İYİ Parti Cumhurbaşkanı Adayı Çıkaracak Mı? Dervişoğlu Açıkladı

Partisinin cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmayacağına ilişkin konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Bu sistemden kurtulmak için öncelediğim şeyleri, siyasi hırslarımla ortadan kaldırmam. Sadece İYİ Parti’ye ivme kazandırmak adına Türkiye’nin geleceğini ateşe atamam” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu,, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Yeni Bir Sabah” programına katıldı.

Dervişoğlu, İsrail’in İran’a saldırılarına ilişkin, savaşın bağıra bağıra geldiğini belirterek, “Bu konuyla ilgili çok fazla fikir sahibi olmak gerekmiyor. Tarih tekerrür ediyor. Bölge coğrafyası üzerinde emperyalist emellerden vazgeçmeyen güçler, zaman içerisinde stratejilerini yenileyerek, bu topraklar üzerinde emellerini gerçekleştirmeye gayret sarf edecek stratejileri yaşama geçiriyor” diye konuştu.

Dervişoğlu, saldırıların sürecine ilişkin, “Önce Irak’la başlayan sonra Suriye’ye nüfus eden bu sürecin artık İran’ı hedef tahtasına koyduğunu, nihai hedefinin de Türkiye olacağına işaret etmiştim. Bu doğrulandı, yanılma ihtimalimiz yok. Hedefleri değişmiyor, stratejileri değişiyor” ifadelerini kullandı.

Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan”ın, etkin pişmanlıktan faydalanan şüpheliler Adem Soytekin ve Servet Yıldırım’ın iddiaları üzerine hakkında başlatılan soruşturmada tutuklanmasına ilişkin Dervişoğlu, avukatın görevini yaptığını, görevini yapan kişinin tutuklanmasının yadırganacak bir durum olduğunu söyledi.

Dervişoğlu, tutuklamaya ilişkin, “Olamaz, olmaması gerekir. Çünkü yani bu tür garabetleri ben tarif etmekte zorlanıyorum. Yapanlar bunu nasıl yapıyor? Doğrusunu isterseniz şaşırıyorum. İddia, yargılama ve savunma. 3 ayak üzerine kuruluyor. Şimdi siz savunmayı çıkarıyorsunuz oradan. Ayrıca tutuklanma gerekçelerinin arasında avukatın tutuklanan avukatın dosya ile ilgili ifadeleri ele geçirmek. Avukatın görevi bu zaten. Yani kim kimin hakkında hangi ifadeyi vermiş, ne söylemiş, dosya nasıl oluşturuluyor, nasıl tekemmül edecek? Bunu takip etmektir avukatın görevi. Görevini yapmış olmakla ötürü bir kişinin tutuklanmış olması hali gerçekten hem yadırganacak hem de utanılacak bir durumdur. Baskının bu şeyi olmaz, yöntemi olmaz. Baskı tamam yani hep o dile getirdiğimiz işte rahatsız olduğumuz bir şey” dedi.

“Türkiye’nin geleceğini ateşe atamam”

Dervişoğlu, İYİ Parti’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarıp çıkarmayacağına ilişkin soruya ise, “Bununla ilgili şu an bir karar veremeyiz, tek başıma da veremem. Yetkili kurumlarımızla değerlendireceğiz. Bu sistemden kurtulmak için öncelediğim şeyleri, siyasi hırslarımla ortadan kaldırmam. Sadece İYİ Parti’ye ivme kazandırmak adına Türkiye’nin geleceğini ateşe atamam” cevabını verdi.

Paylaşın

Dervişoğlu: İktidar Hayal Satacağına Gerçeklerle İlgilensin

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, asgari ücret tartışmalarına ilişkin, “Bizim hesabımız ve önerimize göre asgari ücret en az 29 bin 850 TL olmalıdır. İktidar, devlet aklı diye hayaller satacağına, gerçeklerle ilgilensin” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Dervişoğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Öncelikle, Sayın Ümit Özdağ’a bir kere daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ancak, ifade etmeliyim ki, biz, hukuka uygun olmayan bir tutuklamanın, aylarca süren hak mahrumiyetinin tahliye ile neticelenmesine değil, Ümit Özdağ’ın Silivri’den kurtulmasına seviniyoruz. Tekrar aramıza hoş geldin diyoruz. Ne planlanıyor olursa olsun milliyetçilerin ayrışmasıyla değil birleşmesiyle sonuçlanacaktır.

Siyasi tarih, bu tutuklamayı birçok yönüyle ele alıp, sorgulayacaktır. Ne için yapıldığını, neye hizmet ettiğini, kendi içinde hangi stratejileri barındırdığını, hiç şüphesiz değerlendirecektir. Arkadaşlar, hürriyet lütuf değildir. Hürriyet, keyfe keder bir iş değildir, hürriyet piyango hiç değildir! İşte tam da bu yüzden, bu devran son bulmalıdır. Onu da hep birlikte yapacağız. Kurulan tuzakları bozacak, zalim devlet zihniyetinden arınıp, adil devletin temellerini atacağız.

Bu hafta sona erecek olan 2024-2025 eğitim öğretim yılı vesilesiyle, eğitim davamız ile başlayacağım. Çünkü bu üstümüzden geçen füzelere, savaş uçaklarına, istihbarat ve iletişim ağlarına bakarken, iki ülke arasındaki teknolojik farkı görmemiz gerekiyor. Dünya’nın gittiği yönü ve bu yönün ülkelere, milletlere, toplumlara ve bireylere etkisine bakmamız gerekiyor. inkişaf, terakki, modernleşme, kalkınma, çağdaşlaşma, ne derseniz deyin; 21.yy’ın ilk çeyreği geride kalmışken “bugün biz neredeyiz, yarın nerede olacağız? sorusunu sormadan, yapılacak siyasetin bir anlamı yoktur. 23 yıllık iktidarın yarattığı en büyük üç yıkım alanı nedir derseniz, şüphesiz en başa Milli eğitimi koyarım.

23 yıldır sistematik olarak Anayasal görevlerini yerine getirememekte, dahası Anayasayı kasten ihlal etmektedir. Önce her bir maddeyi, her bir fıkrayı ihlal ediyorlar, sistematik ihlallerle Anayasa’yı uygulanamaz hale getiriyorlar. Anayasamızı ve Anayasal haklarımızı, vazgeçilmez, devredilemez haklarımızı bize unutturuyorlar. Devletin bireyle, toplumla yaptığı sözleşmeyi ortadan kaldırıyorlar. Ahdi ve akdi çiğniyorlar. Sonra da yeni Anayasa istiyorlar. Hep anlattığım gibi, yolsuz bir devlet istiyorlar. Yoksul bir Türkiye istiyorlar. İnsanımız, her yeni güne boğazından geçecek bir lokma ekmeğin derdiyle başlasın, onun uğruna da her şeye ‘evet’ desin istiyorlar.

“Asgari ücret, yılda iki defa güncellenmeli”

7 yıldır kararlılıkla sürdürülen ekonomik kriz, mutfaktaki sönmeyen yangın ve onun en önemli parçası sadakaya dönmüş maaşlar! Ülkemizde maalesef asgari ücret, bu yoksulluk ve korku siyasetinin en temel araçlarından birisidir. Çünkü Erdoğan Türkiye’sinde, asgari ücret artık istisna değil, kuraldır. Bu kural da, çalışan nüfusumuzun yüzde 80’i ya asgari ücretle çalışıyor ya da asgari ücret sınırında maaş alıyor. Bugün 22.105 liralık bir asgari ücret vardır. İYİ Parti’nin bu konudaki önerisi açıktır. Asgari ücret, yılda iki defa güncellenmelidir, bu yasal bir zorunluluk olmalıdır. İkincisi ise, bu rakam belirlenirken hem işçi, hem işverenin hali birlikte düşünülmelidir.

İşverenin üzerindeki yük, devlet tarafından omuzlanmalıdır. Vergi muafiyeti mi? Doğrudan destek mi? Hepsini yapmaya, imkanlar ve yasalarımız müsaittir. Bizim hesabımız ve önerimize göre de asgari ücret bugün en az 29 bin 850 TL olmalıdır. Önerimiz budur. İktidar, devlet aklı diye hayaller satacağına, gerçeklerle ilgilensin. İktidar buyursun, Meclisi teröristlerle kucaklaşmasına araç edeceğine, devletin vatandaşıyla kucaklaşacağı şekilde yani asıl vasfıyla kullansın. Getirsinler teklifi, destekleyelim!

Adeta aylardır ‘geliyorum’ diyen çatışma nihayet gelmiştir. Bir terör hükümetince yönetilen İsrail’in Gazze’de yürüttüğü sistematik soykırım devam ederken, şiddet, yıkım ve kan, İran kentlerine sirayet ettirilmiştir. İran hükümetinin üst düzey yetkilileri çok sofistike yöntemlerle suikasta uğramıştır. Tesisler bombalanmaktadır, insanlar ölmektedir. Anlaşılmaktadır ki diplomasi, akıl, insanlık ve makuliyet ölçütleri dünyayı terk etmektedir. İYİ Parti olarak, herkesi aklı selime, diplomasiye ve sulha çağırmaktayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten iktidardan da bu yolda amasız ve fakatsız bir çaba içinde olmasını talep etmekteyiz.”

Paylaşın

Yeni Anayasa Tartışmaları: Dervişoğlu’ndan Dikkat Çeken Açıklamalar

“Yeni Anayasa” tartışmalarına ilişkin konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Yeni Anayasa lazım ama bu Anayasa’yı kevgire çevirenlerin yapacakları iş değil” dedi ve ekledi:

“1982 Anayasasının 2002’ye kadar 7 kez değiştiğini millet unuttu. AK Parti sonrası toplam 21 kez değişti. Sadece 56 maddeye dokunulmadı. 2017’de rejim değişikliğine ve sistem değişikliği yapılıyor. Bu Anayasa’da Erdoğan’ın 2 defa aday olması mümkün değildi ama 3 defa oldu. 4. defa seçilebilmenin önünü açmaya çalışıyor. Türkiye’nin Anayasa değişikliğine ihtiyacı vardır o da parlamenter demokratik sisteme geçişle olmalıdır.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, KARAR TV’de Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Dervişoğlu’nun yanıtlarından öne çıkanlar şöyle;

“Bu saldırı çok iyi hazırlanılmış ve uygulanılmış. İsrail’in İran’ı vuracağı belliydi. Suriye’deki rejim değişikliği sonrası İsrail’in Suriye toprakları üzerinde nüfuzunu arttırması ve stratejik adımlar atması bekleniyordu. Dışişleri Bakanımız çok geç ve kınama kıvamında bir açıklama yaptı. İktidarı dışarıdan destekleyen partinin genel başkanı gerekirse güç kullanılmasından yana bir tavır alınması gerektiğini söyledi. Sayın Bahçeli’yi kastediyorum. Ben de aynı kanaatteyim. Kınamanın ötesinde ifade edilmelidir. Yaşadığımız coğrafyanın hassasiyetleri var. İttifaklarımızı da ona göre şekillendirmek düşmanlarımızı da onların üzerimizde plan yapmasını engelleyecek şekilde yapmamız lazım. Diğer ülkelerin de ekonomileri etkilendi ama en çok Türkiye etkilendi. Bu Türkiye’nin ekonomisinin kırılgan olmasından kaynaklanıyor. Sırtlanların geçiş yolu üzerine kurulmuş bir devletiz.

İran’ın kendisini düzeltmek yolunda atacağı bir adım olacağını sanmıyorum. Bölgede bir rejim değişikliğine neden olacak. ABD’nin kimin arkasında durduğu aşikar. Türkiye’nin yapması gereken uluslararası toplumu harekete geçirmektir. Umarım doğru bir planlama yapılıyordur. Ama kamuoyu bilgilendirilmiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kamuoyu bilgilendirilmiyor. Hükümet, siyasi partileri bilgilendirmelidir. Ama hükümetin böyle bir alışkanlığı yok. Eskiden de birbirine muhalif partiler vardı ama milli meseleler söz konusu olduğunda siyasi partiler birbiriyle görüş alışverişinde bulunurdu. Şimdi eksik bilgilerle derin yorumlar yapmak bataklığı oluyor. Herkes eline değnek alıp harita önünde kamuoyunu bilgilendiriyor. Suriye’deki olayların sonucunda İsrail ile Türkiye sınır komşusu oldu. Bela Türkiye’ye bir adım daha yaklaştı, tedbir gereklidir. Suriye’de İsrail nüfuzunun çok kuvvetli olduğunu söylüyorum. ABD’nin orada uyguladığı strateji ve başardığı düzen İsrail’in hedeflerini tahkim eden nitelikler taşıyor.

“Abdullah Öcalan’a kurucu önder diyenleri kınıyorum”

Abdullah Öcalan denilen cani başına önemli yerlerde kurucu önder diyenleri kınıyorum. Ben Mazlum Abdi ile Öcalan’ın görüştüklerini de düşünüyorum. Mazlum Abdi, kırmızı bültenle aranan bir kişi. Böyle birini böyle bir süreçte davet ediyor olması bile Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağıladığı anlamına gelir. Abdullah Öcalan denilen caninin sözde fesih sürecinde sesli bağlantısı sırasında topluluğa hitabına baktığınızda kendisini Kürt halkını da aşağılayarak sözler sarf ettiğini biliyoruz. Elbette Barzani’yi Mazlum Kobani’yi isteyecektir. Türkiye Cumhuriyeti buna sessiz kalırsa bir bedeli olur.

Abdullah Öcalan hangi sıfatla siyasi partilerle görüşmek istiyor. Terörsüz bir Türkiye, teröristin yol göstericiliği ile temin edilecekse ortada bir yanlışlık var. Bunların hangisi hangi emelinden vazgeçti? Silahları bırakmadılar. Silahı hangi şartlarda bırakacaklarını konuşuyorlar. Kimin silahını bırakıyorsunuz? Silahları ABD’den aldılar. Kime teslim edecekler? PKK isim değiştirdiğini söylüyor, PKK ismiyle yürüttüğümüz faaliyetleri durduruyoruz diyor. Ne PKK silah bırakacak ne de Türkiye üzerinde kurguladıkları oyundan vazgeçme planları var.

Abdullah Öcalan’ı Meclis’e getiremediler de Türkiye’yi onun ayağına mı götürecekler. Birileri böyle bir şeyin olmasını istiyor demekki. Lozan’ı tartışmak ne demek? Lozan’ın hangi maddesinin kararlarının nasıl alındığını onlar biliyor mu? Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıf düşürecek maceralara atılmak hangi akla hizmet? Devlet ve hükümet bu konunun içinde. MİT, Genel Kurmay, Emniyet hepsini katabilirsiniz. MİT ve Genel Kurmay istemediği halde bu süreç yapılıyor olabilir. Abdullah Öcalan’a başrol oyunculuğu verilen bir senaryoda kimin figüran kimin yardımcı oyuncu olduğunu anlamak güç.

Abdullah Öcalan’ın yol göstericiliğinde olan sürece karşıyım. PKK’nın artık bu ülkede tehdit sayılabilecek kadar elemanının olmadığını açıklamışlardı. Ayakkabı numaralarına kadar bilmiyorlar mıydı? IRA ve ETA silahını bıraktıktan sonra başka ülkede konuşlanmadı. Adam bir şeyden vazgeçmedi. Sözde fesih açıklamasına Lozan’dan başlıyor. Lozan Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senetidir. PKK silah bırakıyor, YPG ya da PJAK ne yapacak? Kim biliyor? Ambalajlanmış adı çok güzel terörsüz Türkiye. Ben teneke kutuda ikram edilen zehir hiç görmedim. Türk milletini zehirlemeye çalışıyorlar. Bu terörsüz Türkiye denilen şey Cumhuriyet’in 100. yılından sonra yaşama geçirdikleri kalkışma sürecidir, Türkiye Cumhuriyeti buna izin vermeyecek. Benim tapu senetimi yok sayacaksa Cumhuriyetimi yok sayacaktır.

Özdağ, 17 Haziran’da inşallah çıkar. Ben çıktığım yolculuğa adalet, eşitlik için çıktım. Her hak gasbına uğrayanın yanındayım. İmamoğlu ve diğer belediye başkanları da dahil. Ben kayyuma karşı direndim. Can Atalay’ın milletvekilliği için direndim. Osman Kavala’ya da sahip çıktım. Selahattin Demirtaş bugün terörün uzantısı olduğunu söylediğimiz partinin genel başkanı. Bir defa PKK’ya terör örgütü dememiştir, Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz demiştir. Ümit Özdağ ile Selahattin Demirtaş aynı kişi midir ya da Ekrem İmamoğlu? Bir teröriste senin heykelini dikeceğiz diyen adam ile hukuken mağduriyete uğrayan insanı aynı kefeye koymam.

“Yeni Anayasa, Anayasa’yı kevgire çevirenlerin yapacakları iş değil”

DEM Partili vekillerin Numan Kurtulmuş’a oy vermesi siyasi bir göz kırpmadır. 3. turda yaşandı. Talep ve beklentilerine karşılık bulma halinde iktidar partisi ile çalışabilme kabiliyetine sahip olduklarını ortaya koydular. Süreç münasebetiyle de birbirlerini eleştirmiyorlar, DEM Parti ile iktidar partisi cicim aylarını yaşıyor. 11 kişilik komisyon Meclis dışı bir komisyon. Anayasa’nın nitelikli çoğunlukla çıkması lazım. Şuanki komisyona baktığımızda DEM, HÜDA Par, MHP… Bunlar bir koalisyon oluşturuyor. Anayasa değişikliğine dair ne çıkarsa çıksın referanduma taşınmalı. Yeni Anayasa lazım ama bu Anayasa’yı kevgire çevirenlerin yapacakları iş değil.

1982 Anayasasının 2002’ye kadar 7 kez değiştiğini millet unuttu. AK Parti sonrası toplam 21 kez değişti. Sadece 56 maddeye dokunulmadı. 2017’de rejim değişikliğine ve sistem değişikliği yapılıyor. Bu Anayasa’da Erdoğan’ın 2 defa aday olması mümkün değildi ama 3 defa oldu. 4. defa seçilebilmenin önünü açmaya çalışıyor. Türkiye’nin Anayasa değişikliğine ihtiyacı vardır o da parlamenter demokratik sisteme geçişle olmalıdır.

Türkiye 7 yıldır krizde. Türkiye tek adam rejiminde doğru kararlar alamıyor. Ekonominin en önemli unsuru güvendir. 4 ayda ödediğimiz faiz 19. 8 milyar dolar. Bütçeden ödenen iç faiz tutarı 724. 6 milyar TL. Bununla 2 tane Atatürk Barajı 1 tane de Akkuyu Santrali yapılıyor.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Mehmet Şimşek’e Sert Sözler: Milleti Ahmak Mı Sanıyorsun?

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Mehmet Şimşek’ tepki göstererek, “Habire vergi topluyorsun. Fakirden fukaradan topladığın vergileri götürüp finans baronlarına, dolar faizi diye ödüyorsun, sonra da ekonomi iyileşiyor diyorsun. Sen milleti ahmak mı sanıyorsun?” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümleri şöyle:

“Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece, bereketin ve bolluğun habercisi Hıdırellezdi. Türk’ün huzuru, mutluluğu, egemenliği ve bağımsızlığının müjdesini 3 Mayıs günü verdik. O müjdeyi, her bir parlayan gözde gördük. Geride bıraktığımız bir yıl için de gelecek yıllar için de bu güveni tazeledik. Hatırlayın bu kürsüde ‘avazımız havada kalmaz’ demiştim. Şükür ki kalmadı. Şimdi daha büyük bir inançla daha güçlü bir azimle bu yolda ısrar edeceğiz, bu sesi büyüteceğiz.

