Aksaray: Yunus Emre Türbesi

Yunus Emre Türbesi; Aksaray’ın Ortaköy İlçesi, Sarıkaraman Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Türbenin bulunduğu tepe, halk tarafından Ziyaret Tepesi olarak bilinmektedir. Her yıl ekim ayında Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri düzenlenmektedir. Aksaray ve Kırşehir Valiliklerince dönüşümlü olarak gerçekleştirilen etkinliklere her iki ilin protokolü ile yurt dışından ve yurtiçinden gelen bir çok vatandaş katılmaktadır.

Bu toprağın insanı, dervişi, şairi. İlahi aşk ateşiyle nefsini hamlıktan kurtarıp pişirerek aşkın tadını şiirlerine, sesine, nefesine veren zat. Yalnızca kendi yaşadığı döneme değil yüzyıllar sonrasına da öğütleriyle seslenebilen büyük insan. Özünü topraktan alan, sözünde bereketlendiren ve onunla gönül sofraları kuran ve bizi doyuran şair. Yunus Emre.

Yunus Emre, dilden dile aktarılan şiirleriyle 700 yıldır aramızda yaşıyor. Bunca şöhretine rağmen hayatı hakkında bilinenler ne yazık ki çok azdır. Doğduğu ve öldüğü yerler hakkında farklı rivayetler bulunan Yunus Emre’nin ailesi ve çocukları olduğu, şiirlerinden ve menkıbelerinden bilinmektedir.

Türk Tasavvuf Edebiyatının en büyük temsilcisi kabul ettiğimiz Yunus Emre’nin yaşadığı yer hususunda maalesef kesin bir neticeye varılamamıştır. Buna sebep, eldeki iddiaların yetersiz oluşu, karşı tezlerle bu iddiaların geçersiz kılınmasıdır.

Yunus Emre hakkında yapılmış olan çalışmalara baktığımızda, bu ulu zata ait Anadolu’nun muhtelif yörelerinde çok sayıda makam veya mezar zikredilir. Bunlardan Eskişehir-Sivrihisar, Aksaray-Ortaköy, Karaman, Bursa, Kula ile Salihli arası, Erzurum Duzcu köyü, Keçiborlu, Sandıklı, Ünye ve Sivas Hafik’teki türbe veya makamlar adı geçen yerler arasındadır.

Milletimizin değer verdiği şahısları gönüllerinde yaşatırken, onlara sahip çıkıp kendi beldelerinde olduğunu ileri sürmeleri de gayet tabiidir. Yunus’un on yerde mezarının ya da makamının olması da bu yüzdendir.

Bugüne kadar Yunus Emre’nin yaşadığı yer hakkında en çok Eskişehir’in Sivrihisar ilçesi ve Karaman kabul görmüştür. Ancak bazı akademisyenlere göre Ortaköy ilçesinin Hacı Bektaşi Veli ve Tapduk Emre dergahlarına yakınlığı, rivayetlere göre Yunus Emre’nin bu dergahlara yürüyerek gidip gelmesi, 40 yıl Tapduk Emre’ye hizmet etmesi bilgileri göz önünde bulundurulduğunda Yunus’un yöremizde yaşadığı ve mezarının Aksaray ilinin Ortaköy ilçesine bağlı Sarıkaraman köyündeki Ziyarettepe denilen mevkide olduğu kabul edilmektedir. Bundan dolayı da Ortaköy İlçesi halkı Yunus Emne’ye sahip çıkmaktadır.

Paylaşın

Ordu: Yunus Emre Türbesi

Yunus Emre Türbesi; Ordu’nun Ünye İlçesi, Saraçlı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yığma yapım sistemi ile inşa edilen yapıda malzeme olarak tuğla kullanılmıştır. Sekiz köşeli olan yapı tavana doğru daralan bir formdadır. Yapının girişi doğu cephesindedir. Giriş kapısı çift kanatlı, dikdörtgen formlu ve demirdir. Sekizgen planlı olan yapının köşeleri ve alınlığı giydirme cephe ile kaplanmıştır.

Sekizgen olan yapının her kenarında basık kemerli büyük boyutlu pencereleri mevcuttur. İç mekânda duvarlar seramik kaplı olup özellikle kubbe içerisinde yoğun kalem işi süslemeler mevcuttur. Yapının tam ortasında küçük kubbesi bulunmaktadır.

Paylaşın

Manisa: Kula, Yunus Emre ve Tapduk Emre Türbesi

Yunus Emre ve Tapduk Emre Türbesi; Manisa’nın Kula İlçesine bağlı Emre Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Büyük bir Türk mutasavvıfı olan, Tabduk Emre hakkında yazılı kaynaklar; O’nu Barak Baba, Sarı Saltuk gibi Hacı Bektaş-ı velinin halifesi olarak göstermektedir.

Tabduk Emre miladi 1200’lü yıllarda Manisa ili Kula ilçesi Emre köyünde yaşamıştır ve Hoca Ahmet Yesevi’nin müritlerinden olduğu bilinmektedir.

Bir gün Hacı Bektaş Anadolu’daki erenleri yanına çağırır. Tabduk Emre ben nasibimi aldım deyip davete uymaz. Fakat Hacı Bektaş’ın ısrarı üzerine dergâhına varır. Kendisine gelmeyişinin sebebi sorulur; şöyle cevap verir. “ Erenler meclisinde bir gün perde aralığında el uzandı ve bize nasibimizi verdi.” dedi.

Hacı Bektaş; “O eli görsen tanır mısın?” der.

Tabduk Emre: “Elbette tanırım. Ayasında yeşil bir ben vardı, o eli bir ordunun içinde görsem tanırım.” der.

O zaman Hacı Bektaş sağ elini Emre’ye uzatır.

Emre o yeşil beni burada görünce, heyecanlanır ve “Tabduk Sultanım, Tabduk Sultanım” diye bağırır. Aradığı kişinin karşısında olduğunu anlar ve o günden sonra Ermem Şeyhin adı “Tabduk Emre” olur. Tabduk aradığımı buldum demektir.

Yine bir rivayete göre: Tabduk Emre, Saruhan Beyinin kızı Fatma Sultanı istetmek için, annesini Emre köyünden, Saruhan beyinin konağına yollar. Tabduk Emre’nin annesi, Saruhan beyinin kızı Fatma Sultanı oğlu Tabduk Emre’ye ister. Saruhan Beyi, Tabduk Emre’nin annesine oğlu kırk yük altın getirirse ancak o zaman kızını vereceğini söyler. Annesi boynu bükük olarak Emre köyüne dönüp, durumu Tabduk Emre’ye anlatır.

Tabduk, annesini tekrar Saruhan beyine göndererek, beyin şartlarını kabul ettiğini bildirir. Tabduk Emre Saruhan Beyi’nin Emre köyüne gönderdiği kırk deveye, çuvallar içinde kum ve çakıl doldurarak Saruhan Beyine geri gönderir. Çuvallar Sultanın hazinesine boşaltılırken içindeki kum ve çakıllar altın olur. Bunun üzerine hayretler içinde kalan Saruhan Beyi de sözünde durarak kızı Fatma Sultanı Tabduk Emre’ye verir.

Günümüzde Tabduk Emre Türbesi olarak anılan yapı mimari unsurlar bakımından Manisa’daki Saruhan Bey Türbesi ile büyük benzerlikler taşımaktadır. Türbe içinde ortadaki Tabduk Emre’ye, diğerleri ise aile fertlerine ait olduğu söylenen 10 mezar bulunmaktadır. Türbe kapısının hemen önünde, taşında balta tasviri bulunan mezarın ise Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılmakta ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Paylaşın

Kırşehir: Yunus Emre Türbesi

Kırşehir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Yunus Emre Türbesi; Kırşehir’in Ulupınar Kasabası’nda, 1267 metre yüksekliğindeki Ziyarettepe Mevkii’nde yer almaktadır.

Her yıl Eylül ayının 2. haftası, Kırşehir ve Aksaray Valiliklerince Yunus Emre’yi Anma Günü Etkinlikleri yapılmaktadır. Kesme taştan yapılmış, kare planlı türbenin doğu ve güney duvarında bulunan kemerlerin içinde demir parmaklıklı birer dikdörtgen pencere yer almaktadır.

Türbenin iç örtüsü, daralarak yükselen bir bindirme tavan biçimindedir. Dıştan da kare piramit şeklinde bir taş külah ile korunan bu tavan örtüsünün tepesi, kare planlı bir boşluk hâlinde bırakılmıştır. Çilehane, Ziyarettepe Mevkii’nin yaklaşık 250 m güneyinde bulunan, Yunus Emre’nin dünya işlerinden uzaklaşıp, ibadet etmek için kapandığı Çilehane’de, sonraları dervişlerin de zikir yapmak için toplandığı tahmin edilmektedir.

Yunus Emre’ye atfedilen mezarlar;

1971 yılında UNESCO tarafından da anılan, tanıtılan ve şiirleri birçok dile çevrilen, mısraları bütün dünyayı dolaşan Yunus Emre’ye atfedilen mezar sayısı; ülke sınırları içinde 13 (Kırşehir, Manisa, Karaman, Eskişehir, Isparta, Bursa, Afyon, Ordu, Balıkesir, Bolu, Erzurum, Konya, Aksaray), Azerbaycan’da 3 olmak üzere toplam 16’dır.

Bu da Yunus Emre’nin halk tarafından ne kadar çok sevildiğinin, benimsendiğinin ve paylaşılamadığının âdeta bir kanıtıdır. İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsinYa nice okumaktır…

Kırşehir’in kısa tarihi

Tarihçiler, Kırşehir adının eski çağlarda “Parnassos” yada “Makissos” olduğu üzerinde durmaktadırlar. Hititler döneminde Kırşehir havzasına “Ahiyuva” ülkesi denilmekte idi. Roma ve Bizans döneminde ise “Kapodakya” olarak tanımlanmıştır. Kırşehir tarihte yeniden canlanışını Anadolu Selçuklularına borçludur. Özellikle XI. Yüzyıldan sonra Kırşehir’in ilim ve güzel sanatlar dalında büyük bir ağırlığı olduğu gözlenmiştir.

Selçuklular döneminde Kırşehir’in adı Gülşehir olarak geçmektedir. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar tamamıyla Anadolu’ya hakim oldular. Bu dönemde Kırşehir’e vali olarak atanan Cacaoğlu Nureddin Moğallara karşı barışçı bir siyaset güderek Kırşehir’i bayındır bir duruma getirmiştir.

Bu dönemde Kırşehir Türk Kültür Merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiş olup, Aşık Paşa, Caca Bey, Ahi Evran, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Hacı Bektaş Veli gibi Türk İslam şair, düşünür ve mutasavvıfları yetiştirmiştir. Taptuk Emre ve Yunus Emre’ninde Kırşehir ve çevresinde yaşadığı göz önüne alınırsa bu gönül erenlerinin Moğol istilasına karşı koyarak Türklüğün Anadolu ya yerleşmesini sağladıklarını görmekteyiz.

Daha sonra Kırşehir çeşitli beyliklerin egemenliği altında sık sık el değiştirmiştir. Son olarak Kırşehir II. Murat zamanında tam ve kesin olarak Osmanlılar yönetimine girmiştir. Kırşehir XIX. yüzyılın ortalarında önemini yitirmiş yollar üzerinde küçük bir durak yeri olmuştur. Konya eyaletine bağlı olan bir sancak olan Kırşehir XIX. Yüzyılın ikinci yarısında önce Konya vilayeti Niğde sancağına bağlı bir kaza, sonrada Ankara vilayetine bağlı bir sancak durumuna, 1921 yılında bağımsız bir sancak durumuna getirildi.

Daha önceleri bir çok kahraman yetiştiren Orta Anadolu’nun bu güzel beldesi Kurtuluş Savaşı’nda da kendisine düşen görevi yapmış 210 şehit ve 87 gaziyle bunu kanıtlamıştır. Kırşehir 1921’de bağımsız mutasarrıflık haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk merkezi olmuştur. 1924’de Kırşehir’e Avanos, Çiçekdağı, Hacıbektaş ve Mucur bağlanmıştır. 1944’de Kaman’da ilçe haline gelince, Kırşehir’in ilçe sayısı beş olmuştur.

20 Temmuz 1954 tarih ve 6429 sayılı kanun, Nevşehir’i il, Kırşehir’i de ona bağlı ilçe haline getirmiştir. Çiçekdağı Yozgat’a, Kaman Ankara’ya, Hacıbektaş, Avanos ve Mucur ise Nevşehir’e bağlanmıştır. 1 Temmuz 1957 ‘de çıkarılan 7001 sayılı kanunla Kırşehir yeniden il olmuştur. Bu yeni düzenlemede Kırşehir’e Çiçekdağı, Kaman ve Mucur bağlanmıştır. Hacıbektaş ve Avanos ise Nevşehir’e dahil edilmiştir. Akpınar ( 1990 ) yılında Kırşehir’in yeni ilçeleri olmuştur. Halen Kırşehir’e bağlı altı ilçe vardır.

Paylaşın