TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya Verilen Hapis Cezası Onandı

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya verilen 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası kararına yönelik temyiz incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (istinaf), cezayı onayladı.

Yerel mahkemenin hükmünde usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık, delilerde ve işlemlerde ise herhangi bir eksiklik olmadığına karar veren daire, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğuna dikkati çekti.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (istinaf), Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan verilen 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası kararına yönelik temyiz incelemesini tamamladı.

Artı Gerçek’in haberine göre, yerel mahkemenin hükmünde usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık, delilerde ve işlemlerde ise herhangi bir eksiklik olmadığına karar veren daire, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğuna dikkati çekti.

Eylemin doğru olarak nitelendirildiğini ve sanığa verilen 2 yıl 8 ay 15 günlük hapis cezasının kanuni bağlamda uygulandığını belirten daire, sanık avukatları ve cumhuriyet savcısının ileri sürdüğü nedenleri yerinde görmeyerek temyiz başvurusunu esastan reddetti.

Ne olmuştu?

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, terör örgütü PKK ile bağlantılı bir televizyonda, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) yönelik ifadeleri nedeniyle soruşturma başlatılmıştı. İstanbul’da evinde gözaltına alınan Fincancı, 27 Ekim 2022’de Ankara’da sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianamede, TSK’nın meşru müdafaa kapsamındaki legal faaliyetleriyle terör örgütünün illegal faaliyetlerini bağdaştıran Fincancı’nın, “terör örgütü propagandası” suçundan 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.

Paylaşın

Her İki Doktordan Biri Yurt Dışına Gitmeyi Düşünüyor

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Her üç hekimden sadece biri beyaz kod veriyor ama buna rağmen beyaz kod verileri artmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı bize sayının ötesinde bir veri sunmuyor. Rakamlarda artış olmasına rağmen yalnızca üç hekimden birinin beyaz kod vermesi bu rakamların katlanarak arttığını gösteriyor” dedi ve ekledi:

“Hekimlerin yurt dışına gitme düşüncesine baktığımızda; ya her iki hekimden biri gitmeyi düşünüyor ya da hekimliği tümden bırakmayı düşünüyor. Burada çalışma koşullarının ağırlığı, Sağlık Bakanlığı’nın nöbet ertesi izin için genelge yayınlamasına rağmen bunun uygulanmaması ve idarenin baskıcı tutumlarıyla çalışma koşullarının ağırlaştırıldığını dikkate almamız gerekiyor.”

Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Hekimlerin Çalışma Koşulları, Ekonomik Sorunları ve Şiddet Hakkındaki Değerlendirmeleri” başlıklı anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre; TTB binasında yapılan açıklamada konuşan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “AKP iktidarı sağlığı sermayeye teslim ediyor” dedi. Fincancı, artan bir şiddet eğilimiyle karşı karşıya olduklarını ve bu durumun hekimlerin Türkiye’de çalışmak istememesine neden olduğunu vurguladı.

TTB Merkez Konseyi üyesi Alican Bahadır ise, hekimlerle 2023 Kasım-Aralık aylarında yapılan anketin sonuçlarını açıkladı. Bahadır, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Beyaz Reform” açıklamasına işaret ederek, söz konusu “reformun” sonuçlarını görmek için anket yaptırdıklarını ifade etti.

Bahadır, yüzde 79’unun TTB üyesi olduğu bin 502 hekimin cevap verdiği anketin sonuçları şu şekilde paylaştı;

“Çalışma şartlarınızın yoğunluğu nedeniyle hastalarınızla veya işinizle yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğinizi düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 64’ü “evet” dedi. 2021 Eylül anketinde bu oran yüzde 68’di.

Daha önceden hasta veya yakını tarafından sözel veya fiziksel şiddet gördünüz mü?” sorusuna katılımcıların yüzde 87’si “evet” yanıtı verdi. 2021 Eylül anketinde bu oran yüzde 83’tü.

Eğer daha önceden sözel veya fiziksel şiddet gördüyseniz, sonrasında Beyaz Kod veya ilgili mercilere şikayet bildiriminde bulundunuz mu?” sorusuna katılımcıların yalnızca yüzde 36’sı “evet” yanıtı verdi. 2021 Eylül ayındaki ankette bu soruya “evet” yanıtı verenlerin oranı yüzde 43’tü.

Alican Bahadır, ayrıca ankete katılanların yüzde 59’unun son bir yıl içerisinde hasta veya yakınlarından fiziksel veya sözel şiddet gördüğünü, yüzde 69’unun son bir yıl içerisinde çalıştığı ortamda sözel veya fiziksel şiddet olayına şahit olduğunu, yüzde 91’inin ise yetkililer tarafından kendilerine sağlıkta şiddet açısından güvenli bir çalışma ortamının sağlanmadığını söylediğini paylaştı.

Beyaz Reform’un hekimlere ve sağlık ortamına derman olamadığını söyleyen Bahadır, “Çözüme giden yol ise TTB ve sağlık emek meslek örgütlerinin haklarımız için oluşturduğu talepleri birlikte mücadele ederek hayata geçirmektedir” dedi.

Bir kez daha konuşan Fincancı, “Yapılan ankette gördüğümüz gibi her üç hekimden sadece biri beyaz kod veriyor ama buna rağmen beyaz kod verileri artmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı bize sayının ötesinde bir veri sunmuyor. Rakamlarda artış olmasına rağmen yalnızca üç hekimden birinin beyaz kod vermesi bu rakamların katlanarak arttığını gösteriyor.

“Her iki hekimden biri yurt dışına gitmeyi düşünüyor”

Hekimlerin yurt dışına gitme düşüncesine baktığımızda; ya her iki hekimden biri gitmeyi düşünüyor ya da hekimliği tümden bırakmayı düşünüyor. Burada çalışma koşullarının ağırlığı, Sağlık Bakanlığı’nın nöbet ertesi izin için genelge yayınlamasına rağmen bunun uygulanmaması ve idarenin baskıcı tutumlarıyla çalışma koşullarının ağırlaştırıldığını dikkate almamız gerekiyor” diye konuştu.

TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten ise, “Çalışma koşulları hepimizi zorlayan bir durum. 2024 yılında bakanlık eğer başta TTB olmak üzere sağlık alanındaki tüm meslek örgütleriyle, sendikalarla ortak bir şekilde sorunları çözme noktasına gitmezse 2024 yılı hem sağlık çalışanları hem çalışan hekimlerle sağlık emekçileri açısından daha zorlu geçecek” uyarısında bulundu.

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı Hakkında Tahliye Kararı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılandığı davada karar çıktı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı hakkında 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası verdi ve tahliyesine hükmetti. Fincancı akşam saatlerinde tahliye edildi.

TTB Başkanı Fincancı’nın tahliyesi öncesinde polis cezaevi önünde barikat kurdu. Avukatlar da dahil girişler yasaklandı. Korur Fincancı, işlemlerinin tamamlanmasının ardından 18.00’da cezaevinden çıktı.

“Jin-jiyan azadi”, “TTB susmadı susmayacak” sloganlarıyla karşılanan Fincancı, daha sonra açıklama yaptı. TTB Başkanı Fincancı, “Tüm baskılara rağmen, bizlerle dayanışma içinde olan içinde olanlara teşekkür ediyorum” dedi.

Kendisine verilen cezaya değinen Korur- Fincancı, şöyle devam etti: “Bir kanalın yayın politikasının suç sayılması ve benim bundan sorumlu tutularak cezalandırılmam akıl alır gibi değil. Biz sadece insanlar için değil, tüm canlılar için tehdit olan her şeyi söylemeye devam edeceğiz. Bitmedi kavgamız, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek mücadeleye devam edeceğiz.”

Duruşma öncesinde basın açıklaması yapan TTB, destek için gelen siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, Çağlayan Adliyesi önündeki alana alınmadı. Açıklama, adliyenin yan tarafındaki metro istasyonu önünde yapılabildi. Basın açıklamasında Şebnem Korur Fincancı’nın derhal beraati ve tahliyesi talep edildi.

MSB’nin katılma talebine ret

Açıklamanın ardından polis ablukasındaki Çağlayan Adliyesi’nde görülmeye başlayan davanın duruşmasında, Milli Savunma Bakanlığı katılma talebini yineledi. Önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmada da, mahkeme heyeti bakanlığın katılma talebini reddetti. Fincancı’nın avukatları ise, 3 avukat sınırının hukuki dayanağı olmadığını ifade etti ve bu sınırın kaldırılmasını talep ettiler. Yargılamanın yapıldığı İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyeti, bu talebi de reddetti.

Fincancı: İnsan öldüren değil bilimsel görüşünü veren hapse giriyor

Taleplerin reddinin ardından Fincancı savunmasına başladı. Kendisi üzerinen bir korku iklimi yaratıldığını öne süren Fincancı, bunun ifade ve bilim özgürlüğüne saldırı olduğunu söyledi. “Herkese nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti istediği için, şehir hastanelerine ve sağlıkta şiddete karşı çıktığı için, pandemide hakikati açıkladığı için Türk Tabipleri Birliği hedefte” diyen Fincancı, savunmasında “Bu ülkede, insan öldürmek insanları cezaevinde tutmaya yetmiyor ama bilimsel görüşünü vermek insanların cezaevine girmesine neden oluyor” ifadelerini de kullandı.

“Vatan hainleri yargılanacak”

“Ülkesinin yazgısını çıkar karşılığında birilerine teslim eden vatan hainleri yargılanacak. Emre itaat etmek kimseyi sorumsuz kılmıyor. Bizim karşı duruşumuz budur; kötülük hiç kimseye bulaşmasın diye…” diyerek sözlerini sonlandıran Fincancı, mahkeme salonunda bulunanlar tarafından alkışlandı.

Fincancı’nın savunmasının ardından avukatları söz alarak savunmaya başladı. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan, Meriç Eyüboğlu ve Hülya Yıldırım’ın savunmalarının ardından, mahkeme karar için duruşmaya ara verdi.

Hükümle birlikte tahliye

Aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, Fincancı’nın ‘terör örgütü propagandası yapma’ suçunu işlediği gerekçesiyle 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, Fincancı’nın hükümle birlikte tahliye edilmesine de karar verdi.

Ne olmuştu?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içinde ekim ayında yürüttüğü operasyonlar sırasında kimyasal silah kullandığı iddiaları gündeme gelmişti. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, katıldığı bir televizyon programında bu iddialarla ilgili “Bölgenin bağımsız heyetler tarafından etkin biçimde araştırılması gerektiğini” yorumunu yaptı.

Fincancı’nın sözlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Ekim’de Fincancı hakkında soruşturma başlattığını duyurdu. Bunun üzerine 26 Ekim’de İstanbul’da gözaltına alınan Fincancı, götürüldüğü Ankara’da ifadesinin ardından 27 Ekim’de tutuklandı.

Fincancı hakkında “terör örgütü propagandası yapma” suçunun işlediği gerekçesiyle hazırlanan iddianamenin ardından açılan dava 2 Aralık’ta İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcılık, ilk kez 23 Aralık’ta hakim karşısına çıkan Fincancı hakkında mütalaasını verdi. Mütalaada, Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılması ve tutukluluk halinin devamı istendi.

7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılanan Fincancı’nın davasının görüldüğü mahkemenin heyeti, 23 Aralık’taki duruşmayı 29 Aralık’a erteledi ve “adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı” gerekçesiyle Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

29 Aralık’taki duruşmada ise karar çıkması bekleniyordu ancak Fincancı’nın avukatlarının reddi hakim talebi nedeniyle dava ertelendi. Mahkeme, karar duruşması için 11 Ocak tarihini belirledi.

Paylaşın

Fincancı’nın Tutukluluğuna Devam Kararı: Bir Sonraki Duruşma 11 Ocak’ta

TTB Başkanı Fincancı’nın yargılandığı davanın ikinci duruşması 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Avukatların reddi hakim talebi reddedilirken, Fincancı’nın tutukluluğuna devam kararı verildi. Fincancı’nın davası 11 Ocak 2023’e ertelendi.

Haber Merkezi / Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “Terör örgütü propangandası yapma” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Avukatların reddi hakim talebi reddedildi. Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Ocak’a erteledi. Duruşma sonunda, duruşmayı izlemeye gelenler ‘Şebnem Hoca yalnız değildir’, ‘Hak hukuk adalet’ sloganları atarak ve alkışlarla adliyeden ayrıldı.

Duruşmayı, yurtdışından gelen heyet, EMEP, TİP, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İstanbul Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, TMMOB ve DİSK, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri, Serpil Kemalbay, Oya Ersoy, Hüda Kaya, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ile farklı STK temsilcileri izledi.

“Savcılık üst sınırdan cezalandırılmasını istedi”

Yoğun kalabalığa rağmen küçük salonda görülen duruşmada bugün karar çıkması bekleniyordu. Duruşma, savcılığın Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası yapma” suçunu işlediği gerekçesiyle üst sınırdan cezalandırılmasını istediği mütalaayı tekrarlamasıyla başladı.

Üç avukat sınırıyla görülen duruşmada savunmasını yapan Fincancı, sözlerine “Yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. Ancak süreç, inanılmaz bir algı ile yürütülüyor. Benim için vatandaşlıktan çıkarılsın deniyor. Kimi kimin vatanından çıkarıyorlar?” diyerek başladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bakanlık faaliyetlerini içeren değerlendirme toplantısında yaptığı açıklamaya değinen Fincancı, “Bu hafta sonu Milli Savunma Bakanlığı ‘Kimyasal silah iftirasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir’ dedi. Şimdi bu talimat değil de nedir? Siyasi otorite tamamen algılarla hareket etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Terörist isem hangi örgüttenim?”

“Ben terörist isem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum. TTB mi? İşkenceye karşı komisyonlar mı? Ya da Filipinler’deki insan hakları örgütleri mi?” diyen Fincancı,  “TTB’den kurtulmayı istiyorlar benden hayli hayli kurtulmak istiyorlar. İdam cezası getirilirse ancak o zaman. Karşı olduğumuz bir eylemi gerçekleştirirseniz kurtulmuş olursunuz” dedi.

Avukat Meriç Eyüboğlu, usuli taleplerinin bile gerekçesiz reddedildiğini belirterek, mahkemenin objektifliğini kaybettiğini söyledi. Eyüboğlu, heyetin dosyadan el çekmesi gerektiğini belirterek, reddi hakim talebinde bulundu.

Ret nedeniyle duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, talebin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddi hakim talebini kabul etmedi.

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

‘Kimyasal Silah’ Davası Türk Tabipler Birliği’ne Yöneliyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve diğer konsey üyeleri hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığı ve soruşturma için gizlilik kararı getirildiği haber verildi.

Fincancı, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümranlık alanında sürdürdüğü operasyonlarda kimyasal silah kullanımına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiği konusunda görüş belirtmiş ve bu değerlendirmesi dolayısıyla AKP-MHP iktidarınca hedef gösterilerek büyük bir hızla tutuklanmıştı.

Mezopotamya Ajansı’nın haberinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sızan bilgilere göre, başlatılan soruşturmanın, Adli Tıp Uzmanı, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen suçlamayı da kapsadığı bildirildi.

Gene Başsavcılıktan sızan bilgilere göre, Fincancı’nın tutuklu olarak yargılandığı soruştutmayı yürüten savcı, TTB Merkez Konseyi üyeleri aleyhine yürütülen soruşturmanın yanısıra TTB Başkan ve Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına ilişkin soruşturmayı da yürütüyor.

Fincancı’ının avukatlarının verdiği bilgiye göre, TTB Merkez Konseyi Başkanı’nın ilk duruşmasının görüldüğü gün, TTB’nin diğer merkez konseyi üyelerinin açık kaynak araştırma raporları aynı savcı tarafından soruşturma dosyasına dahil edildi. Avukatların mahkeme önündeki dosyayla ilgisi olmayan bu evrakın dosyadan çıkarılması  itirazına mahkeme başkanı evrakın dosyada bilgi amacıyla yer aldığını söyleyerek karşılık verdi.

Ancak gelişmeler, evrakın Fincancı ve diğer konsey üyelerinin tamamı hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında dosyaya girdiğini gösterdi.

Arka plan 

19 Kasım’da TSK’nin KBY alanında sürdürülen harekatlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarının kanıtı olarak tartışılan görüntülerin sosyal medyada dolaşıma girmesinin ardından Medya Haber TV kanalının sorularını yanıtlayan Adli Tıp Uzmanı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ön değerlendirme niteliğindeki beyanları iktidar sözcüleri ve Savunma Bakanlığınca tepkiyle karşılanmış ve ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma kapsamında 26 Kasım günü gözaltına alınan ve ertesi gün tutuklanarak cezaevine gönderilen Fincancı’nın geçtiğimiz hafta  Çağlayan, İstanbul Adliyesi 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının ilk duruşmasında tahliye talepleri reddedilmiş ve dava 29 Aralık’a ertelenmişti.

Savcılık Fincancı’yı “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” ile suçlamış ve üst sınırdan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istemişti. Mahkeme savcının talebine uyarak tutukluluğun devamına karar verdi.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı’nın Tutukluluğunun Devamına Karar Verildi

Türk Tabipleri Birliği (TBB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) “kimyasal silah kullandığına” yönelik iddiaları yorumlarken kullandığı ifadeler gerekçe gösterilerek açılan davada tutukluluğunun devamına karar verildi. Dava 29 Aralık’a ertelendi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Bianet’ten Ruken Tuncel’in aktardığına göre, duruşma başlamadan önce 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bulunduğu ikinci katta polis, yoğun önlem aldı. Türkiye’nin birçok kentinden gelen hekimler ve tabip odası başkanları ise duruşmaya alınmadı.

Öte yandan Fransa, Danimarka ve Hollanda başkonsolosları ve İngiltere Başkonsolos yardımcıları, Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin de olduğu çok sayıda yabancı ülke temsilcileri de duruşmayı izledi.

Duruşma gecikmeli olarak başladı. Korur-Fincancı salona girdiğinde mahkeme salonunda alkışlar yükseldi.

3 avukat sınırı

Daha sonra duruşma kimlik tespitiyle başladı.

Kimlik tespitinin ardından Korur-Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, daha büyük bir duruşma salonuna geçilmesini talep etti.

Mahkeme Başkanı, bir sanığın olması ve 3 avukat sınırı getirilmesi nedeniyle büyük salona geçilmesi talebini reddetti.

Ardından eski İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, mahkeme heyetinin ret kararının hukuka uygun olmadığını ve avukat sınırlaması getiremeyeceğini söyledi.

Mahkeme başkanının, bu kararı üzerine avukatlar salonda bulunan tüm avukatların zapta geçilmesini istedi.

Avukatlarının zapta geçilmesinin ardından Korur-Fincancı’nın savunmasına geçildi.

Jandarmanın avukatlar ile Korur- Fincancı arasına duvar örmeleri üzerine Avukat Meriç Eyüboğlu itiraz etti.

Jandarmanın, savunma ile müvekkil arasına girdiğini belirtti ve jandarmanın aradan çekilmesini talep ettim.

Mahkeme Başkanı ‘sen’ diye hitap etti

Mahkeme heyetinin bu talebi de reddetmesi üzerine salondaki avukatlar tepki gösterdi.

Avukatlar, mahkeme heyetinin, usul sorunu yaşattığını, bu çözülmeden esasa geçilemeyeceğini belirttiler.

Mahkeme Başkanının, Şebnem Korur Fincancı’ya “sen” diye hitap etmesi üzerine yeniden gerilim yaşandı. Avukatlar mahkeme başkanının hitap şeklini düzeltmesini istediler.

Daha sonra Korur-Fincancı beyanda bulundu.

Korur-Fincancı “‘Sen” diye hitap ederek hakkımda verdiğiniz hüküm belli oluyor. 64 yaşındayım ve sizlerin yaşıtlarına hukuk fakültesinde ders verdim” dedi.

Ankara’dan İstanbul’a getirilme koşulunu anlatan Korur Fincancı, şunları söyledi: “Sağlık sorunlarım sebebiyle uçak ile getirilmem talep edildi fakat buna rağmen ring aracıyla ve kelepçeyle getirildim. İnsan hakları alanında mücadele eden biri olarak bu durum insan haklarına aykırıdır.”

“Avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi”

Gözaltı sürecine değinen Korur-Fincancı şöyle devam etti: “Ev aramasında yapılan algı çalışması, masumiyet karinesinin daha başında ihlal edildi. Tutuklamaya karar verildiğinde daha avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi.”

İddianameye değinen Korur – Fincancı, savcının yetersiz tıbbi bilgisine atıf yaptı ve kimyasal silah ile ilgili gördüğü videoları hatırlattı:

“Beni kimliklerimden arındırmaya çalışıyorsunuz”

“Gördüğüm videolarından yaptığım bir ön tanıdır. Tanıya ulaşmak için de bağımsız bir inceleme yapılması gerekir. Bu, uluslararası kılavuzlarda yer alır.”

Şebnem Korur-Fincancı ayrıca “İnsan hakları ihlalleri ortaya çıktığında ilk akla gelecek isim olma kimliğimden arındıramazsınız. Ben sadece TTB başkanı değilim, hak ihlaleri alanında mücadele eden dünyada ismi anılan bir adli tıp uzmanıyım. Beni bu kimliklerden kasıtlı olarak arındırmaya çalışıyorsunuz” dedi.

MSB’nin talebi reddedildi

Savunmanın ardından Mahkeme Başkanı, dijital verilerin, sosyal medya hesaplarının incelendiğine dair raporun dosyaya eklendiğini belirtti. Milli Savunma Bakanlığı adına katılma talebinde avukatın talebi ise “Suçtan zarar gören olmadığı” gerekçesiyle reddedildi.

Daha sonra avukat Gulan Çağın Kaleli, savunma yaptı: “Şebnem Korur-Fincancı, böyle bir iddia karşısında objektifliğine, bilimsel bilgisine duyulan güvenden kaynaklı başvurulacak ilk isimdir.

“Müvekkilimiz söylediği sözlerin, hangisinin TMK 7/2’ye girdiğini savcı ve tutuklama isteyen mahkeme bize açıklayamadı. 19 Ekim’de yurtdışında olan, Medya Haber’e katılmış 7 dakikalık bir konuşma yapmış. Bir gün sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, müvekkillimize hakaretler etmiş, ‘ülke düşmanı’ olarak tanımlanmıştır.

“Bahçeli’nin konuşmasının ardından gözaltı oldu”

“Bir gün sonra Devlet Bahçeli, ‘tutuklanması şarttır, TTB kapatılmalıdır’ demiş. Hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı, yargı, TTB hakkında harekete geçti. Bütün siyaset nefret söylemlerinde bulunmuşlardır. 25 Ekim’de Bahçeli ağır hakaretler etti ve Türk vatandaşlığından çıkarılmasını istedi.

“Bahçeli’nin konuşmalarının hemen ardından 26 Ekim’de müvekkilimiz gözaltına alındı. Halbuki biz müvekkilimizin Türkiye’ye dönüş tarihini ve istenildiği zaman ifade vereceğini söyledik, buna rağmen 26 Ekim sabahı saat 6.00’da evi basıldı. Savcı buna niçin ihtiyaç duydu? Savcı bütün bu hedef göstermelere kayıtsız kalamazdı ve bu nedenle gözaltı kararı verildi.

“Ayrıca göz altına alınma sürecinde ise büyük bir algı yürütüldü. Ankara’da savcılık sorgusunda ise savcı sabah 6.00’da ifade için hazır olduğunu bize bildirmiştir. Sabahın 6’sında makamında ifade almak için bulunan bir savcı bağımsız olduğunu söyleyemez.”

“Savcı siyasetçilerle aynı dili konuşuyor”

“Tutukluma sevk yazısına değineceğim, savcı tutuklama sevk yazısını alıp iddianame yapmış. İddianamede Medya Haber’in yayın politikası tartışılıyor, müvekkilimizle ilgili TMK 7/2’den hiçbir şey yok. Ayrıca Medya Haber Türkiye’de yasaklı, yani söyledikleri geniş kitlelere yayılacağı ifade edilen kanala Türkiye’den erişim yok ve geniş kitlelere ulaşmıyor. Ayrıca sunucunun Türkiye’de arandığı ve suç kaydı olduğu belirtiliyor, bunun müvekkillimizle ne alakası var?

“Savcı, ‘Türk kimliğine ve TTB başkanlığına yakışmayan’ diyor, siyasetçilerle aynı dili konuşuyor. 143 sayfalık Medya Haber raporu var. Bu raporun sadece 20 sayfası müvekkile ait. ANF raporunda ise 20 Ekim gününe ait bütün haberler var. Dosyada olduğunu söylediğiniz raporlar bunlar, bunlar dışında bir şey yok. Dosyadaki raporların müvekkilimizle ilgilisi yoksa, müvekkilimiz neden 2 aydır tutuklu?

“7 dakikalık konuşmadan 5 kelime seçildi”

“Savcı tutuklama için delil yokken tutukladı, siz de itirazımızı katalog suç diyerek reddettiniz. Katalog suç diyerek tutukluluğun devamına karar verdiniz, TMK 7/2 (Terörle Mücadele Kanunu 7/2) katalog suç değildir, TMK 7/3 katalog suçtur.

“Savcı, 7 dakikalık konuşmadan sadece 5 kelimeyi seçerek koymuş bu nedenle savcının tarafsız olduğunu söylemek mümkün değil.”

Kaleli’nin ardından savunmaya geçen avukat Meriç Eyüboğlu, AİHM 18. maddeyi hatırlattı ve bu maddenin ihlal edildiğini söyledi.

“Hangi yayına çıktığı yargılama konusu olamaz”

Eyüboğlu şöyle dedi: “İnsan hakları savunucuları, devletlerle derdi ve itirazları olan insanlardır. BM’nin de insan hakları savunucularının korunmasıyla ilgili düzenlemeleri vardır.

Avrupa’daki insan hakları örgütleri, hekim örgütleri ve müvekkilimizle çalışmış kurumlar Adalet Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, Cumhurbaşkanına mektup gönderdiler ve bu tutuklamanın hukuksuzluğuna değindiler.

Müvekkilim, bir insan hakları savunucusu olarak hangi yayına bağlandığı onun için önemli değildir. Ne söylediği, hangi nedenle söylediğini kendisi anlattı zaten. Hangi yayına çıktığı yargılama konusu yapılamaz.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) üç kararını örnek veren Eyüboğlu, “Terör örgütü propagandasından tutuklama olmayacağına dair kararları var. Müvekkilimiz söylediklerinde suç teşkil eden bir şey yok, ancak AİHM ve AYM’nin soykırımlar üzerine yapılan konuşmaları dahi ifade özgürlüğü saydığına dair çok sayıda kararı var” dedi.

“Müvekkilimiz ne ile suçlanıyor?”

Eyüboğlu şöyle devam etti: “Müvekkilimin konuşmalarını ne kadar izlediniz bilmiyorum ama müvekkilim görünen görüntülerin toksik gaz olduğu izlenimi verdiğini ancak bunun anlaşılması için bağımsız heyetlerin yerinde ve varsa ölü bedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini söylüyor.

Yerinde incelenmesinden söz ediyor, durum böyleyken müvekkilimiz ne ile suçlanıyor anlayamıyoruz. Müvekkilimizin söylediklerini siyasetçiler beğenmeyebilir, siz beğenmeyebilirsiniz ama alanında uzman olarak biri söylüyor.

‘Bilimsel özgürlük’ vurgusu

“Ayrıca alanında uzman kişilerin herhangi birinden farklı bir ifade özgürlüğü hakkı vardır. Müvekkilim alanında uzman biri olarak konuşmuştur.

“Bu akademik, daha geniş anlamıyla bilimsel özgürlüktür. AYM ve AİHM’in bu yönlü kararları vardır. Hatta AİHM akademik özgürlük anlamında verdiği ilk ihlal kararı da Türkiye’ye dairdir.

“Müvekkilimiz, akademik ve bilimsel özgürlük hakkının koruması altındadır.”

“Akar, Meclis’te araştırma yapıldığını söyledi”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 9 Aralık’ta Meclis’te yaptığı konuşmayı hatırlatan Eyüboğlu, şöyle devam etti: “Hulusi Akar, Meclis’te kimyasal silahla ilgili araştırma yapıldığını söylüyor. Bağımsız bir heyet tarafından yapılmıyor ama müvekkilimin söylediği de zaten bu. O zaman ne ile suçlanıyor müvekkilimiz.”

“Örgüt propagandasının koşulları oluşmuyor”

Avukat Hülya Yıldırım söz aldı: “TMK 7/2’nin unsurları oluşmuyor çünkü örgüt propagandasında kasıt olması gerekiyor. Müvekkilim neyi, niçin söylediğini açıklamıştır, burada bir kasıt yoktur ve bu nedenle de TMK 7/2’nin koşulları oluşmuyor.”

Savcı üst sınırdan cezalandırılmasını istedi

Mahkeme Başkanı, savcıdan tutukluluğa ve hazırsa esas hakkında mütalaasını istedi. Savcı esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu söyledi.

Savcı, mütalaada iddianamede yer verilen ifadeleri tekrarladı ve “basın yoluyla örgüt propagandası” suçlamasıyla üst sınırdan cezalandırılmasına ve tutukluluğunun devamını istedi.

“Beni meslektaşlarım göreve getirdi”

Verilen aranın ardından duruşma yeniden başlandı. Avukatlar tutukluk kararına ilişkin beyanda bulunacaklarını söylediler.

Şebnem Korur Fincancı, tutukluğunun devamı kararına ilişkin beyanda bulunuyor: “Cezaevinde olmak tabii ki zor ama benim gibi bir insan hakları savunucusu için bulunmaz bir nimet. Devlet hak ihlalerinin tespiti için kendi eliyle beni oraya koydu. Cezaevi günlüklerini yazıyorum yazmaya da devam edeceğim. Ama tutukluğunun ötesinde kaçma şüphesi akla zarar. Ben Almanya’dan dönmeyebilirdim, dünyanın her yerinde adli tıp uzmanı olarak ders verebilirim. Ama ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm. Bu topraklarda yaşayan insanlara borcum var, TTB başkanıyım meslektaşlarıma borcum var. Fakat savcının belirttiği gibi devlet bana TTB başkanlığı görevini vermedi. Ben bugüne kadar devletin bana verdiği hiçbir görevi kabul etmedim. Beni hekim meslektaşlarım, merkez konseyi göreve getirdi.”

“Yargıya güvenmemiz gerekiyor”

İHD Eş Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan ise şöyle savunma yaptı: “Biz insan hakları savunucuları devletin ihlallerini söylediğimiz zaman hedef olup, soruşturuluyor ve kovuşturmaya tabi tutuluyoruz. İnsan hakları savunucularıyla ilgili bir iddianın araştırılması gerektiğinde bu araştırılır ama siyasi iklim değiştiği için yargıya hedef olarak gösteriliyor. Müvekkilimizin başına gelen de budur, söz konusu medya organına Türkiye’de yüzlerce insan konuştu, bugüne kadar suçlama konusu yapılmadı ama bugün siyasi konjüktür değiştiği için suç sayılıyor.

“Bugün burada aslında mahkeme üzerinde baskı kuran siyasilere seslenmek gerekiyor, mahkemeleri rahat bırakın. Siyasi iktidarın müdahalesine yargı kendini buna kapatmalı. Bizim yargıya güvenmemiz gerekiyor. Bizler sürekli hak ihlalleriyle ilgili sayısız başvuru alıyoruz.

“Özgürlük lehine karar vermenizi bekliyoruz”

“Avrupa Birliği’nin normlarına göre yayın yapan yayın kuruluşuna konuşmak ne zamandan beri suç oldu. Dolayısıyla siyasi iktidar bir suç tanımı yapıyor yargı da harekete geçiyor.

“Siyasi iktidarın yarattığı bu havadan mahkeme etkilenmemeli, bugün bu davayı dünyanın bütün ülkelerinden insan hakları savunucuları izliyor, birçok ülkeden hak savunucuları burada. Bugün siyasi iktidarın yarattığı bu havayı kırmak sizlerden geçiyor, özgürlük lehine karar vermenizi bekliyorum.

2. Dünya Savaşı sonrası Almanyası benzetmesi

Türkdoğan’ın ardından konuşan avukat Veli Küçük, “Atılı suç, katalog suçlardan değildir, tutuklamayı gerektirecek bir durum yoktur. Doğrudan suçlu ilan edilerek Masumiyet Karinesi ihlal edilmiştir. Bu salon İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sıdır. Tutukluluğun devamına karar verilecek bir unsur bulunmuyor, tahliyesine karar verilmesini bekliyorum.”

“Üzerinizdeki baskıya rağmen vicdanlı karar verin”

Meriç Eyüboğlu ise “Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü 12 Aralık’ta Bakırköy, İstanbul ve Ankara savcılarına evrak gönderiyor. Sıkı güvenlik tedbirleri alınması söyleniyor, bu sıkı tedbir ring aracıyla ve 7 jandarmayla getirilmesiymiş. Ancak bu yazıda duruşmanın sonunda Sincan’a veya Bakırköy’e gönderilmesi yazıyor. Yani tutuklama kararı önceden verilmiş, savcı mütalaayı çok önceden hazırlamış. Fakat biz heyetinizden üzerinizdeki baskıya rağmen vicdani kanaatle karar vermenizi, ‘İstanbul’da Çağlayan’da hakimler var’ demeyi bekliyoruz” dedi.

Şebnem Korur-Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 29 Aralık’a bırakıldı.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı’ya Destek Veren TTB: Geri Adım Attıramayacaklar

Tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB), açıklamasında, “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” ifadelerine yer verdi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkındaki dava ve iktidarın TTB’ye yönelik tutumuyla ilgili basın açıklamasında bulundu.

Basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Onur Naci Karahancı,Fincancı’nın tutuklanmasıyla birlikte iktidarın gerçek niyetinin açığa çıktığını, TTB’yi ve meslek örgütlerini hedefe koyan bir algı operasyonu yürütüldüğünü söyledi.

TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan açıklamada ise “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” denildi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

“TTB susarsa sağlık da susar”

Başta TTB olmak üzere meslek örgütlerine yöneltilen “antidemokratik müdahalelerin” tüm topluma verilmiş bir gözdağı olarak tanımlandığı açıklamada, “İktidar çevreleri ülkemizde halkın sağlığının en önemli savunucusunun TTB olduğunu bilmektedir. TTB’yi etkisizleştirmeye, güçten düşürmeye, mümkünse tamamen susturmaya yeltenmeleri siyasal, sosyal ve sağlık alanı başta olmak üzere hayatın tüm alanında sürdürdükleri halkın sağlığına zararlı politikaları daha da arttırmaktan öteye gitmeyecektir. Unutmasınlar, toplum da çok iyi bilmektedir ki: TTB susarsa sağlık da susar” denildi.

“Dün olduğu gibi bugün de hem meslek örgütümüzün hem de Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olacağız” denilen TTB açıklamasında, “Biz topluma ve hekimlere onların sağlığını ve emeğini korumak için söz verdik ve dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacak. Türk Tabipleri Birliği, kimlerin iktidarda olduğuna bakmadan, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir” ifadesi kullanıldı.

Fincancı’nın tutukluluk süreci

TSK’nın PKK’ya karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddiaların araştırılması için çağrıda bulunmasının ardından gözaltına alınan Fincancı,27 Ekim’de Ankara Adliyesi 3’üncü Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı. Korur Fincancı o tarihten beri Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde bulunuyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, TSK’nın meşru müdafaa kapsamındaki legal faaliyetleri ile terör örgütünün illegal faaliyetlerini bağdaştırma suretiyle “terör örgütü propagandası” yaptığı öne sürülen Fincancı’nın 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı’nın ikamet yerinin İstanbul olması, soruşturmanın da burada yürütülmesi nedeniyle İstanbul’daki ağır ceza mahkemesinin yargılamaya yetkili olduğuna karar vererek dosyayı İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.

Fincancı hakkında açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Aralık’ta yapılacak.

MHP’den TTB kanununda değişiklik talebi
Geçtiğimiz haftalarda da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) TTB’nin isminden “Türk” ifadesinin çıkarılmasını öngören kanun teklifini TBMM’ye sunmuştu.

Türk Tabipleri Birliği kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinde, “Türk Tabipleri Birliği” ifadesinin “Tabipler Birliği” olarak değiştirilmesi talep edildi.Terör suçlarından mahkûm olanların ya da KHK ile kamu hizmetinden çıkarılanların üyeliklerinin sonlandırılması istenen teklifte, mesleğini serbest olarak icra eden hekimlerin tabip odasına üye olma zorunluluğunun kaldırılması da öngörüldü.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı Hakkında İddianame: 7 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi

27 Ekim’de ‘örgüt propagandası’ suçlamasıyla sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “PKK’ya yönelik yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarının tarafsız heyetlerce soruşturulması gerektiğini ifade eden Şebnem Korur Fincancı hakkında ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama’ iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı: Biraz Dinlenmeye İhtiyacım Vardı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, tatile çıktım varsayın. Dinlenir dinlenmez, sizlerle birlikte mücadeleye devam için aranıza katılacağım” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yaptığı değerlendirme nedeniyle tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden mesaj gönderdi.

Fincancı’nın avukatları aracılığıyla ilettiği mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili meslektaşlarım, yol arkadaşlarım, tam size bilimsel bir açıklamayı atıflarıyla hazırlarken zaman yetmedi ama borcum olsun. Çalışma koşullarımızı, ortamlarımızı, yeniden bizlere yaraşır kılabilmek için mücadeleye devam edeceğinizi biliyorum; yanınızda fiziken olmamak beni üzse de yüreğimle yanınızdayım.

Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, tatile çıktım varsayın. Dinlenir dinlenmez, sizlerle birlikte mücadeleye devam için aranıza katılacağım. Aşılamaz sanılan farklar zenginliğimizdir, tutuklandığımızda gösterdiğiniz dayanışma bunun aynası olmuş. Eksilmeden devam edelim, dostlukla, dayanışmayla.”

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı Tutuklandı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddialarıyla açtığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan TTB Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi.

Dört saat süren savcılık ifadesinin ardından Şebnem Korur Fincancı, “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Üç saat süren hakimlik sorgusunu ardından Şebnem Korur Fincancı, “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı.

TTB, Fincancı’nın tutuklanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamayı yapan TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, “TTB ve tabip odaları olarak uzun yıllardır; yaşam hakkı, sağlıkta şiddet, hekimlerin  özlük hakları ve toplum sağlığı için büyük bir mücadele yürütüyoruz” dedi. 

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Paylaşın