Dervişoğlu’ndan “Silah Bırakma” Tepkisi: Tiyatro

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin istihbaratı, askeri, polisi; terörle mücadele eden kurumlardır. Bu hain terör örgütünün varlığını ve işlediği suçları cezalandıran ise Türk yargısıdır” dedi ve ekledi:

“Bu silahlar, Türk milletine ve devletine karşı kuşanılmış ve kullanılmıştır. Peki, bu silahların bırakılacağı yer neresidir? Türkiye, kendisine karşı 40 yıl boyunca bölücü terör yürütmüş bu örgütün silahlarını neden başka bir ülkenin toprağında teslim almaktadır? Herhangi bir etkin pişmanlıkta bulunmaları da, yargılanmaları da söz konusu olmayacakmış. Geldikleri gibi gideceklermiş. Bu nasıl bir tiyatrodur Allah aşkına!”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde hayatını kaybeden 12 asker için başsağlığı dileğinde bulunan Dervişoğlu, yaşanan olayın sorumlularının hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

Dervişoğlu, “Pençe-Kilit Harekât bölgesinde şehit düşen 12 askerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Bu elim olayın sorumlusu, hırdavatçıda 500 liraya satılan bir alet olamaz. Böyle bir sorumsuzluk, böyle bir duyarsızlık, böyle bir iş bilmezlik kabul edilemez. Türkiye, 12 evladını bu şekilde yitirmiş olamaz. Sorumlular kim olursa olsun; başta Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere, tüm etkili ve yetkili kişi ve kurumlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türk milletine hesap vermelidir. Bu hesap acilen, behemahal verilmelidir. Eğer verilmezse, bu salon, bu parti ve bu millet o hesabı mutlaka soracaktır” dedi.

Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “12 şehidimizin acısı yüreğimizi dağlarken, Sayın Erdoğan’ın İmralı’daki terörist başının temsilcileriyle görüşmesinde hiçbir sakınca görmemesi, milletin vicdanını derinden yaralamıştır. Aynı gün Adalet Bakanı, şehit cenazeleri nedeniyle planladığı görüşmesini erteleyebiliyorsa, Cumhurbaşkanı’nın da aynı hassasiyeti göstermesi gerekirdi. Milletin gözyaşı döktüğü bir günde, o katilin temsilcileriyle görüşmenin izahı yoktur. Programlar ülkenin dört bir yanında iptal edilirken, bu görüşmeyi ertelemek neden aklınıza gelmedi? Vicdandan ve milletten bu kadar mı koptunuz?”

Dervişoğlu, hükümetin özgür basına yönelik sansür politikalarını da eleştirdi: “Dahası, özgür basına yönelik sansür uygulayan iktidar, aynı gece İmralı’daki teröriste video mesaj çektirip dünyaya servis ettirebiliyor. Özgür medyaya yasak olan yayın, teröriste serbest bırakılıyor. Üstelik bu mesajda hâlâ ‘ulusal kurtuluş mücadelesi’ ifadeleri kullanılıyor, zafer ilan ediliyor. Bu tablo, kimin kazandığını açıkça gösteriyor. Böyle bir aymazlığı tarif edecek kelime bulamıyorum. Yazıklar olsun!”

AKP’li Ahmet Hamdi Çamlı’nın Cumhuriyet’e yönelik sert sözlerini de eleştiren Dervişoğlu, Erdoğan’a seslendi: “Cumhuriyet’e ‘1923 kanlı darbe’ benzetmesi yapan, ‘Yeliz’ lakabıyla tanınan AKP’li Ahmet Hamdi Çamlı hakkında Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Bu kendini bilmezin ‘kanlı darbe’ diye tanımlamaktan utanmadığı Cumhuriyet devletini bugün temsil eden sensin. Bu haddini bilmeze hepimizden önce senin müdahale etmen, senin cevap vermen yakışır. Sükût ikrardan gelir, bu konuda susamazsın! Bundan sonrası, 5064 savcıdan birinin çıkıp ‘Ben Cumhuriyet’in savcısıyım’ diyerek gereğini yapmasıdır. Emin olun, binlerce kahraman Türk polisi, bu kendini bilmezin başını öne eğip ters kelepçe takmak için hazır ve nazırdır. Buradan açıkça suç duyurusunda bulunuyorum!”

Yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına da sert tepki gösteren Dervişoğlu, İYİ Parti olarak yolsuzlukla mücadelede kararlı olduklarını belirtti: “Altın kaçakçılığı yapıyorlar, sonra da ‘bizim yolsuzumuz’ deyip üstünü örtüyorlar. İnsan kaçakçılığı yapıyorlar, ‘bizimkiler’ deyip aklıyorlar. Hazine malını kaçırıyorlar, ‘bize helal’ diyerek meşrulaştırıyorlar. Türk milletinin hayatı, ayakkabı kutularıyla, baklava kutuları arasında heba oluyor. Ama biz İyi Parti olarak bu düzeni değiştirmeye geliyoruz! Bizim bu konuda tek bir hedefimiz var: Yolsuzlukla sistematik mücadele! Kim yaparsa yapsın, kimden gelirse gelsin; milletin malına, hakkına, rızkına uzanan eli kıracak bir sistemi bu memlekete getireceğiz!”

“Bu nasıl bir tiyatrodur Allah aşkına!”

Dervişoğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “İhanet mafyasının bir ayağı silah bırakma gösterisidir. PKK, iyi niyet gösterisi olarak 20-30 kişilik bir silah bırakma gösterisi düzenleyecekmiş. İletişim Başkanlığı da artık İmralı ve Kandil’in de iletişiminden sorumlu olmuştur. Artık o gösteriyi onlar yayınlar. Bu silahlar, onu kimin ne için kullandığına bakılmadan imha mı edilecektir? Yoksa olması gerektiği gibi adli emanete mi alınacaktır? Görelim bakalım hangisi olacaktır!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin istihbaratı, askeri, polisi; terörle mücadele eden kurumlardır. Bu hain terör örgütünün varlığını ve işlediği suçları cezalandıran ise Türk yargısıdır. Bu silahlar, Türk milletine ve devletine karşı kuşanılmış ve kullanılmıştır. Peki, bu silahların bırakılacağı yer neresidir? Türkiye, kendisine karşı 40 yıl boyunca bölücü terör yürütmüş bu örgütün silahlarını neden başka bir ülkenin toprağında teslim almaktadır? Herhangi bir etkin pişmanlıkta bulunmaları da, yargılanmaları da söz konusu olmayacakmış. Geldikleri gibi gideceklermiş. Bu nasıl bir tiyatrodur Allah aşkına!”

Son olarak Dervişoğlu, hükümet kadrosunu sert sözlerle eleştirip şu ifadeleri kullandı: “Biz ne yapıyoruz? diye soran bir Allah’ın kulu kalmadı mı? Devletin önemli kurumlarında bir tane Türk yönetici kalmadı mı? Hepiniz mi mankurtlaştınız! Adı ‘çözüm’, özü ise ‘İhanet Süreci’nin ikinci versiyonu olan bu dönemde, iktidar kadrosu öyle alengirli işler çevirmeye başlamıştır ki; milletinden aldığı yetkiyle yine milletini aldatan bu kadrolar, tarihe kara bir leke olarak geçeceklerdir.

Cumhurbaşkanlığı makamında oturan AK Parti Genel Başkanı, artık bir unvanın daha var: Sen artık Cumhurbaşkanlığı yetkisini kullanarak ‘terör örgütü üyelerini’ affeden birisin. Sen, vatandaşlarımızı şehit eden hainleri imzanla affeden bir Cumhurbaşkanısın.Sen, seni her eleştireni hapse attırmaktan çekinmeyen, milletine silah sıkanları ise affetmeyi tercih edensin. Cezaevlerini belediye başkanlarıyla, gazetecilerle, öğrencilerle, siyasetçilerle, akademisyenlerle…

Kısacası kendilerine biat etmeyen, aykırı ses çıkaran kim varsa onlarla dolduruyorlar. Milletimiz artık ne verdiğiniz kararları, ne yaptığınız işleri ne de girdiğiniz yolu destekliyor. Eğer tersini düşünüyorsanız, buyurun sandığı getirin! Teröristleri hükümet ortağı yaptığınız bu hale milletimiz karar versin. Referandumla sorun: ‘Ben artık senin katillerini bile affediyorum. Vatan hainlerini Cumhur İttifakı’na aldım. Ne düşünüyorsun?’ diye bir sorun bakalım!”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir