Emek Ve Özgürlük İttifakı Seçim Startını Kartal’da Verdi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” şiarıyla ilk mitingini İstanbul Kartal Meydanı’nda gerçekleştirdi. 

Miting öncesi Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde yer alan siyasi partilerin eş genel başkanları, eş sözcüleri ve başkanları, kortej halinde mitingin gerçekleştirileceği Kartal Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi.

Kortejde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu Perihan Koca, Pelin Kahiloğulları, Juliana Gözen, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüleri Barış Kayaoğlu ve Dilşad Canbaz ile partililer yer aldı. Kortejde, “Savaşa, yoksulluğa, baskılara dur diyelim. Birlikte değiştirelim” pankartı açıldı. Kurulan kortejde HDP bileşenleri Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), SODAP, SYKP, Yeşil Sol Gelecek Partisi de yer aldı.

Mitinge ayrıca Karhan Gümrükleme işçileri, Halkevleri, Kaldıraç, Uluslararası İşçi Derneği, LİMTER-İŞ’te örgütlü direnişçi LCW işçileri, Kadın Meclisleri, Demokratik Emekliler Sendikası, Doğu-Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, İstanbul Amed Federasyonu, Muş Dernekler Federasyonu, Silvanlılar Derneği, Batman Dernekleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, Alevi Bektaşi Federasyonu, Amed Dernekleri Federasyonu, Birleşik Emekliler Sendikası, KESK Başkanı Mehmet Bozgeyik, Patnos Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri İstanbul ve Gebze şubeleri ve eş başkanı, Hubyar Sultan Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’nden Şenol Karakaş, Adalet Nöbeti tutan anneler ve DDKD Temsilcisi Mehmet Eminen, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve Abisi Gürkan Korkmaz, Karakoçan Dernekler Federasyonu, Iğdır Dernekler Federasyonu, Dersim Dernekler Federasyonu, Van Dernekler Federasyonu, Silvan Siirt Dernekler Federasyonu, KAYDER, Bitlis Dernekler Federasyonu, Diyarbakır Bismil Derneği, Diyarbakır Silvan Tokluca Köy Derneği, İkitelli Muş Derneği ile diğer pek çok kurumun yönetici ve üyeleri, yazarlar, sanatçılar da katılarak destek verdi.

Ayrıca tüm engellere rağmen mücadelelerinden vazgeçmeyen kadınlar ve LGBTİQ+’lar, hakları için yıllarca mücadele eden Emekliler ve EYT’liler; parasız, özgür ve anadilinde eğitim mücadelesi veren gençler, dünyayı emekleriyle var eden ve işyerlerinde direnişe devam eden işçiler ve emekçiler, ülkenin dört bir yanında devam eden ekoloji mücadelesini yürütenler miting kürsüsünden selamlandı.

Barış Anneleri Meclisi üyeleri, beyaz tülbentleriyle Kartal Meydanı’na zılgıtlarla giriş yaptı. Meydandaki kitle, Barış Annelerini alkışlarla karşıladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü “Savaşa, yoksulluğa, baskılara dur diyelim. Birlikte değiştirelim” sloganıyla gerçekleşen miting öncesinde bazı yolların trafiğe kapatıldığını duyurdu. Miting alanına gökkuşağı bayraklarıyla girmek isteyenlerin bayrakları polisler tarafından içeri alınmadı. Mitingde Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerin isimleri ve hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden tutuklanan Gezi tutsaklarının isimleri okundu. Mitinge katılan yurttaşlar, alkışları ve sloganlarıyla Gezi tutsaklarına desteğini ifade etti.

Demirtaş, Demirtaş’ın Sürprizi ile Başladı

Edirne Cezaevi’nde 2016 yılından bu yana  tutuklu bulunan HDP eski  Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, mitinge sosyal medyadan mesaj gönderdi. Demirtaş, paylaşımında “Ben yola çıktım, geliyorum, halayda buluşalım #EmekveÖzgürlükİçin” ifadelerine yer verdi. Ayrıca mitingin startı, sözlerini ve müziğini Selahattin Demirtaş’ın yazdığı “Emekçiyiz” şarkısıyla verildi.

Sefalet düzeni değil, demokratik cumhuriyet”

TÖP Sözcüsü Juilana Gözen: 15 Ocak 2023. Bu tarihi kimse unutmayacak. Bu tarih Türk halkıyla Kürt halkının kendi seçeneğini yarattığı tarih olarak kayıtlara düşecek. İşçilerin insanca çalışabildiği, onurlu bir yaşam sürebildiği günlere bir adım daha atıyoruz. Söz veriyoruz kardeşler; ülkeyi bataklığa sürükleyenleri göndermeye söz veriyoruz. Hoş geldiniz dostlar; emeği ve özgürlüğü için savaşanlar hoş geldiniz. Şimdi emin olun ki birilerinin ödü kopuyor. Yargılanacağı günler yakın diye korkuyorlar, korksunlar, korkmakta haklılar. Çünkü her birinden tek tek hesap soracağız. Bizden çaldıkları ne varsa geri alacağız. Bizden çaldıkları hayatları, hakları geri alacağız. Söz bitti artık kardeşler saflar netleşti. Dibine kadar suça batmış bu faşist iktidar kendi koltuğunu korumak pahasına halka savaş açmış.

Ülkeyi çetelerle, mafyalara tarikatlarla cehenneme çevirdiler, işçileri açlığa sürükleyip neymiş hukuk onun iki dudağının arasındaymış. Neymiş seçim tarihini de kendisi belirleyecekmiş. Seçimlere kimlerin gireceğini belirleyecekmiş. Seçimlerde hangi partilerin yer alacağını belirleyecekmiş. Neymiş milyonlarca insanın iradesi olan HDP’yi kapatacakmış. Ne yaptıysan ne ettiysen bu 20 yıllık iktidarında bu halk sana boyun eğmedi şimdi mi eğecek, hadi oradan hadi oradan.

Diğer taraftan kardeşler, sanki iktidarın ekmeğine yağ sürmek için kurulmuş, ‘İktidar bir hamle yapsın bir Kürtlere, Alevilere, gençlere, kadınlara saldırısın da arkasında dizilelim’ diyen 6’lı Masa. Aman ha işçiler bir adım önce çıkmasın, aman ha gençler ayaklanmasın, kadınlar sokakları doldurmasın. Doldurmasın ki onların iktidarında onların başına bela olmasın. Ama öyle yağma yok. Zamanında işçilerin onlarca grevini yasaklayanlar şimdi bize ekonomik kalkınmadan bahsediyor. Türkiye’yi Orta Doğu’da savaş bataklığına sürükleyenler şimdi bize barıştan bahsediyor. 17 bin faili meçhul ile anılanlar şimdi gelmiş bize iç huzuru anlatıyor. Şimdi onlar bu sicile bu geçmişle burada toplananların, işçilerin Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin, kadınların, LGBTİ+ iradesini yok sayacak öyle mi? Nasıl olsa bizim adayımıza mahkumlar diyecekler öyle mi?

Kardeşler bilsinler ki işçiler, Kürtler, Aleviler, gençler, kadınlar seçeneksiz değil. Biz varız biz. Emek ve Özgürlük İttifakı var. İşte buradayız. İttifakımız patronlarla sendikal ağalarının değil işçilerin ittifakıdır, ittifakımız Türklerle Kürtlerin, Alevilerle Sünnilerin, Çerkezlerin, Ermenilerin, Arap Alevilerinin ittifakıdır. Bu topraklarda görülecek bir hesabımız var. Hiçbir yere gitmiyoruz, üniversitelerimizi de memleketimizi de biz özgürleştireceğiz diyen gençlerin ittifakıdır ittifakımız. Ve kadınlar, erkek egemenliğinin ‘camını çerçevesini indireceğiz’ diyen kadınların ittifakıdır ittifakımız.

Karadeniz’de gürül gürül akan derelerin Şırnak’ta kesilen ağaçlarla Ege’deki zeytinliklerin ittifakıdır bizim ittifakımız. Bu topraklara onurlu bir barış ve özgürlük getirecek yegane güç işte buradadır sevgili kardeşler. İşte buradayız. Kimsenin şüphesi olmasın devrimciler, sosyalistler, yurtseverler bu toprakların yüz akıdır. Sorumluluğunu bilir ama bizi çantada keklik sananlar bilsinler bu halk kendi seçeneğini yaratmasını da bilir. Kardeşler burada hep birlikte bir söz veriyoruz söz veriyoruz 7 gün boyunca cenazesi yerde yatan Taybet Ana için.

10 Ekim’de Suruç’ta kaybettiğimiz arkadaşlarımız yoldaşlarımız için söz veriyoruz. Veysel için, Polen için, Cebrail için, Ezgi için söz veriyoruz. Soma’da tekmelenen maden işçileri için söz veriyoruz. İzmir’de HDP il binasında katledilen Deniz için, Deniz Poyraz için söz veriyoruz. Söz veriyoruz kardeşler, bu iktidarı göndereceğiz, bu iktidarı göndereceğiz, onurlu bir barışı ve demokratik bir cumhuriyeti hep birlikte emek ve özgürlük ittifakı ile inşa edeceğiz. Yolumuz açık olsun.

