Depremlerle İlgili Kafa Karıştıran Veya Az Bilinen Gerçekler

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. AFAD, daha sonra depremin büyüklüğünü 7,7 olarak güncelledi.

AFAD, saatler sonra Kahramanmaraş Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha olduğunu bildirdi. Ardından saat 13.32’de Kahramanmaraş Ekinözü’nde 5,5 büyüklüğünde ve saat 13.35’te Malatya Doğanşehir’de 5,6 büyüklüğünde depremler meydana geldi.

Binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremlerle ilgili internet üzerinden birçok yanlış bilgi yayılırken, bu yıkıcı sarsıntılara dair az bilinen gerçekler de gündeme geldi.

İşte depremle ilgili kafa karıştıran veya az bilinen gerçekler…

7.4 mü, 7.7 mi: Bir depremin kaç büyüklüğü olur?

Bu sabah Kandilli Rasathanesi’nin Maraş’taki depremin büyüklüğünü 7.4; ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu USGS’ninse 7.8 olarak açıklaması en çok kafa karıştıran durumlardandı.

Aslında bir depremin, sismograf ölçümleriyle belirlenen tek bir büyüklüğü var. Ancak bunlar farklı cinslerden ifade edilebilir.

Kandilli Rasathanesi, depremin şiddetini ilk başta Richter Ölçeği’ne göre açıklamıştı. ABD ise moment magnitüd (Mw) ölçeğini kullanmıştı.

1979’da Thomas C. Hanks ve Hiroo Kanamori tarafından icat edilen Mw ölçeğinin daha kesin olduğu düşünülüyor. Bu yüzden Mw, zamanla Richter Ölçeği’nin yerini aldı.

Ortaya çıkan karışıklığın düzeltilmesi için depremin cinsini Mw cinsinden de açıklama kararı alan Kandilli Rahatsanesi de depremin şiddetini 7.7 Mw diye güncelledi.

Kayda geçen şiddetli deprem 9.5

ABD Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne göre şimdiye dek kayıtlara geçen en şiddetli deprem Richter Ölçeği’nde 9.5 büyüklüğündeydi.

22 Mayıs 1960’ta Şili’nin güney kıyılarında meydana gelen deprem, hemen ardından büyük bir tsunami de yaratmıştı. Tsunami Hawaii, Japonya ve Filipinler’i de vurmuştu.

Kayda geçmiş en şiddetli depremler şu şekilde:

Şili/1960: 9.5
Alaska/1964: 9.2
Endonezya/2004: 9.1
Japonya/2011: 9.0
Rusya/1952: 9.0

Depremlerin büyük kısmı “Ateş Çemberi’nde” oluyor

Pasifik Okyanusu’nu çevreleyen deprem bölgesine “Ateş Çemberi” adı veriliyor. Depremlerin çok büyük kısmı Çevre-Pasifik kuşağı da denen bu bölgede meydana geliyor.

Ateş Çemberi, Dünya’nın jeolojik açıdan en aktif bölgesi. Gezegendeki tüm depremlerin yaklaşık yüzde 90’ı burada meydana geliyor.

Bir sonraki “en sismik bölge” ise depremlerin yüzde 5 ila6’sının görüldüğü Alp Kuşağı.

Bu kuşak, Akdeniz bölgesinden doğuya doğru Türkiye, İran ve Hindistan’a uzanıyor.

Bilinen en ölümcül deprem: 830 bin kişi hayatını kaybetti

Kaydedilen en ölümcül deprem ise 1556’da Çin’de meydana geldi.

Çoğu kişinin yumuşak kayadan oyulmuş mağara benzeri barınaklarda yaşadığı, ülkenin merkezindeki Shaanşi bölgesini etkileyen bu depremde 830 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

1976’da Çin’in Tangshan kentinde 250 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği bir başka ölümcül deprem de en şiddetli örnekler arasında.

Depremlerin ve deprem biliminin tarihi: En eskisi de Çin’de

Bilim insanlarının kayıtını bulduğu en eski deprem, MÖ 1831’e kadar uzanıyor. Bu deprem Çin’in Shandong eyaletinde meydana geldi. O dönemde bölgede Zhou Hanedanlığı hüküm sürüyordu.

Depremlerin yumuşak zemini sert kayadan daha fazla salladığı bilgisi ise MÖ 350’de Yunan filozof Aristoteles tarafından dile getirildi.

Sarsıntıların nedeni de 1760’ta sismolojinin ilk uzmanlarından biri olan İngiliz mühendis John Michell tarafından ortaya kondu.

Michell, depremlerin ve meydana getirdikleri enerji dalgalarının “kaya kütlelerinin yerin kilometrelerce altında yer değiştirmesinden” kaynaklandığını hatıratında yazmıştı.

Sarsıntıların derinliği

Çoğu deprem, Dünya yüzeyinin 80 kilometreden az bir derinlikte meydana geliyor.

Ancak bu derinlikten çok daha aşağıda da depremlere rastlanabilir. Zira en derin depremler, yüzey kabuğunun manto tabakasına daldığı sınırda ortaya çıkıyor. Bu sınır yüzeyin 750 kilometre altında.

Kahramanmaraş’ta bu sabah meydana gelen depremin derinliği ise sadede 7 kilometre olarak belirlendi.

Depremin gürültüsü: Hayvanların önceden duyduğu doğru mu?

İnsan, 20 ila 20 bin Hertz aralığındaki sesleri algılayabiliyor. Çoğu deprem dalgasının frekansı 20 Hz’den az. Bu nedenle dalgaların kendisi genellikle duyulmuyor. Bu tür depremlerde insanların duyduğu gürültü çoğu zaman binalardaki kırılmalardan kaynaklanıyor.

Öte yandan işitilebilir aralıkta depremler de mümkün. Bunlar bir gümbürtü olarak duyulabilir.

Bazı kişiler köpek veya kedilerin, insanların duyamadığı deprem seslerini veya titreşimlerini hissettiğine inanıyor. Ancak uzmanlara göre bu, doğrulanabilmiş bir bilgi değil.

Bazı hayvanların davranışlarında depremlerden önce değişiklikler gözlemlenmiş olabilir. Fakat bilim insanlarına göre bu davranışlar tutarlı değil ve çoğu zaman depremden önce algılanabilir bir davranış değişikliği olmuyor.

Depremin havası ve saati olur mu?

Antik Yunanlar depremlerin özellikle sıcak ve kuru havalarda meydana geldiğine inanıyordu.

17 Ağustos 1999 depreminin etkisinde kalarak bu inanışı halen taşıyan kişiler var. Ancak uzmanlar kesin bir dille reddediyor.

Benzer şekilde şiddetli sarsıntıların daima sabaha karşı olduğunu düşünenler de mevcut. Öte yandan tarihte akşam saatlerinde gerçekleşmiş birçok deprem var.

Sığınılacak en güvenli yer kapı eşiği mi?

Bilim insanları kapı eşiklerinin sadece kerpiç evlerde koruma sağlayabileceğini söylüyor. Zira modern yapılarda kapılar, binanın geri kalanından daha sağlam değil.

Aksine kamu binalarında, aceleyle dışarı çıkmaya çalışan insanlar, kapı eşiğine sığınanları ezebilir. AKUT’un önerisine göre deprem esnasında içeride olanların çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi bir beyaz eşyanın yanına büzülerek yatması daha mantıklı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir