Erdoğan’dan “İmralı” Açıklaması: Komisyon, En Doğru Kararı Verecek

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “İmralı’ya giderim” açıklamasına ilişkin “Komisyon en doğru kararı verecek” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle; “İstanbul’da 2’si çocuk 4 gurbetçimizin vefatıyla ilgili yürütülen soruşturma büyük bir hassasiyetle yürütülüyor. Olayda ihmali olan kim varsa bunlar tek tek tespit edilecek, kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak.

Değerli arkadaşlar, son toplantımızdan bu yana Türkiye İstatistik Kurumu, ekonomimize dair bazı önemli veriler açıklamıştır. Bazılarını sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. 2025 yılı üçüncü çeyrek istatistiklerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranımız yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşti. Aynı çeyrekte iş gücümüz 35 milyon 568 bine, istihdamımız ise 32 milyon 558 bine yükseldi. 29 aydır işsizlik oranımız tek hanede seyrediyor.

Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve sürdürülebilir büyüme üzerine bina ettiğimiz ekonomi programımızın neticelerini alıyoruz. Turizmde bu sene hem ziyaretçi sayısı hem de gelirde rekor kıracağımız anlaşılıyor. İhracat tarafında da, hamdolsun, oldukça güçlü gidiyoruz.

Geride bıraktığımız son 30 ayın 22’sinde mal ihracatımızı artırdık. Temmuz ayında 24 milyar 911 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. 2025 yılı Ekim ayında ihracatımız yüzde 2,3 artışla 24 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ekim 2025 itibariyle yıllıklandırılmış ihracatımız 270,2 milyar dolarla tarihin en yüksek seviyesine ulaştı.

Yılın ilk 9 ayında hizmet ihracatımız 91,9 milyar doları, hizmet ticareti fazlamız ise 48,8 milyar doları buldu. 379 milyar dolar olan mal ve hizmetler ihracatımızı 2025 yılı sonunda 390 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. İhracatçılarımızı her alanda desteklemeye devam edeceğiz.

Milletimize hep şunu söylüyoruz; Biz laf üretmeyeceğiz, iş ve eser üreteceğiz. Şu devasa farka özellikle dikkatlerinizi çekmek durumundayım. CHP Genel Başkanı ve yol arkadaşları, siyaset adına sadece yalan ve polemik üretirken, biz 2 saatte 23, günde 550 yeni konut üretiyoruz.

Bizler, iktidar ve ittifak olarak ülkeye, millete hizmet için, sorunları çözmek için koştururken; ana muhalefet cenahı, kendi ikballerinin, kendi hırslarının ve kendi şahsi hesaplarının peşinde koşuyor. Bizimle yarışacak hizmet desen yok. Bizimle aşık atacak eser desen yok. Bizim ufkumuzu açacak öneri desen yok. Milletin sorunlarına çözüm üretecek vizyon desen o da yok. Peki, bunların yerine ne var? Bolca hakaret var, küfür var, siyasi nezaketsizlik var. Tehdit ve zorbalıkla, aykırı her sesi susturma çabası var.

Dün baktım, yine bizi taklit etmişler; grup toplantısında bir video izletmişler. Tabi ortada millete gösterilecek tek bir eser ve hizmetleri olmayınca, ellerinde sadece yolsuzluk dosyaları kalıyor. Allah var, CHP’lilerin yolsuzluk, rüşvet, irtikap dosyaları üzerinden giderlerse, videosunu yapacak malzeme bulmada hiç sıkıntı çekmezler.

Baklava kutularından para kulelerine, villalardan valizlere kadar onlara en az birkaç sene yetecek malzeme var. Allah akıl fikir versin diyorum. Türkiye’nin ana muhalefet partisinin bu tükenmişlik sendromundan süratle kurtulmasını temenni ediyorum.

CHP imtiyazlarını kaybetmek istemedi. Tarafsız ve bağımsız yargıyı kabul etmek istemedi. Yargıyı yedek kuvvet gibi kullananlar bugün bir suç şebekesinin hukuki akıbetini siyasi kumpas olarak yaftalıyorlar. Kabahat samurdan kürk olsa kimse üstüne almaz. CHP Genel Başkanı niçin bizi ısrarla taraf yapmak istediğini anlamıyoruz. Bu davanın avukatlığı sayın Özel’e hayırlı olsun.

Şebekenin başıyla aralarındaki ilişki zaten biliniyordu. Biz ne partilerin içindeki mikro iktidar savaşlarının ne de yüz kızartıcı suçlarının tarafındayız. Adil ve tarafsız bir yargılama ile gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Bu davanın ihbarcıları da itirafçıları da sizin adamlarınız. Ana muhalefet partisi bu davayı en başından beri itibarsızlaştırıyor. Görevini yapan yargı mensuplarına bu kadar acımazsızca saldırmanın kimseye faydası olmaz.

Bize on yıllar boyunca aynı masalı anlattılar. Bugün de aynı masalı ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar. Neymiş Araplar bizi sırtımızdan vurdu, hadi oradan. O yıllarca kardeşlerimize sırtlarını döndüler, sermayeyi bile renklerine ayırdılar.

Terörsüz Türkiye sürecinde olumlu bir süreci kat ettik. Süreç hem toplumsal hem de çok farklı bir boyut kazandı. İş dünyasından insan hakları kuruluşuna, emekli askerlerimizden şehit ve gazi derneklerimize tüm katılımcılarımız komisyon tarafından dinlendi. Meclis Başkanımız maruz kaldığı edepsizliklere rağmen komisyonun çalışmalarına katıldı. DEM Parti heyeti de sağ duyulu bir tavır kurdu. Sayın Bahçeli de ilk günden itibaren yaptığı cesur, ufuk açıcı, yol gösterici açıklamalarıyla sürecin bugüne gelmesine katkı sağladı.

Sorumluluğumuz çerçevesinde ne gerekiyorsa yaptık. Bu dönemde bilinen bilinmeyen birçok badireyi atlattık. Dün komisyonumuz 17. toplantısını gerçekleştirdi. Sürecin selameti açısından yapılmasında fayda görünün hususlar paylaşıldı. Komisyonun fikir ve hedef birliği içerisinde çalışmasını kıymetli buluyorum. Komisyonun çalışmalarını takdirle karşılıyorum.

Dünkü değerlendirmeler ışığında bir sonraki toplantı cuma günü yapılacak. Türkiye’nin sırtında adeta büyük bir belaya dönüşen terörden kurtulmanın vakti çoktan geldi. Ödenen bedelleri, çekilen çileleri terörsüz Türkiye ile taçlandırmamız gerekiyor. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu süreci suhuletle menziline ulaştırmak istiyoruz. Komisyonun en doğru kararı vereceğine inanıyorum. Terörsüz bölge hedeflerimize er ya da geç ulaşacağız”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Süreç” Açıklaması: Kayda Değer Mesafe Aldık

Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın “Terörsüz Türkiye” adını verdiği sürece ilişkin yaptığı açıklamada, “Kısa sürede kayda değer mesafe aldık. Tahrikler karşısında galeyana gelmedik” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, Cumhur İttifakı’nın “Terörsüz Türkiye” adını verdiği sürece ilişkin konuştu. Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemize hizmetlerimiz sadece yollarla, binalarla, bugün burada olduğu gibi çevre projeleriyle sınırlı değil. İktidar ve ittifak olarak en büyük yatırımı milletimizin kardeşliğine yapıyoruz, Türkiye’nin güvenliğine yapıyoruz. Cumhur İttifakı olarak bundan bir sene önce başlattığımız terörsüz Türkiye sürecinde kısa sürede kayda değer mesafe aldık. Tahrikler karşısında galeyana gelmedik. Şehit yakını ve gazilerimiz başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin hassasiyetlerini gözettik. Özellikle bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmamaya itina gösterdik.

Süreci herhangi bir yol kazası yaşanmadan bugünlere başarıyla getirdik. Münfesih terör örgütü, geçtiğimiz günlerde silahlı unsurlarını ülkemizden çekmekte ve sınır hattından uzaklaştırmakta olduğunu açıkladı. İlgili birimlerimiz sahadaki gelişmeleri anbean titizlikle takip ediyor. Hedefe giden yolda atılan her olumlu adımı önemsiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisimizde kurulan komisyon, çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor.

Son olarak perşembe günü Adalet ve Dışişleri Bakanlarımız komisyonu bilgilendirdi. Biz de külliyemizde DEM Parti heyetini kabul ettik. Kendileriyle son derece yapıcı, verimli ve geleceğe dair umut verici bir görüşme gerçekleştirdik. İnşallah bu görüşmenin yansımalarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Cumhur İttifakı olarak ülkemizin ve milletimizin hayrına olan işlerde çabuk davranılması gerektiğine inanıyoruz.

Hassas, yapıcı, kucaklayıcı bir yaklaşımla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Milletimizin ödediği bedellerin boşa gitmediği, sadece sınırlarımız içinde değil, sınırlarımızın ötesinde de barışın, güvenliğin, huzurun ve kardeşliğin egemen olduğu yeni bir dönemi mutlaka başlatacağız. Bunda sonuna kadar kararlıyız. Önce terörsüz Türkiye, sonra terörsüz bölge menziline inşallah varacağız. Tüm bu stratejik adımları atarken elbette şu gerçeğin de bilincindeyiz: Hedefe yaklaştıkça hem yükümüz ağırlaşıyor hem de süreci kundaklamaya dönük çabalar yoğunlaşıyor.

Türkiye’nin yarım asırlık meselesini çözmesini istemeyen odaklar, bilhassa da FETÖ’cü alçaklar operasyonlarına hız vermiş durumdalar. Milletimizi tedirgin etmek, şehit yakınlarımızı huzursuz etmek, kamuoyunu manipüle etmek amacıyla ellerinden geleni yapıyorlar. En büyük hedefleri ise 15 Temmuz gecesi şehitlerimizin mübarek kanlarıyla harcı karılan Cumhur İttifakı’nın birliğini, beraberliğini ve insicamını bozmak. Fakat muvaffak olamayacaklar. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız”

Paylaşın

Erdoğan’dan “İmamoğlu” Yorumu: Devletin Eli Kolu Bağlı Kalamaz

Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nun durumu hakkındaki soruya, “Kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorunda. İstanbul’daki süreç böyle işledi” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i Ankara’da ağırladı. İki ülke heyetleri arasındaki görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Erdoğan ve Merz açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Kıymetli basın mensupları Türkiye ile Almanya arasında müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler ise olumlu seyrini sürdürüyor. Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağıdır. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu minvalde, gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma iş birliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik.

Avrupa’da değişen güvenlik koşulları ışığında, savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor. Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya’nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz.

Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. Ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için yoğun çaba gösterdik. Bu mezalimin yeniden yaşanmaması ve bölgede kalıcı barışın anahtarı olan iki devletli çözüme dair görüşlerimizi kendilerine aktardık. Bölgeye yardımların kesintisiz ulaştırılması gibi, yeniden yapılanma sürecinde de herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ettim.

Sayın Şansölye ile komşumuz Suriye’deki gelişmeleri de ele aldım. Devrimden bu yana geçen 11 ayda, Cumhurbaşkanı Sayın Şara’nın liderliğinde Suriye; kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınma yolunda ciddi ilerlemeler kaydetti. Yaptırımların kalkmasına paralel olarak bu sürecin daha da hızlanacağı inancındayız. Ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası suretiyle Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir. Bu noktada, 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasına büyük önem atfediyoruz. Bu yönde verilen mesajları dikkatle takip ediyoruz. Almanya’nın da Suriye konusunda bizimle eşgüdüm içinde çalışmaya atfettiği önemin farkındayız.

Merz’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle; “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beni Türkiye’ye davetinden dolayı teşekkür ediyorum. Dostane misafirperverliğiniz için çok teşekkürler. Bu özel bir gün, çünkü ortak tarihimizi bugüne kadar şekillendiren bir dönüm noktasını hatırlıyoruz. Bu, söylediğimiz gibi iş gücü anlaşmasının başlangıcıydı. O zamanlar “misafir işçi” olarak tanımladığımız insanlar çağrıldı, ama sadece işçiler değil, aileleriyle birlikte insanlar Almanya’ya geldi. Bu insanlar olmasaydı, bu aileler olmasaydı, Almanya 60 yıl önce ekonomik kalkınmayı aynı şekilde başaramazdı. Bugün o zaman gelen insanlar artık üçüncü kuşakta Almanya’da yaşıyorlar.

Bazıları tarih yazıyor; örneğin bilim insanları arasında BioNTech kurucuları Sayın Uğur Şahin ve Profesör Doktor Özlem Türeci gibi. Bazıları hemşire, polis memuru olarak toplumumuzda sorumluluk taşıyorlar. Ve büyük bir çoğunluğu artık kendilerini devletimizin ve ülkemizin bir parçası, vatandaşları olarak görüyorlar. Çünkü onlar bu toplumun bir parçası.

Burada sağlam bir temel üzerinde inşa edebiliriz. Toplumlarımız ve ekonomilerimiz, az önce de söylediğim gibi, çok yakın bağlar içindedir. Aynı zamanda NATO’da da çok yakın müttefikleriz. Türkiye, neredeyse bizi meşgul eden bütün dış politika ve güvenlik politikası konularında çok önemli bir aktördür. Bu temel üzerinde çalışmaya devam edeceğiz ve yeniden bir stratejik diyalog başlatacağız. Güvenlik politikaları alanında daha yakın iş birliği içinde olacağız. Örneğin, daha önce de değindiğimiz Eurofighter uçaklarının alımı konusunda.

Tabii ki bu ortaklığın birçok fırsat sunduğunu da belirtmek istiyorum. Örneğin, ulaştırma ve demiryolları konusunda önemli gelişmeler yaşayabiliriz. Birçok açıdan bu yeni jeopolitik durumda daha yakın bir iş birliği içinde olmayı sağduyu gerektiriyor. Bu, her iki tarafın da stratejik çıkarınadır. Türkiye ile Almanya arasındaki olgun bir ortaklık, tabii ki hassas konuları da açık ve güvene dayalı bir şekilde ele almamızı gerektiriyor. Heyetlerimiz arasında ve baş başa görüşmemizde de bunu yaptık.

Almanya ve Türkiye, NATO müttefikleri olarak aynı çıkarlara sahiptir. Ankara’da da biliniyor ki, Rusya’nın militan revizyonizmi Avrupa’nın ve Atlantik bölgesinin güvenliğini bir bütün olarak tehdit ediyor. Bu nedenle, Lahey’deki NATO Zirvesi’nde verilen kararları kararlılıkla uyguluyoruz. Bu bağlamda, Almanya’nın da onayını verdikten sonra Türkiye’nin 20 Eurofighter uçağını alma kararından dolayı mutluluk duymaktayız. Şu konuda hemfikiriz: Bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir.

Orta Doğu’daki durumu da ele aldık. Rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin ilerleme kaydetmesi çok olumlu gelişmeler. İlk defa kalıcı bir barış umudu var. Sayın Cumhurbaşkanı’na, Türkiye’nin bu süreçte oynadığı rol için teşekkür ettim. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç gerçekleşemezdi. Bunun için çok teşekkür ediyorum; bunu mümkün kıldığınız için.

Türkiye’nin bu konuda yine imkânlarını kullanarak, örneğin Hamas’ın silahsızlanması yani sürecin ikinci aşamasına geçilmesi için etkisini kullanmasını arzu ediyoruz. Çünkü durum hâlâ son derece kırılgan. Son çatışmalar da bunu gösteriyor. Bu nedenle umutlu olmalıyız ki burada kalıcı bir barış sağlansın. Federal Hükûmet de bu barışın sürmesi için elinden geleni yapacaktır.

Son olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifine değinmek istiyorum. Ben ve Federal Hükûmet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında, bu yolda ilerlerken görmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’na, bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğimi ifade ettim. Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik ve bu konuları bundan böyle de ele almaya devam edeceğiz. Dışişleri Bakanlarımızın stratejik diyaloğunun yeniden başlatılmasını ve JETCO toplantılarının da yakın zamanda beşinci kez toplanmasını arzu ediyoruz. Federal Hükûmet nezdinde de bu konuya değineceğim.”

Soru / Cevap

Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçildi. İlk soruyu soran Alman gazeteci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türkiye’nin AB’ye üye olma perspektifini hatırlatarak “Türkiye, Avrupa Birliği’nden ne istiyor ve birliğe ne sunuyor?” sorusunu sordu ve Türkiye’de hukukun üstünlüğü sorunları olduğunu söyleyerek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu olduğunu hatırlatarak Başbakan Merz’e döndü. Erdoğan, Alman gazetecinin sorularına şu ifadelerle yanıt verdi:

“Kopenhag kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil, eğer bu kriterler noktasında Türkiye’ye yaklaşılıyorsa bizim de Ankara kriterlerimiz vardır” dedik. Ankara kriterleriyle biz Avrupa ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil. Türkiye Avrupa’da, Asya’da her noktada bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir. Bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur.

İBB ile ilgili bir sorunuz oldu. Herhalde kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız yargı devletinde yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık, her tür yanlış alır başını gider. Nitekim İstanbul’daki süreç böyle işlemiştir. Şu anda da bu süreci yargı kendisine yansıdığı şekilde işletmektedir ve gereğini de yapmaktadır.

Örneğin son dönemde hakemler olayı çıkmıştır. Bu olayda da yine futbol sahalarında neler oluyor ve bütün bunlar olurken eli kolu bağlı olarak herhalde bir devlet bunu takip edemez, ne gerekiyorsa yapması lazım. Şu anda da bu yapılmıştır. Vatandaş tribünlerdeki bu gelişmeyi görünce şimdi çok da mutlu olmaktadır. Neler oluyor neler, demeye başlamıştır.”

Paylaşın

Anket: İmamoğlu İle Erdoğan Arasındaki Fark 9 Puan

Son seçim anketine göre; Ekrem İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 puan önünde. Ankete katılan katılımcıların, yüzde 54.5’i İmamoğlu’na, yüzde 45.5’i ise Erdoğan’a oy verebileceklerini belirtti.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) erken seçim çağrılarını sürdürürken araştırma ve anket sonuçları açıklanmaya devam ediyor.

ALF Araştırma, 06-09 Ekim 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde 2 bin katılımcıyla gerçekleştirdiği “Seçmen Eğilimleri Araştırması” sonuçlarını açıkladı.

“Bu pazar cumhurbaşkanlığı seçimi olsa kime oy verirsiniz” sorusunun sorulduğu ankette, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel yer aldı.

Ankette yer alan cumhurbaşkanlığı seçim senaryolarında ise Erdoğan’ın üstünlük kuramadığı görüldü:

Ekrem İmamoğlu vs. Recep Tayyip Erdoğan: İmamoğlu yüzde 54.5 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 45.5’de bırakarak galip geldi.

Mansur Yavaş vs. Recep Tayyip Erdoğan: Yavaş yüzde 55.7 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 44.3’de bırakarak açık ara önde yer aldı.

Özgür Özel vs. Recep Tayyip Erdoğan: Özgür Özel yüzde 50.5 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 49.5’de geride bıraktı.

Paylaşın

Erdoğan: Dünyanın En Büyük 17. Ekonomisiyiz

Türkiye – Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu’nda konuşan Erdoğan, “Son 23 yılda kalkınma ve refah yolunda büyük mesafeler aldık. G20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye – Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

“İlkini 2016 yılında tertiplediğimiz forumun zaman içinde Afrika’nın 4 bir yanından katılımcılarla somut kararların alındığı bir platform haline geldiğini görüyorum. 2 gün süresince gerçekleşen toplantılarda tarım, gıda, enerji, madencilik gibi konular paylaşıldı. Misafirlerimiz ülkelerindeki yatırım ortamını hem diğer katılımcılara hem de Türk iş dünyasına anlatma fırsatı buldu.

Hızla büyüyen ekonomisiyle hızla gelişen yatırım ortamıyla 3 kıtanın tam merkezindeki coğrafi konumuyla Türkiye’nin kapısı her yatırımcıya her girişimciye ardına kadar açıktır. Devletimizin tüm kurumları, bakanlıklarımız, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ajansı ülkemize yatırım yapmak herkese yardım etmeye hazırdır. Hiçbir ayrım yapmadan özellikle kimseye bir dayatmada bulunmadan eşitlik, saygı ilkeleri temeliyle tecrübelerimizi sizlerle samimiyetle paylaştık. 2005’i ülkemizde Afrika yılı ilan ederek kıta ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık.

Bu 20 yılda ilişkimizi hayal dahi edilemeyecek noktalara getirdik. Türkiye-Afrika ilişkilerinin stratejik ortaklık seviyeye ulaşmasından fevkalade memnunuz. Türkiye’nin Afrika Zirvesi’ndeki gözlemci statüsünün 20’inci yılını idrak ediyoruz. Gelecek yıl Türkiye -Afrika zirvesinin dördüncüsünü gerçekleştireceğiz.

Afrika kıtasıyla geçmişi 10. yüzyıla uzanan bir dostluğa sahibiz. Görev süresi boyunca kıtaya 50’nin üzerinde ziyaret gerçekleştirmiş bir siyasetçiyim. Uzun yıllar sonra 2011’de Mogadişuya giden ilk devlet başkanıydım. Afrika’nın 4 bir yanındaki kardeşlerimin misafiri oldum. Bu ziyaretler sayesinde Afrika’nın zengin kültürünü tanıma fırsatı buldum. Gözlerimiz ve tenlerimizin rengi farklı olsa da gözyaşlarımızın renginin aynı olduğunu bizzat gördüm. Gittiğim her ülkede kendimi yabancı bir yerde değil, kendi ülkemde, kendi evimde gibi hissettim.

Nazım Hikmet bundan 63 yıl evvel Afrika haklarına şöyle sesleniyordu:

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı

“Dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz”

Türkiye’nin de çok ciddi bir ekonomik siyasi ve sosyal buhranlar yaşadığı dönemde yazılan bu mısralar evrensel bir dayanışmayı yansıtıyor. O sancılı günler geride kaldı. Hamdolsun Türkiye çok gelişti, çok değişti. Son 23 yılda kalkınma ve refah yolunda büyük mesafeler aldık.

G20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. 2024 yılı satın alma paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz. 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydettik. 2002 de 238 milyar olan milli gelirimizi 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. Kişi başına düşen milli gelirimiz 3608 dolarken 2024 yılında 14751 dolara ulaştı. 2025 ikinci çeyreği milli gelir 17 bin dolara yaklaştı. Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı, bugün 189,7 milyar dolar. 36 milyar dolar olan ihracatımız, bugün 270 milyar doları zorluyor. Turist sayımızı 15 milyondan 62 milyon 270 bine, turizm gelirini 61 milyar doların üzerine çıkardık.

Savunma sanayiindeki başarımızı biliyorsunuz. 2002 yılında motorlu taşıt 8,5 milyon iken bugün 33 milyonu buldu. 13 milyon binamız vardı bunu 2’ye katlayarak 26 milyona çıkardık. 26 olan havalimanı sayımız 58’e yükseldi. 76 olan üniversite sayımız 308’e ulaştı. Türkiye milli gelire göre en fazla yardım yapan ülkelerden biridir. Kimsenin inancına, kökenine bakmıyoruz. Bunları yaparken başkaları gibi hiçbir maddi karşılık beklemiyoruz. Biz sömürgecilik lekesini tanımamış bir ülkeyiz. Gittiğimiz her yere barışı götürdük.

Türkiye olarak her çatışma bölgesine olduğu gibi kardeş Sudan’a da yardımlarımızı ulaştırıyoruz. Koloniyalizm kağıt üzerinde yıllar önce son bulmuş fakat post modern yöntemlerle varlığını devam ettirmiştir. Batı dünyasını ne yazık ki Afrika kıtasındaki çatışma ve iç savaşları kıtanın kaderi olarak görüyor. Ekonomik çıkarı olmadıkça elini taşın altına koymaktan kaçınıyor.

Neticede savaş baronları kazanırken kaybeden masum siviller oluyor. Çatışma ve krizlerin yüklerini genelde kadınlar ve çocuklar çekiyor. Bunu sadece Sudan ve diğer çatışma bölgelerinde değil en son Gazze’de gördük. İsrail’in iki yıl boyunca sürdürdüğü saldırılarında 68 bin Filistinli şehit oldu. 170’i aşkın kardeşimiz yaralandı. Bazıları açlıktan olmak üzere 20 bin çocuk öldü. 250 üzerinde gazeteci sırf hakikati duyurdukları için katledildi.

Enkazların altında kaç kişinin naaşı olduğu bilinmiyor. 2 yıl boyunca soykırım yaşandı, sözde medeni dünya buna engel olamadı, doğru düzgün tepki gösteremedi. Soykırım sürerken bize ve Afrikalı kardeşlerimize demokrasi dersi veren batılı devletler İsrail’e silah yardımı yapmaya devam etti.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Nadir Elementler” Açıklaması: Verilmesi Sözkonusu Değil

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından konuşan Erdoğan, “Beylikova’daki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla sözkonusu değildir” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle: “Türkiye’yi hedefleriyle buluşturma çabalarımız hız kesmeden sürüyor. Son kabine toplantımızdan bu yana yine yoğun bir mesai dönemi geçirdik. İçeride toplu açılış törenleri, il ziyaretleri, dışarıda uluslararası zirve ve seyahatler ile millete hizmet mücadelemizi kararlılıkla devam ettirdik. Ana muhalefet partisiyle aramızda ufuk, vizyon ve zihniyet farkı kendini belli ediyor.

Dünyanın içinden geçtiği fırtınalı dönemde Türkiye liyakatli kadroların riyasetinde, emin ve ehil ellerde güvendedir. Yasamada Cumhur İttifakı olarak tam uyum ve koordinasyon içinde çalışıyoruz. Yürütmede kabine üyelerimiz ve bürokratlarımızla ülkemizin sorunlarına çözüm yolları geliştiriyoruz. Yargımız anayasanın sınırları çerçevesinde adaletin tecellisi için gayret gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en mühim çıktılarından biri olan bu kazanımları güçlendirerek devam ettirmek kararlılığındayız. Dünyada birçok ülkenin başına gelse yerle yeksan olacağı krizleri biz 86 milyonun kılına dahi zarar germeden başarıyla yönetiyoruz. Son asrın en ciddi sağlık krizi, Rusya-Ukrayna arası savaşı, kanlı çatışmalardan ticaret ve gümrük savaşlarına kadar birçok meselede bunu gördük, yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Tuzağa düşmedik, oyuna gelmedik. Batılı ülkeler bize ne der, diye değil, 23 yılın engin tecrübesi, birikimi, muktesebatı ile politikalarımızı belirledik.

Dün bizi hem koronavirüs salgınında hem de Rusya-Ukrayna krizinde insafsızca yerenler bugün utangaç da olsa hak verir noktaya geldiler. Bizi Avrupa ve Batı bloğundan uzaklaşmakla suçlayanlar bugün takip ettiğimiz politikalara övgüler düzüyor. Bizi tenkit edenlerin kimi zaman 2 yıl kimi zaman 4 yıl kimi zaman çok daha gecikmeli de olsa bizi takdir eder konuma gelmeleri elbette kendi gelişmeleri açısından önemli. Doğruyu bildikleri halde ikrar edemeyenlere maalesef yapacağımız bir şey yoktur.

Onlar boş beleş işler peşinde koşarken biz ülkemize ve milletimize hizmet için aşkla koşturduk. 1 Ekim’de TBMM’nin yasama yılının açılışını gerçekleştirdik. 4 Ekim’de toplam değeri 8 milyar 425 milyon lirayı bulan 50 projemizin açılış ve temel atma törenlerini icra etmek üzere Sultanbeyli ilçemizdeydik. 4 Ekim tarihi bizim için bir başka önemli ve kritik gün oldu. İsrail’in işgal ve soykırımına tepki olarak farklı ülkelerden Gazze’ye doğru yelken açan Sumud filosuna güçlü moral desteği verdik. Vatandaşlarımızın da içinde olduğu aktivistlerin tahliye sürecini başarıyla yönettik.

Toplam 137 aktivisti ülkemize güvenle getirdik. Gözaltına alınan 3 milletvekilimiz de Bakü üzerinden Türkiye’ye sorunsuz, sıkıntısız şekilde ulaştı. Türk Hava Yollarımızın 10 Ekim’deki seferle 18’i vatandaşımız olan toplam 94 aktivisti Türkiye’ye intikal ettirdik. İnsanlığın vicdanına tercüman olan tüm vatandaşlarımıza, aktivistlere bir kez daha teşekkür ediyor, tekrar geçmiş olsun diyorum. Batılı aktivistlerin tahliye operasyonumuzdan övgüyle bahsettiği bu yolda Türkiye’yi suçlayanları milletimin vicdanına havale ediyorum.

Ana muhalefetin Türkiye’nin enerji arz güvenliğini hedef alan yakışıksız iddia ve ithamlarını tek tek çürüttük. Sakarya gaz sahasından şu anda 4 milyon hanemizin doğalgaz ihtiyacını karşılıyoruz. Bu sayı 2026’da 8 milyona 2028’de inşallah 16 milyona çıkacak. Akkuyu’da ilk elektriği çok yakın bir zamanda üreteceğiz. Ana muhalefetin balıkları öne sürerek yaptığı eleştirilere aldırmadan nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Yine muhalefetin çarpıttığı konuya açıklık getirmek istiyorum. Sahip olduğumuz madenlerin katma değerli şekilde uluslararası pazarlara sunuluyor.

Özellikle nadir toprak elementleri, savunma sanayinden yenilenebilir enerji sistemlerine, elektrikli araçlardan haberleşme ve uzay teknolojilerinde kritik rol oynuyor. Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında nadir toprak elementleri barit ve florit başta olmak üzere 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi. Bu saha dünyanın ikinci büyük nadir toprak kaynak sahasıdır. 17 nadir toprak elementinin 10’unun bulunduğu Beylikova’da 12,5 milyon ton nadir toprak oksitleri yer alıyor. Dünyanın en büyük 5 üreticisinden birisi olmak istiyoruz. İlk etapta yıllık 1200 ton cevher işleyeceğimiz Eti maden pilot üretim tesisini devreye aldık. Pilot tesisin endüstriyel tesise dönüşmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

“Maden tetkik arama çalışmalarını engellemeye çalışıyorlar”

Pekçok ülke teknoloji geliştirme, danışmanlık ve teknoloji transferi için deneyimli ülkelerle anlaşmalar imzalıyor. Biz de teknolojik hafızaya sahip ülkelerin uzman kuruluşları ile işbirlikleri geliştirmek amacıyla görüşmeler yapıyoruz. Beylikova’daki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla sözkonusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir. Önce maden tetkik arama çalışmalarını engellemeye çalışıyorlar. Bunda başarılı olamayınca bu sefer işletilmesini sabote etmenin derdine düşüyorlar.

Denklem aslında çok basit; mümkünse engellemek değilse itibarsız hale getirmek. Nadir toprak elementleriyle ilgili yaşananlar da budur. Amaç Türkiye’nin bu kaynağından istifade etmesini engellemektir. Hükümetimize iftira atanlar Karadeniz doğalgazı ile Gabar’daki petrol keşiflerimizi dillerine dolayanlardır. Orada da destek vermek yerine hemen bir kulp taktılar. Bugün de aynısını yapıyorlar, yarın da değişen bir şey olmayacak. Milletimden bunlara karşı uyanık olmalarını rica ediyorum.

Dilde, fikirde, işte birlik ilkesi ışığında Türk devletler arasında dayanışma ver ortaklıkları yapıyoruz. Türk devletleri teşkilatı 12. zirvesine katıldık. Zirvede aldığımız kararların ve Gebele bildirisinin Türk dünyası için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 9 Ekim’de törenle 2025-2026 Yükseköğretim Akademik Yılı’nın açılışını gerçekleştirdik. Yeni akademik yılın hayırlı olmasını diliyorum. 10 Ekim’de yine toplu açılış ve tören atma törenlerimiz vesilesiyle ana-baba ocağımız Rize’deydik.

Burada 37 projemizin toplu açılışını yaptık. Şehrimizdeki sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasıyla bir araya geldik. 12 Ekim’de Trabzon’a geçerek 13 milyar 514 liralık 130 projemizin açılışını gerçekleştirdik. Orada bir müjdemiz oldu. Deniz üzerine üçüncü havalimanımızı Trabzon’da inşa edeceğiz. Projeyi bitirdik ve inşallah ihalesini hemen kısa zamanda yapıyoruz, ardından bütün makineleri çalıştırmaya başlayacağız.

Türkiye’nin yıldızının giderek daha çok parlamasından, küresel siyasette ağırlığının artmasından gurur duyuyoruz. Türkiye dış politikasındaki barış, diyalog, adalet ve çözümden yana aktif tutumuyla günden güne vazgeçilmez bir oyuncu haline geliyor. Özellikle çatışma çözümlerinde Batı’yı takip eden değil Batı’nın takip ettiği, örnek aldığı bir ülke konumundayız. Suriye ihtilafında 13,5 yıl boyunca duruşumuzu asla bozmadık. Suriyeli mazlumları, zalimlerin ve terör örgütlerinin insafına bırakmadık. Ana muhalefetin sürekli övgü yağmuruna tuttuğu Batılı ülkeler mültecileri almamak için dikenli tel örgülerin arkasına saklanırken biz Suriyeli kardeşlerimizi bağrımıza bastık.

3-5 oy uğruna Suriyeli mazlumları hedef gösterenlere rağmen en kritik zamanlarda siyasi bedel ödemeyi gözönüne alarak vicdanlı tavrımızı muhafaza ettik. Neticede tarihin doğru tarafında duran biz olduk. Zaman lümpen ırkçıları, oy avcılarını, mülteci düşmanlarını değil bizi haklı çıkardı. Bugün komşumuz Suriye’yle ilişkilerimiz her alanda güçleniyor. Birbirimizin yüzüne mahçubiyetle değil tebessümle bakıyoruz. Suriye’de istikrar kökleştikçe herşey çok daha iyi olacak. Gazze’de de Türkiye ilk günden itibaren hakkın, haklının, adaletin safında yer almıştır.

Birilerine şirin gözükmek uğruna Filistin direnişine kara çalmadık. Kalbimizden geçen neyse eğip bükmeden kimseden de çekinmeden onu cesaretle haykırdık. 102 bin tonu bulan insani yardımlarımızla Gazze’li kardeşlerimizin yanında olduk. Tüm toplantılarda Gazze’yi ve Filistin davasını korkusuzca savunduk. Bütün bunları yaparken Gazze’de ateşkesin sağlanması için çalışmayı ihmal etmedik. Bir süredir çok farklı kanallardan yürüttüğümüz diplomasinin katkısıyla Gazze’de varılan ateşkes mutabakatını memnuniyetle karşılıyoruz.

Zulmün, vahşetin, soykırımın ardından elhamdülillah Gazze’de kırılgan da olsa güven iklimi oluştu. 2 yıldır bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren çocukların ilk defa yüzlerinde tebessüm çiçekleri açıyor. Yıkıntıların arasında insanlar, bulabildikleri bir parça eşyaya tutunarak hayata yeniden başlamaya çalışıyor. Bunlar bizim tam olarak anlayabileceğimiz değil sadece izleyip tahayyül edeceğimiz mutluluklardır. 2 yıl boyunca çektikleri çileleri en iyi masum çocuklar bilir. 68 bin şehidi toprağa vermenin acısını yüreği yanık anne ve babalar bilir.

Biz sadece empati kurabiliriz. Sadece onları anlamaya çalışabiliriz. GAzzeli mazlumların yükünü azaltan her çaba bizim için değerlidir. Sadece ateşkes imzaladılar diye küçümsemek kimsenin haddi de hakkı da değildir. İsrail’in verdiği sözleri tutmama konusundaki bozuk sicilinin herkes gibi biz de farkındayız. Bu gerçeğin Filistin direniş hareketi Hamas ve Gazzeli kardeşlerimiz daha çok farkında ama buna rağmen umutlu olmak istiyorlar. Bir daha eski soykırım günlerine dönülmemesi için mevcut tüm baskı unsurlarını canlı tutuyoruz.

Orada hem imzacı 4 ülkenin lideri hem de diğer ülkelerin liderleri olarak çok net bir irade ortaya koyduk. Deklerasyonla bölgemizde kalıcı barışa ve istikrara giden yolda kıymetli adım attık. Deklerasyondaki iradenin sonuna kadar arkasında duracağız. Amerika, Mısır ve Katar’ın benzer tavır sergileyeceğine inanıyorum. Rehine ve mahkum takasıyla birlikte yeni bir aşamaya geçilmiş oldu. İnsani yardımaların girişleri hızlandı. 350’ye yakın TIR’ımız giriş yaptı. Dün 900 ton yardım taşıyan 17. iyilik gemimizi Mersin’den bölgeye yolcu ettik. Bunun devamı da gelecek. İnşallah kış bastırmadan insani yardımlarımıza ağırlık vereceğiz.

Şov yapmadan, başkaları gibi piar peşinde koşmadan yardımlarımıza devam edeceğiz. Bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar bu mücadele hız kesmeyecek. Biz mazluma kol kanat gererken sadece Rabbimizin rızasını gösetiyoruz. Hakkın rızası halkın duasından başka kimseden beklentimiz yok. Samimiyet, hasbilik, tevazu rehberimiz olmaya inşallah devam edecek. Son nefesimize kadar doğruluktan, dürüsttlükten, canla başla çalışmaktan geri duymayacağız. Dün Kocaeli’nde Gürcistan’ı 4-1 yenerek milletimize sevinç yaşatan A milli futbol takımımızı tebrik ediyorum. Kendilerine ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’ın “Avrupa’ya Şikayet” Sözlerine Dikkat Çeken Yanıt

Erdoğan’ın “Avrupa’ya şikayet” sözlerine yanıt veren Erdoğan, “Biz bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız, biz bir adım geri gidersek siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Ne bir kelime eksik konuşacağız ne de bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin kazancını gözetiriz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özgür Özel konuşmasında şunları kaydetti:

“Madrid ve Brüksel’de programlarımız yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. Tabii ilgi gösterenlerin başında da Sayın Erdoğan var. Çünkü Sayın Erdoğan öyle bir anlayışa sahip ki, geçmişte kendine helal olan şimdi onun yönettiği ülkede muhalefete haramdır. Onun sevabı bizim günahımız olacak. O ne yapmışsa geçmişte yapmış olacak ama bugüne gelince o her şeyi yapacak, muhalefet susacak. O bir çerçeve çizecek. Muhalefet onun içinde yapılacak. Çizdiği sınırların dışına çıkılmayacak. Ayrıca Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü sorunu varken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceksin, dava açacaksın. Dava kazanacaksın.

Devletten tazminat alacaksın. Bu Avrupa’ya şikayet etmek olmayacak. O gün de yapılanın yanlış olduğunu, hak aramanın meşru olduğunu söylüyordum. AK Parti’ye kapatma davası açılacak. Üçerli dörderli heyetler yapacaksın. Dünya başkentlerine gideceksin. Kendi ülkendeki bir yargı sürecini dünya başkentlerine anlatacaksın, bu meşru olacak. 15 Temmuz akşamı ne istediyse verdiklerin, etle tırnak oldukların, altına F16 çektiğin, tank verdiklerin demokrasiye karşı darbe girişimine girişecek.

Biz senin bize yaptığın husumetleri, haksızlıkları her şeyi bir kenara bırakıp demokrasinin yanında darbenin karşısında bulunacağız. Sabah ilk teşekkür telefonunu bize açacaksın. Sonra diyeceksin ki CHP’nin uluslararası bağlantıları çok güçlü. Yardım edin bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım. O zaman bunların hepsi olacak. Yani darbenin mağduruyken yurt dışına gidip anlatacaksın. Sonra yıllar önce ya bu demokrasi bizim anlayışımıza ne kadar uygun diyene bir trendir, tramvaydır. İşimize girdi geldi, bindik işimize gelmediğinde ineriz dediğin yaklaşımla uyumlu olarak yıllarca seçim kazanınca milli irade bir kere kaybedince kirli irade.

Bahçeli, kol kırılsın yen içinde kalsın diyor. Sayın Bahçeli, sayın Erdoğan kırılan kol bizim, kırılan kalp bizim, aileleriyle tehdit edilenler bizim arkadaşlarımız. Sayın Bahçeli, kızılcık şerbetini Erdoğan’ın etrafındakiler içsin, biz kan kusalım istiyorsunuz. Kusura bakmayın hiçbir yerde o yoğurdun bolluğu kalmamıştır, CHP milleti ile birlikte ayaktadır, hakkını aramaktadır, sonuna kadar da arayacaktır. Türkiye’nin 6.5 milyon oy almış siyasi partisiyle tokalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Yıllarca bebek katili dediğiniz kişiye kurucu önder diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözü önünde oluyor.

Erdoğan’ın “Avrupa’ya şikayet” sözlerine yanıt

Biz bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız, biz bir adım geri gidersek siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Ne bir kelime eksik konuşacağız ne de bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin kazancını gözetiriz. İktidarda kalabilmek için her tavizi veren kendini düşünen bir iktidar anlayışı var. Erdoğan ortaya çıkan görüntüden çok rahatsız olmuş. Diyor ki siyasi hayatımın hiçbir yerinde eğilmedim, bükülmedim. Sayın Erdoğan’ın omurgalı duruşundan birkaç tanesini hatırlayalım. Rus uçağı düşürülünce cumhurbaşkanı ve başbakan yarışa girdi. Erdoğan çok kızdı, ben düşürdüm dedi. Putin, senin ailenin zenginleşmesini ve taşıdığı petrolleri AB’ye sunacağım dediğinde özür mektubu yazdı. Çok omurgalı bir duruş gösterdi.

Trump’tan bir telefon geldi. Rahip Brunson akşamüstü kendini Beyaz Saray’da buldu. Trump her aklına geldiğinde nasıl verdi ama papazımı diye konuşuyor. Çok omurgalı bir duruşu var Erdoğan’ın. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım. Vay Finlandiya İsveç vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler orada eylem yaptılar. Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız dedi. 4 ay sonra günü geldi. İlk imzayı kendi attı. Kalemi Avrupalıların elinden kaptık. İlk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan Batı’ya karşı. Birleşik Arap Emirlikleri’ne 15 Temmuz’dan sonra darbenin finansörü dediler.

Yeni Şafak gazetesinden Emiri’in fotoğrafını basıp darbenin finansörü altına kocaman puntolarla şerefsizler diye manşet attılar. Daha sonra gidip Birleşik Arap Emirlikleri’nde kardeşine sarılmaz insan o kadar. Emire öyle sarıldı. Para istedi yaklaşan seçimler için. Cemal Kaşıkçı cinayeti bu ülkenin topraklarında işlenen bir cinayetten Suudi Arabistan’ı doğrudan sorumlu tutup katil ilan edip daha sonra doların yeşilinin ucunu gösterdiklerinde dosyayı iadeli taahhütlü bile değil, tek taraflı karşı tarafa ön ödemeli olarak Erdoğan aldı yolladı yetiştirdi.

Trump Erdoğan’a aptal olma diye mektup yazdı. O mektubu katlarım cebime koyarım dedi. Hala orada duruyor. Dışişleri Bakanı bizden randevu dileniyorlar dedi. Bunu dedikten iki gün sonra randevuya gitti. ABD elçisi Trump akıllı adam. Erdoğan’da olmayanı verecek. Kendisine meşruiyet verecek her şeyi alacak. Çok da güzel olacak sonu dedi. Tam da dediği gibi gitti. Boeingleri satın aldı. Pahalı gazı satın aldı. Nadir toprak elementlerini peşkeş çekti. Ne varsa verdi. Karşılığında hileli seçimleri en iyi bu bilir ama seçim yapılırsa bu kazanır diye Türkiye’de olmayan meşruiyeti güya Trump’tan aldı. Omurgalı duruş diyorsun ya. Omurga dediğin 33 omurdan oluşur. 6 tanesini bir nefeste saydım. 33 tanesini iki nefesle saymazsam namerdim.

Eğer sen omurgalıysan şimdi bir omurgalı duruşu daha hep birlikte yaşıyoruz. Milletin önünde bir konuşalım. Gazze’de 2 yıldır İsrail’in soykırımı var katliamı var. Mısır’da bir ateşkes mutabakatı imzalandı. Biz ilk baştan beri bu sürece hep şöyle yaklaşıyoruz. Bu adil bir barış değil. Ama Aliye İzzetbegoviç’in söylediği gibi kötü bir barış süren bir savaştan iyidir. Hiç olmazsa 67.000 Filistinli ölmüş. Yarısı kadın ve çocuk. Bundan sonra ölümler durdurulamıyordu. Gazze tamamen sürülüp gidiyordu ve Trump’ın oradaki hayalleri ortadaydı. Kan akmamasına, çocukların açlıktan ölmemesine, kadınların ölmemesine, ekmek kuyruktakilerin taranmamasına bir umut varsa peki dedi bütün dünya.

Mahmut Abbas bile peki dedi. Biz de peki dedik takip ediyoruz. Beklentimiz katliamların tamamen durması, insani yardımların ve sağlık hizmetlerinin eksiksiz sağlanması, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması ve Gazze’nin Filistin toprağı olarak muhafaza edilmesi. Bunun dışında bir şey istemek zaten Filistin davasını terk etmek, Filistin’i yalnızlaştırmak ve İsrail’in kayığına binmektir. 2 yıldır kararlı bir şekilde savunduğumuz bu meselede Erdoğan iktidarının ikircikli tutumunu her seferinde eleştirdik. Gazze İsrail işgalinden kurtarılıp Trump’ın ilhakına açma hevesine de uyanık ve temkinli bir şekilde yaklaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz tüm uluslararası örgütlerde de bu tehlikeye dikkat çekiyoruz.

Dün Mısır’da Trump’ın şımarık ve alaycı bir şovunu bütün dünya ibretle izledi. Trump bu şovdan saatler önce İsrail parlamentosunda bir konuşma yaptı. Netanyahu’ya sen bir savaş kahramanısın dedi. Ve dedi ki herkesin içinde ona kullanması için en iyi silahlarımızı verdik. O da iyi bir iş çıkardı dedi. Tek tek İsrail parlamentosunun başkanı savaş suçlularını anons etti. O katliamları yapanları. O komutanlar tek tek ayağa kalktılar. Bütün salondan alkış aldılar. Çoğunda Trump da ayağa kalktı. Ayakta alkışladı onları. 67 bin kişinin katillerini. En şahin bakanlar anons edildi. En çok onlar alkış aldı.

“Dün iki yerde sevinç vardı birisi İsrail Parlamentosu biri de AKP’nin yandaş basını”

Trump da onları ayakta alkışladı. Sumud Filosu’na saldıranları ayakta alkışladılar. Ve Trump döndü dedi ki ‘sevinebilirsin mutlu olabilirsin. Savaşı sen kazandın’ dedi Netanyahu’ya. Başardın dedi. En iyi silahlarımı sana verdim. İyi iş çıkardın dedi dakikalarca alkışlandı. Sonra oradan Mısır’a geçti ve herhalde Türkiye’yi yurt dışındaki birçok konuda Erdoğan’ı takip ediyoruz. İzliyoruz. Zaman zaman doğru tutum aldığında destekliyoruz diyoruz. Hiç çekinmeden bu kürsüden söyledim. Rusya Ukrayna arasında taraf olmamak, barışa alaycılık etmek, tahıl koridoruna çalışmak doğru iş. Biz de olsak aynısını yaparız dedik. Çoğu zaman yanlışlarını eleştirdik. Ama hiç dünkü kadar utanmamıştım. Hiç dünkü kadar midem bulanmamıştı.

İsrail parlamentosundaki o şov yetmezmiş gibi bir de güya Netanyahu da gelecekmiş de Erdoğan karşı çıkmış. Ya Netanyahu nereye geliyor? Nereye geliyor Netanyahu? Eli kanlı adam. Katliamların faili soykırımcı Netanyahu. Bizim onu Lahey’de yargılatmamız lazımken 67 bin kişinin kanının hesabını sormamız lazımken neredeyse bir araya geleceklermiş de karşı çıkılmış marşı çıkılmış. En büyük utancım şu. Dün iki yerde sevinç vardı. Birisi İsrail parlamentosunda İsrail basınında bile bu kadar değil. İkincisi AK Parti’nin yandaş basınında. Buradan dün yaşananları bir başarı, bir zafer, Hamas direndi, Erdoğan kazandı.

Ya ne Erdoğan kazandı? Erdoğan yıllarca Trump’a sustu. Trump Netanyahu’yu övdü, önünü açtı. Ekmek kuyruğunda kadınlar tarandı. Gık demediniz. Gık demediniz. Parmağınızı oynatamadınız. Ne zamanki oradaki bölüşüm meselesinde anlaştılar, hidrokarbonlar Amerika’nın, Gazze’de Amerika’nın ilhakı olacak bütün 150 ülke Filistin’i tanımışken kendilerince manevra yaptılar. Bizim yandaş basın utanmadan, sıkılmadan İsrail parlamentosundaki o havayı görmeden bunu Erdoğan’a bir yurt içinde acaba iç siyasette faydası olur mu diye bir başarı gibi göstermeye çalışıyor.

Beyler buradan hepinizin gözünün içine baka baka söylüyorum. Hey biz yas eviyiz. 67 bin tane cenaze var orada. Siz İsrail’in düğün evinin defçisi gibi davranıyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize. Yazıklar olsun. Yarısı kadın, çocuk 67 bin Filistinli katledilmişken İsrail’in davuluyla zurnasıyla halaya duran yandaş basına diyorum ki sizde ne yerlilik var, ne millilik var. Şu kadar vicdan yok. Sadece yalakalık var. Sadece yalakalık var. İmzalanan şey barış anlaşması değil ateşkes mutabakatı.

Erdoğan’ın imzasıyla poz verdiği belge bir niyet beyanı. İçinde bağımsız Filistin devleti yok. İki devletli çözüme atıf yok. Gazze’nin Filistin toprağı olduğu yok. Filistin’in seçilmiş Filistinliler tarafından yönetilmesine ilişkin irade yok. 70 bin kişiyi öldürenlere karşı bu insanlık suçuna karşı bir uluslararası hukuk hatırlatması yok. Ne var? İsrail’de düğün dernek var. Bizim utanmazlar da Türkiye’de konvoy yapıyorlar İsrail’in peşinden. Yazıklar olsun. Bu konuda bu konuda biraz önce söyledim.

Nasıl efendim bizim çizdiğimiz alanda siyaset yapacaksınız. Biz lokomotif olduk. Katar gibi peşimize takılacaksınız vagon yapacaksınız çuf çuf ben başı çekeceğim. Muhalefet arkama dizileceksiniz. Geç onları Erdoğan, geç onları. Çok geride kaldı onlar. Doğru bildiğimizi söyleriz, savunuruz. Erdoğan’ın ne arkasına diziliriz, ne yanına diziliriz. Ne zamanki bu zulüm sürer bunun için içeride mücadele eder, dışarıda anlatırız. Filistin’in dostuyuz. Zalimlerin karşısındayız. Trump’tan medet umanlara söylüyoruz. Mübarek olsun Trump’ınız. Onun da karşısındayız. Sizin de karşınızdayız. Amerika’nın başkanından çekilseydik Kıbrıs Barış Harekatı yapılamazdı.

Dünyanın dünyanın devletlerinden, krallarından, liderlerinden çekinseydik Milli Mücadele başarılı olamazdı. O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi kuruluşun, kurtuluşun kurucu iradenin çelik gibi bir iradenin partisidir. Buradadır. Kimse korkmasın. Türkiye’nin çıkarları Cumhuriyet Halk Partisi’ne emanettir. Kimse Trump’a Trump’la Trump’a yapılacak bir iktidar hevesine kapılmasın. Cumhuriyet Halk Partisi geliyor. Tam bağımsız Türkiye geliyor. Trump’tan da bağımsız, Netanyahu’dan da bağımsız.

“Emekliye yapılan zammın 150 katını 19 Mart darbesi için harcadılar”

19 Mart darbesinin maliyeti 160 milyar dolar. Bunu ben söylemiyorum. Bunu devletin kayıtları söylüyor. Sattıkları rezerv, faize binen yük, faiz artışının getirdiği dış borç yükü ve her şey. Her şey. 19 Mart darbesinde harcanan bu para bu milyar ama yeni milyar yani bunun üstüne 6 tane daha 0 ekleyeceksin eski parayla. Eski milyar gibi değil. Yeni paranın milyarı bu. Emekliye yapılan zammın 150 katını 19 Mart darbesi için harcadılar. Asgari ücretliye verilmeyen zammı yani 22.000 liraya biz 30.000 lira yapın dedik. O paranın yok dedikleri paranın 120 katını harcadılar. Çiftçiye destek veriyorlar. Biz diyoruz ki kanuna göre alması gereken gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’i sizin verdiğiniz yüzde 0.2 binde 2 5 katını vermelisiniz. Vermeyiz diyorlar. 100 katını bu darbeye harcıyorlar. Bakın Türkiye’deki bütün çiftçilerin aldığının 5 katını verseler kanuna uygun şekilde nefes alacak oraya vermeyen buraya veriyor.

Ama Plan Bütçe Komisyonu’nda şimdi başlıyor Plan Bütçe Komisyonu yine bütçe görüşmeleri. Geçen sene vazgeçilen gelir vergileri için ayrılan kalem firma çalışmış, üretmiş, satmış, ihraç etmiş, kar etmiş, vergisi çıkmış. 700 milyar liralık vergiyi silmek için bütçeye kalem koyuyorlar. Kur korumalı mevduata 2,5 trilyon lira veriyorlar. Yani param var ama dolara mı koysam koyma dolar yükselir. Faize mi koysam? Sen gel bunu kur korumalı mevduata koy. Faiz neyse veririz. Dolar ondan çok yükselirse aradaki farkı aramızda toplar onu da sana biz öderiz. Kim kim toplandık biliyor musunuz? Asgari ücretliler işçiler, memurlar, çiftçiler, esnaflar. Yani fakirler fakir bıraktıkları aramızda toplayıp 2,5 trilyon lira kur korumalı mevduata para harcadık. Daha bu yıl daha bu yıl 8 ayda faize 1,5 trilyon lira vergi harcadık. Ve burası burası zurnanın zırt dediği yer.

Yoksulun cebine atılan o eli oradan çekeceğiz. Kırıp atacağız. O eli o şefkatli eli milletin sırtına dayayacağız sırtına. Tabii gerçek gündemimiz geçim derdi. Vatandaş tarihin en büyük borç batağında. Rakamlar açıklanıyor. Duymuşsunuzdur. İcra takibine alınan batık kredi 500 milyar lirayı geçmiş. Ama esas mevzu ne biliyor musunuz? Bireysel kredi borcu 5.3 trilyon lirayla kendi rekorunu kırdı geçen ay ve bu yılın ilk 8 ayında ocaktan ağustosa kadar 2 milyon yeni kişi icra takibine alındı. Ve icradaki dosya sayısı 24.645.000’e çıktı. Yani 22 milyonmuş 24 milyona çıkmış. 2 milyon yeni hacze uğramak üzere olan icra dairelerine dosyası düşmüş olan vatandaş var sadece 8 ayda. Ve nüfusa oranlandığında 10 kişiden üçünün icra dosyası var memlekette. Her 10 kişiden üçünün icraya düştüğü bir noktadayız.

Merkez Bankası’nın faizi yüksek düşecekti ne güzel. Araya 19 Mart’ı yaptılar. O yüzden faizleri tekrar arttırdılar. Milleti zarara soktular. Ama faiz 40.5. Ama öyle bir geçen hafta söyledim çok büyük dikkat uyandırdı. İnsanlar bazen de veriyorlar da verdiklerinin farkına varmıyorlar. O rakamı geçen ay söylemiştim. Bunu bir kez daha gösterelim istedik. Bunu unutturmayacağız. Geçen hafta demiştim. Hem grubumuz bunun mücadelesini verecek. Plan Bütçe Komisyonu’nda Meclis Genel Kurulunda hem sokaklarda.

Bakın memlekette faiz yüzde 40 ama kredi kartına ve kredili mevduat hesabına uygulanan faiz yüzde 4,5. Üstüne de yüzde 30 vergi alıyor. BSMV banka, sigorta, muamele vergisi ve kaynak kullanımı destekleme fonu yüzde 5.85’e geliyor aylık. Bunun her ay 5,85 yıllık bileşeni yüzde 95. Merkez Bankası politika faizi 40 ama kredi kartını borcu borçla çevirmeye çalışan bu vatandaş 40,5’in üzerine yüzde 50 gariban olma bedeli. Gariban olma bedeli ödüyor ve yüzde 95 faiz alıyor.

Şu yüzde 40’a göre parası olana verilen ve sonra geri alınan kredilerde bu rakamlar bunun biraz üstü uygulanıyor. Ama bu amcama yüzde 95 faiz uygulanıyor. Öyle bir noktadayız ki bakın zenginseniz örneğin 5 milyon lira faiz geliriniz var. Sizden alınan vergi sadece yüzde 17,5 stopaj. Parayı bankaya koyuyorsun. Milyonlarca lira faiz alıyorsun. yüzde 17,5’unu stopaj diye kesiyorlar. Bu amcamın kredi kartı borcunu öderken sırf yüzde 30, sırf yüzde 30 vergi alıyorlar. Faiz de alınan vergi 17,5 batmış adamın bankaya ödediği kredi kartına işlenen faizde yüzde 30 vergi var. Ve katlanıyor yüzde 95’e geliyor.

Bir yandan bir gün sabah kalkıp da yıllardır yüzüne bakmadıklarının elini sıkanlar bir yanda biz durduğumuz yerdeyiz. Gelinen aşamada bazı uyarıları yapmamız gerekiyor. Komisyon orada dinliyor, dinliyor. Biz komisyona girerken de söyledik. Yeni anayasa konuşulmasında biz yokuz. Vize sorunundan kurtulmak, dünyanın en pahalı internetinden kurtulmak lazım. Bunun için var. Bu iş 80 yaş üzeri birkaç kişinin akran dayanışmasına kurban edilemez.”

Paylaşın

Erdoğan’a Göre Ekonomide Her Şey Yolunda

Partisinin Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı’nda konuşan Erdoğan, “Hükümetimizin üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı merkeze alan büyüme politikasında hiçbir değişiklik söz konusu değildir” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Dünkü çalıştayın ülkemiz milletimiz partimiz ve ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplumun farklı kesimleri ile istişare sürecini genişleterek devam ediyoruz. Yılın tamamında sanayicilerimizden ticaret erbablarımıza çiftçilerimizden gençlerimize tüm vatandaşlarımızın nabzını tutuyoruz.

24 yıldır daima milletin rehberliğinde yürüyen milletin rotasından çıkmayan bir siyasi hareket olarak Ekonomi İşleri Başkanlığı’mızın rolünü çok önemli buluyorum.

Şunu lütfen unutmayınız, sizler bizim sahadaki gözümüz, kulağımızsınız. Her biriniz aynı zamanda reel sektörler partimiz arasında güçlü bir köprü vazifesi görüyorsunuz. Ekonomi işleri başkanlarımız illerinde sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcileri ile sürekli temas halinde oluyor. Onların tekliflerine kulak kabartıyor bunları genel merkezimize düzenli olarak raporluyor. Biz de sizden gelen bilgiler çerçevesinde hem parti politikamıza hem de iktidar olarak atacağımız adımlara yön veriyoruz.

Değerli kardeşlerim, milletle inatlaşma olmaz. Bugüne kadar ne yaptıysak hep bu hassasiyetle yaptık. Başkaları gibi yukarıdan aşağıya doğru dikte eden değil her kademede istişare eden, farklı fikirleri can kulağı ile dinleyen yaklaşımla hareket ettik. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide siyaset yapmaya devam ederiz.

Dün ve bugün gerçekleştirdiğimiz toplantılar ne için daha fazla çalışmamız, daha fazla koşturmamız gerektiğini inancım budur ki sizlere bir kez daha hatırlatmıştır. Rabbim şimdiden yar ve yardımcınız olsun diliyorum.

Küresel ekonomi COVID-19 salgını ile yaşadığı şokun etkilerini hala atlatamadı. Ticaret zincirinin kırılan halkaları henüz tam manasıyla onarılamadı. Dünyada bir ara son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon ile üretim ve istihdam birçok ülkenin başını ağrıtmaya devam ediyor. Batılı ülkeler dahil pek çok yerde enflasyonun endişe kaynağı olmaktan çıktığını söyleyemeyiz.

Nitekim bunun işaretlerini yapılan açıklamalarda da yakinen görüyoruz. Enflasyonla mücadelede belli bir aşamada kaydeden ülkeler bile tedbiri, temkini elden bırakmıyor. Tabii buna bir de bizim coğrafyamızda yaşanan çatışmaları eklemek gerekiyor.

Neredeyse 4. yılına yaklaşan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ekonomi ve finans piyasalarında yol açtığı tedirginliği hepimiz biliyoruz. Aynı şekilde ABD- Çin arasında son günlerde kızışan tarife gerilimi de ilave bir baskı oluşturuyor. Türkiye olarak işte böyle bir atmosferde hem ülkemizi çatışmalardan uzak tutmaya, hem 6 Şubat felaketinin yaralarını sarmaya hem de ekonomide belirlediğimiz hedeflere ulaşmaya çalışıyoruz.

Dün bölgemizin son 2 yıldır kanayan yarasına Gazze soykırımını durdurma noktasında önemli bir adım attık. Şarm El-Şeyh’te liderler olarak güçlü bir irade ortaya koyduk. ABD Başkanı Sayın Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temüm ile imzaladığımız dörtlü deklerasyonun bölgemizde kalıcı barışa giden yolda yeni bir kilometre taşı olmasını ümit ediyoruz.

Hamdolsun bugün Gazze’de buruk da olsa çocukların yüzü gülüyor. Yardım görevlileri hamdolsun şükür secdesi yapıyor. Anneler iki yıl sonra ilk defa çocuklarını sokağa bomba yağar korkusu olmadan gönderebiliyor. Sadece bunları görmek bile bizim için bahtiyarlıktır. Elbette bunları söylerken şu gerçeği unutmuyoruz: Geride 68 bin şehit, 170 binden fazla yaralı, yıkılmış şehirler, paramparça hayatlar bırakan soykırımın yol açtığı tahribatı arkada bırakmak belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak.

Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması muhtemelen yıllar alacak. Olayın bir inşa süresi var bir de ihya süresi var. İnşa ve ihya Türkiye’nin üzerine burada önemli bir görev düşüyor. Tabii bunu başta ABD olmak üzere Körfez ülkeleri ile hep beraber görüşecek, tartışacak ve ne gibi adımlar atacağımızı bir karara bağlayacağız.

2023 seçimleri sonrasında uyguladığımız ekonomi programının etkilerini görmeye başladık. Enflasyon başta olmak üzere birçok yerde kayda değer sonuçlar aldık. Şüphesiz kat etmemiz gereken daha çok mesafe var. Hep söylediğim gibi bizim birinci önceliğimiz hayat pahalılığı sorununu kökten çözmektir. Kuraklık, zirai don, bölgesel krizler gibi kontrolümüz dışındaki engellere rağmen hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız.

Depremin yaralarını hızla sarmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar kamu olarak cari fiyatlarla 3,6 trilyon TL’lik yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık. Geçen ay Malatya’da 304 bininci afet konutumuzun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2025 sonunda da toplamda 453 bin bağımsız bölümü teslim ederek deprem bölgemizi inşallah ayağa kaldırmış olacağız.

“Mali disiplinden ödün vermiyoruz”

Bu harcamaları önceliklendirirken mali disiplinden ödün vermiyoruz. Hala yüksek seyreden kiralar ve konut fiyatlarıyla ilgili de çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bundan böyle kira konusunda işin planlamasını devlet yapacak. Sosyal konutların bir kısmını vatandaşlarımıza uygun şartlarla kiralayacak, bilhassa dar gelirli ailelerimize rahat bir nefes aldıracağız.

Yüzyılın Konut Projesi adını verdiğimiz bu çalışmayla 81 ilimizde toplam 500 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Konut projemiz sadece sosyal politikalarda değil enflasyonla mücadelede de elimizi güçlendirecek, tek haneli enflasyon hedefine ulaşmamıza katkı sunacaktır.

Burada şu hatırlarmayı da yapmak durumundayım. Hükümetimizin üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı merkeze alan büyüme politikasında hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi büyümesini sürdürmektedir.

2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Nereden nereye durmak yok, yola devam. Üretim cephesinde zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı oldu.

İşsizlik oranımız 28 aydır tek haneli seviyelerde. Bütün bunları umut verici rakamlar olarak görüyoruz. Ama bu süreçte reel sektörümüzün taleplerine de asla kulaklarımızı tıkamıyoruz. Bu süreçte sizden gelen bilgilerin ve sizin yapacağınız bilgilendirmelerin son derece mühim olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Ben sizlere ve bu kadroya inanıyor ve sonuna kadar güveniyorum.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Enflasyon” Açıklaması: Tek Haneli Rakamlara İndireceğiz

Rize’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Enflasyonu tek haneli rakamlara indirecek, her kesiminin rahat nefes almasını temin edeceğiz” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize’de “Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri Buluşması” programında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, şunları söyledi:

“Türkiye yüzyılı hedeflerimize her geçen gün daha da yaklaşıyoruz. Eğitimden ulaşıma, dış politikadan ticarete, ekonomiden teknolojiye her alanda yaptığımız atılımlarla büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ediyoruz. Artık kendisine güvenen, sözünün ağırlığı olan savunma sanayi başta olmak üzere pek çok alanda dünyaya öncülük eden bir Türkiye gerçeği var. Bu tarihi ivmeyi artırarak sürdürmek, başarı çıtamızı daha da yükseltmek mecburiyetindeyiz. Ekonomide uyguladığımız makro istikrar programının müspet neticelerini görmeye devam ediyoruz.

Bölgemizde yaşanan çatışmalar, küresel ekonomideki belirsizlik ortamı ve büyük ekonomiler arasında kızışan ticaret savaşları işimizi zorlaştırsa da hedeflerimize ulaşacağımızdan hiçbir şüphe duyuyoruz. Geçen ay açıkladığımız Orta Vadeli Program’la önümüzdeki üç yıla dair yol haritamızı iç dünyamızla ve milletimizle paylaştık. Çin Halk Cumhuriyeti ve ABD seyehatlerimiz diğer konuların yanı sıra özellikle ekonomi, ticaret ve yatırım başlıklarında da oldukça verimliydi.

Türkiye’ye yönelik yatırım iştahının halen yüksek olduğunu orada bizzat görme fırsatı bulduk. İnşallah bunların olumlu yansımalarını yakında müşahade edeceğiz. Koronavirüs salgınından beri tüm dünyada olduğu gibi bizim de başımıza ağrıtan enflasyonun önce kontrol altına alınmasını ardından da düşüş politikasına ve patikasına girmesini sağlamak. Bunu kararlılıkla devam ettirerek tek haneli rakamlara indirecek, böylece milletimizin her kesiminin rahat nefes almasını temin edeceğiz. Dezenflasyon sürecini kesintisiz sürdürürken yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politikalarımızı da inşallah güçlendireceğiz.

İş dünyamızın hükümetimizden beklentilerini elbette çok iyi biliyoruz. Enflasyondaki iyileşmeye paralel olarak bu beklentileri de karşılayacak adımları peyderpey atacağız. Aziz kardeşlerim şu hakikatin sizin gibi bizler de gayet farkındayız. Türkiye’nin son 23 yılda elde ettiği birçok kazanımın arkasında özel sektör kamu dayanışmasının çok büyük rolü var.

Çalışkan, vizyon sahibi siz iş insanlarımıza her alanda öncülük ederek sizlerin yolunu açtık, engelleri ortadan kaldırdık, sizlere destek olduk. Sizler de önünüze çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek Türk ekonomisine kan verdiniz, can verdiniz. Ağızlarını her açtıklarında yandık bittik diyerek millete karamsarlık zerk eden felaket tellallarına değil bu ülkeye inandınız, bu devlete güvendiniz. Aramızdaki işte bu dayanışma sayesinde Türkiye’ye nice başarıları birlikte yaşattık. Mesela 36 milyar dolardan aldığımız ihracatı 270 milyar dolar sınırına sizlerle birlikte gittik.”

Programının önceki bölümünde; Erdoğan, İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde partisinin Genişletilmiş İl Danışma Meclis Toplantısı’nda konuştu.

Sözlerine, “Her birinize coşkunuz için, vefanız için, sevdanız için teşekkür ediyorum. 24 yıldır bu kardeşinizi yalnız bırakmadığınız için hepinize şükranlarımı sunuyorum. Şunu da özellikle ifade etmek istiyorum, biz de Rize’miz için de canla başla çalıştık. İyi gününde zor gününde Rizelilerin yanında olduk. Sel felaketinin tamamen silinmesi için çalışmalar devam ediyor” diye başlayan Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Ana baba ocağımda bulunmak benim için ayrı bir bahtiyarlık. Son ziyaretimizden bu yana sadece 15 ay geçmiş olsa da Rize’yi, Rizeli hemşerilerimizi özlemişiz, Rizeli uşaklar da bizi özlemiş. Hem hasret giderim hem geçmiş olsun dileklerimizi iletelim hem de yapımı tamamlanan hizmetleri açalım istedik. Dün toplam değeri 3 milyar 84 milyar liralık 38 projenin toplu açılışını, 2 projenin temel atma törenini gerçekleştirdik. Tüm bu eser ve hizmetlerin sizlere hayırlı olmasını diliyorum.

Önceki gün Gazze’yle ilgili yüreklerimize su serpen bir haber aldık. Ateşkes konusunda İsrail ile Hamas arasında mutabakat sağlandı. Türkiye unutmayın, Türkiye’den çok daha büyüktür. Türkiye geleceğe doğru emin adımlarla ilerliyor. Ülkemiz son sürecin lokomotiflerinden biri oldu. Filistinli kardeşlerimiz, özellikle Hamas barışa hazıra hazır olduklarını gösterdi. 2 yıllık zulmün, soykırımın, vahşetin ardından Gazze’de buruk da olsa ilk defa yüzler gülmeye başladı. Filistin’i ve Filistinleri selamlıyorum. Kim ne derse desin Gazzeli mağdurları sevindiren her adım bizim için de makbuldür.

Türkiye olarak hep şunu söyledik; Adil bir barışın kaybedeni olmaz. Diplomatlarımızı tebrik ediyorum. Artık buradan dönüş olmamalı. İsrail hükümeti attığı imzanın arkasında durmalıdır. Saldırgan politikalarına son vermelidir. İki devletli çözüm bölgede kalıcı barışın anahtarıdır. Biz dün olduğu gibi yarın da adil barışı savunmaya devam edeceğiz. 2 yıl boyunca çok büyük acılar çeken Filistinli kardeşlerimize tüm gücümüzle sahip çıkacağız. Bundan kimsenin endişesi olmasın.

“Enflasyon düşmeye devam ediyor”

Milletimiz de bu samimiyetimizi görüyor. Bir avuç müzbin dışında benim milletim gayretlerimizi görüyor. Rabbim bizi milletimize hizmet yolundan ayırmasın. İçerde ekonomide hayat pahalılığının çözmenin yanı sıra ülkemizi terör belasından kurtarma gayretindeyiz. Enflasyon düşmeye devam ediyor. Şimdi sizlere bir müjde veriyorum; Merkez Bankamızın rezervleri 183 milyar dolarla artış trendini sürdürüyor. Deprem bölgesindeki inşaa faaliyetlerimizde ivme kaybı yok. 350 bininci konutun anahtarını teslim ediyoruz.

Bakıyorsunuz birileri Türkiye’nin stratejik hamlelerini gölgelemek için bazı şeyler yapıyor. CHP Genel Başkanı ABD seyahatimizle ilgili ipe sapa gelmez bir sürü yalan savurdu. Kendileri rüşvetsiz selam dahi almadıkları için aynı çamuru bize de bulaştırmaya kalktı. Gazze’yi bile alet etti. Sonuçta rezil olan, yalanı elinde patlayan yine kendisi oldu. Tıpkı baklava kutularından çıkan Eurolar sonrası kumpas kurdular dediği gibi burada da faka bastı. Ana muhalefetin iddia, iftira ve saldırılarının hedefinde sadece biz yokuz.

Bizim yanımıza yaklaşan, çay sohbetini paylaşan tüm siyasi partiler de aynı saldırılara muhatap oluyor. Meclis açılışı sonrası yaşananları hep beraber takip ettik. CHP’li tetikçiler mangası topyekun linç furyası başlattılar. Son genel seçimlerde il il beraber dolaştıkları ittifak ortaklarını bile azgınlıklarıyla çileden çıkardılar. Savunduklarını iddia ettikleri ne kadar kavram varsa bir fotoğraf karesi yüzünden rafa kaldırdılar. Sadece bir fotoğraftan dolayı eski ittifak ortaklarına bunları yapanlar, ellerine güç geçince bu millete ne yapmaz. Bunlara güven olur mu? Sözde demokratlığına inanılır mı?

Onlar gerilimden besleniyor, biz kardeşliği savunuyoruz. Onlar kutuplaştırmanın biz kucaklaştırmanın yanındayız. Onlar siyasi ikballerinin peşinde biz ülkenin istikbalinin peşindeyiz. Onlar slogan üretiyor, biz sorunlara çözüm üretiyoruz. Türkiye için daha büyük hedeflere yine sizlerle ulaşacağız.”

Paylaşın

Erdoğan, Gazze Üzerinden CHP’ye Yüklendi

Rize’de konuşan Erdoğan, “Ana muhalefet uzun süre Hamas’a terör örgütü dedi. Selam çaktıkları yerlerden umduklarını bulamayınca hemen ağız değiştirdiler. İtibar suikastine devam ettiler. Sonuçta ne oldu bize attıkları çamurlar döndü dolaştı kendilerini buldu” dedi ve ekledi:

“Dünkü anlaşma hakikati gösterdi. Hamas ve Filistinli kardeşlerimiz dahil herkes Türkiye’nin çabalarını takdir etti, teşekkür etti. Bizi bir tarafa bıraktım, CHP genel başkanının Türkiye hükümetine bir özür borcu yok mu? Sayın Özel’in haftalardır çalışan devlet görevlerine bir özür borcu yok mu? Takdirini milletimin en iyi şekilde yapacağına inanıyorum.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize’de Valilik Tören Alanı’nda, Yapımı Tamamlanan Tesis ve Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

“15 aylık aradan sonra sizlerle hasret gidermek üzere Rize’deyim. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 20-21 Eylül’de yaşanan sel felaketi nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Dünya değişir, zaman değişir, bizim size ve milletimize olan sevdamız değişmez. Buraya gelirken yine elimiz boş gelmedik. Rize’ye yine hizmetlerle geldik. Toplam 38 projemizin toplu açılışını, 2 projemizin temel atmasını gerçekleştiriyoruz. Toplam yatırımı 3 milyar 84 milyon lirayı geçen eserleri hizmete veriyoruz.

Yurt dışında da yoğun bir diplomatik atak içerisindeyiz. Türkiye’nin ağırlığını artırıyoruz. Dünya liderlerinin katıldığı zirvelerde ülkemizi gururla temsil ediyoruz. Medeni denilen ülkelerin sessiz kaldığı trajedileri cesaretle insanlığın gündemine taşıyoruz. Gittiğimiz her yerde kimseden çekinmeden ezilenlerin sesi olduk. Niçin biliyor musunuz? Çünkü biz bu toprakların evladıyız. Nasıl Rize hak olanın yanındaysa, biz de mazlumların yanındayız. Rize’den aldığımız güçle, sizden aldığımız ilhamla zalimlerin karşısında eğilmeden bükülmeden duruyoruz.

Mısır’dan hepimizi sevindiren haber aldık. Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki görüşmelerde anlaşma sağlandı. 2 yıl sonra ilk kez Gazze’de yüzler güldü. İnsanlar sevinçle sokaklara döküldü. Gazzeli kardeşlerimizin şükür secdesine kapandığını görmek bizi çok farklı bir duygu dünyasına götürdü. İlk günden itibaren bu sürece en büyük katkıyı veren ülkelerden biriyiz. ABD’deki ana gündemlerimizden biri Gazze’de akan kanı durdurmaktı. ABD Başkanı Sayın Trump ile çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik.

“Önemli olan anlaşmanın harfiyen uygulanması”

Sonuçta anlaşma imzalandı ve Gazze’de kalıcı barışa giden yolun kapıları aralandı. Tüm zorluklara rağmen bunu çok önemli buluyoruz. Biz artık kan akmasın diyoruz, çocuklar açlıktan ölmesin diyoruz. Ne yapıyorsak sadece ve sadece bunun için yapıyoruz. Bizim barıştan, istikrardan ve bölgemizde huzur olmasından başka arzumuz yok. Bundan sonra önemli olan anlaşmanın harfiyen uygulanmasıdır.

Biz inşallah burada da elimizi taşın altına koyacağız. Enkazın kaldırılması ve Gazze’nin yeniden imarında da bize düşen neyse inşallah yerine getireceğiz. Soykırım ortamına dönülmesinin bedeli çok ağır olacaktır. Barışa fırsat tanınmalıdır. Türkiye olarak nasıl müzakere süreçlerinde Gazze halkının yanında olduysak bundan sonra da Filistinli kardeşlerimizi desteklemeye devam edeceğiz. Gazzeli kardeşlerimi buradan saygıyla selamlıyorum.

Ana muhalefet uzun süre Hamas’a terör örgütü dedi. Selam çaktıkları yerlerden umduklarını bulamayınca hemen ağız değiştirdiler. İtibar suikastine devam ettiler. Sonuçta ne oldu bize attıkları çamurlar döndü dolaştı kendilerini buldu. Dünkü anlaşma hakikati gösterdi. Hamas ve Filistinli kardeşlerimiz dahil herkes Türkiye’nin çabalarını takdir etti, teşekkür etti.

Bizi bir tarafa bıraktım, CHP genel başkanının Türkiye hükümetine bir özür borcu yok mu? Sayın Özel’in haftalardır çalışan devlet görevlerine bir özür borcu yok mu? Takdirini milletimin en iyi şekilde yapacağına inanıyorum. Biz rakibimiz de olsa kimsenin böyle bir duruma düşmesini istemeyiz. Sayın Özel’e kulağına her fısıldanana itibar etmemesi gerektiğini hatırlatıyorum.”

Paylaşın