HDP’li Buldan: Barışın Önündeki Barajları Da Aşacağız

Partisinin Şırnak kongresine katılan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, burada yaptığı konuşmada, “Biz barajları aşa aşa gelen bir partiyiz. Şuna inanın; barışın önündeki barajları da aşacağız, sizlere söz veriyoruz. Demokrasinin ve adaletin önündeki barajları da yıkacağımızın sözlerini sizlere bir kez daha veriyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Pervin Buldan, açıklamasının devamında, “Onlar HDP’siz bir siyaset, parlamento, Türkiye hayali kurmaya devam etsinler. Bu hesabı yapanlara “Kendinize siyaset çöplüğünde şimdiden yer ayırın, çünkü gideceğiniz yer siyaset çöplüğüdür. Bundan hiç şüpheniz olmasın!” diyoruz. O çöplüğe sadece iktidarı değil irademizi gasp eden kayyımları da atacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Şırnak İl Örgütü 4. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Buldan’ın açıklamaları şöyle;

“Şırnak halkı bugüne kadar ağır bedeller ödedi. Şırnak ve Botan halkı ağır bedeller ödemesine rağmen hiçbir zaman ilkelerinden ve mücadelesinden taviz vermedi. 90’larda asitli kuyularda yakmalardan Roboski Katliamı’na kadar birçok vahşet ve katliamla karşı karşıya kalan Botan halkının dik duruşunu saygıyla bir kez daha selamlamak istiyorum. Şırnak halkına çektirilen bu acılar karşısında Şırnak halkına diz çöktürülmediğini ve boyun eğdirilmediğini herkes biliyor. Botan halkı bugün dimdik ayakta. Biz bunu bir kez daha 21 Mart’ta Şırnak ve ilçelerinde kutlanan Newroz’da gördük. Diline, kimliğine, inancına, onuruna sahip çıkan bir halk var. Fedakâr Şırnak halkımız, bizim onurumuzdur. Fedakâr Şırnak kadınları ve gençleri bizim onurumuzdur.

“Newroz aydınlık günlerin müjdecisi oldu”

Newroz’da milyonlar iradelerini ortaya koydu. Newroz, halkımızı kuşatan ve kuşatma altına alan karanlığa karşı aydınlık günlerin müjdecisi oldu. Karamsarlığa karşı büyük bir umut oldu. Savaş politikalarına karşı büyük barış talebinin ve büyük barışa giden yolun öncüsü oldu. Rehine siyasetiyle, irade gaspıyla halkımızın iradesini engelleyemeyeceklerini bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere gösterdi. Kürt sorununun tecritle, Kürt düşmanlığıyla ve irade gaspıyla değil diyalogla ve müzakereyle çözülebileceğine olan inancını bir kez daha ortaya koydu. Biz barış politikalarıyla bu sorunun çözülebileceğini Newroz’da atılan sloganlardan, Newroz’daki kararlılıktan ve umuttan, Newroz’daki cesaretten bir kez daha gördük. Ve buna hep birlikte tanıklık ettik.

Newroz’un bir diğer mesajı da İmralı’da diyalogun ve müzakerenin hala dimdik ayakta olduğuydu. Diyalog ve müzakereyle, İmralı’da Sayın Öcalan’la çözülebileceğine olan inancını halkımız ortaya koydu. Bu gerçeklik bir kez daha çözümün yolunu gösterdi ülkeyi yönetenlere. Newroz bir bakımdan da özellikle Türkiye metropollerinde yoksulluk ve açlıkla çökertilmek istenen emekçi halklarımıza da bir umut oldu. Aynı zamanda ortak eşit geleceğin yolunu açtı. Ortak mücadelenin önemini bize gösterdi. Newroz bir anlamıyla Kürt halkının kendi ulusal birliğini kazandığının ve bu kazanımı sonuna kadarda koruyacağının mesajını bir kez daha bizlere gösterdi. Amed, Cizre, Batman ve Van Newrozlarında halkımız kendi ulusal birliğini sağladığını bir kez daha ortaya koydu.

“Bu ülkenin sorunları savaş, inkar ve tecrit politikaları ile çözülmez”

Bütün bu Newroz kutlamalarında sadece HDP’liler değil, bu coğrafyada yaşayan bütün halklar aynı kararlılıkla aynı cevabı ve mesajı verdi. İşte bunun için diyoruz ki; Kürt sorunu, Alevi sorunu, demokrasi sorunu, insan haklarını ve adalet sorunu bu ülkenin ortak sorunudur, hepimizin sorunudur. Bu sorunlar sadece Kürtlerin, Alevilerin, farklı inançların sorunu değildir. Kürt sorunu Alevilerin de sorunudur, Alevi sorunu Kürtlerin de sorunudur. Ermeni ve Süryanilerin sorunu da bu ülkenin bütün halklarının ortak sorunudur.

Bu yüzden çözüm yolları da ortaktır. Bu sorunları çözmek için birliğe ve beraber mücadele etmeye ihtiyaç vardır. Bu sorunların çözümünde elbette ki bu kararlılık bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu yol bellidir. Diyalog ve müzakereyle çözülmesi gereken bu sorunları, inkar ve yok saymayla çözmeye çalışan bir zihniyet ile de karşı karşıyayız. Savaş ve inkar politikalarıyla; kayyım, cezaevi ve tecrit politikalarıyla bu ülkenin sorunlarının çözülemeyeceğini halklarımız çok iyi biliyor. Tecrit uygulandıkça halkın barış umutlarını kıracaklarını zannedenler, Newroz meydanlarına bakarak bu politikaların tutmadığını ve tutmayacağını artık anlamalıdır. O meydanlardaki resimlere bir kez daha baksınlar.

“2015’ten sonra sorunlar derinleşti, büyük uçurumlar açıldı”

Newroz alanında da söyledik, burada bir kez daha ifade etmek isteriz ki; 2015 yılından bu yana bu ülkede acılar hiç bitmedi ve ülkeyi yönetenler bu ülkenin sorunlarını daha da derinleştirdiler. 2013 Newrozunda okunan Sayın Öcalan’ın mektubu bizlere bir yol ve tercih sunmaktaydı. Dolmabahçe Mutabakatı bu ülkenin ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için bir çözüm yoluydu.

Ancak bu ülkeyi yönetenler ne 2013 Diyarbakır Newrozunda okunan mektubu ne de 2015’teki Dolmabahçe Mutabakatını dikkate aldılar. Ve bu süreci heba ettiler, ellerinin tersi ile geri çevirdiler. 2013’ten bu yana bu ülkede acılar, gözyaşı dinmedi ve hala yaşanmaya devam ediyor. 2015’ten bu yana ülke bu politikalarla büyüdü mü? Hayır, büyümedi. 2015’ten bu yana halkın refah seviyesi arttı mı? Hayır, bütün sorunlar daha da derinleşti. Büyük uçurumlar açıldı, özellikle halklar arası kutuplaşma ve kamplaşma arttı.

“Yanlış politika Şırnak’tan, Botan’dan döner”

Barışı ertelemenin bu ülkeye hiçbir faydasının olmadığını biz bu son dönemde yaşanan acılardan elbette ki gördük. Bu acıların dinmesi için halkımızın mücadele ettiğini gördük. Bütün bu politikaların bedeli ülkeye acılar olarak geri döndü. Kamplaşmanın, kutuplaşmanın daha da derinleştiği bir süreci yaşıyoruz. Newroz meydanları tecrit politikasını, düşmanlığı ve hukuksuzluğu geçersiz kıldı.

Halkımız bu politikaları boşa çıkardı. Yanlış politika halktan geri döner, bunu bir kez daha sizler gösterdiniz. Yanlış politika Şırnak’tan, Botan’dan geri döner. Bu gerçeğin iyi görülmesi gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış ve çözüm iradesinin iyi okunması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Halkın gösterdiği yol en doğru yoldur. Halkın gösterdiği yoldan yürümek de bizim tercihimizdir, en önemli yolumuzdur.

“Kayyımları teker teker Ankara’ya geri göndereceğiz”

Şunu herkes bilsin ve unutmasın: Şırnak ve Botan’a demokrasi gelmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez. Bunun için herkesin barışa sahip çıkması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Barış için herkesin bir kez daha elini taşın altına koyması gerektiğini özellikle ifade etmek istiyorum. İşte bu Newroz bir kez daha barışa olan inancı; demokrasiye, adalete, kardeşliğe olan inancı ortaya çıkarmıştır. Biz bu büyük barış projesinin arkasındayız. Bunu da bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Başta Şırnak ve ilçeleri olmak üzere belediyelerimizin olduğu her yerde kayyımlar var ve Ankara’daki siyasi irade de bu kayyımlardan besleniyor bunu çok iyi biliyoruz. Demokrasiden yana olan herkesin bunu böyle görmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Çünkü kayyımlar halkın iradesini gasp eden, darbe vuran şahıslardır. O şahıslar elbette ki Ankara’daki siyasi iradenin kararı ile oraya gelmiştir. Halkımıza söz veriyoruz; önümüzdeki ilk seçimde o kayyımları Ankara’ya teker teker göndereceğiz hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

“Şırnak’tan Edirne’ye bir demokrasi ittifakını gerçekleştirmenin zamanı gelmiştir”

Bir mücadele ortaklığından, demokrasi ittifakından bahsediyoruz. Yaşanan bütün acılar, engellemeler karşısında Türkiye halklarının bir mücadele ortaklığında ve demokrasi ittifakında buluşmasının zamanı artık gelmiş ve geçiyor. Bir mücadele ortaklığına ama aynı zamanda bir demokrasi ittifakına Türkiye’deki muhalif güçler ve ötekileştirilenler, yok sayılanlar açısından büyük bir ihtiyaç vardır. Demokrasi ittifakını Şırnak’tan Edirne’ye kadar gerçekleştirmenin ve büyütmenin zamanı gelmiştir.

