DİSK: İktidar Vergi Yükünü İşçilerin, Emekçilerin, Emeklilerin Omuzlarına Yıktı

DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, AK Parti hükümetinin, ‘sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçındığını’ ve yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ettiğini belirterek, “Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak” dedi.

Haber Merkezi / Arzu Çerkezoğlu, iktidarın ‘mali disiplin’, ‘bütçe açığını azaltma’, ‘vergiyi tabana yayma’ gibi adlar altında vergi yükünü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıktığını söyledi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, dolaylı vergilerdeki artış başta olmak üzere, ‘vergide artan adaletsizlik’ ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Çerkezoğlu, açıklamasında, şunları kaydetti:

“Günbegün artan fiyatlarla ücretlerimiz erirken, kimselerin inanmadığı resmi enflasyonla reel ücretlerimiz yani alım gücümüz gerilerken yılın ikinci yarısına vergi ve harç artışlarıyla başladık.

7 Temmuz 2023 tarihli ve 32241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnameleri (CBK) ile vergi ve harçlara devasa artış uygulandı. Yüzde 8 olan Katma Değer Vergisi (KDV) oranı yüzde 10’a; yüzde 18 olan KDV oranı ise yüzde 20’ye yükseltildi. Harçlarda da ciddi artışlar gerçekleştirildi. 6.019 TL olan yurtdışından şahsi kullanım için getirilen cep telefonu harçları ise söz konusu CBK ile 20.000 TL olarak uygulanmaya başlayacak. Öte yandan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda yer alan harçlara yüzde 50 oranında artış uygulandı.

Vergilerde ve harçlarda yapılan bu artışlar TÜİK tarafından açıklanan ve işçilerin, emekçilerin ücretini belirleyen resmi enflasyon oranının çok üstündedir. Üstelik işçilerin, emekçilerin, emeklilerin yılın ikinci yarısı için aldıkları/alacakları ücret artışları daha ilk günden geri alınmaya başlandı.

Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in 6 Temmuz 2023 sabah saatlerinde sosyal medya hesabından duyurduğu “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma” gibi önlemlerinin “sınıfsal niteliği” de bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile resmileşti.

Bilindiği gibi KDV gibi dolaylı vergiler geliri ne olursa olsun bütün yurttaşlar tarafından aynı oranda ödenmekte ve vergilerin geniş bir tüketici grubu tarafından ödenmesi anlamına gelmektedir. İşçiden de patrondan da, yoksuldan da zenginden de eşit oranlı alındığı için dolaylı vergiler vergi adaletini bozar.

İşçiler bir yandan daha ücretlerini almadan peşin peşin gelir vergisi ödemekte, öte yandan tüketim sırasında da ikinci kez vergi ödemektedir. Böylece çifte vergilendirmeye maruz kalmaktadır.

Bir ülkede dolaylı vergilerin yüksekliği vergi yükünün tüketiciye ve dar gelirliye yüklenmesi anlamı taşımaktadır. Bu nedenle dünyada genellikle dolaylı vergiler düşük, dolaysız (doğrudan) vergiler, yani gelirden alınan vergiler yüksektir. Türkiye’de ise dünyadaki eğilimin tersi olarak doğrudan vergiler düşük, adaletsiz bir vergi olan dolaylı vergiler yüksektir.

Sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçınan AKP hükümetleri yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ediyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı Türkiye’de 1990’da yüzde 48 ve 2000’de yüzde 59 iken 2022’de yüzde 64’e ulaştı. 2023 bütçesine göre dolaylı vergilerin payının yüzde 67.7 olması öngörülüyordu. Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak.

Hükümet, çalışanların alım gücünü koruması gerekirken vergi oranlarında ve harç tutarlarına yaptığı artış işçileri daha da yoksullaştırmaya çalışıyor. Öte yandan vergi dilimlerinin sistematik olarak düşük belirlenmesi nedeniyle erkenden girdiğimiz yüksek vergi dilimleri nedeniyle, yıl içerisinde ücretlerimiz düşüyor.   Kısacası “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma”, “vergiyi tabana yayma” gibi adlar atlında vergi yükü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıkılıyor.

Yüksek enflasyon dönemlerinde ülkeyi yönetenlerin görevi işçilerin, emekçilerin, emeklilerin alım gücünü korumaktır; gelirde ve vergide adaleti sağlamaktır. DİSK olarak yıllardır “Vergide Adalet, Gelirde Adalet” mücadelesi veriyoruz. Son olarak Aralık ayında işyerlerinde topladığımız taleplerimizi içeren binlerce imzayı Maliye Bakanlığı’na iletmiştik. Vergide adalet için alınması gereken acil önlemleri bugün bir kez daha dile getiriyoruz:

Dolaylı vergilere ve harçlara yapılan artışlar geri alınmalıdır.
Gelir vergisi tarife ilk dilim oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülmelidir.
Vergi tarife dilimleri en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
Ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınan, az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni şarttır.”

Artışlar

Resmî Gazete’de bugün yayımlanan 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye, yüzde 8 olan ürünlerde ise yüzde 10’a çıkarıldı.

Deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, bebek bezi ve yeme-içme sektöründeki KDV yüzde 10; mobilya, beyaz eşya, elektronik ürünler, sigara ve alkolde ise yüzde 20 olacak. Daha çok gıdayı kapsayan yüzde 1’lik KDV diliminde ise değişiklik yapılmadı.

7344 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla ise Yurt dışından getirilen telefonların kayıt altına alınması için belirlenen tutarda harç ücreti (IMEI) ise karar öncesinde 6 bin 91 TL iken 20 bin TL’ye yükseldi.

492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tariflerde yer alan maktu harçlara yüzde 50 oranında artış yapıldı. Karara göre, trafik harçları kapsamında bulunan “sürücü belgesi harçları” yapılan artıştan hariç tutuldu.

Paylaşın

DİSK’ten “Asgari Ücret” Tepkisi : Yoksulluk Sınırının Yüzde 67,3 Altında

2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret ile ilgili olarak yazılı açıklama yapan DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) Mayıs 2023 dönemi için açıkladığı rapora dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır.”

DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu ayrıca, kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurumun devam ettiğini vurguladı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret ile ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu tarafından yapılan açıklamada, asgari ücret net 2896 TL artırılarak 11 bin 402 TL’ye yükseltildiği ve asgari ücrette yüzde 34’lük bir artış gerçekleştiği hatırlatıldı, “Asgari ücretin brütü ise 13.414,5 TL oldu” denildi.

“Asgari ücret, bir kez daha işçilerin derdine deva olamadı, asgari ücret artışı yetersiz kaldı” diyen Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Asgari ücret tespitinde, asgari ücretin ülkemizde en düşük ücret olmadığı, ortalama ücret haline geldiği gerçeği göz ardı edilmiştir. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmamıştır.

Asgari ücret belirlenirken işçinin geçim şartlarının göz önünde bulundurulmadığını belirten Çerkezoğlu, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) Mayıs 2023 dönemi için açıkladığı rapora dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır.”

DİSK’in talepleri

Çerkezoğlu ayrıca, kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurumun devam ettiğini vurguladı. Çerkezoğlu, asgari ücretle ilgili talepleri için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek şu talepleri sıraladı:

“Yüksek enflasyon döneminde asgari ücret yılda 4 kez belirlenmelidir.

Ücretler toplu sözleşmelerle belirlenmelidir. İşçi sınıfının asgari ücret cenderesinden kurtulması için sendikalaşma ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Acilen atılması gereken adım ise teşmil yoluyla toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesidir. Teşmil, yasalarımızda olan bir düzenlemedir ve işçilerin işkollarındaki toplu iş sözleşmelerinden faydalanmalarını sağlamak oldukça kolaydır. İşçilerin asgari ücret mahkûmiyetine son vermek istiyorsak, teşmil derhal gündeme alınmalıdır.

Asgari ücret tespit süreci demokratikleştirilmeli, diğer işçi konfederasyonlarının katılımı da sağlanmalı, işveren ve hükümetin ortak kararıyla asgari ücret ilan edilmesinin önüne geçilmeli, uyuşmazlık halinde grev hakkını da içeren bir toplu pazarlık süreci olarak işletilmelidir.

Asgari ücretin tespitinde TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları, işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır.

Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır.

Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır.

En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”

Paylaşın

DİSK’ten “Asgari Ücret” Tepkisi: Milyonların Meselesidir

Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkum edildiğini söyleyen DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, yapılan ücret artışlarının adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kelepçelendiğini ekledi ve şöyle devam etti:

“17 milyon kişinin gelirlerinin üçte ikisi kiraya ve gıda harcamalarına gidiyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM), Mayıs 2023 dönemine ait verilerine göre açlık sınırı 10 bin 72 lira, yoksulluk sınırı ise 34 bin 838 TL liradır. Türkiye’de ortalama ücretleri bu rakamlarla karşılaştırdığımızda bir kez daha vurgulamak isteriz ki asgari ücret milyonların meselesidir.”

Çerkezoğlu, açıklamasının devamında, “TÜİK’in baskılanmış enflasyon rakamlarına referans vererek sık sık dile getirilen ‘asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik’ söylemleri hakikatten uzaktır. TÜİK hem enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararlarına rağmen gizlemeye devam ederek hem de doğalgazdaki devlet desteğini dahi enflasyonu düşük göstermek için kullanarak, inandırıcılığını ve güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.” ifadelerini kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), asgari ücrete dair tespit, öneri ve taleplerini duyurmak amacıyla genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin hükümet ve işverenler tarafından tek taraflı olarak belirlendiği eleştirisini yöneltti. Çerkezoğlu, Asgari ücret belirlenirken, komisyonun en düşük ücreti değil aslında ortalama ücreti belirlediğini ifade etti.

Arzu Çerkezoğlu, “Türkiye’de milyonlar asgari ücret civarında ve hatta asgari ücretin bile altında ücretlerle çalıştırılıyor. AB ülkelerinde asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranı ortalama yüzde 4 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 50 civarında” dedi ve işçilerin açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildiğini söyledi.

İşçilerin yüksek enflasyon karşısında geçim mücadelesi verdiğini dile getiren Çerkezoğlu, gelir adaletsizliğinin tarihte görülmemiş ölçüde arttığı bir süreç yaşandığını anlattı. Çerkezoğlu, “Siyasi iktidarın ve işverenlerin elbirliğiyle asgari ücret belirlemesinin ağır sonuçlarını bugün hep beraber yaşıyoruz.” diye konuştu.

Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkum edildiğini söyleyen Çerkezoğlu, yapılan ücret artışlarının adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kelepçelendiğini ekledi ve şöyle devam etti:

“17 milyon kişinin gelirlerinin üçte ikisi kiraya ve gıda harcamalarına gidiyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM), Mayıs 2023 dönemine ait verilerine göre açlık sınırı 10 bin 72 lira, yoksulluk sınırı ise 34 bin 838 TL liradır. Türkiye’de ortalama ücretleri bu rakamlarla karşılaştırdığımızda bir kez daha vurgulamak isteriz ki asgari ücret milyonların meselesidir.

TÜİK’in baskılanmış enflasyon rakamlarına referans vererek sık sık dile getirilen ‘asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik’ söylemleri hakikatten uzaktır. TÜİK hem enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararlarına rağmen gizlemeye devam ederek hem de doğalgazdaki devlet desteğini dahi enflasyonu düşük göstermek için kullanarak, inandırıcılığını ve güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.”

Çerkezoğlu, Türkiye’de sendikalaşmanın baskı altına alınması, toplu pazarlık kapsamının daraltılması ve grevlerin yasaklanması sonucunda özel sektörde asgari ücretle çalışanların oranının hızla yükseldiğinden de bahsetti.

“Asgari ücret tespit sürecinin demokratikleşmesi gerekiyor”

Asgari ücret tespit sürecinin demokratikleşmesi gerektiğini vurgulayan Çerkezoğlu, bu sürece Türk-İş dışındaki diğer işçi konfederasyonlarının da katılması gerektiğini söyledi. Asgari ücret tespitinin Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verileri üzerinden değil, gerçek veriler üzerinden değerlendirilmesini gerektiğini sözlerine ekleyen Çerkezoğlu, şu önerilerde bulundu:

“İşçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır. Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır. Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır. En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”

Paylaşın

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: Taksim’in Yasaklı Olduğu Son 1 Mayıs

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu, herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Taksim Metrosu’nda 1 Mayıs afişlerinden oluşan serginin açılışına katıldı.

Burada bir konuşma yapan Çerkezoğlu “1 Mayıs, dayanışma günü olarak, yılın 364 günü çalışan işçilerin bir gün kendi talepleriyle düzene karşı olan itirazlarıyla nasıl bir ülkede ve dünyada yaşamak istediğimizi söylediğimiz ve umutlarımızı dünya işçi sınıfıyla birleştirdiğimiz gündür” diye konuştu.

Bu yıl 1 Mayıs’ın özel bir anda karşılandığını belirten Çerkezoğlu, “Bir taraftan deprem felaketinin yarattığı yıkım, diğer taraftan da Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birisinin arifesindeyiz” dedi ve sözlerine “Birçok siyasi parti, derneğin ve yurttaşların katılacağı büyük 1 Mayısları Türkiye’nin dört bir yanında kutlamak için hazırlıklarımız devam ediyor. İstanbul’da 1 Mayıs’ı yine yasakların gölgesinde karşılıyoruz” diye devam etti.

“Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır”

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

1976 yılından bu yana 1 Mayıs mitinglerine davet amacıyla hazırlanan afişlerin yer aldığı serginin açılışına Çerkezoğlu’nun yanı sıra SOL Parti Parti Meclisi üyesi Alper Taş ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da katıldı.

Paylaşın

Çerkezoğlu, “CHP’den Milletvekili Adaylığı” İddialarını Yalanladı

CHP’den milletvekili adayı olacağı iddia edilen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Gündemimizde bir milletvekilliği adaylığı yok” ifadelerini kullandı.

14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri için çalışmalarını sürdüren CHP’nin çok sayıda isimle milletvekili adaylığı için görüştüğü bu isimlerden birinin de Arzu Çerkezoğlu olduğu iddia edilmişti. DİSK’in eski başkanlarından Süleyman Çelebi de CHP’den milletvekili seçilmişti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin BirGün’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Dün gerçekleştirdiğimiz DİSK Başkanlar Kurulu’nda da değerlendirildiği gibi DİSK bu seçimlerin son derece tarihsel olduğunu görüyor. Yıllardır işçi haklarına darbe vuran, adaleti, demokrasiyi tahrip eden Başkanlık Sistemi’ni değiştirecek ve demokratik bir Cumhuriyet için adım olacak bir seçim bu.

DİSK bu süreçte Genel Başkanından üyesine kadar etkili sorumluluk ve görevler almaya hazırdır. Böylesine bir yeniden kuruluş sürecinde bu sürecin, bu mücadelenin etkin bir parçası olacaktır. Ancak, gündemimizde bir milletvekilliği adaylığı yoktur” dedi.

Ne olmuştu?

Birgün gazetesinde yer alan bir habere göre CHP’nin 14 Mayıs’ta yapılacak olan milletvekilliği seçimi için çok sayıda sürpriz isimle görüştüğü iddia edilmişti.

CHP yönetiminin “sanatçı kontenjanı”ndan Candan Erçetin’i aday olarak göstermeyi tartıştığı, Erçetin’in yetkili isimlerle ön görüşme yaptığı ancak kesin karara varılmadığı iddia edilmişti.

CHP’nin gündemindeki bir diğer isimin ise Arzu Çerkezoğlu olduğu öne sürülmüştü.

Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’ye de adaylık için teklif götürüldüğü, Türkan Elçi ile görüşmelerin olumlu seyrettiği ve yakın zaman içerisinde açıklama yapılacağı belirtilmişti.

CHP’nin adaylık teklifi götürmeyi planladığı bir diğer isminin ise Mısra Öz olduğu iddia edilmişti.

Paylaşın

DİSK’ten Erdoğan’a Vergi Dilimi Çağrısı: Yetkini Kullan

DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi. Çerkezoğlu, Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu bugünlerde belirlenmesi beklenen vergi dilimlerine ilişkin bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu.

Ücretlilere uygulanacak ilk vergi dilimi oranının yüzde 10’a düşürülmesini isteyen Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi.

Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Çerkezoğlu, “Bu nedenle çalışanlar hızla ikinci ve üçüncü vergi tarife dilimine giriyor ve yıl içinde ciddi gelir kaybına uğruyorlar” diye konuştu:

Yüksek enflasyonun kemirdiği ücretleri bir yandan da vergi tarife dilimleri kemiriyor. Vergi tarife dilimleri yeniden değerleme oranında artırılsaydı ilk vergi tarife dilimi 2022’de 81 bin 687 TL olmalıydı. Vergi tarife dilimi asgari ücret artış oranında artırılsaydı 2022’de ilk vergi tarife dilimi 109 bin 737 olmalıydı. Oysa 2022’de birinci vergi tarife dilimi 32 bin TL olarak uygulandı. Böylece işçiler hızla ikinci ve üçüncü dilime girdiler ve daha fazla vergi ödediler.

Gelir vergisi tarife dilimleri bugünlerde yeniden saptanacak. Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre yaklaşık yüzde 123 oranındaki yeniden değerleme oranına paralel olarak 2023’te gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi Cumhurbaşkanı herhangi bir yetki kullanmaz ise 70 bin TL olacak.

Cumhurbaşkanı ilgili mevzuat gereğince ortaya çıkan bu tutarı yüzde 50’sine kadar artırmaya, yüzde 50’sine kadar da indirmeye yetkili. Şayet Cumhurbaşkanı üst sınırdan yetkisini kullanırsa ilk dilim 105 bin TL olacak. Cumhurbaşkanı’nı işçilerin yıllardır gelir vergisi tarife dilimlerinde yaşadığı haksızlığını bir nebze olsun gidermeye ve yetkisini kullanarak birinci vergi tarife dilimini 105 bin TL olarak saptamaya çağırıyoruz.

Öte yandan 2006’dan önce olduğu gibi ücretlilerin gelir vergisi oranı, gelir vergisi oranından 5 puan düşük olarak yüzde 10 olarak saptanmalıdır. Bu yönde vergi mevzuatı değişikliği yapılmalıdır.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

DİSK’ten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Geçinmek Mucizeye Dönüştü

Asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yapan DİSK Başkanı Çerkezoğlu, “Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Çerkezoğlu, açıklamasında, “Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi” ifadelerini de kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 8 bin 500 TL olarak belirlenen asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada özetle şöyle denildi:

“Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi.

Çalışma hayatında hiç bir konuda Üçlü Danışma Kurulu ve Ekonomik Sosyal Konsey gibi sosyal diyalog mekanizmaları işletilmediği gibi milyonları ilgilendiren asgari ücret de benzer şekilde işverenler ve iktidar tarafından belirlendi.

“Yoksulluk sınırı dikkate alınmadı”

Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı dikkate alınmadı. Açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının çok uzağında belirlenen 2023 yılı asgari ücreti, Türkiye’de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına geliyor.

Belirlenen asgari ücretle bir hanede iki kişi çalıştığında dahi yoksulluk sınırının oldukça altında gelir elde ediliyor. Belirlenen rakam 2023’ün ilk aylarında açlık sınırının da altına gerileyecek.

“Resmi enflasyonun baz alınması doğru değil”

Asgari ücretin ve diğer ücretlerin belirlenmesinde sadece enflasyon kriterinin, üstelik hiçbir inandırıcılığı kalmayan resmi enflasyonun baz alınması doğru değildir. Adil bir bölüşüm için ülke ekonomisinin çokça övünülen büyümesi esas alınmalıdır.

Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışının dikkate alınmaması ekonomi büyürken bölüşüm ilişkilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Hükümet ve işveren ortaklığı ile asgari ücretin enflasyona hapsedilmesi, gelir eşitsizliğini büyütecek.

“Emekli aylıkları asgari ücret düzeyine çıkarılmalı”

Asgari ücret 2023 için yüzde 54,5 oranında artırılmıştır. Ancak diğer emek gelirlerine -emekli aylıkları, memur maaşları ve diğer işçi ücretlerine- 6 aylık enflasyon oranında zam yapılması gündemdedir.

6 aylık enflasyon yüzde 18-19 civarında gerçekleşecektir. Bu dengesizlik kabul edilemez. Tüm emek gelirleri asgari ücret oranında artmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

“Milyonlar için geçinmek mucizeye dönüştü”

Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.

Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Paylaşın

Muhalefetten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Yoksulluk Ücreti

2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıklanmasına muhalefet partilerinden tepki geldi. Türkiye İşçi Partisi (TİP), “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” ifadeleriyle açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol’un da katıldığı toplantı da 2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıkladı.

CHP, DEVA Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, TİP, ve HDP’nin de aralarında olduğu muhalefet partileri, açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdiler.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, açıklanan yeni ücreti eleştirerek, “Saray, TÜİK’in sahte gıda enflasyonunun bile 5 puan altında zam açıklayarak, bu ülkenin 33 milyon vatandaşını soydu. Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü. Yine “biri istedi” diye, öyle oldu. Asıl mesele, asgari ücrete tenezzül etmeyen bir Türkiye’yi yaratabilmektir. O da endüstriyel dönüşümle olur. Sadece Sarayı yolcu etmeyeceğiz, yoksuldan alıp zengine verdikleri bu düzeni de tarihe gömeceğiz” dedi.

DEVA Lideri Babacan’dan “küfe” tepkisi: Siz kendiniz yük oluyorsunuz, bir an önce bırakın gidin

DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise, Erdoğan’ın asgari ücret teklifleri ile ilgili olarak yaptığı “Bizim sırtımızda 85 milyonun taşındığı bir küfe var” sözlerini eleştirdi.

Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan Babacan şunları söyledi: Haftalardır, günlerdir merakla beklenen asgari ücret rakamı Sayın Erdoğan tarafından açıklandı. ‘Yüzde 99 zam yaptık’ diye adeta müjde verircesine açıklandı. Bu ülkede gerçek enflasyonun yüzde 200’e yaklaştığını dünya âlem biliyor. Çarşıya pazara çıkan, doğal gaz faturası, elektrik faturası ödeyen herkes gayet iyi biliyor. Biz, ‘Asgari ücret, en az gerçek enflasyon artı refah payı kadar artırılmalıdır’ dedik. Bunu yapmadınız. Milyonlarca insanı gelir kaybıyla, yoksullukla karşı karşıya bıraktınız.Üstelik bunun adı asgari ücret. Herkes biliyor ki bu ülkede çalışanların en az yarısı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret ‘en az ücret’ değil. Neredeyse ortalama ücret olmuş durumda. Bu önemli bir konu.

Sayın Erdoğan’ın bu milleti, 85 milyonu sırtında taşıdığı bir yüke, küfede taşıdığı bir yüke benzetmesi gerçekten kabul edilmez. Eğer bu yükün altından kalkamıyorsanız bırakın gidin. 85 milyon sizin sırtınızdaki küfedeki yük değildir. Siz kendiniz artık bu milletin sırtına yük oluyorsunuz. Lütfen bir an önce bırakın gidin. Öyle mayısı, haziranı falan beklemeyin. İşte Meclis elinizin altında. Seçim yapmak mümkün. Hemen mart ayında bir seçimi ilan edin. Bir an önce milletimizin bu ıstırabını bitirin.

TİP: Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz

Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” başlığıyla bir açıklama yapıldı.

Asgari ücrete ilişkin “taban ücret” önerisini daha önce kamuoyu ile paylaşan TİP’in açıklamasında, asgari ücret  görüşmeleri sürecinde yaşananlara, açlık ve yoksulluk sınırına, Erdoğan ve bakanların sözlerine dikkat çekildi.

“TİP asgari ücretin sefalet ücreti olmaması, taban ücretin uygulanması ve emeğin hem büyümeden hem refahtan payını alması için mücadelesini hız kesmeden sürdürecek” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Milyonlarca emekçi yoksulluk ücretine mahkum olmayacak. Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz!” vurgusunda bulunuldu.

Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu: Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından açıklanan miktarı eleştirdi.

“Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz” diyen Davutoğlu, “Yeni asgari ücret, derde derman olmaktan uzak. Enflasyonla mücadele etmeden ücretlere yapılan artışın hiçbir anlamı olmayacaktır” dedi.

Emek Partisi: Mücadeleyi yükselteceğiz

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Twitter hesabından paylaştığı mesajda belirlenen asgari ücrete tepki gösterdi. Akdeniz, “8500 TL açlık ücretidir! Çalışan emekçiler bir kez daha açlığa mahkum edilmiştir. Yıl içinde düzenleme sözü de yüksek enflasyon ortamında hikayedir! İnsanca yaşam için mücadeleyi yükselteceğiz, başka yolu yok bu işin” dedi.

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu: Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir kez daha “dağ fare doğurdu! Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar! Bu iktidar, bu anlayış ve bu zihniyet değişmeden sonuç değişmeyecek! Asgari değil, “İnsanca Yaşam Ücreti” için geri sayım başlamıştır” ifadelerini kullandı.

“İktidar, açıkladığı rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır”

HDP eş genel başkanıları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da asgari ücrete ilişkin eleştirilerde bulundu.

Buldan açıklamasında, “HDP, asgari ücretin en az 12 bin 500 olmasını önerdi. Bu öneriye ve işçilerin taleplerine kulağını tıkayan iktidar, açıkladığı 8 bin 500 TL’lik rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır.   Bu sömürü düzenini değiştireceğiz! Sosyal adaleti bu ülkede hep birlikte tesis edeceğiz” dedi.

Sancar ise, “Faiz lobilerine, yandaşlara, savaş harcamalarına devasa kaynak ayıran iktidar, işçiye ise sefalet ücretini reva görmüştür. Açıklanan asgari ücret rakamı, emekçiyi açlık ve yoksulluğa mahkûm etmektedir. Alınterini sömüren bu adaletsizlik düzenini ortak mücadeleyle değiştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

“Çalışanların yüzde 80’inin ayda 455 dolara mahkûm olduğu başka bir ülke yok. Kölelik devri de böyleydi işte” diyen Demirtaş, “Bunun tek nedeni de başkanlık sistemi. El ele verip bu sistemi değiştirelim, sonra da kölelik düzenini kaldıralım. Nasıl mı? Kesintisiz mücadele, örgütlenme ve sandıkla” ifadelerini kullandı.

TÜRK-İŞ: İşçi kesimi alınan karar katılmamıştır

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ise düzenlenen basın toplantısına katılmayarak, kamuoyunun beklentisinin karşılanmadığını söyledi. Atalay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimi adına görev yapan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi öncelikle “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir” elde etmeleri için çaba göstermiştir. Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oybirliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi.

Asgari ücreti belirleme çalışmaları sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirmektedir. Kamuoyunun beklentisi maalesef karşılanmamıştır. Özelikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel meselesi olan asgari ücretin işçi kesiminin savunduğu ilkeler çerçevesinde karara bağlanması, ülkemiz çalışma hayatı açısından önemli bir açılım sağlayacaktı.

Anayasada asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları” göz önünde bulundurulması hükmü yer almaktadır. Ancak TÜİK bu konuda bir çalışma yapmaktan kaçınmıştır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev yapan işçi temsilcileri, bu görüş ve düşüncelerle çalışmalara katkı yapmış ve asgari ücretin bu çerçevede belirlenmesi için çaba göstermiştir. Ancak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olması gereken asgari ücret -bir kez daha- pazarlık konusu edilmiş ve karar oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlenmiştir. İşçi kesimi alınan karara katılmamıştır. ”

“Asgari ücret yılda 4 kez güncellenmeli”

Asgari ücret görüşmeleri öncesi talebini 13 bin 200 TL olarak açıklayan DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2023 yılı için 8 bin 506 TL olarak belirlenen rakamı değerlendirdi.

Bloomberg HT’ye konuk olan Çerkezoğlu, “Şu an 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması anlamına gelen açlık sınırının birazcık üzerinde bir asgari ücret belirlenmiş oldu. Yani şu an açlık sınırı 7 bin 800 TL yoksulluk sınırını dikkate almayan bir asgari ücret belirmesinin milyonlarca işçiyi ailesi ile birlikte yoksulluğa mahkûm etmek zorunda bıraktığını ifade etmiştik” dedi.

Resmi verilere göre belirlenen asgari ücretin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Gerçek enflasyon karşısında asgari ücretin kaybının belirlenmesi gerekirdi. Belirlenen bu rakam 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması olan açlık sınırının biraz üzerinde olan bir rakamdır” ifadelerini kullandı.

Asgari ücretin “genel ücret” haline gelmesine de dikkat çeken Çerkezoğlu, “Asgari ücret, Türkiye’de önemli. Her 2 kişiden birinin ailesi ile sürdürmek zorunda olduğu bir ücreti konuşuyoruz. İşçilerin talebi göze alınmadan Cumhurbaşkanı, hükümet ve işveren tarafından belirlenen bir asgari ücret ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Uluslararası standartlara da uyulmadığını ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye’de uluslararası standartlara aykırı bir biçimde tek bir işçi üzerinden asgari ücret belirleniyor. Oysa Türkiye’de kaç kişi tek başına yaşıyor? İşçilerin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir asgari ücretin belirlenmesi gerekirdi. Bu kriterler ile DİSK olarak asgari ücreti, 13 bin 200 olarak açıkladık. DİSK olarak enflasyon tek haneliye düşene kadar asgari ücretin yılda 4 kez düzenlenmesini öneriyoruz” şeklinde konuştu.

Paylaşın

DİSK Asgari Ücret Talebini Açıkladı: Net 13 Bin 200 TL Olmalı

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, “Yaşadığımız yüksek enflasyon koşullarında enflasyon tek haneye düşene kadar asgari ücret yılda 4 kez güncellenmelidir. Asgari ücret uluslararası standartlara göre hesaplanmalıdır. Asgari ücret bir geçim ücreti olmalıdır.” dedi ve ekledi:

“Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı kriter olarak dikkate alınmalıdır. Yoksulluk sınırını gözden kaçıran bir asgari ücret tespiti Türkiye’deki milyonlarca işçinin yoksulluğa mahkum edilmesi anlamına gelmektedir. Gerek yüksek gıda enflasyonu gerekse de ekonomik büyüme dikkate alındığında asgari ücret net 13 bin 200 lira olmalıdır.”

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında asgari ücret taleplerini açıkladı.

“Asgari değil, insanca yaşam” başlığıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Çerkezoğlu, asgari ücretin geçim ücreti olması gerektiğine dikkat çekerken “Asgari ücret net 13 bin 200 lira olmalıdır” dedi.

Türkiye’de milyonlarca emekçinin asgari ücretle yaşamaya mahkum edildiğini söyleyen DİSK Genel Başkanı, “Yüksek enflasyonla beraber işçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirliler ve milyonlar açısından geçinmek mucizeye dönüştü” dedi.

AKP iktidarının politikaları nedeniyle işçilerin gelirlerinin eridiğini ve alım gücünün giderek düştüğünü ifade eden Arzu Çerkezoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarının ‘baskılandığını’ belirtti. Çerkezoğlu, şunları kaydetti:

“TÜİK’in eksik hesaplanmış rakamlarına göre bile enflasyon yüzde 84, gıda enflasyonu ise yüzde 100’ün üzerine çıktı artık, yüzde 103… Emekliler ve düşük gelirlilerde ise gıda enflasyonu yüzde 130-150 bandında. Bu yüksek enflasyon bölüşüm ilişkilerini olumsuz yönde etkiliyor ve gelir dağılımı adaletsizliği giderek artıyor. Son yıllarda iş gücünün milli gelirden aldığı pay gerilerken sermayenin aldığı pay giderek artıyor. Yoksuldan alıp zengine, ücretliden alıp sermayeye veren bu düzen ücretlerin baskı altına alınması üzerinden şekilleniyor. Emeği ucuzlatmaya dayalı bu politikaların sonucu olarak açlık sınırının bile altındaki asgari ücret bir ortalama ücret haline geldi. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı giderek yükseliyor. Avrupa Birliği ülkelerinde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 4’ler seviyesindeyken Türkiye’de bu oran yüzde 50’yi çoktan aştı.

‘Asgari ücret ortalama ücret haline geliyor’

Diğer taraftan asgari ücrete dahi erişemeyen kayıt dışı çalışanları da düşünürsek milyonlar var. Sendikalaşma engellendikçe, toplu pazarlık yasaklandıkça, grevler yasaklandıkça asgari ücretle çalışanların sayısı artmaya devam ediyor. Öte yandan asgari ücretteki artışın diğer ücretlere yansıtılmaması nedeniyle asgari ücret ortalama ücret haline geliyor. Ülkemiz bir asgari ücretliler toplamı haline gelirken, alım gücü her geçen gün daha fazla geriliyor. Bugün asgari ücreti konuşurken ortalama ücret, konuşuyoruz. Bu koşullar altında asgari ücretin insanca yaşanacak bir ücret olarak belirlenmesi ülkemiz açısından son derece yaşamsal bir önem taşıyor.

Bu çarpıcı tabloya rağmen Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesinde uluslararası standartlar dikkate alınmıyor. İşçinin ailesinin geçimi hesaba katılmıyor ve asgari ücret tek bir işçinin üzerinden hesaplanıyor. Asgari ücret tartışmaları resmi enflasyona hapsedilmek isteniyor. Bugünlerde bol bol duyacağımız ‘Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’ ifadesi o nedenle hakikati yansıtmıyor. Gerek resmi verilerin baskılanması gerekse düşük gelir gruplarına ait enflasyon hesaplamalarının yapılmıyor olması asgari ücrette çok ciddi bir kayba yol açıyor.

‘Türkiye büyüyorsa payımızı istiyoruz’

Asgari ücret belirlenirken sadece enflasyon değil geçim koşulları ve ülke ekonomisinin büyümesi de esas alınmalıdır. DİSK olarak meydanlarda sık sık ifade ettiğimiz gibi biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz Türkiye büyüyorsa payımızı istiyoruz. Türkiye milyonlarca emekçinin alın teriyle büyüyor ama bu büyümeden payımızı alamıyoruz. O nedenle sadece enflasyona hapsedilmiş asgari ücret tartışması, emeğin milli gelirden aldığı payın sürekli olarak düşmesine yol açıyor. Biliyoruz ki vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz. Adaletsiz vergi sistemi yoluyla yılın ilk aylarında bir üst vergi dilimine giriyoruz ve yıl içinde elimize geçen net ücret önemli ölçüde azalıyor.”

‘Asgari ücret 13 bin 200 TL olmalı’

Konuşmasının devamında yüksek enflasyon koşullarında asgari ücretin yıl içerisinde 4 kez güncellenmesi gerektiğini belirten Arzu Çerkezoğlu, DİSK’in asgari ücret talebinin 13 bin 200 lira olduğunu açıkladı. Çerkezoğlu şunları söyledi:

“Asgari ücretin tespitinde, asgari ücretin bir ortalama ücret olduğu asla unutulmamalı ve asgari ücret bu gerçek dikkate alınarak belirlenmelidir. Asgari baskılanmış ve gerçeği yansıtmayan resmi rakamlara göre değil, geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ve kişi başına düşen milli gelir esas alınmalı, böylelikle asgari ücretin gerçek enflasyon karşısındaki kayıpları giderilerek büyümeden payını alması sağlanmalıdır.

Yaşadığımız yüksek enflasyon koşullarında enflasyon tek haneye düşene kadar asgari ücret yılda 4 kez güncellenmelidir. Asgari ücret uluslararası standartlara göre hesaplanmalıdır. Asgari ücret bir geçim ücreti olmalıdır. Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı kriter olarak dikkate alınmalıdır. Yoksulluk sınırını gözden kaçıran bir asgari ücret tespiti Türkiye’deki milyonlarca işçinin yoksulluğa mahkum edilmesi anlamına gelmektedir. Gerek yüksek gıda enflasyonu gerekse de ekonomik büyüme dikkate alındığında asgari ücret net 13 bin 200 lira olmalıdır.”

Paylaşın

Arzu Çerkezoğlu: TÜİK Felaketi Gizleyemiyor

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon rakamları ile ilgili olarak açıklama yaptı.

Çerkezoğlu, “Aylardır Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon verileri ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik felaketi ortaya koydu. Emekçilerin yaşadığı reel gelir kaybı ve yoksullaşma gerçeklikten uzak olduğu için eleştirilen TÜİK’in verilerinde dahi gizlenemedi” dedi.

Çerkezoğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

2021 yılı enflasyonu TÜİK tarafından yüzde 36,08 olarak açıklanırken, emekçilerin harcamalarının ağırlıklı bir bölümünü oluşturan gıdadaki enflasyon ise çok daha yüksek oranlarda tespit edildi. TÜİK’e göre 2005’te yüzde 4,9 olan gıda enflasyonu 2021’e gelindiğinde yüzde 43,8’e yükseldi.

TÜİK verileri esas alınarak DİSK-AR tarafından yapılan hesaplamalara göre, gelir düzeyi düştükçe gıda enflasyonunun da arttığı görüldü. En düşük gelirli yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 64,6, ikinci en düşük gelirli yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 56,4, emeklilerin gıda enflasyonu ise yüzde 55,8 olarak hesaplandı.

TÜİK’in resmi verileri esas alındığında dahi 2022 yılı için verilen asgari ücret artışı daha işçilerin eline geçmeden eridi. Son dört yılda da Aralık 2016 ile 2020 arasındaki resmi enflasyon yüzde 72,6 oranında artarken ortalama brüt işçi ücretleri 4 yılda yüzde 30,4 artmış, yani işçiler enflasyona ezdirilmişti. Bu “gelenek” 2021 yılında da bozulmadı. 2021 yılının TÜİK verilerine göre bile işçiler enflasyonun altında bir kez daha ezildi.

“Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yoksullaşma tehdidi ile karşı karşıyayız”

Yeni yılda yapılan zamlara da değinen Çerkezoğlu, şöyle konuştu:

2022’nin ilk saatlerinde elektrik ve doğalgaza yapılan, bu nedenle 2021 enflasyon rakamlarına yansımayan ve yüzde 125’leri bulan fahiş zamlar göz önüne alındığında, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yoksullaşma tehdidi ile karşı karşıyayız.

Devleti yönetenler medyayı karşılarına alıp ‘negatif enflasyon’ gibi akıl dışı vaatlerde bulunurken, devletin resmi kurumlarının verileri ve faturalarımıza yapılan resmi zamlar onları her gün yalanlıyor.

‘Faiz düşürme’ iddiası ile propagandası yapılan ekonomi politikaları sonucunda hem faizler hem döviz kuru hem de enflasyon artmaya devam ediyor. Başkanlık rejimi Türkiye’yi ekonomik bir felakete sürüklerken, fatura yine emekçilere kesiliyor.
İktidar bu ağır ekonomik koşullarda geçim mücadelesi veren halkı korumak yerine, zenginleri, sermayeyi ve bankaları koruyor. ‘Kur Korumalı Vadeli Mevduat Hesabı’ gibi icatlarla bankalara ve zenginlere kaynak aktarılırken en ağır faturayı işçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirli halkımız ödüyor.

“İnsanca yaşamak için acil tedbirler istiyoruz”

“Bizler, bu ülkenin tüm değerlerini üretenler olarak bu faturayı ödemeye mecbur değiliz” diyen Çerkezoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Defalarca ifade ettiğimiz gibi bu ülkenin kaynakları bu ülkenin halkını insanca yaşatmaya yeterlidir. Yeter ki bu ülkenin kaynakları zengini zengin etmek için değil sosyal politikalar için kullanılsın.

İşçi sınıfını karakışta ağır bir geçim mücadelesine sokanlara bir kez daha sesleniyoruz. Soframızdaki ekmeği küçültmemizi, kışı titreyerek geçirmemizi tavsiye edenleri önümüze sürüp durmayın. Önlem alın! Geçinmek için, insanca yaşamak için acil tedbirler istiyoruz.

DİSK’in önerileri şöyle sıralandı:

Bütün ücretlere asgari ücret artış oranı kadar zam, bütün hanelere asgari gelir desteği.

İşçilerin vergi yükü azaltılsın. Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimi oranı yüzde 10’a indirilsin. Vergiye esas tarife dilimleri en az yüzde 50 artırılsın.

Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına son 3 ayda yapılan tüm zamlar geri alınsın. Faturalar vergi ve kesintiden muaf tutulsun.

Gıda ucuzlasın, tüm gıda ürünlerinde ve temel tüketim mallarında KDV sıfırlansın.

En düşük emekli aylığı asgari ücretten az olmamak üzere emekli aylıklarına asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalı ve EYT’lilerin emeklilik hakkı verilsin.

Paylaşın