Belediyelerin Yüzde 90’ı SGK’ya Borçlu

Belediyelerin SGK’ya borçları konusunda açıklamalarda bulunan CHP’li Hasan Öztürkmen, “Sayıştay hemen her yıl SGK’ya ilişkin raporlarında, belediye borçlarına dikkat çekmiş… Anlaşılan, belediye kaynaklarının borç ödemeye değil, yandaşlara akması tercih edilmiş!” dedi ve ekledi:

“CHP’nin son yerel seçim zaferinin ardından Erdoğan’dan gelen bu hamle dikkat çekicidir. Hayvan katliamı yasasını belediyeler eliyle yürütme hedefi ve yöneticilere hapis cezası zoruyla kararı uygulatma çabası da halkla CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirme planının bir ürünüydü. Erdoğan’ın genel seçimlere CHP’yi belediyeler üzerinden kuşatarak girme hazırlığı açık seçik görülmektedir.”

Öztürkmen, açıklamasının devamında, “Açık bir şekilde belediyelerin devlete olan borçları ödenmemiş. Sayıştay, ezici çoğunluğu AKP’li olan belediyelerin oluşturduğu borçların ödenemez duruma geldiğini raporlarla her yıl iktidarın önüne koymuş. Ancak hiçbir adım atılmamış. Anlaşılan Erdoğan, belediye kaynaklarının borçlar için değil yandaşlar için kullanılmasını uygun görmüş! Şimdi belediyeler CHP’ye geçince hesap kesmeye çalışıyor. ‘Erdoğangiller yer içer hesabı CHP öder…’ Yok öyle dava! Ne partimiz ne de halkımız buna izin vermeyecektir.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçlarına ilişin açıklamalarda bulundu. Öztürkmen’in Sayıştay raporlarını inceleyerek yaptığı açıklamaların tamamı şöyle:

“22 yıldır yönettikleri belediyeleri borç batağına sürükleyen Tayyip Erdoğan iktidarı, belediyeler CHP’ye geçince aniden SGK borçlarını hatırladı!  ‘Müflis esnaf eski defterleri karıştırırmış’ misali Erdoğan, bir taşla birkaç kuş vurmak niyetiyle, bir yandan boşalttıkları devlet kasasını doldurmak; diğer yandan CHP’li belediyelerin kaynaklarını hizmete değil SGK’ya aktarmasını istiyor. Bunun sonunda “CHP’li belediyeler halka hizmet götüremiyor” diyecek. Erdoğan’ın bu çıkışında samimiyet aramak mümkün değil.

Değil çünkü, incelediğimiz Sayıştay raporları, her yıl belediyelerin hem Hazine’ye hem de SGK’ya olan borçlarının artarak biriktiği konusunda uyarıyor ve “Önlem alınmazsa bir süre sonra alacakların bütçe imkanlarıyla tahsil imkanının ortadan kalkacağı değerlendirilmektedir” deniliyor. Örneğin 2017 yılında toplam 1397 belediyeden 1084’ü SGK’ya borçlu. Ancak Erdoğan kılını kıpırdatmıyor. Çünkü bu belediyelerin yaklaşık yüzde 80’i AKP’nin elinde…

Sosyal Güvenlik Kurumu 2017 yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda, belediyelerin SGK’ya prim borçlarının tahsil edilemediği tespiti yer alıyor ve şu ifadeler kullanılıyor:

“30 büyükşehir belediyesi, 519 büyükşehir ilçe belediyesi, 51 il belediyesi, 400 ilçe belediyesi ve 397 belde belediyesinden oluşan toplam 1397 belediyeden 1084’ünün Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan toplam 8.784.476.879,43 TL prim borcunun tahsil edilemediği görülmüştür.”

Sayıştay raporundan görüldüğü üzere 2017 yılında, belediyelerin yaklaşık yüzde 90’ı SGK’ya borçlu. Raporda açıkça, “Belediyeleri borçlarını ödemeye zorlayıcı hükümler içeren bir kanuni düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir” uyarısının yer almasına rağmen AKP iktidarı hiçbir adım atma gereği duymuyor!

Peki, 2017 yılında, İller Bankası’nın borçlu belediyeler listesinde başı hangi belediyeler çekiyor?

Listenin ilk beşinde AKP’li belediyeler yer alıyor. En çok kredi borcu 1 milyar 73 milyon lira ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Bursa’nın ardından AKP’li Fatma Şahin’in başkanı olduğu Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 821 milyon lira ile en çok borcu olan belediyeler arasında geliyor. AKP’li Zeki Toçoğlu’nun başkanı olduğu Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin 805 milyon, Tahir Akyürek’in başkanı olduğu Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 699 milyon, Menderes Türel’in başkanı olduğu Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ise 614 milyon lira kredi borcu olduğu belirlendi.

AKP’li 5 belediyenin, 2017 yılında İLBANK’a toplam kredi borcu 4 milyar 12 milyon lira olarak kayda girmiş. O dönem AKP yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tek başına toplam borcu ise 4.6 milyar TL!

Sayıştay’dan uyarı

Sayıştay raporlarına göre, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında belediyelerden tahsil edilemeyen SGK alacak miktarında ciddi artışlar dikkat çekiyor. 2020 yılında 5.962.888.297,62 TL tutarında prim alacağı tahsil edilememiş. 16.02.2021 tarihi itibari ile SGK’nın belediyelerden alacak miktarı 23.664.776.674,72 TL’ye ulaşmış durumda.

Sosyal Güvenlik Kurumu 2020 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nun 32. sayfasında belediyelerin SGK borçlarına ilişkin aynen şöyle denilmektedir: Kurumdan alınan veriler incelendiğinde bazı belediyelerin prim ödememe hususunu alışkanlık haline getirdiğini ve Kurumca alacakların tahsil ve takip yöntemlerinin etkin bir şekilde işletilmediğini göstermektedir. Nitekim bir süre sonra alacakların bütçe imkânlarıyla tahsil imkanının ortadan kalkacağı değerlendirilmektedir.

Geliyoruz 2022 yılına… Sosyal Güvenlik Kurumu 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’na göre, belediye ve bağlı şirketlerin SGK’ya olan prim ve prime bağlı borçları 38 milyar TL’yi aşmış. Tam rakam 38.669.506.685,00 TL.

SGK’nın 2022 yılında yaklaşık 1 trilyon 42 milyar TL bütçe geliri olduğu düşünüldüğünde; belediye, bağlı kuruluş ve belediye şirketlerinin borç tutarı SGK’nın 2022 yılı gelirlerinin yaklaşık yüzde 4’üne denk düşmektedir. Kaldı ki, bu kuruluşların idari para cezası ile gecikme zamları ve dolaylı olarak prim borçların tahsil edilememesi nedeniyle mahrum kalınan devlet katkısı da dikkate alındığında bu oranın daha da artacağı açıktır.

Onlarca ilden farklı örnekler gösterilebilir ancak AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin durumu ders niteliğinde. Bugün en borçlu belediyeler arasında yer alan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin meclis üyelerinden aldığımız bilgiye göre belediyenin toplam borcu 14 milyar TL’yi aşmış durumda. Üstelik bu zarar, Sayıştay denetçilerinin ısrarlı uyarılarına rağmen yıldan yıla büyüyerek oluşmuş.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nun 31. sayfasında belediyenin nasıl açıktan zarara uğratıldığı çarpıcı bir şekilde şöyle anlatılmaktadır: Büyükşehir iktisadi teşebbüsleri genel itibarıyla her yıl ciddi miktarda zarar etmekte diğer taraftan bu şirketler için muhtelif sebeplerle sermaye artırımına gidilmekte ve şirketlerin personel sayıları her yıl yükselmektedir.

İdarenin iştiraki olan şirketlerin son 6 yıldaki kar/zarar durumu, sermaye ve personel artışlarının incelenmesi neticesinde; ayrıntıları aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, İdarenin iştiraklerinde 2016 yılında toplam personel sayısı 1236 iken 2021 yılında 6443 kişiye ulaşmıştır.

Diğer taraftan bu iştiraklere 6 yıllık dönemde sermaye artışı (eski ve yeni kurulan şirketlerin kuruluş sermaye rakamları gözardı edilmiştir) için toplamda 353.605.987,50 TL aktarıldığı, bu iştiraklerin 6 yıllık toplam zararının (kâr rakamları düşüldükten sonra) ise 222.305.906,31 TL olduğu tespit edilmiştir.

Her ne kadar sermaye artış kararlarında iştiraklerin faaliyet alanının genişlemesi gibi nedenlerle artış yapıldığı ifade edilse de zarar edilen dönemler ile artış dönemleri arasındaki ilişki görülebilmektedir. Bu ise iştiraklerin zararlarının İdare kaynaklarından finanse edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu şirketlerin sürekli zarar etmesi ve sermaye artırımı yoluyla bu zararların İdare bütçesinden düzenli olarak karşılanması kamu kaynaklarının verimsiz kullanımına sebep olmaktadır.

Yine aynı raporun 35. sayfasında, borç batağındaki Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin diğer yandan bir vakfa nakti kaynak aktardığı, yani para verdiğini öğreniyoruz. Sayıştay raporunda, 11.11.2021 tarihinde söz konusu vakıfla imzalanan protokolde “ortak hizmet projesi” olmadığı için, para aktarımının hukuksuz olduğu ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesine aykırı olduğu açıkça belirtiliyor.  Bu kadar borca rağmen belediye kaynaklarının belirli vakıflara aktığı bu raporla sabit…

Sayıştay hemen her yıl SGK’ya ilişkin raporlarında, belediye borçlarına dikkat çekmiş. Buna rağmen AKP iktidarı, yıllardır yönettiği belediyelerin hem Hazine’ye hem de SGK’ya olan borçlarının artarak devam etmesini seyretmiş, daha doğrusu teşvik etmiş. Anlaşılan, belediye kaynaklarının borç ödemeye değil, yandaşlara akması tercih edilmiş!

CHP’nin son yerel seçim zaferinin ardından Erdoğan’dan gelen bu hamle dikkat çekicidir. Hayvan katliamı yasasını belediyeler eliyle yürütme hedefi ve yöneticilere hapis cezası zoruyla kararı uygulatma çabası da halkla CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirme planının bir ürünüydü. Erdoğan’ın genel seçimlere CHP’yi belediyeler üzerinden kuşatarak girme hazırlığı açık seçik görülmektedir.

Açık bir şekilde belediyelerin devlete olan borçları ödenmemiş. Sayıştay, ezici çoğunluğu AKP’li olan belediyelerin oluşturduğu borçların ödenemez duruma geldiğini raporlarla her yıl iktidarın önüne koymuş. Ancak hiçbir adım atılmamış. Anlaşılan Erdoğan, belediye kaynaklarının borçlar için değil yandaşlar için kullanılmasını uygun görmüş! Şimdi belediyeler CHP’ye geçince hesap kesmeye çalışıyor. ‘Erdoğangiller yer içer hesabı CHP öder…’ Yok öyle dava! Ne partimiz ne de halkımız buna izin vermeyecektir.”

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Belediyelerin SGK Borçları: CHP, Karşı Hamleye Hazırlanıyor

Erdoğan, “Belediyelerin borçlarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız kaynağında bu borçların tahsiline başlayacaktır. Öyle 25 kuruşa simit yok” sözleriyle fitilini ateşlediği, “belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçları” gündemdeki yerini koruyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), belediyelerinin SGK borçlarıyla sıkıştırılmasına karşı adımlar atmaya hazırlanıyor. Borçların neden daha önce istenmediğini sorgulayan CHP kurmayları, “2019 yerel seçimlerinden beri engeller çıkarılıyor. Kaynaklar azalttı, gelirlerdeki kesintiler arttı. Şimdi de ‘hizmet edemiyorlar’ algısı oluşturulmak isteniyor” dedi. CHP, belediye başkanlarıyla toplantılar düzenleyerek gelir artırıcı önlemler üzerinde çalışacak.

Cumhuriyet’in haberine göre, CHP yetkilileri, ilerleyen günlerde belediye başkanlarıyla yapacakları toplantılarda gelir artırıcı adımları ele alacaklarını belirtti. “1-3 Ağustos tarihlerinde Burdur’da, genel başkanımızın da katılımıyla il belediye başkanlarımız bir araya gelecek. Toplantının asıl gündemi et ve süt fiyatlarının tüketiciye yansıması ve sektörün sorunlarıydı, ancak son gelişmeleri de değerlendireceğiz. Daha önce de engellerle karşılaştık ama hizmetimize devam ettik” dediler.

CHP yetkilileri, belediyeye ait olup kirasız kullandırılan yerler için de acil önlemler alacaklarını belirtti. “Yeni devraldığımız yerlerde, önceki dönemlerde vakıflara ve yandaşlara ücretsiz verilen dükkânlar, arsalar var. Bu fiziki işgalleri kaldıracağız. Örneğin, bina bir vakfa verilmiş ve oraya yurt yapılmış, dükkân işgal ettirilmiş, hâlâ kirası ödenmiyor. Bu yerlerin geri kazanılmasını ve gelirlerin dönmesini sağlayacağız” dediler.

Borçların neden daha önce istenmediğine ilişkin konuşan CHP yetkilileri, “2019 yerel seçimlerinden beri farklı engeller çıkardılar. Kaynakları azalttılar, gelirlerdeki kesintileri artırdılar. Şimdi de aynısını yapmak, ‘hizmet edemiyorlar’ algısı oluşturmak istiyorlar. Ciddi ekonomik kriz var ve CHP’li belediyeler kendi yükümlülüklerinin yanında sosyal yardımlar yapıyor. İktidar bu hizmetleri partizanca engelliyor. Yıllarca kendi yönetimindeyken almadıkları SGK borcunu da bu yüzden istiyorlar. Yani halka kötülük ediyorlar” dediler.

Paylaşın

Türkiye “İş Cinayetleri”nde Avrupa Birincisi

Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verileri, en fazla iş cinayetlerinin (iş kazası) yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret etti.

Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

CHP’nin yayımladığı işçi ölümlerinin detaylı verilerini içeren bir rapora göre 2013-2024 yılları arasında toplam 21 bin 281 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; “10 yıl 3 ayın katliamı” başlığını taşıyan raporu CHP İstanbul milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi hazırladı. İlgezdi, “2013’ten 2024 yılının ilk üç ayı arasında gerçekleşen iş cinayetleriyle ilgili hazırladığımız raporda, ülkemizde insan canının kıymeti olmadığı bir kez daha gözler önüne seriliyor. 2013 yılında bin 235 iş cinayeti tespit edilirken 10 yıl sonra bu sayı yüzde 56 artarak bin 932’ye çıktı” bilgisini verdi. İlgezdi, kayıt dışı çalışırken hayatını kaybeden işçilerin, “üstü örtülen iş cinayetlerinin” raporda yer almadığına işaret etti.

Yıllar açısından bakıldığı iş cinayetlerindeki en yüksek sayının 2020 yılında kaydedildiğini belirten İlgezdi, “2020 yılında iş cinayetlerinde 2 bin 427 işçi hayatını kaybetti. Türkiye tarihinde görülmemiş bir işçi kırımı yaşandı” şeklinde konuştu.

CHP’nin raporuna göre en fazla iş cinayetinin yaşandığı kent ise İstanbul. İlgezdi, 2013 ile 2024 yılının ilk üç ayı arasında kaydedilen iş cinayetlerinde, Soma faciasının yaşandığı 2014 yılı dışında İstanbul’un açık ara olarak her yıl birinci sırada yer aldığına dikkat çekti.

Rapordaki çarpıcı verilerden biri de Türkiye’nin Avrupa birincisi olması.  Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

İş kazası değil, iş cinayeti

İlgezdi, raporda iş kazaları yerine iş cinayetleri ifadesinin kullanılmasına ilişkin değerlendirmesinde “Kaza ya da kader değil, yaşananların hepsi katliam. İş sağlığı kavramının değişmesi ve güncellenmesi gerekmekte. İş sağlığı kavramı işçinin değil, işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelmelidir. Önceliğimiz emekçinin sağlığı ve güvenliği olmalıdır. İş kazalarının önlenebilir olduğu da bir gerçektir” ifadelerini kullandı.

İlgezdi, işçi ölümlerinden AKP hükümetini sorumlu tuttu. AKP iktidarı döneminde “Büyük Türkiye,” “Yeni Türkiye,” “Yerli ve Milli Ekonomi” gibi birçok söylemle “neoliberal işçi karşıtı” politikaların hayata geçirildiğini ifade eden İlgezdi, “Patronların yüzü gülerken ücretler eridi, sendikal hareket ve genel anlamda emek hareketi zayıflatıldı, grevler yasaklandı, kentler rant alanı haline getirildi, doğa talan edildi ve binlerce işçi işyerlerinden eve geri dönemedi. AKP iktidarının ‘Yeni Türkiye’sinde’ iş cinayetleri rekor seviyelere ulaştı” şeklinde konuştu.

Paylaşın

SGK’nın Ödemesi Gereken İlaç Parasını Vatandaş Ödüyor!

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emlekçileri Sendikası (SES) İşyeri Temsilcisi Kubilay Yalçınkaya, “SGK’nın ödemeleri azaldıkça, halkın ödediği ücret artar. Halk yaşamını sürdürmek için harcayacağı ücreti sağlığa harcıyor” dedi ve ekledi:

“Beslenmeden barınmaya bütçeden kısıtlayınca da daha fazla hastalanıyor. Kısır döngü oluşmuş durumda” dedi. Devletin vatandaşları kısır döngüden çıkarması gerektiğinin altını çizen Yalçınkaya, “Bakanlık inşaat ve rant derdinde. Artan bir hastaneye yığılma var. Bunun nedeni hastane olmaması değil. Yaşama bütçenin ayrılmaması.”

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) faaliyet raporlarında yer alan veriler, SGK tarafından yapılan kişi başına yıllık sağlık harcamasının 2010’dan bu yana gerilediğini ortaya koydu. Verilere göre 2010’da 294 dolar olan kişi başına ödenen yıllık sağlık harcaması, 2023’te 271 dolar olarak gerçekleşti. En büyük azalış ise ilaç harcamalarında yaşandı. 2010’da 123 dolar olan SGK’nin ödediği kişi başı ilaç harcaması, 2023’te 87 dolara indi. Reçete başına ödeme ise 33 dolardan 17 dolara geriledi.

Cumhuriyet’ten Merve Kılıç’ın haberine göre; söz konusu veriler, sağlık hizmetleri için vatandaşların cebinden çıkan ödemelerin arttığını ortaya koydu.

“Kısır döngü oluşmuş durumda”

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emlekçileri Sendikası (SES) İşyeri Temsilcisi Kubilay Yalçınkaya, “SGK’nın ödemeleri azaldıkça, halkın ödediği ücret artar. Halk yaşamını sürdürmek için harcayacağı ücreti sağlığa harcıyor. Beslenmeden barınmaya bütçeden kısıtlayınca da daha fazla hastalanıyor. Kısır döngü oluşmuş durumda” dedi. Devletin vatandaşları kısır döngüden çıkarması gerektiğinin altını çizen Yalçınkaya, “Bakanlık inşaat ve rant derdinde. Artan bir hastaneye yığılma var. Bunun nedeni hastane olmaması değil. Yaşama bütçenin ayrılmaması” ifadelerini kullandı.

2010-2023 yılları arasında SGK’nın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlandığına dikkat çeken Yalçınkaya, şunları söyledi: “Niye bağlandı, o bağlanma sürecinde SGK’nın duran varlıklarına ne oldu diye sormak gerek. SGK mülk zenginiydi. Bu mülklere ne oldu ki SGK gelir-gider dengesini gözetme kapsamında niye yurttaşın sağlık harcamalarında kısıtlamaya gidiyor.”

Paylaşın

SGK, 29,1 Milyar Liralık Açık İle Yeni Rekor Kırdı

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2023 yılının ilk yedi aylık toplam açığı 29 milyar 103 milyon 231 bin lira olarak hesaplandı. SGK böylece, 2023 döneminde 29,1 milyar liralık açık ile yeni rekor kırıldı.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) AK Parti döneminde verdiği açığın toplamı ise 523 milyar 578 milyon 382 bin lira olarak kaydedildi.

Birgün’den Mustafa Bildiricinin haberine göre; SGK’nın 2023 yılının Ocak-Temmuz dönemindeki gelir ve giderleri belli oldu. AK Parti iktidarında rekor açıklar veren kurumun içinde bulunduğu batak bir kez daha mali verilere yansıdı.

SGK’nin Ocak-Temmuz 2023 dönemindeki toplam gelirinin, devlet katkıları ile birlikte 1 trilyon 121 milyar 664 milyon 963 bin TL olduğu bildirildi. Gelirin 162 milyar 247 milyon 930 bin TL’si devlet katkılarından oluştu. Kurumun Ocak-Temmuz dönemi giderinin ise 1 trilyon 150 milyar 768 milyon 193 bin TL olduğu belirtildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “SGK, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde iflas etti” sözlerine karşın kurumun mali dengesi AK Parti döneminde alt üst oldu. Hemen her yıl milyarlarca liralık açık veren kurumun, 2023’ün Ocak-Temmuz dönemindeki toplam açığı 30 milyar TL’ye dayandı.

AK Parti döneminde gelir gider dengesi giderek bozulan SGK’nin yedi aylık toplam açığı ise 29 milyar 103 milyon 231 bin TL olarak hesaplandı. 2023’in ilk yarısındaki toplam açığı 9 milyar 643 milyon TL olan SGK’nın açığı böylelikle, bir ayda 20 milyar TL’ye yakın arttı. SGK’nin AK Parti döneminde verdiği açığın toplamı ise 523 milyar 578 milyon 382 bin TL olarak kaydedildi.

Ocak-Temmuz 2023 döneminde imza atılan 29,1 milyar TL’lik SGK açığının, 2002-2023 dönemindeki 18 yılda verilen açıktan daha fazla olduğu öğrenildi. SGK, AK Parti dönemindeki en yüksek açığı 67 milyar 469 milyon 343 TL ile 2020 yılında verirken 2002-2023 dönemindeki SGK açıkları, bazı yıllara göre şöyle sıralandı:

2002: 7 milyar 964 milyon TL
2007: 25 milyar 40 milyon TL
2012: 17 milyar 294 milyon TL
2017: 24 milyar 174 milyon TL
2022: 39 milyar 732 milyon TL
2023 (Ocak-Temmuz): 29 milyar 103 milyon TL

AK Parti döneminde, bütçe açığını kapatmak amacıyla SGK’ya bütçeden yapılan transferin tutarı da katlanarak arttı. Kurumun içinde bulunduğu açığı kapatamayan iktidarın bütçeden SGK’ye aktardığı paralar, bazı yıllara göre kayıtlara şöyle yansıdı:

2018: 57 milyar 560 milyon TL
2019: 71 milyar 221 milyon TL
2020: 85 milyar 70 milyon TL
2021: 106 milyar 847 milyon TL
2022: 174 milyar 712 milyon TL
2023 (Ocak-Temmuz): 162 milyar 247 milyon TL

Paylaşın

Muayene Ücretleri, Tedavi İşlemleri Ve Tıbbi Malzemeye Zam!

14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimler sonrası başlayan zam yağmuru devam ediyor. Son olarak, SGK, muayene ücretleri, tedavi işlemleri ve sağlık hizmetlerinde kullanılan tıbbi malzeme bedellerinde artış yaptı.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulama Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair tebliği, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Bianet’in aktardığı karara göre; “Ayaktan Başvurularda Ödeme Listesi”nde yer alan vaka başı muayene tutarlarında artış yapıldı.

“Hizmet Başı İşlem Puan Listesi’nde yer alan KVC-Kardiyoloji, organ doku nakli ve kemik iliği, yoğun bakım, hemodiyaliz, kan bileşenleri, doğum, yardımcı üreme tedavileri ve bununla ilişkin genel tetkikler, sünnet, kadavradan donör temini gibi işlem kodları da dahil olmak üzere tüm işlemlerde de artışa gidildi.

Tanıya Dayalı İşlem Puan Listesi’nde yer alan KVC-Kardiyoloji, organ doku nakli ve kemik iliği işlemleri, yoğun bakım işlemleri ve hemodiyaliz işlemlerine ait işlem kodları da dahil olmak üzere tüm işlemlerde artış yapıldı.

Diş Tedavileri Puan Listesi’nde yer alan tüm işlem kodları da arttı. Genel Sağlık Sigortalılarının hastanelerde aldıkları sağlık hizmetlerinde kullanılan tıbbi malzeme bedellerinde artış yapılarak yaklaşık 11 milyar lira iyileştirme sağlandı.

Paylaşın

Sosyal Güvenlik Kurumu 3 Ayda 20,4 Milyar Lira Açık Verdi

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), ocak-mart döneminde 20,4 milyar lira açık verdi. Devletin üstlendiği çeşitli ödemeler kapsamında üç ayda bütçeden SGK’ya yapılan transferler ise 131,5 milyar liraya ulaştı.

SGK’ın üç aydaki açığı büyük oranda, sağlık harcamaları ve devletçe üstlenilen ödemelerden kaynaklandı. Öte yandan SGK’nın ocak-mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre gelirler yüzde 98,9 artarken, giderler de yüzde 93,6 artış gösterdi.

Dünya gazetesi yazarı Naki Bakır’ın kaleme aldığı yazıya göre, kurumun ilk çeyrekte geliri 379 milyar lira olsa da devletin üstlendiği çeşitli ödemeler kapsamında üç ayda bütçeden SGK’ya yapılan transferler ise 131,5 milyar liraya ulaştı.

Bakır’ın yazısında ilgili bölüm şöyle:

“Prim tahsilatı ve devletçe üstlenilen ödemeler için bütçeden yapılan transferlerle birlikte Kurum’un toplam geliri ocak – mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 98,9 artışla 379 milyar lira oldu.

Buna karşılık SGK’nın büyük bölümü emeklilere aylık ödemeleri ve sağlık harcamaları olmak üzere toplam gideri ise yüzde 93,6 artışla 399,4 milyar lirayı buldu. Bunun sonucunda SGK’nın açığı ilk çeyrekte yüzde 29,6 büyüyerek 20,4 milyar liraya yükseldi.

SGK’nın gelir-gider dengesinde yüksek tutarda açık oluşurken, salt prim geliri-aylık ödemesi bazında bakıldığında ise Kurum’un bu yıl ilk üç ayda pozitif bir noktaya dikkati çekti.

Geçen yıl ilk çeyrekte aktif sigortalılardan 131,3 milyar lira prim toplayıp, emeklilere 137,1 milyar lira ile daha fazla aylık ödeyen Kurumun, bu yıl aynı dönemde ise 267,1 milyar lira olan aylık ödemelerine kıyasla 292,9 milyar lira ile daha fazla prim geliri elde ettiği belirlendi.

Üç aylık dönemlere göre prim gelirleri yüzde 123 artarken, aylık ödemelerindeki artış yüzde 94,8’de kaldı. Başka deyişle “pay as you go” modeline göre SGK, bu yıl ilk çeyrekte aktüeryal olarak lehte bir konuma geldi. Buna göre SGK’ın üç aydaki açığı büyük oranda, sağlık harcamaları ve devletçe üstlenilen ödemelerden kaynaklandı.”

Paylaşın

En Fazla İstihdam Kaybeden Sektör “Tekstil”

Ocak ayında tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti. 89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü.

Haber Merkezi / Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 31 Mart’ta yayımladığı Ocak 2023 verilerinden yola çıkarak İstihdam İzleme Bülteni hazırladı.

Buna göre Ocak’ta toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık olarak yüzde 3,5 (766 bin) arttı, aylık olarak ise yüzde 3,4 (805 bin) azaldı ve 22 milyon 935 bin olarak gerçekleşti.

Toplam sigortalı çalışanların yüzde 72,2’sini ücretli çalışan grubu oluşturdu ve istihdamın genel seyrinde belirleyici oldu. Bu gruptaki yıllık değişim yüzde 3,8 (612 bin 732) artış yönlü olurken aylık olarak yüzde 4,5 (779 bin 635) oranında gerileme yaşandı.

Diğer taraftan, esnaf-çiftçi grubundaki yıllık değişim ise yüzde 2,6 artış yönünde oldu. Ancak alt sınıflarda değişimler farklılaştı. Bu dönemde esnaf sayısında yüzde 3 (75 bin 739), çiftçi sayısında ise yüzde 0,6 (3 bin 111) artış görüldü.

Bu gruptaki aylık değişimler ise esnaf sayısında yüzde 0,3, çiftçi sayısında ise yüzde 3,2 oranında düşüş şeklinde oldu.

Kamu sektöründe sigortalı çalışan sayısındaki yıllık artış yüzde 2,3, aylık düşüş yüzde 0,3 olarak kaydedildi.

İnşaatta istihdam artmaya devam ediyor

Ocak’ta inşaat dışındaki sektörlerin hemen hepsinde yılın en düşük istihdam artış oranları gerçekleşti. Özellikle imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerindeki ivme kayıpları dikkat çekmekti.

Sigortalı ücretli çalışanların yüzde 52,3’ü üç ana sektörde istihdam edildi. Bu sektörler, sırasıyla, imalat (yüzde 26,8), toptan ve perakende ticaret (yüzde 15,4) ve inşaat (yüzde 10,1) oldu.

Yıllık değişimlere bakıldığında, imalat ve toptan-perakende ticaret sektörlerinde yıllık artışların önemli oranda gerilediği; imalatta yüzde 0,4’e, toptan ve perakende ticaret sektöründe ise yüzde 2,9’a düştüğü gözlendi.

Bunun yanı sıra, inşaat sektöründe yaşanan artış eğilimi yüzde 13,3 ile hızlanarak devam etti. Diğer taraftan, hizmet sektörlerinden finans ve sigorta faaliyetlerinde istihdam yıllık olarak yüzde 5,1 oranında daraldı. Diğerlerinde de artış oranları önemli oranda düşmüştü.

Deprem bölgesindeki istihdam kayıpları

Ocak ayı itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 7,7 oldu. Çalışan sayısındaki düşüşler yıllık 465 bin 695 (yüzde 26,8), aylık ise 614 bin 272 (yüzde 32,5) olarak kaydedildi.

Ocak’ta afet bölgesindeki iller başta olmak üzere 13 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 113 bin 330 (yüzde 68,1), Hatay ise 111 bin 344 (yüzde 57,9) çalışan kaybı ile istihdamı en fazla daralan ilk iki il olarak kayıtlara geçti.

Onları 92 bin 89 ile Gaziantep (yüzde 25,8), 53 bin 78 ile Malatya (yüzde 45,9) ve 30 bin 453 ile Adıyaman (yüzde 46,7) izledi.

Adana (yüzde 6,5), Osmaniye (yüzde 29), Urfa (yüzde 10,4), Elazığ (yüzde 4,9) ve Kilis de (yüzde 11,2) deprem bölgesinde olan ve en fazla istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

En büyük düşüş tekstilde

Ocak’ta tekstil ürünleri imalatı sektörü, 91 bin 510’luk çalışan sayısı ile en fazla istihdam kaybeden sektör oldu. Yıllık değişimi de yüzde 18,4 oranında daralmaya işaret etti.

89 alt sektörün 19’unda sigortalı ücretli çalışan sayısında azalma görüldü. Tekstil ürünleri imalatı dışında, finansal hizmetler (16 bin 543), ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar (12 bin 862) ve hukuki ve muhasebe faaliyeti sektörleri de (7 bin 427) çalışan sayısı olarak istihdamı en çok daralan diğer sektörler arasında yer aldı.

Oransal olarak bakıldığında ise istihdam en hızlı ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar sektöründe (yüzde 25,5) geriledi. Bu sektörü yüzde 18,4 azalışla tekstil ürünleri sektörü takip etti.

Paylaşın

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Düzenlemesi Mart Ayına Kaldı

SGK Uzmanı Özgür Erdursun, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin Mart ayında yasalaşacağını belirterek, emeklilik başlangıcının Nisan ayına, ilk maaşın ise Mayıs-Haziran’a kaldığı değerlendirmesinde bulundu.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi, Ocak ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gelmişti.

7 Şubat’ta Meclis’te yapılacak görüşmelerin ardından yürürlüğe girmesi beklenen EYT düzenlemesi, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem sonrasında Meclis’in ara vermesiyle ertelenmişti.

EYT düzenlemesinin 21 Şubat’ta başlayacak TBMM görüşmelerinde masaya yatırılması beklenirken, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, bugün ikinci kez Meclis çalışmalarına ara verildiğini duyurdu.

TBMM çalışmalarının 28 Şubat’ta başlayacağı belirtilirken, EYT düzenlemesine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Uzmanı Özgür Erdursun’da sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulundu.

Erdursun, EYT düzenlemesinin Mart ayında yasalaşacağını belirterek, emeklilik başlangıcının Nisan ayına, ilk maaşın ise Mayıs-Haziran’a kaldığı değerlendirmesinde bulundu.

EYT düzenlemesi kimleri kapsıyor?

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, sigortalı çalışırken 8 Eylül 1999’daki bir yasal değişiklikten sonra emekli olma koşulları büyük oranda değişen kişilere deniyor.

Sigorta başlangıç tarihi 9 Eylül 1999’dan önce olanları ve emekli olmak için gereken prim günü ve sigortalılık süresi şartını sağlamış olanlar, getirilen yaş zorunluluğu sebebiyle emekli olamadı.

Kanundaki değişiklik öncesinde kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 5000 gün prim şartı ve 25 yıl sigortalılık süresi yeterliydi. Dolayısıyla 18 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 38, 18 yaşında çalışmaya başlayan bir erkek ise 43 yaşında emekli olabiliyordu.

1999 yılında yapılan değişiklikle birlikte kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60 oldu. 2008 yılında ise ilk kez sigortalı olarak işe başlayacaklar için emeklilik yaşı 65’e yükseltildi.

Bu düzenlemenin bütçeye getireceği yük, yaş şartı, prim gün sayısı ve hizmet yılı şartları gibi etkenleri göz önünde bulundurarak ve hesaplayarak bir düzenlemenin yapılması gerekliliği uzun zamandır bu sorunun çözülememesinde büyük bir etken.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018’de yaptığı açıklamalarda EYT yasasının kamuya yıllık maliyetinin 26 milyar TL olacağını söylemişti. EYT Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serpil Şahin ise düzenlemenin bütçeye yükünün 8 milyar TL olacağını söylemişti.

Sorun neydi?

EYT’ler, 1999 yılında çıkarılan kanunun hukuka aykırı olarak geriye doğru işletildiğini ve neticesinde yüz binlerce emeklinin yıllarca süren ve mağdur sayısının katlanarak arttığı bir sistem yarattığını söylüyordu.

Bu zamana dek pek çok siyasinin kapısını çaldıklarını söyleyen EYT’ler son olarak bir federasyon kurmuş ve eylemlerini tek çatı altında yürütmüştü.

Siyasi partiler her defasında söz aldıklarını ancak her seçim döneminde “seçim malzemesi” haline getirildikleri savunan EYT’ler, bu yıl bu mağduriyetin “yaş sınırlaması getirilmeksizin” giderilmesini talep ediyordu.

Emeklilikle yaşa takılma sorunun “erken emeklilik” demek olmadığı belirten dernekler, “EYT erken emeklilik değil, gasp edilmiş emeklilik hakkının peşindedir” açıklamasını yapmıştı.

Paylaşın

Sosyal Güvenlik Kurumu, 7 Ayda 25 Milyar Lira Açık Verdi

İktidar, ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan veriler gerçeğin öyle olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bu yılın ilk 7 ayında 25 milyar 667 milyon lira açık verdi.

2003 yılından bu yana bütçeden SGK’ya 1 trilyon 905 milyar lira transfer yapıldı ve açık miktarı 472 milyar 445 milyon TL oldu.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre; iflasa doğru giden SGK, AKP iktidarları döneminde, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sık sık eleştirdiği Kemal Kılıçdaroğlu döneminden 102 kat daha fazla açık verdi.

Kurumun geçen yılki açığı da 21 milyar 613 milyon TL olmuştu. 1992-1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun döneminde ise kurumun toplam açığı 4.6 milyar liraydı.

“AKP iktidarları döneminde SGK’nın durumu” konulu bir rapor hazırlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “2003-2007 yılları arasındaki SGK’nın toplam açığı 113 milyar 987 milyon TL olurken, 2003-2007 yılları arasındaki toplam açık, Kılıçdaroğlu döneminin 7 yıllık toplam açığının 24.7 katı oldu” dedi.

Ağbaba, SGK’nın bu yılın ilk 7 ayındaki 25.6 milyar liralık açığının geçen yılın tamamına göre 4.5 milyar TL fazla olduğunu kaydetti. Ağbaba, “AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu döneminde SSK’nın iflas ettiğine dair söylemlerde bulunsa da bu iddia bizzat SGK’nın mali tabloları ile çürümektedir” dedi.

Nebati: Biz enflasyonu dünyadaki gibi algılamıyoruz

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Arab News’e verdiği röportajda, Türkiye’deki enflasyona ilişkin konuştu. Nebati, geçen yıldan itibaren emtia fiyatlarının yanı sıra nakliye maliyetleri ve enerji fiyatlarının artması nedeniyle enflasyonun yükseldiğini söyledi.

AA’nın aktardığına göre “Enflasyonla mücadele için insana odaklandık” diyen Nebati, “Büyüme istiyoruz ama insanların işini kaybetmesini istemiyoruz. Üretim ve verimliliğin devam etmesini istiyoruz. Enerji fiyatlarının üzerindeki baskı azaldığı için şanslıyız” dedi.

“Enflasyonu dünyadaki gibi algılamıyoruz” diyerek devam eden Nebati, “Bunu insan temelli bir yaklaşımla görüyoruz. İnsanların işini kaybetmesini istemiyoruz. İşlerini kaybetmemeleri için elimizden geleni yapacağız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın