Eskişehir’in Tarihi “Camileri”

Tarihi dönemler içinde Anadolu’daki ünlü merkezlerden biri olan Eskişehir, Türkiye’de görülmesi gereken yerleri arasında ilk sıralardadır. Çok yönlü bir kent olan Eskişehir, Türkiye’nin en çok tekrar ziyaret edilen şehridir.

Eskişehir’in gezilecek yerleri bitmez. Gezilecek yerler arasında tarihi camilerde önemli bir yer tutar. Eskişehir’in tarihi camilerini şöyle sıralayabiliriz:

Alaeddin Camii

Eskişehir, Odunpazarı İlçesi sınırları içerisinde yer alan Alaeddin Camii, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde 1267 yılında III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. 1267 yılından sonra cami üzerinde değişikler yapılmış, restorasyonlarla Selçuklu mimari özelliklerini yitirmiştir.

Kendi adı ile anılan parkın içerisinde bulunan cami şehrin en eski camilerindendir. Alaeddin Camii çevresinde Alaeddin Parkı adıyla anılan yeşil bir alan bulunuyor.

Akoğlan Camii

Eskişehir Odunpazarı İlçesi Çifteler Caddesinde bulunan Akoğlan Camii tarihi bir cami olup 1890’da ibadete açılmıştır. Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı “Kalıcı Eserler Projesi” kapsamında restore edilerek, tekrar ibadete açılmıştır.

Balaban Camii

Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde yer alan Sofya Fatihi Balaban Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dört ahşap direkli ve ahşap örtülü caminin minaresi, güzel tuğla işçiliği ile ilgi görür. Cami önündeki çeşmenin de Balaban Paşa tarafından yaptırıldığı kabul ediliyor.

Büğdüz Köyü Camii

Eskişehir’in Alpu ilçesine bağlı Büğdüz köyü meydanında yapılmış olan cami bahçe içerisinde yer almaktadır. Kârgir olarak inşa edilmiş caminin duvarları içte ve dışta sıvalı ve boyalıdır.

Yaklaşık 155 cm olan beden duvarlarının üzerinde iki kademe hâlinde yükselen, üzeri kiremitle örtülü onikigen kasnak yer almaktadır. Kuzey ve güney cepheleri yola, doğu ve batı cepheleri bahçeye bakan caminin avlusuna batıdan ve güney cephesinin batı tarafından olmak üzere iki farklı kapı ile girilebilmektedir.

Kitabesi bulunmayan caminin inşa tarihi bilinmemektedir. Köy halkının ifadesine göre 1235 yılında inşa edilmiştir.

Çalçı Köyü Camii (Kuş Evli Camii)

Mihalıççık’ta, ilçenin 13 km kuzeyinde bulunan Çalçı köyündedir. Caminin Osmanlı dönemine ait ve adının Babüsaade Ağası “Mehmet Ağa Camii” olduğu belirtilir. Cami kare planlı, tek mekânlı, kubbeli ve kubbe kasnağı çokgenlidir. Önünde üç kemerli, üç kubbeli son cemaat yeri bulunur.

Minaresi tek olup çok kenarlıdır. Plan tipi ve diğer mimari özelliklerine göre cami, 16-17. yüzyıl Osmanlı camilerine benzemektedir. Son cemaat yerinin doğusundaki en dış sütunu, ibadet mekânının kuzeybatı köşesine birleştiren kemer üzerinde yer alan kuş evi bir geç devir özelliğidir.

Halk arasında kuş evinin; caminin maketi olduğu söylenmektedir. Caminin kıble tarafında ise güzel bir çeşme bulunur. Sivri kemerli aynasında 1850 tarihli bir yazıt ve altta iki adet niş bulunur. Kemer üstünde ve yanlarında rozet süsleri vardır. Çeşme tek oluklu olup hâlen buz gibi soğuk suyu gürül gürül akmaktadır.

Hamamkarahisar Camii

Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi Hamamkarahisar Köyü’nde Emir Seyfettin Kızıl tarafından 1259’da yaptırılır. Emir Seyfettin Kızıl’ın Türkmen Bayındır Boyu Beyi olduğu, İzzeddin Keykavus’un danıştığı üç büyük emirden biri olduğu belirtilir. Hamamkarahisar Camii, ana mekân ve son cemaat yeri olarak bölümlerin biçimlenmesi ve bütünleşmesi açısından Osmanlı mimarisine geçiş aşamasında kimliğini günümüze taşıyabilen özgün bir örnektir.

