MHP’li Yalçın’dan CHP Lideri Özel’e Ağır Hakaretler

MHP Lideri Devlet Bahçeli ve CHP Lideri Özgür Özel arasında yaşanan polemiğe MHP’li Semih Yalçın da katıldı. Özel için “Müptezel, arsız, ayağı Mekap’tan aylarca çıkmamış PKK’lının çorap kokusu” ifadelerini kullanan Yalçın, “Sen partisinin geleceğini PKK’ya ipotek eden politik bir tefecisin” dedi.

Haber Merkezi / Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında ortak bildiriye imza atmayan ve Manisa’da asker cenazesinde provokasyona maruz kalan Özgür Özel için “Böyle giderse sokağa bile çıkamaz” demişti. Özel ise Bahçeli’nin bu sözlerine yanıt olarak, “İyi siyasetçi olabilir ama kötü biri” ifadelerini kullanmıştı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’i ağır ifadelerle hedef aldı. Özgür Yalçın, şu ifadeleri kullandı:

“Ey CHP’nin eş genel başkanı; iş birlikçi-vesayetçi yüzüne taktığın demokrat maskesi  Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından indirilip kirli çorapların ortaya serilince, kürsüye çıkıp olanca hiddet, şiddet ve huşunetle saldırıya geçtin. Ama nafile! Retorik içeren ihtiraslı ve gazlı cümleler, seni kurtarmaz. Laf cambazlığı, eleştirileri hakaretle karşılamak, seni temize çıkarmaz. Sen; partinin kongresinde Demirtaş haini başta olmak üzere teröristlere selam yolladın mı, yollamadın mı?

Mazbatalı, kravatlı teröristlerle iş tuttun mu, tutmadın mı? 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Dem’in oylarıyla demlenmeye muhtaç olduğun için önlerine halı oldun mu olmadın mı? Cumhuriyet’i kuran CHP’nin şeref ve haysiyetini bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısına çiğnettin mi, çiğnetmedin mi?

Genel Başkanımıza dil uzatıp ‘kötü insan’ deme hadsizliğine soyundun ya, sen nesin peki? Biz senin kim olduğunu tasvir ve tarif edelim, millet de bilsin. Kötü sıfatı, senin gibilere iltifat sayılır. Alçak da senin türünden mürai politikacı taslakları için madalya yerine geçer.

Sen; partisinin geleceğini PKK’ya ipotek eden politik bir tefecisin. Zaten ipotekle kazanılmış belediyeleri kaybetmemek için şehitlerimizin ruhlarına azap etmekten, ailelerinin yüzüne durmaktan çekinmeyen bir arsızsın.

CHP’nin elindeki ipotekli belediyeleri kurtarayım derken Cumhuriyet’i kuran partiyi Kandil’in hızarına vermekten imtina etmeyen bir peşkeşçi, veresiyecisin. Yerel seçimlerde oy avlamak uğruna milletin kutsallarını çiğnemeyi göze alabilen bir tufeylisin.

CHP’yi milletin gözünden de, haysiyetten de düşürmekle kalmayan, batakçı siyasetin cehennem kuyusuna yuvarlayan bir müptezelsin. Seni ve partini o ateş kuyusundan küresel zebaniler ve sömürge cinleri bile çıkaramaz.

Sende düşkünlüğün, vurdumduymazlığın, yüzsüzlüğün, çıkarcılığın ölçüsü seviye bile değil; çukur derekesinde… Sen, kelimenin tam manasıyla çukur bir insansın. Sen, nefesi aylarca ayağı mekaptan çıkmamış PKK’lı teröristin çorabı gibi iğrenç koku yayan pis bir politikacısın!

Teröristi kırk kalıp sabunla yıkayıp aklamak için lafı sabun gibi köpürten, siyasi rakiplerine vıcık vıcık bulaşmaktan zevk alan, kaygan dilli bir demagogsun. Oylarını almak için DEM’ci hainlerin eteğine sarılmaktan başka politika üretemeyen kifayetsiz bir muhterissin!

Yüz yıllık CHP’yi hainler sürüsüne ağız eğmeye mecbur bırakan bir zavallısın. Özgür Efendi! 31 Mart’ta, bu şekilde milletten oy alacağınızı ve PKK militanlarına peşkeş çektiğiniz belediyelerde yeniden hüküm sürmek için seçim kazanacağınızı sanıyorsan, aldanıyorsun! Madem milletle hemdert olmak yerine Kandil meyhanelerinde “DEM” çekmeyi yeğliyorsun. Madem siyasetin mutfağında değil, pazarındasın. Seni ve partini malzeme olarak kullananların masasına gelip sofrasında garnitür ve menü olacağın aşikâr.

“Senin de sonun hüsran olacak”

El Hak! Senin de sonun hüsran olacak. Şayet unutkanlık illetiyle alilsen, hatırlatalım. Esasen, henüz seçim sonuçları hakkındaki bilgiler sıcak ve hafızalarda taze… Kimin ne mal olduğuna, kimin kaç para ettiğine, geride bıraktığımız Cumhurbaşkanı Seçimi ve Genel Seçimlerde herkesi sarraf hassasiyetiyle tartan millet karar verdi. Senin partinin kefesi pek hafif geldi. Senin partinin karnesi de kırık notlarla dolu…

MHP ve Cumhur İttifakı aleyhinde olmadık dümen ve dalavereye tevessül eden, işitilmedik yalan ve iftira kampanyaları düzenleyen, görülmedik ittifak ve iş birlikleri tertipleyerek şeytanı bile şaşırtan sabık genel başkanınız; hırsına yenik düşüp koltuğu sana devretmek zorunda kaldı.

Buna rağmen sen; partinin ve başındakinin yaşadıklarından ibret almayıp eskisinden daha beter, daha sefil, daha aşağılık politik manevralara, manipülasyonlara yelteniyorsun.

Bak, demedi deme Özgür Efendi! Öfkeyle kalkan zararla oturur. Keskin sirke küpüne zarar verir. Boşuna celallenme, beyhude efelenme! Bu millet sana da dersini 31 Mart 2024’te verecek. PKK’nin siyasi acentesiyle ticaret yapmanın zehirli meyvesini sandıkta devşireceksin. O vakit biz, ‘Dersini almış da ediyor ezber.’ türküsünü söyleyeceğiz. Sen ve ‘Kendim ettim, kendim buldum; gül gibi sararıp soldum, eyvah!’ diye ağıt yakacaksın. Ayaktaşlarınsa bu kez faturayı sana çıkaracak ve yeni yüzyılın eş başkanı Badi Ekrem’e koşacak. O da, hizmetten çok poz ve metan gazı verdiği İstanbul’u kaybetmenin ezikliğinden kaçmak için yeni bir maceraya heveslenecek.”

 

Paylaşın

Bahçeli’den Özgür Özel’e Sert Sözler: Zirzop, Üç Kuruş Akıllı

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de grubu bulunan 4 parti, ortak metne imza koyarak terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı? DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti. CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana ahlaki tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir” dedi ve ekledi:

“Hepsine birden yazıklar olsun diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır. Terörist Demirtaş’ı selamlayan bu gafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Demlenmiş CHP yönetimi yüz karasına dönüşmüştür. TBMM’nin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nın safına geçen CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir. Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımızdan Meclis’i bilgilendirmesini isteyen zihniyet sorumsuzdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, aklını başına almazsa sokakta dahi yürüyemeyecektir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Konuşmasında CHP, CHP Lideri Özgür Özel ve DEM Parti’yi hedefine koyan Bahçeli, şunları söyledi:

“Tetiği çeken PKK’lı teröristtir ancak mermiyi veren, hedefi gösteren güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır. Milli birlik ve kardeşliğimizi yaralamak için menfur bir operasyon devrededir. Bu operasyonda CHP’nin demlenmesi amaçlanmıştır. Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, çok geçmeden farklı kaynaklardan olsa da aynı gayeye hizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz.

Ne zaman küresel zeminde zulme karşı dursak yumuşak karnımızdan darbe yiyoruz. Her yerden üstümüze geliyorlar. Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar. Göstere göstere terörizme güzelleme yapıyorlar. Dişimizi sıkıyoruz ve sabır diyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyası sağ duyulu duruşumuzu gittikçe sarsıyor. Hınıslı Said isimli bir haine yapılan övgülerden tutun da bölücü mesajlara, terör diline kadar görülmedik şey kalmamıştır.

TBMM, teröristlerin, bölücülerin, aklanma, paklanma, sığınma ve meydan okuma yeri değildir. Aksine, hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir. MHP’nin açık çağrısı şudur; teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle yaklaşıyorsa suçludur. Biz TBMM’de terörist istemiyoruz. Düşman istemiyoruz. Katil istemiyoruz. Canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK’nın yerine gözetleme kulesi görevi gören, İstiklal Marşı söyleyemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçemeyen, devletin bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde partilerin TBMM’de bulunması, Hazine yardımı ve maaş alması rezalettir, cinayettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muameledir.

Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan sözde milletvekillerin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, AYM statüsünün radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM’de kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeniden çizilmesidir. AYM’nin malum başkanı ve üyeleri şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır?

AYM’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır? Aynı özen ve dikkat neden ve niçin HDP ve devamı partilerin kapatılmasında gösterilmemektedir? AYM’nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz, bana şehitlerimizin omzunda vatan toprakları emanet edildi, onların katilleri aramızda dolaşıyor. Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin ipin kimin elindedir?

“Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır”

DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de grubu bulunan 4 parti, ortak metne imza koyarak terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı? DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti. CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana ahlaki tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir. Hepsine birden yazıklar olsun diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır.

Terörist Demirtaş’ı selamlayan bu gafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Demlenmiş CHP yönetimi yüz karasına dönüşmüştür. TBMM’nin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nın safına geçen CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir. Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımızdan Meclis’i bilgilendirmesini isteyen zihniyet sorumsuzdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, aklını başına almazsa sokakta dahi yürüyemeyecektir.

CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir. CHP Genel Başkanı’nın Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanımıza saldırması alçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmektir. Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanımıza, “Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz” diyerek üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de, böylesi bir özgüvenle atıp tutmaktadır. Emperyalizmin özelleştirdiği bu şahısta akıl olsa zaten böyle konuşmaz, konuşamazdı.

Terörle mücadele eden bakanlarımızdan komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Polis Teşkilatımızın her kademesinde görev yapan kahramanlarımıza dil uzatanların dilinin, el uzatanların elinin, göz koyanların gözünün, parmak sallayanlarını da parmağının hesabını sorar, bedelini misliyle ödetiriz. Daha önce söylemiştim, yine söylüyorum, bunların alayının aklını alırım. Milli Savunma Bakanımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyetinin, kahraman asker ve polislerimizin sonuna kadar arkasındayız.

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerinde AK Parti ile 30 büyükşehir ve 29 ilde işbirliği yapma kararı aldığımızı, 22 ilde de demokratik yarış halinde olacağımızı buradan bir kez daha açıklıyorum.”

Paylaşın

Bahçeli, TBMM Genel Kurulu’nu Terk Etti

DEM Parti sözcüleri kürsüye çıktığında TBMM Genel Kurulu’nu terk eden MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesinin yapması gerekeni yapıyorum bugün” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler için TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı.

Bütçe görüşmelerini takip etmek için Genel Kurul’a gelen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sözcüleri kürsüye çıktığında salondan ayrıldı.

Kuliste gazetecilerin konuya ilişkin sorusu üzerine MHP Lideri Bahçeli, “CHP’yi de takip etmeyeceğim. Arkadaşlarım da takip etmeyecekler. Anayasa Mahkemesinin yapması gerekeni yapıyorum bugün” ifadelerini kullandı.

Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmeler sonrası AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi imzasıyla ortak bildiri yayımlanmıştı. DEM Parti ve CHP ortak bildiriyi imzalamamıştı. CHP, üç grup başkanvekilinin imzasıyla ayrı bir bildiri yayımlamıştı.

Paylaşın

Bahçeli’den Yerel Seçimler Mesajı: Büyük Resme Kafa Yoruyoruz

Yerel seçimlere ilişkin açıklamada bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Allah’ın izni ile 31 Mart eşiği sağ salim kazasız bir şekilde aşılacaktır. AKP ile yaptığımız görüşmelerde Türk ve Türkiye’ye odaklandığımızı karşılık gözetmeksizin hedeflerimiz için çalıştığımızı söylemek istiyorum” dedi ve ekledi:

“Mesele hangi belediye başkanlıklarının partimizde olmasından daha çok cumhur ittifakı olarak neyi ne kadar başarabilirizin sorusuna cevap aramaktayız. Her şey değişip ters yüz olsa da Türk milleti kıyamete kadar yaşayacak.”

Devlet Bahçeli, açıklamasının devamında, “Bulanık suda balık avlayacak merakımız yok. Önce ülkem ve milletim diyorsak bunu seve seve yapmalıyız. Biz neysek oyuz ne dediysek yaparız. Ayırmadan Türkiye için çalışacağız. Herkes için herkese göre belediye diyeceğiz. İstikrar ve hizmet için çalışacağız.

Kimse fıtrat değişir sanmamalı bu kan yine o kandır. Büyük resme kafa yoruyoruz. Siyasi kulislere kapalıyız. Cumhur İttifakı kararını vermiş mutabakata vermiş yola koyulmuştur. AK Parti ile çözemeyeceğimiz bir mesele yoktur” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’da partisinin İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Bahçeli’nin konuşmasında yerel seçimlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:

Allah’ın izni ile 31 Mart eşiği sağ salim kazasız bir şekilde aşılacaktır. AKP ile yaptığımız görüşmelerde Türk ve Türkiye’ye odaklandığımızı karşılık gözetmeksizin hedeflerimiz için çalıştığımızı söylemek istiyorum

Mesele hangi belediye başkanlıklarının partimizde olmasından daha çok cumhur ittifakı olarak neyi ne kadar başarabilirizin sorusuna cevap aramaktayız. Her şey değişip ters yüz olsa da Türk milleti kıyamete kadar yaşayacak.

Bulanık suda balık avlayacak merakımız yok. Önce ülkem ve milletim diyorsak bunu seve seve yapmalıyız. Biz neysek oyuz ne dediysek yaparız. Ayırmadan Türkiye için çalışacağız. Herkes için herkese göre belediye diyeceğiz. İstikrar ve hizmet için çalışacağız. Kimse fıtrat değişir sanmamalı bu kan yine o kandır.

Büyük resme kafa yoruyoruz. Siyasi kulislere kapalıyız. Cumhur İttifakı kararını vermiş mutabakata vermiş yola koyulmuştur. AK Parti ile çözemeyeceğimiz bir mesele yoktur.”

“CHP güvenlik sorunu, DEM Parti güvenlik tehdididir”

2023 yılını değerlendirirken depreme ait sorunları Cumhur İttifakı’nın çözeceğini ifade eden Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“CHP, İP ve DEM zillet ile hezimet arasında sarkaç gibi sallanmaktadır. Bu partiler hem demokrasiye hem de Türkiye’ye zarar veriyorlar. Muhalefet bir hastalığın pençesinde. Birbirlerine demediğini bırakmayanların Türk siyasetinde varlığı demokratik utançtır. Bizim için asıl tehlike siyasete yuva yapmış siyasilerdir. CHP güvenlik sorundur. Sözde bölücü parti DEM Parti güvenlik tehdididir.

İnsanlarımızı provoke eden sosyal medya görüntüleri, merdiven altı cemaat ve tarikatların şımarıklıkları tahammül sınırlarını aşmaktadır. Vatandaşlarımız alın teri ile mücadele ediyorken aklını kaçırmış gibi para harcayıp kahvesini altın tozu ile içenler sistemi sorgulatmaktadır. BU kapsamdaki hedef sosyal anarşi üretmektir.

Türk futbolunda illegal fonlarla yüksek faiz beklentisi ile para yatırması ve bir bankanın çalışanı vasıtasıyla yapılması bir ahlak sorunudur. Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmıştır. Somali Cumhurbaşkanı oğlunun birisine çarpıp ülkesine gitmesi de bu duruma hizmet etmektedir.

Ankaragücü maçında hakeme yumruklu saldırısı sonrasında TFF’nin süreci yürütememiştir. Hakemimize yapılan saldırıyı lanetliyoruz ancak bu güç gösterisini bir kaşık su da fırtına koparanları maksatlı olarak kabul ediyoruz. Türkiye karşıtı çevrelerin eline koz vermektir. Oyunu görüyoruz kumpası görüyoruz.

TBMM’de Kürtçe konuşulması kabul edilemez. Ülkenin dili Türkçedir. TBMM’de Türkçe dışında konuşma yapmak ve buna göz yummak kötülüktür. Kürt kökenliler Kürtçe konuşması bizi rahatsız etmez ancak bunun merkezileşmesine izin vermeyiz. Türkçemiz şerefimiz.

Öte yandan açıkça söylemek istiyorum. Hınıslı Said bir vatan hainidir. Katilidir ve canidir. Bu soysuza kim övgü ile bahsediyorsa o da aynısıdır. 2014 yılında Şeyh Said’in ismi Diyarbakır’da bir bulvara verilmesi ilk o kentteki insanlarımıza hakarettir. Özgür Özel’in Şey Said açıklamasını neresini düzeltelim. Hainlere acıyan çürümüşlerdir. CHP Genel Başkanı şehitlerin acısını ne yapacak.”

Paylaşın

Bahçeli’den TBMM Başkanı Kurtulmuş’a ‘Kürtçe’ Sitemi

TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerini takip eden MHP lideri Devlet Bahçeli, DEP Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın konuşmasına Kürtçe başlaması ve ardından yaşanan diyaloglar nedeniyle, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’u eleştirdi.

Özgür Özel’in Genel Başkan olarak Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı ilk konuşmayı da değerlendiren MHP Lideri Bahçeli, “Performansı gayet iyiydi. Hem heyecanlı hem hazırlıklı gelmiş hem de kitlesine moral veriyor. Tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

DEP Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe üzerine yaptığı konuşmasına Kürtçe başladı. Bunun üzerine Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Tuncer Bakırhan’a yönelik “Sayın Bakırhan, bu konuştuklarınızın bir de Türkçe açıklamasını istiyoruz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Burada Türkçe konuşulacak, resmi dilimiz Türkçe olduğu için Türkçe konuşulmasını bekliyoruz. Sizden de arkadaşlarımız adına bunun Türkçesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. Bakırhan bunun üzerine konuşmasını Türkçe tekrar etti.

Meclis’teki gazeteciler bütçe görüşmelerini katip eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye söz konusu diyalog ve Özgür Özel’in Genel Başkan olarak Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı ilk konuşma soruldu. Bahçeli, yaşananları AYM’ye bağlayarak yüksek mahkemeyi ve ardından Numan Kurtulmuş’u eleştirdi.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Devlet Bahçeli şunları kaydetti: “Bütçe görüşmelerinin yapıldığı günde Kürtçe ifadeye çalıştılar. Bazıları bunu hoş görülebilir. Ama AYM Başkanı ve değerli üyelerinden bundaki konuşmanın ruhundan hareketle Türkiye’ye sahip çıkmalarını tavsiye ederim. Kendilerine bu konularda daha dikkatli sahip çıkmalarını tavsiye ediyorum.

Konunun gittikçe yaygınlaştığı AYM tavrı sebebiyle de birçok kesimin şımardığı görülmüştür. Buna dikkat etmek lazım. Bu konuşma bize göre kabul görmedi ama onlar keçeyi suya atmışlar. Çıkacağı yeri taşladıkları için zihinlerinde kursaklarında ne varsa dökmeye çalışıyorlar. Meclis Başkanı’nın Kürtçe sözleri dinledikten sonra ‘Türkçe’ye tercüme edin’ cümlesi ise AYM Başkanı kadar yanlış bir tutum olmuştur. Böyle şey olamaz.”

Özgür Özel’in Genel Başkan olarak Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı ilk konuşmayı da değerlendiren MHP Lideri Bahçeli, “Performansı gayet iyiydi. Hem heyecanlı hem hazırlıklı gelmiş hem de kitlesine moral veriyor. Tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

MHP’de İstifa Depremi: Meclis’teki Sandalye Sayısı 49’a Düştü

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yerel seçimlere ilişkin açıklamasına tepki gösterdiği MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, sosyal medya hesabından, partisinden istifa ettiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Saffet Sancaklı, istifa kararına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Mensubu olmaktan şeref duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi üyeliğinden; yerel seçim sürecinde Cumhur İttifakını ve Partimizi her türlü tezvirat ve spekülasyondan uzak tutmak gayesiyle, Sayın Genel Başkanımızın talimatı doğrultusunda istifa ediyorum.

Bu vesileyle; Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beye bağlılığımın tavizsiz bir şekilde devam edeceğini bildirir, kamuoyuna saygılarımı sunarım.”

Öte yandan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifası istenmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” dedi.

Saffet Sancaklı kimdir?

27 Şubat 1966 yılında eski Yugoslavya’da Tutin şehrinde dünyaya gelen Saffet Sancaklı, 1968 yılında Türkiye’ye göç etti. Eğitimini İstanbul’da Gaziosmanpaşa’da Cemal Gürsel İlkokulu’nda ardından ortaokul ve liseyi Vefa Poyraz Lisesinde tamamladı.

Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandı, lakin Beşiktaş futbol kulübündeki futbol kariyeri nedeniyle üniversite eğitimi yarıda kaldı. 2009 yılında tekrar üniversite sınavına girdi ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. Şu anda üniversite öğrenimini; Anadolu Üniversitesi “Kamu Yönetimi” bölümünde devam ettirmektedir.

Sırasıyla Gaziosmanpaşa Kültürspor, Vefa, Beşiktaş, Eskişehirspor, Konyaspor, Sarıyer, Kocaelispor, Galatasaray, Kocaelispor, Fenerbahçe, Konyaspor’da forvet mevkiinde oynayan Sancaklı, faal futbol yaşantısını 1998-1999 sezonunda Konyaspor’da bıraktı ve FIFA Futbolcu Menajerliği Lisansı aldı. Süper Ligde toplam 130 gol atarak adını 100’ler kulübüne yazdırdı.

24 kez millî takımlara çağrılan Saffet Sancaklı 1 kez Türkiye U-21 ve 19 kez de Türkiye A millî takımı olmak üzere toplam 20 kez millî takımlar formasını giydi ve bu karşılaşmalarda 6 gol kaydetti. A millî takımla 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katıldı.

Futbolculuktan sonra Sancaklı Menajerlik şirketini kurup Türkiye’de yerleşik ilk FIFA Lisanslı futbolcu menajeri oldu. TMSF’ye devredilen İstanbulspor’un satış ihalesi 30 Haziran 2006’da yapıldı ve 3 milyon 250 bin dolar ile en yüksek teklifi veren Marmara Spor Faaliyetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş, İstanbulspor’un yeni sahibi oldu. Saffet Sancaklı İstanbulspor’un Sportif Danışmanlığını kulübü devredene kadar yapmıştır.

2007 Genel Seçimlerinde de MHP’den aday adayı olan Saffet Sancaklı, 28 Ocak 2011 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanı Devlet Bahçeli’nin de katıldığı bir tören ile MHP saflarında aktif siyasete atılmıştır. 11 Nisan 2011 tarihinde, İstanbul 2. Bölge 5. Sıra Milletvekili adaylığı resmen açıklanmıştır.

Ama 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde milletvekili olarak seçilememiştir. 2014 Yerel Seçimlerinde MHP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmuş ancak seçilememiştir. 4 Kasım 2012 ve 21 Mart 2015 tarihinde yapılan MHP 10. ve 11. Olağan Büyük Kurultayında MYK Üyesi seçildi. Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde ise MHP’den Kocaeli 1. sıra milletvekili adayı olarak gösterildi ve seçildi.

Bu seçimlerin tekrarlanması sonucu Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde MHP’den tekrar aday gösterildi ve yeniden seçildi. 11 Kasım 2016 günü TBMM’deki odasında gizli kamera bulunduğu iddiası meclis gündemine geldi. Ancak daha sonra kameranın daha önceden yerleştirilip söküldüğü anlaşıldı.

Ne olmuştu?

Saffet Sancaklı’nın TBMM’de Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin yeni yönetimini ağırladığı toplantıda, yerel seçimde AK Parti’yle yapılacak ittifakla ilgili olarak “13 adayın 13’ü de AK Partili olursa Kocaeli’ne gelmeyeceğim” dediği belirtilmişti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise bugün konuyla ilgili olarak “Futbol hayatında 3 büyük kulüpte oynama geleneğini siyasette de mi sürdürmek istiyor? Tercih kendisinindir” ifadelerini kullanmıştı. Bunun üzerine açıklama yapan Sancaklı, söz konusu ifadeleri kullanmadığını söylemişti.

Sancaklı “Bugün bir takım taraflı medya organlarında, söylemediğim sözler üzerinden tamamen yalanlarla Cumhur İttifakına karşı yapılan olumsuz algı operasyonlarını büyük bir şaşkınlıkla takip ettim. Yalan ve maksatlı haberleri yapanlarla Türk adaleti önünde hesaplaşacağımı da özellikle belirtmek isterim” demişti.

Saffet Sancaklı’nın açıklamasından yaklaşık bir buçuk saat sonra sosyal medya hesabından paylaşım yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Sancaklı’nın partiden istifasını istemişti: “Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifası istenmiştir.”

Paylaşın

İsveç’in NATO Üyeliği: Devlet Bahçeli’den Üç Şart

İsveç’in NATO’ya üyeliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Filistin devleti tanınırsa, İsrail tazminat ödemeyi kabul ederse, Netanyahu’nun Lahey’de yargılanmasının yolu açılırsa” dedi.

İsveç’in NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Katılım Protokolü, geçen ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilmişti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisine yakın TürkGün gazetesine verdiği röportajın ilgili bölümünde “İsveç’in NATO’ya üye olmasına nasıl bakıyorsunuz” sorusu üzerine şunları söyledi:

“İsveç’in NATO’ya girişine elbette soğuk bakıyoruz. Fakat bizim için kitabımıza hakaret etmekle Müslümanlara zulmetmek aynıdır. Eğer İsrail ile Filistin arasında kalıcı bir barış ortamı sağlanırsa, 1967 sınırları dâhilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti tanınırsa, İsrail tazminat ödemeyi kabul ederse, Netanyahu’nun Lahey’de yargılanmasının yolu açılırsa İsveç’in NATO üyeliğine tamam deriz.

En son Norveç’in katılımıyla NATO’ya üye ülke sayısı 31’e çıktı. Bize göre İsveç NATO’ya üye olsa ne olacak olmasa ne çıkacak. Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütünün ilk üç müessir gücünden birisi Türkiye’dir. Biz bu gerçeğe bakarız. İsveç’in üyeliğini bekleyenlerin de yerine getirmesi şart olan öncelikli görevleri olduğunu kararlılıkla ifade ederiz.”

İsveç ve komşusu Finlandiya geçen yıl Mayıs ayında NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu. Finlandiya, NATO’ya, üye 31 ülkenin onayıyla Nisan ayında kabul edildi. Türkiye ve Macaristan İsveç’in başvurusunu ise henüz onaylamadı. Ankara, İsveç’in PKK ve Gülen yapılanmasıyla yeterince mücadele etmediğini belirtiyor ve daha fazla adım atması gerektiğini vurguluyor.

Paylaşın

Özgür Özel’den Devlet Bahçeli’ye “Soysuz” Yanıtı

MHP Lideri Bahçeli’nin açıklamalarına yanıt veren CHP Lideri Özgür Özel, “Bugün Devlet Bey de ‘Kürtlerden Başbakan olmadı mı geçmişte’ dedi. Benim dediğim; Devlet Bey, benim memleketim Manisa’da MHP’li bir başkan seçebiliyorlar mazbatasını alıyor. Sizin memleketiniz Osmaniye’de AKP seçtiler görev yaptı, MHP’yi seçtiler görev yaptı” dedi ve ekledi:

“Ama Diyabarkır’da, Batman’da, Mardin’de Kürtler belediye başkanı seçiyor ama siz kayyum atıyorsunuz. Manisalılar, Rizeliler, Osmaniyeliler eşittir ama sizin bu uygulamanız yüzünden Kürtler daha az eşittir. Camiler dini kurum kabul ediliyor ama Cemevleri kabul edilmiyor.”

Özel konuşmasının devamında, “Siz isteyin yarın Ülkü Ocakları sokağa çıkabilirler, Tayyip bey istesin Osmanlı Ocakları sokağa çıkabilir ama 1 Mayıs olur, sendikalar sokağa çıkamazlar. Bu ülkede muhalifler daha az eşittir Devlet Bey. Kendisi nazikçe telefon etti. Bugün diyor ki bu soysuz iddia, o arkadaşları, o metni yazan arkadaşları Sinan Ateş’in de arkadaşları da çok iyi biliyor.

O arkadaşlar bana soysuz demeye kalkıyorlarsa, Devlet bey, benim soyum Selanik’tir. Ayıptır söylemesi babamın babası üzerinden soyumuz 1880’lerde Üsküp’tedir. Soyumuz, Osmanlı’ya hizmet eden Makedonya’dır. Ben bu cümleyi ona yakıştıramadım. Devlet Bey’in çocuğu yok diye Tayyip Bey, “zürriyetsiz” demişti. Ben bunu hiç yakıştıramamıştım. Devlet Bey’in prompterina o ifadeyi yazanı, Devlet beye bizzat havale ediyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Ali Mahir Başarır ve çok sayıda partili hukukçu arkadaşımız Diyarbakır’dalar. Tahir Elçi davasını sürüncemede bırakıyorlar. Dinlenmesi gereken tanıklar dinlenmiyor. Deliller karartılması için bir el devreye girmişti. Tahir Elçi davasının yargılaması içimize sinmiyor. Sevgili Türkan Elçinin içinde yanan ateş elbette sönmeyecek. Ama sonuna kadar takipçisi olacağız. O eller yargılanana kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Geçtiğimiz hafta İBB altyapı yatırımlarından örnekler vermiştim. İBB gibi CHPli belediye başkanları sosyal belediyeciliğin adeta kitabını yazmaya devam ediyorlar. Bugünkü örneğim ABB’den. Neler yapmış sosyal belediyecilikle ilgili, neler gördük neler.

Çocuklar üşümesin diye bir kampanya var 3 yıldır devam ediyor. Tam 200 bin aileye doğalgaz ve kömür desteği veriyorlar. Kışın en soğuk 3 ayında 500’er lira yatıyor, 600 lira gelecekse fatura 100 lira ödüyorlar. Evinde doğalgazı olmayana birer ton kömür veriliyor. Çocuklar protein alsın diye 2 yıldır süren 200 bin yoksul aileye bir kilo et veriliyor.

Mansur Yavaş, 200 bin aileye yani koca bir koçu boynuzundan tutup götürüp, çocukları yesin diye verdi. 918 köye, beldeye Ankara Büyükşehir Belediyesi internet desteği veriyor. 12 bin 500 öğrenciye otobüs abonmanı, 105 bin çocuğa bayram harçlığı veriyor.

Eğer CHP’li belediye seçerseniz 2 yılda bir kurbanlık koç kadar etten, karne hediyesinden, ödeyemediğiniz sınav parasını ödemeye koşacak sıcacık bir sosyal belediyecilik yapan belediye başkanınız olacak. Bunu Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımızda CHP’li adayları seçtiğinizde bu sıcak el sizlere de uzanacak.

Seçimde sosyal belediyecilik nedir diye gösteren CHP’li belediyelere oy atmaya davet ediyorum. Ankara’yı parsel parsel satanlar değil güzel iyi dürüst insanlar yönetsin diye destek aldık. Mansur Yavaş bir de kurs açtı. Sosyal belediyecilik kursu. Sayın Erdoğan, başkanlarını gönderirsen onlara çok faydası olur.

Biz bu belediyeleri sadece CHP’lilerin oyuyla kazanmadık. İstanbul’da, İstanbul İttifakı’yla, Ankara’da dürüst insanlar Başkent’i yönetsin diye destek aldık ve kazandık. Biz işbirliğine tüm siyasi partileri, güç birliğine davet ediyoruz

Gazze’de 4 günlük ateşkes sona erdi, sonra 2 gün uzatma geldi. Biz CHP olarak kalıcı ateşkes istiyoruz. Yine CHP doğru yerde duruyor, Türkiye doğru yerde duruyor ama Bosna Hersek’te susanlar bugün yine susuyor. Dünyadaki tüm kardeşlerimize sesleniyorum; Filistin’deki zulmü durdurmak bütün solcuların, sosyal demokratların, sosyalistlerin görevidir. Hepinizi davet ediyoruz.

Çok yerli ve millisiniz ya; Türkiye’deki bütün siyasi partilerin genel başkanlarını alarak sınır kapısına kol kola gidelim; Türkiye’nin tavrını tüm dünyaya gösterelim. Çağrım sanadır Erdoğan.

Emekliler açlıkla sınanıyorlar. En düşük emekli maaşı mutlaka asgari ücret düzeyine çıkarılmalı. Plan Bütçe Komisyonu bugün önergemizi oylayacak. O eller havaya kalktığında göreceğiz. Grubumuz en düşük emekli maaşı asgari ücret olsun diye el kaldıracak. Göreceğiz kim emekliyi seçim olan pazara kadar, kim hak baki olana kadar savunuyor, göreceğiz. Herkesi AKP ve MHP’nin tavrını izlemeye davet ediyorum.

Bugün Devlet Bey de ‘Kürtlerden Başbakan olmadı mı geçmişte’ dedi. Benim dediğim; Devlet Bey, benim memleketim Manisa’da MHP’li bir başkan seçebiliyorlar mazbatasını alıyor. Sizin memleketiniz Osmaniye’de AKP seçtiler görev yaptı, MHP’yi seçtiler görev yaptı.

Ama Diyabarkır’da, Batman’da, Mardin’de Kürtler belediye başkanı seçiyor ama siz kayyum atıyorsunuz. Manisalılar, Rizeliler, Osmaniyeliler eşittir ama sizin bu uygulamanız yüzünden Kürtler daha az eşittir. Camiler dini kurum kabul ediliyor ama Cemevleri kabul edilmiyor.

Siz isteyin yarın Ülkü Ocakları sokağa çıkabilirler, Tayyip bey istesin Osmanlı Ocakları sokağa çıkabilir ama 1 Mayıs olur, sendikalar sokağa çıkamazlar. Bu ülkede muhalifler daha az eşittir Devlet Bey. Kendisi nazikçe telefon etti. Bugün diyor ki bu soysuz iddia, o arkadaşları, o metni yazan arkadaşları Sinan Ateş’in de arkadaşları da çok iyi biliyor.

O arkadaşlar bana soysuz demeye kalkıyorlarsa, Devlet bey, benim soyum Selanik’tir. Ayıptır söylemesi babamın babası üzerinden soyumuz 1880’lerde Üsküp’tedir. Soyumuz, Osmanlı’ya hizmet eden Makedonya’dır. Ben bu cümleyi ona yakıştıramadım. Devlet Bey’in çocuğu yok diye Tayyip Bey, “zürriyetsiz” demişti. Ben bunu hiç yakıştıramamıştım. Devlet Bey’in prompterina o ifadeyi yazanı, Devlet beye bizzat havale ediyorum.

Üye sayısında ciddi bir artış yaşıyoruz, tüm milletimizi baba evine, tapusu Mustafa Kemal Atatürk’te olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olmaya davet ediyorum.”

Paylaşın

Bahçeli’den Özgür Özel’e Sert Sözler: Bu Sefil İddia…

CHP Lideri Özgür Özel’in “Türkiye’de herkes eşittir ama Kürtler daha az eşittir” sözlerine tepki gösteren MHP Lideri Bahçeli, “CHP Genel Başkanının ‘Türkiye’de herkes eşittir ama daha az eşittir’ açıklaması bölücü lügatın tıpkısının aynısıyla yansımasıdır. Kürt kökenli kardeşlerimizin daha az eşit olduğunu söylemek hakikate kast etmektir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu sefil iddia devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne saldırıdır. Kürk kökenli kardeşlerim eşit haklara sahip vatandaşlarımızdır ve bizim can beraberimizdir. Kürt kökenli kardeşlerim kaymakam, diplomat, vali, milletvekili ve hatta Cumhurbaşkanı olmadı mı? İş adamı, medya mensubu, bürokrat dahası CHP’ye genel başkan olarak toplum önüne çıkmadılar mı?”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimler öncesinde CHP’nin acemi genel başkanı sözüm ona HEDEP’i tava getirmek niyetiyle gemiyi azıya almıştır. CHP Genel Başkanına tavsiyem, uydur kaydır bir kurultay yapıp ya HEDEP’i içlerine almaları ya da derhal HEDEP’e katılmalarıdır. CHP demek HEDEP demektir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyeti’n yeni yüzyılında insanüstü bir gayretle çalışıyoruz. 14 ve 28 Mayıs seçimlerindeki başarımıza yeni bir halka eklemek istiyoruz. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında denge ve uyum olsun istiyoruz.

Iğdır’dan Aras’ın Aydın’dan Menderes’in Tunceli’den Munzur’un Manisa’dan Gediz’in Sakarya’dan Sapanca’nın çağıltısını dinledik. Muş’tan Alparslan’ın Antalya’dan Keykubat’ın Bursa’dan Orhan Gazi’nin Edirne’den Sinan’ın Çanakkale’den Mehmetçiğin Kahramanmaraş’tan Sütçü İmam’ın Kütahya’dan Dumlupınar’ın şanlıyla şerefiyle kenetledik. Biz, horon kadar Karadeniz, zeybek kadar Ege’yiz. Biz Türkiye’yiz, Türk milletiyiz. Hiç kimseyi ayırmadık, ayırmayacağız. Hiç kimseyi yabancı görmedik, asla da görmeyeceğiz.

Türk milleti onuruna düşkün bir millettir, sözde ve bölücü bir sanatçının hürmetle elini öpüp ardından ‘onurum, gururum’ diyen CHP Genel Başkanına hatırlatırım ki bizim onurumuz da gururumuz da Türk milletidir. Bir muamma olan CHP Genel Başkanının ‘Türkiye’de herkes eşittir ama daha az eşittir’ açıklaması bölücü lügatın tıpkısının aynısıyla yansımasıdır.

Kürt kökenli kardeşlerimizin daha az eşit olduğunu söylemek hakikate kast etmektir. Bu sefil iddia devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne saldırıdır. Kürk kökenli kardeşlerim eşit haklara sahip vatandaşlarımızdır ve bizim can beraberimizdir. Kürt kökenli kardeşlerim kaymakam, diplomat, vali, milletvekili ve hatta Cumhurbaşkanı olmadı mı? İş adamı, medya mensubu, bürokrat dahası CHP’ye genel başkan olarak toplum önüne çıkmadılar mı?

“CHP demek HEDEP demektir”

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimler öncesinde CHP’nin acemi genel başkanı sözüm ona HEDEP’i tava getirmek niyetiyle gemiyi azıya almıştır. CHP Genel Başkanına tavsiyem, uydur kaydır bir kurultay yapıp ya HEDEP’i içlerine almaları ya da derhal HEDEP’e katılmalarıdır. CHP demek HEDEP demektir. Cumhur İttifakı, İstanbul’da Zillet’i sallayıp devirecektir. Ankara’da savurup indirecektir. Cumhur İttifakı yerel yönetimlerdeki makus hale son verecektir. CHP Genel Başkanı kulağını Kandil’e ve yeminli Türkiye düşmanlarına verdikçe hüsran ve hezimetten kurtaramayacaktır. Türkiye, 31 Mart seçimlerinde bir kez daha Türk bayrağında buluşacak, Cumhur İttifakı’nda uzlaşacaktır.

Bizim doğru yerde, doğru zamanda, doğru insanlarla buluşmaktaki muradımız buydu. Doğru zamanda uygulayacağımız yanlış bir siyasetin bizleri ve bizlere umut bağlamış milletimizi felakete sürükleyeceğini biliyoruz. Yanlış zamanda uygulayacağımız doğru siyasetin bize ve bize inanlara bir yarar sağlamayacağının da farkındayız. Bizim siyaseten ilerleyişimizin yol haritasında sabır vardır, akıl vardır, ahlak, adanmışlık, şuur, denge vardır. Dibi görünmeyen kuyulardan su içmemekten anladığımız da budur.

Ayrılıklara karşı birleşmenin, dağılmaya karşı güç birliğinin peşinden koşmalıyız. Çürümeye karşı öze dönmenin arayışında olmalıyız. Er ya da geç kötü gün yüzüne çıkar. Hiç kimse ettiklerinden, çektiklerinden kaçamaz. Bir teröristin, bölücünün insan haklarından, soysuz bir özgürlükten bahsetmesi bal gibi kavramların infazıdır. ‘İyiyim, cesurum, güneşim’ diyenlerin kötülükleri lağım gibi patladıkça bedeli ödeyen evvela failler değil kavramın mana zenginliği olmaktadır.

Siyaset, insanın nasıl yaşayacağı, ailesini nasıl geçindireceği, nasıl yönetileceği, hangi hakları talep edeceği gibi çağdaş talepler üzerine şekillenmelidir. Niyeti kötü olanların, namerde el avuç açanların, birbirinin kuyusunu kazanların, fitne saçanların, adı ne olursa olsun akıbetleri korkunçtur. Türk ve Türkiye Yüzyılı cebini ve cüzdanını haksız şekilde doldurmak için el ovuşturan bu çağın mühterisleri aracılıyla değil, faziletin ehli olan millet sevdalıları eliyle inşa edilecektir.

“TikTok rezaleti salgın gibi yayılmaktadır”

Daha çok faiz geliri elde etmek için tertip edilmiş fon ve finans oyunları, doymayan kursakların tahriki ile milyon dolarlarını bu fonlara bağlayan tanınmış simalar, bunlara çanak tutan sahtekar bankacılar, kurulan saadet zincirleri, saçlarına dolardan bukleler yapan şaibeli soytarılar gerçekten de milletimizde haklı bir öfkeye neden olmaktadır. TikTok rezaleti salgın gibi yayılmaktadır. Milli değerlerimize ve toplumsal ahlakımıza yönelik tehditlere karşı dik ve kararlı duruş sergileyen yegane siyasi irade MHP ve Cumhur İttifakı’dır.

Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu bugünkü hassas dönemde sergilediğimiz tutum, yüksek sorumluluk ve sağduyulu anlayış hem partimizi hem de Cumhur İttifakı’nın milli ve manevi değerlerinin zırhı, milletimizin varlık ve birlik umudu haline getirmiştir. Ne CHP, ne HEDEP, ne de diğerleri karşımızda tutunamayacaktır. Önce ülkem ve milletim anlayışıyla huzur, ufuk, teselli, kudret, kuvvet, çözüm, şifa olacağız.

CHP Genel Başkanı ‘Ekrem bey İstanbul’a mühürlü’ demiş. Biz o paslı mühürü kazıyarak söküp atmayı başaracağız. MHP ve Cumhur İttifakı bu şerefli misyona gene taliptir. 31 Mart 2024’te yeni bir zafere imza atmak için seferberlik ruhuyla sahadadır.

Demokrasiye yürekten bağlıyız. İnsan hak ve hürriyetine ön şartsız saygı duyuyoruz. Hukukun üstünlüğüne kararlılıkla inanıyoruz. Laiklik ile din ve vicdan hürriyetini bir arada korumanın azmindeyiz. İsrail ile Filistin arasında geçici değil, kalıcı barışın ve adil çözümün yanındayız. Geçici ateşkes kararının ve rehine takasının ümit verici olduğunu değerlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasiyle, akıl ve ahlak temelli girişimleriyle insani yardım koridorunun açılmasından, geçici ateşkes kararının alınmasından şüphesiz bahtiyarız.

“Filistinli masumların çığlığına hiç kimse bigâne kalamaz”

Ve haklı mücadelesinin arkasındayız. İki devletli çözüm vasatı dahilinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırlarına haiz bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından başka seçeneği de tanımıyoruz. İspanya ve Belçika Başbakanlarının gündeme yansıyan değerli açıklamaları uyanan küresel vicdana daha fazla sessiz kalınamayacağını göstermiştir. Filistinli masumların çığlığına hiç kimse bigâne kalamaz. Bir halkın toplu katliamına Müslümanım, insanım diyen hiç kimse seyirci duramaz. Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesi’nin alacağı her kararın, uygulayacağı her politikanın samimiyetle ve sonu ne olursa olsun yanındadır.

Çalışmayan emeklilerimize verilen 5 bin liralık ikramiyenin aynısıyla çalışan emeklilerimize de yansıtılma kararı memnuniyet vericidir ve desteğimiz tamdır. İnanıyorum ki, emeklilerimizin ekonomik şartları daha da iyileştirilecektir. Türkiye ekonomisinin derlenme toparlanma ve tam bir istikrara kavuşma sürecinde toplumun her kesimi hak ettiği payı muhakkak alacaktır.

Kaldı ki 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin içeriği buna işaret etmektedir. Bildiğiniz üzere, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri 20 Ekim 2023 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başlamış ve geçtiğimiz Cuma günü de tamamlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nin yanı sıra 17 bakanlığın bütçesi ve Kalkınma Planı ilgili komisyonda müzakere edilerek kabul edilmiştir. Plan ve Bütçe Komisyonu 21 birleşim, 70 oturum ve 218 saat mesai yapmıştır.

Huzurlarınızda komisyon üyelerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 11 Aralık 2023 tarihinden 24 Aralık 2023 tarihine kadar Bütçe Kanun Teklifi Genel Kurul’da değerlendirilip oylanacaktır. Bu hususta lazım gelen hazırlıkları dikkat ve titizlikle yapmanızı özellikle istiyor hepinize başarılar diliyorum. Ayrıca Pençe Kilit Harekat Bölgesi’nde şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, başımız sağ olsun diyorum. Sözlerime son verirken yüksek heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.”

Paylaşın

Bahçeli’den Erdoğan’a 50+1 Yanıtı: Muhtar Seçmiyoruz

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ’50+1 değişmeli’ sözlerine yönelik olarak, daha önce yaptığı bir açıklamadan alıntı yaparak yanıt verdi ve aynı noktada olduklarını belirtti: 

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletimizin bir başarısı, geleceğinin müjdesi, milli bekanın güvencesi, milli birlik ve dayanışmanın zırhı, devlet yönetiminin milli hedeflerle birleşmesidir. Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50 +1’dir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almadığı için ‘yönetimde istikrar’ ilkesi kendiliğinden gerçekleşmiştir.

Bu itibarla yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek, model olacak bir şeklidir. Dikkat buyurunuz, milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtar seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Milliyetçi Hareket Partisi de bu vatanın, bu milletin daima hizmetkarı ve sevdalı yüreği olmaya karlık beklemeksizin yeminlidir. Türkiye’nin muhafazası, milli güvenliğimizin savunması vatan topraklarından değil; gönül, kültür ve kardeşlik bağlarımızın ilmik ilmik vicdanlara dokunduğu coğrafyalardan yapılmalıdır, bugüne kadar yapılan da bundan farklı bir şey değildir.

Filistin’in huzuru Türkiye’nin huzurudur. Suriye’nin istikrarı Türkiye’nin istikrarıdır. Irak’ın esenliği Türkiye’nin esenliğidir. Asırlar içinde pek çok çatışmaya sahne olan Filistin 16’ıncı yüzyıldan itibaren egemenlik şemsiyemiz altına girmiştir. Filistinli masumların gözyaşları ve dökülen kanları kesilmeden, hak kayıpları telafi edilmeden Ortadoğu’da kalıcı barış ve huzur ortamının inşası hayal ötesi bir beklentidir.

Gazze meselesi; güvenlik, inanç, insan, kültür ve tarih boyutlarıyla Türkiye’nin meselesidir. Bizim için bu konuda tarafsızlık diye bir şey söz konusu olamaz. Haksızlık karşısında suskun kalmak dilsiz şeytanlıktır. İsrail ile Filistin arasında acil ve insani ateşkesin olması için daha kaç çocuğun, kaç masumun ölmesi lazımdır?

Okullar, hastaneler, sivil yerleşim alanları, camiler, kiliseler, fırınlar, ambulanslar, su şebekeleri, elektrik santralleri, yollar, köprüler, mezarlıklar, son tahlilde insana dair ne varsa bombalanıyorken, Almanya Başbakanı’nın çıkıp da “İsrail’in yaptığı nefsi müdafaa” demesinin ahlaki, hukuki ve vicdani bir karşılığından bahsetmek mümkün müdür? İsrail vandallığının sözde nefsini savunanların, mazlumların nefsini konuşacak şerefli duruşu göstermeleri için daha başka neyin ve nelerin olması gerekmektedir? Bu nasıl bir nefistir ki, katilde olup da maktulde yoktur.

İsrail; orantısız, onursuz ve ahlaksız saldırılarına derhal son vermelidir. Uluslararası toplum İsrail üzerindeki baskıyı artırmalıdır. Son günlerde yoğunlaşan protesto gösterileri, uyanışa geçen küresel vicdan, İsrail halkı arasındaki keskin bölünmeler, bu ülke siyasetindeki sert çalkantılar Netenyahu’nun elini günbegün zayıflatmakta, yalnızlığa itmektedir.

Çıkmaza sürüklenen, kafası ve kalbi rehin altında olan İsrail Başbakanı’nın siyasetten silinip gideceği günler uzak değildir. İsrail ile Filistin arasında çok acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalıdır. Sürdürülebilir bir barış ortamı muhakkak surette tesis edilmelidir. İsrail’in kontrolündeki nükleer başlıklı silahların araştırılması uluslararası gözlemciler vasıtasıyla derhal yapılmalıdır. Rehinelerin kurtarılması maksadıyla diyalog ve diplomatik kanallar oluşturulmalı, atılan adımlar karşılık bulmalı, insani yardımların önü açılmalıdır.

Filistin’in yutulmasına, Siyonizm masasında menü olmasına göz yummayacağız. Mücadeleyse mücadele edeceğiz; milli güvenliğimizi, tarihi çıkarlarımızı, egemenlik hukukumuzu, mazlum kardeşlerimizin tartışılmaz haklarını korumak için elimizden ne geliyorsa, gücümüz neye yetiyorsa bihakkın yapacağız.

Erdoğan’a 50+1 yanıtı

(Erdoğan’ın Almanya ziyareti sonrası yaptığı ’50+1 şartının değişmesi isabetli olur’ açıklamasına yönelik) Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin temin sürecinin başında en büyük kozumuz, en müstesna kuvvetimiz 16 Nisan Halkoylamasıyla yönetim sistemimizde yapılan zamanlar üstü reformdur. Bu reformun mimarbaşı Türk milletidir ve onun ruh kökünden doğan Cumhur İttifakı’dır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin hem üçüncü evreye geçişini sağlamış hem de yeni yüzyılı kavrayan ve kuşatan demokratik ve dinamik nitelikli sistemsel başarısını somutlaştırmıştır. Milli iradenin takdir ve tercihiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üzerine gölge düşürmek, bilhassa “ucube sistem, tek adam rejimi” iddialarıyla çamur atmak yalnızca haksızlık değil bizatihi milletimize saldırıdır. Şayet cumhur ile Cumhuriyet kucaklaşmışsa, devlet ve millet arasında uyum tam manasıyla sağlanmışsa, bunun ana kaynağı, yegane sebebi, altın hissesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne aittir.

Devlet hayatında çatlak sesler dinmiş, karar alma süreçleri seriye bağlanmış, kuvvetler ayrımı billurlaşmış, çok başlılık devri kapanmış, bürokratik oligarşinin suyu kesilmiştir. Yeni sistemin gerekli, yeterli siyasi, stratejik ve fikri demlenme süreci devam etmekte olup kurum ve kurallarıyla olgunlaşması, ilke ve esaslarıyla oturması Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın güvencesi olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelip geçici bir heves değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işi bitince buruşturulup bir köşeye atılacak tek kullanımlık konjoktürel reçete hiç değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin istikbal haysiyeti, milli bekasının habitatı; Türk milletinin huzur, barış ve kardeşlik iradesinin temel harcıdır.

Elbette Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan, tekleyen ve arıza sinyali veren yönleri varsa mutabakatla ele alınıp düzeltilmelidir. Bu da son derece doğal ve doğru bir seçenektir. Ancak her yönetim sisteminin bir özü, hukuki ve ahlaki meşruiyetini sağlayan demokratik bir özelliği vardır ve bunun tartışılması da öngörülemez sorun ve sıkıntılara yol açma riski taşımaktadır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefiyle milletimizin huzuruna çıkan zillet ittifakı amaçladığı icazet ve ruhsatı alamamış, milli irade Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni mevcut ve mahut haliyle tasdik ve teyit etmiştir. Lağvolunan bir kurum veya sistemin tekrar ihyası diye bir şey zaten makul ve mantıklı bir şey değildir.

İster iyileştirilsin, isterse de güçlendirilsin, eğer Parlamenter Sistem her şeye rağmen ihya edilseydi; dejenere olması, kaosa hizmet etmesi, kutuplaşma ve kamplaşmayı körüklemesi, devlet yönetimini krize sokması mukadder bir siyaset ve hayat gerçeği haline gelirdi. Bu ise 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü kadar vahim gelişmelere neden olabilirdi. Hamd olsun aziz milletimiz kötürüm ve köhne siyasetin ayak oyunlarına, yönetilemeyen Türkiye önerisine müsaade etmemiş, buna fırsat vermemiştir.

Bildiğiniz gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız Almanya ziyaretinden dönerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ana omurgası, can evi, demokratik güvenliği olan yüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili açıklamalarda bulunmuş ve şöyle demiştir: ‘Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.’ Sayın Cumhurbaşkanımızın tespit ve değerlendirmeleri siyasetin ve kurulan ittifakların parçalı yapısına bakıldığında tutarlı ve anlamlıdır.

Fakat bu konuda bizim geçmişten bugüne söylediğimiz sözler, yaptığımız açıklamalar, paylaştığımız görüşler de bellidir ve esasen hiç değişme göstermemiştir. 7 Haziran 2018 tarihinde, Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış olduğum konuşmada şöyle demiştim: ‘Çok partili siyaset hayatımızda bu haliyle 16 Nisan Halkoylaması bir milat, hatta demokratik bir misak olmuştur. Yeni sistemde kutuplaşma ihtimali en aza çekilmiştir. Barajın fiilen yüzde 50+1’e çıktığı göz önüne alındığında siyasi partilerin uzlaşmaktan, ahlaki bir ittifak kurmaktan başka seçeneği de kalmamıştır.

Türkiye’nin beka düzeyinde tehditlerle boğuştuğu bir dönemde, siyasetin kavgaya sapmasını mantıki göremez, makul karşılayamazdık. İstiklalimize saldırılırken, istikbalimizle ilgili oyunlar tezgâhlanırken cumhurun emanetini daha fazla sahiplenmeli, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yüksek bir şuurla müdafaa etmeliydik.’

2 Temmuz 2019 tarihli Meclis grup toplantımızdaki sözlerim de aynen şu şekildeydi: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşama azminin, payidarlık iradesinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün aynen tecellisi ve tescilidir. İlaveten siyasi istikrarın teminatıdır. Yeni sistemle beraber barajın yüzde 50+1’e çıkması muhkem bir sayısal çoğunluktan daha çok müstesna bir uzlaşmayı, muazzam bir kucaklaşmayı sağlamıştır. Türkiye aradığı parlak yönetim sistemini pek çok badireye uğraya uğraya, birçok sorunla boğuşa boğuşa sonunda bulmuş ve benimsemiştir.”

Yine 16 Kasım 2021 tarihinde yaptığımız Meclis Grup Toplantımızda ise şunları söylemiştim: ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletimizin bir başarısı, geleceğinin müjdesi, milli bekanın güvencesi, milli birlik ve dayanışmanın zırhı, devlet yönetiminin milli hedeflerle birleşmesidir. Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50 +1’dir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almadığı için ‘yönetimde istikrar’ ilkesi kendiliğinden gerçekleşmiştir.

Bu itibarla yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek, model olacak bir şeklidir. Dikkat buyurunuz, milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtar seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz.’ Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün ne demişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz.”

Paylaşın