Asgari Ücretli Son 20 Yılda 20 Cumhuriyet Altını Kaybetti

Asgari ücretlinin son 20 yılda 20 Cumhuriyet altını kaybettiğini söyleyen DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “2005’te yıllık asgari ücretle 31 altın alınabilirken, 2024’te bu rakam 11,6’ya düştü” dedi.

Asgari ücret görüşmelerine de değinen Çerkezoğlu, yüksek enflasyonist ortamda herhangi bir rakam talep etmenin artık geçerliliğini yitirdiğini belirterek, “Türkiye o kadar yüksek enflasyonlu bir süreci yaşıyor ki bugün vereceğimiz bir rakamın 3 gün sonra bir anlamı kalmıyor” ifadelerini kullandı.

7 milyon kişiyi doğrudan kalanların tümünü dolaylı şekilde etkileyecek asgari ücret görüşmeleri öncesi Prof. Dr. Aziz Çelik ve DİSK Araştırma Merkezi uzmanları Deniz Beyazbulut ile Zeynep Kandaz tarafından hazırlanan DİSK AR’ın Asgari Ücret Araştırması Taksim Hill Otel’de düzenlenen toplantıyla paylaşıldı.

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu asgari ücretlinin son 20 yılda 20 Cumhuriyet altını kaybettiğini söyledi. Çerkezoğlu “Asgari ücret, taban olmaktan çıkıp ortalama ücret haline geldi. 7,6 milyon işçi asgari ücrete de erişemiyor. 2005’te yıllık asgari ücretle 31 altın alınabilirken, 2024’te bu rakam 11,6’ya düştü. 2024 yılında asgari ücrete bir kez zam yapıldı. Enflasyon karşısında da eridi” dedi.

Çerkezoğlu, yüksek enflasyonist ortamda herhangi bir rakam talep etmenin artık geçerliliğini yitirdiğini ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye o kadar yüksek enflasyonlu bir süreci yaşıyor ki bugün vereceğimiz bir rakamın 3 gün sonra bir anlamı kalmıyor. Açlık, yoksulluk sınırları rakamları da sürekli değişiyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana rakamdan çok bir aralık tarif ediyoruz. Aynı zamanda yılda 4 kez de güncellenmesi gerekiyor.”

Çerkezoğlu, 2025 yılı asgari ücreti belirlenirken gözardı edilmemesi gereken 3 kriteri şöyle sıralardı:

1- Asla tutmayan ve sürekli revize edilen afaki enflasyon hedeflerine göre bir artış asla kabul edilemez.
2- Asgari ücret bir işçinin değil, uluslararası standartlara uygun olarak işçinin bakmakla yükümlü olduğu hanehalkı ile birlikte geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmeli.
3- Açlık ve yoksulluk sınırları göz ardı edilmemeli; bir evde iki kişi çalıştığı zaman o eve bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmesi asgari ücret ile garanti altına alınmalı.

Raporda yer alan verilerden bir bölümü şöyle: “Sadece enflasyona hapsedilmiş bir asgari ücret tartışması bölüşüm ilişkilerinin bozulmasına yol açar. Bu nedenle yoksulluk sınırı dikkate alınmalı.

2023 yılında ortalama net asgari ücret 9 bin 955 TL oldu. Buna göre 7,6 milyon işçi asgari ücrete (AÜ) erişemedi. 8,5 milyon işçi ise yüzde 10 altında veya üzerinde ücret aldı.

Toplam 17,4 milyon işçinin yalnızca yüzde 7,5’i ise asgari ücretin 2 katından daha fazla gelir elde edebiliyor.

Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip beşinci ülke. Türkiye’den daha düşük brüt asgari ücrete sahip ülkeler sırasıyla Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Arnavutluk oldu.

AÜ’in kişi başına GSYH’ye oranı geçmişe göre ciddi biçimde geriledi. 1974 yılında asgari ücret, kişi başına düşen GSYH’nin yüzde 80,6’sına denk gelirken, 2024 yılında bu oran yüzde 46,5’e geriledi. Bu çalışanların ekonomik büyümeden daha az pay almasını ve göreli olarak yoksullaştığını gösterdi.

Asgari ücret altın karşısında da dramatik ölçüde değer kaybetti. Merkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarı ile 25 altın, 2005’te 31,5 altın alınabilmekteydi. 2024 yılı Kasım ayında ise 11,6 Cumhuriyet altını alabiliyor. Hızla artan altın fiyatları karşısında asgari ücretli, 2005’ten bu yana 20 Cumhuriyet altınını kaybetti.

