Buğday Fiyatları Yüzde 40’tan Fazla Artacak

Dünya Bankası, Emtia Piyasaları Görünüm Raporu’nun Nisan 2022 sayısını dün (26 Nisan) yayınladı. “Ukrayna Savaşı’nın Emtia Piyasalarına Etkisi” alt başlığı ile yayınlanan rapor “savaş kaynaklı gıda ve enerji fiyat şoklarının yıllarca sürebileceği” uyarısında bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşın emtia piyasalarında büyük bir şok yarattığını hatırlatan rapor, bu durumun küresel ticaret, üretim ve tüketim kalıplarını ve fiyatları 2024’ün sonuna kadar tarihsel olarak yüksek seviyelerde tutacak şekilde değiştirdiğini ifade etti.

Rapora ilişkin konuşan Dünya Bankası Adil Büyüme, Finans ve Kurumlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Indermit Gill de bunun “1970’lerden bu yana yaşanan en büyük emtia şoku” olduğunu söyledi:

“O zamanlarda da olduğu gibi, bu şok gıda, yakıt ve gübre ticaretinde kısıtlamaların artmasıyla daha da ağırlaşıyor.

“Bu gelişmeler, stagflasyon tehlikesini artırmaya başladı. Politika yapıcılar, ülke içinde ekonomik büyümeyi artırmak için her fırsatı değerlendirmeli ve küresel ekonomiye zarar verecek eylemlerden kaçınmalı.”

Savaşın da etkisiyle özellikle gıda ve enerji fiyatlarında beklenen artışların ele alındığı rapordan öne çıkanlar özetle şu şekilde…

Ham petrol fiyatları

Son 2 yılda enerji fiyatlarında yaşanan yükselişin “1973’teki petrol krizinden bu yana görülen en büyük artış” olduğunu vurgulayan rapora göre, petrol, doğalgaz ve kömürden oluşan enerji emtia fiyat endeksinin 2022 yılında bir önceki yıl ile kıyaslandığında yüzde 50,5 oranında artması, gelecek yıl ise yüzde 12,4’lük bir düşüş yaşaması bekleniyor.

Brent türü ham petrolün varil fiyatının bu yıl geçen yıla kıyasla yüzde 42 artış göstererek ortalama 100 dolar seviyesinde gerçekleşeceğini öngören Dünya Bankası raporu, bu rakamın 2013’ten bu yana Brent petrol fiyatının ulaştığı en yüksek seviyeyi teşkil edeceğinin altını çiziyor.

Aynı rapora göre, Brent petrolün varil fiyatının 2023 yılında yüzde 8 düşüşle ortalama 92 dolara gerilemesi bekleniyor.

Avrupa ve ABD özelinde de veriler paylaşan Dünya Bankası, bu yıl doğalgaz fiyatlarının Avrupa’da geçen yılın iki katı seviyesine çıkacağını, ABD’deki artışın ise yüzde 35 bandında seyredeceğini öngörüyor.

Buğday fiyatları

Birleşmiş Milletler’in (BM) 16 Nisan’da paylaştığı verilere göre, Ukrayna 24 Şubat’taki işgalden bu yana savaşta olduğu komşusu Rusya ile birlikte dünyanın buğday ve arpa ihtiyacının yüzde 30’unu, mısır ihtiyacının beşte birini, ayçiçek yağının ise yarısından fazlasını karşılıyordu.

Fakat işgalin pek çok şeyi olduğu gibi tarımsal üretimi de sekteye uğratması sebebiyle bu durumun gıda krizine yol açmasından korkuluyordu.

Dünya Bankası’nın bu bağlamda son yayınladığı raporda da, “buğday fiyatlarının yüzde 40’tan fazla artarak bu yıl nominal olarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmasının beklendiği” ifade edildi.

Tarımsal ürünlerin fiyat endeksinin bu yıl yüzde 17,6 artmasının beklendiğine işaret eden Dünya Bankası, 2023’te yüzde 7,7’lik bir düşüş öngörüyor.

Rusya ve Ukrayna’nın büyük üreticilerinden olduğu gıda ürünleri ile üretim girdisi olarak doğalgaza bağlı gübre fiyatlarında da 2008’den bu yana en büyük artışın yaşandığını belirten Dünya Bankası raporu, çoğu emtia fiyatının 2022’de 2021’e kıyasla önemli ölçüde yüksek seyretmesinin ve orta vadede de yüksek kalmasının beklendiğini ifade ediyor.

Rapor ayrıca emtia fiyatlarının son 5 yıllık ortalamanın oldukça üzerinde kalacağının tahmin edildiğini, savaşın daha uzun sürmesi veya Rusya’ya ek yaptırımlar gelmesi halinde ise fiyatların öngörülenden daha yüksek seyredebileceğini ve daha değişken olabileceğini belirtiyor.

Afrika’daki fiyat artışları

Öte yandan, Afrika Kalkınma Bankası Başkanı Akinwumi Adesina da, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Afrika kıtasındaki buğday fiyatlarının yüzde 60 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Adesina, krizin gıda üretimini yüzde 20 azaltabileceğini ve 11 milyar dolar değerindeki gıda üretimi kaybının yaşanabileceğini dile getirdi.

Afrika kıtasındaki 25 ülke, ithal ettiği buğdayın üçte birinden fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan karşılarken bazı ülkelerde bağımlılık oranı yüzde 90’ın üzerine çıkıyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının (UNCTAD) yayınladığı rapora göre, kıtada Rusya ve Ukrayna buğdayına bağımlı olan çok sayıda ülke gıda kriziyle karşı karşıya.

Paylaşın

‘Gıda Krizi Yüz Milyonlarca Kişiyi Yoksulluğa İtiyor’ Uyarısı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin neden olduğu gıda krizinin ‘insani bir felakete’ yol açabileceği uyarısında bulunan Dünya Bankası Başkanı David Malpass, gıda krizinin tıpkı pandemi krizi gibi, en fazla dünyanın en yoksul kesimini etkileyeceğini söyledi.

BBC’ye konuşan David Malpass, gıda fiyatlarının rekor düzeyde artmasının yüz milyonlarca kişiyi yoksulluğa ittiğini ve yetersiz beslenenlerin sayısının da hızla arttığını söyledi.

Dünya Bankası’nın tahminine göre gıda fiyatları bu yıl yüzde 37 artabilir.

David Malpass ise “Dünyada herkese yetecek miktarda gıda var. Stoklar tarihte görülmemiş düzeyde. Ancak paylaşımın ihtiyaçlar doğrultusunda yapılması gerekiyor” dedi.

Gıda krizinin tıpkı pandemi krizi gibi, en fazla dünyanın en yoksul kesimini etkileyeceğini söyleyen Malpass, bu kesimin yiyecek ve eğitim gibi temel ihtiyaçlar için gelirlerinin azalacağını belirtti.

Malpass ayrıca gelişmekte olan ülkelerin pandemi döneminde biriken borçlarını ödeyememelerinin “kriz içinde krize” yol açabileceği uyarısı da yaptı.

‘Borç krizi uyarısı önemli’

BBC Ekonomi Muhabiri Faysal Islam, röportaj yaptığı Dünya Bankası Başkanı’nın gelişmekte olan ülkelerin borç krizi konusunda endişelenmemiz gerektiğini söylemesinin oldukça önemli olduğunu söylüyor.

IMF ve Dünya Bankası toplantılarında zengin ülkeler, gelişmekte olan ekonomilere, pandemi sürecini aşmalarına yardımcı olmaları için aldıkları borçların ödenmesi konusunda endişelenmemeleri gerektiği mesajı vermişti.

Borçlu ülkeler, borçlarının silinip silinmeyeceğini merak ediyor.

Çin’in tek başına “Paris Kulübü” olarak bilinen borç veren Batılı ülkelerin tamamı kadar kredi alacağı olduğu biliniyor.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass bu konuda, “(Çin’in) sözleşmelerinde şartlarının ifşa edilmesini önleyen maddelerin olması gibi, farklı koşulları var. Bu da bu borçları yeniden yapılandırmayı çok zorlaştırıyor” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna Ekonomisi Yüzde 45, Rusya Ekonomisi Yüzde 11 Küçülecek

Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaşın sonuçları küresel çapta yaşanan fiyat artışları, enflasyon ve emtia sıkıntısıyla hissedilirken Dünya Bankası savaşın Rus ve Ukrayna ekonomilerinde yol açacağı sonuçlara dair tahminlerini açıkladı.

Buna göre Ukrayna’nın ekonomisinin neredeyse yarıyarıya küçülmesi bekleniyor. Ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının geçen yıla oranla yüzde 45 oranında düşmesi bekleniyor. Dünya Bankası’nın Pazar günü açıkladığı söz konusu öngörülerinin savaşın süresi ve yoğunluğuna göre değişeceğinin altı çizilirken, tahminlerin savaştaki değişime ve süreye bağlı olacağının da altı çizildi.

Savaşın başlamasından önce Ocak ayı sonunda Ukrayna’nın büyüme tahminini Dünya Bankası yaklaşık yüzde 3 olarak açıklamıştı. Dünya Bankası, Ukrayna ekonomisinin pek çok alanının olumsuz etkilendiği savaşın sonuçlarının da korkunç olmasının beklendiğini ve göç ve kaçışla birlikte yoksulluğun da ürkütücü boyutlara ulaşmasından endişe duyulduğunu bildirdi.

Yoksulların oranı yüzde 1,8’den yüzde 19,8’e tırmanacak

Ukrayna ile aynı kategoride yer alan ülkelerde istatistiki olarak günlük yoksulluk sınırının 5,50 ABD doları olduğu, savaşla birlikte Ukrayna halkı içinde bu kategoride yaşayanların oranının yüzde 1,8’den yüzde 19,8’e tırmanmasının beklendiği de belirtildi.

Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya Bölümü Başkan Vekili Anna Bjerde, “Savaşın yol açtığı insanı krizin boyutu çok sarsıcı. Ukrayna’nın ekonomisinde istikrar sağlayabilmesi ve vatandaşlarına yardım edebilmesi için derhal büyük maddi desteğe ihtiyacı var” diye konuştu.

Ukrayna’ya yönelik tahminler savaşın gidişatına bağlı

Ukrayna’ya yönelik yapılan ekonomik tahminler savaşın gidişatı kestirilemediğinden barış ortamında yapılanlara göre çok daha belirsiz. Ancak gidişata dair ipuçları vermesi bakımından büyük önem arzediyor.

Dünya Bankası dün yaptığı açıklamada, savaşın Ukrayna’daki üretimde de büyük önem taşıyan altyapısına ağır zarar verdiğini belirtiyor ve buna demir yolları ile raylı sistemleri, köprüleri, yolları ve limanları sayıyor. Dolayısıyla Ukrayna’ya yönelik öngörüde bulunmanın çok güç olduğu tekrarlanıyor.

Kuruluş, ticaretin de durma noktasına geldiğini, Karadeniz’deki limanlardan yapılan ihracatın büyük kısmının da yapılamadığını haber veriyor. Rusya’nın saldırılarıyla Ukrayna’da tarımın da yapılamaz hale geldiği, bunun sonuçlarının da bu yılı aşıp önümüzdeki döneme yönelik olumsuz etkileri olacağı da belirtiliyor.

Rusya ekonomisi yüzde 11,2 oranında küçülecek

Dünya Bankası, Ukrayna’ya saldıran Rusya’nın ekonomisinin de ABD ve Avrupa’dan uygulanan yaptırımlar sonucunda yüzde 11,2 oranında küçülmesinin beklendiğini duyurdu. Ülke içindeki talebin de yaptırımlarla ortaya çıkacak işsizlik ve alım gücünün düşmesi nedeniyle azalacağı, yoksulluğun ve enflasyonun artacağı, tedarik zincirinin de kesintiye uğrayacağı tahmin ediliyor. Rusya’nın büyümesine dair savaş öncesinde Ocak ayında yapılan tahminler de pek iyimser değildi.

Bu arada Dünya Bankası, savaşın başlamasıyla sadece Rusya’nın değil onunla bağlantılı ülkelerin ekonomilerinin de küçüleceğini haber veriyor. Belarus, Moldova, Kırgızistan ve Tacikistan ekonomilerinin de örneğin savaş nedeniyle olumsuz etkileneceği, Rusya’da yaşayan bu ülke vatandaşlarının mesela memleketlerine daha az para göndereceği belirtiliyor. Kırgızistan ve Tacikistan gibi ülkelerde, yurt dışında yaşayan vatandaşların ülkelerine gönderdiği paranın o ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasına etkisinin yüzde 30’unu oluşturduğu haber veriliyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın ticaretteki akışı da büyük oranda kesintiye uğrattığı belirtiliyor. Özellikle Rusya ve Ukrayna’dan buğday alan ülkelerin durumuna dikkat çekiliyor. Kuzey Afrika ve kimi Orta Doğu ülkeleri buğday konusunda bu iki ülkeye büyük ölçüde bağımlı. Pek çok uzman, fakir ülkelerde enflasyonun ve zamların büyük siyasi istikrarsızlıklara da yol açmasından endişe edip uyarıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna’daki Savaş için ‘Arap Baharı’ Etkisi Uyarısı

Dünya Bankası, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle artan gıda ve enerji fiyatlarının gıdaya erişim sorunu yaşayan ülkeleri daha da zora sokacağı ve sosyal huzursuzluğa neden olabileceği uyarısında bulundu.

Euronews’ta yer alan habere göre; Dünya Bankası baş ekonomisti Carmen Reinhart Ukrayna’daki savaşın Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Sahra altı Afrika ülkelerine önemli yansımaları olabileceğini belirtti.

Reinhart, “Aşırı duygusal olmak istemiyorum ama Arap Baharı’nın arkasındaki hikayenin bir kısmı da gıda güvensizliği ve ayaklanmalardı” diye konuştu.

Arap Baharı bir dizi Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinde 2010 yılında başlayan demokrasi yanlısı hareketler olarak biliniyor. Tunus’ta başlayan hareket, daha sonra Libya, Mısır, Yemen, Suriye ve Bahreyn’e sıçradı. Arap Baharı protestoları bazı ülkelerde rejim değişikliğine yol açarken, Suriye’de 10 yıldır süregelmekte olan iç savaşa neden oldu.

2007-2008 yılları arasında ve ardından 2011’de gıda fiyatlarında yaşanan keskin yükseliş sosyal çalkantlara yol açtı ve 40’tan fazla ülkede küresel gıda fiyatlarındaki artışla bağlantılı olarak ayaklanmalar yaşandı.

Orta Asya ülkeleri büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir

Reınhart, Rusya ile sıkı ticaret ve ekonomik bağları bulunan Orta Asya ülke ekonomilerinin Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımları dolayısıyla büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekti.

Reinhart, Reuters haber ajansına verdiği röportajda yaptırımların bu ülkelerdeki para birimini vurduğunu ve bankalarda güven sorununa dair işaretlerin gelmeye başladığını belirtti. Bu olumsuzluklara gıda güvensizliği ve parasal işlemlerdeki düşüşün etkileri eklendiğinde potansiyel mülteci akını da dahil birçok karmaşık durumun önünün açılabileceği uyarısında bulundu.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Batı’nın yaptırımları sonucu bu yıl içinde Orta Asya ekonomilerinin resesyona girebileceği beklentisinde olduğunu belirtmişti.

Borçlanma artabilir

Dünya Bankası artan gıda ve enerji fiyatları karşısında hükümetlerin alacağı tedbirlerin de varolan sorunlar zincirini derinleştirebileceği uyarısında bulunuyor.

Artan fiyatlara karşı hükümetlerin teşvikleri arttırabileceğine dikkat çeken uzmanlar bu durumun özellikle düşük gelirli ülkelerin ağır borç yükünü daha da arttıracağını belirtiyor. Banka uzmanlarına göre bu durumdaki 60 kadar ülke borçlarını ödeyemez hale geldi ya da gelmek üzere.

Mısır ve Mozambik’e dikkat

Geçtiğimiz yıla göre Ocak ayında yüzde 35 daha yüksek gerçekleşen tarım ürünleri fiyatlarının Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonucu daha da artması bekleniyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının bitkisel yağlar ve süt ürünleri öncülüğünde şubatta tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını bildirdi.

Verimli toprakları nedeniyle dünyanın tahıl ambarı olarak görülen Ukrayna’da buğday, mısır, arpa ve ayçiçeği gibi gıdaların üretim ve ihracatının düşmesinin gıda fiyatlarına çok olumsuz yansıyacağı tahmin ediliyor. Dünyanın önde gelen gübre üretici ülkelerden Rusya’nın işgal dolayısıyla uğradığı yaptırımlar sebebiyle küresel çapta tarımcılık faaliyetlerini vuracak kesintiler yapabileceği kaydediliyor.

Dünya Bankası geçtiğimiz ay yaptığı değerlendirmede Ukrayna’daki gelişmelerin en olumsuz etkileyebileceği ülkeler arasında buğday ve yağ ithalatını büyük oranda Rusya ve Ukrayna’dan yapan Mısır ve Mozambik’i öne çıkarmıştı. Mısır buğday ithalatının yüzde 80’ini Rusya’dan karşılıyor.

Paylaşın

Orta Doğu Ve Kuzey Afrika’da Hava Kirliliği Nedeniyle Her Yıl 270 Bin Kişi Ölüyor

Dünya Bankası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da hava kirliliği nedeniyle her yıl 270 bin kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Kurumun yayımladığı raporda, bu bölgelerin en büyük kentlerindeki hava kirliliğinin Güney Asya’dan sonra en yüksek orana sahip olduğu belirtildi.

Hava kirliliğinde güvenli kabul edilen seviyenin 10 kat aşıldığı belirtilen raporda, bu durumun bölgede yüzde 2’lik bir ekonomik kayba yol açtığı ifade edildi.

Raporda, bölge ülkelerine daha katı emisyon standartları uygulama, atık yönetimini iyileştirme ve temiz ulaşım seçenekleri oluşturma çağrısı yapıldı.

“Sağlık ve refahı azaltıyor”

Dünya Bankası’nın Orta Doğu-Kuzey Afrika bölge temsilcisi Ferid Belhaj, rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kirli gökyüzü ve denizler, bu bölgedeki milyonlarca insanın sağlığını, sosyal ve ekonomik refahını azaltıyor. Ülkelerin daha yeşil, sürdürülebilir ekonomik büyüme yolunu tercih etme olanağı var.”

Kurumun “sürdürülebilir kalkınma” yöneticisi Ayat Soliman ise “Bölgede ticaret, turizm ve sanayinin etkili olduğu yerlerde temiz alanların azaldığını” açıkladı.

Aşırı sıcaklık, kuraklık, fosil yakıt tüketimi

Dünya Bankası’na göre, bölgede iklim kriziyle birlikte artan aşırı sıcaklık, kuraklık ve göçün yanı sıra fosil yakıt tüketimi, çatışmalar ve tarım alanındaki yanlış politikalar, hava kirliliğinde temel nedenler arasında yer alıyor.

2019’da Afrika’da 1 milyondan fazla ölüm

Ekim 2021’de Lancet Planetary Health dergisinde yayımlanan bir araştırma, 2019 yılında Afrika’da kömür ve gaz yağının evlerde yol açtığı hava kirliliği nedeniyle 697 bin, dış ortamdaki hava kirliliği nedeniyle de 394 bin kişi hayatını kaybettiğini ortaya koymuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerinden yararlanılarak hazırlanan araştırmada dış hava kirliliğine bağlı ölümlerde görülen artışın en tedirgin edici bulgu olduğu ifade edilmiş ve kıtadaki kentleşmeyle bu rakamın katlanarak büyüme riski olduğunun altı çizilmişti.

Raporda hem sanayileşme hem de kentleşmeden ötürü fosil yakıt kullanımının arttığına da dikkat çekilirken, 2100 yılı itibariyle kıta nüfusunun üç kat artarak 1,3 milyardan 4,3 milyara çıkmasının beklendiği de ifade edilmişti.

Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan, geçen yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) iklim konferansında 2060’a kadar karbon emisyonlarını sona erdirme taahhüdünde bulunmuştu. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini açıklamıştı.

Dünyada hava kirliliği

Çapı 2,5 mikrometreden küçük olan (PM2.5) ince parçacıklar akciğerlere derinlemesine nüfuz ederek zamanından erken ölüme sebep oluyor. Ayrıca arabalardan, kamyonlardan ve kömür santrallerinden yayılan nitrojen dioksit ve yeryüzündeki ozon seviyesi de hava kirliliğine bağlı erken ölümlere sebep oluyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya çapında hava kirliğinden dolayı yılda yedi milyon kişi hayatını kaybediyor. Bu rakam sigara ve zayıf beslenme alışkanlıkları nedeniyle hayatını kaybedenlerle aynı düzeyde.

Ayrıca dünya nüfusunun yüzde 91’i hava kalitesinin DSÖ’nün belirlediği sınırların üzerindeki yerlerde yaşıyor. DSÖ, her yıl dünya genelinde dış ortam hava kirliliği nedeniyle 4,2 milyon ölüm yaşandığını söylüyor. 3,8 milyon ölüm, evlerde kullanılan ve kirli yakıtlarla çalışan ocaklara maruz kalmasından kaynaklanıyor.

Temiz Hava Fonu’nun (CAF) bir analizine göre, hava kirliliğine küresel kalkınma yardımlarının yalnızca yüzde 1’i ayrılıyor. Dünyanın dört bir yanından hükümetler, 2019 ve 2020’de denizaşırı fosil yakıt projesi fonlarına, neden oldukları hava kirliliğini azaltma projelerine kıyasla yüzde 20 daha fazla kaynak sağladı.

Raporda, hava kirliliğinin HIV/AIDS, sıtma ve tüberkülozun toplamından daha fazla insanı öldürdüğü, ancak bu tür sağlık sorunlarının çok daha fazla fon aldığı tespit edildi.

Hava kalitesi projeleri için finansman yoğunluklu olarak orta gelirli Asya ülkelerine yönelikken Afrika ve Latin Amerika ülkeleri, çok sayıda yoğun kirli şehre sahip olmalarına rağmen toplam fonun sadece yüzde 15’ini alıyor.

Örneğin, 2019’da hava kirliliği ile ilgili tahmini 2260 kaybı olan Moğolistan, 2015-2020 yılları arasında 437 milyon dolar alırken, hava kirliliği nedeniyle 70 bin 150 erken ölüm yaşayan Nijerya sadece 250 bin dolar aldı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Dünya Bankası, Türkiye’nin Büyüme Beklentisini Yarıdan Fazla Düşürdü

Dünya Bankası 2022’de Türkiye için gördüğü büyüme oranını yarıdan fazla düşürerek yüzde 2’ye çekti. Banka, Türkiye ekonomisinin 2021 için büyüme tahminin yüzde 9,5, 2022 için yüzde 2 ve 2023 için yüzde 3 olduğunu bildirdi.

Banka, Haziran 2021’de yayımladığı raporda, Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 5, 2022’de yüzde 4,5 ve 2023’te yüzde 4,5 büyüyeceği tahmininde bulunmuştu. Banka, Ekim 2021’de ise tahminlerinde güncellemeye giderek, Türkiye’nin 2021’de yüzde 8,5, 2022’de yüzde 3 ve 2023’te yüzde 4 büyüyeceğini öngörmüştü.

Dünya Bankası, Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda gelişmiş ekonomiler için büyüme beklentilerini düşürdü, gelişmekte olan ekonomilerde ise ekonomik toparlanmanın yüksek borç seviyeleri, artan gelir eşitsizliği ve yeni koronavirüs varyantları nedeniyle tehdit altında olduğu uyarısı yaptı.

Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Ayhan Köse’nin hazırladığı raporda geçen yıl yüzde 5,5 olarak kaydedilen küresel ekonomik büyümenin “belirgin” bir yavaşlamayla 2022’de yüzde 4,1’e ve 2023’te yüzde 3,2’ye gerileyeceği öngörüsünde bulunuldu. Uluslararası Para Fonunun (IMF) da 25 Ocak’ta açıklanacak raporunda ekonomik büyüme beklentilerini düşürmesi bekleniyor.

Omicron beklentileri daha da düşürebilir

Koronavirüsün hızla yayılan Omicron varyantının etkisini sürdürmesi durumunda gerilemenin daha da fazla olabileceği endişesi dile getirildi. Ayhan Köse, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, Omicron varyantında bir tırmanışın, küresel ekonomik büyüme beklentilerini yüzde 0,7 oranında geriye çekebileceğini kaydetti.

Raporda gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde 2020’deki daralmanın ardından 2021’de ekonomik faaliyetlerde güçlü canlanma yaşandığına işaret edilirken uzun süreli enflasyon, tedarik zincirleri ve iş gücündeki süregelen sıkıntılar ve koronavirüs varyantlarının dünya çapında büyümeye olumsuz etki edebileceği uyarısında bulunuldu.

Beslenme, sağlık ve eğitimde geriye gidiş

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, gelişmekte olan ülkelerin düşük aşılama oranı, küresel makroekonomik politikalar ve borç yükü ile bağlantılı uzun vadeli sorunlar yaşadığını belirtti. Yoksulluk, beslenme ve sağlık alanlarındaki olumsuz gidişle pandemide okulların kapatılmasının kalıcı etkilerine işaret eden Malpass, “düşük ve orta gelirli ülkelerdeki 10 yaşındaki çocuklar arasında basit bir hikayeyi okuyamayanların oranının yüzde 53’ten yüzde 70’e çıktığını” kaydetti.

2019 Aralık ayında patlak veren koronavirüs pandemisi dünya çapında 5,8 milyon kişinin ölümüne yol açtı, 300 milyon kişi Covid-19’a yakalandı. Dünya nüfusunun yüzde 59’unun en az tek doz aşı olduğu, buna karşılık düşük gelirli ülkelerde bu oranın yüzde 8,9’da kaldığı tahmin ediliyor.

Dünya Bankası Başkanı Malpass, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme oranları arasında “büyüyen bir uçurum” bulunduğunu belirterek bu durumun toplumsal gerilim ve huzursuzlukları da tetikleyebileceği uyarısı yaptı.

Büyüme beklentileri

Rapora göre ABD’de 2021’de yüzde 5,6 olan büyüme oranı 2022’de yüzde 3,7’ye ve 2023’te yüzde 2,6’ya gerileyecek. Geçen yıl yüzde 5,2 büyüyen Euro Bölgesinde ise 2022’de yüzde 4,2, 2023’te ise yüzde 2,1’lik büyüme öngörülüyor.

Gelişmekte olan ülkeler sınıfındaki en büyük ekonomi olan Çin’de de 2021’de yüzde 8 olarak kaydedilen büyüme oranının 2022’de yüzde 5,1, 2023’te yüzde 5,3 olması bekleniyor.

Genel olarak gelişmekte olan ülkelerin genelinde ise 2021’deki yüzde 6,3’lük büyüme oranı 2022’de yüzde 4,6’ya ve 2023’te yüzde 4,4’e gerileyecek.

Türkiye tahminleri

Dünya Bankası 2022’de Türkiye için gördüğü büyüme oranını yarıdan fazla düşürerek yüzde 2’ye çekti. Banka, Türkiye ekonomisinin 2021 için büyüme tahminin yüzde 9,5, 2022 için yüzde 2 ve 2023 için yüzde 3 olduğunu bildirdi.

Dünya Bankası, Haziran 2021’de yayımladığı raporda, Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 5, 2022’de yüzde 4,5 ve 2023’te yüzde 4,5 büyüyeceği tahmininde bulunmuştu. Banka, Ekim 2021’de ise tahminlerinde güncellemeye giderek, Türkiye’nin 2021’de yüzde 8,5, 2022’de yüzde 3 ve 2023’te yüzde 4 büyüyeceğini öngörmüştü.

“Sert iniş” riski artıyor

Ayhan Köse de gerekli finansmanı sağlamadaki seçeneklerin sınırlı oluşu, sürekli enflasyon baskısı ve artan mali kırılganlıklar nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin “sert iniş” yaşama riskinin yükseldiğini belirtti.

Artan faiz oranlarının ek riskleri beraberinde getirdiğine işaret eden Köse, özellikle de ABD ve diğer büyük ekonomilerin faiz oranlarını beklenenden aylar önce, ilkbaharda yükseltmesi durumunda ekonomik büyüme tahminlerinin de olumsuz etkilenebileceğini kaydetti.

Köse, pandemi nedeniyle toplam küresel borçların son 50 yılın en yüksek seviyelerine çıktığını belirterek borçların yeniden yapılandırılmasının hızlandırılması için ortak çaba gerektiğini kaydetti.

Dünya Bankası raporunda enflasyondaki hızlı artışa dikkat çekilerek enflasyon oranlarının gelişmiş ekonomilerde 2008, gelişmekte olan ekonomilerde 2011 sonrasının en yüksek seviyelerine çıktığı ve bu durumun özellikle düşük gelirlileri olumsuz etkilediği vurgulandı.

(Kaynak: DW Türkçe ve Euronews Türkçe)

Paylaşın