Klinik depresyon, bir kişinin nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve günlük aktivitelerini nasıl idare ettiğini etkileyen ciddi bir ruh sağlığı durumudur. Araştırmalar, kadınların depresyon yaşama olasılığının erkeklerden neredeyse iki kat daha fazla olduğunu göstermektedir.
Haber Merkezi / Bu fark sadece hormonlarla ilgili değildir; aynı zamanda yaşam deneyimleri, sosyal roller ve kadınlara duygularla başa çıkmanın nasıl öğretildiğiyle de ilgilidir. Kadınlarda depresyon belirtilerini tanımak erken destek ve tedaviye yardımcı olabilir.
Kadınlarda klinik depresyonun en yaygın belirtilerinden biri devam eden üzüntü veya geçmeyen düşük ruh halidir. Bu sadece kötü bir gün geçirmekle ilgili değildir; en az iki hafta veya daha uzun süren derin bir boşluk veya umutsuzluk hissidir.
Kadınlar daha kolay ağlayabilir veya duygusal olarak daha uyuşuk hissedebilir. Bazı kadınlar, hobiler, sosyalleşme veya hatta yemek yeme ve uyku gibi eskiden zevk aldıkları şeylere olan ilgilerini kaybedebilirler.
Yorgunluk bir diğer önemli belirtidir. Depresyonu olan birçok kadın, dinlendikten sonra bile sürekli yorgun hissettiğini söyler. Araştırmalar, depresyonu olan kişilerin beyin kimyasında enerji seviyelerini, motivasyonlarını ve konsantre olma yeteneklerini etkileyen değişiklikler olduğunu göstermiştir.
Uyku ve iştahta değişiklikler de yaygın belirtilerdir. Bazı kadınlar çok fazla uyurken, bazı kadınlarda uykuya dalamaz veya çok erken uyanabilir. İştah da değişebilir; bazı kadınlar yemeğe olan ilgisini kaybederken, bazı kadınlarda daha fazla yemek yer.
Suçluluk veya değersizlik duyguları depresyonlu kadınlarda özellikle güçlüdür. Kendilerinin suçu olmayan şeyler için kendilerini suçlayabilir veya başkalarına yük olduklarını hissedebilirler. Araştırmalar, kadınların erkeklere oranla stresi içselleştirme ve kendilerini suçlama olasılıklarının daha yüksek olduğunu, bunun da kadınlarda depresyon oranlarının daha yüksek olmasını kısmen açıklayabileceğini gösteriyor.
Başka bir işaret artan kaygıdır. Depresyonu olan birçok kadın aynı zamanda kaygılı düşünceler de yaşarlar. Bazı araştırmalar, kadınların erkeklerden daha çok depresyon ve kaygı karışımına sahip olma olasılığının olduğunu gösteriyor; bu da durumu fark etmeyi veya tedavi etmeyi zorlaştırabilir.
Sinirlilik ve öfke de belirtiler olabilir, depresyon genellikle sadece üzüntü olarak düşünülse de. Kadınlar, küçük sorunlar karşısında dahi bunalmış hissedebilirler. Bu durum, ilişkilerde stres yaratabilir ve suçluluk duygularına yol açabilir, bu da depresyonu derinleştirir.
Depresyon, bazı durumlarda, normal tedavilere yanıt vermeyen baş ağrısı, mide sorunları veya vücut ağrıları gibi fiziksel belirtilere neden olabilir. Bunlar duygusal sıkıntıdan kaynaklansalar bile gerçek belirtilerdir. Araştırmalar, kadınların bu fiziksel semptomları bildirme olasılığının erkeklerden daha yüksek olduğunu gösteriyor ve bu da bazen teşhislerin atlanmasına veya yardımın gecikmesine yol açıyor.
Hormonal değişiklikler de rol oynar. Hamilelik, doğum sonrası ve menopoz gibi olaylar ruh halini etkileyebilecek büyük hormonal değişimlere neden olur. Örneğin doğum sonrası depresyon, 7 kadından yaklaşık 1’ini etkiler ve “bebek hüznü”nün çok ötesine geçer. Şiddetli üzüntüye, korkuya ve bebekle bağ kurmada soruna neden olabilir. Erken yardım almak hem anne hem de çocuk için uzun vadeli sorunları önleyebilir.