Enflasyon, ENAG’a Göre Yüzde 56.82, TÜİK’e Göre Yüzde 31.07

Yıllık enflasyon, kasım ayında ENAG’a göre yüzde 56.82, TÜİK’e göre ise yüzde 31,07 oldu. Ekonomistlerin yıl sonu enflasyon beklentileri ise yüzde 32 civarında.

Haber Merkezi / Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), kasım ayı enflasyon verilerini açıkladı.

Buna göre; Kasım ayında Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 2.13, yıllık bazda ise yüzde 56.82 arttı.

ENAG, ekimde aylık enflasyonu yüzde 3.74, yıllık enflasyonu yüzde 60 olarak açıklamıştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kasım ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı.

Buna göre; Enflasyon bir önceki aya göre yüzde 0,87, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 29,74, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 35,91 arttı.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre enflasyon, ekimde aylık bazda yüzde 2,55 artış göstermişti. Yıllık bazda ise yüzde 32,87 olmuştu.

ENAG ve TÜİK verileri arasındaki uçurum neden kaynaklanıyor?

ENAG ile TÜİK arasında açıklanan enflasyon verileri arasındaki farkın bu denli büyük olmasının temelinde farklı veri toplama ve hesaplama yöntemleri yatıyor.

TÜİK, belirli mağazalardan ve sabit zaman aralıklarında toplanan fiyatlarla oluşturulan sabit bir tüketim sepetine dayanarak enflasyonu aylık olarak hesaplıyor.

Sepetteki mal ve hizmetlerin ağırlıkları yılda bir kez güncelleniyor ve fiyat değişimleri bu yapı üzerinden izleniyor. ENAG ise internet üzerinden toplanan günlük fiyat verilerini kullanarak daha dinamik ve hızlı değişen bir sistemle enflasyonu ölçüyor.

Tüm bu teknik farkların ötesinde, TÜİK’in hükümete bağlı bir kurum olması nedeniyle verilerin siyaseten manipüle edildiğine dair kamuoyunda zaman zaman şüpheler oluşuyor.

Paylaşın

İTO Duyurdu: İstanbul’un Enflasyonu Yüzde 38,28

İTO’nun açıkladığı verilere göre; İstanbul’da perakende fiyatları, kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 1.19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,28 yükseldi. 

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025Kasım Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. 2023 baz yılına göre hazırlanan verilere göre, İstanbul’da perakende fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 1,19 oranında artış gösterdi. Ocak-Kasım döneminde birikimli artış oranı yüzde 36,01 olurken, 2024 yılının aynı ayına göre yıllık fiyat artışı yüzde 38,28 olarak belirlendi.

Kasım ayında harcama grupları bazında en yüksek fiyat artışı yüzde 2,59 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda izlendi. Bunu yüzde 2,30 ile konut, yüzde 1,69 ile sağlık, yüzde 1,68 ile ev eşyası, yüzde 1,66 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 1,41 ile eğlence ve kültür, yüzde 1,37 ile lokanta ve oteller ve yüzde 1,28 ile gıda ve alkolsüz içecekler izledi. Eğitim harcamaları grubunda yüzde 0,02 oranında sınırlı artış kaydedilirken, ulaştırma grubunda yüzde 0,03 ve giyim-ayakkabı grubunda yüzde 1,55 oranında azalış yaşandı. Haberleşme grubunda ise herhangi bir fiyat değişimi görülmedi.

Yıllık bazda bakıldığında en yüksek artış yüzde 62,58 ile eğitim grubunda gerçekleşti. Bu grubu yüzde 57,50 ile konut, yüzde 38,28 ile genel endeks, yüzde 37,88 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 36,95 ile lokanta ve oteller ve yüzde 35,56 ile gıda ve alkolsüz içecekler takip etti. Diğer bazı gruplarda yıllık artış oranları şu şekilde oldu: sağlık yüzde 34,86, ev eşyası yüzde 30,85, ulaştırma yüzde 31,01, alkollü içecekler ve tütün yüzde 29,98, haberleşme yüzde 28,02, giyim ve ayakkabı yüzde 27,38, eğlence ve kültür yüzde 23,82.

