Gelecek Ve DEVA Partisi Birleşecek Mi? Davutoğlu’ndan Açıklama

DEVA Partisi ile birleşme görüşmelerine ilişkin konuşan Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, “DEVA şu veya bu modelde birleşmeye daha henüz hazır değil” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu ‘Yeni Bir Sabah’ programına konuk oldu. DEVA Partisi ile birleşip birleşmeyeceklerine dair soruları yanıtlayan Ahmet Davutoğlu şunları söyledi:

“Biz birleşelim diye teklif götürdüm. Gelecek Partisi olarak kalırsa isim Babacan başkan olsun, DEVA Partisi kalırsa isim Davutoğlu genel başkan olsun dedim. DEVA ile birleşmekse birleşmek, Saadet ile de grup kurmak dedik. DEVA ile birleşemedik Saadet ile grup kurduk. İsmimizden de fedakarlık ettik mesele de değil.

Sayın Babacan’a dün gece de söyledim grup meselesi de kabulümüz de ama şu anda bizim Saadet Partisi’yle zaten yürüyen bir grubumuz var ve gayet de iyi yürüyor. Bir yıl sonunda yeniden değerlendireceğiz dedik. Ben bu konu da şey ilkelere uyarım, usulüne uyarım. Sayın Babacan’la görüşmeden Sayın Karamollaoğlu’yla görüştüm ve Sayın Karamollaoğlu’na dedim ki biz sizinle bir yıllık bir şey yapmıştık, taahhütte bulunmuştuk.

Başbakanlık yapmış, seçimi kazanmışım. 6 ay sonra ülkede çift başlılık olmasın, AK Parti bölünmesin diye hiçbir şeyi talep etmeden bırakmışım, fedakarlık yapmışım. Şu anda düşündüğümde belki de hata yapmışım. Belki de değil. Mücadele ettim. Hiç mücadeleden geri kalmadım. Belki şu anda olsam bırakmazdım böyle gideceklerini bilseydim bırakmazdım. Ülkede bir çift başlılık olmasın diye fedakarlık yaptım.

Kitleler bizi hala eski Başbakanları, eski ekonomi bakanları olarak görüyor, biliyor ve seviyorlar. Siyasette küstük gitmez. AK Parti kitlelerinin gözü kulağı bizde çünkü biz burada iyi bir muhalefet, yapıcı bir muhalefet sergilersek CHP muhalefetinden daha etkili olduğumuz görüldü Saadet’le çünkü çünkü içeriden konuşuyoruz.

Bizim pozisyonumuz birleşmeye dahil her opsiyona evet diyoruz. Her opsiyona. Yeter ki mecliste AK Parti-CHP kutuplaşmasının karşısında bir yani ortada bir merkez sağ ihtiyacı karşılasın. Sayın Babacan tabii saygı duyarım kurulları var istişare edecek. O kurullar da yaptığı istişarede birleşme değil de grup kurma üzerine duralım dedi. Ben de grup kurma konusunu zaten bizim grubumuz var şu anda Saadet’le konuşuruz. DEVA şu veya bu modelde birleşmeye daha henüz hazır değil.”

Paylaşın

Gelecek Ve DEVA Partisi’nin Birleşme Görüşmelerinde Yeni Aşamaya Geçildi

Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nin birleşme görüşmelerinde yeni aşamaya geçildi. Gelecek ve DEVA Partisi, 14 Mayıs 2023 seçimleri sonrası, Meclis’te ortak grup kurmak için görüşmeler yürütmüş, ancak görüşmeler sonuçsuz kalmıştı.

İki parti arasındaki birleşme görüşmelerinin ekim ayında yapılması planlanan olağan DEVA Partisi konseri öncesinde tamamlanması planlanıyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Ahmet Davutoğlu’nun liderliğindeki Gelecek Partisi ile Ali Babacan’ın Genel Başkanlığı’nı yürüttüğü DEVA Partisi’nin birleşme görüşmelerinde yeni aşamaya geçildi. Yaz ayları boyuncu “heyetler” düzeyinde yürütülen görüşmeler liderler düzeyine taşındı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, partisinin yetkili kurullarından Perşembe günü aldığı yetkinin ardından, Babacan’la bir araya geldi. Yaklaşık 4 saat süren görüşmenin ardından iki genel başkan, “birleşme görüşmelerinin sürdürülmesi” konusunda görüş birliğine vardı.

14 Mayıs 2023 seçimlerinen sonra, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi Meclis’te ortak grup kurmak için görüşmeler yürütmüş, ancak grup görüşmeleri sonuçsuz kalmıştı.

Bunun üzerine Gelecek Partisi, Saadet Partisi çatısı altında Meclis’te grup kurdu. DEVA Partisi ise 3 Milletvekili bulunan Demokrat Parti (DP) ile grup kurma arayışı başlatmış ancak DP yönetiminin mesafeli durması üzerine, bu girişim de sonuçsuz kalmıştı.

Gelecek Partisi ile birleşmek için görüşme trafiği yürütüldüğünü, geçtiğimiz haftalarda DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan katıldığı televizyon programında kamuoyuna açıkladı. Ancak Gelecek Partisi içinden bazı parti yöneticileri ve milletvekilleri, birleşmeye mesafeliydi.

Gelecek Partisi içinde birleşme konusunda yaşanan tartışmaları da dikkate alan Davutoğlu, birleşme ve yeni işbirliği arayışlarına ilişkin yol haritasını netleştirmek üzere Parti Yönetim Kurulu’nu Perşembe günü topladı.

Gelecek Partisi Parti Yönetim Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, siyasetin AKP ile CHP arasındaki “düşmanlaştırılmış iki kutup” arasında seyrettiği savunularak, “özgürlükçü-vatanperver-milli-muhafazakâr-demokrat” güçlü bir alternatife gereksinim olduğu vurgulandı.

Siyasi kulislerde Davutoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının önceden ilan edilmesi istediği iddiaları konuşuluyordu. Açıklamada bu iddialara ise, “Esasen siyasi ahlak ilkeleri dolayısıyla bugün siyasetçilerin hayali ile yaşadığı makamları terk etmiş biri olarak bugün de herhangi bir makam beklentisi yoktur” ifadelerine yer verildi. Mevcut cumhurbaşkanının halen görevinin başında olduğu ve yakın gelecekte seçim görülmediği vurgulandı.

Açıklamada, DEVA Partisi ile birleşme görüşmelerine özel vurgu yapılmadı, ancak Meclis’te, “özgürlükçü vatanperver, milli, muhafazakar demokrat” alternatif gruba gereksinim olduğu belirtildi:

“Özellikle TBMM’nde yer almakla birlikte tek başına grubu bulunmayan ve iktidar blokunda yer almayan bütün partileri ve bağımsız milletvekillerini ülkeyi kutuplaşma kıskacından çıkaracak ve siyasete hareket ve özgünlük katacak böylesi bir girişimi yeni yasama yılından önce ciddiyetle ele almaya ve katkıda bulunmaya çağırıyoruz. Böyle bir ittifak grubu oluştuktan sonra bu girişim TBMM dışındaki diğer partilerin desteğine ve katılımına açık olmalıdır.”

Parti yönetimi, Davutoğlu’na, bu hedef doğrultusunda görüşmeler yürütme yetkisi verdi. Açıklamada, “İktidar mensupları dahil hiç kimseye ve hiçbir siyasi gruba karşı ön yargımız ve ön şartımız yoktur. Gün egoların değil, akılların devreye sokulması günüdür. Gün geçmiş hesapların değil gelecek tahayyüllerinin konuşulması günüdür” ifadelerine yer verildi.

Görüşmelere devam kararı

Bu gelişmeler yaşanırken, Ali Babacan da Davutoğlu’ndan randevu istedi. Davutoğlu ise partisinin yetkili kurullarından, birleşme görüşmelerini yürütmek için yetki aldıktan sonra Babacan’a olumlu yanıt verdi ve iki isim akşam yemeğinde buluştu.

Edinilen bilgiye göre iki genel başkan, birleşme görüşmelerinin devamı konusunda görüş birliğine vardı. Her iki partiden 3’er parti yönetcisinin yer aldığı heyetler bir süredir görüşmelelerini yürütüyordu. Bu heyetler daha yetkili komisyonlar olarak belli plan dahilinde, birleşmeye ilişkin teknik hazırlığı da yapacak ve süreç liderlerin onayı doğrultusunda yürüyecek.

Birleşmenin hangi çatı altında olacağı veya yeni bir parti mi kurulacağı konusunun önümüzdeki süreçte netleşmesi bekleniyor. Ancak heyetlerarası yapılan ilk görüşmelerde, birleşmenin DEVA Partisi çatısı altında olması, birleşik partinin genel başkanının da Ali Babacan olması görüşü ağırlık kazanmıştı.

DEVA Partisi kurmayları, çatı konusunda bir sorun çıkmayacağını, Gelecek veya yeni bir parti çatısı altında da birleşmenin sağlanabileceğini, önemli olanın iki partinin “organik birleşmesi”nin sağlanması olduğunu ediyorlar.

Kulislere yansıyan bilgilere göre uzlaşma sağlanması halinde, birleşilen parti, Meclis’te Saadet Partisi grubu çatısı altında faaliyet gösterecek.

15 milletvekili olan DEVA Partisi’nin de katılımıyla Saadet Grubu 34 sandalyeye ulaşacak. Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in hayatını kaybetmesi nedeniyle Saadet grubunun devam edebilmesi için CHP’li Ali Fazıl Kasap, bu partiye katılmıştı. DEVA Partisi’nin katılımı halinde Kasap’ın da partisine dönmesi bekleniyor.

İki parti arasında uzlaşılan konulardan birisi de yeni Meclis grubunun mümkün olduğunca geniş tabana yayılması.

Bunun için de istemeleri halinde Demokrat Parti ve Yeniden Refah Partisi’ne de tüzel kişiliklerini korumaları koşuluyla, grup kapısı açık tutulacak. Bu formülle, muhalefetin temsil ve sesini daha fazla duyurması hedefleniyor.

İki parti arasındaki birleşme görüşmelerinin ekim ayında yapılması planlanan olağan DEVA Partisi konseri öncesinde tamamlanması planlanıyor.

Paylaşın

DEVA Partisi İle Gelecek Partisi Birleşecek Mı? Babacan’dan Açıklama

Gelecek Partisi ile birleşme görüşmelerine ilişkin açıklamalarda bulunan DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, “Türkiye’de çok sayıda siyasi parti var. Bütün bu çabaların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini de hep görüyoruz. Hem Meclis’te yoğun işbirliğiyle hem siyasi partilerle beraber çalışmayla yeni ve güçlü bir alternatif beraberce oluşturmanın faydalı olacağına inanıyoruz” dedi ve ekledi:

“Mesela Gelecek Partisi ile birleşme noktasında görüşme trafiğimiz var. Ya da birleşme olur, grup olur, ama bu grup orada kalmamalı, Meclis’ten başka siyasi partiden arkadaşları da dahil ederek, çok daha güçlü ve yeni bir grup oluşur mu diye bakıyoruz. Farklı farklı yerlerde merkez sağ arayışında olan insanlar var; biz onlarla da irtibattayız. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. Bu ülkeyi seven, bu vatanı seven, bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, Cumhuriyetimizin değerlerine inanan insanların daha yakın, bir arada olması lazım.”

Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu olan Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, grup kurma ve parti birleşme çalışmalarıyla ilgili açıklamalar yaptı. Ali Babacan’ın açıklamaları şöyle:

“Bizim bir grup kurma hedefimiz var ve gayretimiz var. Ancak şunu da görmek gerekiyor. Türkiye’de toplumsal dinamiklere baktığımızda, son seçimden sonra da gittikçe yoğunlaşan hareketlenmeler var. Birincisi, zamanında AK Parti’ye gönül vermiş, destek vermiş, artık sayın Erdoğan ve AK Parti’den memnun olmayan, dindar ve muhafazakar milyonlarca vatandaşımız var. Bir başka önemli dinamik, zamanında rahmetli Menderes ve Özal’ın dönemlerini hayırla yad eden, acaba merkez sağda o günlerdeki gibi yeni bir hareketlenme olur mu diye takip eden milyonlarca vatandaşımız var.

Yine Türkiye’deki mevcut siyasi düzenin tamamını reddeden yepyeni arayışlar içinde olan milyonlarca gencimiz var. Biz diyoruz ki ister AK Parti’den memnun olmayan milyonlarca dindar vatandaşımız ister merkez sağda rahmetli Menderes ve Özal dönemini hayırla yad eden, merkez sağda arayış içinde olan seçmenimiz ve gençlerimiz için artık bundan sonraki süreçte doğru adresin DEVA Partisi olduğunu hep söylüyoruz.

“Yeni ve güçlü bir alternatif…”

Şunu da biliyoruz ki şu anda Türkiye’de çok sayıda siyasi parti var. Bütün bu çabaların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini de hep görüyoruz. Hem Meclis’te yoğun işbirliğiyle hem siyasi partilerle beraber çalışmayla yeni ve güçlü bir alternatif beraberce oluşturmanın faydalı olacağına inanıyoruz. Mesela Gelecek Partisi ile birleşme noktasında görüşme trafiğimiz var. Ya da birleşme olur, grup olur, ama bu grup orada kalmamalı, Meclis’ten başka siyasi partiden arkadaşları da dahil ederek, çok daha güçlü ve yeni bir grup oluşur mu diye bakıyoruz.

Farklı farklı yerlerde merkez sağ arayışında olan insanlar var; biz onlarla da irtibattayız. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. Bu ülkeyi seven, bu vatanı seven, bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, Cumhuriyetimizin değerlerine inanan insanların daha yakın, bir arada olması lazım. Şu anda Türkiye için birlik ve beraberlik zamanıdır. Diyorum ki gelin bir olalım, beraber olalım.

Hem siyasi hem de Meclis’te daha büyük bir birliktelikle bu ülkenin sorunlarını çözmek için gayret edelim. Biz DEVA Partisi olarak kadrolarımızla çalışmaya hazırız. Her şeyin çözümünde binlerce madde ile hazırız. Ancak bunların hayata geçirilmesi, vatandaşımızın ikna olması, bizi sevmesi ve desteklemesi son derece önemlidir. Bunun için de daha geniş bir işbirliğinin tam da şu anda Türkiye için önemli bir ihtiyaç olduğunu düşüyoruz, bunun için de yoğun bir gayretimiz var.”

Paylaşın

“Meclis 16 Ağustos’ta ‘Can Atalay’ İçin Toplansın” Çağrısı

TBMM’nin Can Atalay için toplanması çağrısında bulunan TİP adına konuşan Ahmet Şık, “15 Ağustos’ta Filistin özel oturumu için toplanacak Meclis. Mahmud Abbas geldiğinde Filistin’de yaşanan soykırımın, katliamın, zulmün önünü kapatacak, bunu gölgeleyecek herhangi bir tartışma açılmaması için sadece Filistin meselesinin gündem olması için 16 Ağustos’a karar kıldık Can Atalay’ın da önerisiyle” dedi ve ekledi:

“Burada tartıştığımız şey Can Atalay’ın vekil olup olmadığı değil, Türkiye’de hukuk ve demokrasi normlarının egemen olup olmayacağına dair bir tartışma. Umut ediyorum yeni yasama döneminde Can Atalay burada hem bu iktidarın rezilliklerini teşhir edecek hem de Hatay halkının sorunlarını hem Meclis hem de Türkiye’nin gündemine taşıyacak.”

Anayasa Mahkemesinin (AYM), Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin “yok hükmünde” kararının ardından muhalefet partileri, verdikleri ortak dilekçe ile TBMM Genel Kurulu’nu 16 Ağustos Cuma günü saat 14.00’te olağanüstü toplanmaya çağırdı.

Dilekçede CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Grup Başkan Vekilleri Murat Emir, Gökhan Günaydın ve Ali Mahir Başarır, DEM Parti Grup Başkan Vekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, Saadet Partisi Grup Başkan Vekilleri Selçuk Özdağ ve Bülent Kaya, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, DEVA Partisi Milletvekili İdris Şahin, Demokrat Parti Milletvekili Cemal Enginyurt ve Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca’nın da imzaları yer aldı.

Toplantı çağrısının gerekçesinde Yargıtay ile AYM arasında ihtilaf doğduğuna dikkat çekilerek AYM kararlarına rağmen Can Atalay’ın hürriyetinden mahrum bırakılmaya devam edildiği vurgulandı.

Meclis’te 15 Ağustos’ta AKP’nin çağrısıyla, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın katıldığı bir olağanüstü oturum yapılacak. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay için talep edilen olağanüstü görüşme için 16 Ağustos tarihini önermişti. Kurtulmuş ile görüşen TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise Meclisin AYM kararı doğrultusunda değil, başka bir gündemle toplanmasını uygun bulmadıklarını belirterek, şunları söylemişti: “Meclis’te temsil edilen partilerin tümüyle görüşmeler gerçekleştirildi. Takvim tartışması var. Bizim beklentimiz Mahmud Abbas’ın konuşma yapacağı 15 Ağustos’tan önce Meclis’in toplanması.”

“Çağrı metni Meclis Başkanlığına teslim edildi”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, muhalefet partilerinin temsilcileriyle birlikte Mecliste yaptığı açıklamada, “Meclis Başkanı en geç 7 gün içerisinde TBMM’yi toplantıya çağırmak zorundadır” dedi ve “Bu ayıbın Türkiye’nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Günaydın şunları dile getirdi: “Silivri’de tutularak adeta milletvekilliği gasbedilen Hatay Milletvekili Sayın Şerafettin Can Atalay’ın AYM kararı sonrası durumunun görüşülmesi ve uygun bir karar bağlanması amacıyla TBMM’yi 16 Ağustos günü saat 14.00’te toplantıya çağırmak üzere imzalarımızı ve çağrı metnimizi TBMM Başkanlığına teslim etmiş bir heyet olarak karşınızdayız.

CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, TİP ve EMEP’in temsilcilerinin genel başkan, grup başkan vekili ve milletvekili düzeyinde imzaları ile bu çağrı metni Meclis Başkanlığına teslim edilmiş bulunuyor.

AYM’nin hak ihlali kararı vermesi ve arkasından yeniden yargılama amacıyla dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesinden sonra, teammüllere ve hukuka tümüyle aykırı olarak tek imzalı şekilde Yargıtay’a gönderilen karar ve Yargıtayın yasamaya adeta parmak sallayarak, sen nasıl benim kararımı okutmazsın diyerek, AYM’yi terör örgütleriyle söz ve eylem birliğinde olmakla suçlayarak, üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına yönelik kararı maalesef 31 Ocak 2024 tarihinde TBMM’de okundu ve Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürüldüğü ilan edildi.

Tam 2 gün sonra AYM’ye verdiğimiz dilekçede TBMM’nin bu kararının yok hükmünde olduğunu ve her halükarda bunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ettik. Bu dilekçemizden yalnızca 20 gün sonra 22 Şubat 2024 tarihinde AYM, TBMM kararının yok hükmünde olduğunu tespit etti ve Yargıtay kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını ifade etti.

Anayasa’nın 153’üncü maddesi çok açık bir hükme sahip: AYM kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır, diyor. Peki 22 Şubat tarihinde verilmiş olan AYM kararının yayımlanması için neden beş buçuk ay beklendi ve TBMM’nin kapanmasından hemen sonra 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de bu karar yayımlandı? Bu bile Türkiye’nin nasıl bir adeta planlanmış hukuk kumpası ile karşı karşıya bulunduğunun çok açık bir göstergesidir.

Biz bugün AYM’nin kararı sonrasında bir kesin hükmün bulunmadığına yönelik de tespitinin neticesinde Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmediğini, 14 Mayıs’tan bu yana devam ettiğini düşünüyoruz. Hukuk bunu söylüyor. Bu çerçevede diyoruz ki 16 Ağustos tarihinde saat 14.00’te TBMM’yi lütfen çağırın ve bu görüşmeyi yapın. Bu Meclis Başkanı açısından bir takdir yetkisi değil bir bağlı yetkidir. Çünkü Meclisi tatil döneminde toplantıya çağırma yetkisi, Cumhurbaşkanı’na, Meclis Başkanı’na ve üye tam sayısının 5’te 1’i kadar milletvekiline verilmiştir. Biz çok daha fazla milletvekilinin imzasıyla bu başvuruyu yapmış bulunuyoruz. Meclis Başkanı en geç 7 gün içerisinde TBMM’yi toplantıya çağırmak zorundadır.

Bu görüşmenin sonucunda umuyor ve diliyoruz ki hukuka uygun davranılır. Bu mesele yalnızca bir milletvekilliği meselesi olmaktan çıkmış, adeta Türkiye’nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya getirilmiştir. Bu ayıbın Türkiye’nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir. Biz bu bağlamda 16 Ağustos tarihli görüşmeden Türkiye’nin anayasal düzenine ve hukuk çerçevesine uygun bir kararın çıkmasını bekliyoruz.”

Ahmet Şık ise şunları kaydetti: 15 Ağustos’ta Filistin özel oturumu için toplanacak Meclis. Mahmud Abbas geldiğinde Filistin’de yaşanan soykırımın, katliamın, zulmün önünü kapatacak, bunu gölgeleyecek herhangi bir tartışma açılmaması için sadece Filistin meselesinin gündem olması için 16 Ağustos’a karar kıldık Can Atalay’ın da önerisiyle.

Burada tartıştığımız şey Can Atalay’ın vekil olup olmadığı değil, Türkiye’de hukuk ve demokrasi normlarının egemen olup olmayacağına dair bir tartışma. Umut ediyorum yeni yasama döneminde Can Atalay burada hem bu iktidarın rezilliklerini teşhir edecek hem de Hatay halkının sorunlarını hem Meclis hem de Türkiye’nin gündemine taşıyacak.

“Anayasal suç işlendi”

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de şöyle konuştu: “Meclis’i 16 Ağustos’ta sevgili Can için toplantıya davet ediyoruz. Hem Can Atalay için hem de şu anda cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar için aslında Meclis üzerine düşen görevi yapsın diye bu daveti bir kez daha yineliyoruz. Can Atalay’ın vekilliğinin düşürüldüğü gün Meclis’teki tüm konuşmalarımızda ‘Anayasa’yı ihlal edemezsiniz, ederseniz bu bir anayasal suç olur’ dedik.

13. Ağır Ceza anayasal bir suç işledi. Yargıtay 3. Dairesi Anayasa suçu işledi. Yetmedi Meclis’te o gün Can Atalay’ın vekilliği düşürülerek, bir kez daha hiç eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Anayasal suç işlendi. Gözümüzün içine baka baka Meclis Başkanı o metni okudu, bu suçu işlemiş oldu. Şimdi bu suçu ortadan kaldırma olanağı var. 16 Ağustos’ta toplanarak bu kara lekeyi, hukuk katliamını en azından bir nebze ortadan kaldırabiliriz.”

Saadet Partili Bülent Kaya, şu değerlendirmeyi yaptı: “Saadet- Gelecek grubu olarak biz de bu antidemokratik süreçlerde demokrasiden ve hukuktan yana olduğumuzu kayda geçirmek üzere 16 Ağustos’ta TBMM’nin genel görüşme talepli olarak olağanüstü toplantıya çağrılma talebine imza attık. Anayasayı görmezden gelerek yeni bir anayasa tartışması başlatmanın da beyhude olduğunu ifade ediyorum.”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili İdris Şahin, daha önce de benzer durumlar yaşandığını ve AYM kararının bağlayıcı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin başında bu son derece açık bir şekilde yazılımış. Biz her ne kadar can çekişse de bu ülkede hala bir hukuk sisteminin var olduğuna, hukukun az da olsa işlediğine yürekten inanıyoruz. Şu an itibarıyla parlamentoya çok büyük bir yük düşüyor. Geçmişte bu uygulamalar olmasa, ilk defa bir konu önüne gelmiş olsa ve Numan Bey nasıl davranacağını bilemese anlarım ama biz geçmişte bunları yaşadık.

24. dönemde hep birlikte örneklerini gördük. Engin Alan davasında AYM’nin vermiş olduğu kararda MHP grubu nasıl bir refleks göstermişti, AYM’yi nasıl kutsamıştı. Can Atalay kararının da uygulanmaması gerektiğini söylemiştik ancak AYM kararlarına takla attırmak suretiyle bu parlamentoda Meclis Başkanı dışarıdayken Bekir Bozdağ’a okutarak Can Atalay milletvekilliği düşürülmüş gibi gösterdi. Ama yanlış hesap Ahlatlıbel’de AYM’den döndü. Biz de burada olayı sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz, hepimizin üst çatı organı olan hukuk sistemimiz, Anayasa’ya sadakat için çaba gösteriyoruz.”

Ne olmuştu?

TBMM Genel Kurulu’nda Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı okunarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin AYM’nin kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Kararda, Can Atalay ile ilgili kesin bir mahkumiyet kararı içermediği açık olan kararlara yer verilen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin yazısının, TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla, milletvekilliğinin düşmesine yönelik işlem tesis edilerek fiili (de facto) bir durum oluşturulduğu ifade edilmişti.

AYM, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ve Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” hükmetmişti.

Paylaşın

Gelecek Partisi Milletvekilleri AK Parti’ye Mi Katılacak?

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, “Gelecek Partisi milletvekilleri AK Parti’ye mi katılacak?” iddialarına ilişkin, partimizi yıpratmak istiyorlar” değerlendirmesini yaparken bazı milletvekilleri ise “Bir geçiş kolay değil ama imkansız da değil” diyor.

Gelecek Partisi’nin 10 milletvekili bulunduğunu, bir geçiş olsa da bunun toplu bir geçiş olmayacağını düşünenler ise “Gelecek Partililer hem Saadet Partisi’ne hem de grubun kurulması için vekil veren CHP’ye karşı sorumluluk taşıyor” değerlendirmesi yapıyor.

Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci’nin geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi “Gelecek Partisi milletvekilleri AK Parti’ye mi katılacak”, “Gelecek-SAADET Grubu dağılacak mı” gibi birçok soruyu beraberinde getirdi.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bu iddialarla ilgili, “AK Parti’den ihraç edildiğimizden bu yana hangi konuda bir iyileşme oldu ki bugün faklı bir tavır alınsın? Partimizi yıpratmak istiyorlar” değerlendirmesini yaparken bazı milletvekilleri ise “Bir geçiş kolay değil ama imkansız da değil” diyor.

2023 genel seçimlerinin ardından muhalefet partileri arasındaki iletişimin neredeyse sıfırlandığına dikkat çeken bir Gelecek Partisi milletvekili, “AK Parti içinden çok uzun zamandır çağrılar var. Bu çağrılar görüşmeleri de beraberinde getirdi. Bizim eleştirilerimizi, itirazlarımızı biliyorlar. Bu konularda bir öze dönüşten, bir değişimden bahsediliyor. Denildiği gibi bir değişim olursa çağrılar değerlendirilebilir” diyor.

Gelecek Partisi’nin 10 milletvekili bulunduğunu, bir geçiş olsa da bunun toplu bir geçiş olmayacağını düşünenler ise “Gelecek Partililer hem Saadet Partisi’ne hem de grubun kurulması için vekil veren CHP’ye karşı sorumluluk taşıyor. Bir milletvekilinin istifa etmesi durumunda grup düşecek. Mevcut milletvekillerinden hiçbirinin bu grubu dağıtan kişi olarak tarihe geçmek istemeyeceğini düşünüyoruz. Ama daha farklı sorunlar yaşanır, grup başka nedenlerle dağılabilir. O zaman elbette başka yerlere geçişler olabilir” değerlendirmesi yapıyor.

Paylaşın

Erdoğan İle Gelecek Partisi Arasında Kritik Temas!

Erdoğan, Gelecek Partisi Milletvekili Selim Temurci ile sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi. AK Parti kaynakları görüşmenin partiye davet olarak yorumlandığını söyledi.

AK Parti’de hala karşılığı olan isimler arasında yer alan Temurci, görüşmeyi doğrularken, görüşmenin içeriğine dair ayrıntı paylaşmadı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP listesinden seçilen Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci ile sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi.

PolitikYol’dan Altan Sancar’ın AK Parti kaynaklarından edindiği bilgilere göre, Selim Temurci ile Recep Tayyip Erdoğan bayram öncesi uzun bir görüşme yaptı. Görüşme talebinin Erdoğan cephesinden geldiği öğrenilirken, görüşmenin samimi bir ortamda geçtiği belirtildi.

Görüşmede, “AK Parti’deki kan  değişimi ihtiyacı” konusuyla birlikte “öze dönüş mümkün olabilir mi ve bunun için hangi adımlar atılabilir?” konularının konuşulduğu öğrenildi.

Selim Temurci’den açıklama

AK Parti kaynakları görüşmenin partiye davet olarak yorumlandığını söylerken Selim Temurci, görüşmeyi doğrularken, görüşmenin içeriğine dair ayrıntı paylaşmadı.

AK Parti İstanbul İl Başkanı iken ayrılıp Gelecek Partisi’nin kuruluşunda bulunan Temurci, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin boşa çıkarılmasında inisiyatif almıştı. Temurci, AK Parti’de hâlâ karşılığı olan bir isimler arasında da yer alıyor.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Bahçeli’ye Tepki: Yumuşama İklimini Engellemeyin

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarına tepki gösteren Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, “Millet sefalet içinde devlet kurumları çökmüş ve AK Parti 7 Haziran’dan çok daha vahim bir seçim neticesiyle ilk kez ülkenin ikinci partisi durumuna döşmüş” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bahçeli aynen o dönem gibi kenara çekilmek ve sebep olduğu enkazı iktidar ile ana muhalefet partisi üzerine yıkmak istiyor. böylece hem vaktinde idam sicimi fırlattığı Erdoğan’ı kaderiyle baş başa bırakmak hem de ülkenin önüne açılan yumuşama iklimi perdesini kapatmak istiyor. Sayın Bahçeli yapmayın! Etrafımızın ateş çemberiyle çevrildiği bir dönemde üstüne üstlük sizin de nümepimi olduğunuz bir ekonomik kriz yaşarken ülkede yeni ümit oluşturan bir yumuşama iklimini engellemeyin. Devletin bekasına önem veriyorsanız; bölmeyin birleştirin. Kutuplaştırmayın, kaynaştırın.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarına sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile tepki gösterdi. Davutoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Sayın Bahçeli’nin açıklamasını okuduğumda bir dejavu yaşar gibi oldum. Tarih 7 Haziran 2015 o tarihte AK Parti ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluğunu kaybetti. O gece ülkede karamsar bir hava hakim olurken puslu havaları seven mihraklar ve terör örgütleri ülkede bir kaos iklimi için düğmeye bastılar. Başbakan olarak halkımıza balkon konuşmasında hiç kimse Türkiye’de kaos olacak beklentisiyle pusu kurmasın.

Bu ülkeyi bir dakika bile hükümetsiz bırakmayacağım dedim. Aynı saatlerde sayın Bahçeli hiçbir koalisyonda yer alamayacaklarını ilan etti ve bizi Cumhuriyet Halk Partisiyle koalisyon kurmaya zorlayan bir görüntü sergiledi. Stratejisi açıktı ülkenin bu zor şartlarında kendisini kenara çekmek ve otaya çıkacağı düşünülen kaosta hükümet ve muhalefeti aynı anda yıpratacak bir süreci beklemek.

AK Parti MYK’nın büyük çoğunluğunu tavsiyesi ve sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesiyle Cumhuriyet Halk Partisi ile14 Temmuz’dan 13 Ağustos’a kadar süren görüşmelerden netice alınmayınca sayın Bahçeli ile 17 Ağustos’ta bir koalisyon görüşmesi için bir araya geldik. bu koalisyon olağanüstü şartlarda gerçekleşmişti. Çünkü bu süreçte hükümetin kurulmasındaki gecikmeyi fırsat bilen terör örgütleri hareket geçmişti.

PKK, IŞİD, DHKP-C bir hafta içinde eş zamanlı eylemlere başlamıştı. FETÖ’nün Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) öncesi süreci etkileme çabası da sinsice sürmekteydi. Aynı günlerde çoğu eski FETÖ ve Soros bağlantılı Pelikan yapısı örgütlenmeye ve AK Partiyi içeriden çökertme çalışmalarına başlamıştı. IŞİD’in 20 Temmuz Suruç saldırısı ve 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da iki polisimizin PKK terör örgütü tarafından şehit edilmesi sonrasında 23 Temmuz’da ülkemizi kaosa sürüklemek isteyen terör örgütleri odaklarına karşı kararlı bir mücadele başlatmıştık.

17 ağustosa bu şartlarda gittik.17 Ağustos’ta Bahçeli ile görüşmeye giderken gelişmeler konusunda kaygılı MHP ile koalisyon içinde temkinli bir ümit içindeydim. Ümidimin nedeni çok açıktı. Siyasal varoluşunu ülkenin birliği ve terör örgütüyle ilişkilendiren sayın Bahçeli’nin bu zor şartlarda ülkeyi hükümetsiz bırakma riskini göze alamayacağını düşünüyordum.

“Bahçeli’ye 4 teklif sundum”

Beni 17:25’e ayarlı saatin olduğu odada ağırladı ve kendisine 4 teklif sundum.

1- Kalıcı koalisyon kurma
2- Seçim koalisyonu kurma
3- Azınlık hükümetine güven desteğini verme
4- Bunlar olmazsa ülkeyi seçime götürmek üzere kurmak zorunda olduğumuz anayasal hükümete bakan verme teklifi

Sayın Bahçeli tümünü reddetti ve tekrar döndü dedi ki “Cumhuriyet Halk Partisiyle geniş tabanlı hükümet kurun biz bu dönemde yönetimde asla yer almayacağız.” Görüşme sonrası bu cevabını bir basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştım. Hedefi açıktı elini taşın altına koymadan bizi anayasal hükümette HDP ile koalisyon görüntüsüne sokmak ve yapılacak bir seçime bu ortamda gitmek sayı Tuğrul Türkeş’in hükümete katılma kararı bu oyunu bozdu.

Başta yolsuzluklara ve teröre karşı mücadele etmek üzere halkımıza verdiğimiz samimi taahhütlerle 1 Kasım seçimlerine gittik ve ülkeyi kaosa götürme planlarına geçit vermedik. Yeni bir umut doğmuştu ancak bunu gören mihraklar hazırda tuttukları Pelikan gibi yapılarla başka pusularını devreye soktular. Bu pusuyu başka bir zaman ele alırız. Bugün gündemimiz sayın Bahçeli, o gün Bahçeli’nin uyguladığı oyun planını bugünde devreye sokmakta olduğunu görüyorum. Bugünkü durum daha kritik çünkü ülke Bahçeli’nin dizayn ettiği cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor.

Millet sefalet içinde devlet kurumları çökmüş ve AK Parti 7 Haziran’dan çok daha vahim bir seçim neticesiyle ilk kez ülkenin ikinci partisi durumuna döşmüş. Bahçeli aynen o dönem gibi kenara çekilmek ve sebep olduğu enkazı iktidar ile ana muhalefet partisi üzerine yıkmak istiyor. böylece hem vaktinde idam sicimi fırlattığı Erdoğan’ı kaderiyle baş başa bırakmak hem de ülkenin önüne açılan yumuşama iklimi perdesini kapatmak istiyor.

Sayın Bahçeli yapmayın! Etrafımızın ateş çemberiyle çevrildiği bir dönemde üstüne üstlük sizin de nümepimi olduğunuz bir ekonomik kriz yaşarken ülkede yeni ümit oluşturan bir yumuşama iklimini engellemeyin. Devletin bekasına önem veriyorsanız; bölmeyin birleştirin. Kutuplaştırmayın, kaynaştırın.

Geçen sene terörle özdeşleştirdiğiniz altılı masaya dair atfı bir ironi gibi dile getirmeyin. Farklı siyasi eylemleri biraya getiren bu süreci gerçekten anlamaya çalışın. Devletin dini olan adalete ve hukuka değer veriyorsanız 5 yıl önce ülkücü şehirler anma töreninde yanı başınızda duran Sinan Ateş’in katillerine karşı net tavır alın. Ünvanı ne olursa olsun katillerin ve azmettiricilerin yanında değil Sinan Ateş’in yetimlerinin yanında durun onların hakkını gözetin. tecrübeli bir siyasetçi olarak son 50 yılın olaylarından ders alın. Unutmayın devlet faili meçhullerle değil, adaletle ayakta kalır.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “Kayyım” Tepkisi: Çifte Standart

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanmasını tepki göstererek, kayyım atama konusunda çifte standart uygulandığını dile getirdi.

Ahmet Davutoğlu, “Belediye başkanını görevden almanın hiçbir demokratik temeli yoktur. Esastan, usulden her türlü hareketle kayyım uygulamasına karşı çıkıyoruz. Herkesin kullandığı oy değerlidir. Eğer o vatandaşlarımızın oyunun mahiyetini değiştirmek istiyorsanız, kendinizi anlatacaksınız, kalplerine gireceksiniz. Şimdi soruyorum; eğer bu Hakkari Belediye Başkanı suçluysa, niye seçime girmesine izin verdiniz?” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi – Gelecek Partisi Meclis Grubu Toplantısı’nda konuştu. Kayyım atama konusunda çifte standart uygulandığını dile getiren Davutoğlu, “Belediye başkanını görevden almanın hiçbir demokratik temeli yoktur. Esastan, usulden her türlü hareketle kayyım uygulamasına karşı çıkıyoruz. Herkesin kullandığı oy değerlidir. Eğer o vatandaşlarımızın oyunun mahiyetini değiştirmek istiyorsanız, kendinizi anlatacaksınız, kalplerine gireceksiniz. Şimdi soruyorum; eğer bu Hakkari Belediye Başkanı suçluysa, niye seçime girmesine izin verdiniz?” ifadelerini kullandı.

Daha önce görevden alınan Ankara ve İstanbul belediye başkanları için farklı bir yöntem izlendiğine dikkati çeken Davutoğlu, “Demokrasi, inanç ve güvenle yürür. Hukuki olarak görevden alınmaları zaten doğru değil. Daha önce istifa eden AKP’li Ankara, İstanbul büyükşehir belediye başkanlarının yerine vali mi atadınız? Niye orada farklı bir uygulama yapıyorsunuz? Bunu gören Hakkarili devlete, demokrasiye nasıl güvenir?” şeklinde konuştu.

“Siyasi ahlak yasasını çıkarmadıkça düzelemezsiniz”

Davutoğlu, Türkiye’de siyasi ahlak eksikliğinin bulunduğunu kaydederek, “Açık ve net söylüyorum, 2016’da kendilerinin içinden çıktığı, ‘Hocam’ dedikleri bir Başbakan’a kumpas kuran ve şimdi Kızılcahamam’da, ‘Ne hale düştük’ diye samimi bir şekilde soran AK Parti’lilere cevap veremeyenlere sesleniyorum. Ne kadar kamp yaparsanız yapın, isterseniz 365 gün kapanın kamp yapın, siyasi ahlak yasasını çıkarmadıkça düzelemezsiniz, düzelemezsiniz, düzelemezsiniz. Hakkın ve halkın rızasını almayanlar, abat olmaz. Sadece şunu söylemiştim, siyasete başlayıp da bitirdiği anda bakarım, izah edemeyeceği hiçbir serveti olmayacak. Allah aşkına kimin izah edebileceği bir kuruşu var şimdi. Onun için bu iktidardan hesap sormak hem bizim üzerimize dinen vacip hem de hukuken bir zaruret değil midir, soracağız” dedi.

Geçen haftaki grup toplantısında Gazze ile ilgili atılması gereken adımları sıraladığını söyleyen Davutoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, tekrar ‘Ey Batı, ey Amerika’ diye seslendi. Ben de buradan sesleniyorum; ey Ankara, ey Başkent, ey Erdoğan, gerekli adımları atın. Size söyledik, bu adımları aynı gün atabilirsiniz. Bütün bunları yapmazlar, yapamazlar. Çünkü ‘Borç alan emir alır’ diye söylerdi ya Sayın Erdoğan, bir yerlerden borç istemeye başladığınızda boynunuz kırık olur. Bunları yapamayanların sözü kime geçiyor? Filistin için bin genç gösteri yapıyor, demokratik bir hak. Gençleri tutukluyorlar” ifadelerini kullandı.

“Buzdolapları boş”

Grup toplantısında Saadet Partisi adına Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir, açıklamalarda bulundu. Yeni kurulan ülkelere göre dahi Türkiye’nin ciddi bir enflasyon oranına sahip olduğunu dile getiren Tekir şunları söyledi:

Türkiye’de açıklanan TÜİK enflasyonu yüzde 75. Ama dün bağımsızlığını kazanan Zimbabve ile mukayese edildiği zaman yüzde 57, Kongo’da yüzde 46, Sierra Leone ‘da enflasyon yüzde 41. Birileri şöyle ifade ediyordu ‘Almanya bizi kıskanıyor’. Almanya bizi neden kıskansın ki? Kıskanılacak bir durum, bir tablo söz konusu değil ki. Ama keşke Almanya’nın bizi kıskanacağı yerde siz Zimbabve’yi kıskansaydınız enflasyon oranları itibari ile. Keşke iktidar olarak siz Kongo’yu kıskansaydınız. Kongo denilen yer daha düne kadar Belçika kolonisi olan yerdi. Ama buna rağmen ekonomiyi düzenlerlerken bize göre ekonomiyi daha aklı selim düzenleme beceresimi gösteriyorlar? Artık ne anlama geliyorsa!

Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle buzdolaplarının boş olduğunu dile getiren Tekir sözlerini şöyle sürdürdü: Bir dönem ifade edildi. ‘Bizden önce buzdolabı yoktu’ öyle değil de, hadi diyelim öyle. Bugün siz varsınız, buzdolabı da var. Ama içinde meyve sebze yok. Et yok, süt yok, süt ürünlerinin çoğu yok. Bir başka ifade ile çocuklarımızın beslenmesini sağlayacak temel gıda ürünleri yok. Son 3 yıl içerisinde 2 lira olan soğan 17 liraya çıkmış. Patates 2 liradan 21 liraya çıkmış. Domates 5 liradan 35 liraya yükselmiş. En temel gıda ürünleri dolaba girmez olmuş. Neden? Yanlış ekonomi politikaları nedeni ile.

Ben dolapta ıstakoz yok demiyorum ki. Vatandaşımız bilmez, birileri bilse de! Pirinç 3 yıl içerisinde 40 lira zamlanmış, nohut 60 lira zamlanmış, kuru fasulye 70 lira artış kaydetmiş. Bahsettiğim ürünler her kesimin mutfağına giren ürünler. Son bir yılda et fiyatları ve yemek yeme maliyeti yüzde 100’ün üzerine çıkmış. Sıvı yağ bir yılda yüzde 170 nispetinde zamlanmadı mı? Bekar bir işçinin maliyeti 24 bin TL’yi aşmadı mı? Ülkemizde yardıma muhtaç yoksul insan sayısı 20 milyonun üzerinde değil mi? Açlık sınırı asgari ücretin üzerinde 20 bin TL’ye dayanmadı mı? Sormak lazım milletimiz yaşayıp gördüğüne mi inansın? yoksa sizin algı politikalarınıza mı inansın?

Eski bakan Nureddin Nebati döneminde uygulamaya sokulan Kur Korumalı Mevduat sistemini de hatırlatan Prof. Dr. Sabri Tekir şöyle konuştu: Türkiye nüfusunun yüzde 1’lik kesimi Türkiye’deki servetin yüzde 40’ına sahip. En zengin yüzde 5’lik kesimi Türkiye’deki servetin yüzde 59’una sahip. En zengin yüzde 10’luk kesim Türkiye’nin servetinin yüzde 69’una sahip. Geriye ne kadar kalıyor? Geriye sadece yüzde 31’lik kısım kalıyor. Bu kısımda nüfusun yüzde 90’ına ait.

Asgari ücretlinin alım günün yandaşlara verilen bir kaç maaş ile kıyaslamanın mümkün olmadığını söyleyen Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir, iktidarın ileriyi kestiremeyen ekonomi politikaları nedeni ile Türkiye’nin dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldığını ifade etti.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “Kayyım” Tepkisi: Tamamen Antidemokratik Bir Uygulama

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Tamamen antidemokratik bir uygulamadır!” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “31 Mart seçimlerinden henüz çıkılmışken; gözaltına alınan Belediye Başkanı suçluysa aday olmasına ve seçime girmesine YSK tarafından neden izin verilmiştir?”

Davutoğlu, değerlendirmesinin devamında, “Eğer suçlu değilse, neden böylesine demokrasi dışı bir yönteme başvuruldu? Kayyım uygulaması, hem seçmen iradesine ipotek koymaktır, hem de terör örgütünün zemin bulmasına olanak sağlayan teşvik edici bir faaliyettir. Kayyım yanlışından bir an önce vazgeçin!” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) kazandığı Hakkari Belediyesi’ne İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmasına tepki gösterdi.

Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanması tamamen antidemokratik bir uygulamadır! 31 Mart seçimlerinden henüz çıkılmışken; gözaltına alınan Belediye Başkanı suçluysa aday olmasına ve seçime girmesine YSK tarafından neden izin verilmiştir?

Eğer suçlu değilse, neden böylesine demokrasi dışı bir yönteme başvuruldu? Kayyım uygulaması, hem seçmen iradesine ipotek koymaktır, hem de terör örgütünün zemin bulmasına olanak sağlayan teşvik edici bir faaliyettir. Kayyım yanlışından bir an önce vazgeçin!”

Hakkari Belediye Başkanı’nın yerine “kayyım” atandı

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması sonrasında İçişleri Bakanlığı Akış’ın görevden uzaklaştırıldığını ve yerine kayyum atandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Mehmet Sıddık Akış’ın Anayasa’nın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ncı maddeleri uyarınca Hakkari Valisi Ali Çelik, Hakkari Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Akış’ın “Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçlarından yargılandığı belirtilerek, “Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından” açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı kaydedildi.

Akış’ın gözaltına alınması sonrasında polis sabah saatlerinde Altay Caddesi’ni giriş ve çıkışlara kapatıp, Hakkari Belediyesi’nde arama başlattı. Bu arada partililer ise belediye binası önünde toplanmaya başladı. Polisin belediyede yaptığı aramaların tamamlanmasının ardından kurum çalışanlarının içeri girmesine izin verildi. Meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının ise binaya girmelerine izin verilmedi.

Hakkari Valiliği ise kentte gösteri ve yürüyüşlerin bugünden itibaren 10 günlüğüne yasaklandığını duyurdu.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Bahçeli’ye: Gençleri Sokağa Davet Etmeyin

Gelecek – Saadet ortak grup toplantısında Ahmet Davutoğlu, Devlet Bahçeli’nin “Elinde ve vicdanında ülkücü kanı taşıyan alçaklarla kesif bir hesaplaşmaya hazırız, helalleşmeyeceğiz” sözlerini hatırlatarak, “Gençleri hesaplaşacağız diye sokağa davet etmeyin” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi ortak grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasının büyük bölümünü ‘Sinan Ataş’ cinayetine ayıran Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi Sayın Bahçeli, ‘hesaplaşacağız kesinlikle helalleşmeyeceğiz’ diye bir ifade kullandı. Artık yaşı kemale ermiş bir siyasetçinin kullanmaması gereken bir ifade. Düşmanla hesaplaşabilirsin ama vatandaşınla helalleşeceksin ama en önemlisi o ülkücü şehitlerin son halkası olan Sinan Ateş’in eşiyle annesiyle helalleşeceksin Sayın Bahçeli.

Bu resme bakın rahmetli Sinan Ateş, 5 yıl önceki Ülkücü Şehitler Günü’nde Sayın Bahçeli’nin hemen arkasında, şimdi de yeni Ülkü Ocakları Genel Başkanı hemen arkasında. Şimdi Ülkü Ocakları Genel Başkanı genç kardeşim şu resme bakıp kendi geleceğiyle ilgili ne tahayyül eder veya bu işlerin içinde bir rolü varsa ne düşünür Sinan Ateş’in ailesi onlar hakkında.

Sayın Bahçeli siyasete girdiğinde en çok takdir edilen yönü gençleri sokaktan çekmesi olmuştu. O zamanki ifadelerini hatırlatırım Sayın Bahçeli, ‘Gençleri sokaklardan çekeceğiz, bize okumuş genç lazım.’ O zaman 40 yaşlarındaydı Sayın Bahçeli, şimdi 70’li yaşlarda. 70’li yaşlarda gençleri hesaplaşacağız diye sokağa davet etmeyin Sayın Bahçeli.

Biz o günleri çok acı yaşadık, nice yiğit insanlar evlerinde şehit edildiler. Gençler idealisttir, olumlu yönde bir idealizm verirseniz dünyayı ihya ederler, olumsuz bir şekilde onları şiddete sevk ederseniz kendileri için de ülkeleri için de felaket sebebi olurlar.

Hangi ideolojiye mensup olursa olsun bütün gençlere sesleniyorum, bu kritik günlerde asla provokasyonlara gelmeyiniz ve bütün hukukçulara sesleniyorum hiçbir yerden talimat almayın. Sinan Ateş’in katilleri cezalandırılmadıkça hiçbir gencimiz emniyette, hiçbir sokağımız huzurda olmayacak.”

Paylaşın