Türkiye’de işçilerin %49’u asgari ücret civarında çalışıyor, bu oran AB’de sadece %4. 2024’te yıllık alım gücü kaybı 55 bin TL’ye ulaştı, asgari ücret enflasyonun altında ezildi. Net asgari ücret, açlık sınırının %18,5; yoksulluk sınırının ise %76,4 altında kaldı.

Vergi yükü %28,6’ya ulaştı; işverenlere sağlanan SGK desteği işçilere de uygulanmalı. Düşük sendikalaşma oranları ve toplu sözleşme kapsamı, asgari ücretin yaygın hale gelmesinin ana nedenlerinden biri.”

(Kaynak: BirGün)

Paylaşın

DİSK’ten Saraçhane’de Miting: Bu Kara Tablo AKP’nin Eseri

Saraçhane’de gerçekleştirilen “Büyük İşçi Buluşması”nda konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu kara tablo, bu yoksulluk, bu işsizlik, hayat pahalılığı tesadüf değil. Bu kara tablo 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin tercihlerinin sonucudur” dedi.

Arzu Çerkezoğlu ayrıca, “Yoksuldan alıp zengine veren bu düzenden hesap sormak için yan yanayız” ifadelerini kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), İstanbul Saraçhane’de miting düzenledi. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, “Büyük İşçi Buluşması” adı verilen mitingde açıklamalarda bulundu. Çerkezoğlu’nun açıklamasında öne çıkan bölümler şöyle:

“İki yılı aşkın süredir gelirde adalet, vergide adalet mücadelesi veriyoruz. İş yerlerinden başladık, meydanlara taşıdık sesimizi. Binlerce imza topladık. İstanbul’dan Ankara’ya yürüdük. Şimdi de yeni bir mücadele süreci içerisindeyiz. Türkiye’nin dört bir yanında, bütün illerde işçi buluşmaları yaptık.

Ardından bölge mitinglerine başladık. İzmir’de sokakları kırmızıya boyadık. Binlerce arkadaşımızla birlikte haykırdık. Şimdi Saraçhane’deyiz. Bu meydan, işçi sınıfının bundan 63 yıl önce ayağa kalktığı meydan.

Bizi asgari yaşama, asgari ücrete en düşük emekli aylığına mahkum edenlere hesap sormak için buradayız. Sendikal haklarımızı yok sayanlardan hesap sormak için buradayız. Sermaye zihniyetine karşı, vergide adalet için yan yanayız. Emeğimiz, ekmeğimiz için, eşitlik, özgürlük için yan yanayız.

Önce şunun adını koyalım: Bu kara tablo, bu yoksulluk, bu işsizlik, hayat pahalılığı tesadüf değil. Bu kara tablo 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin tercihlerinin sonucudur. 2 yıldır meydanlardan yükselen bu sesi duymayanlar, bu politikalarda ısrar etmeye devam ediyorlar.

Enflasyon düştü mü? Çarşıda pazarda enflasyonun düştüğünü gören var mı? Bizi yoksulluğa mahkum eden bu politikalara asla teslim olmayacağız. Orta Vadeli Program’da ne var? Güvencesiz çalışma var, sosyal güvenliğe ayrılan payın azaltılması var. Yani emekli olmak daha da zorlaşacak. Emeklilikteki bütün mağduriyetler devam edecek. Ucubu sistemle 12 bin 500 liraya milyonlarca emekliyi mahkum edecekler.

Bir de büyük bir tuzak var. Maaşlar o kadar düştü ki ikinci emekli aylığı aldatmacası adı altında tamamlayıcı emeklilik sigortası var. Bu ne demek çok iyi biliyoruz. Biz tanıyoruz bu tuzağı. Kıdem tazminatımızı ortadan kaldırmak var. Asla aklınızdan bile geçirmeyin. Daha önce kıdem tazminatını gasp etmek için her türlü girişim, DİSK’in duvarlarına nasıl çarpıp geri döndüyse aynı kararlılığı sürdürüyoruz.”

Paylaşın

DİSK’ten “Kıdem Tazminatı” Açıklaması: “Ölmek Var Vermek Yok”

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, orta vadeli programda işçi sınıfı açısından bir riskinde kıdem tazminatının kaldırılması olduğuna işaret ederek, “Diyorlar ki ‘2024 yılı sonuna kadar emekli olun. 2025’te emekli olursanız yüzde 35 daha az emekli maaşı alırsınız.’ Böyle bir şey olur mu?” dedi ve ekledi:

“Orta vadeli programda bir tuzak var. Tamamlayıcı emeklilik sistemini getireceklermiş. Biz bu tuzakları daha önce de gördük. Tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında Türkiye işçi sınıfının 90 yıllık kazanımı olan kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bugün buradan Mersin’den sesleniyoruz: Asla aklınızdan geçirmeyin, asla teslim olmayacağız. Kıdem tazminatımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Ölmek var dönmek yok, tazminatı vermek yok.”

DİSK’in ‘Yeter artık, geçinemiyoruz’ sloganıyla düzenlediği bölge mitingi Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda yapıldı. Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Niğde ve Karaman’dan işçilerin katıldığı mitinge DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, CHP Mersin Milletvekilleri Gülcan Kış ve Hasan Ufuk Çakır, DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, Toroslar Belediye Başkanı CHP’li Abdurrahman Yıldız katıldı.

Artı Gerçek’ten Abidin Yağmur’un aktardığına göre; Mitingin kadın cinayetlerinin sembol ismi Özgecan Aslan’ın adının verildiği meydanda yapıldığına dikkat çeken DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Diyarbakır’da Narin’in, Tekirdağ’da Sıla bebeğin yaşadığı acıları herkesin yüreğinde hissettiğini söyledi. Çerkezoğlu, “Biliyoruz ki çocuklarını koruyamayan bir ülke geleceğini de koruyamaz. Kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin arttığı bir ülke çocuklarının geleceğini koruyamaz” diye konuştu.

Yoksuldan alıp zengine veren bu düzenden hesap sormak için alanlara çıktıklarını vurgulayan Çerkezoğlu, “Herkesi asgari ücrete, herkesi asgari emekli maaşına, herkesi asgari bir yaşama mahkum etmeye çalışanlardan hesap sormak için bir aradayız” dedi.

Türkiye işçi sınıfının bugün yaşadığı sorunların ilk adımlarının 12 Eylül 1980 darbesinden sonra atıldığına işaret eden Çerkezoğlu, “Adını doğru koyalım bugün yaşadığımız bu ağır tablo, bu işsizlik, bu yoksulluk, bu hayat pahalılığı tesadüf değil. Ülkeyi yöneten iktidarın ekonomi kurmaylarının, o sık sık değişen maliye bakanlarının beceriksizliği ve iş bilmezliği değil. 22 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın tercihlerinin sonuçlarını yaşıyoruz. 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin sınıfsal ve siyasal tercihlerinin sonucudur. Oysa tam tersi mümkün. Yeter ki tercihler değişsin. Yeter ki gelirde, vergide, ülkede adalet sağlansın” diye konuştu.

“Bu düzenin bütün çarkları yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmak için dönüyor” diyen DİSK Başkanı Çerkezoğlu, geçtiğimiz günlerde açıklanan orta vadeli programda yer alan öngörülerin de bunu kanıtladığını söyledi. Çerkezoğlu, “Orta vadeli program dediğimiz hükümetin önümüzdeki 3 yılda yapacaklarının özeti. Orta vadeli programda hayat pahalılığı var. Orta vadeli programda daha düşük büyüme var. Yani daha fazla işsizlik var. Orta vadeli programda enflasyonu düşürmek için asgari ücret başta olmak üzere bütün ücretleri baskılamak var.

Tutturmuşlar bir yalan. Enflasyonun nedeni ücretlermiş. Koca bir yalan arkadaşlar, koca bir yalan. Türkiye’de enflasyonun nedeni işçinin, emekçinin ücreti değil. Enflasyonun nedeni dolarizasyon. Şirketlerin, bankaların aşırı kârları, arz problemleri. Ülkeyi üretimden koparmak enflasyonun nedeni. ‘Ücretleri baskılayarak enflasyonu düşüreceğiz’ dediler. Asgari ücrete ara zam yapmadılar. Ne oldu? Milyonları açlıkla yüz yüze bıraktılar. Ama enflasyon hedeflerini 8 puan yükseltmek zorunda kaldılar” dedi.

Orta vadeli programda işçi sınıfı açısından bir diğer riskind e kıdem tazminatının kaldırılması olduğuna işaret eden DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyorlar ki ‘2024 yılı sonuna kadar emekli olun. 2025’te emekli olursanız yüzde 35 daha az emekli maaşı alırsınız.’ Böyle bir şey olur mu? Orta vadeli programda bir tuzak var. Tamamlayıcı emeklilik sistemini getireceklermiş. Biz bu tuzakları daha önce de gördük. Tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında Türkiye işçi sınıfının 90 yıllık kazanımı olan kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bugün buradan Mersin’den sesleniyoruz: Asla aklınızdan geçirmeyin, asla teslim olmayacağız. Kıdem tazminatımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Ölmek var dönmek yok, tazminatı vermek yok.”

Paylaşın

DİSK: İktidar Vergi Yükünü İşçilerin, Emekçilerin, Emeklilerin Omuzlarına Yıktı

DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, AK Parti hükümetinin, ‘sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçındığını’ ve yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ettiğini belirterek, “Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak” dedi.

Haber Merkezi / Arzu Çerkezoğlu, iktidarın ‘mali disiplin’, ‘bütçe açığını azaltma’, ‘vergiyi tabana yayma’ gibi adlar altında vergi yükünü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıktığını söyledi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, dolaylı vergilerdeki artış başta olmak üzere, ‘vergide artan adaletsizlik’ ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Çerkezoğlu, açıklamasında, şunları kaydetti:

“Günbegün artan fiyatlarla ücretlerimiz erirken, kimselerin inanmadığı resmi enflasyonla reel ücretlerimiz yani alım gücümüz gerilerken yılın ikinci yarısına vergi ve harç artışlarıyla başladık.

7 Temmuz 2023 tarihli ve 32241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnameleri (CBK) ile vergi ve harçlara devasa artış uygulandı. Yüzde 8 olan Katma Değer Vergisi (KDV) oranı yüzde 10’a; yüzde 18 olan KDV oranı ise yüzde 20’ye yükseltildi. Harçlarda da ciddi artışlar gerçekleştirildi. 6.019 TL olan yurtdışından şahsi kullanım için getirilen cep telefonu harçları ise söz konusu CBK ile 20.000 TL olarak uygulanmaya başlayacak. Öte yandan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda yer alan harçlara yüzde 50 oranında artış uygulandı.

Vergilerde ve harçlarda yapılan bu artışlar TÜİK tarafından açıklanan ve işçilerin, emekçilerin ücretini belirleyen resmi enflasyon oranının çok üstündedir. Üstelik işçilerin, emekçilerin, emeklilerin yılın ikinci yarısı için aldıkları/alacakları ücret artışları daha ilk günden geri alınmaya başlandı.

Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in 6 Temmuz 2023 sabah saatlerinde sosyal medya hesabından duyurduğu “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma” gibi önlemlerinin “sınıfsal niteliği” de bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile resmileşti.

Bilindiği gibi KDV gibi dolaylı vergiler geliri ne olursa olsun bütün yurttaşlar tarafından aynı oranda ödenmekte ve vergilerin geniş bir tüketici grubu tarafından ödenmesi anlamına gelmektedir. İşçiden de patrondan da, yoksuldan da zenginden de eşit oranlı alındığı için dolaylı vergiler vergi adaletini bozar.

İşçiler bir yandan daha ücretlerini almadan peşin peşin gelir vergisi ödemekte, öte yandan tüketim sırasında da ikinci kez vergi ödemektedir. Böylece çifte vergilendirmeye maruz kalmaktadır.

Bir ülkede dolaylı vergilerin yüksekliği vergi yükünün tüketiciye ve dar gelirliye yüklenmesi anlamı taşımaktadır. Bu nedenle dünyada genellikle dolaylı vergiler düşük, dolaysız (doğrudan) vergiler, yani gelirden alınan vergiler yüksektir. Türkiye’de ise dünyadaki eğilimin tersi olarak doğrudan vergiler düşük, adaletsiz bir vergi olan dolaylı vergiler yüksektir.

Sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçınan AKP hükümetleri yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ediyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı Türkiye’de 1990’da yüzde 48 ve 2000’de yüzde 59 iken 2022’de yüzde 64’e ulaştı. 2023 bütçesine göre dolaylı vergilerin payının yüzde 67.7 olması öngörülüyordu. Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak.

Hükümet, çalışanların alım gücünü koruması gerekirken vergi oranlarında ve harç tutarlarına yaptığı artış işçileri daha da yoksullaştırmaya çalışıyor. Öte yandan vergi dilimlerinin sistematik olarak düşük belirlenmesi nedeniyle erkenden girdiğimiz yüksek vergi dilimleri nedeniyle, yıl içerisinde ücretlerimiz düşüyor.   Kısacası “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma”, “vergiyi tabana yayma” gibi adlar atlında vergi yükü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıkılıyor.

Yüksek enflasyon dönemlerinde ülkeyi yönetenlerin görevi işçilerin, emekçilerin, emeklilerin alım gücünü korumaktır; gelirde ve vergide adaleti sağlamaktır. DİSK olarak yıllardır “Vergide Adalet, Gelirde Adalet” mücadelesi veriyoruz. Son olarak Aralık ayında işyerlerinde topladığımız taleplerimizi içeren binlerce imzayı Maliye Bakanlığı’na iletmiştik. Vergide adalet için alınması gereken acil önlemleri bugün bir kez daha dile getiriyoruz:

Dolaylı vergilere ve harçlara yapılan artışlar geri alınmalıdır.
Gelir vergisi tarife ilk dilim oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülmelidir.
Vergi tarife dilimleri en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
Ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınan, az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni şarttır.”

Artışlar

Resmî Gazete’de bugün yayımlanan 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye, yüzde 8 olan ürünlerde ise yüzde 10’a çıkarıldı.

Deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, bebek bezi ve yeme-içme sektöründeki KDV yüzde 10; mobilya, beyaz eşya, elektronik ürünler, sigara ve alkolde ise yüzde 20 olacak. Daha çok gıdayı kapsayan yüzde 1’lik KDV diliminde ise değişiklik yapılmadı.

7344 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla ise Yurt dışından getirilen telefonların kayıt altına alınması için belirlenen tutarda harç ücreti (IMEI) ise karar öncesinde 6 bin 91 TL iken 20 bin TL’ye yükseldi.

492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tariflerde yer alan maktu harçlara yüzde 50 oranında artış yapıldı. Karara göre, trafik harçları kapsamında bulunan “sürücü belgesi harçları” yapılan artıştan hariç tutuldu.

Paylaşın

DİSK’ten “Asgari Ücret” Tepkisi : Yoksulluk Sınırının Yüzde 67,3 Altında

2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret ile ilgili olarak yazılı açıklama yapan DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) Mayıs 2023 dönemi için açıkladığı rapora dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır.”

DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu ayrıca, kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurumun devam ettiğini vurguladı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret ile ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu tarafından yapılan açıklamada, asgari ücret net 2896 TL artırılarak 11 bin 402 TL’ye yükseltildiği ve asgari ücrette yüzde 34’lük bir artış gerçekleştiği hatırlatıldı, “Asgari ücretin brütü ise 13.414,5 TL oldu” denildi.

“Asgari ücret, bir kez daha işçilerin derdine deva olamadı, asgari ücret artışı yetersiz kaldı” diyen Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Asgari ücret tespitinde, asgari ücretin ülkemizde en düşük ücret olmadığı, ortalama ücret haline geldiği gerçeği göz ardı edilmiştir. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmamıştır.

Asgari ücret belirlenirken işçinin geçim şartlarının göz önünde bulundurulmadığını belirten Çerkezoğlu, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) Mayıs 2023 dönemi için açıkladığı rapora dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır.”

DİSK’in talepleri

Çerkezoğlu ayrıca, kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurumun devam ettiğini vurguladı. Çerkezoğlu, asgari ücretle ilgili talepleri için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek şu talepleri sıraladı:

“Yüksek enflasyon döneminde asgari ücret yılda 4 kez belirlenmelidir.

Ücretler toplu sözleşmelerle belirlenmelidir. İşçi sınıfının asgari ücret cenderesinden kurtulması için sendikalaşma ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Acilen atılması gereken adım ise teşmil yoluyla toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesidir. Teşmil, yasalarımızda olan bir düzenlemedir ve işçilerin işkollarındaki toplu iş sözleşmelerinden faydalanmalarını sağlamak oldukça kolaydır. İşçilerin asgari ücret mahkûmiyetine son vermek istiyorsak, teşmil derhal gündeme alınmalıdır.

Asgari ücret tespit süreci demokratikleştirilmeli, diğer işçi konfederasyonlarının katılımı da sağlanmalı, işveren ve hükümetin ortak kararıyla asgari ücret ilan edilmesinin önüne geçilmeli, uyuşmazlık halinde grev hakkını da içeren bir toplu pazarlık süreci olarak işletilmelidir.

Asgari ücretin tespitinde TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları, işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır.

Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır.

Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır.

En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”

Paylaşın

DİSK’ten “Asgari Ücret” Tepkisi: Milyonların Meselesidir

Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkum edildiğini söyleyen DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, yapılan ücret artışlarının adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kelepçelendiğini ekledi ve şöyle devam etti:

“17 milyon kişinin gelirlerinin üçte ikisi kiraya ve gıda harcamalarına gidiyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM), Mayıs 2023 dönemine ait verilerine göre açlık sınırı 10 bin 72 lira, yoksulluk sınırı ise 34 bin 838 TL liradır. Türkiye’de ortalama ücretleri bu rakamlarla karşılaştırdığımızda bir kez daha vurgulamak isteriz ki asgari ücret milyonların meselesidir.”

Çerkezoğlu, açıklamasının devamında, “TÜİK’in baskılanmış enflasyon rakamlarına referans vererek sık sık dile getirilen ‘asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik’ söylemleri hakikatten uzaktır. TÜİK hem enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararlarına rağmen gizlemeye devam ederek hem de doğalgazdaki devlet desteğini dahi enflasyonu düşük göstermek için kullanarak, inandırıcılığını ve güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.” ifadelerini kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), asgari ücrete dair tespit, öneri ve taleplerini duyurmak amacıyla genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin hükümet ve işverenler tarafından tek taraflı olarak belirlendiği eleştirisini yöneltti. Çerkezoğlu, Asgari ücret belirlenirken, komisyonun en düşük ücreti değil aslında ortalama ücreti belirlediğini ifade etti.

Arzu Çerkezoğlu, “Türkiye’de milyonlar asgari ücret civarında ve hatta asgari ücretin bile altında ücretlerle çalıştırılıyor. AB ülkelerinde asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranı ortalama yüzde 4 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 50 civarında” dedi ve işçilerin açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildiğini söyledi.

İşçilerin yüksek enflasyon karşısında geçim mücadelesi verdiğini dile getiren Çerkezoğlu, gelir adaletsizliğinin tarihte görülmemiş ölçüde arttığı bir süreç yaşandığını anlattı. Çerkezoğlu, “Siyasi iktidarın ve işverenlerin elbirliğiyle asgari ücret belirlemesinin ağır sonuçlarını bugün hep beraber yaşıyoruz.” diye konuştu.

Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkum edildiğini söyleyen Çerkezoğlu, yapılan ücret artışlarının adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kelepçelendiğini ekledi ve şöyle devam etti:

“17 milyon kişinin gelirlerinin üçte ikisi kiraya ve gıda harcamalarına gidiyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM), Mayıs 2023 dönemine ait verilerine göre açlık sınırı 10 bin 72 lira, yoksulluk sınırı ise 34 bin 838 TL liradır. Türkiye’de ortalama ücretleri bu rakamlarla karşılaştırdığımızda bir kez daha vurgulamak isteriz ki asgari ücret milyonların meselesidir.

TÜİK’in baskılanmış enflasyon rakamlarına referans vererek sık sık dile getirilen ‘asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik’ söylemleri hakikatten uzaktır. TÜİK hem enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararlarına rağmen gizlemeye devam ederek hem de doğalgazdaki devlet desteğini dahi enflasyonu düşük göstermek için kullanarak, inandırıcılığını ve güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.”

Çerkezoğlu, Türkiye’de sendikalaşmanın baskı altına alınması, toplu pazarlık kapsamının daraltılması ve grevlerin yasaklanması sonucunda özel sektörde asgari ücretle çalışanların oranının hızla yükseldiğinden de bahsetti.

