Dervişoğlu’ndan “Erken Seçim” Yorumu: İhtiyaç Varsa Yapılabilir

Erken seçim tartışmalarını değerlendiren İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Demokrasilerde sorunların çözümünün temininin yolu elbette ki vatandaşın önüne sandığın koyulmasıdır” dedi ve ekledi:

“Ama böyle bir süreçte, bu tartışmaları spekülatif buluyorum. Zaten bugün konuşuyorlar, 2,5 yıl sonra yapılmasını falan öngörüyorlar. ‘Erken seçim’ dediğinizde, istediğinizde onu hemen gündeme getirmek lazım. O gelişmeleri biraz vadeye kesilmiş çek ya da uzun vadeli senetler gibi görüyorum. İhtiyaç varsa yapılabilir.”

Suriye ile normalleşme girişimlerini de değerlendiren Dervişoğlu, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeyi arzulamasının geç kalınmış bir durum olduğunu” kaydetti.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Afyonkarahisar’daki kampından sonra gazetecilerle bir araya geldi.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Partisinde yaşanan istifalar, kampta alınan kararlar ve İYİ Parti’nin yeni yol haritasına ilişkin soruları yanıtlayan Dervişoğlu’nun, gazetecilerin bazı soruları nedeniyle zaman zaman gerilmesi dikkat çekti.

Kamptaki toplantılarda kendisine yönelik eleştiriler de olduğunu belirten Dervişoğlu, “Ben bazı olaylarda fazla gelenekçi olduğum için müdahil olmam. Yani özellikle bu istifa vesaire konularında ‘Etme, eyleme’ demem kimseye. Geldiğim gelenek buna müsait değil” dedi.

Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü ben siyasette küs barıştırarak küslüğün biteceğine inanmıyorum. Küslük olmayacak bir hoşgörü iklimi yaratacaksınız ki, bunu önleyebilesiniz. Siyasi partilerin genel başkanlarının yapması icap eden şey insanların birbirine küsmesine vesile olabilecek ortamı doğru bir hale getirmektir.”

Dervişoğlu, “İYİ Parti içinde sürekli tartışma varmış” algısından da rahatsız olduğunu söyledi, “ ‘İYİ Parti’de sular durulmuyor’ yazılıyor hep . Siz burada fırtına gördünüz mü? Gayet iyi durum” dedi. Dervişoğlu, “Bazı isimler istifa ettiği için partide bir rahatlık mı oluşuyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Şimdi ‘Niye gittiler?’ diye tartıştığınız konuyu# seçimden önce de ‘Nereden çıktılar?’ diye tartışıyordunuz. Ben iki tartışmanın içine de girmedim. Bunlar siyasette olur. Yenileri de olabilir. Sorumluluğunun icaplarını yerine getiremeyen ya da sorumluluğunu taşımayan bir kısım insanın istifasını şahsen ben de talep edebilirim.”

İYİ Parti lideri, Meral Akşener’e yakınlığıyla bilinen İstanbul Milletvekili Burak Akburak’ın mazeret bildirmeden Afyonkarahisar’daki değerlendirme toplantısına katılmadığını teyit etti. Dervişoğlu, Akburak’ın grup toplantılarına da katılmadığını belirterek, “Dolayısıyla arkadaşlarımı görevlendirip kendileriyle görüşmelerini sağlayacağım” dedi.

Koray Aydın’ın istifası

Bir soru üzerine Dervişoğlu, Ankara Milletvekili Koray Aydın’ı istifası sonrası aramadığını söyledi. Ancak Dervişoğlu, Aydın’ın istifasını, diğerlerinden ayırdığını vurguladı: “Koray Bey, partinin kurucusu. 200 kurucudan biri. Ayrıca kurucu teşkilat başkanı. Türk siyasetinde önemli yeri olan, yüksek görevlerde bulunmuş bir siyasi şahsiyet. Dolayısıyla onun istifasına ‘Üzülmedim’ dersem yalan olur.”

Bu konuda yapılan bazı yorumlara tepki gösteren Dervişoğlu, “Ağzımızı açmayıp sükut ediyoruz. İstiskal edici de konuşuyorlar. Ben, Koray Bey’e ‘Şunu şöyle yap, bunu böyle yap’ diyebilecek durumda biri değilim. Başka bir hukukumuz var” ifadelerini kullandı.

Partiden istifa eden bazı genç milletvekillerini de eleştiren Dervişoğlu, “İstifa edenlerin bir kısmının ailesini arayarak istifalarını engelleyebilirdim. Babalarının hatırına istifa etmekten vazgeçiyorsa, ona o sıfat yakışmıyor demektir” dedi.

Koray Aydın’ın, Meral Akşener’in Erdoğan’la görüşmesine ilişkin parti yönetiminden açıklama yapılması beklentisine ilişkin sözleri anımsatıldığında ise Dervişoğlu, CHP Genel Başkan Özgür Özel’in Erdoğan’la görüşmesini örnek göstererek yanıt verdi:

“O konulara hiç girmiyorum. Ben kim ne istiyor, hangi tartışmayı yaratacak ya da böyle bir temennisi var diye o değirmene su taşımak zorunda değilim. ‘Kamuoyu da merak ediyor’ diye sorabilirsiniz. Özgür Bey iki defa görüştü Tayyip Erdoğan’la. Ne konuştuklarına dair bir merak oluştu mu toplumda? Hiç kimse Özgür Bey’e ‘Saray’a yattı’ dedi mi?”

Akşener-Erdoğan görüşmesinde ne konuşulduğunu “zerre-i miskal merak etmediğini” belirten Dervişoğlu, Akşener’in eylemleri ve görüşmeleri üzerinden partisinin eleştirilmesine de tepki gösterdi: “İYİ Parti’nin genel başkanı benim. İYİ Parti’nin ne yapacağına ben karar veririm. Mesele bu kadar basit.”

Akşener’e yaptığı bayram ziyaretinde bu konuların konuşulmadığını açıklayan Dervişoğlu, muhalefet partileriyle ilişkilerinin sorulması üzerine de “muhalefete muhalefet etme gibi bir alışkanlıkları olmadığını” söyledi.

Dervişoğlu, “Bundan sonra nasıl bir İYİ Parti göreceğiz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Sahada, iktidara talip, kuruluş ayarlarına dönmüş, geride bıraktığımız dönemde oluşmuş zaaf alanlarını telafi etmiş, milletle buluşmuş bir İYİ Parti göreceksiniz.”

Erken seçim tartışmaları

Dervişoğlu’na, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in erken seçim çağrısı anımsatılarak, “Türkiye’de erken seçim ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu da yöneltildi. İYİ Parti lideri hem vatandaşta seçimlerden bıkkınlık hali olduğunu gözlemlediklerini söyledi, hem de demokrasilerde sorunun çözüm yerinin sandık olduğunu anımsattı:

“Ama ben böyle bir süreçte bu tartışmaları spekülatif buluyorum. Zaten bugün konuşuyorlar, 2,5 yıl sonra yapılmasını öngörüyorlar. Erken seçim istediğinizde onu hemen gündeme getirmek lazım. O gelişmeleri biraz vadeye kesilmiş çek ya da uzun vadeli senetler gibi görüyorum. İhtiyaç varsa yapılabilir.”

Bir başka soru üzerine de Dervişoğlu, Erdoğan’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmeyi isteyerek geç kaldığını, bu konuda ilk öneriyi de kendilerinin yaptığını söyledi. Dervişoğlu, “Artık sıradan ve şahsi ilişkilere dayalı görüşmelerle çözümlenebilecek bir sorunla karşı karşıya değiliz. Daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız” dedi.

Sinan Ateş cinayeti

Dervişoğlu, “Sinan Ateş Davası’nı yakından takip ediyorsunuz. Bu dava sizce MHP’ye uzanır mı?” sorusunu yönelten gazeteciye, önce “Cevabım yok, mahkeme sürecini takip ediyoruz” yanıtını verdi.

Daha sonra kendisinin Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’ndan geldiğini anımsatan Dervişoğlu, “Sinan Ateş’in ölümünü bir tatbikat kazası olarak mı görüyorsun? Benim bu konuyla alakalı son derece hassas olduğumu da biliyorsun değil mi? Gelenekçi olduğumu da biliyorsun. Ne çıkaracaksın bundan? Art niyetini sorgulamıyorum. Buradan faydalı bir şey çıkmaz” dedi.

Sinan Ateş’in nasıl katledildiğini, çocuklarının durumunu, babasının acıya dayanamayıp vefat ettiğini herkesin bildiğini kaydeden Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sinan’ın annesiyle beraber olduğum anı hazmedemiyorum. ‘Bu çocukların onlarcası gelip benim hanemde yemek yiyordu. Ben bu çocuklara yemek yapıyordum’ diyor kadıncağız. Ne diyebilirsin?

“Onları bir tek adalet mutlu eder. Acılarını bir tek adalet dindirir. Kim ne yaparsa yapsın, o gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyemeyecek. “Sinan Ateş’in katli alçaklıktır, utançtır yani. Bir siyasi hareket için utançtır, utanç. Bu ülke için de utançtır.”

Paylaşın

Dervişoğlu: Vatanımızı İnsanımızı Bu Asalaklardan Kurtaracağız

Partisinin değerlendirme kampında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Vatanımızı da insanımızı da onun başına çöreklenmiş bu asalaklardan kurtaracağız” dedi ve ekledi:

“Bilinsin ki, İYİ Parti onu kuran milliyetçiliğin, kalkınmacılığın, demokratlığın idrakinde ve neye karşı kurulduğunun bilincindedir… Bu sebeple de başının üstündeki yüce gökyüzü ve kalbinde taşıdığı vicdanla vereceği tek dünya hesabının adresinin Türk millet olduğunu bilmektedir. Hesaplaşacağı tek yerin ise ona 22 yıldır kan kusturan iktidar olduğunu hiç unutmamaktadır. İşte biz bu hesabı görmenin yolunu aramak için buradayız.”

Müsavat Dervişoğlu, konuşmasının devamında, “Türkiye’yi yeniden inşa etmek iddiamızı gerçekleştirmek için buradayız. Bize ömür ve misyon biçenler bilsin ki, İYİ Partinin ömrü ve misyonunu Türk milleti belirler” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti’nin başkanlık divanı, genel idare kurulu ve merkez disiplin kurulu üyeleri ile milletvekillerinin katıldığı, “Her gün yeniden doğarız” sloganıyla Afyonkarahisar’daki bir otelde düzenlenen değerlendirme kampı başladı.

Gazete Oksijen’in aktardığına göre; Müsavat Dervişoğlu, kampın açılışında yaptığı konuşmada, sadece kurultay yapmakla, genel başkan veya parti kurullarının değişimiyle, milletin verdiği mesajın ve istediği değişimin hakkının verildiğinin söylenemeyeceğinin altını çizerek, “Seçimlerde aldığımız işaretlerin istişaresini yapmak zorundayız. Bizi kuran millet iradesinin özünde istişarenin yattığını hep hatırlamak zorundayız. O işaretleri sözlere, sözleri de yaşama geçirmek zorundayız” diye konuştu.

Yapacaklarını millete anlatmak ve millete önerdikleri yolun onun için en iyisi olduğunu göstermek zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Dervişoğlu, “O yolun sonunda da umudun gerçeğe dönüşeceğini Türk milletine ispat etmek zorundayız. Onun önce teveccühüne mazhar olmak sonra da oyunu ve rızasını almak zorundayız. Çünkü biz, Türkiye’nin yangınını söndürmek zorundayız. Ancak tüm bunlardan önce eski resimleri bir kenara bırakıp, aynaya bakmak durumundayız. Birbirimize ayna tutmak zorundayız” dedi. Daha önce, “öz eleştirimizi yapamadan kongre toplamak zorunda kaldık” dediğini anımsatan Dervişoğlu, şöyle devam etti:

İşte şimdi büyük bir ailenin, iyiler ve cesurlar ailesinin fertleri olarak bu öz eleştirileri yapmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Ben aynaların gücüne ve gerçekliğine inananlardanım. Aynaların kimseye torpil yapmadığını, kimseye yalan söylemediğini bilenlerdenim… Bu yüzden aile meclisimizde olacağız. Önce kendimizi konuşacağız. Neyi yanlış yaptıysak bir daha yapmamaya yeminli olacağız. Kimsenin yanlışı diğerinden önemsiz, kimsenin doğrusu diğerinden önemli olmayacak. O nedenle de her şeyi masaya koyacağız.

Geçmişe saplanmadan ama hesabını vererek, bugünü azaltmadan ama hakkını vererek, geleceği kutsamadan ama değerini bilerek konuşacağız. Önce biz konuşacağız, sonra milletle konuşacağız. Konuşan, konuşabilen Türkiye’yi yeniden tesis edeceğiz. Türkiye’yi iyilikle buluşturmak için 7 yıl önce cesaretle çıkılan yolu bilerek, gerekirse o yola yeni bir rota çizeceğiz.

“İYİ Partinin ömrü ve misyonunu Türk milleti belirler”

Hızla, sabırla ve kararlılıkla yürüyeceklerini ve muzaffer olacaklarını vurgulayan Dervişoğlu, şunları kaydetti: Vatanımızı da insanımızı da onun başına çöreklenmiş bu asalaklardan kurtaracağız. Bilinsin ki, İYİ Parti onu kuran milliyetçiliğin, kalkınmacılığın, demokratlığın idrakinde ve neye karşı kurulduğunun bilincindedir…

Bu sebeple de başının üstündeki yüce gökyüzü ve kalbinde taşıdığı vicdanla vereceği tek dünya hesabının adresinin Türk millet olduğunu bilmektedir. Hesaplaşacağı tek yerin ise ona 22 yıldır kan kusturan iktidar olduğunu hiç unutmamaktadır. İşte biz bu hesabı görmenin yolunu aramak için buradayız… Türkiye’yi yeniden inşa etmek iddiamızı gerçekleştirmek için buradayız. Bize ömür ve misyon biçenler bilsin ki, İYİ Partinin ömrü ve misyonunu Türk milleti belirler.

Dervişoğlu, “İYİ Parti olarak ekonomiyi bataktan, adaleti vesayetten, nüfus ve sınır güvenliğini zilletten kurtardıklarında ve parlamenter sistemi yeniden tesis ettiklerinde, şehirleri, doğayı, suyu ve toprağı yeniden abat ettiklerinde, kardeşliği, cumhuriyeti, demokrasiyi, milli gurur ve birliği yeniden imar ettiklerinde görevlerini tamamlamış olacaklarını” söyledi. Müsavat Dervişoğlu, “O gün gelene kadar uzun yolları katedecek, zamanın hızına yetişeceğiz ve Türk milletine layık olacağız. Çünkü kararlıyız, mutlaka başaracağız.” diye konuştu.

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan İktidara Sert Tepki: Defolun Gidin

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, emekli aylıklarına yapılan zammın yurttaşla dalga geçmek anlamına geldiğini söyledi ve ekledi:

“AKP iktidarının söylediği ve yaptığı arasında her zaman olduğu gibi dağlar kadar fark var. AKP demek aldatmaca demektir, vatandaşa tuzak kurmak demektir. Emekliler için yıkım planı 2008 yılında başlamıştır. 2008 yılında sözde reform denilen değişimle emekli maaşı hesaplama sistemi değişti. Değişim yapılmasaydı bugün en düşük emekli maaşı 30 bin liranın üzerinde olacaktı.”

Müsavat Dervişoğlu, konuşmasında kadın cinayetlerine dikkati çekerek, “Artık yeter kadınlarımızın üzerinden ellerinizi çekin. Bu milletin kürsüsünden sesleniyorum; Gelin kadın cinayetlerini sonlandırmak için çalışalım, bu vahşete son verelim. Garabetlerinizden ve aymazlıklarınızdan yorulduk artık. Defolun gidin” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şu şekilde:

“Bozkurt işareti: Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası’nda ortaya koyduğu başarı ve gösterdiği yüksek mücadeleyle hepimizi sevince boğmuş, bu sıkıntılı atmosfer içerisinde ihtiyacımız olan milli gurur ve birlik duygusunu bizlere yaşatmıştır.

Futbolcumuz Merih Demiral mutluluğunu tribünlerdeki ve ekranları başındaki aziz milletimizle Türklüğün sembolü olan bozkurt yaparak paylaşmıştır. Türklük, tarih bilindi bilineli dünya coğrafyasının dört bir yanında insanlık serüveninin, en önemli yazarlarındandır. Bu serüven esnasında şüphesiz ki birçok badire atlatmıştır.

Türk, tarih karşısında asla pes etmemiş, hürriyet ve İstiklalinden vazgeçmemiş, destansı yolculuğuna haysiyetli bir şekilde daima devam etmiştir. Bu da bozkurtla sembolleşmiştir. Yani bozkurt hiçbir koşulda haktan ve onurdan taviz vermemenin işaretidir.

Liderlik ederken arkandakileri düşünmenin işaretidir. Meydandan ve mücadeleden kaçanların değil, göğüs göğüse çarpışanların işaretidir. Bozkurt, en umulmadık zamanda en büyük atılımları yapabilmenin sonsuz bir dirilişin işaretidir. Bozkurt bir ruhtur. Benimsersiniz ya da benimsemezsiniz. Seversiniz ya da sevmezsiniz. Biz bununla ilgilenmiyoruz. Biz Türk’e yaraşmakla Türk’e yaraşanlarla ilgileniyoruz.

Bugüne kadar Türklüğü ayaklar altına aldık diyen güruhların bozkurtu bu şuuru, bu ruhu pisliklerine alet etme girişimlerini görüyor biliyor ve buradan ihtar ediyoruz: Biz varız ve buradayız! Türklüğe adalet yeminiyle, milletine sadakat yeminiyle, Cumhuriyetine hürriyet yeminiyle, atasına ise vefa yeminiyle bağlıyız!

Meydanı mankurtlara bırakmamak bozkurtları diriltmek için buradayız! Anaların gözyaşlarını görmeyip muktedirleri tebessümlerine bakan; milletin çığlığına sağır, efendilerinin fısıltılarını dahi duyanlara karşı milletin sesi, anaların gözyaşı, çocukların çığlığı olarak buradayız ve bozkurtça haykırıyoruz. Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Ya adalet ya kıyamet.

Kadın cinayetleri: Ülkemizde ise gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti işlenmesin. Son 7 ayda 218 kadın cinayeti işlendi. Şiddetten kaçan birçok kadın, çantasındaki koruma kararı ile can verdi. Caydırıcı olmayan cezalarla günü geçiştiren, ciddi hiçbir tedbir almayan, mevcut koruma tedbirlerini bile kaldırmaya teşebbüs eden zihniyet bu cinayetlere ortaktır. Artık yeter.

Milletin kürsüsünden sesleniyorum: Anayasayı delme manevralarından vazgeçin. Asıl sorunlarımıza, bu ülkenin can yakan problemlerine kafa yorun. Gelin kadın cinayetlerini sonlandırmak için el birliği ile çalışalım, göz göre göre devam eden bu vahşete son verelim. 21.yüzyıl Türkiye’sinde yaşanmaması gereken ne varsa yaşanmasına seyirci kalıyorsunuz. Garabetlerinizden ve aymazlıklarınızdan yorulduk artık.

Öğretmenlik Meslek Kanunu: Müfredat yıkımından sonra şimdi de yeni hedef, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerimizdir. Yeni hazırlanan ve meclis gündemine getirilmek istenen Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, yıllardır zıvanasından çıkardıkları öğretmenlik mesleğine son darbe planlarıdır.

Bu taslak, meslek kanunu değil, Öğretmenlere Mobbing Kanunu’dur. Meslek kanunu adı altında ceza dayatmasıdır. Öğretmen atamalarının tamamen saray ve tarikat kontrolü altına alınmasıdır. Eğitim fakültelerinin kapatılması, paralel eğitim fakülteleri kurulması çabasıdır. Özlük hakları ve mesleki saygınlık maalesef ayaklar altına alınmak istenmektedir. Maaşlar ise zaten yerlerde sürünmektedir.

Emekliler: Geçtiğimiz günlerde, bir sokak röportajında haklı isyanını dile getirirken bir emekli vatandaşımızın söylediği şu sözler, eğer halen iktidar koltuğunda olup da utanma duyguları kalanlar varsa onlar için tokat niteliğindedir. ‘Emekli maaşım 9.500 TL, kiram 12.000 TL ve bize zam vermiyor. Onkoloji hastasıyım; benim iyi beslenmem lazım. Çantam boş.

Hastaneye gidiyorsun sıra alamıyorsun, sıra buluyorsun tedavin tam olmuyor. İsyan ediyorum, ne istiyor bizden?’ Yıllarca çalıştıktan sonra huzurlu bir zaman geçirecekleri emeklilik günlerinde içine düşürüldükleri bu durum içler açısıdır. Milyonlarca emekli vatandaşımız geçtiğimiz hafta bir umut, hükümet yetkililerinden gelecek maaşlarında iyileştirme haberini beklediler. Kendilerine söz verilen refah payını beklediler.

Ama AKP iktidarı onları bir kez daha hayal kırıklığına uğratarak kalan umutlarını da yıktı. AKP demek aldatmaca demektir, vatandaşa tuzak kurmak demektir. Emekliler için yıkım planı 2008 yılında başlamıştır. 2008 yılında sözde reform denilen değişimle emekli maaşı hesaplama sistemi değişti. Değişim yapılmasaydı bugün en düşük emekli maaşı 30 bin liranın üzerinde olacaktı.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan İktidara Suriyeliler Uyarısı: Çözüme Direnmeyin

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Suriye’nin kuzeyinde ve Kayseri’de çıkan olaylarla ilgili, “Zoraki misafirliğin sonuna gelinmiştir. Sizleri buradan uyarıyorum. Çözüme direnmeyin. Çözümsüzlüğü teşvik etmeyin. Kendi acziyetinizi, devlete mal etmeyin. İdeolojik hezeyanlarınızın ve mezhepçi saplantılarınızın yenilgisini Türk milletine mal etmeye çalışmayın” dedi ve ekledi:

“Ancak ortada duran bir diğer hakikat de şudur: Kaçakları kim doldurduysa, sınırlarda açık kapı siyasetini kim yürüttüyse savaş koşulları sona ermesine rağmen kaçakları kalıcı hale getirmek için Kim teşvik edici işler yaptıysa bu yangının sorumlusu odur. Hiç vakit kaybetmeden, bu demografik yıkım girişiminin Milli Güvenlik kurulu tarafından birinci derecede tehdit olarak tanımlanması gerekmektedir. Bu tehdit tanımlamasına uygun şekilde adımlar atılması, topyekün demografik saldırının bertaraf edilebilmesi adına, her türlü diplomatik, idari ve güvenlik tedbirlerinin Bir bütün halinde ve kapsamlı şekilde planlanması gerekmektedir.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:

“Madımak Katliamı: Yangınlarla dolu bir haftaya başladık, öncelikle 2 Temmuz 1993 yılından beri sönmeyen bir yangın var. Madımak katliamı. Orada hayatını kaybeden 35 insanımızı bir kere daha rahmetle anıyorum. Cumhuriyet her bir vatandaşımızı milletimizin şerefli bir mensubu olarak eşitler. Dinimiz, mezhebimiz, kökenimiz ve rengimiz ne olursa olsun, milletine, devletine ve yasalara bağlı herkes kanun önünde eşittir. Bu bakımdan Madımak’ta saldırıya uğrayan yalnız Alevi vatandaşlarımız değil, Cumhuriyetin bizatihi kendisidir. Bu elim olayın yıldönümünde, insanlarımızı katleden hain ve melun zihniyeti lanetliyor, benzer olayların bir daha yaşanmaması için, etnik, dini, mezhepsel ve yahut sınıfsal gerilim üzerinden siyaset yapmakta ısrar edenleri uyarıyor.

Tarihten ders çıkarmaya davet ediyorum. Farklılıklarımız zenginliklerimizdir. Bizi ilgilendiren ayrılıklarımız değil, müştereklerimizdir. Bu cennet vatan hepimizindir ve öyle kalmaya da devam edecektir. Ayrıca iki gün sonra hain PKK terör örgütünün alçak saldırısıyla gerçekleşen Başbağlar Katliamının yıldönümü. Orada hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, terörün her türlüsünü nefretle kınıyorum.

Değerli Dava Arkadaşlarım yangınlar bitmiyor. Bugün de maalesef, yangınlarla boğuşuyoruz. Dört bir yanda yangın var. Milletinin varlığına dönük yaşamsal tehdit öyle bir boyuttadır ki, egemenlik, yangın yeridir. Adalet mahkemelere değil, saraylara hapistir ki, adalet, yangın yeridir. Milletimiz derin bir ekonomik krizin pençesindedir, kuru ekmeğe muhtaç hale gelmiştir ki, mutfaklar, yangın yeridir. Eğitim sistemimiz çökmüş, eşit ve nitelikli eğitim artık imkansız hale getirilmiştir ki, Milli Eğitim yangın yeridir. Doğamız, ağacımız, hayvanlarımız yanmaktadır. Vatan Toprağı yangın yeridir.

Bir önceki hafta Diyarbakır ve Mardin’deki yangınlarda içimiz parçalanmıştır. Kaybettiklerimizin acısı daha içimizde iken, bu sefer de İzmir ve Aydın’dan gelen haberler bizleri kahretmiştir. Buradan, cansiperane şekilde, yangınlarla mücadele eden bütün görevlilere ve gönüllülere partim ve milletim adına teşekkür ediyorum. Ancak bu tür yangınların, havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı şekilde öğrenip, bir yıl sonra unutan bir iktidarla, daha ne kadar ormanımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz.

Birçok alanda gördüğümüz İHA’ları, orman yangınlarında etkin bir şekilde kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı’nın ve bakanların emrine, sayısı belirsiz özel jetler, filolar amade ederken, yıllardır yeterli sayıda yangın söndürme uçakları tedarik etmemelerini vergimatik Mehmet’in tasarruf tedbirleriyle mi açıklıyorlar? Bilmiyoruz.

Ekonomik kriz: Ekonomik kriz, 85 milyonluk bir ülkenin kaynakları onu sürekli olarak sömüren bir Saray ekonomisi varken, eğitim, sağlık ve diğer yaşam giderleri, sırtından karşılanan 10 milyonu aşkın bir kaçak nüfus varken düzelemez. 85 milyon insanın kazançları, saraydaki ihale zenginlerine aktarılarak cari açık kapatılamaz.

Türk milleti saraya yamanmış bir oligarşinin, affedilen vergi borçlarına karşılık aldığı nefese haraç vererek, hak ettiği refaha kavuşamaz. Aksine her gün bu delik büyüyecek, her gün açıklar artacaktır. Hele de hazinesinin başında Mehmet Şimşek gibi bir duyun-u umumiye memuru varken yaşanacak olası sahte baharların arkasından daha büyük kışlar geleceği açıktır. Bu kafa iktidardan düşmedikçe ne bu fiyatlar düşecek ne de halkımızın alım gücü yükselecektir.

Ama bildiğimiz bir şey vardır. Tasarruf ehli Mehmet, büyük fedakarlıklar yapıyormuş. Kendisi söylüyor, ben değil. Yaptığı kamu hizmetini yani bakanlık görevini, ‘zorunlu askerlik hizmeti’ gibi görüyor, ülkesini çok sevdiği için bu sorumluluğu taşıyormuş. Maddi ve manevi olarak da büyük fedakarlık yapıyormuş. Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nin Hazine ve Maliye Bakanı koltuğunda oturan zat, İngiliz vatandaşı Mehmet Şimşek söylüyor bunu.

Ben başka bir şey eklemiyorum. EYT, muhalefet yüzünden oldu diyen, gri listeden, Sayın Cumhurbaşkanının gayretleri ile çıkıldı diyen zat söylüyor. KKM ile 818 milyar zarar ettirilen hazinenin bakanı söylüyor. Toplumu enflasyona ezdirmedik diyen zat söylüyor. Asgari ücret yüksektir, maaş zammına gerek yoktur diyen zat söylüyor. Enflasyonun yüzde 75 olduğu ülkenin hazine bakanı söylüyor. Hem de Elektriğe yüzde 38 zam yapılan hafta söylüyor tüm bunları. Vergimatik Mehmet’in Diğer Açıklamalarına girmeyeceğim. Çünkü onun da gideceği yer bellidir.

Suriyeliler: Türkiye, dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülkesi konumuna geldi. 10 milyondan fazla kaçağa, sığınmacıya, mülteciye, adını siz koyun ev sahipliği yapıyor. İki, Suriye’nin kuzeyinde, Emperyalizm eliyle ve stratejik göç mühendisliği ile bir terör devletinin demografik altyapısı oluşturuldu. Üç, Suriye’nin kuzeyinde 100 bin kişilik bir PKK sürüsü göz göre göre konuşlandırıldı. Devlet kurmaya çalışıyor. Dört, Türkiye, bu ekonomik dar boğazın içerisinde kaçaklara 100 milyar dolardan fazla para harcadı. ‘Kardeşim Esad’dan’; ‘Katil Esed’e’ birkaç gün önce de ‘Sayın Esed’e’ geçen süre içinde Türkiye’nin ödediği bedellerin sadece ufak bir kısmı işte bunlardır.

Geldiğimiz noktada, Erdoğan ve Emevi Camii’inde namaz kılma hülyasına kapılan İhvancı, Ensarcı avanesinin Türkiye’yi soktuğu malum Ortadoğu bataklığı macerasının neticesinde Türkiye’nin bir mülteci kampı haline getirilmesi, ‘Hata yapmışız Allah bizi affetsin’ diyerek içinden çıkalabilecek bir iş değildir. Çünkü, Türk milleti bunalmıştır. Ne orman yangınını, ne mutfak yangınını, ne adalet yangınını, ne de milli gurur ve şeref yangınını, söndürmeye niyeti olmayanlar onun devletine el koymuşlardır. Ve Elbet onu geri kazanacaktır.

Çünkü, Türk milleti öfkelidir, kendi vergisiyle, kazancıyla yapılan hastanelere gidememekten, Mahallesindeki parkta oturamamaktan, kadınına, kızına göz diken sapıklardan öfkelidir. Ve kendi rızası olmadan sırtına yüklenen bu haksız ve ağır yükü Türk milleti daha fazla taşımayacaktır! Bu esaret zincirini kırmaya bu kamburu atmaya kararlıdır. Bu yüzden de pazar gecesi Kayseri’de Pazartesi günü ise Suriye’nin Kuzey’inde yaşananları, Türk milletinin bugünkü ve gelecekteki varlığına dönük açık ve sürekli hale gelmiş yıkım projesinin olağan sonuçları, beklenen yansımaları olarak görüyoruz. 10 milyondan fazla kaçak ve sığınmacı barındıran bir ülke pek tabiidir ki her türlü riske açıktır.

Provakasyon olabilir. Provakatörler de olabilir. Özellikle Suriye devleti ile ilişki kapıları sessiz sedasız açılmışken ve Erdoğan eski kankasına tekrar ‘Sayın’ sıfatıyla hitap ediyorken provakasyon beklememek ahmaklık olur. Emperyalist güçlerin Türkiye’yi rahat bırakmamak için Türlü oyunları sahneye koymaya kalkışacakları bilinen bir gerçektir. Bunlara karşı elbette dikkatli olmak ve oyunlara gelmemek lazımdır.

Ancak ortada duran bir gerçek vardır: Nasıl ki kurumuş çam ağaçlarıyla dolu bir orman yaz sıcağında tutuşmak için küçük bir kıvılcımı bekliyorsa, yıllardır sabreden milletimizin sabır taşını çatlatmak için ufak bir olay kafidir. Küçük bir kız çocuğuna yapılanlar ve Türk bayrağının indirilmesi ve yakılması küçük kıvılcımları aşan alevlerdir. Yani sorumlu ve provakatör arayışı beyhudedir. Aslolan tedbir almaktır. Savaştan kaçanlara yardım ederken de tedbirsiz gelenlerin gidişini düşünmeye başlarken de Tedbirle işe başlamak lazımdır.

Zoraki misafirliğin sonuna gelinmiştir. Sizleri buradan uyarıyorum. Çözüme direnmeyin. Çözümsüzlüğü teşvik etmeyin. Kendi acziyetinizi, devlete mal etmeyin. İdeolojik hezeyanlarınızın ve mezhepçi saplantılarınızın yenilgisini Türk milletine mal etmeye çalışmayın.

Ancak ortada duran bir diğer hakikat de şudur: Kaçakları kim doldurduysa, sınırlarda açık kapı siyasetini kim yürüttüyse savaş koşulları sona ermesine rağmen kaçakları kalıcı hale getirmek için Kim teşvik edici işler yaptıysa bu yangının sorumlusu odur. Hiç vakit kaybetmeden, bu demografik yıkım girişiminin Milli Güvenlik kurulu tarafından birinci derecede tehdit olarak tanımlanması gerekmektedir. Bu tehdit tanımlamasına uygun şekilde adımlar atılması, topyekün demografik saldırının bertaraf edilebilmesi adına, her türlü diplomatik, idari ve güvenlik tedbirlerinin Bir bütün halinde ve kapsamlı şekilde planlanması gerekmektedir.

İkinci olarak bu plana uygun olarak rasyonel ve uygulanabilir bir geri dönüş takviminin hükümetçe değil, devlet tarafından belirlenmesi çözümün ilk aşamasını oluşturmalıdır. Üç; Açıklanan takvime uyulabilmesi ve gerekli eylem ve işlemlerin yürütülebilmesi adına bu konudaki kararı ve tavrı, açık ve net olan tüm Siyasi partilerin ve Tüm sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelebileceği, bağımsız bir kurul oluşturulması şarttır. Dört; Kaçak ve sığınmacılar sorunu, doğrudan doğruya Türk milletinin vatanı yani Anadolu ve Trakya coğrafyaları üzerindeki kayıtsız şartsız egemenlik haklarıyla ilişkili olduğu için, TBMM’nin kurucu sıfatı ve birleştirici çatısı altında buluşulması en doğru yöntemdir.

Beş; İstenmeyen olayların engellenmesi insanımızın endişelerinin giderilmesinden geçer. Türk milletinin anbean gelişmelerden haberdar edilmesi için, sarayın sekreterlerinden bozma bakanlarının veya devlete reklamcılık oynatan iletişim başkanlığının değil, bağımsız Kurulun verilere ulaşması ve paylaşması elzemdir. Altı; Sorun sadece Türkiye için değil, Dış Dünya’yı da ilgilendirmektedir. Bu sebeple, oluşturulacak bağımsız kurulun bir ayağı da AB, Suriye hükümeti ve BM nezdinde görüşmeler yürütebilecek bir diplomasi grubundan oluşturulmalıdır.

İYİ Parti olarak önerdiğimiz ve bu gecikmeden hayata geçirilmesi gereken adımlarla tüm siyasi partileri bir milli mutabakata davet ediyorum.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Ekonomi Yönetimine Sert Sözler

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Mehmet Şimşek’e “vergimatik Mehmet” diye seslenerek ekonomi yönetimine sert eleştiriler yöneltti:

“Gelen o kadar kötü, milletimize karşı da o kadar acımasız ki, o ışıltılı gözlerin sahibi Nurettin Nebati’yi anacağımız, saray damadına üzüleceğimiz hayatta aklımıza gelmezdi.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Geçtiğimiz hafta; Mardin Mazıdağı ve Diyarbakır Çınar’da yaşanan yangın felaketinde hayatlarını kaybeden; Yücebağ köyümüzdeki 10, Köksalan köyümüzdeki 2 ve Yazçiçeği Köyümüzdeki 3 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize de başsağlığı diliyorum.

Ekonomiye güven yerine ışıltı veren Nebati’den daha kötü bir dönem olamaz diye kendimizi avuturken de, Cumhuriyet Türkiye’sinin bakanı değil, uluslararası para baronlarının mümessili gibi çalışan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek

Vergimatik Mehmet geldi. Çünkü gelen o kadar kötü, milletimize karşı da o kadar acımasız ki, o ışıltılı gözlerin sahibi, Nurettin Nebati’yi anacağımız, saray Damadına üzüleceğimiz hayatta aklımıza gelmezdi… Daha “tasarruf tedbirleri” genelgesinin mürekkebi bile kurumadan, Jet hızıyla, Vergi cebirleri genelgesine geçmeye karar verdi.

Mehmet Şimşek’e göre tasarruf edilecekse, hazineye gelir yaratılacaksa, kalın camlı gözlüklerinin arkasından gözlerini çevirdiği yer: Milletin kamburlaşmış sırtıdır! Milletimizin artık verebileceği herhangi bir varlığı, sırtlanabileceği fazladan bir yükü kaldırabilecek dermanı kalmamıştır. Bu ülkede öncelikle tasarruf etmesi gereken tek bir kişi vardır: O da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Anayasanın 10. maddesine göre, herkes ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hükümet ve Cumhurbaşkanı, Temmuz 2023’te emeklilere yönelik aldığı kararla anayasayı çiğnemiştir. Bir yıldır emeklilerimizin yasal alacakları ertelenmiş ve kendileriyle alay edilmiştir. Hükümet her emekliye geçen 1 yıl için 96 bin 824 TL borçludur. Ayrıca temmuz ayından itibaren 8 bin 77 TL refah payı vermek zorundadır.”

Sözde yeni anayasa, normalleşme ve yumuşama turları, günahkar ve riyakar iktidarın bir kere daha meşrulaştırılması, onun gafletine ortak çıkılması değil, bu ülkenin ve devletin kimin olduğunun gösterilmesi gerekmektedir. Sığınmacı ve kaçak sorunu gerçek bir beka meselesidir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, ‘Milli benliğini unutmuş bir iktidar, başka milletlerin iktidarlarına ancak yem olur’. Bir zamanlar, demokrasi trenine indi-bindi yaparak ava gideceğini sanan Erdoğan ve saray rejimi 22 yıllık iktidarın sonunda dünya milletlerinin kendi stratejik çıkarlarını önemsedikleri satranç tahtasında zavallı bir av haline gelmiştir. Ey muktedirler, gaflet uykunuzdan uyanın artık. Av oldunuz.”

Paylaşın

Müsavat Dervişoğlu’ndan “Siyasette Normalleşme” Tepkisi

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Haftalardır bu kürsüden, Erdoğan’ın gündemi saptırma taktiklerini ele alıyoruz. Bu taktikler, gerçek sorunların konuşulmadığı ve çözülmediği sürece, toplumumuzun daha yoksul ve daha adaletsiz koşullara sürüklenmesine neden oluyor” dedi ve ekledi:

“En göze çarpan gündem maddesi ise, sözde ‘normalleşme’ sürecidir. Hatta öyle ki ‘Normalleşme alana, Yeni Anayasa bedava’ diye, vapurda tarak satan işportacılar gibi bağırıp duruyorlar. Gerçeklerin farkındayız. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Nam-ı diğer, ‘Tek adamın borazan müdürlüğü’ eliyle, davulla zurnayla ilan edilen şeylerin neye hizmet ettiğini de bilmekteyiz.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“İYİ Parti kurulduğundan beri Türkiye’de dinamikler değişmeye başladı. Bu değişim, milyonlarca insanın talep ve itirazlarının İYİ Parti çatısı altında birleşmesiyle somutlaştı. İYİ Parti, toplumun geniş kesimlerinden gelen bu talepleri temsil etme gücünü artırarak sürdürüyor.

Partimizin mücadelesi, yerel değerlerimizi kendi çıkarları için kullananlar, doğal kaynaklarımızı savaş ganimeti gibi görenler ve şehirlerimizi beton yığınlarına çevirenlerle. İnanıyorum ki birlikte zafer kazanabiliriz, çünkü zafer, birçok kalbin birleşmesidir.

Haftalardır bu kürsüden, Erdoğan’ın gündemi saptırma taktiklerini ele alıyoruz. Bu taktikler, gerçek sorunların konuşulmadığı ve çözülmediği sürece, toplumumuzun daha yoksul ve daha adaletsiz koşullara sürüklenmesine neden oluyor. En göze çarpan gündem maddesi ise, sözde ‘normalleşme’ sürecidir.

Hatta öyle ki ‘Normalleşme alana, Yeni Anayasa bedava’ diye, vapurda tarak satan işportacılar gibi bağırıp duruyorlar. Gerçeklerin farkındayız. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Nam-ı diğer, ‘Tek adamın borazan müdürlüğü’ eliyle, davulla zurnayla ilan edilen şeylerin neye hizmet ettiğini de bilmekteyiz.

Herkes emin olsun ki bu rozeti onuruyla taşıyanlar, milletin vekili olduğunu bir saniye bile unutmayanlardır. Ve bu rozeti şerefiyle taşıyanların, imza attığı hiçbir kalemden, şer ve musibet peydah olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.

Bizim siyasete bakışımız şudur; Nasıl ki hukukta normlar hiyerarşisi varsa, siyasette de çıkarlar ve vicdanlar hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşinin en tepesinde ise, milletin ortak çıkarı ve ortak vicdanı yer alır. Bunun dışındaki bütün meseleler de, onun altında yer alırlar. Devletin varlığı, millettin varlığı ve istiklaliyle bir bütündür. Müştereken deruhte ettiğimiz devlet görevinin anlamı da, bu şarta, yani milletle olan ahde tabidir.

Bu ahitle de, iki vebali omuzlayacağınıza dair büyük bir söz vermiş olursunuz. Bir yükünüz, milletin oyunun vebalidir. Bir yükünüz ise, milletin güveninin vebalidir. Ve o taşınan yükler bırakılırsa, o yol artık siyaset yolu değildir. İsmi veya şekli ne olursa olsun, şahsi ikbal ve istikbal yoludur.

Ve tarih maalesef ki, şahsi emellerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirenlerle, bunu da bir şekilde izah etmeye çalışanlarla doludur. İYİ Parti’de, bin odasında bin fitne mumu yanan ve sarayın karanlık dehlizlerinden çıkan sözde bir siyasete yer yoktur. Bizim siyasetimizde, tutulacak tek el, milletimizin nasırlı elleridir.

“Asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam yapmamanın haklı bir gerekçesi var mı?”

Yeni ekonomi modeli denen, ama aslında eski ve köhnemiş bir yönetim anlayışının izdüşümü olan bu model yüzünden, Merkez Bankası 818 milyar TL zarar etti. Nereye gitti bu paralar? Sanayi yatırımlarına mı? Gençlere teşvike mi? Yoksa tarımsal desteklere mi? Hepsi Kur Korumalı mevduat sistemine gitti. Bundan sonra da dövize en yüksek faiz veren ülke olduğumuz için yine spekülatörlere ve yabancı fonlara gidecek.

Mehmet Şimşek; İngiliz finans sermayesinin çıkarlarını kendi vatandaşlarının çıkarlarına tercih ediyorsun. Soho caddelerinde dolaştığın kadar, bir kez olsun halkın arasında yer al. Emeklinin, asgari ücretlinin, diplomalı işsizin ve ev hanımının yaşadığı sıkıntıları dinle. Sonra kendi vicdanına sor. Asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam yapmamanın haklı bir gerekçesi var mı?

“‘Cumhurbaşkanıyım ama katillere dokunamıyorum’ dememişsindir”

Bu bayramın adaletten yoksun geçirdikleri son bayram olmasını temenni ediyorum. Ve diliyorum ki Sayın Erdoğan yaptığın o görüşmede Ayşe Ateş’in gözlerinin içine bakarak dünya lideri olduğun makamında her yargı sürecine parmağına sokabildiğin kudretinle ‘Evet ben bu ülkenin tek adamıyım cumhurbaşkanıyım ama katillere dokunamıyorum’ dememişsindir.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Tek Adamlığa Hizmet Etmeyeceğiz

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Biz İYİ Parti olarak Türkiye’de olup biten sonuçlara, yapılan işlere muhalefet ediyoruz. Çünkü millet bize muhalefet görevi verdi. Biz de bu çerçevede parti politikalarını geliştireceğiz” dedi ve ekledi:

“Benim başında bulunduğum parti de tek adamlığa hizmet etmeyecek. İsteyen istediğiyle görüşebilir ama ben kurulan senaryolara karşı çıkacağımı ilan ediyorum. Ben bu potada milletin iradesini erittirmeyeceğim. İyi partiyi milletin vicdanının merkezi olarak görüyorum. Oturduğum koltuğu da milletin yüklediği sorumluluk olarak kabul ediyorum.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin genel merkezinde T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, T24 Yazarı Tolga Şardan ve T24 muhabiri Serkan Demirtaş’ın sorularını yanıtladı.

Dervişoğlu, DEM Partili belediyelere kayyım atamaları konusunda da “Merak ediyorum, mesela Ahmet Türk kaç kez daha belediye başkanı seçilecek? Seçiliyor, görevden alıyorsun. Belediye Meclisi’nin tamamı mı bu şekilde yargılanıyor? Oradan da atama yapmak mümkün. Ama bunlar yapılmıyor, adaylığa açık kapı bırakılıp, sonra bu işler yapılıyor. Sonuçta devlet yıpranıyor” diye konuştu.

Akşener’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı sürpriz görüşme konusunda, önceki açıklamalarını anımsatan Dervişoğlu, “Görüşmeden hangi aşamada haberdar oldunuz, şaşırdınız mı?” sorusu üzerine, şunları söyledi:

“Beklemiyordum ama şaşırmadım. Elbette içeriğini bilmiyorum. Görüşmeye dair açıklamadan sonra sağ olsunlar bizi bilgilendirdiler. Cumhurbaşkanı, CHP lideri ile de görüşüyor. Son görüşmeden sonra da açıklama yapılmadı. Yani sorunun muhatabı elbette ben değilim.”

Dervişoğlu, siyasi kulislerde konuşulan, Akşener’e cumhurbaşkanlığı yardımcılığı teklif edileceği iddiaları konusunda da “Bu konularda bilgim yok. Ancak ben, bana teklif edilemeyecek bir şeyin, O’na da kurucu başkanımıza da teklif edilemeyeceğini düşünürüm” yanıtını verdi.

“Tek adamlığa hizmet etmeyeceğiz”

İYİ Parti’nin, AKP karşıtlığından ibaret bir parti olmadığını vurgulayan Dervişoğlu, şöyle konuştu: “Biz İYİ Parti olarak Türkiye’de olup biten sonuçlara, yapılan işlere muhalefet ediyoruz. Çünkü millet bize muhalefet görevi verdi. Biz de bu çerçevede parti politikalarını geliştireceğiz.

Benim başında bulunduğum parti de tek adamlığa hizmet etmeyecek. İsteyen istediğiyle görüşebilir ama ben kurulan senaryolara karşı çıkacağımı ilan ediyorum. Ben bu potada milletin iradesini erittirmeyeceğim. İyi partiyi milletin vicdanının merkezi olarak görüyorum. Oturduğum koltuğu da milletin yüklediği sorumluluk olarak kabul ediyorum.”

Anayasa çalışmalarına ve görüşmelerine ilişkin de konuşan Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Tek adam rejimine hizmet edecek bir sistemin yanında olmayacağımı, Türkiye’nin anayasa tartışmalarının gerçek sorunları gölgeleyeceği endişelerimi ilk görüşmede ifade ettim. İlk görüşmeyi de tarafsız konumda duran Numan Kurtulmuş ile yaptım. Hükümetin neyi istediğini henüz tespit edemedim. Bu tartışmaların hiçbiri emekli sorununu, çiftçilerin problemlerini, Türkiye’de çöken orta direğin sorunlarını çözmeyecek.

Yakın zamanda MEB müfredatı değişti, gerektiği kadar konuşulmadı. Demokrasi işlemiyor, erkler hiyerarşisi birbirine karışmış. Türkiye’de ciddi demokrasi sorunları yaşanıyor. Bu sorunlar konuşulması gerekirken bu sorunların konuşulmasını engelleyenler tarafından Türkiye bir o yana bir bu yana savruluyor. İYİ Parti de bunun içine çekilmek isteniyor. Fakat ben bunun yerine Türkiye’nin sorunlarını konuşmaya devam etmek istiyorum.”

AK Parti’nin yeni anayasa ile ilgili girişimlerini de değerlendiren Dervişoğlu, şunları söyledi: “Bize ne yapacaklarını söylemediler. Ne olup bittiğini, ne getireceklerini bilen yok. Ben de o nedenle ne yapmayacağımızı söyledim. Tek adam rejimini tahkim edecek bir çalışma içinde olmayacağımızı söyledim. 2010 referandumu ile yargı, emniyete cemaate emanet edildi ve 15 Temmuz darbesi geldi. Ardından OHAL geldi ve yapıyı değiştirdiler o koşullar altında.

Dünyada teşebbüs aşamasında kalmış bir darbe girişiminden sonra yönetim yapısını değiştiren başka ülke var mı? Bunların üzerinden zaman geçti diyorlar. Ne kadar geçti? Daha dün oldu bunlar. Erdoğan, bu başkanlık işinden vazgeçiyorum, parlamenter sisteme geçiyorum derse sürpriz biçimde, hazırlığımız tamam, gelsinler konuşalım. Bir masa kurulacaksa İYİ Parti elbette milletin hakkını korumak için orada olur. Ancak öyle bir niyet de söylemiyorlar. Ne yapıldığını bilen yok.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Özgür Özel’e Sert Sözler

CHP’ye geçen İYİ Partili milletvekillerini ve CHP lideri Özgür Özel’i sert sözlerle eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Bir siyasi parti genel başkanının böyle bir işe çanak tutmak için plan kurması ayıp ve utanç vericidir” dedi ve ekledi:

“Bir dalı bırakmadan bir başka dalı tutmak maymunların hareket stratejisidir. Yüzleşmeden helalleşenlerin, helalleşip yine aynı işi tekrar edenlerin iktidardan aldığı dönem ödevinin farkındayız. Muhalefeti tek elde toplamaya çalışıp iktidar ile oluşturacağı pazarlığın heyecanını normalleşme diye satanların iyice yumuşacık olup iktidara yaktıkları yeşil ışığı da görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasının kendilerini gizleyeceğini sanarak ortaya saçtıkları kirli pazarlıkların da farkındayız. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmaz.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Tek adam rejimi güdümlü bir muhalefet yaratmak için durmadan çalışmaktadır. İstediği şey varlığını millet yerine muktedirlere borçlu olan görevini saraydan alan bu başı bozuk düzenin neferi olmaktan başka hiçbir görevi olmayan bir Meclis dolusu kalabalık yaratmaktır. Yaratmaya çalıştığı bu siyasetçi kalabalığının görevi her  bir yenisi yaşanan türlü hukuksuzluklar, bitmeyen utanmazlıklar karşısında milletin çığlıklarını bağırtılarla susturmaktır. Milleti Türkiye Yüzyılı masallarıyla ölüm uykusundan uyandırmaması, iyi günler ileride nakaratıyla kader diye pazarladıkları karanlığa mahkum bırakmasıdır.

Bu garabete de normalleşmek diyorlar. AKP iktidarı milletimize yumuşama masalı anlatıyorlar. Anlıyoruz ki anormallikleri kendilerini bile şaşırtıcı hale geldiğinden normalleşmeden bahsediyorlar. İktidar ve avenelerine sesleniyorum, hodri meydan haydi normalleşelim. Yargıda emniyette jandarmada devletin tüm kurumlarında cemaatleri, tarikatı söküp atın, görelim, normalleşelim. Bunları yapamayacaksanız bizi milleti yeni anayasa oyunlarıyla yeni çözüm tuzaklarıyla bitmeyen yargı reformlarıyla, uzlaşmacı demokrat pozlarıyla oyalamayın.

Karşılıklı çay içmelere ben normalleştim tiratlarıyla içi boş hamasetinizle işçinin emeğiyle, memurun göreviyle, gencin umuduyla, kadının namusuyla, çocuğun geleceğiyle, öğrencinin eğitimiyle, hayvanının canıyla, ülkenin itibarıyla, vatanın hudutlarıyla devletin saygınlığıyla oynadığınız bu ucuz film artık İyi Parti sayesiyle gösterimden kalkmıştır. Devletin içinde örgütlerin, sokaklarda çetelerin. medyada trollerin başrol oynadığı bu oyunca biz asla yevmiyeli figüran olmayacağız.

Özgür Özel’e sert sözler

Suçlulukları psikolojilerine yansımış olacak ki bir de utanmadan mazeretlerini sıralıyorlar. Yok yerel seçimlerde şu oldu, yok Bilecik’te şöyle böyle oldu türünden gerekçeler yaratarak güya bir haklılık oluşturmaya çaba sarf ediyorlar utanın beyler. Bir milletvekilinin partisi ile bağını koparmadan kendisine siyasi ikbal aramak üzere başka bir partinin kapısında istikbal dilenmesi ne kadar ayıp ise, bir siyasi parti genel başkanının böyle bir işe çanak tutmak için plan kurması da aynı derecede ayıp ve utanç vericidir. TBMM’de siyasette yapmak yerine avlanmaya çıktıysanız o başka tabi.

O zaman siyasi ahlak kurallarıyla bağdaşmayan bu davranışınıza göstereceğimiz tepkiyi en başında kabullenmiş olacaksınız. Bir dalı bırakmadan bir başka dalı tutmak maymunların hareket stratejisidir. Yüzleşmeden helalleşenlerin, helalleşip yine aynı işi tekrar edenlerin iktidardan aldığı dönem ödevinin farkındayız. Muhalefeti tek elde toplamaya çalışıp iktidar ile oluşturacağı pazarlığın heyecanını normalleşme diye satanların iyice yumuşacık olup iktidara yaktıkları yeşil ışığı da görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasının kendilerini gizleyeceğini sanarak ortaya saçtıkları kirli pazarlıkların da farkındayız. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmaz.

Küçükçekmece’de bir bina çöktü. Ve yine insanlarımız öldü. İktidar ve medyasının dilinde her olaya münferit dendiği gibi buna da münferit bir olay deyip geçebiliriz. Ancak bu münferit değil müteselsil bir olaydır. Hadiseden hemen sonra binanın 1,5 katının sonradan eklendiğini ve inşaatta da deniz kumu kullanıldığını öğrendik. Cinayet silahları hemen ortaya çıktı aslında. Affedilen cinayet silahları.

Hakkâri’ye kayyım atanması

Adalet ve hukuk tesis edilmediğinde, Cumhuriyet düzeni bile isteye bozulduğunda AK Parti’nin ruh ikiziyle icra ettiği oyunlar da asla sona ermez. Kayyum uygulaması tam olarak böyle bir hadisedir. Hakkari Belediye Başkanı seçilen kişi tam 10 yıldır yargılanıyormuş. Hem de terör suçundan. Sanki bugünler düşünülmüş, planlanan vadede toplumsal bir kargaşaya vesile olacak şekilde beklemişler, beklemişler, beklemişler. İdarenin işleri takdir yetkisini aşıyor.

Soruşturmayı açan savcı FETÖ’cü, FETÖ’cü olmaktan da başka bir mahkemede yargılanıyor. Dava sonlanmadıysa, bu kayyumu neden atıyorsunuz da memleketi karıştırıyorsunuz? 3 gün sonra davanın karar duruşması var, karar duruşmasından sonra verilen karara bakarak, herhangi bir şeye bakmadan kanunun icaplarını yerine getirerek bu meseleyi halledebilirsiniz mesela. Hukuku istismar edenlerle demokrasiyi istismar edenler aynı zihniyettir. Bu anlamda AK Parti ve DEM Parti birbirine en yakın siyasi partilerdir.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Yeni Anayasa Açıklaması: Tayyipizm’den Türkiye’yi Kurtulalım

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, yeni Anayasa tartışmalarına ilişkin, “Yürürlükte olan 1982 Anayasasında vesayet yok değil. Elbette var. Var ama askeri yönetimlerin vesayetinden ziyade yaptığınız anayasa değişikliklerinden kaynaklı olarak Recep Tayyip Erdoğan vesayeti var” dedi ve ekledi:

“Gelin, doğru bir iş yapmak istiyorsanız biz hazırız. Bu anayasadan bütün vesayetlerin izlerini silelim. İşe de Tayyip Erdoğan vesayetini kaldırmakla başlayalım. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemi diye adlandırılan Tayyipizm’den Türkiye’yi elbirliği ile kurtulalım.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Gereksiz tartışmalara hiç gerek yok. 60’lara, 71’lere, 80’lere dönmenin de anlamı yok. 1982 Anayasa’sında değişmemiş sadece 58 madde var. O maddelerde askeri vesayetle falan ilgili değil. Ayrıca yapılan Anayasa değişikliklerinin çoğunu da, 22 yıldır işbaşında bulunan iktidar yani sizler gerçekleştirdiniz.

2010’daki anayasa değişikliğiyle devlet yönetimine ve yargıya FETÖ’yü ortak ettiniz. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün yaşanmasına vesile oldunuz. Sonra 2017’de olağanüstü hal koşullarında zata mahsus bir anayasa değişikliği yaparak Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminin anayasal çerçevesini belirlediniz.

2018’den beri bu milletin başına tek adamlığı siz bela ettiniz. Ayrıca neden şikayet edersiniz ki? Bizleri hayatımızın baharında mapushanelere gönderen askeri darbeler sizleri saraylara taşıdı işte. Yürürlükte olan 1982 Anayasasında vesayet yok değil. Elbette var.

Var ama askeri yönetimlerin vesayetinden ziyade yaptığınız anayasa değişikliklerinden kaynaklı olarak Recep Tayyip Erdoğan vesayeti var. Gelin, doğru bir iş yapmak istiyorsanız biz hazırız. Bu anayasadan bütün vesayetlerin izlerini silelim. İşe de Tayyip Erdoğan vesayetini kaldırmakla başlayalım. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemi diye adlandırılan Tayyipizm’den Türkiye’yi elbirliği ile kurtulalım.

İYİ Parti olarak bugüne kadar sayısız yasa teklifi, araştırma önergesi ve yazılı soru önergesi verdik. Derneklerle, barınaklarla görüştük. Dertlerini dinledik. Çözümler geliştirdik. Hayvan hakları yasası çıkmalı dedik. Kontrol ve kısırlaştırma gerekiyor dedik. Bu hususlarda büyük gayret gösteren öncelikle milletvekillerimize ve emek veren tüm partili arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Bizler, hayvanlara eşya muamelesi yapmayan En’am Suresi 38. Ayette ifadesini bulan ‘Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir.’ İlahi emrini, iman hakikati olarak kabul etmiş bir milletiz. Yüzyıllardır hayvanlara merhamet gösteren, şefkatli bir millet olarak, hayvanlarla çocuklar arasında yaşamsal bir tercih yapmamışız. Elbette bunları kıyaslanacak şeyler olarak da görmemişiz.

Bizler Avrupalılar gibi sıfır sokak hayvanı politikası üretecek bir tarihten de gelmiyoruz. Veba salgınını, kedilerle birlikte atlatmış Yörük çadırını, dostu bildiği köpeğiyle birlikte taşımış, Asya’dan Avrupa’ya kısrak başı gibi uzanan bir toprağın çocuklarıyız. Gel gelelim birtakım ülkeler gibi, hayvan ve insanların birbirine karıştığı, bir şehir anarşisini de tercih edecek değiliz. Ancak bu anarşiden beslenen vicdan vampirleri kendi riyakarlıklarını örtmek için sabrımızı ve vicdanlarımızı sınıyorlar.

“Muhbirlik yap, para kazan”

Diyor ki Tarım ve Orman Bakanı; ‘Bilimsel verilere göre, başıboş köpeklerin çoğalmalarının kontrol altına alınabilmesi, bir sene içinde toplam sayının yüz 70’inin kısırlaştırılması ile mümkündür. Ancak son 5 yılda ortalama 260 bin, bir yılda en fazla 350 bin köpek kısırlaştırılabilmiştir.’ Yani paranız mı yok? İmkânınız mı yok sayın bakan? Yoksa işinizi yapmaya niyetiniz mi yok? Elbette bu sorular belediyeler için de geçerli. Sorumluların birbirine topu atmasına gerek yok.

Meselenin çözümü bellidir. Zor da değildir. Öncelikle iyi niyet gereklidir. Sonra merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında sivil toplum ve gönüllüler arasında, koordinasyon ve iş bilirliği gereklidir. Sonra yapılacak şeyin formülü bellidir. Topla, kısırlaştır, aşıla, koru. Bu süreçte barınakların kapasitesi ve imkanları da arttırılmalıdır. Evcil Hayvan ticareti tamamen yasaklanmalıdır. Hayvanlar takip edilmeli, onları sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalıdır. Yani hayvan hakları yasası çıkartılmalıdır.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kamu görevlilerinin servislerini kaldırarak başladığı şahane tasarruf tedbirleriyle ekonomik krizi çözeceğinden o kadar emin olmuş olacak ki eşsiz uygulamalarına bir yenisini daha eklemeye karar verdi.

Biz bunun adını MUYAP koyduk. Yani muhbirlik yap, para kazan projesi. Sen garibanı gammazla, biz kalantoru kayırırız projesi. Ne hikmetse bakanın aklına vergi borcu affedilen iş adamları, ballı maaş alan üst düzey yöneticiler, israf rekoru kıran saray harcamaları, görev zararı konusunda rekor üstüne rekor kıran kamu bankaları gelmemektedir.

Kollukta kimin kime operasyon yaptığı belli değildir. Hangi cemaat, hangi tarikat derken emniyet ve jandarma İçişleri’nden alınıp neredeyse Diyanet’e bağlanacak seviyeye gelmiştir. Vatandaş bugününden şüpheli, yarınından ise umutsuzdur.”

Paylaşın

Dervişoğlu: İYİ Parti Olarak Tuzakları Bozacağız

Partisinin düzenlediği bir etkinlikte konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Emeklinin derdi konuşulmasın, kaynatılmayan tencerelerin derdi anlatılmasın, geleceklerine dair umutlarını yitiren gençlerin sorunları konuşulmasın, toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçilerin sorunları konuşulmasın isteniyor” dedi ve ekledi:

“Peki, Türkiye’de ne konuşulsun? Anayasa değişikliği üzerinden bir tartışma başlatılsın ve bu tartışma çerçevesinde de diğer sorunlar gölgelensin. Nedir? Sokak hayvanları konuşulsun. Nedir, tasarruf tedbirleri konuşulsun. Türkiye yapay tartışmaların gündemi ile savrula savrula gelsin, beyler de istediklerini dünden bugüne nasıl yapıyorlarsa düşünceden eyleme dönüştürsünler. İYİ Parti olarak bu tuzakları bozacağız. Milletin derdi neyse onu konuşacağız. Emeğinin karşılığını alamayan işçinin, hakkını alamayan emeklinin, geleceğini kaybetmiş gencin sorunlarını konuşmaya ve TBMM’de o sesi yükseltmeye devam edeceğiz.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca Şişli’de bulunan bir otelde düzenlenen kahvaltı programında konuştu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İYİ Parti’nin farkını fark ettirebilmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Siyaset nezaketini, inancını, samimiyetini yitirmiş, kaybetmiş durumda. Biz, İYİ Parti’yi siyasette samimiyeti, nezaketi, hoşgörüyü geri getirmek için kurduk. O sebeple gittiğimiz her yerde söylüyoruz, millet neyi özlediyse biz o hasretin gereğini yerine getireceğiz. Millet, makul bir dil istiyor. Millet kutuplaşmak değil, kucaklaşmak istiyor. Millet birbirini itmek değil, birbirine sarılmak istiyor. Millet aslına bakarsanız bir kurtuluş çağrısı arıyor. Eğer doğru bir yolculuk sürdürmeye; inançlarımızı, düşüncelerimizi, hassasiyetlerimizi milletimizle buluşturmaya muvaffak olabilirsek bugün bu salon gösteriyor ki artık iktidar iyiler için, cesurlar için ve İYİ Partililer için uzakta değildir.

Emeklinin derdi konuşulmasın, kaynatılmayan tencerelerin derdi anlatılmasın, geleceklerine dair umutlarını yitiren gençlerin sorunları konuşulmasın, toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçilerin sorunları konuşulmasın isteniyor. Peki, Türkiye’de ne konuşulsun? Anayasa değişikliği üzerinden bir tartışma başlatılsın ve bu tartışma çerçevesinde de diğer sorunlar gölgelensin. Nedir? Sokak hayvanları konuşulsun. Nedir, tasarruf tedbirleri konuşulsun. Türkiye yapay tartışmaların gündemi ile savrula savrula gelsin, beyler de istediklerini dünden bugüne nasıl yapıyorlarsa düşünceden eyleme dönüştürsünler. İYİ Parti olarak bu tuzakları bozacağız. Milletin derdi neyse onu konuşacağız. Emeğinin karşılığını alamayan işçinin, hakkını alamayan emeklinin, geleceğini kaybetmiş gencin sorunlarını konuşmaya ve TBMM’de o sesi yükseltmeye devam edeceğiz.

Nevşehir gibi bir yerde yoğun bir sığınmacı sorunu var. Türkiye’nin her yerini çepeçevre sarmış ve bu dertten en fazla nasibine düşen yer de maalesef İstanbul. Nereye giderseniz gidin, yabancıların oluşturduğu gettolar ortaya çıkarılmış. Bu, Türkiye açısından büyük bir tehlikedir. Bu, gizli bir istiladır. Bu, demografik bir tehdittir. Bu tehdidi Türkiye’nin başına bela edenler, yanlış politikalar yüzünden bunu yapmış değiller. Bu tehlike, Türkiye’nin kapısına bu hükümetin bilinçli tercihleri ile teamülden taşınmıştır.

Türkiye, 2053 yılında büyük bir beka sorunu ile karşı karşıya bırakılacak. Zamanında yapılırsa seçimlere 4 yıl var. Birtakım dertlerimizin, sorunlarımızın, problemlerimizin olduğunu sizler gibi biliyorum ancak bu sorunların çözülmesi, yaraların sarılması ve Türkiye’nin geleceğine dair doğru adımların atılabilmesini mümkün kılabilecek başarılarla kucaklaşılması bizim için zor değil. 4 yıllık zaman boyunca İYİ Parti, bütün sorunlarını çözecek ve önümüzdeki dönem eskimiş bu siyasi partilerin arasından güneş gibi doğacaktır.

Herkes istiyor ki bu güneş batsın. Herkes İYİ Parti’nin raf ömrüne vade biçiyor. Televizyonlara çıkıp konuşuyorlar, İYİ Parti şöyle böyle olacak diyorlar. Ben size İYİ Parti’nin ne olacağını göstereyim. İşte buradalar. Bu büyük millet burada. Burada her siyasi partiden insan var, doğru mu? AK Partili var, Milliyetçi Hareket Partili var, Cumhuriyet Halk Partili var, eski merkez sağdan arkadaşlarımız var, Milli Görüş geleneğinden gelen kardeşlerimiz var.

Herkes burada. Bütün bu arkadaşlarımız iş birliği, el birliği, gönül birliği yaparsa İYİ Parti’ye siyaseten raf ömrü biçenler bir daha televizyona çıkamayacak kadar mahcup olacaktır. Siyaset farklı bir arayış içerisinde; millet farklı bir beklentinin içinde. Bu millet, vefatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen Süleyman Demirel’in samimiyetini özlüyor. Bu millet; Bülent Ecevit’in nezaketini, Turgut Özal’ın çalışkanlığını, Necmettin Erbakan’ın imanını, Alparslan Türkeş’in mücadele cehdini özlüyor. Hepsinin birleştiği yer Allah’ın izniyle İYİ Parti olacaktır. Millet aradığı siyaseti İYİ Parti’nin saflarında bulacaktır.”

Dervişoğlu, “Bir gün gelecek, iktidar olacağız” diyerek konuşmasını tamamladı. Dervişoğlu partililerle toplu hatıra fotoğrafı çektirdi.

Paylaşın