Altı Ülkeden İsrail’e Destek: Meşru Müdafaa Hakkı

Her geçen gün daha da şiddetlenen ve bölgesel bir çatışmaya dönüşme ihtimalinin tartışıldığı Filistin – İsrail savaşının 17. gününde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere liderleri ortak açıklama yaparak bir kez daha İsrail’e ve İsrail’in meşru müdafaa hakkına desteklerini bildirdiler.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Joe Biden, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak imzalarıyla yayımlanan ortak açıklamada, iki rehinenin serbest bırakılmasının memnuniyetle karşılandığı, diğer rehinelerin de derhal serbest bırakılması istendi. Açıklamada İsrail’den de uluslararası hukuka saygı göstermesi istendi, İsrail sivilleri korumaya davet edildi.

Beyaz Saray’ın internet sayfasında yer alan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Liderler İsrail’e ve terörizme karşı kendini savunma hakkına desteklerini yinelerken sivillerin korunması da dâhil olmak üzere uluslararası insan hukukuna saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Liderler iki rehinenin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladı ve kalan tüm rehinelerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Başta Gazze’den ayrılmak isteyenler olmak üzere bölgedeki vatandaşlarına yardım konusunda yakın koordinasyon içinde olacaklarını taahhüt ettiler.

Liderler Gazze Şeridi’nde ihtiyaç sahibi Filistinlilere ilk insani yardım konvoylarının ulaşmasını memnuniyetle karşıladı ve insani ihtiyaçların karşılanması için gerekli gıda, su, tıbbi malzeme ve diğer yardımlara sürekli ve güvenli erişimin sağlanması amacıyla bölgedeki ortaklarıyla koordinasyonu sürdürme taahhüdünde bulundular.

Liderler, çatışmanın yayılmasını önlemek, Ortadoğu’da istikrarı korumak, siyasi bir çözüm ve kalıcı barış için çalışmak üzere bölgedeki kilit ortaklar da dâhil olmak üzere yakın diplomatik koordinasyonu sürdürme taahhüdünde bulundu.”

Gazze’de 320 nokta vuruldu

Öte yandan İsrail ordusunun yaptığı açıklamaya göre son bir günde Gazze’deki 320 nokta vuruldu. İsrail, Hamas altyapısının hedef alındığını, tünel ve operasyon merkezlerinin vurulduğunu iddia etti. Gece boyunca ve sabah erken saatlerde devam eden saldırılarda uyarı yapılmadan evlerin de vurulduğu öne sürüldü.

Hamas’ın liderlik yaptığı Gazze’deki içişleri bakanlığı ise gece düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini ve yaralandığını aktardı. Hamas daha sonra yaptığı açıklamada 60 kişinin öldüğünü belirtti.

Sabah erken saatlerde Gazze’deki hastanelerin yakınlarında da patlamaların yaşandığı kaydedildi. Filistin İçişleri Bakanlığı ise İsrail’in Gazze’de düzenlediği iki ayrı hava saldırısında 27 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.

İsrail, Gazze’nin etrafına tank ve asker yığdı

İsrail, Hamas’ı “yok etmeyi” amaçlayan kara harekâtı için Gazze’nin etrafına tanklar ve askerler yığdı.

Hafta sonu Washington, bölgedeki ABD çıkarları için önemli bir risk uyarısı yaptı ve gelişmiş hava savunma sistemlerinin yeni bir konuşlandırmasını duyurdu. Bu adım İsrail-Hamas savaşının daha geniş bir Orta Doğu çatışmasına dönüşebileceği korkusuna neden oldu.

Pentagon, İran’a bağlı güçlerin saldırılarını caydırmaya yardımcı olmak için iki uçak gemisi, destek gemileri ve yaklaşık 2,000 deniz piyadesi de dahil olmak üzere önemli miktarda deniz gücünü Orta Doğu’ya gönderdi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Gördüğümüz şey bölgedeki birliklerimize ve halkımıza yönelik saldırıların önemli ölçüde artma ihtimalidir” dedi.

Bölgeyi ziyaret eden Çin’in Orta Doğu özel temsilcisi Zhai Jun, geniş çaplı bir kara çatışması riskinin arttığını ve bölgedeki çatışmaların yayılmasının “endişe verici” olduğu kaydetti.

Reuters’a konuşan İranlı güvenlik yetkilileri İran’ın stratejisinin Tahran’ı da içine çekecek büyük bir tırmanıştan kaçınmak olduğunu söyledi.

Suriye devlet medyası, İsrail füzelerinin pazar günü Şam ve Halep uluslararası havaalanlarını vurduğunu, her ikisinin de hizmet dışı kaldığını ve iki çalışanın öldüğünü duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze harekatıyla ilgili “Bir ay, iki ay ya da üç ay sürebilir ama sonunda Hamas kalmayacak” dedi. Kara harekatına “yakında” başlayacaklarını belirten Gallant, “Bu Gazze içindeki son harekatımız olacak, sonrasında Hamas olmayacak” diye konuştu.

Paylaşın

İngiltere Hükümeti, Wagner’i ‘Terör Örgütü’ İlan Etmek İçin Harekete Geçti

İngiltere hükümeti, paralı asker şirketi Wagner’i “terör örgütü” ilan etmek için yasa tasarısı hazırladı. Tasarı parlamentoda kabul edildiği takdirde El Kaide ve IŞİD gibi yasaklı bir örgüt haline gelecek olan Wagner Grubu’nun varlıkları da “terör örgütü varlıkları” kapsamına girecek ve bu varlıklara el konulabilecek.

Haber Merkezi / Wagner lideri Yevgeny Prigojin, Kremlin’e karşı ayaklandıktan sonra Belarus Lideri Lukaşenko’nun araya girmesi ile geri çekilmiş ancak daha sonra şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybetmişti. Yevgeni Prigojin ve diğer üst düzey komutanlarla birlikte, 2020’de İngiltere tarafından yaptırım kapsamına alınmıştı.

İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, İngiliz basınına yaptığı açıklamada# Wagner”i yasaklamak için attıkları adımın nedenlerini sıraladı.

“Putin Rusyası’nın ülke sınırları dışında kullandığı askeri bir araç” olarak tanımladığı Rus paralı asker şirketini “vahşi” ve “yıkıcı” olarak nitelendiren Braverman, “Putin rejimi kendi yarattığı canavarla ne yapacağı konusunda karar verirken, Wagner’in devam eden istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri sadece Kremlin’in siyasi hedeflerine hizmet etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Wagner’in Ukrayna, Orta Doğu ve Afrika’daki operasyonlarına işaret ederek, “Küresel güvenliğe tehdit oluşturuyorlar” ifadelerini kullanan İngiliz Bakan, “Bu nedenle onları terör örgütü olarak yasaklıyoruz ve Rusya’ya karşı yürüttüğü mücadelesinde de Ukrayna’ya elimizden gelen yardımı yapıyoruz” diye konuştu.

İngiltere’de ana muhalefetteki İşçi Partisi de bir süredir Wagner’in “terör örgütü” ilan edilmesini talep ediyordu. Dışişleri Bakanlığı ise Wagner’e karşı çeşitli yaptırımlar uygulamış, şirket yöneticilerinin varlıklarının dondurulmasına karar vermişti.

Wagner, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yanı sıra Suriye ve Libya ile Mali gibi Afrika ülkelerinde de kritik roller oynadı. Wagner savaşçılarına, cinayet ve işkence gibi suçlamalar yöneltildi.

ABD, 2020’de Wagner’in Libya başkenti Trablus etrafına mayın döşediğini açıklamıştı. Temmuz’da ise İngiltere Wagner’in Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde işkence ve infazlardan sorumlu olduğunu belirtmişti.

Paylaşın

İspanya, FIFA Kadınlar Dünya Kupası’nda Şampiyonluğa Uzandı

1991 yılından itibaren düzenlenmeye başlayan FİFA Kadınlar Dünya Kupası’nda ilk kez finale yükselen İspanya, İngiltere’yi 1-0 yenerek, şampiyonluğa ulaştı. Karşılaşmanın tel golü Olga Carmona’dan geldi.

Haber Merkezi / İspanya, 69’uncu dakikada Jenifer Hermoso’nun ayağından bir de penaltı atışından faydalanamadı. Maç sonunda göz yaşları içinde duygularını dile getiren İspanya’nın orta saha oyuncusu Hermoso, “Hayatımdaki en güzel his. İstediğimiz futbolu oynadık” diye konuştu.

Kadınlar Dünya Kupası’nı en çok kazanan takım 4 şampiyonlukla ABD; onu 2 şampiyonlukla Almanya takip ediyor. Norveç ve Japonya da bu kupayı birer kez kazanma başarısını gösteren diğer ülkeler.

ki takım geçen yaz İngiltere’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda karşı karşıya gelmiş, maç İngiltere’nin 2-1 üstünlüğü ile sona ermişti. Bu galibiyetle yarı finale kalan İngilizler, turnuvayı da kazanmıştı. Bu galibiyetle İspanya İngiltere’den büyük bir rövanşı da aldı.

İngiltere Kadın Ulusal Takımı kaptanı Millie Bright, maç sonu yaptığı basın toplantısında takımın ‘büyük hayalkırıklığı’ yaşadığını söyledi.

C Grubu’nu 2 galibiyet, 1 mağlubiyetle 2. sırada tamamlayan İspanya, son 16 turunda İsviçre’yi farklı (5-1) yenerken, çeyrek finalde de Hollanda’yı 2-1 mağlup etti. Yarı finalde İsveç’i 2-1’lik skorla mağlup eden İspanyollar, finale adını yazdırdı.

İngilizler ise finale namağlup geldi; D Grubu’nda 3’te 3 yapan İngiltere, son 16 turunda Nijerya’yı penaltı atışları sonrasında saf dışı bırakırken, çeyrek finalde Kolombiya’yı 2-1, yarı finalde ise Avustralya’yı 3-1’lik skorla elemeyi başardı.

İsveç 3. oldu

9. Fifa Kadınlar Dünya Kupası’ndaki 3.’lük maçı, Avustralya’nın Brisbane kentinde oynandı. İsveç’in gollerini ilk yarıda penaltıdan Fridolina Rolfo ve ikinci yarıda Kosovare Asllani attı.

Bu İsveç’in Dünya Kupası’ndaki dördüncü 3’lüğü oldu. En büyük başarısı ise 2003 yılında oynadığı ancak Almanya’ya karşı kaybettiği final maçıydı. Avustralya yenilmiş olsa da, 4.’lükle şu ana kadar Dünya Kupası’nda elde ettiği en iyi sonucu aldı.

Paylaşın

İngiltere İle Türkiye Arasında “Yasa Dışı Göçü Yavaşlatma” Anlaşması

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın ülkeye gelen yasa dışı göçü azaltma sözü verdiği bir dönemde, İngiltere ile Türkiye arasında ülkeye yasa dışı göçün yavaşlatılması amacıyla iki ülke arasında yeni bir anlaşma imzalandığı duyuruldu.

Haber Merkezi / İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, “Yakın bir dost ve müttefik olan Türkiye ile ortaklığımız, güvenlik güçlerinin bu uluslararası sorun üzerinde birlikte çalışmasını ve küçük tekne tedarik zinciri sorununu çözmesini sağlayacak” dedi.

Göç Bakanı Robert Jenrick de açıklamasında anlaşmaya dair ayrıntıları paylaştı. Jenrick, “İnsan kaçakçılığı çetelerini dağıtmak ve küçük tekne geçişlerini sağlayan malzemelerin imalatı ile tedarikini engellemek için istihbarat, insan kaynağı ve teknolojiyi yoğun şekilde paylaşacağız” dedi.

Anlaşma İngiltere Göç Bakanı Jenrick’in geçen ay Türkiye’ye düzenlediği ziyaretin ardından geldi. Jenrick, ziyareti sırasında Türkiye-Bulgaristan Sınır Kontrol Noktası’na da gitmişti.

Anlaşmanın, insan kaçakçılığı şebekelerinin çökertilmesi ve tekne ticaretinin engellenmesi amacıyla kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesini kapsadığı açıklandı. Anlaşma kapsamında söz konusu işbirliğinin güçlendirilmesi için Türkiye’de Emniyet Müdürülüğü bünyesinde yeni bir operasyonel birimin oluşturulması da öngörülüyor.

İngiltere hükümetinin açıklamasında, anlaşma sayesinde gümrük verilerinin, istihbaratın ve bilgilerin daha hızlı paylaşılacağı ifade edildi.

İngiltere’deki Muhafazakar Parti hükümeti, muhalefetteki İşçi Partisi tarafından göçmen politikaları konusunda çok sert bir şekilde eleştiriliyor ve muhtemelen gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde yasadışı göç, en ciddi tartışmalardan biri olacağa benziyor.

Hükümetin sığınmacıları tartışmalı bir şekilde Bibby Stockholm adlı dev gemiye taşıma planları, hukuki itirazlar ve yasal engellerle karşı karşıya. Güneyde Portland Limanı’na demirli gemiye gecikmeli olarak Pazartesi günü yerleştirilmesi planlanan ilk 50 kişilik gruptan yalnızca 15 kişinin sevki yapılabildi.

Daha önce Telegraph, insan kaçakçılarının kullandığı teknelerin yaklaşık yüzde 90’ının Türkiye’de üretildiğini öne sürdü. Haberde, Türkiye’de kaçak üretilen teknelere Çin’den getirtilen motorların takıldığı, daha sonra da bunların depolanması için Bulgaristan üzerinden Almanya’ya gönderildiği savunuldu.

İnsan kaçakçılarının daha sonra bu tekneleri Almanya’dan Fransa’ya götürdüğü, buradan da Manş Denizi’ni geçerek BK’ye girdiği yazıldı. Gazete, söz konusu iddiaların kaynağını paylaşmadı. Telegraph, bu teknelere el konması için Almanya’yla bir anlaşma imzalanmasının da planlandığını aktardı.

Haberde, bu yılın başından beri Türkiye’den yola çıkıp Manş Denizi’ni geçerek Britanya topraklarına yasadışı şekilde giren göçmen sayısının en az 1300’e ulaştığı aktarıldı. Gazete, bunun geçen yıla kıyasla 10 kattan fazla artışa denk geldiğini ve BK’nin söz konusu düzensiz göçmenlerin sınır dışı işlemlerinin hızlandırılması için de Türkiye’yle ayrı bir anlaşma üzerinde çalıştığını yazdı.

Paylaşın

İngiltere’den Türkiye Merkezli İki Şirkete “Rusya” Yaptırımı

İngiltere, Rusya’nın askeri teçhizata erişimini engellemek için 25 şirket ve bireye yeni yaptırım uygulayacağını duyurdu. Türkiye merkezli mikroelektronik ithalatçısı Azu International ve Turkik Union yaptırım listesinde yer aldı.

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bugünkü dönüm noktası niteliğindeki yaptırımlar, Rusya’nın cephaneliğini daha da azaltacak ve Putin’in halihazırda zor durumda olan savunma sanayisine arka çıkacak tedarik zinciri ağını kapatacak” ifadelerini kullandı.

Bakan Cleverly, açıklamasının devamında, Türkiye merkezli iki şirketin Rusya’nın Ukrayna’daki askeri faaliyetleri için elzem olan mikroelektronikleri bu ülkeye ihraç etmede rol oynadığını söyledi.

Açıklanan son yaptırımların Ukrayna savaşının başlamasından bu yana bin 600’den fazla şahıs ve şirkete yaptırım uygulayan İngiliz hükümetinin askeri teçhizat tedarikçisi üçüncü ülkelere yönelik en büyük yaptırımları olduğu belirtiliyor.

Söz konusu yaptırımlara maruz kalanların İngiltere’deki varlıkları dondurulmasının yanı sıra, İngiliz kurumlarının yaptırım listesinde yer alanlara tröst hizmeti vermesi de yasaklanıyor.

İngiltere, Avrupa Birliği (AB) ve ABD, Ukrayna’yı işgalinden bu yana Rusya’ya çeşitli yaptırımlar uyguluyor. Yaptırımlar, Rusya’nın askeri teçhizata erişimini kısıtlamayı ve Rusya’nın savunmasını zayıflatmayı hedefliyor.

Ancak teçhizat, Batı ülkelerinden önemli askeri ürünler Çin, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil çeşitli ülkeler aracılığıyla Rusya’ya ulaşmaya devam ediyor.

Türkiye merkezli şirketler

İngiltere’nin yaptırım uygulayacağını duyurduğu Azu International, Aralık ayında bir Reuters araştırmasına konu olmuştu. Araştırmaya göre Mart 2022’de kurulan şirket, bir hafta içinde ABD yapımı bilgisayar parçalarını Rusya’ya göndermeye başladı.

Rus gümrük kayıtlarının incelendiği araştırmada şirket faaliyetlerinin kısa sürede hız kazandığı belirtiliyor. Tam bu sıralarda ABD ve AB, Rusya’ya teknolojik ürün satışlarını kısıtlamıştı.

Birçok teknoloji şirketi Moskova ile tüm anlaşmalarını askıya almıştı. Azu International’ın 7 ay boyunca, ABD tarafından üretilen çipler dahil Rusya’ya en az 20 milyon dolar değerinde ürün ihraç ettiği düşünülüyor.

Reuters’a göre şirketin kurucu ortaklarından Göktürk Agvaz, Almanya’da Smart Impex GmbH adlı bilişim ürünleri satan bir başka şirketi de yönetiyor. Rus gümrük kayıtlarına göre Alman şirket, Ukrayna işgalinden önce Moskovalı bir müşteriye ABD yapımı ürünler ihraç ediyordu.

Bu müşteri yakın zamanda Azu International’dan da mal satın aldı. Aralık ayında Reuters’a konuşan Agvaz, Smart Impex’in yaptırımlara uymak için Rusya’ya ihracatı durdurduğunu, ancak yaptırımları uygulamayan Türkiye’ye satış yaptığını söyledi.

Agvaz, “Rusya’ya ihraç edemiyoruz, o yüzden sadece Türkiye’ye satış yapıyoruz” dedi. Azu International’ın Rusya’ya satışları sorulduğunda ise Agvaz, “Bu bizim ticari sırrımız” yanıtını verdi.

Putin 30’dan fazla ülke ile vergi anlaşmasını askıya aldı

Öte yandan Putin, Rusya’nın “dost olmayan” olarak sınıflandırdığı 30’dan fazla ülke ile vergi anlaşmalarını askıya aldı. İlgili karar, Salı günü Rus hukuk portalında yayınlandı. Karardan, Amerika Birleşik Devletleri ile Almanya ve İsviçre’nin de aralarında olduğu bazı Avrupa ülkeleri ile Rusya arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları etkileniyor.

Moskova’dan yapılan açıklamada, “Rusya Federasyonu’nun yasal ekonomik ve diğer çıkarlarına aykırı eylemler yapıldığı” gerekçesiyle ilgili ülkelerle yapılan vergi anlaşmalarının askıya alındığı ifade edildi. Putin, hükümete ilgili yasa tasarısını hazırlama ve parlamentoya sunma talimatı verdi.

Moskova ile Batı arasındaki ilişkiler, Rusya’nın komşusu Ukrayna’ya geçen yılın Şubat ayında saldırması ile bozuldu. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği savaş nedeniyle Rusya’ya ağır ekonomik yaptırımlar uyguluyor. Rusya, kendisine yaptırım uygulayan ülkeleri “dost olmayan ülkeler” kategorisine aldığını duyurmuştu.

Paylaşın

İngiltere’den Tarihi Karar: Ezidi Soykırımı’nı Resmen Tanıdı

İngiltere, Ezidi Soykırımı’nı tanıdığını açıkladı. İngiltere’nin Ezidi Soykırımı’ndan önce Yahudi Soykırımı’nı, Ruanda Soykırımı’nı, Kamboçya Soykırımı’nı ve Srebrenitsa Soykırımı’nı tanıdığı da açıklamanın devamında yer aldı.

Şu ana dek Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) yanı sıra ABD, Fransa, Kanada, Avustralya, İskoçya, İrlanda, Ermenistan, Portekiz, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un da aralarında olduğu çok sayıda ülke Ezidi Soykırımı’nı tanıdı.

İngiltere, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) 3 Ağustos 2014 tarihinde yaptığı Ezidi Soykırımı’nı resmen tanıdı.

Ezidi Soykırımı’nın 9’uncu yıldönümü öncesinde İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, “İngiltere bugün resmen, Êzidî halkına 2014’te IŞİD tarafından soykırım eylemi gerçekleştirildiğini tanımıştır” ifadeleri kullanıldı.

Ortadoğu’dan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Ahmad, duyuruyu IŞİD’in Êzidî halkına karşı işlediği zulmün dokuzuncu yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikler öncesinde yaptı.

Ezidi halkının dokuz yıl önce IŞİD’in elinde çok büyük acılar çektiğini ve bunun yansımalarının bugüne kadar hissedildiğini söyleyen Ahmad, “Adalet ve hesap verebilirlik, hayatları mahvolanlar için kilit önemde” dedi.

Ezidi halkına karşı soykırım eylemi gerçekleştirildiğini tanıma yönünde tarihi bir karar aldıklarına vurgu yapan Ahmad sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kararlılık, yalnızca onların alacakları tazminatı almalarını ve anlamlı adalete erişebilmelerini sağlama taahhüdümüzü güçlendiriyor. Birleşik Krallık, terörizminden etkilenen toplulukları yeniden inşa etmek ve onun zehirli propagandasına karşı küresel çabalara öncülük etmek de dahil olmak üzere, IŞİD’in kökünün kazınmasında öncü bir rol oynamaya devam edecek.”

Açıklamada kararın Almanya Federal Adalet Divanı’nın bu yılın başlarında eski bir IŞİD’linin Irak’ta işlenen soykırım eylemleri ve insanlığa karşı suçlardan suçlu bulmasının ardından verildiği hatırlatıldı.

İngiltere’nin Ezidi Soykırımı’ndan önce Yahudi Soykırımı’nı, Ruanda Soykırımı’nı, Kamboçya Soykırımı’nı ve Srebrenitsa Soykırımı’nı tanıdığı da açıklamanın devamında yer aldı.

Irak’ın başkenti Bağdat’ta yapılacak anma töreninde, İngiltere’nin Irak Büyükelçisi Stephen​​​​​​​ Hitchen’ın ülkesinin soykırımı tanıdığını açıklayacağı duyuruldu.

Ezidi Soykırımı’nı tanıyan ülkeler

Şu ana dek Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) yanı sıra ABD, Fransa, Kanada, Avustralya, İskoçya, İrlanda, Ermenistan, Portekiz, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un da aralarında olduğu çok sayıda ülke Ezidi Soykırımı’nı tanıdı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Güvenlik Garantisi; Rusya Ve İran’dan Tepki

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Japonya, Fransa, Kanada, İtalya ve İngiltere’den oluşan G7, Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik garantileri öngören bir ortak deklarasyon yayınladı.

Haber Merkezi / Deklarasyona Rusya ve İran’dan tepki geldi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyururken, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı.

G7 deklarasyonunda, “Her birimiz, Ukrayna ile uzun vadeli güvenlik taahhütleri üzerinde çalışacağız” denilerek Ukrayna’nın NATO müttefikleriyle ihtiyaçları konusunda ikili görüşmeler yürütmesinin önü açıldı.

Bunlar arasında kara, hava ve deniz alanlarında güvenlik yardımı ve modern askeri teçhizat sağlanması, hava savunması, topçu ve uzun menzilli silahlar, zırhlı araçlar ve hava muharebesi gibi diğer temel yeteneklerin arttırılması yer aldı.

Ayrıca Ukrayna’nın endüstriyel altyapısının kalkınmasına destek, Ukrayna güçlerinin eğitimi ve eğitim tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve işbirliği, siber savunma, güvenlik, güçlenme girişimleri, hibrid tehditlerle mücadele, yeniden yapılandırma ve ayağa kaldırma çalışmalarıyla Ukrayna’nın ekonomik istikrarını ve dayanıklılığını arttırma, Ukrayna ekonomisinin refahını ve enerji güvenliğini sağlayacak koşulları oluşturma yer alıyor.

Rusya’nın açtığı savaştan kaynaklanan ihtiyaçları karşılayacak teknik ve mali desteğin sağlanması, Kiev’in Avrupa-Atlantik hedeflerine ulaşması için gerekli yönetim reformlarının etkili şekilde uygulanmasını sağlamak için destek sözü de verildi.

Metinde, “Gelecekte Rusya tarafından düzenlenecek bir silahlı saldırıda derhal Ukrayna ile görüşülerek uygun adımlar belirlenecek” denildi. Ayrıca deklarasyonda Rusya’ya ekonomik ve diğer yaptırımların uygulanması ve Ukrayna ile BM Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi çerçevesinde kendini savunma hakkını kullanırken doğacak ihtiyaçları için görüşmeler yapılması yer aldı.

Bu kapsamda, “Ukrayna ile topraklarını bir kez daha savunma zorunda kalması durumunda güvenlik garantileri ve düzenlemeleri paketi üzerinde çalışacağız” denildi. Bunlara ek olarak Rusya’dan yaptırımlar ve ihracat kısıtlamalarıyla hesap sorulmaya devam edeceği belirtildi, savaş suçlularının ve Ukrayna’ya karşı işlenen hassas sivil altyapıya saldırı gibi uluslararası suçların hesabının sorulmaya devam edeceği kaydedildi.

“Savaş suçları cezasız kalamaz” denilen deklarasyonda “Sorumluların uluslararası hukuka uygun şekilde cezalandırılmasına olan bağlılığımızı yineliyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mekanizmaların çalışmalarına desteği sürdüreceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Öte yandan Rusya’nın Ukrayna’da neden olduğu zararı karşılayıncaya kadar mal varlıkları üstündeki kısıtlamaların süreceği belirtildi. Rus saldırganlığının neden olduğu zarar, kayıp veya yaralanmaların tazminine yönelik uluslararası bir mekanizmanın kurulması gereğine vurgu yapılan açıklamada uygun mekanizmaların geliştirilmesi için çalışılacağı belirtildi.

Ukrayna’dan beklentiler

Deklarasyonda Ukrayna’dan beklentiler de yer aldı.

Bunlar, “Ortakların güvenliğine pozitif katkı sağlamak ve ortakların desteğiyle şeffaflıkla hesapverirlik ölçütlerini güçlendirmek, ordunun demokratik sivil kontrolunu güçlendirmek ve Ukrayna’nın savunma kurumları ve sanayisinde verimliliği ve şeffaflığı arttıracak savunma reformları ve modernizasyonda ilerleme sağlamak” olarak sıralandı.

Metinde “Bu çaba, Ukrayna gelecekte Avrupa-Atlantik topluluğuna üyelik yolunda ilerlemeye devam ederken ileriye götürülecektir” denildi.

“Rusya’nın güvenliği ihlal ediliyor”

Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyurdu. Peskov, “Ukrayna’ya güvenlik garantileri vererek Rusya’nın güvenliğini ihlal etmiş oluyorlar” dedi. Batı’nın “bilgelik göstereceğine” dair umutlarını koruduklarını belirten Peskov, bunun olmaması halinde Avrupa ülkelerinin “çok uzun yıllar boyunca daha da tehlikeli” hale geleceğini söyledi.

“Silah şirketleri ceplerini dolduruyor”

G7 ülkelerine bir tepki de İran’dan geldi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı. Batılı ülkelerin “Ukrayna halkını cepheye sürerek Amerikan silah şirketlerinin ceplerini doldurduğunu” belirten Hamaney, Batı ülkelerinin “yağmacı” ve “sömürgeci” güdülerinin Ukraynalıları savaşmaya ve Batı silah üretim ve satış şirketlerinin çıkarlarına hizmet için ölmeye ittiğini ileri sürdü.

“Güvenlik zaferiyle dönüyoruz”

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise deklarasyonu ülkesi açısından “anlamlı bir güvenlik zaferi” olarak niteledi. Zelenskiy, “Ukrayna delegasyonu evine Ukrayna için, ülkemiz için, halkımız için, çocuklarımız için anlamlı bir güvenlik zaferi götürüyor” ifadelerini kullandı.

“Varlığımızı sürdüreceğiz”

ABD Başkanı Joe Biden da G7 deklarasyonuyla ilgili olarak, “Bunun, Ukrayna’ya olan bağlılığımızı ifade eden güçlü bir açıklama olduğunu düşünüyorum. (Ukrayna) bugün özgürlüğünü savunurken geleceğini de yeniden kuruyor. Ne kadar sürerse sürsün yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Batılı ülkeler şimdiye kadar Ukrayna kara kuvvetlerini modern silahlarla teçhizatlandırmış ancak Rusya ile savaş halindeki ülkeye savaş jeti ya da savaş gemisi tedariğinde bulunmamıştı.

Paylaşın

Guardian Duyurdu: İngiltere, Göçmenleri Durdurması İçin Türkiye’ye Ödeme Yaptı

Birleşik Krallık merkezli The Guardian Gazetesi, Londra yönetiminin düzensiz göçmenlerin geçişini engellemesi için  Türkiye’ye fon verdiği iddia etti. Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye aktarılan ödemenin resmi kalkınma yardımı bütçesinden harcandığı ve İstihbarat Direktörlüğü’ne bağlı Uluslararası Operasyonlar ofisi aracılığıyla ödemenin yapıldığı belirtildi.

Polise yapılan ödemenin dışında, Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın Haziran 2022’de İran sınırında görev yapan emniyet güçlerine 9 araç teslim ettiği bilgisi de haberde yer aldı. Araçlar, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği tarafından Van Valiliği’ne resmi törenle verilmişti.

Guardian’a konuşan Uluslararası Operasyonlar biriminden bir kaynak, Türkiye’nin son 2-3 yılda Birleşik Krallık hükümeti için öneminin arttığını ve artık sınır güvenliği için stratejik önem taşıdığını söyledi.

Birleşik Krallık hükümetinin, Türk sınır güçlerine düzensiz göçmenlerin geçişini engellemeleri için 3 milyon sterlin (87 milyon 384 bin lira) fon verdiği iddia edildi.

Guardian’ın bilgi edinme hakkın yasası çerçevesinde elde ettiği resmi belgelere göre, 2019’dan bu yana Londra yönetimininin Türkiye’ye yaptığı ödeme miktarı düzenli olarak artış gösterdi.

2019’da Türk polisi ve sahil güvenlik birimlerinin sınır güvenliği eğitimi için 14 bin sterlin (407 bin lira) ödeyen Birleşik Krallık makamları, 2021-2022’de eğitim ve ekipman desteği için 425 bin sterlinlik (12 milyon 374 bin lira) fon sağladı.

Bu rakamın bu yıl, göçmenlerin geri dönüşü ve entregrasyonu masraflarını da içerek şekilde 3 milyon sterline yükseltildiği ifade edildi.

Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye aktarılan ödemenin resmi kalkınma yardımı bütçesinden harcandığı ve İstihbarat Direktörlüğü’ne bağlı Uluslararası Operasyonlar ofisi aracılığıyla ödemenin yapıldığı belirtildi.

Polise yapılan ödemenin dışında, Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın Haziran 2022’de İran sınırında görev yapan emniyet güçlerine 9 araç teslim ettiği bilgisi de haberde yer aldı. Araçlar, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği tarafından Van Valiliği’ne resmi törenle verilmişti.

Guardian’a konuşan Uluslararası Operasyonlar biriminden bir kaynak, Türkiye’nin son 2-3 yılda Birleşik Krallık hükümeti için öneminin arttığını ve artık sınır güvenliği için stratejik önem taşıdığını söyledi.

Kaynak, “Yerel yetkililere uzmanlığımızı sunuyor ve yasadışı göçmenlerle kaçakçıların birlikte hareket ettiğini düşündüğümüz rotaları kanıtlarıyla birlikte gösteriyoruz. Biz onlara, ‘Bu kaçakçıların ve yasadışı göçmenlerin Birleşik Krallık’a gelmek için kullandıkları rota, durdurmak için daha fazlasını yapmamız gerekir” diyoruz. Türk hükümeti de bize, ‘Bunu yapabilmek için şunlara ihtiyacımız var’ diyor. Biz de fonluyoruz” diye konuştu.

Kaynak ayrıca, “Yerel güçlere herhangi bir hedef koyma eğiliminde değiliz ancak onlara, ‘X bölgesinde sınır güvenliğini artırmaya ihtiyacımız var’ dediğimizde Türkiye, ‘Sınırdaki güvenlik güçlerini artırmak için Y’ye ihtiyacımız var’ diye yanıt verebiliyor. Biz de bunu yapmaları için yardımcı oluyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu hükümet pis işlerini yapması için başkalarını fonluyor”

Göçmen hakları kurumu JCWI’in kampanya direktörü Mary Atkinson konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye-İran sınırı, Fransa sınırı veya Belçika sınırında, bu hükümet pis işlerini yapmasını için el altından başkalarını fonluyor. Aynı zamanda, buraya ulaşabilen az sayıda kişi için de yabancı düşmanı söyleminin dozunu artırıyor” diye konuştu.

Guardian’ın haberinde geçen yıl Türkiye-İran sınırında 238 bin 448 göçmeninin geri gönderildiği bilgisi paylaşıldı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Zengin Türklerin, Londra’daki Elit Muhitlerde Ev Satın Alımı Arttı

The Times’a göre zengin Türklerin Londra’daki elit muhitlerde ev satın almalarında bu yıl artış yaşanıyor. The Times’ın haberinde, isim verilmeden Londra’da bazı Türk zenginlerine son olarak yapılan on milyonlarca sterlinlik emlak satışlarından örnekler de verildi.

Gazeteye konuşan emlak şirketi Blue Book’un kurucusu Lindsay Cuthill Türk zenginlerin özellikle seçimlerin yapıldığı dönemlerde Londra’nın pahalı muhitlerinden nakitle emlak satın aldığını ifade ederek “İstikrarsızlık genellikle finansal olarak hızlı düşünmeyi teşvik ediyor” dedi.

Birleşik Krallık merkezli The Times gazetesinin haberine göre zengin Türklerin Londra’daki elit muhitlerde ev satın almalarında bu yıl artış yaşanıyor.

Gazeteye konuşan bir emlak şirketi yöneticisi Becky Fatemi “Londra’da tipik olarak Ortadoğu, Asya ve ABD’li yatırımcıları görüyoruz ama bu yıl bir ulus alışılmadık derecede aktif olarak öne çıkıyor: Türkiye’den alıcılar…” dedi.

The Times’a göre Londra’nın kuzeyi ve güneydoğusunda on yıllardır gelişen Türk, Kürt ve Kıbrıslı topluluklarına son iki-üç yılda, “servetlerini yatıracakları istikrarlı bir yer arayan İstanbul’un paralı seçkinleri” de katıldı.

Gazeteye konuşan emlak şirketi Black Brick’ın kurucusu Camilla Dell, TL’deki değer kaybı nedeniyle bazı Türklerin Londra’da sadece ev kiralamaya gücünün yettiğini ancak zenginlerin paralarını ülke dışına çıkarmaya hevesli olduğunu söyledi. Dell “Birçok Türk Erdoğan ne kadar uzun süre iktidarda kalırsa ülke ekonomisinin o kadar kötüye gideceğinden korkuyor. Onun bu durumu tersine çevirebileceğine ilişkin umutlarını kaybettiler” dedi.

Zengin Türklerin Londra’da genellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Güneydoğu Asya ve son zamanlarda Rusya’dan alıcıların tercih ettiği prestijli semtlere rağbet ettiği belirtilen haberde “Geçen yıl Knightsbridge, Mayfair, South Kensington ve Belgravia’daki en büyük emlak anlaşmalarından bazılarının arkasında Türk girişimciler vardı” ifadelerine yer verildi.

Hepsiburada’nın kurucusu Hanzade Doğan Boyner’in Belgravia’da geçen yaz 27 milyon sterline altı yatak odalı Viktorya tarzı bir malikane satın aldığı da kaydedilen haberde, isim verilmeden Londra’da bazı Türk zenginlerine son olarak yapılan on milyonlarca sterlinlik emlak satışlarından örnekler de verildi.

Gazeteye konuşan emlak şirketi Blue Book’un kurucusu Lindsay Cuthill Türk zenginlerin özellikle seçimlerin yapıldığı dönemlerde Londra’nın pahalı muhitlerinden nakitle emlak satın aldığını ifade ederek “İstikrarsızlık genellikle finansal olarak hızlı düşünmeyi teşvik ediyor” dedi.

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Tam Destek; Rusya’ya Yeni Yaptırımlar

Japonya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada’dan oluşan G7’nin liderleri Japonya’nın Hiroşima kentinde yapılan zirvede, küresel siyasi meseleleri ele aldılar.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de davet edildiği zirvenin gündem maddeleri arasında Ukrayna Savaşı, Moskova’ya yönelik yaklaşımlar, Çin’in nüfuz iddialarına Batı’nın vereceği tepki ve küresel ekonomik konular oldu.

G7 Zirvesi’nde liderler Ukrayna’ya “gerektiği sürece tam destek” vereceklerini belirtirken, ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya ABD yapımı F-16 savaş uçağı tedarik etme onayı verdi. G7 liderleriyle görüşen Biden’ın, Ukraynalı pilotlara yönelik ortak eğitim programlarına ABD’nin de destek verdiğini söylediği açıklandı.

Rusya’nın “savaş makinesine” darbe

G7 liderleri, Rusya’ya ve Rusya’nın saldırı savaşına destek verenlere yönelik yaptırımları artırma konusunda mutabakata varırken, Moskova’ya yönelik mevcut yaptırımlardaki boşlukların kapatılmasına da karar verildi.

Zirvede, Rusya’yı “savaşı destekleyecek teknoloji, endüstriyel ekipman ve hizmetlerden” mahrum bırakmak istendiği belirtildi. G7 liderleri Rusya’nın milyar dolarlık ham elmas ticaretine de kısıtlamalar getirilmesi yönünde irade beyan etti.

Elmas ticareti, elmas üretiminde dünyada ilk sırada bulunan Rusya’nın önemli gelir kaynaklarından. Devlete ait elmas madenciliği şirketi Alrosa’nın 2021 yılında elde ettiği gelirin yaklaşık 4 milyar euro civarında olduğu biliniyor.

Çin risklerini en aza indirmek

Zirveyi takip eden uzmanlar, ABD ile Avrupa ülkelerinin küresel ticaretteki farklı çıkarları sebebiyle Çin konusunda ortak bir duruş sergilemelerinin zor olduğunu belirtiyor.

Liderler, ekonomik bir “ayrışma” olmaması, ancak tedarik zincirleri çeşitlendirilerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’e bağımlılık risklerinin azaltılması konusunda anlaştı.

G7 ülkeleri, hızla silahlanan Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki “askerileştirme faaliyetlerine” karşı uyarıda bulunurken, Pekin’den de Rusya’ya askerlerini Ukrayna’dan bir an önce çekmesi için baskı yapmasını talep etti.

Nükleer silahsızlanmaya yönelik ilk açıklama

G7, 1945 yılında ABD’nin atom bombası saldırısıyla yerle bir olan Hiroşima’da ilk kez nükleer silahsızlanmaya ilişkin kendi deklarasyonunu yayınladı. Bildiride Çin’in hızla büyüyen nükleer cephaneliğinden duyulan endişe dile getirildi.

Ayrıca Moskova’nın Ukrayna savaşında nükleer silah kullanma tehdidini ve Belarus’ta konuşlandırılacağı duyurulan nükleer silahları “tehlikeli ve kabul edilemez” olduğu ifade edildi. G7 liderleri Kuzey Kore’ye de nükleer silahlardan tamamen vazgeçmesi çağrısında bulundu.

İklim politikaları

G7 ülkeleri, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması amacıyla, yeni araç kayıtlarında elektrikli araçların payının 2035 yılına kadar yüzde 100’e çıkarılmasını hedeflediklerini belirtti.

Ayrıca gaz sektöründe devlet destekli yatırımlara belirli koşullar altında ve Rus kaynaklarına bağımlılığı sona erdirmek için “geçici bir önlem olarak” izin verilebileceği belirtildi. Ancak G7’nin iklim politikasındaki genel hedefin “en geç 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak” olarak kaldığı vurgulandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın