2024 Yılında 1,4 Milyon Trafik Kazası Meydana Geldi

2024 yılında Türkiye’de 1 milyon 444 bin 27 trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 177 bin 172’si maddi hasarlı, 266 bin 855’i ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır.

Haber Merkezi / 2024 yılı içinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 85,5’i yerleşim yeri içinde yüzde 14,5’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı. Buna göre, Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında toplam 1 milyon 444 bin 27 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 177 bin 172 adedi maddi hasarlı, 266 bin 855 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 85,5’i yerleşim yeri içinde yüzde 14,5’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.

Türkiye’de 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 2 bin 713 kişi kaza yerinde, 3 bin 639 kişi ise yaralanıp sağlık kuruluşlarına sevk edildikten sonra kazanın sebep ve tesiriyle 30 gün içinde hayatını kaybetti. Karayolu trafik kazalarında 2024 yılında bir günde ortalama 731,1 ölümlü yaralanmalı kaza, 17,4 ölüm ve 1055,1 yaralanma meydana geldi. Türkiye’de son on yılda karayolu trafik kazalarında toplam 62 bin 762 kişi hayatını kaybederken 3 milyon 24 bin 470 kişi ise yaralandı.

Türkiye’de 2024 yılında 2023 yılına göre trafikteki motorlu kara taşıtı sayısı yüzde 8,9, toplam kaza sayısı yüzde 9,9, ölümlü yaralanmalı kaza sayısı yüzde 13,5, maddi hasarlı kaza sayısı yüzde 9,1 ve yaralı sayısı yüzde 9,8 arttı. Toplam ölü sayısı ise yüzde 3,0 azaldı.

Türkiye’deki toplam motorlu kara taşıtı sayısı 2023 yılında 28,7 milyon iken 2024 yılında 31,3 milyona yükseldi. Karayolu trafik kazalarında ölen kişi sayısı ise 2023 yılında 6 bin 548 iken 2024 yılında 6 bin 352 oldu. Böylece 100 bin taşıt başına trafik kazası ölü sayısı 2023 yılında 22,8 iken 2024 yılında 20,3’e geriledi.

Türkiye’de trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtları tarafından katedilen toplam kilometre, verinin mevcut olduğu en son yıl olan 2023 yılı için 348 milyar olarak hesaplandı. Buna göre, 2023 yılında taşıtlar tarafından katedilen bir milyar kilometre başına trafik kazalarında 18,8 ölüm ve 1007,9 yaralanma olduğu hesaplandı.

Türkiye’de 2024 yılında il düzeyinde en fazla ölü sayısı 325 ölüm ile Ankara’da, en fazla yaralı sayısı 41 bin 414 yaralı ile İstanbul’da görülürken; en az ölü sayısı 4 ölü ile Ardahan’da, en az yaralı sayısı ise 331 yaralı ile Bayburt ilinde gerçekleşti.

Yerleşim yeri durumuna göre trafik kazaları incelendiğinde, toplam 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın 228 bin 120’si yerleşim yeri içinde 38 bin 735’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi. Trafik kazası ölümlerinin yüzde 56,4’ü, yaralanmaların yüzde 80,5’i yerleşim yeri içinde gerçekleşen kazalar sonucunda, ölümlerin yüzde 43,6’sı yaralanmaların ise yüzde 19,5’i yerleşim yeri dışında gerçekleşen kazalar sonucunda oluştu.

Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin yüzde 48,4’ü sürücü, yüzde 30,6’sı yolcu, yüzde 21,0’ı ise yayadır. Yaralanan kişilerin ise yüzde 52,7’si sürücü, yüzde 36,3’ü yolcu, yüzde 11,0’ı ise yayadır. Trafik kazalarında ölenler ve yaralananlar cinsiyetlerine göre incelendiğinde ise ölenlerin yüzde 76,2’sinin erkek, yüzde 23,8’inin kadın, yaralananların ise yüzde 69,3’ünün erkek, yüzde 30,7’sinin kadın olduğu görüldü. Son on yılda 28 bin 8 sürücü, 20 bin 646 yolcu, 14 bin 108 yaya öldü.

İncinebilir yol kullanıcıları olarak nitelendirilen yayalar, motosiklet, bisiklet ve elektrikli skuter sürücüleri için 2024 yılındaki ölü sayısı 2 bin 681, yaralı sayısı ise 162 bin 295 olarak gerçekleşti. Böylece incinebilir yol kullanıcıları 2024 yılındaki trafik kazalarındaki toplam 6 bin 352 ölümün yüzde 42,2’sini, 385 bin 117 yaralanmanın ise yüzde 42,1’ini oluşturdu.

Yayalar bin 331 ölü sayısı ile 2024 yılındaki toplam 6 bin 352 ölümün yüzde 21,0’ını oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki toplam 2 bin 681 ölümün yüzde 49,6’sını oluşturdu. Motosiklet sürücüleri bin 229 ölü sayısı ile toplam kaza ölümlerinin yüzde 19,3’ünü oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki ölü sayısının yüzde 45,8’ini oluşturdu.

Yayalar 42 bin 486 yaralı sayısı ile 2024 yılındaki toplam 385 bin 117 yaralının yüzde 11,0’ını oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki toplam 162 bin 295 yaralının yüzde 26,2’sini oluşturdu. Motosiklet sürücüleri ise 109 bin 832 yaralı sayısı ile toplam yaralı sayısının yüzde 28,5’ini oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki yaralı sayısının yüzde 67,7’sini oluşturdu.

Trafik kazası ölümleri yaş gruplarına göre incelendiğinde, 0-17 yaş grubu toplam ölümlerin yüzde 10,1’ini, 18-24 yaş grubu yüzde 15,1’ini, 25-64 yaş grubu yüzde 54,2’sini, 65 yaş ve üzeri kişiler ise yüzde 20,5’ini oluşturdu. Yaralanmalar yaş gruplarına göre incelendiğinde, 0-17 yaş grubu toplam yaralı sayısının yüzde 17,7’sini, 18-24 yaş grubu yüzde 24,5’ini, 25-64 yaş grubu yüzde 51,3’ünü, 65 yaş ve üzeri kişiler ise yüzde 6,5’ini oluşturdu.

Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına karışan toplam 392 bin 740 taşıtın yüzde 41,8’i otomobil, yüzde 31,5’i motosiklet, yüzde 13,7’si kamyonet, yüzde 2,3’ü minibüs, yüzde 2,2’si bisiklet, yüzde 2,0’ı çekici, yüzde 1,8’i otobüs, yüzde 1,7’si kamyon, yüzde 1,2’si bilinmeyen, yüzde 0,8’i traktör, yüzde 0,7’si elektrikli skuter ve yüzde 0,3’ü özel amaçlı, iş makinesi, ambulans, tren, tramvay, at arabası taşıtlarından oluştu. Son on yılda Türkiye’de ölümlü yaralanmalı trafik kazalarına toplam 3 milyon 116 bin 872 taşıt karıştı.

Kazaya karışan taşıt sayısına göre kazaların sonuçları değerlendirildiğinde, kaza sonucundaki ölümlerin yüzde 51,9’u tek araçlı, yüzde 41,9’u iki araçlı ve yüzde 6,2’si çok araçlı kazalarda meydana geldi. Yaralanmaların ise yüzde 53,9’u iki araçlı, yüzde 38,6’sı tek araçlı ve yüzde 7,5’i çok araçlı kazalarda oluştu. Ölümlü yaralanmalı kazaların yüzde 52,8’i iki araçlı, yüzde 41,1’i tek araçlı ve yüzde 6,1’i ise çok araçlı kazalardan oluştu.

Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları yüzde 90,1

Türkiye’de 2024 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan toplam 318 bin 926 kusura bakıldığında kusurların yüzde 90,1’inin sürücü, yüzde 8,2’sinin yaya, yüzde 0,8’inin taşıt, yüzde 0,5’inin yolcu ve yüzde 0,3’ünün yol kaynaklı olduğu görüldü.

Kusurlar alt başlıklara göre incelendiğinde “Araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak” kusuru toplam 318 bin 926 kusurun 105 bin 802 adedini oluşturdu ve en sık görülen kusur oldu. “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak” kusuru 46 bin 458 ile en sık görülen ikinci kusur olurken, “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak” 26 bin 487 kusur ile 2024 yılında en sık görülen üçüncü kusur oldu.

Ölümler kazanın oluş şekline göre incelendiğinde, ilk üç sırada bin 295 ölüm ile yayaya çarpma, bin 281 ölüm ile yoldan çıkma ve bin 141 ölüm ile yandan çarpma şeklindeki kazaların olduğu görüldü. Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın yüzde 65,3’ü gündüz, yüzde 32,6’sı gece ve yüzde 2,1’i alacakaranlıkta oldu.

Türkiye’de 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın aylara göre dağılımına bakıldığında Ağustos ayı yüzde 10,0 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken Ocak ayı yüzde 6,1 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay oldu. Haftanın günlerine göre bakıldığında ise ölümlü yaralanmalı kazalar yüzde 15,2 pay ile en fazla cuma günleri ve yüzde 13,7 pay ile en az pazar günleri gerçekleşti.

Paylaşın

2080 Yılında Türkiye’de Her Üç Kişiden Biri 65 Yaş Üstü Olacak

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörülüyor.

Haber Merkezi / 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi.

Yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörüldüğü kaydedildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aktif Yaşlanma Endeksi 2024 Raporu’nu açıkladı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” evresinde olan Türkiye’de, çocuk ve genç nüfus oranı hızla azalırken, yaşlı nüfus oranı ise hızla artış göstermektedir. Türkiye son on yılda doğurganlık hızındaki yıkıcı azalmanın da tesiriyle “çok yaşlı ülkeler” sınıfına dahil olmuştur.

Doğurganlık hızındaki sürekli ve keskin azalmanın yanı sıra, hayat standardı ve refah seviyesinin artması ile sağlık alanında kaydedilen gelişmeler neticesinde ölümlülük hızı azalmakta, doğuşta beklenen hayat süresi ve yaşlı nüfus oranı artmaktadır.

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. TÜİK nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında %17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörülmektedir.

Yaşlı nüfus oranının hızla artış göstermesi; yaşlıların yaşam kalitesini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesini ve oluşturulan politikaların takibini gerekli kılmaktadır.

Yaşlı nüfusun yaşlılık sürecini ne kadar etkin geçirdiğinin tespit edilebilmesi adına, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (UNECE) katkılarıyla Aktif Yaşlanma Endeksi (AYE) geliştirilmiştir. Dört bileşenden oluşan AYE, yaşlı bireylerin istihdama katılabilme, topluma katılabilme, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşayabilme ve aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortama sahip olabilme seviyelerini ölçmektedir.

AYE ve bileşenleri 0 ila 100 arasında bir değer almaktadır. Endeks ve bileşen değerlerinin yüksek olması toplumdaki yaşlı bireylerin daha etkin bir yaşlılık hayatı geçirdiklerine işaret etmektedir. UNECE tarafından en son 2018 yılı için AB üye ülkeleri için yayımlanmış olan AYE değeri 36,8’dir.

Türkiye için Aktif Yaşlanma Endeksi, milli politikalara da yön verebilmesi maksadıyla ilk kez bu haber bülteni ile resmi istatistik olarak yayımlanmaktadır. AB üye ülkeleriyle karşılaştırılabilir mahiyette olan Türkiye AYE değerleri 2023 yılı için Türkiye geneli ve cinsiyete, 2024 yılı için Türkiye geneli, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey 12 bölge ve cinsiyete göre hesaplanmıştır.

Türkiye’nin AYE genel endeks değeri 2023 yılında 28,7 iken 2024 yılında 29,7 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri, 2023 yılında 25,9 iken 2024 yılında 27,6 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2023 yılında 12,0 iken 2024 yılında 12,5 oldu. Bağımsız sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2023 yılında 65,5 iken 2024 yılında 65,0 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ise 2023 yılında 44,3 iken 2024 yılında 46,1 oldu.

AYE değerleri cinsiyete göre AB üye ülkeleri ile mukayese edildiğinde, erkeklerde AB ortalaması 38,5 iken Türkiye değeri 34,5 oldu. Kadınlarda ise AB ortalaması 35,3 iken Türkiye değeri 25,3 olarak hesaplandı.

AB üyesi 28 ülkenin endeks değerleri incelendiğinde, 2018 yılında AYE genel endeks değerinin AB ortalaması 36,8 oldu. AB üye ülkeleri içinde endeks değeri en yüksek olan ülkelerin sırasıyla, 47,8 ile İsveç, 43,7 ile Hollanda, 43,3 ile Danimarka olduğu görüldü. Endeks değerinin en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, 28,4 ile Yunanistan, 30,5 ile Hırvatistan, 31,2 ile Romanya oldu.

Endeks, Türkiye’nin hızlı bir demografik dönüşüme girmesiyle beraber aktif yaşlanma konusunda politika geliştirilmesine ve ilerlemenin sağlanmasına ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Endeks değeri erkekler için 34,5, kadınlar için 25,3

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 33,3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 31,9 ile Batı Marmara Bölgesi, 30,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri en düşük olan bölgenin 26,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 28,7 ile Akdeniz Bölgesi, 28,8 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri 29,7 iken erkekler için endeks değeri 34,5, kadınlar için ise 25,3 oldu. AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 38,2 ve kadınlar için 28,4 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin ise Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

İstihdam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 27,6 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55-59, 60-64, 65-69, 70-74 yaş gruplarındaki bireylerin istihdam oranlarından hesaplanmakta olup 75 ve daha yukarı yaş grubu hesaplamaya dahil edilmemektedir.

İstihdam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, istihdam bileşeni endeks değeri ile 6 AB ülkesini geride bıraktı.

İstihdam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 42,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 34,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 32,4 ile Batı Karadeniz Bölgesi izledi.

İstihdam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 22,3 ile Batı Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 24,2 ile İstanbul, 24,5 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için istihdam bileşeni endeks değeri 27,6 iken erkekler için endeks değeri 40,4, kadınlar için ise 15,5 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 55,4 ve kadınlar için 28,7 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin de Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 12,5 olarak hesaplandı. Bu bileşen; gönüllü faaliyetlere katılım, çocuk-torun bakımı, yaşlı ve yetişkin bakımı, siyasi hayata katılım göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Topluma katılım bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, topluma katılım bileşeni endeks değeri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 17,0 ile İstanbul olduğu görüldü. Bu bölgeyi 14,3 ile Batı Marmara Bölgesi, 14,2 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 9,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 10,1 ile Akdeniz Bölgesi, 10,5 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için topluma katılım bileşeni endeks değeri 12,5 iken erkekler için endeks değeri 11,5, kadınlar için ise 13,3 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 15,4 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 19,4 ile İstanbul olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin İstanbul olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Orta Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam değeri, 2024 yılı için 65,0 olarak hesaplandı. Bu bileşen; fiziksel egzersiz, sağlık ve diş bakımına erişim, bağımsız yaşam düzenlemeleri (tek kişilik hanehalkı oranı), göreli medyan geliri, yoksulluk riskinin olmaması, ciddi maddi yoksunluğun olmaması, fiziksel güvenlik ve yaşam boyu öğrenme göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerleri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 68,1 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 66,8 ile Batı Anadolu Bölgesi, 65,7 ile Doğu Marmara Bölgesi izledi.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 59,1 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 60,4 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 62,2 ile İstanbul izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 65,0 iken erkekler için endeks değeri 67,0, kadınlar için ise 63,6 oldu. Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 70,6 ile, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 66,0 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Akdeniz Bölgesi olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 46,1 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55 yaşına ulaşıldığında kalan 50 yıllık yaşam beklentisi başarısı, 55 yaşında iken sağlıklı yaşanan yılların beklenen süresindeki payı, zihinsel iyi olma hali ölçeği, bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, sosyal bağlanma ve eğitim durumu göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkelerinin ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ile endeks değeri 45,9 olan Romanya’yı geride bıraktı.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 51,1 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 48,4 ile Batı Marmara Bölgesi, 47,7 ile Batı Anadolu Bölgesi izledi.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 38,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 42,0 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, 43,2 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 46,1 iken erkekler için endeks değeri 48,4, kadınlar için ise 44,2 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 53,8 ile kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 48,6 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Paylaşın

Türkiye’de Her Dört Çocuktan Biri Çalışmak Zorunda

Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre 15 – 17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde ise, bu oran erkek çocuklar için yüzde 35,6, kız çocuklar için yüzde 13,7 olduğu görüldü.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiklerle Çocuk 2024 Raporu’nu yayınladı.

Buna göre; Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2024 yılı sonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişi iken bunun 21 milyon 817 bin 61’ini çocuklar oluşturdu.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3’ünü erkek çocuklar, yüzde 48,7’sini kız çocuklar oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5’ini oluştururken bu oran 1990 yılında yüzde 41,8 ve 2024 yılında yüzde 25,5 oldu.

Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 22,1, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 16,9, 2080 yılında yüzde 15,2 ve 2100 yılında yüzde 14,5 olacağı öngörüldü.

Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 22,0, 2040 yılında yüzde 16,7, 2060 yılında yüzde 13,9, 2080 yılında yüzde 11,1, 2100 yılında yüzde 9,9 olacağı öngörüldü.

Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 22,3, 2040 yılında yüzde 18,9, 2060 yılında yüzde 18,7, 2080 yılında yüzde 18,9, 2100 yılında yüzde 18,6 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2024 yılında çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 17,8 oldu. AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan ülkelerin sırasıyla, yüzde 23,0 ile İrlanda, yüzde 20,8 ile Fransa, yüzde 20,6 ile İsveç olduğu görüldü.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, yüzde 14,7 ile Malta, yüzde 15,1 ile İtalya, yüzde 15,7 ile Portekiz oldu. Türkiye’nin çocuk nüfus oranının yüzde 25,5 ile AB üye ülkelerinden daha yüksek olduğu görüldü.

ADNKS sonuçlarına göre illerin toplam nüfusları içindeki çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2024 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, yüzde 43,8 ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini yüzde 39,8 ile Şırnak, yüzde 37,4 ile Ağrı, Mardin ve Muş izledi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu il, yüzde 16,4 ile Tunceli oldu. Tunceli ilini yüzde 17,3 ile Edirne ve yüzde 18,0 ile Kırklareli izledi.

ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında toplam hanehalkı sayısı 26 milyon 599 bin 261 oldu. Hanelerin yüzde 42,8’inde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunduğu görüldü. Bu hanelerin illere göre dağılımı incelendiğinde, 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hanehalkı oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 68,5 ile Şanlıurfa, en düşük olduğu ilin yüzde 28,2 ile Tunceli olduğu görüldü.

Hanelerin yüzde 19,0’ında 0-17 yaş gr yüzde unda bir çocuk, yüzde 14,6’sında iki çocuk, yüzde 6,0’ında üç çocuk, yüzde 2,0’ında dört çocuk, yüzde 1,1’inde ise beş ve daha fazla çocuk bulunduğu görüldü.

Çocuk nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2019 yılında çocuk nüfusun yüzde 27,7’sinin 0-4 yaş grubunda, yüzde 28,2’sinin 5-9 yaş grubunda, yüzde 28,0’ının 10-14 yaş grubunda ve yüzde 16,0’ının 15-17 yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2024 yılında yüzde 23,3’ünün 0-4 yaş grubunda, yüzde 29,3’ünün 5-9 yaş grubunda, yüzde 29,6’sının 10-14 yaş grubunda ve yüzde 17,8’inin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Doğum İstatistiklerine göre 2023 yılında canlı doğan bebek sayısı, 958 bin 408 oldu. Doğan bebeklerin 491 bin 361’i erkek, 467 bin 47’si ise kız oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 96,7’sini tekil, yüzde 3,1’ini ikiz, yüzde 0,1’ini ise üçüz ve daha fazla çoğul doğumlar oluşturdu.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastanede gerçekleşen doğumların oranı, 2010 yılında yüzde 91,6 iken 2023 yılında yüzde 97,5 oldu. Beşli karma aşı (DPT+IPV+Hib) 3 doz ile aşılama oranı 2022 yılında yüzde 99,5 iken 2023 yılında yüzde 98,8 oldu.

Hayat Tabloları, 2021-2023 sonuçlarına göre doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için 77,3 yıl, erkekler için 74,7 yıl ve kadınlar için 80,0 yıl oldu.

Türkiye’de 7 yaşına ulaşan bir çocuğun kalan yaşam süresinin ortalama 71,3 yıl, erkek çocuklar için 68,7 yıl ve kız çocuklar için 73,9 yıl olduğu görüldü. Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki çocuklar için bu süre 63,5 yıl oldu. Erkek çocuklar için bu süre 60,9 yıl iken kız çocuklar için 66,1 yıl oldu. Bu yaş için kız ve erkek çocuklar arasındaki beklenen yaşam süresi farkının 5,2 yıl olduğu görüldü.

En popüler erkek ismi Alparslan, kız ismi Defne

ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Alparslan, Göktuğ ve Yusuf; en popüler kız bebek isimleri ise Defne, Asel ve Zeynep oldu. Doğan erkek bebeklerin 8 bin 88’ine Alparslan, 5 bin 683’üne Göktuğ, 4 bin 880’ine Yusuf, kız bebeklerin 7 bin 466’sına Defne, 7 bin 347’sine Asel, 6 bin 540’ına ise Zeynep ismi verildi.

Türkiye’de 2024 yılında 0-17 yaş grubundaki çocuklarda en çok kullanılan erkek çocuk isimlerinin Yusuf, Mustafa ve Ömer; kız çocuk isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Ecrin olduğu görüldü.

Toplam yaş bağımlılık oranı, 15-64 yaş grubunda çalışma çağındaki her 100 kişi başına düşen, 0-14 ile 65 ve üzeri yaş grubundaki kişi sayısı olarak tanımlanır. ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında toplam yaş bağımlılık oranı yüzde 46,1 oldu. Yaş grubu 15-64 olan her 100 kişi başına düşen, 0-14 yaş grubundaki çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı ise yüzde 30,6 olarak gerçekleşti.

Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerine göre okul öncesi eğitim seviyesinde beş yaş net okullaşma oranının, 2022/’23 öğretim yılında yüzde 85,0 iken 2023/’24 öğretim yılında yüzde 84,3 olduğu görüldü. Beş yaş net okullaşma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran erkek çocuklar için yüzde 84,5, kız çocuklar için yüzde 84,0 oldu.

İlkokul seviyesinde net okullaşma oranı 2023/24 öğretim yılında yüzde 95,0, ortaokul seviyesinde net okullaşma oranı yüzde 91,5 ve ortaöğretim seviyesinde net okullaşma oranı yüzde 88,0 oldu.

İlkokul tamamlama oranı yüzde 98,7 oldu

Ulusal Eğitim İstatistikleri Veri Tabanı sonuçlarına göre eğitim kademesi ve cinsiyete göre okul tamamlama oranları incelendiğinde, yıllara göre bir artış gözlendi. İlkokul tamamlama oranı 2018/’19 eğitim ve öğretim döneminde yüzde 98,6 iken bu oran 2023/24 eğitim ve öğretim döneminde yüzde 98,7 oldu. Ortaokul tamamlama oranı 2018/19 eğitim ve öğretim döneminde yüzde 97,7 iken bu oran 2023/24 eğitim ve öğretim döneminde yüzde 96,5 oldu. Ortaöğretim tamamlama oranı ise yüzde 68,1’den yüzde 81,2’ye yükseldi.

Ortaöğretim okul tamamlama oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2023/24 eğitim ve öğretim döneminde bu oranın erkek çocuklar için yüzde 79,4, kız çocuklar için yüzde 83,0 olduğu görüldü.

Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerine göre Türkiye genelinde 2023/24 eğitim ve öğretim döneminde örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı 18 milyon 710 bin 265 oldu. Bu öğrencilerin yüzde 51,3’ünü erkek öğrenciler, yüzde 48,7’sini ise kız öğrenciler oluşturdu.

Özel eğitim gerektiren bireylere (işitme, görme, ortopedik ve hafif düzeyde zihinsel engelli) hizmet veren, özel olarak yetiştirilmiş personelin bulunduğu, geliştirilmiş eğitim programlarının uygulandığı özel öğretim kurumlarında örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı ise 559 bin 725 oldu. Özel eğitim alan öğrenciler örgün eğitimdeki öğrencilerin yüzde 3,0’ını oluşturdu. Özel örgün eğitime devam eden öğrencilerin yüzde 63,0’ını erkek öğrenciler, yüzde 37,0’ını ise kız öğrenciler oluşturdu.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu Modülü sonuçlarına göre 2024 yılında hanelerde yaşayan 15 yaş ve altı çocukların genel sağlık durumları incelendiğinde yüzde 94,5’inin “çok iyi veya iyi”, yüzde 4,6’sının “orta”, yüzde 0,9’unun ise “kötü veya çok kötü” olduğu görüldü.

Çocukların en az son 6 ay içinde sağlık durumlarının günlük faaliyetlerini sınırlama durumları incelendiğinde sağlık durumu kötü veya çok kötü olan çocukların yüzde 53,7’sinin yaşanan sağlık sorunu nedeniyle günlük faaliyetlerinin çok sınırlandığı, yüzde 40,9’unun günlük faaliyetlerinin sınırlandığı, yüzde 5,4’ünün ise günlük faaliyetlerinin sınırlanmadığı beyan edildi.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu Modülü sonuçlarına göre 2024 yılında, 15 yaş ve altı tüm çocukların yeni giysilere sahip olduğu hanehalkı oranı yüzde 88,6 iken maddi yetersizlik nedeniyle çocukları yeni giysilere sahip olamayan hanehalkı oranı yüzde 9,2, diğer nedenlerle çocukları yeni giysilere sahip olamayan hanehalkı oranı ise yüzde 2,2 oldu.

Günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketimi yapabilen 15 yaş ve altı çocukların bulunduğu hanehalklarının oranı yüzde 86,7, maddi yetersizlikler nedeniyle günde en az bir kez taze sebze ve meyve tüketimi yapamayan hanehalkı oranı yüzde 10,0, diğer nedenlerle çocukları günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketemeyen hanehalkı oranı ise yüzde 3,3 oldu.

Çocukları için evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilen hanehalkı oranı yüzde 51,2, maddi yetersizlikler nedeniyle evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanehalkı oranı yüzde 22,2, diğer nedenlerle evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanehalkı oranı ise yüzde 26,6 oldu.

Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre İnternet kullanım oranı, 6-15 yaş grubundaki çocuklar için 2021 yılında yüzde 82,7 iken 2024 yılında yüzde 91,3 oldu. İnternet kullanımı cinsiyete göre incelendiğinde, erkek çocukların İnternet kullanım oranı 2021 yılında yüzde 83,9 iken 2024 yılında yüzde 92,2, kız çocukların İnternet kullanım oranı ise 2021 yılında yüzde 81,5 iken 2024 yılında yüzde 90,3 olduğu görüldü.

Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre 2024 yılında, düzenli İnternet kullanan 6-15 yaş grubundaki çocukların İnternet aracılığı ile yürüttüğü faaliyetlerde, İnternet üzerinden video izleme yüzde 83,9 ile ilk sırayı alırken, yüzde 75,0 ile ödev, öğrenme veya çevrim içi derslere katılma ikinci sırada yer aldı. Bunu, yüzde 72,7 ile oyun oynama veya oyun indirme, yüzde 72,6 ile sosyal medya izledi. Çocukların İnternette en az yürüttüğü faaliyet ise yüzde 13,2 ile e-posta gönderme veya alma oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran erkek çocuklar için yüzde 35,6, kız çocuklar için yüzde 13,7 olduğu görüldü.

Evlenme İstatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2002 yılında yüzde 7,3 iken bu oran 2024 yılında yüzde 1,6’ya düştü. Diğer taraftan, aynı yaş grubunda olan erkek çocukların resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2002 yılında yüzde 0,5 iken bu oran 2024 yılında yüzde 0,1 oldu.

ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında 21 milyon 817 bin 61 çocuk nüfusun içinde babası vefat etmiş çocuk sayısının 258 bin 515, annesi vefat etmiş çocuk sayısının 81 bin 373, hem annesi hem de babası vefat etmiş çocuk sayısının ise 5 bin 276 olduğu görüldü.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre 2024 yılında Türkiye genelinde kuruluş bakımı altında bulunan çocuk sayısının 15 bin 135 olduğu görüldü. Mevcut koruyucu aile sayısı 8 bin 719, koruyucu aile yanında bakımı sağlanan çocuk sayısı ise 10 bin 430 oldu. Evlat edindirilen çocuk sayısı 2024 yılında 589 oldu.

Boşanma İstatistiklerine göre 2024 yılında boşanan çiftlerin sayısı 187 bin 343 oldu. Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 186 bin 536 çocuk velayete verildi. Çocukların velayetinin yüzde 74,4’ünün anneye, yüzde 25,6’sının ise babaya verildiği görüldü.

Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine göre 2023 yılında 1-17 yaş grubunda çocuk ölümleri en fazla, dışsal yaralanma ve zehirlenmeler nedeniyle gerçekleşti. Söz konusu nedenle hayatını kaybeden 1-17 yaş grubundaki çocuk sayısı, 2023 yılında 13 bin 43 oldu. Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları nedeniyle 866 çocuk, iyi huylu ve kötü huylu tümörler nedeniyle 671 çocuk, dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle 403 çocuk hayatını kaybetti.

Bebek ölüm hızı binde 10,0 oldu

Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine göre 2009 yılında bebek ölüm hızı binde 13,9 iken 2023 yılında binde 10,0 oldu. Doğumdan sonraki beş yıl içinde ölme olasılığını ifade eden beş yaş altı ölüm hızı, 2009 yılında binde 17,7 iken 2023 yılında binde 14,5 oldu.

Paylaşın

Küresel Emeklilik Endeksi: Türkiye, 48 Ülke Arasında Sondan Dördüncü

2024 Küresel Emeklilik Endeksi’nde Hollanda, İzlanda ve Danimarka ilk sıralarda yer alırken, Türkiye, 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Ocak 2025 itibarıyla en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL’ye yükseltilirken, Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyeleri de 4 bin TL’ye çıkarıldı. Ancak bu artışlar, muhalefet ve emekli sendikaları tarafından geçim şartları karşısında yetersiz bulunarak eleştirildi.

ABD merkezli danışmanlık şirketi Mercer ve finans eğitimi alanında faaliyet gösteren CFA Institute, 2024 Küresel Emeklilik Endeksi raporunu yayımladı. Raporda emeklilik sistemleri, maaş miktarı, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik gibi kriterlere göre 48 ülke değerlendirildi.

Ekonomim’in haberine göre, ilk sırada Hollanda, İzlanda ve Danimarka yer alırken, Türkiye 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde sadece Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor. En yüksek puanı alan Hollanda, 100 üzerinden 84.8 puana ulaşırken, Türkiye 48.3 puanda kaldı.

Türkiye, 2019’da bu endekse dahil edildiğinden beri sıralamada düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 17 Ocak’ta yaptığı açıklamada, tarihin en büyük maaş artışlarının yapıldığını ancak hayat pahalılığı ve fırsatçılığın bu artışları zamanla erittiğini söyledi.

OECD’nin ‘Bir Bakışta Emeklilik’ Raporu ise Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusta gelir adaletsizliğinin çok yüksek olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 38 ülke arasında en fazla eşitsizlik bulunan beşinci ülke olarak belirlendi.

Emekli maaşlarının euro karşılığı son 10 yılda yüzde 33,6 düştü. 2000’li yıllarda en düşük emekli maaşı, asgari ücretin yüzde 130’u seviyesindeyken, günümüzde yüzde 55’e kadar geriledi. Bayram ikramiyelerinin enflasyon oranında artırılması halinde bugün 8 bin 500 TL, asgari ücret artışına göre artırılsaydı 13 bin TL olması gerektiği hesaplandı.

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının temel olarak çalışma hayatı boyunca ödenen primlerden karşılandığını ancak ekonomik büyümeden alınan payın kısıtlandığını vurguladı.

2008’de yapılan düzenlemeler sonrası, emekli maaşlarının belirlenme yöntemi değiştirildi:

Aylık bağlama oranı düşürüldü (Çalışma hayatı boyunca alınan ortalama maaşa göre belirlenen oran yüzde 70’lerden %50’nin altına indirildi).
Büyümeden alınan pay azaltıldı (Daha önce enflasyonun yanı sıra ekonomik büyümenin payı da maaşlara yansıtılırken, artık yalnızca yüzde 30’u dikkate alınıyor).
Uzun süre çalışmanın maaş üzerindeki etkisi sınırlandırıldı (Eskiden prim gün sayısını doldurduktan sonra çalışmaya devam edenlerin emekli maaşı artarken, yeni sistemde bu avantaj kaldırıldı).

Türkiye’de emeklilik sistemi nasıl iyileştirilebilir?

Küresel raporlara göre Türkiye’nin emeklilik sisteminde düzeltilmesi gereken başlıca alanlar şunlar:
En düşük gelirli emeklilere yönelik maaş artışları yapılmalı
Özel emeklilik sistemleri yaygınlaştırılmalı
Özel emeklilik fonlarından erken para çekme imkanı sınırlandırılmalı

Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının çalışırken alınan ücretin en az yüzde 75’ine denk gelmesi gerektiğini ifade ederek, “Şu an en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL, ortalama maaş ise 17 bin 500 TL civarında. Bu sistemin yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz” dedi.

Emekliler, yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle maaşlarının alım gücünün her geçen gün düştüğünü belirterek, daha kapsayıcı bir reform çağrısında bulunuyor.

Paylaşın

Demokrasi Endeksi: Türkiye “Hibrit Rejim” Kategorisinde

2024 Demokrasi Endeksi’ne göre, 2023 yılında 4,33 olan Türkiye’nin demokrasi puanı 2024 yılında 4,26’ya geriledi. Demokrasi Endeksi’ne Türkiye “hibrit rejim” olarak kategorize edildi.

Hibrit rejimler, seçimlerin genellikle hem özgür hem de adil olmasını engelleyen önemli usulsüzlüklerin olduğu yerler olarak tanımlanıyor.

“Hibrit rejim” olarak kategorisinde, Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Bosna, Gürcistan, Tunus, Uganda, Gambiya, Fas, Kenya, Tanzanya, Meksika, Peru, Nijerya ve Romanya gibi ülkeler sıralanıyor.

Londra merkezli medya grubu The Economist’e bağlı Economist Intelligence Unit’in (Economist İstihbarat Birimi) 167 ülke ve bölgedeki siyasi durumu değerlendirdiği 2024 Demokrasi Endeksi raporu yayınlandı.

Raporda demokratik değerlere yönelik desteğin yüksek kalmasına rağmen, küresel çapta demokrasinin pratikteki işleyişine dair memnuniyetsizliğin arttığı belirtiliyor. Küresel ortalama Demokrasi Endeksi puanı 2006’da 5,52’yken, son raporda bu puan 5,17’ye düşürüldü. Ayrıca demokrasi olarak sınıflandırılan ülke sayısının da 79’dan 71’e düştüğü gözlemlendi.

Türkiye’nin de demokrasi puanında düşüş kaydedilirken, ülke “hibrit rejim” olarak kategorize ediliyor. Buna göre Türkiye’nin demokrasi puanı 2023’te 4,33’ken 2024’te 4,26 olarak belirlendi.

Raporda en yüksek puanı 9,81 ile Norveç alırken, en düşük puanlı ülke ise 0,25 ile Afganistan oldu.

Rapor demokrasilerin zayıfladığı tespitinin gerekçelerini ise “hükümetlere yönelik güvenin azalması”, “politikacıların ve partilerin seçmenleri etkili bir şekilde temsil edememesi”, “partiler ve seçmen tabanları arasındaki kopukluk”, “sorunların çözülememesi ve yeni siyasi fikirlerin eksikliği” şeklinde özetliyor.

Tüm bunlardan hareketle analizde dünyanın “demokrasi bunalımı” yaşadığı sonucuna varılıyor.

The Economist Intelligence Unit’in Demokrasi Endeksi demokrasiyi ölçmek için beş kategori kullandı:

1. Seçim süreci ve çoğulculuk
2. Medeni haklar
3. Hükümetin işleyişi
4. Siyasi katılım

Bu maddelerden hareketle ülkeler de dört rejim türü içinde sınıflandırıldı:

1. Tam demokrasi
2. Kusurlu demokrasi
3. Karma rejim
4. Otoriter rejim

Tam demokrasi kategorisinde sınıflandırılanlar arasında Norveç, Yeni Zelanda, İsveç, İzlanda, İsviçre, Finlandiya, Danimarka, İrlanda, Hollanda, Yunanistan, Almanya, Kanada, İngiltere, İspanya, Portekiz ve Avusturya gibi gelişmiş ülkeler yer alıyor. Bu kategoride ayrıca Uruguay, Japonya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Tayvan ve Mauritius gibi İskandinav veya Batı Avrupa dışı ülkeler de göze çarpıyor.

Kusurlu demokrasiler arasında ise ABD, Fransa, İtalya, Belçika’nın yanı sıra İsrail, Şili, Botsvana, Polonya, Güney Afrika, Sırbistan, Bulgaristan, Polonya, Arjantin ve Güney Kore gibi ülkeler var.

Türkiye ise hibrit rejimler kategorisinde konumlandırılıyor. Burada Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Bosna, Gürcistan, Tunus, Uganda, Gambiya, Fas, Kenya, Tanzanya, Meksika, Peru, Nijerya ve Romanya gibi ülkeler sıralanıyor.

Demokrasi açısından en kötü kategori olan otoriter rejimler için de Afganistan, Çin, Küba, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Venezuela, Rusya gibi ülkeler sayılıyor.

Karma/hibrit rejim ne anlama geliyor?

Endekste Türkiye’nin de yer aldığı karma veya hibrit rejimler, seçimlerin genellikle hem özgür hem de adil olmasını engelleyen önemli usulsüzlüklerin olduğu yerler olarak tanımlanıyor.

Analize göre karma rejimlerde hükümetin muhalefet partileri ve adayları üzerinde baskısı yaygın olabilir:

“Yolsuzluk yaygın olma eğilimindedir ve hukukun üstünlüğü zayıftır. Sivil toplum zayıftır. Tipik olarak gazetecilere yönelik taciz ve baskı vardır ve yargı bağımsız değildir.”

Metinde ayrıca hibrit rejimlerin seçim demokrasisinin unsurlarını otoriter davranışlarla birleştirdiği, otoriter rejimlerin ise siyasal çoğulculuktan tamamen yoksun olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan raporda Türkiye’ye verilen 4,26’lık demokrasi puanı, ülkeyi karma rejim sınıflandırmasının alt kesimlerine yerleştiriyor. Türkiye toplamda 167 ülke arasında 103. sırada.

Bazı ülkelerin 2006’dan bu yana iç politikada yaşanan değişiklikler nedeniyle kategorilerinin değiştirildiği de göze çarpıyor. Bu ülkelerin başında Fransa ve Güney Kore geliyor. İki ülke de önceki endekslerde tam demokrasi olarak nitelenirken, 2024 raporunda kusurlu demokrasi olarak sınıflandırıldı.

Paraguay ve Romanya ise daha önce kusurlu demokrasi olarak görülürken artık karma rejim kategorisinde. Moritanya da bir kategori aşağı inerek otoriter rejim diye nitelendi.

Endekste yer alan bölgedeki 21 ülkeden beşinin (Lüksemburg, Portekiz, İspanya, İsviçre ve İngiltere) puanlarını iyileştirdiği ifade ediliyor. 10 ülke puanlarını korurken, altı ülkenin ise (Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İtalya ve Türkiye) kötüleştiği belirtiliyor.

Son olarak rapor, dünya genelinde demokrasileri düzeltmede ve güçlendirmedeki başarısızlığın yalnızca iç politikada olumsuz sonuçlara yol açmayacağını, aynı zamanda dünya genelinde otokrasileri cesaretlendireceğini ve demokrasi için mücadele edenleri demoralize edeceğini öngörüyor.

Economist Intelligence Unit’in bu endeksi, 2006’da yayınlanmaya başladı. O tarihten bu yana yıllık olarak güncellen endeks, küresel çapta seçim süreçleri ve çoğulculuk, hükümetlerin işleyişi, siyasi katılım, siyasi kültür ve sivil özgürlükleri baz alıyor. Bu kategorilerdeki 60 göstergeye dayalı olarak her ülkeye 0 ile 10 arasında puan veriliyor.

2023 raporunda da küresel demokrasi ortalamasının önceki yıllara göre gerilediği ve birçok ülkede demokratik değerlerin zayıfladığı belirtilmişti. 2024 ise bir önceki yıla göre demokrasinin daha da gerilediği bir yıl olarak nitelendi.

Demokrasi Endeksi raporları, akademik çevreler ve medya tarafından geniş çapta referans alınıyor.

Bu raporlar, ülkelerin demokratik performanslarını izlemek ve karşılaştırmak için önemli bir araç olarak kabul edilse de endekse eleştirel yaklaşanlar da var. Bazı yorumcular, değerlendirme kriterlerinin subjektif olabileceğini ve her ülkenin özgün siyasi ve kültürel dinamiklerini tam olarak yansıtmayabileceğini vurguluyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

2024 Yılında 187 Bin 343 Çift Boşandı

TÜİK verilerine göre; 2024 yılında 568 bin 395 çift evlenirken, 187 bin 343 çift boşandı. 2024 yılında evlenen çift oranı binde 6,65 olurken, boşanan çift oranı binde 2,19 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Evlenme ve Boşanma İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken 2024 yılında 568 bin 395 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.

Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti.

Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2024 yılında erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,8 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,5 yaş olarak gerçekleşti.

Kaba evlenme hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 7,76 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 7,68 ile Gaziantep, binde 7,66 ile Kilis izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,01 ile Tunceli oldu. Bu ili binde 4,30 ile Gümüşhane, binde 4,89 ile Bayburt izledi.

Toplam evlenmeler içinde yabancı kişiler ile evlenmeler incelendiğinde, yabancı damatların sayısı 2024 yılında 5 bin 923 olup toplam damatların yüzde 1,0’ını oluştururken yabancı gelinlerin sayısı 29 bin 115 olup toplam gelinlerin %5,1’ini oluşturdu.

Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde yüzde 20,6 ile Suriyeli damatlar birinci sırada yer aldı. Suriyeli damatları yüzde 19,5 ile Alman damatlar ve yüzde 5,7 ile Afgan damatlar izledi.

Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı gelinler içinde yüzde 12,1 ile Suriyeli ve Özbek gelinler birinci sırada yer aldı. Bu gelinleri yüzde 8,3 ile Faslı gelinler ve yüzde 7,5 ile Azerbaycanlı gelinler izledi.

Kaba boşanma hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,29 ile Antalya oldu. Bu ili binde 3,09 ile İzmir, binde 3,04 ile Karaman izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,45 ile Hakkari oldu. Bu ili binde 0,55 ile Şırnak, binde 0,60 ile Siirt ve Muş izledi.

Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2024 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 33,7’si evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,3’ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 2024 yılında 187 bin 343 çift boşanırken 186 bin 536 çocuk velayete verildi. Boşanma davaları sonucu, çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Çocukların velayetinin 2024 yılında yüzde 74,4’ü anneye, yüzde 25,6’sı babaya verildi.

Paylaşın

Türkiye’nin Yarısı Mutsuz: En Önemli Sorun Hayat Pahalılığı

TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu.

Haber Merkezi / Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı yüzde 29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2024 sonuçlarını açıkladı. Buna göre; mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2023 yılında yüzde 50,3 iken 2024 yılında yüzde 46,9 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2023 yılında yüzde 55,1 iken 2024 yılında yüzde 52,3 oldu.

Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 52,5 iken evli olmayanlarda bu oran, yüzde 44,0 oldu. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 49,5’inin, evli kadınların ise yüzde 55,4’ünün mutlu olduğu gözlendi.

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde 25-34 yaş grubunda 2023 yılında yüzde 50,7 iken 2024 yılında 0,3 puan artış ile yüzde 51,0 oldu.

Mutluluk oranı 25-34 yaş grubu haricinde diğer tüm gruplarda azaldı. Mutluluk oranının en fazla azaldığı yaş grubu 7,1 puan azalış ile 45-54 yaş grubunda oldu.  Bu yaş grubunda 2023 yılında yüzde 53,6 olan mutluluk oranı 2024 yılında yüzde 46,5 oldu.

Mutluluk oranı 55-64 yaş grubunda bir önceki yıla göre 2,2 puan azalarak yüzde 47,5 olarak tahmin edildi. 65 ve daha yukarı yaştaki bireylerde ise 2023 yılında yüzde 56,0 iken 2024 yılında 1,9 puan azalarak yüzde 54,1 oldu.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 72,9 olurken bunu sırasıyla; yüzde 13,2 ile çocukları, yüzde 4,2 ile kendisi, yüzde 3,4 ile eşi, yüzde 3,0 ile annesi/babası ve yüzde 1,9 ile torunları takip etti.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan değerler incelendiğinde; kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 68,3 olurken bunu sırasıyla; yüzde 14,4 ile sevgi, yüzde 8,9 ile başarı, yüzde 6,4 ile para ve yüzde 1,8 ile iş takip etti.

Her 100 kişiden 64’ü geleceğinden umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 64,3 oldu. Erkeklerin geleceklerinden umutlu olma oranı yüzde 63,6 iken kadınlarda bu oran yüzde 64,9 oldu.

Bireylerin  hayatlarını bir bütün olarak düşündüklerinde hissettikleri yaşam memnuniyet düzeyini hesaplamak amacı ile; hiç memnun olmayanlar için “0”, çok memnun olanlar için “10” arasında bir değer alınarak ortalama hesaplandı.

Bireylerin ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 2023 ve 2024 yıllarında 5,7 olarak hesaplandı. Erkeklerde 2023 yılında 5,6 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 puan artış ile 5,7 olurken kadınlarda 2023 yılında 5,8 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 azalış ile 2024 yılında 5,7 oldu.

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde; 2024 yılında asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 72,1 olurken bunu sırasıyla yüzde 67,4 ile ulaştırma, yüzde 63,2 ile sağlık, yüzde 58,8 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,9 ile adli ve yüzde 53,5 ile eğitim hizmetlerinden memnuniyet takip etti.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı %29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Paylaşın

2024’te Türkiye’de 2 Bin 370 Kişi Silahlı Şiddet Olayında Hayatını Kaybetti

Bireysel silahlanmanın ve şiddetin giderek arttığı Türkiye’de 2024 yılı içerisinde 3 bin 801 silahlı şiddet olayında 2 bin 370 kişi hayatını kaybetti, 3 bin 829 kişi yaralandı.

Bölgeler bazında en çok şiddet olayının yaşandığı bölge; 1145 olayla Marmara oldu. Marmara’daki 1145 silahlı şiddet olayında 609 yurttaş yaşamını yitirirken 1140 kişi yaralandı.

Bu 1145 olayın 545’i İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul ayrıca Türkiye genelinde en çok şiddet olayının yaşandığı il oldu.

Umut Vakfı’nın 2024 Türkiye Silahlı Şiddet Raporuna göre geçen yıl ülke genelinde basına yansıyan 3 bin 801 silahlı şiddet olayında 2 bin 370 kişi hayatını kaybetti, 3 bin 829 kişi yaralandı.

3 bin 801 vakanın 3 bin 194’ünde ateşli silahlar, 607’sinde ise çoğunluğu bıçak olmak üzere paladan baltaya kesici aletler kullanıldı.

Veriler, bireysel silahlanmanın ve şiddetin giderek arttığını gösteriyor. Keza 2023’te 3 bin 773 şiddet olayında 2 bin 318 kişi ölmüş 3 bin 820 kişi de yaralanmıştı.

2024’le birlikte son 11 yılda 37 bin 998 olay yansıdı. Bu olaylarda 23 bin 804 kişi öldürülürken 35 bin 36 kişi de yaralandı.

Umut Vakfı’nın bölgesel verilerine göre Marmara, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde şiddet olaylarında artış gözlemlendi. Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Doğu Anadolu’da ise bazı düşüşler yaşandı.

Şiddet olayının en çok yaşandığı bölge: Marmara

Bölgeler bazında en çok şiddet olayının yaşandığı bölge; 1145 olayla Marmara oldu. Marmara’yı bu yıl 631 olayla Güneydoğu Anadolu, 500 olayla Karadeniz, 499 olayla İç Anadolu, 413 olayla Ege, 399 olayla Akdeniz, 214 olayla da Doğu Anadolu Bölgesi izledi.

Bir öncesi yıl Karadeniz Bölgesi 555 olayla bölgeler arasında ikinci sıradaydı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 545 basına yansıyan olayla üçüncü sırada onu takip ediyordu.

Marmara’daki 1145 silahlı şiddet olayında 609 yurttaş yaşamını yitirirken 1140 kişi yaralandı. Bu 1145 olayın 545’i İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul ayrıca Türkiye genelinde en çok şiddet olayının yaşandığı il oldu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 107. Sıraya Yükseldi

Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde bu yıl, 180 ülke arasında 107. sıradan kendine yer buldu. Türkiye, 2023 yılında 115’inci sırada yer almıştı.

Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde (CPI) önceki yıl olduğu gibi 34 puanla olumsuz konumunu sürdürdü. Türkiye bu skorla 43 olan küresel ortalamanın da altında kaldı.

Yolsuzluk Algı Endeksi 180 ülkeyi kamu sektörü yolsuzluğuna göre sıralıyor. Endekste yolsuzluk, 0 ile 100 arasında derecelendiriyor. Buna göre 0 yolsuzluğun çok yoğun olduğu, 100 ise tamamıyla yolsuzluktan arınmış, temiz bir kamu sektörüne işaret ediyor.

Endekse göre Danimarka (90), Finlandiya (88), Singapur (84), Yeni Zelanda (83), Lüksemburg (81), Norveç (81), İsviçre (81) ve İsveç (80) bu alanda en temiz ülkeler olarak sıralanıyor.

Geçen yıl açıklanan 2023 endeksinde Türkiye 34 puanla 180 ülke arasında 115’inci sırada yer almıştı. Bu sene ise aynı puanla 107. sıradan kendine yer buldu. Ancak sıralamadaki iyileşme Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda ilerleme kaydettiği anlamına gelmiyor. Bu durum, listede daha önce Türkiye’nin önünde olan Belarus, Bosna Hersek, Mısır, Tayland, Panama, Nepal, Cezayir, Sierra Leone gibi ülkelerin puan düşüşünden kaynaklanıyor.

Türkiye’nin 34 puanla yer aldığı listede aynı sırayı paylaştığı ülkeler Cezayir, Brezilya, Malavi, Nepal, Nijer ve Tayland diye sıralandı. Öte yandan Türkiye’nin elde ettiği bu skor, 2004’ten (32) bu yana en düşük puan olmayı sürdürüyor.

Endeksin tarihine bakıldığında Türkiye’nin skoru 2013 yılında 50 puan ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ancak bu tarihten sonra bu alanda gerileme başladı.

Türkiye’nin skoru 2014’te 45, 2015’te 42 puana geriledi. Buna göre Türkiye son 10 yılda 8 puan birden kaybetti. 2020 endeksinde 40 puan, 2021 endeksinde 38 puan alan Türkiye, 2022 endeksinde 36 puan, 2023 endeksinde 34 puanla yer aldı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, sıralamadaki değişikliklerin, küresel bağlamdaki dalgalanmalardan etkilenirken puanların kamuda yolsuzluk algısındaki gerçek durumu yansıttığına işaret ediyor. Bu sebeple Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelede daha etkili reformlar yaparak puanını yükseltmesinin büyük önem taşıdığını vurguluyor.

Son dönemde ekonomik reformlar ve OECD Mali Eylem Görev Gücü ( FATF) gri listesinden çıkılması gibi gelişmelerin, Türkiye’nin daha fazla puan kaybetmesini önlediğine işaret eden kuruluş, “Ancak kamu kurumlarında etkili bir Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun bulunmaması, denetim mekanizmalarının zayıflaması ve reform eksiklikleri nedeniyle puan artışı sağlanamadı” uyarısı yaptı.

Türkiye’nin, 2013 yılında aldığı 50 puandan bu yana 16 puan kaybettiğini hatırlatan örgüt, bu puanın Avrupa Birliği üyelik sürecinde olan ülkeler arasında en düşük puanlardan biri olduğunu belirtti.

Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ortalama skor 35’te sabit kalırken yolsuzluk algısında genel olarak düşük seviyeler devam etti.

“Yolsuzlukla mücadele isteği düşük”

Örgüte göre bölgenin genel puan ortalaması Türkiye’nin puanından yalnızca 1 puan yüksek olmasına rağmen, bu seviye hâlâ düşük bir yolsuzlukla mücadele isteğine işaret ediyor.

Özellikle anti-demokratik uygulamaların, ifade özgürlüğünün ve sivil toplumun baskı altına alındığı ülkelerde yolsuzlukla mücadelede ilerleme sağlanamıyor. Azerbaycan’ın 2021’den bu yana 8 puan kaybederek 22 puana gerilemesi, otoriter yönetim, seçim şeffaflığının eksikliği, sivil toplum üzerindeki baskılar ve ifade özgürlüğü gibi faktörlerle açıklanıyor. Benzer sorunlar, bölgedeki birçok ülke için geçerliliğini koruyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayımladığı 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi, dünya genelinde yolsuzluk seviyelerinin yüksek seyrettiğini ve bu alandaki mücadelede ilerleme kaydedilemediğini ortaya koydu.

Rapora göre, ülkelerin üçte ikisinden fazlası 100 üzerinden 50’nin altında puan aldı. Bu ülkelerde yaklaşık 6,8 milyar insan yaşıyor ve bu rakam dünya nüfusunun yüzde 85’ini temsil ediyor. Yolsuzlukla mücadelede acil adımlar atılması gerektiğine işaret eden Örgüt, yolsuzluğun aynı zamanda iklim krizine karşı alınan önlemleri de sekteye uğrattığı konusunda uyarıyor.

Yolsuzluk Algı Endeksi’ne ilişkin hazırlanan raporda, güçlü ve bağımsız kurumlara sahip demokratik ülkeler ile baskıcı otoriter rejimler arasındaki fark da ortaya koyuldu. Buna göre tam demokratik ülkeler ortalama 73 puan alırken, kusurlu demokrasiler 47 ve otoriter rejimler sadece 33 puan aldı.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in aktardığına göre; Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı François Valérian Chair, raporla ilgili yaptığı değerlendirmede, yolsuzluğun, kalkınmayı baltalamaktan çok daha fazlasını yapan küresel bir tehdit olduğunu vurguladı.

Yolsuzluğun, demokrasinin gerilemesinin, istikrarsızlığın ve insan hakları ihlallerinin temel nedeni olduğuna işaret eden Chair, “Uluslararası toplum ve her ülke yolsuzlukla mücadeleyi en üst düzeyde ve uzun vadeli bir öncelik haline getirmeli. Bu, otoriterliğe karşı koymak ve barışçıl, özgür ve sürdürülebilir bir dünyayı güvence altına almak için hayati önem taşıyor” dedi ve ekledi: “Bu yılki Yolsuzluk Algı Endeksi’nde ortaya çıkan tehlikeli eğilimler, küresel yolsuzlukla mücadele için somut adımlar atılması gerektiğinin altını çiziyor.”

Raporda ayrıca küresel ısınmanın rekor seviyelere ulaştığı, demokratik kurumların zayıfladığı ve uluslararası iklim politikalarının gerilediği bir dönemde, yolsuzluğun iklim krizine karşı mücadeleyi de zorlaştırdığına dikkat çekildi.

Örgüte göre yolsuzluğa karşı yeterli şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının olmaması, iklim fonlarının kötüye kullanılması veya zimmete geçirilmesi riskini artırıyor. Bu durum iddialı iklim politikalarının hayata geçirilmesinin önünde de engel.

Veriler, iklim değişikliğiyle mücadelede ön saflarda yer alan birçok ülkenin – özellikle iklim açısından kırılgan olanlar ve BM İklim Değişikliği Konferansı (COP) gibi önemli toplantılara ev sahipliği yapanlar – düşük veya düşen CPI puanlarına sahip olduğunu gösteriyor

İklim krizinden en ağır şekilde etkilenen ülkeler, aynı zamanda en düşük CPI puanlarına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Güney Sudan (8), Somali (9) ve Venezuela (10) bu listede başı çekiyor.

Yine COP29’a ev sahipliği yapacak olan Azerbaycan Yolsuzluk Algı Endeksi’nde yalnızca 22 puan alırken, COP30’un ev sahibi Brezilya, bu yılki CPI’da 34 puanla tarihinin en düşük seviyesinde bulunuyor.

Paylaşın

2024 Yılında Her Gün 5 İşçi İş Kazalarında Yaşamını Yitirdi

2024 yılında en az bin 897 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak’ta 164, Şubat’ta 152, Mart’ta 125, Nisan’da 165, Mayıs’ta 141, Haziran’da 139, Temmuz’da 149, Ağustos’ta 192, Eylül’de 161, Ekim’de 168, Kasım’da 173, Aralık’ta 168.

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle, 2024 yılı içerisinde her gün 5 işçinin iş kazasında hayatını kaybetti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2024 yılı iş cinayetleri raporunu açıkladı. Açıklanan rapora göre; Yüzde 70’ini ulusal basından; yüzde 30’unu ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrenilen bilgilere dayanarak tespit edildiği kadarıyla 2024 yılında en az bin 897, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2024 yılında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında 164 işçi, Şubat ayında 152 işçi, Mart ayında 125 işçi, Nisan ayında 165 işçi, Mayıs ayında 141 işçi, Haziran ayında 139 işçi, Temmuz ayında 149 işçi, Ağustos ayında 192 işçi, Eylül ayında 161 işçi, Ekim ayında 168 işçi, Kasım ayında 173 işçi, Aralık ayında 168 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 482 işçi; Tarım, Orman işkolunda 326 emekçi (151 işçi ve 175 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 234 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 123 işçi; Metal işkolunda 103 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 99 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 86 işçi;
Madencilik işkolunda 75 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 43 işçi; Enerji işkolunda 43 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 41 işçi;

Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 32 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 32 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 28 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 27 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 27 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 24 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 2 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; çalıştığı işkolu belirlenemeyen 67 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin sektörlere göre dağılımı şöyle: Sanayi sektöründe 656 işçi, inşaat sektöründe 484 işçi,
hizmet sektöründe 431 işçi, tarım sektöründe 326 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 387 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 334 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 321 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 238 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 103 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 99 işçi; Şiddet nedeniyle 90 işçi; İntihar nedeniyle 78 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 74 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 40 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 12 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 121 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 49 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 395 işçi, 30-49 yaş arası 793 işçi, 50-64 yaş arası 462 işçi, 65 yaş ve üstü 96 işçi, yaşı belirlenemeyen 80 işçi.

Paylaşın