Kürşat Ural Kimdir? Hayatı, Eserleri

1972 yılında Artvin’de dünyaya gelen Kürşat Ural, ilkokulu dördüncü sınıfa kadar Artvin, Ardanuç’ta, ortaokul ve lise eğitimini ise Gölcük’te tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Öğrencilik yıllarında  grup arkadaşı ile “Karınca” adında öğrenci gazetesini çıkardı. “Bengisu” adlı şiir topluluğu kurdu, topluluğun yayın organı oalan Bengisu edebiyat dergisini ve yine bu dönemde Bengisu Şiir adında kitapçık çıkardı.

İ. Ü. Öğrenci Kültür Merkezi Edebiyat Kulübü’ne üye oldu, Üniversitesi, IV. ve V. “Edebiyat Şenlikleri”ne katkı verdi. Özel bir radyoda “Geceleyin Bir Koşu” ve “BENGİSU Şiir” programlarını gerçekleştirdi. Özel bir şirkette satın alma uzmanı olarak görev yapmaktadır. Halen, Livane Kültür adlı internet sitesinin editörlüğünü yapmakta, kültür, sanat ve aktüel içerikli programlar hazırlamaktadır.

“Bizim adamın öyküsü”

Tanıdığım yüzler tazeleyemiyor bedenimi
halbuki tamda tersi olmalıydı sarsmadan
bildiğim bir gerçeğin yansıması o solgun ürkeklikte
kendisini hiç de bulamayan korkak ve kesik
ayrılmaların sonuçsuz eksikliğinde sevişmesiz anlarım

Öyle söylemeliyim ki tadına varmalı aşk orucundakiler
aşkın sonu ölümdür beklenen ve bilinen
yolculuklara çıkartmalı sevginin bahar olmadığı coğrafyalara
kesin bir iç çekişi süslemeden uzaklaşmalı
nereye gittiğini bilerek nedensiz solumalı yeni yaşamı

Bir yaşamın sonuna geldik istemeden
acı öyle hızlı kapatıyor ki yaralarımı
yenisini açmak hırsını daha da körüklüyor bedenim
ama bu da dokunulunca titreyen bir ten
kendini taşıyamaz bir kere ağlamadan

Gözyaşıyla tuz basar yaralarına tazelensin diye
çünkü istiyor tazelenmek kendi kendine
bir sürüngen gibi yatağında hareketsiz
işte ! ölüm geldi ve buldu bizim adamı odasında

“Cüce ve çocuk”

Adı soğuk ve iç gıcıklayıcı bir tahta
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağı
nedir ki durmak karşısında ağır ve titrek
sorunca bir çocuğa o parkı
parmağının ucuna çevirmek umutsuz bakışları
ardı sıra aynı kırıntı takipli sıkıntı
bir sözcük ama arkası kesik bir tüy hafifliği
yaşamın askıya alması mekanik düşleri
sıkı bir tütün tarlasında
çapa vuran kadınların arkasındaki çocuklar
çocukların öykü dünyasına uzatıyorum modellerimi
Acı – kan karınların bağırtı sözcükleri
isyanı derinleştiren küçük DÜŞLERİMİZ
niye ki ben orada ve şimdi
koca bir vücudu çatlatan
ikilem miladının tarihi berraklığı
su içinde ayrışmayan – pislik olan – birikimli ikilem
acaba mı yoksa yarını anlatan
düşlerimiz mi şimdi gerçek olan

Adı soğuk ve iç gıcıklayıcı bir demir
düşler sıkıntılarında değil ki çocukların
cücenin ve parkın
u-z-u-n mu u-z-u-n
toprağa basan ayaklarına uzattığı elleri
değil ki senin rahatsız özlemin
kesit kesit umutlarına köprü kursun
gördüklerim gördüklerinize uzanan
bostan korkuluğu gibi elleri tahta
elbisesi çocuk düşleri
elini kesmiş çocuk
adı geçen soğuk ve iç gıcıklayıcı demirle
d-ü-ş-ü-n-m-ü-ş
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağını
susmuş sonra
yürümüş
parkı gösteren gözlerinin keskinliğiyle
adına parkın cüce korkuluğu dediği düşlere
sıklaştırmış adımlarını

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir