük bir mücadeleye sahne oldu. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar hak, adalet ve özgürlük mücadelesinin en önünde yer aldı. Mücadeleden asla geri adım atmadı. Örgütlülükten asla vazgeçmedi.

Kadınlar sokakları, meydanları, alanları asla terk etmedi. Kadınlar güvencesiz işlerde çalışmaya hayır dedi. Yoksulluğun kadınlaşmasına, kadın kazanımlarının gasp edilmesine her yerde karşı çıktı.

Kadınlar ‘bir kadının daha katledilmesine tahammülümüz yok’ dedi. Kadın cinayetlerinin ve çocuk evliliğinin normalleştirilmesine karşı çıkan onurlu mücadelenin en önünde yine kadınlar yer aldı. Ege’den Karadeniz’e kadar ülkenin her yerinde, yandaşlara peşkeş çekilen doğanın katledilmesine karşı en görkemli ekoloji mücadelesini yine kadınlar gerçekleştirdi. Kadınlar sadece eşitlik ve adalet talep etmedi. Ölüm saçan savaş politikalarına ve sömürü düzenine karşı da mücadele hattını ördü. Kadınların mücadelesi sınırları aştı! İran’dan dünyanın her yerine yankılanan kadınların ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla birleştiğini hep birlikte gördük.

Bu iktidarın giderayak Kürt düşmanlığını daha da büyüterek, bunu küresel bir siyaset haline dönüştürmeye çalıştığını biliyor ve görüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun, Kürtler bir siyasal irade olmasın diye çırpınıp duran bir iktidar var karşımızda. En son Paris’te Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne yapılan saldırı da bu iklimin bir devamıdır.

Tıpkı 9 Ocak Paris katliamı gibi. Yaşamını yitirenleri buradan bir kez daha saygıyla anıyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, Kürtlerin iradesini teslim alamayacaksınız.

Kürtlerin iradesini engelleyemeyeceksiniz ve asla tasfiye edemeyeceksiniz. Kürtlerin iradesi, Paris’te de Ankara’da da İstanbul’da da Amed’te de Rojava’da da birdir. Ve buna artık inanacaksınız ve bunu artık kavrayacaksınız. Bir kez daha belirtiyoruz, bu katliamı bütün boyutlarıyla aydınlatmak, bağlantılarına açığa çıkartmak Fransız devletinin sorumluluğundadır. Biz de sonuna kadar takipçisi olacağız.

“TÜİK ise yine çalarak, çırparak yüzde 64 olarak açıkladı”

Bu hileli, çarpık sistemde iki kesim ortaya çıkmıştır. Biri; Saray ve çevresindeki yandaşlar, ikincisi ise faiz ve savaş lobileridir. Bunlar yüzde 1’i temsil etmektedir. Geriye kalan yüzde 99 ise açlık ve sefaletle karşı karşıyadır. Hal böyleyken AKP Genel Başkanı ‘Enflasyonun boynunu kırıyoruz’ diyerek, her gün hayal satmaya, masal anlatmaya devam etmektedir. ENAG 2022 yılı enflasyonunu yüzde 137,55 olarak tespit etti. TÜİK ise yine çalarak, çırparak yüzde 64 olarak açıkladı.

Asıl belini büktüğünüz, boynunu kırdığınız halktır, işçidir, emekçidir, kadınlardır, üreticidir, esnaftır. AKP-MHP’nin iktidarda kaldığı her bir gün, her bir saat, borç artıyor, enflasyon artıyor, dış ticaret açığı artıyor. Hep söylüyorum. Bu iktidar bu ülkeye zarar ve ziyandır. Ama bu döngü elbette ki böyle devam etmeyecek.

İktidarın kendi rant ekonomisini büyüterek kazandığı, halkın ise her gün kaybettiği, sofrasındaki ekmeğinin küçüldüğü bu düzen böyle sürmeyecek. Yüzde 99, yüzde 1’lik kesimin rant ve sömürü düzenini sona erdirecek kadar güçlü ve kararlıdır.

Herkes iyi bilmelidir ki tüm mümkünlerin kıyısında olan HDP, düşünce ve mücadeleden doğan bir partidir. Bizler, cumhuriyetin yüzüncü yılı geride kalırken, asırlık sorunların cesaretle, demokratik bilinç ve programla çözüleceğini söylüyoruz. Yeni bir zamanın şafağında eskiyi tekrar edenler kaybedecek, cumhuriyeti demokrasiyle ve barışla buluşturma mücadelesi ise kesinlikle bu dönem kazanacaktır.

Artık oyalama, erteleme amacı güden, sorunları görmezden gelen, hamasetle yol almak isteyen herkes bilmelidir ki bu topraklar çok uzun zamandır ertelenen, ötelenen, görmezden gelinen sorunlarını kesinlikle çözecek ve çözmek zorundadır.”

Paylaşın

Muhalefetten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Yoksulluk Ücreti

2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıklanmasına muhalefet partilerinden tepki geldi. Türkiye İşçi Partisi (TİP), “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” ifadeleriyle açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol’un da katıldığı toplantı da 2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıkladı.

CHP, DEVA Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, TİP, ve HDP’nin de aralarında olduğu muhalefet partileri, açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdiler.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, açıklanan yeni ücreti eleştirerek, “Saray, TÜİK’in sahte gıda enflasyonunun bile 5 puan altında zam açıklayarak, bu ülkenin 33 milyon vatandaşını soydu. Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü. Yine “biri istedi” diye, öyle oldu. Asıl mesele, asgari ücrete tenezzül etmeyen bir Türkiye’yi yaratabilmektir. O da endüstriyel dönüşümle olur. Sadece Sarayı yolcu etmeyeceğiz, yoksuldan alıp zengine verdikleri bu düzeni de tarihe gömeceğiz” dedi.

DEVA Lideri Babacan’dan “küfe” tepkisi: Siz kendiniz yük oluyorsunuz, bir an önce bırakın gidin

DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise, Erdoğan’ın asgari ücret teklifleri ile ilgili olarak yaptığı “Bizim sırtımızda 85 milyonun taşındığı bir küfe var” sözlerini eleştirdi.

Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan Babacan şunları söyledi: Haftalardır, günlerdir merakla beklenen asgari ücret rakamı Sayın Erdoğan tarafından açıklandı. ‘Yüzde 99 zam yaptık’ diye adeta müjde verircesine açıklandı. Bu ülkede gerçek enflasyonun yüzde 200’e yaklaştığını dünya âlem biliyor. Çarşıya pazara çıkan, doğal gaz faturası, elektrik faturası ödeyen herkes gayet iyi biliyor. Biz, ‘Asgari ücret, en az gerçek enflasyon artı refah payı kadar artırılmalıdır’ dedik. Bunu yapmadınız. Milyonlarca insanı gelir kaybıyla, yoksullukla karşı karşıya bıraktınız.Üstelik bunun adı asgari ücret. Herkes biliyor ki bu ülkede çalışanların en az yarısı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret ‘en az ücret’ değil. Neredeyse ortalama ücret olmuş durumda. Bu önemli bir konu.

Sayın Erdoğan’ın bu milleti, 85 milyonu sırtında taşıdığı bir yüke, küfede taşıdığı bir yüke benzetmesi gerçekten kabul edilmez. Eğer bu yükün altından kalkamıyorsanız bırakın gidin. 85 milyon sizin sırtınızdaki küfedeki yük değildir. Siz kendiniz artık bu milletin sırtına yük oluyorsunuz. Lütfen bir an önce bırakın gidin. Öyle mayısı, haziranı falan beklemeyin. İşte Meclis elinizin altında. Seçim yapmak mümkün. Hemen mart ayında bir seçimi ilan edin. Bir an önce milletimizin bu ıstırabını bitirin.

TİP: Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz

Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” başlığıyla bir açıklama yapıldı.

Asgari ücrete ilişkin “taban ücret” önerisini daha önce kamuoyu ile paylaşan TİP’in açıklamasında, asgari ücret  görüşmeleri sürecinde yaşananlara, açlık ve yoksulluk sınırına, Erdoğan ve bakanların sözlerine dikkat çekildi.

“TİP asgari ücretin sefalet ücreti olmaması, taban ücretin uygulanması ve emeğin hem büyümeden hem refahtan payını alması için mücadelesini hız kesmeden sürdürecek” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Milyonlarca emekçi yoksulluk ücretine mahkum olmayacak. Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz!” vurgusunda bulunuldu.

Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu: Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından açıklanan miktarı eleştirdi.

“Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz” diyen Davutoğlu, “Yeni asgari ücret, derde derman olmaktan uzak. Enflasyonla mücadele etmeden ücretlere yapılan artışın hiçbir anlamı olmayacaktır” dedi.

Emek Partisi: Mücadeleyi yükselteceğiz

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Twitter hesabından paylaştığı mesajda belirlenen asgari ücrete tepki gösterdi. Akdeniz, “8500 TL açlık ücretidir! Çalışan emekçiler bir kez daha açlığa mahkum edilmiştir. Yıl içinde düzenleme sözü de yüksek enflasyon ortamında hikayedir! İnsanca yaşam için mücadeleyi yükselteceğiz, başka yolu yok bu işin” dedi.

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu: Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir kez daha “dağ fare doğurdu! Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar! Bu iktidar, bu anlayış ve bu zihniyet değişmeden sonuç değişmeyecek! Asgari değil, “İnsanca Yaşam Ücreti” için geri sayım başlamıştır” ifadelerini kullandı.

“İktidar, açıkladığı rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır”

HDP eş genel başkanıları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da asgari ücrete ilişkin eleştirilerde bulundu.

Buldan açıklamasında, “HDP, asgari ücretin en az 12 bin 500 olmasını önerdi. Bu öneriye ve işçilerin taleplerine kulağını tıkayan iktidar, açıkladığı 8 bin 500 TL’lik rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır.   Bu sömürü düzenini değiştireceğiz! Sosyal adaleti bu ülkede hep birlikte tesis edeceğiz” dedi.

Sancar ise, “Faiz lobilerine, yandaşlara, savaş harcamalarına devasa kaynak ayıran iktidar, işçiye ise sefalet ücretini reva görmüştür. Açıklanan asgari ücret rakamı, emekçiyi açlık ve yoksulluğa mahkûm etmektedir. Alınterini sömüren bu adaletsizlik düzenini ortak mücadeleyle değiştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

“Çalışanların yüzde 80’inin ayda 455 dolara mahkûm olduğu başka bir ülke yok. Kölelik devri de böyleydi işte” diyen Demirtaş, “Bunun tek nedeni de başkanlık sistemi. El ele verip bu sistemi değiştirelim, sonra da kölelik düzenini kaldıralım. Nasıl mı? Kesintisiz mücadele, örgütlenme ve sandıkla” ifadelerini kullandı.

TÜRK-İŞ: İşçi kesimi alınan karar katılmamıştır

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ise düzenlenen basın toplantısına katılmayarak, kamuoyunun beklentisinin karşılanmadığını söyledi. Atalay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimi adına görev yapan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi öncelikle “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir” elde etmeleri için çaba göstermiştir. Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oybirliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi.

Asgari ücreti belirleme çalışmaları sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirmektedir. Kamuoyunun beklentisi maalesef karşılanmamıştır. Özelikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel meselesi olan asgari ücretin işçi kesiminin savunduğu ilkeler çerçevesinde karara bağlanması, ülkemiz çalışma hayatı açısından önemli bir açılım sağlayacaktı.

Anayasada asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları” göz önünde bulundurulması hükmü yer almaktadır. Ancak TÜİK bu konuda bir çalışma yapmaktan kaçınmıştır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev yapan işçi temsilcileri, bu görüş ve düşüncelerle çalışmalara katkı yapmış ve asgari ücretin bu çerçevede belirlenmesi için çaba göstermiştir. Ancak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olması gereken asgari ücret -bir kez daha- pazarlık konusu edilmiş ve karar oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlenmiştir. İşçi kesimi alınan karara katılmamıştır. ”

“Asgari ücret yılda 4 kez güncellenmeli”

Asgari ücret görüşmeleri öncesi talebini 13 bin 200 TL olarak açıklayan DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2023 yılı için 8 bin 506 TL olarak belirlenen rakamı değerlendirdi.

Bloomberg HT’ye konuk olan Çerkezoğlu, “Şu an 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması anlamına gelen açlık sınırının birazcık üzerinde bir asgari ücret belirlenmiş oldu. Yani şu an açlık sınırı 7 bin 800 TL yoksulluk sınırını dikkate almayan bir asgari ücret belirmesinin milyonlarca işçiyi ailesi ile birlikte yoksulluğa mahkûm etmek zorunda bıraktığını ifade etmiştik” dedi.

Resmi verilere göre belirlenen asgari ücretin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Gerçek enflasyon karşısında asgari ücretin kaybının belirlenmesi gerekirdi. Belirlenen bu rakam 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması olan açlık sınırının biraz üzerinde olan bir rakamdır” ifadelerini kullandı.

Asgari ücretin “genel ücret” haline gelmesine de dikkat çeken Çerkezoğlu, “Asgari ücret, Türkiye’de önemli. Her 2 kişiden birinin ailesi ile sürdürmek zorunda olduğu bir ücreti konuşuyoruz. İşçilerin talebi göze alınmadan Cumhurbaşkanı, hükümet ve işveren tarafından belirlenen bir asgari ücret ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Uluslararası standartlara da uyulmadığını ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye’de uluslararası standartlara aykırı bir biçimde tek bir işçi üzerinden asgari ücret belirleniyor. Oysa Türkiye’de kaç kişi tek başına yaşıyor? İşçilerin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir asgari ücretin belirlenmesi gerekirdi. Bu kriterler ile DİSK olarak asgari ücreti, 13 bin 200 olarak açıkladık. DİSK olarak enflasyon tek haneliye düşene kadar asgari ücretin yılda 4 kez düzenlenmesini öneriyoruz” şeklinde konuştu.

Paylaşın

HDP’li Buldan: Bu Kötülük Düzenini Değiştireceğiz

2023 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine konuşan HDP’li Buldan, “Faizleri tek haneye indirdik diyorsunuz. Oysa bütçede yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz ödemesi tam 565 milyar TL’dir. Gelmiş geçmiş en büyük faiz lobisi sizin iktidarınızdır. Geçen yıl ekonominin kitabını yazıyordunuz, buyurun şimdi faizin kitabını yazın! Faizcilik, tefecilik nasıl yapılır dünya âlem görsün! Faiziniz tek hane olabilir ama zamlarınız, vergileriniz, cezalarınız, TÜİK’e gizlettiğiniz enflasyonunuz üç hanelidir!” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Başka bir örnek. Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları için 470 milyar TL kaynak ayırdınız. İşte yüksek enflasyonun, işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerinden biri de budur. Halka, istihdama değil savaşa bütçe tam da budur. Bu devasa kaynak siyasetsizliğin, siyasi aklı savaş aklına devretmenin ekonomiye bedelidir.”

Buldan, açıklamasının devamında, “Bunun sonuçları ise daha fazla büyüyen yoksulluktur, büyüyen sefalettir, açlıktır, borç krizidir. Ama büyüyen başka bir şey daha vardır. O da halkın giderek artan öfkesidir, geçinemeyen milyonların itirazıdır. Artık yolun sonuna geldiniz. Halka her gün kaybettirdiğiniz bu talan düzenine kazandıramayacaksınız, kaybedeceksiniz. Bir kez daha söylüyorum kaybedeceksiniz! İnanın kaybedeceksiniz” ifadelerini kurdu ve ekledi:

“Bu kötülük düzenini değiştireceğiz. Rüşvet, yolsuzluk, liyakatsizlik, torpil döneminizi kapatacağız. Yandaşlarınıza yarattığınız rant cennetinin kapılarını kapatacağız. Bakın, AKP Genel Başkanı yıllar önce çok net söylemiş: “Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, sütten, ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme!” Evet, büyük ekonomist bir kez de olsa doğruyu söylemiş. Bu ekonomisti bir seferlik de olsa dinlemekte fayda var. Halkımız bunun gereğini kesinlikle yapmalıdır, yapacağına da yürekten inanıyoruz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın 2023 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine TBMM Genel Kurulunda konuştu: Buldan’ın konuşması şöyle:

“Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Sözlerime başlarken, demokratik siyasi mücadelemizin onuru olan Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Leyla Güven, İdris Baluken, Ayla Akat Ata başta olmak üzere cezaevlerindeki tüm arkadaşlarımıza, yine Gezi’de tutuklu bulunan tüm yoldaşlarımıza selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Erkek despotik rejimlere karşı dünyanın her yerinde “jin jiyan azadî” diyerek her şeyin bir saç teline bağlı olduğunu gösteren tüm kadınları ve mücadelelerini saygıyla selamlıyorum.

Müzakereden ve katılımdan uzak, ben yaptım oldu-bitti anlayışıyla hazırlanan bir AKP-MHP bütçesiyle karşı karşıyayız. Bu, milyonların emek ve birikimini iktidarın hizmetine sokan bir bütçedir. Sorunları ve çözümü ret ve inkâr bütçesidir. Halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme; yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesidir. Bu bütçede sosyal adalet, sosyal devlet, refah ve huzur yoktur. Yoksullar, kadınlar, emekçiler, üreticiler, çiftçiler, esnaf, gençler, çocuklar ve engelliler yoktur.

Ancak şunu da iyi bilin; bu bütçeniz aynı zamanda talan döneminizin de bitiş ve kapanış bütçesidir! Halkın ve çözümün bütçesinin yapılacağı yeni bir dönem çok yakında başlayacaktır. Bütçeyi geçirmek için çoğunlukta olabilirsiniz. Ama unutmayın, asıl çoğunluk dışarıdadır. Bu zulüm düzeninden bir an önce kurtulmak isteyen milyonlardır.  İşte onların sesi de sözü de gücü de bu kürsüdedir. Halkların Demokratik Partisindedir.

“Sandıklarda kesinlikle çakılacaksınız!”

Arkadaşlarımızın büyük emekle hazırladığı bütçe şerhimizdeki çözüm önerilerimizi okumanızı tavsiye ederim. Demokratik Türkiye’nin ve kalıcı yapısal çözümlerin yol haritasıdır.  HDP’nin ülkeyi de ekonomiyi de katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yönetme programıdır. İç barışı tesis eden ve demokratik siyaseti esas alan bir bütçenin hazırlıklarına şimdiden başladık. Malum, zaman yaklaşmaktadır! Sizin için de zaman yaklaşmaktadır. 4 yıl önce söz vermiştiniz, ekonomide Türkiye’yi uçuracaktınız. Evet, kendi rant ekonominizi uçurdunuz. Ülkeyi ise uçurumdan aşağı attınız, yere çakılmasına neden oldunuz. Şimdi asıl çakılma sırası sizdedir. Sandıklarda kesinlikle çakılacaksınız!

Türkiye’nin yaşadığı çoklu krizlerin sebebini tabii ki iktidar açıklayamayacak durumdadır. Biz bugün bunu tek tek açıklayacağız. Yasama-yürütme-yargı kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdınız. Yerine yürütme-saklama-aklama sistemi kurdunuz. Meclis’in denetim yetkisini elinden aldınız. Yeni bir vesayet rejimi kurdunuz. Talimatlı bir yargı düzeni yarattınız. Hukuksuz yargı aracılığıyla demokratik siyasete ve topluma karşı bir darbe mekanizması kurdunuz. Kolluk güçlerini, siyasetinizin destek gücü haline getirdiniz. Yolsuzlukları merkezden yerele kadar tüm kurumlara yaydınız. Sayıştay’ın yolsuzluk raporlarını uç uca eklesek buradan sarayınıza yol olur.

Kayyım darbesiyle seçim sonuçlarını ortadan kaldırdınız. Çünkü politikanız darbecilerden farklı değildir. Belediyelerimizi yolsuzluk çukuruna batıran kayyımlarınız, Kürt halkının anadiline ve kültürel değerlerine her gün saldırmaktadır. Bugüne değin Kürt halkının değerlerine saldıran hiç kimse ihya olmamıştır. Hiç merak etmeyin; o Kürt düşmanı kayyımlarınızı da tarihin ve siyasetin çöplüğüne göndereceğimiz günler çok yakındır!

OHAL-KHK rejimiyle Türkiye’yi yasaklar ülkesi yaptınız, çünkü yasakçısınız. Nefret iklimiyle siyasal ve toplumsal kutuplaşma yarattınız, eşitsizliği ve ayrımcılığı büyüttünüz. Toplumsal barış zeminine büyük zarar verdiniz. Adalet duygusunu yok ettiniz. Cezasızlığı yargının rehberi yaptınız. Bakın Çorlu’da 25 canın karşılığı 1 ay 14 gün, Soma cezasız, Roboski cezasız, işkenceler cezasız, kadın katliamları cezasız. Şenyaşar ailesine yönelik katliam cezasız. Katledilen Kürt kadınların ve çocukların failleri cezasız.

Faili meçhullerin sorumlularıyla ortaklık kurarak Cumartesi Annelerinin adalet ve hakikat mücadelesine saldırdınız. Çünkü karanlıktan besleniyorsunuz. Musa Anter Davası zaman aşımına sokuldu. Kürt halkına yaşatılan acıların üzerini adaletsizlikle örtmek istiyorsunuz. Ama şunu bilin; biz acılarımızı asla unutmayız, unutturmayız. Kürt halkı kapandı demeden, gerçek bir yüzleşme, hesaplaşma ve adalet sağlanmadan bu dosyalar kapanmaz, kapanmayacaktır. Toprağa gömdüğünüz adalet filizlenecek, boy verecek ve tecelli edecektir!

Cezaevlerinde tutsakların yaşam hakkından tahliye ve umut hakkına kadar bütün temel insan haklarını yok ettiniz. Garibe Gezer ve daha nicelerinin cenazesi çıktı cezaevlerinden. Hasta tutsakları bir bir ölüme terk ettiniz. Çünkü düşmanlık hukukuyla ayakta duruyorsunuz. Ama cezaevi duvarlarıyla ve hukuksuzluklarınızla halkı asla teslim alamayacaksınız, sindiremeyeceksiniz.

“Gerçekleri karartamayacaksınız”

Sansür yasası çıkarttınız, gazetecileri tutukladınız, çünkü hakikate düşmansınız. Ama gerçekleri karartamayacaksınız. Tarihin, toplumun ve siyasetin hafızası, yaptığınız her şeyi karşınıza çıkaracaktır.

Kâz Dağlarından İkizdere ve Cudi’ye varıncaya kadar dereleri, vadileri, ormanları yandaş şirketlerinize talan ettirdiniz, çünkü doğa düşmanısınız. Ama unutmayın; talan politikanız ekoloji mücadelesi karşısında kesinlikle yenilecektir. Her sıkıştığınızda çatışmacı siyasete sarıldınız, çünkü Kürt düşmanısınız. Ama Kürt halkı bugüne değin asla geri adım atmadı, bundan sonra da atmayacaktır.

Türkiye’yi demokrasi, insan hakları hukuk ve basın özgürlüğünde uluslararası endekslerde en kötü sıralara yerleştirmeyi başardınız. “AYM ve AİHM kararlarını tanımıyorum” diyerek hukuksuzlukta dünya lideri oldunuz. Ne kadar övünseniz azdır! Mezhepçi, Kürt ve barış karşıtı dış politikanızda da durum farklı değildir. İlkesiz, tutarsız, iç barışı sağlamamış dış politikanızla vezir olacağınızı sandınız ama dünyaya rezil oldunuz! HDP’yi dinleseydiniz, uyarılarımızı dikkate alsaydınız dış politikada biraz vizyon sahibi olurdunuz, yanlışların içine düşmezdiniz. İşte tüm bu politikalarınızla ülkeyi ve toplumu uçurumdan aşağı sürüklediniz.

Yarattığınız tahribatların ekonomideki sonuçları da çok daha ağırdır. Yemek parasını ödeyemeyen öğrenci yurttan, kirasını ödeyemeyen kiracı evden atılmaktadır. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Çocuklar bugün beslenme çantasında sadece kuru bir ekmekle okula gitmek zorunda bırakılıyorsa sebebi yandaşlarınızın ve 5’li çetenizin ihalelerle, rüşvetle, çifter maaşlarla doldurduğu çantalardır.

Yandaşlarınızın beslenme çantasında yok yoktur ama çocuklar okula aç gitmektedir. Sütü, peyniri, yumurtayı lüks tüketim haline getirdiniz. Çocukların sütünden, yumurtasından kestiğiniz vergileri ise Kur Korumalı Mevduat adı altında zenginlere pay ettiniz. Yandaşlarınız tonlarla götürürken halkın yaşamını ise grama bağladınız! Yoksulun sofrasındaki soğanı da elinden aldınız. Kış geldi sobalar, kombiler yanmıyor. Çünkü halkın cebini yaktınız.

Çiftçiyi, üreticiyi, esnafı, emekliyi borç batağına sürüklediniz. Bir de durmadan çıkıp “Enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyorsunuz. O halde buyurun, asgari ücreti HDP’nin teklifi olan 12 bin 500 lira yapalım. Ama yapmayacağınızı ve yapamayacağınızı biliyoruz. Çünkü siz ancak halktan toplamayı bilirsiniz. 2023’te toplayacağınız vergi 3 trilyon 200 milyar liradır. Belli ki satacak başka bir şey bırakmadınız, vatandaşa yükleniyorsunuz.

Dışarıda yandaşlarınıza vergi cenneti yaratırken, içeride ise halka vergi ve zam cehennemi yaşatıyorsunuz. Oysa 20 yılda yandaşlarınıza dağıttıklarınızı toplasanız 10 katı gelir elde edilir. Halkı düşünüyorsanız, buyurun çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan adaletli bir vergi düzenini hep birlikte yaratalım, vergi cennetlerini kapatalım. Temel gıdalardaki vergiyi derhal kaldıralım. Yapmazsınız, çünkü sizin hesabınız başkadır.

Faizleri tek haneye indirdik diyorsunuz. Oysa bütçede yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz ödemesi tam 565 milyar TL’dir. Gelmiş geçmiş en büyük faiz lobisi sizin iktidarınızdır. Geçen yıl ekonominin kitabını yazıyordunuz, buyurun şimdi faizin kitabını yazın! Faizcilik, tefecilik nasıl yapılır dünya âlem görsün! Faiziniz tek hane olabilir ama zamlarınız, vergileriniz, cezalarınız, TÜİK’e gizlettiğiniz enflasyonunuz üç hanelidir!

Başka bir örnek. Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları için 470 milyar TL kaynak ayırdınız. İşte yüksek enflasyonun, işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerinden biri de budur. Halka, istihdama değil savaşa bütçe tam da budur. Bu devasa kaynak siyasetsizliğin, siyasi aklı savaş aklına devretmenin ekonomiye bedelidir.

“Kaybedeceksiniz”

Bunun sonuçları ise daha fazla büyüyen yoksulluktur, büyüyen sefalettir, açlıktır, borç krizidir. Ama büyüyen başka bir şey daha vardır. O da halkın giderek artan öfkesidir, geçinemeyen milyonların itirazıdır. Artık yolun sonuna geldiniz. Halka her gün kaybettirdiğiniz bu talan düzenine kazandıramayacaksınız, kaybedeceksiniz. Bir kez daha söylüyorum kaybedeceksiniz! İnanın kaybedeceksiniz.

Bu kötülük düzenini değiştireceğiz. Rüşvet, yolsuzluk, liyakatsizlik, torpil döneminizi kapatacağız. Yandaşlarınıza yarattığınız rant cennetinin kapılarını kapatacağız. Bakın, AKP Genel Başkanı yıllar önce çok net söylemiş: “Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, sütten, ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme!” Evet, büyük ekonomist bir kez de olsa doğruyu söylemiş. Bu ekonomisti bir seferlik de olsa dinlemekte fayda var. Halkımız bunun gereğini kesinlikle yapmalıdır, yapacağına da yürekten inanıyoruz.

Siyasi, iktisadi, sosyal, toplumsal bütün krizlere kaynaklık eden tarihsel bir sorun vardır. O da Kürt sorunudur. Kürt sorunu, Türkiye’de istisnasız tüm iktidarların kaza yaptığı ortak bir virajdır.  Şimdi bakıyoruz, yaklaşan seçimler öncesi Suriye’de yine macera peşindesiniz. Enflasyonu ve doları düşüremediniz, haydi Suriye’ye Kobani’yi düşürmeye diyorsunuz. Siz iktidardan gidersiniz ama Kobani öyle kolay kolay düşmez buna inanmanızı istiyorum. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Rojava’da Kürt halkının demokratik bir statü kazanmamasıdır, diğer halklarla ortak demokratik bir gelecek oluşturmamasıdır.

Buradan söylüyorum, tüm halkımız da bilsin. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her operasyonun sonucu yeni yıkımlar, ölümler, binlerce yeni mültecinin Türkiye ve çevre ülkelere göç etmek zorunda bırakılması olacaktır aynı zamanda. Türkiye’de halkın sofrasından ekmeğin daha da küçülmesi olacaktır. Şunu da aklınızdan çıkarmayın. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt halkının statüsüzlüğü üzerine iktidar statünüzü kuramazsınız. Oradan size bir statü asla çıkmaz! Orada halkların demokratik kazanımı ve ortak geleceği vardır. Bunu da siz engelleyemeyeceksiniz. Kürt halkının birlikte yaşadığı halklarla demokratik birliği ve ortak gelecek hedefi, aynı zamanda Türkiye’deki demokratik birliğin, bütünleşmenin ve ortak yaşamın da teminatıdır. Ortadoğu’da barış içerisinde bir arada yaşamanın modelidir.

Sizin çatışmacı siyasetiniz değil halkların demokratik modeli kazanacaktır. Boş yere uğraşmayın; Kobani’den, Münbiç’ten, Tel Rıfat’tan size yeni bir iktidar çıkmaz, çıkmayacaktır!

Seçimin sonucunu Suriye’ye attığınız bombaların sesi değil kaynamayan boş tencerelerin sesi, geçinemeyen milyonların itirazı, barış ve demokrasiden yana olan güçlü toplumsal irade belirleyecektir.

Buradan Türkiye toplumuna da seslenmek istiyorum: Hamasi nutuklara asla itibar etmeyin. Beka hamaseti arttığında bilin ki yolsuzluklar da artacaktır. Bakın cenazeler gelirken, bakanlardan birinin kuzeni Bodrum’da 180 bin metrekarelik deniz manzaralı arazi ihalesi aldı. Çözüm Sürecinin bitirildiği 2015’ten bu yana Türkiye’de en büyük yolsuzluklar, vurgunlar, rüşvet skandalları yaşandı.

İşte Türkiye’nin yoksullaşmasının en önemli nedenlerinden biri bu çatışmacı siyasettir. Bu döngü kesinlikle değişmek zorundadır. Değişecektir ve biz bunu değiştireceğiz.

Bakınız, Sayın Öcalan 2019’daki son görüşmesinde “Bir haftada çatışma durumunu, çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım” dedi. Siz ise görüş mesafesinde bulunan İmralı’ya tecrit uyguladınız. Görüş mesafesini tecrit sisiyle perdelediniz. Nemalanmak için sorun çözülmesin diyenlerle ortaklık kurarak bütün ülkeye kaybettirdiniz. Tecrit, demokratik bir uzlaşıya, özgür bir siyasete ve evrensel hukuka yüz çevirmedir. Kürt sorunu güvenlik konseptiyle ne çözülebilir ne de bastırılabilir. Tecritle bu sorunu görünmez kılamazsınız. Bugün milyonlar tecridin derhal sonlandırılmasını talep etmektedir. O yüzden ısrarla çözümün diyalog ve müzakerede olduğunu ifade ediyoruz. Çünkü diyalog, hakikatle yüzleşmenin ön koşuludur. Çözüm yeri ve zemini parlamentodur, demokratik siyasettir. Siyasi ve toplumsal mutabakattır.

Anadili hakkı ve onarıcı bir adalet başta olmak üzere evrensel hukuktan doğan haklar bağlamında eşit yurttaşlıkla ve özgürlükçü bir perspektifle bu mesele çözüme kavuşturulabilir. Her gün uçaklarınızı kaldıracağınıza, bu parlamentoda çözüme ve barışa ellerinizi kaldırsanız bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış olursunuz. Bu sadece HDP’nin bir meselesi de değildir, Türkiye’nin ortak sorunudur. Siyasal muhalefetin de tüm kesimlerin de bu konuda cesur olması, elini taşın altına koyması, sorunla yüzleşmesi gerekir. Kürt sorununda çözüm üretmeyenler gelecekte asla ve asla söz sahibi olamazlar. AKP-MHP iktidar düzenini değiştirme iddiasında olanların, mesele savaş politikaları olduğunda iktidarın arkasında saf tutarak 8’li masaya dönüşmemesi gerektiğinin altını önemli çizmek istiyorum. Bu tüm toplumun çıkarınadır.

Biz HDP olarak büyük barışın erdemine ve kurucu siyasetine elbette inanıyoruz. Barış etrafında kurulacak ve ter dökülecek ittifakın kazanacağına inanıyoruz. Sonuna kadar da demokratik çözümde ısrar etmeye devam edeceğiz. Duyarlı herkesi, demokratik kamuoyunu, geleceğe dair söz kuran sorumlu herkesi de savaş karşıtlığında birleşmeye, onurlu barışın yanında durmaya çağırıyoruz. Barışı kuran, geleceği de kuracaktır. İşte HDP onurlu bir barışla onurlu bir geleceği kurmak için en büyük mücadeleyi yürütmeye devam edecektir.

Ülkenin aciliyeti bu düzenden bir an önce kurtulmaktır. Kimin iktidar olacağı meselesi değildir. Sistemde köklü değişim ve güçlü demokratik dönüşüm iddiası, hedefi ve programı toplumun aradığı, beklediği, umut ettiği bir siyasettir. İşte HDP mücadelesiyle, fikriyatıyla, Emek ve Özgürlük İttifakıyla, Kürt ittifakıyla, kadın, gençlik, emek ve ekoloji ittifakıyla bu siyasetin sahibidir. Türkiye halklarının ortak umudu ve cesaretidir.  Ne restorasyon ne de statüko! Yeniyi en baştan kurmayı taahhüt ediyoruz. İşte bu, HDP’nin üçüncü yol siyaseti ve mücadelesidir. Üçüncü yol; her rengin, düşüncenin, kimliğin demokratik bir yaşam ve inşa için yürüdüğü ortak yoldur.

Değişim isteyen herkesi bu yolu büyütmeye çağırıyorum. Kürdün de Alevi’nin de tüm kimlik ve inançların da eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyle demokratik cumhuriyetin kapısını hep birlikte açabiliriz. Buna gücümüz var. Bu kapıyı açacak güç ve siyasal irade HDP ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesinde mevcuttur. Bu nedenle bizler saldırıların odağındayız. Açılan siyasi kapatma davası, Kobani Kumpas Davası, Gezi Davası, siyasi rehine operasyonları, kadınların mücadelesine yönelik saldırılar Türkiye’nin demokrasiye kapatılması için yürütülen darbe sürecidir.

Ama bizler asla mücadelemizden vazgeçmedik, geri adım atmadık. Bundan sonra da atmayacağız. Siyasetimizi çökertmeye çalışanlar bugün varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Biz ise, dimdik ayakta kalmayı başardık ve başarmakla sınırlı kalmadık; ittifaklarımızı da mücadele ortaklığımızı da büyüterek yeni bir yaşamın temellerini atıyoruz. Savunduğumuz özgür toplum ve demokratik yaşam fikriyatı, her bir inancın, kimliğin, hakkın, yaşam tarzının, ortak değerlerin teminatı ve koruyucusudur.

“Bu seçimlerde rejim belirlenecektir”

Evet, önümüzde referandum niteliğinde bir seçim var. Bu seçimlerde rejim belirlenecektir. Bu nedenle büyük demokratik değişim ve dönüşüm için, onurlu bir barışla bir arada eşitçe yaşayabileceğimiz demokratik, adaletli, özgür bir ülke hedefi etrafında en güçlü birlikteliği oluşturmamız tarihsel bir sorumluluktur. İktidarın cumhuriyetin demokratikleşmesini engellemek için kurduğu ittifaka karşı, milyonların demokratik cumhuriyet koalisyonunu oluşturma çağrısı yapıyorum.

İkinci yüzyıl için; siyasi toplumsal kamplaşmayı sonlandırarak büyük toplumsal uzlaşmayı hep birlikte başarmak için en geniş toplumsal birlikteliği sağlayalım. Yolsuzlukları, yoksulluğu, emek sömürüsünü sonlandırarak, sosyal adalet dönemini başlatmak için emeğin en güçlü birliğini oluşturalım. Mevcut anayasaya dahi uymayarak yeni anayasa vaadi verenleri, darbe anayasasıyla birlikte geçmişte bırakalım. Yeni bir toplumsal sözleşmeye dayalı gerçek, demokratik, çoğulcu ve eşitlikçi sivil bir anayasa döneminin kapısını açmak için demokratik anayasa ittifakını hep birlikte oluşturalım. Merkezi yönetimi kuvvetler ayrılığıyla dengeleyerek yerel yönetimle güçlendirilmiş çoğulcu geniş temsiliyete sahip bir parlamenter sistemi bu ülkeye kazandırmak için demokraside buluşalım.

Güçlü toplumsal barış, adalet ve yüzleşme için en geniş siyasi toplumsal mutabakatı oluşturalım. Yasaklar ülkesini özgürlükler ülkesine dönüştürmek, hak arama ve örgütlenme özgürlüğünü, eşit ve adil bir yargıyı hayata geçirmek için güç birliği yapalım. Engellilerden emeklilere, EYT’lilerden ataması yapılmayan öğretmenlere, üreticiden esnafa, gençlerden kadınlara, farklı yaşam tarzlarına herkesin haklarını güvence altına alan güçlü bir sosyal devlet düzeni için en güçlü eşit yurttaşlık birlikteliğini sağlayalım. Toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda hayata geçirmek için, feministlerden tüm kadın hareketlerine en büyük kadın dayanışmasını gerçekleştirelim.

Doğa talanını, rant çarkını durdurmak için ekolojik yaşamda mücadele birlikteliğini oluşturalım. Bir çocuğun dahi güvencesiz ortamda, şiddet sarmalında, açlık ve yoksulluk içinde kalmaması için mücadelemizi çocukların bugünüyle buluşturalım. Biz tüm bu hedefleri başarma ve yeni bir dönemi başlatma konusunda sonuna kadar kararlıyız.

Türkiye halklarına sözümüzdür. Dillerinde vizyon, siyasetlerinde ise nefret ve düşmanlık üreten yüzleri bu yüzyılda bırakacağız, ikinci yüzyılı ise halklarımızın yüzyılı yapacağız. Zamanın Jin Jiyan Azadi’yi dünya kadınlarının ortak sesine dönüştüren kadınların, erkek düzene en büyük noktayı koyacağı yeni bir dönemi müjdelediğini ifade etmek isterim.

Sevgili kadınlar, eşbaşkanlık modelimiz kadınlar için tarihsel bir kazanım oldu. Şimdi hedef büyütme zamanıdır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir kadını cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsanız bunu başaracağınız yegâne parti, kadın partisi HDP ve kadın ittifakıdır. Kadın mücadelesinde birleşmek, kenetlenmektir. Gelin İstanbul Sözleşmesi için yürüttüğümüz ortak mücadeleyi, kadınların yöneteceği bir ülke için en büyük mücadele sözleşmesine hep birlikte dönüştürelim. Ve seçim gecesi diyelim ki; kadınlar kazandı, kadınlar büyük kazandı!

Sevgili gençler; ikinci ve genç yüzyıl sizleri beklemektedir. Anahtar sizlerin elindedir. Köhnemiş siyaset dönemini kapatarak genç siyaseti ülkenin yönetimine hâkim kılacak güç sizlersiniz.  Gelin birlikte değiştirelim, birlikte dönüştürelim. Gençlerin yönettiği bir düzeni hep birlikte yaratalım.

Özgür gelecek için değişim isteyen herkese tüm halklarımıza çağrıda bulunuyorum: Zorbalığın ve karanlığın hegemonyasına karşı aydınlık yolda en büyük demokrasi ittifakını oluşturalım. İkinci yüzyılın kurucusu bizler olalım. Genel Kurulu ve halkımızı bir kez daha sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Paylaşın

HDP’li Pervin Buldan: Sorunların Çözümü Diyalog Ve Müzakerelerdir

“Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumda” ifadelerini kullanan Buldan, “Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerelerdir” dedi ve ekledi:

“Demokratik ve barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir”.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:

“Ne yazık ki savaş can almaya devam ediyor. Antep’in Karkamış ilçesini başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılar için acil şifalar diliyorum. Tüm kayıpların acısını yüreğimizde en derinden hissettiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum.

Her zaman söylediğimiz gibi; savaş, en büyük yıkımdır, en büyük felakettir ve acıların en talihsizi savaşlarda yaşanır.

İktidarların bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumda.

Kuzey ve doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle tesadüf değildir. Ortada elbette ki aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır ve bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki oyunlar tutmayacaktır.

AKP-MHP iktidarı iddia ettiği gibi Kuzeydoğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır. Buradan açık bir şekilde söylemek istiyorum; kuzey ve doğu Suriye halklarına, Kürt halkına, kadınlara yaşattığınız bu savaştan ve yıkımdan size asla bir iktidar çıkmayacaktır.

Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerelerdir. Demokratik ve barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir.

Suriye halkları üzerinden elinizi çekin, Kuzeydoğu Suriye’den elinizi çekin.

Buradan savaş politikalarına sessiz kalanlara ve de alkış tutanlara diyorum ki seçim öncesi sahneye konulan bu büyük oyunu hepinizin görmesi gerekiyor. Bu oyunun bir parçası değil, hep birlikte karşısında olalım.

Demokratik, ortak bir geleceğin inşası için gücümüzü ve irademizi mutlaka ama mutlaka birleştirelim. HDP; savaşlar, çatışmalar ve şiddetler karşısında üzerine düşeni yerine getirmeye hazırdır.

“Ortak bir kadın mücadelesi var”

Sokaklardan cezaevilerine varıncaya kadar siyasi şiddetin en ağır hali uygulanmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran da, kadın kurumlarını kapatan da, kadın katillerini serbest bırakan da bu iktidardır.

Çok uluslu erkek rejimlerin küresel tahribatına karşı sistemlere meydan okuyan ortak bir kadın mücadelesi var. Arjantin, Meksika, Tunus, Afganistan, Türkiye, İran’da kadınlar, kadın düşmanı bu yönetimlere karşı mücadele etmektedir ve yeni yaşamın kapısını aralamaktadır.

Bütçe görüşmelerinde içinde kadının adı dahi geçmiyor, şerhimizi koyacağız. Erkeklerin savaş bütçesine karşı, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe istediğimizi ifade edeceğiz. Savaşa kepçeyle yatırım yapanlar, topluma, en çok da kadına bir damlayı reva görmektedir. Yüz kadından sadece 18’i kayıtlı ve tam zamanlı çalışıyor.

Tarımdaki kadınların neredeyse tamamı kayıt dışı ve güvencesiz çalışıyor. Güvencesizlik kadınlar için bir rejim haline getirilmiştir. Farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip olanlar da yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Hiçbir kesimin hakları, bu iktidarın insafına tabi değildir. Kimsenin yaşam biçimini tehdit edemezler, biz buna izin vermeyeceğiz.

“2023 seçimlerine kadınlar damga vuracak”

Bu ülkenin ekonomik düzeyini yalan kurumunuz olan TÜİK’inizin sahte milli gelir rakamları değil, kişi başına düşen sefalet belirler. Bir ülke, yurttaşının insan onuruna yaraşır gelir dağılımını sağladığında sosyal devlet niteliğine sahip olur. Gerisi halkın cebinden yapılan soygundur. Bu kara tablo sizi endişelendirmesin, çıkış yolu mümkündür.

Bütçe çalışmalarımızda ortaya koyduğumuz ekonomi politikalarımız, seçimden sonra yaşama geçsin diye mücadele edeceğiz. Bütün yurttaşların temel ekonomik ihtiyaçları güvence altına alınacak. Eşit işe eşit ücret sağlayacağız. Kadının görünmeyen emeğini güvence altına alacağız. Kadın yoksulluğunu ve yoksunluğunu sonlandıracak ekonomik tedbirleri HDP olarak alacağız. Sağlık, eğitim, barınma, ulaşım her alanda kadınlar için pozitif ayrımcı bir ekonomik programı hayata geçireceğiz.

2023 seçimlerine damgayı biz kadınlar vuracağız. Biz kadınlar, kendimizi seçeceğiz. Biz kadınlar, bizi yönetecek olanları seçecek.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: Bizim Üçüncü Yolumuz Var

Erzurum Karayazı’da düzenlenen halk buluşmasında konuşan HDP’li Buldan “Somut projelerini ortaya koymuyorlar. Dolayısıyla Türkiye halkları başta Kürtler, ezilenler, ötekileştirilenler, yok sayılanlar olmak üzere, bu her iki kutba de ne mahkûm ne de mecburdur. Bizim Üçüncü Yolumuz var. Emek ve Özgürlük İttifakımız var” dedi ve ekledi:

“Sizlerin birer eşbaşkan olarak, milletvekili olarak, birer yönetici olarak girmediğiniz ev, dokunmadığınız yürek, sıkmadığınız el asla kalmasın. Durmak yok, seçimlere kadar çalışacağız. Kazanacağız, büyük kazanacağız büyük başaracağız.

Buldan, konuşmasının devamında, “Bir dahaki yerel seçimlerde kayyımlar arabayla değil yürüyerek Ankara’ya gidecek. Gidip sarayda kendilerine yer arasınlar. Gidip sarayda kendilerine koltuk bulsunlar.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Erzurum Karayazı’da düzenlenen halk buluşmasında konuştu.

Yaklaşan seçimleri hatırlatan Buldan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Bir seçim sürecine yaklaşıyoruz. Bu seçim süreci Türkiye tarihini değiştirecek olan bir süreç. Seçimler Türkiye açısından kritik. Seçilecek olan başkan ve milletvekilleri de Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan insanlar olacak.

O yüzden bizler HDP olarak yollardayız. Edirne’den Hakkari’ye, Ağrı’dan Kars’a, İstanbul’dan Karayazı’ya kadar her yerdeyiz, her yerde olmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

“Hırsızlıkla geçiniyorlar”

AKP ve küçük ortağı MHP’nin tam 7 yıldır acımasızca HDP’ye karşı bir müdahalesi var. Baskısı var. Engellemesi var. Ve her türlü zorbalığı, her türlü zalimliği HDP üzerinde uygulayan bir yönetim anlayışı var. AKP hükümeti bugün bütün bu uyguladığı haksızlık ve hukuksuzlukları HDP’nin siyasetinden rahatsız olduğu için yapıyor.

Bu kadar zalimliği, zorbalığı demokratik siyaset yürüten bir partiden rahatsızlık duyduğu için yapıyor. Çünkü onlar karanlıktan, talandan, yolsuzluktan besleniyorlar. Onlar hırsızlıkla geçiniyorlar. Bu ülkenin bütün kaynaklarını 5’li çetelere aktarmakla geçiniyorlar. Kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Ama Türkiye’yi açlıktan, yoksulluktan, sefaletten ve ekonomik krizin içerisine sürüklemekten geri durmuyorlar.

“Köy yakmalarını unutmadık”

Ancak 6’lı Masada da bize saldıranlar var. Dün bir açıklama yaptım Ardahan’da bunun üzerine bana bir cevap yazdılar. Söylemeye devam edeceğiz. Bu ülke faili meçhulleri unutmadı, unutmayacak. Bu ülke köy yakmaları yıkmaları unutmadı, unutmayacak.

Bu ülke 12 Eylül dönemlerinde işkence tezgahlarında Kürtlere uygulanan zulmü unutmadı, unutmayacak. Kürtlere dışkı yedirildiğini unutmadı, unutmayacak. Hiç kimse 90’lı yılların kabadayılığına soyunmasın, 90’lıların ve geçmişin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Onlar da bu kurnazlığı yapmasınlar.

İki tane ittifak var biliyorsunuz. Bu her iki ittifakın da başta Kürt sorunu olmak üzere bu ülkenin sorunlarını asla çözecek yerden baktıklarını görmüyoruz. Her iki kutup da Alevi sorununa, Kürt sorununa, demokrasi sorununa, kadınların sorununa, gençlerin geleceğine dair hiçbir somut adım atmadılar.

“Bizim Üçüncü Yolumuz var”

“Somut projelerini ortaya koymuyorlar. Dolayısıyla Türkiye halkları başta Kürtler, ezilenler, ötekileştirilenler, yok sayılanlar olmak üzere, bu her iki kutba de ne mahkûm ne de mecburdur. Bizim Üçüncü Yolumuz var. Emek ve Özgürlük İttifakımız var.

Sizlerin birer eşbaşkan olarak, milletvekili olarak, birer yönetici olarak girmediğiniz ev, dokunmadığınız yürek, sıkmadığınız el asla kalmasın. Durmak yok, seçimlere kadar çalışacağız. Kazanacağız, büyük kazanacağız büyük başaracağız.

Bir dahaki yerel seçimlerde kayyımlar arabayla değil yürüyerek Ankara’ya gidecek. Gidip sarayda kendilerine yer arasınlar. Gidip sarayda kendilerine koltuk bulsunlar.”

Paylaşın

HDP, Partinin Eş Genel Başkanı Buldan’ın ‘Cumhuriyet’ Sözlerine Açıklık Getirdi

HDP Sözcüsü Ebru Günay, Pervin Buldan’ın grup toplantısında yaptığı konuşmada “Cumhuriyet’e yönelik sözlerine açıklık getirdi. Günay, Buldan’ın ‘cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en önemli engellerden birinin de Kürt sorunu olduğu gerçeğini vurguladığını’ söyledi..

Haber Merkezi / Günay, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Eş Genel Başkanımız, yaşanan krizlerden çıkış yolu olarak da; cumhuriyetin demokrasiyle buluşturulması, bunun için demokratik cumhuriyet koalisyonunun oluşturulması gerektiğinin altını özellikle çizmiş ve acil demokrasi, acil adalet çağrısı yapmıştır” dedi ve ekledi:

“Demokratik cumhuriyetin inşası HDP’nin temel hedef ve stratejisidir. Varlık gerekçesidir. Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi için büyük mücadele yürüten, bunun için bedel ödeyen HDP’nin cumhuriyet fikri ve modeliyle sorununun olduğunu ileri sürmek, tam anlamıyla abesle iştigaldir. HDP’nin temel eleştirisi, dışlayıcı, ötekileştirici, tekleştirici politikaların kendisine yöneliktir.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay’ın “Cumhuriyetle değil tekçi, inkarcı ve anti demokratik karakteriyle sorunumuz var” başlıklı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin Buldan, bu haftaki Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin kuruluş sürecindeki âdemi merkeziyetçilik, çoğulculuk ve demokrasi fikriyatının terk edilerek devreye sokulan, kimlikleri ve inançları dışlayıcı ret ve inkâr politikalarının tarihsel süreç içerisinde yol açtığı toplumsal yaralara ve krizlere dikkat çekmiştir. Cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en önemli engellerden birinin de Kürt sorunu olduğu gerçeğini vurgulamıştır.

Eş Genel Başkanımız, yaşanan krizlerden çıkış yolu olarak da; cumhuriyetin demokrasiyle buluşturulması, bunun için demokratik cumhuriyet koalisyonunun oluşturulması gerektiğinin altını özellikle çizmiş ve acil demokrasi, acil adalet çağrısı yapmıştır. Demokratik cumhuriyetin inşası HDP’nin temel hedef ve stratejisidir. Varlık gerekçesidir. Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi için büyük mücadele yürüten, bunun için bedel ödeyen HDP’nin cumhuriyet fikri ve modeliyle sorununun olduğunu ileri sürmek, tam anlamıyla abesle iştigaldir. HDP’nin temel eleştirisi, dışlayıcı, ötekileştirici, tekleştirici politikaların kendisine yöneliktir.

Bu bağlamda Eş Genel Başkanımızın konuşmasında “Cumhuriyet yıkım projesidir” gibi bir ifade asla geçmemiş olmasına rağmen, bir takım çevreler sanki böyle bir ifade kullanılmış gibi sosyal medya üzerinden maksatlı, kötü niyetli bir saldırı kampanyası yürütmektedir. Bu çevrelerin amacını ve niyetini gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyetin demokratikleşmesinden, HDP’nin demokratik cumhuriyet çağrısından, çoğulculuktan, toplumsal barıştan ve eşit yurttaşlıktan rahatsızlık duyan, korkan, tekçiliği dayatan ve bunu savunanlardır.

Siyasal muhalefetin bir kanadının da, konuyu anlamadan, dinlemeden, araştırmadan, sosyal medya üzerinden algı çalışması yürüten bir takım çevrelerin tuzağına düşerek, Eş Genel Başkanımızı ve partimizi hedef alan sözler kullanmasını iyi niyetli, samimi bir yaklaşım olarak görmediğimizi belirtmek isteriz.

Demokratik kamuoyu da bilmelidir ki HDP, cumhuriyetin demokrasiyle, adaletle ve barışla güçlendirilmesi gerektiği fikriyatını ısrarla ve kararlılıkla savunmaya ve bunun için mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, grup toplantısında “Cumhuriyetin 99. yıl dönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz” demişti.

Paylaşın