Erdoğan’dan Suriye’deki Anlaşmaya Yönelik İlk Açıklama: Eksiksiz Uygulanmalı

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye’nin yeni yönetim arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin konuşan Erdoğan, “Farklı inançların, mezheplerin, etnik unsurların yanyana yaşadığı bölge hayal ediyoruz” dedi ve ekledi:

“Komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğüne, üniter yapısının korunmasına büyük önem veriyoruz. Hep bunu savunduk, bunun ehemmiyetine dikkat çektik. Suriye’nin terörden arındırılmasına yönelik her türlü çabayı doğru yönde atılmış adım olarak görüyoruz. Dün varılan mutabakatın eksik uygulanması, Suriye’nin güvenliğine hizmet edecektir.”

Suriye’de doğu ve kuzeydoğu vilayetlerini büyük oranda kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ülkenin yeni yönetiminin kurumlarına entegre olmayı kabul etti. Anlaşma Suriye geçici yönetimi lideri Ahmet Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi tarafından imzalandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistinlilerle Kardeşlik İftarı’nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle: “Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Sözlerimin hemen başında sizlerle birlikte milletimizin ve Filistin halkının Ramazan-ı Şerifini canı gönülden tebrik ediyorum.

Bu mübarek aya nasıl salimen ulaştıysak Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı’na da aynı şekilde sağlıkla, afiyetle, huzurla vasıl olmayı Rabbim hepimize nasip eylesin diyorum. Yine sizlerin vasıtasıyla Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’daki kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında izzetiyle hayata tutunan Filistin’in yiğit evlatlarını şahsım ve milletim adına saygıyla selamlıyorum.

Zulme ve zalime meydan okuyan Filistin’in yürekli evlatlarını selamlıyor ve tüm şehitleri rahmetle anıyorum. Filistin’i daima ruhumuzun ruhu olarak gördük. Filistin topraklarının tamamında ezeli ve ebedi kardeşliğimizin nişaneleri, mühürleri var. Gazzeli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. 7 Ekim’den itibaren akan kanı durdurmak amacıyla tüm imkanlarımızı seferber ettik. BM başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda Filistinli mazlumların sesi olduk, haksızlıkları dile getirdik.

9 ülkenin daha Filistin’i tanımasına katkı sunduk. Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım davasında müdahil olma kararı aldık. Gazze’ye yaklaşık 100 bin ton insani yardım malzemesi ulaştırdık. Toplam 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfı nazar ettik. Katılımcı sayısı 500 bini aşan mitingler, boykotlarla Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesine omuz verdik. Siyonist rejimine şirin görünmek için terör iftirası atanlara, amalı fakatlı cümleler kurmalarına rağmen Gazze’nin kahraman evlatlarının daima yanında olduk.

880 vatandaşımızı Gazz’den tahliye ettik. 2 bine yakın Filistinli kardeşimize Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde barınma imkanı sunduk. Kızılay, AFAD, Diyanet Vakfı ve diğer vakıflarımızla Filistinli kardeşlerimize destek verdik. Ezelden ebede uzanan kardeşliğimize kimse engel olamayacaktır. Filistin ve Filistinli kardeşlerimizi bundan sonra da yalnız bırakmayacağız.

Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta cesaretle savunacağız. Son dönemde İslam ülkelerinin Filistin davasını sahiplenme, Filistinlilerin haklarını koruma noktasında ortaya koyduğu güçlü iradeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gazze Zirvesi’nde oluşan planı çok kıymetli buluyoruz. Netanyahu hükümetinin ateşkesi baltalama girişimleri ilk günden beri artarak sürmektedir.

Siyonist yayılmacılığı devlet politikası haline getiren mevcut hükümetin ne yapmaya çalıştığını gayet iyi biliyoruz. Bölgemizde böl, parçala, yönet olarak yeni planların bölgemizde geçit vermeyeceğiz. Filistinlileri topraklarından sürgün ederek, Filistin halkına ikinci Nekbe felaketini yaşatmaya dönük projelerin hiçbiri kabul edilemez. Filistin’in tapusu, Filistinli kardeşlerimizin elindedir. Filistin asırlardır olduğu gibi varolmaya yine devam edecek.

2 devletli çözüm bölgedeki tüm halkları huzura götürecek yegane yoldur. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan özgür, bağımsız, toprak bütünlüğüne sahip egemen Filistin devleti kurulmadan adil ve kalıcı çözümden bahsetmek imkansızdır. Gazze’nin yeniden imar ve ihyası için İslam ülkeleri başta olmak üzere uluslararası toplumun tüm üyelerini etkin sorumluluk almaya, elini taşın altına koymaya davet ediyoruz.

“Araplar, Türkler, Kürtler olarak…”

Biz sadece Gazze’de sadece Batı Şeria’da değil tüm bölgemizde barış, huzur ve refah istiyoruz. Farklı inançların, mezheplerin, etnik unsurların yanyana yaşadığı bölge hayal ediyoruz. Bunun için var gücümüzle çalışıyoruz. Komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğüne, üniter yapısının korunmasına birlik ve dirliğinin tahkim edilmesine büyük önem veriyoruz. Hep bunu savunduk, bunun ehemmiyetine dikkat çektik.

Suriye’nin terörden arındırılmasına yönelik her türlü çabayı doğru yönde atılmış adım olarak görüyoruz. Dün varılan mutabakatın eksik uygulanması, Suriye’nin güvenliğine hizmet edecektir. Araplar, Türkler, Kürtler olarak kardeşliğimizi yücelttiğimiz ölçüde oyunları bozar, geleceğimizi güvence altına alabiliri. Birbirimizin elini tutmaktan, sıkıca kenetlenmekten, birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstermekten başka kurtuluş yolunun olmadığını lütfen aklımızdan çıkarmayalım.”

Paylaşın

Erdoğan: CHP, Faşist Bir Siyasi Teşekküldür

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Erdoğan, “CHP kadın düşmanı bir partidir. CHP kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İftar Programı’na katıldı. Başkan Erdoğan, programın ardından açıklamalarda bulundu.  Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Şehitlerimizin kahraman annelerine ve eşlerine mahçup olmayacak, terör belasını defetmek için çalışmaya devam edeceğiz. Terörün karanlık ve kanlı gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden çekildiği, kardeşliğin egemen olduğu huzurlu, güvenli, müreffeh günlerini inşallah hep beraber göreceğiz.

Kadınlar Günü’nde milletimizin istiklal ve istikbali uğruna can veren tüm kadın şehitlerimizi kemal-i edeple yâd ediyorum. Başta rahmetli anneciğim olmak üzere ebedi aleme göçmüş tüm annelere Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Değerli eşimin ve sevgili kızlarımın da kadınlar gününü tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bizim inanç ve medeniyet değerlerimize ailenin omurgasıdır. Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, Binbaşı Ayşeler, tabii şimdi artık tuğgenerallerimiz de var. Ve daha niceleri kimi zaman cephe gerisinde kimi zaman en ön safta bu millet için canlarını ortaya koydular. Kadınlar zor zamanlarda sergiledikleri dirayetli tavırlarla, yetiştirdikleri yürekli evlatlarla, evlerimizde huzurun, vatanımızda dirliğin, milletimizin fertleri arasında birliğin teminatı oldular.

Ne 15 asırlık İslam tarihinin ne de binlerce yıllık Türk tarihinin kadınları dışlayarak yazılması mümkün değildir. Hz. Hatice validemiz ve Hz. Ayşe annelerimiz İslam medeniyetinin kutup yıldızı olarak isimlerini mümin gönüllere nakşetmişlerdir. Osman Gazi’nin muhterem eşi Bala Hatun’u nasıl unutabiliriz. Orhan Gazi’nin kıymetli refikası Nilüfer Hatun’dan nasıl esirgeyebiliriz.

Batıda kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmi olarak da çalışma hayatında yer almaya başlamışlardır. Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir. 1917’de yayınlanan kararname başka önemli hamledir. Batı’dan bile önce kadınlar ülkemizde 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.

Her ne kadar bu hakkın kullanımından özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkana sahip olunmuştur. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık. Son 22 yılda kadınlarla ilgili attığımız adımları kısaca hatırlatmak istiyorum. 2023’de aile mahkemelerini kurduk. Yeni iş kanunuyla cinsiyet bazlı ayrımcılığa son verdik. 2004’de kadın erkek eşitliğini güvence altına aldık.

2005’te belediyeler kanunu kapsamında nüfusu 50 bini geçen belediyelere kadın ve çocuklar için konukevleri açma zorunluğunu getirdik. Aile İçi Şiddetle Mücadelede Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık. Kadınlarımıza doğum, sağlık ve emeklilik konularında yeni haklar tanıdık. Eğitimde, iş hayatında, karar alma mekanizmalarında fırsat eşitliğini tam ve gerçek anlamda sağlanmak üzere bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.

2012’de ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık. 2013’de şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık. Kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının önüne geçtik. Cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık. 2016’da Gelir Vergisi Kanunu’nda düzenlemelerde doğum, ebeveynlik, evlat edinme haklarını genişlettik. Kadının Güçlendirilmesi Strateji Belgesi Eylem Planı’nı uyguladık KADES’i devreye koyduk. Aile içi şiddetle mücadele ihtisas mahkemelerini kurduk. 2022’de kadına yönelik suçların cezasını artırdık.

Caydırıcılığı güçlendirdik. Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konuk evleri ve şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık. Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz. Eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz. Kadına yönelik şiddeti siyaset üstü anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.

Muhalefetin özellikle ana muhalefet partisinin İstanbul Sözleşmesi ile ilgili iddialarının hiçbir temeli bulunmuyor. İşte bugün Kadıköy Belediye Meclis üyesi AK Partili bayan arkadaşımızın sözünü kestiler, hakaret ettiler, meclis başkanı aynı zamanda kalkıp, aynen Amerika’da olduğu gibi ‘Şu kadını atın dışarı’ diyebildi.

6284 sayılı kanun şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü imkanı, yaptırımı, cezayı zaten en güçlü şekilde barındırıyor. Biz sözleşme değil kanun yaşatır diyoruz. Meclis kürsüsünden ahkam kesenlere şunu tavsiye ediyoruz; şayet gerçekten kadına yönelik şiddetle mücadele etmek istiyorsanız parti teşkilatlarınızı ve yönettiğiniz belediyeleri içten içe çökerten taciz, ahlaksız iddialara bir bakın.

“CHP kadın düşmanı bir partidir”

Kadınları mağdur eden yasakların kalkmaması için mahkeme mahkeme dolaşan ana muhalefet partisi genel başkanı kadın düşmanı arıyorsa önce aynaya baksın, partisinin kötü sicili ile yüzleşsin, yıllarca mağduriyetine sebep oldukları başörtülü kadınlardan özür dilesin. Dün az önce ifade ettiğim gibi Meclis üyesi hanım kardeşimize yönelik sergilenen küstahlık ve faşizm 28 Şubat zihniyetinin CHP’de halen devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.

Kadınlara had bildirme edepsizliği CHP geleneğidir. Aradan geçen onca süreye rağmen hiç değişmemiştir. CHP kadın düşmanı bir partidir. CHP kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür. CHP bu zihniyetten ne kadar erken kurtulursa, rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerlerse hem ülkemiz hem de kadınlarımız için büyük iyilik yapmış olurlar.

Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tutarken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne dersek boş. Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millete itibarının olması zaten mümkün değil. Sayın Özel siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarını aklamaya mesai harcarsa daha çok kendini gülünç duruma düşürür. Kadın konusunda bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor onları hezeyan, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.

“Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı…”

Biz doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz. Dün akşam Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu vefat eden 2 yaşındaki Rana evladımıza Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailesine, özellikle acılı annesine babasına Rabbimden sabır niyaz ediyorum. Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla Ağustos ayında çıkarmanın uygulamasının temini için kararlı adımlar atıyoruz.

Çözüm noktasında muhalif iktidar fark etmeksizin tüm yönetimlerin el birliği ili çalışması gerekiyor. Maalesef muhalefette yasaya karşı çalışması hala devam ediyor. Hepimizin yüreğini dağlayan d çünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir. Rana yavrumuza yüce Allah’tan rahmet ailesine başsağlığı diliyorum.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Avrupa Birliği’ne: Güvenlik Adımları Türkiye’yle Planlanmalı

Avrupa Birliği’nin düzenlediği “Fikirdaş Ülkeler Liderler Çevrimiçi Toplantısı”nda konuşan Erdoğan, “Avrupa güvenliğine dair tüm adımların Türkiye ile birlikte planlanmasının müşterek menfaatimize olacağı kanaatindeyiz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’nin (AB) düzenlediği “Fikirdaş Ülkeler Liderler Çevrimiçi Toplantısı”na Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantı ile katıldı. Erdoğan, konuşmasında, Türkiye olarak ilk günden itibaren Rusya-Ukrayna savaşının diyalog yoluyla sonlandırılması için çok yoğun ve samimi çaba harcadıklarını belirtti.

Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını her fırsatta açıkça ifade ettiklerini kaydeden Erdoğan, “Bunu yaparken stratejik ortağımız olan Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına da güçlü destek verdik. Bugün de adil, kalıcı ve onurlu bir barış için savaşan iki tarafın da masada olacakları sağlam bir diplomatik zeminin önemine dikkat çekiyoruz. Bir an önce ateşkes sağlanması ve taraflar arasında güven artırıcı önlem olarak havada ve denizde saldırıların durdurulması fikrini destekliyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, Karadeniz’de seyrüsefer emniyetini garanti edecek bir mutabakata varılmasına yönelik çabaların da bu yaklaşımla örtüştüğünü dile getirerek, “Tabii burada şunu da ifade etmek durumundayım. Gerek savunma sanayimizin Ukrayna’ya desteği gerek savaş şartlarına rağmen ülkeyi terk etmeyen özel sektörümüzün katkıları ortadayken AB’nin savunma ürünleri tedariki ve yeniden imar programlarının dışında tutulmamızın izahının olmadığına inanıyoruz. AB’nin bu tutumunu tadil etmesi ortak çıkarlarımızın bir gereğidir. Unutmayalım ki Avrupa güvenliği sadece birliğe üye ülkelerin meselesi değildir. Avrupalı müttefiklerin tümünü ilgilendiren bir konudur” ifadelerini kullandı.

Birleşik Krallık’ın ev sahipliğinde 2 Mart’ta düzenlenen Liderler Zirvesi gibi bugünkü toplantıyı da Avrupa’nın güvenliğine gerçekçi ve kapsamlı bir yaklaşımın tezahürü olarak görmek istediklerini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa güvenliğine dair tüm adımların Türkiye’yle birlikte planlanmasının müşterek menfaatimize olacağı kanaatindeyiz. Tüm bu gayretlerde transatlantik bağın azami ölçüde korunması ve müttefikimiz Amerika’nın güçlü desteğinin alınması da şüphesiz önemlidir. İleri teknolojiye sahip savunma sanayimiz güçlendirilmeye çalışılan savunma alanına katkı sunmaya hazırdır. Birlik bünyesindeki Avrupa savunma sanayi programının tüm Avrupalı müttefiklere açık olmasının gerektiğini düşünüyorum. Ukrayna’nın yeniden inşası ve ayağa kaldırılmasını amaçlayan Avrupa barış aracı gibi mekanizmalara da dahil olmamız mühimdir.”

Erdoğan, karşı karşıya bulundukları sınamaların, Avrupa’nın ekonomik güvenliği ve savunmasında, Türkiye ile AB arasındaki münasebetlerin ne denli kritik olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

“Üyelik müzakerelerimizin canlandırılmasını bekliyoruz”

“Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinde uzun vadeli, stratejik bir bakış açısıyla hareket etmek her iki tarafın da menfaatinedir” diyen Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz tam üyelik hedefimizi çok güçlü biçimde muhafaza ediyoruz. Birliğin de artık stratejik ve vizyoner bir tutum benimsemesini, dolayısıyla üyelik müzakerelerimizin bir an önce canlandırılmasını bekliyoruz.

Ümit ediyorum ki tüm yüksek düzeyli toplantıları da en kısa zamanda birlikte gerçekleştiririz. Sözlerime son verirken Ukrayna’da adil, kalıcı ve onurlu bir barışın tesisi için müzakere sürecine ev sahipliği de yapmak dahil, her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzun altını çiziyorum. Bu düşüncelerle toplantımızın barış ve istikrar yolunda hayırlı neticeler getirmesini temenni ediyorum.”

Toplantıda, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, İzlanda Başbakanı Kristrun Mjoll Frostadottir, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas yer aldı.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Süreç” Açıklaması: 40 Yıllık Beladan Kurtuluyoruz

Abdullah Öcalan’ın PKK’ya kendini feshetmesi ve silah bırakma çağrısına ilişkin konuşan Erdoğan, “40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan güvenlik güçleriyle iftar programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Milli Mücadele’nin en çetin günlerinden 15 Temmuz ihanetinin püskürtülmesi ne kadar İstiklal ve istikbalimiz uğruna can veren alkanlarıyla kara toprağın sulayan tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle tazimle iade ediyorum.

Mukaddes kitabımız ve hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim bizlere şehitlerin ölmediğini yaşadıklarını bizim bunu hissedemeyeceğimizi Allah katında onların rızıklandırdıklarını bildiriyor biz de bu ilahi müjdeye inanıyor tüm kalbimizle iman ediyoruz biliyoruz ki şüheda yani şehitler peygamberlere özellikle de peygamberimize komşudur. Evliya yurdu dervişler ortağı şüheda bu aziz topraklar için bedel ödeyen gazilerimize de ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

İstiklal marşı şairimiz merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle aslında hepimiz şehit torunuz şehit ahdiyiz bu yüksek şuurla şehit ve gazilerimizin emanetlerine tam bir hürmet içinde sahip çıkıyoruz inşallah bundan sonra da onların emanetini yere düşürmeyecek uğruna can verdikleri veya bedel ödedikleri idealleri en güçlü şekilde yarınlara taşımaya gayret edeceğiz öyle diyor Akif şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda canı cananı bütün varımı alsın da Huda etmesin tek vatanımdan beni dünyada Huda.

Siz kıymetli kahramanlarımız bu ülkenin ve milletin düşmanlarının aşamadığı hiçbir zamanda aşamayacağı çeliktensiniz aşamadılar Cudi’de aşamadılar Tendürek’te aşamadılar Besler Deresi’nde aşamadılar oralarda onları illerine gömdün ve şu ana kadar o imanla o aşkla yine gömmeye devam edeceksiniz ben buna inanıyorum.

Sizler koleji ile jandarmasıyla sahil güvenliği ile güvenlik korucusuyla işte bugün burada olduğu gibi yan yana sırt sırta olduğunuz müddetçe Allah’ın izniyle kimse bizi bu topraklardan söküp atamaz. Mülkümüz canımız bayrağımız ve bütün kutsal değerlerimizi emniyet altındaysa hiç kuşkusuz bunda sizin çok büyük emeğiniz var.

Türkiye’nin güvenliği için nasıl büyük bir özveri de bulunduğunuzu gayet iyi biliyorum Rabbim hepinizden razı olsun ayağınıza taş değdirmesin kıymetli kardeşlerim üç kıtanın tam kalbinde yer alan vatanımız stratejik olarak bizlere eşsiz imkanlar sunma yanında zorluklarını da bünyesinde küresel güç rekabeti bölgemizde cereyan ettiği için Türkiye olarak biz de her türlü gelişmeden doğrudan etkileniyoruz.

Hadiseleri tribünden seyretme lüksüne sahip değiliz her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olmak bölgemizdeki olayları ülkemizin izni olacak şekilde yönetmek yönlendirmek mecburiyetindeyiz hamdolsun özellikle son yıllarda bu konuda çok başarılı bir sınav verdik.

Komşumuz Suriyelileri 13 sene boyunca bedel ödeme pahasına doğru olanı ahlaki ve vicdani olanı yaptık, her türlü riski göze alarak bir utanç lekesini tarihimize bulaştırmadık hatırlayın bu süreçte çok ağır baskı gördük acımasızca eleştirildik hatta ihanetle suçlandık peki sonuçta ne oldu ırkçılık yapanlar kaybetti.

Mazlumları otobüslere doldurup terör örgütlerine ve eli kanlı zalimlere göndermek isteyenler kaybetti.8 Aralık’ta Suriye halkı 61 yıllık karanlığın ardından zalim rejimi devirdi ve özgürlüğüne kavuştu devrimden bu yana 133 bin Suriyeli misafirimiz gönüllü ve onurlu bir şekilde doğdukları topraklara geri döndü bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu Suriye’de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak daha önce de dikkat çektiğim gibi kimseyi zorlamayacağız ama dönmek isteyen kardeşlerimize de gereken kolaylığı sağlayacağız.

Gezi olaylarında, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde, 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünde ve nice hain saldırıda ülkemizdeki bazı çevrelerin nerelere savrulduğunu hiçbirimiz unutmadık, unutmuyoruz. Türkiye maruz kaldığı onca ihanete, saldırıya rağmen bugün güvenlik noktasında herhangi zafiyet yaşamıyorsa, bugün sebebi vaktinde atılan uzak görüşlü adımlarımızdır. Bu süreçte en büyük kazanımlarımızdan biri de FETÖ’nün tasfiyesidir.

FETÖ devletimizi içeriden çökerten habis ur misali ülkemiz aleyhine tetikçilik yapmıştır. Birçok ihanetin, kalleşliğin, operasyonun gerisinde bu örgüt bulunuyordu. Emniyet teşkilatımız, ordu ve jandarmamızı FETÖ’cü hainler başta olmak üzere hukuk dışı yapılardan temizledikçe hem kendimize güvenimiz attı hem de suç örgütlerine daha güçlü mücadele imkanına kavuştuk. Sınırlarımız içindeki terör tehdidi hamdolsun bitme noktasına geldi.

Bir dönem teröristlerin cirit attığı köy, mezra ve yaylalarda güven ve huzur ortamı hakim. Irak ve Suriye’de yaptığımız harekatlarla terör unsurlarını sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Bugün terörsüz Türkiye diye tarif ettiğimizde hedefimizde pek çok taşı, mayını, engeli temizledik. Terörle mücadele eylemimiz çok sık eleştirildi; hatta sabote edilmek istendi. Asla yılgınlık göstermedik, emin adımlarla ilerledik.

Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü daha kararlı daha avantajlı bir konumdayız. 40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız. Milletine karşı sorumluluk dışı taşıyan siyasetçinin böylesi bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez. 85 milyonun tamamının hayrına olacak sonucun çıkması için en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz.

“Kişisel hesaplar peşinde asla değiliz”

Kişisel hesaplar peşinde asla değiliz. Biz sadece ve sadece milletin istikbalini düşünüyoruz. Türkiye için en doğrusunu, en isabetlisini yapmanın derdindeyiz. Amacımız hiçbir güvenlik görevlisi, hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride dışarıda tesis etmemizdir. Aklını hırsına esir etmeyen herkes şu gerçeği çok net görebiliyor; bölgemizin ve dünyanın tarihi bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor.

Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölge niyetlerini ilan ettiği günlerde politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor. 1 asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder. Elele, gönül gönüle verecek Siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmalarına Allah’ın izniyle müsaade etmeyeceğiz.

1000 yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarını yıkıp attığımızda demokrasi, özgürlük, refah, bölgesel kalkınmada inşallah daha hızlı yol alma imkanını elde edeceğiz. Bu yolda asayiş ve güvenlik noktasında hassasiyeti ve teyakkuzu elden bırakmayacağız. Zehir tacirlerinden çetelere kadar, kendisi devletten, hukuktan, yasalardan üstün gören kim varsa hepsiyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelere sahip çıkmanızı istiyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize Mevla’dan hayırlı ve sağlıklı ömürler niyaz ediyorum.”

Paylaşın

Erdoğan: Bölgemizin Yeniden Dizayn Edilmesine Müsaade Etmeyeceğiz

Büyükelçilere verdiği iftar programında konuşan Erdoğan, “Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi ve ekledi: Pusuda bekleyenlere fırsat vermeyeceğiz.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Büyükelçiler ile iftar programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Ramazan-ı Şerif boyunca yardımlaşma, paylaşma, dayanışmayı daha fazla yüceltirken, dünyanın dört bir ucunda ihtiyaç sahiplerinin yaşadıklarını da kalbimizde hissetmeye çalışıyoruz. O kardeşlerimizi de Ramazan sevincine ortak etmenin gayretindeyiz. Ramazan iklimi sadece İslam ülkelerini değil en ücra köşesine kadar tüm dünyayı kuşatmıştır. Şu anda etrafında bir araya geldiğimiz sofra bir insanlık sofrasıdır.

Türkiye’nin bütün gönül dostlarını 16. kez buluşturan bu soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum. Koronavirüs salgınıyla başlayıp daha sonra patlak veren savaşlarla derinleşen ekonomik sıkıntıların dünyanın birçok ülkesinde halen devam ettiğini görüyoruz. Bunun olumsuz yansımaları, siyasi istikrarsızlık, sosyal barışın zedelenmesi, kutuplaşmanın artması, ırkçı ve aşırı sağcı partilerin önlemenemez yükselişine kadar geniş bir yelpazede şahit oluyoruz.

İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmaza sürüklüyor. Küresel güvenlik mimarisine ve kural temelli sisteme güven azaldıkça maalesef tedirgin artmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Gücü elinde bulunduranların zayıfı tahakküm altına alması ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Zayıf, mağdur, mazlum, güçsüzün hakkını arayabileceği kapılar maalesef teker teker kapanıyor. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı acımasız bir uluslararası gerçeklik öne çıkıyor.

Şayet önüne geçilmezse bunun varacağı yer üzülerek söylemeliyim ki, askeri veya siyasi patlamalar olacaktır. Sorunları zamana bırakarak, gözlerimizi kapatarak, gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. Dünya 5’ten büyüktür şiarıyla verdiğimiz mücadele bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor.

BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur. Ancak 5 daimi üyenin adaleti esas alan güç paylaşımına gitmek yerine güç temerküzüyle sorunları bastırmayı görmekteyiz. Bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeği büyümeye devam edecektir. Bütün bu gerçeklikleri açık yüreklilikle değerlendirmemiz kimi dostlarımızı memnun etmediğinin bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine inananlardan biriyiz.

Krizlerle çevrili coğrafyada enerji güvenliği, terörle mücadele, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz. Sayısını 163’ten 263 çıkardığımız dış temsilciliklerimizle faaliyet gösteren TİKA’mızla, Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımızla nerede ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerin de yanlarında olmaya çalışıyoruz.

Bu süreçte ilkemiz şudur; mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyet, inanç, renk, kökeni yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken muhtemel çözümün ne Rusya ne Ukrayna’sız olabileceğine inanıyoruz. Ateşe körükle gitmeden krize çözüm üretmeyi amaçladık. Savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Gelinen nokta da bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz.

Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kan, çatışma ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin, tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek masumun ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade etmek istiyorum.

Filistin halkı bu Ramazan’ı da acıyla karşıladı. İsrail’in hukuk tanımaz şımarık tavırlarıyla ateşkes umutlarının solmaya başladığını görüyoruz. Netanyahu hürümeti ateşkes anlaşmasını istismar etmek için her yola başvuruyor. Bir de Mescid-i Aksa’yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrail’li yetkililer ateşle oynamaktadır. İlk mescidimiz Mescid-i Aksa’nın kırmızı çizgimiz olduğunu bu gün bir defa muhataplarına hatırlatmak istiyorum. Gazzeli kardeşlerimizin hayatını feda ettikleri topraklardan söküp atılmasına kimsenin gücü yetmeyecektir. Gazze’ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz. Yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerinin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık.

Uluslararası Adalet Divanı, BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin işletilmesi için gayret gösterdik. Yürüttüğümüz diplomatik temasların katkılarıyla 9 ülke daha Filistin’i tanıdı. İsrail, bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devleti kurmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi, Kudüs’ün özellikle Harem-i Şerif’in tarihi statütüsüne riayet edilmesinin takipçisi olacağız.

“Emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti…”

Suriye’de 8 Aralık’ta Esad rejiminin devrilmesiyle yeni dönem başlamıştır. Toprak bütünlüğü, siyasi birliğini sağlamış, tüm komşular için güven ve istikrar kaynağı olan Suriye’nin inşası en büyük temennimizdir. Yeni yönetimin gayretlerini takdirle karşılıyor, kendilerine gereken her türlü desteği sağlıyoruz. Dünyadaki hemen hiçbir ülkenin böyle ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Hepimizin Suriye halkının ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına güçlü destek olması gerekiyor.

Suriye’deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz.

Emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır. Tarihin tekerrür etmesi istenmiyorsa izlenmesi gereken yol bellidir. Türkiye olarak güvenliğimize yönelik her türlü tehdidi kaynağında etkisiz hale getirme kudretine hamdolsun ziyadesiyle sahibiz. Ne ülkemizin ne bölgemizin geleceğine, teröre yer olmadığını herkesin anlamasını, kabullenmesini, sonu hüsranla bitecek ham hayallerle bitecek planlara koşmak yerine planlarını bununla ilgili yapmasını tavsiye ediyoruz.

Ermenistan’la normalleşme sürecini ilerlettiğimiz gibi Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek anlaşmayı bekliyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege’deki istikrar ortamının korunmasını arzu ediyoruz. Komşumuz Yunanistan’la karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferden yanayız. Ata yurdumuz Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor.

Uzaktaki gönül coğrafyamızda ilişkilerimizde Asya, Latin Amerika, Afrika politikalarımızın somut sonuçlarını alıyoruz. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Türkiye’nin yer almadığı Avrupa’nın küresel aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez.

Avrupalı dostlarımızın bu hakikatle yüzleşmesini, vizyoner bakış açısıyla tam üyelik sürecini ilerletmesini bekliyoruz. İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık milyonlarca müslümanın yaşadığı Batılı ülkeleri zehirli sarmaşık misali sarmaktadır. Kutsal kitabımıza yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü ile meşrulaştırılması asla kabul edilemez.

Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dış İşleri Bakanlığı Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığı ile mücadelemizi sürdüreceğiz. Sizlerden önümüzdeki dönemde daha fazla dayanışma, daha samimi destek beklediğimizin altını bir kez daha çiziyorum. Antalya Diplomasi Forumu’nun 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenleyeceğimiz toplantısını takip etmenizi sizlerden özellikle rica ediyorum.”

Paylaşın

Abdullah Öcalan’ın Çağrısı Sonrası Erdoğan’dan Açıklama: Yeni Bir Safhaya Geçildi

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına ilişkin konuşan Erdoğan, “Cumhur İttifakı ortağımız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibarıyla artık yeni bir safhaya geçilmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Bunun sadece Türkiye’nin değil tüm bölgenin yararına olacağını ifade eden Erdoğan, “Önümüzde bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarının yıkılması hedefine giden yolda tarihi bir adım atma fırsatı vardır. Emperyalizmin bu coğrafyada iki asırdır sergilediği sinsi ve kirli oyunun bozulması sadece ülkemizin ve vatandaşlarımızın değil tüm bölgemizin kazanç hanesine yazılacaktır” ifadelerini kullandı.

Bu sorunun “kalıcı, kati ve kesin olarak bitmesini istemeyenler” olacağını da vurgulayan Erdoğan, “Dolayısıyla bu süreçte gelebilecek her türlü provokasyona karşı en üst seviyede dikkat sergileyecek, gereken bütün tedbirleri alacağız. Silah ve terör baskısı ortadan kalkınca, doğal olarak siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Kanal 7’nin 30. yıl dönümü programına katılarak bir konuşma yaptı.

Erdoğan, “Kimsenin kendini öteki olarak hissetmediği, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklimi ülkemizde tesis ve tahkim etmek milletimize karşı asli görevimizdir. Son 22 yılda demokrasi ve özgürlük hamleleriyle 28 Şubat döneminin ayrımcı, ötekileştirici, baskıcı uygulamalarına son verdik” dedi ve ekledi:

“Bırakın kamuoyunda rahatça konuşulmasını, neredeyse düşünülmesi dahi yasak olan birçok meseleyi çözüme kavuşturduk. İnancı, meşrebi, hayat tarzı ve kökeni ne olursa olsun 85 milyonun tüm mensuplarını devletin birinci sınıf vatandaşı hâline getirdik.”

Erdoğan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına ilişkin olarak “artık yeni bir safhaya geçildiğini” söyledi. Erdoğan, “Cumhur İttifakı ortağımız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibarıyla artık yeni bir safhaya geçilmiştir” dedi.

Erdoğan, bunun sadece Türkiye’nin değil tüm bölgenin yararına olacağını ifade etti: “Önümüzde bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarının yıkılması hedefine giden yolda tarihi bir adım atma fırsatı vardır. Emperyalizmin bu coğrafyada iki asırdır sergilediği sinsi ve kirli oyunun bozulması sadece ülkemizin ve vatandaşlarımızın değil tüm bölgemizin kazanç hanesine yazılacaktır.”

Bu sorunun “kalıcı, kati ve kesin olarak bitmesini istemeyenler” olacağını da vurgulayan Erdoğan, “Dolayısıyla bu süreçte gelebilecek her türlü provokasyona karşı en üst seviyede dikkat sergileyecek, gereken bütün tedbirleri alacağız. Silah ve terör baskısı ortadan kalkınca, doğal olarak siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir” dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Öcalan’ın PKK’ya çağrısıyla ilgili iddialara yanıt

İstanbul’da gazetecilere konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise, sözkonusu çağrının dikkate alınması halinde hükümetin “terörsüz bir Türkiye” hedefine ulaşacağını söyledi.

Çelik, “Bu çerçevede, terör örgütünün silahlarını bırakması ve tamamen feshedilmesi esastır. PKK, PYD, YPG, SDG hangi adla olursa olsun, Irak ve Suriye’deki bütün uzantılarıyla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir” dedi.

Sözcü Çelik, “Şöyle bir konu gündeme getiriliyor; ‘Devlet bir pazarlık sürecine girer mi?’ Bir kere daha ifade ettik ki; burada devletin nitelikleriyle ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci söz konusu değildir” diye ekledi.

PKK bu çağrıya henüz bir karşılık vermedi ancak Ankara’nın PKK’nın bir uzantısı olarak gördüğü ve Suriye’de IŞİD’e karşı ABD’nin önemli bir müttefiki olan Suriyeli Kürt grup YPG, Öcalan’ın mesajının kendileri için geçerli olmadığını söyledi.

PKK, AB ve ABD’nin terör listesinde yer alıyor ancak Washington Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelede YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) ortaklık yapıyor. Türkiye ise PYD ve askeri kolu YPG’yi, “terör örgütü PKK’nın Suriye kolu” olarak tanımlıyor ve Washington’dan bu gruplara desteğini kesmesini istiyor.

Ankara, Suriye’nin eski cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın devrilmesinden bu yana YPG’ye defalarca silahsızlanma çağrısı yaptı ve aksi takdirde askeri harekatla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

Geçtiğimiz Ekim ayında MHP lideri Devlet Bahçeli’den gelen sürpriz bir teklifle başlayan sürecin sonunda gelen Öcalan’ın çağrısı ABD, Avrupa Birliği ve diğer Batılı müttefiklerin yanısıra Türkiye’nin komşuları Irak ve İran tarafından da memnuniyetle karşılandı.

1978’de Abdullah Öcalan tarafından kurulan PKK, 1984’ten itibaren Türkiye’ye karşı silahlı eylemlerine başladı. Resmi verilere göre, örgüt bu tarihten itibaren 40 binden fazla insanın ölümüne neden oldu.

Öcalan: Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmeli

7 kişilik Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti üçüncü kez İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan’la görüştü. Bu görüşme sonrasında, 1999’dan beri İmralı Adası’nda bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’nın hazırladığı mektup, İstanbul’da kamuoyuyla paylaşıldı.

Önce, seçildiği halde görevden alınarak yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, mektubu Kürtçe olarak okudu. Ardından, Van Milletvekili Pervin Buldan da mektubun Türkçe metnini okudu.

Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının tam metni şöyle: “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.

Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.

Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.

Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.

Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”

Metnin kamuoyu ile paylaşılmasının ardından, kapanış konuşması yapan Sırrı Süreyya Önder, Sayın Öcalan’ın çağrıya ilişkin şu notunu paylaştı: “Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz ki pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

Paylaşın

CHP’den Erdoğan’ın “Ayağını Denk Al” Sözlerine Yanıt: Yaverleri FETÖ’cü Çıkmış Biri…

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Erdoğan’ın CHP Lideri Özgür Özel hakkındaki “ayağını denk al” sözlerine verdiği yanıtta, “Türkiye’nin 1. partisinin Genel Başkanını kimse bu şekilde tehdit edemez, had bildiremez. Yaverleri dahi FETÖ’cü çıkmış biri, hiç edemez, hiç bildiremez!” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında CHP genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik, “Başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini biz biliriz” ifadelerini kullandı.

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Erdoğan’ın sözlerine tepki gösterdi. Yücel açıklamasında şunları  kaydetti:

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlığını yapıp da tehdit edilmeyen, saldırıya, linç ve suikast girişimine uğramayan kimse yoktur. Genel Başkanımız Sn. Özgür Özel’e yöneltilen tehdit, yalnızca ona değil, aynı zamanda demokrasiye ve millet iradesine yöneltilmiştir.

Türkiye’nin 1. partisinin Genel Başkanını kimse bu şekilde tehdit edemez, had bildiremez. Yaverleri dahi FETÖ’cü çıkmış biri, hiç edemez, hiç bildiremez! Cumhuriyet Halk Partisi savaş meydanlarında kurulmuştur. Baskıya boyun eğmez, kimden gelirse gelsin tehditlere pabuç bırakmaz!”

“Cumhuriyet’in neferleri buradayız”

CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile Erdoğan’ın sözlerine yanıt verdi. Ali Mahir Başarır açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Sen kimin ayağını denk getiriyorsun, Erdoğan? Bir gün AKP Genel Başkanı, bir gün Cumhurbaşkanı, bir gün Başkomutan… İşine geldiği gibi kabuk değiştirip, gözdağı siyasetiyle zamanını doldurmuş iktidarını sürdüremezsin!

Milli ordumuz üzerinden Genel Başkanımız Özgür Özel’i tehdit edemezsin! Biz, önünde titreyen atanmış bakanlara, talimat bekleyen MYK üyelerine benzemeyiz. Cumhuriyet’in neferleri buradayız; ne boyun eğeriz, ne geri adım atarız!”

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’e Seslendi: Ayağını Denk Al Yoksa Denk Getirmesini Biliriz

Partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan, “Sayın Özel başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Değerli il başkanlarımız, kadın ve gençlik kollarımızın kıymetli başkanları değerli dava ve yol arkadaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Her kongremiz yeni bir başlangıcı temsil eder. Bütün kongrelerimiz yürüdüğümüz uzun ince yolda yeni bir kilometre taşı oldu. Muhalefetin hazımsızlığını da gayet doğal karşılıyoruz. Bunların bizim nazarımızda hiçbir kıymeti yoktur.

AK Parti çatısı altında çeyrek asra varan yolculuğumuzda ülkemize ve partimize dair konularda önce halka danıştık. İlçe başkanlıklarında yüzde 60, il başkanlıklarında yüzde 75 civarında değişikliğe gittik. MKYK’da da 34 kardeşimiz görevini devretti. Kongre maratonumuzu AK Parti’nin geleneğine, teamülüne, kelimenin tam manasıyla bayrak yarışı anlayışıyla alnımızın akıyla tamamladık. AK Parti her konuda olduğu gibi kongrelerinde de farkını çok net biçimde ortaya koymuştur. Burada öncelikle kongre sürecimizin başarıyla icrasında görev alan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.

En büyük teşekkürü bizleri muhabbetle bağrına basan aziz milletimiz hak ediyor. Ziyaret ettiğimiz illerimizdeki vatandaşlarıma da sevdaları ve ahde vefaları için yürekten teşekkür ediyorum. Burada büyük kongremize özel parantez açmamız gerekiyor. Ankara’nın -10’ları bulan dondurucu soğuğuna ve ayazına rağmen salon dışında heyecanla bekleyen ve karşılayan teşkilatımızın vefa abidesi her bir mensubuna bir kez daha teşekkürlerimi takdim ediyorum.

Emniyetten aldığım rakamla konuşuyorum o gün salonun dışında 60 bin kişi vardı. Kendilerinden Allah razı olsun. O soğuğa rağmen. Bir siyasetçi için en büyük şeref halkı hizmet mücadelesini dirayetli kadrolarla yürütmektir. Ben otobüsün üstünde adeta dondum ama 60 bin kişi onlar orada d onmadılar, dinlediler. Böyle bir teşkilata sahip olmaktan dolayı Rabbime her zaman hamd ettim. Pazar günü de yol arkadaşlarımızın kadirşinaslığı, inancı, azmi karşısında onur duydum. Salonun dışı kadar salonun içi de tek kelimeyle muhteşemdi.

Gençlerimizin dinamizmi, hanım kardeşlerimizin samimiyeti kongremize bir kez daha mührünü vurdu. On binlerce kardeşimiz AK Parti’nin nasıl bir hareket olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Ankara Spor Salonu’nu demokrasimiz açısından bayram yerine çeviren teşkilatımızın güzide mensuplarına teşekkür ediyorum. Yurt dışından teşrif eden misafirlere Cumhur İttifakı ile beraber yol yürüdüğümüz MHP mensupları ve kongremize iştirak eden partilere aynı şekilde müteşekkiriz.

Sayın Bahçeli’nin kongremize gönderdiği anlamlı çiçek aranjmanı da bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Kendisine hassaten teşekkür ediyorum. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına partimizin çatısı altında omuz vermek isteyen yeni yol arkadaşlarımıza tekrar hoş geldiniz diyorum. İnşallah bundan sonra bir taraftan saflarımızı sıklaştırırken diğer taraftan AK Parti ailesini daha da büyütmeye devam ettireceğiz.

AK Parti milletin partisidir, 85 milyonun tamamının partisidir. Burası ülkenin ve milletin sorunlarına çözüm üretme merkezidir. Burası milletimizin maziden atiye kurduğu köprünün kilit taşıdır. Burası sadece seçim zaferleriyle değil siyasete yaptığı eşsiz katkılarla tarihe yön vermiş harekettir. Kadro, vizyon ve millete hizmet iradesi noktasında Türkiye’nin en dinamik siyasi partisi biziz.

Rakiplerimiz koltuk kavgasından başlarını bile kaldıramazken biz yeni reform paketleriyle milletimizin huzuruna çıkıyoruz. Ana muhalefet yolsuzluk, hırsızlık, belediyeleri yağmalama batağına saplanırken biz ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonominin arasına nasıl çıkarırız onu çalışıyoruz.

Son haftalarda heybeden ortaya saçılan turplar, özellikle ana muhalefetin nasıl bir çirkefin içinde debelendiğini göstermiştir. Kurultaylarından tahsillerine, konserlerinden ihalelere kadar elinize attığınız her yerden ya usulsüzlük ya yolsuzluk ya da yamyamlık fışkırıyor. Bundan daha kötü ne olabilir dedikçe ertesi gün daha mide bulandırıcı daha utanç verici skandal patlak veriyor. Ana muhalefet cephesindeki süfli tartışmaları bilhassa seçmenlerinin takip ettiğini biliyorum.

Sizin hiç mi düzgün işiniz olmaz. Sizin hiç mi hukuka, nizama, ahlaka uygun icraatınız olmaz. Hiç mi şaibesiz hiç mi katakulliye getirdiğiniz işleriniz olmaz. Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partiyi nereye götürmekten hiç mi utanmıyorsunuz. Sayın Özel’in yüzü ve yüreği varsa çıksın bunlara cevap versin. Sayın Özel AK Parti’nin millete hizmet davasında ben de varım diyenlere çamur atacağına şaibe iddialarını cevaplandırsın. Para kulelerini, konserleri, belediyelerdeki sahtekarlıkları açıklasın. Sayın Özel çok konuşmakta ancak boş konuşmaktadır.

“Ayağını denk al”

Diyet borcu sayın Özel’i siyaseten müşkül durumda bırakmaktadır. Ne tuttuğu yoldur ne üslubu siyasi nezakete uygundur. Dünkü grup toplantısında kahraman ordumuza komuta kademesiyle ilgili kullandığı seviyesiz, sorumsuz, saldırgan ifadeler bunun örneğidir. Sayın Özel başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz.

Ordunun komuta kademesine laf atma yetkisi ve hakkı sende değildir. Haddini bileceksin. Bu ordunun komuta kademesine bilmem neredeki komutanlar, şunlar, bunlar laf atabilirler ama sana laf atmak kesinlikle bu milletin eğer bir evladıysan hiç yakışmaz. Gereği neyse komuta kadememizi toplayacağım manevi tazminat davasından tut her noktada davayı açacağız tüm komuta kademesinin hemen davayı açmalarını, Milli Savunma Bakanım dahil kendilerinden isteyeceğim.

CHP Genel Başkanı ne kadar erken kendine gelirse hem partisi o derece faydalı olacaktır. Diğer türlü Bay Kemal’i götüren çanlar çok yakında bu kez kendisi için çalmaya başlayacaktır. Kendi sorununu çözemeyen başkasının derdine derman olamaz. Sürekli kriz üreten yapıdan, milletin sıkıntılarına çare bulması beklenemez.

Bunların kendileri dışında başka hiç kimseye faydaları yok. Muhalefet kongre hitabımızda detaylıca anlattığımız toksik zihniyetinden kurtulmadan muteber bir muhalefete dönüşemez. Biz koltuk kapma yarışı değil hizmette bayrak yarışı yapıyoruz. Toplam 11,5 milyona yaklaşan üye sayımızla biz büyük ve güçlü Türkiye idealini gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini veriyoruz. Bundan 24 yıl evvel hangi duygularla yola çıktıysak tüm teşkilat olarak ülkemize aşkla hizmet ediyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz bu milletin umuduyuz, istikbaliyiz, istiklalinin güvencesiyiz, birlik ve dirliğinin teminatıyız.

Türkiye birileri rahatsız olsa da Türkiye’den çok d aha büyüktür. Mukadderatımızda ne varsa eninde sonunda kabullenecek hep beraber ona ram olacağız. Bizler gelip geçiciyiz, bugün varız ama yarın yokuz. Milletin takdiriyle geldiğimiz koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. Bizden öncekiler gibi emri hak vuku bulduğunda geldiğimiz yere yani kara toprağa döneceğiz.

Unutmayın fazla vaktimiz yok. Sonra da imam efendi ne diyecek ‘er kişi niyetine’ diyerek şu yalan dünyadan ebedi aleme göçüp gideceğiz. Mesele geride nesilden nesile aktarılacak, dilden dile dolaşacak bir şarkı bir başarı hikayesi bırakmaktır. Gittikten sonra amel defterini hep açık tutacak işlere, hizmetlere, hayır duası alacak icraatlara imza atmaktır.

Gerisi dünyanın albenisidir, cazibesidir. Hangi görevde olursa olsun buradaki kardeşimizin bu zaviyeden bakmasını özellikle rica ediyorum. Bizim yol arkadaşımız iç ve dış güç odakları değil, milletimizin bizatihi ta kendisidir. Bizim hizmetkârlığını yapmaktan onur duyacağımız tek mercii yine aziz milletimizdir. Bizi bugünlere getiren ay yüzlü, ak saçlı büyüklerimizin duasıdır. Garibin, yetimin, öksüzün, ihtiyaç sahibinin duasıdır.

Bugüne kadar elitlerle, seçkinlerle, sesi çok çıkanlarla değil sessiz yığınlarla yürüdüysek inşallah bundan sonra da aynı rotada sapmadan devam edeceğiz. Kimlerin arasından geldiğimizi, bu koltukları bizi kimin nasıl getirdiğini asla unutmayacağız. En zor zamanlarımızda başarımız için semaya açılan o nasırlı elleri, evet dün olduğu gibi bugün de yarın da unutmayacağız.”

Paylaşın

Erdoğan: Dünya Bir İmtihan Yeridir

Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Sıkıntılar gelip geçer ama muhabbetimiz ebediyen devam eder. Dertler gelip geçer ama gözyaşını sildiğimiz mazlumların duası bizimle kalır. Dünya bir imtihan yeridir. Biz bu imtihanı alnımızın akıyla vermenin derdindeyiz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 saat süren Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalardan satır başları şöyle: “Gece gündüz demeden büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa mücadelemizi sabırla sürdürüyoruz. Almanya Cumhurbaşkanı ile terörle mücadele, düzensiz göç, vatandaşlarımızın vize sorunu, Almanya’daki Türk toplumunu ilgilendiren hususlar gibi birçok konuyu istişare ettik.

Göçmen düşmanı ve İslam karşıtı gibi aşırı sağ hareketlere dikkat çekiyorduk. Son yapılan birçok seçimde maalesef endişelerimizin haklılığı ortaya çıktı. Avrupa merkez siyasetinin zamanın ruhunu doğru okuyamaması bunun sebeplerinden biridir. Geçtiğimiz yüzyılın albenisi olan liberal demokrasi ciddi krize ve darboğaza girmiştir. Liberal demokrasi artık eski gücünü, itibarını, etkisini yitirmiştir.

Hayat gibi siyaset de boşluk kabul etmez. Batı’da yaşanan durum işte budur. Avrupa’daki son seçimlerde aşırı sağcı demagoglar dolduruyor. 61 binden fazla sivilin katledilmesini seyreden Batılı kuruluş ve liderler Gazze’deki insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır. Aşırı sağ hareketler bugün Avrupa’da siyasetin belirleyici hale gelmiştir. 4-5 kuşaktır Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve esenliğine büyük önem veriyoruz. Aşırı sağ gerçekliğinin Avrupalı Türkler ve Müslümanlar açısından tehdit oluşturmaması için gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz.

Suriye’deki gelişmelerin yanı sıra Ukrayna savaşı bağlamında yürütülen tartışmalar da Avrupa’nın Türkiye’ye olan ihtiyacını tekrar teyit ediyor. Ama burada şunu da açık ve net söylemek isterim. Avrupa Birliği’ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir. Türkiye’nin birliğe tam üyeliği kurtarabilir. Ekonomisi ve demografik yapısı hızla yaşlanan Avrupa’ya can suyu verecek olan da yine Türkiye’dir, Türkiye’nin tam üyeliğidir.

Avrupa Birliği bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse, kendileri için o derece hayırlı olacaktır. Biz hep olduğu gibi yapıcı bir anlayışla, karşılıklı fayda ve saygı temelinde üyelik sürecimizi ilerletmek arzusundayız. Gerekli irade gösterilirse açıkçası kısa sürede neticede alabiliriz. Ama bunun için Avrupa Birliği’nin ve birliğe yön veren ülkelerin yanlışta ısrar etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Sürecin nereye evrileceğini önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz.

Türkiye olarak 360 derecelik bakış açısıyla pergelin bir ayağını Ankara’ya sabitleyip diğeriyle tüm dünyayı kucaklamayı sürdüreceğiz. Toplamda 650 milyona yaklaşan nüfuslarıyla bölgelerin parlayan yıldızları olan Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı kapsayan ziyaretimiz son derece verimli geçti. Aramızdaki ticari, ekonomik, kültürel, savunma ve beşeri ilişkilerimizi daha da güçlendirdik. Şahsımıza ve heyetimize yönelik teveccüh ve muhabbete, sokaklara taşan sevgi seline şahitlik edip de duygulanmamak zaten elde değildi. Halktan büyük hüsnü kabul gördük. Ellerinde al bayraklarıyla on binlerce insan bizleri selamladı.

Türkiye’nin İslam dünyasındaki güçlenen rolüne vurgu veren iltifatları bu memleketin şerefli bir evladı olarak memnuniyetle karşıladık. Ziyaretimizin hafızalara kazınan yanlarından biri de her üç ülkenin liderine hediye ettiğimiz milli elektrikli otomobilimiz TOGG’du. TOGG hediyenin ötesinde yeni Türkiye’nin adeta simgesi haline dönüşmüştür. TOGG’un ilk ortaya çıkış fikrinden üretimine kadar her aşamasına kulp takanlar liderlere hediye edilen TOGG’lardan rahatsız oldular.

Bu memleketin ekmeğini yiyen, havasını soluyan, suyunu içen herkesin bu ziyaretten iftihar etmesi gerekir. Dünyanın hiçbir yerinde muhalefet milli gururu oluşturan fotoğraflardan memnuniyetsizlik duymaz. Biz de bir türlü iflah olmayan yıkıcı bir muhalefet var. Ne diyelim, bu bizim imtihanımız. TOGG’un 52 binden fazlası şu an yollarda. İnşallah yaz aylarında sedan modeli de piyasaya sürülecek. Çinli şirketin 1 milyar dolar yatırımla Manisa’da kuracağı elektrikli araç üretim tesisi ve Ar-Ge merkezi çalışmalarında ciddi mesafe kat edildi.

2024 yılında dünyada 17 milyondan fazla elektrikli araç satıldığı dikkate alındığında bu yatırımların önemi daha net görülecektir. Bir başka Çin firması Samsun’da şu anda yatırım yapıyor. Hazırlıklarını tamamladı, çok kısa zaman içerisinde Samsun’da bu markanın temelinin atıldığını göreceğiz. Türkiye’yi yüksek teknoloji yatırımların odağı haline getirmek için bundan sonra da çalışacağız.

Reform programımız inşallah ileri teknoloji yatırımlarında da ülkemize farklı bir ufuk kazandıracaktır. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere 5 temel sütun üzerine inşa ettiğimiz reform programıyla üst orta gelir grubunda yer alan Türkiye’yi Yüksek Gelirli Ülkeler Ligi’ne çıkartacağız.

Bugünkü kabine toplantımızda ülkemizin sanayi üretiminde ve teknolojide bağımsızlığı güçlendirecek 2030 sanayi ve teknoloji stratejisini ele aldık. Ayrıca sağladığımız desteklerle mobilite, petrokimya, savunma ve güneş enerjisi teknolojileri alanlarında yakın zamanda hayata geçecek 7 milyar dolar bütçe sahip projeleri değerlendirdik. Sanayi ve teknoloji alanında da doğru yoldayız. İnşallah burada da hedeflerimize ulaşacağız.

Değerli arkadaşlar, partimizin 12 Ekim’de başlayan kongre maratonunu dün tamamladık. Türk demokrasisine itibar kazandıran örnek bir kongre süreci yürüttük. İnşallah bundan sonra yabancı kabul ve yurt dışı temaslara daha fazla ağırlık vereceğiz. Biliyorsunuz geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Sayın Zelenski’yi ülkemizde misafir etmiştik. Bugün de Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov’u kabul ettik. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabaların yoğunlaştığı bir dönemde bu ziyaretleri çok önemli buluyoruz. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı şiarıyla çatışmaların ilk gününden beri hep barışın tesisi için gayret gösterdik.

Muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmeden iki komşu ülkeyle de dengeli ilişkiler geliştirdik. Hemen herkesin ateşe körükle gittiği günlerde Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere el sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz tahıl girişimini hayata geçirdik. Toplam 33 bin ton tahılın Türk boğazları üzerinden dünya pazarlarına ulaşmasını sağladık. Böylece küresel gıda krizinin yaşanmasına engel olduk.

Şimdi yeni bir denklemin kurulmakta olduğunu görüyoruz. Amerikan başkanı sayın Trump’ın savaşı müzakereler yoluyla bitirme iradesini prensipte olumlu karşılıyoruz. Savaşın müzakere masasında sona erdirilmesi yaklaşımı Türkiye’nin son 4 yıldır izlediği politikayla da örtüşmektedir. Ama burada şu gerçeğin ihmal edilmemesi gerekiyor. Adil ve kalıcı barışa giden yol ancak ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir denklemle açılabilir. İstanbul süreci hariç bugüne kadar kurulmaya çalışılan masalarda Rusya dışlanmış, bundan dolayı da arzu edilen netice alınamamıştır. Şayet yeni süreçten sonuç alınmak isteniyorsa Ukrayna mutlaka sürece dahil edilmeli ve karşılıklı müzakerelerle bu savaş sona erdirilmelidir.

Bu konudaki hakkaniyetli duruşumuzu hem sayın Zelenski’ye hem dün telefonla konuştuğum Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron’a hem de bugün sayın Lavrov’a ifade ettim. Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil sürecin kalıcı barışın tahvili için her türlü desteği vermeye hazırız. Bölgemiz kana, gözyaşına ve çatışmaya artık doymuştur. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan her iki ülkeye de ağır bedeller ödeten bu savaşın artık son bulmasını istiyoruz. Dengeli tavrıyla her iki ülkenin güvenine mazhar olmuş bir devlet olarak kalıcı ve adil barış için elimizden geleni yapacağız.

Yine bu süreçte Gazzeli kardeşlerimizin kendi topraklarında huzur içinde yaşaması, Lübnan’ın güvenliğiyle Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda taviz vermeyecek, buralarda da gelişmeleri takip edecek tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız. Ülkemizin büyüklüğüne yaraşır şekilde dün olduğu gibi yarın ya da haklı savunmaya barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.

“Her türlü tedbiri alıyoruz ve alacağız”

Aziz milletim rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif’e yaklaşmanın, 11 ayın sultanına inşallah vasıl olmanın heyecanı, ümidi, mutluluğu içindeyiz. Ramazan öncesinde vatandaşlarımızın fırsatçılık peşinde koşanların para hırsı sebebiyle mağdur olmaması için gereken her türlü tedbiri alıyoruz ve alacağız.

Ticaret, Tarım ve Maliye Bakanlıklarımız, tamahkarların milletimizin Ramazan sevincine gölge düşürmemesi için yoğun çaba içindeler. Devlet olarak denetim görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz ve yapacağız. Ancak Ramazan fırsatçılığının ekonomik bir mesele olmaktan daha ziyade ciddi bir ahlak ve vicdan sorunu olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın en temel şikayet konusu olan hayat pahalılığının müsebbiplerinden biri de yine bu açgözlü fırsatçılardır.

Kadim ahilik kültürümüzden nasiplenmemiş bu fırsatçılar helalinden para kazanan şirketlerimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Yangın olunca yangın söndürme tüpüne, deprem olunca demire ve çimentoya, hava biraz kurak gitse hemen suya. Bir iki gün kar yağdığında sebze meyveye zam yapan mübarek günlerde vatandaşın ekmeğine kan doğrayan bu fırsatçılara milletimizin de desteğiyle nefes aldırmayacağız.

Vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması önceliğimizdir. Daha önce de ifade ettim. Bugün önemine binaen tekrarlamakta fayda görüyorum. Serbest piyasa demek başıbozukluk demek asla değildir. Bakanlıklarıyla sermaye piyasası kuruluyla rekabet kurumuyla vergi denetim kuruluyla serbest piyasayı kuralsızlık olarak algılayanlara karşı gereken hukuki ve idari adımları atmayı sürdüreceğiz.

Bu düşüncelerle Ramazan-ı Şerif’in, bölgemiz başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Filistin’le birlikte yeryüzünün farklı köşelerinde hayat, izzet ve haysiyet mücadelesi veren tüm kardeşlerimizi Rabbim nusretiyle müşerref eylesin diyorum. Aziz milletimizden kendi ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerinden başlayarak nerede bir mazlum varsa elinden tutmalarını, destek olmalarını, mübarek Ramazan ayında onları yalnız bırakmamalarını istirham ediyorum. Şunu lütfen bir an olsun unutmayalım.

Ekonomik zorluklar gelip geçer ama dayanışmamız baki kalır. Sıkıntılar gelip geçer ama muhabbetimiz ebediyen devam eder. Dertler gelip geçer ama gözyaşını sildiğimiz mazlumların duası bizimle kalır. Dünya bir imtihan yeridir. Biz bu imtihanı alnımızın akıyla vermenin derdindeyiz.

Ülkemiz ve milletimizle birlikte tüm medeniyet havzamız için kalıcı eserler üretmenin çabasındayız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif’inizi tekrar tebrik ediyorum. Kabine toplantımızda aldığımız kararların hayırlı olmasını diliyor. Sizleri bir kez daha en kalbi duygularla selamlıyorum. Allah’a emanet olun.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Muhalefete “Toksik” Benzetmesi

Partisinin kongresinde konuşan Erdoğan, “Türkiye’ye politik ve ekonomik bağımsızlığı biz kazandırdık. Türk demokrasisinin çevresindeki kirli ve yoğun kuşatma çok partili hayata geçtiğimiz günden beri kırılmadı. Bunun nedeni iktidara gelmek için her yolu mübah gören çarpık anlayışı oldu” dedi ve ekledi:

“Anti demokratik güçler ile iş birliği yapacak kadar gözlerini kararttılar. Belediye başkanlıkları, bakanlıklar pazar ürünü gibi alınıp satıldı. Daha 2 sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğuna şahit olduk. AK Parti’nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da halel getirecek girişime yer yoktur. Ülkemizin her meselesinin, bu toksik muhalefetin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakıdır.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 8. Olağan Büyük Kongresi’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Biz sadece seçimleri değil, gönülleri de kazanarak 22 yıldır iktidardayız. Sözüne, ahdine sahip kadro olarak nereden geldiğimizi asla unutmayacağız. Bize dua eden ak yüzlü, ak saçlı, ak sakallı büyüklerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Milletin çizdiği rotadan çıkmayacak, millet ile aynı istikamette omuz omuza yürümeye devam edeceğiz. Bu Eşsiz başarıya, öyle çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak, kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık.Biz gökten zembil ile inmedik, pazarlık masalarında kurulmadık. Siyaset ve toplum mühendisliği ürünü olarak ortaya çıkmadık. Samimiyetten dürüstlükten taviz vermeden siyaset yaptık. Milletin umutlarını çoğaltmak için siyaset yapmadık.

Kibirli siyaseti kapımıza yaklaştırmadık. Eksiklerimizi örtmek yerine bunları daha iyisi ile telafi edecek irade ile milletimizin karşısına çıktık. Bugün de iç muhasebemizi özgüvenle yapıyoruz. AK Parti’ye düşmanlık edenler hep bu hareketin dağılmasını, zorluklar karşısında yılmamızı beklediler, vesayetçilere boyun eğmemizi, para babalarına teslim olmamızı beklediler, bütün umutlarını AK kadroların yorulmasına bağlayanlar 14 Ağustos 2001’den beri bekliyorlar, daha çok bekleyecekler. Onları bekletmeye devam edeceğiz. Şeytanla nöbetleşe sürdürdükleri bu bekleyiş karşılığını bulamayacaktır.

Türkiye’ye politik ve ekonomik bağımsızlığı biz kazandırdık. Türk demokrasisinin çevresindeki kirli ve yoğun kuşatma çok partili hayata geçtiğimiz günden beri kırılmadı. Bunun nedeni iktidara gelmek için her yolu mübah gören çarpık anlayışı oldu. Anti demokratik güçler ile iş birliği yapacak kadar gözlerini kararttılar. Belediye başkanlıkları, bakanlıklar pazar ürünü gibi alınıp satıldı. Daha 2 sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğuna şahit olduk. AK Parti’nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da halel getirecek girişime yer yoktur. Ülkemizin her meselesinin, bu toksik muhalefetin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakıdır.

Sunun bir defa altını kalın çizgilerle tekrar çizmek mecburiyetindeyim: Türk’e de, Kürt’e de, Sünni’ye de, Aleviye de hiçbir faydası olmayan dış kaynaklı fitne ürünü bir literatür yığınıyla boğuşmaya vaktimiz yok. Yeni bir dünya kurulurken, terör belası basta olmak üzere Türkiye’nin de safralarından kurtulması gerekiyor. Terörün, şiddetin, silahını karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır. Türkler, Kürtler, Araplar olarak hep beraber kenetlenecek; tam 40 yıldır evlatlarımızın kani üzerinde yükselen terör duvarını yıkıp atacağız. Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra, demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları açılacaktır.

Son tartışmalar gösteriyor ki, bazı hastalıklar halen devam ediyor. İmtiyazların kaybetmek istemeyenler, eski vesayetçi söylemlerle siyasete ve hükümete ayar vermeye çalışıyor. Batılı güçlerle kurdukları asimetrik ilişkilere güvenenler, Türkiye’nin değiştiğini, eski Türkiye’nin artık olmadığını kabullenemiyor. AK Parti döneminde sermayelerine sermaye katan is dünyasının n içindeki bir grup, kirli muhalefet anlayışını yeniden devreye alma çabasındadır. Geçmişte manşetler ve ellerindeki finans-kapital üzerinden siyasetçileri tehdit eden bu ekibin tek derdi; kayıplarını devlet hazinesinden yeniden tazmin etmektir. Aslında biz bunlara, ülkemizi büyüterek, geliştirerek zincirlerinden kurtulma, küresel düzeyde eşit şartlarda rekabet etme şansı  verdik.

Ama demek ki, zihinler temizlenmeden, sadece zincirlerden kurtulmak insanları ve kurumları özgür kılmaya yetmiyor. Kaos baronlarına diyoruz ki; bu devlet ve millet sizin rüyalarınızı kabusa dönüştürme iradesine, gücüne, kudretine sahiptir. İşinizi düzgün yaptığınız, ülkenize değer kattığınız, milletimize istihdam sağladığınız müddetçe hep yanınızda olduk, olmayı da sürdürürüz. Ancak… Eski kötü alışkanlıklarınızda ısrar ederseniz, biz de size buna göre muamele ederiz. Türkiye değişmiştir; siz de eskiyi hortlatmaya çalışmak yerine, bu yeni Türkiye’ye alışmak, politikalarınızı buna göre belirlemek zorundasınız.

Bugün İHA üretiminde dünyada birinciyiz. Yeni ekonomi politikalarının etkisini görmeye başladık. MB rezervleri cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Üretim ve yatırımla birlikte istihdam oranımız da artıyor. Asrın felaketinin yaralarını sarmak için son 2 yılda 75 milyar dolarlık kaynak kullandık. Mali disiplinden taviz vermedik. Enflasyondaki düşüş hızlanarak devam edecek. Enflasyon düştükçe alım gücü yükselecek ve 85 milyonun hepsi bundan etkilenecek. İnşallah biraz daha sabredip hedeflerimize ulaşacağız.

Ekonomik Dönüşüm… Yeşil ve Dijital Dönüşüm… Sosyal Politikalar… Yargı ve Temel Haklar… Siyasi ve İdari Düzenlemeler olmak üzere… Beş sütun üzerine inşa ettiğimiz Reform Programımızı ülkemizin ve milletimizin beklentilerine cevap verecek bir anlayışla hazırladık. Ekonomik dönüşüm planıyla güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin temellerini sağlamlaştıracak yeni tedbirleri devreye alıyoruz. Kamu yönetiminde mali kuralları güçlendirerek, kamu harcamalarında disiplini koruyacağız. Vergide adaleti ve etkinliği güçlendirmek amacıyla “çok kazanandan çok alma” prensibi ile kamu gelirlerini artıracağız.

Tarımda planlı istihsal ile tarımsal üretimimizi stratejik bir bakışla yeniden ele alıyoruz. Akıllı ulaşım ve akıllı tarım sistemleriyle tarımda ve ulaşımda verimliliği artıracağız. Gıda arz güvenliğini temin ederek, vatandaşlarımızın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişiminin önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracağız. Bir süredir hazırlıklarını yaptığımız “sosyal konut projemizi” artık hayata geçiriyoruz. Böylece hayat pahalılığının sebeplerinin en başında gelen kira ve konut fiyatlarını dengeye getireceğiz.

“AK Parti’ye yakışır kardeşlik ikliminde kavgasız, gürültüsüz…”

Erdoğan, AK Parti 8. Olağan Kongresi’nin düzenlendiği Ankara Spor Salonu’nu dışında da açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın salon dışında yaptığı açıklamalarından satır başları şöyle:

“Adında AK olan bir hareketin mensupları olarak bugün gururluyuz, sevinçliyiz. Kongre maratonumuzu büyük kongremiz ile başarı ile tamamlıyoruz. AK Parti’ye yakışır kardeşlik ikliminde kavgasız, gürültüsüz ve hepsinden önemlisi şaibesiz şekilde bu günlere getirdik. Milletimiz ile olan gönül köprülerini sağlamlaştırıp kendi iç muhasebemizi yaptık. Yeni bir döneme Bismillah diyoruz.

Şu anda karşımdaki katılımı görünce rabbime hamt ediyorum. Şu güzelliğe, şu katılıma bak. Bu davanın erleri soğuk falan dinlemiyor. Kar boran fırtına dinlemiyor, aynen yoluna devam ediyor. Amacımız milletin gönlünde yer etmek, milletin duasına mazhar olmaktır. Bu vizyonu bu anlayışı muhafaza etmelerini rica ediyorum. Sizlerden her zamankinden daha fazla gayret istiyorum. Sevgili gençler, devraldığınız kutlu emanete sonuna kadar sahip çıkmaya var mısınız? Türkiye’yi önce 2053 ardından 2071 vizyonu ile sizler buluşturacaksınız.

AK Parti’mizin mihenk taşlı hanım kardeşlerim, sizlerin olmadığı bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Kadınların omuz vermediği, sahip çıkmadığı mücadele başarı kazanamaz. Sizler 24 yıldır ördüğünüz bu davayı çok daha yükseklere taşıyacaksınız. Dışarıda katılım ne kadar dedim, dışarıdaki bu katılım 60 bin. Allah’a şükürler olsun kar, boran fırtına dinlemiyoruz. Sizlere güveniyorum. Şahsıma sizler gibi yol arkadaşları bahşettiği için rabbime sonsuz şükrediyorum.”

İYİ Parti ve Gelecek Partisi’nden istifa eden üç milletvekili AK Parti’ye katıldı

Erdoğan, İYİ Parti’den istifa ederek Ünal Karaman, Mehmet Selim Ensarioğlu ve Gelecek Partisi’nden istifa ederek AK Parti’ye katılan Serap Yazıcı Özbudun’a rozet taktı. Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir ve milletvekilleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Paylaşın