Erdoğan’ın ABD Ziyareti: Biden İle Yine Görüşemedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretini değerlendiren Prof. Dr. İlhan Uzgel, “Erdoğan için en büyük beklenti Biden ile görüşmek, fotoğraf vererek dünya lideri görüntüsü vermek. Hatta bunun için gittiğini söyleyebiliriz. İki eli kanda olsa da her yıl eylül ayında gidiyor ve konuşma yapıyor” dedi ve ekledi:

“Medyası tarafından ‘ayar veren lider’ görüntüsü çiziliyor. Sanki bunu dünyada bir tek Erdoğan yapabiliyormuş gibi hava yaratıyorlar. Birkaç liderle konuşuyor, sanki herkes onun ayağına geliyormuş gibi etkisi yaratıyorlar. Ancak Erdoğan yine Biden ile görüşme beklentisini karşılayamadı.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Temmuz’da Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu için gittiği ABD’den döndü. Büyük bir heyetle New York’a çıkartma yapan Erdoğan ülkeye yatırım çağrısı yapıp para arayışına girerken Elon Musk’tan İsrail Başbakanı Netanyahu’ya kadar birçok çok kişiyle görüştü. Ancak ABD Başkanı Joe Biden ve Batılı liderle beklenen görüşmeleri gerçekleştiremedi.

Prof. Dr. İlhan Uzgel, Erdoğan’ın ABD ziyaretini BirGün TV’ye değerlendirdi. Uzgel, şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan için en büyük beklenti Biden ile görüşmek, fotoğraf vererek dünya lideri görüntüsü vermek. Hatta bunun için gittiğini söyleyebiliriz. İki eli kanda olsa da her yıl eylül ayında gidiyor ve konuşma yapıyor. Medyası tarafından ‘ayar veren lider’ görüntüsü çiziliyor. Sanki bunu dünyada bir tek Erdoğan yapabiliyormuş gibi hava yaratıyorlar. Birkaç liderle konuşuyor, sanki herkes onun ayağına geliyormuş gibi etkisi yaratıyorlar. Ancak Erdoğan yine Biden ile görüşme beklentisini karşılayamadı.”

Sermaye arayışı

Erdoğan’ın diğer beklentisi ise Amerikan hâkim sınıflarına yeni bir mesaj vererek güven tazelemekti. Özellikle bunu sermaye girişinin olmamasından yapmak istiyordu. Çünkü Türkiye’de yabancı sermaye kalmadı. Bunu geri kazanmak istiyor. Körfez’i gözüne kestirdi. Ancak beklediği kadar ne Körfez’den ne de Batıdan sermaye girişi olmadı. Mehmet Şimşek bir Körfez’de bir New York’ta finans kuruluşları ile görüşüyor.

Elon Musk ile görüştü, burada fabrika kurması için ama bu düşük ihtimal. Hiç olmazsa borsa ya da şirket alsınlar ve dolar girsin istiyorlar. Türk-Amerikan İş Adamları Derneği aracılığıyla iş adamlarıyla görüştü. Batı çevrelerine ve Amerikan çevrelerine güven verebilmek için, Yahudi lobileri ile de görüşme sağlandı. Erdoğan’ın sıkıştıkça böyle bir esneme payı vardır. Seçmeni de bunu umursamıyor. Haber dahi yapmıyorlar.

Erdoğan tekrar Batı ile ilişkilerine yoluna koymaya çalışıyor. Kabinedeki değişiklikler de bunu gösteriyor; Süleyman Soylu’nun tasfiyesi, Şimşek’in maliyenin başına getirilmesi, Gaye Özkan’ın Merkez Bankasının başına getirilmesi, İbrahim Kalın’ın MİT Müsteşarı yapılması Batı’ya açılmanın kurumsal parçalarıydı. İsrail ile ilişkileri Netenyahu ile kurdular. Kısmen başarılı oldular. Biden yönetimi seçimlere karışmadı. Bu da Erdoğan’ı rahatlattı.

Erdoğan büyük olasılıkla seçimlerden önce birçok güç merkezinden kendisini desteklemesini istedi ve kendilerinin lehlerine politikalar izleyeceğinin sözünü verdi. Hepsine verilen sözün tutulması mümkün değil. O yüzden, birçok odak Erdoğan’a tavır aldı.

Siyasetin kuralıdır, zayıfladıkça zayıflarsınız; AB Parlamentosu, çok sert bir rapor yayınladı, Biden deyim yerindeyse Erdoğan’a yüz vermiyor, Körfez günlük deyimle fırça çekiyor, beklediği para gelmiyor, Putin ile görüştü ancak görüşme çok iyi geçmedi. Erdoğan Batıdan itildikçe, zayıflıyor. Kırılgan ve biraz dışlanmış bir Erdoğan yönetimi herkesin daha çok işine geliyor.

Avrupa Birliği’nden kopamaz

Erdoğan herhangi bir güç merkezine rest çekecek güçte ve pozisyonda değil. AB’ye karşı elindeki en güçlü araç sığınmacılar. Ancak Yunanistan da Erdoğan’ın bunu bir koz olarak kullanmasından rahatsız olduğu için duvar çekmeye başladı.

Başta sığınmacıları burada tuttuğu ve AB’yi bu karın ağrısından kurtardığı için yine de Erdoğan iktidarda olmasından memnunlar. Erdoğan bu konuda çok tutarsız, ama tutarsızlık onun siyasetinin özü zaten. Türkiye AB’den kopamaz. Türkiye’deki yatırımların en büyüğü Avrupa’dan. Türkiye ihracatının çok önemli kısmı Avrupa’ya gidiyor. Çok istikrarlı bir pazar. Ortadoğu da hep böyle değil. Avrupa’dan kopmasına imkân yok.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir