Erdoğan, Ekonomi Üzerinden CHP’yi Hedef Aldı

Erdoğan, “Ana muhalefetin son 6 aydır bütün çabası ülkemizin 23 yılda ağır bedeller ödeyerek elde ettiği istikrar ve güvenini zedelemektir. Boykot çağrılarından, batılı medyaya ülkemizin şikayet edilmesine, sokaklarımızı karıştırmaya kadar yaptıkları bunun içindir” dedi ve ekledi:

“Kendileri kargaşa ve kriz içerisindeler, istiyorlar ki Türkiye de aynısını yaşasın. Her yolu denediler ama muvaffak olamadılar. Kendi ikbal faturalarını millete ödetmeyi başaramadılar. Bundan sonra da ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler. Daha müreffeh bir gelecek için dayanışma ruhunu büyütmeye sizi davet ediyorum.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’ndeki 2025-2029 Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Tanıtım Töreni’ne katıldı. “Asırlardır Anadolu ve Trakya’yı mahmur eden, dayanışmanın kitabını yazan ahiliğin günümüzdeki temsilcilerine her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz” diyen Erdoğan özetle şunları söyledi:

“İmece kültürünün devamı olarak kooperatifler geliyor. Bu sistem özellikle dezavantajlı grupların ekonomiye katılımını sağlayan özgün bir iş birliği modelidir. Küçük girişimci de kadın girişimci de birdir, beraberdir, tek başına olduğundan çok daha güçlüdür. Türkiye olarak çok dinamik bir ticari hayata sahibiz. Emekçilerimiz 81 vilayetimizle birlikte dünyaya el emeği göz nuru ürünlerini gönderiyor.

Hali hazırda 6.5 milyonumuzun ortağı olduğu 62 bin kooperatif faaliyet gösteriyor. Kooperatifler dünyada da ön plana çıkmaya başladı. Vahşi kapitalizmin acımasız dişleri arasında ezilmek istemeyen girişimciler kooperatiflere sığınıyor. Pek çok devleti geride bırakan küresel şirketlerle mücadelede yerel büyük firmalara bile yetersiz kalıyor. Bu şirketlerin küçükleri yuttuğuna şahit oluyoruz. Daha ürkütücü boyutlara ulaşan bu durum kooperatifçiliği teşvik eden temel aktördür.

Dünya genelinde 3 milyon kooperatif bulunuyor. Nüfusun yüzde 12’si bir kooperatifin iş ortağı. Toplam ciro 2,4 trilyon doları aşıyor. 2025 yılı BM tarafından kooperatifler yılı ilan edilmesini çok yerinde kabul ediyoruz. Kooperatif kültürünü yaygınlaştırmaya özel önem veriyoruz. Hala kat etmemiz gereken mesafe var. 2025-2029’u kapsayan yeni planla inşallah bunu başaracağız. Planımızın kooperatifçiliği bir adım daha ileri götüreceğine inanıyoruz. Strateji belgesinde dijitalleşmeden yeni kooperatif türlerine, kurumsal finansal kapasitelerin artırılmasına kadar pek çok hedefe yer verdik. Gelecek 5 yıla kılavuzluk yapacağına inandığım planı hazırlayanlara teşekkür ediyorum.

Kooperatiflerin kuruluşunu teşvik etmek, mevcutların ticari kapasitesini artırmaya destek veriyoruz. 2020’de programımızı uygulamaya başladık. 772 kooperatifin 826 projesine toplam 110,5 milyon liralık hibe desteği verdik. Geçen yıl başında 2 kat artışa gitmiştik. Bu yıl 2,5 katına çıkardık. Sunulan makine, ekipman, demirbaş alım desteği 400 bin liradan 1 milyon liraya, fuar desteği 60 binden 150 bine, istihdamda yıllık 204 binden 266 bine yükselttik. Merakla beklenen 2025 yılı sonuçlarını 22 Eylül’de açıklıyoruz. Önümüzdeki yıl da desteği artıracağız.

Destek programından bir defa faydalanan kooperatiflerin 5 sene geçmeden tekrar başvuru yapamaması kuralını 4 yıla indiriyoruz. Kredi Garanti Fonu’nda yeni bir destek oluşturuyoruz. 100 milyon liralık fonla toplam 3 milyar liralık kredi imkanı sunacağız. İhracat desteklerinden yararlanabilmeleri için de ayrı bir çalışma yürütülüyor. Yöresel ürünlerin payının artırılması bir başka önceliğimiz. Ayrılan en az yüzde 1’lik raf oranını, bu oranı yüzde 2’ye çıkarıyoruz. Kadın kooperatiflerinin ürünlerindeki barkodlar ile gıda analizi için ödedikleri ücretlerde indirime gidiyoruz. Elektronik pazar yerlerindeki komisyonların düşürülmesinde bakanlığımız ile şirketler arasında iş birliği yapılacak. Engelli kardeşlerimizle gençlerimizi de unutmadık.

“Ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler”

23 yılda sizlerle birlikte el ele vererek çok güzel işler başardık. İmkansız denilen nice hedefe beraberce ulaştık. Pes etmedik. Ticaretten turizme, ihracattan istihdama 23 yıl önce hayal edilemeyen seviyelere geldik. Türkiye’yi daha da büyütecek, kalkındıracak güzel başarılara inşallah imza atacağız. Siyasette istikrar, ekonomide güven oldukça ülkemizin önü açıktır.

Ana muhalefetin son 6 aydır bütün çabası ülkemizin 23 yılda ağır bedeller ödeyerek elde ettiği istikrar ve güvenini zedelemektir. Boykot çağrılarından, batılı medyaya ülkemizin şikayet edilmesine, sokaklarımızı karıştırmaya kadar yaptıkları bunun içindir. Kendileri kargaşa ve kriz içerisindeler, istiyorlar ki Türkiye de aynısını yaşasın. Her yolu denediler ama muvaffak olamadılar. Kendi ikbal faturalarını millete ödetmeyi başaramadılar. Bundan sonra da ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler. Daha müreffeh bir gelecek için dayanışma ruhunu büyütmeye sizi davet ediyorum.”

Paylaşın

Ömer Çelik’ten “Süreç” Açıklaması: Kurumlar Üzerine Düşeni Yapmaktadır

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhur İttifakı’nın “Terörsüz Türkiye” adını verdiği sürece ilişkin, “Bir devlet politikası olarak ilgili kurumlar üzerine düşeni yapmaktadır” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“MYK’mızda tabii birinci gündemimiz Gazze’ydi. Orada öldürülen çocuklara bir kez daha dikkat çekmek için. Dünyanın her yerinde çocuklar okuluna kavuşurken bundan mahkum bırakılan çocuklara dikkat çekmek için gençlik kollarımız boş sıralar adında bir etkinlik gerçekleştirdi. Bütün illerimizde bu etkinliği gerçekleştiren gençlerimizi tebrik ediyoruz.

Varılan süreç İsrail’in kendini savunma hakkı diyenleri mahcup edecek diyorduk. İsrail saldırganlığı İran’a Yemen’e yayıldığı gibi dost ülke Katar’da saldırı gerçekleştirdi. Hamas bir irade koymuştu ortaya. Meşru şartları kabul edeceğini söylemiş ve çağrılara olumlu yanıt vermişti. Ne zaman Hamas barışı için çağrıları kabul etse ya bir suikat gerçekleştirdiler ya bir saldırı. Hamas şartları konuşmak üzere bir toplantı kararı almıştı. Barış şartlarını değerlendiren toplantıda Katar’da hedef aldılar Hamas’ı.

Müzakere heyetini bile tuza düşürecek kadar sinsi yaklaşımdalar. Bu çağrı yapan ülkeler de bu şekilde hedef alındı. Bu İsrail saldırganlığı, bu barbarca terör eylemi barış isteyen ülkelere dönük saldırıdır. Bu doğrudan uluslararası toplumun çağrısına dönük saldırıdır. Aynı şekilde insanlığın çeşitli ailelerinden Gazze’deki Siyonist siyasetin parçası haline getirilmiş, kıtlığın silah olmasına karşı çıkmak için yola çıkan filoya iki kere saldırmıştır İsrail. Her türlü insani duruşa saldırmak için fırsat bekliyorlar. Bunun da uluslararası toplum tarafından engellenmeli.

Terörsüz Türkiye konusundaki bütün çalışmalarımızı hassasiyet ile yürütüyoruz. Cumhur ittifakı olarak bu iradeyi canlı tutuyor ve gereken çalışmaları yapıyoruz. Sabotajları da bütünüyle takip ediyoruz. Birilerinin PKK’nın feshi dışında bir gündeme kaydırmaya çalışmasına müsaade etmeyeceğiz. Gündem silah bırakılması, silahların yakılmasıdır. Birilerinin burayı enfekte etmesine, odak kaybı oluşturmasına. Odak bellidir, gündem bellidir. Bir devlet politikası olarak ilgili kurumlar üzerine düşeni yapmaktadır. Yapılmak istenileni de görüyoruz. Silah bırakma sürecini saptırmaya dönük yaklaşımları yakından takip ediyoruz. Bunlara dönük yapılacak değerlendirmeler vardır ama esas mesele polemiklerle vakit kaybetmemektir.

“Bu iddiaları ilk dile getirenler CHP’liler”

Şimdiye kadar yaptığımız çağrılara rağmen, hatta sağduyulu bazı CHP’lilerin çağrısına rağmen Özgür Özel bu meseleyle yüzleşmekten geri duruyor. Meseleyi de kendileri ile AK Parti arasında bir süreçmiş gibi davranıyorlar. Bizim bu iddialardan haberimiz yoktu. Medyanın da yoktu. Bu iddiaları ilk dile getirenler CHP’liler. Birtakım skandallarla birtakım usulsüzlüklerle hareket ettiklerini söylediler. Bu iddialarla ilgili olarak CHP’de belediye başkanlığı yapmış kişiler suç duyurusunda bulundular. Bu mesele CHP içindeki tartışmalarla ortaya çıktı. Bu iddiaları biz CHP’lilerden duyduk. Bunlar ortaya çıktıktan sonra CHP’lier gidip yargıya başvurdu ve bu süreçleri inceledi.

Sizin il başkanlarınız, yöneticileriniz diyor ki çürüme var, yolsuzluk var diyor. Bunu önünüze alıp tartışacaksınız. Yaptıkları bir örtbas etme faaliyetidir. CHP’li arkadaşlarınız tarafından dile getirilenlerle ilgili ne diyorsunuz, bir şey söyleyin. Bunun hiçbir tarafında biz yokuz. Meseleyi doğru yere koyalım. En büyük haksızlık milletimize yapılıyor: CHP siyaset kurumunun kendi arkadaşları tarafından dile getirilen kirlilikle mücadele edeceğine vatandaşı sokağa çağırıyor. Bir grup usulsüzlük yapmışsa bu sivil siyasetin güvenliğini tehlikeye atan bir durumdur. Partilerin içinin yozlaştırılarak tehdit edilmesine müsaade etmemeliyiz. CHP’ye oy veren vatandaşlarımıza da haksızlık yapılıyor.

Sayın Bahçeli’nin kavramsal çerçevesi son derece önemli. Ne yapılması gerektiğine dair kapsamlı çalışma var. Çocukları suça sürükleyenler tespit ediliyor. Çocuk suçlularla ilgili düzenleme yapılacak. İçişleri Bakanı çalışmayı yakında sunacak. Bazı sosyal medya hesaplarının bu çocukları suça sürüklemek için kullanıldığı görülüyor. İki sosyal medya mecrası öne çıkıyor. Yasal düzenleme konusunda Adalet Bakanlığı çalışma yapıyor.”

Paylaşın

MHP’den Yargıya “Adil Yargılama” Mesajı

MHP’li Feti Yıldız, yargılamalarda suçsuzluk karinesi, şüpheden sanığın yararlanması, bağımsız ve tarafsız mahkemeler ile adil yargılanma hakkının eksiksiz korunması ilkelerine dikkat çekti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya hesabından 2025-2026 Adli Yılı’nın başlaması dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız yargı hizmetlerinin yerine getirilmesinin önemine vurgu yaparak yeni adli yılın ülkeye hayırlar getirmesini dileyen Yıldız, paylaşımında yargının görevini şu ifadelerle hatırlattı:

Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız yargı hizmetlerini, Adli ve İdari Yargıda ilk derece mahkemelerimizde, Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerimizde, Yargıtay ve Danıştay’da görev yapan hukuk bilgisine, vicdanına, ahlakına, aklına emanet edildiğimiz hakim ve Cumhuriyet Savcıları yerine getirmektedir.

Yeni adli yıl için dileklerini sıralayan Yıldız, yargılamalarda suçsuzluk karinesi, şüpheden sanığın yararlanması, bağımsız ve tarafsız mahkemeler ile adil yargılanma hakkının eksiksiz korunması ilkelerine dikkat çekti.

Açıklamasında şu hususları öne çıkardı: Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız yargı hizmetlerini, Adli ve İdari Yargıda ilk derece mahkemelerimizde, Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerimizde, Yargıtay ve Danıştay’da görev yapan hukuk bilgisine, vicdanına, ahlakına, aklına emanet edildiğimiz hâkim ve Cumhuriyet savcıları yerine getirmektedir. 2025-2026 Adli Yılı’nın milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.

Yargılamalarda: Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hâkimlerin görev aldığı, duruşmaların sözlü, aleni ve hakkaniyete uygun yapıldığı, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insan haklarına saygı duyan, koruyucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı hukuk devletinin güçlendirilmesi, insan onurunun korunması, ifade özgürlüğünün korunup geliştirilmesi, yargı hizmetlerine eşit ve kolay erişim, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi kavramların eşitlik temelinde var olması, adil yargılanma hakkının eksiksiz biçimde korunması, kırılgan gruplara karşı onarıcı, telafi edici adaletin güçlendirilmesi, makul sürede yargılanma hakkının güvencelerinin artırılması, hakların kullanılmasında uluslararası alanda kabul gören ilke ve kuralların gözetilmesi, öngörülebilir ve çözüm merkezli adaletin hâkim kılınması, yaptırım ve infaz dengesinin sağlanması, seçenek yaptırımların kesintisiz uygulanması devletin görevidir.

“Tutuklama bir ceza değildir”

Bütün yargılama önlemleri gibi, tutuklama da geçici niteliktedir. Tutuklama bir ceza değil, maddi gerçeğe ulaşılmasını, ceza davasının yürütülmesini ya da ileride verilmesi olası cezanın infazını sağlayan geçici bir araçtır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını sınırlandıran çok ağır bir koruma tedbiri olması nedeniyle, tutuklamanın sıkı şartlar altında, geçici, çok dikkatli ve özen gösterilerek uygulanması ve başvurulması gerekir.

Paylaşın

Erdoğan’dan Dikkat Çeken “Suriye” Mesajı

“Malazgirt Zaferi Kutlama Programı”na konuşan Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye’de. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak” dedi ve ekledi:

“Şunu da biliyoruz ki; kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Biz tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Malazgirt Zaferi’nin 954. Yıl Dönümü Kutlama Programı”na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, süreç ile ilgili mesajlar verdi.

“Milletimizin fertleri arasına örülen fitne duvarlarını tamamen yıkmak için başlattığımız terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun kısa sürede önemli mesafe katettik” diyen Erdoğan, “Kandan ve çatışmadan beslenen çevrelerin süreci kundaklama çabalarına rağmen tüm kurumlarımız çalışmalarını asırlık birlikten sonsuz kardeşliğe hedefiyle adeta bir kuyumcu titizliğiyle sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimizle yürütülen çalışmaları dikkatli olduğu kadar, son derece umutlu bir yaklaşımla yakından takip ediyoruz. Kimin sürece samimiyetle sürece destek verdiği, kimin de alakasız gündemlerle süreci zehirleme gayretinde olduğu milletimiz tarafından not ediliyor.”

Erdoğan, şunları söyledi: “Şurası bir gerçek ki; Türkiye, terör meselesini tamamen çözme yönünde yol aldıkça saldırı, sabotaj ve tuzaklar da artacaktır. Bunu kimi zaman yalan ve dezenformasyonla yapacaklar. Kimi zaman toplumun hassasiyetlerini kaşıyarak yapacaklar. Kimi zaman insanlarımız arasında korku yayarak yapacaklar. Kimi zaman yurt içi ve yurt dışındaki ajanlarını kullanarak yapacaklar. Kimi zaman da sureti haktan görünerek yapacaklar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu sefer başaramayacaklar.”

Suriye ile ilgili mesaj veren Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye’de. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise eninde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki; kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Biz tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Süreç Komisyonu” Yorumu: Türk Siyaseti Psikolojik Bir Eşiği Daha Aştı

“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” hakkında konuşan Erdoğan, “Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı, bir ön yargıyı daha kırdı. Demokratik zeminde meseleleri konuşarak çözme yolunda kıymetli bir adım daha attık” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEİK 38. Olağan Mali Genel Kurulu ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde konuştu. Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“DEİK 38. Genel Kurulu’nda sizlerle olmaktan, 40. yılınızı paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum. Tüm iş adamlarımıza şükranlarımı sunuyorum. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı burada özellikle yad ediyorum. Kendisi çok farklı bir cumhurbaşkanıydı. Onca engele rağmen Türkiye önünde yeni ufuklar açmış, devrinin ötesinde hizmetler yapmış bir siyaset ve devlet adamıydı. DEİK Türk iş dünyasının lokomotif kuruluşu olarak 40. yılını kutluyor. DEİK bugün devasa bir çınara dönüştü. DEİK ailesine başarılarla dolu nice 40 yıllar diliyorum. Özal’ın yadigârı olan DEİK’i güçlü biçimde destekledik.

Gazze’deki soykırımla başlayan, ardından İsrail’in Lübnan’a, Yemen’e, İran ve Suriye’ye saldırmasıyla artan jeopolitik riskleri çok net okuyoruz. Türkiye için, 86 milyonun tamamı için, yüzünü ülkemize çevirmiş mazlumlar için en doğrusu neyse onu kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Ne zulme sessiz kalıyoruz ne de macera peşinde koşuyoruz. Ne pısırık davranıyoruz ne de muhalefetin kışkırtmalarına prim veriyoruz. Kendi ülkesini Batılı televizyon kanallarına şikâyet eden ezik siyasetçiler gibi değil, hadiselere Ankara merkezli bakarak politikalarımızı belirledik. Türkiye barış masalarının aranan aktörü haline geliyor. Türkiye kendisine güveniyor, inanıyor, özgüvenli bir şekilde hedeflerine sağlam adımlarla ilerliyor.

“Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı”

İç cephemizin tahkimatına yönelik çabalarımızda da güzel haberler alıyoruz. Terörsüz Türkiye sürecimizde bu hafta yeni bir evreye daha geçildi. Sürece siyasi desteği çağrılarımız olumlu yanıt buldu. TBMM’de bir komisyon kuruldu. Böylece Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı, bir ön yargıyı daha kırdı. Demokratik zeminde meseleleri konuşarak çözme yolunda kıymetli bir adım daha attık. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun başlamasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Komisyona katılan siyasi partilerin temsilcilerinin ilk toplantıda verdikleri yapıcı mesajları takdirle karşılıyoruz. İlk güne hâkim olan müspet atmosferin ilerleyen günlerde daha da güçlenmesini ümit ediyoruz.

Bugün de Milli Savunma Bakanımız, İçişleri Bakanımız ve MİT Başkanımız davet üzerine komisyona bilgi verdiler. Bölgemizde yeni oyunlar oynanırken Türkiye’nin bu oyunları bozacak adımları kararlılıkla atması devlet aklının bir gereğidir. Etrafımızı saran bu ateş çemberinden mevzi kazanımlarla değil, ancak stratejik bir yaklaşımla birbirimize güvenerek, inanarak, güçlü bir irade koyarak çıkabiliriz. Hangi riske giriyorsak bunun için giriyoruz. Cumhur İttifakı olarak yalnızca elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına bunun için koyuyoruz. Türkiye’nin yarım asırlık terörle mücadelesinin yaklaşık faturası 2 trilyon dolardır. Terör, sivil siyaseti de yıllarca baskı altında tuttu. Ülkemizde ve bölgemizde yeni bir dönemin kapılarını açmak istiyoruz. Zarfımız birlik, mazrufumuz kardeşliktir.”

Paylaşın

Hizmet Olarak Muhasebe Nedir, Güvenli Mi?

Hizmet Olarak Muhasebe (AaaS), işletmelerin finansal verilerini ve operasyonlarını yönetme biçiminde devrim yaratmak üzere tasarlanmıştır. Değişen bir iş dünyasında verimli, doğru ve akıcı muhasebe süreçlerine olan artan ihtiyacı karşılama amacına hizmet eder.

Haber Merkezi / AaaS, bulut bilişimdeki en son gelişmeleri profesyonel muhasebe hizmetleriyle birleştirerek, kuruluşların finansal verilerine gerçek zamanlı erişim sağlamalarını ve uzman rehberliği almalarını sağlar.

AaaS, çeşitli gelişmiş muhasebe araçları ve kaynakları sunarak, işletmelerin güncel finansal bilgilere dayanarak bilinçli kararlar almasını sağlar. Bu teknoloji odaklı yaklaşım, şirketlerin finansal yönetimlerini optimize etmelerine ve genel finansal durumlarını daha iyi anlamalarına olanak tanır. AaaS’nin temel amacı, işletmelerin hesaplarını etkili bir şekilde yönetmelerine, zamandan tasarruf etmelerine ve maliyetleri düşürmelerine yardımcı olmaktır.

Muhasebe süreçleri geleneksel olarak manuel ve zaman alıcıydı ve bu da sıklıkla hatalara ve verimsizliklere yol açıyordu. AaaS, bu görevleri otomatikleştirerek finansal süreçleri kolaylaştırarak, doğruluğu artırarak ve hayati önem taşıyan finansal verilere anında erişim sağlayarak bu zorlukların üstesinden gelir. Ayrıca, sistem içinde sürekli güncellendiği için işletmelerin yasal uyumluluk gerekliliklerini karşılamalarına da destek olur.

Ayrıca, AaaS ekip üyeleri arasında iş birliğini teşvik eder ve finansal bilgilerin güvenli ve her zaman erişilebilir olmasını sağlar. Tüm muhasebe verilerini merkezileştirerek ve profesyonel destek sunarak, firmalar güçlü ve çevik bir finansal yönetim sisteminden faydalanırken temel iş faaliyetlerine odaklanabilirler.

Hizmet Olarak Muhasebe hakkında sıkça sorulan sorular:

Bir şirket Muhasebe Hizmetini neden değerlendirmeli?

Şirketler, maliyet tasarrufu, finansal verilere gerçek zamanlı erişim, ölçeklenebilirlik ve uzmanlık gibi çeşitli nedenlerle AaaS’yi değerlendirmelidir. AaaS ayrıca profesyonel muhasebecilere erişim sağlayabilir, süreçleri kolaylaştırabilir ve finansal raporlamayı iyileştirerek işletmelerin temel yetkinliklerine ve stratejik büyümelerine odaklanmalarını sağlayabilir.

Muhasebe Hizmeti sağlayıcısı hangi hizmetleri sunar?

Bir AaaS sağlayıcısı genellikle muhasebe, bordro, borç ve alacak hesapları, vergi beyannamesi hazırlama, finansal analiz ve raporlama gibi geniş bir muhasebe hizmetleri yelpazesini kapsar. Ek hizmetler arasında, müşterinin özel ihtiyaçlarına bağlı olarak bütçeleme, tahmin ve nakit akışı yönetimi yer alabilir.

Muhasebe Hizmeti nasıl çalışır?

AaaS sağlayıcıları, müşterilerinin finansal işlemlerini yönetmek ve finansal verilere gerçek zamanlı erişim sağlamak için bulut tabanlı muhasebe yazılımları kullanır. Müşteri verileri bulutta güvenli bir şekilde saklanır ve hem hizmet sağlayıcının hem de müşterinin internete bağlı herhangi bir cihazdan verilere erişip analiz etmesine olanak tanır. Hizmet sağlayıcı ile müşteri arasındaki iletişim ve iş birliği genellikle güvenli çevrimiçi portallar veya iletişim araçları aracılığıyla gerçekleştirilir.

Muhasebe Hizmeti güvenli midir?

AaaS sağlayıcıları veri güvenliğini ciddiye alır ve müşteri verilerini korumak için şifreleme teknolojileri, güvenli depolama tesisleri ve kullanıcı kimlik doğrulama mekanizmaları kullanır. Ancak, veri güvenliğini sağlama sorumluluğu nihayetinde hem hizmet sağlayıcıya hem de müşteriye aittir ve müşteriler, veri koruma konusunda sektör standartlarını karşıladıklarından emin olmak için potansiyel sağlayıcıları her zaman araştırmalıdır.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Orman Yangınları” Açıklaması: Teyakkuz Halindeyiz

Orman yangınlarına ilişkin açıklama yapan Erdoğan, “Yeşil Vatan’ımızı korumak için hâlihazırda 27 uçak, 105 helikopter, 6 bine yakın kara aracı, 25 bin kahraman orman çalışanımızla, 132 bin gönüllümüzle birlikte gece gündüz teyakkuz hâlindeyiz” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de devam eden orman yangınları hakkında sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Edoğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, orman yangınlarına karşı havada ve karada büyük bir mücadele yürütmektedir. Yeşil Vatan’ımızı korumak için hâlihazırda 27 uçak, 105 helikopter, 6 bine yakın kara aracı, 25 bin kahraman orman çalışanımızla, 132 bin gönüllümüzle birlikte gece gündüz teyakkuz hâlindeyiz.

Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımız AFAD’ın koordinasyonunda çalışmalarını aralıksız şekilde, büyük bir hassasiyetle, özveriyle ve fedakârlıkla sürdürmektedir. Yaz mevsiminin başından bu yana ülkemizde çıkan 3 bin 62 yangını tamamen söndürdük.

Yeşil Vatan’ımızın farklı bölgelerinde devam eden ve en kısa sürede hayırlı haberler almayı dilediğimiz yangın söndürme çalışmalarında yüreğini ortaya koyan, canla başla görev yapan kahramanlarımıza Allah’tan muvaffakiyetler diliyor, emekleri için her birine ayrı ayrı şükranlarımı ifade ediyorum. Yangınlarla mücadelede şehit olan tüm kardeşlerime bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhları şad olsun.”

Öte yandan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 26 Haziran’dan bu yana Türkiye genelinde meydana gelen orman yangınlarıyla ilgili Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından başlatılan adli soruşturmaların titizlikle sürdürüldüğünü bildirdi.

Bakan Tunç, “Şu ana kadar gözaltına alınan şüphelilerden 21’i tutuklandı, 47’si hakkında ise adli kontrol kararı verildi” dedi.

Paylaşın

Hatimoğulları’ndan Erdoğan’a: Üçlü İttifak Yok, Biz Devletle Görüşüyoruz

Erdoğan’ın “AKP, MHP ve DEM olarak üçlü yürümeye karar verdik” sözlerine yanıt veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Kesinlikle böyle bir ittifak yok. Biz herhangi bir parti ile değil, devletle bu yolu yürüyoruz” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Halk TV’de gazeteciler Kürşad Oğuz ve İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı. Hatimoğulları, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “AKP, MHP ve DEM olarak üçlü yürümeye karar verdik” açıklamasının gündeme getirdiği yeni ittifak iddialarını net bir dille reddetti.

Tülay Hatimoğulları, Erdoğan ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in bu sözlerin bir ittifakı kastetmediğine dair açıklamalarını hatırlatarak, “Kesinlikle böyle bir ittifak yok. Herhangi bir partinin çıkarı için dar anlamda bir birliktelik söz konusu olamaz. Biz bu yolu herhangi bir partiyle değil, devletle yürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Hatimoğulları, sürecin yalnızca iktidarla yürütülmediğini, aynı zamanda muhalefet partileriyle de temas kurulduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Sürecin başladığı ilk günden bu yana sadece iktidar ile değil, muhalefet partileriyle de görüştük. Çünkü barış sürecinin muhalefetsiz olamayacağını başından beri ifade ediyoruz. Biz Süleymaniye’de tarihi bir ana şahitlik ettik. Bunun konuşulmasını isterdik. Ancak belli ki bir kesim bu sürecin gelişmesini istemiyor.”

“Barış süreci seçimle ilişkilendirilmemeli, bu sürece zarar verir”

Programda gündeme gelen bir diğer konu da yeni anayasa çalışmaları oldu. İsmail Saymaz’ın, DEM Parti’nin yeni anayasa sürecine destek vereceği yönündeki iddiaları sorması üzerine Tülay Hatimoğulları şu değerlendirmede bulundu:

“İktidar cephesinden bir erken seçim sinyali gelmiş değil. Ancak mevcut anayasa ile süreç yürütülemiyor. Ya erken seçim gerekecek ya da anayasa değişikliği. Barış süreci seçimle ilişkilendirilmemeli, bu sürece zarar verir. Biz mümkün mertebe bu tartışmayı gündemimize almak istemiyoruz.”

Tülay Hatimoğulları’nın açıklamaları, son günlerde kamuoyunda tartışma yaratan ittifak ve anayasa süreci iddialarına net bir yanıt niteliği taşıdı.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten “Silah Bırakma” Açıklaması: Kritik Eşik Geçildi

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK’nın sembolik silah bırakma törenine ilişkin yayınladığı mesajında, “Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması için kritik eşik geçilmiştir” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) Irak’ın Süleymaniye kentinde gerçekleştirdiği sembolik silah bırakma törenine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Ömer Çelik, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“‘Terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda PKK’nın silahları imha/teslim süreciyle ilgili ilk adım gerçekleşti. Sn Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı ve Sn Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu devlet iradesiyle, Türkiye’nin terör yükünden kurtulması için tarihi bir sayfa açma kararlılığı güçlenerek ilerlemektedir. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılması, ülkemizin terör yükünden kurtulmasını ve yakın bölgemizin ‘terörsüz bölge’ hedefine ulaşmasını sağlayacaktır. DEM Parti’nin partiler arasındaki ziyaret trafiği ve istişare süreci, sürecin hedeflerine ulaşması için gösterilen hassasiyetler büyük katkı sağlamaktadır.

Yüce Meclis’in sürece dayanak sağlayacak iradesinin devreye girmesiyle Meclis’teki tüm siyasi partilerin katkıları somutlaşacaktır. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla devlet kurumları diplomasi, istihbarat ve güvenlik başta olmak üzere tüm alanlarda ‘terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılması için kapsamlı çalışmalar yürütmeye devam etmektedir. Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin eşsiz fedakarlıklarıyla ülkemize ve milli egemenliğimize dönük uzun yıllardır devam eden her türlü saldırı başarısız kılınmıştır. Bölücü terörün ülkemize dönük emellerine geçit verilmemiştir. Her zaman rahmetle ve şükranla andığımız şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin vatan savunmasını eşsiz fedakarlıklarla yerine getirmesi sayesinde, ‘Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak’ ilkesi her şart altında korunmuştur.

Gelinen aşamada ‘terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılması için kritik bir eşik geçilmiştir. Bundan sonrasında PKK’nın tüm şubeleri ve illegal yapılarıyla feshi ve silahların yakılması/teslim edilmesi süreci kısa zaman içinde tamamlanmalıdır. Cumhurbaşkanımızın iradesiyle bir devlet projesi olarak yürüyen bu sürecin amaçlarına ulaşması için, her türlü provokasyona karşı teyakkuz hali devam etmektedir. Terörü ‘vekâlet savaşları’nın aracı olarak kullanan ve bölgemize emperyalist amaçlarla yaklaşanların habis siyasi projelerini bozacak olan irade ‘terörsüz Türkiye’ iradesi ve bunun ‘terörsüz bölge’ anlayışına ilham kaynağı olmasıdır.”

Paylaşın

Erdoğan, Belediyeler Üzerinden CHP’yi Hedef Aldı: Pis Kokular Geliyor

Azerbaycan dönüşü gazetecilere konuşan Erdoğan, “CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir” dedi ve ekledi:

“AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor. Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul’un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye’de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi kentindeki Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

DEM Parti’nin, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili önümüzdeki haftayı işaret ettiğini biliyoruz. Siz de haftaya DEM Parti heyetini kabul edeceksiniz. Kabulde hangi hususlar ele alınacak? Tarih netleşti mi? Diğer taraftan “Terörsüz Türkiye” sürecinde hangi aşamadayız?

Biz “Terörsüz Türkiye” hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Milletimizin birçok hayalini gerçeğe dönüştürdüğümüz gibi, kardeşliğimizi tahkim edecek, iç cephemizi güçlendirecek ve medeniyet yürüyüşümüzü hızlandıracak bu hayali de gerçekleştireceğiz. “Terörsüz Türkiye” adımları kontrollü biçimde ardı ardına atılıyor. Bizim tavrımız net, bunu en başından ifade ettik. “Silah bırakma koşulsuz olmalı ve örgüt yapısal olarak kendini feshetmelidir” dedik ve aşama aşama bu noktaya gelindi. Terör örgütünün silah bırakma kararını uygulamaya başlamasıyla süreç biraz daha hız kazanacaktır. Silahın, kanın, gözyaşının milletimizin gündeminden tamamen çıkmasıyla önümüzde yepyeni bir kapı ardına kadar açılacak.

İlgili kurumlarımız her adımı, her hamleyi titizlikle takip ediyor ve gerekli adımları atıyor. Bu süreci kendi haline bırakmayız, provokasyonlara da müsaade etmeyiz. Titizlikle çalışıyor, emin adımlarla ilerliyoruz. DEM Parti heyetiyle de “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak için bugüne kadar atılan adımları ve bundan sonrasını ele alacağız. Kabulümüz önümüzdeki hafta içinde olacak. Bu konuda Özel Kalem Müdürüm Hasan Doğan Bey kendileriyle irtibat sağlayarak randevu tarihini verecek. O tarihte DEM Parti’den Pervin Buldan Hanım ve yanında da Mithat Sancar Bey birlikte gelecekler. Bu görüşmede benim de yanımda Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala Bey ve MİT Başkanımız İbrahim Kalın Bey olacak. Birlikte bu görüşmeyi yapacağız.

Terör örgütü PKK’nın silah bırakması, Türkiye için hem güvenlik hem demokrasi hem de kalkınma alanlarında yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. “Terörsüz Türkiye” başlığı noktasında herhangi bir sıkıntı yok. Bunu zaten şu anda DEM Parti grubu da ifade ediyor. Birlikte inşallah bu “Terörsüz Türkiye” mücadelemizi yürüteceğiz. Ülkemizin tamamında, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’da “Terörsüz Türkiye”yi nasıl inşa edeceğimize yönelik çalışmaları birlikte yapacağız. Burada herhangi bir tereddüt söz konusu değil. Cumhur İttifakı olarak zaten biz bu konuda hemfikiriz. İnşallah Terörsüz Türkiye’yi de birlikte inşa edeceğiz. Bizler silah bırakma konusunun da takipçisiyiz. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız süreci takip ediyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack geçtiğimiz günlerde F-35’ler ile ilgili bir açıklama yaptı. Yıl sonuna kadar bir gelişme olabileceğini söyledi. Buna tepki Yunanistan’dan geldi. Endişeyle karşıladıklarını ifade ettiler. Türkiye, dış politikasında hem çözümcü ara bulucu hem barışçı tutumunun somut örneklerini gösteren bir ülke. Buna rağmen Yunanistan’ın bu tutumu gerçek bir endişeyi mi yansıtıyor? Yoksa acaba Yunanistan’ın İsrail’le son dönemde yoğunlaşan ilişkilerinin bunda bir tesiri olabilir mi?

Biz F-35’leri öncelikle kendi güvenliğimiz için istiyoruz. F-35 meselesi bizim için yalnızca bir askeri teknoloji meselesi değil; aynı zamanda başta NATO gibi uluslararası platformlarda güçlü ortaklık konusudur. Ama tabii bu mesele kendi göbeğimizi kendimiz kesmemize vesile oldu ve savunma sanayii alanında atılımlarımızı hızlandırdı. Bizim güvenlik altyapımızı güçlendirmemiz, kimse için bir tehdit değildir. Hele hele dost ve müttefiklerimiz için hiç değildir. En son NATO zirvesinde müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasına yönelik bir karar alındı. Yani denildi ki “NATO ülkeleri kendi savunma altyapılarını kuvvetlendirsin, ihtiyaçlarını karşılasın, bu NATO’nun da savunmasını da güçlendirsin.”

Dolayısıyla Yunanistan’ın bizim savunma alanında attığımız adımlar nedeniyle endişelenmesi yersiz ve manasızdır. Türkiye, güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmeyen, düşmanca bir tavırla önüne çıkmayan hiçbir ülke için tehdit değildir. Aksine Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışı, huzuru ve güvenliği sağlamak için azami çaba gösteren, dostları için son derece güvenilir bir ülkedir. Çevremizde hiçbir çatışma yoktur ki Türkiye, barışçıl bir yaklaşımla onu sonlandırmak için çabalamasın. F-35 konusunu aramızda konuştuk ve işin takipçisiyiz. Ben Sayın Trump’ın bu konuda yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. Bu F-35’lerin Türkiye’ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum.

Rusya’yla Azerbaycan arasında bir gerginlik yaşanıyor. Bu bölgesel bir krize dönüşebilir mi? Bu konu temaslarınızda gündeme geldi mi?

Türkiye, hem Azerbaycan hem de Rusya ile derin diplomatik ve stratejik ilişkilere sahip bir ülke. Gerginliği yakından takip ediyor ve her iki ülkeye de itidal çağrısında bulunuyoruz. Diplomatik gerilimi yumuşatacak açıklamalarla meselenin daha kolay ve makul bir çözüme kavuşacağına inanıyoruz. İki ülke arasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bir an önce sona ermesini temenni ediyorum. Yaşanan talihsiz hadiselerin Rusya ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde tamiri imkansız hasara neden olmaması en büyük arzumuzdur. Yaşanan lokal hadiselerin ve sonuçlarının kendi mecrasının dışına çıkartılmadan çözüme kavuşturulması mümkündür.

Meseleye itidali elden bırakmadan yaklaşmak gerekir. Biz iki dostumuzun da bu sorunun üstesinden gelecek anlayış seviyesinde olduğunu biliyoruz. Meselinin halli yolunda atılacak yapıcı adımlara destek vermeyi sürdüreceğiz. Önceliğimiz yeterince savaşa, çatışmaya sahne olmuş bölgenin zor da elde edilen istikrarını sarsacak ani tırmanışlardan kaçınmak olacak. Kafkasların yeni bir çatışmayı kaldırmaya tahammülü kalmamıştır. Türkiye olarak, sükunetin yanında yer alarak, diplomatik süreçlerle meseleyi çözümü kavuşturacağımıza inanıyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bey’le yaptığımız görüşmede konu gündemimize geldi. İlham Bey burada çok dikkatli, tedbirli bir adım atıyor. Bu işi kovalamak, kızıştırmaktan yana değil. Bunu telafi edeceklerini ben İlham Bey’in bana yaptığı açıklamalardan anladım.

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’ye yaptırımları kaldırdı. Bu Suriye’nin ekonomik anlamda kalkınması için çok önemli bir adımdı. İlk sorum Türkiye’nin Suriye’nin kalkınmasındaki rolü ne olacak? Mesela ileriki aşamada bir serbest ticaret bölgesi görür müyüz? Diğer yandan Trump, yaptırımları kaldırırken Suriye’nin İbrahim Antlaşmaları’na katılmasını da talep etti. Büyükelçileri de bunu onayladı. ABD, Suriye-İsrail arasında güvenlik ön görüşmelerini yürütüyor. Orada da Suriye’den talepleri; İsrail’le iyi ilişkiler, SDG’nin sisteme entegrasyonu, kayıp Amerikalıların bulunması gibi konular. Türkiye açısından bu süreç ne ifade eder?

Türkiye, Suriye’nin müreffeh geleceğini destekleyen, huzuru ve barışı perçinleyen tüm gelişmeleri destekliyor. Nasıl ki Suriye’de yaşanan ve artık geride kalan iç savaşın ilk gününden itibaren Suriye halkının yanında durduysak, ülkelerini ve birliklerini yeniden inşa sürecinde de yanlarında olacağız. Biz Suriye yönetiminin ABD ve Avrupa’nın yaptırımları kaldırma kararı sonrası kalkınma yolunda daha hızlı adımlar atacağına inanıyoruz. Türkiye ile Suriye ikili ilişkilerinin yeniden inşa süreci de hızlı bir şekilde ilerliyor. Her alanda komşumuzla iş birliğimizi geliştiriyoruz. İstikrarlı, huzurlu ve güçlü bir Suriye’nin komşuları için de faydalı olacağını, bunun komşularının huzur ve güvenliğini de destekleyeceğini düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için çok önemli.

Kendi sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriye’deki istikrarsızlığı sona erdirmek adına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekâtlarla sahada etkin bir pozisyon aldık. Suriye’nin kaynaklarının, imkanlarının, potansiyellerinin tek sahibi Suriye halkıdır. Suriye’nin kuzeyinde serbest ticaret bölgeleri, lojistik üsler, sınır pazarları gibi modelleri hayata geçirebiliriz. Tüm bunları yaparken de kırmızı çizgilerimizi net olarak vurguladık. Terör örgütlerini ya da uzantılarını meşrulaştıracak bir planı kabul etmeyiz. Terörün Suriye topraklarında tamamıyla etkisiz hale gelmesi, tüm silahlı unsurların lağvedilip, Suriye topraklarının tamamında sadece Suriye Ordusu’nun hakimiyetinin sağlanması için elimizden gelen desteği veriyoruz.

Suriye’de kalıcı huzur ve istikrar bizim de çıkarımızadır. Bunu bozmak için gayret gösterenler karşısında Türkiye’yi de bulacaklardır. Türkiye olarak biz ekonomik gelişmenin tarafında yer alacak, fırsatları değerlendireceğiz. Bu süreçte hem askeri hem diplomatik hem de ekonomik çıkarlarımızı gözeterek, sahadaki kazanımlarımızı masada artıracağız. Yaptırımların kaldırılması, ABD ile temaslar etrafında şekillenen bu konularla ilgili Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara olumsuz düşünmüyor. Onun yaklaşımı da olumlu. İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmede, o da Suriye’ye doğal gaz konusunda “Ben her türlü desteği vermeye hazırım” dedi. İlham Aliyev’in böyle bir yaklaşımı ortaya koyması çok çok önemli.

Çünkü şu anda Suriye’nin en önemli sıkıntısı doğal gaz. Doğal gaz gelecek ki enerji olsun. Enerjide sıkıntı var. Biz de belli bir noktaya kadar enerjide yardımcı olmanın gayreti içindeyiz. Ama bugün ben İlham Bey’den bu müjdeyi de alınca gerçekten çok çok huzurlu oldum. Döner dönmez de Enerji Bakanıma o müjdeyi vereceğim. O da Sayın Şara’ya bunu bildirecek. İnşallah bizim attığımız adımları, Azerbaycan’ın vereceği destekle bütünleştirerek birlikte bu adımı da atalım istiyoruz. Zaten yaptırımları ortadan kaldırma adımları atıldı. Güçlendirerek bunu devam ettirmek niyetindeyiz.

“Bekle sabret; bağımsız yargı kararını versin”

İç politikayla ilgili soru yöneltmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi 100 gündür, vatandaşları halkı, sokağa çağırıyor. “Ekrem İmamoğlu’na özgürlük” istiyorlar. Erken seçim taleplerini dile getiriyorlar. Ancak bunda çok başarılı olduklarını görmedik. Vatandaş sokağa çıkmıyor. Sizce toplumun, halkın, CHP’ye ve onların aşırı sert siyaset yapma biçimine bakışı nasıl? Hala birinci parti olduklarını iddia ediyorlar. Siz nasıl görüyorsunuz?

CHP’nin siyaseti artık karşılıksız bir siyasettir. Sanal medya üzerinden kendi elleriyle oluşturdukları algı putlarını gerçeklerin sağlam gövdesi bir bir yıkıyor. İnsanların bilinçlerini türlü algı ve manipülasyonlarla yönetebileceklerini düşünüyorlardı, ancak milletimiz bu kirli oyunu fark etti. Vatandaşım sokak eylemlerinin ancak bölücülere, darbecilere hizmet edeceğini biliyor. CHP yöneticilerine tavsiyem sabredip, bağımsız yargının kararlarını beklemeleri yönünde. Bu süreç CHP yönetimi için bir de ayna vazifesi görmeli. CHP yönetimi ülke siyasetine katkı sağlamak yerine, proje üretmek yerine sokak eylemlerinden medet umuyor. Yargı kurumlarımızı yıpratma çabasıyla suçlarını örtmeye, sokak eylemleriyle suçluları aklamaya çalışıyorlar. Bekle, sabret…

Bağımsız yargı organlarımız kararını versin, zaten gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır. Ama bunlar ne kendilerine ne de belediye başkanlarına güvenemedikleri için sokak eylemleriyle konuyu çarpıtma derdindeler. Onlar herhalde biraz da kendilerini rüya sendromları içerisinde görüyorlar. CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir. AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor.

Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul’un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye’de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki hafta Kızılcahamam kampını yapıyoruz. Kızılcahamam kampından sonra da bütün Türkiye’ye teşkilatımız dağılacak ve bütün Türkiye’de il il çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz, şu anda sadece işimize bakıyoruz. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak bizler inşallah gayretle milletimize hizmette bir yarışın içerisinde olacağız ve bu tür pisliklere de bulaşmadan yolumuza devam edeceğiz.

Geçtiğimiz hafta özellikle İzmir başta olmak üzere ülkemizin birçok noktasında başlayan büyük yangınlarla mücadele söz konusu. Elbette ki birçoğu kontrol altına alındı ancak bildiğimiz kadarıyla hala devam eden yangınlar mevcut. Hem AFAD ekipleri hem de Orman Genel Müdürlüğü sahada büyük bir gayret sarf ediyor. Siz de süreci yakinen takip ediyorsunuz. Gelinen son durum nedir Sayın Cumhurbaşkanım?

Türkiye, yaz aylarının başlamasıyla birlikte orman yangını riski açısından en hassas döneme girdi. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki ormanlarımızda, ağaçlık alanlarımızda eş zamanlı yangınlar baş gösterdi. Bu yıl bin 332’si ormanlık alanlarda, bin 808’i orman dışı alanlarda olmak üzere 3 bin 140 yangın çıktı. Sadece son 9 günde çıkan 721 yangının 720’si kontrol altına alındı. Hatay Dörtyol’daki yangını kontrol altına alma çalışmaları da devam ediyor. Uçağa gelirken Tarım ve Orman Bakanımla bir görüşmem oldu. Şu anda kalan yerlerde de soğutma çalışmaları yapılıyor. Hamdolsun iyi bir konumdayız. Orman kahramanlarımıza dua edelim. Onlar bu süreci başarılı bir şekilde sürdürsünler. Yangınlarla havadan, karadan mücadele eden ekiplerimiz canlarını ortaya koyarak çalışıyor.

Yangınlarla mücadelede bölgemizin en iyi hava ve kara filosuna sahip ülkesiyiz. Bu bizim mücadelede güçlü kılıyor ve yangınlar büyümeden söndürülüyor. Ancak bazı bölgelerde hava sıcaklıklarının 45 dereceye ulaşması, rüzgârın sertliği ve nem oranının düşüklüğü yangınların kontrolünü zorlaştırıyor. Helikopterlerimiz, uçaklarımız ardı ardına sortiler yapıyor. Karada orman kahramanlarımız arazözlerle, su ikmal araçları ve dozerlerle yangınları söndürmeye çalışıyor. Orman teşkilatımız bu mücadelelerde şehitler vermiş, yaralananlar olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Rüzgar yangınların yayılmasında çok etkili. Ekiplerimiz alevleri durdurmak için etkin tedbirler alıyor.

Hava araçları filomuzu genişletmiştik. 27 uçak, 105 helikopter, 14 İHA’dan oluşan hava filosuna sahibiz. Bunun yanında 6 bin kara aracı ve 25 bin orman kahramanımızla yangınlara anında müdahale edebiliyoruz. Her yangının nedeni ile ilgili titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bazıları kasıt, bazıları ihmal, bazıları da doğal nedenlerden çıkan yangınlarla ilgili kasıt ve ihmali bulunanlar hakkında adli işlemler süratle yapılıyor. Sabotaj olup olmadığına ilişkin iddialar, emniyet ve jandarma birimlerimizce araştırılıyor. Yakalanan bazı şüphelilerle ilgili adli süreç devam ediyor. Yangınlarla ilgili gerek bakanlarımızdan gerek valilerimizden sürekli bilgi alıyorum. Yangın merkezlerinden anlık durum ve güncellemeleri alarak müdahaleleri yakından takip ediyorum.

Yangınların süratle söndürülmesi için gerekli ekiplerimiz ilgili bölgelere gönderilmiştir. Devletimizin imkanları bu yangınların söndürülmesi için seferber edilmiştir. Yangınların yüzde 90’ı ilk 24 saat içinde kontrol altına alındı. Bu tür yangınlarda Türkiye, artık geçmişe kıyasla çok daha hazırlıklı bir ülke. Ancak vatandaşlarımız özellikle yaz aylarında daha duyarlı olmalı. Dışarıda, tarım alanlarında ateş yakılması yangınlara sebep oluyor. Maalesef ormanlarımızın yanmasına önemsenmeyen bir kıvılcım neden olabiliyor. Her orman yangınında gördüğümüz vatandaşlarımızı provoke etmeye çalışanlarla da mücadele halindeyiz. Yaz mevsimlerinde yaşanan orman yangınları sadece bizim ülkemizde görülmüyor. Aşırı sıcaklık ve düşük nem yangın riskini dünyanın her yerinde artırıyor. Daha fazla dikkat ve gayretle, yeni yangınlar çıkmadan bu mevsimi geçirmeyi temenni ediyoruz.

Paylaşın