AKPM’nin Osman Kavala Kararına Türkiye’den Tepki: Tarihi Bir Hata

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), Osman Kavala’nın geçmişteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları gereği derhal serbest bırakılmaması halinde Ankara’ya hedef odaklı yaptırım uygulanması çağrısına sert tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Dışişleri Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, AKPM’nin karar ile “tarihi bir hataya imza attığı” belirtildi. Açıklamada, “AKPM bu girişimiyle, adli süreçleri siyasete alet etmekte ve diyalog kanallarını kapatmaya yeltenmektedir. Bu, AKPM’nin varoluş nedenini oluşturan demokratik değerlere aykırıdır” ifadeleri yer aldı.

Kararı “AKPM’nin görünürlük kazanmaya yönelik pervasızlığı” olarak değerlendiren Dışişleri Bakanlığı, ileride “hicapla hatırlanacağını” kaydetti. Ankara’nın Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olduğu vurgulanan açıklamada Bakanlık, AKPM’yi “amaç ve değerlerinden uzaklaşmakla” suçladı.

AKPM’nin kararı ne diyor?

“Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması çağrısı” başlıklı karar tasarısı (Doc. 15841 10/10/2023) Türkiye’nin Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamamaktaki ısrarı dolayısıyla Avrupa Konseyi üyesi ve gözlemci Devletlere ve Avrupa Birliği’ne Türkiye’ye yönelik aşağıdaki yaptırımları da kapsayan bir çağrının kabulünü öngörüyordu. Tasarı değişiklik olmaksızın kabul edildi.

Karar tasarısı AKPM Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu raportörü Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller Grubu’ndan Avusturyalı parlamenter Petra Bayr tarafından kaleme alınmış ve Komisyon tarafından Meclise taşınmıştı. Karar Avrupa Konseyi üyesi ve gözlemci devletler ile Avrupa Birliği’ni şu yaptırımları gerçekleştirmekle yükümlü kılıyor:

14.1 İnsan hakları savunucusu Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması için Türk makamlarıyla en üst düzeyde ilişki kurulması;

14.2 Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasına yönelik iyileştirmeleri desteklemek için acilen harekete geçilmesi;

14.3 Osman Kavala ve diğer siyasi mahkumların Türkiye’de yasadışı ve keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına polis memuru, savcı, hakim, cezaevi görevlisi yada başka görevlerde bulunanlar olarak katkıda bulunan herkesi şahsen hedef alarak yaptırım uygulamak üzere “Magnitsky mevzuatı” veya diğer yasal araçların uygulamaya sokulması;

15. Bu temel konu aynı zamanda Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki diyaloğun bir parçasıdır ve bu bağlamda Meclis, Avrupa Birliği’ni, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir toplumda çoğulculuğu teşvik eden çalışmalara öncelik verilmesi doğrultusunda Türkiye’ye mali desteğini belirlerken bu ciddi durumu tam olarak dikkate almaya çağırır.

16. Osman Kavala’nın 1 Ocak 2024 tarihine kadar cezaevinden tahliye edilmemesi halinde, bu Meclis, 2024’ün ilk Oturumunda Türk delegasyonunun yeterlik belgelerine itiraz etme yetkisini hatırlatır.

17. Meclis, Bakanlar Komitesi, Genel Sekreter ve Türkiye ile Kavala kararının uygulanmasını sağlamak ve bir bütün olarak Sözleşme sisteminin korunmasını ve nihayetinde kuruluşun güvenilirliğini güvence altına almak üzere , Reykjavik Deklarasyonu ve Mahkeme kararlarının uygulanmasına verilen önem doğrultusunda yakın işbirliği içinde çalışmaya hazırdır.

Magnistky mevzuatı nedir?

Metinde yer alan “Magnistsky mevzuatı” adı altındaki yaptırımlar kümesi hükümetlerin insan hakları ihlalleri işleyen ya da önemli yolsuzluklara karışan yabancı kişilere yönelik yaptırımlarda bulunmalarını sağlayan yasaları ifade ediyor.

Bu yaptırımlar, 2009’da Rusya’da vergi yetkililerini ve kolluk kuvvetlerini bir yatırım yönetim şirketi olan Hermitage Capital’den 230 milyon dolar vergi iadesini zimmete geçirmekle suçlayan vergi muhasebecisisi Sergey Magnitsky’nin işkencelerden geçirildikten sonra cezaevinde can vermesinin ardından ilk olarak 2012’de ABD tarafından yürürlüğe konulmuş ve mağdurun adıyla kodlanmıştı. O tarihten bu yana Kanada, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği ülkeleri çıkardıkları benzer yasalarla ağır insan hakları ihlalleri ya da büyük çaplı yolsuzluklar dolayısıyla kendi yurttaşları olmayan yabancı kişilere yönelik yaptırımlar uygulama yetkisi kazandılar.

Bu olayda AKPM’nin çağrısının muhatabı olan ülkeler Osman Kavala’nın serbest bırakılması doğrultusundaki AİHM kararının uygulanmasını görev ve yetkileri dolayısıyla önlemiş olan cezaevi yöneticilerinden yüksek yargıçlara kadar bütün güç sahiplerine ülke sınırlarına girdikleri andan itibaren kendi mevzuatlarına göre yaptırım uygulama yükümlülüğü altına girecekler.

AİHM kararı

AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarının infazı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetleniyor. Bakanlar Komitesi, AİHM’nin 10 Aralık 2019 tarihli Osman Kavala kararı yerine getirilmediği gerekçesiyle 2 Şubat 2022 tarihinde Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatmıştı.

Komite, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini AİHM’ye sormuş; AİHM 11 Temmuz 2022 tarihinde Osman Kavala kararının yerine getirilmediğine hükmetmişti.

AKPM’nin her yıl insan hakları aktivistlerine verdiği Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne de bu yıl Osman Kavala layık görülmüş; ödülü bu hafta başında Strasbourg’da düzenlenen bir törenle Kavala adına eşi Ayşe Buğra Kavala almıştı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir