İSİG: İşçi Ölümlerinin En Az Yüzde 12’si Mevsimlik Tarımda

İSİG Üyesi Gökhan Turan, “İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır” dedi ve ekledi:

“Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Birgün’den Dilan Esen’in haberine göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) İstanbul Koordinasyonu Üyesi Gökhan Turan, devlet işletmeleri de dahil tarım sektöründeki açığın mevsimlik işçilikle sağlandığını belirterek şöyle konuştu:

“Kırdan kente göç fark edilmeyen bir dönüşümü de ortaya çıkarmıştır. Ortaklık, yarıya verme gibi dönüşümler de devlet destekli kredilerin adaletsiz dağıtımı da bir faktör. Mevsimlik işçi çoğunlukla Güneydoğu ‘dan ülkenin her yönünü birkaç ay çalışmak için göç eden işçi kitlesidir.

İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır.

Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Paylaşın

Beş Ayda 730 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Mayıs ayında en az 145 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken 2023 yılının ilk beş ayında 730 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi: Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 ve Mayıs’ta 145.

Beş ayda en çok iş kazası ‘inşaat, yol işkolunda’ yaşandı, 118 işçi öldü. Onu 94 (27 işçi ve 67 çiftçi) işçiyle tarım, orman işkolu, 82 işçiyle taşımacılık işkolu, 80 işçiyle de konaklama, eğlence işkolu takip etti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Mayıs bilançosunu paylaştı.

Buna göre Mayıs’ta en az 145 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023’ün ilk beş ayında çalışırken ölen işçi sayısı 730 oldu. Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 ve Mayıs’ta 145 işçi yaşamını yitirdi.

Rapora göre yılın ilk beş ayında en çok iş cinayeti ‘inşaat, yol işkolunda’ yaşandı, 118 işçi öldü. Onu 94 (27 işçi ve 67 çiftçi) işçiyle tarım, orman işkolu, 82 işçiyle taşımacılık işkolu, 80 işçiyle de konaklama, eğlence işkolu takip etti. İSİG Meclisi hayatını kaybeden 27 işçinin ise işkolunu belirleyemedi.

İş cinayetlerinin nedenlere göre dağılımında da trafik ve servis kazaları başı çekti. Bu nedenle 161 işçi öldü. İSİG Meclisi 6 Şubat depremleri nedeniyle de 110 işçinin öldüğünü tespit etti.

Onu 109 işçiyle ezilme ve göçük, 93 işçiyle yüksekten düşme, 86 işçiyle kalp krizi ve beyin kanaması takip etti. Patlama veya yanma nedeniyle 28 işçi; zehirlenme veya boğulma nedeniyle 26 işçi; şiddet nedeniyle 24 işçi, elektrik çarpması nedeniyle 21 işçi hayatını kaybetti. 17 işçi ise intihar etti.

Ölenlerin 11’i çocuk

Yılın ilk beş ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı da şöyle oldu:

14 yaş ve altı 4 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 7 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 153 işçi,
30-49 yaş arası 314 işçi,
50-64 yaş arası 156 işçi,
65 yaş ve üstü 36 işçi,
Yaşı belirlenemeyen 60 işçi…

İSİG Meclisi verileri paylaşırken “en az” vurgusu yapıyor. Çünkü verilerin yüzde 70’ini ulusal basından, yüzde 30’unu ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiği bilgilerle tespit ediyor.

NOT: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) iş kazalarını, iş cinayetleri olarak tanımıyor.

Paylaşın

4 Ayda 585 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk 4 ayında 585 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, nisan ayında ise en az 122 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Yılbaşından bugüne her gün ortalama 5 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / İş kazalarında hayatını kaybedenlerin yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Nisan bilançosunu paylaştı.

Buna göre Nisan’da en az 122 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023’ün ilk 4 ayında ölen işçi sayısı 585 oldu.

Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130 işçi çalışırken hayatını kaybetti. Yılbaşından bugüne her gün neredeyse 5 iş cinayeti yaşandı. Ölen işçilerin 46’sı kadın.

İSİG Meclisi yılın ilk 4 ayında ölen işçilerin sadece 30’unun sendikalı (yüzde 5,12) olduğunu tespit etti. Ölen 555 işçi ise sendikasız (yüzde 94,88) olarak çalışıyordu.

2023’ün ilk dört ayında en çok iş cinayeti inşaat – yol iş kolunda (yüzde 16), konaklama (yüzde 13), taşımacılık (yüzde 11) ve tarım – orman (yüzde 10) iş kolunda yaşandı.

Bu yıl inşaat işkolunda en az 92 kişi, konaklama işkolunda 22 motokuryenin de içinde olduğu 76 kişi, taşımacılık işkolunda en az 64 kişi ve çoğunluğu (45) çiftçi olmak üzere tarım, orman işkolunda çalışan en az 59 kişi öldü.

Ayrıca gıda, maden, tekstil, ağaç, çimento, metal, enerji ve tersane sektörlerinde 149 işçi de hayatını kaybetti.

İş cinayetlerinin nedeni olarak İSİG Meclisi, en çok trafik-servis kazalarını (yüzde 22), depremi (yüzde 19), ezilme-göçüğü (yüzde 13) yüksekten düşmeyi (yüzde 13) ve kalp krizini (yüzde 11) gösterdi.

Raporda, bugüne kadar deprem anında çalışırken ya da eğitim-etkinlik-görevlendirme nedenleriyle bölgede bulunan 110 işçinin ölüm tespit yer aldı.

İSİG Meclisi ayrıca Nisan’da iki kişinin meslek hastalığından hayatını kaybettiğini tespit etti. 40 yaşındaki kot kumlama işçisi Gökhan Dinler’in silikozis nedeniyle, 51 yaşındaki İbrahim Kadir Karaoğlanoğlu’nun da dokuz yıl önce Antalya’da çalıştığı otelde sivrisinek ısırması sonucu yakalandığı fil hastalığına (lenfödem) nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu.

Yaş guruplarına göre dağılım

İSİG Meclisi’ne göre iş cinayetlerinde ölenlerin yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.

Yine yılın ilk dört ayında en az 31 göçmen iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölenlerin 10’u Suriyeli, 6’sı Türkmenistanlı, 5’i Afganistanlı, 2’si Bulgaristanlı, 2’si Mısırlı, 1’i Filipinlerli, 1’i Japonyalı, 1’i Iraklı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlıydı.

Not: İSİG iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Üç Ayda 463 İşçi ‘İş Kazaları’nda Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk 3 ayında 463 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, mart ayında ise en az 130 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı.

Haber Merkezi / Mart ayında iş kazalarında en fazla işçi İstanbul’da öldü. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Mart ayında iş kazalarının yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2023 yılının ilk üç ayı ile mart ayı iş kazaları (İSİG, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor) raporunu yayınladı.

Buna göre, Mart ayında en az 130 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bunların 3’ü çocuk, 8’i mülteci ve 3’ü kadın olurken, mart ayında en çok inşaat iş kolunda iş kazası yaşandı. Rapora göre, Mart ayında iş cinayetlerinin yüzde 24’ü deprem, yüzde 19’u trafik/servis kazası ve yüzde 13’ü de düşme nedeniyle gerçekleşti.

İllere göre hayatını kaybeden işçi sayısını da açıklayan İSİG, Şanlıurfa’da Mart ayında 6 işçinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.

Mart’ta iş cinayetlerinde ölen en fazla işçi İstanbul’da oldu. 23 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul’u 7 işçinin ölümüyle Malatya izledi. Şanlıurfa ise 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle İstanbul ve Malatya’nın ardından 3. sırada yer aldı.

Asbest tehlikesi

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ortaya çıkan asbest sorununa da dikkat çeken İSİG Meclisi, Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı dokümanında 2012 yılında asbest ile kırsal alanda temas etmiş 1 milyon kişinin olduğu ve bunların yaklaşık yüzde 33’ünde asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas olduğu ve toplamda 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı yönündeki ifadelere atıfta bulunarak, deprem bölgesindeki yıkım ve enkaz kaldırma işlerinin işçi ve halk sağlığı ile doğrudan ilintili olduğunu belirtti.

“Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve 2 enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz” denilen açıklamada enkazların profesyonel ekiplerce kaldırılması gerektiği belirtildi.

İSİG Meclisi, enkaz kaldırmaya ilişkin önerilerini şu şekilde sıraladı:

Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir.

Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir.

Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir.

Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir.

Paylaşın

Son İki Ayda En Az 301 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Ocak ve Şubat aylarında en az 301 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak yorumluyor.

Depremler nedeniyle, kurumsal ve bireysel üretenlerinin deprem bölgesinde ya da bulundukları şehirlerde dayanışma faaliyetlerine katılması nedeniyle Ocak ayı iş cinayetleri raporunu çıkarmadıklarını kaydeden İSİG Meclisi, bu depremlerde yıkılan ve hasar gören işyerlerinde gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler ve bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçilere ve deprem bölgesindeki işçi ve halk sağlığı sorunlarına odaklandıklarını belirtti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş cinayetlerine dair hazırladığı ocak ve şubat ayı raporunu yayımladı. Rapordan öne çıkanlar şöyle:

Deprem esnasında işyerinde ya da patronun talimatıyla bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün işçilerin ölümü iş cinayeti (resmi terimle iş kazası) kapsamına girer. Bu noktada İskenderun Devlet ve Hatay Eğitim Araştırma ile Özel Akademi, Defne ve Megapark hastanelerinin veya belli bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz. Yine yıkılan otel, lokanta, oto tamir, belediye, genel işler vb. işyerleri var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımız da iş cinayetleri kapsamındadır.

Depremde birçok işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Kalanlar yakınlarını kaybetti, evleri yıkıldı ve bu sürecin tüm psikolojik yüküyle karşı karşıya. Diğer yandan da geleceksizlik, güvencesizlik… Bu noktada “işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması”, “depremde hasar alan işyerlerinde üretime devam edilmesi”, “çalışma baskısı” gibi birçok uygulama ile karşılaştık. Hatta Kahramanmaraş’ta hasarlı bir metal fabrikasında patronun görevlendirmesiyle tencere-tabak paketlerini çıkaran işçilerin üzerine kolon ve kirişler çöktü, bir arkadaşımızı kaybettik ve dört arkadaşımız yaralandı.

Şu an yüzbinlerce insanımız çadırlarda kalmaktadır. Ancak çadırların belirli fiziki ve insani standartları bulunmalıdır:

“Her 1000 kişi için 3-4 hektar alan ayrılmalıdır. Çadırlar arasında en az 8 metre, çadırlar ile yol arasında en az 2 metre mesafe olmalıdır. Çadırlar arasındaki yollar 10 metre genişliğinde olmalıdır. Her çadır için 3,5 metrekare oturma alanı olmalıdır. Çadırlardan en az 30, en fazla 50 metre uzaklıkta, ortalama 25 kişiye bir kabin düşecek sayıda tuvalet kurulmalı, tuvaletler için lağım sistemi veya yeterli büyüklükte tuvalet çukuru açılmalıdır. Tuvaletler, el yıkama musluklarına 100 metreden uzak olmamalıdır. Kabin yerleşimlerinde kadın-erkek farklılığı ve kadınların güvenliği göz önünde bulundurulmalıdır. Tuvaletler, günlük 100 kişinin kullanabileceği düşünülerek hazırlanmalıdır. (TTB)”

Asbest ve halk sağlığı

Geçmiş yıllarda birçok açıklamamızda asbest ve sonuçlarına değindik. Burada akut bir duruma dair bazı satırbaşları ifade etmemiz gerekiyor. Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz. İlk etapta dikkat edilmesi gereken acil husular:

“Enkazlar profesyonel ekiplerce kaldırılmalıdır. İş makinelerinin çalıştırılma şekli etrafa asbest yayılmasını azaltabilecektir. Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir. Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir. Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir. (TTB)”

İskenderun Limanı’ndaki yangın

“İskenderun Limanı’nda deprem sonrası çıkan ve beş gün süren yangın Limak Holding’e ait LimakPort’un gerekli altyapı ve güvenlik önlemi olmadan kabul ettiği IMO’lu konteynerlerden kaynaklandı. Hiçbir limanın kabul etmediği tehlikeli ve yanıcı maddelerin içinde olduğu 300 IMO’lu konteynerler Hollanda ve Belçika’dan gelmişti. İçlerinde ayakkabı, giysi, kumaş, plastik yapımında kullanılan yanıcı kimyasallar bulunuyordu. Sadece LimakPort’un kabul ettiği bu konteynerlerin transit geçişi yapılıyor. Burada yükleniyor, Irak veya Suriye’de işleniyor. Tehlikeli yük taşıma faaliyetinde bulunan tüm taraflar; taşımacılığı emniyetli, güvenli ve çevreye zararsız şekilde yapmak, kazaları engellemek ve kaza olduğunda zararı olabildiğince aza indirmek için gerekli olan tüm önlemleri almak zorundadırlar.” Ancak bu yangın deprem gibi durumlarda bizi ne gibi başka tehlikelerin de beklediğinin bir habercisi oldu.

En az 301 iş cinayeti

Deprem sonucu meydana gelen yıkımın tarifi yok. Bazı bölgeler neredeyse haritadan silinmiş ve birçok çekirdek aile artık aramızda değil. Diğer yandan AFAD’ın gecikmeli ve yetersiz arama kurtarma faaliyetleri sonucu birçok canımızı da enkazdan çıkaramadık. Tam olarak kaç kişinin öldüğü, isimleri belli değil. Belli ise de devlet tarafından isim isim açıklanması gerekiyor. Bu yüzden gece vardiyasında olan kaç işçinin öldüğünü bilmiyoruz. Örneğin “11 sene önce depreme dayanıklı değildir” raporu verilen İskenderun Devlet Hastanesi’nde şu ana kadar 10 sağlık emekçisinin kmliğini tespit edebildik. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise 4 arkadaşımızın kimlik bilgisine ulaştık. Yine Akademi, Defne, Megapark gibi yıkılan özel hastaneler mevcut. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın kimlik bilgileri ile hangi hastanede kaç sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini açıklaması gerekiyor.

Diğer yandan gece vardiyasında çalışan otel, lokanta, belediye, oto tamir vb. tüm işçilere dair neredeyse hiçbir bilgi yok. Belirleyebildiğimiz kadarıyla eğitim faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da Arsemas Hotel’de kalan 32 kimya işçisi ve İsias Hotel’de kalan 31 turist rehberini kaybettik. Yine geçici görevlendirme ile gelen farklı mesleklerden kaybettiğimiz sağlık emekçileri var.

Şu ana kadar depremde iş cinayeti kapsamında kaybettiğimiz 97 emekçiyi tespit edebildik. Önümüzdeki günlerde araştırmalarımız devam edecek ama devlet açıklamadığı sürece kaybettiğimiz yüzlerce emekçinin kimliklerine ulaşmamız neredeyse imkansız. (Bu noktada farklı meslek gruplarımızdan genel kayıplarımızı paylaşıyoruz. Ancak evlerinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızı iş cinayeti kapsamında değerlendiremiyoruz. Daha genel anlamda depremdeki tüm ölümler için “sosyal cinayet” kavramını kullanabiliriz.)

Deprem bölgesindeki şçi sağlığı ve güvenliği

Deprem bölgesindeki tehlikeli kimyasallar, halk sağlığını tehdit ettiği gibi deprem bölgesinde çalışan işçileri de doğrudan etkilemekte ve ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu noktada gerek üretim ve hizmet sürecinin gerek halk yaşamı ve sağlığı için yapılan çalışmaların işçilerin sağlığı ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilebilmesi için alanda temel önlemlerinin alınması elzemdir:

İşçilere, her işe uygun kişisel koruyucu donanım yeteri miktarda ve eksiksiz temin edilmelidir. İşçilerin fiziki sağlığının korunması ve işin verimli ilerleyebilmesi için işçilere barınma, ısınma ve yemek imkanlarına ulaşabilecekleri bir ortam sağlanmalıdır. Bulaşıcı hastalıklardan ve diğer maruziyetlerin sebep olabileceği hastalıklardan korunmak için işçilere hijyen malzemeleri ile duş, tuvalet, el yıkama alanlarının olduğu hijyen ortamları oluşturulmalı ve kuduz ve tetanoz aşılarının yapılması sağlanmalıdır. Çalışma saatleri mevcut duruma göre düzenlenmelidir. İşçiler ağır hasarlı hiçbir işyerine sokulmamalıdır. Verilen maddi desteklerin miktarı yükseltilmelidir. İşten atmalar yasaklanmalı (Kod-29 sürecine mahal vermeyen bir şekilde) ve yasağa aykırı hareket eden patronlara daha ağır cezalar verilmelidir.

İşçilerin fiziksel durumlarının yanında ruhsal durumları da bir o kadar ciddiye alınmalıdır. Deprem bölgesinden intihar haberleri almaktayız ve bu önümüzdeki dönem artabilir. Bu noktada psikolojik destek süreçleri geliştirilmelidir. Ancak sorun sadece psikolojik destek ile çözülemez. Mutlaka ve mutlaka toplumsal dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Yine işçilerin ve ailelerinin yas süreçlerine saygı gösterilmelidir.

Bölgede yoğun bir inşa faaliyetine başlanmaktadır. İnşaatların hızlı bir biçimde yapılması kaçınılmaz olarak iş cinayetlerini artırmaktadır. İnşaatlardaki bu süreçlerde başta işçilerin örgütlülüğü olmak üzere bu alanda gerekli adımları atmalıyız. Yeniden inşa sürecinde kentsel yaşam, gıda hakkı, ekolojik denge, tarımsal üretim, göç süreçleri gibi birçok çalışma alanı bizi beklemektedir.

Paylaşın

2022 Yılında Her Gün En Az 5 İşçi İş Kazasında Hayatını Kaybetti

2022 yılında en az 1843 işçi çalışırken hayatını kaybetti. Bu her gün en az 5 işçinin iş kazasında hayatını kaybettiği anlamına geliyor. AK Parti’nin iktidar yılları boyunca iş kazalarında en az 30 bin 546 işçi hayatını kaybetti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi), 2022’deki iş cinayetleri bilançosuna göre bu yılda en az 1843 işçi çalışırken hayatını kaybetti.

Ocak’ta 120, Şubat’ta 109, Mart’ta 123, Nisan’da 130, Mayıs’ta 178, Haziran’da 189, Temmuz’da 172, Ağustos’ta 189, Eylül’de 161, Ekim’de 163, Kasım’da 128 ve Aralık’ta da en az 181 iş cinayeti yaşandı.

Bu her gün en az 5 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği anlamına geliyor. İSİG Meclisi verileri paylaşırken “en az” vurgusu yapıyor çünkü tespit ettikleri verilerin yüzde 68’ini ulusal basından, yüzde 32’sini ise bildirimlerden elde ediyor.

İSİG Meclisi’ne göre AKP’nin iktidar yılları boyunca iş cinayetlerinde en az 30 bin 546 işçi hayatını kaybetti.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 30 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından sonraki süreçte yine İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2013’te en az 1235, 2014’te 1886, 2015’te 1730, 2016’da 1970, 2017’de 2 bin 6, 2018’de 1923, 2019’da 1736, 2020’de 2 bin 427, 2021’de 2 bin 170 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Ölenlerin yüzde 95’i sendikasız

2022’deki 1843 iş cinayetinin istihdam biçimlerine göre dağılımı 1600 ücretli (işçi ve memur) ve 243 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) şeklinde oldu. Ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturdu.

Hayatını kaybeden 1843 kişiden 108’i kadın işçi, 1735’i ise erkek işçilerdi. Ölenlerin sadece 92’si (yüzde 4,99) sendikalı işçiydi. 1751’i ise (yüzde 95,01) sendikasız işçiydi.

2022’de 18 yaş altı 64 çocuk/genç işçi hayatını kaybetti. İş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

  • 14 yaş ve altı 27 çocuk işçi,
  • 15-17 yaş arası 37 çocuk/genç işçi,
  • 18-29 yaş arası 390 işçi,
  • 30-49 yaş arası 756 işçi,
  • 50-64 yaş arası 428 işçi,
  • 65 yaş ve üstü 99 işçi,
  • Ve yaşı belirlenemeyen 106 işçi.

90 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti

Yine bu yılda iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerden 90’ı mülteci/göçmendi. Ölen işçilerin 39’u Suriye’den, 20’si Afganistan’dan, 8’i Türkmenistan’dan gelmişti. 5’er işçi de İranlı ve Özbekistanlı; 3 işçi Rusyalı; 1’er işçi ise Azerbaycanlı, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlıydı.

En çok ölüm inşaat, yol işkolunda 

2022’de iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

  • İnşaat, yol işkolunda 374 işçi,
  • Tarım, orman işkolunda 359 emekçi (186 işçi ve 173 çiftçi),
  • Taşımacılık işkolunda 220,
  • Madencilik işkolunda 105,
  • Metal işkolunda 101,
  • Ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 99,
  • Belediye, genel işler işkolunda 97,
  • Konaklama, eğlence işkolunda 95,
  • Sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 61,
  • Enerji işkolunda 52,
  • Gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 43,
  • Petro-kimya, lastik işkolunda 35,
  • Tekstil, deri işkolunda 32,
  • Savunma, güvenlik işkolunda 31,
  • Gıda, şeker işkolunda 22,
  • Ağaç, kâğıt işkolunda 22,
  • Çimento, toprak, cam işkolunda 16,
  • Basın, gazetecilik işkolunda 7,
  • İletişim işkolunda 5;
  • Banka, finans, sigorta işkolunda 3,
  • Ve çalıştığı işkolu belirlenemeyen 64 işçi…

En çok ölüm nedeni trafik, servis kazası 

İş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı ise şöyle:

  • Trafik, servis kazası nedeniyle 422 işçi,
  • Ezilme, göçük nedeniyle 347,
  • Yüksekten düşme nedeniyle 295,
  • Kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 201,
  • Patlama, yanma nedeniyle 97,
  • Elektrik çarpması nedeniyle 78,
  • Zehirlenme, boğulma nedeniyle 77,
  • İntihar nedeniyle 71,
  • Şiddet nedeniyle 68,
  • Covid-19 nedeniyle 46,
  • Nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 27,
  • Kesilme, kopma nedeniyle 14,
  • Diğer nedenlerden dolayı da 100 işçi…

Rapordan çıkanlar

İSİG Meclisi 2022’deki iş cinayetleriyle ilgili raporda şu noktalara dikkat çekti:

İş cinayetleri bu yıl da “mevsimlik çalışmanın arttığı” (havaların ısınmasıyla esas olarak tarım işkolundaki mobilizasyon ve üretim artışıyla) Mayıs-Eylül periyodunda artış gösterdi. Ancak genel olarak baktığımızda da ucuz emek cenneti haline çevrilen Türkiye’de bu yıl iş cinayetlerinde kısmi artış var.

İş cinayetlerinin yoğunlaştığı (953 işçi ölümü) üç işkolu bulunuyor. ‘Güvencesiz çalışma’nın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu bu işkollarında sendikal örgütlenme yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbekleniyor.

İnşaatlarda dış cephe iskele, çatı, asansör boşluğu vb. yüksekten düşmeler ölümlerin yarıdan fazlasını oluştururken diğer iki temel neden ise ezilme/göçük ile elektrik çarpmaları.

Diğer yandan özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çalıştıkları bölgelere ya da tarlaya yolculuğu sırasında uygun olmayan ulaşım araçlarının kullanılması, eskiyen traktörler, işçilerin barınma-dinlenme-temizlik alanlarının yetersizliği, kene ısırmaları vb. ölümlerin temel nedenlerini oluşturuyor.

En çok işçi ölümünün meydana geldiği üçüncü işkolu ise taşımacılık. Yoğun çalışma, mobbing, uzun çalışma saatleri, uygun olmayan yollar ve araçlar, beslenme ve uyku düzensizliği vb. sorunlar iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Ölümlerin yüzde 75’ini trafik kazaları oluştururken diğer önemli bir neden ise çalışma koşullarına bağlı kalp krizleri.

Bu yıl moto kurye ölümleri de bu nedenlerden dolayı ölümlerin arttığı bir meslek olarak öne çıkıyor. Pandemi ile birlikte giderek genişleyen ve işçi profilinin çoğunlukla 20’li yaşların başında olduğu sektörde işçi sağlığı açısından en net sonuç ortada: 2022’de en az 55 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümler ilk üç sırada olmasa da sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda “sektörel olarak en fazla ölüm sanayide” meydana geliyor. Özellikle sendikasızlaştırmanın sonuçlarının ortaya çıktığı ve genç işçi ölümlerinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz.

İş cinayetlerinin bir numaralı nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması, zehirlenme vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut. Sağlık ve eğitim emekçilerine yönelik işyerlerinde yaygın bir şiddet yaşanıyor.

Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmektedir. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri sonucu yapılan baskılar bu intiharların önemli bir nedeni. Yine genç işçi, işsizlerin güvencesizleştirme kıskacında geleceksizleştirilmeleri intiharların diğer önemli nedeni.

Aşırı-yoğun-fazla-sağlıksız çalışmaya, beslenme-barınma-yaşam koşullarına bağlı kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani işyeri ölümleri de artarak sürüyor.

Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 5’i sendikalıdır tespitiyle “sendikalı olmak iş cinayetlerini önler” diyebiliriz. Diğer yandan Amasra örneğini de değerlendirince “sadece sendikalı olmak yetmez örgütlü de olmak gerekir” demek lazım. Zira iş cinayetlerini işçi örgütlülüğü, işçi denetimi önler; sendikaya üye olmak ve toplu sözleşme imzalamak, Soma’da olduğu gibi Amasra’da da bu örgütlülüğün ve denetimin hayata geçirilmediğini göstermiştir.

NOT: İSİG Meclisi iş kazalarını iş cinayetleri olarak adlandırıyor.

Paylaşın

11 Ayda Bin 638 İşçi, İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Kasım ayında en az 127 işçi, iş kazalarında yaşamını yitirirken, hayatını kaybeden işçilerden 7’si çocuktu. 2022 yılının ilk on bir ayında ise en az bin 658 işçi hayatını kaybetti. Bu, her gün en az 5 işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği anlamına geliyor.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Kasım ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı. İSİG, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

İSİG’in raporuna göre, kasım ayında en az 127 işçi, iş kazalarında yaşamını yitirirken, hayatını kaybeden işçilerden 7’si çocuktu. Rapora göre, yılın ilk 11 ayında iş cinayetlerinde 61’i çocuk olmak üzere en az 1638 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin 94’ü kadın, 1564’ü erkekti.

İSİG’in yayınladığı raporda şu tespitlere yer verildi:

İş cinayetlerinin yoğunlaştığı üç işkolu bulunuyor. Güvencesiz çalışmanın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu bu işkollarında sendikal örgütlenme yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbekleniyor. Bu yıl moto kurye ölümleri de bu nedenlerden dolayı ölümlerin arttığı bir meslek olarak raporlarımızda öne çıkıyor. Şu ana kadar 50 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümler ilk dört sırada olmasa da sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda “sektörel olarak en fazla ölüm sanayide” meydana geliyor.

İş cinayetlerinin bir numaralı nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Oysa tır, kamyon, otobüs, servis minibüsü, taksi şoförleri uzun çalışma saatlerinde ve neredeyse dönüşümsüz çalışmaktalar. Diğer yandan araçların yeterli bakımı yapılmıyor ve eski araçlar kullanılıyor, yol aydınlatması veya düzenlemelerinde sorunlar var vb. Şoför ölümleri bir iş cinayetidir, yine servislerde birçok işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmektedir. Ayrıca trafik kazaları birçok yurttaşında ölümüne neden olduğu için bir halk sağlığı sorunudur.

Bu yılın ilk on bir ayında 61 çocuk işçi hayatını kaybetmiş durumda. Dikkat çeken iki husus var. Birincisi “14 yaş ve altında çalışırken ölen çocukların sayısı arttı.” İkinci olarak ölümlerin merkezinde her yıl olduğu gibi tarım yer alırken “MESEM projeleriyle gündeme gelen stajyer/çırak ölümlerinde de artış” gözüküyor. Diğer yandan EYT tartışmalarının gündemde olduğu bir süreçte 51 yaş ve üzerinde 435 emekçi ölümünü kaydetmiş olduğumuz gerçeğinin altını çizmek istiyoruz.

Sayısı giderek artan göçmen işçilerin iş cinayeti sonucu ölümleri de artıyor. Bu yıl 84 göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin yüzde 67’si ise Suriyeli ve Afganistanlı. Bu durum Türkiye’de “göçmen işçiliğin mültecilik temelinde hayata geçtiği” gerçeğini ortaya koyuyor. Göçmen işçi ölümlerinin bir kısmında kimlik bilgilerine bile ulaşamıyoruz. Yine birçok göçmen işçinin kayıtsız oldukları için iş cinayetlerinin saklandığını da unutmamak gerekli.

İş cinayetlerinde ölen işçilerin 89’u sendikalı (Bu işçilerin 42’si Bartın Amasra’daki maden patlamasında hayatını kaybetti). Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 5’i sendikalıdır tespitiyle “sendikalı olmak iş cinayetlerini önler” diyebiliriz. Diğer yandan Amasra örneğini de değerlendirince “sadece sendikalı olmak yetmez örgütlü de olmak gerekir” demek lazım. Zira iş cinayetlerini işçi örgütlülüğü, denetimi önler; sendikaya üye olmak ve toplu sözleşme imzalamak, Soma’da olduğu gibi Amasra’da da bu örgütlülüğün ve denetimin hayata geçirilmediğini göstermiştir.

İş cinayetleri esas olarak sanayileşmiş büyükşehirlerde yoğunlaşıyor. Diğer yandan tarımsal bölgelere ve her şehirdeki inşaat faaliyetlerine dikkat çekmek gerekiyor. Yine Anadolu şehirlerinin neredeyse tamamına yayılan OSGB gerçekliği var. On bir ayda iş cinayeti tespit edemediğimiz tek şehir ise Bitlis.

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 1440 ücretli (işçi ve memur) ve 218 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…

İş kollarına göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 338 işçi; Tarım, Orman işkolunda 327 emekçi (166 işçi ve 161 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 194 işçi; Madencilik işkolunda 100 işçi; Metal işkolunda 92 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 87 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 86 emekçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 81 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 58 işçi; Enerji işkolunda 48 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 39 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 32 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 29 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 29 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 20 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 19 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 14 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 53 işçi hayatını kaybetti…

Nedenlerine göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 376 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 309 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 260 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 179 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 92 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 76 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 71 işçi; Şiddet nedeniyle 65 işçi; İntihar nedeniyle 62 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 22 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 13 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 88 işçi hayatını kaybetti…

Yaş gruplarına göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 26 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 35 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 275 işçi, 28-50 yaş arası 791 işçi, 51-64 yaş arası 342 işçi, 65 yaş ve üstü 93 işçi, yaşını bilmediğimiz 96 işçi hayatını kaybetti…

2022 yılının ilk on bir ayında 84 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 39 işçi Suriyeli; 18 işçi Afganistanlı; 7 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3’er işçi İranlı ve Rusyalı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı…

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 89’u (yüzde 5,36) sendikalı işçi, 1569’u ise (yüzde 94,64) sendikasız. Sendikalı işçiler madencilik, metal, belediye, kimya, enerji, sağlık, taşımacılık, tarım, iletişim, eğitim, tersane ve güvenlik işkollarında çalışıyordu.

Paylaşın

20 Yılda 30 bin 224 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Ekim ayında en az 158 iş kazalarında yaşamı yitirirken, 2022’nin ilk 10 ayında ise 1521 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. AK Parti’nin iktidarda olduğu 20 yılda en az 30 bin 224 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) aylık olarak raporlaştırdığı iş cinayetlerinin Ekim bilançosunu paylaştı.

Üç bölümden oluşan raporun ana gündemini Amasra’da 41 işçinin öldüğü maden patlamasıydı. “Güneşi görebilmek için karanlığı kazan 41 maden işçisi katledildi” diyen İSİG Meclisi, Amasra için Karadon, Elbistan, Kozlu, Soma, Ermenek, Şırnak maden katliamlarına bir yenisinin eklendiğini söyledi.

Maden faciasının bilirkişi raporundan tespitler yaparak patlamanın önüne geçilebileceğini ifade etti.

İSİG Meclisi, Sayıştay ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) kendi iç raporlarına rağmen önlem almayan, bütçe ayırmayan TTK’yi, Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nı ve Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı’nı katliamdan birinci derecede sorumlu tuttu.

AKP’li yıllarda cinayetler: Neo-liberal politikaların sonucu

İSİG Meclisi ayrıca Türkiye’nin AKP iktidarıyla yönetildiği son 20 yıldaki iş cinayetleri üzerinde durdu.

İktidarın neo-liberal politikalarının işçileri öldürdüğünü belirtti. 2013’te çıkartılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı hatırlatan İSİG Meclisi “Türkiye toplumunun yüzde 80’i proleterleştirildi” dedi.

“Tuzla Tersaneleri, Davutpaşa/OSTİM, Soma, Torunlar, Ermenek, Covid, Silikozis, Asbest, Bartın ve niceleri… Sonuç ortada!” diyerek örneklendirme yaptı. Raporda şöyle dedi:

“Güvencesizliği bugünün proleter çalışma ve yaşam disiplini haline getiren AKP’nin iktidar yılları boyunca İş Cinayetlerinde 30 bin 224 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetleri sonrasında ise adaletsizlik, cezasızlık sürdü, sürüyor. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılıyor, bu cezalar para cezasına çevriliyor ve 24 ay taksitlendiriliyor.

“İşyerlerinde işçilere karşı bir savaş yaşanıyor… Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz? Tehlikeli işlerde çalışanlar -ki ilk akla gelen maden işçileri- ailesiyle vedalaşmadan işe çıkamıyor. Peki, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar, bürokrasi, patronlar ve onların aklı ne diyor? Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs. Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır.”

İş cinayetlerinde ölenlerin yüzde 95’i sendikasız

Rapora göre Ekim’de en az 158 iş cinayeti yaşadı. 2022’nin ilk 10 ayında ise (304 günde) 1521 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Ocak’ta 120, Şubat’ta 109, Mart’ta 122, Nisan’da 129, Mayıs’ta 176, Haziran’da 189, Temmuz’da 172, Ağustos’ta 186 ve Eylül’de 160 işçi çalışırken hayatından oldu.

Yılın ilk 10 ayında hayatını kaybeden işçilerin 1322’si ücretli (işçi ve memur), 199’u ise kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) kişilerdi. Bir başka deyişle ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturdu.

Hayatını kaybedenlerin 90’ı kadın işçi ve 1431’i erkek işçiydi. Ölen işçilerin ise sadece 85’i (yüzde 5,58) sendikalı işçiydi. 1436 işçi (yüzde 94,42) sendikasızdı.

Çocuk işçiler de ölüyor

Bu dönemde 14 yaş ve altı 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası da 32 çocuk/genç işçi çalışırken öldü. Ayrıca 18-27 yaş arası 250 işçi, 28-50 yaş arası 729 işçi, 51-64 yaş arası 314 işçi, 65 yaş ve üstü 85 işçi hayatını kaybetti. İSİG Meclisi hayatını kaybeden 89 işçinin yaşını ise belirleyemedi.

Yine 2022’nin ilk 10 ayında 80 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçiler Suriye (37), Afganistan (17) Türkmenistan (6) Özbekistan (4), İran (3), Rusya (3) ve Azerbaycan, Belarus, Endonezya, Irak, Kuveyt, Nijerya, Pakistan, Sırbistan, Ukrayna ve Yunanistan (1’er işçi) gelmişti.

2022’nin ilk 10 ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ise şöyle:

  • Tarım, orman işkolunda 302 emekçi (156 işçi ve 146 çiftçi);
  • İnşaat, yol işkolunda 300 işçi;
  • Taşımacılık işkolunda 173 işçi;
  • Madencilik işkolunda 97 işçi;
  • Metal işkolunda 83 işçi;
  • Belediye, genel işler işkolunda 82 işçi;
  • Ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 79 emekçi;
  • Konaklama, eğlence işkolunda 65 işçi;
  • Sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 56 işçi;
  • Enerji işkolunda 46 işçi;
  • Gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 39 işçi;
  • Petro-kimya, lastik işkolunda 30 işçi;
  • Savunma, güvenlik işkolunda 29 işçi;
  • Tekstil, deri işkolunda 27 işçi;
  • Ağaç, kâğıt işkolunda 20 işçi;
  • Gıda, şeker işkolunda 16 işçi;
  • Çimento, toprak, cam işkolunda 14 işçi;
  • Basın, gazetecilik işkolunda 7 işçi;
  • Banka, finans, sigorta işkolunda 3 işçi;
  • İletişim işkolunda 2 işçi;
  • İşkolu belirlenemeyen 51 işçi

2022 yılının ilk on ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı da şöyle:

  • Trafik, servis kazası nedeniyle 333 işçi;
  • Ezilme, göçük nedeniyle 288 işçi;
  • Yüksekten düşme nedeniyle 233 işçi;
  • Kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 161 işçi;
  • Patlama, yanma nedeniyle 85 işçi;
  • Elektrik çarpması nedeniyle 75 işçi;
  • Zehirlenme, boğulma nedeniyle 67 işçi;
  • İntihar nedeniyle 60 işçi;
  • Şiddet nedeniyle 60 işçi;
  • Covid-19 nedeniyle 45 işçi;
  • Nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 19 işçi;
  • Kesilme, kopma nedeniyle 12 işçi;
  • Diğer nedenlerden dolayı 83 işçi

İSİG Meclisi raporda ayrıca emekçilere dönük şiddet yaygınlaştığı, moto-kurye ölümlerinin artarak devam ettiği tespitinde bulundu. İş cinayeti davalarında adalet mücadelesinin sürdüğünü söyledi.

Not: İSİG iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

9 Ayda En Az 1.359 İşçi, İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2022 yılının ilk 9 ayında 86 kadın, 1273 erkek olmak üzere 1,359 işçi, iş cinayetinde hayatını kaybetti. En çok ölümün gerçekleşen işkolu en az 275 ölüm ile tarım ve orman oldu. İnşaat, yol en az 269 işçi ölümüyle en çok ölümün gerçekleştiği ikinci işkolu oldu. Bunu sırasıyla 163 ölümle taşımacılık, 79 ölümle metal takip etti.

Haber Merkezi / İş Sağlığı ve İşçi Meclisi Güvenliği (İSİG), 2022 yılının ilk 9 ayına yönelik hazırladığı iş cinayeti raporunu yayımladı. Rapora göre, eylül ayında en az 157 işçi, ilk 9 ayda ise 86 kadın, 1273 erkek olmak üzere en az bin 359 işçi, iş cinayetinde hayatını kaybetti.

Yılın ilk 9 ayında 14 yaşın altında en az 21 çocuk çalışırken yaşamını yitirirken, onu 15-17 yaş arası 31 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 212 işçi, 28-50 yaş arası 659 işçi, 51-64 yaş arası 280 işçi, 65 yaş ve üstü 80 işçi, Yaşı bilinmeyen 76 işçi takip etti.

Aynı dönemde en çok ölümün gerçekleşen işkolu en az 275 ölüm ile tarım ve orman olurken, onu İnşaat, Yol işkolunda 269 işçi; Taşımacılık işkolunda 163 işçi; Metal işkolunda 79 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 76 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 74 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 57 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 55 işçi; Madencilik işkolunda 53 işçi; Enerji işkolunda 41 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 35 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 27 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 27 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 25 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 18 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 14 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Eldeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirlenemeyen 45 işçi takip etti.

Yılın ilk 9 ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı ise şöyle oldu: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 306 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 266 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 205 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 148 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 72 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 63 işçi; İntihar nedeniyle 56 işçi; Şiddet nedeniyle 55 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 38 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 18 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 11 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 76 işçi takip etti.

Aynı dönemde iç cinaytelerinde 75 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 33 işçi Suriyeli; 16 işçi Afganistanlı; 6 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3’er işçi İranlı ve Rusyalı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı…

Not: İSİG iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

12 Yılda 8 Bin İşçi ‘İş Cinayetleri’nde Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İşçi Sağlığı Meclisi (İSİG), İstanbul Tabip Odası’nda (İTO), “6331 sayılı İSG Yasası”, “İş cinayetleri”, “İşkollarında durum” ve “Çocuk-kadın-göçmen-yaşlı işçiler, işçi sağlığı mücadelesi” konu başlıklarıyla dün Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda bir forum düzenledi.

MA’da yer alan habere göre, İSİG Genel Koordinatörü Murat Çakır, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın (İSG) 1 Ocak 2013’te yürürlüğe girdiğini anımsatarak, bu yasa ile birlikte neoliberalizmin daha da açık hale büründüğünü anlattı.

Çakır, bu yasaya karşı çıktıklarını ve yasanın yürürlüğe girmesi halinde işçi cinayetlerinin çoğalacağına dair öngörülerinin paylaştığını ancak buna rağmen yasağının yürürlüğe girdiği, öngörülerinde haklı çıktıklarını söyledi.

İş cinayetlerinin önlenebilir olduğunu vurgulayan Çakır,Türkiye’de 2013 ile 2022 arasında 18 bin 285 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı. Çakır, bu cinayetlerin 2 bin 70’inin İstanbul’da yaşandığını anımsatarak, duyulmayan birçok cinayetin de olduğunu dile getirdi. Çakır, yaşamını yitirenlerin yüzde 96’sının sendikasız olduğunu dile getirerek, örgütlü işçilerin üye oldukları sendika ile aldıkları haklar ile korunduklarına dikkat çekti.

Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Genel Sekreteri Nihat Demir ise iş güvenliğinin artık ayakkabı ve baretten ibaret görüldüğünü söyledi. Olması gerektiği gibi işçi sağlığı ve güvenliğinin yapılmadığını dile getiren Demir, cinayetlerin bu nedenle yaşandığına dikkat çekti.

Avukat Berin Demir ise, işçilerin yargı sürecinde yaşadığı sorunlara işaret etti. “Biz sahneye girdiğimizde işçi yaşam hakkını yitirmiş oluyor” diyen Demir, bu ölümlerin temel kaynakları arasında devlet denetiminin olmaması ve özelleştirmenin yoğun olması ile ilgili olduğunu kaydetti. Denetleme mekanizmasının olmadığını, teftişlerin ise göstermelik olduğunu ifade eden Demir, şöyle devam etti:

“Yargı sürecinde de devletin geri çekildiğini görüyoruz. İşçi işe girerken birçok belge imzalatılıyor, formaliteden atölyeler düzenlediklerine dair görüntüleri klasörler halinde önümüze koyup işçinin ölümünden sorumlu olmadıklarını iddia ediyorlar. 2008’de yaşanan işçi ölümleri davası hala sürüyor. Bu nedenle aileler yasalarını tutamıyor. Adalet müessesesi çalışmıyor. Bu nedenle tüm sistem çöküyor.”

1 emekçinin daha yaşamı çalındı

İş cinayetleri son bulmuyor. Sakarya’nın Karasu ilçesi Kurudere Mahallesi’nde dün saat 15.00 sıralarında meydana gelen olayda, edinilen bilgiye göre Enbiya Demirci isimli işçi, tadilat için Kıran mevkiinde bulunan cami minaresine çıktı. Çalışma yaptığı esnada dengesini kaybeden Demirci, metrelerce yükseklikten yere düştü. Durumun haber verilmesi sonrasında bölgeye sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi.

Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptıkları kontrolde Demirci’nin hayatını kaybettiğini belirledi. İşçinin cansız bedeni Karasu Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, jandarma olayla ilgili inceleme başlattı. İzmir Aliağa’da bulunan ve 4 Eylül’de bu yana bakım duruşunda olan PETKİM’de Flayer hattında yaşanan patlama nedeniyle Hazar isimli taşeron firmada çalışan 4 işçi yaralandı. 3 işçinin durumunun iyi olduğu, vücudunda yanıklar olduğu bilinen 1 işçinin ise tedavisinin devam ettiği ve durumunun ağır olduğu kaydedildi.

Not: İSİG iş kazalarını iş cinayeti olarak tanımlıyor…

Paylaşın