Bahçeli’den “Süreç” Açıklaması: Barışın Kapıları Ardına Kadar Açılmıştır

Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Yeni yüzyılda bozgunculuğun esamesi dahi okunmayacaktır. Yeni yüzyılda ayrışmanın adından asla bahsedilemeyecektir” dedi ve ekledi:

“Devir değişmiş taşlar yerinden oynamış, Türk milletinin barış, refah, huzur ve istikrar döneminin kapıları ardına kadar açılmıştır. Yıkmak kolay yapmak zordur. Yıkım heveslilerine karnımız toktur. Yeni yüzyıl barışın ve huzurun yüzyılı olacaktır. Yeni yüzyıl terörsüz Türkiye ile perçinlenecektir. Kronik sorunlar çözülecektir. Bundan rahatsız olanları, sinekli mevzilerinde fesatlık yapanları görüyor, acınacak hallerini ibretle seyrediyoruz.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Türk milletinin barış, refah, huzur ve istikrar döneminin kapıları ardına kadar açılmıştır. Yeni yüzyılda ayrışmanın marjinal kategoriye ayrılmadan asla bahsedilmeyecektir. Köprülerin altından çok sular akmış, zincirler açılmıştır. Hep birlikte Türkiye olmaktan başka seçenek kalmadı. Hep birlikte Türkiye olmaktan başka seçenek yoktur. Artık etnik bloklaşmadan bahsedilemez. Devir değişmiş zincir kırılmıştır. Top çevirerek siyaset yapanların süresi de dolmuştur. Boşa geçirecek bir saniyemiz de yoktur.

Yeni yüzyılda kronik sorunlar çözülecektir. Bundan anormal derecede rahatsız olanları görüyor acınacak hallerini ibretle seyrediyoruz. Bize milliyetçilik dersi vermeye kalkan sefil magandalara aldırış etmesek de birkaç kelam ediyorum; Hasbelkader ülkücü camiada yer alan sırf çıkarları uğruna ileri geri konuşmaları edepsizliktir. Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır.

“Diyorum ki; terör sorunu çözülecek, kardeşlik bilenecek”

Siyasete en küçük katkı vermiyor veremiyorlar. Kurt kurdu tanır ancak biz bunları tanımıyoruz. Hiç de takmıyoruz. Bizim dava vatan sevdamızı tartışmaya açacak bir siyasi fırıldağı henüz hiçbir kundak sarmamıştır. Gocunan gocunsun, hoplayan hoplasın. Diyorum ki; terör sorunu çözülecek, kardeşlik bilenecek.

Teröristlerin sonu ise ya toprağa düşmek ya da demir parmaklıkların ardına düşmektir. Her yerin Gazze olacağını söyleyenlere hatırlatırım ki Gazze zaten içimizdedir. Türk milletinin gördüklerini biz düşünüyor, tatbik etmek için uğraşıyoruz. Tuzaklarla çembere alınmış zorlu yolculuk seferindeyiz. Ön yargıları aşmak stratejik gayemizdir.

Suriye’de zulüm dönemi kapanmıştır. Vakit Suriye’nin ayağa kalma vaktidir. Bölücü terör örgütü PKK/YPG Suriye’de asla yeri olmadığını anlamıştır. Suriye’deki yeni yönetimin yapıcı siyasetine destek vermek gerekir. ABD yeni yılla birlikte oynanan DEAŞ oyunu. Suriye’de sinsi bir planın yapılacağını anlamak değil de nedir? Alçak bir tasarımın kanlı planlamanın olmadığını kim söyleyebilir? Büyük resme bakıldığında tehlike yanı başımızdadır. Emperyalist kaos üzerimize geliyor. Kürt-Türk kardeşliğini bozmaya çalışanlarla mücadelemiz can pahasına sürecektir. Ne vatanımızdan fedakarlık ederiz ne de milletimizden vazgeçeriz.

Arabesk müzik devamlı horlanmış, küçümsenmiş, bununla da kalmamış bir dönem yasaklanmıştır. Yitik sevdalara ses olan sanatçılarımız öcü gibi gösterilmiştir. İnsanımızın ruh köküne inemeyen, acılarını hissedemeyenler arabeski çağ dışı bulmuştur. Arabesk bizim geleneğimizin süsü, sedasıdır. Milyonlarca vatandaşımızın kalbinde taht kuran, değerli kardeşim, Allah vergisi sesi ile gönüllere su serpen Ferdi Tayfur’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Biz dert diyoruz, çare ve çözüm üretiyoruz. Beka diyoruz, haysiyetli hayat diyoruz, birlik ve beraberlik çağrısı yapıyoruz. Türk İslam medeniyeti insanlığa çok şey kazandırdı ama bugünkü hali yürek burkucudur. İslam terör ile bağdaştırılamaz. Türk İslam alemi direnmeli, ayağa kalkmalı. Adaletli paylaşım insanca yaşam herkesin kaderi olmalı.

Dışarıdan gelip yenemeyenler içeriden çözmeyi deniyorlar. Bölgesel senaryolar, zillete düşmüş partiler bunlardan bazılarıdır. CHP bunların kontrolündedir, İP bunların kolcusudur. Türk İslam alemi birliğini sağlayıp ayağa kalkmalıdır. İnsanca yaşam herkesin ortak kaderi olmalıdır.

Türkiye’nin güvenliği misakı milli haritasının son sınırından başlamaktadır. Tehdit ve tehlikeleri kaynağından yok etmelidir. Emperyalist hedefler taşıdığını söyleyenler zalim piyonlardır. Bunlar gitsin zalimlerin kanlı tiyatrosunu izlesinler, CHP ile aynı kafese girsinler, gitsinler ve bir daha da gelmesinler.

Kararlılığımızdan geri adım düşünülemez. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini yaşatacağız, Cumhur İttifakı’na sahip çıkacağız. Söz verdik kesinlikle yaşatacağız. İhanet dalgalarına direneceğiz, korkulukları devireceğiz. Siyasetimiz istikrarlıdır, aynen korunacaktır. Ülkülerimiz kutlu ve kutsaldır, daha da yukarılara çıkarılacaktır. Ne yaparsak açık yapar, adam gibi yaparız. Arkadan dolaşmayız, kenardan bakmayız, kıyıda köşede el ovuşturmayız. Biz şehit ve gaziler kervanı Milliyetçi Hareket’iz. Başımızı kuma gömmüyoruz, duyarsızlık göstermiyoruz. CHP sapıtsa da Türkiye kuyusunu kazmak için çabalasa da buna Cumhur ittifakı olarak izin vermeyeceğiz.

