Bankalardan İhtiyaç Kredilerinde 70 Bin Lira Sınırlaması

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) ihtiyaç kredilerinde 70 bin sınırının konut kredilerinde ise 250 bin sınırının aşılmaması yönünde bankalara talimat gönderdiği dile getirildi.

Merkez Bankası geçen cuma günü TL mevduat oranında tahsis tesis yükümlülüğü oranını yüzde 60’a yükseltmiş, TL mevduat dönüşüm oranı hedeflemesini geri getirmişti.

Tahvil zorunluluğu, TL dönüşüm oranı hedefi, yabancı para zorunlu karşılık artışlarının üzerine seçim belirsizliği ile karşı karşıya olan bankacılık sektörü ihtiyaç kredilerinde 70 bin liranın üzerinde kredi vermemeye başladı. KOBİ kredileri de belirsizlik nedeniyle sekteye uğradı.

Ekonomi gazetesinden Şebnem Turhan’ın haberine göre; bankacılık sektörü kaynakları ihtiyaç kredisinde regülasyonlardan muaf olan 70 bin liranın üzerine asla çıkılmadığını, ticari kredilerin kesilmesinin yanı sıra yine regülasyondan muaf olan KOBİ kredilerinde bile yavaşlamaya gittiklerini vurguladı.

Hem kamu hem yerli hem de yabancı bankalarda şu anda isteseniz de 70 bin liranın üzeri ihtiyaç kredisi almanız mümkün görünmüyor.

Merkez Bankası geçen cuma günü TL mevduat oranında tahsis tesis yükümlülüğü oranını yüzde 60’a yükseltmiş, TL mevduat dönüşüm oranı hedeflemesini geri getirmişti.

Bunun yanı sıra ihtiyaç ve ticari kredi faizinde üst limitin aşılması durumundaki menkul kıymet tesis yükümlülüğü oranını yüzde 150’ye çıkardı ve TL mevduat oranı yüzde 60’ın altında kalan bankalara da yabancı para mevduat oranı için zorunlu karşılık oranını 5 puan artırdı. Bu değişiklik öncesinde de bankacılık sektörünün kredi arzı oldukça düşük seyrediyordu.

Uygulanan tedbirler ve menkul kıymet alım zorunlulukları bankacılık sektörünün ilk çeyrekte özellikle taksitli ticari krediler konusunda iştahsız davrandığını ortaya koydu. Ancak cuma günkü değişiklik sonrası bu iştahsızlık genele yayıldı.

Bir kamu bankası kaynağı cuma günü yaşanan Merkez Bankası değişiklikleri sonrasında yazılı olarak ihtiyaç kredilerinde 70 bin sınırının konut kredilerinde ise 250 bin sınırının aşılmaması yönünde talimat geldiğini dile getirdi. Kamu bankaları bu konuda yalnız değil. Üç ayrı yerli özel ve yabancı banka kaynakları da 70 bin lira sınırının ihtiyaç kredisinde aşılmamaya çalışıldığını doğruladı.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Cari Açık 10 Yılın En Yüksek Seviyesinde

Şubat ayında cari açık, beklentileri aşarak 8,783 milyar dolara çıktı. 12 aylık cari açık ise 55,4 milyar dolar oldu. Böylelikle 12 aylık cari açık 2012 yılı Ağustos ayından bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Haber Merkezi / Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı şubatta 10 milyar 401 milyon dolar oldu.

Reuters haber ajansının ekonomistlerle yaptığı ankette tahminler cari açığın 8,5 milyar dolar olarak açıklanması yönündeydi. Ankete katılan 10 ekonomist 2023 açığının 45 milyar dolar olacağını öngördü.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Türkiye’nin Ödemeler Dengesi İstatistikleri Şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Cari İşlemler Hesabı

Şubat ayında cari işlemler hesabı 8.783 milyon ABD doları açık kaydetmiştir. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 834 milyon ABD doları fazla vermiştir.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 10.401 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.

Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 2.334 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 1.652 milyon ABD doları olmuştur.

Birincil gelir dengesi kalemi 815 milyon ABD doları net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi de 99 milyon ABD doları net giriş kaydetmiştir.

Finans Hesabı

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 505 milyon ABD doları olarak kaydedilmiştir.

Portföy yatırımları 240 milyon ABD doları tutarında net giriş kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 185 milyon ABD doları net satış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 14 milyon ABD doları net alış yaptığı görülmektedir.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, bankalar 1.158 milyon ABD doları net kullanım yapmıştır.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 80 milyon ABD doları net azalış kaydetmiştir.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 109 milyon ABD doları net azalış ve Türk lirası cinsinden 381 milyon ABD doları net artış olmak üzere toplam 272 milyon ABD doları net artış kaydetmiştir.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, Genel Hükümet 222 milyon ABD doları net geri ödeme, bankalar ve diğer sektörler ise sırasıyla 1.124 milyon ABD doları ve 338 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirmiştir.

Resmi rezervlerde bu ay 4.677 milyon ABD doları net azalış olmuştur.”

Paylaşın

Tüketici Kredileri 1.3 Trilyon Liraya Yükseldi: Borcu Borçla Kapatmak

Tüketici kredileri tutarı, 31 Mart itibarıyla 18 milyar 297 milyon lira artışla 1 trilyon 272 milyar 213 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 391 milyar 878 milyon lirası konut, 64 milyar 538 milyon lirası taşıt ve 815 milyar 797 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 24 milyar 133 milyon lira artarak 1 trilyon 45 milyar 216 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,6 artışla 577 milyar 35 milyon lira oldu.

İhtiyaç kredi hacmi ivmeyi yeniden yukarı çevirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre ihtiyaç kredileri mart ayının son haftasında 15 milyar liralık artışla 815 milyar 797 milyon lira oldu.

Merkez Bankası’nın ihtiyaç kredisinde yüzde 18.56 olarak belirlediği faiz sınırından sonra faizlerde sert bir yükseliş görülmüştü.

Dünya gazetesinden Birol Bozkurt’un haberine göre faizlerin 24 Mart haftasında yüzde 31,49’a kadar çıkmasına rağmen ihtiyaç kredilerinde artış trendi devam etti.

Merkez Bankası’nın 10 Mart’ta aldığı ihtiyaç kredilerinde faiz üst sınırı kararından sonra geçen 2 haftada sadece 8 milyar lira artan kredi hacmi mart ayının son haftasında 15 milyar liralık bir artış gerçekleştirdi.

Bankacılara göre, 24-31 Mart haftasında yaşanan ihtiyaç kredilerindeki bu artışın esas sebebi, limit sınırı nedeniyle borcu borçla kapatmak isteyen tüketicinin ‘ekstra’ kredi talebi.

Ayrıca emeklilikte yaşa takılanların prim borcu ödemeleri ve kredi notu yüksek bireylerin ucuz kredi peşinde koşması diğer etkenler arasında yer aldı. Bu arada 31 Mart bankalar içinde ilk 3 aylık bilanço kapama dönemiydi.

Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 31 Mart itibarıyla 18 milyar 297 milyon lira artışla 1 trilyon 272 milyar 213 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 391 milyar 878 milyon lirası konut, 64 milyar 538 milyon lirası taşıt ve 815 milyar 797 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 24 milyar 133 milyon lira artarak 1 trilyon 45 milyar 216 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,6 artışla 577 milyar 35 milyon lira oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Yorumu: Gıda Fiyatları Tarihsel Eğiliminin Üzerinde Arttı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), mart ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmesinde, gıda fiyatlarının ‘kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri öncülüğünde tarihsel eğilimin üzerinde arttığını’ belirtti. Raporda, yıllık enflasyonun ise düşüş eğiliminde olduğu öne sürüldü.

Haber Merkezi / Raporda ayrıca, enerji grubu fiyatlarının, kur ve emtia fiyatlarındaki görünüme paralel olarak ılımlı seyretmeye devam ettiğine işaret edildi.

Raporda, gıda fiyatlarının ise bu dönemde temelde kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri öncülüğünde tarihsel eğiliminin üzerinde bir oranda artış kaydettiği vurgulandı. Aylık tüketici fiyatlarının seyrinde gıda ile birlikte öne çıkan bir diğer kalem olan hizmetlerde büyük ölçüde kira, yemek hizmetleri, eğitim ve paket turların etkisinin hissedildiği ifade edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün mart ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) verilerini açıklamıştı. TÜİK verilerine göre, TÜFE’deki değişim martta aylık yüzde 2,29, yıllık yüzde 50,51 olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Mart Ayı Fiyat Gelişmeleri raporunu yayınladı. Raporun tam metni şöyle:

“Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 2,29 oranında artmış ve yıllık enflasyon 4,67 puan azalarak yüzde 50,51 oranına gerilemiştir. Yıllık değişim oranı B endeksinde 3,05 puan düşüşle yüzde 52,11, C endeksinde ise 3,22 puan azalışla yüzde 47,36 olmuştur.

Ana grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları incelendiğinde, bu dönemde ana grupların tamamında düşüş yaşanmıştır. Bir önceki aya göre enerji, temel mallar, gıda ve alkolsüz içecekler, hizmet ve alkol-tütünaltın gruplarının katkıları sırasıyla 1,80; 1,37; 0,60; 0,53 ve 0,37 puan azalmıştır.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, aylık artışlar önceki aya kıyasla B ve C endeksinde bir miktar yavaşlamıştır. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada daha belirgin olmak üzere hizmet ve temel mallarda zayıflamıştır.

Hizmet fiyatları mart ayında yüzde 3,08 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,71 puan azalarak yüzde 59,93 olmuştur. Bu dönemde yıllık enflasyon ulaştırmada daha belirgin olmak üzere lokanta-otel, haberleşme ve diğer hizmetler alt gruplarında gerilerken, kirada yükseliş kaydetmiştir. Ulaştırma hizmetleri aylık artışı karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığındaki düşüşün etkisiyle yüzde 1,01 ile ılımlı gerçekleşmiş, alt grup yıllık enflasyonu 13,15 puan düşüşle yüzde 57,12 seviyesine gerilemiştir.

Kırmızı et fiyatlarının sürüklediği gıda fiyatlarının etkisiyle lokanta-otel fiyatlarındaki aylık artış oranı yüksek seviyesini korurken, diğer hizmetler alt grubundaki yükselişte paket tur ile özel okul ücretlerine istinaden eğitim hizmetleri kalemleri öne çıkmıştır. Kira alt grubunda aylık artış yüzde 4,89 ile bir önceki aya kıyasla güçlenirken, haberleşme fiyatları görünümünde internet ücretindeki yükseliş belirleyici olmuştur.

Temel mal grubunda aylık fiyat artışı emtia fiyatları ve Türk lirasındaki görünüme paralel olarak yavaşlamış ve bu grupta yıllık enflasyon 4,48 puan düşüşle yüzde 36,58 seviyesine gerilemiştir. Yıllık enflasyon mart ayında tüm alt gruplarda düşüş kaydetmiştir.

Dayanıklı mal fiyatları (altın hariç) aylık bazda yüzde 1,67 oranında yükselirken mobilya kalemi yüzde 5,22 oranındaki fiyat artışıyla bu gelişmede öne çıkmış, otomobil ve beyaz eşya kalemlerinde daha ılımlı fiyat hareketleri izlenmiştir. Bu gelişmeler sonucunda dayanıklı mal alt grubunda yıllık enflasyon 4,72 puan azalarak yüzde 40,21 olarak gerçekleşmiştir.

Diğer temel mallarda fiyatlar bu dönemde yüzde 2,52 oranında yükselmiştir. Yasal karlılık baremlerinde ay ortasında gerçekleşen düzenlenmeyi takiben ilaç fiyatları yüzde 5,38 oranında artarken, ev ile ilgili temizlik malzemeleri yüzde 4,47 oranında yükselmiştir. Giyim ve ayakkabı alt grubunda, sezon indirimlerinin mart ayında devam etmesiyle fiyatlar yüzde 2,02 oranında gerilemiş, yıllık enflasyon 4,45 puan düşerek yüzde 16,26 olarak gerçekleşmiştir.

Enerji fiyatları mart ayında yüzde 0,38 oranındaki artış ile ılımlı seyrini korumuştur. Böylelikle, bu grupta yıllık enflasyon 14,35 puan azalarak yüzde 35,66 seviyesine gerilemiştir. Bu gelişmede, şebeke suyu fiyatlarındaki artışa (yüzde 1,97) karşın, uluslararası ham petrol fiyatlarındaki geri çekilmeyi takiben akaryakıt fiyatlarında gözlenen düşüşün (yüzde -0,33) etkisi hissedilmiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları mart ayında yüzde 3,84 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,44 puan azalarak yüzde 67,89 olmuştur. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 0,19 puan düşüşle yüzde 65,94’e, işlenmiş gıdada ise 2,19 puan düşüşle yüzde 71,68 seviyesine gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler bu dönemde sebze grubunda daha belirgin olmak üzere taze meyve ve sebze fiyatlarında azalışa işaret etmiştir.

Gıda fiyatları mart ayı artışı önemli ölçüde kırmızı et (yüzde 18,47), beyaz et (yüzde 5,70) ve bunlara bağlı olarak işlenmiş et ürünlerinden (yüzde 14,35) kaynaklanırken, yumurta fiyatlarındaki artış da (yüzde 11,16) dikkat çekmiştir. Ekmek-tahıl ürünleri fiyatlarındaki artışlar bu dönemde de devam etmiştir.

Yurt içi üretici fiyatları mart ayında yüzde 0,44 oranı ile sınırlı bir artış kaydetmiş, yıllık enflasyon 14,16 puan azalarak yüzde 62,45 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre yıllık enflasyon alt grupların tümünde düşüş kaydederken, aylık bazda enerji fiyatları sanayi doğal gaz ve elektrik fiyatlarındaki gelişmelere istinaden belirgin bir azalış göstermiştir.

Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, elektrik-gaz imalatı ile rafine petrol ürünleri fiyatlarında düşüş gözlenirken, gıda, fabrikasyon metal, ağaç-mantar ürünleri, basım-kayıt hizmetleri ve mobilya imalatı sektörleri fiyat artışları ile öne çıkmıştır.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Net Rezervi Eksi 41.6 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervi eksi 41.6 milyar dolara kadar geriledi. 17 Mart’ta 126.9 milyar dolara yükselen brüt rezerv ise, 24 Mart’ta yeniden 124.7 milyar dolara düştü.

Merkez Bankası’nın verilerine göre son iki haftada yabancı yatırımcılar hisse senedi ve iç borçlanma piyasalarında net olarak 287 milyon dolarlık daha satış yaptı.

Hazine’nin borç stoku şubatta 30.9 milyar daha artarak 4 trilyon 211 milyar lirayı buldu. Faiziyle birlikte toplam borç yükü 7.8 trilyon lirayı buluyor.

Ekonomik göstergelerde yaşanan bozulma dikkat çekerken, bozulma CHP Meclis Grubu’nun güncel ekonomi raporunda da sıralandı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Merkez Bankası rezervlerindeki erimeden işsizliğe kadar güncel verilerin paylaşıldığı raporda şu değerlendirmeler yer aldı:

Net rezerv eksi 41.6 milyar dolar: Merkez Bankası’nın, Suudi Arabistan’ın 5 milyar dolarlık mevduat yatırması ve Hazine’nin uluslararası piyasalardan yaptığı 2 milyar 250 milyon dolarlık borçlanmanın hesaplara girdiği 17 Mart’ta 126.9 milyar dolara yükselen brüt rezervi, 24 Mart’ta yeniden 124.7 milyar dolara geriledi. Net rezerv ise eksi 41.6 milyar dolara kadar düştü.

7.9 milyon işsiz: Gerçek işsizlik AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına göre 4.6 puan arttı. 2022’de 7 milyon 928 bin kişiye ulaştı.

Yabancı çıkıyor: Merkez Bankası’nın verilerine göre son iki haftada yabancı yatırımcılar hisse senedi ve iç borçlanma piyasalarında net olarak 287 milyon dolarlık daha satış yaptı.

Borç 7.8 trilyon: Hazine’nin borç stoku şubatta 30.9 milyar daha artarak 4 trilyon 211 milyar lirayı buldu. Faiziyle birlikte toplam borç yükü 7.8 trilyon lirayı buluyor.

Stok azalmadı: Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati son yıllarda borç stokunun milli gelire oranının azaldığını iddia ediyor. Borç stokunun milli gelire oranı, 2017’de yani “tek adam rejimi”nden önce yüzde 28.2’ye kadar düşmüştü. Bu oran 2022’de yüzde 37.9’a çıktı.

Dolarizasyon arttı: Dövize endeksli olması nedeniyle kur korumalı mevduatlar da döviz mevduatlarına dahil edilerek hesaplanan gerçek dolarizasyon oranı yüzde 58’e çıktı.”

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Para Basma Rekoru: Kağıt Ve Mürekkep Yetişmedi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) para basmak için banknot matbaasını gece gündüz çalıştırınca banknot kağıdı ve mürekkep alımı için yaptığı harcamalar yüzde 92 oranında, yani yaklaşık 2 kat birden artarak 508 milyon liraya fırladı.

Piyasadaki zamlardan kendisi de olumsuz etkilenen Merkez’in para basımı dışındaki genel faaliyet giderleri de bir yılda 3.7 kat artışla 740 milyona çıktı. Bu artışta İstanbul’a taşınma kapsamında yapılan yüklü harcamalar etkili oldu. Merkez’in maaş giderindeki artış da yüzde 72’yi buldu.

Enflasyonla mücadelede başarı sağlayamayan Merkez Bankası çareyi para basmakta buldu. Merkez Bankası banknot matbaasını gece gündüz çalıştırınca piyasadaki banknot miktarındaki artış yüzde 24’e yükselerek son 10 yıl ortalamasının iki katına ulaştı.

Emisyon hacmi de bir yılda 2.5 kata yakın arttı. Enflasyon paranın değerini düşürdüğü için Merkez Bankası 200 TL’lik banknotların basımına ağırlık verdi. Yıl boyunca basılan her 6 banknottan yaklaşık 5’i 200 TL’lik banknotlardan oluştu.

Merkez Bankası 2022 Faaliyet Raporu’na göre, 2022 yılına girildiğinde piyasada 2 milyar 855 milyon adet banknot bulunuyordu. 200, 100, 50, 20,10 ve 5 TL’lik kupürlerden oluşan bu banknotların sayısı yılın sonuna gelindiğinde 3 milyar 540 milyona yükseldi.

Sözcü gazetesinden Erdoğan Süzer’in haberine göre; Merkez Bankası bir yıl içerisinde tam 685 milyon adet yeni banknotu basıp piyasaya sürdü. Banknot matbaası geçen yıl neredeyse tüm mesaisini 200 TL basımına harcadı. Basılan 685 milyon adet yeni banknotun 493 milyonu 200 TL, 72 milyonu 100 TL olmak üzere 565 milyonu büyük banknottan oluştu.

50, 20,10 ve 5 TL’lik banknotlardan ise sadece 120 milyon adet basıldı. Son bir yılda piyasadaki 200 ve 100 TL’lik banknotların miktar olarak payı yüzde 55’ten 61’e; değer olarak payı da yüzde 40.3’ten yüzde 56.6’ya fırladı.

Kağıt ve mürekkep yetişmedi

Merkez Bankası para basmak için banknot matbaasını gece gündüz çalıştırınca banknot kağıdı ve mürekkep alımı için yaptığı harcamalar yüzde 92 oranında, yani yaklaşık 2 kat birden artarak 508 milyon liraya fırladı.

Piyasadaki zamlardan kendisi de olumsuz etkilenen Merkez’in para basımı dışındaki genel faaliyet giderleri de bir yılda 3.7 kat artışla 740 milyona çıktı. Bu artışta İstanbul’a taşınma kapsamında yapılan yüklü harcamalar etkili oldu. Merkez’in maaş giderindeki artış da yüzde 72’yi buldu.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartlarıyla Harcamalar 525,8 Milyar Liraya Ulaştı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre 17 Mart itibariyle bireysel kredi kartlarıyla yapılan harcama toplamı geçen yılın aynı haftasına göre yüzde 141 arttı. Bireysel kredi kartlarıyla 17 Mart itibariyle harcama toplamı 525 milyar 18 milyon liraya ulaştı. 10 Mart haftasına göre de artış yüzde 1,22 seviyesinde oldu.

Bankacılık sektöründe yükselen faizler ve Merkez Bankası faiz indirimleriyle makul seviyeye inen kredi kartı faizleri tüketiciyi kartlı harcamalara ağırlık vermeye itti. Merkez Bankası verilerine göre 17 Mart haftası itibariyle kredi ve banka kartıyla yapılan harcamalar geçen yılın aynı haftasına göre yüzde 131 arttı ve 114 milyar 443 milyon 806 liraya yükseldi. Geçen yıla göre en yüksek artış ise yüzde 165,6 ile yemek kategorisinde gerçekleşti.

Ekonomim gazetesinin aktardığı Merkez Bankası verilerine göre toplam kartlı harcamalarda 17 Mart haftasında 10 Mart’a göre artış yüzde 4,85 oldu. Akaryakıtta 10 Mart haftasına göre yüzde 1 daha fazla kartlı ödeme yapılırken çeşitli gıdalar için yüzde 4,21, giyim ve aksesuar için ise yüzde 6 daha fazla haftalık kartlı harcama gerçekleştirildi.

17 Mart haftasında 10 Mart haftasına göre en fazla haftalık artış konaklama kategorisinde oldu. Yüzde 10 haftalık artış ile konaklama sektörü 17 Mart haftasını karşılarken kuyumculara kartlı harcama haftada yüzde 7,16, mobilyada yüzde 7,13, içkili yerlerde ise yüzde 7,12 artış gösterdi. Yemek için kartlı harcamaya 17 Mart’ta 10 Mart’a göre yüzde 4 daha fazla ödenirken havayollarına yapılan ödemelerde ise haftalık artış yüzde 6,87 oldu.

17 Mart haftasında akaryakıt için kartlı harcamalar geçen yıla göre yüzde 86 arttı ve 6,4 milyar liraya yükseldi. Çeşitli gıdalar için yapılan kartlı harcamalarda yüzde 136,8’lik artış gözlendi. Kartlarla çeşitli gıdalar için 8,3 milyar liralık harcama yapıldı 17 Mart haftasında. Giyim ve aksesuarda ise yüzde 158,7’lik artış dikkat çekti.

Giyim ve aksesuara 8,2 milyar lira ödenirken havayollarına geçen yıla göre harcama miktarında artış yüzde 22,96’da kaldı. Konaklama için yüzde 93,1, içkili yerler için yüzde 128,27, market ve AVM alışverişleri için ise yüzde 121,97 daha fazla kartlı harcama yapıldı. Mobilya alışverişleri için kartlı harcama yüzde 126,3 artarak 3.3 milyara çıkarken internet üzerinden yapılan kartlı harcamalar ise yüzde 140 artarak 33 milyar liraya yükseldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun haftalık verileri de bireysel kredi kartı harcamalarının ivme kaybetmeden artmaya devam ettiğini gösteriyor. Merkez Bankası faiz indirimleri sonrasında kredi kartı faizi yüzde 1,36, gecikme faizi ise yüzde 1,88 seviyesinde bulunuyor.

Bu durum da yüzde 30 seviyesinden ihtiyaç kredisi yerine tüketicilerin kredi kartına yönelmesine neden oluyor. BDDK verilerine göre 17 Mart itibariyle bireysel kredi kartlarıyla yapılan harcama toplamı geçen yılın aynı haftasına göre yüzde 141 arttı. Bireysel kredi kartlarıyla 17 Mart itibariyle harcama toplamı 525 milyar 18 milyon liraya ulaştı. 10 Mart haftasına göre de artış yüzde 1,22 seviyesinde oldu.

Kredili Mevduat Hesabı 11 haftada yüzde 75 artış gösterdi

Kredi kartının yanı sıra kredili mevduat hesaplarındaki kullanımlar da hız kesmeden artışını sürdürüyor. BDDK haftalık verilerine göre bireysel kredili mevduat hesabı kullanımı geçen yılsonuna göre artış yüzde 74,8 olarak hesaplandı. Ancak bireysel KMH hesaplarında 10 Mart haftasına göre 17 Mart haftasında sert bir gerileme dikkat çekti. 17 Mart’ta bireysel KMH büyüklüğü 115,9 milyar lira olurken, 10 Mart haftasında 117,8 milyar lira seviyesinde bulunuyordu.

Bireysellerin yanı sıra kurumsal kredi kartı harcamaları da hızla artıyor. Ticari kredili mevduat hesabı büyüklüğü de 80,8 milyar liraya ulaştı. Bu geçen yılsonuna göre yüzde 26,5’lik artışa işaret ediyor. Ticari kredi kullanımında zorlanan kurumsal müşterilerin de küçük harcamaları konusunda KMH hesaplarını kullandıklarını bankacılık kaynakları sık sık dile getiriyor.

Paylaşın

2022 Yılında Merkez Bankası’nın Kur Zararı 328 Milyar TL

2022 yılını 72 milyar 22 milyon lira kârla kapatan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), kurlardaki artış yüzünden 328.5 milyar lira zarar etti. Zarar henüz gerçekleşmediği için bilançoda göründü ancak kârını bozmadı.

Sözcü gazetesinin haberine göre; Merkez Bankası, genel kurul toplantısını önümüzdeki hafta salı günü gerçekleştirerek kâr dağıtım işlemini sonuçlandıracak. Resmi Gazete’de yayımlanan bilançoya göre Merkez Bankası bu yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı’na 21.9 milyar lira civarında vergi ödeyecek.

Ayrıca yine Hazine’ye 7 milyar 799 milyon lira da ihtiyat akçesi ödemesi yapacak. Kâr üzerinden kötü günler için ayıracağı ihtiyat akçesi ise 9.4 milyar lira civarında olacak.

AFAD’a 30 milyar verilecek

Merkez Bankası 72 milyar liralık kârından ihtiyat akçesini ayırdıktan sonra geriye kalan 62.6 milyarı Hazine’ye kâr payı olarak gönderecek. Ancak bu yıl deprem için AFAD’a söz verildi. Bu nedenle 30 milyar liranın AFAD’ın hesabına aktarılması gerekiyor.

Bu aktarımdan sonra geriye kalan 32.6 milyar lira Hazine’ye ödenecek. Böylece 7.8 milyarlık ihtiyat akçesi ve 21.9 milyar liralık vergiyle birlikte bütçeye aktarılacak toplam kaynak 62.3 milyar lirayı bulacak. AFAD’a yapılacak ödemeyle birlikte Merkez’in seçim öncesi bütçeye katkısı 92.3 milyar liraya ulaşacak.

Yıllar sonra ilk kez kurdan zarar etti

Döviz varlıkları döviz yükümlülüklerini karşılayamadığı için net döviz açığı yaşayan Merkez Bankası geçen yıl kurlardaki artış nedeniyle 328.5 milyar lira kur zararı yaşadı. Bu zarar henüz gerçekleşmediği için bilançonun aktif tarafındaki değerleme hesabına yazıldı.

Yasa gereği gerçekleşmemiş değerleme farkı dönem kazancından düşülmediği için bu durum Banka kârını etkilemedi. Bugüne kadar kurdan kâr eden Merkez, yıllar sonra ilk kez kur zararı yaşadı. En son 2021 bilançosunda son ayda yapılan düzeltmeyle kur zararı kur kârına dönüşmüştü.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Döviz Kurlarına Müdahaleleri 128 Milyar Dolara Ulaştı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB), Aralık 2021 yılından bu yana döviz kuru piyasalarına 128 milyar dolar büyüklüğünde müdahale edildiği, aylık ortalama müdahalelerin de 2023 yılında hız kazandığı öne sürüldü.

Bloomberg’in haberine göre Merkez Bankası, Aralık 2021’den bu yana döviz kuru piyasalarına 128 milyar dolar büyüklüğünde müdahale etti.

Bloomberg Türkiye ve İsveç Ekonomisti Selva Baziki, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “TCMB’nin Aralık 2021’den bu yana döviz piyasasına arka kapıdan yaptığı müdahalelerin 128 milyar dolara ulaşmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bir dejavu hissi yarattı. Bu tahmin, ana muhalefet partisinin 2021’de TCMB’nin 2019-2020 döviz piyasası müdahaleleri hakkında yaptığı iddialarla eşleşiyor” dedi.

Baziki, aylık ortalama müdahalelerin de 2023 yılında hız kazandığını belirtirken, Suudi Arabistan’ın Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık mevduat yatırmasını ise “daha fazla müdahale için ek alan yaratabilecek başka bir hamle” olarak değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ekonomi koltuğunda oturduğu dönemden bu yana dolardaki yükselişi durdurmak için piyasaya müdahale ediliyor.

Albayrak döneminden sonra başta CHP olmak üzere muhalefet partileri, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinden 128 milyar doların satıldığını ve bu miktarın nereye gittiğinin bilinmediğini iddia etmeye başlamıştı.

Devam eden satışlar, yine doları durdurmak için devreye sokulan kur korumalı mevduatla da sürdü.

Paylaşın

“Kısa Vadeli Dış Borçlar Ekonominin Üzerinde Demokles’in Kılıcı Gibi”

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, kısa vadeli dış borç stoku, ocakta bir önceki aya kıyasla yüzde 3,5 artarak 152,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,6 artışla 62,9 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,8 yükselişle 56,2 milyar dolar oldu. Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, ocakta bir önceki ay sonuna göre yüzde 2,3 azalışla 10,5 milyar dolara geriledi.

Birgün’e kısa vadeli borç istatistiklerini değerlendiren Prof. Dr. Cem Başlevent, “Gittikçe daha kısa vadeli borçlanma daha yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kalıyoruz” dedi.

“Geleceğe dönük riskleri ve önümüzdeki yıllarda toplumun ödeyeceği maliyeti arttıran bir durum” diyen Başlevent, şöyle devam etti: “Çok farklı kaynaklardan borçlanma imkânı olduğu için IMF’e gitmesen de borç bulabiliyorsun. Bunu da politik malzeme haline getirebiliyorsun ama aslında yapmış olduğun şey daha büyük maliyetlerle ve daha büyük miktarlarda borçlanmak. Bu da siyasal çıkarlar ön planda olduğu için hükümetin tercih ettiği bir uygulama. Yüksek maliyetli borçlanıyor olduğumuz için de toplum refahını arttıracak yatırımlara ayrılacak kaynaklar daralacaktır.

12 aylık cari açığın da 51,7 milyar dolarla 2014 yılının şubat ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını belirten Başlevent, “Cari açık verdiğimiz için ülkede döviz kıtlığı var. Döviz kıtlığı olunca borçlanma ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Yani cari dengeyi sağlamış olsaydık mevcut borçları yeni borçlanma yapmadan da bir şekilde çevirebilirdik” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Özgür Orhangazi de dünyada faizlerin yükseldiğini hatırlatarak “Daha yüksek faizlerle bu borçlar çevrilmek zorunda kalınacak” dedi.

İkinci bir riske dikkat çeken Orhangazi, “Seçim dönemine girdik” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Seçimlerden sonra iktidara kim gelirse gelsin uluslararası kreditörlerle aralarını çok iyi tutması gerekecek. Böyle yüksek bir döviz ihtiyacının olduğu ekonomide döndürülmesi gereken borçlara her ay cari açıktan kaynaklanan döviz ihtiyacını da eklediğiniz zaman oldukça kırılgan bir dönemden geçiyoruz.”

Özel sektörün dış borçlarının kamuya transfer edildiğini söyleyen Orhangazi, borç yapısında kamu kesimin payının artmasını şöyle değerlendirdi:

“Dış borç içerisinde kamunun payının artması konusunda iki unsurdan söz edebiliriz birincisi özel sektör bir süredir yeni dış borç almamaya yahut dış borçlarını kapatmaya çalışıyor. Fakat ülkenin döviz ihtiyacı artarak devam ettiği için burada kamu devreye giriyor. Kamu dış borçlanmasında artış görüyoruz. Bir anlamda ihtiyaç olan dövizin bir kısmını oradan getiriyor diyebiliriz. Bir anlamda da aslında özel sektörün dış borçlarının kamuya transfer edilmesi demek oluyor.”

“Kısa vadeli dış borçlar ekonominin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor”

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise şu değerlendirmeleri yaptı: “2023 itibarıyla kısa süreli borçlar 196 milyar dolar gibi çok yüksek bir düzeye yükseldi. Orta vadeli programda 2023 ihracat hedefi 265 milyar dolar. Bu hedef gerçekleşse dahi ihracat gelirlerinin dörtte üçü dış borç ödemelerine gidecek.

196 milyar dolardan yabancıların döviz ve TL mevduatlarını çıkarsak bile geriye ödenmesi gereken 152,8 milyar dolar kalıyor. 2019 sonu ile karşılaştırılınca üç yılda merkez bankası dış borçlarının 8,5 milyar dolardan 33,6 milyar dolara, ticari kredilerin ise 32,9 milyar dolardan 53,2 milyar dolara sıçraması dikkat çekiyor. TCMB borçları Suudi Arabistan, Katar, BAE, Çin gibi ‘dost’ ülkelerle yapılan swap ve döviz depo anlaşmaları sonucu artmış durumda. Bunların kısa vadeli olması ve politik niteliği hemencecik iptal edilme tehlikesi taşıyor. Ticari krediler ise ithalatın artışı dolayısıyla dış ticaretin finansmanı kaynaklı.

Son üç yılda kamunun kısa süreli borçları 20,4 milyar dolardan 31,8 milyar dolara, özel sektörün ise 64,4 milyar dolardan 87 milyar dolara yükseldi. Bankaların kısa vadeli borçları fazla değişmezken reel sektör şirketlerinin 35 milyar dolardan 55 milyar dolara sıçradı.

Ülkedeki sıcak paranın borsa ayağı 27,5 milyar dolara, devlet iç borçlanma senetleri ise 1,3 milyar dolara kadar düşerek, çıkışları halinde önemli bir tehlike olma niteliğini yitirdi. Ancak sıcak paranın diğer bir unsuru yabancı kişi ve şirketlerin 21 milyar dolar döviz tevdiat hesabı, yurt dışı bankaların 17,2 milyar dolar banka mevduatı ve 14,2 milyar toplam dolar tüm yabancıların TL cinsi mevduatı toplam 52,4 milyar dolar ülkenin altında bir saatli bomba gibi duruyor.

Ödenmesi gereken dış borç miktarı ise kısa vadeli 6,1 ve uzun vadeli 57,3 toplam 63,4 milyar dolar. Bu borçların yenilenmesinde bir sorun yaşanması ve ya mevduatların çekilmesi durumunda TCMB’nin döviz rezervleri yeterli olmaz. Özetle kısa vadeli dış borçlar Türkiye ekonomisinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor.”

Paylaşın