Abdullah Öcalan Nasıl Bir Çağrı Yapacak? DEM Partili Sırrı Süreyya Önder Anlattı

PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan gelmesi beklenen çağrısına dair konuşan DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Çağrının tek bir anlamı değil, birçok boyutunun olacağı kanısındayım” dedi ve ekledi:

“Demokratik siyaset vurgusu ve çağrısı elbette çarpıcı olabilir. Fakat bunun kadar Kürt sorununun demokratik çözümünün yasal, kültürel ve sosyal boyutlarına dair de vurgular bekleyebiliriz ve her şeyden önce de iletişim kanallarının açılması önemlidir. Toplum tıkanmıştır. Yüz yüze gelmeyen, konuşamayan, tartışmayan, kendisiyle çatışan ama bunu başkasına fatura eden hatırı sayılır bir yığın var karşımızda. Biri diğerine alerji besliyor ve Öcalan bu alerjiyi kıracaktır diye düşünüyorum.”

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 ve 22 Ocak’ta görüşen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyetinin çalışmaları devam ediyor. DEM Parti İmralı Heyeti, önümüzdeki hafta sonu da Federe Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret edecek. İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır’ın da aralarında olduğu heyet, 16 Şubat’ta Hewler’de KDP Başkanı Mesut Barzani ve Neçirvan Barzani ile bir araya gelecek. Heyet, 17 Şubat’ta ise Süleymani’de YNK Lideri Bafil Talabani, Kubat Talabani ve YNK yetkilileri ile görüşecek.

Yapılacak ziyaretlerde, İmralı’da yapılan görüşmelerin detayları paylaşılacak ve ilgililerin sürece ilişkin görüş, öneri ve düşünceleri alınacak. Hemen sonrasında görüşmelerin içeriği Abdullah Öcalan’a iletilecek. Öcalan’ın sonrasında Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesine dair tarihi bir çağrı yapması bekleniyor.

İmralı Heyeti’nde yer alan Meclis Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kayyım, gözaltı, tutuklama ve askeri operasyonlar gölgesinde devam eden sürece dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.

Son dönemlerde artan operasyon ve yönelimler ile iktidar çevrelerindeki karşıt dile rağmen bu sürecin nasıl ilerleyeceğini düşünüyorsunuz? Bu sürecin gelişebileceğinden Abdullah Öcalan ne kadar umutlu?

Meşhur hikayedir, Tomris Uyar’ın günlüklerinde geçer: İki arkadaş Parma Manastırı’yla ilgili olarak kendi aralarında konuşurlar. Biri manastırın tıpkı romandaki gibi olduğunu, diğeri böyle bir manastırın olmadığını söyler. Sonunda Parma’ya giderler. Böyle bir manastır yok diyen afallar. Olmadığından emindir ama orada bir manastır durmaktadır. Papaz durumu şöyle açıklar; romandan sonra aynı şekilde bir manastır belediye tarafından yapılmıştır.

Evet, bir yandan kardeşlik çağrıları, diğer bir yandan kayyım politikaları ve operasyonlar var. Bunlar bu sürecin geliştirilmesi adına ciddi kuşkulara yol açıyor. Özellikle devlet ve yönetim katında belirginleşmiş ya da ortaklaşmış bir irade var mıdır, yok mudur sorusunu sorduruyor haliyle. Bununla birlikte ve bu yaşanan olumsuzlukları asla meşrulaştırmaksızın, çatışma çözümlerinde son evreye dek olumsuzlukların yaşanabileceği bilgisini aklımızda tutmak zorundayız. Şunu da belirtmeliyim; olumsuzlukları kesin bilgiye ve bilgiyi de hazza dönüştürmemek gerekli. Bunu yaparsak, var olan acıları biraz daha katlamış oluruz. Burada siyaset yine konuşma biçimini alır ve bir şey elde edemeyiz.

Parma örneğini tekrar etmem gerekiyor. Şimdi, biz heyet olarak iki defa Sayın Öcalan ile bir araya geldik. Bu şu demektir; Bir eserin yazım aşamasındayız. Sayın Öcalan’ın sergilediği tutumu doğru anlamak gerektiğini düşünüyorum. Çok sancılı, zamana yayılmış, toplum ve dinamikleri açısından yıpratıcı bir sorunun çözüm ihtimalinden bahsediyoruz. Bir günden diğerine herkesin ve her şeyin değişmesi beklenemez. Tamamen tozpembe bir tablo asla çizilmedi. Aşırı beklentilere de aşırı bir karamsarlığa da yer yok bu dönemde. Sayın Öcalan’ı son derece umutlu ve coşkulu gördük. Çünkü hedeflenen barış ihtimalinin gerçekleşmesi için çabalıyor, olumsuzluklara son vermeyi amaçlıyor ve bu sürecin herkesi, hepimizi yaşatacağı fikrini benimsiyor. Asıl umut verici olan bu.

Kendi adıma da can çekişen bu hal için şunu söyleyebilirim: Her iyi temenninin karşısına bir keşiş ve bir de kasap çıkar. Ama en küçük bir ihtimali bile ne bir keşişin vaazlarına ne de kasabın bıçağına teslim edecek durumdayız. Barışa giden yol düz değildir hiçbir zaman, hatta bazen doruklar ve dipsiz çukurlar bile olur. Hem topluma hem de biz barış emekçilerine düşen görev, tasavvur edilen yere barışın bahçesini inşa etmektir.

Bütün değerlendirmeler Abdullah Öcalan’ın bir çağrı yapacağına işaret ediyor, peki bu çağrı ne anlama gelecek ve neyi hedefleyecek?

Bugün gerçekleşen görüşme trafiği, yapılan açıklamalar, Sayın Öcalan’ın söyledikleri ve hazırlandıkları kuşkusuz yeni bir duruma ve sürece işaret ediyor. Fakat bu yeni dönemi 2013-2015 arası yaşananlarla kıyaslayarak değerlendirmemeliyiz. O dönemde taraflar arasında bir ateşkes hali vardı ve sürecin yasal çerçevesi oluşturuluyordu. Fakat nihayetinde belirleyici olanın tarafların barış iradesinin gücü olduğunu, o sürecin bozulma biçiminden biliyoruz. Dolayısıyla bugünkü girişim ve belirlemeleri bu yeni duruma göre okumalıyız.

Sayın Öcalan’ın çağrısını bizler de sizin gibi heyecanla bekliyoruz. Çok şey konuşabilir, çok şey öngörebiliriz fakat esas olan onun neler diyeceğidir. Ben olası bir çağrının tek bir anlamı değil, birçok boyutunun olacağı kanısındayım. Demokratik siyaset vurgusu ve çağrısı elbette çarpıcı olabilir. Fakat bunun kadar Kürt sorununun demokratik çözümünün yasal, kültürel ve sosyal boyutlarına dair de vurgular bekleyebiliriz ve her şeyden önce de iletişim kanallarının açılması önemlidir. Toplum tıkanmıştır. Yüz yüze gelmeyen, konuşamayan, tartışmayan, kendisiyle çatışan ama bunu başkasına fatura eden hatırı sayılır bir yığın var karşımızda. Biri diğerine alerji besliyor ve Öcalan bu alerjiyi kıracaktır diye düşünüyorum.

Geliştirilmeye çalışılan çözüm perspektifi içerisinde Kuzey ve Doğu Suriye için düşünülen pozisyon nedir?

Bu çözüm perspektifinde Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerin yeri ve değerlendirme boyutu büyük elbette. Artık eskisi gibi bir Ortadoğu olamayacağı ortaya çıktı. Sayın Öcalan, Suriye’nin çözülüşünü, Sykes-Picot Anlaşmasının çözülüşü olarak değerlendirdi. Bu anlaşma İngiltere, Fransa ve Rusya’nın çıkarlarını esas alıyordu; Kürtler, doğuda Rus, güneydoğuda Fransız hâkimiyetine veriliyorlardı. Sayın Öcalan’ın barış odaklı çıkışının ise bu karmaşa haline yanıt olarak halkların, toplulukların bir arada yaşama arzusu tarafında geliştirilmiş gerçek bir toplumcu proje önerdiğini söyleyebiliriz.

Öcalan’ın eşitlik ve özgürlüğün yanına güvenliği de yerleştirdiğini gözlemliyoruz. Bu yüzden ilk hedefin çatışma halini sona erdirmek olacağını düşünüyorum. Sayın Öcalan, Suriye’nin toprak ve devlet yapısı olarak bütünlüğü ile Kürtlerin demokrasi temelinde bu bütünlük içinde yer almasını önemli buluyor. Devlet içinde devlet olamayacağı gibi tersinden oradaki Kürtlerin Arap milliyetçiliği içinde erimeleri de elbette beklenemez. Yine en doğrusunu bizzat kendisi ifade edecektir ki çatışma tutumundan kesin uzak durmayı, Türkiye’nin hassasiyetlerine özen göstermeyi, demokrasiye dayalı ve demokrasi kurumlarının gelişmesini önceleyen bir yaklaşıma sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Abdullah Öcalan üzerine düşeni yaptı ve beklenen çağrı gerçekleşti; sonra neyin değişmesini bekliyorsunuz?

Sayın Erdoğan’ın ve yakın zamanda Sayın Bahçeli’nin çıkışlarıyla diğer siyasi partilerimizin soruna yaklaşımlarındaki retçilikten uzak tutumlarını göz ardı edemeyiz. Eğer bu coğrafyada bir bin yıl daha kardeşçe yaşayacaksak -ki herkese kazandıracak olan budur- zihinsel değişim ve dönüşümü hepimizin gerçekleştirmesi gerekiyor. Her şeyden önce bu süreci sahiplenen ve çözüm iradesini ifade eden siyasi bir iradenin ete kemiğe kavuşması gerekir.

Demokratik yönetimin, demokratik uzlaşı dilinin, kültürel özgürlüklerin, bir bütün olarak demokratik bir hukuk uygulamasının geliştirilme gereği var. Elbette bu değişimlerin tümünü devletten beklemek gerçekçi bir tutum olmaz. Ancak devletin ve iktidarın, bu sorunların çözüm arayış ve tartışmalarına dönük demokratik siyaset zeminini sınırlandırmaması, aksine teşvik etmesi beklenir. Süreç başarılı bir biçimde ilerlerse bütün bunlar için hep birlikte çaba sarf etmemiz gereken uzun bir yol olacak önümüzde. Ancak en önemlisi, bu yeni yolun demokratik siyasetin aygıt ve yöntemleriyle yürüneceği fikridir.

Tecridin bitirilmesine dair bir hazırlık var mı?

Bir kez daha açığa çıktı ki üzerinde tecrit uygulanan Öcalan gerçekliği, Kürt meselesinin gerçek siyasi çözüm odağı olma konumunu ortaya çıkarmıştır. Bu gerçeklik kendisine dönük sağlıklı yaklaşımın yolunu da gösteriyor; hayatın gerçekleri de bunu ifade ediyor. Tecridin ana hedefi bu odağı ve ihtimali dile getirilemez kılmaktı. Şimdi doğrudan Cumhur İttifakı liderlerince çağrılar yapıldığına göre artık tecrit sistemi anlamsızlaşmıştır. Bunu sürdürmeye çalışmak, süreci tam tersi bir yöne çevirmek anlamına gelir. Dolayısıyla bu süreçle İmralı Hapishane sisteminin lağvedilmesi gerekir.

Bu konuda ciddi bir hazırlık var mıdır, düzeyi nedir gibi detayları bilemiyoruz ama en azından ilk aşamada çağrıyla birlikte özgür ve güvenli çalışma olanaklarının sağlanması gerekiyor. Onun özgür ve eşit muhataplığı sürecin selameti açısından çok önemlidir. Hızlı ve sağlıklı koşullarda devreye girmesi gerek. Sayın Öcalan, bunun bir temelinin olduğunu da biliyor.

Geçmişte Özal, görüşmelere başlamak istediğinde Şartlı İndirim Yasasını çıkarmıştı. Erbakan görüşme amaçlı mektup teması kurduğunda da beş yıl siyaset yasağı önermişti. Sayın Bahçeli bu gerekliliği “umut hakkının uygulanması” olarak ifade etmişti, hatta Sayın Öcalan’ın gelip TBMM’de çağrı yapmasını önermişti. Elbette bu istemin somut nedenleri var. Bu kadar çetrefilli bir meselenin tek bir çağrıyla sonuçlanacağı düşünülebilir mi?

Eğer gerçekten Öcalan’ın rolünü oynaması bekleniyorsa, onun gereken görüşmeleri ve tartışmaları yapabileceği özgür çalışma, iletişim ve bilgiye erişim koşullarının oluşması gerekir. Dünyadaki benzer çatışma çözümlerinde de mahpusluk koşulları değişmeksizin özgür çalışmalar ve çağrılar yapılması beklenmemiştir. Ancak şöyle bir durum da var; tecrit yalnızca bir hapishane uygulaması değildir. Öcalan’ın çağrısının karşılık bulması da en az tecrit kadar önemlidir.

Paylaşın

DEM Parti’den “Barış Süreci” Açıklaması: Öcalan’ın Çalışmaları Devam Ediyor

DEM Parti İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamlandıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Bizler de heyet olarak çalışmalarımızı ve temaslarımızı yürüteceğiz, gelişmeler oldukça da kamuoyunu bilgilendireceğiz. Bu süreç herkesi, hepimizi birlikte ve özgürce yaşatacaktır. Bunun gerçekleşmesi umuduyla tüm toplumsal kesimlerin kıymetli katkılarını bekliyoruz” denildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşan heyet, İmralı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmeye ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “DEM Parti İmralı Heyeti olarak 22 Ocak 2025 tarihinde İmralı Adası’nda Sayın Abdullah Öcalan‘la bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmede, Sayın Öcalan öncelikle Bolu’da yaşanan elim yangında hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilemiştir. Heyetimiz, yürüttüğümüz görüşmelerle ilgili olarak kendisine gerekli bilgilendirmelerde bulunmuştur.

Sayın Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamlandıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır. Bizler de heyet olarak çalışmalarımızı ve temaslarımızı yürüteceğiz, gelişmeler oldukça da kamuoyunu bilgilendireceğiz. Bu süreç herkesi, hepimizi birlikte ve özgürce yaşatacaktır. Bunun gerçekleşmesi umuduyla tüm toplumsal kesimlerin kıymetli katkılarını bekliyoruz.”

DEM Parti vekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan iki kişilik heyet, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere ikinci kez İmralı Adası’na gitti. Daha önce heyette yer alacağı açıklanan önceki dönem Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk heyette yer almadı.

Heyetin İmralı’ya ne zaman gittiği, nereden hareket ettiği ise güvenlik gerekçesiyle açıklanmazken, görüşme yaklaşık dört saat sürdü. DEM Parti heyeti, ilk görüşmeyi 28 Aralık 2024’te yapmıştı. Öcalan, ilk ziyarette yedi maddelik bir mesaj göndermişti.

Öcalan mesajında, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” demişti.

İmralı’daki ilk görüşmenin ardından DEM Parti heyetinden “Abdullah Öcalan’ın çağrıyı yapmaya hazır olduğu” açıklaması gelmiş, üyeler “Süreçten umutlu olduklarını” belirtmişlerdi. Heyet, ilk görüşmenin ardından TBMM’de grubu olan siyasi partiler ve cezaevindeki siyasetçilerle bir araya gelmişti.

Paylaşın

DEM Parti Heyeti İkinci Kez Abdullah Öcalan’la Görüştü; Açıklama Yapılmadı

DEM Parti Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan süreç kapsamında, İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la ikinci kez görüştü.

Haber Merkezi / İmralı’daki ilk görüşmenin ardından DEM Parti heyetinden “Abdullah Öcalan’ın çağrıyı yapmaya hazır olduğu” açıklaması gelmiş, heyette yer alanlar “Süreçten umutlu olduklarını” belirtmişlerdi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan iki kişilik heyet, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere ikinci kez İmralı Adası’na gitti.

Daha önce heyette yer alacağı açıklanan önceki dönem Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk heyette yer almadı.

Heyetin İmralı’ya ne zaman gittiği, nereden hareket ettiği ise güvenlik gerekçesiyle açıklanmazken, görüşme yaklaşık dört saat sürdü.

DEM Parti heyeti, ilk görüşmeyi 28 Aralık 2024’te yapmıştı. Öcalan, ilk ziyarette yedi maddelik bir mesaj göndermişti.

Öcalan mesajında, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” demişti.

İmralı’daki ilk görüşmenin ardından DEM Parti heyetinden “Abdullah Öcalan’ın çağrıyı yapmaya hazır olduğu” açıklaması gelmiş, üyeler “Süreçten umutlu olduklarını” belirtmişlerdi.

Heyet, ilk görüşmenin ardından TBMM’de grubu olan siyasi partiler ve cezaevindeki siyasetçilerle bir araya gelmişti.

DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretleri sürerken Öcalan’ın yapacağı açıklamanın içeriği ve zamanı merak ediliyor.

Kamuoyunda açıklamanın Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirildiği tarih olan 15 Şubat veya 21 Mart’taki nevruz kutlamalarında yapılacağı konuşuluyor.

Abdullah Öcalan’ın üçüncü görüşmenin ardından yol haritasını açıklayacağı da ifade ediliyor.

Süreç, Ekim ayında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın örgütü lağvetmesi ve silah bıraktırmasına dönük çağrısıyla başlamıştı.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti’nden “Barış Süresi” Açıklaması: Umutluyuz

Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti İmralı Heyeti, şimdiye kadar temaslarına dair yaptığı açıklamada “umutlu” olduklarını dile getirdi.

Haber Merkezi / Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile partinin önde gelen isimlerinden Ahmet Türk’ün yer aldığı İmralı heyeti, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye dair siyasi partilere bilgilendirme ziyaretlerinin ardından Cuma günü kapsamlı ilk açıklamasını yaptı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “28 Aralık 2024’te İmralı’da Sn. Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiğimiz görüşme sonrası, yine bu görüşmenin sonuçları ve kendisinin de istemi üzerine TBMM, siyasi partiler ve cezaevindeki siyasetçi arkadaşlarımızla bir dizi görüşme gerçekleştirdik.

3 Ocak’ta TBMM Başkanı Sn. Numan Kurtulmuş’la başlayan ziyaret ve görüşmelerimiz Milliyetçi Hareket Partisi, Gelecek Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Saadet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Deva Partisi ve Yeniden Refah Partisi başkan ve temsilcileriyle devam etti. 11-12 Ocak tarihlerinde de cezaevlerinde tutulan eski eş genel başkanlarımız ve siyasetçi arkadaşlarımız Sn. Figen Yüksekdağ, Sn. Selahattin Demirtaş, Sn. Leyla Güven ve Sn. Selçuk Mızraklı ile görüşmeler gerçekleştirdik.

Diyalog ve barış odaklı bu görüşmelerimiz ve fikir teatisi süreci, Eş Genel Başkanlarımız ve parti kurullarımız, parti bileşenimizi oluşturan siyasi parti ve oluşumlar, ittifak halinde olduğumuz siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla da başlatılmış ve sürdürülmektedir.

Öncelikle bizi nezaket ve hüsnükabulle karşılayarak kıymetli görüş ve önerilerini paylaşan, kaygı ve eleştirilerini son derece yapıcı bir dille ifade eden tüm siyasi partilerimize ve sayın liderlerine en içten saygı ve teşekkürlerimizi sunmak isteriz.

Ziyaret gündemlerimizin ana eksenini, Sn. Öcalan ile yaptığımız görüşmenin sonuçlarının aktarımı ve ortaya çıkan yeni durumun karşılıklı olarak değerlendirilmesi oluşturmuştur. Bunlar da özetle, Kürt sorununa ve bundan kaynaklı çatışmalı sürece kalıcı çözüm bulmak için pozitif katkı sunma istek ve iradesine, Türk-Kürt kardeşliğinin güçlendirilmesinin tarihsel sorumluluğuna, Ortadoğu’da yaşanan köklü ve geri döndürülemez gelişmelerin yüklediği sorumluluğa, TBMM ve demokratik siyasetin sorunun en önemli çözüm zeminini oluşturduğuna odaklanmıştır.

Hemen tüm görüşmeler samimi ve umut verici düzeyde olumlu geçmiştir. Sayın liderler ve heyetleri, ilkesel olarak barış sürecine desteklerini bildirmişlerdir. Bununla birlikte çeşitli hususlarda kaygı ve önerileri de olmuştur. Bunlar da temelde sürecin şeffaflığı ve TBMM bünyesinde yürümesi/yürütülmesi hususlarında toplanmaktadır. Bu görüşmeler süresince heyetimizin, kaygıları ve soru işaretlerini gidermeye dönük açıklamaları ve sunumları olmuştur.

Görüşmelerden edindiğimiz izlenim, tüm siyasi partilerde Kürt sorunundan kaynaklı çatışmalı ve gerilimli süreci geride bırakma hususunda ortak bir arzu ve irade bulunduğu yönündedir. Bunu aşarak ülkemizdeki tüm etnik, dini ve mezhebi unsurların birlik ve kardeşliğini geliştirmenin herkesin yararına ve hayrına olduğu ise ortak fikirdir. Buna paralel bir husus da barış sürecinin genel demokratikleşmeye ve demokratik siyaset alanının genişlemesine vesile olması gerektiğidir.

Cezaevlerinde başkanlarımız ve arkadaşlarımızla yürüttüğümüz tartışmalarımız son derece olumlu sürmüştür. Sn. Öcalan’ın ve DEM Parti’nin bu süreçte üstleneceği role dair açık desteklerini belirtmişler, siyasal ve toplumsal zeminin güçlendirilmesi yönünde üzerlerine düşen pozitif katkı sorumluluğunun gereklerini yerine getireceklerini ifade etmişlerdir.

Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşliğe odaklandığımız bu dönemde, yazılı ve görsel basında zaman zaman karşılaştığımız ayrıştırıcı ve önyargılı üslup ve bunun yarattığı spekülasyon alanı işimizi güçleştirmektedir. Bu sürece dair herkesin, her toplumsal kesimin beklentileri ve ümitleri olduğu kadar kaygıları, hassasiyetleri ve soru işaretleri de vardır. Bunun bilincindeyiz. Hal böyle iken, kulaktan dolma dahi denilemeyecek uydurma söylemleri üreterek dolaşıma sokmak ve yer yer ahlaki sınırları dahi zorlayıcı gündemler oluşturmaya çalışmak, olsa olsa sonucu itibariyle savaş çığırtkanlığına bağlanmaktır.

Tüm iyi izlenimlerimizle birlikte en kısa zamanda Sn. Öcalan’a bir ziyaret gerçekleştirip sürecin sağlıklı yöntemlerle barışa ulaşması için hiçbir emeği esirgemeyeceğiz.

Kamuoyunun bu çabalarımıza verdiği desteğin sürdürülmesi, barışın ve çözümün inşasında en kıymetli yapı taşı olacaktır.”

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti 17 Ocak’ta Açıklama Yapacak

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının ardından 28 Aralık’ta İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra siyasi partileri ziyaret eden DEM Parti İmralı heyeti, 17 Ocak Cuma günü yazılı açıklama yapacak.

Haber Merkezi / Öte yandan DEM Parti İmralı heyetinde bulunan Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan ile ikinci bir görüşme yapılıp yapılmayacağıyla ilgili açıklamada bulundu. Önder, açıklamasında “Önümüzdeki hafta için en kısa sürede başvuruda bulunacağız” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bugün ikinci İmralı görüşmesiyle ilgili yaptığı açıklamada henüz bir başvuru olmadığını ifade etmişti.

Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Ahmet Türk’ten oluşan İmralı heyetinin İmralı’ya ikinci ziyaretinin kısa bir süre içinde yapılması bekleniyor. İlk ziyaret 28 Aralık’ta gerçekleşmişti.

DEM Parti İmralı heyeti, ilk olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşmüş, ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti. Heyet, daha sonra AK Parti, CHP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah partisine ziyaretler gerçekleştirmişti.

DEM Parti İmralı heyeti, son olarak eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etmişti.

Paylaşın

DEM Partili Önder’den “Süreç” Açıklaması: İki Seçenek Var

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin konuşan DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, iktidarın sürece ilişkin henüz net bir karar vermediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda ‘devlet aklını’ devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa “kadife eldiven içindeki demir yumrukla” Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında karar kılmak.”

İmralı Heyeti’nde yer alan TBMM Meclis Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 1 Ekim’den bu yana başlayan süreç, İmralı’da yaptıkları görüşme ve kamuoyuna yansıyan tartışmalara dair Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan‘ın sorularını yanıtladı.

Herkesin merak ettiği soruyla başlayalım. Neler oluyor, bundan sonra neler beklemeliyiz?

Kamuoyundan farklı olarak bildiğimiz tek şey, yaptığımız görüşmelerin içeriği. Zaten süreç belli bir noktaya ulaştığında bunlar da kamuoyu tarafından bilinmiş olacak. Fakat onun haricinde geleceğe dair bizim bilip de kendimize sakladığımız bir şey yok.

Bu belirsizlik normal mi? 

Normal olduğunu söylemiyorum ama bu belirsizlik sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, konjonktürle ilgili. Yani sadece bizler değil, devleti yönetenler de, Ortadoğu’daki aktörler de aslında geleceğin belirsizliğini bertaraf etmek üzere çeşitli hamleler yapıyor. Bizim dahil olduğumuz bu süreç de, belirsizliği bertaraf edecek zemine ulaşma çabalarının sadece bir tanesi.

Bugün tartıştığımız konuların pek çoğunun bölgedeki gelişmelerle ilgili olduğunu biliyoruz. Abdullah Öcalan’ın bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin önerileri ve değerlendirmeleri nelerdir? 

Şu anda ne ABD’nin, ne İsrail’in, ne İran’ın, ne Türkiye’nin ne de Suriye sahasındaki diğer aktörlerin nasıl bir yol alacağı netlik kazanmış durumda. Şam’daki yeni iktidarın da ne yapacağı, nasıl bir Suriye kurgulayacağı net değil. Öcalan tam da bu belirsizlik sürecinde bir kez daha kendi Ortadoğu projeksiyonunu bir öneri olarak ortaya koyuyor. Belki de bu açıdan en net olan, Öcalan’ın pozisyonu.

Abdullah Öcalan’ın net olan bu pozisyonunu biraz daha açabilir misiniz? 

“Netliği” oluşturmak için savaşı, çatışmayı, halklar arasında duvara dönüşen keskin çizgileri değil, barışı, bir arada yaşamı ve geçişkenliği öneren bir siyasi duruş sergiliyor.

Çok fazla detay paylaşmıyorsunuz. Peki iktidar ya da devletin pozisyonuna ilişkin ne görüyorsunuz?

İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda “devlet aklını” devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa “kadife eldiven içindeki demir yumrukla” Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında karar kılmak.

Devletin bu konuda karar vermediğini mi söylüyorsunuz?

Bence hala bu konuda net bir karara varılmadığı için Türkiye’de süreç net değil. Öte yandan Kürt toplumunun başta olmak üzere barış için bedel ödeyen kesimlerin bazı kaygıları var. Pek çok çevre toplumun ruh halini “temkinli iyimserlik” olarak nitelendiriyor. Bu tür dönemlerde kaygıların olması normal. Ayrıca bu toplumun bir feraseti var, bir deneyimi var.

Yaşadıklarından çıkardığı dersler var. Temkinli iyimserlik bu dönemi algılamak için toplumun bilgeliğinin en damıtılmış halidir. Bu temkinli iyimserlik sadece beklentili olmamayı, barışı yaratmak için emek vermeyi de ifade ediyor aslında. Barış bu topraklarda yaşayan herkesin ortak ideali olmalıdır ve hepimiz bunu başarmak için bugüne kadar yaptığından daha büyük emeklerle barışı var etmeliyiz.

Herkes bölgesel gelişmelere, konjonktüre dikkat çekiyor. Kimisi sadece fırsatları kimisi sadece tehditleri görüyor. Siz ne görüyorsunuz? “Büyük fırsatlar var ne gerek var şimdi bu girişimlere” diyenlere ne demek istersiniz?

Evet, gerçekten bazı çevrelere bakınca insan hayret ediyor. Özellikle bu çevrelere bakılacak olursa, Kürtler yatırımlarını “barışa” yaparsa, büyük fırsatı, yani Kürdistan’ın bağımsızlığı ihtimalini kaybedecek. Peki sahiden şu anda barış olmazsa, Kürtler açısından fırsat kapıları mı aralanır? Kürtler, büyük güçlerin çatışmasından sıyrılıp özgürlüğe mi ulaşır? Bu çok büyük riskler barındıran bir ihtimal.

Öcalan başından beri Kürtlerin bu riski göze almalarının tarihi bir başarı kadar, tarihi bir felaketi de beraberinde getirebileceğine işaret ediyor. Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisi tam da bu iki ihtimalin üzerine kuruldu zaten. Yani Öcalan “Kürdistani olmadığı için” değil, Kürtlerin özgürlüğü kadar güvenliğini de öncelediği için böyle bir teori geliştirdi.

Şimdi bu teorinin hayata geçirilmesinin tam zamanı olduğunu savunan Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu. Dolayısıyla Öcalan da, Kürt hareketi de barış konusunda net. Devlet de belli bir netliğe kavuştuğunda, esas “süreç” o zaman başlamış olacak. Bu sürece şimdilik “çözüm süreci” denmiyor olabilir. Ama barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri olarak değerlendirilmeli.

Aslında çok soru var; bir yandan barış ihtimali bir yandan kayyım bir yandan çözüm bir yandan Rojava’ya saldırılar bir yandan operasyonlar… Bütün bunlar toplumdaki iyimserliği baltalıyor. DEM Parti yetkililerinin en küçük sözü üzerinden günlerce tepinenler bütün bu saldırıları normal karşılıyor? Bunlar gelişmelere zarar vermez mi? 

Biz heyet olarak işin pozitif olarak ilerletilmesine odaklanmış durumdayız. Kuşkusuz bu negatif gelişmeler yaşanmasın diye elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ama sadece bizim değil bütün toplumun sorumluluğu her şeye rağmen bu süreci sonuca ulaştırmaktır. O yüzden süreç ilerledikçe bazı şeyleri daha net konuşma imkanımız olacak.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti, Figen Yüksekdağ Ve Semra Güzel’i Ziyaret Etti

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet görüşme turlarına devam ediyor.

Haber Merkezi / DEM Parti İmralı Heyeti, son olarak Kandıra Cezaevinde bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve eski HDP Milletvekili Semra Güzel’i ziyaret etti. Görüşme sonrası heyet basına kısa bir açıklama yaptı ve heyet adına Sırrı Süreyya Önder, şunları söyledi:

Değerli basın emekçileri öncelikle sizlere teşekkür ederiz. Figen başkanımızla görüştük, sağlıkları ve moralleri iyiydi, Semra vekilimizle de görüştük. Bütün kamuoyuna selamları var. Figen başkan sürece dair yarın kendi hesabından bir açıklama yapacak. Sürecin tam olarak yanı başında olduğunu, omzuna ne düşerse seve seve yerine getirmeye hazır bir şekilde beklediklerini sizlere iletmemizi istedi. Onun da sizlere selamı var.

5 sene önce bu cezaevinden tahliye olmuştum, yine burada konuşmuştum. Bunu şunun için söylüyorum. 10 yıl bu ülke ağır bir zaman kaybetti. Yerine konulması imkansız olan iki şey, yitip giden canlar ve zamandır. Bu çatışmalı süreçte hayatını kaybeden, sağlığını kaybeden bütün şehitler ve gaziler bütün ülkemizin onurudur. Hepimizin onlara ağır bir sorumluluğu ve borcu vardır.

Onlara vereceğimiz en büyük armağan çatışmalı süreci sonlandırmak, bunu bir barışla taçlandırmak olacaktır. Ondan sonra hayatta olan herkese destek, hayatını kaybedenlerin geride bıraktığı yakınlarına bir yoldaş olmak hepimizin toplum olarak boynumuzun borcudur. Biz bu ciddiyet ve samimiyetteyiz. En çok da biziz, çünkü bu konuda yüreği yanan, birinci dereceden sıkıntı çeken, bedel ödeyenler de bizleriz. Hepsinin acısını yüreğimizde hissediyoruz ve kayıplarımızı rahmetle anıyoruz.

Barışa gelince şehitlerimize ve gazilerimize borcumuzun altını böylece çizdikten sonra barış çocuklarımızın gözüne bakarak kurmak zorunda olduğumuz bir şeydir. Çünkü hiçbir dahillerinin olmadığı bir çatışmalı mirası ülkenin çocukları hak etmiyorlar. Hem sorumluluğumuzun hem vicdanımızın hem de insan olmamızın gereği onlara barış içinde bir ülkeyi hazırlayıp bırakmaktır.

Çok spekülatif tartışmalar oluyor. İnanın silah kadar zarar veren bir dil bu. Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil falan. Gündemimizde ne böyle bir şey var ne bunu tartıştık ne de bunun iması yapıldı. Böyle bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır. Bu konuda fikrini değiştirmek ya da kuşkusunu gidermek isteyen herkesle görüşmeye, süreci anlatmaya, derdimizi anlatmaya, önerilerini katkılarını eleştirilerini dinlemeye de hazırız. Hem parti olarak hem de biz heyet olarak. Tek ricamız bu toksik dilin bir kenara bırakılmasıdır.

Herkes hani düstur var der ya söyleyeceksen hayır söyle. Dediğimiz gibi bu kadar açık ve şeffaf bir süreç yürütüyoruz. Ama iki anahtarı var bunun, birisi ciddiyet diğeri samimiyettir. Herkesten bunu asgari düzeyde beklemek hakkımız. Çünkü bu mesele tek başına ne Ahmet beyin ne Pervin hanımın ne de benim derdim. Bu mesele bütün ülkemizin derdi başta çocuklar olmak üzere. Herkesten olumlu katkı bekliyoruz. Biz dilimizi değiştirmeyeceğiz, bu şekil saldırgan bir dil kullananlara karşı bile gelebileceğimiz maksimum nokta bu. Samimiyetini halk takdir edecektir.

Yaklaşık bir haftadır yollardayız. Yollarda görüyoruz biz. Boynumuza sarılan, barışı talep eden, elimizi çabuk tutmamızı isteyen, zaman zaman uyaran. Bu konuda halkın vicdanı her zaman olduğu gibi doğruyu işaret ediyor. Ama güvercin kasaplarına iki gözden dört ölüm bakanlara cevaz vermemek lazım. Bu da hepimizin sorumluluğu. Hepinizi saygıyla selamlıyoruz. Beklettiğimiz için kusura bakmayın.

Kürdistani partilerle görüşmenin ne zaman yapılacağına dair bir soruya da Önder, “Bunları parti planlıyor, biz ne söylersek yanlış olabilir. Ama hiçbir toplumsal kesimi bu paylaşımın dışında bırakmayacağız. Derdimiz barışı kurmak. En etkili yol hangisi ise onu yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.

DEM Parti İmralı Heyeti, dün de Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etmişti.

DEM Parti İmralı Heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temaslara başlamıştı. 2 Ocak’ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti. DEM Parti heyeti bu hafta ise AK Parti, CHP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah partisine ziyaretler gerçekleştirmişti.

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’a ilk ziyareti yapan DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in ikinci kez İmralı’ya gitmesi bekleniyor.

Çözüm Süreci: Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor. PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti, Demirtaş Ve Mızraklı’yı Ziyaret Etti

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet görüşme turlarına devam ediyor.

Haber Merkezi / DEM Parti İmralı Heyeti, son olarak Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk ve Pervin Buldan şunları söyledi:

Sırrı Süreyya Önder:” Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Dr. Mızraklı kardeşimizle, yoldaşımızla konuştuk. Öncelikle sağlıklarını ve morallerini çok iyi gördük. Bu bizim için en önemlisiydi. Gelişmekte olan sürece katkı ve desteklerinin tam olduğunu iletmemizi istediler. Selahattin Bey’in Twitter hesabından da geniş bir açıklama yapılacak.

Esas şeyleri oradan alırsınız. Bizim söyleyeceğimiz bir tek bir şey var. Özellikle televizyonlarda bu konuda spekülasyon yapılıyor, sürecin şeffaf yürümediğine dair eleştiriler var. “Daha ne geziyorlar?” şeklinde serzenişler var. Arkadaşlar bunlara gerek yok. Bunlar, gelmekte olan barışa hizmet eden şeyler değil. 40 yıldır süren bir şey, boyacı küpü değil ki daldırıp çıkarasın.

Nitelikli bir emek ve çaba için, mümkün olan en geniş katılımı sağlamak için uğraşıyoruz. Bu anlamda süreci ifsad edecek ya da süreçten şüphelenecek herhangi bir tutum içine girmelerini gerektirecek herhangi bir şey yok. Şu an çözersek, iki tarafla çözeceğiz; eğer bu fırsatı da kaçırırsak, 72 taraf bu işe müdahil olacak.

Var gücümüzle heyetimiz, partimiz, dostlarımız, aydın ve sanatçı sürece destek veren bütün kardeşlerimiz olarak her siyasi görüşten ilk defa böyle geniş bir paydada buluştuk. Özellikle televizyonlardaki arkadaşlardan bu duyarlılığı bekliyoruz. Yarın Figen Hanım’ı ve diğer arkadaşlarımızı da ziyaret ettikten sonra Ankara’da geniş bir açıklama yapacağız. Bu kadar beklediğiniz için heyet olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Barışın kaybedeni olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. Herkes kazanır, kaybeden hiç yoktur. Onun için barış bu anlamda kıymetli bir şeydir. Kamuoyunda sıklıkla çözüm ile barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmayla oluşturulacak bir şeydir. Çözüm demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir.

Sorun alanlarıyla ilgili olarak bunun uzunluğu ve derinliği değişir. Şu anda kurmaya çalıştığımız barıştır. Bunun için herkesten destek bekliyoruz. Kamuoyundan gizlediğimiz ya da gizleyeceğimiz hiçbir şeyin olmayacağını açık kalplilikle söylüyoruz. Bizleri tanıyorsunuz, yüreğimiz elimizde geziyoruz barış için. Herkesin de desteğini, katkısını, önerisini ve eleştirisini kıymetli buluyoruz. Tekrar teşekkür ederiz.

Ahmet Türk: Ben bir iki kelime söylemek istiyorum. Bin yıllık Türk ve Kürt kardeşliği var, kadim bir geçmiş var. Son yüzyılda bunun bozulduğunu görüyoruz. Bizim amacımız binlerce yıl beraber yaşamış iki halkın yeniden kucaklaşması, kadim dostluğun gereğinin tekrar yerine getirilmesidir.

Bizim çabamız barış içindir. İnanıyor ve umut ediyorum ki Türkiye’de Kürt’ün Türk’e, Türk’ün Kürt’e ihtiyacı var. Biz aslında burada bir barışı sağlayacağız. Türkiye’nin Ortadoğu’da demokrasi ihraç edebilecek bir noktaya gelmesini istiyoruz. Bizim amacımız halklarımızın kardeşliğidir, dostluğudur. Halklarımızın demokratik ve özgür bir şekilde birlikte olmasıdır.

Pervin Buldan: Sayın Demirtaş ve Mızraklı’yı ziyaret ettik. Bu ziyaretten büyük bir moralle ayrılıyoruz. Demirtaş ve Mızraklı’nın bu sürece dair değerlendirmeleri oldukça açık ve net. Her koşulda ve şartta bu sürecin arkasında olacaklarını ifade ettiler. Bu bizim için çok kıymetli. Yürüttüğümüz süreç açısından çok kıymetli. O yüzden biz de heyetimiz adına hem Sayın Demirtaş’a hem Sayın Mızraklı’ya teşekkür ediyoruz. Hepimizin desteğiyle bu sürecin bir barış sürecine evrileceğinden hiçbir kuşkumuz yok. Hepimizin yolu açık olsun.

DEM Parti İmralı Heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temaslara başlamıştı. 2 Ocak’ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti. DEM Parti heyeti bu hafta ise AK Parti, CHP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah partisine ziyaretler gerçekleştirmişti.

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’a ilk ziyareti yapan DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in ikinci kez İmralı’ya gitmesi bekleniyor.

Çözüm Süreci: Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor. PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti: Çok Daha Umutluyuz

DEM Parti ile Abdullah Öcalan görüşmesine ilişkin açıklama yapan DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan, “Tek cümle kurmak gerekirse; eski süreçlere kıyasla çok daha umutlu olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Van Milletvekili Pervin Buldan Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdikleri görüşmeye dair bilgilendirme notu paylaştı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Buldan şunları söyledi:

“Sürecin hassasiyeti nedeniyle, bir olgunluğa ulaşana kadar basına bilgilendirme yapamayacağız. Bu bazı şeyleri kamuoyundan gizlemek anlamına gelmiyor, yürüttüğümüz sürece saygının gereğidir. Tek cümle kurmak gerekirse; eski süreçlere kıyasla çok daha umutlu olduğumuzu söyleyebiliriz.”

İlke TV’ye konuşan Sırrı Süreyya Önder de; sürecin hassasiyetine vurgu yaparak, “Belli bir olgunluğa ulaşana kadar basına bilgilendirme yapamayacağız. Bu, bir şeyleri saklamak anlamında değil, yürüteceğimiz görüşmelere saygının gereği” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim’de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı açıklamada, “Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” ifadelerine yer vermişti.

Bahçeli, bu açıklamasından kısa bir süre sonra ise DEM Parti heyetine İmralı’ya gitmesi için izin verilmesi çağrısı yapmıştı. Çağrının ardından gözler Adalet Bakanlığı’na çevrilmişti.

Adalet Bakanı Yılmaz  Tunç, geçen günlerde DEM Parti’den İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan’ın, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret etmelerine izin verildiğini belirtti.

28 Aralık’ta gerçekleşen görüşmenin ardından yapılan DEM Parti’nin açıklamasına göre Öcalan şunları söyledi: “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.”

Paylaşın

DEM Parti Heyeti İmralı’da Abdullah Öcalan İle Görüştü

Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşan DEM Parti heyeti, İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile yaklaşık 5 saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Buldan ve Önder’in bir açıklama yapacağı ifade ediliyor.

Haber Merkezi / DEM Parti’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetimiz bugün İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşme sona ermiş ve heyetimiz geri dönmüştür. Bu görüşmenin içeriği hakkındaki bilgileri ve değerlendirmeleri heyetimiz ilerleyen saatlerde basın ve kamuoyuyla paylaşacaktır” denildi.

DEM Parti’den görüşmenin detayları ile ilgili yeni bir açıklama geldi. Açıklamada “İmralı’ya giden heyetimizin açıklaması yarına kaldı, açıklamanın yazılı olmasını bekliyoruz” ifadesi kullanıldı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 26 Kasım’daki grup toplantısındaki konuşmasının hemen ardından DEM Parti’nin Abdullah Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvuruya, 31 gün sonra yanıt verilmişti.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, görüşme sürecine ilişkin önceki gün yaptığı açıklamada, hava şartlarının uygun olması durumunda görüşmenin 28 Aralık veya pazar günü gerçekleştirileceğini ifade etmişti. Tunç, “DEM Parti’nin talebine olumlu yanıt verdik. Görüşmeye Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan katılacak” açıklamasını yapmıştı.

DEM Parti heyetinin İmralı’ya gitmesiyle Kürt siyasi hareketi yaklaşık 9 yıl sonra Abdullah Öcalan’ı parti olarak ilk kez ziyaret etmiş oldu. Nisan 2015’ten sonra siyasetçilerin adaya gitmesine izin verilmemişti.

Abdullah Öcalan, 43 ayın ardından yeğeni ve DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan ile görüşmüştü.

Paylaşın