Aslı Aydın kimdir?

Aslı Aydın, maviyle yeşilin kucaklaştığı Trabzon’da 1 Ağustos günü dünyaya gelmiştir. İlk, orta, lise eğitimini Trabzon’da tamamlayan Aslı Aydın, Yurdun çeşitli illerinde memuriyet görevini yaptı.

Haber Merkezi / Halen Samsunda ikamet etmekte olan Aslı Aydın, Hüznün Lal Dokunuşu adlı kitabı 01.04.2008 de okuyucuları ile buluşmuştur. Bana Borçlusun Hayat adlı kitapta ve edebiyat yıllıklarında şiirleri yer almıştır.

Çağdaş Şair ve Yazarlar Derneğinin Yönetiminde olup, Kurgu, Ortanca, Ekin Sanat gibi edebiyat dergilerinde şiirleri yayımlanmıştır.

“Duvardaki Yüz”

suyun gölgesine yaslanan
boynu bükük nilüferdiniz
yosunlu soluğunuzda yağmur sesi
incinen nefesinizle kederi alnından öptünüz

hayat
bazılarına kürk
bazılarına hüzün yamalı yelek giydirirken
kursağınızda kaldı çocuksu sevinciniz
kirlenmemiş
el değmemiş hayalleri kentin karanlığına terk ettiniz
susuşunuzdaki çığlığı rüzgar örterken

eşiğinize düşen ç i l e yi parmağınıza doladı kader
g a r i p olan siz miydiniz!
ekmek buğusunu ana kokusu gibi içinize çektiniz
yitik yarınların ardına düşerken

katline ferman verildi şafak kan ağlarken
bir tükenişin öyküsünü yazdı takvimler
ümit ilmek ilmek söküldü
ne avazı duyuldu kentin
ne de mevsimlerin…

dirseği hüzün yamalı sabilerse
hep ebeydiler duvarlara dönük yüzleriyle
sobeleyemediler mavileri…

önce sevinçlerini yitirdiler sancılar içinde
bilyeleriyle birlikte
umuda uçan uçurtmaların ipini cüceler kesti
hayat sillesiyle dört bir yana savruldu her biri…

şimdi uzak diyarlardan gelen kar sesi üşütür(mü) içimizi
çaresizlik ayazı alev ağacına dönüşürken
sormaz mı bedelini
ebedi mührün maliki!

“Vakit Aşkı Çağırırken”

-geçti yolun yarısı izinde hüzünlerin
artık çizgilerine küskün değil ellerim-

uzak iklimlerden geldim
iç çeken meltem müjdelerken yengeç dönencesini
siyahı sürgün edip sürdüm mavileri ömrüme

zaman
solmaya yüz tutan gülün yarasını sarıp sarmaladı şefkatle
ümitlere aralandı küflü pencere
göğün göğsünde ürperdi yasemin
ürperdi tepeden tırnağa dilimde dizeler…

suyun titreyen sesiyle irkildi mevsim
ruhumdan geçen nehir kavuştu özlemle denize…

ellerin ki bir çift lir kuşu şehbaliydi
avuçlarındaki buğu sarıp sarmaladı gökyüzümü
şiirler tomurcuktu dilimizde
yüreğin bahçesinde açtı güneş çiçeği

toynaklarından kıvılcım saçan midilli doludizgin
koşulsuz sevginin mabedine yöneldi
boydan boya kat etti ıssız vadiyi
dilimizde rengarenk sözcükler
mavi soluğun izi kaldı ipeksi tende

gökten üç büyülü imge düştü ebruli ellerime
aşkın lirik sesine eğildi şiirler…

Paylaşın

Asım Öztürk kimdir?

15 Ekim 1950 yılında Manisa’nın Selendi İlçesinde dünyaya gelen Asım Öztürk, eserlerinde toplumcu gerçekçi bir kimliğe bürünmüştür. Öztürk, yıllar boyu süren ve sürmekte olan serüveninde şiiri seçmiş şiirden, şiirin yolundan ayrılmamıştır. Şairin bir çok şiiri de Almancaya çevrilmiştir.

Haber Merkezi / İlkokul ve ortaokul öğrenimini Selendi’de bitiren Öztürk, lise eğitimine Manisa Lisesinde başladı ancak lise eğitimini burada değil Salihli Lisesinde tamamladı. Lisan öğrenimini 1978 yılında İzmir’de Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünde tamamladı. 1973’te çalışma hayatına adım atan Öztürk; İş Bankası, İzmir Ticaret Odası ve Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulunda görev yaptı.

Bir dönem İzmir’de bir kırtasiyeci dükkanı açarak esnaflık yaptı. Ozan Yayınları adında bir yayın evi kurdu. 1972’de Demokrat İzmir Gazetesi’nde bir sanat sayfası hazırladı. İzmir’de Yanıt, Ortaklaşa, Dönem gibi dergileri çıkaranlar arasındadır.

Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan Öztürk, “Yaprak Yorgunları” şiiri ile Hümanist Enternasyonal Şiir Ödülü’nü, Gitmelerin Gözüyle adlı kitabıyla 2000 Sunullah Arısoy Şiir Emek Ödülünü kazandı.

İlk şiirini 1964’te Salihli’ye ait Güneş adlı gazetede yayınladı. Öykülemeye dayalı bir şiir dili vardır. Şiirlerinde bütünlük olgusu üzerinde oldukça yoğunlaşmıştır. Eserlerinde toplumcu gerçekçi bir kimliğe bürünmüş olan Öztürk yıllar boyu süren ve sürmekte olan serüveninde şiiri seçmiş şiirden, şiirin yolundan ayrılmamıştır. Şairin bir çok şiiri de Almancaya çevrilmiştir.

Paylaşın

Asaf Halet Çelebi kimdir?

27 Aralık 1907’de İstanbul’da dünyaya gelen Asaf Halet Çelebi, yine 15 Ekim 1958’de yine İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Galatasaray Lisesi’nde eğitim gördü. Kısa bir süre Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim gördü.

Haber Merkezi / Babasından Fransızca ve Farsça, Mevlevi Şeyhi Ahmet Remzi Dede (Akyürek) ile Rauf Yekta Bey’den musiki ve nota dersleri aldı. Adliye Meslek Okulu’ndan mezun oldu. Üsküdar Adliyesi Ceza Mahkemesi’nde zabıt katipliği, Osmanlı Bankası ve Devlet Deniz Yolları İşletmesi’nde memurluk yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kitaplığında görevliyken yaşamını yitirdi. 15 Ekim 1958’de yine İstanbul’da öldü.

Önceleri rubailer yazdı, daha sonra modernist bir şiir anlayışını benimseyerek, serbest nazımlı şiirlerinde kişiliğini buldu. Klâsik edebiyatımızla Fars ve doğu edebiyatını da iyi bilen, şair, doğu ve batı kültürünü sentezleyip soyut bir alem yarattı, masal ve tekerleme dilinden yararlanarak sezgiye dayalı, farklı şiirler yazdı. Şiirleri; Ses, Küllük, Hamle, Sokak, Uyanış, Servet-i Fünun, Türk Sanatı dergileri ile Gün gazetesinde yayımladı. Mevlana, Molla Cami, Naima, Ömer Hayyam üzerine kitaplar yazdı, Eşrefoğlu Divanı’nı ve ‘Divan Şiirinde İstanbul’ adlı antoloji yayımladı.

Yapıtları:

Şiir: He (1942), Lamelif (1945), Om Mani Padme Hum (1953, ölümünden sonra 1983)

Araştırma: Mevlana (1940), Molla Cami (1940), Eşrefoğlu Divanı (1944), Naima (monografi, 1953), Ömer Hayyam (1954), Divan Şiirinde İstanbul (antoloji, 1953)

Paylaşın

Arzu K. Ayçiçek kimdir?

Arzu K. Ayçiçek, 10 Nisan 1949 yılında Sivas’ın Divriği İlçesinde dünyaya geldi. Arzu K. Ayçiçek’in, Türk şiirinin Toplumcu Gerçekçi kanadında eserler verdiği söylenebilir. Fakat bunu propagandaya asla yaklaşmadan, kendi içli sesinden ve yaşamındaki gözlemlerinden hareketle yapar. Şair, kadın sesi ve kadın duyarlılığı denilebilecek bir hassasiyeti şiirlerinde her zaman duyurur.

Haber Merkezi / Divriği Kız Sanat Okulu’ndan 1971’de mezun olan sanatçı babasının işi nedeniyle ailesiyle birlikte Ankara’ya göç etti. Şiir yazmaya 1972-1973 yıllarında başladığını söyleyen sanatçının ilk şiiri 1974 yılında Yeni Ortam Gazetesi’nde yayımlandı.

İlk şiir kitabı Şehrinizde Kalamam 1995’de yayımlandı. Bu kitabıyla yine 1995 yılında Mavi Dergi’nin açtığı “İlk Yapıtlar Yarışması’nda üçüncülük ödülünü kazandı.

Damar, Çağdaş Türk Dili, Eşik, Kıyı, İnsancıl, Dize, Düşlem gibi dergilerde şiirleri yayımlan Arzu K. Ayçiçek, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve BESAM üyesidir. Evli ve iki çocuk annesi olan şair Ankara’da yaşamını sürdürmektedir.

Arzu K. Ayçiçek, şiirlerinde hem insanın iç dünyasını hem de toplum sorunlarını kucaklamaya çalışır. Kendisiyle yapılan bir röportajda, “Yazmaya başlarken de önce kendimden başlarım, sonra siz olur. Ülkemde yazılacak o kadar çok şey var ki hepsi başlı başına bir şiir, bir roman, bir öyküdür.” der. Ayçiçeğin şiirlerinde samimi bir ruhun acılarını ve umutlarını sezinleriz. Hayata naif yaklaşımı ve kadınsı yumuşak dokunuşları şiirlerinde kendini hissettirir. Aslında kendini anlatmanın şiirini yazar Ayçiçek. Bunu da şöyle ifade eder: “Kendimi anlatmak mı? İnsanın kendini anlatması çok zor. Yalnızca şu kadarını söyleyeyim: Çok düşünen, az konuşan, heyecanlı ve hep kendi içinde savaş veren, söylemediklerini, yapamadıklarını şiirle anlatmaya çalışan… ‘Silip hatırasız Arzu’larımı / Yeni bir ad bulmalıyım kendime’ “. Bununla birlikte Ayçiçek’in kendini anlatmada usta bir şair olduğu söylenebilir.

Ayçiçek için, kimliği ile şiiri örtüşen şair olduğu görüşü savunulmaktadır. Sebebi ise onun yaşamının köyden kasabaya ve şehre göç etme serüveninde içli motiflerle bezeli olmasıdır. Keman çalan, şiir yazan bir babanın kızıdır Arzu K. Ayçiçek. Onun şiirinde geçmişin saf ve temiz kalmış yanı, ince ve içli sesi duyulur. Bunun nedeni bozulmadan nasıl yaşamışsa şiirine de tıpkı öyle aktarmaya çalışması da olabilir. Bu da Ayçiçek’in şiirinin duru ve akıcı olmasını sağlar. Fakir Baykurt onun için, “Taşlı yolda yalnız tekerlek. Bir yanımda yarım somun ekmek, bir yanımda sarı gül…. bir küçük kitap” diyor. Ayçiçek’in şiiri de böylece kendi halinde, kendini öne sürmeye çalışmadan sakince akar:

“hiçbir şeyim yok iki dizimden başka

Bir de yürek çarpıntısı gizlerle dolu incecik kanayan..”

Ödülleri;

1995 Mavi Dergisi İlk Yapıtlar Yarışması Üçüncülük Ödülü
1996 Beşparmak, Salih Bilgin Şiir Ödülü
1997 Dünya Kitap Şiir Ödülü (GLUBUS)
1997 Bir Göçün Haritası adlı şiir kitabıyla Halkevleri 66. Yıl Kültür Sanat Yarışması Şiir Dalı İkincilik Ödülü
1998 Ege Kadın Dayanışma Şiir Ödülü

1998 Sabri Altınel, BAL-SANAT Şiir Ödülü
1998 Ege Kadın Dayanışma Şiir Ödülü
2000 Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şiir Ödülü
2007 M. Sunullah Arısoy Şiir Ödülü (KEGEV)
2008 Yılmaz Güney Emek Ödülü
2008 Bülent Ecevit Şiir Yarışması Birincilik Ödülü
2011 Behzat Ay Şiir Ödülü
2013 Basıma hazır Talidomit adlı dosyasıyla Yunus Nadi Şiir Ödülü
2013 Yunus Nadi Şiir Ödülü Gözleri Yağmur Yurdum şiir kitabıyla (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Arzu Çur kimdir?

1967 yılında Bursa’da dünyaya gelen Arzu Çur’un çocukluk ve ilk gençlik yılları; İstanbul, Diyarbakır ve Eskişehir’de geçti. 1984 yılında İstanbul’da Gültepe Endüstri Meslek Lisesini bitirdi. 1992 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümünden mezun oldu. 1997 yılından beri yazarlıkla uğraşmaktadır.

Haber Merkezi / Arzu Çur, 1997 yılından bu yana kaleme aldığı şiir, öykü ve denemeleriyle yazı hayatına başlamıştır. Yazarın ilk romanı Ayşegül Boşanıyor adıyla İletişim Yayınları tarafından 2004 yılında yayımlanmıştır. Yazar, bu romanda boşanma olgusunun gündelik hayatta gerçekten nasıl yaşandığını; bir tarafta boşanıyor olmanın psikolojisini yeniden, yeniden inşa etmenin bezdirici duygusal mesaisinin; diğer tarafta yeni bir hayata başlama itkisinin altında bulunan kahramanı Ayşegül’ün şahsında sorgulamıştır.

Arzu Çur, ayrıca Tanıl Bora tarafından derlenen; Ahmet Turan Alkan, Haydar Ergülen ve Hasan Ali Toptaş gibi isimler tarafından katkı sağlanan Taşraya Bakmak adlı esere, taşradaki kadın sorunsalını ele alarak “Kadınlar: Taşranın Yurtsuzları” başlıklı makalesiyle katkı yapmıştır. Yayınları dikkate alındığında yazarın kadın meselelerine eğildiği görülmektedir.

Paylaşın

Arslan Bayır kimdir?

10 Nisan 1958 yılında Antalya’nın Alanya İlçesi’ne bağlı Bayır Köyü’nde dünyaya gelen Arslan Bayır, İlköğretimini Bayır Köyü’nde tamamladıktan sonra ortaokul ve liseyi Alanya Lisesi’nde okudu. Lise birinci sınıftayken ilk şiiri “Bekle”, Lisenin Sesi adlı okul gazetesinde yayımlandı.

Haber Merkezi / Lise yıllarında tiyatro ve radyo ile ilgilenen Bayır, liseden sonra üç yıl kadar Almanya’da kaldı. Almanya dönüşü Denizli Eğitim Enstitüsü’ne başladı. Bayır, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Adıyaman’a öğretmen olarak atandı. Burada kendini tamamen okumaya ve bir yandan da yazmaya adadı.

Adıyaman’dan sonra Adana ve Bartın’da da öğretmenlik yapan Bayır, Adana’da farklı yazarlarla tanışma fırsatı buldu. Sanatçı 1993’te Edebiyatçılar Derneği’ne üye oldu. Adana’da arkadaşlarıyla birlikte 1997’den 2008’e kadar on üç yıl yayın yapacak olan Aykırı Sanat adlı bir dergi çıkardı.

Cumhuriyet, Hürriyet, Vatan, Yeni ortam, Broy vb. süreli yayınlar başta olmak üzere yazıları ve şiirleri birçok farklı gazete ve dergide yayımlandı. 1990’da ilk şiir sergisini açan sanatçının ilk kitabı olan Tohum ise 1991’de okuyucu ile buluştu.

Sanatçı, 1997’de “Mısralık Dergisi Kıbrıs Şiir Ödülü”ne; 2000’de ANASAM Jüri özel ödülüne; 2004’de Şair Sabit İnce Şiir Yarışması’nda “birincilik ödülüne”; 2013 KIBATEK Öykü Yarışması’nda “üçüncülük ödülüne” layık görülmüştür. Sanatçı halen Alanya’da Güncel Sanat Dergisi’ni yayımlamakta, Baygenç Yayıncılık’ı yönetmekte ve sanat çalışmalarına devam etmektedir.

Sanat anlayışını “sanat ve edebiyat toplum içindir” şeklinde tanımlayan sanatçı, şiir ve hikayelerinde sade bir üslup kullanmıştır. Günümüz Türk toplumunun sorunlarını kendi yaşantısıyla harmanlayan sanatçı, aşk ve sevgi gibi hümanist temelli temaları yoğunlukla kullanmıştır. Resim ve fotoğrafçılıkla da ilgilenen Bayır, yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergi açmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Arkadaş Z. Özger kimdir?

08 Ocak 1948 yılında Bursa’da dünyaya gelen Arkadaş Z. Özger, 5 Mayıs 1973’te hayatını kaybetti. Arkadaşları Özger’in genç yaşta beyin kanaması geçirmesinin sebebinin sanatçının 12 Mart öncesi bir yurt baskınında kafasına aldığı cop darbeleri olduğunu iddia etti. Asıl adı Zekai Özger’dir.

Haber Merkezi / Bursa Osmangazi Ortaokulu’nda (1960) ve Atatürk Lisesi’nde okudu (1963). Ankara Üniversitesi SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon Bölümünden mezun oldu (1970). TRT’de çalışmaya başladı.

TRT’de görevi dolayısıyla bir programa giderken Meşrutiyet Caddesinde yüksek bir kaldırımdan düşerek 29 Nisan 1973’te beyin kanaması geçirdi. Sabaha karşı bulunup kaldırıldığı Ankara Numune Hastanesi’nde 5 Mayıs 1973’te hayatını kaybetti. Ölümünün ardından ailesi ve arkadaşları Özger’in genç yaşta beyin kanaması geçirmesinin sebebinin sanatçının 12 Mart öncesi bir yurt baskınında kafasına aldığı cop darbeleri olduğunu iddia etti.

Kitap yayımlamamış şairleri kapsayan Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü ve altı yılda br verilen şiir inceleme ödülü 1996’dan beri, şairin ölüm yıldönümünde verilmekte ve Mayıs Yayınları’nca (İzmir) basılmaktadır (http://www.mayisyayinlari.com/arkadaszozgersiirodulu.html).

Şiir ve edebiyat Özger için -çocukluğunda ortaya çıkan ve defalarca ameliyat olmasına rağmen ölümüne kadar sürecek kemik rahatsızlığından- bir kaçış ve tutunma vasıtası olmuştur. Attila İlhan, Oktay Rifat, Metin Eloğlu gibi şairlerin etkisinde ve II. Yeni anlayışı içinde şiire başlayan sanatçının ilk şiiri “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” Soyut dergisinin 28. sayısında yayımlandı (Ağustos, 1967).

Bir gün yayımlanacak olursa ilk şiir kitabının da adı olmasını istediği bu şiiri, Yordam, Papirüs, Forum gibi dergilerdeki şiirler takip etti. Ömer Zafer Göktürk’le Kent 16 dergisini çıkardı (1965, 1 sayı). Soyut, Dost, Yansıma dergilerinde şiirleri yayımlandı.

II. Yeni anlayışı içinde yazsa da onun şiirleri II. Yeninin dilin imkânlarını zorlayan tekniklerinden ve anlam kapalılığına yol açan simgeselliğinden uzaktır. 1970’ten sonra bireycilikten toplumculuğa kesin dönüş yapan şair, toplumcu gerçekçi şiir söylemini kendi estetiğiyle birleştirdiği şiirlerinde çoğunlukla toplum-birey-iktidar çatışmalarını ve bireyin acılarını dile getirdi.

Kitap yayımlama fırsatı bulamadan hayata veda eden sanatçının -bazıları bestelenmiş- şiirleri ölümünden sonra Tekin Sönmez tarafından toplanıp önce Sevdadır adıyla kitap olarak yayımlandı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Arife Kalender kimdir?

7 Ağustos 1954 yılında Malatya’nın Arguvan Beldesi’ne bağlı Ermişli Köyü’nde dünyaya gelen Arife Kalender, ilk ve Ortaöğreniminin büyük bölümünü Malatya’da Malatya Turan Emeksiz Lisesinde okudu, Fenerbahçe Lisesinden 1971 yılında mezun oldu.

Haber Merkezi / Daha sonra İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Almanca Bölümünde okudu,1977’de mezun oldu. Mezuniyetinden sonra, Kadıköy Ortaokulunda, Kadıköy Anadolu Lisesinde Almanca öğretmenliği ve yöneticilik yaptı. 1997 yılında, emekli oldu.

PEN yazarlar Derneği genel sekreterliği (1999-2001) yapan Arife Kalender, BESAM | Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği yönetim kurulu üyesi ve Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir. Arife Kalender’in ilk şiirleri yerel dergi ve gazetelerde çıktı. 1970’li yıllarda Yansıma dergisine yazdı. Sonrasında Karşı, Kıyı, Damar, Gösteri, Evrensel Kültür, Varlık, Yaşasın Edebiyat vb. dergilerde yazı ve şiirleri yayınlandı.

Şiirlerinin yanı sıra; Erich Fried’den, Gerhard Hauptmann’dan, Georg Trakl’dan, Ulla Hahn’dan, Albert Ehrenstein’dan, Erich Kâstner’den şiirler çevirdi. Edip Cansever, Metin Eloğlu, Şükran Kurdakul, Arif Damar, Behçet Necatigil, Turgut Uyar, Özdemir Asaf, Melisa Gürpınar, Ataol Behramoğlu, Oktay Rifat, Gülten Akın, Cemal Süreya, İlhan Berk ve Ahmet Muhip Dıranas incelemeleri yaptı.

Bu incelemelerini Şiir Irmakları (2005) adlı kitapta topladı. Kalender’in şiirlerinde; ardıç dalından, İstanbul sokaklarına, çingenenin düşlerine, aşlara, martılara kadar insan hayatının ve çevresinin bütün yönlerine dair konular işlenir.

Arife Kalender, Gül Küstü / Toplu Şiirler 1 (2011) kitabında; aşkın evrenselliği, aşka sığınma konusundaki şiirlerini topladı. Suskun Resimler Durağı (1995) ile Türk Tabipler Birliği Behçet Aysan Şiir Ödülünde övgüye değer bulundu. Deli Bal ile 2004 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülünü aldı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Arif Nihat Asya kimdir?

1904 yılında İstanbul’un Çatalca İlçesine bağlı İnceğiz Köyü’nde dünyaya gelen Arif Nihat Asya, 5 Ocak 1975 tarihinde Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Arif Nihat Asya’nın asıl adı Mehmet Arif’tir. Arif Nihat Asya, geride bıraktığı eserleriyle yaşadığı dönem ve sonraki dönemin milliyetçi çizgide yürüyen genç şairleri üzerinde oldukça tesirli oldu.

Haber Merkezi / Babasının ölümü üzerine, akrabalarının himayesinde büyüdü. İlkokula köyünde başladı İstanbul Haseki Mahalle Mektebi’nde bitirdi. Gülşen’i Maarif Rüştiyesi (ortaokul), Bolu ve Kastamonu Sultanisi’ne (lise) yatılı okudu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nun Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu.

Değişik illerde lise ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yaptı. Eskişehir’den milletvekili seçildi. Ankara Gazi Lisesi’nden emekli oldu. 5 Ocak 1975 tarihinde Ankara’da hayata gözlerini yumdu.

Çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yazdı. Şiirlerinde hece, arûz ve serbest vezinleri kullandı. Her nazım türünü ve şekli denedi. Şiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar. Son şiirlerinde mistisizme yöneldiği gözlenmektedir.

İlk şiirlerinde Mehmet Emin Yurdakul ve Mehmet Akif Ersoy’dan etkilendiği görülen Arif Nihat Asya, olgunluk dönemi şiirlerinde Yahya Kemal’in Türk tarih ve medeniyetini anlattığı millî romantik duyuş tarzını çağrıştıran bir etkiyle şiirler yazdı. Tıpkı onun gibi hayata ve ölüme rindane bir tavırla yaklaştı. Arif Nihat Asya, geride bıraktığı eserleriyle yaşadığı dönem ve sonraki dönemin milliyetçi çizgide yürüyen genç şairleri üzerinde oldukça tesirli oldu.

Yapıtları; Heykeltraş, Yastığımın Rüyası, Ayetler, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor, Rubaiyyat-ı Arif, Enikli Kapı, Kubbe-i Hadrâ, Kökler ve Dallar, Emzikler, Dualar ve Aminler, Aynalarda Kalan, Kanatlar ve Gagalar, Kıbrıs Rubaileri, Avrupa’dan Rubailer, Kova Burcu

Paylaşın

Arif Madanoğlu kimdir?

1944 yılında Uşak’ın Eşme İlçesine bağlı Eşmetaş Köyü’nde dünyaya gelen Arif Madanoğlu, zor koşullarda yaşama atıldı. PTT de çalışırken siyasi nedenlerle sürgün edildi. Daha sonra görevine son verilerek 1982 de tutuklandı ve 15 yıl habis cezası verildi.

Haber Merkezi / Cezasını tamamladıktan sonra kahvehane çalıştırdı, çiftçilik, hayvancılık yaptı. Almanya’ya yerleşti, yaşamını orada sürdürüyor. Kendi deyimi ile kendi kendine çırak olarak şiirini geliştirdi. Şiirleri pekçok dergide yayımlandı, şiir yıllıklarında yer aldı.

Yapıtları; Bu Can Bende Durdukça, Belali Sevda, Gül Dikenini Öpünce, Asli Bende Kalsın, Üçüncü Gölge, Aşk ve Öteki

“Havlıyor Kurşun”

dünyanın dünyalığı zan altında
deve hayvandır; lama gibi tükürmez
hurma meyvedir; niteliğini çürütmez
çöller mecnun, sahralar salpa
petrol şımartır, dolar konuşur

savaşlar korsan, şafaklar forsa
masum ve mazlum olanlar mülteci
o karede; sorguladın mı durduğun yeri
her kim kendinden bile kaçıyorsa
geri getirebilir mi genç ölümleri?

bulutlar öpüştükçe kıvılcım sektiriyor
dilleniyor alev kamçı
yolcular sevdalı, kolcular hancı
havlıyor cop! erdemi soyarak çektiriyor
sarmal siren sesleriyle sıkıştırıyor sancı

sarmal siren sesleriyle sıkıştırıyor sancı
kimler meczup, kimler yalvaç
aradığımsın, kollarını kenetlenmeye aç
yek vücut değilsek; zulümler istilacı
kanla beslenir o imansız burgaç

izin verme vurkaç ilmine
sevgilimsen!
kollarını kenetlenmeye aç
sancılı kesitlerde hızımı kesme
havlıyor kurşun

“Döne Döne Kan Mürekkebi”

Menzil dışı, kanat yordamı
yüksek uçar hüma kuşu
kibir üstüne fikir geliştirir
tüyü de kuru!
Ah evet, nereden bilsin o
ileri cephede ilke çalışanları
döne döne kan mürekkebi

tahrikle gelişen tarih
döne döne sıkıntılı nakarat
zulmü, egemen zulmü besleyeli alkışlar
şişirme cesaret, sunak şölenidir
o alkışlar geri tepsin de gör;
kanın gelinciğe yansıyan gümbürtüsünü

ol ki; zehirli bir böcek girse
nar çiçeği gamzesine
vurgun acıdır
karayı, egemen karayı berkiten zifir
döne döne zehir zemberek

sevda cephesinde şiir çalışanları
muştu olarak
sevgi sektirir imgelem burcuna
döne döne zirve zaferi
bütün renkleri kaynaştıran alkım
usun eşiğinden içeri

gümüş söz; simli kamçı yerine
tetiklemiştir sesi
mavinin, egemen mavinin sözdizimine
döne döne dönüşen imge
nariçi kan bedeli, şiir ırmak
yayıldıkça derinleşir

Paylaşın