Delesyon Mutasyonları Hangi Durumlara Neden Olabilir?

Delesyon mutasyonları, DNA (Deoksiriboz Nükleik Asit) dizisinden bir veya daha fazla nükleotidin kaybı anlamına gelir ve genetik materyalin yapısında önemli değişikliklere yol açabilir.

Haber Merkezi / Bu mutasyonlar, boyutlarına ve etkiledikleri gen bölgesine bağlı olarak çeşitli sağlık sorunlarına veya genetik bozukluklara neden olabilir. İşte, delesyon mutasyonlarının yol açabileceği durumlar ve etkileri:

Gen Fonksiyonunun Kaybı:

Delesyon, bir genin tamamını veya önemli bir kısmını ortadan kaldırabilir, bu da genin protein kodlama yeteneğini bozar. Bu durum, genin işlevini tamamen veya kısmen kaybetmesine (loss-of-function) yol açar.

Örnek Durumlar:

Kistik Fibrozis: CFTR genindeki delesyonlar (örneğin, ΔF508 mutasyonu), kistik fibrozise neden olur. Bu, akciğerlerde ve diğer organlarda mukus birikimine yol açar.

Tay-Sachs Hastalığı: HEXA genindeki delesyonlar, lizozomal depolama bozukluğuna sebep olur ve sinir sisteminde ciddi hasarlara yol açar.

Kromozomal Bozukluklar:

Daha büyük delesyonlar, kromozomun bir parçasını etkileyebilir ve birden fazla genin kaybına neden olabilir. Bu, genetik sendromlara yol açar.

Örnek Durumlar:

Cri-du-Chat Sendromu: 5. kromozomun kısa kolunda (5p) delesyon, karakteristik kedi miyavlaması benzeri ağlama, zihinsel gerilik ve yüz anomalilerine neden olur.

DiGeorge Sendromu (22q11.2 Delesyon Sendromu): 22. kromozomda delesyon, kalp kusurları, bağışıklık sistemi sorunları, öğrenme güçlükleri ve yüz anomalileriyle ilişkilidir.

Prader-Willi ve Angelman Sendromları: 15. kromozomun q11-13 bölgesindeki delesyonlar, bu sendromlara yol açabilir. Prader-Willi’de obezite ve zihinsel gerilik, Angelman’da ise epilepsi ve konuşma bozuklukları görülür.

Protein Yapısının Bozulması:

Delesyon, genin okuma çerçevesini kaydırabilir (frameshift mutation) ve hatalı veya işlevsiz bir protein üretimine neden olabilir. Bu, proteinin tamamen yanlış kodlanmasına yol açar.

Örnek Durumlar:

Duchenne Musküler Distrofi: DMD genindeki delesyonlar, distrofin proteininin üretimini engeller, bu da kas zayıflığına ve ilerleyici kas kaybına neden olur.

Spinal Müsküler Atrofi (SMA): SMN1 genindeki delesyonlar, motor nöron kaybına ve kas zayıflığına yol açar.

Kanser Riskinin Artması:

Tümör baskılayıcı genlerde (ör. TP53, BRCA1) delesyonlar, hücre büyümesini kontrol eden mekanizmaların bozulmasına neden olabilir, bu da kanser riskini artırır.

Örnek Durumlar:

BRCA1/BRCA2 Delesyonları: Meme ve yumurtalık kanseri riskini artırır.

Retinoblastom: RB1 genindeki delesyonlar, göz tümörlerine ve diğer kanserlere yol açabilir.

Doğum Kusurları ve Gelişimsel Bozukluklar:

Gelişimle ilgili genlerdeki delesyonlar, embriyonik gelişim sırasında anormalliklere neden olabilir.

Örnek Durumlar:

Wolf-Hirschhorn Sendromu: 4. kromozomun kısa kolundaki delesyon, zihinsel gerilik, büyüme geriliği ve yüz anomalilerine yol açar.

Williams Sendromu: 7. kromozomdaki delesyon, kardiyovasküler sorunlar, karakteristik yüz özellikleri ve sosyal kişilikle ilişkilidir.

Üreme ve Kısırlık Sorunları:

Üreme ile ilgili genlerdeki delesyonlar, gamet üretimini veya embriyo gelişimini etkileyebilir.

Örnek Durumlar:

Y Kromozomu Delesyonları: AZF bölgesindeki delesyonlar, erkeklerde sperm üretimini bozarak kısırlığa neden olabilir.

Nörolojik ve Nörogelişimsel Bozukluklar:

Beyin gelişimiyle ilgili genlerdeki delesyonlar, nörolojik işlevleri etkileyebilir.

Örnek Durumlar:

Rett Sendromu: MECP2 genindeki delesyonlar, özellikle kız çocuklarda zihinsel gerilik, motor beceri kaybı ve otizm benzeri belirtilere yol açar.

Otizm Spektrum Bozukluğu: Bazı kromozomal delesyonlar (ör. 16p11.2), otizm riskini artırabilir.

Paylaşın

“İnsanlar Kuyruklarını Nasıl Kaybetti” Sorusu Yanıtını Buldu

Yeni bir araştırmada, araştırmacılar kuyruğu olan maymunlarla kuyruğu olmayan maymunlar ile insanların DNA’sını karşılaştırdı. TBXT adı verilen bir gende, insanlarda ve kuyruksuz maymunlarda bulunan ancak kuyruklu maymunlarda bulunmayan bir mutasyon olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmacılara göre kuyruk kaybına yol açan mutasyon, ilk kuyruksuz maymunların kuyruklu maymun atalarından evrimleştiği yaklaşık 25 milyon yıl önce meydana geldi. Günümüzün insan türü olan Homo Sapiens ise yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıktı.

Primat soyundaki evrimsel öncüllerimizin kuyruğu olduğu düşünüldüğünde, insanoğlu neden kuyruktan yoksun?

Bilim insanları Çarşamba günü, insanoğlunun ve maymun atalarının kuyruksuz olmasının ardındaki genetik mekanizmanın embriyonik gelişimde etkili olan bir gendeki mutasyon olduğunu açıkladı.

Kuyruğun yarım milyar yıldan fazla bir süredir omurgalıların çoğunun bir özelliği olduğunu kaydeden uzmanlar, insanoğlunun atalarının ağaçlardan yere inerken kuyruğun kaybolmasının avantaj sağlamış olabileceğini söyledi.

Araştırmacılar iki primat grubunun, yani kuyruğu olan maymunlarla kuyruğu olmayan maymunları ve insanların DNA’sını karşılaştırdı. TBXT adı verilen bir gende, insanlarda ve kuyruksuz maymunlarda bulunan ancak kuyruklu maymunlarda bulunmayan bir mutasyon olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, bu mutasyonun etkilerini test etmek için laboratuvar farelerini bu özelliğe sahip olacak şekilde genetik olarak değiştirdi. Bu farelerin kuyrukları ya küçüldü ya da hiç oluşmadı.

“İlk kez, atalarımızda kuyruk kaybına yol açan genetik mekanizma için akla yatkın bir senaryo öneriyoruz. Bu kadar büyük bir anatomik değişikliğe bu kadar küçük bir genetik değişikliğin neden olması şaşırtıcı” diyen New York Üniversitesi Langone Health genetisyeni ve sistem biyoloğu Itai Yanai, Nature dergisinde yayınlanan çalışmanın liderliğini üstlendi.

Çalışmanın başyazarı Harvard Üniversitesi ve Broad Enstitüsü’nden genetisyen ve sistem biyoloğu Bo Xia, kuyruğun yokluğunun, vücudu yürürken dik tutmak ve nihayetinde iki ayak üzerinde yürümek için daha iyi dengelemiş olabileceğini söyledi.

Araştırmacılara göre kuyruk kaybına yol açan mutasyon, ilk kuyruksuz maymunların kuyruklu maymun atalarından evrimleştiği yaklaşık 25 milyon yıl önce meydana geldi. Günümüzün insan türü olan Homo Sapiens ise yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıktı.

Kuyruksuz maymunlara ve insanlara yol açan evrimsel soy, babunları ve makakları içeren bir aile olan günümüzün Eski Dünya maymunlarını oluşturan soydan ayrıldı. Günümüzde hominoidler yani insansı canlılar arasında insanlar, “büyük kuyruksuz maymunlar” yani şempanzeler, bonobolar, goriller, orangutanlar ve “küçük kuyruksuz maymunlar” yani gibonlar bulunmaktadır. Bilinen en eski insansı olan Proconsul da kuyruksuzdu.

Hominoidler yani insansı canlılar, daha az kuyruk omuru oluşturacak şekilde evrimleşerek dış kuyruklarını kaybetmişlerdi. İnsanlarda kuyruk kalıntıları bulunuyor. Omurganın tabanında bulunan ve kuyruk sokumu ya da kuyruk kemiği olarak adlandırılan kemik, kuyruk omurlarının kaynaşmış kalıntılarından oluşuyor.

Birçok omurgalı için kuyruk, hareket etme (balıkların ve balinaların itiş becerisi) ve savunma (kuyruklarını sopalarla veya sivri uçlarla kullanan dinozorlar) gibi işlevlere yardımcı oluyor. Bazı maymunların ve diğer bazı hayvanların ağaç dalları gibi nesneleri kavrayabilen kuyrukları var.

Yanai, “Ağaçlarda yaşarken kuyruk avantajlı olabilir. Ancak karaya geçer geçmez kuyruk, daha çok bir külfet haline gelebilir” dedi.

Kuyruksuz olmanın getirdiği avantajların bir bedeli var gibi görünüyor. Genler vücutta birden fazla işleve katkıda bulunabildiğinden, bir alanda avantaj sağlayan mutasyonlar başka bir alanda zararlı olabilir.

Bu durumda, genetiğiyle oynanmış farelerde, nöral tüp defekti olarak adlandırılan, omurilikte görülen ve insanlardaki ayrık omurga hastalığına benzeyen ciddi doğum kusurlarında küçük bir artış görüldü.

Yanai, “Bu, kuyruğu kaybetmeye yönelik evrimsel baskının o kadar büyük olduğunu gösteriyor ki, kuyruksuz olmak, (nöral tüp bozuklukları) için olasılık yaratmasına rağmen yine de kuyruğu kaybettik” dedi.

Paylaşın