31 Mart Yerel Seçimleri: Uluslararası Haber Ajansları Seçimi Nasıl Aktardı?

“31 Mart Yerel Seçimleri”nde sandıklar doğudaki 32 ilde saat 16.00’da batıdaki 49 ilde ise saat 17.00’de kapandı. Peki dünyanın başlıca haber ajansları yerel seçimleri okurlarına nasıl aktardı?

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Reuters, Associated Press ve AFP’nin haberlerinde, İstanbul üzerindeki çekişmeye ve yerel seçimin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a desteğin göstergesi olacağına dikkat çekiliyor.

İngiliz haber ajansı Reuters, “Erdoğan Türkiye’deki yerel seçimlerde kilit rakibiyle mücadele ediyor” başlıklı haberinde, seçimin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ekrem İmamoğlu’ndan İstanbul’un kontrolünü geri almasına odaklandığını yazdı.

Reuters, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun geçen yılki acı seçim yenilgilerinin ardından muhalefeti yeniden siyasi bir güç haline getirmeyi amaçladığını kaydetti.

“Pazar günkü sonuçlar Erdoğan’ın NATO üyesi Türkiye üzerindeki kontrolünü pekiştirebilir ya da gelişmekte olan bu büyük ekonominin bölünmüş siyasi yapısında değişimin sinyallerini verebilir” diyen Reuters, İmamoğlu’nun kazanmasının, geleceğin ulusal lideri olması yönündeki beklentileri arttırdığını kaydetti.

Reuters’a göre, sonuçların kısmen yüzde 70’e yaklaşan enflasyonun yol açtığı ekonomik sıkıntılar ve hükümetin performansını değerlendiren Kürt ve İslamcı seçmenler tarafından şekillendirilmesi muhtemel.

Erdoğan için “asıl ödül İstanbul” olsa da başkent Ankara’yı da geri kazanmaya çalıştığını belirten Reuters, iki kentin de son 25 yıldır AK Parti ve İslamcı seleflerinin yönetimi altında kaldıktan sonra 2019’da muhalefet tarafından kazanıldığını hatırlattı.

Reuters, Erdoğan’ın aleyhine işleyen faktörlerden birinin, Gazze’deki savaş konusunda İsrail’e karşı sert tutumu ve İslamcı kökenli AK Parti’nin ekonomiyi ele alışından duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle Yeni Refah Partisi’ne verilen desteğin artması olduğunu yazdı.

ABD merkezli Associated Press (AP) haber ajansı da Türkiye’nin, yerel seçimde Erdoğan’ın popülaritesini test ettiğini yazdı.

70 yaşındaki Erdoğan’ın doğup büyüdüğü ve 1994 yılında belediye başkanı olarak siyasi kariyerine başladığı 16 milyon nüfuslu İstanbul’u geri almayı hedeflediğini yazan AP, “Türkiye’de seçimlere katılım geleneksel olarak yüksek; ancak bu kez oylama hayat pahalılığı krizinin gölgesinde düzenleniyor” vurgusu yaptı.

AP’nin konuştuğu gözlemciler, hayal kırıklığına uğramış muhalefet destekçilerinin, seçimin bir şeyleri değiştireceğinden şüphe duyarak evde kalmayı tercih etmiş olabileceğini söylüyor.

Ancak haber ajansına göre iktidar partisi destekçileri de birçok kişinin gıda, fatura ve kira ödemelerinde zorlanmasına neden olan ekonomik krizi protesto etmek için sandığa gitmemeyi tercih etmiş olabilir.

Cumhurbaşkanı’nın aile değerlerini ön plana çıkaracak yeni bir anayasayı savunduğunu hatırlatan Associated Press, “(Erdoğan) şu anda yeni bir anayasayı yürürlüğe sokmak için yeterli oya sahip değil. Ancak sandıklardan çıkacak güçlü bir sonuç, gerekli üçte iki çoğunluk için muhalefet kampından bazı muhafazakar, milliyetçi veya İslamcı milletvekillerini ikna etmesini sağlayabilir” değerlendirmesi yaptı.

AP’nin konuştuğu Sabancı Üniversitesi’nde siyaset bilimi doçenti Berk Esen, Erdoğan’ın siyasi mirasını genişletmek ve tanımlamak için “mevcut versiyondan daha muhafazakar” yeni bir anayasa için bastırdığını söyledi.

Fransız haber ajansı AFP de, “Türkiye yerel seçimlerde oy kullanırken en büyük ödül İstanbul” başlığıyla gelişmeleri dünyaya aktardı.

“Gözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefetten koparmayı umduğu ulusal “mücevher” İstanbul’a çevrildi” diyen AFP, seçimin şiddetli enflasyonun ve ciddi devalüasyonun olduğu bir ortamda gerçekleştiğini ve belirsizliğin pek çok seçmenin üzerinde baskı yarattığını söyledi.

Cumhurbaşkanı’nın belediye seçimleri kampanyasını domine ettiğini yazan AFP, “Erdoğan tüm enerjisini kendi adayı için kampanya yürütmeye harcadı ve mitinglerde adını hiç anmadığı İmamoğlu’nun başkanlık hırsıyla yanıp tutuşan ‘yarı zamanlı bir belediye başkanı’ olduğunu defalarca söyledi” diye yazdı.

AFP, “İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu korumayı başarırsa, 2028’de yapılacak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar partisinin başlıca rakibi olacak” öngörüsünde bulundu.

Paylaşın

Washington Post: İstanbul’da Kürtlerin Oyları Belirleyici Olabilir

Yarın yapılacak yerel seçimlere sayılı saatler kalırken, seçimlere ilişkin değerlendirmeler dış basında da kendine yer bulmaya devam ediyor. BBC Türkçe’nin aktardığına göre, ABD’nin The Washington Post (WP) gazetesinin “Erdoğan’ın popülerliğini ölçecek Türkiye’deki yerel seçimlerle ilgili bilinmesi gerekenler” başlıklı makalesinde öne çıkarılan başlıklardan biri de Kürt nüfusun oyları oldu.

Suzan Fraser imzalı, 26 Mart tarihli makalede, “Kürt seçmenler İstanbul’daki seçmenlerin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor ve oyları belediye başkanlığı yarışında belirleyici olabilir” ifadelerine yer verildi:

“Artık Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) olarak bilinen Türkiye’nin Kürt yanlısı partisi, 2019 belediye seçimlerinde İmamoğlu’nu desteklemeyi tercih ederek kazanmasına yardımcı olmuştu. Ancak bu sefer parti, oyları İmamoğlu’ndan uzaklaştırabilecek bir hamleyle kendi adaylarını öne çıkarıyor. Yine de bazı gözlemciler, partinin mevcut belediye başkanını zımnen desteklemek amacıyla kasıtlı olarak iki düşük profilli aday seçtiğini söylüyor.”

Makalede dikkat çekilen bir diğer nokta ise iktidar ve muhalefet arasındaki ‘kampanyaların adaletsizliği’ oldu. Fraser şunları söyledi: “Önceki seçimlerde olduğu gibi Erdoğan, görevde olmanın avantajlarını kullanıyor ve kampanyalarını yürütürken sıklıkla devlet kaynaklarından yararlanıyor… Muhalefete göre, devlet yayın kuruluşu TRT kampanyanın ilk 40 gününde iktidar partisine 32 saat yayın süresi ayırırken, rakiplere 25 dakika ayırdı.

Kampanya sırasında Erdoğan, seçmenlere, eğer devletten hizmet almak istiyorlarsa, iktidar partisinin desteklediği adayları desteklemeleri yönünde üstü kapalı uyarılarda bulundu. Hükümetinin yüksek enflasyonu kontrol altına alma çabalarına rağmen hane halkını bir miktar rahatlatmak için asgari ücreti yüzde 49 oranında artırdı. Türk lider, kampanya mitinglerinde de ülkesinin savunma sanayisindeki başarısını sergilemeye devam etti…”

Öte yandan ABD’nin Foreign Policy dergisinde yayımlanan Türkiye iç ve dış politika uzmanı Doç. Dr. Sinan Ciddi imzalı makale, “Erdoğan’ın partisi ülkenin en büyük şehirlerini geri kazanırsa, bunu Türk siyasetinde büyük değişimler izleyebilir” öngörüsünde bulundu.

Erdoğan’ın görevine devam etmek için galip gelmesi durumunda ‘başka bir anayasa reformu daha gerçekleştirebilir’ diyen makale şu tespitlerle devam etti: “Erdoğan’ın popülaritesinin temelinde uzun zamandır AKP’nin inşaat ruhsatı verme, imar kontrolleri ve partizan destekçilerine kentsel sosyal yardım hizmetleri sağlama becerisi yer alıyor… Yerel seçimler Erdoğan için kritik öneme sahip çünkü bu seçimler ona, cumhurbaşkanının görev süresi sınırlamalarını ve yargı bağımsızlığının geri kalan unsurlarını ortadan kaldıracak yeni bir anayasa arayışına girme şansı verebilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanma şansını da sorgulayan makale, ekonomideki kötü gidişata vurgu yaptı ancak ‘Erdoğan faktörünün’ öne çıktığını söyledi: “Türkiye’de günlük yaşam vatandaşların büyük çoğunluğu için çekilmez durumda.

AKP, 2019’dan bu yana ana muhalefetteki CHP’nin yönettiği İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri geri kazanmayı başarabilirse, bu, AKP’nin belediye başkan adaylarının seçmenleri kendi partilerinin daha iyi hizmet sunabileceğine ikna etmesi sayesinde olmayacak… Eğer durum böyle olsaydı beş yıl önce büyükşehirleri CHP’ye kaptırmazlardı. AKP kazanırsa bunun temel iki nedeni olacak: Muhalefet partilerinin beceriksizliği ve Erdoğan faktörü.”

Makale, Erdoğan’ın pek tanınmamış da olsalar adaylarıyla sahneye çıkıp, Türkiye’nin uzay serüveni ya da savunma sektöründeki başarılarından konuşmasının seçmen üzerinde etkili olabileceğini belirtti:

“Bu girişimlerin hiçbiri halkın yaşadığı ekonomik zorlukları ortadan kaldırmıyor ancak Erdoğan’ın (ve buna bağlı olarak özenle seçtiği belediye başkan adaylarının) yalnızca küçük bir yerel makam için çekişen dağınık bir muhalefetten ziyade yönetişim meseleleriyle daha fazla ilgilendiğini gösteriyor. Erdoğan bu mesajı satmayı başarabilirse, AKP de oy çoğunluğunu elde etmeyi başaracaktır ki tek yapması gereken de bu.”

Ciddi, Erdoğan’ın seçimleri kazanması durumunda anayasal reform için destekçilerinin ‘laikliğin kapsamının, tanımın sınırlandırılması gibi uzun süredir arzu edilen hedeflere ulaşmak için güçlü bir ses isteyeceklerini varsaymak doğru olacaktır’ dedi ve ekledi:

“Türkiye’nin Batılı müttefikleri, Erdoğan’ın ülkeyi 2028’e kadar yöneteceği gerçeğini çoktan kabullenmiş durumda. Ancak artık bu ay yapılacak yerel seçimlerden sonra Türkiye demokrasisinin tamamen sönme yoluna girebileceğini düşünmeleri gerekiyor.”

Paylaşın

Economist’ten ‘İstanbul Seçimleri’ Yorumu: İmamoğlu, Küçük Farkla Önde

31 Mart Pazar günü yapılacak yerel seçimlere sayılı saatler kalırken, seçimlere ilişkin değerlendirmeler dış basında da kendine yer bulmaya devam ediyor. Birleşik Krallık’ın önde gelen dergilerinden The Economist, 27 Mart tarihli bir makalede, 31 Mart seçimleriyle ilgili muhalefetin durumunu analiz etti.

Makalede, İYİ Parti’nin yüzde 20’ye yakın oy aldığı 2023 Genel Seçimleri’nden bu yana ‘dağıldığı’ iddia edildi. Yerel seçimlerde ‘kaçınılmaz olarak’ AK Parti’nin ‘ülkenin çoğunluğunda galip geleceğini’ öngören makale, İstanbul’daki yarışın son ana kadar belirsizliğini koruyacağı tahmin etti ve şöyle devam etti:

“Ne İYİ ne de ülkenin ana Kürt bloğu Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM) şehirde kazanma şansı yok. Ancak adaylarının alacağı birkaç puan, görevdeki belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesine neden olabilir. CHP’li İmamoğlu anketlerin çoğunda önde ama küçük bir farkla.”

“Seçimlerde önde gidecek olan AKP’nin kağıt üzerinde İstanbul’daki adayı eski Şehircilik Bakanı Murat Kurum olsa da kampanyasına güç veren kişi Erdoğan” diyen The Economist, Erdoğan’ın önündeki en büyük zorluğun ekonomi olduğu tespitine yer de yer verdi.

“Seçim sezonu geleneği olarak, Türkiye’deki kıraathaneler, oylama sona erdiğinde TL’nin ne kadar düşük seviyelere gerileceğine dair sohbetlerle dolup taşıyor. Türkiye’deki yerel seçimler, yağmur kanalları, otobüs seferleri ve iltimas ağlarıyla olduğu kadar ulusal siyasetle de ilgili” diyen The Economist, analizini şöyle sürdürdü:

“İmamoğlu için ikinci bir belediye başkanlığı dönemi, yeni lideri Özgür Özel ile eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sadık partililer arasındaki iç çatışmalarla boğuşan CHP’nin yönetimi devralma yolunda bir basamak olacak. İmamoğlu 2028’de cumhurbaşkanı adayı olabilir.”

Oylamanın Erdoğan’ın ’emeklilik planlarını’ değiştirebileceğini söyleyen makale, İstanbul’da kazanması durumunda ‘kendisi için yeni bir dönemi garantileyecek’ yeni anayasa planlarını cesaretle ilerletebileceğini belirtti.

31 Mart seçimlerinde kötü bir performans göstermesinin İYİ Parti’de ‘liderlik mücadelesine ya da bölünmeye’ zemin hazırlayabileceğini söyleyen The Economist, partiden ayrılanların MHP ya da AK Parti’ye katılabileceğini söyledi. Makale partinin içinden bir kaynağın şu sözlerine de yer verdi:

“Bu insanlar Erdoğan’la rahatlıkla el sıkışabilirler. Halkın desteğine sahip olmayı değil, güce sahip olmayı arzuluyorlar.” Makale, İYİ Parti’nin kıdemli üyelerinden Bilge Yılmaz’dan bir alıntıyla sonra erdi: “‘Muhalefetin yeniden yapılandırılması gerekiyor’ diyor. Kendisi, Erdoğan’ın muhaliflerinin birçoğunun ulusal seçimleri kazanmaktan ziyade yerel düzeyde rant peşinde koştuğundan şikayetçi: ‘Herkesin gitmesi gerekiyor.'”

Haaretz’ten ‘demokrasi’ vurgusu

Öte yandan İsrail merkezli İngilizce yayın yapan Haaretz gazetesinde yerel seçimleri analiz eden The New Turkey and Its Discontents (Yeni Türkiye ve Hoşnutsuzlukları) kitabının yazarı Simon Waldman, “Türkiye’de her seçim yapıldığında ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu hafta sonu yapılacak yerel seçimler kasvetli gidişatı sürdürecek gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de bir seçim daha Erdoğan’ın iktidarı ele geçirmesi anlamına geliyor” başlıklı, 28 Mart Perşembe tarihli makalede, Hamas’ın 7 Ekim saldırıları sonrasında Gazze’ye savaş açan İsrail’in Türkiye’de bütün siyasi kesimler tarafından sert bir dille eleştirildiği belirtildi.

Waldman’a göre yerel seçimlerin ana konusu İsrail olmaktan uzak ve ‘asıl soru’ ise şu: “Muhalefet, Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) dalkavuklarının 23 yıllık iktidarının ardından elde edebildiği azıcık siyasi gücü bile elinde tutabilecek mi?” CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun geçen haftaki mitingini izlediğini anlatan Waldman, İmamoğlu’nun ‘sözlerini bir enerji ve soğukkanlılık dengesiyle kullanarak kalabalığı heyecanlandırma becerisini’ fark ettiğini söyledi.

Buna karşın İmamoğlu’nu izlemeye gelenlerin sayısının 500 ile sınırlı olduğunu kaydeden Waldman, ‘bu seferki heyecan eksikliğinin’ bir nedeninin ‘İmamoğlu’nun Erdoğan’ın sönük seçimi eski Çevre Bakanı Murat Kurum’a karşı yarışıyor olması nedeniyle aşırı güven’ duyulması olabileceğini belirtti.

Waldman, AKP’nin aday stratejisi, Erdoğan’ın ‘merkezi yönetimle yerel yönetim el ele’ vermesi gerektiği mesajları ve muhalefetteki bölünmüşlük gibi faktörlerin İmamoğlu’nun İstanbul’da kaybetmesiyle sonuçlanabileceğini öngördü. Son dönemde Türkiye’deki yüksek yargı krizini hatırlatan Haaretz makalesinde, Erdoğan’ın ‘son seçimim’ sözlerinin anayasa reformunu gündeme getirmesine de yer verildi.

Waldman, analizini, “Erdoğan daha önce de birçok kez (2007, 2010 ve 2017) anayasayı değiştirmiş ve bağımsız yargının olduğu gerçek bir demokrasinin aksine Türkiye’de anayasanın kendisine tabi olduğunu vurgulamıştı. “Türkiye’de her seçim olduğunda ülke anlamlı bir demokrasi olmaktan bir adım daha uzaklaşıyor. Bu sefer de durum farklı değil” diye bitirdi.

Paylaşın

AK Parti’de Murat Kurum Ve Turgut Altınok Sorunu

31 Mart Pazar günü yapılacak yerel seçimlere saatler kalırken, iktidarın var gücüyle yüklendiği İstanbul’da, adayları Murat Kurum’la ilgili sempati yaratma sorunu yaşandığı belirtiliyor.

Murat Kurum’un bakanlık geçmişi ve deprem çalışmalarındaki deneyiminin avantaj olacağı hesabı, tam tersine o dönem yapılmayan işlerin veya yanlış verilen kararların ondan sorulmasına dönüştü.

Ankara başka bir hikaye. Zaten AKP adayı Turgut Altınok’un kazanma şansı olmadığı, partide ilk günlerden satın alındı. Ancak Altınok’un tartışmalı kişiliği partiye sadece Ankara’da değil, Türkiye genelinde zarar verdi.

Altınok’un ‘Mülk Allah’ın’ sözünün ardından ortaya çıkan serveti, tüm AKP’li adaylarla ilgili imaj oluşturdu. Siyasi kulislerde, ‘Mülk Allah’ın değil, AKP’lilerinmiş’ göndermelerine neden oldu.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, 31 Mart günü gerçekleşecek yerel seçim öncesi kulislere yansıyanları bugünkü köşe yazısına taşıdı. Babacan, seçime sayılı saatler kala iktidarın masasındaki anket sonuçlarına değindi, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum’un ‘sempati yaratma’ sorunu yaşadığı değerlendirmesi yapıldığını dile getirdi.

Babacan’ın “Son 48 saatin ruh hali’ başlıklı” yazısının ilgili bölümü şöyle: “Son günlerde, iktidar partisinde anket sonuçlarını paylaşma konusundaki heyecanın söndüğünü görürsünüz. AKP’yle çalışan profesyoneller, ‘henüz sonuçlanmadı’ geçiştirmesi içinde. Bunu moral bozukluğuna yoranlar var.

“Murat Kurum’un İstanbul’daki ibresi, yükselmedi”

İktidarın var gücüyle yüklendiği İstanbul’da, adayları Murat Kurum’la ilgili sempati yaratma sorunu yaşandığı belirtiliyor. Bakanlık geçmişi ve deprem çalışmalarındaki deneyiminin avantaj olacağı hesabı, tam tersine o dönem yapılmayan işlerin veya yanlış verilen kararların ondan sorulmasına dönüştü.

Her ne kadar Kurum, ‘yapacaklarıyla’ gündeme gelmeye çalıştıysa da 2009’da Emlak Konut yöneticiliğiyle başlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla devam eden 15 yıllık kariyeri boyunca alt yapı ve depremle ilgili sorumluluklarından kaçamadı. Kurum’un İstanbul’daki ibresi, tüm hükümetin desteğine rağmen yükselmedi.

“Turgut Altınok’un kazanma şansı olmadığı…”

Ankara başka bir hikaye. Zaten AKP adayı Turgut Altınok’un kazanma şansı olmadığı, partide ilk günlerden satın alındı. Ancak Altınok’un tartışmalı kişiliği partiye sadece Ankara’da değil, Türkiye genelinde zarar verdi. Altınok’un ‘Mülk Allah’ın’ sözünün ardından ortaya çıkan serveti, tüm AKP’li adaylarla ilgili imaj oluşturdu. Siyasi kulislerde, ‘Mülk Allah’ın değil, AKP’lilerinmiş’ göndermelerine neden oldu.

Bu süreçten sonra AKP yönetiminin CHP adayı Mansur Yavaş’la olan farkı kapatma düşleri de suya düştü. Mal varlığı tartışmalarından önce partide yapılan ilk anketlerde, Yavaş ile Altınok arasında 15 puan olduğu belirtilmiş, birkaç hafta sonra da bu farkın, 11 puana düşürüldüğü savunulmuştu. AKP’liler, bundan daha iyisini düşünemez oldu.

Anadolu illerinin durumu da her sohbetin konusu. Tekrar tekrar iller masaya yatırılıyor. AKP’nin alması banko görülen Anadolu illerinde bile oy kaybının yaşanacağı kabul ediliyor. Anadolu’daki oy kayıplarının AKP’nin oylarını yüzde 30-32 bandına çekeceğini iddia edenler var. ‘Seçmen bize ders verecek’ değerlendirmesi yapan AKP’liler bulunuyor.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

“Türkiye, Yerel Seçimlerden Sonra ‘Acı İlacı’ İçecek”

Yerel seçimler sonrası Türkiye’yi ekonomide çok zor bir dönemin beklediğini ifade eden ekonomist Güldem Atabay, “Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye’nin o acı reçete karşısına konacak, Türkiye o acı ilacı içecek” dedi.

“Politik olarak ilk üç ayda bu adımlarda geri duruldu ama yerel seçimlerden sonra hem bütçe açığının kapatılması ya da daraltılması hem de enflasyonla mücadelede vergi artışları olduğunu göreceğiz” diyen Atabay’a göre KDV (katma değer vergisi) artışları Bakan Şimşek’in ifade ettiği düşük KDV’li ürünlerin yüzde 18-20 bandına çekilmesi şeklinde gerçekleşecek.

Ekonomistler, seçim sonrası para ve özellikle de maliye politikasında sıkı duruşla beraber kemerlerin sıkılacağını düşünüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimsek bir süredir enflasyonu düşürmek için iç talebin kuvvetli seyrinin yavaşlatılması gerektiğini söylüyor.

Ekonomist Güldem Atabay, DW Türkçe’den Seda Sezer Bilen‘e yaptığı değerlendirmede yerel seçimler sonrası Türkiye’yi ekonomide “çok zor” bir dönemin beklediğini ifade etti: “Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye’nin o acı reçete karşısına konacak, Türkiye o acı ilacı içecek.”

“Politik olarak ilk üç ayda bu adımlarda geri duruldu ama yerel seçimlerden sonra hem bütçe açığının kapatılması ya da daraltılması hem de enflasyonla mücadelede vergi artışları olduğunu göreceğiz” diyen Atabay’a göre KDV (katma değer vergisi) artışları Bakan Şimşek’in ifade ettiği düşük KDV’li ürünlerin yüzde 18-20 bandına çekilmesi şeklinde gerçekleşecek.

Bakan Şimşek, katıldığı bir programda enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, KDV genel oranını, Kurumlar Vergisi’ni ve Gelir Vergisi’ni artırmayacaklarını vurgulayarak “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz” demişti.

Atabay, Şimşek’in bu açıklamasını şöyle yorumladı: “Bunlar nedir, aslında temel tüketim malzemeleri ve temel gıda maddeleri. Biz bunun zaten manşet enflasyonun çok üzerinde seyreden gıda fiyatları enflasyonunu hareketlendirdiğini göreceğiz.”

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekonomistler tarafından “manşet enflasyon” olarak adlandırılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre tüketici enflasyonu Şubat ayında yıllık yüzde 67,07’ye yükseldi. Artışın en yüksek olduğu ana harcama gruplarından biri olan gıda ve alkolsüz içeceklerdeki yıllık artış oranı yüzde 71,12 oldu. Enflasyonun Mayıs ayında yüzde 70 seviyesini aşarak zirve yapması bekleniyor.

“Merkez Bankası’nın faiz artışı etkili”

Londra merkezli Capital Economics’te gelişmekte olan piyasalar kıdemli ekonomisti olan Liam Peach de DW Türkçe’ye seçim sonrasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Merkez Bankası’nın faiz artışının etkili olduğunu ve bankanın seçimden sonra en az bir faiz artırımı daha yapmasını muhtemel gördüğünü, maliye politikasında ise daha fazla önlem alınmasını beklediğini belirtti:

“Mali sıkılaştırma şu ana kadar sınırlı kaldı ve seçimden sonra daha fazlasının yapılması gerekecek. Maliye Bakanı Şimşek büyük vergi artışlarını reddetmiş olsa da KDV oranlarında bazı artışlar yapılması muhtemel. En büyük mali değişiklikler muhtemelen hükümet harcamalarının ve altyapı projelerine yönelik sermaye harcamalarının kısıtlanması yoluyla gelecek.”

Türkiye ekonomisinin geçtiğimiz yıl boyunca aşırı ısınmaya devam ettiğini belirten Peach, “Hükümetin bütçe açığını dizginlemesi ve Merkez Bankası’nın reel faiz oranlarını uzun süre yüksek tutmasıyla bu durumun bu yıl değişeceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Enflasyonla mücadelede “sıkı para politikası duruşu sürdürülecek” mesajı veren Merkez Bankası yerel seçimlere 10 gün kala 500 baz puanlık faiz artışı yapmıştı. Londra merkezli Bluebay Asset Management kıdemli analisti Timothy Ash de faiz artışına dair değerlendirmesinde bu adımı olumlu bulduğunu belirterek dezenflasyon eğilimine yardımcı olmak için politikanın seçim sonrasında da sıkı kalması gerektiğini kaydetti.

Ash, “Umarım siyasi döngü buna yardımcı olur. Bence Şimşek ve ekibi enflasyon cinini öldüreceklerse zamanın çok önemli olduğunu ve maliye ve para politikasının 2024’te sıkı kalması gerektiğini kabul ediyorlar. Bu da faizlerde daha uzun süre daha yüksek seyir ve maliye politikası açısından daha uzun süre daha derin bütçe kemer sıkma politikaları anlamına geliyor. Eğer bunu yaparlarsa, umut var demektir” dedi.

“Daha orta gelirli, maaşı ile yaşayan ve daha düşük gelir grupları bunu çok ağır hissedecek” diyen Atabay, önlemlerin vatandaşa yansımalarının nasıl olacağını şöyle anlattı: “Bir taraftan kredi kartlarının sınırlandırılmasının kullanımı artırılacak. Maaş artışlarının ayarlamalarının da enflasyona göre yılın ortasında yapılmayacağını düşünürsek bayağı bir nefes alamaz hale geleceğiz, özellikle yaz aylarından sonra. Yılın son çeyreğinde büyük bir ihtimalle bizim stagflasyon dediğimiz yüksek seyreden enflasyon ve durgunlaşmış bir ekonomi ile karşı karşıya geleceğiz ve hayatımız çok zor olacak.”

Geçen Temmuz ayında Resmi Gazete’de yayımlanan kararla genel KDV oranı yüzde 18’den yüzde 20’ye, yüzde 8 indirimli KDV oranı ise yüzde 10’a yükseltilmişti. Ancak 2022 yılında KDV oranı yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen et, balık, çay, kahve, peynir, şeker, süt, su, meyve, kuruyemiş gibi temel gıda ürünlerinin KDV oranında değişiklik yapılmamıştı.

TL’de değer kaybı beklentisi hakim

Ekonomistler, Türk Lirasında (TL) değer kaybının da sürebileceği görüşünde birleşiyor. Peach, faiz artışı geçici bir destek sağlasa da TL’de daha fazla değer kaybı beklediğini belirterek “Seçim sonrasında Merkez Bankası’nın rezervlerini yeniden inşa etmesiyle TL’nin değer kaybı biraz daha hızlanabilir. Liranın önümüzdeki yıl içinde dolara karşı 40 seviyesine doğru değer kaybetmesini bekliyoruz, bu da dış rekabet gücünün korunmasına ve yatırımcıların politik iyimserliğinin sürdürülmesine yardımcı olacak” dedi.

Güldem Atabay sene sonu kurda 38 seviyesindeki beklentisini değiştirmediğini söylerken TL’nin seyrinden ve döviz rezerv kaybından endişe duyduğunu belirten Timothy Ash de Türklerin yerel seçimlerin ardından büyük bir devalüasyonun daha yaşanacağı söylemine inanıyor gibi göründüğünü söyledi.

Paylaşın

Bloomberg: Erdoğan, Düşmanını Yenmek İstiyor

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçimlere ilişkin değerlendirmeler dış basında da kendine yer buluyor. ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg, “Erdoğan İstanbul’u Yeniden Kazanmak ve Düşmanını Yenmek İstiyor” başlıklı haberde seçimleri değerlendirdi.

Haberde, “Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi İstanbul’da iktidarı kaybettiğinde, bu nihai hedefi Türkiye Cumhurbaşkanı’nı devirmek olan muhalefet için dönüm noktası niteliğinde bir zaferdi. Beş yıl sonra, cesaretlenmiş bir Erdoğan bu yenilginin intikamını almaya ve ülkenin ekonomik dinamosunun kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalışıyor” ifadesine yer verdi.

İstanbul’daki seçim yarışının iki siyasi kanat arasındaki büyük bir mücadele olarak yorumlandığına dikkat çeken Bloomberg, “Söz konusu olan, yıllık bütçesi 6,6 milyar dolar olan ve sosyal yardım ödemeleri Türkiye’deki hayat pahalılığı krizi sırasında seçmenler için kritik önem taşıyan yaklaşık 16 milyon nüfuslu bir şehrin kontrolü” hatırlatmasını yaptı.

Haberde, İmamoğlu’nun yeni bir seçim zaferi kazanması halinde, Erdoğan’ın baş rakibi olma konumunu pekiştireceği belirtilirken, “2019’daki mağlubiyet, kendi siyasi kariyeri 1990’larda İstanbul belediye başkanlığı yaptığı dönemde ivme kazanan Erdoğan için son derece kişiseldi” yorumu yapıldı.

AKP’nin karşısındaki engelin, yükselen enflasyona duyulan kızgınlık ve seçmenlerin ilgisizliği olabileceği belirtildi. Bloomberg, Erdoğan’ın hafta sonu yaptığı en büyük seçim mitinglerinden birinde İstanbul’da azalan kalabalığa dikkat çekerek, “Biz burada 1,5 milyon kişiye alışkınız ama bugün 650.000 kişi var” sözleri de hatırlatıldı.

Öte yandan Yeniden Refah Partisi’nin de AKP’den oy alabileceği belirtildi.

İstanbul’da yaşam maliyetlerinin arttığı belirtilirken Bloomberg’e konuşan 25 yaşındaki Alparslan isimli bir seçmen eskiden AKP’ye oy verdiğini fakat bu seçimde Yeniden Refah Partisi’ne oy vereceğini söyledi. Alparslan, “Mayıs ayında Erdoğan’a oy verdim fakat fiyat artışları yüzünden Erdoğan’ı protesto ediyorum. Bu şehrin keyfine sadece yabancılar varıyor” dedi.

İsmail Sarı isimli bir diğer seçmen de, “İnsanlar aç, aç. Her gün fiyat etiketleri artıyor. AKP şu an beni ikna edemedi” yorumunu yaptı.

Associated Press (AP), sandık gönüllülerine odaklandı

Öte yandan ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) seçimlere sayılı gün kala sandık gönüllülerine odaklandı…

Suzan Fraser imzalı haberde, “İstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki belediye başkanlığı yarışlarının kıran kırana geçmesi beklenirken, gözlemciler bazı tarafların sonuçlara müdahale etmeye çalışabileceğinden ve kaybedenlerin hile iddialarıyla sonuçlara şüphe düşürebileceğinden endişe ediyor. Ücretsiz gönüllü gözlemciler sonuç üzerinde belirleyici olabilir” yorumu yapıldı.

2019’daki İstanbul oylamasında usulsüzlük iddiaları ile seçimin yenilendiği ve İmamoğlu’nun AKP’nin adayı Binali Yıldırım’ı ilk seçimden çok daha büyük bir farkla yeniden geride bıraktığına dikkat çekilirken Oy ve Ötesi’nin gönüllülerinin kritik bir rol oynayabileceği belirtildi.

Bu tür kuruluşların, seçim sistemine güvenin azalması sonucunda çıktığına dikkat çekildi.

Paylaşın

BBC: Erdoğan, İstanbul’u Geri İstiyor

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçimlere ilişkin değerlendirmeler dış basında da kendine yer buluyor. Birleşik Krallık merkezli BBC, milyonlarca seçmenin pazar günü sandığa gideceğini hatırlatırken, İstanbul’daki oylamanın kritik bir öneme sahip olduğunu aktarıyor.

Sözcü’nün BBC’nin internet sitesinden aktardığı haberde, “Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gücü İstanbul’u 5 yıl önce birlik içindeki bir muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu ile kazanmıştı. Şimdi 16 milyon kişinin yaşadığı bu megakentte doğan Erdoğan, başabaş giden bu seçimde İstanbul’u geri istiyor” denildi.

Haberde, “İstanbul’dan çıkacak sonuç, muhalefetin dört yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan ve AK Parti’ye ciddi bir tehdit oluşturup oluşturamayacağına dair önemli bir sınav olarak görülüyor” denilirken İmamoğlu ve Ankara’nın mevcut belediye başkanı Mansur Yavaş’ın zafer kazanmasının 2028’de cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığını sağlamlaştırabileceğine dikkat çekildi.

BBC’nin haberinde Murat Kurum’un kentsel dönüşüm vaadine dikkat çekilirken, “İmamoğlu, görevde olduğu beş yıl boyunca Türkiye ekonomik krizin pençesinde olsa da, belediye başkanı şehrin raylı sisteminin genişletilmesi, daha fazla yeşil alan ve büyük bir konut inşa programının altını çiziyor. Ancak İstanbulluları kaygılandıran bir başka önemli konu daha var.

Geçen yıl Türkiye’nin güneyinde meydana gelen çifte depremde 53.000’den fazla kişi hayatını kaybetti ve sismologlar İstanbul’u her an yıkıcı bir depremin vurabileceği konusunda uyarıyor. Eski, harap binaları yıkıp yerlerine depreme dayanıklı binalar inşa etme planları AKP’nin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor” ifadesi kullanıldı.

“Erdoğan, düşmanını yenmek istiyor”

Öte yandan ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg, “Erdoğan İstanbul’u Yeniden Kazanmak ve Düşmanını Yenmek İstiyor” başlıklı haberde seçimleri değerlendirdi.

Haberde, “Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi İstanbul’da iktidarı kaybettiğinde, bu nihai hedefi Türkiye Cumhurbaşkanı’nı devirmek olan muhalefet için dönüm noktası niteliğinde bir zaferdi. Beş yıl sonra, cesaretlenmiş bir Erdoğan bu yenilginin intikamını almaya ve ülkenin ekonomik dinamosunun kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalışıyor” ifadesine yer verdi.

İstanbul’daki seçim yarışının iki siyasi kanat arasındaki büyük bir mücadele olarak yorumlandığına dikkat çeken Bloomberg, “Söz konusu olan, yıllık bütçesi 6,6 milyar dolar olan ve sosyal yardım ödemeleri Türkiye’deki hayat pahalılığı krizi sırasında seçmenler için kritik önem taşıyan yaklaşık 16 milyon nüfuslu bir şehrin kontrolü” hatırlatmasını yaptı.

Haberde, İmamoğlu’nun yeni bir seçim zaferi kazanması halinde, Erdoğan’ın baş rakibi olma konumunu pekiştireceği belirtilirken, “2019’daki mağlubiyet, kendi siyasi kariyeri 1990’larda İstanbul belediye başkanlığı yaptığı dönemde ivme kazanan Erdoğan için son derece kişiseldi” yorumu yapıldı.

AKP’nin karşısındaki engelin, yükselen enflasyona duyulan kızgınlık ve seçmenlerin ilgisizliği olabileceği belirtildi. Bloomberg, Erdoğan’ın hafta sonu yaptığı en büyük seçim mitinglerinden birinde İstanbul’da azalan kalabalığa dikkat çekerek, “Biz burada 1,5 milyon kişiye alışkınız ama bugün 650.000 kişi var” sözleri de hatırlatıldı.

Öte yandan Yeniden Refah Partisi’nin de AKP’den oy alabileceği belirtildi.

İstanbul’da yaşam maliyetlerinin arttığı belirtilirken Bloomberg’e konuşan 25 yaşındaki Alparslan isimli bir seçmen eskiden AKP’ye oy verdiğini fakat bu seçimde Yeniden Refah Partisi’ne oy vereceğini söyledi. Alparslan, “Mayıs ayında Erdoğan’a oy verdim fakat fiyat artışları yüzünden Erdoğan’ı protesto ediyorum. Bu şehrin keyfine sadece yabancılar varıyor” dedi.

İsmail Sarı isimli bir diğer seçmen de, “İnsanlar aç, aç. Her gün fiyat etiketleri artıyor. AKP şu an beni ikna edemedi” yorumunu yaptı.

Paylaşın

İktidarın İki Çıkmazı: Pahalılık Ve İsrail İle Ticaret

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, seçimlere ilişkin dikkat çeken bir haber – analiz yayımladı.

Sözcü’nün Reuters’tan aktardığına göre; Genel seçimler sonrası cebindeki paranın giderek daha da eridiğini hisseden seçmen ile Erdoğan’ın İsrail karşıtlığını yeterli bulmayan İslamcı tabanın oyları yerel seçimlerde büyük şehirlerde muhalefetin elini güçlendiriyor.

Analistlere göre halen bıçak sırtındaki İstanbul seçiminin sonucu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek dönemdeki gücünü test edecek.

“İstanbul, iki kıtanın, iki denizin, iki cihanın şehri İstanbul milletimizin ziyneti, serveti, gözbebeği İstanbul… Senin için ne söylesek, ne desek eksik kalır. Biz de sözün bittiği yerde, altyapısıyla üstyapısıyla insana dair tüm unsurlarıyla sana hizmete talibiz.”

Seçim öncesi son pazar günü büyük İstanbul mitinginde konuşan Erdoğan bu sözleriyle İstanbul’u kazanma arzusunu vurgularken, tabanına da önceki seçimde kaybettiği İstanbul’u yeniden “fethedilmesi” gereken şehir olarak ilan ediyordu: İstanbul’un beş yıllık fetret devrine son vererek, şehrimizde eser ve hizmet siyasetini inşallah tekrar başlatacağız.

AKP’nin yaklaşık 25 yıl elinden bırakmadığı İstanbul, 2019 seçimlerinde muhalafet ittifakı sayesinde Erdoğan’ın iktidarında rahatsızlık yaratacak şekilde CHP’ye geçmişti.

Anket şirketlerinin çok net olmayan sonuçlarına göre, İstanbul’un her iki adayının da kıran kırana bir yarışa gireceği kesin. Şu an hiç birisi bir diğerinin önüne “kesin kazanır” denilecek şekilde konumlanmamış görünürken; birkaç puan farkla bazı anketlerde CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun, bazı anketlerde ise AKP adayı Murat Kurum’un önde olduğu görülüyor. Anketler Ankara’da ise mevcut muhalefet belediye başkanı Mansur Yavaş’ın önde olduğunu gösteriyor.

Analistlere göre, muhalefetin 2019’da ittifak yaparak uzun yıllar sonra AKP’nin elinden aldığı İstanbul’u kaybetmesi halinde, geçen yıl hüsranla sonuçlanan ve muhalefet seçmeninde derin yaralar açan genel seçimin ardından muhafelet seçmenini daha da moralsiz bırakabilir. Erdoğan’ın başarıya ulaşması durumunda ise bu, bundan sonraki dönemler için gücünü koruyacağı ve atacağı adımlarda daha güçlü olacağının bir işareti olacak.

TL Eridi

TL’nin son 10 yılda dolar karşısında % 90’dan fazla değer kaybetmesi ve bununla birlikte gelen yüksek enflasyon, halkın alım gücünü son dönemde belirgin şeklide zayıflatı. Hayat pahalılığı, genel seçim sonrası da devam etti.

Ekonomistler TÜFE’nin Mayıs’ta % 70 üzerinde tepe noktasına ulaştıktan sonra yıl sonunda % 45’in altına doğru gerilemesini bekliyor. TCMB’nin yılsonu enflasyon tahmini ise % 36 seviyesinde. Erdoğan da bu hafta bir seçim konuşmasında “en büyük baş ağrımız” dediği enflasyonun yılın ikinci yarısında düşeceğini söylemişti.

AKP’nin karşısında hem ekonomideki sorunlara yönelik söylemleri, hem de Türkiye’nin İsrail’e karşı tutumunu eleştiren tavrı ile islamcı taban üzerinde etkili olduğu gözlenen Yeniden Refah Partisi’nin oylarının düşük bile olsa yükselmesi ise aynı kökten gelen Erdoğan’ın partisini zorlayacak görünüyor.

“İnsanlar Milli Görüş istiyor” diyen Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Belediye Başkanı Adayı Mehmet Altınöz “Şu anda Türkiye maalesef ekonomik açıdan iyi yönetilemiyor. Dış politikada çok ciddi zikzaklar var. Bunlar halkımız tarafından hoş karşılanmıyor” dedi ve ekledi:

– Örneğin Gazze. Hükümetin Gazze politikasını vatandaşın kabul etmesi mümkün değil…Altı aydır orada insanlar katlediliyor, öldürülüyor, bir soykırım var. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İslam aleminin lideri olan Türkiye’nin yönetimi maalesef buna sahip çıkmıyor. Hatta şu anda Meclis Aksa’nın etrafında Müslümanlar Meclis Aksa’ya girmesin diye çevrilen dikenli teller Türkiye’den gidiyor.

Gazze tepkisi nedeniyle partilerine doğru bir yönelim olup olmadığı sorusuna ise Altınöz “Elbette var…Çünkü AK Partili yöneticiler Gazze politikasında maalesef sınıfta kaldı. Çünkü biz iktidarda olsaydık İsrail Gazze’ye saldıramazdı” dedi ve İsrail’e ambargo uygulanmamasını eleştirdi.

Altınöz, kendilerine yönelik desteğin hızla arttığını ve üye sayılarının katlanarak büyüdüğünü ve 500 binin üzerine çıktığını söyledi. İstanbul’da ana muhalefet ve iktidar partisinin oyları düşük farkla yarıştığından YRP’nin alması beklenen en az yüzde 4-5 oy AKP adayını etkileyebilir.

Siyasi rejimin yörüngesi: İstanbul

İstanbul’daki yerel seçimin Türkiye’nin siyasi rejiminin yörüngesini belirleme açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi ve siyaset bilimci Berk Esen, İstanbul’u yönetecek partinin Türkiye’deki milyonlarca seçmene ulaşmak için kullanabileceği muazzam miktarda kaynağa da erişeceğine işaret etti.

Esen “İşte bu nedenle muhalefetin adayı İstanbul’da kazanabilirse, en azından ana muhalefet partisi önümüzdeki yıllarda Erdoğan’a meydan okumak için yeterli gücü elde edebilir ve onun daha da fazla güç toplamasını engelleyebilir” diye konuştu.

İmamoğlu’nun kazanması durumunda bunun Erdoğan’a “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmış olsa da çok fazla destek görmediği ve muhalefet partilerinin ne zaman yapılırsa yapılsın bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde mücadele şansı elde edeceği yönünde güçlü bir mesaj göndereceğini düşünüyorum” diyen Esen, muhalefet ittifakının 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yenilgisinin ardından dağılmasının ise İmamoğlu’nun önünde zorluk oluşturduğunu söyledi.

Gazze’nin Yeniden Refah’a kayan oylarda bir etkisi olup olmadığı sorusuna ise Esen “Gazze krizinin iktidar partisinin İslamcı tabanı üzerinde kesinlikle bir etkisi var ve muhtemelen son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı destekleyen bazı çok muhafazakar, dindar seçmenler bu hükümet tarafından yürürlüğe konan dış politikaya şüphe ve itiraz duyuyorlar” yanıtını verdi.

Esen’e göre bu seçmenlerin en azından bir kısmı Gazze sorunu ve İsrail hükümeti söz konusu olduğunda çok daha agresif bir söyleme sahip olan bu küçük İslamcı partiye desteklerini kaydırmaya hazır olabilir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise yerel seçimleri “Mesele bir belediye başkanlığı seçimini aştı” şeklinde niteliyor.

İmamoğlu Reuters’a yaptığı değerlendirmede “(Bu seçim) bir anlayış meselesinin tarihe gömülmesi meselesi. Tarihe gömülürse demokrasi canlanacak, tarihe gömülürse bu ülkede özgürlük yeniden vücut bulacak. Tarihe gömülürse bu anlayış -ki bu 31 Mart öyle bir seçim- gerçekten hukuk ve adalet kendine gelecek” derken İstanbul’un AKP adayı Murat Kurum ise, mevcut yönetimi liyakatsızlıkla suçluyor.

İstanbul mitinginde konuşan Kurum “Bugün İstanbul, iş bilmez bir yönetimin elinde huzursuz ve mutsuz. Çünkü geride bıraktığımız beş yılda İstanbul, liyakatsizliğin kurbanı oldu. Beceriksizliğe mahkum edildi. Hiç olmadığı kadar ihmal edildi. Biz, bu şehri depreme hazırlayacağız dediler. Tek bir çivi çakmadılar” dedi.

Paylaşın

Yüksek Seçim Kurulu’ndan “Yenileme Seçimi” Kararı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart Pazar günü yapılacak yerel seçimlerin bazı yerlerde iptal edilmesi durumunda, yenileme seçimlerinin 2 Haziran Pazar günü yapılması kararını aldı.

Kararda, yeniden yapılması gereken seçimlerin, bu seçimin tekrarı ve seçimin devamı niteliğinde olduğu, bu nedenle sadece oy verme işlemlerinin tekrarlanması gerektiği belirtildi.

31 Mart 2019’da gerçekleştirilen ve Ekrem İmamoğlu’nun yaklaşık 14 bin oy farkla kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimi AKP’nin itirazı üzerine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından sandık kurullarının usulsüz oluşturulduğu gerekçesiyle iptal edilmişti. 23 Haziran’da yenilenen seçimlerdeyse İmamoğlu bu kez 800 binden fazla oy farkıyla İBB Başkanı seçilmişti.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart 2024 Pazar günü gerçekleştirilecek Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin bazı yerlerde iptal edilmesi durumunda, yenileme seçimlerinin 2 Haziran Pazar günü yapılmasına karar verdi.

YSK’nin Resmi Gazete’de yayımlanan kararında, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetler Seçimi Hakkında Kanun gereği, bir seçim çevresindeki seçimin, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde, o seçim çevresinde yeniden seçim yapılacağı, bunun da 2024 yılının haziran ayının ilk pazar günü olması gerektiği belirtildi.

Kararda bu nedenle, 31 Mart 2024 günü herhangi bir sebeple yapılamamış belediye seçimleri, muhtar ve ihtiyar meclisi/heyeti üyeliği seçimleri ile 1 Ocak 2024’ten bu yana oluşan mahalli idare birimlerinden olan köylerin muhtar ve ihtiyar meclisi üyeliği seçimleri”nin 2 Haziran Pazar günü yapılmasının gerektiği kaydedildi.

Kararda, yeniden yapılması gereken seçimlerin, bu seçimin tekrarı ve seçimin devamı niteliğinde olduğu, bu nedenle sadece oy verme işlemlerinin tekrarlanması gerektiği belirtildi.

Paylaşın

Dış Basında 31 Mart Seçimleri: Kesinlikle Sıkı Bir Yarış Olacak

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere ilişkin değerlendirme yapan Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu’ndan Berkay Mandıracı, “Kesinlikle sıkı bir yarış olacak” dedi ve ekledi:

“Genel seçimlerdeki yenilginin ardından muhalefet destekçileri arasında bir ilgisizlik hissi oluştu. Muhalefetin bölünmüşlüğü, değişim ihtimalinin her zamankinden daha az olduğuna dair algıyı güçlendirdi.”

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçimlere ilişkin değerlendirmeler dış basında da kendine yer buluyor.

Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian, pazar günü yapılacak yerel seçimlerde İstanbul’da yaşanacak mücadeleyi yazdı.

Haberde, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2019’daki seçimleri kazanmasının “Türkiye’de muhalefet için bir dönüm noktası olduğu” ifade edildi.

İmamoğlu’nun seçim galibiyetiyle “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakibi haline geldiği ve onun yönetimine meydan okumak isteyenlere yeni bir umut verdiği” değerlendirmesi yapıldı.

Erdoğan’ın sayılı günler kalan seçimlerde İstanbul’u tekrar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) kontrolü altına almayı hedeflediği belirtildi.

Diğer yandan analizde, muhalefetin coşku ve değişim umudunun geçen yılki genel seçimlerde Erdoğan’ın zaferiyle azaldığı ve seçmen tabanında karamsar bir ruh halinin hakim olduğu değerlendirmesi yapıldı.

Ayrıca İmamoğlu’nun 2019’dakinin aksine İYİ Parti’nin desteğini almadan AK Partili rakibi Murat Kurum’a karşı kampanyasını tek başına yürüttüğüne işaret edildi.

Haberde, Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu’ndan Berkay Mandıracı’nın şu yorumları da paylaşıldı:

Kesinlikle sıkı bir yarış olacak. Genel seçimlerdeki yenilginin ardından muhalefet destekçileri arasında bir ilgisizlik hissi oluştu. Muhalefetin bölünmüşlüğü, değişim ihtimalinin her zamankinden daha az olduğuna dair algıyı güçlendirdi.

Guardian, İstanbul’daki seçmenlerle de görüştü. Fatih ilçesindeki Balat’tan esnaf Maşallah İlçin, yüksek enflasyon ve ekonomik sorunlara dikkat çekerek “Erdoğan zenginlerin tarafında duruyor” dedi.

Bir önceki yerel seçimde AK Parti’nin adayına oy verdiğini ama bu kez sandığa gitmeyeceğini söyleyen Recep Salman ise “Artık hepsine öfkeliyim. Emekliyim, maaşım 10 bin 500 lira. Ev kiramsa 12 bin lira. İmamoğlu’nun ekibi geldiğinde onun şovmen olduğunu söyledim” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan Fransız haber ajansı AFP de Behzat Ç. dizisiyle tanınan oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun Ankara’da CHP’den adaylığını yazdı.

Milliyetçi Halk Partisi’nin (MHP) kontrolündeki Etimesgut Belediyesi’nin başkanlığını kazanmak için yarışan Beşikçioğlu, ajansa “Ekrandayken liderleri olması gerektiği gibi göstermeye çalışıyorum. Şimdi bu fikirleri hayata geçirme zamanı geldi” dedi.

Haberde, Etimesgut sakinlerinden 56 yaşındaki Derya Ergin, MHP’li Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel için “Erdoğan gibi iktidara yapışmış durumda. Değişime ihtiyacımız var” ifadelerini kullandığı aktarıldı.

Fakat 54 yaşındaki tiyatro oyuncusunun net bir siyasi planı olmadığı gerekçesiyle eleştirildiği de aktarıldı. Kimliğini paylaşmayan bir seçmen, Beşikçioğlu için “Seçilirse öncelikle kültürel etkinliklere ağırlık vereceğini söylüyor. Güzel ama yeterli değil” dedi.

Ünlü aktörse anket çalışmalarını takip etmediğini “Ben her şeyden önce buradaki insanlar için bir sanatçıyım. Allah’ın izniyle onların belediye başkanı da olacağım” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın