Tayyibe Atay kimdir? Hayatı, Eserleri

30 Mart 1951 yılında Bolu’ya bağlı Kandamış Köyü’nde dünyaya gelen Tayyibe Atay, ilkokulu aynı köyde bitirdi. Altı yıl eğitim veren “İlköğretmen Okulu”nda yatılı okudu ve 1968 yılında mezun oldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Önlisans programını tamamladı.

Haber Merkezi / Öğretmen olarak değişik okullarda çalıştı. 1996’da emekli oldu. Halen Bolu’ya bağlı Mudurnu ilçesinde yaşamakta olan Atay, evli ve ikisi kız, üç çocuk annesidir.

Şiire, öğretmen okulu yıllarında başladı. Şiirin yanı sıra öykü, deneme, eleştiri türünde de ürün verdi. Şiirleri ve yazıları Varlık Yıllığı, Hayal, Güney Sanat, Berfin Bahar, İzedebiyat yıllığı, Ereğli (Karadeniz) Posta gazetesi gibi gazete ve dergilerde, ayrıca İmgenet, Düşle Edebiyat, İzedebiyat gibi internet dergilerinde yayımlandı.

Çoğunlukla kadın ve aşk konularını işleyen Atay, Kadın yazarların az olduğu bir ülkede, duygu ve düşüncelerini, şiirin ruhunu okşayan, elleyen tarafıyla anlatmaya çalıştığını, şiirlerinde Aşk ve kadının dirilen, başkaldıran ölüler olduğunu ifade etmektedir.

“Aç Bağrını”

gün olur susar ayrılığın acısı
buğulanır yatak / yanar su…
alevinde
aşka dinelir toprak,
yayılır kantronların kokusu…

anladım
bu rüzgar durmayacak
aç bağrını / tenin karışsın lodosa…
bilsen,
ne zamandır yıkanmadı saçlarım!
bahar geliyordu alçaklara
sen dağlardaydın / apak…

şimdi güz zamanı
ağaçlar sarardı sararacak…
nerdeyse
ateş donacak gece ayazlarında…
ve ben,
çok üşüyorum birtanem!
ellerin çıkagelse kırağılarda
ellerimi yakacak…

“Açılır Uçuğum”

bazen,
bir söğüt dalısın / incecik…
koyverirsin yaprağından gümüşleri
sulara…
bundandır yakamozlardaki güzellik,
bundandır yıkanan serçedeki sevinç…

bazen,
ayın ve yıldızların kırpık saçlarında
bir avuç telli duvak gibi
sarkarsın geceye…
ellerinde gonca gül / çiy taneli!..
seyre dalar gözlerim / yatağım…
kanayan yaralarım kapanır bir bir..
ve
açılır uçuğum / dudağımdaki..

bazen,
bir yosun topağısın taşlardaki…
en yeşilinden,
en uçurumundan alıp
sulara bırakırım seni!..
sevinir balıklar,
saçlarını tarar sazlar,
koyverdiğin gümüşler gelir geri…
arasında parmaklarım var!…

seni,
söğüt dalına benzetişim
boşuna değil ki! / tarifi yok!..
sularda salınışın yüreğime dokunuyor!…
hasretim çoğalıyor…
gözlerim dalıyor…:
nehirler kadar uzun,
yollar kadar çok…
anlatamıyorum ki!…

sulardaki şavkına mıhlanıp kaldım
alacaksan al beni
dayanamıyorum ki!…

“Ah Sevgilim!..”

ah!..sevgilim…
açlığımı bastıran bir dilim peynir misali
takılırsın gönlümün çatalına…
seni sevmek yada gitmek adına /
çaprazına düşerim alınyazımın…
iki yönlü trenler geçer üstümden /
aynı yöne giderler sonra
biliyorum / orada sen varsın.

ah!…sevgilim…
iki yataklı sular gibi akarsın hayatıma
biri tenindir/ dayanamadığım
biri gölgen / ayrılmazım-belalım!…
sesler susunca / yalnız kalınca yani
canlanır / gecelerime
nevruz ateşleri yakarsın…

ah!…sevgilim…
yüreğim makaslanır bakışında /
yıldız olur/ kayarsın…

Paylaşın