Paylaşın

Enflasyon, Avrupa’da Yüzde 2.2, Türkiye’de Yüzde 32.1

Eylül sonu itibarıyla enflasyon, yıllık Euro Bölgesi’nde yüzde 2,2, Avrupa Birliği (AB) genelinde ortalama yüzde 2,6, Türkiye’de ise yüzde 32,1 kayıtlara geçti.

Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat’ın Eylül 2025 verilerine göre, Euro Bölgesi’nde yıllık enflasyon oranı yüzde 2,2’ye yükseldi. Avrupa Birliği genelinde ortalama oran yüzde 2,6 olarak kaydedilirken, Türkiye yüzde 32,1’lik oranla en yüksek enflasyonu yaşayan ülke oldu.

Para politikalarında sıkı duruşunu sürdüren Avrupa Merkez Bankası’nın etkisiyle fiyat artışları Euro Bölgesi’nde yeniden hedef aralığına yaklaştı. Eurostat verilerine göre, hizmetler grubu yüzde 1,49 puanla enflasyona en yüksek katkıyı sağladı. Gıda, alkol ve tütün ürünleri yüzde 0,58 puanla ikinci sırada yer alırken, enerji kalemi -yüzde 0,03 puanla düşüş yönlü etki yaptı.

Eurostat’ın uyumlaştırılmış tüketici fiyat endeksi (HICP) kapsamında değerlendirilen Türkiye, Eylül 2025 itibarıyla yüzde 32,1’lik yıllık enflasyonla Avrupa ortalamasının 15 kat üzerine çıktı. Türkiye’yi yüzde 8,6 ile Romanya ve yüzde 5,3 ile Estonya izledi. Uzmanlara göre Türkiye’de fiyat artışları, yüksek kur seviyesi, ücret baskısı ve gıda kalemlerindeki artıştan besleniyor.

Enflasyonun en düşük olduğu ülkeler Kıbrıs (yüzde 0), Fransa (yüzde 1,1), İtalya ve Yunanistan (yüzde 1,8) oldu. Almanya’da oran yüzde 2,4, İspanya’da ise yüzde 3,0 olarak ölçüldü. Veriler, Avrupa genelinde fiyat artışlarının büyük ölçüde kontrol altına alındığını ortaya koydu.

Enerji fiyatları son bir yılda yüzde 0,4 düşerek enflasyon üzerindeki baskıyı hafifletti. Buna karşın işlenmemiş gıda fiyatlarında yüzde 4,7’lik artış sürdü. Çekirdek enflasyon (enerji ve gıda hariç) yüzde 2,4 seviyesinde sabit kaldı.

Paylaşın

Türkiye’de Enflasyon Avrupa Birliği Ortalamasının 15 Katı

Türkiye’de ortalama yıllık enflasyon yüzde 33.29 iken, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalaması ise yüzde 2.2. Başka bir ifadeyle, Türkiye’de yıllık enflasyon, AB ortalamasının 15 katı seviyesinde.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), TÜİK verilerini temel alarak yayımladığı Eylül 2025 enflasyon bülteninde, Türkiye ekonomisinin küresel sıralamadaki konumuna dair çarpıcı bir tablo ortaya koydu.

Rapora göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında hem ortalama hem de gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülke konumunda bulunuyor:

Ortalama Yıllık Enflasyon: Türkiye’de yüzde 33.29 iken, AB ülkeleri ortalamasında bu oran sadece yüzde 2.2’dir. Türkiye’deki yıllık enflasyon, AB ortalamasının 15 katı seviyesindedir.

Gıda Enflasyonu: Türkiye’de yüzde 36.06 olan gıda enflasyonu, AB ülkeleri ortalaması olan yüzde 3’ün 12 katına denk geliyor.

Harcama grupları incelendiğinde, yıllık artışın en yüksek olduğu grup, yüzde 66.10 ile eğitim oldu. Aylık en yüksek artış ise yüzde 8.60 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yaşandı.

DİSK-AR, TÜİK verilerinin güvenilirliği konusunda da sert eleştiriler yöneltti. Kuruluş, TÜİK’in Haziran 2022’den bu yana enflasyon hesabına esas oluşturan madde fiyat listesini açıklamaktan vazgeçmesini kınadı.

Bültende, TÜİK’in madde fiyat listesini açıklama zorunluluğu getiren kesinleşmiş yargı kararına rağmen hukuka direndiği vurgulandı:

“TÜİK yönetimi Anayasaya ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine meydan okudu ve okumaya devam ediyor… TÜİK kesinleşmiş yargı kararına rağmen hukukun arkasından dolanarak madde fiyat listesini açıklamadı.”

Ayrıca, raporda TÜİK’e göre görülen yıllık enflasyondaki yavaşlama hızının büyük ölçüde, geçen yılın yüksek aylık enflasyonunun yerini cari yılın daha düşük aylık enflasyonunun almasından kaynaklanan baz etkisi olduğu belirtildi. DİSK-AR, fiyatlarda gerçek bir düşüşün söz konusu olmadığını savundu.

Paylaşın

OECD’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 33,5

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize ederek yüzde 33,5’e yükseltti.

OECD, 2025 yılı için Türkiye ekonomisinin büyüme tahminini ise yüzde 2,9’dan yüzde 3,2’ye çekti.

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), “Türkiye İnceleme Raporu” başlıklı raporu yayımlandı. OECD raporunda, Türkiye’nin 2025 yılı ekonomik büyüme ve enflasyon tahminlerini revize etti.

OECD, Türkiye’nin 2025 yılındaki büyüme tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 3,2’ye yükseltirken, enflasyon beklentisini de yüzde 31,4’ten yüzde 33,5’e çıkardı.

Kurum, Türkiye için 2026 yılında büyüme beklentisini yüzde 3,3’ten yüzde 3,2’ye indirdi. Enflasyon tahminini ise yüzde 18,5’ten yüzde 19,2’ye yükseltti.

Paylaşın

Türkiye’de Kiralar Bir Yılda Yüzde 66 Arttı

2024 yılının üçüncü çeyreğinde 954,5 olan Türkiye kira endeksi, 2025’in üçüncü çeyreğinde 1.588 puana yükseldi. Bu, 12 aylık sürede Türkiye’de kira fiyatlarının yüzde 66,4 oranında arttığını gösteriyor.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 2025 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin kira fiyat endeksini yayımladı. 2015 yılını 100 baz puan kabul eden sisteme göre hazırlanan veriler, Türkiye’de kira fiyatlarının son bir yılda keskin bir artış gösterdiğini ortaya koydu.

2024 yılının aynı döneminde 954,5 olan Türkiye kira endeksi, 2025’in üçüncü çeyreğinde 1.588 puana yükseldi. Bu veriler, yalnızca 12 aylık sürede Türkiye’de kira fiyatlarının yüzde 66,4 oranında arttığını gösteriyor.

Aynı dönemde OECD genelinde kira artışı çok daha sınırlı kaldı. 2024’ün üçüncü çeyreğinde 141 olan OECD ortalaması, 2025’in aynı döneminde 149,8’e çıktı. Bu da OECD ülkeleri genelinde kira fiyatlarının yüzde 6,2 oranında arttığını ortaya koyuyor.

OECD’ye üye ülkeler arasında Türkiye, kira fiyatlarının en fazla arttığı ülke oldu. 2025’in üçüncü çeyreğinde Türkiye’yi izleyen ülkeler arasında Macaristan (204,6), Litvanya (184,1) ve İzlanda (177,7) yer aldı. Ancak bu ülkelerin endeks değerleri bile 200 puanın altında kalırken, Türkiye’nin değeri 1.500 seviyesini aşarak istatistiksel olarak uç bir noktaya ulaştı.

Kira endeksindeki bu seviye, Türkiye’de kiraların 2015 yılına göre yüzde 1.488 oranında arttığını ortaya koyuyor. OECD ortalamasında aynı dönem için artış sadece yüzde 49,8 düzeyinde gerçekleşti.

Türkiye’de son yıllarda konut maliyetlerindeki genel artışa paralel şekilde seyreden kira artışları, özellikle büyükşehirlerde barınma sorununu daha da derinleştiriyor. Geliri sınırlı kesimlerin kent merkezlerinden dışlanması, üniversite öğrencilerinin barınacak yer bulmakta zorlanması ve tek maaşla geçinen ailelerin taşınabilir ev bulamaması gibi sorunlar, giderek daha görünür hale geliyor.

2024-2025 arasında yaşanan kira artış hızının, OECD ortalamasının yaklaşık 11 katı olması, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal açıdan da ciddi bir ayrışmaya işaret ediyor.

(Kaynak: Karar)

Paylaşın

Tarımsal Girdi Fiyatları Yüzde 30,12 Arttı

Tarımsal girdi fiyatları, nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 2,03, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12,56, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30,12 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 34,54 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Nisan 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımsal girdi fiyatları, nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 2,03, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12,56, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30,12 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 34,54 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 2,13, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,45 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 29,65, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 32,98 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 56,94 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 3,61 artış ile hayvan yemi oldu.

Paylaşın

Türkiye, En Yüksek Enflasyona Sahip 6. Ülke

TÜİK’in açıkladığı nisan ayı enflasyon verilerini değerlendiren Prof. Dr. Hakan Kara, IMF verilerine dayanan bir grafik paylaşarak Türkiye’nin dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke olduğunu hatırlattı.

Haber Merkezi / Ekonomist İris Cibre ise, Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 29’luk üst bant beklentisini tutturabilmesi için “Mayıs ayından itibaren aylık enflasyonun 1,63 seviyesine inmesi gerektiğini” vurgulayan Cibre, “Artık sert iniş senaryosunu konuştuğumuzdan, acı bir şekilde mümkün hale geldi” ifadesini kullandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 37,86, aylık yüzde 3,00 arttı. TÜFE’deki değişim 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,00 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 13,36 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 37,86 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 48,73 artış olarak gerçekleşti.

En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 36,09 artış, ulaştırmada yüzde 22,76 artış ve konutta yüzde 74,07 artış oldu. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 9,21, ulaştırmada yüzde 3,84 ve konutta yüzde 9,98 oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı Nisan ayı verilerine göre ise, tüketici fiyat endeksi aylık yüzde 4,46, yıllık yüzde 73,88 olarak gerçekleşti. ENAG hesaplamasına göre alt gruplarda en yüksek enflasyon yüzde 9,67 ile haberleşme grubunda gerçekleşti. Bu grubu, yüzde 9,51 ile çeşitli mal ve hizmetler grubu izledi. Lokanta ve oteller grubunda ise enflasyon oranı yüzde 7,68 olarak gerçekleşti.

TÜİK’in açıkladığı verileri değerlendiren Prof. Dr. Hakan Kara, IMF verilerine dayanan bir grafik paylaşarak Türkiye’nin dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke olduğunu hatırlattı. Kara, “Düşüşe rağmen sıralamamız 90’lı yıllardaki gibi. Gidilecek daha çok yol var” dedi.

Ekonomist İris Cibre, enflasyonun beklentilerin hafif altında gelmesine dikkat çekerek “Muhtemelen kur geçişkenliği etkisi gerçekten düşmüş. Don ve maliyet artışları Mayısa kalmış görünüyor” değerlendirmesinde bulundu. Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 29’luk üst bant beklentisini tutturabilmesi için “Mayıs ayından itibaren aylık enflasyonun 1,63 seviyesine inmesi gerektiğini” vurgulayan Cibre, “Artık sert iniş senaryosunu konuştuğumuzdan, acı bir şekilde mümkün hale geldi” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Fatih Özatay da benzer bir uyarıda bulundu. “Programın başlamasından bu yana geçen 23 ayda hala aylık enflasyon %3 (Nisan)” diyen Özatay, yüzde 24’lük yıl sonu hedefi için geri kalan aylarda enflasyonun her ay en fazla yüzde 1,1 olması gerektiğini, yüzde 29’luk üst sınır için bile bu rakamın yüzde 1,6’yı geçmemesi gerektiğini belirtti.

Bir diğer dikkat çekici değerlendirme ise Prof. Dr. Şenol Babuşcu’dan geldi. Babuşcu, 2025’in ilk dört ayında TÜİK ve ENAG verileri arasındaki farkın yüzde 8,07’ye çıktığını ortaya koydu. TÜİK’e göre dört aylık kümülatif enflasyon yüzde 13,36 iken, İstanbul Ticaret Odası (İTO) verisi yüzde 16,24, ENAG verisi ise yüzde 21,43 olarak ölçüldü. Yıllık bazda ise TÜİK yüzde 37,86, İTO yüzde 47,21, ENAG ise yüzde 73,88 oranında enflasyon açıkladı. Babuşcu, “ENAG ile TÜİK arasındaki fark yıllıkta neredeyse iki kata yakın” dedi.

Paylaşın

Şimşek’ten “Enflasyon” Yorumu: Düşmesini Bekliyoruz

Enflasyon verilerini değerlendiren Mehmet Şimşek, “Yıllık enflasyon aşağı yönlü seyrediyor. Son dönemde yaşanan iç ve dış şoklara rağmen bu düşüşün devam etmesi olumlu. Bundan sonraki süreçte de enflasyonun düşmeye devam etmesini bekliyoruz” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 37,86, aylık yüzde 3,00 arttı.

TÜFE’deki değişim 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,00 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 13,36 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 37,86 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 48,73 artış olarak gerçekleşti.

En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 36,09 artış, ulaştırmada yüzde 22,76 artış ve konutta yüzde 74,07 artış oldu. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 9,21, ulaştırmada yüzde 3,84 ve konutta yüzde 9,98 oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı Nisan ayı verilerine göre ise, tüketici fiyat endeksi aylık yüzde 4,46, yıllık yüzde 73,88 olarak gerçekleşti.

ENAG hesaplamasına göre alt gruplarda en yüksek enflasyon yüzde 9,67 ile haberleşme grubunda gerçekleşti. Bu grubu, yüzde 9,51 ile çeşitli mal ve hizmetler grubu izledi. Lokanta ve oteller grubunda ise enflasyon oranı yüzde 7,68 olarak gerçekleşti.

“Enflasyonu yüksek tutan ana unsur hizmet enflasyonudur”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin TGRT Haber’e açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Hayat pahalılığıyla mücadele en önemli gündemimiz. Amacımız, enflasyonu planlı bir şekilde aşağı çekmek. Bu programa başlarken bir yıllık bir plan öngörmüştük. Buna para politikasının yeniden inşası da dahildi. Yıllık enflasyon aşağı yönlü seyrediyor. Son dönemde yaşanan iç ve dış şoklara rağmen bu düşüşün devam etmesi olumlu. Bundan sonraki süreçte de enflasyonun düşmeye devam etmesini bekliyoruz.

Bunun ilk nedeni, para politikasının gecikmeli etkisinin artık net bir şekilde görülmeye başlamasıdır. Bu yıl, hem maliye politikası hem gelirler politikası daha gerçekçi bir çerçeveye oturacak. Arz yönlü gelişmelerimiz de sürüyor. Sadece para ve maliye politikalarıyla değil, aynı zamanda arz yönlü dezenflasyonist çabalarla da süreci destekliyoruz.

Geçen yıl enflasyon yaklaşık yüzde 44’e geriledi. Bu yılki hedefimiz ise “yirmili rakamlar.” Tahmin aralığımız yüzde 19 ile 29 arasında. Bu hedefe ulaşacağımıza inanıyoruz. Şu anda yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 37,9 civarında. Temel mallarda enflasyon ciddi şekilde düştü. Gıda enflasyonu yüzde 36 civarında. Mal enflasyonuna baktığımızda yüzde 31 seviyelerine inmiş durumdayız.

Özellikle kira ve eğitim kalemleri bu alanı yukarı çekiyor. Bu yıl, hizmet enflasyonu yüzde 90’ın altında seyrediyor. Temmuz ayından sonra bir normalleşme bekliyoruz. Yıl sonunda yıllık enflasyonun yüzde 30’un altına ineceğini öngörüyoruz.

Para politikası sıkı, gelirler politikası arz yönlü destek veriyor. 2023’e kıyasla bu yıl sonunda konut arzında ciddi bir artış bekliyoruz. Deprem konutları, yerinde dönüşüm ve kentsel dönüşüm için önemli kaynakları devreye aldık.

Yönetilen fiyatlarda da Merkez Bankası’nın orijinal hedeflerine sadık kalıyoruz. Birçok alanda hedefin altında fiyat belirledik. Bu kalemlerde de enflasyonun düşeceğini öngörüyoruz. İçeride ve dışarıda yaşanan son şoklara rağmen enflasyon programını önceliklendirdik. Çünkü en önemli meselemiz, hayat pahalılığıyla mücadeledir. Bu konuda kararlıyız. İlk yıl bir geçiş süreciydi, bu yıl sonuç almaya başladık. Önümüzdeki yıl daha güçlü sonuçlar bekliyoruz.