Hoşkadem Camii

15. yüzyıla tarihlenen bu camii, Hacı Hoşkadem tarafından yaptırılmıştır. Yapı, tek mekânlı kare planlı, kubbe örtülüdür. Pencere alınlıklarında Osmanlı tuğla işçiliği örneklerini görebilirsiniz.

Hüsrev Paşa Camii

IV. Murat’ın vezirlerinden Hüsrev Paşa tarafından 1631-1638 yılları arasında inşa edilen Menzil Külliyesi’nin en önemli yapısı olan cami, günümüzde sağlam ve kullanıma açıktır. Olasılıkla Bizans dönemine ait bir kilisenin üzerine inşa edilen cami, ters “T” (Zaviyeli) plan tipindedir. Dört yönde yarım kubbelerle desteklenen ortada büyük bir kubbe ile örtülüdür. 16 ve 17 yüzyılın mimari özelliklerini taşır.

Kurşunlu Camii

Sivrihisarlı Şeyh Baba Yusuf’un İstanbul’daki II. Bayezid Medresesi’nin açılışını yaptığı, Bayezid Camii’nde ilk cuma namazında açılış dersi verdiği belirtilir. İlçe merkezindeki cami Şeyh Baba Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Kitabesine göre inşa tarihi 1492’dir. Bina plan olarak tek kubbelidir. Üç kubbeli bir son cemaat yeri ve sağında caminin zarif bir minaresi ve önünde çeşmesi vardır.

Son cemaat cephesi ve minare kesme taştan, diğer kısımları kesme taş-üç sıra tuğladan inşa edilmiştir. Son cemaat yeri ince iki yan duvarı uzantısıyla ve kare şeklinde iki yığma ayaktan meydana gelmiş ve üç kubbelidir. Caminin en çarpıcı özelliklerinden biri duvarlarıdır.

Duvar kalınlıkları son cemaat duvarında 1.32 m, diğer duvarlarda 1.48 m olarak ölçülmüştür. Bu cami 1343’te Hacı Osman oğlu Hoca İbrahim’in yaptırmış olduğu mescidin yerine inşa edilmiştir. Caminin yanındaki türbede Şeyh Baba Yusuf’un babası Halil Hoca ve oğlu Veli Hamdi Baba’nın kabri bulunmaktadır.

Sultan Alaaddin Camii

Eskişehir İnönü Bucağında bulunan ve Alaaddin Cami adıyla anılan takriben 14. yy. yapısı kargir, kare planlı, tek kubbeli moloz taş duvarlı, tuğla minareli caminin son cemaat yeri bulunmamaktadır. Beden duvarı yüzlerinde; minare kapısı ile batı cephede üst pencere tuğla kemerleri, kirpi saçakları ve kubbe tamburu düzeni yapıldığı tarihin mimari hususiyetini muhafaza etmektedir. Kitabesi yoktur.

Ulu Camii

Anadolu’nun En Büyük Ahşap Direkli Camilerinden Ulu Cami; 1274 yılında Mevlana Celaleddin Rumi’nin müritlerinden ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in naiplerinden Emineddin Mikail tarafından yaptırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemi kadılarından, İstanbul’un ilk Kadısı Hızır Bey bu camiyi l440 yılında onarmıştır. 1485 m2 ’lik bir alana kuruludur. Çatısını 67 adet ahşap direk taşımaktadır.

Bu direklerden altısı motiflerle bezenmiştir. Direklerin üst bölümleri rozet, palmet, geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Direkler üzerinde Bizans dönemine ait başlıklar da kullanılmıştır. Minberi bir sanat şaheseridir. El işçiliği Horasanlı İbni Mehmet tarafından geçme yöntemiyle yapılmıştır.

Cami içerisinde ceviz ağacından oyma tekniği ile yapılmış dolap kapakları da bulunmaktadır. Duvarlar kesme ve moloz taşlarla örülmüştür. Caminin sağ ve sol kanadı üzerinde kitabeler bulunmaktadır. Dört giriş kapısı bulunan caminin minaresinin 1409 yılında Osman oğlu Hacı Habib tarafından yaptırıldığı kitabesinde yazılıdır. Camide, Sivrihisar kilim dokumacılığının güzel örnekleri görülebilir.

Reşadiye Camii

1916’da Sultan Reşad tarafından yaptırılan Reşadiye Camii yıkılmış ve 1969-1978 tarihleri arasında yeniden yaptırılmıştır. Güzel mimarisiyle dikkat çekiyor. Yapının Mimarı Cevat Ülger’dir. Reşadiye Cami arkasında Eskişehir Valiliği ve eski Adliye binası yer almaktadır. Caminin hemen karşısında Taşbaşı Çarşısı, diğer tarafında İl Halk Kütüphanesi bulunur.

Yazılıkaya Köyü Camii

Eskişehir’in Han ilçesi Yazılıkaya Köyü’nde yer alan caminin kapısı üzerinde yer alan mermer levhada, latin harflerle, 1303 yılında yapıldığı yazılan caminin kitabesi yoktur. Caminin kuzeybatısında bahçe içinde yapıdan tamamen bağımsız, küçük boyutlu minaresi 1969 yılında yapılmıştır.

Abbas Halim Paşa Köyü Camii

Tek mekanlı caminin, duvarları moloz taş örgülüdür. Duvar taşlar arasında ahşap hatıllarla desteklenmiş ve çamur harç kullanılmış, üzeri çimento katkılı harçla sıvanmıştır. Ahşap kırma çatılı caminin çatısı Marsilya tipi kiremitle kaplıdır. Cami üst pencereleri yuvarlak kemerli, alt pencereleri ise dikdörtgen formludur.

PVC malzemeden yapılmış çift kanatlı giriş kapısından asıl ibadet mekanına girilir. Girişin hemen üzerinde ahşap kadınlar mahfeli vardır. Mahfelin korkulukları ahşaptır. Oldukça sade ve basit olan mihrap, beyaz boyalı olup üzerinde perde tasviri bulunmaktadır. Minberi ise ahşap malzeme ile yapılmış ve boyalıdır. Ahşap tavan ortadaki iki ahşap direk üzerine oturmaktadır. Bu direkler üzerine oturan kalın ahşap kiriş üzerine çakılmış düz tavan tahtası, yapının tavanını oluşturmaktadır.

Caminin hangi tarihte ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Köylüler tarafından yapıldığı rivayet olunmaktadır. Minaresi betonarme olarak sonradan yapılmıştır.

Paylaşın

Efsaneleriyle Ünlü ‘Frigleri’ Keşfetmek İsteyenlere: Frig Yolu

Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan coğrafyada (Frigya) yaklaşık 3000 yıl önce parlak bir medeniyet kurmuş ve efsaneleri ile ünlenmiş Friglerin izlerini, günümüz gezginlerinin sürmesi için oluşturulmuş uluslararası standartlarda uzun yürüyüş ve bisiklet yoludur.

Üç ana rotadan oluşan yolun toplam uzunluğu 506 km’dir; yolun takibini kolaylaştırmak için rotanın tamamı kırmızı-beyaz renklerle işaretlenmiştir. Ayrıca yürüyüşçüleri bilgilendirmek için rota başlangıç-bitiş ve önemli kavşak noktalarına yön tabelaları dikilmiştir.

Frigya’daki antik yerleşim yerlerini (Gordion, Pessinus, Midas) birbirine bağlayan ve bölgenin tüf kaya yapısından dolayı bazı yerlerde derinliği 2-3 metreyi bulan görkemli antik yollar Frig Yolu’nun ana temasını oluşturmaktadır.

Bu ana temanın yanı sıra Frig Yolu, Frigya’nın atmosferini doğaseverlere bir bütün olarak sunmak ve yürüyüşü keyifli kılmak için bölgenin doğal, tarihi, jeolojik, kültürel vb. gibi diğer öne çıkan bileşenlerini de içerecek şekilde tasarlanarak hayata geçirilmiştir. Frig Yolu, doğa tutkunu gezginleri zaman yolculuğuna çıkararak Friglerin 3000 yıl önce yürüdükleri bu güzergahları bir Frigyalı gibi günümüzde yürümelerini sağlar.

Rotalar

Gordion (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği’nden (Kütahya) başlayıp üç koldan Frigya topraklarına giren Yol, Frig uygarlığının kalbi Yazılıkaya-Midas kentinde (Eskişehir) birleşir. Yol, Friglerin kayaları kazıyarak oluşturdukları görkemli anıtların; Roma, Bizans ve Selçuklu uygarlıklarının özgün eserlerinin görülebileceği mekânların yanı sıra doğa ve tarihin içi içe geçtiği Frig Vadilerinin sıra dışı dokusunun hissedilebileceği ve dingin atmosferinin solunabileceği muhteşem güzergahları takip eder.

Friglerin Afyonkarahisar il sınırları içindeki izlerini süren güzergah (Rota-1) Afyonkarahisar-Ankara karayolu üstünden, Seydiler beldesinden başlar. Frigya’daki jeolojik oluşumların en güzel örneklerinin görülebileceği bu rota antik dönemlerdeki birçok medeniyetin izlerini taşıyan Ayazini üzerinden geçerek önemli Frig Vadileri’nin (Köhnüş ve Karababa Vadileri) ve özgün Frig eserlerinin (Aslantaş, Yılantaş, Maltaş, Aslankaya ve Burmeç gibi) görülebileceği patikaları takip ederek şirin bir Çerkez köyü olan Sarıcaova’ya ulaşır. Frig Yolu bu noktada yürüyüşçülere iki seçenek sunar; birincisi yolun devamı olan Yazılıkaya’ya giden parkur, diğeri ise keyifli bir yürüyüş sunan Asmainler Saklı Vadisi içinden geçerek Kütahya sınırları içinde kalan Rota-2’ye bağlanan bağlantı yoludur.

Kütahya topraklarındaki yolculuk (Rota-2) ise, Kütahya-Eskişehir karayolu 15. km’de bulunan Ahmetoluğu köyüne bağlı Yenice Çiftliği’nden başlar. Porsuk ırmağının hemen yanında güzel bir vadi ağzında kurulu bu yerleşim yeri yürüyüşçüler için oldukça davetkardır. Yer yer antik yolların yoğun olduğu güzergahları izleyen rota Sabuncupınar üzerinden geçerek Fındık’a ulaşır. Fındık’da, yürüyüşçülere bölgenin zengin doğal ve tarihi güzelliklerini göstermek için alternatif iki kola ayrılan yol, Doğuluşah köyünde yeniden birleşir. Fındık Vadisi içinden devam eden güzergah, Sökmen, İnli, Yumaklı, Lütfiye ve Sandıközü köylerini geçtikten sonra Frigya’daki en görkemli ve sıradışı doğal güzelliklerine sahip olan Zahran Vadisi içinden geçerek Kümbet köyü üzerinden Yazılıkaya’ya bağlanır.

Frig Yolu’nun en uzun parkuru (Rota-3) Eskişehir topraklarındadır ve Friglerin iki önemli merkezi olan Gordion ve Yazılıkaya’yı Pessinus üzerinden birbirine bağlar. MÖ 7.yy’da en parlak dönemlerini yaşayan Frigler, siyasi merkez olarak Gordion’u seçmiş olsalar da en önemli kutsal yerleri, dini merkez olarak yapılandırdıkları Yazılıkaya’dır.

Konaklama

Frig Yolu güzergâhı üstündeki bazı köylerde köy evleri restore edilerek ev pansiyonculuğuna uygun hale getirilmiştir. “Frig Evi” olarak adlandırılan ve önünde tabelası bulunan bu evler Sabuncupınar, İnli, Lütfiye, Sarıcaova ve Demirli köylerinde bulunmaktadır. Ayrıca yol üstünde konaklayabileceğiniz ve konaklayabileceğiniz pansiyonlar bulunmaktadır. Yürüyüşünüz sırasında bu konaklarda kalarak köy yaşantısını tadabilir ve yerel kültürü deneyimleyebilirsiniz.

Frig Vadileri kamp kurmak için de çok idealdir. Frigya’nın sıradışı atmosferini solumak için en güzel konaklama çadır kampıdır. Frig Yolu rehber kitabında çadır kurulabilecek uygun kamp alanları belirtilmiştir.

Rakamlarla Frig Yolu

  • 506 km uzunluğu ile Türkiye’nin 3. en uzun yürüyüş parkurudur.
  • Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya bölgelerindeki Friglerin izlerini süren 3 ana rotayı içerir (Afyonkarahisar:140 km; Eskişehir:219 km; Kütahya:147 km).
  • 67 yürüyüş parkurundan oluşur.
  • 4 ilin topraklarına yayılmış, 1 ilçe merkezi, 4 belde, 45 köy ve 6 mahalleden geçer.
Paylaşın