“Göndereceğiz: Kamulaştıracağız, demokratikleştireceğiz”

EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk: Hoş gelmişsiniz, kardeşler, arkadaşlar, hevaller, ne kadar güzelsiniz, ne kadar çoksunuz, yıldızlar kadar çok gelmişsiniz. Hoş gelmişsiniz, sefalar getirmişsiniz. Bugün şansımıza hava güneşli, siz de çok güzelsiniz. Bakıyorum, görüyorum ki işçiler, emekçiler gelmiş buraya, Kürt halkı gelmiş, Aleviler gelmiş, kadın kurtuluş mücadelesi veren kadın kardeşlerimiz gelmiş. Gökkuşağı bayrağını taşıyan, eşitlik isteyen kardeşlerimiz gelmiş. Doğayı savunanlar gelmiş, gençler gelmiş. Ne kadar iyi etmişsiniz.

Buradan sesleniyoruz, defalarca da seslendik. Dedik ki: ‘Bu ülkede bir Kürt meselesi var. “Gelin bunu çözün” dedik. Onlar ne yaptılar? Diyarbakır’da, Mardin’de, Van’da, Şırnak’ta ne yaptılar? Kayyım atadılar kayyım. Var mı böyle eşitlik, var mı böyle aynı gemide olmak, var mı böyle özgürlük, olur mu böyle? Ne yaptılar? Gittiler, Selahattin Demirtaş’ı dört duvarın arasına koydular. Bunu kabul eder miyiz biz? Kabul etmeyiz tabii ki sevgili kardeşler, sevgili yoldaşlar. Dediler ki “Suriye sınırını geçeceğiz, Irak sınırını geçeceğiz”. Dediler ki, “Bir gece ansızın hep bu sınırları geçeceğiz.” Biz onlara buradan diyoruz ki: Devletin kendisinin açıkladığı rakamlara göre bu ülkede halkın yaşadığı bir açlık sınır var. Emekçilerin aldığı ücretler açlık sınırında. Ey AKP, ey Erdoğan, gücün yetiyorsa gel de bu açlık sınırını geç! Bırak Suriye sınırını, Irak sınırını; barıştan yana ol. Operasyonu ve savaşları bırak. Kürt halkıyla barış.

Halklarımız o dağılmış pazar yerlerinde ezik, çürük sebzeleri toplamaya çalışıyor. Halkımız ucuza bayat ekmek alabilmek için fırınlarda sıra bekliyor. Halkımızın durumu bu. Bu mitingin başlığı var ya “yoksulluğa karşı” diye, yoksulluk bu düzeyde. Halkımız başvurduğu hastanelerde randevu alamıyor, inim inim inliyor. Halkımız doktor bulsa ilaç bulamıyor. Bir de bakıyoruz ki öbür tarafta yandaşların koca koca binalarda büyük, mermer hastaneleri duruyor. Böyle sağlık sistemi olmaz. Biz halkın sağlık sorunlarını çözebilmek için çok büyük kamu yatırımları yapacağız ve o yandaşların büyük hastaneleri eğer halka randevu vermiyorsa onları da kamulaştıracağız. Halkımıza o randevuları verecekler!

Bu arada işçi ücretleri açıklandı. Erdoğan işçi ücretlerini açıklarken dedi ki “Bizim sırtımızda yumurta küfesi var.” Sonra da kameralara bakarak gülümsedi. Soruyorum buradan Erdoğan, o esnada kimin için gülümsedin? O esnada patronlar için mi, 5’li çete için mi gülümsedin? Yoksa o vicdansız hükümetin için mi gülümsedin? Buradan sesleniyorum, sakın unutma Erdoğan: Orada güldün ama son gülen iyi güler. Ve halk bu işin sonunda çok iyi gülecek.

Birleşiyoruz, kuvvetleniyoruz. Birleşmiş ve örgütlenmiş bir halkı asla hiçbir kuvvet yenemez. Yenilmedik. Gördüğünüz gibi halkımız burada toplanmış, geri çekilmemiş, korkmamış, yenilmemiş, yenilmedi. Seni yeneceğiz AKP. Seni göndereceğiz AKP, seni GÖN-DE-RE-CEĞİZ! Birleştik, bütün gücümüzle göndereceğiz. “Kim gönderecek beni?” mi diyorsun? Türkiye halkları gönderecek seni. İşçiler ve emekçiler gönderecek. Emek ve Özgürlük ittifakı: Biz göndereceğiz seni!

Göndereceğiz onları! O nedenle diyorum ki, burada sorunları dile getirdiğimiz gibi büyük umutlarımızı da dile getirdik. Büyük gücümüzü de ortaya koyduk. Sevgili hevaller, kardeşler, yoldaşlar: Üreten biziz ve üreten bizsek yöneten de biz olacağız! Yaşasın Emek ve Özgürlük İttifakı! Yolumuz açık olsun.

Bağımsız, demokratik Türkiye ve insanca yaşamı birlikte kazanacağız

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Arkadaşlar dediler ki ‘yahu bu miting nasıl olacak, toplayabilecek miyiz?’ Kartal Meydanı almadı, almadı. Helal olsun size. Özgürlük çığlığı geliyor, Türkiye’yi böyle özgürleştireceğiz. Faşizmi sıradanlaştırmaya çalışıyorlar. Hatırlayın Almanya faşizme teslim olduğunda, İtalya faşizme teslim olduğunda ne demişti o Alman papaz: ‘Önce Yahudileri götürdüler sesim çıkmadı, sonra sosyalistleri götürdüler sesim çıkmadı, sonra komünistleri götürdüler sesim çıkmadı, Çingeneleri götürdüler sesim çıkmadı sıra bana geldiğinde baktım ses çıkaracak kimse kalmamıştı.’ Şimdi bugün sana söylüyorum kardeşim bak iyi dinle; Kürtleri götürdüler sesin çıkmadı, belediyelere, kayyım atadılar sesin çıkmadı, HDP’yi kapatmaya çalıştılar sesin çıkmadı, grevleri yasakladılar sesin çıkmadı. Bak sıra sana geldiğinde ses çıkaracak kimse kalmaz, bunu bil. İşte burası ses çıkaranların meydanı buraya gel buraya.

Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, Türkiye’nin en büyük şehrinin seçme ve seçilme iradesine darbe vurdukları zaman tereddütsüz oraya gittik. Dedik ki: ‘HDP’li belediyelere uygulanan kayyım ne ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne uygulanan operasyon da aynı şeydir.’ Ama sizler de Saraçhane’den buraya geleceksiniz buraya. Emek ve Özgürlük İttifakı olmadan İstanbul bu kuşatmayı kıramaz. Diyarbakır’ı yanına almadan İstanbul bu ablukayı dağıtamaz. Gelin birleşelim, bu ülkeyi birlikte özgürleştirelim. Bu mitingde emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Seçim ekonomisi ile giriyor Erdoğan ve yönetimi. Açıkça buradan söylüyoruz, kaşıkla verecekler kepçe ile değil kazanla seçimden sonra geri alacaklar. Halkın tepesine vergiyi, borcu yıkacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. Tek adam yönetimini, arkasındaki sermaye düzenini, çete mafya düzeni, bu çürümüş düzeni bizler, halk gönderecek. Çünkü halk birden büyüktür.

Bakın burada dipten gelen bir dalga var bu dalgaya kulak varan. Bekaert’te grev yasağını dinlemediler işçiler, Erdoğan kararnamelerini dinlemediler, fiili grev yaptılar ve kazandılar. EYT’liler uzun süre mücadele ettiler ve emeklilik hakkını kazandılar. Kadınlar bir öğün yemek hakkı için mücadele ettiler, anasınıfında, yurtlarda bir öğün yemek hakkını çocuklar için kazandılar. Liman işçileri, tersane işçileri aramızda dalga dalga geliyor işçiler. Antep’te döküm işçileri ayaktalar. Saya işçileri ayaktalar. Diyarbakır’da, Amed’de bugün fırın işçileri ayaktalar. Metal sektöründe 2 bin işçi grev kararı alıyor. İşte kazana kazana birleşe birleşe geliyoruz. Neşeyle, umutla coşkuyla geliyoruz. Bütün engelleri bütün bariyerleri aşacağız çocuklarımız özgür karınlarının tok olduğu mutlu bir memlekette yaşayacak.

Bitirirken şunu söylemek istiyorum: Burada sadece İstanbul’dan, Türkiye’den yurttaşlarımız yok. Burada Gezi’den Kobanî Davasına kadar tutuklu eş başkanlardan milletvekillerine ve belediye başkanlarımıza kadar tutsak arkadaşlarımız da var, bu mitingde el ele kol kolayız. Bu da böyle bilinsin. Şimdi bize soruyorlar diyorlar ki ‘seçimlerde ne yapacaksınız.’ Biz 5 Ocak’ta Emek ve Özgürlük İttifakı partileri olarak bir bildiri yayınladık. Birinci olarak en geniş toplumsal mutabakatla ortak bir adayın ortaya çıkması için işe başlıyoruz, kolları sıvıyoruz buna var mısınız dedik.

İkinci olarak bak kardeşim bu sese kulak vermiyorsan ısrarla bu sese kulak kapatıyorsan bak sana söylüyorum bu ülkede işçilerin oyları, yoksul emekçilerinin oyları, kamu emekçilerinin oyları, kadınların gençlerin oyları, Kürt halkının oyları, eşit yurttaşlık isteyen Alevilerin oyları çantada keklik değil kardeşim, bunu da bileceksin. Eğer inkarcı tutumunu sürdürürsen Emek ve Özgürlük İttifakı kendi adayını çıkaracak kardeşim. Halkla birlikte bu meydanlardan çıkaracak. Tekrar soruyorum kardeşlerim bu yetkiyi Emek ve Özgürlük İttifakı partilerine veriyor musunuz? Veriyor musunuz? (Evet sesleri) O zaman göreceksiniz el mi yaman bey mi yaman.

