Dikkat Çeken İddia: Nebati’ye “Sen Biraz Her Şeyden Uzak Dur” Denildi

Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt, “AKP’yi niye konuşmuyoruz?” başlıklı yazısında, “Mevlüt Çavuşoğlu ile Nurettin Nebati komisyonlarda görev almadılar. Nebati’nin nedeni bilinmiyor ama ‘sen biraz her şeyden uzak dur'” denildiğini ifade etti.

Seçimler sonrası sık sık yapılan “Yeni Anayasa” açıklamalarına da değinen Bozkurt, “Yeni anayasa için Erdoğan yeni bir algoritma kuruyor. Niyeti cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli olan yüzde 50 artı bir oy oranını yüzde 40’a hatta 35’e indirmek. Bu sır değil. Mahcup bir biçimde AKP’liler bunu birkaç kez dile getirdiler. Dile getirenlerden birisi de bizzat Erdoğan’dı.” ifadelerini kullandı.

Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt, bugünkü yazısında gündemin öne çıkan başlıklarına değindi:

Anayasa meselesi

Ekonomide ve dış politikadaki keskin manevraların -daha doğrusu savrulmaların- etkisini azaltmak ve tartışılmasını önlemek için iktidar bloğu tekrar “yeni anayasa” söylemine sarıldı. Uzun bir süre cumhurbaşkanlığı sisteminin “muazzam” işlediğini anlatan MHP lideri Devlet Bahçeli, iddiasız ve soyut bir biçimde “varsa sistemde aksayan yanlar ele alınabilir” gibi yumuşak bir geçiş yaparak sistemde değişikliğin önünü açtı. AKP cephesinden de sürekli yeni anayasa açıklamaları geliyor.

Daha önce yapılan anayasa değişikliği pratiklerinden biliyoruz ki buradaki niyet yine partisel ve kişisel fayda. Bugün Erdoğan’ın yapmak istediklerinin önünde engel olabilecek bir anayasa hükmü, hatta aslında bir anayasa bile yok. Kaldı ki bunu yani anayasaya uyulup uyulmadığını denetleyecek bir sistem de kurum da mevcut değil. Şahane bir ortam yani herhangi bir iktidar için.

Yeni anayasa için Erdoğan yeni bir algoritma kuruyor. Niyeti cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli olan yüzde 50 artı bir oy oranını yüzde 40’a hatta 35’e indirmek. Bu sır değil. Mahcup bir biçimde AKP’liler bunu birkaç kez dile getirdiler. Dile getirenlerden birisi de bizzat Erdoğan’dı. Ama bunu “biz artık yüzde 50 artı bir oyu alamıyoruz o nedenle anayasayı değiştireceğiz” şeklinde dile getirmeyecekler doğal olarak.

Her anayasa değişikliğindeki gibi bu niyet gizlenecek, kasanın üzerine sağlam domatesler, seçmeni ikna edecek başka gerekçeler konulacak. Yeni anayasa iyi bir ambalaj ama yeterli değil. Referanduma gidilecek sayı bulunabilirse bunun müşterisi çok olmaz. Bu seçim sürecinde kullanılarak ciddi bir alt yapısı oluşturulan LGBTİ+ karşıtlığı ve daha önceden hazırlanan ailenin korunması ve türban değişiklikleri güzel malzeme.

Erdoğan bunun işaretini de net bir biçimde verdi:

“Önümüzde günlerde Meclisimizin takdirine sunacağımız anayasa değişikliği teklifini bu yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyorum. Bu değişiklik önerisiyle bir yandan başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken, diğer taraftan da sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesesini korumayı hedefliyoruz”

Şimdi kafanıza takılan soruya yanıt verelim, “Bunun için anayasa değişikliğine hem de sayısal çoğunluk yokken niye gidilmek istensin?” İşte Erdoğan siyaseti tam da budur.

Eski bakanlar

“Erdoğan yine ilginç bir iş yaptı ve eski bakanlara TBMM’de birer makam tahsis etti. Hiçbiri açıkta kalmadı. Bunu daha önce plan olarak ben de yazmıştım. Eski bakanların komisyonları netleşince çok daha ilginç bir durum ortaya çıktı. İlk kez bir iktidar partisi içinde gölge kabine olarak adlandırılacak kurul oluştu.

Hem de halef-selefler arasında sıkıntılar bulunan bir tablo bu. İçişleri Komisyonu Başkanı olan eski bakan Soylu ile yeni bakan Ali Yerlikaya ve Milli eğitim Komisyonu Başkanı eski bakan Mahmut Özer ile yeni bakan Yusuf Tekin ile uzun yıllar içinde yer aldıkları askeri nizamda önemli olan alt üst ilişkisi değişen Yaşar Güler ile Akar bunların en somut örnekleri. Halen Güler ile Akar’ın devir teslim törenindeki gergin görüntüler konuşuluyor.

Mevlüt Çavuşoğlu ile Nurettin Nebati komisyonlarda görev almadılar. Nebati’nin nedeni bilinmiyor ama “sen biraz her şeyden uzak dur” dendiği konuşuluyor. Çavuşoğlu affını istemiş, Dışişleri Komisyonu toplantılarının gergin geçme ihtimaline karşı. O da bakanlık beklentisi olanlardandı.

Aslında komisyon toplantılarının gergin geçme ihtimali Akar ile Soylu’nun da kâbusu. TBMM Genel Kurul salonunda bütçe görüşmelerinde yaşananlara fragman dersek -özellikle Milli Savunma ve içişleri Komisyonlarında- komisyon toplantılarındaki görüşmelerin bitme ihtimali olup olmayacağını bile tartışmaya başlarız. Sadece komisyon toplantılarına bakınca bile bu dönemin çok ilginç olacağını söyleyebiliriz.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir