Akşener’den İttifak Çıkışı: Biz Tek Siz Hepiniz

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “İYİ Parti olarak siyaset düzenindeki çürümeye ve yozlaşmaya karşı yalnızca bir seçim süreci bir ittifak tercihinde değil, bir düzen tercihinde de bulunduk” dedi ve ekledi:

“Bu düzeni de iki yumruğun birbirinden yana değil, hür ve müstakil olarak, durarak, güdümlü medyanın tarifleriyle değil öz kimliğimizle yürüyerek, onun bunun ittirmesiyle değil öz varlığımızla kantara çıkarak öz başımıza kuracağız. Birilerine kazandırmak yerine hür ve dik duracak, sadece milletimize kazandıracağız.”

Akşener konuşmasının devamında, “Birbirinden beslenen kayıkçı siyasetine karşı milletimize yeni bir tercih, yeni bir yol sunacağız. Ülkemizin geleceğinin kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla değil, açık ve şeffaf biçimde sandıkta şekillenmesini istiyoruz. Her türlü dayatmaya kafa tutan koca yürekler burada. Buradan tüm siyaset simsarlarına sesleniyorum. Biz tek siz hepiniz. Hadi bakalım Halep oradaysa arşın burada” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bugün 15 Kasım. KKTC’nin bağımsızlığının ilan edilişinin 40. yıl dönümü, kutlu olsun. Kıbrıs davamızın milli kahramanlarına, Dr. Fazıl Küçük’e, Hala Sultan’a, Türk Mukavemet Teşkilatı’na selam olsun. Kıbrıs’ta bağımsızlık yolunu, Türklük yolunu inşa edenlere selam olsun.

Cumhuriyetine ilk günkü aşkla, şevkle, inançla sahip çıkan Kıbrıs Türk’ü gençlere selam olsun. Bozkurt Rauf Denktaş’a selam olsun. Bundan tam 40 yıl önce Kıbrıs’ta Türk’ün iradesini savunan, koruyan ve Türk’ün zaferini Cumhuriyet ile taçlandıran o şanlı mücadelenin tüm neferlerine, şehitlerine, gazilerine selam olsun.

KKTC’nin varlığının ve bağımsızlığının nasıl stratejik öneme sahip olduğunu bir kere daha görüyoruz. Doğu Akdeniz’de, Kafkasya’da, Orta Doğu’da ve hatta Kuzey Afrika’da olup bitenleri çok iyi okumak, anlamak durumundayız. KKTC, bizim için sadece kardeş ülkemiz değil aynı zamanda Türk Dünyası’nın güney ucundaki yıldızıdır. KKTC’nin bağımsız ve erkin bir devlet olarak yaşaması için ilk başta Türk dünyasının süreci samimiyetle sahiplenmesi gerekiyor.

Bu kapsamda KKTC’nin Türk Devletler Teşkilatı’na gözlemci üye olmasını elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak son zirveye davet edilmeyişi de dikkatle takip ediyor, sürecin bir an önce tamamlanmasını bekliyoruz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki dün olduğu gibi bugünde, yarında Cumhuriyet ilelebet payidar kalacak. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak.

Diyanet’e “Atatürk” tepkisi: Geçtiğimiz hafta Atamızın ebediyete intikalinin 85. yılıydı. Onun gösterdiği ufka varma vazifemizi bir kez daha hatırladık ve dualar ettik. Onun büyük vizyonunu bir kez daha anladık. Ancak maalesef, biz milletçe aynı duygularda buluşurken bu duyguları paylaşmayanlar da vardı. Ayrıkotları, istiklal zararlıları, ahlak yoksunları da vardı. Düşmanlıktan beslenen kirli zihniyetler vardı.

Gazi Mustafa Kemal’i anmaktan gocunanlar, ona bir hayır duayı çok gören şuursuzlar da vardı. Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ümüz tarafından kurulmuştur. Varlığını ona borçlu olan kurumumuz 10 Kasım’daki hutbesinde Atamıza bir Fatiha’yı bile çok gördü. Yazıklar olsun. Bir insanın sahip olabileceği en büyük erdemlerden biri vefadır. Yüce dinimiz hakkında milletimizi aydınlatmakla yükümlü bir kurumun sergilediği bu vefasızlığa tahammül gösteremeyiz.

Devletin memuru olan diyanet mensuplarından Cumhuriyetimizin kurucusuna saygı beklemek en doğal hakkıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak ve anlamaktan yoksun olanlara, Türk milletinin Atatürk ve Cumhuriyet sevdasından rahatsız olanlara hatırlatmak istediğim bir şey var. Eğer ki bugün memleketimizde ezanlar okunuyorsa, gökyüzünde bayrağımız dalgalanıyorsa, canımızın, namusumuzun güvenliği varsa bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.

Vicdansızlıktan beslenenlere, Cumhuriyet’i reklam arası görenlerle, 100 yıllık bir tarihi ‘cinayet ve zulüm’ diye tarifleyenlerle, 10 Kasım’da onu anmak yerine 14 Kasım’da Cumhuriyet düşmanlarını ananlarla mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

AYM – Yargıtay krizi: AK Parti iktidarının neden olduğu krizler silsilesinden son olarak Anayasa ve hukuk düzeninin de payını aldığını görüyoruz. Zaten uzun zamandır hakkın ve hukukun üstünlüğü yerine güçlünün üstünlüğüne dayanan bir anlayışla çok tehlikeli bir yere doğru gidiyorduk. Bu sistem elimi kolumu bağlıyor denildi, sistem değişti. Kuvvetler ayrılığı yer bir edildi. TBMM’nin vasıfları teker teker çökertildi.

Bugün geldiğimiz noktada ise iktidarın gözü yine hukuka dikildi. Sayın Erdoğan uzunca bir süredir hukuktan şikayetçi. Gezi Parkı davasında parka inşaat yapılmasını reddeden, Koruma Kurulu’na başbakan sıfatıyla ‘Reddi reddederiz’ diye karşı çıkan kendisiydi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla AYM’nin kararına uymuyor, saygı da duymuyorum diyen de kendisiydi. Her fırsatta hukuktan duyduğu rahatsızlığı dile getiren bu zihniyetin biriktiği garabetler dizisinin sonucunu da geçen hafta yaşadık.

Can Atalay davasıyla ilgili hukuk skandalları 8 Kasım itibariyle artık bir anayasa, devlet krizine dönüştü. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ‘Karara uymuyorum’ dedi. El yükseltti, suç duyurusunda bulundu. Hatta o da yetmedi TBMM’ye sopa gösterdi. Bu hukuksuzluk karşısında iktidar tarafından yapılan ilk yorum ise kararın milliliği üzerine oldu.

Anayasa değişikliği arayışına girdiler. Fiili durumu yasallaştırmanın peşine düştüler. Böyle bir zihniyetin Türk milletine, devleti yönetenlerine yön vermesine kabul edemeyiz. Değerli dava arkadaşlarım bu ise düpedüz bir siyasi fırsatçılıktır. Böylesine vahim bir krizden, siyaset üstü olması gereken bir devlet meselesinden siyasi rant devşirmeye çalışmak ayıptır.

Ya muhteremler, anayasa değişikliğini konuşmadan önce mevcut anayasaya uymanız gerekiyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin oluşturduğu hukuk dışı fiili durum devlet nizamını aksatmış ve bir anayasal devlet krizine neden olmuştur. Halbuki, AYM kararları kesindir. Herkes uymak zorundadır. Siz halen neyi tartışıyorsunuz? Mahkemelerin aldığı kararlar elbette siyasi düzlemde demokratik metotlarla eleştirilebilir. Çıkıp da ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ demedik, demeyiz. AYM üyelerinin hedef gösterilmesini hiçbir koşulda kabul etmeyiz.

Nereye hizmet ettiği belli olmayan odakların, millet iradesini hedef almasına da asla izin vermeyiz. Krize sebep olanlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Erdoğan’a hakem olma görevini hatırlattık. AYM üyelerimiz sahipsiz değildir. Tüm yollar kesilse bile Türk milletinin sinesine giden bir yol her zaman vardır ve olacaktır.

Ekonomik kriz: AK Parti iktidarı yıllardır elbirliği ile mahvettikleri ekonomimizi birkaç isim değişikliği ile toparlayabileceğini zannetti. Para arayarak her şeyi düzeltebileceğini sandı. Her konuda olduğu gibi çözümü, tüm sorunları halının altına süpürmekte buldu. Ancak faizleri yükseltip para politikasını biraz normalleştirmek, piyasaları bir süreliğine sakinleştirse de hızlı faiz artışları, dar ve orta gelirli vatandaşlarımızı ezmekten başka bir işi yaramadı. Yaz aylarında başlayan zam furyası hala devam ediyor. 5 aylık enflasyon yüzde 30 oldu.

Ülkemizin yedek akçesini harcadılar, fabrikalarımızı tesislerimizi sattılar. Rezevlerimizi eksiye düşürdüler, hesap bile vermediler. Sandıktaki hesaptan sıyrılmayı başardılar ama artık kaçacak yerleri kalmadı. Şimdi de bu yüzden kapı kapı dolaşıp para arıyorlar. Bulamıyorlar.

Adaletin, hukukun, özgürlüklerin ayaklar altına alındığı bir ortamda kim, nasıl yatırım yapsın? Memleketi her gün krizden krize koşturan bir yönetime kim neden parasını versin? Olan yine milletimize oluyor. Olan, Cumhuriyet’in 100. yılında sadaka verir gibi 5 bin lira verdikleri emeklimize oluyor. Olan en güzel yılları heba edilen gençlerimize oluyor. Olan kendi için, çocukları için kadınlarımıza oluyor. Olan Türkiye’ye oluyor.

Yerel seçimler: İktidar yerel seçim gündemini saptırmak için yine hamasete, dedikoduya, suni gündemlere sarılsa da biz İYİ Parti olarak önümüzdeki seçimlerde milletimizin dert ve taleplerinin görmezden gelinmesine izin vermeyeceğiz. Milletimiz, AK Partinin belediyecilik anlayışından çok çekti.

Belediyeleri rant kapısı olarak gören bu anlayış, yerel kaynaklarımızı har vurup harman savunurken diğer yanda hakkıyla yapılan bir yerel yönetim rekabetinin de yollarını tıkadı. Geldiğimiz noktada ceket siyasi, hizmet siyasetinin yerini aldı. Biz İYİ Parti olarak tıkanan demokrasinin tüm yollarını açmaya ve Türkiye’de önce yerelde sonra da merkezi yönetimde gerçek bir sıçramayı başlatmaya geliyoruz.

2024 yerel seçimlerine girerken, 81 ilde milletimize liyakatli adaylarımız, kadrolarımız ve çözümlerimizle birlikte iyi belediyecilik vizyonunu da sunuyoruz. Kazandığımız tüm şehirleri katılımcı demokrasi anlayışıyla yöneteceğiz, çok paydaşlı bir yaklaşımı hayata geçireceğiz. Belediye meclislerinde kadınların daha fazla temsil edilmesini sağlayacağız.

Bizim esas hedefimiz öncekilerden daha iyi olmak değil, milletimizin şimdiye kadar mahrum bırakıldığı büyük bir vizyonu hayata geçirmektir. Biliyorum ki işimiz çok zor. Biliyorum ki sıkışmamızı, tökezlememizi, düşmemizi bekleyen çok. Biliyorum ki çizdiğimiz rotadan rahatsız olmayan yok. Tüm bunların cesurlar hareketinin hiçbir ferdine engel olamayacağını da çok iyi biliyorum. Partimizin üzerinde tasarlanan tüm oyunları birer birer bozacağımızı da çok iyi biliyorum.

İttifak: Milletimizin de teveccühü ile İYİ Partimizin Türkiye’de yepyeni bir siyaseti mümkün kılacağına yürekten inanıyorum. İYİ Parti olarak siyaset düzenindeki çürümeye ve yozlaşmaya karşı yalnızca bir seçim süreci bir ittifak tercihinde değil, bir düzen tercihinde de bulunduk.

Bu düzeni de iki yumruğun birbirinden yana değil, hür ve müstakil olarak, durarak, güdümlü medyanın tarifleriyle değil öz kimliğimizle yürüyerek, onun bunun ittirmesiyle değil öz varlığımızla kantara çıkarak öz başımıza kuracağız. Birilerine kazandırmak yerine hür ve dik duracak, sadece milletimize kazandıracağız. Birbirinden beslenen kayıkçı siyasetine karşı milletimize yeni bir tercih, yeni bir yol sunacağız.

Ülkemizin geleceğinin kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla değil, açık ve şeffaf biçimde sandıkta şekillenmesini istiyoruz. Her türlü dayatmaya kafa tutan koca yürekler burada. Buradan tüm siyaset simsarlarına sesleniyorum. Biz tek siz hepiniz. Hadi bakalım Halep oradaysa arşın burada.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir