Anayasa Mahkemesi, Yeni Başkanını Seçti: Kadir Özkaya

Kadir Özkaya, görev süresi sona eren Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın yerine yeni AYM Başkanı olarak seçildi. Kadir Özkaya, 4 yıl AYM başkanlığı görevini yürütecek.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı, Mahkeme Genel Kurulu tarafından, 15 üyeden en az 8’inin oyunu alarak salt çoğunlukla seçiliyor.

Kadir Özkaya, 15 AYM üyesinin 9’unun oyunu alarak seçilirken diğer bir başkan adayı Yusuf Şevki Hakyemez is 6 oy aldı. Görev süresi 20 Nisan’da dolacak olan Zühtü Arslan seçimde aday olmadı ancak oy kullandı.

Kadir Özkaya kimdir?

1963 yılında Mersin’in Tarsus İlçesi’nde dünyaya gelen Kadir Özkaya, Bandırma Ortaokulu’nun ardından Tapu Kadastro Meslek Lisesi’ni bitirdi. Kadir Özkaya, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1985 yılında mezun oldu.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde memurluk, Tarım Kredi Kooperatiflerinde kontrolörlük görevlerinde bulunan Kadir Özkaya, 4/2/1991 tarihinde başladığı idari yargı hâkimlik stajını tamamladıktan sonra 13/5/1993 tarihinde Danıştay tetkik hâkimliğine atanmıştır. 2004 yılı Kasım ayına kadar bu görevini sürdürdü.

21/10/2005 tarihinde ise Kasım 2004’te geçici olarak görevlendirildiği Anayasa Mahkemesi raportörlüğü görevine atanan Kadir Özkaya, bu görevi yürütmekte iken 2011 yılında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Danıştay üyeliğine; 18/12/2014 tarihinde de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş ve 22/12/2014 tarihinde göreve başladı.

Kadir Özkaya, 2002 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Uzmanlık Programı’nı Yerel Yönetimlerinin Seçilmiş Organlarının Organlık Niteliklerini Yitirmeleri konulu tezi ile bitirdi. Kadir Özkaya’nın Açıklamalı İçtihatlı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Belediye Başkanları Meclis Üyeleri ve Muhtarların Soruşturulmaları Yargılanmaları ve Düşürülmeleri isimli ortak çalışma ürünü iki kitabı bulunmakta.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca 12/3/2020 ve 5/3/2024 tarihlerinde yapılan toplantıda iki kez Anayasa Mahkemesi başkanvekilliğine seçilen Kadir Özkaya, seçildiği başkanvekilliği ve İkinci Bölüm başkanlığı görevini 4/4/2020 tarihinden itibaren yürütmekte.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan: Otoriteleşmeye Karşı…

“Anayasal yorum” üzerine konuşan AYM Başkanı Zühdü Arslan, “Günümüzde anayasa yargısı alanındaki belki de en önemli sınama, otoriterleşme yönündeki küresel ve yerel ters dalgalar karşısında hak eksenli yorumun korunması ve sürdürülmesidir” dedi ve ekledi:

“Sanırım ülkemizde de anayasal yorumun geleceğini bu ters dalgalar karşısında yorumcu topluluklarının hak eksenli yaklaşımı sürdürme iradesi belirleyecektir.”

Görev süresi 24 Nisan’da dolacak olan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Koç Üniversitesi’nde “Anayasal yorum” üzerine konuştu. Mesajları yine vekilliği düşürülen Can Atalay kararını uygulamayan Yargıtay ile buna arka çıkan yürütme organınaydı.

Gazeteci Alican Uludağ’ın aktardığına göre; Zühdü Arslan şunları söyledi: “Elbette, kanun koyucu da idari ve yargısal merciler de görevleri kapsamında anayasal hükümleri yorumlamaktadırlar.

Ancak, bu yorumlar sonucunda ihdas edilen normlar ve kamu gücü işlemleri anayasal denetime tabi olduğunda Anayasanın nihai ve bağlayıcı olarak yorumlanması yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir.

Aksi takdirde herkesin ve her kurumun kendi yorumunun “geçerli” olduğunu ileri sürdüğü bir durum ortaya çıkacaktır. Hukuk devleti yorum çeşitliliğini kabul eder, ancak yorum anaforuna izin vermez.”

“Otoriteleşmeye karşı hak eksenli yaklaşım”

Konuşmasının devamında, otoriteleşmeye karşı hak eksenli yaklaşım vurgusu yapan AYM Başkanı Zühdür Arslan, şu ifadeleri kullandı:

“Günümüzde anayasa yargısı alanındaki belki de en önemli sınama, otoriterleşme yönündeki küresel ve yerel ters dalgalar karşısında hak eksenli yorumun korunması ve sürdürülmesidir.

Sanırım ülkemizde de anayasal yorumun geleceğini bu ters dalgalar karşısında yorumcu topluluklarının hak eksenli yaklaşımı sürdürme iradesi belirleyecektir.”

Paylaşın

Zühtü Arslan: Anayasa Mahkemesi Kararlarına Uyulması Zorunluluktur

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, “AYM’nin kararlarını ve yorumlarını beğenmeyebilir, katılmayabiliriz ama uygulanması bir anayasal zorunluluktur” dedi ve ekledi:

“Anayasanın 153. maddesine göre AYM kararları kesin olup yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare organlarını, gerçek ve tüzel kişileri kapsar. 153. madde olmasaydı da sonuç değişmez. Kararların uygulanması anayasanı hepimizi bağlayan bir toplum sözleşmesini olmasının bir ürünüdür.”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yeni üyesi Yılmaz Akçil için yemin töreni düzenlendi. Törene yargı mensuplarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, törende yaptığı konuşmada uygulanmayan AYM kararlarıyla ilgili konuştu. Arslan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;

“Göreve başlarken Anayasayı ve temel hak ve özgürlükleri koruyacağımıza, görevimizi sadece vicdanımızın sesine uyarak yerine getireceğimize söz veriyoruz. Verilen sözün tutulması anlamına gelen ahde vefa toplum ve devlet hayatı için vazgeçilmez önemde ahlaki ve hukuki bir ilkedir. Ahde vefa ilkesinin yaşanan ters dalgalarla zedelendiğini görüyoruz.

Anayasa Mahkemesi norm denetimi ve bireysel başvuruda özellikle son 10 yılda karşı karşıya kaldığı ağır sınamalardan başarıyla çıkabilmiştir. Bireysel başvuru Türk yargı tarihinin en büyük reformlarından ve en büyük kazanımlarından biridir.

AYM bireysel başvuru kapsamında yüzbinlerce karar vermiş bunu yaparken de başvurucunun kimliğine bakmamıştır. Aralarında ağır cezalara mahkum edilmiş ve cezaları kesinleşmiş olanların da bulunduğu hemen her siyasi görüşten milletvekilinin ve siyasetçinin hak ihlali iddiaları incelenmiş, bunların bir kısmında ihlale hükmedilmiştir. Farkıl görüşlerden yayın kuruluşu, gazeteci ve yazarın yaptığı başvurularda basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Toplumun her kesiminden yapılan başvuruları özenle inceleyip karara bağlamaktadır.

“AYM, anayasaya uygunluk denetimi yapmaktadır”

Bireysel başvuru ile ilgili yanlış anlaşılan bazı hususları bir kez daha ifade etmek istiyorum. İlk olarak AYM, anayasa şikayeti olarak da anılan bireysel başvuruda temyiz incelemesi değil, anayasaya uygunluk denetimi yapmaktadır. Bu anlamda AYM’nin baktığı herhangi bir anayasal hak veya özgürlüğün ihlal edilip edilmediği hususudur.

Bireysel başvuruda AYM önündeki anayasal uyuşmazlığı anayasanın hükümlerini yorumlamam ve uygulamak suretiyle karara bağlar.

AYM’nin verdiği karar sonra görüş ve yorum farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle AYM kararlarına uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini, temeli yoktur. Bireysel başvurunun etkili olabilmesi ihlalin giderilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır. AYM bu ihlalin nasıl giderileceğini de göstermek zorundadır. İhlal, yargı kararından kaynaklanıyorsa bu yargı kararının ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir.

Elbette AYM’nin kararlarını ve yorumlarını beğenmeyebilir, katılmayabiliriz ama uygulanması bir anayasal zorunluluktur. Anayasanın 153. maddesine göre AYM kararları kesin olup yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare organlarını, gerçek ve tüzel kişileri kapsar. 153. madde olmasaydı da sonuç değişmez. Kararların uygulanması anayasanı hepimizi bağlayan bir toplum sözleşmesini olmasının bir ürünüdür.”

Paylaşın

AYM Başkanı Zühtü Arslan: Kararlara Uyulmamasının Gerekçesi Olamaz

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, mahkemenin kararlarının kesin olduğunu, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, kısacası herkesi ve her kurumu bağladığını vurguladı ve ekledi:

Haber Merkezi / “Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır.

Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.”

Anayasa ve kanunlarda uyuşmazlıkların nasıl karara bağlanacağının belirtildiğini dile getiren Başkan Arslan “Bu çerçevede anayasal uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesinin konumu uyuşmazlığı çözen karar mercii iken diğer kamu makamlarının konumu uyuşmazlığın tarafı olmaktan ibarettir. Herhangi bir yargısal uyuşmazlıkta tarafların yorumunun uyuşmazlığı çözen mahkemenin yorumundan üstün olduğu düşünülemeyeceği gibi bunun en temel hukuk mantığıyla bağdaştırılması da mümkün değildir” dedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, AYM’de staj gören öğrencilerin sertifika töreninde konuştu. AYM Başkanı Arslan, törende yaptığı konuşmada anayasa hukukunun ülkemiz açısından en önemli konularından biri hâline gelen bireysel başvuruya ilişkin bazı hususlar üzerinde durdu ve 12 yılı Anayasa Mahkemesinde olmak üzere 40 yıldır anayasa ve insan hakları hukuku üzerine çalışan bir anayasa hukukçusu olarak, stajlarını tamamlayan öğrencilere tavsiyelerde bulundu.

Zühdü Arslan konuşmasında, hukuk devletinin niteliksel boyutunda akıl, ahlak ve adalet olmak üzere üç temel kavramın karşımıza çıktığını dile getirdi. Aklın vesayet altında olmamayı ve özgürlüğü zorunlu kıldığını belirten Başkan Arslan, hukuk öğrencilerine“ aklınızı paslandırmayın! Başkalarının sizin yerinize düşünmesine ve aklınıza ipotek koymasına asla izin vermeyin. Size dayatılan ambalajlanmış doğruları değil, sorguladığınız ve muhakeme süzgecinden geçirdiğiniz doğruları tercih edin. Kısacası fikriniz ve vicdanınız hür olsun.” dedi.

AYM Başkanı Arslan, akıl sahibi ve özgür olmanın aynı zamanda ahlaki ilkeleri benimsemeyi gerektirdiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bağlamda en temel ahlaki ilke, yine Aliya’nın ifadesiyle, ‘insan olmak ve insan kalmak’tır. İnsan olmak, kendimize hak gördüğümüzü başkası için de hak olarak görmeyi, kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına reva görmemeyi gerektirir. İnsan olmak insanı amaçlarımızın ya da menfaatlerimizin aracı olarak değil, onu kendi içinde amaç ve kendinde değer olarak kabul etmeyi gerektirir. İnsan olmak, bizden farklı olanı da insan olarak kabul etmeyi gerektirir.

AYM Başkanı Arslan, konuşmasında adaletin söz değil davranış, söylem değil eylem meselesi olduğunu ifade ederek bunun da her şeyden önce vesayet altında olmayan bir aklı ve kirlenmemiş hür bir vicdanı gerektirdiğini vurguladı.

“İnsanın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasının adaletin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.” diyen Başkan Arslan, ülkemizde bu konuda atılmış en önemli adımlardan birinin bireysel başvurunun kabul edilmesi olduğuna dikkati çekti. Başkan Arslan, anayasa koyucunun biri ilkesel, diğeri de pratik olmak üzere iki temel gerekçeyle bireysel başvuruyu kabul ettiğini belirterek “İlkesel gerekçe temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması, bu konudaki standardın yükseltilmesiydi; pratik gerekçe ise hak ihlali iddialarının ülke sınırları içinde ele alınmasını sağlamak, bu suretle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ülkemiz aleyhine yapılan başvuru ve verilen ihlal sayısını azaltmaktı.” dedi.

Bireysel başvurunun yaklaşık 12 yıldır uygulanmasının sonucunda bu iki hedefin de önemli ölçüde gerçekleştiğini aktaran Zühdü Arslan, bireysel başvuruyla birlikte Anayasa Mahkemesine özgürlükleri koruma ve geliştirme misyonu yüklendiğini, bu misyonla Anayasa Mahkemesinin hak eksenli bir yaklaşımla bireysel başvuruları inceleme görevini en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde olduğunu belirtti.

Konuşmasında Anayasa Mahkemesi kararlarının nicelik ve niteliklerine ilişkin istatistiki bilgiler veren AYM Başkanı Arslan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda iş yükünü yönetilebilir düzeyde tutmayı başardığını, bu başvuru yolunu etkili ve başarılı şekilde uyguladığını aktardı.

“Bazı kararlara uyulmaması bireysel başvuru hakkını zedelemektedir.”

Zühdü Arslan, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının uygulanması konusunda genel olarak bir sorun bulunmadığını, bununla birlikte istisnai de olsa bazı kararlara uyulmamasının bireysel başvuru hakkını zedelediğini dile getirerek sözlerine şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararlarına uyulmamasının gerekçesi olarak sunulan iki hususa kısaca değinmek ve size öğretilenlerin doğru olduğunu göstermek isterim.  Birincisi, adli ve idari yargı sisteminde nihai ve bağlayıcı kararları verme yetkisinin ilgili yüksek mahkemelere ait olduğu, dolayısıyla kesinleşmiş kararları ortadan kaldırmaya yönelik ihlal kararları verilemeyeceği ileri sürülmektedir. Açıkçası bu görüşün anayasal veya yasal hiçbir dayanağı olmadığı gibi bireysel başvuru kurumunun doğasıyla da bağdaştığı söylenemez.”

İhlal kararlarına uyulmamasına bir gerekçe olarak yorum farklılığının da gösterilmekte olduğunu belirten AYM Başkanı Arslan “Elbette, yüksek mahkemeler dâhil kamu gücü kullanan tüm organlar Anayasa’yı yorumlama yetkisine sahiptir. Dahası kamu gücü kullanan tüm organlar anayasal ve yasal hükümlere uygun olarak karar vermek durumunda olduklarından doğal ve zorunlu olarak Anayasa’yı yorumlamaları gerekebilmektedir. Ancak bu yorumların yol açtığı uyuşmazlıklar norm denetimi veya bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine taşındığında Anayasa’yı nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlayarak uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi Anayasa Mahkemesine verilmiştir.” ifadelerini kullandı.

Zühdü Arslan Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, kısacası herkesi ve her kurumu bağladığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.”

Anayasa ve kanunlarda uyuşmazlıkların nasıl karara bağlanacağının belirtildiğini dile getiren AYM Başkanı Arslan “Bu çerçevede anayasal uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesinin konumu uyuşmazlığı çözen karar mercii iken diğer kamu makamlarının konumu uyuşmazlığın tarafı olmaktan ibarettir. Herhangi bir yargısal uyuşmazlıkta tarafların yorumunun uyuşmazlığı çözen mahkemenin yorumundan üstün olduğu düşünülemeyeceği gibi bunun en temel hukuk mantığıyla bağdaştırılması da mümkün değildir.” dedi.

Zühdü Arslan konuşmasında Anayasa’nın hiçbir kurum veya kişiye Anayasa Mahkemesinin kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermediğini ifade ederek Anayasa ve kanunların açık hükümleri karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesinin ve geçerliliğinin olamayacağını vurguladı. Başkan Arslan konuşmasının devamında bireysel başvuruda verilen ihlal kararlarına uyulmamasıyla verilen zararın sadece başvurucuların haklarından mahrum bırakılmasıyla sınırlı olmadığını belirterek ihlal kararlarının icra edilmemesinin aynı zamanda ülkemiz için büyük bir kazanım olan bireysel başvuru yolunu etkisiz kılabilecek nitelikte vahim bir olay olduğuna da dikkati çekti.

Anayasal kurumların meşruiyetini zedeleyecek, ülkeyi hukuktan uzaklaştırıp kuralsızlık girdabına sürükleyecek ve her açıdan hepimize zarar verecek keyfî tutum ve davranışlardan kaçınmanın ortak sorumluluğumuz olduğunu belirten AYM Başkanı Arslan “Aklıselimle hareket ederek ihlal kararlarının etkili icrası dâhil tüm meselelerimizi sadece hukuk zemininde kalmak suretiyle çözmek zorundayız.” dedi.

Paylaşın

AYM Başkanı’ndan Dikkat Çeken Açıklama: Uzaktan Kumandalı Yargı Da Yargıç Da Olmaz

Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen bir etkinlikte konuşan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, vicdanın esaret, aklın ise vesayet kabul etmeyeceğini vurgulayarak “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz” dedi.

Haber Merkezi / Gücün sınırlandırılması ihtiyacının anayasa yargısı kavramını ortaya çıkardığına değinen AYM Başkanı Arslan, anayasa yargısının ve Türk Anayasa Mahkemesinin tarihî gelişimi hakkında bilgiler vererek Anayasa Mahkemesinin son on yılda bireysel başvuru ile birlikte hak eksenli paradigmayı benimsediğinin altını çizdi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkan Zühtü Arslan, Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen “Akademi Söyleşileri” kapsamında hâkim ve savcı adayları ile bir araya gelerek “Cumhuriyet’in 100. Yılında Anayasa Yargısı” başlıklı bir konuşma yaptı.

AYM Başkanı Arslan, konuşmasında hukuk ve yargının fonksiyonu ile Anayasa Mahkemesinin Türk yargı düzenindeki işlevi konuları üzerinde durdu. Yargı ve hukukun temel fonksiyonunun bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak olduğunu belirten Başkan Arslan, bütün yargı düzenlerinin ortak paydasının hukuk devleti olduğunu vurguladı.

AYM Başkanı Zühdü Arslan, adaleti tesis etmeyen devletlerin uzun süre var olamayacağını ifade ederek her şeyi yerli yerine koymak suretiyle adaleti tecelli ettirmenin hâkim ve savcıların görevi olduğunu dile getirdi.

Hâkim ve savcı adaylarına mesleki anlamda tavsiyelerde bulunan Zühdü Arslan vicdanın esaret, aklın ise vesayet kabul etmeyeceğini vurgulayarak “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz.” ifadelerini kullandı.

Gücün sınırlandırılması ihtiyacının anayasa yargısı kavramını ortaya çıkardığına değinen AYM Başkanı Arslan, anayasa yargısının ve Türk Anayasa Mahkemesinin tarihî gelişimi hakkında bilgiler vererek Anayasa Mahkemesinin son on yılda bireysel başvuru ile birlikte hak eksenli paradigmayı benimsediğinin altını çizdi.

AYM Başkanı Zühdü Arslan, konuşmasının ardından soruları cevaplayarak hâkim ve savcı adaylarına meslek hayatlarında başarılar diledi.

Paylaşın

AYM Başkanı Arslan’dan “Bağımsız Yargı” Vurgusu

Ankara’da katıldığı bir etkinlikte konuşan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının önemine dikkati çekti. Arslan, yargı bağımsızlığının sadece hukuk devletinin değil, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de zorunlu bir sonucu olduğunu belirtti:

Haber Merkezi / ‘’Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadan bırakın hukuk devletini aslında devlet bile olmaz. Zira devlet, tanımı icabı toplumun hukuk kuralları zemininde örgütlenmiş halidir. Şiddet tekeli olarak devletin meşruiyeti hukuka bağlıdır. Hukukun kişilerin adaleti tesis ederek hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde uygulanması da bağımsız yargının varlığına bağlıdır.’’

Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği (AAMB) bünyesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesince Uluslararası Yaz Okulu programının bu yıl on birincisi düzenlendi.

18-19 Eylül 2023 tarihlerinde düzenlenen program, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Murat Şen’in açış konuşması ile başladı. İki gün boyunca devam eden oturumları Anayasa Mahkemesi Raportörü Mahmut Ateş yönetti.

İlk oturumda Türkiye, Kore, Endonezya, Cezayir, Azerbaycan, Bangladeş, Bosna Hersek, Bulgaristan, Kamerun ve Hırvatistan heyetleri; ikinci oturumda ise Gürcistan, Hindistan, Kazakistan, Kosova, Kırgızistan, Malezya, Moldova, Moğolistan, Romanya heyetleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi temsilcisi sunum yaptı.

Yaz okulu programı kapsamındaki konferansa 19 Eylül’de düzenlenen üçüncü oturumla devam edildi. Bu son oturumda Rusya, Tacikistan, Tayland, KKTC, Ukrayna, Özbekistan ve Angola heyetleri sunum gerçekleştirdi.

Heyetlerin Anayasa Mahkemesi (AYM) ziyareti ile devam eden programın kapanış konuşmasını Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan yaptı.

Zühtü Arslan, kapanış konuşmasında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının önemine dikkati çekti. Yargı bağımsızlığının sadece hukuk devletinin değil, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de zorunlu bir sonucu olduğunu belirten Arslan, ‘’Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadan bırakın hukuk devletini aslında devlet bile olmaz. Zira devlet, tanımı icabı toplumun hukuk kuralları zemininde örgütlenmiş halidir. Şiddet tekeli olarak devletin meşruiyeti hukuka bağlıdır. Hukukun kişilerin adaleti tesis ederek hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde uygulanması da bağımsız yargının varlığına bağlıdır.’’ dedi.

AYM Başkanı Arslan, yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna dair algının da çok önemli olduğunu belirterek bu durumu zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınılması gerektiğini vurguladı ve ‘’Mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız olmaları yetmez, öyle olduklarının da bilinmesi gerekir. Bu nedenle hukuk devleti yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı görünümüne zarar verecek davranışlardan kaçınmayı gerektirmektedir.’’ ifadeleriyle sözlerine devam etti.

Yargı mensuplarının kirlenmemiş ve prangasız bir vicdana sahip olmalarının gerekliliği üzerinde duran Arslan, ‘’Bu kuşkusuz kolay değildir, zira hiçbirimiz steril bir dünyada yaşamıyoruz. Ne var ki, hakimlik tam da böyle bir ortamda tertemiz bir vicdanla adaleti tesis etmeyi gerektiren bir meslektir.’’ diyerek daha adil bir dünyada huzurlu ve sağlıklı günler temennileriyle sözlerini tamamladı.

AYM Başkanı Arslan, kapanış konuşmasının ardından katılımcılara sertifikalarını takdim etti.

Paylaşın

Erdoğan’ın Atadığı İrfan Fidan Anayasa Mahkemesi’nde Neden Kaybetti?

Anayasa Mahkemesi”nin (AYM) 15 üyesinin oy kullandığı seçimde 8 oy alan Zühtü Arslan, üçüncü kez AYM Başkanı oldu. İrfan Fidan 5 oyda kalırken, aday olmayan başkan vekili Kadir Özkaya’ya ise 2 oy çıktı. Kulislerde Fidan’ın adaylığı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından işaret edildiği iddia edilmişti.

Sürpriz olarak nitelendirilen seçim sonuçlarına ilişkin edinilen bilgilere göre, AYM üyeleri doğrudan siyasi iradenin işaret ettiği adaya karşı “mahkemenin bağımsız duruşunu ve kıdemin önemini” korumak amacıyla Arslan’ı destekledi.

Anayasa Mahkemesi’ndeki kritik başkanlık seçimlerini 15 üyenin 8 oyunu alan Zühtü Arslan’ın kazandı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği belirtilen İrfan Fidan ise kaybetti.

Sürpriz olarak nitelendirilen seçim sonuçlarına ilişkin DW Türkçe’den Alican Uludağ ve Gülsen Solaker’in ulaştığı bilgilere göre, AYM üyeleri doğrudan siyasi iradenin işaret ettiği adaya karşı “mahkemenin bağımsız duruşunu ve kıdemin önemini” korumak amacıyla Arslan’ı destekledi.

Seçim sonucunun HDP kapatma davasının esasını ise etkilemeyeceği belirtiliyor. Kulislerde, kapatma kararı yerine siyasi yasak veya Hazine yardımının kesilmesi gibi ara formüllerin konuşulmaya başlandığı ifade ediliyor.

Oyların dağılımı nasıl oldu?

Türkiye bir yandan 2023 seçimlerine giderken, diğer yandan gözler HDP kapatma davasının görüşüleceği Anayasa Mahkemesi’nde çevrildi. Zühtü Arslan’ın başkanlıktaki görev süresinin 13 Şubat’ta dolacak olması nedeniyle AYM’de bugün yeni başkanlık seçimi yapıldı. Seçimde Zühtü Arslan ve İrfan Fidan olmak üzere iki aday yarıştı.

AYM’nin 15 üyesinin oy kullandığı seçimde 8 oy alan Zühtü Arslan, üçüncü kez AYM Başkanı oldu. İrfan Fidan 5 oyda kalırken, aday olmayan başkan vekili Kadir Özkaya’ya ise 2 oy çıktı.

AYM’deki bu seçim sonuçları ne anlama geliyor?

Yüksek mahkeme kulislerinden alınan bilgiye göre, doğrudan Erdoğan’ın işaret etmesine karşın İrfan Fidan’ın seçilmemesi sürpriz oldu. Kulislerde Fidan’ın adaylığı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından işaret edildiği iddia edilmişti.

Ancak AYM üyeleri, İstanbul Başsavcısıyken tartışmalı davalara bakan ve mahkemenin en kıdemsiz üçüncü üyesi olan Fidan’ın adaylığına soğuk bakıyordu. Bazı üyeler, aday olmak istemeyen Zühtü Arslan’ı ikna etmiş ve aday olmasını sağlamıştı.

AYM kaynakları, Erdoğan’ın işaret etmesine karşın Fidan’ın seçilememesini, yüksek mahkemenin “bağımsız duruşunu” koruma refleksi olarak değerlendirdi. Zühtü Arslan’a oy veren bazı üyelerin Fidan gibi kıdemsiz bir üyenin tepeden işaret edilmesinden rahatsızlık duyduğu, kıdemli üyelerin bu konuda yok sayılmasının sonucu etkilediği belirtildi. Kaynaklar, İrfan Fidan’ın yerine başka bir üyenin işaret edilmesi halinde, sonucun farklı olabileceğine işaret etti.

Bu arada İrfan Fidan’ın başkan seçilmesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) AYM’ye bakışını olumsuz etkileyeceği endişesinin de seçimlerde belirleyici olduğu ifade edildi.

Seçim sonuçlarını Hakyol grubu belirledi

Öte yandan seçim sonucuna etki eden bir diğer faktörün ise AYM’deki İskenderpaşa Cemaati’ne bağlı olan Hakyol grubu ile Milli Görüş Vakfı’na (MGV) yakın üyelerin tavrının olduğu öğrenildi.

Bu grupların, yargıda rakip olarak görülen İstanbul Grubu’na yakın olan İrfan Fidan’ı istemediğine ve açık tavır gösterdiğine işaret ediliyor. Ancak bunun seçimlerdeki belirleyiciliğinin İrfan Fidan’ın kıdemsiz olmasından sonra geldiği dile getirildi.

Seçim sonuçları HDP davasını nasıl etkiler?

Sekiz üyenin oyuyla Zühtü Arslan’ın yeniden başkan seçilmesinin HDP kapatma davasını etkileyip etkilemeyeceğini de merak ediliyor.

AYM kulislerinde, seçimlerin doğrudan HDP kapatma davasının sonucunu etkilemeyeceği görüşü hâkim. Başkanlık seçimlerindeki dengeler ile kapatma davasındaki dinamiklerin ayrı olduğuna işaret eden kaynaklar, kapatma davasının Zühtü Arslan’ın başkanlığıyla birlikte olağan akışında ilerleyeceği belirtiliyor. Ancak İrfan Fidan’ın başkan seçilmesi durumunda yalnızca usulü işlemlerin değişeceği; üyelerin iradesini değiştirecek, esasa yani sonuca etki edecek yeni bir durumun olmayacağını kaydedildi.

HDP kapatma davasındaki ara formüller ne?

Kaynaklar, HDP’nin kapatılıp kapatılmayacağı konusunda şimdiden bir sonuca varmanın erken olduğunu dile getiriyor. Kulislerde, kapatma davasında ara formüller de konuşulmaya konuşuluyor. Anayasa Mahkemesi’nde şu an arasında Zühtü Arslan’ın bulunduğu 5 üye muhalif duruş sergilerken 10 üye ise çoğunlukla birlikte hareket ediyor.

Ancak HDP’nin hesaplarına bloke kararının 8 oyla çıkması, Zühtü Arslan’ın yine 8 oyla başkan seçilmesi, kapatma için 10 oya ulaşılamayacağı ihtimalini de gündeme getirdi. Bu konuda kapatma yerine HDP’lilere siyasi yasak kararı veya parti yardımından yoksun bırakma gibi ara formüllerin de çıkabileceği belirtiliyor.

Siyasi kulislerde nasıl yankılandı?

Anayasa Mahkemesi’ndeki seçim süreci siyasi kulislerde de yakından takip edildi. Muhalefet kulislerinden edinilen bilgilere göre adaylardan İrfan Fidan’ın seçilmesinin zor olacağı yorumları yapılıyordu ve buna neden olarak da Fidan’ın çok sayıdaki tartışmalı kararı gösteriliyordu.

AYM’nin diğer üyelerinin bu kadar tartışmalı ve muhalefetin tepkisi çeken bir ismi başkan olarak seçmek istemeyeceği değerlendirmesini yapan muhalefet partileri “AYM üyeleri, seçimde iktidarın değişmesi durumunda kurumun başında geçmişte çok sayıda muhalefet milletvekilini cezaevine göndermiş, davaları AİHM’den dönmüş bir ismin olmasını ve tüm şimşeklerin kendilerine yönelmesini arzu etmeyeceklerdir” yorumunu yapıyor. Bu nedenle daha uzlaşmacı ve seçimde iktidarın değişmesi durumunda her kesimle iletişim kurabilen Zühtü Arslan’ın yüksek mahkeme için daha iyi bir seçim olduğuna işaret ediliyor.

Paylaşın

Zühtü Arslan Üçüncü Kez Anayasa Mahkemesi Başkanı

1 başkan, 2 başkanvekili ve 12 üye olmak üzere toplam 15 Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesinin salt çoğunluğunu alan Zühtü Arslan görev süresini 4 yıl daha sürdürecek. Arslan, 17 Nisan 2012’de Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmişti.

Zühtü Arslan’ın görev süresinin dolması üzerine Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanlığı için bugün seçim yapıldı. Yapılan gizli oylamada 15 üyenin 8’inin oyunu alan Zühtü Arslan, yeniden AYM başkanlığına seçildi.

1 başkan, 2 başkanvekili ve 12 üye olmak üzere toplam 15 AYM üyesinin salt çoğunluğunu alan Zühtü Arslan görev süresini 4 yıl daha sürdürecek.

Üçüncü kez başkan

Zühtü Arslan, Yükseköğretim Genel Kurulunca gösterilen 3 aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından 17 Nisan 2012’de Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmişti.

Yüksek Mahkemenin başkanlığına ise ilk kez 10 Şubat 2015’te seçilen Arslan, 4 yıllık görev süresinin dolmasının ardından başkanlık için yeniden aday oldu, 25 Ocak 2019’daki seçimde de oyların salt çoğunluğunu aldı. Arslan, ikinci kez seçildiği Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevine 13 Şubat 2019’da başladı.

Zühtü Arslan hakkında

1964 Yozgat Sorgun doğumlu. 1987’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu.

Yüksek lisansını İngiltere’de Leicester Üniversitesi Hukuk Fakültesinde insan hakları ve sivil özgürlükler alanında, doktorasını da aynı Fakültede anayasa hukuku alanında yaptı. 2002’de doçent, 2007’de ise profesör unvanını aldı.

2001’de bir süre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çalıştı. 2000-2003 arasında Bilkent Üniversitesinde “Turkish Public Law” dersini, 2003-2009 yılları arasında da Başkent Üniversitesinde “Hukuk ve Siyaset” dersini verdi.

2009’de Polis Akademisinin başkanlığına atandı. Burada lisans ve lisansüstü düzeyinde “Anayasa Hukuku”, “İnsan Hakları”, “Devlet Kuramları” gibi dersleri verdi. Aralık 2010’da Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurul üyeliğine seçildi.

Anayasa Teorisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Din Özgürlüğü ve Türk Parlamento Tarihi 1957-1960 (üç cilt) kitapları var. Bunun yanında Constitutional Law in Turkey (Türkiye’de Anayasa Hukuku) başlıklı bir ortak kitabı ve ABD Yüksek Mahkemesi Kararlarında İfade Özgürlüğü adlı bir derleme eseri bulunuyor.

Ayrıca anayasa yargısı, insan hakları, özgürlük-güvenlik ilişkisi ve siyasi partiler hukuku gibi alanlarda Türkçe ve İngilizce yayımlanmış makaleleri ve bildirileri var.

Paylaşın

Erdoğan Tarafından Atanan İrfan Fidan’ın Adaylığı AYM’de Rahatsızlık Yarattı

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlıktaki dört yıllık görev süresi 13 Şubat’ta dolacak. AYM kulislerinde, daha önce başkan adayları olarak Rıdvan Güleç ve Basri Bağcı’nın isimleri konuşuluyordu.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan AYM üyesi İrfan Fidan, son anda adaylığını açıkladı. Ancak AYM’nın en kıdemsiz üçüncü üyesi olan Fidan’ın adaylığının Yüksek Mahkeme’de rahatsızlık yarattığı öğrenildi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlıkta görev süresinin dolacak olması nedeniyle 2 Şubat Perşembe günü başkanlık seçimi yapılacak. Arslan’ın yeniden aday olduğu seçimlerin sürpriz adayı ise İrfan Fidan oldu.

DW Türkçe’den Alican Uludağ‘ın haberine göre, Adaylık için üyeleri ziyaret eden Fidan’ın adının doğrudan Cumhurbaşkanlığı’ndan işaret edildiği belirtiliyor. Buna karşılık AYM’nın en kıdemsiz üçüncü üyesi olan Fidan’ın adaylığının Yüksek Mahkeme’de rahatsızlık yarattığı öğrenildi.

AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlıktaki dört yıllık görev süresi 13 Şubat’ta dolacak. Başkanlık seçiminin yapılacağı AYM Genel Kurulu, toplam 15 üyeden oluşuyor. AYM kulislerinde, daha önce başkan adayları olarak Rıdvan Güleç ve Basri Bağcı’nın isimleri konuşuluyordu. AYM üyeliği süresi 2024’te dolacak olan Zühtü Arslan’ın ise başkanlık için aday olmayacağı belirtiliyordu.

İrfan Fidan AYM Başkanı olmak istiyor

Ancak AYM üyesi İrfan Fidan, son anda adaylığını açıkladı. Yargı kulislerinde, İrfan Fidan’ın adının doğrudan Cumhurbaşkanlığı’ndan işaret edildiği ifade ediliyor. Bunun ardından Fidan’ın AYM üyelerini tek tek ziyaret ederek seçim çalışmalarına başladığı öğrenildi.

Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaparken Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından 27 Kasım 2020 tarihinde Yargıtay üyesi yapıldı. Fidan, görev süresinin dördüncü gününde AYM üyeliğine adayı olmuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beş aday arasından İrfan Fidan’ı 23 Ocak 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi üyesi olarak seçmişti.

AYM’nin en kıdemsiz üyesi konumunda

İki yıldır üye olan İrfan Fidan, AYM’nin en kıdemsiz üçüncü üyesi konumunda. Bu nedenle iktidara yakın görünen bazı üyelerin dahi, İrfan Fidan’ın adaylığına tepki gösterdiği, görüşlerini Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerine ilettiği kaydedildi.

AYM’de Zühtü Arslan’ın arasında bulunduğu beş üye, genellikle muhalif kararlara imza atıyor. Bu isimlerin karşısında ise 10 kişilik iktidara yakın üye bloku var. Ancak başkanlık seçiminde bu üyelerin farklı hareket edeceği belirtiliyor.

AYM kulislerinde Fidan’ın adında uzlaşma çıkmaması nedeniyle, üst düzey bir Adalet Bakanlığı yöneticisinin bazı AYM üyelerini arayarak ikna etmeye çalıştığı, Fidan’ın üyeliğini Cumhurbaşkanlığı’nın istediğini bu üyelere ilettiği konuşuluyor.

Bu gelişmelerin ardından Zühtü Arslan da yeniden başkan adayı oldu. Fidan’ın adının Cumhurbaşkanlığı tarafından işaret edilmesinin ardından Basri Bağcı ve Rıdvan Güleç’in adaylıktan vazgeçtiği öğrenildi.

Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin kanuna göre başkan, üyeler arasında gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğuyla dört yıl için seçiliyor. Süresi bitenler yeniden seçilebiliyor. Bu nedenle yeni başkanın en az sekiz üyenin oyunu alması gerekiyor.

Yeni başkan, HDP davasını yönetecek

AYM’deki başkanlık seçimi, doğrudan mahkemedeki dava süreçlerini etkileyecek. Bunların başında ise HDP’nin kapatılması istemiyle açılan dava geliyor.

HDP, kapatma davası kapsamında 14 Mart’ta esasa ilişkin savunmasını yapacak. İrfan Fidan, AYM Başkanı seçilirse kapatma davası oturumlarını yönetecek. AYM, 6 Ocak’ta ise 7’ye karşı 8 oyla HDP’nin Hazine yardımı hesaplarını bloke etme kararı almıştı.

Paylaşın

Demirtaş’tan AYM Başkanı Arslan’a Çağrı: Açıklama Yap

Sosyal medya hesabı üzerinden AYM Başkanı Arslan’a çağrı da bulunan Demirtaş,  “Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Sayın Zühtü Arslan’ı, görev süresi dolmadan açıklama yapmaya davet ediyorum” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Sayın Zühtü Arslan’a sosyal medya üzerinden avukatları aracılığıyla çeşitli sorular yöneltti.

Twitter üzerinden “Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Arslan’ı, görev süresi dolmadan açıklama yapmaya davet ediyorum” diyen Demirtaş, AYM Başkanı Arslan’ın yanıtlaması istemiyle şu soruları sıraladı:

  • Anayasa’nın 138. maddesine aykırı şekilde, iktidar tarafından bugüne kadar size hiç telkinde bulunuldu mu, baskı yapıldı mı?
  • Yüksekdağ ve Demirtaş başvurularında siz AYM olarak ihlal yok dediniz ama iki kararınız da AİHM’den ağır ihlal kararıyla döndü.
  • AİHM kararlarının uygulanmamasına yıllardır sessiz kalıyor, başvurularımızı da karara bağlamıyorsunuz.
  • Baskı gördünüz mü, tehdit edildiniz mi?
  • HDP kapatma davası ve hazine yardımına tedbir konulması hususlarında mahkemenize baskı yapıldı mı? Telkin ya da tehdit aldınız mı?
  • Benim son tutukluluk başvurum üç buçuk yıldır önünüzde bekliyor. Karar vermemeniz için size baskı yapıldı mı?

“Son anda onurlu duruş göstermeyi düşünüyor musunuz?”

Demirtaş sorularına şöyle devam etti:

  • Halen vermediğiniz kararlar ve verdiğiniz yanlış kararlarla tek adam rejiminin inşasında rol aldığınızın, vebale girdiğinizin farkında mısınız?
  • Kavala ve Gezi dosyalarında verdiğiniz ve vermediğiniz kararlar nedeniyle yol açtığınız yıkımın, adaletsizliğin farkında mısınız? Vicdanınız rahat mı, huzur içinde uyuyabiliyor musunuz?
  • Sayın Zühtü Arslan, yarın bir gün emekli olduktan sonra konuşmaktansa gerçekleri şimdiden açıklayarak, son anda bile olsa onurlu bir duruş göstermeyi düşünüyor musunuz?

Sayın AYM Başkanı, biz burada rahat uyuyoruz çünkü suçsuzuz, vicdanımız rahat.

Ne olmuştu?

HDP’ye yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanmıştı.

Demirtaş’ın tahliyesi için 15 Mayıs’ta Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan başvuru, 21 Mayıs’ta reddedilmişti.

Demirtaş’ın tahliye talebi üst mahkeme olan Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da 24 Mayıs’ta reddedilmesi üzerine avukatlar 29 Mayıs’ta Demirtaş’ın başvurusunun öncelikle görüşülmesi talebiyle AYM’ye başvurmuşlardı.

Anadolu Ajansı (AA) 13 Haziran Çarşamba akşamı geçtiği haberde, AYM’nin Demirtaş’ın tahliye talebini reddettiğini belirtmişti.

HDP’den 14 Haziran Perşembe günü yapılan yazılı açıklamada ise özetle şu ifadelere yer verildi:

“AYM, başvurunun yapıldığı gün İçtüzük 73 uyarınca tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Ancak Demirtaş ile ilgili İçtüzük Madde 73’e göre herhangi bir talebimiz bulunmamaktadır. Talebimiz, İçtüzük 68 uyarınca dosyanın öncelikli ele alınması talebidir. AYM’nin olmayan bir talep hakkında karar vermiş olması, dosyayı incelemeden direktifle karar verdiğinin açık bir göstergesidir. Ayrıca olmayan bir taleple ilgili verilen bu karar toplumda algı oluşturmak için basına da servis edilmiştir.”

Demirtaş da, 19 Haziran’da avukatları aracılığıyla yaptığı paylaşımda “Anayasa Mahkemesi’nin tahliye talebimi reddettiği şeklindeki haberler doğru değildir. AYM, avukatlarımın tahliye başvurusunu henüz görüşmedi bile. Halen ölü taklidi yapıyorlar. AYM, dosyamı ele almaya korkar hale getirildi. Gerçekten çok yazık” dedi.

Bunun üzerine Demirtaş’ın avukatları, AİHM’e 26 Haziran’da başvuru yaptı. 20 Kasım 2018’de AİHM Demirtaş kararını açıkladı ve “Serbest bırakılsın” dedi. Serbest bırakılmayan Demirtaş, halen Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın