Aylık Yüz Bakımının Yedi Faydası

Birçok erkek ve kadın, özel bir gün yaklaşana veya bir cilt rahatsızlığı (atipik sivilceler, kuru ve kaşıntılı cilt, koyu lekeler vb.) oluşana kadar yüz bakımı yaptırmayı erteler.

Haber Merkezi / Daha önce bir yüz bakımı yaptırdıysanız, bunun ne kadar iyi hissettirdiğini biliyorsunuz demektir.

İşte sizin de bildiğiniz aylık yüz bakımının yedi faydası:

Cildi iyileştirir: Ölü deri hücrelerinin temizlenmesine ve yeni deri hücrelerinin oluşmasına yardımcı olan peeling, aylık yüz bakımının önemli bir parçasıdır.

Peeling, cildin tonunu ve dokusunu iyileştirmenin yanı sıra, cildi de iyileştirir. Sık sık peeling yaptırmak, yaş almayla birlikte ortaya çıkan kırışıklıkların ve ince çizgilerin görünürlüğünü de azaltabilir.

Stres seviyesini düşürür: Sakinleştirici bir müzik eşliğinde yaptıracağınız bir yüz bakımı seansı, sizi günlük yaşamın stresinden uzaklaştırabilir.

Kan akışını artırır: Yüz bakımları genellikle yüz masajını da içerir. Bu masajlar kan akışını artırır, bu da cildin oksijen ve besin alma özelliğini iyileştirir.

Cildi nemlendirir: Nemlendirici maskeler ve serumlar, yüz bakımı uygulamalarının yaygın bir bileşenidir. Bu ürünler cildin nemlenmesini ve nem dengesinin yeniden sağlanmasını destekler. Yeterli nemi alan cilt daha sağlıklı olur ve doğal olarak parlar.

Yaşlanma belirtilerini azaltır: Yüz bakımı uygulamaları yaşlanma sürecini geciktirmeye yardımcı olabilir.

Ayrıca, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltmaya yardımcı olan retinol ve peptitler gibi yaşlanma karşıtı tedaviler, profesyonel yüz bakımı uygulamaları sırasında sıklıkla kullanılır.

Detoksifikasyon: Aylık yüz bakımı cildin detoksifikasyonuna yardımcı olur. Bu detoksifikasyon süreciyle donukluk ve akne gibi cilt rahatsızlıkları önlenebilir.

Derinlemesine temizlik: Evde yapılan cilt bakımı prosedürleri, aylık yüz bakımı uygulamalarının sunduğu temizlik seviyesine ulaşamaz.

Uzman estetisyenler, özel araçlar ve yöntemler kullanarak ciltteki gözeneklerin derinliklerindeki kalıntıları, yağı ve kirleticileri ortadan kaldırır.

Paylaşın

Evlenen Kadınların Soyadına İlişkin Teklif Geri Çekildi

9. Yargı Paketi içerisinde yer alan, evlenen kadınların kocasının soyadını almasını zorunlu kılan teklifin geri çekildiği açıklandı. Kadın hakları savunucuları yasa teklifinin TBMM’ye sunulmasına tepkili.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülen 9’uncu Yargı Paketi’nde yer alan kadınların soyadına ilişkin düzenlemenin geri çekildiğini açıkladı.

Ali Mahir Başarır, “İki gündür CHP bir direnç gösteriyor. Kadın istediği soy ismini kullanır. Bu kadının takdirindedir. Buna müdahale etmek AK Parti iktidarının ya da grubunun haddi değildir” dedi.

Mücadele sonucunda söz konusu düzenlemenin tekliften çıkarıldığını belirten Başarır, “Ben grubuma, milletvekili arkadaşlarıma, kadın milletvekillerine, kadın örgütlerine, derneklerine, bu maddeye karşı çıkan milyonlarca Türk kadınına çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

İstanbul 8’inci Aile Mahkemesi, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir” düzenlemesinin iptali için 2023 yılında AYM’ye başvurdu.

Mahkeme, başvurusunu erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesine bağdaşmadığı şeklinde gerekçelendirdi.

