Suriye İle Normalleşme: Esad’ın Erdoğan’la Görüşme Şartı Belli Oldu

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Recep Tayyip Erdoğan ile Beşar Esad arasında olası bir görüşmenin Türk askerlerinin Suriye’den tamamen çekilmesine bağlı olduğunu söyledi.

Faysal Mikdad, RT Arapça’ya verdiği mülakatta “Şam, Suriye’de geniş topraklar işgal eden Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmeyecektir” dedi.

Marbuta Haber’in aktardığına göre Mikdad, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin yeniden canlanmasını memnuniyetle karşıladığını belirtti.

‘Bölgenin kötülüğünü isteyenlerin’ ABD, İsrail ve müttefikleri olduğunu belirten Mikdad, Şam’ın Arap ülkeleri ile Tahran arasında daha fazla ilişki kurulmasını istediğini de sözlerine ekledi.

Suriye’nin, Rusya’nın Ukrayna’daki ‘özel askeri operasyonlarını’ desteklediğini de belirten Mikdad, Rus ordusunun ‘büyük zaferler elde ettiğini’ ifade etti.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın

SDG’den Beşar Esad’a Yeniden Diyalog Çağrısı

SDG, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile diyalog kurma girişimini yineledi. SDG’nin, 2018 yılında bu yana Şam yönetimiyle temasa geçmek istediği ancak bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı biliniyor.

Çatı yapısını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), tarafından Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yapılan açıklamada, “Suriye krizine bir çözüm bulmak için Suriye hükümetiyle görüşmeye ve onunla ve tüm Suriyeli taraflarla diyalog kurmaya hazır olduğumuzu teyit ediyoruz.” denildi.

SDG’nin Suriye’de “merkezi olmayan” bir yönetim arzu ettiği görüşü yinelenen açıklamada, Suriye toprak bütünlüğüne bağlılık teyit edildi.

Açıklamada SDG’nin kontrol ettiği topraklarda bulunan petrol ve gaz yatakları da dahil olmak üzere, tüm doğal ve ekonomik kaynakların Suriye bölgeleri arasında “adil” bir şekilde dağıtılmasını arzu edildiği kaydedildi.

Suriye lideri Beşar Esad, mart ayında verdiği bir röportajda, Suriye topraklarında yabancılarla çalışan bütün bireyleri ve grupları “hain” olarak gördüklerini söylemişti.

Suriye Demokratik Güçleri’nin , 2018 yılında bu yana Şam yönetimiyle temasa geçmek istediği ancak bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı biliniyor.

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, geçen hafta yaptığı açıklamada, ‘Suriye Demokratik Güçleri (SDG) isimli silahlı oluşumun PKK olmadığını ve bu grupla 2014’ten bu yana birlikte çalıştıklarını’ söylemişti.

Tuğgeneral Patrick Ryder, şu ifadeleri kullanmıştı: “IŞİD’i yenme misyonunun bir parçası olarak SDG ile 2014’ten, 2015’ten bu yana ortaklık yapıyoruz. Onlarla uzun süredir devam eden bir ilişkimiz var. Onlar PKK değil. IŞİD’i yenmek için SDG ile ortaklık yapıyoruz. Yani hayır, çok uzun bir süredir ortak operasyonlar yürütüyoruz.”

Türkiye, SDG’yi oluşturan unsurlardan YPG’yi, PKK’nın Suriye kolu olarak kabul ediyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Esad’dan Erdoğan’la Görüşme İçin Suriye’den Askerlerin Çekilmesi Şartı

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme için ‘Suriye’den askerlerin çekilmesi’ şartını yineledi. Erdoğan ile görüşmeye hazır olduğunu ancak bunun için Türkiye’nin askerlerini Suriye’nin kuzeyinden çekmesini şart koşan Esad, Ankara’nın ‘terörizme verdiği tüm desteği kesmesi’ gerektiğini de söyledi. 

“Erdoğan’la bir görüşmenin gerçekleşebileceği tek senaryo bu” diyen Suriye Devlet Başkanı, “Suriye’deki savaşın nihai olarak sona ermesine yol açmayacaksa, böyle bir toplantının ne yararı olabilir?” ifadelerini kullandı.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, resmi ziyarette bulunduğu Moskova’da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Şam-Ankara ilişkilerinin de masaya yatırıldığı görüşmenin ardından Rusya basınına açıklamalarda bulunan Esad, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme olasılığına ilişkin konuştu.

Esad, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olası bir görüşme için ‘Suriye’den askerlerin çekilmesi’ şartını yineledi. Erdoğan ile görüşmeye hazır olduğunu ancak bunun için Türkiye’nin askerlerini Suriye’nin kuzeyinden çekmesini şart koşan Esad, Ankara’nın ‘terörizme verdiği tüm desteği kesmesi’ gerektiğini de söyledi.

“Erdoğan’la bir görüşmenin gerçekleşebileceği tek senaryo bu” diyen Suriye Devlet Başkanı, “Suriye’deki savaşın nihai olarak sona ermesine yol açmayacaksa, böyle bir toplantının ne yararı olabilir?” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Ukrayna savaşında Rusya’ya desteğini de yineleyen Esad, ‘Suriyelilerin çoğunun Rusya’nın Ukrayna operasyonunu desteklediğini’ dile getirdi.

Reuters’ın RIA Novosti’den aktardığına göre, “Suriye’deki Rus varlığını genişletmenin iyi bir şey olduğunu düşünüyoruz” diyen Esad, Rus ordusunun Suriye’deki varlığının ‘geçici ya da sadece terörle mücadeleye odaklı olmaması gerektiğini’ söyledi.

Suriye Devlet Başkanı, “Terörle mücadele günümüzün meselesi ama geçici bir mesele. Rus ordusunun herhangi bir ülkedeki varlığı geçici olmamalı” dedi.

Putin – Esad arasında gerçekleşen görüşmeye dair Kremlin’den yapılan yazılı açıklamada iki liderin ifadelerine yer verildi.

Putin, iki ülkenin sürekli iletişim halinde olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkilerin ilerlediğini belirterek şöyle dedi: “Ortak çabalarımız sosyoekonomik ve iç siyasi durumun istikrara kavuşmasını mümkün kılıyor. Ancak Suriye halkı yıkıcı bir deprem gibi çok ciddi bir sorunla daha karşı karşıya kaldı. Tabii ki, bu durumu ağırlaştırıyor. Gerçek dostların yaptığı gibi biz de size destek olmaya çalışıyoruz.

Bildiğiniz gibi hem Acil Durumlar Bakanlığı’ndan hem de Suriye’de bulunan Silahlı Kuvvetlerden temsilcilerimiz de deprem yardım çalışmalarına katkı sağlıyor. Ancak her şeye rağmen ilişkilerimiz ilerliyor, ekonomi de dahil. Geçen yıl ticarette yüzde 7’lik bir artış kaydettik. Önümüzdeki yıl ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin 80’inci yılını kutlayacağız.”

Daha sık görüşmeliyiz

Esad da Moskova’da olmaktan mutlu olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Her iki taraftan farklı yetkililer sürekli görüşmeye devam ediyor. Ancak uluslararası arenada devam eden çeşitli değişiklikler nedeniyle, nasıl ilerleyeceğimizi anlamak için muhtemelen daha sık görüşmeliyiz. Öncelikle size ve Acil Durumlar Bakanlığı aracılığıyla faaliyet gösteren ve depremin ardından bize yardımcı olan Rusya Federasyonu’nun tüm bakanlıklarına teşekkür etmek istiyorum.

Farklı bakanlıklarımız arasında son üç gün içinde gerçekleştirilen görüşmelerin sonuçlarından çok memnunum. Bunların son birkaç yılın en iyi toplantıları olduğuna inanıyorum. Bu sefer elde ettiğimiz sonuçların, finansal ve ekonomik bağlarımızı pratikte daha da geliştirmemize yardımcı olacağını düşünüyorum.”

Suriye Devlet Başkanlığı ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede iki liderin siyasi ve ekonomik gelişmelerin yanı sıra ikili ilişkileri, ortak iş birliğini, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri ele aldığı belirtildi. Ayrıca, iki liderin Ukrayna’daki “Rus askeri operasyonunu” da ele aldığı ve Esad’ın, Rusya-Ukrayna savaşında Moskova yönetimine desteklerini yinelediği ifade edildi.

Öte yandan ziyaret kapsamında Esad rejiminin Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ayrı görüşmeler gerçekleştirdi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Beşar Esad’a Taziye Mektubu

Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a taziye mektubu kaleme alan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ülkemizin ve komşu Suriye halkının kayıplarını yüreğimizde hissettiğimizi bilmenizi isterim” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu afetin ve yaşadığımız acının bir kez daha gösterdiği gibi, kederlerimizde de ortak ve komşuyuz, Halklarımızın ortak acılarını paylaşıyoruz. Bu vesileyle size ve halkınıza başsağlığı diliyor, ileride kederlerimizi değil ümitlerimizi paylaşmayı umuyorum.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler nedeniyle, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a taziye mektubu kaleme aldı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun taziye mektubunda şu ifadeler yer alıyor:

“6 Şubat tarihinde yaşadığımız büyük deprem felaketi ülkemizi olduğu gibi Suriye’yi de etkilemiş ve büyük acıya boğmuştur. Yaklaşık on beş gündür bölgeyi ziyaret ederek halkıma derman olmaya gayret ediyorum. Ülkemizin ve komşu Suriye halkının kayıplarını yüreğimizde hissettiğimizi bilmenizi isterim.

Bu afetin ve yaşadığımız acının bir kez daha gösterdiği gibi, kederlerimizde de ortak ve komşuyuz, Halklarımızın ortak acılarını paylaşıyoruz. Bu vesileyle size ve halkınıza başsağlığı diliyor, ileride kederlerimizi değil ümitlerimizi paylaşmayı umuyorum.”

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler Suriye’nin kuzey bölümünde de büyük yıkıma sebep olmuştu. Depremlerde Suriye’de 5 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmişti. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre depremden 8,8 milyon kişi etkilendi .

Paylaşın

Esad, Muhaliflerin Elinde Bulunan Bölgelere Sınırları Açmayı Düşünmeye İstekli

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Suriye’nin kuzeybatısındaki muhalif güçlerin elinde bulunan depremzedelere yardım ulaştırılması için sınır kapılarını açmayı değerlendirmeye istekli olduğu duyuruldu.

Suriye’de Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler nedeniyle şu ana kadar 3 bin 500’ün üzerinde can kaybının olduğu bildirildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Esad’ın Suriye’nin kuzeybatısındaki muhalif güçlerin elinde bulunan depremzedelere yardım ulaştırılması için sınır kapılarını açmayı değerlendirmeye istekli olduğunu söyledi.

Ghebreyesus, “Bu öğleden sonra Devlet Başkanı Esad ile görüştüm ve kendisi bu acil durum için sınır ötesi erişim noktalarını değerlendirmeye açık olduğunu belirtti” dedi. Şam hükümeti geçen hafta da kuzey bölgesine yardım göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı.

Ankara da geçen hafta, Şam’la diplomatik ilişkilerin başlaması yönünde atılan adımlar sonrasında Suriye’de hükümetin kontrolündeki bölgelerle doğrudan bir sınır kapısı açmaya istekli olabileceğini açıklamıştı.

“Heyet Tahrir el-Şam nedeniyle bölgeye yardımlar gecikiyor”

Öte yandan Birleşmiş Milletler, Suriye’nin hükümet kontrolündeki bölgelerinden muhaliflerin kontrolündeki bölgelere yapılan deprem yardımlarının, Heyet Tahrir el-Şam örgütü ile yaşanan “onay sorunları” nedeniyle geciktiğini söyledi.

Suriye’de deprem nedeniyle şu ana kadar bildirilen 3 bin 500 ölümün büyük bir kısmının Heyet Tahrir el-Şam’ın elinde tuttuğu bölgede meydana geldiği bildiriliyor.

Hükümetle cephe hatlarının kapalı olması ve sadece tek bir sınır kapısının kuzeydeki Türkiye’ye bağlanması nedeniyle bölge çok az yardım alabiliyor.

BM ve ABD’nin terör örgütü olarak sınıflandırdığı gruptan isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi Reuters’a yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin yardım ederek durumdan “çıkar sağlamaya çalıştığını” bu sebeple de Suriye’nin hükümet kontrolündeki bölgelerinden sevkiyat yapılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

BM Sözcüsü Jens Laerke ise Türkiye ile muhaliflerin kontrolündeki bölge arasında yardım sevkiyatı için iki sınır noktası daha açarak sınır ötesi operasyonları hızlandırmayı umduğunu söyledi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye – Suriye Yakınlaşması: Erdoğan – Esad Görüşmesi İçin Yeni Koşul

2022 yılının aralık ayında Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanları ve milli istihbarat teşkilatı başkanları, Moskova’da bir araya gelmişti. Moskova’daki toplantı, Türkiye ve Suriye arasında çatışmaların başladığı 2011 yılından bu yana en üst düzey görüşmeydi.

Moskova’da yapılan üçlü görüşme uzun ve çetrefilli olacağa benzeyen bir sürecin yalnızca ilk adımıydı. Türkiye ile Suriye ilişkilerinin normalleşme sürecinde Şam yönetiminden ‘toprak bütünlüğü’ ve ‘işgal’ açıklamaları gelirken, müzakere sürecinde dikkatlerin M4 karayolunun yeniden açılmasına çevrildiği belirtildi.

‘M4’ adıyla bilinen Halep-Lazkiye uluslararası karayolunun yeniden açılması için Lazkiye’nin Kasab bölgesinde, ‘gizli’ görüşmeler yapıldığı iddia edildi.

Suudi gazetesi Şarkul Avsat, Ankara ve Şam arasında güvenlik düzeyinde görüşmelerin gerçekleştirildiğini aktardı. Toplantılar kapsamında, Türkiye’nin M4 karayolunun kontrolünü devralma konusunda ‘esneklik gösterdiği’ ileri sürüldü.

‘Çekilme için takvim belirlensin’

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev’in, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmek üzere Şam’a gittiği belirtildi. Esad’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılacak olası bir görüşme öncesi ‘Türkiye’nin ülkenin kuzeyinden çekilmesi’ talebini yinelediği, ‘en azından bir takvim belirlenmesi gerektiğini’ söylediği aktarıldı. Geçtiğimiz haftalarda açıklama yapan Rus diplomat Lavrentyev, Erdoğan ile Esad arasında bir görüşme için ‘zemin aradıklarını’ duyurmuştu.

“Şam, Esad ve Erdoğan’ı bir araya getirmeden önce bir tür ‘sembolik başarı’ talep ediyor” ifadelerinin yer aldığı haberde, Ankara’nın Suriye topraklarından çekilme talebini reddettiği aktarıldı. Buna göre Ankara, ‘Türkiye’nin Suriye’den hiçbir koşulda, hatta Amerikalılar çekilse bile çekilmeyeceği’ mesajını verdi.

Fidan ile McGurk arasında gizli görüşme

Öte yandan, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın da bir Körfez ülkesinde Beyaz Saray’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika koordinatörü Brett McGurk ile görüştüğü ileri sürüldü. Fidan ile Brett McGurk’ün gündeminde, Türkiye’nin talepleri ile operasyon ihtimali ve IŞİD’le mücadelenin yer aldığı belirtildi.

Fidan-McGurk görüşmesinin ardından ise, ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Granger’ın Ankara ve Kamışlı’ya bir dizi gizli ziyaret gerçekleştirdiği iddia edildi. Habere göre, Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı iç güvenlik güçlerinin (Asayiş) sınırın 30 kilometre güneyine çekilmesi ve Suriyeli mültecilerin bu bölgelere geri dönüşü, Granger’in başlıca gündem maddelerini oluşturdu.

Paylaşın

Türkiye – Suriye Yakınlaşması: Bundan Sonra Ne Olacak?

Türkiye, Suriye ve Rusya’nın savunma bakanları ve milli istihbarat teşkilatı başkanları, Aralık 2022 yılında Moskova’da bir araya geldi. Bu, Türkiye ve Suriye arasında çatışmaların başladığı 2011 yılından bu yana en üst düzey görüşmeydi.

28 Aralık’taki görüşme hem Suriye çatışması hem de dahli bulunan ülkeler açısından önemli bir andı. Fakat öyle olsa bile bu, uzun ve çetrefilli olacağa benzeyen bir sürecin yalnızca ilk adımıydı. Rusya’nın bu yetkilileri dil dökerek bir araya getirmesi yıllarını aldı ama Türkiye-Suriye yakınlaşmasının temel unsurları aslında uzun süredir mevcuttu. Suriye çatışması, artık 2011 yılındaki çatışma değil, 2015 yılındaki çatışma bile değil.

Türkiye’nin kendi politikası da çok değişti. Bu günlerde Ankara’nın Suriye’deki öncelikleri artık Esad’ı devirmek ya da rejimini reforme etmek değil. Ankara’nın öncelikleri daha çok çatışmayı yönetmek, YPG ile savaşmak ve mültecileri geri göndermek ile ilgili. Bunlar, Ankara ve Şam’ın karşılıklı kazanç elde etmek ya da en azından gereksiz bir sürtüşmeyi önlemek için çatışma ihtimalini azaltmak adına makul bir şekilde birlikte çalışabileceği konular.

New York merkezli Century Vakfı’nın Uluslararası Araştırma ve Politika Merkezi Century International’da araştırmacı ve İsveç Savunma Araştırma Kurumu’nda (FOI) Ortadoğu analisti olan Aron Lund’a göre, Suriye ile ilgili durumu değiştiren şey, “Türkiye’nin iç durumu ile birlikte Rusya-Ukrayna savaşı oldu.”

Türkiye tarafının Erdoğan-Esad görüşmesinin seçimlerden önce olmasını istediğini kaydeden Lund, “Erdoğan, bunun seçimlerden önce olmasını istediği için Esad da süreci geciktirerek bir nüfuz ve baskı gücü oluşturabiliyor” diyor ve ekliyor:

“Fakat devam eden görüşmeleri tamamen engellemesi kendisi için çok riskli bir hareket olur. Erdoğan, seçimlerden sonra iktidarda kalabilir ve bu noktada Esad’ın bu nüfuz ve baskı gücü yerle bir olabilir.”

Türkiye’nin Suriye’den tamamen çekmesini olası görmeyen Lund’a göre, burada “terminolojide ya da formalitelerde takılı kalmamak önemli”:

“Gerçek ve resmi bir normalleşme olmasa dahi belli konularda geniş çaplı, pragmatik bir işbirliği söz konusu olabilir.”

Ortadoğu analisti Aron Lund ile Türkiye-Suriye ilişkilerini, Türkiye’nin kuzey Suriye’ye olası bir kara harekatını ve tüm bu gelişmelerin Türkiye-İsveç ilişkileri üzerindeki muhtemel etkilerini konuştuk.

“Üçlü görüşme, çetrefilli bir sürecin ilk adımıydı”

Türkiye, Suriye ve Rusya’nın savunma bakanları ve milli istihbarat teşkilatı başkanları, Aralık 2022’de Moskova’da bir araya geldi. Bu, Türkiye ve Suriye arasında 2011’den bu yana en üst düzey görüşmeydi. Sizce bu görüşme, Türkiye’nin uzun süredir kuzey Suriye’ye bir kara harekatı düzenlemeyi düşündüğü bir dönemde ne anlama geliyor?

28 Aralık’taki görüşme hem Suriye çatışması hem de dahli bulunan ülkeler açısından önemli bir andı. Fakat öyle olsa bile bu, uzun ve çetrefilli olacağa benzeyen bir sürecin yalnızca ilk adımıydı. Rusya’nın bu yetkilileri dil dökerek bir araya getirmesi yıllarını aldı ama Türkiye-Suriye yakınlaşmasının temel unsurları aslında uzun süredir mevcuttu. Suriye çatışması, artık 2011 yılındaki çatışma değil, 2015 yılındaki çatışma bile değil.

Türkiye’nin kendi politikası da çok değişti. Bu günlerde Ankara’nın Suriye’deki öncelikleri artık Esad’ı devirmek ya da rejimini reforme etmek değil. Ankara’nın öncelikleri daha çok çatışmayı yönetmek, YPG ile savaşmak ve mültecileri geri göndermek ile ilgili. Bunlar, Ankara ve Şam’ın karşılıklı kazanç elde etmek ya da en azından gereksiz bir sürtüşmeyi önlemek için çatışma ihtimalini azaltmak adına makul bir şekilde birlikte çalışabileceği konular.

“Rusya, harekata yeşil ışık yakmayı reddetti”

Sonuç itibariyle durumu değiştiren şey, Türkiye’nin iç durumu ile birlikte Rusya-Ukrayna savaşı oldu. Putin’in Ukrayna’yı işgali, feci bir strateji hatasıydı; bu da pek çok şeyin yanı sıra Rusya’nın Türkiye’ye daha önce olduğundan daha bağımlı hale gelmesine yol açtı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden yalnızca birkaç ay sonra Erdoğan Suriye’deki YPG bölgelerine bir saldırı daha düzenleyeceğini ilan etti ve YPG’nin Rusya koruması altında faaliyet gösterdiği birkaç alanı ayrı tuttu.

Fakat Rusya ayak diredi. Bölgede askeri güçleri var ve hava sahasına hakimler; dolayısıyla, askeri harekata yeşil ışık yakmayı reddettiler. Bunun yerine Rusya ve İran, Esad ile bir çeşit anlaşma yolu araması için Erdoğan’a baskı yapmaya başladı. Temmuz 2022’de Tahran’da yapılan üçlü zirvede ve Soçi’deki Erdoğan-Putin görüşmesinde verilen mesaj buydu gibi görünüyor.

“Ülkedeki durum, Erdoğan’ı taleplere açık hale getirdi”

Hiçbir şekilde bir Türkiye uzmanı sayılmam; ancak, Erdoğan’ı bu taleplere bu kadar açık ve anlayışlı hale getiren şeyin ülkedeki iç durum olduğu açık görünüyor. Erdoğan ve AKP, anketlerde kötü gidiyor ve Türkiye’deki muhalefet Esad ile normalleşme için bastırıyor. Mültecilerin geri gönderilmesi de özellikle pek çok seçmenin gündeminin üst sıralarında yer alıyor.

Esad’a ulaşmak Erdoğan için işleri yüz seksen derece döndürüp inisiyatifi eline almak için bir yol olabilir. Bunu bir dış politika kararı olarak nasıl değerlendirirseniz değerlendirin bu, akıllıca bir [seçim] kampanyası adımı.

Erdoğan ve Esad ne istiyor?

Yaz aylarında Türkiye ve Suriye istihbaratları ikili temasların devam etmesi için plan yapmaya başlamıştı. Kış başında, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırının ardından Ankara müdahaleci söylemini tekrar arttırdı.

Rusya, müdahaleye engel olmayı sürdürdü, fakat [Türkiye’nin] haftalarca devam eden askeri güç kullanma tehdidi perde arkasında sürdürülen görüşmeleri ilerletmeye hizmet etmiş olabilir. 28 Aralık 2022’de de savunma bakanlarının görüşmesi sonunda gerçekleşmiş oldu.

O zamandan bu yana Türkiye ve Suriyeli yetkililer, cumhurbaşkanları zirvesinden önce yapılacak dışişleri bakanları görüşmesinin ne zaman ve nerede yapılacağını tartışıyor. Açıkça görülüyor ki Türkiye tarafı, seçim kazancı için zirvenin hızlıca yapılmasını istiyor.

Suriye tarafında söz konusu olan ise tam tersi bir teşvik: Zirveye gelene kadar elde edebilecekleri kadar çok taviz elde etmek istiyorlar.

Erdoğan, bunun seçimlerden önce olmasını istediği için Esad da süreci geciktirerek bir nüfuz ve baskı gücü oluşturabiliyor. Fakat devam eden görüşmeleri tamamen engellemesi kendisi için çok riskli bir hareket olur.

Erdoğan, seçimlerden sonra iktidarda kalabilir ve bu noktada Esad’ın bu nüfuz ve baskı gücü yerle bir olabilir. Esad rejimi çok inatçı olsa da Türkiye’yi yüz seksen derece döndürme fırsatını kaçırmak isteyecek kadar inatçı olduklarından şüpheliyim.

“M4 yolunun açılması kesinlikle gündemde olacak”

Türkiye-Suriye diplomatik ilişkileri sonunda yeniden sağlanır ya da normalleşirse sizce Türkiye ve Suriye ya da Erdoğan ve Esad hükümetlerinin bu durumdan kazancı ya da kaybı ne olur?

“Normal” ilişkilerin öngörülebilir gelecekte masada olduğunu düşünmüyorum. Türkiye, kuvvetlerini kuzey Suriye’den, en azından kuzey Suriye’nin tamamından çekmeyecek. Bir ülke, bir diğerinin topraklarının bir kısmını işgal ettiyse, ilişkiler ne kadar normalleşebilir?

Bununla birlikte, terminolojide ya da formalitelerde takılı kalmamak önemli. Gerçek ve resmi bir normalleşme olmasa dahi belli konularda geniş çaplı, pragmatik bir işbirliği söz konusu olabilir. İşbirliği, çatışma ihtimallerini azaltma ve karşılıklı tavizler için pazarlık olabilir.

Henüz o noktada değiliz ama bunun olası bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de çıkarlarının nerede örtüştüğünü ya da en azından birbiriyle uyuştuğunu anlamak önemli çünkü bunlar, yeniden canlanan herhangi bir Türkiye-Suriye ilişkisinin temelinde olacaktır.

Burada en aşikar nokta, güvenlik ve ortak sınırlar ile cephe hatlarının yönetimi. Türkiye ve Suriye güçleri veya vekilleri ara ara çatışmaya devam edebilir ama çatışma yönetimi yapıları bulmaya da çalışabilirler.

Gerçek bir siyasi uzlaşmanın yokluğunda bile askeri diyalog, ortak bir anlayış ve acil hatlar gibi bazı şeyler geliştirebilirler. Bu da etkin olarak donmuş bir çatışmanın yolunu açabilir, bölgedeki çatışmaların dindirilmesine ve buna ek olarak karşılıklı cephe hatlarındaki düzenlemeleri beraberinde getirebilir.

Eğer diyalog ilerlerse, bazı şeylerin karşılıklı alınıp verildiği bir noktaya gelebilirler; belki bazı toprakların el değiştirmesi de buna dahil olabilir.

Kesinlikle gündemde olacak noktalardan biri, Halep ile Suriye kıyıları arasında, isyancıların bulunduğu bölgeden geçen kuzeybatıdaki M4 karayolunun yeniden açılması.

İki ülke de kötüye giden ekonomilerini düzeltmeye yardımcı olması adına cephe hatlarını ve sınır kontrol noktalarını açmak da isteyebilir. Suriye, Türkiye için bir kez daha Körfez ile transit ticaretin karayolu olabilir.

“Yakınlaşma, başka seçenekleri beraberinde getiriyor”

Burada ortak çıkar teşkil ettiği açık olan bir nokta da YPG ile nasıl başa çıkılacağı. Ne kadar güven ve koordinasyon oluşturabileceklerine bağlı olarak uygulanabilecek bir dizi seçenek var. Örneğin, Şam, Türkiye’nin insansız hava aracı (İHA) saldırıları ile Kürt liderleri hedef alması için istihbarat paylaşmayı ve hedeflere işaret etmeyi önerebilir.

Eğer derinleştirilmiş bir işbirliği aşamasına gelmeyi başarırlarsa, YPG ve ABD’nin varlığı ile nasıl baş edileceğine ilişkin bazı temel prensipler veya ortak bir strateji bile oluşturabilirler. Rusya, bu konularda kilit öneme sahip bir aktör olarak kalacakmış gibi duruyor.

Türkiye, daha kısa vadede Tel Rıfat veya muhtemelen Menbiç ve Kobanî’ye karşı harekete geçmek istediğinin sinyalini veriyor. Yakınlaşma ise tek taraflı bir Türkiye saldırısını daha az olası kılsa da başka seçenekleri beraberinde getiriyor.

Şam, belki daha sonra buraların kontrolünü ele geçirmek için Türkiye’nin sınırlı harekatlarına yeşil ışık yakabilir. Türkiye, bir iyi polis-kötü polis durumu yaratıp YPG liderlerini Türkiye’nin elinde yok olma ya da Esad’a boyun eğme arasında bir seçim yapmaya zorlayabilir.

Bu, muhtemelen daha olası sonuçlardan biri; bu, aynı zamanda Rusya’nın da tüm bu süreçte ısrarla istiyor gibi göründüğü bir şey.

“Türkiye’nin tamamen çekilmesi düşünülmüyordur bile”

Diğer konularda ise çıkarlar birbiriyle uyuşuyor olsa da simetrik değil. Örneğin, mülteci konusu, yaklaşan seçimleri de düşününce, Erdoğan’ın öncelikler listesinden çok üst sıralarda yer alıyor.

Ankara’nın seçimden önce bir çeşit çerçeve anlaşması yapmayı, hatta belki de ilk insan grubunun sınırı geçip geri gitmesini görmeyi umarak hızlı bir ilerlemeyi ısrarla isteyeceğini tahmin ediyorum.

Suriyeli yetkililer ise çoğu mültecinin Türkiye’de kalmasını tercih ederdi; ancak, bir çeşit geri dönüş anlaşmasını mümkün kılmak ya da engellemek ellerindeki en iyi siyasi varlıklardan biri ve burada bir dereceye kadar Erdoğan’a ayak uydurmak onlar için de mantıklı.

Hesap defterinin diğer tarafında ise şu var: Şam, Türkiyeli yetkililerden muhalefet faaliyetlerini azaltmasını isteyecektir. Fakat Türkiye’nin kuzey Suriye’deki bölgeleri kontrol etmek için bu isyancı gruplara ihtiyacı var; Türkiye, siyasi muhalefetin de barış sürecinde Türkiye’nin bir aracı olarak hayatta kalmasını istiyor. Bence burada yakın tarihe bakmak mantıklı olacak:

Hatırlayacağınız üzere, Türkiye 2020-2021 döneminde Mısır ile daha iyi ilişkilerin yolunu aramış, hükümet İstanbul merkezli Müslüman Kardeşler medyasından Kahire karşıtı söylemini yumuşatmasını istemişti.

Eğer Türkiye-Suriye ilişkileri gelişmeye devam ederse, bu tarz küçük şeyleri görmeye başlayabiliriz: Bu, kapanan bir medya organı ya da Doha’ya dönen muhalif bir grup olabilir. Fakat Türkiye’nin Esad’ı eleştirenleri baskılamak için ne kadar ileri gideceğinin bir sınırı var çünkü muhalefeti etrafta tutmak Türkiye’nin kendi stratejisi için temel bir nokta.

Türkiye’nin Suriye’den tamamen çekilmesi konusuna gelince ise bence bu düşünülmüyordur bile. Söylediğim gibi, Türkiye uzmanı değilim ama eğer ekonomi gerçekten yıkıcı bir krize girmezse ya da belki Erdoğan sonrası bir hükümet söz konusu olmazsa Ankara’nın kuzey Suriye’deki tüm varlıklarını öylece bırakacağını hayal edemiyorum.

Esad elbette kamuoyu önünde topyekun bir çekilmeyi talep etmeyi sürdürecektir; ancak, uygulamada, bu, eğer iki taraf da bir şeyleri halledecekse üzerinde çalışmaları gerekecek büyük, devam eden anlaşmazlıklardan biri.

Peki ya bölgedeki diğer aktörler?

Eğer Suriye ile ilişkiler Türkiye’nin istediği gibi gerçekten normalleşirse sizce bölgede faaliyet gösteren farklı ülkeler ve yerel aktörler bu gelişmeye nasıl yanıt verir? Böylesi bir adım sizce bölgedeki dinamikleri ve gerilimleri nasıl etkiler?

Bu, esasen bir Türkiye-Suriye konusu ve bir dereceye kadar da Rusya-Türkiye konusu ama bunun sonuçları olacaktır.

Türkiye, tarihsel olarak Esad’ın en çetin rakibi ve muhalefetten geriye kalanı destekliyor. Türkiye ile Esad hükümetinin normalleşmesi, Suriye çatışmasının sona erdiği izlenimini güçlendirebilir ve diğer ülkeleri de Şam ile yeniden ilişki kurma konusunda cesaretlendirebilir.

Suriye’nin tüm komşuları Şam ile tekrar konuşmaya başladığında, rejimi dışlama teşebbüsleri süresiz olarak daha zor olacaktır.

Kaldı ki savaşın etkilerine doğrudan maruz kalmayan ABD veya çoğu Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gibi ülkeler, Esad’ın varlığını sürdürmesine adapte olma konusunda Ortadoğu ülkeleri ile aynı baskı ile karşı karşıya değil. Politikaları etkili olmayabilir ama bunu göze alabilirler.

Fakat dikkat edilmesi gereken bir nokta, Katar’ın ne yapacağı. Türkiye ve Katar, Suriye de dahil pek çok bölgesel meselede birlikte çalışıyor. Eğer Türkiye 28 Aralık’ta ilerlediği yönde ilerlemeyi sürdürürse, Katar’ın da siyasetini bir şekilde bu politikaya uydurmasını bekliyorum.

Katar, Türkiye’nin aracılığında kendi normalleşme sürecini başlatabilir ya da Ankara ile sürtüşmeden kaçınmak için sadece Esad hakkında daha az konuşup insani yardımdan daha çok söz edebilir.

“Tek taraflı bir harekat artık daha az olası”

Yakın gelecekte Erdoğan ve Esad’ın doğrudan görüşmesini ve/veya Türkiye’nin kuzey Suriye’ye bir kara harekatı düzenlemesini bekliyor musunuz?

Bence bunların ikisi de olası. Türkiye’deki seçimlere bağlı olan çok şey var.

Erdoğan, seçimlerden önce Esad ile fotoğraf vermek istiyor gibi görünüyor; bunu seçmenlere bir dış politika başarısı ve mültecilerin geri gönderilmesi yolunda bir adım olarak sunacaktır.

Esad, Erdoğan’ın seçim kampanyasına yardım etme konusunda çok istekli görünmüyor ama eğer bedeli uygunsa bunu yine de yapabilir. Rejimi her zaman inatçıydı ve muhtemelen daha fazla taviz için geri duracaklardır; ancak, sürecin er ya da geç ilerlemesini bekliyorum.

Suriye hükümetinin başlıca müttefikleri Rusya ve İran ve her ikisinin de başı çok büyük dertte. Esad, şu anda aldığı desteğin bu düzeyde devam edeceğinden emin olamaz; Türkiye ile ilişkileri düzeltme şansının verildiği şu zamanda bu fırsatın kaçmasına izin vermek abes olur.

Bu nedenle bir Erdoğan-Esad zirvesi – ya da en azından telefon görüşmesi gibi bir şey – olası görünüyor. Göreceğiz.

YPG’ye yönelik yeni bir Türkiye saldırısına gelecek olursak, tek taraflı bir askeri harekat artık daha az olası. Fakat, söylediğim gibi, YPG’ye karşı nasıl işbirliği yapılacağına ilişkin başka askeri ve askeri olmayan seçenekler mevcut. Eğer Türkiye Esad’a topraklarını YPG’den alması konusunda yardım ederse, bu aradıkları kazan-kazan sonucu olabilir: Ankara YPG’ye zarar vermiş, Şam da topraklarını genişletmiş olur.

“İsveç hükümeti çok ince bir çizgide yürüyor”

Son olarak, İsveç hükümetinin NATO üyeliği yolunda Madrid Üçlü Muhtırası uyarınca fiili silah ambargosunu kaldırmak da dahil bir dizi adım attığını düşünürsek, sizce muhtemel bir Erdoğan-Esad görüşmesi ya da Suriye’ye olası bir harekat, İsveç’in NATO’ya üyelik süreci bağlamında Türkiye-İsveç ilişkilerini nasıl etkiler?

Erdoğan-Esad görüşmesinin İsveç-Türkiye ilişkilerinde bir değişikliğe sebep olacağını sanmıyorum. İsveç hükümeti bunu onaylamayabilir ama İsveç Suriye’deki çatışma açısından çok küçük bir öneme sahip.

NATO meselesi konusunda Erdoğan’ı tatmin etmeye ihtiyacı olduğundan, İsveç hükümetinin Türkiye’nin İsveç’in çıkarlarını doğrudan etkilemeyen herhangi bir davranışını protesto etmesini olası görmüyorum.

Eğer beraberinde getireceği şiddet İsveç ve başka ülkelerde protestolara sebep olursa, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri bir harekatının dolaylı bir etkisi olabilir. 2018 ve 2019’da olan buydu.

YPG yanlısı protestocular, İsveç’te Stockholm-Ankara ilişkilerini zehirlemek için halihazırda ellerinden geleni yapıyor; fakat bunlar İsveç siyasetinin marjında yer alıyorlar. Suriye’de etnik vahşetler daha ana akım siyasetçilerin konuya müdahil olmasına yol açabilir, bu da Ankara ile müzakere ederken hükümetin üzerinde baskı yaratabilir ve manevra alanını daraltabilir.

Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, İsveç’in NATO başvurusuna destek çok yüksekti; ancak, İsveçlilerin yaklaşık yüzde 80’i Türkiye’nin İsveç’in yasal ve anayasal düzeninde değişiklik taleplerine karşı çıkıyordu. Başka bir deyişle, İsveç hükümeti halihazırda çok ince bir çizgide yürüyor. (SD)

* Bu söyleşideki görüşler, Aron Lund’un kişisel görüşleridir; İsveç Savunma Araştırma Kurumu (FOI) adına ya da kurumu temsilen paylaşılmamıştır.

(Kaynak: Bianet / Selay Dalaklı)

Paylaşın

Türkiye -Suriye Yakınlaşması: Esad’dan Görüşme İçin İki Şart

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Türkiye, Suriye ve Rusya toplantılarının verimli olabilmesi için Şam ile Moskova arasında önceden koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söyledi.

Esad, Şam’ın beklediği somut sonuçlar arasında “Suriye topraklarındaki işgalin sona ermesi ve teröre desteğin kesilmesinin” yer aldığını vurguladı.

11 yıl sonra yeniden başlayan Türkiye-Suriye ilişkilerinde bakanlık düzeyindeki görüşmelerin ardından liderler düzeyindeki görüşmenin ne zaman olacağı tartışılırken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kritik iki şart geldi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, bu görüşmenin planlanması aşamasında, Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüştü.

Artı Gerçek’in Suriye devlet ajansı SANA’dan aktardığına göre, Esad, Rus temsilciyle görüşmesinde, Suriye’nin bu toplantılardan istediği somut hedefler ve sonuçları değerlendirdi.

Esad, bu toplantıların verimli olabilmesi için Suriye ile Rusya arasında önceden koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söyledi. Esad, Şam’ın beklediği somut sonuçlar arasında “Suriye topraklarındaki işgalin sona ermesi ve teröre desteğin kesilmesinin” yer aldığını vurguladı.

Lavrentyev’in ise Moskova’nın üçlü görüşmeleri değerli bulduğunu, bu görüşmelerin sürmesinin ve dışişleri bakanları düzeyinde temasların kurulmasının önem arz ettiğini söylediği belirtildi.

Türkiye ile Suriye arasında bir süredir devam eden istihbarat görüşmelerinin ardından, iki ülkenin savunma bakanları 28 Aralık günü, Rus mevkidaşlarının da katılımıyla Moskova’da bir araya gelmişti. Bu görüşmenin ardından, dışişleri bakanları düzeyinde de üçlü bir toplantı planlandığı açıklanmıştı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, görüşmenin önce Ocak ayının ikinci yarısında yapılacağını söylemiş, daha sonra bu tarihi şubat başı olarak açıklamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz” demişti.

Paylaşın

Türkiye – Suriye Yakınlaşması: Erdoğan Ve Esat Seçimden Önce Görüşecek Mi?

Türkiye ve Suriye arasında geçtiğimiz hafta Moskova’da gerçekleşen savunma bakanı düzeyindeki teması değerlendiren uzmanlar, sürecin bu şekilde ilerlemesi halinde bahar aylarına kadar Erdoğan-Esat görüşmesinin gerçekleşebileceği; ancak Suriye liderinin Türkiye’deki seçim öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyasi avantaj kazandıracak bir adım atmak istemeyebileceği görüşünü dile getiriyor.

Türkiye ve Suriye arasında geçtiğimiz hafta Moskova’da gerçekleşen savunma bakanı düzeyindeki temasın ardından gözler bu kez iki ülkenin dışişleri bakanlarının yapması olası görüşmede. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir tarih üzerinde çalışıldığını söyledi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’la seçim öncesi görüşüp görüşmeyeceği sorulduğunda, “Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın vereceği bir karar” dedi.

VOA Türkçe’den Begüm Dönmez Ersöz’e konuşan uzmanlar sürecin bu şekilde ilerlemesi halinde bahar aylarına kadar Erdoğan-Esat görüşmesinin gerçekleşebileceği; ancak Suriye liderinin Türkiye’deki seçim öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyasi avantaj kazandıracak bir adım atmak istemeyebileceği görüşünü dile getiriyor.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ve Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Rusya’nın başkenti Moskova’da görüşmüştü.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada görüşmede Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topaklarında bulunan tüm terör gruplarına karşı ortak mücadele çabalarının ele alındığı belirtildi.

2011’de başlayan Suriye iç savaşında Esat rejimini devirmeyi amaçlayan muhalifleri destekleyen Türkiye ve Suriye hükümeti arasında ilk gayrı resmi temas iki ülkenin istihbarat yetkilileri arasında olmuştu. Savunma bakanlarının Moskova’daki görüşmesi Ankara’nın Şam’la diyalog çabasını arttırdığını ortaya koydu.

Görüşme, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye karşı yeni bir askeri harekat düzenleyebileceğini gündeme getirdiği bir döneme de rastladı.

ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkilileri, Suriye Demokratik Güçleri’nin ana omurgasını oluşturan YPG’ye yönelik operasyonun IŞİD’le mücadeleyi sekteye uğratabileceği ve bölgedeki Amerikan güçlerine zarar gelebileceği endişesiyle karşı olduklarını belirtti. Suriye’deki diğer oyuncular Rusya ve İran da böyle bir operasyona sıcak bakmadıklarını ifade etti.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Moskova’daki görüşmeden önce basın mensuplarına yaptığı açıklamada olası bir askeri operasyon için Suriye hava sahasını kullanmak üzere Moskova ile görüştüklerini kaydetmişti.

Ortak çıkarlar ve YPG faktörü

2011-2014 arasında ABD’nin Suriye Büyükelçisi olan Robert Ford VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Ankara ve Şam’ın Suriye’nin kuzeyinde YPG/PYD’nin özerkliğini sınırlandırma konusunda ortak bir çıkarı olduğu ve yapılan görüşmelerin YPG konusunda tarafların ortak güvenlik endişelerini yansıttığı görüşünde.

Ortadoğu Enstitüsü (MEI) uzmanlarından Robert Ford, “Özellikle Tel Rıfat ya da Menbiç’te YPG’ye karşı koordine bir çabayı tamamen yok saymıyorum. Ankara bir ihtimal Moskova ve Şam’ın YPG’yi bu bölgeleri çatışmadan bırakmaya ikna etmesini ve Rus güçlerin desteğiyle bölgede yeniden Suriye hükümetinin denetiminin tesis edilmesini umuyor” sözleriyle değerlendirdi.

Emekli büyükelçi Robert Ford, Esat rejimi ve YPG’nin zor ilişkilere sahip olmalarına rağmen, Suriye Cumhurbaşkanı Esat’ın YPG/PYD’nin varlığını “kullanışlı” bulduğu için zaman zaman işbirliği yaptıklarına da dikkat çekiyor.

Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika uzmanı Amerikan İlerleme Merkezi’nden Alan Makovksy de Ankara ve Şam arasındaki diyalog çabalarında YPG kaygısının etkili olduğu görüşüne katılıyor.

Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşunun Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika uzmanı Makovksy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YPG’nin sınır bölgesinden çıkarılması için Suriye lideriyle ortak zemin arayışı içinde olduğu kanısında.

Seçim gündemi ve mülteci sorunu

Uzmanlar, Ankara’nın Şam’la ilişkileri normalleştirme çabasında Türkiye’nin seçime gidecek olmasının etkisine de dikkat çekiyor. 4 milyondan fazla Suriyeli mülteciye evsahipliği yapan Türkiye’de Haziran’da yapılması planlanan seçimler öncesinde mülteciler kamuoyunun gözünde önemli ve hassas konulardan.

Bu duruma atıfta bulunan Makovksy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye lideri Esat’la diyalogun Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmeleriyle sonuçlanacağı konusunda seçmeni ikna etmeyi umduğu görüşünü dile getirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün basın mensuplarına yaptığı açıklamada iki tarafın dışişleri bakanlarının görüşmesinin planlandığını, Rusya’nın bir tarih önerisinde bulunduğunu; ancak o tarihlerde uygun olmadıkları için başka tarih önerileri üzerinde çalıştıklarını kaydetti.

Çavuşoğlu, olası bir Erdoğan-Esat görüşmesi için, “En nihayetinde bu Cumhurbaşkanımızın vereceği bir karar. Ama Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey vardı: Aşamalı bir diyalog olacak” diyerek, bakanlar görüştükten sonra bunun değerlendirileceğini söyledi.

Reuters haber ajansı Aralık ayı başında konuyla ilgili bir haberinde Suriye’nin Türkiye ile lider düzeyinde bir zirveye karşı olduğunu aktarmıştı. Haberde Şam’ın böyle bir toplantının Türkiye’de seçim öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyasi avantaj kazandırabileceğini düşündüğü bildirilmişti.

Koşullar lider düzeyinde görüşmeye uygun mu?

Bazı uzmanlar da iki liderin biraraya gelebilmesi için siyasi düzeyde bir ilerleme olması gerektiği görüşünde. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Miktad’la bu ayın ikinci yarısında sonra yapmayı planladığı görüşme önemli.

ABD’nin eski Suriye Büyükelçisi Robert Ford, “Erdoğan’ın seçimlerden önce konumu çok zora düşerse ve mülteci sorununa çözüm için köklü bir adım atmaya ihtiyaç duyarsa ya da Esat ülkelerine dönen mültecilerin güvenliği konusunda güvence vermek gibi önemli bir taviz vermeye hazır olursa böyle bir görüşme beklerim. Esat’ın da Erdoğan’a siyasi bir avantaj sunacak adım atması da pek olası değil” dedi.

Türkiye ve Suriye arasındaki diyalog süreci manşetlerde ve kamuoyundaki tartışmalarda öne çıkmayı sürdürüyor.

“Bahara kadar Erdoğan ve Esat birlikte fotoğraf verebilir”

İç siyaset dengeleri bağlamında görüşmeleri değerlendiren Alan Makovksy, önümüzdeki bahara kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suriye Cumhurbaşkanı Esat’ın birlikte fotoğraf vermesini beklediğini; diplomatik ivmenin buna işaret ettiğini söylüyor.

Anket şirketi Metropoll’ün Aralık ayındaki son araştırmasına dikkat çeken uzman, anket verilerinin Türkiye’de kamuoyunda hükümetin Suriye politikasında köklü bir değişiklik istediğini gösterdiği kanısında.

Makovsky, “Araştırmaya göre Türkler’in yüzde 59’u Esat’la görüşülmesine destek veriyor, yüzde 29’u desteklemiyor. Erdoğan (Esat’la) fotoğraf vermekten siyasi bir fayda sağlayabilir ancak Esat’ın muhtemelen Erdoğan’ın yeniden seçilmesine yardım etmek gibi bir niyeti de yoktur” diyor.

Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP’nin Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den bu yana Esat’la diyaloga geçilmesi ve çatışmaya müdahil olunmaması çağrısı yaptığını anımsatan Makovsky, “Rusya’nın ise Erdoğan’ın yeniden seçilmesini istediği neredeyse kesin ve Esat’ı Türkiye Cumhurbaşkanı’yla görüşmeye ikna edebilecek konumda” ifadelerini kullandı.

ABD’den eleştiri ve Rusya endişesi

Ankara-Şam arasındaki görüşmelere ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, “ülkelerin Beşar El Esat gibi zalim bir diktatöre eski gücünü kazandırmak için ilişkilerini üst seviyeye taşımalarını desteklemediklerini” belirtmiş; Esat rejiminin “Suriye halkına uyguladığı zulmün dikkatle değerlendirilmesi” çağrısında bulunmuştu.

ABD’nin konuyla ilgili duruşunu değerlendiren uzmanlar, Washington’un Suriye’deki rejimin meşruiyet kazandığını ve güçlendiğini görmek istemediğine; çünkü böyle bir durumun Rusya için diplomatik ve jeopolitik bir başarı olarak algılanacağına dikkat çekiyor.

Uzmanlar ABD’nin Şam ve Ankara arasında YPG’yi IŞİD’le mücadele odağından çıkarabilecek ya da mücadeleyi zayıflatabilecek bir anlaşmaya sıcak bakmadığı görüşünü de dile getiriyor.

Rusya’nın Esat rejimiyle diyalog karşılığında Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyine askeri operasyon için yeşil ışık yakabileceği görüşü dile getirilmişti. Alan Makovksy bu görüşe katılmadığını, Rusya’nın bu konudaki tavrının net olduğunu ifade etti. Alan Makovksy bu konuda Ankara’nın Washington’dan almayı talep ettiği F-16 savaş uçaklarına ilişkin sürecin de etkili olabileceği kanısında.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün 18 Ocak’ta başkent Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la görüşeceğini açıkladı ve Ankara’nın F-16 talebi dahil ikili konuların görüşüleceğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada görüşmenin yapılacağını doğruladı; ancak planlanan görüşmeye ilişkin başka bir ayrıntı vermedi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Şam’la diyalog konusunda Washington’un tutumuyla ilgili olarak, “ABD’nin normalleşmeye karşı olduğunu anlıyoruz. Ancak yıllardır izlenen politikaların bir neticeye varmadığını ABD’nin de görmesi lazım” demişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili önceki açıklamasındaki ifadeleri yineleyerek bu konudaki politikalarının değişmediğini kaydetti.

Paylaşın

“Esad, Rusya’nın Erdoğan İle Görüşme Önerisini Reddetti” İddiası

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmesi yönünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önerisini reddettiği öne sürüldü. Suriye’nin dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme fikrini de reddettiği iddia edildi.

Londra merkezli haber ajansı Reuters, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye lideri Beşar Esad’ın bir araya gelmesi için Rusya’nın gösterdiği çabalara Suriye’nin karşı çıktığını iddia etti.

Reuters, Erdoğan ve Esad arasındaki olası bir görüşme konusunda Suriye’nin tavrını bilen üç kaynağa dayandırdığı haberinde, Esad’ın Erdoğan ile bir araya gelmesi yönünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önerisini reddettiğini öne sürdü.

Kaynaklardan ikisi, Türkiye’de gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde, özellikle de Ankara’nın yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli sığınmacının ülkelerine geri dönmeleri hedefini gündeme getirmesi halinde, Şam’ın böyle bir görüşmenin Erdoğan’a destek anlamına geleceğini düşündüğünü söyledi.

Suriye, bakanlar düzeyinde de görüşmeye karşı

“Erdoğan’a neden bedavadan bir zafer hediye edilsin? Seçimlerden önce yakınlaşma olmayacak” diyen kaynaklardan biri, Suriye’nin dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme fikrini reddettiğini de sözlerine ekledi.

Rusya’nın önerisi hakkında bilgi sahibi olan bir diplomat olan üçüncü kaynak ise Suriye’nin “somut bir şey getirmediği takdirde böyle bir görüşmeyi yararsız gördüğünü ve şimdiye kadarki taleplerinin Türk birliklerinin tamamen geri çekilmesi” olduğunu söyledi.

Türkiye’nin konuya yaklaşımını bilen kaynak ise Erdoğan ile Esad arasında bir görüşmenin “çok uzak olmayan bir gelecekte” mümkün olabileceğini ifade etti.

“Putin’in yavaş yavaş bunun yolunu hazırladığını” belirten kaynak, “Bu, Suriye için büyük bir değişimin başlangıcı olur, Türkiye için de çok olumlu etkileri olur. Birçok alanda gerginlik olduğu düşünülürse, Rusya da bundan faydalanır” şeklinde konuştu.

Esad’ın ülkedeki savaşı kendi lehine çevirmesine yardım eden Rusya, artık Suriye’de siyasi bir çözüm istediğini belirterek, Esad ve Erdoğan’ı bir araya getirmek için çaba gösteriyor.

Son zamanlarda Suriye ile yakınlaşma olabileceğinin sinyallerini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak, Mısır lideri Abdülfettah el Sisi ile yaptığı görüşmeye ilişkin açıklamasında “Mısır ile bu iş yoluna girdiyse aynı şekilde Suriye ile de bu iş yoluna girebilir” demişti.

Paylaşın