Manisa: Lala Paşa Camii

Lala Paşa Camii; Manisa’nın Yunus Emre İlçesi, Lalapaşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Cami kitabesinden öğrenildiğine göre Mehmet Paşa tarafından 1569 tarihinde yaptırılmıştır. Bunu belirten caminin giriş kapısı üzerideki kitabesini Şair Vassaf yazmıştır:

“Mehmet Paşa, sert taştan, helal maldan Allah için bina etti. Baki kaldıkça Allah yüksek makamlarca mesrur ve cenneti ile düşat etsin. Vassaf Binayı tavsif edecek tarih için, caminin ala şerifun fil beled dedi. H.977 (1569)”.

Cami kesme taştan ve yassı tuğladan kare planlı olup, sekizgen kaideli merkezi bir kubbe ile üzeri örtülmüştür. Caminin önünde, yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı beş mermer sütunun taşıdığı dört bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

İbadet mekânı giriş kapısının ve mihrabın yanında birer, iki yan duvarlarda da ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap dışarıya dikdörtgen çıkıntılı olup yuvarlak bir niş görünümündedir. Caminin solunda taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.

Caminin doğusunda bulunan mezarın Mehmet Paşa’ya ait olduğu söyleniyorsa da paşanın mezarı İstanbul’da Şeyh Vefa Camisinde bulunmaktadır.

Paylaşın

Erzurum: Lala Paşa Camii

Lala Paşa Camii; Erzurum’un Yakutiye İlçesi, Lalapaşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Erzurum’da Osmanlı Dönemi’nde yapılan ilk cami özelliği taşıyan yapı, burada inşa edilen diğer Osmanlı camilerine de model olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın komutanı, Kıbrıs fatihi, Sadrazam Lala Mustafa Paşa; Erzurum Beylerbeyi görevini yürüttüğü dönemde, 1562 yılında camiyi yaptırmıştır. Mimar Sinan’a ait olan eserin yanında bir saray, bir de sübyan mektebi yer almış, ancak bunlar günümüze kadar ulaşamamıştır.

Lala Paşa Camisi; Şehzadebaşı, Sultan Ahmet Cami, Eminönü Yeni Cami ve Yeni Fatih gibi İstanbul camilerinde uygulanan plan tipinde, ancak onlardan hayli küçük ölçekli olarak inşa edilmiştir. Ortada dört paye ile taşınan merkezi kubbe, dört yanda sivri kemerlerle desteklenen yarım çapraz tonozlar, köşelerde de dört küçük kubbeden oluşan merkezi planlı bir örtü biçimine sahip olan caminin iç mekânını iki sıra halinde 28 pencere aydınlatmaktadır.

Alt sıradaki pencere alınlıkları üzerinde bulunan çiniler, şehrin Ruslar tarafından işgal edilmesi sırasında atılan kurşunlarla zedelenmiştir. Yapının kitabesi, yuvarlak ve mukarnaslı olan mihrabın üzerinde yer almaktadır. Pencerelerde bulunan hadisler, hat sanatından eşsiz örnekler sunar. Kare kaide üzerine kurulmuş olan cami minaresi, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Beyaz taştan inşa edilen minare, kırmızı taşlı bileziklerle süslenmiştir. Caminin avlusunda, sekiz köşeli ahşap ve konik çatılı bir şadırvan yer almaktadır. Bu şadırvandaki sütunlar son derece güzel taş işçiliği ile bezenmiştir. Son cemaat yerindeki batı mihrabiyenin üzerinde, ters “T” şekilli mermer levhalar üzerine yazdırılmış ferman bulunmaktadır. 1670 yılında yazılan bu ferman IV. Mehmed’in halka vergi muafiyeti getirdiğini anlatmaktadır. Tamamı kubbe ile örtülü son cemaat yeri de sivri kemerlerle öne ve yanlara açık bir mimari üslup gösterir.

Paylaşın