Yapıcı eleştiriler bizim için çok değerli. Ancak toplumda ciddi bir kutuplaşma var ve değerlendirmeler bazen siyasi bakış açısıyla yapılıyor. Bu çerçevede söyleyecek çok bir şey yok. Programın hedefi enflasyonu düşürmekti ve bu gerçekleşmeye başladı. Gerçek hayatta mucize yok. Kararlı ve sürekli sonuç üreten bir programın uygulanması gerekiyor. Sonuç geliyor mu? Evet, enflasyon düşüş eğiliminde.

İkinci hedefimiz cari açığı sürdürülebilir bir patikaya çekmekti, bunu başardık. Dış kaynağa erişim konusunda da olumlu gelişmeler yaşandı. Kur Korumalı Mevduat’tan çıkış hedefimiz vardı, bu stokta da azalma var. Tüm bu alanlarda ilerleme var ve sonuç alınıyor. Elbette arzu ettiğimiz hızda mı ilerliyoruz, bu tartışılır. Yapıcı eleştirileri dikkate alıyor, yol gösterici olarak değerlendiriyoruz. Ancak kötümserlik pompalayan çevrelere söyleyecek bir şeyimiz yok.

Biz, enflasyonun Merkez Bankası’nın tahmin aralığında kalacağına inanıyoruz. Bu değerlendirmeler, son gelişmeler dikkate alınarak yapılıyor. Elbette enflasyonu yukarı çeken faktörler de var, ancak genel eğilim aşağı yönlü.

Beklentilerde sınırlı bir kötüleşme var. Bu önemli bir konu. Beklentiler enflasyonu belirleyici. İkincisi, lirada sınırlı da olsa değer kaybı var. Özellikle 19 Mart sonrası süreçte. Bu iki faktör, enflasyonu yukarı iten faktörler. Aşağı çeken faktörler de var, az önce bahsettiğim sıkı finansal koşullar ve bunun iç talebi sınırlamasından bahsettik.

Ama bir faktör de var ki, petrol fiyatları. Petrol fiyatları 60 dolar civarında. Bizim orta vadeli programda varsaydığımız petrol fiyatı 84 dolar civarı. Burada petrol fiyatında önemli ve yeni bir düşüş var. Daha güçlü şekilde yansıyacak. Bu petrol fiyatları bu seviyede devam ederse, enflasyonu en az 1,2 puan aşağı çeker. Beklentilerde 1 puan civarı kötüleşme var. Bu çerçevede ikisi birbirini telafi edecek.

Çıktı açıları bu anlamda enflasyonu destekleyici patikaya girmiş olacak. Geçtiğimiz iki yılda bunu yaşadık. Firmaların keyfi fiyat artışlarını da gördük. Bu fiyat artışlarını bu dönemde yapamayacaklar. Çünkü talep güçlüyken bunu yapmak kolay, ama bugünkü koşullarda yaparsanız, talep sınırlı olduğu için firmaların fiyatlama gücü eskisi gibi olmayacak. Bu yaşadığımız iki şoka rağmen bu sene enflasyonun Merkez Bankası beklentileri arasında kalacağına inanıyoruz.

19 Mart günü dahil olmak üzere ilk 3 gün çok ciddi çıkış oldu ülkeden, ama bir sonraki pazartesi durulmuştu. Hatta girişler başlamıştı. Fakat daha sonra ABD merkezli ticaret savaşları üzerinden küresel belirsizlik ortaya çıkması, riskli alanlardan kaçışı tetikledi. Herkes nakite dönmeye çalıştı, dünya için konuşuyorum. Bu da Türkiye’yi etkiledi. Hem iç hem de dış faktörler bu durumu etkiledi. Eğer bizim program başarılı olmasaydı, Türkiye bu iki şoku böyle sınırlı şekilde atlatabilir miydi?

İki yıldır bunu bir koro halinde ifade eden kesim var. Madem böyle, bu iki büyük şoku üst üste nasıl atlatabildik? Programa etkisi oldukça sınırlı olduğu görüldü. Bu gelişmelerin tabii ki etkisi olacak, ama biz kararlı bir şekilde programı uygulamaya devam edeceğiz.

Tam aksine, programı korumak için bu tedbirler alınıyor. Merkez Bankası’nın yaptığı şey, enflasyon tahmin aralığında tutmak için bu adımlar atılıyor. Hayat pahalılığı ile mücadele için kararlıyız. Bütçede daha iyi bir performans görmek isterim. Hükümetimizin en büyük önceliklerinden biri deprem yaralarını sarmaktır. Bu sene bütçede milli gelirde bir artış olacak. Harcama kesintileri üzerinde çalışıyoruz. Tasarruf paketi uyguluyoruz. Mevcut kaynakların daha üretken alanlara nasıl aktarılacağını masaya yatırmış durumdayız. Özellikle cari harcamalarda, acaba daha verimli alanlara nasıl kaynak aktarırız, bunu çalışıyoruz.

Gelir ayağı bizim kontrolümüzde değil, önemli ölçüde tüketime bağlı. İthalat etkili, tüketim etkili. Bizim için önemli olan harcamaların kontrol altına alınması. Dezenflasyon açısından önemli olan harcamaların aşağı yönlü tutulması.

Cari açık son gelişmelerle birlikte cari açıkta artışı sınırlayacak. Dış talep yavaşlaması ihracatı etkileyecek ama iç talepteki yavaşlama ithalatı etkileyecek. Petrol fiyatındaki düşüş, cari açığı büyük oranda aşağı çekecek. Birincisi, cari açık Şubat itibarıyla 12,8 milyar dolar. Milli gelirin yüzde 1’i civarında, son derece makul bir rakam.

Altın hariç, Mayıs 2023’te cari açığımız vardı. Şubat’ta altın hariç cari açığımız yok. Altın hariç cari fazlamız var. Bu da resmi altın. Mücevher adı altında altın ithalatı yapıldığını da biliyoruz.

Bütçe açığını yüzde 3’lere çekmeyi hedefliyoruz. Program olmasa, neden bizim kredi notumuzu arttırsınlar? Geçen yıl dünyada kredi notu iki kez artan tek ülke Türkiye’ydi. Aldığımız tedbirler sayesinde, normal şartlar altında bir ülke bu türden şoklar yaşasa kredi notu olumsuz gelişirdi. Şu anda bu olasılığın düşük olduğu kanısındayım. Merkez Bankası’nın doğru adımları ve kurduğumuz iletişim, bu programın en üst düzeyde Cumhurbaşkanımız tarafından sahiplenilmesi çok önemli.

Türkiye, gri listede değil, bu program sayesinde. KKM de 20 milyar doların altına düştü. Bu yılın ortalarında bu koşullu yükümlülüğü bitireceğiz. Önceliklendirdiğimiz kesimler var. Üretim, en kritik bileşen. Cumhurbaşkanımız yatırım, istihdam, üretim diyor. Bu zincirin belli halkaları var. Çiftçilerimiz için 2025 bütçesinden destek için 706 milyar liralık milli gelirin yüzde 1,15’i kadar tarım desteği veriyoruz.

Hazine, faiz ne olursa olsun, faizin yüzde 70’ini ödüyor. Çiftçinin ödediği faizin yüzde 70’ini hazine ödüyor. Geçen yıl Mart itibarıyla kredilerden yararlanan çiftçi sayımız 1,2 milyon. Esnafımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50’sini hazine ödüyor. Bundan yararlanan esnaf sayısı ise 2024’te 800 bin esnaftı. Bu krediler hazine destekli. Kullanılan faizin yarısı ne olursa olsun, yarısını hazine ödüyor.”

Paylaşın

Tarımda Üretici Enflasyonu Yüzde 31,54

Tarımda üretici enflasyonu mart ayında bir önceki aya göre yüzde 6,91, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,54 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 40,17 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Mart 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımda üretici enflasyonu mart ayında bir önceki aya göre yüzde 6,91, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,54 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 40,17 arttı.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7,36, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,36 artarken, balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 2,27 azaldı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 9,61, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 11,30 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 3,07 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 171,38 ile turunçgiller, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 29,64 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler oldu.

Paylaşın