Darbe teşebbüsü ile altın vuruşu yapamayanlar ekonomik silahlarla etrafımızı sarmaya teşebbüs etmiş, alayı püskürtülmüştür. Yedi düvel karşımızda dizilse de biz bu bayraktan bu vatandan asla ödün vermeyeceğiz.”

Paylaşın

MHP’de Deprem: Üç Vekil İstifa Etti

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekilleri Hasan Basri Sönmez, İsmail Akgül ve Mustafa Demir, genel başkan Devlet Bahçeli’ye bağlılıklarını bildirerek, partilerinden istifa ettiler.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, istifa dilekçelerinin kabul edildiğini duyurdu. Semih Yalçın’ın sosyal medya hesabında yaptığı açıklama şöyle:

“Parti içinde devam eden bir inceleme mucibince Isparta Milletvekilimiz Hasan Basri Sönmez’in, Bolu Milletvekili İsmail Akgül’ün ve Kilis Milletvekili Mustafa Demir’in istifaları istenmiş, müteakiben de istifa dilekçeleri kabul edilmiştir. Kamuoyunun bilgisine arz olunur…”

İstifası istenen vekillerde Bolu Milletvekili İsmail Akgül, sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Akgül şunları yazdı: “Liderimizin, partimizin ve teşkilatlarımızın son nefesimize kadar emrindeyiz. Liderimizin yanından bir adım geri atmayacağız. Verilen karar başımız üstünedir.”

Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez ise Semih Yalçın’ın paylaşımını alıntılayarak “Liderimizin, partimizin ve teşkilatlarımızın son nefesimize kadar emrindeyiz. Liderimizin yanından bir adım geri atmayacağız” dedi.

Kilis Milletvekili Mustafa Demir de sosyal medya hesabından Semih Yalçın’ın paylaşımını alıntılayarak “Liderimizin ve partimizin son nefesimize kadar emrindeyiz” diye yazdı.

Paylaşın

Bahçeli’den Çok Sert “Anayasa” Tepkisi

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Anayasanın ilk 4 maddesi hakkında yapılan açıklamalara ilişkin, “Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

İsrail: BM aciz, atıl ve korkaktır. BM Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe gömülü vaziyettedir. İslam ülkeleri 3 maymunu oynama tavrını terk etmek zorundadır. Akan kana seyirci kalınamaz. BM derhal kuvvet kullanmalı, suçlular cezalandırılmalıdır. İsrail’in savaşı bölgeye yayma hedefleri, Lübnan’dan sonra Suriye’yi işgal hayalleri Türkiye Cumhuriyeti ve mazlum milletler aleyhine çok ciddi bir güvenlik tehdididir. Sınırlarımıza dayanması muhtemel olan siyonist saldırganlığın ve arkasındaki küresel saldırganlığın asıl hedefi bellidir. İhmaller ve kayıtsızlık ağır bedellere kapı aralayacaktır. ”

Normalleşme: CHP yönetiminin sessiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti tehlike verici boyuttadır. Mahalle yanarken CHP’nin havanda su dövmesi ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Kimse unutmasın ki hakiki normalleşme 1999 yılında kurulan MHP ile DSP’nin koalisyon hükümetinde buluşmasıdır. Ucuz normalleşme teklifleri bize kalırsa maksatlıdır, nihayet bu mevzu 25 yıl önce samimi tokalaşma ile zaten halledilmiş ve yeni normal tezahür etmiştir. Normalleşme takıntısı içinde olanlara diyorum ki geçin bunu, siyasi tarihimize bakın.

Geçtiğimiz hafta Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda yapılan kapalı oturumdan hemen sonra Özgür Bey’in açıklamaları ucuz olmasının yanı sıra ileri derecede sorumsuzluk ve savrukluktur. Özgür Beyin yanından hiç ayırmadığı eski büyükelçinin sözleridir. İsrail’in misyon temsilcisi gibi konuşması mankurtluk değilse müptezelliktir. CHP’nin durduğu yer Türkiye’nin milli hedefleri ile bir ve aynı değildir. Huylu huyundan vazgeçmez ancak biz yine de CHP’den umudu kesmeyeceğiz. Türkiye’nin yanında yer alacağı günleri sabırla bekleyeceğiz.

Filistin: Muhatap ülkeler yeter ki gölge etmesinler, yeter ki kapatsınlar gözlerini ezcümle görsünler kahramanlığı. Türk mü yaman siyonist eşkıyalık mı tüm dünya şahit olsun. Sadece Ortadoğu değil, dünyanın geneli bıçak üstündedir. Lübnan’da bulunan vatandaşlarımızın başarılı tahliyesi de teselli eden bir gelişmedir. MHP, hem içimizde hem de dışımızda barış havasının egemen olmasını iliklerine kadar arzulamaktadır. Çatışmanın sonu yoktur, savaşın galibi yoktur.

1967 sınırları temelinde bağımsız, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti mutlaka tanınmalıdır. İsrail ile Filistin arasındaki iki devletli çözüm dışında bir yol yoktur. Siyaset, etrafı kordonla çevrilmiş ring alanı, siyasetçiler de boksör değildir. Mesele biz olmanın emsalsiz sırrına erişmektir. Her şey Türkiye içindir. Önce ülkem milletim sonra partim ve ben anlayışı bizim siyasetimizin omurgasıdır. 29 Ekim’den itibaren Erzurum’dan başlayacak ‘Bir ve beraber hilale doğru Türkiye toplantılarımızın’ ilhamı da siyasetimizin müessir atılımıdır.

Türkiye Cumhuriyeti muazzam bir halk hareketidir. Devlet milletleşmiştir. Devlet millettir, millet de devlettir. Devlet ülkesi ve milleti ile bir ve bütündür. İkisini çatıştırmak fahiş bir yanlıştır ve demokrat yobazların handikapıdır. Devleti milletten ayırmak su katılmamış bölücülüktür.

DEM Parti: Yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım, yeri gelir başımı uzatır şehadet şerbetinden kana kana içerim. Ancak bu elin yanlış yorumlanmasını, açılan kollarımın ihanet saklanacağı ithamını affetmem. 1984’ten beri devam eden PKK terörünün nasıl bir yıkıma yol açtığını en iyi bilenlerdeniz. Terörle siyaset arasında bağlantı yoktur. Devletin terörle masaya oturmasını kimse beklemesin.

Devlet terör örgütüyle müzakere etmez kıran kırana mücadele eder. Bu elin yanlış yorumlanmasını asla affetmem. Uzattığım el hesapsız, samimi ve iyi niyetli bir eldir, Türkiye’de, Türk milletinde birleşelim tebliğidir. Günlerdir uzattığım elden farklı sonuçlar çıkarıp, uyduruk yorumları yapanlar yanlışın pençesine düşmüşlerdir. Elimi vatan ve devlet için uzattım. Elimizi bir süreç için değil, kardeşlik için uzattık.

Hodri meydan; kana değil, kardeşliğe susadığını göstersinler. CHP yönetimi cevap versin, 4 parçalı Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız değil misiniz açıklayın da görelim. Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete açığım’ diyen teröristbaşı çıksın terörü bitirdiğini ilan etsin.

Başka Türkiye yoktur. Hakkari de bizim İzmir de bizimdir. Trabzon da bizim, Mardin de bizimdir. Millete hürmet var mı ona bakarız. Gün birleşme günüdür, gün dayanışma günüdür. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Bu topraklara vatanım diyen herkese ocağımız açıktır. Bu bayrak benim diyen herkese kapımız açıktır.

Anayasa: İlk 4 madde Anayasa’nın varlık teminatıdır. Devletin ülkesi, milleti yoktur diyenlere sesleniyorum; devletin ülkesi vardır o da Türk vatanıdır. Devletin milleti vardır o da Türk milletidir. Devlet ülkesel bir birliktir. Anayasanın ilk 4 maddesini sulandırmak gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz. Mevki ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah edemeyiz. Anayasanın ilk 4 maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti’yle meselesi vardır. Bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Erken Seçim” Çağrılarına Sert Tepki

Erken seçim çağrılarına ilişkin konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Özgür Bey’in 31 Mart yerel seçimlerinden sonra erken seçim istemeyeceğiz açıklaması hafızalara kazınmışken bunun üzerinden çok geçmeden 2025 Kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulmasıdır” dedi.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ile Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri, genel başkan Devlet Bahçeli başkanlığında toplandı. Devlet Bahçeli, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.

HÜDA Par Genel Başkanı’nın Anayasa’nın ilk dört maddesine yönelik sözleri sonrası başlayan tartışmalara değinen Bahçeli, “MHP’ye Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili yoklama yapmak teste tutmak hiç kimsenin hakkı haddi değildir” dedi ve ekledi:

“Kim olursa olsun Anayasa’nın ilk 4 maddesine şaşı bakanlar bizim için yok hükmündedir muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları yoktur. MHP sivil demokratik devletin ve milletin hukuksal omurgasını belirleyecek geniş katılımcı bir anayasa hazırlığı için yapıcı tutumunu korumaktadır. Anayasa’nın ilk 4 maddesine sadık kalınarak zamanın ihtiyaçlarına dinamik cevaplar verebilen anayasa yapılmasının yanındayız.”

Devlet Bahçeli erken seçim çağrılarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “CHP Genel Başkanı hayal tacirliğini boş keseden atıp tutmayı siyaset zannedecek kadar hayatın gerçeklerinden uzaklaştırtır. Özgür Bey’in 31 Mart yerel seçimlerinden sonra erken seçim istemeyeceğiz açıklaması hafızalara kazınmışken bunun üzerinden çok geçmeden 2025 Kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulmasıdır.

Sandığı getirip iktidara geleceğiz diyen bu zatın deli saçması vaadi ise 1 litrelik rakının 140 liraya inmesinden başka bir şey değildir. Mavi vatana masal diyen siyasi sefaleti iyice azıtmıştır. CHP’ye oy veren kardeşlerim bu patalojik yönetim anlayışına müstahak görülmemelidir.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Cumhur İttifakı’nda Çatlak Var” Açıklamalarına Sert Tepki

Sosyal medya hesabından açıklama yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın tertemiz mücadelesine leke sürmek için beşinci kol faaliyeti üstlenen mihrakların boşa kürek çekmeleri bir yana, heveslerinin ve hedeflerinin ihanetle çerçevelenmiş kursaklarında kalması mutlak ve mukadder bir akıbettir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şunu da özellikle ve tekraren hatırlatmalıyım ki, küresel internet platformlarının, sosyal medya mecralarının, organize çıkar gruplarının, bazı gazete ve televizyonların (özellikle Halk Tv) Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi yaygara koparmaları hüsran içinde hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Elbette bu odaklarla günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır.”

Bahçeli, açıklamasının devamında, “Cumhur ittifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesi, gelecek nesillerin haysiyet ve heyecan mükafatı olarak kutlu yürüyüşünü sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden, makam odasındaki 17 – 25 Aralık’ı gösteren saat ile ilgili açıklama yaptı. “17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe süreci, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin kuluçka evresidir” diyen Devlet Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhur İttifakı, Türk tarihinin varoluş refleksi, Türk milletinin varlık ve birlik remzidir. Küresel ekonomi-politik sistemin yeni baştan inşa edildiği, önümüzdeki bir yıllık süre zarfında iç kargaşa çıkma riski en yüksek ülke olarak Türkiye’nin haksız ve hayasızca gösterildiği bir dönemde Cumhur İttifakı milli güvence, milletin özgüvenidir. İstiklal ve istikbal haklarımızın muhafız ve müdafaa onurunun mihver gücü cumhur ile Cumhuriyet’i kucaklaştıran akıl ve ahlak temelli ittifakımızdır.

Türkiye’miz üzerinde karanlık senaryolar yazan, nevzuhur kaos denklemleri kuran, tarih sahnesinde pasif ve müdahale edilebilir bir ülke olmasının planını hazırlayanlar bugünlerde dedikodu çarkını hızla çevirmeye, fitne cephesini artan ölçekte tahkim ve takviye etmeye başlamışlardır. Bu mahsurlu tablonun gözümüzden kaçtığını düşünenler hiç kuşkusuz derin bir gaflet ve melanet girdabında sürüklenen çürüklerdir.

17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe süreci, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin kuluçka evresidir. 15 Temmuz işgal teşebbüsünün çatısı 17-25 Aralık süreciyle örülmüştür. Bu nedenle FETÖ’nün ne 15 Temmuz silahlı kalkışmasını ne de 17-25 Aralık kumpasını hatırımızdan ve gündemimizden çıkarmak mümkün değildir. Ayrıca doğru da değildir. Cumhur İttifakı’nın tertemiz mücadelesine leke sürmek için beşinci kol faaliyeti üstlenen mihrakların boşa kürek çekmeleri bir yana, heveslerinin ve hedeflerinin ihanetle çerçevelenmiş kursaklarında kalması mutlak ve mukadder bir akıbettir.

Şunu da özellikle ve tekraren hatırlatmalıyım ki, küresel internet platformlarının, sosyal medya mecralarının, organize çıkar gruplarının, bazı gazete ve televizyonların (özellikle Halk Tv) Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi yaygara koparmaları hüsran içinde hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Elbette bu odaklarla günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır. Cumhur ittifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesi, gelecek nesillerin haysiyet ve heyecan mükafatı olarak kutlu yürüyüşünü sürdürecektir.”

Ne olmuştu?

2015 yılında Ankara’da Bahçeli’yi ziyaret eden dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, MHP liderinin odasında 17.25’te sabitlenen saatin hikayesini aktarmıştı. Saati, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmalara atfen 17.25’te durduran Bahçeli, “Bunu bizzat ben yaptım. 17.25’i gösterdiğinde pilini çıkardım. Buradan da anlayabilirsiniz ki biz, 17 ve 25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız” demişti.

Paylaşın

Bahçeli, Özel’i Hedef Aldı: Türkiye’de Ekonomik Kriz Yok

Partisinin genel merkezinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Devlet Bahçeli, Karamsar tablolar çizenler, gerçek manada Türkiye’nin gücünü kavramaktan aciz düşenlerdir” dedi ve ekledi:

“CHP Genel Başkanı’nın tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını iddia etmesi, ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır. Ekonomi yükseliş kulvarındadır. Dezenflasyon süreci her geçen gün tesirini göstermekte, büyüme, istihdam, yatırım ve cari fazla hedefleri iyimser beklentileri kamçılamaktadır. Kredi derecelendirme şirketlerinin ekonominin pozitif ivmesini teyit etmesi sevindirici bir gelişmedir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkez binasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler bu şekilde:

“Yeni yüzyıl Türkiye için emsalsiz fırsatlarla doludur. Milli birlik ve beraberlik içinde bu fırsatları yakalayacağımız düşüncesindeyim. Milletimizin hassasiyetleri üzerinde oynama yapanlar, çok tehlikeli provokasyonları birer birer sahneye sürmektedir.

Muhalefetin umut bağladığı, bölücülerin ve teröristlerin kukla olarak hizmet ettiği Joe Biden’ın başkanlık yarışından çekilmesi etkileri olacak bir gelişmedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve iktidarını devirme planları yapanların kendileri tasfiye olmaktadır. Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen bağlantı noktaları kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mücadelesi ve iktidarın dirayetiyle berhava edilmiştir. Açılan kilidin kapatılmasıyla hiçbir terör örgütü nefes alamayacaktır.

Bölücülüğü sokağa taşıma gayretleri son günlerde hızlanmıştır. Bu tahrikleri dikkatle takip ettiğimiz herkes tarafından bilinmelidir. Kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM ateşle oynadığı malumlarınızdır. Tam bu günlerde CHP Genel Başkanı’nın ‘Kürtler ben eşit hissetmiyorum diyorsa onlar eşit hissedene kadar hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz’ açıklaması yakından tanıdığımız bölücü bir ağızdır.

Türkiye’nin bölünmesi hususunda iş birliği halinde olan DEM ve CHP’nin ateşle oynadığı malumlarınızdır. DEM’lenen CHP milli güvenliğimize zarar vermektedir. DEM’lenen CHP demokrasimize leke sürmekte, milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu kundaklamaktadır. CHP’nin şifreleri PKK’nın elinde, DEM’in kullanımındadır.

Karamsar tablolar çizenler, gerçek manada Türkiye’nin gücünü kavramaktan aciz düşenlerdir. CHP Genel Başkanı’nın tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını iddia etmesi, ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır. Ekonomi yükseliş kulvarındadır.

Dezenflasyon süreci her geçen gün tesirini göstermekte, büyüme, istihdam, yatırım ve cari fazla hedefleri iyimser beklentileri kamçılamaktadır. Kredi derecelendirme şirketlerinin ekonominin pozitif ivmesini teyit etmesi sevindirici bir gelişmedir.

Yumuşama dayatması altında Türkiye’nin Türk siyaset ve demokrasi sisteminin ilkelerinden uzaklaşması, ihanetin aklanma ve temize çıkarma uğraşları stratejik bir tuzak olarak karşımızdadır. Bu tuzağın kurnaz mimarı dış güdümlü zillet çephesidir. Politikasızlık içinde kıvranan CHP yönetiminin yumuşama veya normalleşme çağrıları zemzem diye ikram edilen baldıran zehrinden başka bir şey değildir.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümü nedeniyle Kıbrıs Türk halkıyla kucaklaşmak kuşkusuz milli bir heyecan yaratmıştır. Kıbrıs Türklüğünün zulümden kurtuluş gününde soydaşlarımızla birlikte olmaktan şahsım adına büyük bir memnuniyet duyduğumu açıklamak boynumun borcudur. Kıbrıs Türk milletinin kardeşlik anıtıdır. Kıbrıs, bölgenin kilit taşıdır. Tüm dikkatlerin odağı Kıbrıs’tır. Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarını yok sayan tacizler bitmemiştir. Kıbrıs’ta barıştan ödü kopanlar var.

Bir Yunan şarkıcının Çeşme’de Türk bayrağına ve Atatürk posterlerine karşı sergilediği saygısızlık ile egemenliğimiz altındaki bazı adalarda fiili durum yaratması sabrımızı zorlayan ilkel ahlaksızlığa bir başka örnektir. Bu kafa yapısı ile iyi komşuluk hukuku ilişkisi kurmanın ne kadar mümkün olduğu ayrıca ele alınmak durumundadır.

Türk milleti hayvanları sever. Köpekleri dost kabul eder. O sebepten köpeklere karşı uygulanacak yanlışın karşısında olur. MHP gerekeni yapacaktır.

Bazı çevreler MHP’ye karşı çok büyük suçlamalarda bulunmuşlardır. Bunların toplamı 154 kişidir. Sizlerle çok zaman beraber oluyoruz. Televizyonlarda ayrıldığımız şahsiyetler var. Şu liste kimin hangi gün, hangi saatte, nasıl konuştuklarının, MHP’ye hangi hakaretleri yaptıklarının toplamıdır.

Bu dosya elimizdedir, günü geldiğinde işleme geçecektir. ‘Bizi hedef gösteriyor’ saçmalığından da kendilerini kurtarsınlar. Bizlere her türlü hakareti yapıyorlar, olayları saptırıyorlar, konuşmaması gerekenleri konuşmaya mecbur ediyorlar. Bizim hedefimiz adalettir, kendileri muhatabımız dahi değildir.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Normalleşme” Tepkisi: Ülkemizde Anormal Hiçbir Şey Yok

Kurban Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, normalleşme veya yumuşama tartışmalarına ilişkin, “Toplumsal ve siyasal istikrarı tahkim ve takviye edecek ekonomik toparlanma ve serpilme dönemi de çok şükür ufukta görülmüştür” dedi ve ekledi:

Bu nedenle ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek de olmayacaktır. Gerçekleri çarpıtarak, fason teklifleri sıcak tutarak, fiyaskoya dönmüş anlayışlarını münafık taktiklerle kapatmaya çalışarak kendilerine siyasi nefes borusu açmaya heveslenenlerin gayeleri boş, gayretleri boşunadır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı mesajı paylaştı. Bahçeli, mesajında şunları kaydetti:

“İnsanlığın barış, huzur, refah, istikrar ve güvenlik özlemlerinin sekteye uğradığı bir dönemin bütün sancıları geniş çapta yaşanmakta ve yaşatılmaktadır. Manevi zayıflıklar, dayanışma ve yardımlaşma zaafları, empati hissiyatındaki zedelenmeler maalesef dünya genelinde ciddi düzeylerde havi ve hakimdir.

Daha medeni, daha muasır, daha mutlu, daha müreffeh bir ortak geleceğin inşa çabalarında gözle görülür darboğazların varlığı ve yaygınlığı hakikaten de inkâr edilemeyecek boyutlardadır. Müesses uluslararası düzen ahlaken, hukuken, vicdanen ağır sarsıntı geçirmekte; bu sarsıntının sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları insanlığın yaşadığı manevi krizle eklemlenince vahim bir dünya tablosu tezahür etmektedir.

Çivisi çıkan, zembereği kopan, meşruiyet temeli bozulan bugünkü insanlık döneminden yegâne kurtuluş reçetesi, asıl anlamına muvafık insan haklarına, faile ve fiile göre farklılaşmayacak evrensel hukuk ilkelerine bağlılık ve riayettir. Şu çarpıcı hususu bilhassa ve kaygıyla ifade etmek istiyorum ki, çocukların katledildiği bir dünyanın medeniyet vaazı, hürriyet vaadi ham hayalden öte bir anlam taşımamaktadır.

“Ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur”

İnsani felaketlere savrulmuş bir dünyanın merhamet iklimi kurak, muhabbet iradesi bulanık ve kuşkuludur. Soykırım suçunun alenen işlendiği bir dünyada insani miras ve emanetlere saygı ve sadakatten bahsedilmesi eğer saflık değilse ileri düzeyde saptırmadır ve hatta sapkın bir istismardır.

Milyarlarca insanın mağduriyet kapanına sıkışarak gelir, servet ve eşit hak dağılımı adaletsizliğine gömüldüğünü dikkate aldığımızda; aynı şekilde açlık, yoksulluk, zulüm, terör, göç ve diğer pek çok sorunla boğuştuğunu hesaba kattığımızda küresel ve bölgesel merkezli haksızlığın sürdürülebilir olmadığı net olarak anlaşılıp teyit edilecektir.

Dünyanın kaotik bir çıkmaza sürüklenmesine karşın Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye’miz müessir ve müstesna bir görüntü çizmektedir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri umutları yeşertmiş, tarihin çağrısıyla istikbalin çehresini aydınlatmıştır.

Toplumsal ve siyasal istikrarı tahkim ve takviye edecek ekonomik toparlanma ve serpilme dönemi de çok şükür ufukta görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek de olmayacaktır.

Gerçekleri çarpıtarak, fason teklifleri sıcak tutarak, fiyaskoya dönmüş anlayışlarını münafık taktiklerle kapatmaya çalışarak kendilerine siyasi nefes borusu açmaya heveslenenlerin gayeleri boş, gayretleri boşunadır. Yumuşama mesajlarına özenle saklanan ve sarılan yalan, dedikodu ve iftira kampanyasının hangi sinsi emellere, hangi sakat hedeflere odaklandığı az veya çok bellidir.

Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatında taşıdıkları nefret ve öfkeyi sağanak halinde yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü bugünlerde utanç verici düzeylerdedir. Kutuplaşmayı törpülemek yerine kurnazca tahrik edenler, husumeti örselemek yerine bayağı şekilde taçlandırıp tasdikleyenler elbette milletimizin gözünden ve gönlünden kaçamayacak aciz ve acıklı durumdadır.

Üstelik fitne/fesat kışkırtıcılığı yaparak kutlu davamızı, fedakarlık ve iman numunesi camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle sorgulamaya, yargılamaya ve terörize etmeye kalkanlar Allah’ın şahitliğinde ifade ediyorum ki, bedelini adalet ve millet nezdinde çok ağır ödeyeceklerdir.

Hakkımızı, hukukumuzu savunmak şeref konumuzdur. Ne hakkımızdan, ne hukukumuzdan, ne de şerefimizden taviz verilmeyecektir. Puslu havada Müslüman mintanı giyen iblisin şirret tuzakları boşa çıkarılacaktır. Dileğim ve temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin bir vicdan muhasebesi yapması, dürüst ve samimi şekilde gündemdeki meseleleri ele almaları, sabır ve tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından derhal dönmeleridir.

Bayram demek barış, sevgi, hürmet, hatırlama ve kardeşlik demektir. Ancak kardeşliğin veya barışmanın tek yanlı olması akıl dışılıktır. Milli vuslatı siyasi vurgunculukla kundaklamaya azmedenlere müsaade edilmeyecektir. Bayram sürecinde, kendi iç dünyamızı, çevremizle kurduğumuz irtibat ve ilişki ağlarını yüreklice değerlendirmeye ve yeni baştan tefrik etmeye müştereken ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.

Anlaşılmaktan ziyade anlamaya, dayatmadan ziyade diyaloğa, kutuplaşmaktan ziyade kucaklaşmaya, ihtilaftan ziyade irade ve istikbal mutabakatına doğru kalıcı bir geçiş sağlam ve sahici adımlarla gerçekleşmelidir. Ne var ki bahse konu bu geçiş kalıcı ve köklü olmalıdır.

Kurban Bayramı’nın ahlaki ve manevi zenginliğiyle yepyeni bir uzlaşma sürecinin yollarını açabilir, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı güçlü bir dönemin ihyasını da elbirliğiyle başarabiliriz. Ne kadar birlik ve beraberlik içinde hareket edebilirsek o kadar güçlü olacağımız özellikle bilinmelidir.

Türkiye’nin ve Türk-İslam medeniyetinin maruz kaldığı karanlık senaryoları tesirsiz hale getirmek, üzerimizde oynanan oyunları bozup atmak her şeyden önce milletimizin engin ve tarihi mukavemetine bağlıdır.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile olan Türk milleti; bayram şuuruyla, adalet ve hakkaniyetin mihveri olduğunu her saha ve zeminde, bunun yanında dosta da düşmana da ispat edecek dirayete, kabiliyete ve kapasiteye fazlasıyla sahiptir. Türkiye ve Türk vatanı 85 milyon Türk vatandaşının yeryüzü cennetidir.

Ayrılmamızı, bölünmemizi, birbirimize düşmemizi planlayan tüm odaklara verilecek en etkili cevap tek ses, tek nefes, tek yürek, tek bilek halinde duruş göstermektir. Çünkü biz Hakkari’de kesilen kurbanın duasını Tekirdağ’da yapan, Şırnak’ta takdim edilen ikramı Ankara’da alan, İstanbul’da uzatılan eli Batman’da tutan, Yozgat’ta akan gözyaşını Mersin’de silen büyük bir milletin evlatlarıyız.

Besmeleyle kesilen her kurban, sıkılan her el, gülücükler saçan her yüz, hasret akşamlarından sonra şafakla doğan her vuslat birliğimizin harcı, dirliğimizin haysiyet kubbesidir. Kurban ibadetimizin kabulünü Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Şehit ailelerimizin, aziz milletimizin, Türk-İslam âleminin mübarek Kurban Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum.

Tüm babaların “Babalar Günü”nü tebrik ediyor, en iyi dileklerimi sunuyorum. Yurt içinde ve yurt dışında yaşayan aziz vatandaşlarımıza bilvesile saygı ve sevgilerimi sunuyor, Hac farizası için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü niyaz ediyorum.

Dokuz günlük tatil münasebetiyle yola çıkan, tatile giden veya sıla-i rahime seyahat eden vatandaşlarımızın can güvenliklerini riske atmamaları için trafik kurallarına harfiyen uymalarını hassaten rica ediyorum. Bayramımız mübarek, devletimiz ve milletimiz var olsun diyorum.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Normalleşme” Tepkisi: Türkiye’de Anormal Bir Şey Yok

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “siyasette normalleşme” tartışmalarına ilişkin, “Bir şeyin ‘normalleşmesi’ için evvel emirde anormalliğin kötü müttefikinden sağlanmalıdır. Halbuki Türkiye’de anormal bir şey yoktur” dedi ve ekledi:

“Kaldı ki, siyaset ve yönetimde istikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğü ile ilgili yasal ve anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar ihanet taraftarlarıdır. Yumuşamadan bahis açılıyorsa böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “Elbette kutuplaşalım kavgaya tutuşalım demiyoruz, elbette tokalaşmak varken yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz ama normalleşme ve yumuşama kelimelerinin her meselenin başına iliştirilip milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan Türkiye Yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa hiç kimse boşuna çabalamasın bizim böylesi uçuk kaçık garabet yumuşamaya karnımız toktur. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli’nin konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“İstanbul, 571 yıl önce zincirlerinden kurtulmuştur. 571 yıl önce sevdalısı Türk milleti ile kavuşmuştur. Zulmün zilletin ve eziyetin kalesi Bizans, Fatih’in mücahitliği ile yıkılıp gitmiştir. Fethimizin emanetleri zayi edilemeyecektir… Bizans heveslerini İstanbul üzerinde dolaştırmayı düşünen, gizli proje hazırlayan iç ve dış operasyon maşalarından İstanbul mutlaka korunacaktır. Ayasofya’nın camiye dönüşmesi ile uykuları kaçanların heveslerini kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz.

İstanbul’un kötü yönetimi fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikâyet edenlerin belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma’ya sözde festival adına gerçekte ise sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir. Özel uçak kiralanıp, 7 değil, 17 değil tam 37 gazetecinin yer aldığı, toplamda 73 kişilik kafileden oluşan ballı börekli Roma seyahatinden sonra İBB’nin müsriflikten bahsetmesine hiç kimse itibar etmeyecektir.

İstanbul can çekişmektedir. İstanbul kent uzlaşısı çatısı altında DEM’lenenlerin istismarına istilasına ve tahribatına ne yazık ki mahrum olmuştur. İstanbul’u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise eninde sonunda yüzlerine vurulacaktır. Unutulmasın ki zulüm 1453’te başladı diyenlerin alayı düşman kampında toplanan Bizans uşaklarıdır. Ve bizim bunlarla hesabımız er ya da geç görülecektir. İstanbul sevdamızın sancağı, kabul edilmiş dualarımızın mükafatı umutlarımızın vahasıdır. MHP’nin hedefi 2053’te Türkiye’nin lider ülke ve süper güç olmasıdır. İstanbul Türkiye yüzyılında hak ettiği yere yerleşecektir. Bu kutlu hedef zillete düşenlerle, yabancı çıkar odaklarına taklalar atanlarla değil, vatansever ve milletseverler tarafından gerçekleşecektir.

İsrail’in Filistinli masumlara yönelik kanlı saldırıları aralıksız devam etmektedir. Sınır tanımayan insanlık değerleriyle savaş hukukuyla bağdaşmayan katliamlara her gün yenileri eklenmektedir. Gazze’deki tablo kahredici boyutlardadır. Uluslararası Adalet Divanı’nın geçen hafta aldığı bir kararla Refah’a düzenlenen saldırıların derhal durdurulması istenmiş fakat İsrail buna aldırış etmemiştir.

Çok sayıda masum acımasızca katledilmiştir. Bu bölgede hayata tutunmaya çalışan kadınlar bebekler resmen ateş altına alınarak yakılmıştır. İsrail savaş uçaklarıyla ölüm saçmıştır. Netanyahu yani caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum. Netanyahu için tutuklama kararının uygun zamanda icra edileceği, her savunmasız insanın hesabını verecekleri kaçınılmaz bir akıbettir. Beklentimiz İsrail’in katil Başbakanı ve Savunma Bakanı hakkında ülkemizin bir an evvel yakalama kararı çıkarmasıdır.

Soykırım karşısında sessiz kalanlar üstelik aleni destek sağlayanlar dünya barışına İsrail’le birlikte müştereken karşıdır. Artık ekonomik diplomatik ve ticari nitelikli önleyici tedbirler yerine cezalandırıcı, seri ve zincirleme askeri yaptırımları esas alan köklü müdahalelerin tam vaktidir. Yalnızca itiraz edip kınama mesajlarıyla oyalanmak yerine somut ve sonuç alıcı adımların kuvvet kullanılarak atılmasından başka bir seçenek zannederim kalmamıştır.

İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır. Gazzeli çocuklar açlıktan kırılıp bayramlık kıyafet yerine kefen giyerken milyar dolarlar için de kulaç atan, Allah’tan korkuyu sadece sözde hatırlayan bazı İslam ülkelerinin bohem yöneticileri, gece yastığa başlarını koyduklarında gerçekten huzur duyabiliyorlar mı? Cumhurbaşkanımızın yüzde 10’u kadar Filistin davasının arkasında durabildiler mi? Türkiye öncü rolünü üst seviyeye taşımalı, masumların lehine doğrudan devreye girmelidir.

“Türkiye Siyonist barbarlıkla yüzleşmeli”

3 ülkenin tanıma kararı milletimizin yüreğine su serpmiştir. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka tanınmalıdır. İnsan haklarına bağlıyım diyen hiçbir devlet duyarsız kalamaz, kalmamalıdır. Filistin’in tanınması çığ gibi büyümelidir. Filistin topraklarından soykırımcı İsrail bir an önce çekilmelidir. ABD insani ve tarihi sorumluluktan kaçmamalıdır. Tutuklama talebine ABD’nin tepkisi bir zırvadır. Türkiye Siyonist barbarlıkla yüzleşip, masumların lehine doğrudan devreye girmelidir.

İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini 28 Mayıs’ta tanıyacaklarını açıklamasını adalet ve insanlık değerleri etrafında kenetlenen ülke ve toplumları umutlandırmış, milletimizin yüreğine de su serpmiştir. Ne yurt içinde ne de komşu coğrafyalarda ihanete geçit yoktur. ABD’nin komşu coğrafyalarda terör örgütlerine verdiği destek Türkiye’nin güvenliğine aşırı tehdittir.

Bir şeyin ‘normalleşmesi’ için evvel emirde anormalliğin kötü müttefikinden sağlanmalıdır. Halbuki Türkiye’de anormal bir şey yoktur. Kaldı ki, siyaset ve yönetimde istikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğü ile ilgili yasal ve anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar ihanet taraftarlarıdır. Yumuşamadan bahis açılıyorsa böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır.

Elbette kutuplaşalım kavgaya tutuşalım demiyoruz, elbette tokalaşmak varken yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz ama normalleşme ve yumuşama kelimelerinin her meselenin başına iliştirilip milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan Türkiye Yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa hiç kimse boşuna çabalamasın bizim böylesi uçuk kaçık garabet yumuşamaya karnımız toktur. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir.

Acıkan yanağından, susayan dudağından, yumuşayan durgunluğundan belli olur. Özgür beyin durgun olup olmadığını bilmiyorum ama yumuşama için önce DEM’den korkusuyla yüzleşmesini, Türk milleti ve Türkiye ortak paydasında adam gibi duruş göstermesini kendisine tavsiye ediyorum. Saçma sapan sorularla abuk sabuk iddialarla seviyesiz ve ölçüsüz ifadelerle bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsa yanıldığını, çürük tahtaya küflü çivi çakmakla meşgul olduğunu bir gün mutlaka anlayacaktır. Demirtaş’ı savunanların bize normalleşme cakası satması, 6-8 Ekim ihanetini aklamaya çalışanların yumuşama masalı anlatması kümese girip tavuk haklarını savunacağım diyen tilki kadar inandırıcıdır!”

Grup toplantısı çıkışında sokak hayvanları düzenlemesine ilişkin soruyu yanıtlayan Bahçeli, “Türkiye’de bu konuyu herkes tartışıyor, tartışmak yerine çözüm bulunmalı” dedi.

Paylaşın

Bahçeli’den Sert Sözler: Hesaplaşmaya Hazırız

Katıldığı bir etkinlikte açıklamalarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Ülkücü şehitlerimiz milletimizin önünü aydınlattılar. Aramızı karıştırmaya teşebbüs edenleri nefretle takip ediyoruz. Onlar, minnet etmeden yaşadılar. Onlar boyun eğmeden var oldular. Kimisinin yaşı 18 idi, kimisi 20’sinde, kimisi 40’ında, 50’sinde…” dedi ve ekledi:

“Her birisi tertemiz kanlarıyla bu cennet vatanı suladı. Her birisi milli ve manevi değerlerle şuur kazandı. Destan oldular, dilden dile anlatıldılar. Duruş oldular, nesilden nesile anıldılar. Mücadele oldular, devirlerin ve dönemlerin üstünden atladılar. Şehadet şerbetinden yudum yudum içip milletimizin ve ülkemizin önünü aydınlattılar. Ülkücü şehitlerimiz ölmediler. Elinde ülkücü kanı olanlarla hesaplaşmaya hazırız.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, katıldığı bir etkinlikte açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar bölümler şöyle:

“İman ve inanç ile çelikleşen, tehdit karşısında çelişkiye düşmeyen, haklı mücadelede hayatını ortaya koymaktan çekinmeyenlerin ortak ünvanı kahramanlık olarak isimlendirilmiştir. Tadımlık heveslerin değil doyumluk hevesler peşinden gidenlerdir. Onlar minnet etmeden yaşadı, boyun eğmeden var oldu… Ülkücü şehitlerimiz milletimizin önünü aydınlattılar. Aramızı karıştırmaya teşebbüs edenleri nefretle takip ediyoruz.

Onlar, minnet etmeden yaşadılar. Onlar boyun eğmeden var oldular. Kimisinin yaşı 18 idi, kimisi 20’sinde, kimisi 40’ında, 50’sinde… Her birisi tertemiz kanlarıyla bu cennet vatanı suladı. Her birisi milli ve manevi değerlerle şuur kazandı. Destan oldular, dilden dile anlatıldılar. Duruş oldular, nesilden nesile anıldılar. Mücadele oldular, devirlerin ve dönemlerin üstünden atladılar. Şehadet şerbetinden yudum yudum içip milletimizin ve ülkemizin önünü aydınlattılar. Ülkücü şehitlerimiz ölmediler. Elinde ülkücü kanı olanlarla hesaplaşmaya hazırız.

“Bunların üstünden geleceğiz”

Halk Televizyonu, Sözcü, Now başta olmak üzere haksız ithamlarda bulunan kimler varsa mahkemelerde dinlenmelerini istiyoruz. Bu hususta müraacatımızı yapacağımızı ilan ediyorum. Bunların hepsinin üstünden geleceğiz. MHP düşmanlarını hayretle izliyoruz. Dünün ülkücü düşmanlarının kirli oyunlarını bozuyoruz… Varsa ellerinde bilgi belgeleri adli makamlara sunmalarını ilan ediyorum. Müfterilerle helalleşmeyeceğiz. Bunların üstünden geleceğiz. Komünist taktiklerin davamız etrafında hesap mayınları yakında faillerini patlatacaktır. Bizden olmadığı halde bizimle ilgili konuşan, kokuşmuş zevatın kuyruk acısını biliyoruz.

Cumhur İttifakı’nı zafiyete uğratmak maksadı ile bir senaryo ile üzerimize gelenlerin yumuşak karnımızı yoklayanların dış bağlantılı ajanlara taşeronluk yapanları karşılayıp paramparça etmek nimet borcumuzdur. MHP’yi yolundan ve davasından alıkoyacak hiçbir güç yoktur. Hiçbir karanlık emel davamızı bozamayacaktır… Bizim için imkansız diye bir şey yoktur. Ülkücü şehitlerin emaneti başımızın üzerindedir. Şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Milliyetçi Ülkücü hareket, küresel yangın yerinde Türk devletinin son siperidir. Kendimize, güveniyor, milletimize inanıyoruz. Ecdadımız başardı.”

Paylaşın

Bahçeli: HDP Ve Devamı Sözde Parti Kapatılmalı

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmaktadır. HDP bugün değilse ne zaman kapatılacaktır?” dedi ve ekledi:

“DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra AYM’nin elini tutan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir. HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Gazze’de masumların kanı hala dökülmektedir. Barbarlık güncelleşmiş, yeni sürümü ile Gazze Şeridi’ni kırıp geçirmiştir. Çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve masum Filistinli kardeşlerimiz soykırım suçunun kurbanı olmuştur.

UCM Başsavcısının, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı’nı insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı ya da kurtuluşu yoktur. Netanyahu’nun güvendiği dağlara kar yağmaktadır.

Gazze meselesi Türkiye’nin de meselesidir. Gazze düşerse, milli güvenlik tehditler katlanacaktır. Siyonizmin kuklası bölücü terör örgütüdür. Sömürgecilerin kara kutusu bölücü mihraklardır. Anadolu coğrafyası vadedilmiş toprak değil, Türk Milleti’nin varlık hükmüdür. Bedeli şehit kanları ile ödenmiştir. Bu kapsamda çıkaracağımız sonuç şudur. Şayet en küçük ihmal gösterilirse bunun sonuçlarının ağır olacağını tarihsel tecrübeler belgelemektedir.

Toprak bir kimlik olup asla mal veya arazi parçası değildir. Milli kültürümüzün yaşandığı ve yaşatıldığı, kalbimizde tasdik ettiğimiz her yer bizim için vatandır. Gazze’ye baktığımızda 400 yıllık anılarımızı görüyoruz. Gazze’ye baktığımızda işgale, istilaya şahit oluyoruz. Filistin davasında tarafsız kalmak namuslu bir tercih olamaz.

Gazze’de barış ve huzurun sağlanması 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin Devleti’nin kurulması, bir yanda Ortadoğu’yu diğer yandan Türkiye’yi rahatlatacaktır. İlahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz.

Putin yeniden seçilmesinden sonra ilk resmi ziyaretini Çin’e yaptı. Yeni dönemde kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi bildirisi imzalandı. ABD’nin Pasifik’i askerleştirme çabaları hızlanırken, Japonya ile ortak komuta kurma adımı, ortak hava ve füze savunma ağı arayışı bölgeye orta menzilli füze konuşlandırma amaçları küresel gerilimi canlı tutmaktadır.

Fransa Ulusal Meclisi’nin 14 Mayıs’ta Yeni Kaledonya’da 10 yıl yaşamış Fransızların oy kullanmasını kararlaştırması ile bu ada ülkesi kaosun içine sürüklendi. Kıbrıs konusunda Türkiye’ye dayatmada bulunan AB ülkelerinin ‘ne arıyorsun bu okyanus ülkesinde?’ sorusunu soramaması bize göre Batı’nın kirli politik yüzünün itirafıdır. Fransa’nın Yeni Kaledonya’daki ayaklanmalardan Türkiye ve Azerbaycan’ı sorumlu tutması utanmazlıktır.

İran Cumhurbaşkanı Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesi herkesin hayatını kaybetmesine, küresel tedirginliğin üst seviyeye ulaşmasına yol açmıştır. İlk açıklamalardan anlaşılan Reisi’yi taşıyan helikopterin dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır yoksa sabotaj mıdır bilemem fakat iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması zorunluluktur.

İsrail’in iddia edilen rolü, ABD’nin nerede durduğu mutlaka berraklaşmalı. Bugün İran’ın başına gelen felaketin Allah korusun ama Türkiye’de de yaşanabileceğini düşünmek bir vehim değil, suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur.

Tedbir, temkin, güvenlik önlemi kaçınılmaz ihtiyaçtır. Uluslararası bağımsız soruşturma komisyonu kurulmalı. FETÖ’cü hainlerin, “Onların reisini aldın, diğerlerinin de reisini yanına al” sözleri aklıma, “İtlerin duası kabul olsaydı, gökten yağan sadece kemik olurdu” sözünü getirdi.

Eğer bir millet ilk zorlukta yüzyıllar boyu biriktirdiği haklarını kaldırıp atsaydı tarih diye bir şey olamazdı. Ya bütün haklarımızı sonuna kadar müdafaa edeceğiz ya da hakkımızdan vazgeçerek şerefimizi ayağa düşüreceğiz. Türkiye nazarında şimdiye kadar 2. seçenek diye bir şey söz konusu olmamıştır.

6-8 Ekim 2014’te 37 kişinin ölümüne yol açan isyanın azılı faillerinin hüküm almaları, hukuk devletinin gereğidir. İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmalıdır.

“HDP ne zaman kapatılacak?”

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmaktadır. HDP bugün değilse ne zaman kapatılacaktır? DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra AYM’nin elini tutan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir. HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eş başkanları mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar.

42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyordu. Devletin birliği ve bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek. Menfur emellerin sonu yoktur. 16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’yü ve nice masum insanımızı katledenlere, ayaklanma çağrısı yapanlara sahip çıkanlar aynı suçun tarafındadır.

Türkiye’yi başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum. İmralı canisinin ve terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyorsunuz? Cezalar hukuksuz ise size göre hukuk nedir, adalet nedir, devlet nedir?

Emniyet ve yargı içine yuvalanmış oluşumların kumpas hazırlıkları deşifre edilerek alayı yakayı ele vermiştir. Görünen kısım kadar görünmeyen kamufle figüranların olduğunu da göz önüne alıp devlete sızma ihtimalini değerlendirmek lazımdır. Mesele kaba şekil vermektir. Mesele zamanın akışına kapılmak değil, istikamet çizmektir. Türkiye bu kudrettedir.”

Paylaşın