AYM de bu başvuruyu değerlendirerek hükmün iptaline karar vermiş, kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu ailenin “eşler arası eşitliğe” dayandığını vurgulamıştı. Kararda ayrıca kadının yargı yoluna başvurarak evlenmeden önceki soyadını kullanabildiği anımsatılmış, kadınların mahkeme kararı olmadan da evlenmeden önceki soyadını kullanabilmesinin önü açılmıştı.

Nisan 2023’te çıkan kararın 9 ay sonra uygulamaya geçmesi öngörülmüştü. Temmuz ayında TBMM’ye sunulan 9. Yargı Paketi olarak bilinen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, AYM’nin karınların soyadına ilişkin kararını dikkate almayarak eski uygulanın devamını öngören bir kanun maddesi önerdi.

Yeni pakette kadının evlenmeden önceki soyadının ancak kocasının soyadıyla birlikte kullanması yer aldı. Maddenin gerekçesinde ise “anne babanın ayrı soyadı kullanmalarının çocuk üzerinde olumsuz etkiler oluşturabileceği ve çocuğun hangi soyadını kullanacağı tartışma konusu haline gelebileceği” ifadeleri kullanıldı.

Peki hangi ülkelerde kadınlar evlenmeden önceki soyadını kullanmaya devam edebiliyor?

ABD, Birleşik Krallık, Hollanda, Fransa, Belçika ve İtalya gibi ülkelerde kadınlar evlendikten sonra evlenmeden önceki soyadlarını kullanmaya devam edebiliyorlar. Pek çok ülkede çocuklar babanın soyadını alıyor. Fransa gibi kimi ülkelerde çocukların hangi soyadını kullanacaklarına ebeveynler birlikte karar veriyor.

Paylaşın

Evlenen Kadının Kocasının Soyadını Almasını Zorunlu Kılan Teklif TBMM’de

Eşitlik için Kadın Platformu’ndan (EŞİK) avukat Sema Yurtbilir, 9. Yargı Paketi içerisinde yer alan, evlenen kadınların kocasının soyadını almasını zorunlu kılan teklifin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade etti.

Yurtbilir, “Bu teklif Temmuz ayında meclise geldiğinde Adalet Komisyonu’nda hararetli tartışmalar yaşandı. Görüşmeler Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel’in maddeyi genel kurula bu şekilde getirmeyeceklerini ve Anayasa Mahkemesi kararına uygun şekilde değiştireceklerini söylemesiyle tamamlandı” diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal ettiği kadının eşinin soyadını alma zorunluğuna dair yeni yasanın görüşmeleri bugün TBMM genel kurulunda başladı.

Ancak yasa, AYM’nin iptal ettiği haliyle yeniden düzenlenmedi. Yasa 9. Yargı Paketi’nde ufak değişiklikler yapılarak eski halini aldı. Eğer yasa bu haliyle kabul edilirse kadınlar evlendikleri zaman eşlerinin soyadlarını zorunlu olarak almaya devam edecekler. Peki AYM bu kararı nasıl vermişti? AYM’nin kararı neden uygulanmıyor?

İstanbul 8’inci Aile Mahkemesi, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir” düzenlemesinin iptali için 2023 yılında AYM’ye başvurdu.

Mahkeme, başvurusunu erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesine bağdaşmadığı şeklinde gerekçelendirdi.

AYM de bu başvuruyu değerlendirerek hükmün iptaline karar vermiş, kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu ailenin “eşler arası eşitliğe” dayandığını vurgulamıştı. Kararda ayrıca kadının yargı yoluna başvurarak evlenmeden önceki soyadını kullanabildiği anımsatılmış, kadınların mahkeme kararı olmadan da evlenmeden önceki soyadını kullanabilmesinin önü açılmıştı.

Nisan 2023’te çıkan kararın 9 ay sonra uygulamaya geçmesi öngörülmüştü. Temmuz ayında TBMM’ye sunulan 9. Yargı Paketi olarak bilinen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, AYM’nin karınların soyadına ilişkin kararını dikkate almayarak eski uygulanın devamını öngören bir kanun maddesi önerdi.

Yeni pakette kadının evlenmeden önceki soyadının ancak kocasının soyadıyla birlikte kullanması yer aldı. Maddenin gerekçesinde ise “anne babanın ayrı soyadı kullanmalarının çocuk üzerinde olumsuz etkiler oluşturabileceği ve çocuğun hangi soyadını kullanacağı tartışma konusu haline gelebileceği” ifadeleri kullanıldı.

Kadın hakları savunucuları ise yasa teklifinin bu şekilde TBMM’ye sunulmasına tepkili.

Türkiye CEDAW imzacısı

DW Türkçe’den Ece Çelik‘e konuşan Eşitlik için Kadın Platformu’ndan (EŞİK) avukat Sema Yurtbilir, Türkiye’nin Uluslararası Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) imzacısı olduğunu hatırlatıyor. Sözleşmenin devletlere eşitliği sağlama yükümlülüğü verdiğini belirten Yurtbilir, AYM’nin iptal kararından sonra yeni bir kanun maddesine ihtiyaç duyulmaksızın kadınların evlenmeden önceki soyadlarını kullanabileceklerini ancak nüfus memurluklarının bunu uygulamadıklarını söylüyor:

“Aslında AYM kararının ardından yeni bir yasa çıkmaksızın kadınlara istedikleri soyadını kullanma hakkını tanımaları gerekirdi. AYM, kararın 9 ay sonra yürürlüğe gireceğini söylemişti. Bu süre meclisin konuyla ilgili yeni bir kanun çalışması için tanınıyor. Ancak TBMM konuyla ilgili bir çalışma yapmadı. Biz de hukukçular olarak bunu zaten CEDAW’ın düzenlediğini ve yeni bir yasaya ihtiyaç olmadığını dile getirdik. EŞİK gönüllüleri olarak nüfus müdürlüklerine ve farklı kurumlara başvurular yaptık ancak hiçbir nüfus müdürlüğü ve kurum olumlu yanıt vermedi.”

Temmuz ayında AKP’nin getirdiği 9. Yargı Paketi içerisinde yer alan teklifin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Yurtbilir, “Bu teklif Temmuz ayında meclise geldiğinde Adalet Komisyonu’nda hararetli tartışmalar yaşandı. Görüşmeler Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel’in maddeyi genel kurula bu şekilde getirmeyeceklerini ve Anayasa Mahkemesi kararına uygun şekilde değiştireceklerini söylemesiyle tamamlandı” diye konuşuyor.

Ancak bugün yasanın hiç değiştirilmeden TBMM genel kuruluna getirildiğini söyleyen Yurtbilir, “Bugün bir hukuk devletinde anayasaya aykırı bir yasama faaliyeti yapıldığını söyleyebiliriz” diyor. İktidar bloğunun sayısal olarak çoğunluğa sahip olduğu için insan hakkı sözleşmelerini, AYM’yi dinlemeksizin her maddeyi meclisten geçirebildiklerini ifade eden Yurtbilir, muhalefetin ve komisyonların hiçbir anlamı kalmadığı görüşünde.

EŞİK Platformu olarak muhalefet partilerine ve bağımsız vekillere oylamaya katılmama çağrısında bulunduklarını ve “Kendileri çalsın kendileri oynasın” başlıklı bir kampanya başlattıklarını söyleyen Yurtbilir, bu kararın iktira partisinin kadın ve aile politikalarının iz düşümü olduğunu vurguluyor. Yurtbilir, yurt dışında soyadı konusunda eşit çözümler bulmuş pek çok ülke olduğunun altını çiziyor.

Peki hangi ülkelerde kadınlar evlenmeden önceki soyadını kullanmaya devam edebiliyor? ABD, Birleşik Krallık, Hollanda, Fransa, Belçika ve İtalya gibi ülkelerde kadınlar evlendikten sonra evlenmeden önceki soyadlarını kullanmaya devam edebiliyorlar. Pek çok ülkede çocuklar babanın soyadını alıyor. Fransa gibi kimi ülkelerde çocukların hangi soyadını kullanacaklarına ebeveynler birlikte karar veriyor.

Paylaşın

Kepekten Bıktınız Mı? İşte En Etkili Beş Çözüm

Kepekle mi mücadele ediyorsun? İster yeni bir ürün deniyor ister yaşam tarzınızda değişiklik yapıyor olun, kepekle mücadelenin tutarlı olmakla ilgili olduğunu unutmayın.

Haber Merkezi / Saç derinize karşı sabırlı olun ve bu çözümleri deneyin:

Doğru şampuanı seçmek: Kepek için özel olarak formüle edilmiş şampuanlar, mantar enfeksiyonlarıyla mücadele eder ve yağ dengesini düzenleyerek kepeğin azalmasına yardımcı olur.

Saç derisine düzenli bakım yapmak: Saç derisini düzenli olarak nemlendirmek ve temiz tutmak kepeği önleyebilir. Haftada bir kez saç derisi maskeleri kullanmak da faydalı olabilir.

Doğal çözümler: Elma sirkesi, çay ağacı yağı ve aloe vera gibi doğal ürünler, anti-inflamatuar ve antimikrobiyal özellikleri sayesinde kepekle mücadelede etkilidir.

Sağlıklı beslenme: Sağlıklı bir beslenme saç derisinin sağlığını destekler. Omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller içeren yiyecekler tüketmek kepeği azaltmaya yardımcı olabilir.

Stresi yönetmek: Stres kepeği tetikleyebilir. Yoga, meditasyon ve düzenli egzersiz yaparak stres seviyenizi azaltabilirsiniz.

Unutmayın, ciddi ve kontrol edilemeyen kepek sorunları için en iyi adım bir dermatoloğa danışmaktır. Sağlıklı saçlar ve kepeksiz günler dileriz!

Paylaşın

En Popüler Erkek Saç Kesimi Modelleri

2024 yılında, erkek saç modelleri, klasik ve modern unsurların bir arada yer aldığı bir yapıya bürünerek farklı tercihlere ve tarzlara uygun geniş bir yelpazede seçenekler sunuyor.

Mürettebat Saç Kesimi: Her yüz şekline ve saç tipine uygun, klasik ve çok yönlü erkek saç kesimi.

Undercut Saç Kesimi: Yanları kısa, üstleri daha uzun olan, cesur ve sıra dışı bir görünüm sunan şık bir saç kesimi.

Fade Saç Kesimi: Fade saç kesimi, kısa saçtan uzun saça doğru kademeli bir geçiş sağlayarak şık ve modern bir görünüm yaratır.

Pompadour Saç Kesimi: Üstte hacimli saçların yukarı ve arkaya doğru taranarak sofistike bir görünüm kazandırıldığı zamansız bir stil.

Buzz Saç Kesimi: Temiz ve minimalist bir stil için ideal, eşit derecede kısa saç uzunluğuna sahip, bakımı kolay ve pratik bir saç kesimi.

Quiff Saç Kesimi: Hacim ve dokuyu bir araya getiren, üstte daha uzun olan saçların yukarı ve arkaya doğru şekillendirildiği popüler bir erkek saç modeli.

Mohawk Saç Kesimi: Ortada uzun bir saç şeridi bulunan, yanların ise kazınmış veya kısa kesilmiş olduğu maceracı ve cesur bir saç kesimi.

Taper Saç Kesimi: Üstten yanlara ve arkaya doğru uzunluğu giderek azalan, temiz ve bakımlı bir görünüm sağlayan saç kesimi.

Yandan Ayrılmış Saç Kesimi: Saçın tek taraftan ayrıldığı, hem resmi hem de günlük kullanıma uygun, zamansız ve çok yönlü bir saç modeli.

Geriye Taralı Saç Kesimi: Geriye taranmış saç modeli, saçı geriye doğru tarayıp, şık ve cilalı bir görünüm için şekillendirici bir ürün uygulamayı içerir. Orta ila uzun saçlarda iyi sonuç verir.

Paylaşın

Daha Genç Görünmenizi Sağlayacak 10 Cilt Bakım Sırrı

Cilt, beslenme ve egzersiz gibi kontrol edilebilen ve çevresel etkiler gibi kontrol edilemeyen bazı faktörler nedeniyle yaşlanır. Bu nedenle, cildin yaşlanma süreci kaçınılmaz bir şeydir ve herkes zamanla belirgin yüz çizgileri edinir. 

Haber Merkezi / Cildinizin gençlik ışıltısını korumak için hala yapabileceğiniz çok şey var. İşte 10 ipucu:

Günlük temizlik ve nemlendirme yapın: Güne, gece boyu yüzünüzde biriken kiri ve yağı temizlemek için hafif bir temizleyiciyle yüzünüzü temizleyerek başlayın. Ardından, cildinizin gün boyu beslenmesini ve esnekliğini korumak için bir nemlendirici kullanın. Düzenli temizlik ve nemlendirme, cildinizin doğal dengesini koruma, onarma ve yenileme yeteneğini desteklemeye yardımcı olur.

Antioksidanların gücünü açığa çıkarın: C ve E vitaminleri gibi doğal antioksidanlar içeren cilt bakım ürünleri kullanmayı tercih edin. Antioksidanlar, cildi yaşlandıran serbest radikallere karşı bir koruma kalkanı sağlar. Ayrıca, antioksidan açısından zengin yiyecekleri diyetinize dahil edebilirsiniz. Temel antioksidanlarla güçlendirilmiş cilt bakım ürünleri kullanmak, mevcut hasarı onarmaya ve genç cildi korumaya yardımcı olur.

Her zaman güneş kremi kullanın: Evden çıkmadan önce ve hatta içerideyken bile her sabah en az SPF 30 içeren güneş kremini ihmal etmeyin. Bu basit ama çok önemli cilt bakımı adımı sadece güneş yanığını önlemekle kalmayacak, aynı zamanda kırışıklık, koyu leke ve cilt kanseri riskini de azaltacaktır.

Uygun beslenmeye odaklanın: Cilt sağlığını desteklemeye yardımcı olmak için vitaminler, mineraller ve omega-3 yağ asitleri gibi temel besinler açısından zengin, dengeli bir beslenme yapın; bunun için beslenmenize somon, avokado ve taze meyve ve sebzeler gibi yiyecekleri dahil etmelisiniz. Bununla birlikte, cildinizi nemli ve temiz tutmak için gün boyu susuz kalmadığınıza emin olun.

Güzellik uykusunu ihmal etmeyin: Uyku eksikliği, cildin donukluğunun ve göz çevresindeki koyu halkaların arkasındaki en büyük suçludur. Dahası, uyku eksikliği stresi artırabilir ve cilt yaşlanmasını hızlandırabilir. Bu nedenle, genç cildinizi korumak için derin uyku şarttır. Cildinizin biraz dinlenmesini ve tazelenmiş görünmesini sağlamak için her gece 7 – 9 saat kaliteli uyku alın. Kuru cildiniz varsa, bu süreci desteklemek ve esnek ve parlak bir cilt ile uyanmak için gece nemlendiricisi kullanabilirsiniz.

Düzenli egzersiz yapın: Egzersiz yaptığınızda kan akışında artış olur, bu da cildinize daha iyi oksijen ve besin ulaştırılmasına yol açar. Bu yüzden yoğun bir antrenmandan sonra cildiniz taze ve kızarmış hissedersiniz. Dahası, düzenli egzersiz ter yoluyla toksinlerin atılmasına yardımcı olur, bu da daha temiz bir cilde katkıda bulunabilir. Tek ihtiyacınız olan 30 dakikalık orta düzeyde kardiyo egzersizi.

Etkili cilt bakım içeriklerini arayın: Retinoidler, hyaluronik asit ve peptitler gibi aktif içeriklere sahip cilt bakım ürünlerini arayın. Bunlar yaygın yaşlanma karşıtı kremler ve serumlardaki süper kahraman içeriklerdir. Retinoidlerin kolajen üretimini uyardığı ve cilt dokusunu iyileştirdiği bilinirken, hyaluronik asit cildi nemlendirir ve dolgunlaştırır. Peptitler, ince çizgileri ve kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olan cilt elastikiyetini artırıcılardır.

Ölü deriyi eksfoliye edin: Ölü deri hücreleri tabakası cildinizin düzensiz ve donuk görünmesine neden olabilir. Bunu önlemek için, ölü deri hücrelerini temizlemek ve daha pürüzsüz bir cilt ortaya çıkarmak için cildinizi haftada 1 – 2 kez nazik bir eksfoliye edici ile eksfoliye edin. Eksfoliasyonun bir bonus noktası da cilt bakım ürünlerinin emilimini iyileştirmeye yardımcı olması ve cildinizin parlak kalmasını sağlamasıdır. Ancak, cilt tahrişine ve iltihaplanmaya neden olabilecek sert peelinglerden kaçının.

Stres yönetimi: Uzun süreli stres vücutta hormonal bozukluklara neden olabilir ve bu da sivilce ve pigmentasyon gibi cilt sorunlarına yol açabilir. Bunu yenmek için yoga, meditasyon veya derin nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler uygulayabilirsiniz.

Kozmetik tedavileri tercih edin: Yüz bakımı, kimyasal peeling ve mikrodermabrazyon gibi profesyonel tedaviler, kuruluk, donukluk, düzensiz cilt ve düzensiz cilt dokusu ve tonu gibi cilt sorunlarını yönetmeye yardımcı olan yaygın cilt bakımı prosedürleridir. Cilt tipiniz ve endişeleriniz için hangi tedavinin en uygun olduğunu belirlemek için bir dermatoloğa veya lisanslı bir cilt bakım uzmanına danışın.

Paylaşın

Erkeklerin Kanser Riskini Azaltmak İçin Yapması Gereken Beş Şey

Kanser riski yaşla birlikte artar, ancak erken yaşta sağlıklı alışkanlıklar edinmek, hayatın ilerleyen dönemlerinde kanser olma olasılığını önemli ölçüde azaltabilir.

Haber Merkezi / İşte 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlardaki erkekler için kanser risklerini azaltmalarına ve sağlıklı bir gelecek için güçlü bir temel oluşturmalarına yardımcı olacak 5 şey:

20’li yaşlarda:

Sağlıklı beslenme: Meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin dengeli bir beslenme kanser riskini düşürmeye yardımcı olabilir.

Düzenli egzersiz: Her hafta en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloyu korumaya ve çeşitli kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Tütün ürünlerinden kaçınma: Sigara ve tütün kullanımı kanserin önde gelen nedenleri arasındadır. Sigara gibi tütün ürünlerinden kaçınılmalı.

Cilt sağlığı: Cilt kanseri riskini azaltmak için yüksek SPF’li güneş koruyucu kullanılmalı, koruyucu kıyafetler giyinilmeli ve solaryumdan kaçınılmalı.

Aşılar: HPV aşısı gibi aşılar belirli kanser türlerine karşı koruma sağlayabilir.

30’lu yaşlarda:

Düzenli kontroller: Sağlık taramaları ve kontroller olası sorunları erken öğrenmeye yardımcı olabilir. Aile geçmişi ve kişisel risk faktörlerine göre uygun taramalar hakkında doktor ile görüşülebilir.

Stresi yönetimi: Kronik stres genel sağlığı etkileyebilir. Duygusal sağlığı korumak için farkındalık, egzersiz veya hobiler gibi stres yönetimi teknikleri uygulanabilir.

Kilo kontrolü: Sağlıklı bir kiloyu korumak çok önemlidir. Kiloyu kontrol altında tutmak için dengeli bir beslenmeye ve düzenli egzersize odaklanılmalı.

Alkol tüketiminin sınırlanması: Aşırı alkol kullanımı ağız, boğaz, yemek borusu ve karaciğer gibi kanser türleri riskinin artmasıyla ilişkilidir.

Aile geçmişi: Aile geçmişini anlamak, kalıtsal kanser riski faktörünü değerlendirmeye ve ek taramaların gerekli olup olmadığına karar vermeye yardımcı olabilir.

40’lı yaşlarda:

Rutin taramalar: 40’lı yaşlarınızda, risk faktörlerine ve aile geçmişine bağlı olarak kolorektal kanser gibi kanserler için düzenli taramalara başlanmalı. Erken teşhis daha iyi sonuçlara yol açabilir.

Kalp sağlığı: Sağlıklı bir kalbe sahip olmak, daha düşük kanser riskiyle bağlantılıdır. Genel sağlığı desteklemek için kalp sağlığına uygun bir beslenme ve düzenli egzersiz programı uygulanmalı.

Yaşam tarzı: Yaşlandıkça, sağlık hedeflerine bağlı olarak beslenme ve egzersiz de dahil olmak üzere yaşam tarzı seçimleri yeniden değerlendirilmeli.

20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda proaktif adımlar atmak kanser riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Paylaşın

Cinsel Performans Kaygısı Nedir, Nasıl Başa Çıkılır?

Cinsel performans kaygısı, cinsel ilişki öncesinde veya sırasında yoğun korku veya endişeye neden olan bir kaygı biçimidir. Cinsel performans kaygısı herkesi etkileyebilir, ancak erkeklerde daha yaygındır.

Haber Merkezi / Cinsellikle ilgili kaygı, partnerinizle ilişki yaşamanızı imkansız hale getirebilir ve duygusal ilişkinizi dahi zorlayabilir. Cinsel performans kaygısı, ayrıca erektil disfonksiyon gibi diğer cinsel bozukluklara da yol açabilir.

Neyse ki, cinsel performans kaygısını aşmanın birkaç yolu var.

Cinsel performans kaygısının belirtileri

Erkeklerde: Cinsel ilişki sırasında orgazm olamama, erken boşalma, geç boşalma, erektil disfonksiyon

Kadınlarda: Cinsel ilişki sırasında orgazm olamama, vajinal kuruluk, acılı seks.

Cinsel performans kaygısına ne sebep olur?

Partnerinizin cinsel beklentileri konusunda endişe duymak,
Cinsel ilişki sırasında ne kadar erkeksi veya kadınsı göründüğünüz konusunda endişe duymak,
Özgüven eksikliği,
Partnerinize karşı fiziksel veya duygusal olarak çekim hissetmemek,
Cinsel travmayla ilgili korkular.

Stres ve kaygı cinsel performansı tam olarak nasıl etkiler?

Stresli veya kaygılı olduğunuzda, vücudunuz daha fazla stres hormonu kortizol üreterek stres tepkisini başlatır. Kortizol seviyesi yükseldiğinde, cinsellik hormonu testosteron seviyesi düşer, cinsel isteğinizi veya libidonuzu azaltır. Erkeklerde düşük testosteron aynı zamanda erektil disfonksiyonla da bağlantılıdır.

Cinsel performans kaygısı ilişkileri nasıl etkiler?

Cinsel performans kaygısı nedeniyle oluşan cinsel ilişki eksikliği, ilişkinin duygusal yapısına da zarar verebilir. Çalışmalar, daha yüksek oranda cinsel aktivitede bulunan çiftlerin daha fazla yakınlık kurduğunu göstermektedir.

Cinsel ilişkiye girmemek veya cinsel ilişkiden zevk alamamak, partnerlerin daha az bağlı ve yakın hissetmelerine neden olabilir. Sonuç olarak, partneriniz, onları arzulamadığınız veya umursamadığınız için yakınlıktan kaçındığınızı hissedebilir.

Cinsel performans kaygısıyla nasıl başa çıkılır?

Tetikleyicilerinizi belirlemek ve kaygıdan kurtulmanın yollarını bulmak, genellikle cinsel hayatınızı etkileyen olumsuz düşünce ve hislerle nasıl başa çıkacağınızı bilmeyle ilgilidir.

Partnerinizle konuşmak, cinsel performans kaygısıyla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Açık iletişim, partnerlerin cinsel ilişkiyle ilgili duygularını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.

Partneriniz ayrıca, beden imajınız veya performans endişeleriniz gibi cinsel olarak göstermenizi engelleyen yanlış, önyargılı düşünceler hakkında içgörüler sunabilir.

Cinselliğin mükemmel olmadığını kabul etmek veya cinsel ilişki öncesine daha fazla zaman ayırmak da yakınlığı artırmaya yardımcı olabilir.

Paylaşın

Hipertansiyon Üreme Sağlığını Nasıl Etkiler?

Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik bir tıbbi rahatsızlık olan hipertansiyon veya yüksek tansiyonun ölümcül felce ve kalp krizine neden olduğu tartışılsa da, bu rahatsızlığın üreme sağlığı üzerindeki etkileri genellikle göz ardı edilir.

Haber Merkezi / Hipertansiyon veya yüksek tansiyonun hem kadın hem de erkek üreme sağlığını etkilediği bilinmektedir.

Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, erkeklerde ereksiyon olma ve ereksiyonun sürdürülmesinde zorluk anlamına gelen erektil disfonksiyonun (ED) nedenlerinden biridir. Bu rahatsızlıktan muzdarib olan çok sayıda erkekte yaygın bir şikayettir. Sertleşme sorunu, genital bölgeye daha az kan akışı olduğunda ortaya çıkar.

Rahatsızlık, erkeklerde, erektil disfonksiyonun (ED) yanı sıra, düşük sperm sayısı, hareketlilik, anormal sperm yapısı, düşük sperm hacmi ve kısırlığa neden olabilir.

Kadınlarda, hipertansiyon veya yüksek tansiyon, adet düzensizliklerine ve doğurganlığın azalmasına neden olarak üreme sisteminin düzgün çalışmasını etkileyebilir. Bu rahatsızlıktan muzdarib olan kadınlar, ayrıca gebelik sırasında preeklampsi, gebelik diyabeti ve erken doğum gibi komplikasyonlarla karşılaşabilirler.

Rahatsızlık, gebelik sırasında, plasentaya giden kan akışının kısıtlanmasına, ve bebeğin rahimde yeterli oranda oksijen ve besin almasın da engelleyebilir. Rahatsızlık, kadınlarda ayrıca, zayıf embriyo implantasyonu da düşük yapmaya neden olabilir.

Hipertansiyon veya yüksek tansiyon nedeniyle erkeklerde ve kadınlarda cinsel işlev bozukluğu veya düşük libido gibi sorunlar da görülür.

Paylaşın

Osteoporoz Nasıl Önlenir? 8 İpucu

Osteoporoz riski erkeklere oranla kemik kütlesi daha az olan kadınlarda daha yüksektir. Ancak osteoporozu bir kadın hastalığı olarak düşünülmemesi gerekir, erkekler de bu durumdan muzdarip olabilir.

Haber Merkezi / Osteoporoz bilinen adıyla kemik erimesi, kemiğin içeriğindeki mineral yoğunluğunun azalması sonucunda kemiklerin zayıflaması ve kırılgan hale gelmesidir.

Osteoporozu önlemek ve kemikleri korumak için 10 ipucu:

Yeterli kalsiyum ve D vitamini: Kalsiyum kemik kaybını önlemek için önemlidir. 19 ila 50 yaş arasındakiler için günlük 1.000 mg kalsiyum alımı tavsiye edilir. 65 yaş ve üzerindekiler ise günde en az 700 mg kalsiyum almalıdır.

Dengeli beslenme: Dengeli beslenme yeterli miktarda fosfor ve kemikler için gerekli olan magnezyum, K vitamini, B6 vitamini ve B12 vitamini gibi diğer mineralleri almak anlamına gelir.

Alkolün sınırlandırılması: Alkolün kemik oluşumunu ve vücudun kalsiyum emilimini azalttığı düşünülmektedir. Bu nedenle alkol alımının sınırlandırılması önemlidir.

Tuzlun azaltılması: Çok fazla sodyum tüketmek vücudun kalsiyum emilimini azaltır.

Güçlendirme egzersizleri: Güçlendirme egzersizler kemikleri daha güçlü ve yoğun hale getirir. Bu nedenle haftada en az 3 gün 1 saat güçlendirme egzersizi önerilir.

Kafeinin sınırlandırılması: Kahvede bulunan kafein, kemiklerden kalsiyumu emer. Bu nedenle kafein alımının sınırlandırılması önemlidir.

Sağlıklı kilonun korunması: Sağlıklı kilonun korunması genel sağlık açısından faydalı olduğu kadar kalp hastalığı ve diyabet gibi diğer kronik durumların riskini de azaltır.

Sigara: Sigara vücudun kalsiyum emilimini azaltarak kemik kaybını arttırdığı düşünülmektedir. Bu nedenle sigara içmenin sınırlandırılması önemlidir.

Paylaşın