Doğu Ve Güneydoğu’daki 15 Barodan Provokasyonlara Karşı Tedbir Alınması Çağrısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, aralarında Diyarbakır, Mardin ve Van barosunun da olduğu 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

15 baro tarafından yapılan açıklamada, “Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı konuşma sırasında taşlı saldırıya uğramasının ardından Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Baroları adına yapılan ortak yazılı açıklamada, seçim propagandalarının yoğunlaştığı bir dönemde; dün Erzurum’da yaşananların seçim süreci ve güvenliği açısından endişelere yol açtığı belirtildi.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre, provokasyonlara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.”

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Tıpış Tıpış Gideceksiniz

Muş’ta halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “14 Mayıs’ta kullanacağımız oylar hepimizin kaderini değiştirecek. Türkiye’nin kaderinin değişeceği, Kürt halkının kaderinin değişeceği bir tarih ve seçim olacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Erdoğan’ın şu sözünü özellikle hatırlatmak isterim. “Seçimlerin kazası olmaz” diyor. Biz de buradan Muş’tan diyoruz ki; biz bu işi birinci turda bitireceğiz, kazaya bırakmayacağız. Bu işi birinci turda bitireceğimiz için kazasını, ikinci turu görmeyeceksiniz. Öyle bir gideceksiniz ki arkanıza bakamayacaksınız, tıpış tıpış gideceksiniz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Azadî Partisi temsilcisi ve milletvekili adayları seçim çalışmaları kapsamında Muş’ta mitinge katıldı. Burada konuşan Buldan, şunları söyledi:

Merhaba gelê me yê hêja ya Muş’ê, hun bi xêr hatin, serseran serçavan hatin. Sevgili halkımız, sevgili Muşlular, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz. Sevgili kadın arkadaşlarımıza özellikle selam gönderiyorum. Annelerimizin ellerinden öpüyorum, sevgili gençler size ayrıca selam yolluyorum, hoş geldiniz. Muş bizim değerlerimizin, mücadelemizin, direnişimizin ve önümüzdeki dönemin belirleyici gücü olan en önemli yerlerden birisidir.

Muş’un her dönem büyük baskıların, zorlukların, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların yaşandığı bir kent olduğunu hepimiz biliyoruz ama en fazla siz Muşlular bilirsiniz. Buradaki ayrımcılığın, kutuplaştırmanın, başta ekonomi olmak üzere Muş halkına reva görülen yaşam biçiminin hangi seviyede olduğunu Muş halkı çok iyi bilir. Muş’a herhangi bir yatırım yapan, Muş halkının nasıl geçindiğini, geçim sıkıntısının olup olmadığını soran sorgulayan bir zihniyet yok. İktidar Muş halkının nasıl geçindiğinin derdine düşmez, çünkü iktidar Muş halkını umursamaz. Ne yediğini ne içtiğini sorgulamaz. Tek geçim kaynağı olan şeker fabrikasının kapatılması da sizlere görülen yaşam biçiminden sadece bir tanesidir.

“14 Mayıs AKP-MHP iktidarını gönderdiğimiz tarih olacak”

Buradaki gençlerin, genç yoldaşlarımızın Muş kentinde bir iş sahibi olamamasının elbette ki bu ülkeyi yönetenlerin zihniyetiyle bire bir alakası vardır. Ama bu durum sadece Muş’ta yok. 21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar ve bu ülkeyi düşürdükleri hali hepimiz biliyoruz, yaşıyoruz. Yoksulluğu, açlığı ve sefaleti bu ülkeye reva gördüler. Çünkü sadece ve sadece kendilerini, 5’li Çetelerini ve yandaşlarını düşünüyorlar. Tek dertleri var ki o da kendi gelecekleri. Muş halkının geleceğiyle ilgilenmezler; esnafın, işçinin, çiftinin, üreticinin sorunlarıyla ilgilenmezler. Muş’taki çiftçinin, üreticinin sorunlarıyla ilgilenmezler.

Yaklaşık bir aydır sahadayız ve gittiğimiz her yerde şununla karşılaşıyoruz: Ülkeyi çaldılar, çırptılar, soğana çevirdiler. Bu ülkeyi kalkındırmak için hiçbir şey yapmadılar. Ülkenin çok zengin kaynakları olmasına rağmen ülkenin kaynaklarını savaşa ve yandaşlarına aktardılar. Bu coğrafyada AKP-MHP iktidarının yönetim anlayışının artık sona ermesi gerektiği bir döneme girdik. Tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Tarihi bir dönemdeyiz ve hepimizin tarihsel sorumlulukları var. 14 Mayıs tarihi bir dönüm noktasıdır ve AKP-MHP iktidarını gönderdiğimiz tarih olacaktır.

14 Mayıs’ta kullanacağımız oylar hepimizin kaderini değiştirecek. Türkiye’nin kaderinin değişeceği, Kürt halkının kaderinin değişeceği bir tarih ve seçim olacak. Erdoğan’ın şu sözünü özellikle hatırlatmak isterim. “Seçimlerin kazası olmaz” diyor. Biz de buradan Muş’tan diyoruz ki; biz bu işi birinci turda bitireceğiz, kazaya bırakmayacağız! Bu işi birinci turda bitireceğimiz için kazasını, ikinci turu görmeyeceksiniz. Öyle bir gideceksiniz ki arkanıza bakamayacaksınız, tıpış tıpış gideceksiniz.

İnsanlarda şöyle bir kaygı var, bunlar kolay kolay bırakmayacaklar deniliyor. Herkes bir kaygı ve korku içinde ama size sadece bir örnek vermek istiyorum. Herkes İstanbul seçimlerini bilir. Yerel seçimlerde belediyeyi AKP’den kim aldı? Bizler aldık! İstanbul’u AKP’den kim kurtardı? Demokrasi güçleri, Kürt halkı, yani bizler kurtardık. Öyle bir fark açalım ki arada hile yapmalarına müsaade etmeyelim. Öyle bir farkla kazanalım ki İstanbul seçimlerini örnek olarak onlara gösterelim. O yüzden hiç kimse herhangi bir kaygı duymasın, korkmasın. Kimi görürsek, temas edersek, elini tutarsak söyledikleri tek şey var; “Bizi AKP’den kurtarın” diyorlar.

“Yeşil Sol Parti sizi AKP’den kurtaracak, Muş’ta 3-0 yapacağız”

Söz veriyoruz; Yeşil Sol Parti sizi AKP’den kurtaracak. Muş’ta 3-0 yapacağız. Hem Sezai Temelli arkadaşımızı, hem Sümeyye arkadaşımızı, hem Sedat arkadaşımızı seçerek, sizlerin iradesi olarak Ankara’ya göndererek Yeşil Sol’a Muş’ta 3-0 yaptıracağız. Demokrasi 3 – Faşizm 0.

Bu Tayyip Erdoğan iktidara geldiği zaman, “Şu parmağımdaki yüzükten başka servetim yok” demişti. Şimdi Yüzüklerin Efendisi oldular, çünkü çaldılar, çünkü çırptılar. Kürt halkının iradesine kayyım atadılar, belediyelerimizi gasp ettiler. Kürt düşmanlığı yaptılar. Şimdi Kürt kardeşlerimizle bir sorunumuz yok diyorlar. Ama bizim sizinle sorunumuz var, bizim Tayyip’le de Saray’la da onların vekilleriyle de sorunumuz var. Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok diyenlere şunu hatırlatmak isterim. Cezaevleri Kürt halkının temsilcileriyle ve belediye eşbaşkanlarıyla dolu. Kürt halkının belediye eşbaşkanlarının yerine kayyımlar atadınız, hepsini tek tek görevden aldınız. Kürt kardeşlerinizin sanatçılarını, avukatlarını, yöneticilerini daha iki gün önce bir kumpas operasyonuyla gözaltına aldınız.

Ama şunu söyleyelim size; sizi gönderecek olan da Kürtler olacak, biz olacağız. Kürtler bu yaptıklarınızın hepsinin hesabını sizlere sandıklarda soracak. Evet, Kürtler hiçbir dönem boyun eğmedi, biat etmedi, diz çökmedi. AKP’yi gönderdikten sonra her kesimin huzurla ve barışla yaşayacağına emin olabiliriz. Kimse Yeşil Sol’u çok fazla tanımayabilir ama sizler Yeşil Sol’u herkese tanıtacaksınız. Herkesin Yeşil Sol’un ağacının altına mührü vurması için çalışma yapmalısınız.

Ekonomik kriz herkesin yakından ilgilendiği ve herkesi yakından etkileyen bir konu ve onlar çıkmış diyor ki, “Hiç kimsenin soğanla patatesle derdi yok.” Ya soğan olmadan patates olmadan tencere kaynar mı? Sen kendi sarayında manda yoğurdu ve tropikal ülkelerin meyvelerini yerken, insanları soğan ve patates bile alamayacak duruma getirdiğini bilmiyorsun. Sen o pencereden Muş halkının yaşadıklarını göremezsin. Sen Saray penceresinden Muş halkının geçim sıkıntısı olup olmadığını bilemezsin. Biz sana Muş’tan öyle bir ders vereceğiz ki bütün söylediklerini, yaptıklarını sandıktan alacağın sonuçla ödeyeceksin.

“Camileri bile siyasetin aracı haline getirmeye çalışıyorlar”

Bu kadar yüzsüzlük hiçbir dönemde olmadı. Şimdi insanların oylarını alabilmek için camilerin önünde miting yapmaya başladılar. Camileri bile siyasetin aracı haline getirmeye çalışıyorlar. Camiler sizin siyaset yapacağınız ve oradan insanlara parmak sallayacağınız yerler değildir. Camiler ibadet yerleridir ve öyle de kalacaktır.

Sevgili Muş halkı, bugün burada sizlere hitap etmekten büyük bir onur duyuyorum. Bugün Muş’ta olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Bugün daha kalabalık gelecektik, ancak her bir arkadaşımızı başka yerlerde seçim çalışması yapmak üzere göndermiş buluyoruz. Örneğin Sırrı Sakık burada olacaktı ama onu İzmir’e gönderdik, Gülistan Koçyiğit de burada olacaktı ama onu da Kars’a gönderdik.

Her arkadaşımızın gece gündüz çalışarak ve bu sorumluluğu hissederek Muş’ta büyük bir zafer kazanacağından ve Yeşil Sol’un parlamentoda temsiliyetine büyük bir katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. O yüzden hepimize kolay gelsin, hepimizin yolu açık olsun. Kazanacağımıza ve başaracağımıza olan inancımızı bir kez daha ifade ederek hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. An serkeftin, an serkeftin. An azadî, an azadî.”

Paylaşın

12 Baro Başkanına ”Pençe -Kılıç” Soruşturması

TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklayan 12 baro başkanı hakkında soruşturma açıldı.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ağrı, Batman, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van Baro başkanları hakkında soruşturma açtı.

Haklarında soruşturma açılan 12 baro başkanı TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklama yayınlamışlardı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, ortak açıklamada ismi geçen 12 baro başkanı hakkında “Türk Ceza Kanununun 301. maddesi kapsamında “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama” suçu şüphesiyle soruşturma açıldı.

“Her koşulda barışı savunmalıyız” başlığıyla yayınlanan ortak açıklamada barolar, Kürtlerin yoğun yaşadığı alanlara askeri operasyonlar düzenlemenin sorunu derinleştirdiğini belirterek asıl yapılması gerekenin toplumun her kesimiyle barışmak olduğu ifade edilmişti.

Açıklamada, hükümete barışçıl siyasi çözümler araması çağrısı yapılmıştı.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’e soruşturma ile ilgili konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

”Kürt sorununun güvenlikçi politikalar ile çözülmeye çalışıldığı dönemlerde barışçıl çözümler için yapılan açıklamalar bu tür soruşturmalar ile neticeleniyor. Daha önce de baromuz hakkında defalarca soruşturma açılmıştı. Açılan bu soruşturmalar da devletin bu dönem izlediği politikalardan bağımsız değil.”

Benzer açıklamalar nedeniyle daha önce başlatılan farklı soruşturmaların Baro yönetimine açıldığını hatırlatan Eren, ”Bu sefer soruşturmayı sadece benim adıma açmışlar” dedi.

Nahit Eren hakkında 301’nci maddeden açılmış devam eden dört ayrı soruşturma var.

Irak’ın kuzeyinde, Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde, Perek adındaki tatil beldesine düzenlenen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili açılan yapılan açıklamayla ilgili Diyarbakır Barosunun 11 kişilik yönetim kurulu üyelerinin tamamına soruşturma açılmıştı.

Paylaşın

HDP’li 11 Milletvekiline Ait 13 Fezleke Meclis’te

Halkın Demokratik Partili (HDP) 11 milletvekiline ait 13 dokunulmazlık dosyası Meclis’e ulaştı. Dosyalar Karma Komisyon’a sevk edildi. Yeni gelen fezlekeler arasında dokunulmazlığının kaldırılması için hakkında komisyon kurulan Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel de yer aldı.

Meclis’e yeni gelen dokunulmazlık dosyaları Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz (2), Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun (2), Siirt Milletvekili Sıdık Taş, Iğdır Milletvekili Habip Eksik, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin, Şırnak Milletvekili Nuran İmir, Mardin Milletvekili Ebru Günay ve Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz oldu.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Muş: Mollakent Medresesi

Mollakent Medresesi; Muş’un Bulanık İlçesi, Mollakent Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Bir Selçuklu Eseridir. Ahlat taşından yapılmıştır. Şeyh İbrahim tarafından 1321’de yaptırılmıştır. İki büyük odası birde salonu vardır. Her odada üçer kitaplık penceresi bulunmaktadır.

Tarihi, mimarisi, eğitimi yönünden incelediğimiz Mollakent Medresesi, sosyal yönü ağır basan bir eğitim kurumudur. Medrese, hocalarının eserleri ve eğitim modeliyle asırlar boyu ayakta kalabilmiş bir kültürel mekândır. Birçok Seyda’yı yetiştiren medrese; bölgenin kültür merkezidir. Bu eğitim merkezi; bölgede örnek bir kurum olmuş, sosyal ve kültürel hayatın gelişmesine kaynaklık etmiştir.

Mollakent Medresesi, özverili eğitim ve öğretimi sayesinde bölgenin dini ve sosyal hayatına olumlu katkılarda bulunmuştur. Gerek çıkan kitaplar, gerek verilen dersler yoluyla tanınan medrese bölgede bazen 80-100 öğrenciye eğitim vererek kültürel ve ekonomik hayata büyük katkılar sunmuştur. Özellikle Kürt tarihi ve edebiyatına katkıları olan eserler medresede yazılmıştır. Köklü ve zengin bir tarihsel zemin üzerinde kurulmuş olan Mollakent Medresesi uzun yıllar Doğu Anadolu’da bir ilim ve kültür merkezi olma vasfını korumuştur.

Özellikle dini mekânlarına ibadet amacıyla gelen farklı aşiret ve etnik grupların etkileşimi önemli bir sosyolojik realite olarak belirmiştir. Günümüzde halen bu bağlar canlı bir şekilde devam ettiği gibi beldenin saklı tarihsel zenginliklerine yeni unsurlar katılmaktadır. Ayrıca bölge genelinde ortaya çıkardığı köklü medrese geleneği ile Mollakent Medresesi’nin popülerliğinin en önemli nişanesi, İslami ilimler alanında yetiştirdiği âlim ve talebelerdir

Paylaşın

Muş: Hanım (Hatun) Köprüsü

Hanım (Hatun) Köprüsü; Ulu Camii; Muş’un Malazgirt İlçesi, Aksungur Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 

Şeker Deresi üzerine inşa edilmiştir. Malazgirt-Muş güzergâhını birbirine bağlamaktadır. Tek gözlü, sivri kemerli köprüler plan tipinde değerlendirilebilir.

Doğu-Batı yönünde konumlandırılan köprünün tabliye uzunluğu 37.48 m, genişliği 6.61 m kemer gözü ise 9.02 m ölçülerindedir.

Kemer alınlığı, kademelendirilmiş iki sıra düzgün taş dizisiyle hareketlendirilmiştir. Tamamen düzgün kesme taş ile kaplanmıştır. Tarihi köprü sadece yay trafiğine açıktır. Herhangi bir süslemesi yoktur

Paylaşın

Muş: Muşet Kalesi

Muşet Kalesi; Muş’un Merkez İlçesi’nin güneyindeki Kızıl Ziyaret Dağı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Muş adı ile özdeşleşen kalenin, ilk yapımı Urartu’lara ait oluduğu tahmin edilmektedir. Ortaçağ kalesi görünümünde olan bü günkü yapısına sonra kavuşmuş olabilir.

Kale Horasan harcı ile yapılmıştır. Malzeme ve doku olarak Haspet kalesi ve Ahlat eski şehirdeki yıkık kale ile birbirinin aynıdır. Karakol olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Tarihi kaynaklara göre boylar arasında adı en son geçen Muşkan oymağı lideri adına yapılmıştır. Van tarihinde Hitit Devleti yıkıldıktan sonra yerini alan bir çok krallıklar arasında Muşkiler da sayılmaktadır.

Yine Şah Tahmasp 1530 da Muslu Kabilesine mensup Zülfikar’dan Bağdat’ı aldı şeklinde geçer. Muşkiler de kökü Urartulara dayanan oymaklardan biri olarak kabul edilmektedir.

Paylaşın

Muş: Tıkızlı Kalesi

Tıkızlı Kalesi; Muş’un Malazgirt İlçesi, Tıkızlı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Yapılan araştırmalar sonucunda kalenin Urartu’lara ait olduğu belirlenmiştir. Kale bir tepe üzerinde büyük taşların bir biri üzerine yığılması ile harçsız olarak yapılmıştır.

Kalıntıların bu günkü durumuna göre Kale’nin merkezi kısmı yaklaşık 25-30 x 30-35 metrelik bir alanı çevrelemektedir. İç kalenin 4 m. genişliğindeki kuzeydoğu ve kuzey sur duvarlarının yer yer 1,5-2 m yüksekliğe kadar korunabilmişliğine karşın dış sur duvarları bazı kısımlarda salt birkaç taş sırası halinde günümüze gelmiştir.

Tıkızlı Kalesinin sur duvarlarında izlediğimiz, A. Çilingiroğlu tarafından “Kilkilotik Yöntem” olarak adlandırılan benzer duvar örgüsüdür. Yazıtları nedeniyle Işpuini dönemine (İÖ. 830-810) tarihlenen Zivistan ile Menua’ın egemenliğinde (İÖ. 810-786) yapıldığı kabul edilebilir.

Paylaşın

Muş: Seyyid Ahmed (Hacı Gal) Türbesi

Seyyid Ahmed (Hacı Gal) Türbesi; Muş’un Merkez İlçesi, Kale Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

1696 da Bağdat’ta doğmuştur. Evliyadandır 1710 yılında Bitlis’ten babası şeyh Fazıl Efendinin emri ile Muş halkının talebi üzerine Muş’a gelmiştir. 107 sene ömür sürmüştür. 7 defa yaya olarak Hacca gitmiştir. En son Hacca gidişi vefatından 1 sene evveldir. Bir çok büyük keramet göstermiştir.

Seyiddir, soyu Peygamberimizin evladı Hz. Hüseyin’e dayanır. Muş’un kale mahallesinde 1710 da bir kadiri tarikatı dergahı kurmuştur. Dergah halen varlığını devam ettirmektedir. 1803 te vefat etmiş olup, kabri halen Kale Mahallesindeki mezarlıktadır.

Ayrıca Kale Mahallesi mezarlığında 2 evliya mezarı daha vardır. Bunlar Durmuş Baba ve Derviş Ömer’dir. Bunlar hakkında hiçbir bilgi yoktur. Kale Bağlarının üstünde İslam fütuhatı sırasında şehit olan Müslüman savaşçıların defnedildiği Arap Mezarları ve Şeyh Leymon ismindeki bir evliyanın mezarı da bulunmaktadır. Bunlar hakkında da kesin bir bilgi yoktur.

Paylaşın

Muş: Şeyh İbrahim El-Çokreşi Türbesi

Şeyh İbrahim El-Çokreşi Türbesi; Muş’un Bulanık İlçesi, Mollakent Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Şeyh İbrahim Mevlevi tarikatına mensup olduğu rivayet edilmektedir. Çeşitli hastalıkları iyileştirdiğine inanılmaktadır.

Şeyh Ömer Sahubi’nin kendi rütbesi ile türbenin yanındaki mutfak, misafirhane ve genişçe avluyu sağlığında yaptığı rivayet edilmektedir. Türbe halk arasında Çilehane diye anılmaktadır. İnanca göre Sara ve hasta olanlar bu türbede bir gece kalırlar ise iyileşirler.

Seyda Şeyh İbrahim El-Çokreşi ,  Seyda Molla Abdurrahman ve Safiye Hanımdan 1846 veya 1848 yılında dünyaya gelmiş, 1881 yılında 33 veya 35 yaşında Çokreşi (Erenler) köyünde vefat etmiş ve burada defnedilmiştir.

 

Paylaşın