Sözlerimi Nâzım Hikmet’in dizeleriyle bitiriyorum. Nâzım Hikmet’in doğum günü bugün. Şan olsun. Ne diyor Nâzım:

Onlar umudun düşmanıdır sevgilim. Akar suyun meyve çağında ağacın düşmanı sana düşman bana düşman düşünen insana düşman. Vatan ki bu insanların evidir onlar vatana düşman. Ve elbette bir daha geri dönmemecesine yıkılıp gidecekler, ve elbette dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, işçi tulumuyla bu güzel memlekette hürriyet, selam olsun.

Bu meydandan iktidara kaybettireceğimiz seçimin startını veriyoruz”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: Merheba hevalino, merheba gelê me yê hêja. Merheba dayikên hêja, ciwanên delal. Hûn bi xêr hatine, ser serê min, ser çavên min re hatine.

Emek burada, özgürlük burada, cesaret burada, kararlılık burada. Sevgili halkımız, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, baş göz üzerine geldiniz. Bugün bu mitingi düzenleyen, bizleri sizlerle buluşturan, bu organizasyonda emeği geçen bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar var olsunlar. Bir kez daha görüyoruz ki emek burada, özgürlük burada, cesaret burada kararlılık burada. İyi ki buradasınız, iyi ki varsınız.

Bugün savaşa karşı yoksulluğa karşı baskılara dur demek için buradayız. Tecrit politikalarına, savaş politikalarına, siyasi irade gaspına, kayyım rejimine dur demek için buradayız. Evet bugün kadınların ve gençlerin özgürlüğü için buradayız ama aynı zamanda jin jiyan azadî demek için buradayız. Doğa talanına, yaşam talanına, hukuk talanına dur demek için buradayız sevgili arkadaşlarım. Demokrasinin şehri güzel İstanbul’u karanlığın merkezi yapmaya çalışan AKP-MHP rejimine karşı, dur demek için buradayız.

Bugün Emek ve Özgürlük İttafakı’nın ilk mitingini İstanbul’da gerçekleştiriyoruz. Bu daha başlangıç sevgili arkadaşlarımız. Herkes, 82 milyon bu havayı hissedecek, bu rüzgarı hissedecek, bu havayı soluyacak ve seçimlerde İstanbul bir kez daha kendisini ispat edecek. Bundan hiç kimsenin kaygısı ve kuşkusu olmasın. Çünkü asıl hikaye bizim hikayemizdir. 7 Haziran’da başlayan bir başarı hikayemiz var. bu başarı hikayesini şimdi ülkeyi yönetme hikayesine çevireceğiz. Halklarımızla birlikte, dostlarımızla, bileşenlerimizle, ittifaklarımızla birlikte seçimlere damgamızı vuracağız sevgili arkadaşlarım.

Bizim mücadelemiz İstanbul kadar büyüktür, İstanbul kadar kararlıdır. Bunun için diyoruz ki bizim ittifakımız İstanbul kadar güzeldir, İstanbul’un bahçesidir. Hepimiz için bu ittifak hayırlı uğurlu olsun. Sevgili arkadaşlarım, İstanbul demek elbette ki Türkiye demek. Seçimlerde İstanbul’da kazandık mı Türkiye’de de kazandık demektir. Çünkü şunu biliyoruz İstanbul Amed’dir, Cizîra Botan’dır, Serhat’tır, Akdeniz’dir, Karadeniz’dir, Ege’dir, Çukurova’dır. Yani kısacası İstanbul HDP’dir. Ama şunu da ifade etmek isterim ki bu meydan Mahirlerin, Kemallerin, İboların, Mazlumların, Orhan Doğanların, Berkin Elvanların, Mehmet Sincarların, Musa Anterlerin meydanıdır. İşte bu meydandan yapılacak olan seçimlerin startını verdiğimizi ilan ediyoruz.

Elbette ki hedefimiz daha da büyümektir, bu ittifak daha da büyüyecek, daha da genişleyecek ve bu düzeni mutlaka değiştirecek bu ittifak. Bunun için bu seçimler tarihi öneme sahiptir. Yapılacak olan seçimler aydınlık ile karanlık arasında yapılacak olan bir tercih olacaktır. Demokrasi ile faşizm arasında yapılacak olan bir tercih seçimi olacaktır. Aynı zamanda bu seçimler AKP ve MHP ittifakının fişini çekeceğimiz bir seçim olacaktır.

Onurlu bir barışın yolunu açacaktır, bu seçimler tecride son verileceğinin, bu seçimler aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğimiz bir seçim olacaktır. Buradan kadınlara bunun sözünü veriyorum. Ama bir şey daha daha ifade etmek isterim. İşte şimdiden seçimlere gece demeden, gündüz demeden, 7’den 70’e, Kürd’üyle, Türk’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle Ermeni’siyle, Süryani’siyle her birimiz çalışacağız, kazanacağız ve başaracağız. Kazanacağız arkadaşlar, başarı bizimdir. Serkeftin hevalino. An azadî, an azadî, an serkeftin an serkeftin. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

İstanbul’u emeğin ve özgürlüğün, demokrasinin üssü yapacağız”

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: Gelên Stenbolê yên hêja, gelên Tirkiyeyê yên bi rûmet ez we hemûyan bi dilgermi silav dikim.

Sevgili İstanbul halkları, hepinizi yürekten selamlıyorum. Bu coşkulu buluşmayı gerçekleştiren bütün emekçi arkadaşlarımıza huzurlarınızda teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hepsi sağ olsunlar, var olsunlar. Sizler sağ olun var olun. Günlerdir söylüyoruz; bekle bizi İstanbul diye. İşte buluşmaya, kucaklaşmaya geliyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı Türkiye halklarının bütün renklerinin bulunduğu bu şehirde kucaklaşmaya geliyor dedik. Ve bizleri kucakladınız. Coşkunuzla, heyecanınızla, sevginizle bu sesi bütün ülkeye en gür şekilde yansıttınız. Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun dostlar.

Neden İstanbul’dan başladık çünkü bu zulüm ve yıkım iktidarı İstanbul’u faşizmin üssü yapmak istiyor. Türkiye’ye giydirmek istedikleri rejimi burada pişirmek istiyorlar ama biz dedik ki: ‘Hayır, İstanbul faşizme karşı dimdik duracak ve bunu bu meydanda gösterecek’ dedik, İşte gösteriyoruz hep birlikte. ‘İstanbul’u emeğin ve özgürlüğün, demokrasinin üssü yapacağız’ dedik. İşte sözümüzün karşılığı sizin yüreklerinizin gümbür gümbür sesidir.

Geliyor Emek ve Özgürlük İttifakı. Bütün baskılara, sömürüye, savaş politikalarına, polis baskınlarına, kumpas davalarına rağmen HDP ile birlikte yürüyor Emek ve Özgürlük İttifakı. Büyüyerek geliyor. Bu ülkeyi güzelleştirmeye geliyor, bu iktidarı göndermeye geliyor, bu düzeni değiştirmeye geliyor Emek ve Özgürlük İttifakı.

Değiştireceğiz bu düzeni ve göndereceğiz bu iktidarı. Bu iktidar ve düzen savaştan ve sömürüden besleniyor, talandan ve yalandan besleniyor. Biz de diyoruz ki, hep birlikte savaş oyunlarını bozacağız. Savaşa karşı barışın en güçlü ittifakını kuracağız. Her savaş ve operasyon aşımızdan, ekmeğimizden çalınması demektir. Savaş politikalarıyla yoksul halkı daha da yoksullaştırıyorlar. Ekmeği, aşı çalıyorlar. Bu ülkenin geleceğini gasp etmek istiyorlar. Bu ülke halkını daha da yoksullaştırıyorlar. İşte biz buna dur diyoruz, savaşa hayır diyoruz. Yaşasın barış ittifakı.

‘Değiştirmeye geliyoruz’ dedik. Burada başlıyoruz. Seçimler var önümüzde, seçimlerle birlikte hayatın her alanında mücadeleyi büyüteceğiz. Bu ittifakı genişleterek geleceğin inşasının merkezi gücü haline getireceğiz. Yeni bir başlangıç, demokrasi ve barış, emek ve özgürlük üzerine kurulacak yeni bir cumhuriyet, demokratik cumhuriyet için geliyoruz, eşit yurttaşlık için, doğanın hakları için, kadın hakları için, gençlerin hakları için geliyoruz. Halklar birleşiyor, inançlar, gençler, kadınlar, birleşiyor.

Halkların görkemli mücadelesi bu denizi büyütüyor, gençler önümüzü açıyor. Geliyoruz, değiştirmeye geliyoruz. Savaşa karşı barışı, sömürüye karşı onurlu barışı kurmak için geliyoruz. Yalana karşı hakikati kurmak için geliyoruz. Bu iktidarı göndereceğiz, bu düzeni değiştireceğiz, burada olan olmayan bütün yoldaşlarımızla birlikte bu inançla yürüyeceğiz. Kazanacağız, mutlaka kazanacağız kimsenin şüphesi olmasın. Bu güç bu ülkeyi demokrasiye barışa emek ve özgürlüğün olduğu bir geleceğe taşıyacak. Em ê bi ser bikevin, bawer bikin, serkeftin ji bo me. Mutlaka kazanacağız. Hepinizi bu inançla bu kararlılıkla yürekten selamlıyorum.

Dertleri halkın değil kendilerinin çıkarını ve iktidarını korumak”

SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu: Hür yaşama özlemini haykırırken, kavgayı sevinçle kuşanan kadınlar merhaba. Üniversitelerde, barikatlarda geleceği bilimle harmanlayan gençler merhaba. Fabrikada, tarlada, sokakta yok sayılan emeklerine bükülmez kılıç olup ısrarla sahip çıkan işçi ve emekçiler merhaba. Tarihin zifiri karanlığını, devrimci kararlılıkla aydınlatanlar, zalimin karşısında kızıl nehir olup akanlar, engin denizlere akanlar, tüm dillerin kültürlerin bir arada yaşamasını savunanlar, dünyayı yeniden kurma cüretini gösteren siper yoldaşlarımız, dostlarımız merhaba.

Hepinizi Sosyalist Meclisler Federasyonu adına selamlıyorum hoş geldiniz yoldaşlar dostlar. Hepinizin bildiği gibi hegemonyasını eşitsizlik, sömürü gasp ve korku üzerinden sürdüren yasakçı iktidarın derdi sermayeye uşaklık etmektir. Yüzde 10 zengin zümrenin hissesini artırmaktır. Bu iktidarın derdi kendinden olmayan kim varsa, kendinden korkmayan kim varsa damgalayıp yasaklamak ve ötekileştirmektir. Dertleri halkın değil kendilerinin ve yüzde 10’luk zengin zümrenin çıkarını ve iktidarını korumak. Irkçılığı, tekçiliği, cinsiyetçiliği yaymak ve sömürüyü aklamaktır. Onların derdi esasta gündem yaratıp yolsuzluklarını, hukuksuzlukların, rant ve talan için yaptıkları soygunun üstünü örtmektir.

Hepinizin bildiği gibi geçen gün iktidarın faşist politikalarının bir yansıması olarak HDP’nin hazine yardımına bloke konuldu. Hep birlikte bu gidişata dur demezsek, birlikte değiştirmek için ısrar etmezsek bu faşist abluka her geçen gün daha da büyüyecek.

Hepinizin bildiği gibi parlamentoda 2023 bütçe görüşmelerinde işçiden, emekçiden, yoksuldan alıp zengine verdiler, eğitime, bilime, istihdama değil savaşa yatırım yaptılar. Bıçağın keskin ucunu emekçiye doğrultup krizin faturasını dar gelirliye, emekçiye ödetmeye çalışıyorlar. İşçiden, emekçiden alıp zenginlere veriyorlar. Biz biliyoruz sahip oldukları servet bizden çaldıklarıdır. Onların sahip olduğu servet işçiden emekçiden çalıntıdır. Bu soygun düzenine, bu bezirgan saltanatına, bu zulüm çarkına dur diyeceğiz. Birlikte değiştireceğiz. Hakları gasp edilen işçi ve emekçiler olarak hiçbirimiz bu soygun düzenine mecbur değiliz. Şiddete, istismara maruz bırakılan kadınlar, LGBTİ+, çocuklar bunlara mecbur değil.

Daha adil, eşit, özgür bir dünyada yaşayabiliriz, bunu hep birlikte kurabiliriz. İşte Emek ve Özgürlük İttifakı bunun en güzel örneğidir. Daha da önemlisi artık sermaye partileri arasında tercih yapmaya mecbur değiliz. Kendimizi, kentimizi ülkemizi, ekonomimizi yönettiğimiz, söz, yetki ve kararın işçi ve emekçilerde olduğu bir yaşamı inşa edebiliriz. Biz buna inanıyoruz ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Bir arada durmakta ısrar ederek tüm sorunlarımızı aşabileceğimize inanıyoruz. Irkçılığın, ötekileştirmenin olmadığı eşit, adil ve özgür bir dünyada farklılıklarımızla bir arada yaşayabiliriz. Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte bu yolda birlikte yürüyecek ve birlikte yol alacağız.

Son olarak düşüncelerinden vazgeçirmek için çıplak arama, işkence, tecrit gibi uygulamalara maruz bırakılan binlerce ama binlerce tutsak yoldaşımız var. Ezilen halkların hak mücadelesi için tecrit altında, bilinçlerine tutularak özlemlerini haykıran devrimci tutsaklara buradan selam olsun. Yine insanca onurlu bir yaşam mücadelesi hepinizin bildiği gibi dünyanın her bir köşesinde sürüyor. Latin Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Avrupa’dan Afrika’ya özgürleşme mücadelesinde omuzlayan ve dövüşenler var. Selam olsun meydanlarda emekçilerin barış sloganlarını haykıranlara. Özgürlük ve barış sloganları haykıranlara selam olsun, işçilere, emekçilere kadınlara gençlere selam olsun. Bu bezirgan saltanatı, bu zulüm sürmesin diye verdiğiniz mücadeleyi ve sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Paylaşın

“DEVA Partisi, HDP Listelerinden Meclis’e Girecek” İddiası

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nin Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile ikinci bir ittifak yaparak HDP listelerinden TBMM’ye girebileceği iddiasında bulundu. HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu da görüşmeleri doğruladı.

Tele1 ekranlarında “Fikir Kulübü” adlı tartışma programının konukları olan MAK Araştırma Grubu Başkanı Mehmet Ali Kulat, Ankara kulislerinde HDP’nin kapatılmasının ciddi şekilde tartışıldığını söyledi.

”DEVA Partisi bir ittifak yapabilir”

HDP’nin farklı partilerle seçime girmek için hazırlıkları olduğunu belirten Kulat, “Ancak HDP’nin farklı bir hamle yapma ihtimalini de söyleyebilirim. HDP kapatma ihtimali karşısında DEVA Partisi çatısı altında seçime girebilir” dedi.

Kulat, yeni seçim yasasının partileri ittifakla seçime girmeye yönlendirdiğini ifade ederek, “DEVA Partisi de yüzde yedi meselesini çok rahat bir şekilde HDP ile birlikte aşma gibi bir zorunluluğun getirdiği bir beraberlik de gündeme gelebilir” diye konuştu.

Görüşmeleri doğruladı

Programın bir diğer konuğu HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu’na da bu konu soruldu. Erol Katırcıoğlu da iki parti arasındaki görüşmeleri doğruladı.

Katırcıoğlu şunları söyledi:

“Son Ali Babacan’ın yaptığı açıklamalar tabii çok sempatiyle karşılandı. Zaten daha önceden beri de öyleydi. Yani özellikle Kürtlerin nezdinde. Ben de duyuyordum zaten temaslarımız oluyor. Yani kimsenin Kürt Meselesi’ni konuşmadığı bir zeminde Ali Babacan gibi bir insan çıkıp konuşabiliyor. Bu çok değerli bir şey bence.”

Paylaşın

Demirtaş’tan Dikkat Çeken Yazı: Hesap Sorma Günü Geliyor

Yaklaşan seçimlerle ilgili dikkat çeken bir yazı yazan Demirtaş, “Unutmadığımız daha çoook şey var. Ve şimdi sandıkta hesap sorma günü geliyor. Sandığa gidip bunların ve daha fazlasının hesabını sormayı, daha aydınlık bir geleceği yaratmayı neden unutalım ki?” dedi ve ekledi:

“Sen bu halkı balık hafızalı mı yoksa onursuz mu sanıyorsun? Ha, unutmadığımız bir şey daha var, onu da seçim akşamı söyleyeceğim. Bekle.”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaklaşan seçimlerle ilgili bir yazı yazı. Demirtaş’ın Yeni Yaşam’da “Merak etme, unutmadık” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

“Etrafındaki bir avuç müteahhit, medya tetikçisi, bürokratın çuvalla para götürürken açlıktan, yoksulluktan intihar edenleri unutmadık! Sıfır yeterlilikteki kişileri profesör, hakim, savcı, bakan, bürokrat yapıp da üstümüze saldığın sefil tayfayı unutmadık!

Satın aldığın havuz medyasıyla gece gündüz bize hakaret etmeni unutmadık! Koltuk uğruna çözüm sürecini bitirip savaş kararı almanı, tecridi unutmadık. Toprağa emanet ettiğimiz binlerce insanımızı unutmadık.

Babasıyla katledildikten sonra cenazesinin başına silah bırakılan Uğur Kaymaz’ı, cenazesinin alınmasına günlerce izin verilmeyen Taybet Ana’yı, tekmelerle katledilen Ali İsmail Korkmaz’ı, cenazesi derin dondurucuda saklanan Cemile Cağırga’yı, polisin attığı gaz fişeğiyle katledilen Abdullah Cömert’i, cenazesi yerlerde sürüklenen Hacı Lokman Birlik’i, Ankara’nın orta yerinde vurularak katledilen Ethem Sarısülük’ü, bin parçaya ayrılan Ceylan Önkol’u, aylarca eriye eriye can veren Berkin Elvan’ı, bir Newroz günü sırtından vurularak katledilen Kemal Kurkut’u, İzmir il binamızda vahşice katledilen Deniz Poyraz’ı unutmadık!

Sokakta dövdürdüğün, yerlerde ve mahkemelerde süründürdüğün Cumartesi Annelerini unutmadık! Cezaevi önünde, içerideki evlatlarından bir haber almak isteyen Barış Annelerini tartaklayarak iteklemeni unutmadık! Şenyaşar ailesine yapılanları, adalet direnişçisi Emine Şenyaşar’ı unutmadık! Gasp ettiğin belediyelerimize atadığın talancı kayyımlarını da Boğaziçi’ne yaptıklarını da unutmadık!

Talimatlarınla hapishanelere doldurulan siyasetçileri, gazetecileri, gençleri unutmadık! Talimatlarınla salıverilen katilleri, mafya bozuntusu, uyuşturucu kaçakçısı çeteleri de unutmadık! Her gün vahşice katledilen kadınları, İstanbul Sözleşmesini tek imzayla çöpe atmanı unutmadık!

Tarikat yurtlarında zemin hazırladığın, sessiz kaldığın çocuk istismarlarını unutmadık! Sokakta dövdürdüğün milletvekillerini, kadınları, üniversitelileri, memurları, işçileri, avukatları, doktorları unutmadık!

KHK rezaletiyle ağaç kökü yemeye mahkum ettiğin ama onurlarıyla ekmek kazanan milyonları, barış akademisyenlerini, el koyduğun televizyon ve gazeteleri unutmadık! Halkın HDP’ye verdiği Hazine payına el koymanı, HDP’ye kapatma, bize ağır kumpas davalarını unutmadık!

Miting meydanlarında ve televizyonlarda bize defalarca “terörist”, “katil” dediğini unutmadık! Sur’u yakıp yıkmanı, Cizre bodrumlarında diri diri yakılan insanlarımızın çığlıklarını unutmadık!

İnsan kemiklerini kaldırımlara gömdüğünü, çuvalla babalarının kucağına verdiğini, mezarlıklarımızı dozerlerle yerle bir ettiğini UNUTMADIK!

Unutmadığımız daha çoook şey var. Ve şimdi sandıkta hesap sorma günü geliyor. Sandığa gidip bunların ve daha fazlasının hesabını sormayı, daha aydınlık bir geleceği yaratmayı neden unutalım ki?

Sen bu halkı balık hafızalı mı yoksa onursuz mu sanıyorsun? Ha, unutmadığımız bir şey daha var, onu da seçim akşamı söyleyeceğim. Bekle.”

Paylaşın

Emek Ve Özgürlük İttifakı’nın Adayı Bu Ay Belli Olacak

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, 20 Ocak’ta gerçekleştireceği kritik toplantının ardından Cumhurbaşkanı adayını belirlemeyi planlıyor.

Altılı Masa’ya ortak aday için diyalog çağrısında bulunan Emek ve Özgürlük İttifakı, yarın saat 13.00’te ‘Yoksulluğa, savaşa, baskılara dur diyelim’ sloganıyla İstanbul Kartal Meydanı’nda bir araya gelecek. Mitingde, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili mesajlar verilecek. İttifak, daha sonra adaylık ve liste konularını görüşmeye başlayacak.

HDP’nin öncülüğünü yaptığı Emek ve Özgürlük İttifakı, ilk kitlesel buluşmayı yarın ortak mitingle gerçekleştirecek. Daha sonra 20 Ocak’ta genel başkanların yapacağı toplantıda seçime yönelik hazırlıkları ele alacak ittifak, bu toplantıda cumhurbaşkanı adayını da isim bazında konuşacak.

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre, kulislerde, ortak aday olarak eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile HDP Danışma Kurulu Üyesi, eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’in adı geçiyor.  Kadın aday göstermeyi önceleyen ittifakın, Kışanak isminde uzlaşabileceği kaydedildi. Yaklaşık altı yıldır cezaevinde olan Kışanak’ın adaylığının önünde şu an hukuki bir engel bulunmadığını bildiren ittifak temsilcileri, 20 Ocak’ta bu yönde bir karar alınması durumunda, ortakların konuyu yetkili birimlerine taşıyacağını, daha sonra adayın kesinlik kazanacağını kaydetti.

İkinci tur riskli görünüyor

Altılı Masa’nın kendilerine danışarak bir aday belirlemesi durumunda, ortak aday fikrine açık olduğunu duyuran ittifak, kendi adayını belirledikten sonra kısa bir süre Altılı Masa’yı bekleyecek. Altılı Masa’nın aday belirleme sürecinde ya da adayın belirlenmesinin ardından kendileri ile temasa geçmesi durumunda Emek ve Özgürlük İttifakı, kendi adayının seçimlere katılmamasını tartışacak. Seçimlerin ikinci tura kalması durumunda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanma ihtimalinin artacağı tespiti ile hareket eden Emek ve Özgürlük İttifakı, bu nedenle ilk turdan sonucun alınabilmesi için birliktelik çağrılarını sürdürecek.

Ortak liste ayrımı

Emek ve Özgürlük İttifakı, ayrıca ittifak üyesi örgüt ve partilerin seçimlerde yarışma yöntemini de tartışıyor. Bu konuda ayrı ayrı seçime girmektense “ortak liste” seçeneğinin ağırlık kazandığı ancak bu konuda TİP ile henüz görüş birliği sağlanamadığı öğrenildi.

Yüzde 3 dolayında oy alacağını savunan TİP yöneticilerinin, TBMM’de grup kurmaya yetecek sayı olan 20 milletvekilinin seçilmesi garantili yerlerden aday gösterilmesini istediği ifade edildi. HDP yetkililerinin ise bu konuda bir garanti veremeyeceklerini ilettiği öğrenildi. 20 Ocak’taki toplantıda ayrıca HDP’nin kapatılması durumunda seçimlere hangi parti listelerinden girileceği de konuşulacak.

Paylaşın

Pervin Buldan: HDP Şamar Oğlanı Ve Hiçbir Masanın Yandaşı Değil

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Valla kimse kusura bakmasın; HDP şamar oğlanı değildir ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi özgücümüzle, halkımızın desteği ve talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız.” dedi ve ekledi:

“Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Maç daha yeni başladı ve 90 dakika. Ve 90 dakikada bitecek bu maçta, Emek ve Özgürlük İttifakı diğer iki ittifakın karşısında kendisine güveniyle, halkına güveniyle ve özgücüyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek adayımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Bu takvimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partinin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonunun dün İstanbul’da yöre dernekleriyle organize ettiği buluşmada konuştu. Buldan, yerel temsilcilerin önerilerini, öngörülerini, seçimin nasıl kazanılacağına dair fikirlerini dinleyeceklerini söyledi.

“Şimdi önümüzde bir seçim süreci var” diyen Buldan, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

Bu seçimin tarihi bir seçim olduğunu, bu seçimde Türkiye halklarının önemli bir karar vereceğini, aydınlıktan ya da karanlıktan yana bir tercih yapacağını, özgürlüklerden ya da faşizmden yana bir tercih yapacağını çok iyi biliyoruz.

Ancak bugün geldiğimiz noktada bakıyoruz ki Türkiye halkları kararını çoktan vermiş. Türkiye halkları AKP-MHP iktidarını göndermek için seçimlerin bir an önce gelmesini istiyor, bu seçimlerde önemli bir tercih yapmaktan yana olduklarını her fırsatta gösteriyor.

İki ayrı kutbun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir tarafta Cumhur İttifakı diğer tarafta ise Millet İttifakı. Ancak Türkiye halkları bu iki kutba da ne mahkum ne de mecburdur.

“Büyük bir seferberlikle çalışacağız”

Türkiye’de adaletin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün kırıntısının bile kalmadığı bir dönemde, herkesin gözlerinin HDP oylarında olduğu bir dönemde, Kürtlerin kime oy vereceğini merak ettiği bir dönemde çıktık, ‘Emek ve Özgürlük İttifakı kendi adayıyla vardır, buradadır, burada olmaya devam edecektir’ dedik. Bunu dedik diye bir sürü tartışma yaşandı.

Valla kimse kusura bakmasın; HDP şamar oğlanı değildir ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi özgücümüzle, halkımızın desteği ve talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız.

Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Maç daha yeni başladı ve 90 dakika. Ve 90 dakikada bitecek bu maçta, Emek ve Özgürlük İttifakı diğer iki ittifakın karşısında kendisine güveniyle, halkına güveniyle ve özgücüyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek adayımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Bu takvimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.”

Paylaşın

Demirtaş’tan “Akşener” Göndermesi: HDP Oylarıyla Başbakan Mı Yapacağız?

Gazeteci Nevşin Mengü’nün sorularını yanıtlayan Demirtaş, “Erdoğan-Bahçeli iktidarından en fazla kurtulmak isteyenler elbette HDP tabanı olsa gerek. Ama bunu yaparken yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar, tedirgin oluyorlar” dedi ve ekledi:

“Hiçbir HDP’li, Süleyman Soylu’nun yerine Yavuz Ağıralioğlu’nu kendi oylarıyla getirmek istemez. “HDP kapatılmalıdır” diyen Uğur Poyraz’ı, Bekir Bozdağ’ın yerine HDP’liler oylarıyla seçmez, seçemez. HDP’ye bakanlık vatana ihanettir mealinde konuşan Müsavat Dervişoğlu kardeşi gibi MİT’in başkan yardımcılığına HDP oylarıyla gelemez.

Daha fazla uzatmayayım “HDP masada olursa biz kalkarız” diyeni HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? İşte bunları ve birçok ilkesel çözüm başlıklarını oturup HDP ile konuşmaları gerekir.”

Selahattin Demirtaş, “Altılı Masa kurulduktan sonra masa adına tek kelime konuşulmasaydı hiç toplantı yapmasalardı şimdi oyları, yüzde 60’ı geçmiş olurdu” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gazeteci Nevşin Mengü’nün sorularını yanıtladı.

Demirtaş, HDP’nin aday çıkarması konusunda gelen eleştirilere yanıt verirken,“’HDP masada olursa biz kalkarız’ diyeni, HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? Peki biz niye bu kadar mücadele ettik, ağır bedeller ödedik? Erdoğan’ın yerine yeni Erdoğanlar seçmek için mi” dedi.

“HDP bir buçuk yıldır herkese ama özellikle Altılı Masa’ya ‘Ortak aday çıkarmaya hazırız’ diyor.” şeklinde konuşan Demirtaş “Fakat bu çağrıların muhataplarından ‘Biz de ortak adaya hazırız’ gibi tek cümlelik bir cevap bile gelmiyor. Bildiğim kadarıyla HDP ile Altılı Masa’nın dört partisi arasında yapılmış görüşmelerde de ortak adaya açık olunduğu şeklinde net bir mesaj verilmiyor. Hal böyle olunca HDP seçime adaysız gitmemek için mecburen hazırlıklarını yapıyor ve bunu da açıklıyor. Şimdi zannedersiniz ki, HDP ile Altılı Masa arasında ortak aday çıkarma konusunda bir anlaşma, uzlaşma veya protokol vardı da HDP durup dururken bunu bozdu ve bu nedenle bazı dostlarımız HDP’ye çok kızıyor” diye devam etti.

“Bu kızgınlığın nedenini de anladığını” belirten Demirtaş şöyle devam etti:

“Çünkü ne pahasına olursa olsun bu iktidardan kurtulup nefes almak isteyen on milyonlarca insan, partilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklara, tartışmalara, gerilimlere inanamıyor. Bunları çok saçma ve gereksiz kaprisler, küçük hesaplar olarak görüp öfkeleniyorlar. Haksız mı bu milyonlarca insan? Değiller elbette.

“Özgürlüğe susamış insanlara değişimin önünü açacak birlikteliği sunmak muhalefetin görevidir. Öte taraftan bu zulüm yıllarında en fazla acı çeken HDP tabanı ise kendi partisinin ayrı aday çıkaracak olmasından büyük bir mutluluk duyuyor. Onlar da haklılar.

‘Yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar’

“Erdoğan-Bahçeli iktidarından en fazla kurtulmak isteyenler elbette HDP tabanı olsa gerek. Ama bunu yaparken yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar, tedirgin oluyorlar. Hiçbir HDP’li, Süleyman Soylu’nun yerine Yavuz Ağıralioğlu’nu kendi oylarıyla getirmek istemez.

“HDP masada olursa biz kalkarız” diyeni HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? İşte bunları ve birçok ilkesel çözüm başlıklarını oturup HDP ile konuşmaları gerekir.

“Ben bu isimleri örnek olsun diye belirttim. Yoksa mesele isimler değil. İlkelerde, programda uzlaşma olursa bütün isimler her yerde olabilir, bu bizi çok da ilgilendirmez. Ama hem HDP’ye hakaret edip hem HDP’yi yok sayıp hem de “Çaktırmadan oy verin” demek bizim açımızdan şu sorgulamayı beraberinde getiriyor; peki biz niye bu kadar mücadele ettik, ağır bedeller ödedik? Erdoğan’ın yerine yeni Erdoğanlar seçmek için mi?

Paylaşın

HDP Sözcüsü Ebru Günay’dan Muhalefete “Seçim Güvenliği” Çağrısı

Partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Önümüzdeki seçim süreci hiç olmadığı kadar adaletsiz bir yarış olacak, adaletsiz bir ortamda gerçekleşecek. Bir tarafta vergilerimizle fonlanan, devletin tüm imkanlarını kendi çıkarlarına kullanacak bir Cumhur İttifakı, diğer tarafta seçim kampanyalarını sürekli engellemeler, yalan haberler ve manipülasyonlar ve çeşitli hilelerle mücadele etmek zorunda kalacak muhalefet partileri olacak.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu nedenle muhalefet partilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. En azından “seçim güvenliği” ve manipülasyonlarla mücadele temelinde tüm muhalefet partileri olarak bir araya gelmeli ve seçmenlerimizin sandığa gitme ve oylarını güven içerisinde kullanmalarını sağlayacak bir işbirliğini sergilemeliyiz.

Muhafazakar veya seküler, sağcı ya da solcu ayırt etmeksizin seçmenlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak, seçimlere katılacak olan tüm muhalif partilerin ortak bir seçim güvenliği platformunu oluşturmasını elbette zaruri görüyoruz, zira iktidarın oyunlarının sandık oyunlarıyla da devam ettiğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partinin Genel Merkezinde haftalık olağan basın toplantısı düzenledi. Günay’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Bu süreç ilk gününden bugüne hukuksuzluk ve Anayasa ihlali ile gerçekleşti. Son olarak hesaplarının bloke edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sözlü savunma yapması, bir kez daha gözleri ihlallere ve AKP’nin hukuku çiğnemesine çevirdi. Türkiye’nin saygın hukukçuları da bizler de hesaplarımızın bloke edilmesini hem de kapatma davasıyla ilgili kararın hukuki olmadığını açıkladık. Başta kamuoyu olmak üzere gerçekten bu ülkenin gerçek hukukçuları meselenin hukuk meselesi olmadığını, siyasi olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu karar Saray’ın karanlık dehlizlerinde alınmış bir karardır.

Partinin kapatma davası henüz neticelenmemişken, bu davadaki rolü Saray’ın katipliğini yapmaktan ibaret olan savcı hızını alamamış; sözlü mütalaadan sonra basına açıklama yapıyor. Nerede görülmüştür bir başsavcının basına demeç verdiği! Basına Saray’ın, Saray danışmanlarının sayıklamalarını üstelik gülerek ve sevinç içinde açıklıyor. Öyle bir konuşuyor ki sanırsınız konuşan savcı değil, her fırsatta HDP’yi hedef alan iktidarın sözcüsü Devlet Bahçeli.

“Tüm bunlar önce HDP’ye uygulanıyor, sonra da tüm muhalefete”

Kısacık tarihimiz gösterdi ki AKP-MHP ittifakı muhalefeti susturmak için önce HDP’den başlıyor. Partimizi şeytanlaştırma, düşmanlaştırma, belediyelerine kayyım atama, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, gözaltı, tutuklama ve cezaevi… Tüm bunlar önce HDP’ye uygulanıyor, sonra da tüm muhalefete uygulanıyor. Bu ülkenin geleceğine talip olduğunu söyleyen 6’lı masa bileşenleri, bu tarihsel sorumluluktan oldukça uzak görünüyor. Bizler elbette kimseden demokrasi dilenecek değiliz ancak bir siyasi parti olarak, bizim hakkımızda kuracağınız her cümle, aynı zamanda seçmenlerimiz için ileriye dönük bir gösterge olacaktır. Tercihlerini belirleyecektir.

Önümüzdeki seçim süreci hiç olmadığı kadar adaletsiz bir yarış olacak, adaletsiz bir ortamda gerçekleşecek. Bir tarafta vergilerimizle fonlanan, devletin tüm imkanlarını kendi çıkarlarına kullanacak bir Cumhur İttifakı, diğer tarafta seçim kampanyalarını sürekli engellemeler, yalan haberler ve manipülasyonlar ve çeşitli hilelerle mücadele etmek zorunda kalacak muhalefet partileri olacak.

“Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz”

Bu nedenle muhalefet partilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. En azından “seçim güvenliği” ve manipülasyonlarla mücadele temelinde tüm muhalefet partileri olarak bir araya gelmeli ve seçmenlerimizin sandığa gitme ve oylarını güven içerisinde kullanmalarını sağlayacak bir işbirliğini sergilemeliyiz. Muhafazakar veya seküler, sağcı ya da solcu ayırt etmeksizin seçmenlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak, seçimlere katılacak olan tüm muhalif partilerin ortak bir seçim güvenliği platformunu oluşturmasını elbette zaruri görüyoruz, zira iktidarın oyunlarının sandık oyunlarıyla da devam ettiğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.

Bizim, AKP’nin Anayasa değişikliği teklifi görüşmelerini reddetmemiz, halen kamuoyunda tartışılan önemli bir mesele olmaya devam ediyor. Tavrımız esasen iki önemli nedene dayanıyor. Birincisi: Özgürlüklerin olabildiğine kısıtlandığı, baskı ve zorun gün be gün arttığı, demokratik kazanımların her gün tırpanlandığı bir zamanda başörtüsü ile ilgili getirilen teklif, ülkenin özgürlükler ve demokrasi sorunlarına yanıt üretmenin çok çok uzağındadır.

Görüşmeyi reddetmemizin ikinci sebebine gelirsek; iktidar ve küçük ortağının doğrudan yargıya müdahalesi sonucu yürütülen Kobanî Kumpas Davasındaki hukuksuzluklar, bunların parti kapatma davasına delil olacak şekilde yetiştirilme çabası, kapatma davasının hız kesmeden devam etmesi, son olarak da partimizin anayasal hakkı olan hazine yardımının iktidar blokunun baskısı sonucu bloke edilmesi, bizim bu “demokrasicilik oyunu”nu oynamama kararı almamıza neden olmuştur.

Bu coğrafyanın ezilenlerinin, yoksullarının, kadınlarının, gençlerinin, yaşam alanı savunucularının, yok sayılanlarının haklarını savunmak ve egemen iktidar bloklarına karşı halkların asıl birliğini temsil eden Emek ve Özgürlük İttifakımız, güçlenerek yoluna devam ediyor. Sadece bir seçim ittifakı değil, özgürlüğün, demokrasinin, eşitliğin ve adaletin yolunun mücadeleden, sokaktan geçtiğini bilerek yoluna devam ediyor. Tam da bu çerçevede; yoksulluğa, baskıya, sömürüye, tecride, faşizme ve asimilasyona karşı en büyük cevabı, Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 15 Ocak’ta İstanbul Kartal Meydanı’nda bir kez daha vereceğiz. “

Paylaşın

Demirtaş: Bu Zulüm İktidarından Hep Birlikte Kurtulacağız

Sosyal medya hesabından bir dizi paylaşım yapan Demirtaş, “Oy pusulasında hangi seçeneklerin önümüze çıkacağını, son günlerdeki tartışmalar belirleyecek. Şu anda kesinleşmiş tek şey şu: Bu zulüm iktidarından hep birlikte kurtulacağız, işte bunu kimse değiştiremeyecek” dedi.

Haber Merkezi / Selahattin Demirtaş, “Neden mi?” sorusunu sorarak şunları kaydetti: Çünkü halk kararını vermiş, bitmiş bu mesele. Oynadığın bütün kirli oyunların, kurduğun bütün tuzakların farkındayız Erdoğan. Ama bir dönem daha halkımıza işkence etmene izin vermeyeceğiz.

Demirtaş, “Nasıl mı?” diye sorarak, “Çünkü halk seni çizmiş, bütün mesele bu. To be or not to be Erdoğan. Yani kürsüye gel ki görem” ifadesini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya paylaşımlarına devam ediyor. Demirtaş’ın son paylaşımları şöyle:

Demirtaş’ın paylaşımı şöyle:

“Oy pusulasında hangi seçeneklerin önümüze çıkacağını, son günlerdeki tartışmalar belirleyecek. Şu anda kesinleşmiş tek şey şu: Bu zulüm iktidarından hep birlikte kurtulacağız, işte bunu kimse değiştiremeyecek. Neden mi? Çünkü halk kararını vermiş, bitmiş bu mesele.

Oynadığın bütün kirli oyunların, kurduğun bütün tuzakların farkındayız Erdoğan. Ama bir dönem daha halkımıza işkence etmene izin vermeyeceğiz. Nasıl mı? Çünkü halk seni çizmiş, bütün mesele bu. To be or not to be* Erdoğan. Yani kürsüye gel ki görem.”

Paylaşın

HDP, Seçim Öncesi Kapatılırsa Hangi Adımları Atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin resmi tarihi 18 Haziran 2023 tarihi. Ancak hükümet ve AK Parti kanadından gelen açıklamalara göre seçimler öne çekilecek. Henüz bir karar alınma da olası tarihler olarak 30 Nisan ile 14 Mayıs öne çıkıyor.

Seçime giden süreci etkileyecek önemli davaların başında HDP’ye yönelik Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden kapatma davası geliyor. 2018 seçimlerinde yaklaşık 6 milyon kişiden destek alarak yüzde 11,7 oy oranına ulaşan HDP’nin seçime girip girmemesi ya da kapatma kararı çıkması durumu da 2023 seçimlerini etkileyecek önemli faktörlerin başında.

HDP “seçim sonrası” dedi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar,  katıldığı Habertürk televizyonunun yayınında, AYM’ye işaret ederek “Son ana kadar kendilerinin hukuka ve vicdana uygun karar verecek olan inancımı korumak istediğimi belirttim ama Türkiye’de yargının durumu ortada. Sadece mahkeme salonunda karara bağlanacak bir davadan söz etmek naiflik olur.

Biz de naif değiliz. İktidarın bu kararların herhangi birinde etkisi olacağı açık. Bu kararlardan hangisinin ne zaman çıkacağı önemlidir. Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız” açıklaması yaptı.

Serhat Eren: Yargı siyasete yön vermiş olacak

DW Türkçe’den Kıvanç El, Sancar’ın açıklamaları sonrası hem bu başvuru sürecinin nasıl işleyeceğini hem de olası kapatma kararlarına karşın HDP’nin yol haritasını araştırdı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve kapatma davası avukatlarından Serhat Eren, başvuruya dair çalışmaların sürdüğünü ve henüz olgunlaşmadığını söyledi. Serhat Eren, “Seçimin hemen öncesinde AYM’nin vereceği bir karar yargının siyasete yön vermesi olacaktır. Böyle olmayacağını umuyoruz ancak biz kararın seçim sonrasını bırakılmasını da resmen talep edeceğiz” değerlendirmesi yaptı.

Başvuru 4 Şubat’a kadar yapılacak

“Tam seçime giderken adil bir seçim kampanyası yapılması gerekiyor ama kapatma davası bunu engelleyen bir süreç oldu” ifadelerini kullanan Serhat Eren, başvuruyu hangi çerçevede ve ne zaman yapacaklarına dair soruya da şu yanıtı verdi:

“AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde öngörülebilirlik ilkesi gereği kanunlardan doğacak sonuçların önceden kestirilebilir olması gerekir. Şu an böyle bir süreç yok. Biz HDP olarak öngörülebilirlik ilkesi çerçevesinde AYM’ye 4 Şubat’a kadar başvurumuzu yaparak kararın seçim sonrasına ertelenmesini isteyeceğiz.

AYM, Hazine yardımına ilişkin tedbir kararını 4 Şubat’ta değerlendirecek ve buna dair savunma için bir ay süre vermişti. Biz de 4 Şubat’a kadar bu başvurumuzu yaparak kapatma davasının seçim sonrasına bırakılmasını isteyeceğiz. Daha sonra da kararı bekleyeceğiz.”

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Seçim arifesinde verilecek karar kesinlikle siyaseti dizayn etme kararı olacaktır” dedi. Tiryaki, “Seçim sonrası oluşabilecek olası tabloya göre AYM kararını değiştirme ihtimali görüp görmediğine” dair soruya da “Bu talebimiz kapatma tehdidini ortadan kaldıran bir durum değil. Sadece AYM’ye seçimler geçsin, kararını öyle ver seçime müdahale etme diyeceğiz” yanıtını verdi.

HDP kararı neden seçim sonrasında istiyor?

Peki HDP hakkında olası kapatma kararına karşın nasıl bir yol haritası izleyecek? Edinilen bilgilere göre HDP, çok sayıda çeşitli senaryolara göre hazırlık yapılıyor.

Seçim sonrası Anayasa Mahkemesi’nden olası bir kapatma kararı çıkması durumunda seçilecek milletvekilleri siyasi yasak kapsamına alınsa dahi milletvekillikleri düşmüyor. Ancak bir partiye üye olamıyor. Bu süreçte yeni bir parti kurulsa dahi siyasi yasak gelen isimler bu partiye katılamayacak, üye olamayacak. Ancak siyasi yasak, bağımsız olarak siyaset yapmaya engel değil.

Bu durumda Meclis’te siyasi yasak kapsamında olmayan 20’den fazla isim bulunması halinde siyasi parti grubu kurulabilecek. HDP’nin listelerini yaparken en az 20 ismi buna göre siyasi yasak almayacak isimler içerisinden belirlemesi planlanıyor.

Seçim öncesi HDP kapatılırsa ne adım atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

HDP’li Eren: Seçeneksiz değiliz

HDP’de olası bu süreçlere dair görüşmeler ve liste hazırlıkları da sürerken henüz kesin alınmış bir karar bulunmadığına da dikkat çekiliyor.

HDP’li Serhat Eren, “HDP seçmeni hiçbir zaman seçeneksiz kalmaz. Geçmişte de benzeri gelişmeler oldu seçeneksiz kalmadı. Belki hemen yeni bir parti kurmak mümkün olmayacak ancak bizimle birlikte mücadele eden çok sayıda parti var. Bu partiden birkaçı seçime girebilecek durumda. Seçeneksiz değiliz” değerlendirmesi yaptı.

Kapatma davası süreci

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi’ne sözlü mütalaasını sundu. Böylece sözlü aşamada başlamış oldu. HDP’ye savunma için süre verilecek ve ardından savunmadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı dosyayı raportöre iletecek.

AYM Genel Kurulu ise son kararını verecek. Partiyi kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından men etme gibi karar seçenekleri bulunuyor. Kararlar üçte iki çoğunluk ile alınıyor. Bu durumda 15 üyeden 10’unun kapatma yönünde oy kullanması gerekiyor. Bu süreçte kapatma ile birlikte “siyasi yasak” kararı da verilebiliyor.

Paylaşın

“Aday Olur Musunuz?” Sorusuna Demirtaş’tan Yanıt: Görevden Kaçmam

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş “HDP dile getirdiği “açık müzakere” çağrısına yanıt alamazsa, kendi adayı ile devam edecek. Peki sizin aday olmanız istenirse aday olur musunuz?” sorusuna verdiği yanıtta, “Bu konuda yetkili kurullarımız geniş çerçevede bir tartışma yürütüyor, bu tartışmalar sonuçlanmış değil henüz” dedi ve ekledi:

“Ben görevden kaçmam elbette ancak partimizle ortak alacağımız karar sonucu hangi arkadaşımız bu sorumluluğu üslenirse tartışmasız şekilde, onun başarısı için çalışacağız. Bizim açımızdan görev tartışmasıdır bu, ötesi bir yaklaşım bizim partimizde olmaz. Partimiz bu görevi bana vermiş ya da başka bir arkadaşımıza, hepimiz aynı moralle ve aynı sorumluluk bilinciyle başarıya odaklanıp çalışırız.”

Altı yılı aşkındır Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin kendi adayıyla seçime girme kararını, parti kapatma ve hesaplara bloke koyulması gibi HDP üzerindeki baskılar karşısında muhalefetin tutumunu ve Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı hakkında birçok soruya yanıt verdi.

Demirtaş, HDP adayına yönelik gelen eleştirilere “Ulusalcı, milliyetçi muhalif kanat başta olmak üzere muhalefetin bir bölümü HDP’ye yapılanların örtülü destekçisidir” diyerek cevap verdi.

“Ben görevden kaçmam elbette”

Demirtaş “HDP dile getirdiği “açık müzakere” çağrısına yanıt alamazsa, kendi adayı ile devam edecek. Peki sizin aday olmanız istenirse aday olur musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Bu konuda yetkili kurullarımız geniş çerçevede bir tartışma yürütüyor, bu tartışmalar sonuçlanmış değil henüz. Ben görevden kaçmam elbette ancak partimizle ortak alacağımız karar sonucu hangi arkadaşımız bu sorumluluğu üslenirse tartışmasız şekilde, onun başarısı için çalışacağız. Bizim açımızdan görev tartışmasıdır bu, ötesi bir yaklaşım bizim partimizde olmaz. Partimiz bu görevi bana vermiş ya da başka bir arkadaşımıza, hepimiz aynı moralle ve aynı sorumluluk bilinciyle başarıya odaklanıp çalışırız.”

“AKP’ye kazandırmak gibi bir politika HDP ile birlikte anılamaz”

ARTI TV ve ARTI Gerçek’in sorularını yanıtlayan Demirtaş, aday kararının partisinin resmi politikası olduğunu belirtti ve şu öneride bulundu:

“Pervin Hanım, partimizin uzun süredir tartışılan ve herkesin bildiği resmi politikasını dile getiriyor, bunda bir tuhaflık yok. Eş Genel Başkan, kişisel görüşünü veya bir dileğini açıklamıyor, hepimizin ortaklaştığı yaklaşımı ifade ediyor. Ben de genel merkezimiz de hem eleştirileri hem de destek açıklamalarını yakından izliyoruz, izlemeye devam edeceğiz. Fakat AKP’ye kazandırmak gibi bir politika HDP ile birlikte anılamaz. Bunu söyleyenleri azıcık insaflı, vicdanlı olmaya ve HDP’ye yapılanlara rağmen milyonlarca HDP’linin adeta kahramanca nasıl direndiğine bakmalarını tavsiye ederim.”

“Çağrıyı HDP’ye değil Altılı Masa’ya yapın”

Partisinin politikalarının arkasında duracağını vurgulaya Demirtaş, adaylık konusunda HDP’ye yapılan eleştirilere de şu yanıtı verdi:

“HDP’nin kendi adayını çıkarması iyi olmaz, ortak adaya destek vermeli’ diyenler HDP’ye baskı uygulamak yerine Altılı Masaya çağrı yapmalı ve adayları açıklamadan önce de sonra da HDP’yi ziyaret ederek açık bir müzakere yürütmesini istemeliler. Bunda anormal ne olabilir ki? Altılı Masa HÜDA PAR ile de görüşüyor, açık müzakere yapıyor ki toplam oyları birkaç yüz bini geçmiyor. Genel merkezimiz tüm eleştirileri saygıyla karşılayacaktır bundan eminim. Ancak bana kalırsa çağrıyı HDP’ye değil Altılı Masa’ya yapmaları daha doğru, daha sonuç alıcı olur. Biz sonuna kadar, partimizin politikasının arkasında duracağız.”

“Seçmen kararsız değil”

Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin gerek parlamento gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenin kararsız olmadığını vurguladı:

“Bu konuda da cezaevinde neredeyse her gün çağrı yapıyorum, zaten bu aşamada temel amacımız kararsız ve ilgisiz seçmeni seçime karşı duyarlı hale getirmektir. Kararsız olmak demek “Benim kendi geleceğime ilişkin bir düşüncem, görüşüm, ilgim yok” demektir. Ben bu seçimin en yüksek katılımlı seçimlerden biri olacağına inanıyorum, kararsız seçmen oranı her gün azalarak sandık gününe kadar en az orana inecektir diye öngörüyorum.”

“Yapılan gasptır”

Demirtaş, Anayasa Mahkemesinin HDP’nin hazine yardımı alan hesapları bloke etmesini siyasi bir karar olarak değerlendirdi. Kararı ‘gasp’ olarak nitelendiren Demirtaş ve şöyle konuştu:

“Aslında Anayasa Mahkemesinin kararı demek yerine, AKP’nin kararı demek daha doğru olur. Herkesin gözünün önünde açıkça siyasi bir karar alan Anayasa Mahkemesine bağımsız mahkeme demek mümkün değildir. Bir şeye de dikkat çekmek istiyorum; adı Hazine yardımı olan şey, aslında HDP seçmeninin vergilerinden, HDP’nin payına düşen miktardır. Yani partimize devlet, AKP, MHP falan yardım etmiyor. Yüzde üçü geçebilen her parti, aldığı oy oranında, seçmeninin vergilerinden pay alıyor. Bloke edilen para o paydır. Yani Anayasa Mahkemesinin bloke ettiği para, HDP seçmeninin parasıdır, başka kimsenin değil. Özetle bu para HDP’ye lütufla verilmiyor, zaten bizim paramızdır. Tam da bu nedenle yapılan gasptır diyoruz.”

“Temel amaç HDP’yi seçimlerde etkisiz kılmak”

Demirtaş geçmiş seçimlerden örnek vererek, “İktidar, paramıza el koyarak siyasi çalışma yürütmemizi engelleyebileceğini mi sanıyor? Şayet öyleyse bizi halen tanımayacak kadar aptallar demektir. Pek çok seçimde kendimizi tanıtmıştık da oysa. Halkımız, kendi parasına el koyanlara en güzel cevabı seçim günü verecekler. O güne fazla kalmadı. Temel amaç HDP’yi seçimlerde etkisiz kılmak, tasfiye etmek çabasıdır. Boş çabadır. HDP’yi tasfiye etmek isteyenlerin kendisi tasfiye olur. Çünkü HDP halktır ve hiç kimse halkı tasfiye edemez” ifadelerini kullandı.

Muhalefet eleştirisi

Selahattin Demirtaş, muhalefet içerisinde HDP ve Kürtlere yönelik bakış açısını da eleştirdi:

“Ne yazık ki muhalefetin bir kısmının demokrasi anlayışında HDP’ye, HDP seçmenine, daha açık ifadeyle Kürt’e yer yok ‘AKP ile HDP arasında tercih yapın’ derseniz AKP’yi gönül rahatlığıyla seçecek bir muhalif kesimin olduğunu da bu süreçte daha net görmüş olduk. Cezaevinde iktidar yanlısı olmayan bazı gazetelere de her gün göz atıyorum; bazısı ulusalcı, bazısı muhafazakar gazeteler bunlar. Bu gazetelerde her gün mutlaka boy boy AKP-MHP haberleri görebilirsiniz ama HDP haberlerini mercekle arasanız derman niyetine bir tane bulmakta zorlanırsınız.” .

“Ulusalcı, milliyetçi muhalefet kanadı saldırıların destekçisi”

Demirtaş, çok etkilendiği ve çok bariz bir ayrımcılık olarak aklımda kalan bir örneği de paylaştı:

“İzmir HDP il binamızda özel bir tetikçi faşist tarafından Deniz Poyraz yoldaşımız barbarca katledildikten bir gün sonraki Sözcü gazetesinde bu habere de yer verilmişti ama tüm partilerin temsilcilerinin suikasta dair demeçlerine yer veren Sözcü gazetesi, il binası basılıp çalışanı katledilen partinin yani HDP’nin ne eş genel başkanlarının ne de başka bir sözcüsünün demecine yer vermemişti. Bu örnek bir zihniyet yansımasının çok net bir örneğidir.

Yayın politikalarını kendileri belirler, biz bir şey diyemeyiz elbette ama kendine ulusalcı muhalif diyenlerin yaklaşımı buysa onların AKP-MHP’den bizim açımızdan ne farkı olabilir? Dolayısıyla ulusalcı, milliyetçi muhalif kanat başta olmak üzere muhalefetin bir bölümü HDP’ye yapılanların örtülü destekçisidir. Bunu çok da gizlemiyorlar zaten. Üzücü ama gerçek bu, ne yazık ki…”

Paylaşın