Hepimiz bunun için mücadele etmeli ve Türkiye’nin dört bir yanına yaymak için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Bizim temel amacımız barış içinde onurlu ve eşit bir geleceği hakim kılmaktır bu ülkeye. Güçlü demokrasi ile buluşturulan bir cumhuriyeti ülkeye armağan etmektir. Demokratik bir düzeni kurmak ve uygulamak bizlerin temel amacıdır. Herkesin eşit haklara sahip olduğu yeni bir anayasanın yazımı da elzemdir. Dili, kimliği ve inancı inkar edilen tüm halkların haklarının güvence altına alındığı bir anayasayı mutlaka hayata geçirmenin zamanı gelmiştir. Halkın çoğulculuğunu esas alan yeni bir anayasayı HDP olarak hayata geçirmek için çalışacağız.

Sadece Kürt sorununda değil bu ülkeyi yönetenler ekonomide de büyük bir darbe gerçekleştirdiler. Esnafın, işçinin, emekçinin, üreticinin perişan halde olduğunu görüyoruz. Bunu yapanların bu ülkeyi yönetenler olduğunu hepimiz biliyoruz. Onlar sadece ve sadece kendi kasalarını doldurmakla uğraştılar. Halkın açlığı, yoksulluğu ve sefaletiyle ilgilenen bir iktidar yok. Onlara iyi bir ders vermenin zamanı gelmiştir. İktidara ders vereceğimiz zaman, seçim süreci ve sandıklardır. İlk seçimlerde halkımız, bütün bu haksızlık ve hukuksuzlukların hesabını soracaktır.

“HDP’siz bir siyaset hayali kuranlar kendisine siyaset çöplüğünde yer ayırsın”

Şimdi yeni bir seçim yasa tasarısı getirdiler Genel Kurul’a. Bu seçim yasasıyla yine hilelerin, aldatmacaların yaşanacağı bir seçimi önümüzü getirmeye hazırlanıyorlar. Barajı yüzde 7’ye indirmeyi planlayan yasa tasarını Genel Kurul’a getirecekler. Yüzde 10’luk seçim barajı Kürtler için getirilmişti; Kürt halkı ve demokrasi güçleri Meclis’e girmesin diye getirilmişti. HDP Meclis’e girmesin diye yüzde 10’luk seçim barajını getirmişlerdi. Şimdi gördüler ki halkımız barajları yıka yıka seçimlere giriyor, Meclis’e giriyor.

İşte bu % 7 seçim barajını da küçük ortakları için getirdiler. Ama o küçük ortak yüzde 7 seçim barajını da aşamayacak durumdadır. Biz barajları aşa aşa gelen bir partiyiz. Şuna inanın; barışın önündeki barajları da aşacağız, sizlere söz veriyoruz. Demokrasinin ve adaletin önündeki barajları da yıkacağımızın sözlerini sizlere bir kez daha veriyoruz. Onlar HDP’siz bir siyaset, parlamento, Türkiye hayali kurmaya devam etsinler. Bu hesabı yapanlara “Kendinize siyaset çöplüğünde şimdiden yer ayırın, çünkü gideceğiniz yer siyaset çöplüğüdür. Bundan hiç şüpheniz olmasın!” diyoruz.

“Yüksekdağ ve Demirtaş ile buluşacağımız günler yakın”

O çöplüğe sadece iktidarı değil irademizi gasp eden kayyımları da atacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı, Gültan Kışanak’ı, Aysel Tuğluk’u, İdris Baluken’i, Sebahat Tuncel’i, Ayla Akat Ata’yı ve diğer arkadaşlarımızı 5 yıldır cezaevinde tutan zihniyeti de o çöplüğe atacağız. 5 yıldır haksız hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde kalan bütün siyasetçilerimizin, yoldaşlarımızın özgürlüğüne de hep birlikte katkı sunmak için mücadelemizi büyüteceğiz, ittifakımızı güçlendireceğiz; Kürt halkının birlikteliğini, Türkiye halklarının ortak mücadelesini büyüteceğiz.

Bu mücadele ile birlikte cezaevindeki arkadaşlarımızın tahliye olmasını hep birlikte sağlayacağız. Tam 5 yıldır bu arkadaşlarımız haksız bir şekilde cezaevinde, bunu bütün dünya biliyor. AİHM’in bu yönde karar vermesine rağmen Ankara’daki AKP-MHP iktidarı bunu kabul etmeyen bir anlayışla arkadaşlarımızın çıkmasına engel oluyor. Biz Botan’dan, Şırnak’tan söz veriyoruz: Her bir arkadaşımızın tahliyesinin gerçekleşmesi için bu mücadeleyi büyüteceğiz. Sizlere söz veriyoruz. Sizlerin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve Aysel Tuğluk ile buluşacağı günler yakındır.

Şırnak 4. Olağan Kongresinin Türkiye’nin demokrasi ve barışına, Kürt halkının birlik ve beraberliğine, Türkiye halklarının ortak mücadelesine vesile olmasını yürekten temenni ediyorum. İki yıllık süreç içinde emek veren bütün yönetici arkadaşlarıma ve il eşbaşkanlarıma teşekkür ediyorum. Bugün yeni seçilecek yeni yönetime de bu uzun ve zorlu yolda ve mücadelede başarılar diliyorum.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir