Bursa: Eşrefzâde (Eşref-İ Rumi) Cami ve Türbesi

Eşrefzâde (Eşref-İ Rumi) Cami ve Türbesi; Bursa’nın İznik İlçesi, Eşrefzade Mahallesi, Kılıçaslan Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Eşrefzade’nin adını taşıyan yapı topluluğu bugün bir cami, batısında ona bitişik onbir bitişik onbir lahdi kapsayan hazire ile din görevlileri yardım derneği binası ve camiden ayrı kuzeybatıdaki minareden oluşur. Kurtuluş savaşı’nda Yunanlılar tarafından harap edilen cami, 1950 yılında aslına benzer boyutlarda yeniden inşa edilmiştir. Caminin yapım tarihi ile ilgili bilgiler çelişkilidir.

Çoğunlukla II. Bayezıt’ın oğullarından Şehinşah’ın eşi Mükrime hatun tarafından 1518 yılında yaptırıldığı kabul edilir. Minaresinin yapı tekniği bakımından İznik’teki Çandarlı Hayrettin Paşa ve Ali Paşa camileriyle benzeştiği belirtir, cami ve türbeyi Eşrefzade’nin ölüm tarihi olan 1469 ile Mükrime Hatun’un ölüm tarihi olan 1518 arasında tarihlendirilir. Caminin batısında avluyu sınırlayan duvarın kuzeybatı köşesinde yer alan minare sekizgen kaideli, pahlı pabuçlu, onikigen gövdeli ve tek şerefelidir.

Şerefe altı mukarnas dizileri ve konsollarla, gövde yaklaşık 1. metre aralıklarla dizilen beş sıra çini ile bezenmiştir. Kaide üç sıra tuğla, bir sıra kesme taşla almaşık teknikte örülmüştür. Eşrefzade Camisi’nin batısında yer alan sandukaların 1922 yılında Yunan askerleri tarafından yıkılan türbenin içinde yer aldıkları, türbenin içinde yer aldıkları, türbenin revaklı olduğu, ahşap direkli, saçaklı ve üzerinin örtülü olduğu sanılmaktadır.

Ankara’da uzun yıllar bir tekkede görev yapan Eşref zade Addullah Rümi Hacı Bayram’ın Hayrünnisa isimli kızı ile evlenir. Suriye’ye Hama kentine gider. Orada Abdül Kadir Geylanı Hazretlerinin torunlarından Şeyh Hüseyin Hamevi’nin kadirlik tarikatına girer. Burada 40 günlük hücre halveti sonrası İznik’e dönünce Eşrefiye Dergahını kurar. Eşrefoğlu Rumi’nin yüzlerce eser yazdığı, dergahında birçok kıymetli mürid yetiştirdiği bilinmektedir.

Paylaşın

Bursa: Dikili Taş (Obelisk)

Dikili Taş (Obelisk); Bursa’nın İznik İlçesi, Elbeyli Beldesi, Fırınaltı Mevkii’nde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Asklepiodos’un oğlu L. Cassius Philiscus anısına II. yüzyılda dikilmiştir. Kare prizma bir kaide üzerinde, altta kalın ve üstte doğru düzenli bir biçimde incelerek yükselen, bu görünümüyle bir kama veya meç izlenimi uyandıran anıtın, başlangıçta 6 parça ve 15.5 metre yüksekliğinde olduğu ve ucunda bir “Kuş’’ heykelciğinin bulunduğu öne sürülmektedir.

Zamanla en üsteki kuş heykelciği bir nedenle yok olmuştur. Kaidede üçgen prizmatik dikili taşın iki yanında, görülen ayak izleri ve bağlantı yuvaları, bu kısımda bronz heykellerin bulunduğunu işaret etmektedir.

Anıtın alt kısmında toprağa gömülü olan bölümde mezarın yer aldığı, zaman zaman yapılan kaçak kazılar tarafından da görülen çukurlarda iri moloz taşlar ve duvar izlerinin bulunması, buranın bir tümülüs mezar odası sitilinde yapılmış olduğunu belgelemektedir. Günümüzde kaidesi üzerinde beş parça halinde 12 metrelik bölümü durmaktadır. Halk arasında “Beştaş” , “Dikilitaş” , “Nişantaşı” olarak adlandırılmıştır.

Paylaşın

Bursa: Kırgızlar Türbesi

Kırgızlar Türbesi; Bursa’nın İznik İlçesi, Yenişehir Yolu üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Türbenin ne zaman kimin veya kimler adına yapılmış olduğu kesin olarak belli değildir. Ancak Osmanlıların İznik’i fetihlerinden öncesine ait bir yapı olduğu sanılmaktadır. İçinde yedi büyük ve bir de çocuk lahdi vardır. Türbe kuzey-güney doğrultusunda, yaklaşık eş boyutlu ve kare planlı iki mekandan oluşmaktadır.

Bu iki mekanı birbirine ortak duvarın ortasındaki profili kapı bağlar. Güney mekanı kubbe ile örtülüdür. Bazı bölmelerin yapımında, Bizans döneminden kalma parçalar kullanılmıştır. Kubbeli mekanın üstlük pencerelerinin kenarlarında ve kubbede kalem işi süslemeler vardır. Birkaç kez elden geçmiş ve değişik duvar sitili gösteren eyvan kısmının orijinal bölümleri kaba yontulu üç sıra taşla örülmüştür.

Paylaşın

Bursa: İznik, Yeşil Camii

Yeşil Camii; Bursa’nın İznik İlçesi, Yeşil Camii Mahallesi, Kılıçarslan Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Camii, Osmanlı döneminin ilk vezirlerinden Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından yapımına başlatılmış, ölümünden sonra oğlu Ali Paşa tamamlattırmıştır. Camide bulunan iki yazıt, bu durumu kanıtlamaktadır. Ana giriş kapısı üzerinde bulunan 0.57 X 0.51 metre boyutlarındaki birinci yazıtta, Sultan I. Murad 1362-1389 döneminde Ali bin Halil’in izniyle 1378-79 tarihinde inşa ve imar edildiği belirtilmektedir.

Son cemaat yeri revakı eksenindeki kapı lentosu üzerinde bulunan 0.57 X 2.87 metre olan ikinci yazıtta ise, yapımına Vezirlerin Meliki Hayrettin Paşa’nın buyruğu ile başlandığı ve 1391-1392 tarihinde tamamlandığı ve mimarının Musa oğlu Hacı olduğu kayıtlıdır. Cami, kuzey-güney genel doğrultusunda kare planlı bir asıl ibadet mekanı ile, doğu-batı doğrultusundaki üç bölümlü son cemaat yerinden oluşmaktadır. 11.00 X 11.00 metre boyutlarında kare planlı asıl ibadet mekanı, dıştan sekizgen kasnağa oturan ve içten üçgen kuşakla geçiş sağlayan bir kubbe ile örtülüdür.

Mekanı ikiye ayıran sivri kemerlerden ortada olanı, ötekilerine göre daha geniş ve yüksektir. Yeşil Cami’ye bu adın verilmesinin nedeni olan, görülmeye değer bir güzellikteki minaresi, ana mekanın kuzeybatısında yer alır. Kaidesi ve gövdeye geçişi sağlayan üçgenler mermer kaplamalıdır. Gövdede çini süslemelerinin yanı sıra sırlı tuğla da kullanılmıştır.

Paylaşın

Bursa: Hacı Özbek Camii

Hacı Özbek Camii; Bursa’nın İznik İlçesi, Eşrefzade Mahallesi, Kılıç Arslan Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Mescit, yazıtaşı ve kubbesi bulunan en eski Osmanlı mescididir. 1333-1334 yıllarında Hacı Özbek Bin Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Batısındaki son cemaat yeri 1940’ta kuzeyine yeni bir son cemaat yeri eklenmiştir. Ana bina doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır.

Kare planlı asıl ibadet yeri kubbe örtülüdür. Güney duvarında, eksende içe çıkıntılı ve köşeleri silmeli dikdörtgen bir mihrap nişi yer alır. Kuzey ve doğu duvarlarında, eksene simetrik ikişer pencere bulunmaktadır. Batı duvarında eksenin kuzeyindeki kapıdan son cemaat yerine çıkılır.

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı son cemaat yerinin yanları kapalıdır. Batısında iki sütun ve üç kemerli bir revakla dışarıya açılır. Kuzey bölümü beşik, güney bölümü ise aynalı tonozla örtülmüştür. Mescit içten sıvalıdır. Beden duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taş ile örülmüş, taşlar arasına dikine tuğlalar yerleştirilmiştir.

 

Paylaşın

Bursa: İznik Gölü

İznik Gölü; Marmara Bölgesi’nin güneydoğusunda, Bursa İl sınırları içerisinde yer almaktadır. Türkiye’nin beşinci, Marmara Bölgesi’nin en büyük gölüdür.

Eski çağda Askania adıyla anılan göl bugünkü adını kıyısındaki İznik ilçesinden alır. Gemlik Körfezinin ortasında bir çukur alan içerisinde yer alır. Yüzölçümü 298 kilometrekare, denizden yüksekliği 85 metredir. Derinliği kuzeyden güneye doğru artan gölün en derin yeri 65 metredir. Gölün suyu tatlıdır.

Paylaşın

Bursa: Süleyman Paşa Medresesi

Süleyman Paşa Medresesi; Bursa’nın İznik İlçesi, Yeni Mahalle, Maltepe Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Medreseyi, Orhan Gazi’nin büyük oğlu “Rumeli Fatihi” sanıyla anılan Şehzade Süleyman yaptırmıştır. Yazıt taşı bulunmayan medresenin kesin yapım tarihi belli değildir; 1335-1359 tarihleri arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.

Açık avlulu ve (U) planlı medresede, bir dershane ile on bir adet öğrenci hücresi bulunmaktadır. Yapının cephe duvarları moloz taş ve tuğla ile örülmüş, bazı yerlerinde devşirme malzeme kullanılmıştır.

Revak duvarları almaşık tekniği ile bir sıra taş, üç sıra tuğla örgülü olup sütunları granit ve mermerdir. Yapı aslına uygun onarılmış ve bugün tarihsel el sanatlarına özgü bir ticaret mekanı olarak düzenlenmiştir. Kaynak: Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Paylaşın

Bursa: İznik Surları

İznik Surları; İzmir’in İznik İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bithynia döneminde (M.Ö. 4. yy) inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni eklentilerle günümüzdeki şeklini almıştır. İznik’in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar yaklaşık 4970 metre uzunluğundadır. Yüksekliği 10-13 metre arasında değişen surlarda, yuvarlak ve kare şeklinde 114 burç vardır. İznik’in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında, dört ana kapı görünür.

İstanbul Kapı: Kentin kuzeyinde yer alan, İstanbul Kapısı, üç ayrı kapıdan oluşmuştur. Kente dışarıdan girişte esas sura ait olan kapı ile en içteki kapı arasında oval bir avlu bulunur. Dışarıdan girişte ilk kapı ön sura ait olup, iki yanında yarım silindirik kapı kuleleri vardır. Kapı, kuleleri birleştiren dikdörtgen surun tam ortasında yer alır; söveleri, granit sütunlardan oluşturulmuş, üzerine de bir granit sütun yerleştirilmiştir. Bu sövelerin üzerinde yere alan büyük kemer, aslında köşe duvarları üzerine oturmakta olup, söve ile kenar arasındaki boşluk doldurularak kapatılmış bulunmaktadır. Bu ikinci kapının yanında bulunan esas sura ait kuleler üstte ikinci katı oluşturmaktadır. Bunlarda, kubbeli birer hücre bulunmaktadır. Kapının üzeri, içte ve dışta olmak üzere kemelerle birbirine bağla bağlanmıştır. Avlunun sonunda düzgün kesme taşlardan yapılmış üçüncü bir yapı vardır. Bu kapı söveleri üzerinde yüzleri dışarı dönük iki meduza başı görülür. Bunlar kenti kötü ruhların etkisinden korumak için konulmuşlardır.

Lefke Kapı: Kentin doğu ucunda yer alan kapı, İstanbul Kapısı ile büyük benzerlik gösterir. Aynı tarihlerde yapılma olasılığı güçlü görülmekte, ancak her iki kapı için de kesin bir tarih belirlenememektedir. Büyük olasılıkla önceden avlu içinde iken Bizans devrinde eklenen yapılarla avlu kapatılmış ve bugün gördüğümüz koridor şeklinde yol olmuştur. Kente dışarıdan girişte iki silindirik kulenin arasında kalın mermer sütunların oluşturduğu üst silmesi ağaçtan olan dikdörtgen kapı yer alır. Kapı üzerindeki kemerin içi örülmüştür. Ayrıca kapının sol tarafında devşirme, yüksek kabartma görünümü veren bir friz vardır.

Üzerinde bulunan insan figürleri çok sıkışık olarak gösterilmiştir. Orta kapı kemeri üzerinde içte ve dışta birer yazıt vardır. İç tarafındakinde “Bu surları imparatorluk hanedanı ve İmparator Hadrianus adına ünlü İznik metropolü Cassius’un gözetimi ve denetiminde yaptırılmıştır.”; dışarıdakinde ise “… senesinde imparatorluğa gönderilen paralar ile kent halkı bu yapıyı yaptırmıştır” bulunmaktadır. Kesme taşlardan üzeri tuğla kemerli bir geçit yer almakta olup, sağ tarafında moloz taş ve tuğla sıralarından bir kule vardır.

Göl Kapı: Kentin batısındadır. Lefke Kapısından devam eden ana caddenin sonunda, Göl Kapısı bulunmakla beraber, bugün bu kapıdan hiçbir iz yoktur. Sağ tarafındaki kulenin yarısı ayakta, Sol taraftakinin ise sadece temeli bellidir. Bu kısmın görünüşü daha çok sur duvarlarının yıkılması ile meydana gelmiş açıklık biçimindedir. Kapı kulesi olarak bilinen kulenin dış kaplaması tuğlalardan, iç kısmı ise Horasan harcı ve birbiri üzerine yığılmış moloz taşlardan meydana gelmiştir. Kaynaklara göre bir arşitrav üzerinde aşağıdaki yazıtın bulunduğu bilinir. “Dindar, bahtiyar ve muhteşem imparator, prokonsül büyük rahip, konsül, vatan babası Caesar Marcus Aurellus Cladius tribün iktidarının ikinci yılında şöhretli elçi ve imparatorun varisi Vellius Macrinus, ile şöhretli hukukçu Sallius Antonius’un gözetimi altında ünlü İznik kentinin surları onartılmıştır.”

Yenişehir Kapı: Görkemli İznik surlarının en ilgi çekici kısımlarını, kesme taşlarla Roma döneminde M.S. 1. yüzyılda yapılmış olan aç kapılar teşkil etmektedir. Yenişehir Kapı üç kısımdan oluşmaktadır. Dıştan kente ilk girişi sağlayan kapı ön sura bağlıdır, batı kısmı şipolyen parçalardan yapılmış olup surla birleşiktir ve doğu kısmı küçük bir surla bağlantılıdır. İç kapıya kare avludan geçilerek ulaşılmaktadır. Bunun da şipolyen antik parçalarla örüldüğü fakat günümüze çok az izin kaldığı belgelenmiştir.

Paylaşın

Bursa: İznik, Ayasofya Camii

Ayasofya Camii; Bursa’nın İznik İlçesi, Mahmut Çelebi Mahallesi, Kılıçaslan ve Atatürk Caddeleri’nin kesiştiği yerdedir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Dünya tarihi açısından önemli bir yapı olan Ayasofya mabedi; ilk olarak MS. 7’nci yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen Gymnasium üzerine Bizans Dönemi’nde bazilika olarak inşa edilmiştir. 11’inci yüzyıldaki depremden sonra yenilenmiştir. Üç sahanlıdır.

Orhan Gazi tarafından İznik’in fethiyle 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir. 1935 ve 1953 yıllarında yapılan onarımlar sırasında renkli taşlarla bezenmiş taban mozaikleri ve din görevlilerinin törenler esnasında topluca bulundukları, yarım yuvarlak oturma kademeleri ortaya çıkarılmıştır.

Bir mezar odası duvarında Hz. İsa freski bulunmaktadır. İznik ilçe merkezinde, Bizans Çağı’nda kentin tam ortasında ve iki ana ekseni oluşturan doğu-batı ve kuzey-güney yollarının kesiştiği yerin güneydoğu köşesindedir. Yazılı belgelerde adı ilk kez 11 Ekim 787 günü Patrik Trasios yönetiminde toplanan ve üçyüzelli piskoposla çok sayıda keşişin katıldığı Yedinci Konsül dolayısıyla anılmaktadır.

Birinci Dönem Yapısı: Olasılıkla 4’üncü – 5’inci yüzyıllar arasında, Roma Çağı’na ait bir (gymnasium)’un taş temellerine oturulmuş tuğla duvarlı bir bazilikadır (Erken Dönem Kilisesi). Kuzey ve güneyinde, taş temeller üzerinde görülen tuğla duvarlar bu dönemden kalmadır. Harç tabakası kalın ve kullanılan tuğlalar iridir. Apsisin iç kısmında da aynı teknikle örülmüş duvarlar bulunmaktadır.

Apsisin dış kısmının ilk yapıda üç yüzeyli olduğu ortaya çıkmıştır ki, bu da erken dönem yapılarında görülmektedir. Ana yapıda, batıdan itibaren üç giriş ile üç nefli naosa geçilmektedir. Orta nefin yan neflerden dokuz sütun ile ayrılmış olduğu sanılmaktadır. Doğudaki apsis üç yüzeylidir ve bu dönemde posthophorion hücrelerine rastlanmaktadır.

İkinci Dönem Yapısı: 1065’teki büyük depremde hemen bütünüyle harap olan yapı, daha sonra zemini 1.40 metre yükseltilerek adeta yeni baştan inşa edilmiştir. Dış duvarlar onarılmış ve orta nef duvarları yapılmıştır. Apsis beş yüzlü olmuş, kubbeli postophorion hücreleri eklenmiştir. Bu dönemin yapısında batıdan üç nefli naosa geçilir; yan nefler, orta nefe bir duvar ve ikişer payenin böldüğü üçlü kemer açıkları ile açılır.

Üçüncü Dönem Ekleri: 1331’te Orhan Gazi zamanında İznik’in fethedilmesinden sonra, yapı yeniden yükseltilmiş, nefleri ayıran destekler değiştirilmiş, minare ve mihrap eklenerek camiye dönüştürülmüştür. Ancak günümüzdeki minare kalıntısı bu döneme ait değildir. Gerek bugünkü minare ve gerekse yapıdaki Türk Dönemi’ni yansıtan değişikliklerin büyük bölümünde Mimar Sinan’ın izlerini bulmak olanaklıdır.

Bu dönemde üçlü kemer açıklıklarının aralarındaki ikişer sütun kaldırılmış ve bugün görülen büyük kemerlerle, onların arasındaki küçük sivri kemerli açıklıklar yapılmıştır. 1980’li yıllardaki çevre düzenlemesi ve kamulaştırmanın neticesinde Ayasofya’nın etrafındaki yapılar yıkılmış ve etrafı yeşillendirilmiştir. Aralık 2007 tarihinden itibaren ise Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün restorasyon çalışması gerçekleştirilmiştir. 6 Kasım 2011 tarihinde Kurban Bayramı’nın ilk günü sabah namazından itibaren bir kısmı cami olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Paylaşın