Kıymetli yol arkadaşlarım, bundan bir yıl önce, Genel Başkan sıfatıyla bu kürsüye çıktığım ilk grup toplantısında, yaptığım o konuşmanın üç ana başlığı, üç çağrısı vardı. Hatırlamak ve hatırlatmak isterim. Çünkü unutmamak, yaşadıklarımızı normalleştirmemenin en önemli ve belki de tek yoludur. İşte, o çağrıların ilki adaletti. O talebi ve belki de çığlığı, rahmetli Sinan Ateş’in katlemesinin ve adaletin tecelli etmeye niyet etmeyişinin, kalplerde ve vicdanlarda açtığı yaranın sızısıyla dile getirdim. O günlerde tamamlanan soruşturmanın, adeta bir hatır senedine dönüştüğünü ifade ederek ‘ya adalet ya kıyamet’ dedim. Geçtiğimiz bir yılda, adalet namına neredeyse her gün, bir kıyamet daha koptu. Bizler kimini duyduk, kimini ise duyamadık. Çaresiz bir kadının, tek başına bir çocuğun, kimsesiz bir yaşlının sessizliğidir bunlar. Duyduğumuz çığlıklar ve isyanlarsa halen çınlamaktadır.

Artık yoksulluğu, aylık enflasyonu dahi açıklandığında hatırlıyoruz. Türkiye, yoksulluğunu dahi konuşamaz hale gelmiştir. Bu oranları dert edinip araştıranlar ve sorgulayanlar, ‘O rakamlar öyle değil; böyledir’ diyenler dahi soruşturuluyor, hapse atılıyor. Aylık enflasyon yüzde 3; yıllık ise yüzde 37 diyorlar. Ev fiyatları ise bir yılda yüzde, 70 artmış. Sen neden bahsediyorsun? Bir ayda 57 milyar dolar yaktılar ‘Tutuklamanın etkisi de birkaç günde geçti’ diye masal anlatıyorlar. Sen kime ne anlatıyorsun? Hazine ve Maliye Bakanı tahsildar Mehmet bey. Habire vergi topluyorsun. Fakirden fukaradan topladığın vergileri götürüp finans baronlarına, dolar faizi diye ödüyorsun, sonra da ekonomi iyileşiyor diyorsun. Sen milleti ahmak mı sanıyorsun?

Bugün saray iktidarının hepimizi uğraştırdığı, oyaladığı gündemler, gece gündüz televizyonlarda tartışılan meseleler, hangi yaraya merhem, hangi derdimize dermandır? Bize zehir olan, onlara ilaçtır! Millete zerk ettiği ‘sözde Yeni anayasaydı’. ‘Hukuksuz, adaletsiz, üstelik ekmeksiz bir millete ‘Yeni anayasa’ demek ancak abesle iştigaldir. Tekraren söylüyorum, ‘Ekmek bulamıyorsanız anayasa yiyin’ demektir. Bizi, yine, Yeni Anayasa zokasıyla getirdiler. Sonra ne mi yaptılar? Kayyım siyasetine başladılar. Bizlere Demokrasi dersleri verirken, o gün canları hangi belediyeyi istiyorsa, gözlerine hangi ili, ilçeyi kestirdilerse oraya kayyım atadılar. Bunu yaparken terörü bahane ettiler, sonunda teröristbaşına el uzattılar. Demokrasi dediler, hatta iki gün önce de ‘Terörsüz Türkiye ile demokrasimiz üzerindeki siyasi tansiyon kalkacak’ diye buyurdular.

“Cumhuriyete kastedilen yerde, önce demokrasi ölmüştür”

Ben size işin doğrusunu söyleyeyim: Demokrasimiz üzerinde bir tansiyon problemi yoktur. Çünkü demokrasimizin nabzı yoktur. Hasta kaybedilmiştir. Neden biliyor musunuz? Ben söyleyeyim, çünkü, Cumhuriyete kastedilen yerde, önce demokrasi ölmüştür. Çünkü, Cübbelere düğme dikilen yerde, önce adalet ölmüştür. Türkiye’yi 23 yıldır yönetenler, sadece demokrasimizi yıkmadılar, hudutlarımızı yıkmadılar. Anayasamızı yıkmadılar. Vicdan duvarlarını da yıktılar. Sadece ormanları kesmediler, fikir ve irfan damarlarımızı da kestiler, sadece dereleri, tarlaları kurutmadılar, ahlakı da kuruttular. Yerleştikleri bataklığı böyle yarattılar. Evet, bu kuruyan yerde ise bugün bataklık vardır: Bugün bir şehit cenazesi alt yazıyla geçiştiriliyorsa. Ve aynı anda başka bir cenazede Terörist başının çağrısı okunuyorsa. O çürümüşlüğü tedavi edecek şey bellidir: Bir tercihte bulunmak!

Altını çizmek isterim, biz herkesin yüzüne, herkese açıktan konuşanlarız. Kamera önünde ve arkasında başka pozumuz yoktur. Ve bunları söylerken, kimse benden, bizden, ölünün arkasından ileri geri konuşmak da beklemesin. Ben neysem oyum, neyi temsil ediyorsam, onu dile getirmekle mükellefim. Bize tanımadığımız bir cenazenin geçişinde bile saygıyla durmayı öğrettiler. Peygamber efendimizin “ölülerinizi hayırla yad ediniz” tembihi de, bu mükellefiyetin ve örfümüzün gereğidir. Ancak hayırla yad etmek demek, hayırla anılamayacak eylemleri de bir ölünün arkasına saklanarak, geçer akçe sayacağız, demek değildir. İnsana nezaket ve saygı, öncelikli tavrımızdır. İkinci sırada, vatandaş olmak gelir. Hak ve hukuk bakımından eşitiz sayarım. Üçüncüsü ise fikirler düzlemidir ki, bizim mücadele alanımız budur. Arzu ettiğimiz siyaset, demokrasi ve Türkiye özlemi budur.

Geçtiğimiz haftalarda bu kürsüden, Trump, Netanyahu ve Erdoğan’ın aynı fotoğraf karesinde işbirliği pozları vermesi yakındır demiştim. Bunlar bölgede barışın değil, Türkiye’nin yalnızlığının göstergeleridir. Türkiye’nin dostlarının değil, Erdoğan’ın dostlarının isimleridir. Soruları hazırdır, ABD başkanıyla Dünya liderimiz görüşüyor, görüşmesin mi? Görüşsünler tabi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Amerika Birleşik Devletleri, iki ‘eşit egemen’ devlet olarak görüşsünler. Sorun, ‘Rahip Bronson’u derhal gönder dedim, o da gönderdi’ diyen, ‘Yap’ denilince yapan; ‘Sus’ denilince susan bir tabiyettedir.

Üzülerek ve acıyarak görüyorum ki, iktidar pozunu verenler, bu ferasetin yakınından bile geçmemektedirler. Bir evlat, babasının mezarını ziyaret edemeyecek öyle mi? Ankara’nın ortasında, merkezinde, herkesin gözü önünde, Bir Türk Milliyetçisi, Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi? Bu girişim Alparslan Türkeş ile Türk Milliyetçileri’ni ayırma hamlesidir.

Yahut Ana muhalefet partisi genel başkanı, fiziki bir saldırının hedefi olacak; Üstelik yüzlerce kişinin, onlarca gazetecinin önünde bu gerçekleşebilecek öyle mi? Biz bu aşamaya mı geldik? Sizin maksadınız nedir? Bir cani, hem de bir evlat katili, infaz yasasından faydalanmış aramızda dolaşıyor. Canlı yayında, kameraların önünde, ne hikmetse, bir parti genel başkanına denk geliyor ve saldırıyor. Anayasa’nın her yurttaşa tanıdığı siyaset yapma hakkına yönelen hiçbir saldırı basit bir adli vaka değildir. Bu sıradan bir cebri fiil değildir.

Bu, doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve Cumhuriyet’in temel ilkelerine yönelik bir tehdittir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı; Sadece bir kişiye değil, bir hakka, bir kuruma, bir rejime yönelmiş demektir! ‘Sana siyaset yaptırmayacağım’ demektir! Alparslan Türkeş’in kabrinde yaşanan hadisede; Valilik ve emniyet 200 kişiyi oradan uzaklaştıramıyor, bir milletvekilini, bir kadını, bir evladı, merhumun aziz hatırasını korumak yerine, Cumhur koalisyonunu korumayı tercih ediyorsa, bunlar devlet olma vasfını yitirmişlerdir.”

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye ”Kurucu Önder” Tepkisi

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan için kullandığı ‘kurucu önder’ ifadesine tepki göstererek, “Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu’nun açıklamasından öne çıkan kısımlar şöyle:

“Tüm milletvekillerimizin imzasıyla bir kanun teklifi hazırlayıp, adına da Refah Paketi diyerek TBMM Başkanlığına sunduk. Bu, iktidar için de bir imtihandır, turnusol kağıdıdır. Türk milleti iktidara rağmen rahat bir nefes alsın istiyoruz.

İYİ Parti olarak asli görevimiz sadece durumu tespit etmek değil aynı zamanda çözüm üretmek. Bu cendereden çıkabilmenin yollarını söylemek ve göstermek vazifemiz. Emeklilere müjde diye açıkladıkları bayram ikramiyesi 4 bin lira. Ne kadar dolu duruyor değil mi tam 4 bin lira. 2018 yılındaki ikramiyenin altına göre bugün 17 bin lira olması gerekiyordu.  Bakalım iktidar önüne sunduğumuz teklife ne diyecek.

Milletin sorunları için adım mı atacak yoksa tüm herşeye göz mü yumacak. En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin istiyoruz. Kanun teklifimizde bütün emekli aylıklarına yüzde 5 artık istiyoruz. Bizim teklifimiz gayet nettir. İki bayram ikramiyesinin toplamı bir asgari ücrete eşit olsun istiyoruz.

Bahçeli’ye ”kurucu önder” tepkisi 

Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan için kullandığı ‘kurucu önder’ ifadesiyle ilgili şunları söyledi: “Eli kanlı müebbetlik bebek katilinin ‘kurucu önder’ diye bahsedilebildiği bir aşamaya gelmiştir. Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir. Ve bu aşama içerisinde bir terör devleti doğurtulmaktadır”

Dervişoğlu, Suriye’de Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan mutabakata ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“İktidardakiler ortaklarıyla ebelik yarışındadırlar. Bir zamanlar Erdoğan’ın bize tezhip edin dediği terörist Mazlum yine bir zamanların teröristi şimdi devlet başkanı muamelesi gören kod adı Colani, yeni ismiyle Eş Şara ikisi beraber iyi hal indirimi almak için kravatlarını takıp anlaşma imzalıyorlar. Anlaşmadan hemen önce ise ne hikmetse bu APO mahkûmu ABD’li komutan ile oturuyor.

Anlaşmayı imzalamaya da ABD’ye ait bir helikopterle götürülüyor. Fakat saray ve onun iç cephesindeki bütün ihanet ortakları büyük bir sevinç içerisindeler. Bu sevince de artık şaşırmıyoruz. Çünkü cumhur koalisyonu yani ihanetin iç cephesi sevinç ve tasada Türk milletiyle değil teröristlerle birlikteler, kalp kalbeler ve maalesef göz gözeler.”

Paylaşın

Müsavat Dervişoğlu: Konuşan Türkiye İstiyoruz

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Türkiye’nin 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde hukuksuzluğun hakim olduğu bir ülkeye dönüştüğünü belirterek, “Türkiye’deki yönetimin bu duruma bakılarak doğru bir iş yapmadığına şahitlik ediyoruz” dedi ve ekledi:

“Türkiye’de madem kötü işler yapılıyor ve kötü işlerden kaynaklı olumsuzluklar yaşanıyor, o zaman durumdan vazife çıkarıp vaziyet almak gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Onun için dolaşıyoruz, onun için mücadele cehdimizin yüksek olmasını temin etmeye çalışıyoruz, onun için vatandaşlara gidip ‘Korkma konuş. İstiklal Marşı korkma diyerek başlıyor’ diyoruz. Biz konuşan Türkiye istiyoruz.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin “İzmir Genişletilmiş İl Divan Toplantısı”nda konuştu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Türkiye’nin 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde hukuksuzluğun hakim olduğu bir ülkeye dönüştüğünü söyleyen Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’deki yönetimin bu duruma bakılarak doğru bir iş yapmadığına şahitlik ediyoruz. Türkiye’de madem kötü işler yapılıyor ve kötü işlerden kaynaklı olumsuzluklar yaşanıyor, o zaman durumdan vazife çıkarıp vaziyet almak gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Onun için dolaşıyoruz, onun için mücadele cehdimizin yüksek olmasını temin etmeye çalışıyoruz, onun için vatandaşlara gidip ‘Korkma konuş. İstiklal Marşı korkma diyerek başlıyor’ diyoruz. Biz konuşan Türkiye istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, “Herkes konuşsun ki; kim doğru konuşuyor, kim yanlış konuşuyor bu millet görsün. Türkiye’de konuşanlara bakın, konuşanlar çıkıp, ‘Abdullah Öcalan denilen kişi TBMM kürsüsüne gelsin, DEM Parti grubundan seslensin, terör örgütünü lağvetsin’ diyor. AK Parti’den birileri çıkıyor ‘Yeni bir devlet kuruyoruz’ diyor. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı konuşuyor ve ‘Yeni Türkiye kuruyoruz’ diyor. Değerli dava arkadaşlarım, bırakın konuşsunlar. Kim doğru kim yanlış konuşuyor ortaya çıksın. Yenisinin kurulması için eskisinin yıkılması lazım. Cumhuriyet’i yıktırtmayacağız diye haykırmamızın sebebi budur” diye konuştu.

“Bunlar bu ülkeyi yıkmak, sindirmek ve susturmak adına uzunca bir zamandır çalışıyorlar” diyen Dervişoğlu, “Bunlar bu milletten ve evlatlarından Sevr’in, Mondros’un intikamını almaya çalışıyorlar. Bunlar bu milletin verdiği Kurtuluş Savaşı ile o savaşın sonunda kurulan büyük Cumhuriyet ile hesaplaşmak istiyorlar. Bunu bu millete anlatmak mecburiyetimiz var. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu TBMM’de Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ettirmeyeceğiz. Bundan herkesin emin olması lazım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin eleştiren Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’de ilk kurtulunması icap eden şey Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye tarif edilen ve bu ceberrut iktidarın iş başında kalmasına dayanak teşkil eden sistemdir. Biliyorsunuz 2023 seçimlerinden önce ittifak yaptığımız partilerle parlamenter demokratik sisteme geçişin yol taşlarını dizmek üzere kararlılık sergilemiştik. Hepimiz imza atmıştık. Şimdi parlamenter demokratik sisteme geçiş için çaba sarf eden sizden başka kimse kalmadı. Geçiş için sizin kalbinizin sesi olma görevi de Dervişoğlu’na düştü” dedi.

Kendisine yönelik tehditler olduğu söyleyen Dervişoğlu, “Hayatım boyunca kimseyi şikayet etmedim ama ben TBMM’de grubu olan siyasi bir partinin genel başkanıyım. Türkiye’de bu pozisyondaki birisi bir tehdidin muhatabı ise öncelikle Cumhurbaşkanı’nın bir vazife çıkarması lazım. TBMM Başkanı’nın bu durumdan vazife çıkarması lazım. Adalet Bakanı’nın vaziyet alması lazım. Ayrıca bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın bir parti genel başkanının tehdit edilmesi karşısında vaziyet alması lazım. Hiçbirinin kılı kıpırdamadı. İzmir’den sesleniyorum; haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı Atatürk gibi Hasan Tahsin gibi başkaldırıyorum” şeklinde konuştu.

“Bu millet Erdoğan vesayetinden de kurtulacaktır”

İktidarın “eski Türkiye” çıkışlarına tepki gösteren Müsavat Dervişoğlu, “İktidar 23 yıldır iş başında. Cumhuriyet’in çeyrek asrını Erdoğan yönetmiş ama bunun önüne bir şey geldiği zaman ‘eski Türkiye’ diye feryat ediyor. Mesela askeri vesayetten bahsediyor. Elbette ki askeri vesayet vardı, Allah’a şükür ki kaldırıldı. Peki askeri vesayetten sonra ne geldi Türkiye’nin başına bela oldu? Askeri vesayet gitti, FETÖ denen bir belanın muhatabı kılındı Türkiye. FETÖ belasından kurtulabilmek için de yargı vesayetinin girdabında savrulmak zorunda bırakıldı. Türkiye’de şimdi kurtulunması icap eden bir tek vesayet kalmıştır. Eskiyen sensin Erdoğan, yeni olan da biziz. Açıkça ilan ediyor ve buradan söylüyorum; Allah’ın izniyle bu millet günü gelecek Tayyip Erdoğan vesayetinden de kurtulacaktır” dedi.

Türkiye’nin yapay gündemlerle karşı karşıya bırakıldığını belirten Dervişoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan “sahte diploma” soruşturmasına değindi.

Müsavat Dervişoğlu, “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışmaları, CHP’nin içindeki ön seçim tartışmaları, CHP içindeki kongre tartışmaları, aday belirleme tartışmaları, CHPiçinde diploma tartışmaları… Diploması var, diploması yok. Tayyip Erdoğan da zaman zaman siyasi aklını yitiriyor mu diye endişe etmiyor değilim. Diploma deyince akla zaten Tayyip Erdoğan geliyordu. Şimdi de başkalarının diplomaları üzerinden Türkiye’de bir tartışma yaşansın, tuzak kurulsun, siyaset bir oyun kursun, herkeste iktidarın kurduğu oyunun peşinden gitsin isteniyor. Biz İYİ Parti’yi oyun kuranların oyununu bozmak için kurduk. Tek adamın söylediği kanundur diye meseleye bakarak onların kurduğu tuzakların peşinde koşmayacağız” ifadelerini kullandı.

“Bazen muhalefete bazen milliyetçilere birleşin diyorlar. Peki milliyetçilerin tek başına birleşmesinin kime ne faydası var? Muhalefetin ilkesiz ve ölçüsüz bir biçimde birleşmesinin kime ne faydası var?” diyen Dervişoğlu, şöyle devam etti:

“Bizim derdimiz bu sistemden kurtulmaktır. Elbette bu ülkenin birliğe ihtiyacı var, elbette ki biz bu ülkeyi birleştirmek için yola çıktık ama kendi aramızda birleşmemizin hiç kimseye faydası yoktur. Bu ülkenin sağcıyla solcuyu birleştirecek insanlara ihtiyacı vardır. Bu ülkenin Aleviyle Sünni’yi, Türkmen ile Kürt’ü birleştirecek insanlara ihtiyacı vardır. Bu ülkenin ez cümle merkez siyasete ihtiyacı vardır. İYİ Parti Türkiye’yi birleştirmek üzere kurulmuş bir siyasi yapıdır. O sebeple bizler; sağcıyı solcuyla, Alevi’yi Sünni’yle, Kürt’ü Türkmen’le birleştirmek vazifesini üstlenmek üzere yola çıkmış insanlarız.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan TÜSİAD’a: Geç Kaldınız

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, TÜSİAD’a açılan soruşturmaya ilişkin, “TÜSİAD’ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Müsavat Dervişoğlu’nun gündeminde ekonomideki sorunlar, kayyum atamaları, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler ve TÜSİAD’ın açıklamaları vardı:

TÜSİAD’ın eleştiri yapma hakkı olduğunu ancak bu eleştirileri yöneltmekte geç kaldığını belirten Müsavat Dervişoğlu, şöyle konuştu: “TÜSİAD açıklama yapar, darbeden ve vesayetten bahseder bu beyler. Ne demiş bu TÜSİAD? ‘Hukukun üstünlüğünün yok edilmesi yatırım ortamını olumsuz etkiliyor… Enflasyonla mücadelede tüm kesimlerle sosyal mutabakat sağlanmalıdır… Merkez Bankası’nın bağımsızlığından taviz verilmemelidir… Kamu harcamalarının verimsiz kullanımı ve kayıt dışı istihdam bütçe açıklarını artırıyor ve gelir adaletini bozuyor…

Şimdi ben size soruyorum. Bunların hangisi yanlış? Burada yanlış yok. Aksine söylenecek çok şey var. Peki TÜSİAD, bunları deme hakkına sahip mi? TÜSİAD tüzüğünde rekabetçi piyasa ekonomisi sürdürülebilir kalkınma ve katılımcı demokrasi anlayışının benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına katkı sağlamaya amaçlar diyor. Bu tüzük, resmi kayıtlarda yer alıp ilgili makamların denetiminden geçtiğine göre TÜSİAD bütün bunları söyleme hakkına sahiptir.

Peki o zaman sorun nedir? Bence sorun, bunları söylemek için çok geç kalmış olmaları… Kısa dönemli karlılıkları için uzun dönemli demokratik ve sosyal düzenin yıkılıp tarumar olmasını oturup beklemeleridir.

TÜSİAD’ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar döneminde yolsuzluk ve rüşvet arttı. Yoksulluk yolsuzlukla kardeştir. Türkiye’de vergi cehenneminde yaşıyoruz. Bu cehennemler birileri için rant cennetidir.”

“Kayyum devletin başındadır”

Kayyum gündeminden de bahseden Dervişoğlu, “Kayyum devletin başında” derken iktidara muhalif her kesimin üzerinde baskı kurulduğunu ifade etti: “İstibdat her dilde aynı anlama geliyor. Yani aslına bakarsanız kayyum hepimizin başındadır. Çünkü kayyum devletin başındadır.

Bugün bu yüzden en büyük sorunumuzun adı budur: Türk vatandaşı olabilmek, Cumhuriyet yurttaşı kalabilmek Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa etmektir! Konuşmamız gereken ortak dil adalettir. Ortak fikir hürriyettir. Yapmamız gereken iş ise tektir ve bellidir. O da Cumhuriyet’tir! Boş yere söylemiyorum. Bu ülkenin kurtuluşu birlikten geçer.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere de değindi. Dervişoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kadere bak” çıkışına gönderme yaptı.

“Hepiniz bir, biz ise tekiz” diyen Dervişoğlu, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bunlar hep imtihan Erdoğan. 100 yıl sonra hepiniz itilaf cephesinde yeniden toplandınız! Kadere bak! Ben de diyorum ki! Bir taraftan, saray kadıları, bir taraftan Beştepe, bir taraftan Balgat, bir taraftan İsrail, bir taraftan Barzani, bir taraftan Colani, bir taraftan bölücüler, bir taraftan Vahabiler, bir taraftan İmralı, bir taraftan HÜDA-PAR, bir taraftan DEM, Hizbullah-PYD-YPG-PKK-Kandil-PJAK. Topunuz gelin! Buradayız, Cumhuriyet gibi dimdik ayaktayız. Hepiniz bir, biz ise tekiz. Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Erdoğan Ölene Kadar Seçilmeyi Planlıyor

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Erdoğan, bir daha seçilmeyi, ölene kadar seçilmeyi adım adım planlamaktadır. Çekindiği bir şey yoktur. Kural, anayasa, kanun tanımamaktadır” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde: “Bakınız, tablo ortadadır. Ekonomideki kötü gidişat durdurulamaz noktaya varmaktadır. 2024 yılı sonu itibariyle bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı kabaca 5 milyona ulaşmıştır. Aileleri de hesaba katarsak 20 milyondan fazla insanımız kredi kartı borç batağındadır. Sadece kredi kartı borcundan ötürü yasal takibe alınanların sayısı 2023 yılına göre geçen yola ortanla iki katı artmış ve 1,5 milyon kişiye yaklaşmıştır.

Bireysel kredi borcundan dolayı 1 milyon 200 bin kişiye ulaşmıştır. Vatandaşımıza reva görülen şudur: Kredi kartı ve kredi borcu sarmalında vatandaş didinecek, Hayatta kalmaya çalışacak, Bu saray azınlığı da refah içinde kalacak Vatandaşımızınsa üzerine düşen görev şudur: Bu iktidara güle güle demek! Eğer cümleten bunu yapamazsak, bu rakamların da iki katını telaffuz edeceğiz. Bu gelmekte olan bir afettir. Tıpkı deprem gibi, bağıra bağıra gelmektedir.

Geçen hafta geçirdikleri Devlet Denetleme Kurulu Kanunundan, yani kayyım yetkisini genelleştirdikleri düzenlemeden sonra, şimdi de Siber Güvenlik yasası diye, yeni bir istibdat yasası çıkartıyorlar. Söz konusu yasa teklifi ile Cumhurbaşkanı’na bağlı, Siber Güvenlik Kurulu Başkanlığına olağanüstü yetkiler verilmektedir. Olağanlaşmış sürekli bir istisna halinde olağanüstü yetkili bir iktidar yaratmak için, bir adım daha ilerlemek istemektedir. Getirilen yasa teklifi ile diğer yasal düzenlemelerde de olduğu gibi, yargı organı yine devre dışı bırakılmak, Saraydan tek tuşla işleri halletmek istemektedirler. Çünkü Bunlar OHAL bağımlısıdır.

Erdoğan ve avanesi, sonsuza kadar sürdürmek istedikleri OHAL ve istibdat rejimini, çocuğunuzun evdeki bilgisayarına, sizin aile mesajlaşma grubunuza kadar sokmak istemektedir. Emin olun hepiniz birer potansiyel suçlu, potansiyel terörist, potansiyel tutuklusunuz. Belediye başkanı, Parti genel başkanı, gazeteci, hoca, avukat, İş adamı, sanatçı aydın hiç farketmez. Korku düzenleri için her an kendinizi hapishanelerde bulabilirsiniz.

Ülkemizin nüfus ve vatandaşlık bilgilerini, kimlik, mal-mülk, banka bilgilerini, vatandaşın soyunu sopunu, tahlillerini, hastalık geçmişini e-devlet üzerinde koruyamayıp, dünyadaki suç çetelerinin ve dolandırıcıların eline teslim edenler, adına siber güvenlik dedikleri bu yasayla, Sözüm ona internet ve diğer dijital mecraları koruyacaklar öyle mi? Ben bu gülünecek gerekçeye gülemiyorum çünkü durum çok vahim ve bunların niyetleri çok şeytancadır.

“Erdoğan ölene kadar seçilmeyi planlıyor”

Bugün vatandaşın haklı erken seçim arzusunu dillendirerek bunun talebini yaratmanın umuduna yaslananlara da sesleniyorum. Erdoğan, bir daha seçilmeyi, ölene kadar seçilmeyi adım adım planlamaktadır. Çekindiği bir şey yoktur. Kural, anayasa, kanun tanımamaktadır.

Milletten utanmamakta, Allah’tan da korkmamaktadır. İktidarsız bir an bile nefes alamayacak kaybedecek çok şeyi olan bir dikta rejimi karşısında, geçmişte yaptığınız gibi, bunlar “atı alıp Üsküdar’ı geçerken” Arkasından sessizce el sallamaya hazırlananlara sesleniyorum: Umut, safdilce ayakta tutulamaz. Böyle devam ederse ve muhalefet aklını başına almaz ise, önümüzdeki seçim süreci, demokratik bir ülkenin, olağan şartları içerisinde milli iradenin tecelli ettiği bir şekilde olmayacaktır.”

Paylaşın

Dervişoğlu: Erdoğan’ın Adaylığına Karşı Çıkılmalı

Partisinin Eskişehir İl Divan Toplantısı’nda konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, muhalefetin görev ve sorumluluklarına vurgu yaparak Erdoğan’ın adaylığına karşı durulması gerektiğini söyledi.

Müsavat Dervişoğlu ayrıca, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecine dair eleştirilerinde “Yani bir aday belirleyecekler… DEM’e soracaklar da İYİ Parti’ye sormayacaklar var mı böyle bir şey?” sözleriyle İYİ Parti’nin dışlanmasını kabul edilemez olduğunu belirtti.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Eskişehir Genişletilmiş Divan Toplantısı’nda konuştu. Konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği değişikliklerin Türkiye’ye olumsuz etkilerini eleştiren Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Olağanüstü hal şartlarını kullandıkları yetkileri olağanüstü yetkileri olağana dönüştürebilmek için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin altyapısını oluşturdular. Bugün bu memlekette yeniden açılımı kimler istiyorsa o gün de sistemin bu hale gelmesini onlar istedi. Türk milliyetçiliği adına yaptıklarını söylediler. Onlara Türk milliyetçiliğinin ne olduğunu öğretmekte bizim boynumuzun borcu olsun.

Yapmayın, etmeyin dedik referandum sürecinde. Türkiye bunu kaldıramaz. Bu rejim değişikliği, sistem değişikliği Türkiye’ye ağır gelir. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin her geçen gün tek adamlığa doğru evrilmesine sebep teşkil eder. Böyle aymazlığın, böyle bir yanlış bakış açısının mümessili olmayın diye iş başındakileri uyardık hem de bu görüşleri ve düşünceleri milletimizle paylaşmak üzere yollara düştük.”

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecine dair eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, “Yani bir aday belirleyecekler… DEM’e soracaklar da İYİ Parti’ye sormayacaklar var mı böyle bir şey? Dün çıkmış bir tanesi diyor ki ‘Adayı belirlerken İYİ Parti’den görüş almasına gerek yok’ diyor televizyon tetikçisi. Şimdi bunlarla muhatap olmak istemiyorum ama hadlerini de bildirmek lazım. Biz zaten kimsenin işine karışmıyoruz ki. Biz zaten iktidarın da, muhalefet geçinenlerin de yanlışlarını milletle paylaşıyor ve onları millete şikayet etmek için yollara düşüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Muhalefetin görevi Erdoğan’ın iştahını kabartmak değil”

Dervişoğlu, muhalefetin görev ve sorumluluklarına vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye iki adayın üzerine kilitlenmiş durumda. Peki neyin hesabı yapılıyor, Erdoğan’a karşı kim aday olacak? Ben diyorum ki Erdoğan aday olamıyor anayasanın hükmü var iki kereden fazla seçilemiyor. Ama 3 kere seçildi. Muhalefet böyle davranırsa Erdoğan anayasanın arkasından dolanmak suretiyle kendisine bir kere daha seçilebilmenin yolunu açar. Muhalefetin görevi yıllardır bu ülkeyi yöneten, onun kaynaklarından istifade eden Erdoğan’ın iştahını kabartmak değildir.

Muhalefetin görevi Erdoğan’a ‘sen bu anayasaya göre aday olamazsın’ demek. Aday olmasının iki yolu var; ya bu anayasayı değiştireceksin ya da TBMM’den erken seçim kararı çıkartacaksın. Cumhuriyet Halk Partisi olarak İYİ Parti olarak diğer siyasi partiler olarak biz buna Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geçit vermeyeceğiz demektir muhalefetin görevi. Onun iştahını kabartmak, onun anayasanın arkasına dolanmasını temin etmek, siyasi rakiplerini yargı yoluyla tasfiye etmesine müsaade etmek değildir muhalefetin görevi.”

Anayasa ve seçim sistemi üzerine görüşlerini de paylaşan Dervişoğlu, “Biz de biliyoruz herkes gibi bu ülkede bir değişikliğe ihtiyaç vardır. Bunun için Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yeniden seçimi götürebilmek yetkisine sahiptir. Bunun resen yapar ise o zaman cumhurbaşkanı adayı olamaz ama bu millete de giderayak en büyük iyiliği yapmış olur” dedi.

(Kaynak: Karar)

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Adalet Herkese Lazım Olacak

Gazetecilere açılan ‘bilirkişi soruşturmasına’ tepki gösteren İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye ve Türk Milleti adaletsiz bir girdaba sürükleniyor. Millete hizmet etmesi gereken iktidar gücü, maalesef adaletsizce kullanılıyor” dedi.

Dervişoğlu, yasalardan kimsenin muaf olmadığını, ancak herkes için eşit uygulanması gerektiğini belirtti. İktidarın kayırmacı ve tarafgir bir zihniyeti benimsediğini savunan Dervişoğlu, “Vatandaşın devletine ve ülkesine en önemli bağı adalettir. Tek bir vatandaşın adalet duygusu yaralanırsa 86 milyonluk millet yaralanır” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Halk TV’ye yönelik operasyon ve gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Dervişoğlu’nun açıklaması şöyle:

“Türkiye ve Türk Milleti adaletsiz bir girdaba sürükleniyor. Milletimizin verdiği yetkiyi adaletle kullanması gerekenler, tam tersine iktidar gücünü adaletsizce kullanıyor. Hiçbir kişi ya da kurum, yasalardan muaf değildir. Ancak yasalar da her kişi ve kuruma eşit uygulanmak zorundadır.

Üzülerek ifade ediyorum ki Türkiye hukuk alanında kayırmacı ve tarafgir bir zihniyetin pençesinde, adalete aç ve susuzdur. Vatandaşın devletine ve ülkesine bağı ve güvenindeki en önemli halat, adalettir. Tek bir vatandaşımızın adalet duygusu yaralanırsa, 86 milyonluk millet yaralanır. İçinde bulunduğumuz durum tam da budur.

Halk TV’nin gazetecilerine yapılan muamelenin muhatabı yalnızca onlar değil, milletimizin tamamıdır. Bu keyfiyet, hangi görüşten olursa olsun bütün vatandaşlarımıza gösterilen yargı sopasıdır.

Evrensel kurallarla yürüyebilecek bir soruşturmayı, kamu adına görev yapan gazeteciler için zulme çevirmek sadece adaletsizlik değil, aynı zamanda tek adam rejiminin çirkin yüzünün de ispatıdır. Demokrasilerin vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri de basın özgürlüğüdür.

Bu özgürlük anayasal güvence altındadır. Dolayısıyla ihlali, aynı zamanda anayasa ihlalidir. Yargıyı kendi kural ve gelenekleri içinde işleyişine bırakmak yerine, üzerinde vesayet kurarak milletimizi korkutup sindirebileceğini zanneden iktidarı bir kez daha uyarıyorum:

Adalet bir gün herkese lazım olacak. Güven duygusunu yaralamayın. Çünkü bu yara milletimizin vicdanını kanatıyor. Bu duygu ve düşüncelerle; haber alma hakkı yara alan milletimize, Halk TV ailesine ve Suat Toktaş’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bilinsin ki sürecin yakından takipçisi olacağız.”

Paylaşın