Son 21 Yılda 32 Bin 180 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

“AKP’li Yıllarda İş Cinayetleri Raporu”na göre; AK Parti’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne iş cinayetlerinde en az 32 bin 180 işçi hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / Raporda, 21 yılda iş cinayetlerinin gündelik yaşamın bir parçası haline geldiği ve bu durumun olağanlaştırıldığı belirtilerek, “Ancak biz işçilerin de mücadelesi her alanda devam etmektedir. İş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya, sendikal örgütlenme üzerindeki baskılara karşı direneceğiz… Artık Yeter!” ifadelerine yer verildi.

Raporda, “Her geçen yıl emekçilerin aleyhine çıkarılan yasalar, artan enflasyon ve giderek azalan alım gücü, hak ve özgürlük mücadelelerine karşı süreklileşen bir baskı ve güvencesiz çalışma koşullarının yaşama geçirildiği bir ‘İş Cinayetleri Rejimi'” denildi.

Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), AK Parti’nin iktidara gelişinin 21. yıldönümünde “AKP’li Yıllarda İş Cinayetleri Raporu”nu yayınladı.

Raporda, AK Partili yıllarda İSİG alanındaki temel sorunlar şöyle özetlendi:

1- Ülkemizde hüküm süren durum bir iş cinayetleri rejiminin varlığıdır. Soma, Amasra, Hendek, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Ermenek, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, 3.Havalimanı, Tuzla Tersaneleri, Kot Kumlama gibi birçok işçi katliamı bu dönemde meydana gelmiştir.

2- ILO ve DSÖ verilerine göre her bin işçi için yılda 4 ila 12 yeni meslek hastalığı olgusu beklenmektedir. Yine meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş cinayetlerine bağlı ölümlerin yaklaşık 5-6 katı düzeyindedir. Ancak SGK ise her yıl 500 civarı meslek hastalığı tespit etmiş ve her yıl 5 ila 20 civarı meslek hastalığına bağlı ölüm açıklamıştır. Devlet meslek hastalıklarını gizlemiştir.

3- İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural haline gelmiştir. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılmış, bu cezalar para cezasına çevrilmiş ve 24 ay taksitlendirilmiştir.

4- İktidara gelir gelmez çıkarttıkları 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirilmiş ve kiralık işçilik ve özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kalkmıştır. Gelinen noktada Türkiye sermaye için bir cennet haline gelmiştir. Emek sürekli ucuzlaştırılmış, Türkiye Avrupa’nın Çin’i haline getirilmiştir.

4- Sendikal hareket baskı altına alınmış, sendikalaşan işçiler işten atılmış ve iktidara bağlı sendikalar egemen hale getirilmiştir. Grevler “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmış, 1 Mayıslarda alanlar kapatılmıştır.

5- Devlet kendi yasalarına dahi uymamış, çalışan çocuklar korunmamıştır. Çocuklar çalışması yasak olan işkollarında çalışmanın yanında 15 yaşın altında da çalıştırılmaktadır. Yoksulluk, 4+4+4 eğitim sistemi, çırak ve stajyerlik uygulamaları, mevsimlik tarım işçiliğinin omurgasının çocuklardan oluşturulması gibi nedenlerle üçte biri 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.

6- SSGSS yasası ile emeklilik yaşı 65’e çıkarılmıştır. Emekli olduğu halde geçinemediği için çalışan ve emekli olma hakkını sigortasız çalıştığı ya da sigortası düzenli yatırılmadığı için kazanamayan milyonlarca emekli/yaşlı işçi kitlesi oluşmuştur. Yine her yıl iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin yüzde 20-25’ini bu işçilerin oluşturması, emekli/yaşlı işçilerin güvencesiz emek haline getirilmesinin bir sonucudur.

7- Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe kadınlar en güvencesiz koşullarda çalıştırılmıştır. Bu çalışma koşullarının diğer yanını ise işyerinde şiddet ve taciz oluşturmuştur. Kadınların ev içi emeği de –temizlik, yemek, çocuk ve yaşlı bakımı– görünmez kılınmıştır. Her yıl 120-150 civarında kadın çalışırken hayatını kaybetmiştir.

8- Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye milyonlarca mültecinin akınına uğramıştır. Nüfusun yüzde 10’unu oluşturan göçmenler sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalıştırılmıştır. Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi hayatını kaybetmiştir.

“İş cinayetleri normelleştirildi”

21 yılda iş cinayetlerinin gündelik yaşamın bir parçası haline geldiği ve bu durumun olağanlaştırıldığı belirtilen raporda, “Ancak biz işçilerin de mücadelesi her alanda devam etmektedir. İş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya, sendikal örgütlenme üzerindeki baskılara karşı direneceğiz… Artık Yeter!” denildi.

Not: İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Dokuz Ayda En Az 1409 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk dokuz ayında iş kazaları nedeniyle en az 1409 işçi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden işçilerden 136’ı kadın, 1273’ü erkekti. Ayrıca iş kazalarında hayatını kaybedenlerin en 44 çocuktu.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2023 yılının ilk dokuz ayına ilişkin ölümlü iş kazaları (iş cinayetleri) verilerini açıkladı.

Buna göre; Yüzde 73’ünü ulusal basından; yüzde 27’sini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından tespit edilen verilere göre; Ocak’ta 116, Şubat’ta 195, Mart’ta 130, Nisan’da 124, Mayıs’ta 146, Haziran’da 161, Temmuz’da 183, Ağustos’ta 203 ve Eylül’de 151 olmak üzere en az 1409 işçi hayatını kaybetti.

2023 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 261 işçi; Tarım, Orman işkolunda 259 emekçi (109 işçi ve 150 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 171 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 111 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 90 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 76 işçi; Metal işkolunda 74 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 51 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 43 işçi; Madencilik işkolunda 36 işçi; Enerji işkolunda 36 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 33 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 27 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 27 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 24 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 20 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 16 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 7 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 45 işçi hayatını kaybetti.

2023 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, servis kazası nedeniyle 345 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 213 işçi; yüksekten düşme nedeniyle 174 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 160 işçi; deprem nedeniyle 92 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 86 işçi; şiddet nedeniyle 68 işçi; patlama, yanma nedeniyle 63 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle 45 işçi; intihar nedeniyle 44 işçi; nesne çarpması ve düşmesi nedeniyle 20 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 16 işçi; diğer nedenlerden dolayı 83 işçi hayatını kaybetti.

2023 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 136 kadın işçi ve 1273 erkek işçi hayatını kaybetti.

İş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 21 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 23 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 289 işçi, 30-49 yaş arası 566 işçi, 50-64 yaş arası 334 işçi, 65 yaş ve üstü 72 işçi, yaşını bilmediğimiz 104 işçi hayatını kaybetti.

2023 yılının ilk dokuz ayında 75 göçmen-mülteci işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 29’u Suriyeli, 13’ü Afganistanlı, 9’u Türkmenistanlı, 3’ü Bulgaristanlı, 3’ü Iraklı, 3’ü İranlı, 2’si Kırgızistanlı, 2’si Mısırlı, 2’si Özbekistanlı, 1’i Azerbaycanlı, 1’i Filipinli, 1’i Japonyalı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Moldovyalı, 1’i Romanyalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlı, 1’i Ukraynalı.

2023 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 60’ı (yüzde 4,25) sendikalı işçi, 1349’u ise (yüzde 95,75) sendikasız. Sendikalı işçilerin 11’i kimya, 7’si sağlık, 6’sı enerji, 5’i metal, 4’ü belediye, 3’ü maden, 1’i tarım, 1’i gıda, 1’i ağaç, 1’i büro, 1’i eğitim ve 1’i gemi işkolunda çalışıyordu.

Not: İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Tarım Sektöründe Son 10 Yılda 1803 İşçi İş kazalarında Hayatını Kaybetti

İSİG Meclisi’ne göre, 2013 yılından bugüne en az 1803 tarım işçisi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti: 2013 yılında 122, 2014 yılında 140, 2015 yılında 202, 2016 yılında 177, 2017 yılında 154, 2018 yılında 184, 2019 yılında 190, 2020 yılında 215, 2021 yılında 149, 2022 yılında 180 ve 2023 yılının ilk sekiz ayında 90 işçi.

Haber Merkezi / Tarım işkolunda yaşanan iş cinayetlerinin mesleklere göre dağılımı ise, “847 mevsimlik tarım/tarla işçisi, 451 çoban/hayvan çiftliği işçisi, 416 orman işçisi ve 89 ücretli çalışan balıkçı” şeklinde oldu.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2013 ile 2023 yılları arasında tarım işkolunda iş kazaları sonucu hayatını kaybedenlere ilişkin bir rapor yayınladı.

İzmir Bergama’da “Avrupa’nın tek merkezden jeotermal enerji ile ısınan en büyük serası” diye reklamı yapılan Agrobay’da Tarım-Sen’e üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi selamlayan İSİG Meclisi tarım işkolunda son on yılda en az 1803 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini duyurdu:

“2013 yılında 122 işçi, 2014 yılında 140 işçi, 2015 yılında 202 işçi, 2016 yılında 177 işçi, 2017 yılında 154 işçi, 2018 yılında 184 işçi, 2019 yılında 190 işçi, 2020 yılında 215 işçi, 2021 yılında 149 işçi, 2022 yılında 180 işçi ve 2023 yılının ilk sekiz ayında 90 işçi”

Rapora göre, tarım işkolunda yaşanan iş cinayetlerinin mesleklere göre dağılımı ise, “847 mevsimlik tarım/tarla işçisi, 451 çoban/hayvan çiftliği işçisi, 416 orman işçisi ve 89 ücretli çalışan balıkçı” şeklinde oldu.

Raporda, tarım işkolunda yaşanan iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle sıralandı: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 596 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 344 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 245 işçi; Şiddet nedeniyle 128 işçi; Yıldırım düşmesi nedeniyle 107 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 101 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 78 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 54 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 24 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; İntihar nedeniyle 20 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 18 işçi; diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti…

Tarım işkolunda 346 kadın ve 1457 erkek işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği belirtilen raporda, sektörde çocuk işçilerin ölüm oranının tüm iş cinayetleri ortalamasının yaklaşık üç katı olduğuna dikkat çekildi. Raporda tarım işkolunda iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle belirtildi:

“14 yaş ve altı 101 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 134 çocuk/genç işçi,
18-24 yaş arası 252 işçi,
25-34 yaş arası 218 işçi,
35-49 yaş arası 446 işçi,
50-64 yaş arası 363 işçi,
65 yaş ve üstü 104 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 185 işçi hayatını kaybetti…”

Tarım işkolunda iş cinayetlerinde ölen göçmen/mülteci işçilerin geldikleri ülkelere göre dağılımda rapora yansıdı: 130 işçi Suriye, 84 işçi Afganistan, 10 işçi Gürcistan, 10 işçi Türkmenistan, 7 işçi Rusya, 6 işçi İran, 2 işçi Azerbaycan, 2 işçi Özbekistan, 2 işçi Ukrayna ve 1 işçi Tacikistan.

İSİG Meclisi, tarım işkolunda çalışanlara yönelik talepleri de sıraladı:

1- Köylüleri “mevsimlik” ve “gezici” işçiliğe zorlayan koşulların ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Bu noktada tarımda neo-liberal politikaların uygulanmasına son verilmelidir. Köyler yerleşime ve üretime uygun bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır. Ekolojiye ve gıda güvenliğine öncelik veren köklü bir Tarım Reformu yapılmalıdır.

2- Mevsimlik tarım işçilerinin temel haklardan (ücret, çalışma saati, sosyal güvence, sendikal örgütlenme) yararlanmalarını sağlayacak kapsamlı bir yasal düzenleme yapılmalı, dayıbaşılık kaldırılmalı ve halihazırda çıkarılmış yönetmeliklerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

3- Mevsimlik tarım işçilerine yönelik izole etme, aşağılama (örneğin fişleme) ve şiddet politikalarının önüne geçecek idari ve toplumsal tedbirler alınmalıdır.

4- Tarım işçilerinin çalıştıkları yerlerde başta sağlık ve eğitim olmak üzere hizmetlere ulaşımı için tedbirler alınmalıdır.

5- Çocukların eğitime ulaşmaları, sağlıklarının korunması en başta gelen sorundur. Kamusal bir politika oluşturulmalıdır. Periyodik olarak genel sağlık taramaları yapılmalı ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları ücretsiz olmalıdır.

6- Kadınların çalışma dışında üzerlerinde olan çocuk bakımı ve ev işleri için yerleşim alanlarında kreş, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler oluşturulmalıdır. Kadın sağlığına dönük çalışmalar yapılmalıdır.

7- Tarım işçileri için sağlıklı (temiz su, banyo ve lavabo vb.) ve sosyalleşme imkanı sağlayan barınma alanları oluşturulmalıdır.

8- Tarım işçilerinin çalıştıkları alanlara ulaşımı, uygun araçlarla ve güvenli bir şekilde yapılmalıdır.

NOT: İSİG Meclisi, iş kazalarını “iş cinayetleri” olarak tanımlıyor.

Paylaşın

On Yılda En Az 372 Enerji İşçisi, İş Kazalarında Yaşamını Yitirdi

2013 yılından 2023’ün sekizinci ayına kadar olan süreçte en az 372 enerji işçisinin iş kazalarında, yaşamlarını yitirdi. Ölen işçilerin üçte birinin 30 yaş altındaki genç işçiler olduğu ve bu işçilerin güvencesiz koşullarda çalıştırıldıkları belirtildi.

Sektörde özellikle iki yıllık yüksekokul mezunu çok sayıda genç işçinin çalıştığı, iş kazalarında ölenlerin 19’unun (yüzde 5,1) sendikalı işçi, 353’ünün ise (yüzde 94,9) sendikasız olduğuna dikkat çekildi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 12 yıllık mücadelelerinde “kurucu unsur” olarak nitelendirdikleri enerji işçileriyle dayanışmayı güçlendirmek ve işkolundaki mücadeleye katkı sağlamak için hazırladıkları “Enerji İşkolu İş Cinayetleri Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı.

Dersim’de DİSK/Enerji-Sen üyesi Aksa Fırat Elektrik Dağıtım AŞ (FEDAŞ) işçilerinin direnişini selamlayan İSİG Meclisi, 12 yıllık mücadelelerinde enerji işçilerinin “Meclis’in kurucu unsurlarından” olduğunu belirtti.

En az 372 işçi yaşamını yitirdi

2013’ten 2023’ün sekizinci ayına kadar olan süreçte en az 372 enerji işçisinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini belirten İSİG Meclisi, iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımını şöyle sıraladı:

Elektrik Çarpması nedeniyle 168 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 48 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 48 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 30 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 14 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 13 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 12 işçi; Covid-19 nedeniyle 10 işçi; Şiddet nedeniyle 8 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 6 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; İntihar nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 9 işçi hayatını kaybetti.

“Türkiye’de neredeyse çocuk işçiliğin olmadığı sektörlerden biri enerjidir” diyen İSİG Meclisi, Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) yüksek gerilim ve altyapı çalışmalarında çalışan taşeron şirketlerde temel olarak “aile emeği”nin esas olduğunu ve toplu olarak çalışmaya gelen erkek işçiler içinde “yardım eden” gençler/çocuklar da bulunduğunu belirtti.

Sektörde özellikle iki yıllık yüksekokul mezunu çok sayıda genç işçinin çalıştığını belirten İSİG Meclisi, ölen işçilerin üçte birinin 30 yaş altındaki genç işçiler olduğuna ve bu işçileri güvencesiz koşullarda çalıştırıldıklarına dikkat çekti.

Enerji işkolunda iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 1 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 1 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 116 işçi,
30-49 yaş arası 208 işçi,
50-64 yaş arası 31 işçi,
65 yaş ve üstü 4 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 11 işçi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybeden işçilerin yüzde 95’i sendikasız

Enerji işkolunda yaşanan iş cinayetlerinde ölenlerin 19’unun (yüzde 5,1) sendikalı işçi, 353’ünün ise (yüzde 94,9) sendikasız olduğuna dikkat çeken İSİG Meclisi, “Ancak sektörde geleneksel olarak hakim bir sendika mevcut ve son açıklanan istatistiklere göre de yüzde 27 civarında bir örgütlülüğü bulunuyor” tespitinde bulundu.

Son on yılda ölen işçilerin çalıştıkları şirketler ise şöyle sıralandı: Anadolu Yakası EDAŞ, Gediz EDAŞ, Aydem Enerji, Boğaziçi EDAŞ, Aras Edaş, Meram Edaş, Dicle Edaş, Vangölü EDAŞ, Trakya EDAŞ, Toroslar EDAŞ, Akdeniz EDAŞ, Kayseri ve Civarı EDAŞ, Sakarya EDAŞ, Yeşilırmak EDAŞ, Fırat EDAŞ, Aras EDAŞ, Çamlıbel EDAŞ, Çoruh EDAŞ, Uludağ EDAŞ, Afşin-Elbistan Termik Santrali, Orhaneli Termik Santrali, Tunçbilek Termik Santrali, Seyitömer Termik Santrali, Kemerköy Termik Santrali, Yeniköy Termik Santrali, Çan Termik Santrali, TEİAŞ, DSİ, İSKİ, İGDAŞ, Sulama Birlikleri, Rüzgar Enerji Santralleri, Hidroelektrik Santraller vd.

İSİG Meclisi ayrıca, “Bu işletmelerin birçoğunda geleneksel olarak hakim olan sendika örgütlüdür. Yani ölen sendikalı işçi sayısının bizim tespit ettiklerimizin çok üstünde olduğunu belirtmemiz gerekiyor” dedi.

İSİG Meclisi, enerji işkolunda 74 şehirde ve yurtdışında üç ülkede (Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit ettiklerini kaydetti: 28 ölüm İstanbul’da; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Konya ve Muğla’da; 13 ölüm Şanlıurfa’da; 12’şer ölüm Adana, Manisa ve Mardin’de; 10’ar ölüm Antalya ve Aydın’da; 9’ar ölüm Diyarbakır, Erzurum, İzmir ve Sivas’ta; 8 ölüm Şırnak’ta; 7’şer ölüm Ankara, Bingöl ve Ordu’da; 6’şar ölüm Adıyaman, Bursa, Denizli, Kayseri ve Samsun’da; 5’er ölüm Ağrı, Artvin, Çanakkale, Hatay, Kocaeli,

Niğde, Sakarya ve Van’da; 4’er ölüm Balıkesir, Elazığ, Karabük, Kars, Tekirdağ ve Tokat’ta; 3’er ölüm Bitlis, Hakkari, Kırklareli, Kütahya, Osmaniye, Trabzon, Tunceli ve Zonguldak’ta; 2’şer ölüm Amasya, Burdur, Çankırı, Çorum, Düzce, Edirne, Erzincan, Gaziantep, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Mersin, Siirt ve Yalova’da; 1’er ölüm Afyon, Aksaray, Ardahan, Bartın, Batman, Bayburt, Eskişehir, Giresun, Gümüşhane, Iğdır, Malatya, Rize, Sinop ve Yozgat’ta; 4 ölüm Yurtdışında (2 Irak, 1 Lübnan, 1 Suriye) meydana geldi.

Ordu Gölköylü işçilerin, yurtiçi ve yurtdışında özellikle yüksek gerilim ve elektrik altyapı işlerinde yoğun bir biçimde çalıştığına dikkat çeken İSİG Meclisi, “Bu durum birçok söyleşiye, yazıya da konu olmuş durumda. İş cinayetlerinde de ölen çok sayıda Gölköylü işçi olduğunu belirtelim” tespitinde bulundu.

Not: İSİG Meclisi iş kazalarını “iş cinayetleri” olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Yedi Ayda 1051 İşçi İş Kazalarında Yaşamını Yitirdi

2023 yılının ilk 7 ayında bin 51 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak ayında 116, Şubat ayında 195, Mart ayında 130, Nisan ayında 123, Mayıs ayında 146, Haziran ayında 159, Temmuz ayında 182.

Haber Merkezi / Yılbaşından bugüne her gün neredeyse 5 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Temmuz bilançosunu paylaştı.

Buna göre Temmuz’da İSİG Meclisi’nin tespit edebildiği kadarıyla 57 şehirde ve yurtdışında 2 ülkede 182 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023’ün ilk 7 ayında çalışırken ölen işçi sayısı 1051’e yükseldi.

Ocak’ta 116, Şubat’ta 195, Mart’ta 130, Nisan’da 123, Mayıs’ta 146, Haziran’da 159 işçi öldü. Yılbaşından bugüne her gün neredeyse 5 iş cinayeti yaşandı.

Temmuz’da yaşamını yitiren işçilerin 6’sı 14 yaşından küçüktü yani çocuk işçiydi. 15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 38 işçi, 30-49 yaş arası 63 işçi, 50-64 yaş arası 47 işçi, 65 yaş ve üstü 15 işçi hayatını kaybetti. İSİG Meclisi 9 işçinin ise yaşını belirleyemedi.

İSİG Meclisi’nin verilerine göre iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: Tarım, orman işkolunda 56 (22 işçi ve 34 çiftçi), taşımacılık işkolunda 28, inşaat, yol işkolunda 21, belediye, genel işler işkolunda 16, konaklama, eğlence işkolunda 10, ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 9, enerji işkolunda 8, gıda, şeker işkolunda 7, metal işkolunda 6, madencilik işkolunda 5,

gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 3, tekstil, deri işkolunda 2, basın, gazetecilik işkolunda 2, çimento, toprak, cam işkolunda 2, sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 2, savunma, güvenlik işkolunda 2, petro-kimya, lastik işkolunda 1, ağaç, kâğıt işkolunda 1 işçi, 1 işçinin de iş kolu belirlenemedi.

Temmuz ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, servis kazası nedeniyle 52, ezilme, göçük nedeniyle 35, elektrik çarpması nedeniyle 22, yüksekten düşme nedeniyle 17, kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 16, şiddet nedeniyle 11, zehirlenme, boğulma nedeniyle 9, intihar nedeniyle 6, patlama, yanma nedeniyle 5, kesilme, kopma nedeniyle 3, diğer nedenlerden dolayı 6 işçi…

İSİG Meclisi Temmuz raporunda “Tarım işçileri için ölüm ayı” diye ayrı bir başlık açtı.

Nisan ve Ekim ayları arasındaki dönemin tarım faaliyetleri için zirve nokta olduğunu belirten İSİG Meclisi bu aylar için “Alınmayan önlemler yüzünden işçiler açısından ölümlerin en çok meydana geldiği zamandır” dedi.

Özellikle işçi taşımacılığının kapalı kasa kamyonet, uygun olmayan servisler ve traktör römorkları gibi araçlarla yapılmasının ölümlere neden olduğunu kaydederek Temmuz tarım, orman işkolunda yaşanan 56 ölümlü vakadan 21’inin bu nedenle yaşandığını aktardı.

“22 Temmuz’da Sultandağı’ndan gelip vişne ve kiraz toplayan tarım işçilerini taşıyan servis minibüsünün Afyon’un Çay ilçesinde devrilmesi sonucu biri çocuk sekiz işçi hayatını kaybetti. Minibüs eskiydi, 19 yaşındaki şoförün ehliyeti yoktu” notunu düştü.

İSİG Meclisi ayrıca aşırı sıcaklar nedeniyle yaşanan iş cinayetlerine de değindi.

İzmir’de PTT işçisi Berran Kırmızıgül’ün ve Osmaniye’de EDAŞ işçisi Erdem Ezgi’nin ölümünü hatırlatarak işçilerin önlem alınmadığı zamanlarda ‘çalışmaktan kaçınma hakkı’ndan bahsetti.

“Ancak işçiye bu hakkını kullanma çağrısı yapmak büyük bir çoğunlukla kuru laf olarak kalıyor. Çünkü bu hakkı ancak ‘örgütlü işçiler’ hayata geçirebiliyor. Konumuz olan sıcakta çalıştırmada ise Türkiye’de bir yasal düzenleme söz konusu değil. Bu düzenlemenin yapılması için her düzeyde mücadele etmek de işçi sınıfının bir görevi olarak önünde duruyor.” dedi.

Not: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

İSİG: İşçi Ölümlerinin En Az Yüzde 12’si Mevsimlik Tarımda

İSİG Üyesi Gökhan Turan, “İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır” dedi ve ekledi:

“Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Birgün’den Dilan Esen’in haberine göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) İstanbul Koordinasyonu Üyesi Gökhan Turan, devlet işletmeleri de dahil tarım sektöründeki açığın mevsimlik işçilikle sağlandığını belirterek şöyle konuştu:

“Kırdan kente göç fark edilmeyen bir dönüşümü de ortaya çıkarmıştır. Ortaklık, yarıya verme gibi dönüşümler de devlet destekli kredilerin adaletsiz dağıtımı da bir faktör. Mevsimlik işçi çoğunlukla Güneydoğu ‘dan ülkenin her yönünü birkaç ay çalışmak için göç eden işçi kitlesidir.

İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır.

Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Paylaşın

Beş Ayda 730 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Mayıs ayında en az 145 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken 2023 yılının ilk beş ayında 730 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi: Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 ve Mayıs’ta 145.

Beş ayda en çok iş kazası ‘inşaat, yol işkolunda’ yaşandı, 118 işçi öldü. Onu 94 (27 işçi ve 67 çiftçi) işçiyle tarım, orman işkolu, 82 işçiyle taşımacılık işkolu, 80 işçiyle de konaklama, eğlence işkolu takip etti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Mayıs bilançosunu paylaştı.

Buna göre Mayıs’ta en az 145 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023’ün ilk beş ayında çalışırken ölen işçi sayısı 730 oldu. Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 ve Mayıs’ta 145 işçi yaşamını yitirdi.

Rapora göre yılın ilk beş ayında en çok iş cinayeti ‘inşaat, yol işkolunda’ yaşandı, 118 işçi öldü. Onu 94 (27 işçi ve 67 çiftçi) işçiyle tarım, orman işkolu, 82 işçiyle taşımacılık işkolu, 80 işçiyle de konaklama, eğlence işkolu takip etti. İSİG Meclisi hayatını kaybeden 27 işçinin ise işkolunu belirleyemedi.

İş cinayetlerinin nedenlere göre dağılımında da trafik ve servis kazaları başı çekti. Bu nedenle 161 işçi öldü. İSİG Meclisi 6 Şubat depremleri nedeniyle de 110 işçinin öldüğünü tespit etti.

Onu 109 işçiyle ezilme ve göçük, 93 işçiyle yüksekten düşme, 86 işçiyle kalp krizi ve beyin kanaması takip etti. Patlama veya yanma nedeniyle 28 işçi; zehirlenme veya boğulma nedeniyle 26 işçi; şiddet nedeniyle 24 işçi, elektrik çarpması nedeniyle 21 işçi hayatını kaybetti. 17 işçi ise intihar etti.

Ölenlerin 11’i çocuk

Yılın ilk beş ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı da şöyle oldu:

14 yaş ve altı 4 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 7 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 153 işçi,
30-49 yaş arası 314 işçi,
50-64 yaş arası 156 işçi,
65 yaş ve üstü 36 işçi,
Yaşı belirlenemeyen 60 işçi…

İSİG Meclisi verileri paylaşırken “en az” vurgusu yapıyor. Çünkü verilerin yüzde 70’ini ulusal basından, yüzde 30’unu ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiği bilgilerle tespit ediyor.

NOT: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) iş kazalarını, iş cinayetleri olarak tanımıyor.

Paylaşın

4 Ayda 585 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk 4 ayında 585 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, nisan ayında ise en az 122 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Yılbaşından bugüne her gün ortalama 5 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / İş kazalarında hayatını kaybedenlerin yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Nisan bilançosunu paylaştı.

Buna göre Nisan’da en az 122 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023’ün ilk 4 ayında ölen işçi sayısı 585 oldu.

Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130 işçi çalışırken hayatını kaybetti. Yılbaşından bugüne her gün neredeyse 5 iş cinayeti yaşandı. Ölen işçilerin 46’sı kadın.

İSİG Meclisi yılın ilk 4 ayında ölen işçilerin sadece 30’unun sendikalı (yüzde 5,12) olduğunu tespit etti. Ölen 555 işçi ise sendikasız (yüzde 94,88) olarak çalışıyordu.

2023’ün ilk dört ayında en çok iş cinayeti inşaat – yol iş kolunda (yüzde 16), konaklama (yüzde 13), taşımacılık (yüzde 11) ve tarım – orman (yüzde 10) iş kolunda yaşandı.

Bu yıl inşaat işkolunda en az 92 kişi, konaklama işkolunda 22 motokuryenin de içinde olduğu 76 kişi, taşımacılık işkolunda en az 64 kişi ve çoğunluğu (45) çiftçi olmak üzere tarım, orman işkolunda çalışan en az 59 kişi öldü.

Ayrıca gıda, maden, tekstil, ağaç, çimento, metal, enerji ve tersane sektörlerinde 149 işçi de hayatını kaybetti.

İş cinayetlerinin nedeni olarak İSİG Meclisi, en çok trafik-servis kazalarını (yüzde 22), depremi (yüzde 19), ezilme-göçüğü (yüzde 13) yüksekten düşmeyi (yüzde 13) ve kalp krizini (yüzde 11) gösterdi.

Raporda, bugüne kadar deprem anında çalışırken ya da eğitim-etkinlik-görevlendirme nedenleriyle bölgede bulunan 110 işçinin ölüm tespit yer aldı.

İSİG Meclisi ayrıca Nisan’da iki kişinin meslek hastalığından hayatını kaybettiğini tespit etti. 40 yaşındaki kot kumlama işçisi Gökhan Dinler’in silikozis nedeniyle, 51 yaşındaki İbrahim Kadir Karaoğlanoğlu’nun da dokuz yıl önce Antalya’da çalıştığı otelde sivrisinek ısırması sonucu yakalandığı fil hastalığına (lenfödem) nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu.

Yaş guruplarına göre dağılım

İSİG Meclisi’ne göre iş cinayetlerinde ölenlerin yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.

Yine yılın ilk dört ayında en az 31 göçmen iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölenlerin 10’u Suriyeli, 6’sı Türkmenistanlı, 5’i Afganistanlı, 2’si Bulgaristanlı, 2’si Mısırlı, 1’i Filipinlerli, 1’i Japonyalı, 1’i Iraklı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlıydı.

Not: İSİG iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Üç Ayda 463 İşçi ‘İş Kazaları’nda Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk 3 ayında 463 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, mart ayında ise en az 130 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı.

Haber Merkezi / Mart ayında iş kazalarında en fazla işçi İstanbul’da öldü. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Mart ayında iş kazalarının yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2023 yılının ilk üç ayı ile mart ayı iş kazaları (İSİG, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor) raporunu yayınladı.

Buna göre, Mart ayında en az 130 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı. Rapora göre, Mart ayında iş cinayetlerinin yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İllere göre hayatını kaybeden işçi sayısını da açıklayan İSİG, Şanlıurfa’da Mart ayında 6 işçinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.

Mart’ta iş cinayetlerinde ölen en fazla işçi İstanbul’da oldu. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Asbest tehlikesi

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ortaya çıkan asbest sorununa da dikkat çeken İSİG Meclisi, Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı dokümanında 2012 yılında asbest ile kırsal alanda temas etmiş 1 milyon kişinin olduğu ve bunların yaklaşık yüzde 33’ünde asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas olduğu ve toplamda 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı yönündeki ifadelere atıfta bulunarak, deprem bölgesindeki yıkım ve enkaz kaldırma işlerinin işçi ve halk sağlığı ile doğrudan ilintili olduğunu belirtti.

“Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve 2 enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz” denilen açıklamada enkazların profesyonel ekiplerce kaldırılması gerektiği belirtildi.

İSİG Meclisi, enkaz kaldırmaya ilişkin önerilerini şu şekilde sıraladı:

Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir.

Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir.

Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir.

Paylaşın

Son İki Ayda En Az 301 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Ocak ve Şubat aylarında en az 301 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak yorumluyor.

Depremler nedeniyle, kurumsal ve bireysel üretenlerinin deprem bölgesinde ya da bulundukları şehirlerde dayanışma faaliyetlerine katılması nedeniyle Ocak ayı iş cinayetleri raporunu çıkarmadıklarını kaydeden İSİG Meclisi, bu depremlerde yıkılan ve hasar gören işyerlerinde gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler ve bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçilere ve deprem bölgesindeki işçi ve halk sağlığı sorunlarına odaklandıklarını belirtti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş cinayetlerine dair hazırladığı ocak ve şubat ayı raporunu yayımladı. Rapordan öne çıkanlar şöyle:

Deprem esnasında işyerinde ya da patronun talimatıyla bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün işçilerin ölümü iş cinayeti (resmi terimle iş kazası) kapsamına girer. Bu noktada İskenderun Devlet ve Hatay Eğitim Araştırma ile Özel Akademi, Defne ve Megapark hastanelerinin veya belli bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz. Yine yıkılan otel, lokanta, oto tamir, belediye, genel işler vb. işyerleri var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımız da iş cinayetleri kapsamındadır.

Depremde birçok işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Kalanlar yakınlarını kaybetti, evleri yıkıldı ve bu sürecin tüm psikolojik yüküyle karşı karşıya. Diğer yandan da geleceksizlik, güvencesizlik… Bu noktada “işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması”, “depremde hasar alan işyerlerinde üretime devam edilmesi”, “çalışma baskısı” gibi birçok uygulama ile karşılaştık. Hatta Kahramanmaraş’ta hasarlı bir metal fabrikasında patronun görevlendirmesiyle tencere-tabak paketlerini çıkaran işçilerin üzerine kolon ve kirişler çöktü, bir arkadaşımızı kaybettik ve dört arkadaşımız yaralandı.

Şu an yüzbinlerce insanımız çadırlarda kalmaktadır. Ancak çadırların belirli fiziki ve insani standartları bulunmalıdır:

“Her 1000 kişi için 3-4 hektar alan ayrılmalıdır. Çadırlar arasında en az 8 metre, çadırlar ile yol arasında en az 2 metre mesafe olmalıdır. Çadırlar arasındaki yollar 10 metre genişliğinde olmalıdır. Her çadır için 3,5 metrekare oturma alanı olmalıdır. Çadırlardan en az 30, en fazla 50 metre uzaklıkta, ortalama 25 kişiye bir kabin düşecek sayıda tuvalet kurulmalı, tuvaletler için lağım sistemi veya yeterli büyüklükte tuvalet çukuru açılmalıdır. Tuvaletler, el yıkama musluklarına 100 metreden uzak olmamalıdır. Kabin yerleşimlerinde kadın-erkek farklılığı ve kadınların güvenliği göz önünde bulundurulmalıdır. Tuvaletler, günlük 100 kişinin kullanabileceği düşünülerek hazırlanmalıdır. (TTB)”

Asbest ve halk sağlığı

Geçmiş yıllarda birçok açıklamamızda asbest ve sonuçlarına değindik. Burada akut bir duruma dair bazı satırbaşları ifade etmemiz gerekiyor. Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz. İlk etapta dikkat edilmesi gereken acil husular:

“Enkazlar profesyonel ekiplerce kaldırılmalıdır. İş makinelerinin çalıştırılma şekli etrafa asbest yayılmasını azaltabilecektir. Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir. Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir. Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir. (TTB)”

İskenderun Limanı’ndaki yangın

“İskenderun Limanı’nda deprem sonrası çıkan ve beş gün süren yangın Limak Holding’e ait LimakPort’un gerekli altyapı ve güvenlik önlemi olmadan kabul ettiği IMO’lu konteynerlerden kaynaklandı. Hiçbir limanın kabul etmediği tehlikeli ve yanıcı maddelerin içinde olduğu 300 IMO’lu konteynerler Hollanda ve Belçika’dan gelmişti. İçlerinde ayakkabı, giysi, kumaş, plastik yapımında kullanılan yanıcı kimyasallar bulunuyordu. Sadece LimakPort’un kabul ettiği bu konteynerlerin transit geçişi yapılıyor. Burada yükleniyor, Irak veya Suriye’de işleniyor. Tehlikeli yük taşıma faaliyetinde bulunan tüm taraflar; taşımacılığı emniyetli, güvenli ve çevreye zararsız şekilde yapmak, kazaları engellemek ve kaza olduğunda zararı olabildiğince aza indirmek için gerekli olan tüm önlemleri almak zorundadırlar.” Ancak bu yangın deprem gibi durumlarda bizi ne gibi başka tehlikelerin de beklediğinin bir habercisi oldu.

En az 301 iş cinayeti

Deprem sonucu meydana gelen yıkımın tarifi yok. Bazı bölgeler neredeyse haritadan silinmiş ve birçok çekirdek aile artık aramızda değil. Diğer yandan AFAD’ın gecikmeli ve yetersiz arama kurtarma faaliyetleri sonucu birçok canımızı da enkazdan çıkaramadık. Tam olarak kaç kişinin öldüğü, isimleri belli değil. Belli ise de devlet tarafından isim isim açıklanması gerekiyor. Bu yüzden gece vardiyasında olan kaç işçinin öldüğünü bilmiyoruz. Örneğin “11 sene önce depreme dayanıklı değildir” raporu verilen İskenderun Devlet Hastanesi’nde şu ana kadar 10 sağlık emekçisinin kmliğini tespit edebildik. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise 4 arkadaşımızın kimlik bilgisine ulaştık. Yine Akademi, Defne, Megapark gibi yıkılan özel hastaneler mevcut. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın kimlik bilgileri ile hangi hastanede kaç sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini açıklaması gerekiyor.

Diğer yandan gece vardiyasında çalışan otel, lokanta, belediye, oto tamir vb. tüm işçilere dair neredeyse hiçbir bilgi yok. Belirleyebildiğimiz kadarıyla eğitim faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da Arsemas Hotel’de kalan 32 kimya işçisi ve İsias Hotel’de kalan 31 turist rehberini kaybettik. Yine geçici görevlendirme ile gelen farklı mesleklerden kaybettiğimiz sağlık emekçileri var.

Şu ana kadar depremde iş cinayeti kapsamında kaybettiğimiz 97 emekçiyi tespit edebildik. Önümüzdeki günlerde araştırmalarımız devam edecek ama devlet açıklamadığı sürece kaybettiğimiz yüzlerce emekçinin kimliklerine ulaşmamız neredeyse imkansız. (Bu noktada farklı meslek gruplarımızdan genel kayıplarımızı paylaşıyoruz. Ancak evlerinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızı iş cinayeti kapsamında değerlendiremiyoruz. Daha genel anlamda depremdeki tüm ölümler için “sosyal cinayet” kavramını kullanabiliriz.)

Deprem bölgesindeki şçi sağlığı ve güvenliği

Deprem bölgesindeki tehlikeli kimyasallar, halk sağlığını tehdit ettiği gibi deprem bölgesinde çalışan işçileri de doğrudan etkilemekte ve ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu noktada gerek üretim ve hizmet sürecinin gerek halk yaşamı ve sağlığı için yapılan çalışmaların işçilerin sağlığı ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilebilmesi için alanda temel önlemlerinin alınması elzemdir:

İşçilere, her işe uygun kişisel koruyucu donanım yeteri miktarda ve eksiksiz temin edilmelidir. İşçilerin fiziki sağlığının korunması ve işin verimli ilerleyebilmesi için işçilere barınma, ısınma ve yemek imkanlarına ulaşabilecekleri bir ortam sağlanmalıdır. Bulaşıcı hastalıklardan ve diğer maruziyetlerin sebep olabileceği hastalıklardan korunmak için işçilere hijyen malzemeleri ile duş, tuvalet, el yıkama alanlarının olduğu hijyen ortamları oluşturulmalı ve kuduz ve tetanoz aşılarının yapılması sağlanmalıdır. Çalışma saatleri mevcut duruma göre düzenlenmelidir. İşçiler ağır hasarlı hiçbir işyerine sokulmamalıdır. Verilen maddi desteklerin miktarı yükseltilmelidir. İşten atmalar yasaklanmalı (Kod-29 sürecine mahal vermeyen bir şekilde) ve yasağa aykırı hareket eden patronlara daha ağır cezalar verilmelidir.

İşçilerin fiziksel durumlarının yanında ruhsal durumları da bir o kadar ciddiye alınmalıdır. Deprem bölgesinden intihar haberleri almaktayız ve bu önümüzdeki dönem artabilir. Bu noktada psikolojik destek süreçleri geliştirilmelidir. Ancak sorun sadece psikolojik destek ile çözülemez. Mutlaka ve mutlaka toplumsal dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Yine işçilerin ve ailelerinin yas süreçlerine saygı gösterilmelidir.

Bölgede yoğun bir inşa faaliyetine başlanmaktadır. İnşaatların hızlı bir biçimde yapılması kaçınılmaz olarak iş cinayetlerini artırmaktadır. İnşaatlardaki bu süreçlerde başta işçilerin örgütlülüğü olmak üzere bu alanda gerekli adımları atmalıyız. Yeniden inşa sürecinde kentsel yaşam, gıda hakkı, ekolojik denge, tarımsal üretim, göç süreçleri gibi birçok çalışma alanı bizi beklemektedir.

Paylaşın