DİSK, Taksim Cumhuriyet Anıtı’na Çelenk Bıraktı

İstanbul Valiliği bu yıl Taksim’de kutlamalara izin vermese de sendika temsilcilerinin anıta çelenk bırakmasına izin verdi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri de Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bıraktı.

DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, çelenk bıraktıktan sonra yaptığı açıklamada “Bugün işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü” dedi ve ekledi: “Biliyoruz ki bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacak.

Bu sisteme, bu düzene karşı itirazlarımızı, hedeflerimizi, gelecek dünya düşlerimizi ifade etmek için alanlarda, meydanlarda buluşuyoruz. Bugün buraya DİSK Yönetim Kurulu olarak geldik, çelengimizi bıraktık. 2 gün önce de anmalarımızı da gerçekleştirdik. Şimdi buradan Maltepe Meydanı’na geçeceğiz.”

Taksim’de 1977’de 37 kişinin hayatını kaybettiği Kanlı 1 Mayıs’ın ardından 1978’de daha kalabalık bir 1 Mayıs kutlaması yapılmıştı. Ancak ardından sıkıyönetim koşulları geldi. 12 Eylül darbesiyle birlikte Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs etkinlikleri yasaklandı. 2007 yılında gözaltılara rağmen Taksim’e çıkıldı.

AK Parti hükümeti, 2010’da Taksim’i yeniden 1 Mayıs kutlamasına açtı. 1 Mayıs burada üç yıl üst üste coşkuyla ve hiçbir sorun yaşanmadan kutlansa da bu uzun sürmedi. 2013’ten itibaren yasaklar yeniden devreye girdi.

AK Parti döneminin işçi hakları açısından en önemli özelliklerinden biri anti-sendikal politikalar oldu. Resmi verilere göre 2003’te yüzde 58 olan sendikalaşma oranı geçen yıl yüzde 14 seviyelerine geriledi.

Yaklaşık 2,3 milyon işçi kâğıt üzerinde sendikalı görünse de bu işçilerin sadece 1,5 milyonu Toplu İş Sözleşmesi (TİS) yapabiliyor. Özel sektör işçilerinde ise sendikaya üye olup TİS’ten yararlananların oranı yüzde 6’larda kalıyor.

Bu dönemde milli güvenlik, genel sağlık gibi gerekçelerle toplamda 20 grev ise ertelendi.

Taksim’de 1 Mayıs eylemleri ve gözaltılar

Öte yandan yasak kararını tanımayan çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika, gençlik örgütü yoğun polis ablukasına rağmen dört taraftan Taksim Meydanı’na ulaşmaya çalıştı.

“Yaşasın 1 Mayıs/ Bijî yek gulan” sloganlarıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen ESP, SGDF ve Birleşik İşçi Hareketi’nden dört kişi polis tarafından gözaltına alındı.

Devrimci Çözüm pankartı açan ve “Yaşasın 1 Mayıs/Bijî yek gulan” sloganlarıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen üç kişi polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

Şişli Ergenekon Caddesi’nden Taksim’e yürümek isteyen Devrimci Parti üyeleri polis tarafından ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Polis, görüntü almak isteyen basın mensuplarını da engellemeye çalıştı.

Şişli Cumhuriyet Caddesi’nde “Taksim kızıldır, kızıl kalacak”, “Bijî yek gulan” sloganları atan iki kişi ters kelepçe takılarak darp edildi. Söz konusu kişilerin sabah 07.30’da gözaltına alınan Mücadele Birliği okurları oldukları ve Osmanbey civarında gözaltı aracı içinde bekletildikleri öğrenildi.

Gençlik Komiteleri “Yaşarken 1 oydan, ölürken 1 sayıdan fazlasıyız!” pankartıyla Beşiktaş’tan Taksim’e yürümek istedi. Üniversitelilerin yanı sıra eylemi takip eden gazeteciler de polis saldırısına uğradı. Eylemciler ve gazeteci Zeynep Kuray gözaltına alındı.

Taksim’e yürümek isteyen Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri Beşiktaş Barbaros Bulvarı üzerinde gözaltına alındı.

“Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Taksim!” pankartıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen Toplumsal Özgürlük Partisi üyeleri gözaltına alındı.

“Tek adam rejimi mezara, halk iktidara” yazılı pankartla Taksim’e yürümek isteyen Halkevleri üyeleri gözaltına alındı.

“Zam, zulüm katliam düzeninin üstüne yürü” pankartıyla Beşiktaş’ta bir araya gelip Taksim’e yürümek isteyen Umut-Sen üyeleri polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

Devrimci Hareket ve Devrimci Gençlik Dernekleri “Eşitlik ve özgürlük için bu ablukayı dağıtacağız!” yazılı pankartla İmam Adnan Sokak’tan İstiklal Caddesi’ne çıkmak istedi. Polis tarafından etrafı çevrilen eylemciler gözaltına alındı.

Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif “Yiyenden, yıkandan, katledenden hesabı üniversiteliler soracak” pankartıyla Ergenekon Caddesi’nden Taksim’e yürümek istedi. Üniversiteliler polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

DİSK/Enerji-Sen ve İnşaat-İş Sendikası yönetici ve üyeleri “Direniş ve dayanışma yaşatır, yaşasın 1 Mayıs” pankartıyla Elmadağ yönünden Taksim’e yürümek istedi. DİSK/Enerji-Sen Genel Sekreteri Emin Atsız ile sendikanın Kurucu Genel Başkanı Kamil Kartal’ın da aralarında bulunduğu sendikacılar gözaltına alındı.

“Gitmedik buradayız, yaşasın 1 Mayıs” pankartıyla Elmadağ yönünden Taksim’e yürüyen Mücadele Birliği üyeleri polis tarafından gözaltına alındı.

Paylaşın

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: Taksim’in Yasaklı Olduğu Son 1 Mayıs

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu, herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Taksim Metrosu’nda 1 Mayıs afişlerinden oluşan serginin açılışına katıldı.

Burada bir konuşma yapan Çerkezoğlu “1 Mayıs, dayanışma günü olarak, yılın 364 günü çalışan işçilerin bir gün kendi talepleriyle düzene karşı olan itirazlarıyla nasıl bir ülkede ve dünyada yaşamak istediğimizi söylediğimiz ve umutlarımızı dünya işçi sınıfıyla birleştirdiğimiz gündür” diye konuştu.

Bu yıl 1 Mayıs’ın özel bir anda karşılandığını belirten Çerkezoğlu, “Bir taraftan deprem felaketinin yarattığı yıkım, diğer taraftan da Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birisinin arifesindeyiz” dedi ve sözlerine “Birçok siyasi parti, derneğin ve yurttaşların katılacağı büyük 1 Mayısları Türkiye’nin dört bir yanında kutlamak için hazırlıklarımız devam ediyor. İstanbul’da 1 Mayıs’ı yine yasakların gölgesinde karşılıyoruz” diye devam etti.

“Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır”

“1 Mayıs Meydanı, yani Taksim Meydanı yasaklanmış durumda. İktidar, tümüyle haksız, hukuksuz ve mahkeme kararlarını çiğneyerek Taksim yasağını sürdürüyor. Biz biliyoruz ki Taksim yasağı, bütün yasakların simgesidir” diyen Çerkezoğlu “Bu 1 Mayıs, Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu herkesin 1 Mayıs Ulusal Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak “Yarın Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yapacağımız 1 Mayıslarda bütün işçi arkadaşlarımızı buluşmaya çağırıyoruz” dedi.

1976 yılından bu yana 1 Mayıs mitinglerine davet amacıyla hazırlanan afişlerin yer aldığı serginin açılışına Çerkezoğlu’nun yanı sıra SOL Parti Parti Meclisi üyesi Alper Taş ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da katıldı.

Paylaşın

Açlık Sınırı 10 Bin 135, Yoksulluk Sınırı 33 Bin 15 Lira

4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, 10 bin 135 lira 50 kuruş oldu. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen yoksulluk sınırı ise 33 bin 14 lira 66 kuruş oldu.

Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” aylık 13 bin 167 lira olurken, Ankara’da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 5,67 artarken, son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 115,75 oldu.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın Nisan 2023 sonuçlarını açıkladı. Buna göre 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, 10 bin 135 lira 50 kuruş oldu. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen yoksulluk sınırı ise 33 bin 14 lira 66 kuruş olarak hesaplandı.

Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” aylık 13 bin 167 lira olarak belirlendi.

Ankara’da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 5,67 artarken, son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 115,75 oldu.

Et fiyatlarında artış 

Araştırmaya göre, nisanda süt ve yoğurt fiyatları geriledi. Bir ayda balık yüzde 9, kuzu yüzde 21, dana yüzde 25, tavuk yüzde 11, yumurta yüzde 3 zamlandı. İlk kez balık fiyatı 140 lirayı, dana eti 300 lirayı, kuzu eti ise 350 lirayı geçerken, yumurtanın tanesi 3,5 lira oldu.

Kuru baklagillerden kırmızı mercimeğin ortalama kilogram fiyatı yüzde 5 gerilerken, kuru fasulyenin fiyatı yüzde 3, yağlı tohumların fiyatı yüzde 8 oranında arttı. Bir ayda pirinç ve un fiyatlarında sınırlı düzeyde artış görüldü. Bulgur yüzde 4, makarna yüzde 5 zamlandı. İrmiğin fiyatı yüzde 4 düştü. Ramazan ayı sonrası Ankara’da ekmek fiyatı bu ay değişmedi.

Semt pazarlarında yeşil soğan, kıvırcık gibi salata yeşilliklerinin yüzde 20, pırasa, lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yüzde 15 arttı. Kuru soğanın yüzde 40’lık artışla kilogramı 30 liraya kadar çıktı. Sebzelerden patlıcan, kabak, domates ve salatalık fiyatları düşerken biber zamlandı. Fasulye ortalama 33 liradan semt pazarlarında yer bulurken, bakla ve bezelye fiyatları geriledi.

Sebze fiyatları

Geçen ay en az 40 liradan pazarlarda satılmaya başlayan çilek bu ay 20 liraya kadar geriledi. Erik, yenidünya, çağla gibi yeni yaz meyveleri ortalama 45 liradan satılmaya başlandı.

Yerli muzun fiyatı ise 25 liraya kadar yükseldi. Araştırmaya göre, nisanda ortalama sebzelerin kilogram fiyatı 20,26 lira, ortalama meyve kilogram fiyatı 19,02 lira oldu. Ortalama meyve-sebze kilogram fiyatı ise 18,65 lira olarak tespit edildi.

Son bir ayda ortalama ayçiçek yağı, tereyağı, margarin ve zeytinyağı fiyatları sabit kaldı. Yeşil zeytinin fiyatı yüzde 4, pekmezin fiyatı yüzde 6 arttı. Balın fiyatı yüzde 4, salçanın fiyatı yüzde 5 geriledi. Ihlamur, şeker ve baharat fiyatları sabit kaldı.

Paylaşın

Hazır Giyim Ve Tekstil Sektöründe İstihdam Kaybı 100 Bini Buldu

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, “Ağustos 2022’de hazır giyimde toplam istihdam 738 bindi, Şubat sonunda 710 bine düştü. 6 ayda 28 bin olan istihdam kaybının EYT ile birlikte 50 binin üzerine çıkacağını düşünüyoruz. Son 6 ayda tekstil ve hazır giyimde istihdam çıkışı 100 binin üzerinde. Göçü durduramazsak çarkları döndüremeyiz” dedi.

TGSD Başkanı Kaya, istihdam kaybının nedenlerini AB ve ABD’deki düşen talep, rakiplere kıyasla yüksek maliyetler ve baskılanan kur olarak sıraladı.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), 22 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan 265 firma ile hazır giyim sektörünün kalelerinden Adıyaman’da konteyner kent kurdu. Adıyaman OSB’nin yanında kurulan TGSD Konteyner Kent ve Yaşam Alanı’ndaki 308 konteynerde yaklaşık bin 200 kişinin yaşaması öngörülüyor. Konteyner kentte çocuk parkı, kreş ve çamaşırhane de var.

Adıyaman’daki hazır giyim firmalarının depremin ardından ancak yüzde 40 kapasiteye ulaşabildiğini söyleyen TGSD Başkanı Ramazan Kaya, “Kurduğumuz yaşam alanı ile çalışanlarımızın yeniden hayata tutunmalarını, işletmelerimizin ayağa kalkmalarını ve deprem öncesindeki yüzde 70’lik kapasiteye ulaşmalarını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Ekonomi gazetesinden Yener Karadeniz’e Kaya, “Ağustos 2022’de hazır giyimde toplam istihdam 738 bindi, Şubat sonunda 710 bine düştü. 6 ayda 28 bin olan istihdam kaybının EYT ile birlikte 50 binin üzerine çıkacağını düşünüyoruz. Son 6 ayda tekstil ve hazır giyimde istihdam çıkışı 100 binin üzerinde. Göçü durduramazsak çarkları döndüremeyiz” dedi. Kaya, istihdam kaybının nedenlerini AB ve ABD’deki düşen talep, rakiplere kıyasla yüksek maliyetler ve baskılanan kur olarak sıraladı.

Göçü önlemedeki en önemli unsurlardan birinin, temel barınmanın ötesinde iyi yaşam koşulları sağlamak olduğuna inandıklarını belirten TGSD Başkanı Sanem Dikmen de “Bölgeye hammadde tedarikinde sıkıntı yok ancak istihdamda ciddi zorluk yaşanıyor. En hızlı ve verimli çözüm konteyner kent kurmaktı. Biz de üyelerimiz ve paydaşlarımızın katkılarıyla yaşam alanımızı oluşturduk.

Ayrıca uluslararası markaların alım ofisi temsilcileri ile bir ay içinde düzenlediğimiz iki toplantıda, ülkemizin siparişleri karşılayacak kapasiteye sahip olduğunu, yeni iş birliklerine imza atılmasının önünde hiçbir engel bulunmadığını ve bölgeye verilen siparişlerin devamlılığının önemini vurguladık” diye konuştu.

Paylaşın

Türkiye’de 2,6 Milyon Çocuk Ucuz İş Gücü Olarak Sömürülüyor

CHP’li Veli Ağbaba, “Türkiye’ de milyonlarca çocuk işçi bu 23 Nisan’da da ucuz iş gücü olarak sömürülmeye devam ediyor. Yaşıtları gibi okul sıralarında olması gereken çocuklarımız ne yazık ki torna tezgâhlarında, inşaatlarda, farklı sektörlerde ailesine destek olabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Devletin iki resmi kurumunda çocuk işçilik verileri bu durumu acı bir şekilde ortaya koyuyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “TÜİK verilerine göre, 15 – 17 yaş arası Türkiye’de çocuk işçi sayısı 619 bin. Türkiye’ de 2019 yılından sonra çocuk işçi sayısı artmaya devam ediyor. Üstelik bu rakamlara 15 yaş altı çocuk işçi sayısı dahil değil.”

Ağbaba, “İkinci ise çocuk yaşta mesleki eğitim adı altında ucuz iş gücü olarak çıraklık ve stajyerliğin yaygınlaşması. SGK 2022 verilerine göre Türkiye’de ucuz iş gücü olarak kullanılan çırak ve stajyer sayısı ise 2 milyon. Bu durumda Türkiye’ de en az 2,6 milyon çocuğumuz ucuz iş gücü olarak kullanılmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada Türkiye’deki çocuk işçiliğine dikkat çekti.

ANKA’nın aktardığına göre Veli Ağbaba’nın açıklaması şöyle:

“Türkiye’ de milyonlarca çocuk işçi bu 23 Nisan’da da ucuz iş gücü olarak sömürülmeye devam ediyor. Yaşıtları gibi okul sıralarında olması gereken çocuklarımız ne yazık ki torna tezgâhlarında, inşaatlarda, farklı sektörlerde ailesine destek olabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Devletin iki resmi kurumunda çocuk işçilik verileri bu durumu acı bir şekilde ortaya koyuyor.

TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş arası Türkiye’de çocuk işçi sayısı 619 bin. Türkiye’de 2019 yılından sonra çocuk işçi sayısı artmaya devam ediyor. Üstelik bu rakamlara 15 yaş altı çocuk işçi sayısı dahil değil.

İkinci ise çocuk yaşta mesleki eğitim adı altında ucuz iş gücü olarak çıraklık ve stajyerliğin yaygınlaşması. SGK 2022 verilerine göre Türkiye’de ucuz iş gücü olarak kullanılan çırak ve stajyer sayısı ise 2 milyon. Bu durumda Türkiye’ de en az 2,6 milyon çocuğumuz ucuz iş gücü olarak kullanılmaktadır.

İSİG verilerine göre 2018-2022 yılları arasında iş cinayetlerine kurban giden 14-17 yaş arası çocuk sayısı ise en az 330. Türkiye’de ne yazık ki çocuk işçiliği arttıkça, iş yerlerinde çocuk işçi cinayetleri de artarak devam ediyor.

Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz bir ailede sadece anne ve babaların çalışmasını zorunlu kılmıyor artık bir ailede geçinebilmek için çocuklar da iş gücüne katılmak zorunda kalıyor. Türkiye’de çocuk yoksulluğuna ve çocuk iş gücüne işte tam da bu boyutta bakmamız gerekiyor. Hem çocuk iş gücünde hem hanelerde çocuk yoksulluğu bu durumdayken, Türkiye’ de iktidarın iddia ettiği gibi büyüyen ekonomiden, kıskanılan bir ekonomi modelinden bahsetmek imkansızdır.

Tüm bu resmi verilere baktığımızda; haneleri ve hanelerde yaşayan çocukları yoksullaştıran ve onları ucuz iş gücü olarak gören, çarpık bir ekonomi anlayışından bahsedilebilir. AKP iktidarının 21 yıllık acı özeti de budur; açlığın pençesinde hayatta kalmaya çalışan, çalışırken yaşamını yitiren işçi çocuklardır.”

Paylaşın

En Fazla İstihdam Kaybeden Sektör “Tekstil”

Ocak ayında tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti. 89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü.

Haber Merkezi / Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 31 Mart’ta yayımladığı Ocak 2023 verilerinden yola çıkarak İstihdam İzleme Bülteni hazırladı.

Buna göre Ocak’ta toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık olarak yüzde 3,5 (766 bin) arttı, aylık olarak ise yüzde 3,4 (805 bin) azaldı ve 22 milyon 935 bin olarak gerçekleşti.

Toplam sigortalı çalışanların yüzde 72,2’sini ücretli çalışan grubu oluşturdu ve istihdamın genel seyrinde belirleyici oldu. Bu gruptaki yıllık değişim yüzde 3,8 (612 bin 732) artış yönlü olurken aylık olarak yüzde 4,5 (779 bin 635) oranında gerileme yaşandı.

Diğer taraftan, esnaf-çiftçi grubundaki yıllık değişim ise yüzde 2,6 artış yönünde oldu. Ancak alt sınıflarda değişimler farklılaştı. Bu dönemde esnaf sayısında yüzde 3 (75 bin 739), çiftçi sayısında ise yüzde 0,6 (3 bin 111) artış görüldü.

Bu gruptaki aylık değişimler ise esnaf sayısında yüzde 0,3, çiftçi sayısında ise yüzde 3,2 oranında düşüş şeklinde oldu.

Kamu sektöründe sigortalı çalışan sayısındaki yıllık artış yüzde 2,3, aylık düşüş yüzde 0,3 olarak kaydedildi.

İnşaatta istihdam artmaya devam ediyor

Ocak’ta inşaat dışındaki sektörlerin hemen hepsinde yılın en düşük istihdam artış oranları gerçekleşti. Özellikle imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerindeki ivme kayıpları dikkat çekmekti.

Sigortalı ücretli çalışanların yüzde 52,3’ü üç ana sektörde istihdam edildi. Bu sektörler, sırasıyla, imalat (yüzde 26,8), toptan ve perakende ticaret (yüzde 15,4) ve inşaat (yüzde 10,1) oldu.

Yıllık değişimlere bakıldığında, imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerinde yıllık artışların önemli oranda gerilediği; imalatta yüzde 0,4’e, toptan ve perakende ticaret sektöründe ise yüzde 2,9’a düştüğü gözlendi.

Bunun yanı sıra, inşaat sektöründe yaşanan artış eğilimi yüzde 13,3 ile hızlanarak devam etti. Diğer taraftan, hizmet sektörlerinden finans ve sigorta faaliyetlerinde istihdam yıllık olarak yüzde 5,1 oranında daraldı. Diğerlerinde de artış oranları önemli oranda düşmüştü.

Deprem bölgesindeki istihdam kayıpları

Ocak ayı itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 7,7 oldu. Çalışan sayısındaki düşüşler yıllık 465 bin 695 (yüzde 26,8), aylık ise 614 bin 272 (yüzde 32,5) olarak kaydedildi.

Ocak’ta afet bölgesindeki iller başta olmak üzere 13 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 113 bin 330 (yüzde 68,1), Hatay ise 111 bin 344 (yüzde 57,9) çalışan kaybı ile istihdamı en fazla daralan ilk iki il olarak kayıtlara geçti.

Onları 92 bin 89 ile Gaziantep (yüzde 25,8), 53 bin 78 ile Malatya (yüzde 45,9) ve 30 bin 453 ile Adıyaman (yüzde 46,7) izledi.

Adana (yüzde 6,5), Osmaniye (yüzde 29), Urfa (yüzde 10,4), Elazığ (yüzde 4,9) ve Kilis de (yüzde 11,2) deprem bölgesinde olan ve en fazla istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

En büyük düşüş tekstilde

Ocak’ta tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti.

89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü. Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Paylaşın

Hükümetin Kamu İşçisi İçin Yeni Zam Teklifi Belli Oldu

Hükümetin kamu işçisi için yeni zam teklifini değerlendiren TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, “Sayın Bakan işveren sendikasının verdiği 11 bin 500 lirayı yeterli bulmadığını, 12 bin liraya çektiğini ifade etti. Önceki yüzde 30’luk artışı da yine yeterli bulmayıp yüzde 40’a yükselttiğini bildirdi.” dedi ve ekledi:

“Bu, önemli ve güzel bir gelişme ama bu aşamada karar verme durumunda değiliz. Şu anda geldiğimiz noktada yeni teklif 12 bin lira taban ücret ve ilk altı ay için yüzde 40 zam düzeyinde. Bayrama yetişmez, imkanı yok ama bayram bitiminde bir neticeye varırız.”

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, hükümetin kamu işçisi için yeni teklifinin 12 bin lira taban ücret ve ilk altı ay için yüzde 40 zam olduğunu açıkladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü kapsamında işçi sendikası konfederasyonları TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ heyetlerini kabul etti.

Basına kapalı yaklaşık 1 saat süren görüşmelerin ardından, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay ve HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu.

Atalay müzkere sürecinin devam ettiğini belirtti ve şunları söyledi:

“Sayın Bakan’ın daveti üzerine buraya geldik. Sayın Bakan işveren sendikasının verdiği 11 bin 500 lirayı yeterli bulmadığını, 12 bin liraya çektiğini ifade etti. Önceki yüzde 30’luk artışı da yine yeterli bulmayıp yüzde 40’a yükselttiğini bildirdi. Bu, önemli ve güzel bir gelişme ama bu aşamada karar verme durumunda değiliz.

“Şu anda geldiğimiz noktada yeni teklif 12 bin lira taban ücret ve ilk altı ay için yüzde 40 zam düzeyinde. Bayrama yetişmez, imkanı yok ama bayram bitiminde bir neticeye varırız.”

Atalay beklentilerinin daha yüksek olduğunu şu sözlerle ifade etti:

“Taban ücretin 11 bin 500 liradan 12 bin liraya yükseltilmesi iyi ama bunun daha yukarıya çekilmesi lazım. Yüzdelik artışın 30’dan 40’a çıkartılması güzel ama bizim için yeterli değil. Toplumun alım gücüyle ilgili sıkıntısı devam ediyor. Bizim görevimiz, temsil ettiğimiz insanların alım gücünü artırmak. Gayretimiz bu yönde. Bugün gelen teklifi küçümsemiyorum ama yüzde 40’ı bir geçelim istiyoruz.”

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Açlık Sınırı 10 Bin Liraya Dayandı

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da açıklanan her veri yaşanan derin ekonomik krizi gözler önüne seriyor. Vatandaşların alım gücü her geçen gün biraz daha erirken, açlık sınırı 9 bin 752, yoksulluk sınırı ise 33 bin 754 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Sağlıklı ve dengeli beslenmenin günlük maliyeti ise 325 lira. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2 bin 649 lira oldu. Bu değer yetişkin bir kadın için 2 bin 541, 15-18 yaş bir genç için 2 bin 743, 4-6 yaş arası bir çocuk için bin 820 lira.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi (BİSAM) düzenli olarak hesapladığı açlık ve yoksulluk sınırlarının yer aldığı aylık raporunu yayımladı.

BİSAM’ın Mart 2023 raporuna göre; geçen ay dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken harcama tutarı olan açlık sınırı 9 bin 752 liraya yükseldi. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı olan yoksulluk sınırı ise 33 bin 754 lira olarak belirlendi.

BİSAM tarafından yayımlanan raporda şu bilgilere yer verildi: “Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2 bin 385 liradır.

Bu değer yetişkin bir kadın için 2 bin 276, 15-18 yaş bir genç için 2 bin 471, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1 bin 651 liradır. Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 8 bin 782 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır.

Günlük harcamalarda Mart 2023’de en yüksek maliyet grubunu süt ve süt ürünleri grubu 114,60 liralık harcama gereksinimi ile oluşturmaktadır. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 61,60 liradır. Sebze ve meyve için yapılması gereken günlük harcama tutarı ise 61,26 liraya ulaştı.

Ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 23,4 liradır. Katı yağ ve sıvı yağ ise 19,44 liralık masraf yapılması gereken ürün gruplarıdır. Yumurta için 7,82, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 9,1 lira harcama yapılması gerekmektedir.”

Paylaşın

Üç Ayda 463 İşçi ‘İş Kazaları’nda Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk 3 ayında 463 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, mart ayında ise en az 130 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı.

Haber Merkezi / Mart ayında iş kazalarında en fazla işçi İstanbul’da öldü. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Mart ayında iş kazalarının yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2023 yılının ilk üç ayı ile mart ayı iş kazaları (İSİG, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor) raporunu yayınladı.

Buna göre, Mart ayında en az 130 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı. Rapora göre, Mart ayında iş cinayetlerinin yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İllere göre hayatını kaybeden işçi sayısını da açıklayan İSİG, Şanlıurfa’da Mart ayında 6 işçinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.

Mart’ta iş cinayetlerinde ölen en fazla işçi İstanbul’da oldu. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Asbest tehlikesi

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ortaya çıkan asbest sorununa da dikkat çeken İSİG Meclisi, Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı dokümanında 2012 yılında asbest ile kırsal alanda temas etmiş 1 milyon kişinin olduğu ve bunların yaklaşık yüzde 33’ünde asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas olduğu ve toplamda 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı yönündeki ifadelere atıfta bulunarak, deprem bölgesindeki yıkım ve enkaz kaldırma işlerinin işçi ve halk sağlığı ile doğrudan ilintili olduğunu belirtti.

“Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve 2 enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz” denilen açıklamada enkazların profesyonel ekiplerce kaldırılması gerektiği belirtildi.

İSİG Meclisi, enkaz kaldırmaya ilişkin önerilerini şu şekilde sıraladı:

Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir.

Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir.

Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: İşsizlik Yüzde 10’a Çıktı

Şubat ayında 5 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı, bir önceki aya göre 65 bin kişi artarak 3 milyon 514 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 10 seviyesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,7 iken kadınlarda yüzde 12,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı Şubat ayında bir önceki aya göre 361 bin kişi azalarak 31 milyon 460 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan azalarak yüzde 48,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65 iken kadınlarda yüzde 31,8 olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Şubat 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre, Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi artarak 3 milyon 514 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 10 seviyesinde gerçekleşti.

İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,7 iken kadınlarda yüzde 12,6 olarak tahmin edildi.

TÜİK, hesaplamalara deprem felaketi nedeniyle Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya ve Osmaniye illerinin dahil edilemediğini açıkladı. Bu illerdeki örnek hane sayısının örneklem içerisindeki payı yüzde 7,8. TÜİK, “Şubat ayı bülteninde yer alan sonuçlar anket uygulaması gerçekleştirilebilen iller üzerinden Türkiye bazında tahmin verecek şekilde ağırlıklandırma yapılarak hesaplanmıştır.” açıklamasında bulundu.

Buna göre istihdam edilenlerin sayısı Şubat ayında bir önceki aya göre 361 bin kişi azalarak 31 milyon 460 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan azalarak yüzde 48,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65 iken kadınlarda yüzde 31,8 olarak gerçekleşti.

İstihdam edilenlerden işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 0,1 saat azalarak 44,7 saat olarak gerçekleşti

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 1,5 puanlık artış ile yüzde 23,4 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması Şubat ayı anket uygulaması, ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya ve Osmaniye illerinde yapılamamıştır. Bu illerdeki örnek hane sayısının örneklem içerisindeki payı yüzde 7,8’dir.

Şubat ayı bülteninde yer alan sonuçlar anket uygulaması gerçekleştirilebilen iller üzerinden Türkiye bazında tahmin verecek şekilde ağırlıklandırma yapılarak hesaplanmıştır. Yapılan geçici yöntemsel değişiklik ile ilgili açıklamalar metaveri bölümünde sunulmuştur.

Belirtilen illerde uygulama gerçekleştirilemediği için, depremin etkisi göstergelere yansıtılamamış olup ilerleyen dönemde alan uygulamasına başlanabilmesi ile birlikte geçmiş dönemlere ait deprem etkisinin ölçülmesi ile ilgili çalışmaların yapılması planlanmaktadır.

Paylaşın