Edirne: Uzunköprü, Telli Çeşme

Telli Çeşme; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Telli Çeşme Meydanı’nda yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1800’lü yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Çeşmenin suyu Sultan II. Murat’ın getirttiği su şebekesinden sağlanmıştır. 1960 yılında asıl yerinden alınıp 4-5 metre uzağa şimdi bulunduğu yere taşınmıştır.

Günümüzde iki musluğu olan çeşme 4 musluklu olarak tek parça som mermerden yapılmıştır. Yine mermerden bir adet yalağı bulunan çeşmenin üzeri Lale Devri süslemeleri ile aynı özellikleri taşıyan kıvrık dallar, rumiler, sarkıtlı-saçaklı süsler, selvi ve artık nesli tükenmiş olan İstanbul lalesi motifleri ile süslenmiştir.

Sanat tarihi yönünden çok değerli bir yapıttır. Ne yazık ki 1920-1922 Yunan İşgali sırasında bu süslemeler ile çeşmenin dört tarafında bulunan kitabelerin üzeri kazınmıştır. Bu yüzden yapılış tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı hakkındaki bilgiler silinmiş, süslemelerinse yalnız izleri kalmıştır.

Paylaşın

Edirne: Gazi Turhan Bey Camii ve Türbesi

Gazi Turhan Bey Camii ve Türbesi; Edirne’nin Uzunköprü İlçesine bağlı Kırıkkavak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Gazi Turhan Bey Türbesi, caminin hemen yanında yer almaktadır. Cami ve türbenin sağlam durumunu gösteren fotoğraflar bulunmuş, bilgi ve belgeler ile röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri onaylanmıştır. Türbe kare planlı ve kübik gövdeli, üzeri sağır ve yüksek kasnakla geçilen bir kubbe ile örtülüdür. Türbe düzgün kesme taşlarla yapılmıştır.

Türbe kapısı ve her cephede yer alan ikişer pencere açıklıkları düz lentolu olup sağır alınlıklı sivri kemerlere sahiptir. Gazi Turhan Bey’in Kırkkavak Köyü’nde cami, türbe, imaret, medrese, hamam ve zaviye yaptırdığı 1454 tarihli vakfiyesinden bilinmektedir. Köyün hemen dışında yer alan külliye hakkında net ve ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır.

Cami’de yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Beden duvarlarında, minare kaidesinde ve üst örtüde taş ve tuğla örülerek hem almaşık hem de kasetleme tekniği uygulanmıştır. Minare gövdesi ve kemerlerde yapı malzemesi olarak tuğla kullanılmıştır. Kare planlı ve tek kubbeli olarak yapılan cami, kuzeybatı köşesinde yer alan minaresiyle anıtsal bir görünüme sahiptir.

Camide toplamda dört pencere yer almaktadır. Kuzey cephesinin batı ucunda giriş kapısı bulunmaktadır. Tüm cephelerinde ahşap kiriş ve hatıllara ait izler görülmektedir. Kiriş ve hatıl izlerinden, son cemaat yerinin ahşap bir çatı ile kapatılmış olabileceğini anlamaktayız. Güney duvarı ortasında beşgen planlı mihrap nişi yer almaktadır. Bu niş, tamamen alçı ile kaplı olup, beş sıra mukarnaslı kavrasaya sahiptir.

Tek süsleme öğesi olan iki gül rozeti burada yer alır. Dökülen sıvalardan kubbe ve geçişlerde yapı malzemesi olarak tuğla kullanıldığını görmekteyiz. Minaresi, poligonal kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefeli olarak yapılmıştır. Minareye, sivri kemerli bir kapı ve dört merdivenle ulaşılmaktadır. Ayrıca şerefeye ulaşılan merdivenlerin ahşaptan yapıldığını bilmekteyiz. Gazi Turhan Bey’e ait bu külliye kompleksi içerisinde yer alan diğer yapılar günümüze sağlam kalmıştır.

Paylaşın

Edirne: Uzunköprü, Muradiye Camii

Muradiye Camii; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Değirmenci Mahallesi, Hayrabolu Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Muradiye camisinin ilk yapımında kubbeli olduğununa dair minyatür resimler bulunduğu da belirtilmektedir. Caminin ön, arka ve yan saçak örtüleri düz çatı olarak yapılmıştır. Sağ ön köşede kesme taştan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır.

Zaman aşımı nedeniyle pek yıkkın duruma gelen camiyi 1621 yılında II.Osman yeniden onartmış, duvarları kendi moloz taşları ile yapılmıştır. Caminin ilk kuruluşundaki durumunu belirten minyatür resimde bahsedilen ortasındaki kubbe bölümü bütünü ile değiştirilmiş, çatı beşik örtü durumuna getirilmiş ve kurşunla kaplanmıştır.

22×19 m. boyutunda, dikdörtgen biçimindeki caminin, bu boyutlara göre duvardan pek alçaktır. Yüksekliği 5.70 metrediCaminin önünde 3.80 X 22.20 metre boyutunda bir sundurması vardır. Sundurmanın çatısı on iki ahşap direk üzerine basmaktadır. Daha sonraki onarımlarda sundurmanın direkleri kaldırılmış, yerine duvar örülmüştür.

Caminin çatısı duvarlar ve iki sütun üzerine oturtulmuştur. Osmanlı dönemi camilerinde yapılmış, dikdörtgen beşik örtülü camilerinin en büyüğüdür. Caminin içinde on iki ahşap direk üzerine oturtulmuş bir harimi vardır.

Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II.Murat Devri yapıtında Uzunköprü II.Murat camisinin mihrabı güneyden doğuya 30 derecedir. Oysa Uzunköprü’de caminin kıblesi 34.5 derece olması gerekir diye saptamıştır.

Caminin avlusu ve güneyinde haziresi (mezarlığı) bulunmaktadır. Bu mezarlıklarda Uzunköprü’nün ünlü kişileri gömülüdür. Caminin sol ilerisinde imarete ait aşhane ve medrese bulunmaktaydı. Caminin üç kapısı vardır. Sundurmadan geçen ön giriş kapısı, batı kapısı ve kadınlar kapısı denilen doğu kapısıdır.

Avlusunda da üç kapısı vardır. İkisi batıda biri de doğudadır. Batı üst kapısı üzerinde, Ergene medresesi müderrislerinde Enisü’l-Müsamirin adlı Edirne tarihini yazan Abdurrahman Hibrinin yazmış olduğu Mermer yazıt vardır. Yazıtta, Camiyi II.Murad’ın 1443 yılında yaptırdığı ve II. Osman’ın 1621 yılında onarttığı yazılıdır.

Cami Şadırvanı

Uzunköprü’de Muradiye camisi avlusunda, caminin giriş kapısı karşısında, atalarımızın otağ çadırlarını andıran, üst çatısı piramit biçiminde bir külahla örtülü bir şadırvanımız vardır.

Caminin ayrılmaz bir öğesi olan şadırvan halkın abdest almaları için yapılmış üstü kapalı, çok musluklu bir çeşmedir, ilk yapıldığında suyu Sultan II.Murad’ın Malkoç yöresinden getirttiği su şebekesinden sağlanıyordu. Günümüzde ise kent su şebekesine bağlandığı gibi bir kuyudan santrifüjle de su sağlanabilir durumdadır.

Şadırvan sekizgen prizma biçiminde bir hazinesi ve sekiz muslukludur. Her musluğun önünde, üstü ahşap beton oturma yerleri ve suların etrafa sıçramaması için derince bir yalak vardır, çatısı ilk yapıldığında, sekiz ahşap direk üzerine oturtulmuştu. Yeniden yapılanmasında ise sekiz demirli beton direk kullanıldı. Eski özgün yapısına bağlı kalınarak, hayırsever Sayın Ahmet Akalın tarafından günümüzdeki duruma getirilmiştir.

Paylaşın

Edirne: Aziz Ioannis (Vaftizci Yahya) Kilisesi

Aziz Ioannis (Vaftizci Yahya) Kilisesi; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Büyük Şehsuvarbey Mahallesi, Gazi Mahmut Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1875 yılında o dönemde Uzunköprü’de yaşayan Rumlar tarafından Aziz İoannis Prodromos (Vaftizci Yahya) adına yaptırılan Ortodoks kilisesidir. Moloz taştan inşa edilmiş, yer yer süs olarak tuğlalar kullanılmıştır.

Üç nefli (salonlu) bazilika tipindedir. Yarım kubbelidir. Apsis (mihrap) ve çatısı alaturka kiremit ile kaplıdır. Apsis ve salonları yuvarlak kemerli dikdörtgen pencerelidir. Orta nefin duvarları altısı sağda altısı solda olmak üzere 12 Havari’yi tek tek betimleyen freskler ile bezenmiştir.

Yapılış yılı olan 1875’ten Lozan Anlaşması’nda varılan Mübadele (Karşılıklı Yer Değiştirme ) kararı sonucu Rum ahalinin 1924’te bölgeyi terk etmelerine kadar kilisede 17.000 ‘den fazla kişinin vaftiz edildiği bilinmektedir.

Rum ahali giderken çanı da dahil olmak üzere kilise içerisinde bulunan tüm taşınır eşyaları beraberlerinde Yunanistan’a götürmüşlerdir. Kiliseye ait olan büyük çan şu anda İskeçe Kilisesi’nde kullanılmaktadır. Bu tarihten 2011 yılına kadar kilise kullanılmadan atıl bir halde bırakılmıştır.

Uzunköprü Belediyesi tarafından Kasım 2011 tarihinde başlatılan restorasyon çalışmaları 2013 yılında tamamlanmış, eski ihtişamlı görünümüne kavuşturulan tarihi kilise Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da katıldığı büyük bir törenle 11 Mayıs 2013 tarihinde yeniden açılmıştır. Günümüzde kilise Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmet vermektedir.

Paylaşın

Edirne: Uzunköprü, Özgürlük Anıtı

Özgürlük Anıtı; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Muradiye Camii Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Türk demokrasi tarihinin dönüm noktalarından biri olan II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin anısına yapılmış olan demokrasi anıtıdır. Osmanlı Devleti’nin 23 Temmuz 1908’de ikinci kez ilan ettiği meşrutiyet ile mutlak monarşiden parlamenter rejime geçmesiyle o güne dek görülmemiş bir özgürlükler dönemine girmiştir.

Bu büyük olayın bir ifadesi olarak meşhur Osmanlı aydınlarından ve dönemin Uzunköprü kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ile Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar’ın öncülüğü ve girişimleriyle 11 Aralık 1908’de köprünün ilçeye bakan sol baş tarafına dikilmiştir.

6 m yüksekliğinde olan anıt 2 m2’lik bir zemin üzerine inşa edilmiştir. İlk yapıldığında ön tarafına insanların, sol tarafına ise hayvanların kullanması için iki adet çeşme konulmuştur. Ancak 1938’de bu çeşmeler kaldırılmış ve üzerleri kapatılmıştır.

Fransız İhtilali’nin dört büyük ilkesini ifade eden Hürriyet, Adalet, Eşitlik (Müsavat) ve Kardeşlik (Uhuvvet) sloganları tabletler üzerine yazılarak tüm Türk tarihinin ilk hürriyet ve demokrasi anıtı olan Hürriyet Anıtı’nın dört yüzüne yerleştirilmiştir. 1964 yılındaki köprü restorasyonu sırasında anıt asıl yerinin 1 m soluna taşınmış, bu taşınma işlemi sırasında ise orijinal tabletler kaybolmuştur.

Günümüzde anıt üzerinde bulunan tabletler asılları olmayıp kaybolduktan sonra yaptırılan kopyalarıdır. Unutulmaya yüz tutmuş olan Hürriyet Anıtı yapılan restorasyonla tümüyle yenilenerek yapımından tam 104 yıl sonra 11 Aralık 2012 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Paylaşın

Edirne: Uzun Köprü

Uzun Köprü; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Türkiye’nin ve Edirne’nin en önemli kültür miraslarından biridir.

II. Murad döneminde 1427 yılında yapımına başlanan köprü on altı yılda bitirilmiş ve 1443 yılında hizmete girmiştir.
Dünyanın en uzun taş köprüsüdür. Uzunköprü’nün ustası Muslihittin Bey’dir.

Edirne Salnamesi’nde 1392 metre uzunluğunda, 5.50 metre genişliğinde olduğundan bahsedilen köprünün, bugünkü uzunluğu 1272 metredir. Genişliği ise 1964 onarımında iki yanına balkon biçiminde genişlemeler yapılarak 6.80 – 6.90 metreye çıkarılmıştır. İlk yapımında 174 yüksek kemerli olan köprünün, günümüzde 164 yüksek kemeri ayaktadır.

Ergene kesimine rastlayan büyük gözlerin sağ ve solunda, boşaltma gözleri yer almaktadır. Köprünün toplam yedi boşaltma gözü bulunmaktadır. Köprü ayaklarında ve kemer kilit taşları üzerinde güç ve kuvveti sembolize eden bir takım hayvan figürleri ve stilize bitki motifleri bulunmaktadır.

Burada yer alan hayvan figürlerinden aslanın arka ayakları arkasında Ay’ı temsil eden kadın başı görülmektedir. Bu betimleme ile aynı yüzde aksi içerisinde lale motifi de yer almaktadır. Ayrıca diğer yüzde, yine gücü ve uzun yaşamı sembolize eden fil betimi görülmektedir.

Köprübaşında yer alan ve sonradan taşınan çeşmesinin üzerinde orijinal hali Yunan işgalinde kazınmış olan Sultan II. Mahmud’un onarım yazıtını temsilen, günümüzde bu bölüme yeni harflerle yazılmış bir mermer kitabe koyulmuştur. Tamir kitabesinin alt ve üst kısmında “S” ve “C” kıvrımları ve gül motifleri mevcuttur.

Günümüzde halen kullanılmakta olan köprünün, 2.55 metre yüksekliğinde, 4.50 metre genişliğinde üçgen biçimli tarih köşkü ve iki balkonu bulunmaktadır. Köprünün restorasyonu Karayolları Genel Müdürlüğünce 2014 programına alınmıştır. Köprü, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunca 16/07/2010 tarihinde tescil edilmiştir.

Paylaşın

Dünyanın En Uzun Taş Köprüsü ‘Uzunköprü’

1427 yılında yapımına başlanan ve 1443 yılında hizmete açılan Uzunköprü, Türkiye’nin ve Edirne’nin en önemli kültür miraslarından birisidir. Dünyanın en uzun taş köprüsü olan Uzunköprü’nün ustası Muslihittin Bey’dir.

Edirne Salnamesi’nde 1392 metre uzunluğunda, 5.50 metre genişliğinde olduğundan bahsedilen köprünün, bugünkü uzunluğu 1272 metredir. Genişliği ise 1964 onarımında iki yanına balkon biçiminde genişlemeler yapılarak 6.80 – 6.90 metreye çıkarılmıştır. İlk yapımında 174 yüksek kemerli olan köprünün, günümüzde 164 yüksek kemeri ayaktadır.

Ergene kesimine rastlayan büyük gözlerin sağ ve solunda, boşaltma gözleri yer almaktadır. Köprünün toplam yedi boşaltma gözü bulunmaktadır.

Köprü ayaklarında ve kemer kilit taşları üzerinde güç ve kuvveti sembolize eden bir takım hayvan figürleri ve stilize bitki motifleri bulunmaktadır. Burada yer alan hayvan figürlerinden aslanın arka ayakları arkasında Ay’ı temsil eden kadın başı görülmektedir. Bu betimleme ile aynı yüzde aksi içerisinde lale motifi de yer almaktadır. Ayrıca diğer yüzde, yine gücü ve uzun yaşamı sembolize eden fil betimi görülmektedir.

Köprübaşında yer alan ve sonradan taşınan çeşmesinin üzerinde orijinal hali Yunan işgalinde kazınmış olan Sultan II. Mahmud’un onarım yazıtını temsilen, günümüzde bu bölüme yeni harflerle yazılmış bir mermer kitabe koyulmuştur. Tamir kitabesinin alt ve üst kısmında “S” ve “C” kıvrımları ve gül motifleri mevcuttur.

Günümüzde halen kullanılmakta olan köprünün, 2.55 metre yüksekliğinde, 4.50 metre genişliğinde üçgen biçimli tarih köşkü ve iki balkonu bulunmaktadır.

Edirne kısa tarihi

Edirne tarihi bir kent olup tarih boyunca da önem ve değerini korumuştur. Edirne’nin ilkçağlarda Orta Asya’dan göç edip buraya yerleşen Traklar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Sonradan Büyük İskender buraları Makedonya İmparatorluğu’nun uçsuz bucaksız sınırları içine katmıştır. Daha sonra Romalılar’ın hakim olduğu bu topraklar 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Doğu Bizans’ın payına düşmüştür.

Roma İmparatorlarından II.Hadrianus tarafından yeniden kurulmuşcasına imar edilen kent, onun adına izafeten (Hadrianapolis) adıyla anılmıştır. 586 yılında Avar Türkleri burayı kuşatmışlar ancak alamadan geri dönmüşlerdir. Bulgar Türkleri ise 914 yılında kenti ele geçirmeyi başarmışlardır.

Daha sonra tekrar Bizans’a geçen, 1050 ve 1078 yıllarında Peçenek Türkleri tarafından ikinci kez kuşatılan bu kent nihayet 1361 yılında I. Sultan Murat tarafından fetih edilerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun taht (baş) şehri olmuş ve 1453 yılında İstanbul fethedilinceye kadar 92 yıl payitaht (başkent) olarak kalmıştır. Bu yıllar içinde de tarihinin en görkemli günlerini yaşamıştır.

Edirne, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Paşa Sancağı” adıyla Rumeli Beylerbeyine bağlı bir vilayetti. Beylerbeyliğinin merkezi ise Sofya’da bulunuyordu. Edirne, imparatorluğun üniversite şehri olarak tanınmaktaydı. XVII. Yüzyılda dünyanın en büyük birkaç şehrinden biri haline gelen kent, XVIII. Yüzyılda gerileme dönemine girdi. 1745 ve 1751 yıllarında çıkan iki büyük yangın Edirne’yi büyük oranda ortadan kaldırdı.

22 Ağustos 1829 yılında Rusların şehre girip birkaç ay kalmaları Edirne’nin uğradığı ilk işgal felaketi olmuştur. Edirne, 20 Ocak 1887’de tekrar Rusların 13 ay, 26 Mart 1913’te Bulgarların dört ay, 1920’li yıllarda Yunanlıların iki yıllık işgallerine de sahne olmuştur. Bugün yurdumuzun karayoluyla Avrupa’ya açılan sınır kapılarına sahip Edirne şehri, 25 Kasım 1922 yılında düşman işgalinden kurtarılmıştır.

Paylaşın