‘Altılı Masa’nın Vaat Ettiği Yeni Sistem Ne?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın çıkaracağı ortak adayın kim olacağı konusu çeşitli kesimlerde farklı amaçlarla tartışılmakta.

Ancak altı partinin üst düzey isimleri aslında ortak adayın kim olacağının değil “sistemin” daha çok sorgulanması gerektiğini belirten açıklamalar yapıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçtiğimiz günlerde “Biz yeni bir kral değil, kural istiyoruz. Bizim amacımız bu ucube sistemi değiştirmek” diye konuşmuştu.

Altılı masayı oluşturan muhalefet partilerinin ortaklaşa hazırladığı hükümet programında artık sona gelinirken yeni yılla birlikte muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş ve yeni sistem vaadini topluma anlatmaya yönelik çalışmalarını hızlandırması bekleniyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in altılı masayı oluşturan partilerin yetkili isimlerinden edindiği bilgilere göre bir çeşit seçim beyannamesi olarak da düşünülen hükümet programında sona gelindi ve artık son rötuşlar yapılıyor. Hemen hemen her konuda anlaşıldığı, birkaç konunun ise alternatifli şekilde liderlere bırakıldığı öğrenildi. Altılı masanın 5 Ocak’taki yeni yılın ilk toplantısında bu programın ve yeni sisteme yönelik geçiş süreci yol haritasının liderlerce ele alınması bekleniyor.

Hükümet programının son hali 73 alt başlıktan oluşuyor. Liderlerin uzlaşısına bırakılan birkaç konu arasında bakanlık sayısı ve kadın cinayetleri gibi bazı ülke sorunlarının bakanlık kurularak mı yoksa başka bir yöntemle mi çözülmesi gerektiği gibi başlıklar bulunuyor. Bu çerçevede eskiden uygulanan devlet bakanlıkları sisteminin geri gelmesinin söz konusu olabileceği ama bazı ucu açık bırakılan konulara liderlerin karar vereceği belirtiliyor.

Altılı masanın vaat ettiği sistem ne? 

2022’nin son haftalarında altılı masanın çıkaracağı ortak adayın kim olacağı konusu çeşitli kesimlerde farklı amaçlarla tartışıldı. Ancak altı partinin üst düzey isimleri aslında ortak adayın kim olacağının değil “sistemin” daha çok sorgulanması gerektiğini belirten açıklamalar yapıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçtiğimiz günlerde “Biz yeni bir kral değil, kural istiyoruz. Bizim amacımız bu ucube sistemi değiştirmek” diye konuşmuştu.

Peki 2018 yılından beri yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yerine altılı masa seçmene nasıl bir yeni sistem vaat ediyor?

Altılı masanın temel vaadi 2018 öncesinde yürürlükte olan parlamenter sistemin kötü yönlerine yer verilmeyen güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçiş yapılması. Bu sistemde yasama organı olarak güçlü bir Meclis, yürütmenin başı olarak Başbakan ve yetkileri büyük oranda törpülenmiş sembolik bir Cumhurbaşkanı’nın yer alması planlanıyor.

Bir muhalefet yetkilisi, 2018’den beri Türkiye’de aslında başkanlık sisteminin uygulanmadığını, aslında eski parlamenter sistemin bile başkanlık sistemine daha yakın kaldığını belirterek “Şu anda kuvvetler birliğindeki mutlak monarşi, dikta ya da seçilmiş otokrasi diyebileceğimiz, sadece Erdoğan için uydurulmuş bir sistem içindeyiz” diyor.

Altılı masanın getirmek istediği sistem ise Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi dışında “kuvvetler ayrılığına” dayalı parlamenter sistem olarak ifade ediliyor.

Bu arada muhalefetin getirmek istediği bu sistemde Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine rağmen yetkilerinin sembolik tutulması bazı anayasa hukukçuları ve kesimlerce çelişkili bulunuyor.

Altılı masadan bir yetkili, “Ahmet Necdet Sezer 2001’de anayasa kitapçığını fırlattığı sırada halk tarafından değil TBMM tarafından seçilmişti. Cumhurbaşkanının kim tarafından seçildiği tabi ki önemli ama ondan daha önemlisi yetkileridir. 2001’de cumhurbaşkanının normal bir parlamenter sistemde olmayacak kadar fazla yetkisi vardı” yorumu yapıyor.

Sıkça getirilen eleştirilerden birisi de Cumhurbaşkanı’nın “Ben buraya halkın oyuyla geldim” diyerek bazı isteklerde bulunması durumunda ne yapılacağı? Buna karşılık ise Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin bu tür isteklerini gerçekleştiremeyeceği kadar az olacağı yanıtı veriliyor.

Altı muhalefet partisinin Kasım ayı sonunda kamuoyuna açıkladığı ortak anayasa teklifinde de TBMM’nin güçlü, yargının bağımsız, yürütmenin ise istikrarlı olmasının amaçlandığı belirtilmişti.

Bu nedenle yeni sisteme göre cumhurbaşkanının parlamenter sistemin özüne uygun şekilde “sorumsuz, yetkisiz ve sembolik” olmasının olası sorun ve krizlerin önlenmesi açısından önemli olduğu düşünülüyor. Dünyada buna benzer örnekler ise Almanya’da cumhurbaşkanının ya da parlamenter sistemin geçerli olduğu İngiltere’deki kraliyetin sembolik yetkileri gösteriliyor.

Yargının bağımsız olacağı bu yeni sistemle kuvvetler ayrılığı çerçevesinde yasama ve yürütmenin kendi içlerinde güçlendirilmesinin yanı sıra devlete bağlı tüm kurumların ve bürokrasilerin yeniden güçlendirilmesi de amaçlanıyor.

Yeni sistem halka nasıl anlatılacak?

Peki şu ana kadar bazı konularda yavaş kaldığı gerekçesiyle eleştirilen altılı masa getirmek istediği bu sistemi topluma şimdiye kadar iyi anlatabildi mi? Ya da bundan sonra bunu nasıl yapacak?

Üst düzey bir muhalefet yetkilisine göre, topluma seçimi kazanmanın aslında adaydan değil sistemden geçtiğini anlatmaya çalıştıklarını ancak bununla birlikte son 15-20 yıllık siyaset pratiği nedeniyle bunda zorluk yaşanmasının doğal olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin şu anda “tek adam sistemi” ile yönetildiğini, bunun dünya siyaset literatüründeki yerinin “seçilmiş otokrasiye” denk düştüğünü ve toplumun zihninin buna alıştırıldığını belirten aynı yetkili, “Biz bu yeni sistemi topluma anlatsak bile toplum doğal olarak yine adaya bakacak, bunun da farkındayız. Program ve kadrolar çok önemli derken adayın önemli olmadığını söylemiyoruz. Hükümet programını yine cumhurbaşkanı adayı ortaya koyacak” diyor.

Muhalefetin yapmak istediği “kurumları, Meclis’i ve yürütmesi güçlü olan bu sistemin hiçbir partinin ya da görüşün “tek adamına” göre kurulmayıp, ona bağlı olarak devam etmemesi” olarak aktarılıyor.

Altılı masa daha önceki muhalefet adayları Ekmeleddin İhsanoğlu ya da Muharrem İnce’deki durumun tekrarlanmaması için bu kez önce altılı masa tarafından açıklanacak olan, ardından da aday tarafından detayları anlatılacak hükümet programını ve kadroları önceden belirlemeyi ve altyapıyı sağlam tutmayı istiyor. Bu amaçla bakanlıklara, kilit önemdeki kurumlara ve pozisyonlara kimlerin geleceğinin altılı masada kararlaştırılması ve ortak adayın yapılan tüm bu hazırlıkların ardından programı, seçim beyannamesi, kadroları önceden oluşmuş şekilde ortaya çıkması bekleniyor.

“Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi olmamalı”

Altılı masa liderlerinin sık sık yinelediği bir başka unsur ise “Yeni kral istemiyoruz” sözü. Muhalefetten bir yetkili “Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi” değil diyerek “Hep şunu düşünüyoruz. Tek bir kişi gelsin ve bizi kurtarsın. Halbuki bizi kurtaracak olan sistem olmalı” yorumu yapıyor.

Bununla birlikte sistem oturuncaya kadar bu seçimle ilgili altılı masanın önündeki handikaplardan birisini de yine ortak adayın kim olması gerektiği sorusu oluşturuyor. Bir yetkili bu zorluğu “Biz programı, seçim beyannamesini ve kadroları en iyi şekilde hazırlasak da bunu yine halka anlatacak olan mecburen yine bir tek kişi olacak” sözüyle anlatıyor.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Üç Konuda Anlaşmadı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın üç konuda anlaşamadığı öne sürüldü.

Yeni yılın ilk 6’lı masa toplantısına Gelecek Partisi ev sahipliği yapacak. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun zirve öncesinde, masa gündeminde yer alan ve ‘ihtilaflı’ 3 konuda siyasi parti liderleriyle özel görüşmeler yapacağı öğrenildi.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre; komisyonların yaptığı çalışmada mülteci sorunu, İstanbul Sözleşmesi ile Cumhurbaşkanı Yardımcılıkları konusunda tam mutabakat sağlanamadığı belirtildi.

5 Ocak 2023’te yapılacak 6’lı masa toplantısında, liderin gündeminde uzlaşı sağlanamayan konular yer alacak. 6 partinin genel başkan yardımcılarından oluşan ve seçim öncesi, seçim sırası ve seçim sonrası olmak üzere üç ayrı çalışma yürüten komisyonlar, şimdiye kadar 9 ana başlıkta 72 alt başlığı ele aldı.

Hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele, ekonomi, finans ve istihdam, sektörel ve bölgesel konular, bilim ve teknoloji, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar, dış politika, güvenlik, savunma olmak üzere 9 başlık çalışıldı.

Mutabakat aranan birinci konu ‘mülteci sorunu’ oldu. Gelecek Partisi’nin metne ekletmek istediği ‘onurlu insani geri dönüş’ ifadesine Demokrat Parti’nin karşı olduğu belirtildi. CHP ve İYİ Parti, Temel Politikalar Belgesi’ne İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanacağına dair bir taahhüt konulmasını istiyor.

Buna SP’nin şerh koyduğu ifade ediliyor. Geçiş sürecinde, Cumhurbaşkanı ve yardımcılarının yetkisiyle ilgili vatandaşa net taahhütler verilmesi hedefleniyor. SP lideri Karamollaoğlu, ‘eşgüdüm kurulu’ öneriyor. Ancak, bazı liderlerin çekincesi olduğu biliniyor.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu Kararı ‘Altılı Masa’nın Seçim Planlarını Nasıl Etkiler?

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Tanju Tosun, “‘Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz” dedi ve ekledi:

“Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararıyla birlikte Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı bir kez daha gündemin en sıcak başlığı oldu.

Bir yandan İmamoğlu’na verilen cezanın hukuki ve siyasi yansımaları tartışılırken bir yandan da muhalefetin İmamoğlu’nda karar kılarak, yakalanan bu ivmenin sürdürülmesi gerektiğine dair yorumlar yapılıyor. Farklı düşünenler de var…

Optimar Araştırma’nın sahibi Hilmi Daşdemir’e göre tüm bu olup bitene bakarak Altılı Masa’nın adayı İmamoğlu’dur denilemez.

Fakat düne göre elinin daha da güçlendiği ve yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı olduğu kanaatinde Daşdemir.

”Her ne kadar İmamoğlu genel başkanı için zaman zaman destek açıklamaları yapsa da ben hiç bir zaman da oyunun dışında kaldığını düşünmedim. Yargılama süreci hukuki bir süreç, ‘ahmak’ sözünün hakaret olduğunu söyleyenler ve söylemeyenler var ama ben daha çok toplumsal boyutu ile ilgili konuşabilirim. Buradan bakınca siyasi anlamda bir rantı var bu durumun. Dolayısıyla bu yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı oldu elbette.”

Hilmi Daşdemir halihazırda yargılama süreci devam ederken, İmamoğlu hakkında verilen cezanın onanmış olarak kabul edilmesinin hükümete dair oluşturulan algı ile alakalı olduğu düşüncesinde.

”Hükümet müdahale etmiş olarak algılanıyor… Fakat siyasi olarak bir mağduriyet üzerinden bu durumun İmamoğlu’na bir faydası olur mu bilinmez. Çünkü her zaman da bu mağduriyet hikayeleri tutmaz. Toplumun nasıl algıladığına çok bağlıdır bu… Fakat Sayın Erdoğan ve Sayın İmamoğlu hakkındaki kararların benzer olduğuna dair yorumlar var, buna da katılmıyorum. Erdoğan bir şiir okuyarak fikirlerini ifade etmeye çalıştığı için ceza aldı, İmamoğlu ise bir hakaret davasına maruz kalarak ceza aldı ki bu ceza daha onanmadı. Karara göre bir değerlendirme yapılmalı ancak iki konu birbirinden bağımsız.”

İmamoğlu’nun olası adaylığı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir siyaset izleyeceği de merak konusu.

Hilmi Daşdemir’e göre Erdoğan, İmamoğlu’nun şimdiye kadar belediye başkanlığı döneminde yapmış olduğu hizmetlere bakacak. Bununla birlikte, Erdoğan ‘dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesesi ve de İmamoğlu’nun yetersizliği’ tezi üzerinden bir siyaset izleyecek…

”Olur da İmamoğlu Altılı Masa’nın adayı olursa, Sayın Erdoğan İmamoğlu’nun belediye hizmetlerine bakacaktır. Başkanlığı döneminden beri yaptığı yatırımlar ve toplu taşıma hizmetlerinde ciddi aksama var, kamuoyunun da gündeminde bu durum. Bir yıl öncesine yaptığımız kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu’na verilen destek on puan kadar düşmüş durumdaydı. Bence bu faaliyetler ve hizmetler denetlenecek, gözardı edilmeyecek.”

Ayrıca İmamoğlu’nın 23 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı gibi hareket etmesi ve bunun üzerinden bir kurgu yapılması ciddi anlamda ayağını yerden kesti ve iletişim kazalarına neden oldu. Bu iletişim kazalarına yenileri de eklenebilir… Böyle bakıldığında Sayın Erdoğan belediye faaliyetleri, dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesi üzerinden bir değerlendirme yapacak… Ve İmamoğlu’nun yetersizliği üzerinden bir siyaset izleyecek.”

”Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor fakat Meral Akşener’in tavrı çok önemli”

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil.

Fakat bu noktada da İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tutumunun belirleyici olacağını söylüyor.

”Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz. Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

Prof. Dr. Tanju Tosun Yargıtay’ın, İmamoğlu hakkındaki kararı onaması halinde oluşan mağduriyetin Altılı Masa’nın elini güçlendireceği kanısında.

Prof. Dr. Tosun, Ekrem İmamoğlu’nun yasaklı hale gelmesi durumunda ise Meral Akşener’in aday belirleme sürecinde etkin rolü olacağını ifade ediyor.

”Belki Yargıtay kararı onarsa Ekrem Bey siyasetin dışında kalır, aday yapılmaz. Ama özellikle buradaki mağduriyet Altılı Masa’nın adayının seçmen nezdinde milli irade adına__meşruiyetinin__artmasına katkı yapar. Eğer İmamoğlu yasaklı hale gelirse bu kez Sayın Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa Sayın Mansur Yavaş üzerinde mi durulur. Burada Meral Hanımın özellikle belirleyeci rol oynayacağı kanaatindeyim. Mansur Yavaş, hala bu denklemin içinde, edindiğimiz izlenim ve kamuoyu araştırması bunu gösteriyor. İYİ Parti teşkilatında Mnasur Beyin adaylığı öne çıkıyor.”

Ekrem İmamoğlu verilen cezanın hukuki sürecinin hızlandırılacağını da düşünmüyor Prof. Dr. Tanju Tosun. Çünkü aksi durumun bumerang etkisi yaratacağını söylüyor.

”Aday gösterildiği takdirde sürecin hızlandırılacağını düşünmüyorum, bu bumerang etkisi yaratır. Milli irade üzerinden meşruiyet arayan bir hareketin, bizahiti bu iradenin meşruiyeti konusunda atacağı adımlar, Altılı Masa’nın seçmen nezdinde daha fazla itibar kazanmasına yol açar. Seçmen ne yapılmak istendiğini görür, eski siyasilere yasak getirildiğinde iktidara gelen isimler var. Halk asla bu müdahalalere olumlu bakmıyor.”

”Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü”

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz’a göre ise İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak ve de yanına Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı.

Korkmaz, İmamoğlu’nun kendisine dair soru işaretleri olanları bile tarafına çekmeyi başardığına dikkat çekiyor.

”İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak, yanına da Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı. Bu da oyun değiştirici olduğunu ve toplumun desteğini aldığını gösterdi. İmamoğlu’na dair soru işaretleri olanlar bile bugün çok farklı düşünüyor. Öte yandan daha önceleri yaptığımız araştırmalarda iktidar seçmeni yerel seçimlerdeki adaletsizliğe vurgu yapmıştı. O yüzden baktığınızda Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü.”

Bu tablodan sonra İmamoğlu’nun adaylığının güçlendiğini fakat yine de Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair son kararın Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunun altını çiziyor Siyaset Bilimci Korkmaz.

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz her ne kadar daha önce Altılı Masa liderlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığında bir uzlaşı olsa da İmamoğlu etrafında oluşan havanın masadaki liderleri de etkileyebileceği görüşünde.

”Bu saatten sonra İmamoğlu’nun adaylığı Kılıçdaroğlu’na bağlı. Ama özellikle bu süreçte İmamoğlu’nun açıkçası adaylığının daha da kuvvetleneceğini düşünüyorum. Altılı Masa’daki liderlerde de fikir değişikliği olmuş olabilir. Çünkü daha önce Kılıçdaroğlu’nda bir konsodilasyon vardı ama İYİ Parti’nin fikir değişikliğini gözlemleyebiliyorduk. Ama bu atmosferin diğer liderlerini etkileyeceğini düşünüyorum.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan Saraçhane’de Gövde Gösterisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı Masa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yargılandığı davada çıkan sürpriz hapis cezası kararının ardından Saraçhane’de gövde gösterisi yaptı. 

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Başkanı Gültekin Uysal’ın katıldığı mitingde Saadet Partisi’ni İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı temsil etti.

“Millet, iradesine sahip çıkıyor” sloganı altında düzenlenen etkinlikte ilk olarak sahneye çıkan İmamoğlu, 2019 seçimlerinde İBB için kullanılan oyların geçersiz sayıldığını hatırlatarak “Tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler. Seçimi yenilediler. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek onu sürüp başka bir hakimle karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri, ne alıp veremedikleri var?” sorusunu yöneltti.

“Bunlar hasta, çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar” diyen İmamoğlu, “Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz biçimde görevden almak haddini bilmemektir” dedi.

Altılı masanın en çalışkan neferi olacağı sözü veren İmamoğlu, “Ben ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun barış içinde, ortak bir geleceği inşa edeceğine inanıyorum. Onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz. Asla öfkeye kapılmayacağız. Ama hep birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke davası. Bu dava adalet davası. Bu dava eşitlik davası!” diye konuştu.

İmamoğlu, konuşmasını “2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil. Hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Her şey çok güzel olacak!” diye tamamladı.

Kılıçdaroğlu: Maratonun sonuna geldik

İmamoğlu’nun ardından sahneye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulduğunu belirterek “Şunu herkes çok iyi bilsin. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milim geri adım attırmayacaktır. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Açık ve net ifade edeyim hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz” dedi.

“Hiç kimse unutmasın ve umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir maratondur. Maratonun sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek” şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, vatandaşlara “Asla başınızı öne eğmeyin, önümüzde altı ay kaldı. Siz de haykırın. İktidar, iktidar, iktidar. İktidar olmak için geliyoruz” diye seslendi.

Babacan: İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kılıçdaroğlu’nun ardından bir konuşma gerçekleştirdi. Babacan, üç dönem seçim kuralını hatırlatarak iktidarın artık bu kurala uymadığını belirtti, AKP’nin iktidara gelmeden önce verdiği sözlerden döndüğünü vurguladı.

“İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Canan Kaftancıoğlu’na ve Demirtaş’a yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın kaybettiği belediyelere kayyum atayarak rövanş almasını kabul etmiyorum. Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü ele geçiren başlıyor altındakileri ezmeye, zulmetmeye…”

Uysal: Bu deli gömleğini her türlü yırtacağız

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, Saraçhane’deki mitingde yaptığı konuşmada “Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli bir kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Milletim için üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyiz. Geleceği karartılan gençlerimiz adına üzüntü içerisindeyiz” dedi.

Uysal ayrıca, “Demokrasi ile hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gömdük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanı çok oldu. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. Adınız ak olacağına alnınız ak olaydı” ifadelerini kulandı.

“Bu kararın milletin vicdanında nokta kadar bir karşılığı yoktur” diyen Uysal şöyle devam etti. “Bugün, bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar; çaldıkları yetmedi, sandığı çalmaya kalktılar. Ama bilsinler ki; dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldırtmayacağız. Bu deli gömleği her türlü yırtacağız.

Davutoğlu: Sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saraçhane’de “Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini korumaktır” dedi.

Davutoğlu ayrıca “Güç sahipleri, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın, geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. Demokrasi aşığı 85 milyon adına söylüyorum korkmadık, korkmayacağız. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, herkesin hakkını koruyacağız.” ifadelerini kullandı.

Akşener: Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir

Davutoğlu’nun ardından sözü alan İYİ Parti Merak Akşener, şu ifadeleri kullandı: “Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyenler burada. İstanbul’dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane’deyiz. Siz diyorsunuz ki ‘Saray sizinse Saraçhane bizimdir’ 16 milyon İstanbullunun iradesi burada.

Size bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da bu irade, bu yürek, bu cesaret bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir”

Sabri Tekir: Şüphesiz kaybedecekler

Akşener’in ardından sözü Saadet Partisi Genel Vekili Sabri Tekir ise, “Dünden bugüne, adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka kaybetmişlerdir, eğer böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar şüphesiz kaybedeceklerdir” dedi.

Altılı Masa’ya dahil olan Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, önceden planlanmış bir hastane randevusu nedeniyle Saraçhane’deki programa katılamayacağını açıklamış, “Orada bulunan herkese canıgönülden selamlarımı iletiyorum. Hepimizin ortak talebi: Önce Adalet, Her daim adalet, Herkese Adalet!” paylaşımında bulunmuştu.

Ne olmuştu?

İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi dün 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmetmiş ve TCK’nın 53’üncü maddesi uyarınca “siyasi yasak” hükmü uygulamıştı. Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor.

İmamoğlu, 30 Ekim 2019’da Fransa’nın Strasbourg kentinde düzenlenen kongrede 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesini eleştirmiş, Soylu buna karşı yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti. Gazetecilerin Soylu’nun bu sözlerini soruğu İmamoğlu da, “Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” yanıtı vermişti.

İmamoğlu bu sözleriyle, yanıt verdiği Soylu’yu kastettiğini savunuyor. Geçen duruşmada tanık olarak dinlenen FOX TV muhabiri Gülşah İnce de bu yönde beyanda bulunmuştu.

Paylaşın

Başörtüsü Teklifi: Altılı Masa Yeni Metin Sunabilir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın, başörtüsü ve ailenin korunması başlıkları altına sunduğu anayasa değişikliği teklifi ile ilgili komisyon görüşmeleri sırasında iktidarın teklifine ilişkin çekincelerin düzeltildiği yeni bir metin sunmasının da ihtimal dahilinde olduğu belirtiliyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünün yasa değişikliği teklifi ile teminat altına alınmasını önermesinin ardından iktidar konuyu anayasa değişikliği ile yapmak için çalışmalara başlamıştı. Bu kapsamda “başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması” ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve BBP ile birlikte toplam 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na geçen Cuma günü sunulmuştu.

İYİ Partililerden Kılıçdaroğlu’na tepki

İktidarın teklifini sunmasının ardından Altılı Masa’yı oluşturan partiler içinde nasıl tutum izleneceğine dair toplantılar düzenlendi. CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu ile İYİ Parti’nin ise Genel İdare Kurulu Pazartesi günü yaptıkları toplantılarda konuya ilişkin nasıl bir yol çizilmesi gerektiği ele alındı.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in edindiği bilgilere göre İYİ Parti’nin GİK toplantısında hemen hemen her üye söz olarak böyle bir konunun gündeme gelmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi ve halkın ekonomik sıkıntılarla mücadele ettiği bir dönemde aslında günümüzde sorun olmayan başörtüsü meselesinin yeniden gündemde olmasını doğru bulmadıklarını belirttiler.

Toplantıda söz alan İYİ Partililer Kılıçdaroğlu’nun böyle bir teklifi Altılı Masa ile istişare etmeden gündeme getirmesini eleştirerek “Şimdi ekonomide vatandaşın en canının yandığı böyle bir dönemde gündem ekonomi olması gerekirken Ocak sonu Şubat ayına kadar iktidar bunu gündeme taşıyabilir” endişesini paylaştılar.

Bu kapsamda toplantıda şu anda anketlere göre önemli bir oranda olduğu gözlemlenen arada kalan kararsız seçmenin bu tartışmalar nedeniyle AKP’ye doğru kayma riski de dile getirildi.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da toplantının ardından yaptığı açıklamada iktidarın teklif metnine ilişkin bazı düzeltmeler yapılması gerektiği ifade edilmekle birlikte GİK’teki genel eğilimin “olumlu” olduğunu belirtmişti. Zorlu, “Burada iki önemli hususun altı çizildi. Bir; metin içerisinde riskli gördüğümüz, ileride problem yaratacağını düşündüğümüz bazı ifadeler var. Bunların değiştirilmesi gerekmektedir. Genel İdare Kurulumuzdan çıkan ortak görüş budur. Bununla birlikte Genel İdare Kurulumuzda çoğunluğun eğilimi, temayülü ise olumlu bir kanaat içerisinde olduğumuz yönündedir. Yani, evet yönündedir” demişti.

Altılı Masa’dan yeni bir teklif mi gelecek?

Kılıçdaroğlu ise dün gazetelerin Ankara temsilcileri ile düzenlenen toplantıda soru üzerine anayasa değişikliği ile ilgili anayasa hocalarından görüş alacaklarını belirterek “Bir bakacağız. Ondan sonra oturup karar vereceğiz. Büyük bir olasılıkla önümüzdeki süreçte, altılı masada da konuşulabilir. Oturur konuşuruz. Ona göre bir karar veririz, birlikte” ifadelerini kullandı.

Her ne kadar şu ana çeşitli açıklamalar yapılmış olsa da genel beklenti altılı masa liderlerinin 26 Aralık’taki toplantı öncesinde karşılıklı görüşmelerle bu konuda bir eşgüdüm sağlamaya çalışacakları yönünde.

İYİ Parti konuyu gündeme getiren parti CHP olduğu için çözümünü ya da eşgüdümü sağlaması gereken tarafın yine CHP olduğunu düşünüyor. Bu arada gerek CHP gerekse İYİ Parti bu aşamada teklifi toptancı bir şekilde reddetmeyi ise doğru bulmuyor.

Peki Altılı Masa bu konuda eşgüdümü sağlamaya yönelik nasıl bir çözüm bulabilir?

Edinilen bilgiye göre teklifin TBMM’deki komisyon görüşmeleri sırasında muhalefet üyeleri anayasa hukukçularının da katkılarının bulunacağı, çekince görülen ifadelerin düzetilmiş halinin yer alacağı yeni bir metin sunabilir.

Macaristan’dakine benzer referandum tuzağı endişesi 

Öte yandan gerek İYİ Parti gerekse CHP ailenin korunması başlığı altında eşcinsel evliliklerin yasaklanmasını getiren hükmün iktidar tarafından Macaristan’dakine benzer şekilde yeni bir kutuplaştırma yöntemi olarak kullanılacağını düşünüyor.

İktidarın teklifi ile Anayasa’nın 41’nci maddesin “Ailenin korunması” ile ilgili başlık altındaki birinci fıkraya, “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” hükmünün eklenmesi öngörülüyor.

Muhalefet ise Türkiye’de eşcinsel evliliklerin yasal olarak zaten mümkün olmadığına dikkat çekerek bunu Macaristan’daki referanduma benzer bir tuzak olarak görüyor.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin de teklifin sunulması ile ilgili düzenlediği basın toplantısında “Hem Nüfus Kanunu’na hem de Medeni Kanunu’na göre zaten evlilik birlikteliği bir kadın ve bir erkekten oluşur. Ama ailenin korunması ile ilgili toplumsal ihtiyaç vardı” demişti.

Oylama süreci nasıl işliyor?

Anayasa değişikliği tekliflerinde Genel Kurul’da, iki ayrı madde için iki tur oylama düzenleniyor. Milletvekillerinin oylarını gizli kullandığı oylamada maddeler ayrı ayrı oylanıyor.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AKP’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AKP ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Paylaşın

DP Lideri Uysal, Erdoğan’dan Aldığı Teklifi İlk Kez Açıkladı

DP Lideri Gültekin Uysal, katıldığı bir televizyon programında, yerel seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine teklif getirdiğini, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştüklerini ve ret cevabı verdiğini ilk kez açıkladı

tv100’de Gürkan Hacır’ın moderatörlüğünde Yüzler Kulübü programına katılan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan kendilerine teklif geldiğini söyledi.

Gültekin Uysal, şöyle devam etti: “3-4 yıl oldu. Bu kadarını söyleyeyim. Sayın Erdoğan ile bir kere görüştüm. Kendisinin beraber olmak istediğini söyledi. Biz, şahsi kariyer peşinde değiliz. Partinin bir ölçüsü var. Yakında da Sayın Bozdağ da Yalova’da bir İl Danışma Meclisi’nde, ‘Demokrat Parti’nin o Altılı Masa’da ne işi var?’ dedi. Biz de cevabımızı verdik.”

Uysal, Erdoğan’a hemen ret cevabı verdiğini belirtti.

Uysal, “Altılı Masa’nın toplantılarında aday konuşuluyor mu?” sorusu üzerine, “Türkiye pek çok riski depo etmiş vaziyette. Ben geç kalındığı kanaatinde değilim. Adayın öyle göktaşı gibi gökten düşecek hali yok. Bir geçmişte olduğu gibi iddiasız bir aday değil, siyasi alanda icracı iddiası olan politik figürlerden oluşacak” dedi.

Uysal, “Gönlünüzden geçen bir aday var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Aday adayı başvurularını da alıyoruz. Ana muhalefetin lider bir partinin genel başkanının cumhurbaşkanı adayı olmasından daha tabii ne olabilir ki. İsmini de ifade ettiğiniz Sayın Ekrem İmamoğlu ve Sayın Mansur Yavaş da olmak üzere özellikle 2019 yerel seçimleriyle beraber Sayın Erdoğan’ın siyasi serüvenine baktığımızda İBB Başkanlığı’ndan başlayarak Türk siyasetinde böyle bir beklenti de oluştu.

Ben bunları tabii karşılıyorum. Her siyasi partinin kendi cephesinden tüm ölçütleri kullanarak; bütün bu süreci yönetecek politik bir figürdür. O açıdan bahsettiğiniz isimlere karşı peşin peşin bir yargım açıkçası yok.”

Paylaşın

Altılı Masa, Anayasa Önerilerini Açıkladı; Vaatler Seçmenin Beklentisini Karşılar Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı masa, Şubat ayından bu yana üzerinde çalıştığı Anayasa değişikliği önerisini “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla açıkladı.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş vaadi sunan altılı masanın değişiklik önerisine göre seçimin kazanılması halinde partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanacak. 84 maddeden oluşan teklif metninde güçlü meclis, bağımsız yargı ve istikrarlı yürütme vurgusu dikkat çekti. Teklife göre, parti kapatma zorlaştırılırken, hayvan hakları da yeni anayasaya giriyor. Cumhurbaşkanının ise mevcut sistemde olduğu gibi halk tarafından seçilmesi öngörülüyor.

Seçmenin beklentilerini karşılayabilecek mi?

Peki, bu vaatler, seçmenin altılı masadan beklentilerini karşılayabilecek mi? Siyaset bilimcilere göre, adayını açıklamakta geç kalan altılı masanın aynı zamanda somut ekonomik vaatlere odaklanması gerekiyor.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtlayan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Dr. Berk Esen, altılı masanın 84 maddede uzlaşıya varmış olmasının demokrasi tarihi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

Ancak Esen, altılı masa ortak hükümet programı konusunda da uyarılarda bulundu. Altılı masanın Şubat ayından beri anayasa çalışması yürüttüğünü hatırlatan Esen, “Dokuz aylık sürede bence altılı masa seçim kazanma ve seçim kazandıktan sonra ülkeyi beraber şekilde yönetebileceğine dair seçmenler nezdinde yeterince bir beklenti yaratamamış durumda” dedi.

“Ortak hükümet programının ilan edilmesi gerekiyor”

Türkiye’nin giderek otoriterleştiğini belirten Esen, “Seçmenin büyük bölümünü çok olumsuz bir şekilde etkileyen ekonomik kriz devam ederken ben seçmenlerin yaklaşık 150 sayfalık bir metni inceleyerek bu teknik maddeler üstünden seçimlerde karar vereceklerini düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Altılı masanın en geç iki ay içerisinde ortak bir hükümet programı açıklaması gerektiğini de kaydeden Esen, altılı masanın seçimlere birlikte girilip girilmeyeceğini ve ortak adayı netleştirmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Anayasa değişiklik teklifinin bu şartlarda anlam kazanacağını kaydeden Esen, “Ama altılı masa, daha acil ve önemli konularda herhangi bir adım atmış durumda değil. Açıkçası seçim kazanmak açısından bu altı partinin sadece bu somut belgenin de ötesine geçecek şekilde bir işbirliğine girebildiklerini de mesajını vermeleri gerekiyor” diye konuştu.

“İktidar, ülkeyi seçim ekonomisine sokacak”

Altılı masanın ocak ayı başına kadar ortak hükümet programı ile ortak adayını açıklamaması halinde seçmeni ikna etmekte zorlanacağını dile getiren Esen, iktidarın da bu süreçte yapacağı hamlelere dikkat çekti. Esen, “İktidarın ülkeyi seçim ekonomisine sokarak seçimleri kazanmak için çok daha somut hamleler atacağını düşünüyorum. O hamleler karşısında da altılı masanın açıkçası hızlı bir şekilde yanıt vermesi açısından acilen bu ortak programın ve tabii ortak adayın artık ortaya çıkması gerekiyor” ifadelerini de kullandı.

“Ekonomik sorunların çözümü iyi anlatılmalı”

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun da vatandaşın ekonomik sorunları öncelik haline getirdiğini belirterek, “Bugün altılı masa tarafından açıklanan anayasa değişiklikleriyle vatandaşın çok fazla ilgilenmesi doğal olarak kolay değil” dedi.

Vatandaşın altılı masa nezdinde daha çok ekonomiye ilişkin politikalara ve ortak adaya odaklandığını kaydeden Tosun, “Söz konusu anayasa değişikliği, vatandaşın günlük hayatını nasıl etkileyeceği iyi şekilde anlatılırsa o zaman seçmen üzerinde etkili olabilir” diye konuştu.

İyi bir iletişim stratejisiyle bu hedefin başarılması durumunda altılı masaya yönelik desteğin yeniden artabileceğini dile getiren Tosun, “Altılı masanın önceliği, ister ekonomi planı, ister ortak program bağlamında düşünelim. Çok somut, net anlaşılabilir özlü ifadelerle Türkiye’nin ekonomik sorunlarının nasıl aşılabileceğini vatandaşa anlatmak olmalı” ifadesini de kullandı.

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan İktidarın İç Ve Dış Politikalarına Eleştiri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bu toplantının ardından, Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde Demokrat Parti’de buluştu.

Haber Merkezi / Yaklaşık 6 saat süren toplantının ardından ortak bir açıklama yapıldı. İç ve dış politikaya ilişkin gelişmelerin değerlendirildiği belirtilen açıklamada, ulusal güvenlik konularının “iç politikada istismar edilmemesi” istendi:

“Sınırlarımızın korunması ve ulusal güvenliğimizin sağlanması dış politikada temel önceliğimizdir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçlerimizin canları pahasına terörle mücadele etmelerini takdir ve minnet duygularıyla karşılıyoruz. Ancak, konuyu iç politikada istismar eden ve farklı toplumsal kesimleri düşmanlaştıran söylemlerin ve politikaların ulusal menfaatlerimize aykırı olduğuna inanıyoruz.

Biz Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak, iktidarın, ülkemizi ve milletimizi savurduğu bu derin ekonomik ve siyasi kriz içinde sorumluluklarımızın farkındayız. Milletimizi demokrasiye, refaha ve huzura kavuşturma kararlılığındayız. Öncelikli hedefimiz bütün vatandaşlarımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.”

Ortak açıklamada, anayasa değişikliği önerisini tanıtmak amacıyla tüm ülkede sivil toplum buluşmaları tertip edileceği belirtildi, “Tüm vatandaşlarımızın da Anayasa değişikliği önerimizi www.altilimasa.biz isimli web sitesinden incelemelerini ve görüşlerini bizlerle paylaşmalarını bekliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca ekonomik ve siyasi krize değinilerek “Ekonomi, dış politika ve güvenlik konularında dar bir zümrenin ihtiyaçları öncelenerek milletimizin mağduriyetleri iktidar tarafından sıradanlaştırılmış, hatta buna alışılması gerektiği iktidarın temel politikası haline getirilmiştir” denildi.

Açıklama şöyle: 

“Milletimizi en geniş yelpazede temsil eden Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak bugün Demokrat Parti ev sahipliğinde bir araya geldik. Altılı Masa’nın bu toplantısı öncesinde, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerimizi büyük bir heyecan ile kamuoyuna tanıttık.

Bizler Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışmaya imza attık. Anayasa’nın 84 maddesinde değişiklik yaparak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında uygulanan keyfi ve otoriter sistem yerine geçmişin sorunlarını da dikkate alarak yeni bir sistem öneriyoruz. Bizler ‘Yarının Türkiye’sinde etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı, kurumsal kültürün hakim olduğu bir kamu yönetimi ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği özgürlükçü, demokratik ve adil bir sistem inşa etme kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.

Anayasa Değişikliği Önerisi çalışmasını hazırlayan Anayasal ve Yasal Reformlar Komisyonumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle ilgili Anayasa değişikliği önerisine uygun olarak Meclis İçtüzüğü ve Siyasi Etik Kanunu hazırlıklarını sürdürmektedir. Ayrıca Anayasa değişikliği önerimizi tanıtmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve müzakere kültürü ile tüm toplumsal kesimlerin önerilerini almak üzere ilgili komisyonumuz ziyaretler gerçekleştirip tüm ülkede sivil toplum buluşmaları tertip edecektir. Tüm vatandaşlarımızın da Anayasa değişikliği önerimizi www.altilimasa.biz isimli web sitesinden incelemelerini ve görüşlerini bizlerle paylaşmalarını bekliyoruz.

Bugün ayrıca, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Süreci Yol Haritasını da ayrıntılı bir biçimde değerlendirerek hazırlıklarımızın büyük bölümünü tamamladık.

Toplantımızda Ortak Çalışma Grubu’nun ara raporunu da müzakere ettik. Ortak Çalışma Grubu hazırlıklarını 9 ana başlık ve 72 alt başlıkta yoğun bir biçimde sürdürmektedir. Grup, 36 alt başlıkta çalışmalarını bitirmiş, 5 alt başlıktaki çalışmaları tamamlama aşamasına getirmiştir. Kalan alt başlıklardaki çalışmalar devam ettirilmektedir. Bu çalışmaların sonuçlarını önümüzdeki günlerde ortak taahhütlerimiz olarak kamuoyuyla paylaşacağız.

Bugün ayrıca iç ve dış politikadaki gelişmeleri de değerlendirdik.

Hukukun yerine keyfiliğin hâkim olduğu iç ve dış politika uygulamaları ile ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinin yerini iktidar ve ortaklarının şahsi çıkarları almıştır. Ekonomi, dış politika ve güvenlik konularında dar bir zümrenin ihtiyaçları öncelenerek milletimizin mağduriyetleri iktidar tarafından sıradanlaştırılmış, hatta buna alışılması gerektiği iktidarın temel politikası haline getirilmiştir.

Öte yandan, sınırlarımızın korunması ve ulusal güvenliğimizin sağlanması dış politikada temel önceliğimizdir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçlerimizin canları pahasına terörle mücadele etmelerini takdir ve minnet duygularıyla karşılıyoruz. Ancak, konuyu iç politikada istismar eden ve farklı toplumsal kesimleri düşmanlaştıran söylemlerin ve politikaların ulusal menfaatlerimize aykırı olduğuna inanıyoruz.

Biz Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak, iktidarın, ülkemizi ve milletimizi savurduğu bu derin ekonomik ve siyasi kriz içinde sorumluluklarımızın farkındayız. Milletimizi demokrasiye, refaha ve huzura kavuşturma kararlılığındayız. Öncelikli hedefimiz bütün vatandaşlarımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.

Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Anayasa Taslağını Açıkladı: Özgürlükçü Anayasa

‘Altılı Masa’nın 84 maddeden oluşan Anayasa değişikliği önerisinde, kuvvetler ayrılığı ilkesi vurgulanıyor. Yeni sistemde yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması hedefleniyor.

Haber Merkezi / Partili cumhurbaşkanlığı döneminin kapanacağı teklifte, Cumhurbaşkanı 7 yıllığına halk tarafından seçilecek ve seçimle beraber partisiyle ilişkisi sona erecek. Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek. Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanı vekalet edecek. Cumhurbaşkanının kanunlar üzerindeki zorlaştırıcı veto etkisi sona erdirilip geri gönderme hakkı veriliyor.

Cumhuriyet Halk Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için üzerinde uzlaştıkları Anayasa değişikliği önerilerini açıkladı.

Ankara’da Bilkent Otel’deki toplantıya partilerin liderleri Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu katıldı.

Altı siyasi partinin genel merkez, il ve ilçe yöneticileri ile milletvekilleri de toplantıya katılanlar arasında yer alıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Serhan Yücel, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Uğur Poyraz ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, anayasa taslağını açıklıyor.

Muharrem Erkek, “Bu önerimiz bir toplumsal sözleşme taslağıdır. Seçimlerin hemen ardından TBMM’ye sunacağız… Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle Gazi Meclisi bugün yaşadığı ağır vesayetten kurtaracağız. Yargıyı vesayetten kurtaracağız. Yargının üzerindeki siyasi tahakküme son vereceğiz. Basını, sivil toplum örgütlerini, düzenleyici ve denetleyici kurumları vesayetten kurtaracağız” diye konuştu.

Yeneroğlu, yasama bölümünde hazırlanan değişiklik önerilerinin 5 başlıkta toplandığını belirtti. Seçim barajının yüzde 3’e düşürüleceğini, yasama bağışıklığının güçlendirilerek, dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tamsayının salt çoğunluğunu gerekli kılacaklarını, kanun yapım süreçlerinin demokratikleştirilerek Cumhurbaşkanının kanunları veto etme yetkisine son verileceğini, Meclis’in denetim yetkisinin güçlendirileceğini, parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edeceklerini söyledi.

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Serhan Yücel, yürütme ile ilgili değişiklik önerileri arasında, cumhurbaşkanlarının bir dönem ve 7 yıl için seçilebilmesini, varsa partisi ile ilişiğinin kesilmesi, kanunları veto yetkisinin kaldırılmasını sıraladı ve “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi yerine, Meclise karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan’da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu’nu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerimiz ile yeniden kuruyoruz” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en ağır hasarı yargı organına verdiğini söyledi ve anayasa teklifinin, yargı mensuplarına bireysel bağımsızlıklarını, yargı kuruluşlarına da kurumsal bağımsızlıklarını sağlayan yenilikler içerdiğini kaydetti.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Poyraz, “Temel hak ve hürriyetler açısından değişiklik önerisiyle… Anayasanın ikinci kısmının başlığını “Temel Hak ve Hürriyetler” olarak değiştirerek otoriter anayasacılık anlayışına karşı demokratik ve özgürlükçü anayasa inşasını” esas aldıklarını söyledi.

Son konuşmacı Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da teklifle mahalli idarelerin yetkisini artıracaklarını, üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına alıp Yüksek Öretim Kurulu’nu (YÖK) kaldıracaklarını, RTÜK’ün çoğulculuk, özerklik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak çalışmasını amaçladıklarını kaydetti.

Tasarıyı hazırlayan komisyon üyeleri önümüzdeki günlerde medya organlarını, baroları, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, iş dünyasını, sendikaları, kadın ve gençlik örgütlerini ziyaret edecek.

84 maddeden oluşan Anayasa değişikliği önerisinde, kuvvetler ayrılığı vurgulanıyor. Yeni sistemde yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması hedefleniyor.

Uzlaşılan metinde öne çıkan noktalar şöyle:

Partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanacak

“Cumhurbaşkanı 7 yıllığına halk tarafından seçilecek ve seçimle beraber partisiyle ilişkisi sona erecek. Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek. Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanı vekalet edecek. Cumhurbaşkanının kanunlar üzerindeki zorlaştırıcı veto etkisi sona erdirilip geri gönderme hakkı veriliyor.

‘Ödev’ yerine ‘hürriyet’ kavramı

Teklif, Anayasayı temel hakları ‘ödev’ olarak vurgulayan ve hürriyetleri ödev kavramıyla sınırlayan anlayıştan arındırıyor. Anayasaya özgürlükçü bir anlayış kazandırılıyor. Anayasadan otoriter anlayışın izleri siliniyor. Anayasada ‘temel hak ve ödevler’ yerine ‘temel hak ve hürriyetler’ düzenleniyor.

Devletin temel işlevi: İnsan onurunu korumak

Anayasanın temel hakları düzenleyen ilk maddesine ‘İnsan onuru dokunulmazdır ve anayasal düzenin temelidir’ ifadesi ekleniyor. Bu vurguyla beraber Anayasanın insan onurunu esas alan bir bakış açısı kazanması sağlanıyor. Devletin temel işlevinin insan onurunu korumak ve ona saygı göstermek olduğu vurgulanıyor.

Hayvan hakları ilk kez Anayasaya girecek

Anayasanın 56. maddesinde yapılan değişiklikle Anayasada sağlık hakkı ve çevre hakkı yeniden düzenlenirken hayvan hakları ilk kez anayasal güvenceye kavuşturuluyor.

Kadına yönelik şiddet: Suçlular milletvekili olamayacak

Affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kadına yönelik kasten yaralama ve edimi ifasını fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olamayacağı hükmü getiriliyor.

YÖK kaldırılacak

Yükseköğretim Kurulu kaldırılıyor. Üniversitelerin akademik, idari ve mali özerklikleri ihlal edilmemek kaydıyla planlama ve koordinasyon kurulu olacak Yükseköğretim Üst Kurulu düzenleniyor.

OHAL KHK’larına son verilecek

OHAL KHK’ları (Olağanüstü Hal Dönemi Kanun Hükmünde Kararnameleri) kaldırılıyor. Olağanüstü Hallere ilişkin tedbirlerin Olağanüstü Hal Kanunu ile düzenleneceği ve Olağanüstü Hal Kanunu ile bu kanundan kaynaklı idari eylem ve işlemlere karşı yargı yolunun kapatılamayacağı düzenleniyor.

Uluslararası anlaşmalardan çekilme 

Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası anlaşmadan çekilme için TBMM’nin uygun bulması şartı Anayasada açıkça düzenleniyor.”

Paylaşın

Abdullah Gül’e Yakın Kaynak: Gül’ü Adaylık İçin Arayan Olmadı

Türkiye, yavaş yavaş seçim sürecine girerken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa ortak cumhurbaşkanı adayı için özel bir ekip kurmayı planlıyor.

Ekip ortak aday için kamuoyu anketlerinin de içinde yer alacağı çalışmalar yapacak, adayın kim olacağına ilişkin çalışma yürütecek. Ortak aday konusunda ismi yeniden gündeme gelen Abdullah Gül’e yakın bir kaynaksa, “Kendisinin bu konuda herhangi bir teması, herhangi bir görüşmesi yok. Ama 2018’de sağlanamayan mutabakat sağlanabilirse, Abdullah Bey’in de birtakım şartları olur. Tek aday olmak ister” dedi.

Altılı masa 14 Kasım Pazartesi günü DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde sekizinci kez toplanacak. Masanın gündeminde, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Sürecinin Yol Haritası’ ve ‘önemli temel politika alanları için kurulan ortak çalışma grubunun’ yaptıkları çalışmalar yer alacak. Toplantıdan bu alışmaların kamuoyu ile paylaşılmasına dair bir karar çıkması bekleniyor.

Milliyet’ten Mehtap Gökdemir’in haberine göre, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın altılı masaya ve Millet İttifakı’na katılma talebinin de masada olacağı 14 Kasım toplantısına ilişkin parti kurmayları, “Ortak aday konusundan önce geçiş sürecinin yol haritası, temel konulardaki ortak söylemin kararlaştırılması benimsenmişti. Bu iki başlıkta anlaşma sağlandıktan sonra aday konusu gündeme gelecek. Adayın kim olacağına ilişkin çalışma yürütülecek. 14’ünde geçiş sürecinin yol haritasıyla ilişkin somut bir açıklama yapılırsa, ‘şu şartlarda anlaştık’ denilirse bilin ki bir ay sonra adayın kim olduğu da açıklanabilir” ifadelerini kullandılar.

Kaynaklar, liderlerin sekizinci toplantısında 14 Kasım’daki toplantıda geçiş sürecinin yol haritası ve ortak söylem konusunda uzlaşma sağlanması durumunda, ortak aday çıkarma konusunun da ele alınabileceğini belirtiyor.

Ortak aday kararının netleşmesinin akabinde de bu konuda özel bir çalışma ekibinin kurulabileceğine işaret eden kaynaklar, kurulacak ekibin gerekirse kamuoyu anketlerinin de içinde yer alacağı bir ön çalışma yürüteceğini, ekipte mevcut altı partiden temsilcilerin yer alacağını aktarırken, “Ekip doğrudan adayın kim olacağı için çalışma yürütecek. Bütün partilerin en güvendiği anket firmaları belirlendikten sonra, bu firmaların yaptıkları anketlerden çıkan isimlerin ortalamasına bakılacak. Ancak sadece anket sonuçlarına bakılarak aday belirlenmez. Anketlerin bu konudaki etkisi yüzde 20 olur. Anket sonuçlarının yanısıra adı geçen isimlerin geçmişte ne yaptığı, diğer partilerden oy alıp alamayacağına da bakılır” görüşünü dile getirdiler.

‘Herhangi bir teması, herhangi bir görüşmesi yok’

Ortak aday konusunda son dönemde kulislerde ismi yeniden gündeme gelen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün durumuna ilişkin ise altılı masa kurmayları, kendisiyle bu anlamda bir görüşme ve temas yapılmadığını söyleyerek, “Öncelik altılı masadan bir ismin aday olarak çıkması. Çıkmazsa, dışarıdan bir isim konuşulur ama altılı masada uygun isimler var” değerlendirmesini yaptılar.

Gül’e yakın bir kaynak ise “Kendisinin bu konuda herhangi bir teması, herhangi bir görüşmesi yok. Kendisinin dışında gelişen bir durum söz konusu. Abdullah Bey’den bağımsız gelişiyor” ifadesini kullandı. Gül’ün altılı masanın ortak adayı olma ihtimali için ‘o biraz zayıf bir ihtimal gibi duruyor’ görüşünü dile getiren aynı kaynak, “Ama 2018’de sağlanamayan mutabakat sağlanabilirse, Abdullah Bey’in de birtakım şartları olur. Tek aday olmak ister” dedi.

Paylaşın