“Asgari ücret tespit sürecinin demokratikleşmesi gerekiyor”

Asgari ücret tespit sürecinin demokratikleşmesi gerektiğini vurgulayan Çerkezoğlu, bu sürece Türk-İş dışındaki diğer işçi konfederasyonlarının da katılması gerektiğini söyledi. Asgari ücret tespitinin Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verileri üzerinden değil, gerçek veriler üzerinden değerlendirilmesini gerektiğini sözlerine ekleyen Çerkezoğlu, şu önerilerde bulundu:

“İşçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır. Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır. Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır. En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”

Paylaşın

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: Taksim’in Yasaklı Olduğu Son 1 Mayıs

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu, herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Taksim Metrosu’nda 1 Mayıs afişlerinden oluşan serginin açılışına katıldı.

Burada bir konuşma yapan Çerkezoğlu “1 Mayıs, dayanışma günü olarak, yılın 364 günü çalışan işçilerin bir gün kendi talepleriyle düzene karşı olan itirazlarıyla nasıl bir ülkede ve dünyada yaşamak istediğimizi söylediğimiz ve umutlarımızı dünya işçi sınıfıyla birleştirdiğimiz gündür” diye konuştu.

Bu yıl 1 Mayıs’ın özel bir anda karşılandığını belirten Çerkezoğlu, “Bir taraftan deprem felaketinin yarattığı yıkım, diğer taraftan da Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birisinin arifesindeyiz” dedi ve sözlerine “Birçok siyasi parti, derneğin ve yurttaşların katılacağı büyük 1 Mayısları Türkiye’nin dört bir yanında kutlamak için hazırlıklarımız devam ediyor. İstanbul’da 1 Mayıs’ı yine yasakların gölgesinde karşılıyoruz” diye devam etti.

“Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır”

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

1976 yılından bu yana 1 Mayıs mitinglerine davet amacıyla hazırlanan afişlerin yer aldığı serginin açılışına Çerkezoğlu’nun yanı sıra SOL Parti Parti Meclisi üyesi Alper Taş ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da katıldı.

Paylaşın

Çerkezoğlu, “CHP’den Milletvekili Adaylığı” İddialarını Yalanladı

CHP’den milletvekili adayı olacağı iddia edilen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Gündemimizde bir milletvekilliği adaylığı yok” ifadelerini kullandı.

14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri için çalışmalarını sürdüren CHP’nin çok sayıda isimle milletvekili adaylığı için görüştüğü bu isimlerden birinin de Arzu Çerkezoğlu olduğu iddia edilmişti. DİSK’in eski başkanlarından Süleyman Çelebi de CHP’den milletvekili seçilmişti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin BirGün’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Dün gerçekleştirdiğimiz DİSK Başkanlar Kurulu’nda da değerlendirildiği gibi DİSK bu seçimlerin son derece tarihsel olduğunu görüyor. Yıllardır işçi haklarına darbe vuran, adaleti, demokrasiyi tahrip eden Başkanlık Sistemi’ni değiştirecek ve demokratik bir Cumhuriyet için adım olacak bir seçim bu.

DİSK bu süreçte Genel Başkanından üyesine kadar etkili sorumluluk ve görevler almaya hazırdır. Böylesine bir yeniden kuruluş sürecinde bu sürecin, bu mücadelenin etkin bir parçası olacaktır. Ancak, gündemimizde bir milletvekilliği adaylığı yoktur” dedi.

Ne olmuştu?

Birgün gazetesinde yer alan bir habere göre CHP’nin 14 Mayıs’ta yapılacak olan milletvekilliği seçimi için çok sayıda sürpriz isimle görüştüğü iddia edilmişti.

CHP yönetiminin “sanatçı kontenjanı”ndan Candan Erçetin’i aday olarak göstermeyi tartıştığı, Erçetin’in yetkili isimlerle ön görüşme yaptığı ancak kesin karara varılmadığı iddia edilmişti.

CHP’nin gündemindeki bir diğer isimin ise Arzu Çerkezoğlu olduğu öne sürülmüştü.

Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’ye de adaylık için teklif götürüldüğü, Türkan Elçi ile görüşmelerin olumlu seyrettiği ve yakın zaman içerisinde açıklama yapılacağı belirtilmişti.

CHP’nin adaylık teklifi götürmeyi planladığı bir diğer isminin ise Mısra Öz olduğu iddia edilmişti.

Paylaşın

DİSK’ten Erdoğan’a Vergi Dilimi Çağrısı: Yetkini Kullan

DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi. Çerkezoğlu, Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu bugünlerde belirlenmesi beklenen vergi dilimlerine ilişkin bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu.

Ücretlilere uygulanacak ilk vergi dilimi oranının yüzde 10’a düşürülmesini isteyen Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi.

Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Çerkezoğlu, “Bu nedenle çalışanlar hızla ikinci ve üçüncü vergi tarife dilimine giriyor ve yıl içinde ciddi gelir kaybına uğruyorlar” diye konuştu:

Yüksek enflasyonun kemirdiği ücretleri bir yandan da vergi tarife dilimleri kemiriyor. Vergi tarife dilimleri yeniden değerleme oranında artırılsaydı ilk vergi tarife dilimi 2022’de 81 bin 687 TL olmalıydı. Vergi tarife dilimi asgari ücret artış oranında artırılsaydı 2022’de ilk vergi tarife dilimi 109 bin 737 olmalıydı. Oysa 2022’de birinci vergi tarife dilimi 32 bin TL olarak uygulandı. Böylece işçiler hızla ikinci ve üçüncü dilime girdiler ve daha fazla vergi ödediler.

Gelir vergisi tarife dilimleri bugünlerde yeniden saptanacak. Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre yaklaşık yüzde 123 oranındaki yeniden değerleme oranına paralel olarak 2023’te gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi Cumhurbaşkanı herhangi bir yetki kullanmaz ise 70 bin TL olacak.

Cumhurbaşkanı ilgili mevzuat gereğince ortaya çıkan bu tutarı yüzde 50’sine kadar artırmaya, yüzde 50’sine kadar da indirmeye yetkili. Şayet Cumhurbaşkanı üst sınırdan yetkisini kullanırsa ilk dilim 105 bin TL olacak. Cumhurbaşkanı’nı işçilerin yıllardır gelir vergisi tarife dilimlerinde yaşadığı haksızlığını bir nebze olsun gidermeye ve yetkisini kullanarak birinci vergi tarife dilimini 105 bin TL olarak saptamaya çağırıyoruz.

Öte yandan 2006’dan önce olduğu gibi ücretlilerin gelir vergisi oranı, gelir vergisi oranından 5 puan düşük olarak yüzde 10 olarak saptanmalıdır. Bu yönde vergi mevzuatı değişikliği yapılmalıdır.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

DİSK’ten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Geçinmek Mucizeye Dönüştü

Asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yapan DİSK Başkanı Çerkezoğlu, “Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Çerkezoğlu, açıklamasında, “Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi” ifadelerini de kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 8 bin 500 TL olarak belirlenen asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada özetle şöyle denildi:

“Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi.

Çalışma hayatında hiç bir konuda Üçlü Danışma Kurulu ve Ekonomik Sosyal Konsey gibi sosyal diyalog mekanizmaları işletilmediği gibi milyonları ilgilendiren asgari ücret de benzer şekilde işverenler ve iktidar tarafından belirlendi.

“Yoksulluk sınırı dikkate alınmadı”

Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı dikkate alınmadı. Açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının çok uzağında belirlenen 2023 yılı asgari ücreti, Türkiye’de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına geliyor.

Belirlenen asgari ücretle bir hanede iki kişi çalıştığında dahi yoksulluk sınırının oldukça altında gelir elde ediliyor. Belirlenen rakam 2023’ün ilk aylarında açlık sınırının da altına gerileyecek.

“Resmi enflasyonun baz alınması doğru değil”

Asgari ücretin ve diğer ücretlerin belirlenmesinde sadece enflasyon kriterinin, üstelik hiçbir inandırıcılığı kalmayan resmi enflasyonun baz alınması doğru değildir. Adil bir bölüşüm için ülke ekonomisinin çokça övünülen büyümesi esas alınmalıdır.

Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışının dikkate alınmaması ekonomi büyürken bölüşüm ilişkilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Hükümet ve işveren ortaklığı ile asgari ücretin enflasyona hapsedilmesi, gelir eşitsizliğini büyütecek.

“Emekli aylıkları asgari ücret düzeyine çıkarılmalı”

Asgari ücret 2023 için yüzde 54,5 oranında artırılmıştır. Ancak diğer emek gelirlerine -emekli aylıkları, memur maaşları ve diğer işçi ücretlerine- 6 aylık enflasyon oranında zam yapılması gündemdedir.

6 aylık enflasyon yüzde 18-19 civarında gerçekleşecektir. Bu dengesizlik kabul edilemez. Tüm emek gelirleri asgari ücret oranında artmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

“Milyonlar için geçinmek mucizeye dönüştü”

Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.

Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Paylaşın