Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye “Abdullah Öcalan” Tepkisi

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıya tepki göstererek, “Terörist başından hüküm bekleyene devlet değil, gaflet ve dalalet denir!” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’a, “Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” çağrısında bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye tepki göstererek, “Terörist başından hüküm bekleyene devlet değil, gaflet ve dalalet denir” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, DEM Parti’lilerle tokalaşması sonrası başlayan “yeni çözüm süreci mi geliyor” tartışmalarına tepki gösterdi.

DEM Parti’nin “İmralı muhataptır, bir süreç başlayacaksa İmralı oradadır” çağrısının ardından Bahçeli, “DEM Parti’nin iradesini İmralı’ya rehin bırakması siyasetin doğası ve ahlakıyla bağdaşmayan, hür ve bağımsız siyaset yapısıyla uyuşmayan ilkelliktir. Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Hodri meydan” dedi.

Ne olmuştu?
İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı Gazze operasyonunun ardından Lübnan’a yönelik kara harekatına girişmesi, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini hareketlendirdi.

Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, İsrail – Hamas savaşı ve Lübnan’a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir” dedi.

Erdoğan, aynı konuşmasında, “iç cephe” vurgusu yaparak, “Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek, milletvekilleri ile selamlaştı.

Bahçeli, DEM Parti’li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, “Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyerek, “Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişi güzel keyfe keder, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir” açıklamasında bulundu.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli’nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, “Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Buradaki normalleşme midir, iç barış mıdır; kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor” şeklinde değerlendirdi.

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan “Kapalı Nüfus Sayımı” Önerisi

Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Sokaklar, caddeler, meydanlar uyuşturucu satıcıları, suç makineleri, sapıklar, tımarhane kaçkınları ve firarilerle adeta bir açık hava cezaevine dönüşmüştür” dedi ve ekledi:

“İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı bir suç makinasının karakoldan kaçarak polisimiz Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, iki genç kızımızın bir tımarhane kaçkını tarafından vahşice katledilmesi, Genç kızların sapıklar tarafından sokakta taciz edilmesi ve ancak sosyal medyadan tepki geldiğinde tutuklanması, İletişim Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı’nın yerini aldığını ve toplumsal şiddet ve cinnet halinin Türkiye’yi esir aldığını göstermektedir.”

Dervişoğlu, konuşmasının devamında, “Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının, memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de, cezaevi kapasitesine göre belirlendiği; siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Kadın cinayetlerine ve çocuk istismarına tepki gösteren Dervişoğlu, “Konulara girmekte bile zorlanıyorum… Nereden nereye geldik. Kadın cinayetleri, taciz, çocuk istismarları… Son yıllarda bu vakaların artışı, hepimizin yüreğinde tarifsiz bir acı bırakıyor. Her iki günde bir en az üç kadın cinayeti ya da şüpheli kadın ölümü yaşanıyor. Bu sayı, sadece bir istatistik değil, adaletin suskun kaldığı her an yitip giden canların trajedisidir” dedi.

Dervişoğlu şöyle konuştu: “Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter… Ve daha isimlerini sayamadığım binlercesi… Bu isimler, sadece nüfus kayıtlarından silinip giden, vefatları hoparlörlerden duyurulan kişiler değil; adalet arayışının sessiz çığlıklarıdır. Bu isimler, yalnızca kendi hanelerinde değil, milletimizin vicdanında yanan kor ateşlerdir. Bu ateşler yüreğimize düşmeye devam ediyor. Suçlular, mevcut düzenin sunduğu müsamahadan cesaret buluyor. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler, adeta suça davetiye çıkarıyor. Suç işleyenler, her seferinde daha da cesaretleniyor. Ama artık yeter! Hazreti Ali’nin dediği gibi, ‘Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun.’ Biz de bu kötülüklere karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.”

Erdoğan ve iktidardan bazı isimlerin kadınlara yönelik söylemlerini hatırlatan Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk istismarına ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenleri unutmayacağız. ‘Kadın herkes içinde kahkaha atmayacak, iffetli olacak’ diyenleri unutmayacağız. ‘Kadın ve erkek eşit olamaz, bu fıtrata aykırıdır’ diyenleri unutmayacağız. Türk kadını için evinin süsü diyenleri, kadın çalışmayı tercih ederek fuhşa hazırlık yapmış oluyor diyenleri de unutmayacağız. Ve ‘Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur’ diyen zihniyetin karşısında duracağız. Çünkü bu millet, hak edilenin hakkın suskun kalınarak alınamayacağını çok iyi bilir.”

“Siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı…”

“Sokaklar, caddeler, meydanlar uyuşturucu satıcıları, suç makineleri, sapıklar, tımarhane kaçkınları ve firarilerle adeta bir açık hava cezaevine dönüşmüştür” diyen Dervişoğlu, şunları söyledi: “İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı bir suç makinasının karakoldan kaçarak polisimiz Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, iki genç kızımızın bir tımarhane kaçkını tarafından vahşice katledilmesi, Genç kızların sapıklar tarafından sokakta taciz edilmesi ve ancak sosyal medyadan tepki geldiğinde tutuklanması, İletişim Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı’nın yerini aldığını ve toplumsal şiddet ve cinnet halinin Türkiye’yi esir aldığını göstermektedir. Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının, memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de, cezaevi kapasitesine göre belirlendiği; siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur”

İktidarın Türkiye’yi açık hava cezaevine çevirdiğini ifade eden Dervişoğlu, ‘kapalı nüfus sayımı’ önerisinde bulunarak, “Bütün bu kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için, Sokaklarda onlarca suç kaydıyla toplumu enfekte eden ne kadar sapık, suçlu, firari varsa tamamının tespiti ve cezaevine gönderilmesi için İYİ Parti’nin önerisi şudur: Gerekli bürokratik hazırlıkları yapın ve en kısa zamanda mümkünse 3 Kasım 2024 ‘te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Bu kadar kaçak ve suçlunun dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezdiği bir memlekette kapalı yani sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil zorunluluktur. Her gün güvende olmak için, bir gün evde kalmaya razıyız. Kapalı Nüfus Sayımı önerimizi kamuoyunun dikkatlerine arz ediyoruz” dedi.

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Erdoğan’a “Hamaset” Çıkışı

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan’ın İsrail’in gözü topraklarımızda açıklamasına tepki göstererek, “Türkiye, basit ajitasyonlarla, hamasetle yönlendirilecek bir ülke değildir” dedi ve ekledi:

“Bölgemizde böylesine önemli meseleler söz konusu olduğunda, popülist korku siyasetiyle halkı kandırmaya çalışmak, ülkemizin uluslararası itibarını yerle bir etmekte ve diplomatik alanda bizi ciddiyetsiz bir aktör olarak göstermektedir. İsrail’in insanlık dışı politikalarına karşı durmak zaruridir; ancak Türkiye gibi kadim bir devletin, bu meselede akılcı ve stratejik bir diplomasi yürütmesi gerekirken, hamasi söylemlerle dış politika oluşturmaya çalışması kabul edilemez.”

Dervişoğlu, konuşmasının devamında, “Türkiye, Orta Doğu’da krizleri abartan bir ülke değil, çözüm üreten, tarihsel misyonuna uygun biçimde barışı savunan güçlü bir aktör olmalıdır. Türkiye, bu coğrafyanın kadim bekçisi olarak tarihsel sorumluluklarını asla unutmamalıdır. Türkiye’nin bölgesel gücü elleri kolları bağlanmış şekilde hareketsiz bırakılmıştır. İktidarın akıl almaz yönetim hataları, Türkiye’yi hem mazlum halkların yanında durma şansını yitirmiş hem de küresel siyasette ağırlığını kaybetmiş bir ülke konumuna sürüklemiştir” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“28. Dönem 3. Yasama yılının, milli meclisimizin şeref, haysiyet ve yetkilerinin iktidar tarafından tahrip edilmediği bir yıl olmasını dilerim. Yeni yasama yılının ilk grup konuşmasına güzel bir konuda, umut dolu mesajlar vererek başlamak isterdim. Ancak coğrafyamız yangın yeri.

Bildiğiniz üzere, İsrail’in Filistin’de onyıllardır süren kanlı işgali ve sistematik zulmü, artık bölgenin sınırlarını aşmış ve bu barbarca saldırganlık Lübnan’a kadar yayılmıştır. Bu işgalci devletin saldırıları, uluslararası hukukun zerrece umursanmadığı, pervasız bir tutumla yürütülmekte; sivil yerleşim alanları bilerek hedef alınmakta, çocuklar, kadınlar, masum siviller acımasızca katledilmektedir.

İsrail, Filistin’de gerçekleştirdiği insanlık dışı politikalara ilaveten, Lübnan’da şehirleri yerle bir etmekte, masum insanları yerlerinden, yurtlarından koparıp göçe zorlamaktadır. Bu vahşi saldırılar, sadece bölgenin istikrarını değil, tüm Orta Doğu’yu bir ateş çemberine sürüklemekte ve büyük bir yayılmacı stratejinin tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne var ki, Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum, bu insanlık dışı olaylar karşısında ne yazık ki utanç verici bir sessizliği tercih etmektedir.

Bu sessizlik, zulmü onaylayan, adeta İsrail’in işlediği savaş suçlarına ortak olan bir tavırdır. Birleşmiş Milletler’in acizliği ve etkisizliği, adaletin köküne kibrit suyu dökmekte, insanlık vicdanında derin yaralar açmaktadır. Eğer BM ve dünya toplumu, gerçekten barıştan yana bir duruş sergiliyor olsaydı, İsrail’in bu pervasız saldırganlığı karşısında cesur ve kararlı adımlar atarlardı.

Dünyada hal böyle. Peki, bizde durum nasıl? Cumhurbaşkanı Erdoğan dün bu konuyla ilgili devlet ciddiyetine yakışmayan açıklamada bulundu. Türkiye, basit ajitasyonlarla, hamasetle yönlendirilecek bir ülke değildir. Bölgemizde böylesine önemli meseleler söz konusu olduğunda, popülist korku siyasetiyle halkı kandırmaya çalışmak, ülkemizin uluslararası itibarını yerle bir etmekte ve diplomatik alanda bizi ciddiyetsiz bir aktör olarak göstermektedir.

İsrail’in insanlık dışı politikalarına karşı durmak zaruridir; ancak Türkiye gibi kadim bir devletin, bu meselede akılcı ve stratejik bir diplomasi yürütmesi gerekirken, hamasi söylemlerle dış politika oluşturmaya çalışması kabul edilemez. Türkiye, Orta Doğu’da krizleri abartan bir ülke değil, çözüm üreten, tarihsel misyonuna uygun biçimde barışı savunan güçlü bir aktör olmalıdır.

Türkiye, bu coğrafyanın kadim bekçisi olarak tarihsel sorumluluklarını asla unutmamalıdır. Türkiye’nin bölgesel gücü elleri kolları bağlanmış şekilde hareketsiz bırakılmıştır. İktidarın akıl almaz yönetim hataları, Türkiye’yi hem mazlum halkların yanında durma şansını yitirmiş hem de küresel siyasette ağırlığını kaybetmiş bir ülke konumuna sürüklemiştir.

“III. Dünya savaşı riskinden söz ederken TBMM’ye bilgi verilmiyor”

Böyle bir ortamda ve özellikle Hakan Fidan kamuya yaptığı açıklamalarda bir III. Dünya Savaşı riskinden söz ederken Dışişleri Komisyonu’na ve de TBMM Genel Kurulu’na bilgi verilmiyor oluşu kaygı vericidir. Buna bir de Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘İsrail’in müteakip hedefinin Türkiye olduğu’ yolundaki beyanları eklenince ‘iktidar milli güvenliğimiz için ne yapıyor’ sorusunu sormak durumundayız. Hiçbir şey yapmıyor gözüktükleri için de, beyanları onlar açısından maalesef inandırıcılığını yitirmektedir.

Arap ülkelerinin lakayt davranışı ve mezhepsel yaklaşımlar nedeniyle bu yaranın öngörülebilir bir gelecekte kapanması zor görülmektedir. Birleşmiş Milletleri Güvenlik Konseyi’nin ise veto yetkisine sahip ülkelerin tavrı nedeniyle kendisinden beklenen etkinliği gösteremeyeceği anlaşılmaktadır.

Ülkemizin ise sorunların aşılması yolunda, meseleye taraf olmaktan dolayı bir arabuluculuk işlevini yerine getirmesi de imkânsız hale gelmiş bulunmaktadır. İYİ Parti olarak iktidara çağrımız sorunun insani boyutunu öne çıkaracak çabalara öncelik vermeleri, TBMM ve siyasi Partileri de gerektiği veçhile bilgilendirmeleri yönündedir.

Çatışmaların bir yansıması olarak yeni sığınmacı dalgaları olasılığının da göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin, tarihsel misyonuna ve bölgesel gücüne yakışır şekilde hareket etmesi ancak sağlam, tutarlı ve cesur bir dış politika ile mümkündür.”

Paylaşın

İYİ Parti’den Danıştay’a “Parayla Satılan” Vatandaşlıklar İçin İptal Başvurusu

Yabancılara para karşılığı verilen vatandaşlıkların iptali için Danıştay’a yapılan başvuru sonrası konuşan İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, “AKP tarafından sığınmacı ve yabancılara dağıtılmış olan 100 binlerce vatandaşlık iptal edilecek, bundan böyle ecdadımızın mücadele cehdi ile kazanılmış Türk vatandaşlığı, döviz karşılığında satılamayacaktır” dedi ve ekledi:

“Son 7 yılda yabancılara 309 bin konut satışı gerçekleşmiştir. İstatistikler bu konut satışlarının en az yarısının vatandaşlık karşılılığında olduğunu ortaya koymaktadır. Gayrimenkul karşılığı vatandaşlık, sadece satın alan kişiyi değil aynı zamanda aile üyelerini de kapsadığından, en az 500 bin kişinin bu yöntemle Türk vatandaşlığına geçirildiği anlaşılmaktadır.”

Dervişoğlu ayrıca, Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesine karşı da Ankara İdare Mahkemesi’nde dava açtıklarını belirtti. Dervişoğlu, “Biz İYİ Parti olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından kanunlara aykırı olarak Suriyeli sığınmacılara dağıtılmış 238 bin vatandaşlığın tamamının iptali için de hukuki süreç başlatmış bulunuyoruz” diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu beraberindeki heyet ile beraber Ankara’daki Danıştay binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Dervişoğlu burada yaptığı konuşmada, para karşılığında yabancılara dağıtılmış tüm vatandaşlıkların iptali için Danıştay’a dava açtıklarını belirterek, “Döviz ve gayrimenkul alımı karşılığında verilmiş vatandaşlıkların tamamı kanunlara aykırıdır. İşte bu sebeple, Türk milletinin hukukunu, Türk vatandaşlığının şerefini ve itibarını korumak maksadıyla; Biz İYİ Parti olarak- para karşılığında dağıtılmış tüm vatandaşlıkların iptali için Danıştay’a dava açmış bulunmaktayız” dedi.

Cumhurbaşkanı tarafından istisnai yollarla dağıtılmış vatandaşlıkların tamamının anayasaya aykırı olduğunu ifade eden Dervişoğlu, şöyle konuştu: “İYİ Parti’nin atacağı bu hukuki adımla, AKP tarafından sığınmacı ve yabancılara dağıtılmış olan 100 binlerce vatandaşlık iptal edilecek, bundan böyle ecdadımızın mücadele cehdi ile kazanılmış Türk vatandaşlığı, döviz karşılığında satılamayacaktır.

Son 7 yılda yabancılara 309 bin konut satışı gerçekleşmiştir. İstatistikler bu konut satışlarının en az yarısının vatandaşlık karşılılığında olduğunu ortaya koymaktadır. Gayrimenkul karşılığı vatandaşlık, sadece satın alan kişiyi değil aynı zamanda aile üyelerini de kapsadığından, en az 500 bin kişinin bu yöntemle Türk vatandaşlığına geçirildiği anlaşılmaktadır.”

Dervişoğlu ayrıca, Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesine karşı da Ankara İdare Mahkemesi’nde dava açtıklarını belirtti. Dervişoğlu, “Biz İYİ Parti olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından kanunlara aykırı olarak Suriyeli sığınmacılara dağıtılmış 238 bin vatandaşlığın tamamının iptali için de hukuki süreç başlatmış bulunuyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Erdoğan Aday Olamaz

Gündeme ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan’ın Anayasanın 101. maddesi uyarınca yeniden aday olamayacağını söyledi.

Erken seçim düzleminde Erdoğan’ın adaylığını yeniden gündeme getirmenin Anayasanın etrafında dolaşmak anlamına geldiğini belirten Müsavat Dervişoğlu, “Biz artık Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini anlatıyoruz” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ankara’daki gazete ve televizyon temsilcileriyle bir araya gelerek gündemi değerlendirdi. Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in aktardığına göre; Dervişoğlu, Türkiye’nin içinden geçtiği döneme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Son 22 yılın izleri ülkemizin hem ekonomik hem de sosyal yapısında derin yaralar açtı. Toplumun her kesimi bu yozlaşmayı derinden hissediyor ama bu süreç aynı zamanda Türkiye’nin de bir yenilenmeye mecbur olduğu gerçeğini açıkça ortaya koyuyor. Ülkece bu tahribatı onarmamız, geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etmemiz gerekiyor. Bugün eski yöntemlerle geçmişin politikalarıyla ilerlemek ne yazık ki mümkün görünmüyor. Yeni oluşacak dünya düzeninde yer almak istiyorsak ülke olarak da yenilenmek mecburiyetindeyiz.”

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal alanda köklü bir değişime ihtiyacı olduğunu belirten Dervişoğlu, “Her alanda yeniden yapılanmaya ihtiyacımız var. Bu değişimi başarmanın yolu ise her şeyden evvel yenilenmeye ve yeniliğe açık olmaktan geçiyor. Elbette bu saydığım değişim rüzgârları siyaseti de içine alıyor, onu da kapsıyor. Siyasetin de dönüşümü artık kaçınılmazdır” dedi.

Merkez siyasetin yeniden inşasına yönelik yaptığı çağrıyı anımsatan Dervişoğlu, “Merkez siyaset her zaman makul olanın, ortak aklın ve sağduyunun sesi oluştur. Toplumu kutuplaştıran siyaset anlayışının yerine; birleştirici, bütünleştirici, kavrayıcı bir siyaset anlayışı gereklidir. Benim çağrım Türkiye’nin her bireyinedir. Ortak akılla ve sağduyuda buluşma çağrısından ibaret bir bakış açısıdır” ifadelerini kullandı.

İktidarın yarım ağızla da olsa ekonomik krizi kabul ettiğini söyleyen Dervişoğlu, “Mevcut dengesizliği toplumun kanıksamasının zeminini oluşturdular. Toplumu her çarpıklığı normal karşılar ve kabul eder hale getirdiler. Başka bir ifadeyle hepimizi alıştırdılar” diye konuştu. Dervişoğlu, “Vatandaşı kötüye razı etmeyi başaran AKP’nin siyaseten başarılı olduğunu; fakat iyi olanı doğru bir biçimde anlatamayan, iyilik için rıza üretemeyen muhalefetin de en büyük kaybeden olduğunu itiraf etmem gerekiyor” dedi.

“Erdoğan aday olamaz”

Dervişoğlu, soru üzerine Erdoğan’ın Anayasanın 101. maddesi uyarınca yeniden aday olamayacağını söyledi. Erken seçim düzleminde Erdoğan’ın adaylığını yeniden gündeme getirmenin Anayasanın etrafında dolaşmak anlamına geldiğini belirten Dervişoğlu, “Biz artık Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini anlatıyoruz” dedi.

Dervişoğlu, Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına destek verip vermeyeceklerinin sorulması üzerine, “İsimler üzerinden tartışmaya sıcak bakmıyoruz. Bir güreş turnuvasına gittim, gizli görüştüler dendi. İYİ Parti’nin bu konuyla ilgili angajmanı, görüşmesi yoktur” yanıtını verdi.

İktidarın anayasa değişikliği istemlerini de değerlendiren Dervişoğlu, kendilerinin tek adam sistemini tahkim etmeyi hedefleyen bir öneriyi desteklemeyeceklerini dile getirdi. Parlamenter sisteme geçiş önerisi olursa tartışabileceklerini, Meclis’in denetiminin geliştirilmesini tartışabileceklerini belirten Dervişoğlu, “Öneri yok, çözüm değil tartışma aranıyor. Sorunların üstünün örtülmesi bakışı var. Bu, sorunların üstünü örtmeye yönelik yaklaşımlar” dedi.

Kendilerinin tek adam sistemini tahkim etmeyi hedefleyen bir anayasa önerisini desteklemeyeceklerini dile getiren Dervişoğlu, “İmamoğlu’na siyasi yasak tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, “Devam eden dava ile ilgili konuşmak istemem. Eleştirdiğimi yapmak istemem. Adaleti töhmet altına bırakır” diye yanıt verdi.

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan “Merkez Siyaset” Çağrısı

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “”Merkez siyaset her zaman makul olanın, ortak aklın ve sağduyunun sesi oluştur. Toplumu kutuplaştıran siyaset anlayışının yerine; birleştirici, bütünleştirici, kavrayıcı bir siyaset anlayışı gereklidir. Benim çağrım sadece siyasi partilere değil, doğrudan doğruya Türk milletinedir” dedi ve ekledi:

“Türkiye’nin her bireyinedir. Ortak akılla ve sağduyuda buluşma çağrısından ibaret bir bakış açısıdır. Dikkat ederseniz, son zamanlarda partilerden daha çok kişilerden bahsediyor ve ortak geleceğimizi kurumsal politikalar yerine şahıslar üzerinden kurgulanmış bir siyasi planlamaya zorlanıyoruz. Bu değiştirmeye mecbur olduğumuz sistemin bize dayattığı ve asla kabul edemeyeceğimiz bir handikaptır. Türkiye’nin geleceği, birleştirici ve kapsayıcı bir siyasetle yeniden inşa edilmelidir. Biz bunun için varız ve mutlaka başaracağız.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ankara’da gazete ve televizyonların temsilcileri ile bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Türkiye’nin de kendine has bir süreçten geçtiğini söyleyen Dervişoğlu, “Son 22 yılın izleri ülkemizin hem ekonomik hem de sosyal yapısında derin yaralar açtı. Tarım, sanayi, eğitim ve adalet atta ekonomi gibi hayati alanlarda ciddi tahribatlar yaşandı. Ülkemizin üretim kapasitesi darbe aldı. Gençlerimiz geleceğe dair umutlarını yitirdi. Adalet ve istatistik kurumları başta olmak üzere. Tüm kurumlar da güven kaybetti. Toplumun her kesimi bu yozlaşmayı derinden hissediyor ama bu süreç aynı zamanda Türkiye’nin de bir yenilenmeye mecbur olduğu gerçeğini açıkça ortaya koyuyor. Ülkece bu tahribatı onarmamız, geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etmemiz gerekiyor. Bugün eski yöntemlerle geçmişin politikalarıyla ilerlemek ne yazık ki mümkün görünmüyor. Yeni oluşacak dünya düzeninde yer almak istiyorsak ülke olarak da yenilenmek mecburiyetindeyiz” dedi.

Dünya değişirken, insan değişirken, siyasetin de değişmek zorunda olduğunu dile getiren Dervişoğlu, “Siyaset halk için ve insan için yapılıyorsa siyasetin de dönüşümü artık kaçınılmazdır. Bugün eski siyaset anlayışlarıyla, popülist söylemlerle, ayrıştırıcı politikalarla bir ülkenin geleceğini inşa etmek mümkün değildir. Siyaset, gençlerin taleplerine, halkın ihtiyaçlarına ve dünyanın değişen gerçeklerine kulak vermek mecburiyetindedir. Toplumsal barışı, adaleti ve refahı sağlamak ancak siyaset kurumunun kendisini yenilemesiyle mümkündür.

Bütün çabalarımız siyasete yeni bir bakış ve yeni bir soluk kazandırmak içindir. Tüm gayretimiz bu ülkenin ihtiyaç duyduğu değişimi sağlamak, halkımıza yeni bir gelecek sunmak ve yeni bir heyecan uyandırmak içindir. Siyasetteki bu değişim Türkiye’nin önünü açacak, yeni nesillerin umutla bakabileceği bir ülke yaratacaktır. İşte bu yüzden yenilenmeye, yenilikçi politikalara ve güçlü bir geleceğe inanan herkesle anlamlı bir yolculuk sürdürmek kararlılığındayız. Benim inancım Türkiye’nin geleceğinin yenilenmiş bir siyaset anlayışında yattığı şeklindedir” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin geleceği, birleştirici ve kapsayıcı bir siyasetle yeniden inşa edilmelidir”

Merkez siyasetin yeniden inşasına yönelik yaptığı çağrıyı hatırlatan ve yeniden tekrarlayan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, şöyle devam etti: “Merkez siyaset her zaman makul olanın, ortak aklın ve sağduyunun sesi oluştur. Toplumu kutuplaştıran siyaset anlayışının yerine; birleştirici, bütünleştirici, kavrayıcı bir siyaset anlayışı gereklidir. Benim çağrım sadece siyasi partilere değil, doğrudan doğruya Türk milletinedir.

Türkiye’nin her bireyinedir. Ortak akılla ve sağduyuda buluşma çağrısından ibaret bir bakış açısıdır. Dikkat ederseniz, son zamanlarda partilerden daha çok kişilerden bahsediyor ve ortak geleceğimizi kurumsal politikalar yerine şahıslar üzerinden kurgulanmış bir siyasi planlamaya zorlanıyoruz. Bu değiştirmeye mecbur olduğumuz sistemin bize dayattığı ve asla kabul edemeyeceğimiz bir handikaptır. Türkiye’nin geleceği, birleştirici ve kapsayıcı bir siyasetle yeniden inşa edilmelidir. Biz bunun için varız ve mutlaka başaracağız.”

Paylaşın

Dervişoğlu, Erdoğan’ın Üçüncü Defa Aday Olmasına Karşı

Erken seçim tartışmalarını ilişkin değerlendirme yapan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmasına karşı çıkacaklarını belirterek, “Gerekli mücadeleyi vereceğiz” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, NOW Haber’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erken seçim tartışmalarını ilişkin değerlendirme yapan Müsavat Dervişoğlu, özetle şu ifadeleri kullandı:

“Benim bu konuda duruşum net. Ben Süleyman Demirel gibi cebimde Anayasa ile geziyorum. Bu Anayasa’nın 101’inci maddesi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir daha aday olamayacağını söylüyor. Ama kamuoyu araştırmalarında başka adaylarla Erdoğan’ın yarıştırıldığına şahit oluyoruz.

Erdoğan burada ‘ben bir yolunu bulacağım, Anayasa buna mani olsa bile ben önümüzdeki seçime aday olarak gireceğim ve bunun için de bazı çevreler benim bu emelime hizmet etmeye tarafımdan mecbur ve mahkum bırakılacak’ dedirtmek istiyor. Bu aslında kurgulanmış bir senaryo.

Eğer birileri Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını konuşulabilir hale getirmek için bu siyasi manevraları yapıyorlarsa bu Anayasa’ya benim baktığım pencereden bakmıyorlardır.

Bu Anayasa yürürlükte olan bir Anayasa ise siyasi tartışmaların odağından Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkarılması lazımdır.

‘Biz Erdoğan’ı yenerek göndermek istyoruz’ gibi sırf Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimde yenmek için olsa dahi Anayasa çiğnenmek isteniyorsa bu da yapılmaması gereken şeylerden biridir. Biz bu konuyla ilgili gerekli mücadeleyi vereceğiz.

Bunu Sayın Erdoğan gündeme getirmiyor. Kamuyoyu araştırmalarında diğer adaylarla Sayın Erdoğan’ı yarıştıranlar başkaları, Erdoğan’ın yeniden aday olmasını temin etmek üzere erken seçim kararını gündeme getirip tartışmayı açanlar başkaları.

Siz böyle yaparsanız bunlara bağlı olarak da Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açacak yeni anayasal düzenlemeleri gündeme getirme stratejisi getirilir.

Bu nedenle benim söylediğimi CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel de söylerse Recep Tayyip Erdoğan bu tartışmanın dışına çıkar.

Cumhurbaşkanı adayı olmak için Erdoğan’ın Anayasa’yı çiğnemesiyle, yine bu Anayasa’yı tanımayarak onun aday olmasını temin etmeye yönelik adımlar atmanın birbirinden farkı yok.

İkisi de Anayasa’yı ve hükümlerini tanımamaktır. Dolayısıyla Erdoğan iki dönem seçilmesi gerekirken üç dönem seçilmiştir, muhalefet buna doğru bir biçimde geçmişte itiraz etmeyi becerememiştir. Çünkü zafer kazanma iştahıyla hareket etmiştir. Aynı durum şimdi de kapının önünde duruyor.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan MHP’ye “HÜDA-PAR” Tepkisi

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, HÜDA PAR Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasa’nın 4. maddesinin kaldırılması gerektiği sözleri üzerinden MHP’ye tepki gösterdi:

Haber Merkezi / “Cumhuriyet’le, Türk’le, Türklükle ve Atatürk’le sorunlu terör sevici zihniyet, şimdi de Anayasamızın ilk 4 maddesini hedef aldı. İktidarda kalmak uğruna her türlü tavizi verirseniz olacağı budur. Malazgirt’te adamın elini kaldırırsanız o da gelir Ankara’da parmağını gözünüze sokar işte!”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasanın 4. maddesinin kaldırılması gerektiği açıklamasına tepki gösterdi.

Dervişoğlu, Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Bitlis’in Ahlat ilçesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HÜDA PAR Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun elini havaya kaldırmasını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Aziz Milletim; Cumhuriyet’le, Türk’le, Türklükle ve Atatürk’le sorunlu terör sevici zihniyet, şimdi de Anayasamızın ilk 4 maddesini hedef aldı. İktidarda kalmak uğruna her türlü tavizi verirseniz olacağı budur. Malazgirt’te adamın elini kaldırırsanız o da gelir Ankara’da parmağını gözünüze sokar işte! Milletimizi ahmaklık ile itham etme konusuna gelince asıl ahmaklık; beni, İYİ Parti’yi ve büyük Türk milletini hesaba katmamaktır.

‘Anayasa değişikliği’ diye fısıldayıp ‘yeni Anayasa’ diye yükselen, taşeronları eliyle de milletin tepki ve sabır sınırlarını ölçen kendini bilmezleri bu vesileyle ikaz ediyorum. İhtiyaç duyduğumuz yeni bir anayasa değil, yeni bir iktidardır. Ve o iktidarın parolası; tek millet değil Türk milleti, tek devlet değil Türk devleti, tek vatan değil Türk vatanı ve tek bayrak değil Türk bayrağı olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Dikkat Çeken “Erken Seçim” Yorumu

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Kim aday olursa olsun Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı 2 defa seçiliyor, Tayyip Bey üçüncü defa seçildi. Önümüzdeki dönem 4 oluyor” dedi ve ekledi:

“Erken seçim meclisle alınırsa, aday oluyor; başımızın üstüne. YSK, Tayyip Bey’in adaylığına müsamaha gösterdi. Bu seçimde de olamaması gerekirdi. Recep Tayyip Erdoğan, bir seçim mağlubiyeti yaşayarak gitmelidir.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Halk TV canlı yayınında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.

Erken seçim tartışmalarını değerlendiren Müsavat Dervişoğlu, “Erken seçim telaffuz ederseniz, hemen seçim talebinde bulunacaksınız. Bu ülkeyi yönetemiyorsa iktidar, artık yeni bir iktidara ihtiyaç vardır sonucu çıkar bu tabloda. Bu vadeye yayılan bir şey olamaz. Bugün erken seçim talep edeyim, Sayın Özgür Özel ifadelerimden sakın alınmasın, Tayyip Erdoğan’ın takvimini belirleyeceği seçimi erken seçim olarak göremem” diye konuştu.

“Seçim adına Cumhurbaşkanı tekrar aday olacak diye endişe taşımıyorum” diyen Dervişoğlu, İYİ Parti’nin seçime her zaman hazır olduğunu söyledi.

Dervişoğlu, “Bunu sadece ben birinci partiyim ya da bir diğeri ben iktidarım diye takvimi tanzim etmeye yönelik yol haritası şayet ederlerse spekülatif buluruz. En başında beri erken seçim çağrılarını spekülatif buluyorum. Bu seçime davet değil, düelloya davet” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olamayacağını belirten Müsavat Dervişoğlu, “Kim aday olursa olsun Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı 2 defa seçiliyor, Tayyip Bey üçüncü defa seçildi. Önümüzdeki dönem 4 oluyor. Erken seçim meclisle alınırsa, aday oluyor; başımızın üstüne. YSK, Tayyip Bey’in adaylığına müsamaha gösterdi. Bu seçimde de olamaması gerekirdi. Recep Tayyip Erdoğan, bir seçim mağlubiyeti yaşayarak gitmelidir” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

İYİ Parti’de “Can Atalay” Çatlağı

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin CHP’nin “Can Atalay” çağrısına katılım sağlanmayacağını ifade eden İYİ Partili Kürşad Zorlu’yu yalanlayarak, “ Zorlu, şahsi görüşünü beyan etmiş. Partimizde bu kararlar kurullarda alınıyor” dedi.

Müsavat Dervişoğlu açıklamasının devamında, “Bazı arkadaşlarımızın bağımsız milletvekili gibi davranmalarını, kendilerinin başka bir gerekçeleri yoksa tecrübesizliklerine bağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu’nun açıklamalarına yanıt veren Zorlu, “Şahsi görüşünü açıkladığını ancak parti kararına uyacağını belirterek, “Konuyu başka yerlere çekmenin de bir manası yoktur!” dedi.

İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Can Atalay hakkındaki kararı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu’nu 10 Eylül’de tekrar olağanüstü toplantıya çağıracaklarını açıklamasına ilişkin, “Can Atalay için normal yasama dönemi beklenmeli. Oylama da yapıldı zaten” demişti.

Halk TV’den İsmail Saymaz, İYİ Parti Milletvekili Kürşad Zorlu’nun Can Atalay için TBMM’nin olağanüstü toplanmasına karşı olduklarına ilişkin açıklamasını İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’na sordu.

İsmail Saymaz’ın aktardığına göre; Müsavat Dervişoğlu, partinin böyle bir kararının olmadığını belirterek, şöyle dedi: “Zorlu, şahsi görüşünü beyan etmiş. Partimizde bu kararlar yetkili kurullarda alınıyor. Bazı arkadaşlarımızın bağımsız milletvekili gibi davranmalarını, kendilerinin başka bir gerekçeleri yoksa tecrübesizliklerine bağlıyoruz.”

“Konuyu başka yerlere çekmenin…”

Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamalarına yanıt veren İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, şu ifadeleri kullandı: “Benim Can Atalay konusunda tavrım nettir. Yargıtay önüne arkadaşlarımızla birlikte giderek Anayasa kitapçığını ilk biz teslim ettik. İlk önergeyi de sanırım ben verdim. Ancak gelinen noktada onun da haklılığına zarar getirebilecek bazı görüntüler meydana gelmektedir.

İlk olağanüstü toplantıya katıldım. Bu kez ise yeni bir gerginliğin daha da olumsuz yansıyacağını düşünmekteyim. Bu benim şahsi görüşümdür ve ancak daha önce de ifade etiğim gibi partimin resmi görüşü esastır ve yetkili kurullarımızda bir karar alınır ise elbette buna saygı duyarak katılırım. Konuyu başka yerlere çekmenin de bir manası yoktur!”

Paylaşın