Devletin Parası Faize Akıyor!

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 2025’in ilk üç ayında iç borç ödemeleri içinde faiz kaleminin oranı yüzde 74,7’ye ulaştı. Aynı dönemde 117 milyar lira ana para ödemesi yapılırken, 346,4 milyar lira faiz ödendi.

Türkiye’nin iç borç yapısında dengeler hızla bozuluyor. 2024 sonunda faiz ödemeleri, iç borç servisinin yüzde 57,3’üne ulaşarak ilk kez ana para ödemelerini geride bırakmıştı. Ancak 2025’in ilk çeyrek verileri, tabloyu daha da çarpıcı hale getiriyor. 10 Haber’de yer alan habere göre, iç borç ödemelerinde her dört liranın üçü artık faiz için harcanıyor. Faiz yükü, ana para ödemesinin neredeyse üç katına çıkmış durumda.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018’de başkanlık sistemine geçişle birlikte ekonomi politikalarında benimsediği düşük faiz hedefi, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını tartışmalı hale getirmişti. Erdoğan, “Enflasyonun sebebi faizdir” şeklindeki görüşüne dayandırarak savundu. Bu yaklaşım çerçevesinde Merkez Bankası başkanları sık sık değiştirildi. Sonunda Şahap Kavcıoğlu döneminde faizler hızla düşürülmeye başlandı; bunun sonucu olarak ise önce döviz kurları, ardından da enflasyon fırladı.

2023 sonrasında ise rota değişti. Ekonominin dümenine Mehmet Şimşek getirildi. “Rasyonelleşme” vurgusu yapılan yeni politikalar çerçevesinde Merkez Bankası politika faizini yüzde 46’ya kadar çıkardı. Bu süreçte TL’nin maliyeti artırılarak enflasyonla mücadele amaçlandı. Ancak bu sıkı para politikasının Hazine üzerindeki yükü de ağır oldu: Devletin borçlanma maliyetleri hızla yükseldi.

İç borçta faiz yükü rekor kırıyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 2025’in ilk üç ayında iç borç ödemeleri içinde faiz kaleminin oranı yüzde 74,7’ye ulaştı. Aynı dönemde 117 milyar TL ana para ödemesi yapılırken, 346,4 milyar TL faiz ödendi. Bu, faizin ana paraya oranla neredeyse üç katı olduğu anlamına geliyor.

Dış borçta ise tablo biraz daha sakin görünse de riskler sürüyor. 2023’te dış borç faiz ödemeleri toplam dış borç servisinin yüzde 46,5’ine ulaşmıştı. Bu, 2013’teki yüzde 46’lık seviyeye oldukça yakın. Ancak 2020’den sonra dış borçlanmadaki yavaşlama ve sınırlı borçlanma imkânları nedeniyle dış borç yükü göreli olarak azaldı.

2024 yılında dış borç servisinde faiz oranı yüzde 39,8 iken, 2025’in ilk çeyreğinde bu oran yüzde 26,9’a geriledi. Yıl sonu itibarıyla dış borç faiz ödemelerinin toplam servisin yüzde 35,7’sine ulaşması bekleniyor. Dış borçta ana para ödemeleri karşısında faiz oranı yüzde 55,6 olarak tahmin ediliyor.

Bugün Türkiye, 2018 sonrası izlenen heterodoks para politikalarının maliyetini fazlasıyla ödüyor. Erdoğan’ın “Faiz sebep enflasyon sonuçtur” ifadesiyle şekillenen düşük faiz politikası, iç borçta tarihi bir faiz yükünü beraberinde getirdi. Yeni dönemde atılan rasyonelleşme adımları ise faizleri düşürmek bir yana, daha da artırarak borç servisinin büyük bölümünü faize ayırmak zorunda bırakıyor.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir