Deprem Bölgesinde Çalışan Sayısı 136 Bine Düştü

TEPAV’ın İstihdam İzleme Bülteni’ne göre, mayıs ayı itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 9,3 oldu. Çalışan sayısı yıllık olarak 318 bin 748’e (yüzde 17,7), aylık ise 136 bin 864’e (yüzde 8,4) düştü.

Mayıs’ta afet bölgesindeki 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 65 bin 057 (yüzde 37,3), Hatay 70 bin 839 (yüzde 36,1), Malatya ise 36 bin 735 (yüzde 30,3) çalışan kaybı ile istihdamı en yüksek oranda daralan ilk üç il oldu. Bunları 57 bin 498 ile Antep (yüzde 15,6), 9 bin 735 ile Elazığ (yüzde 11,9) izledi. Urfa (yüzde 11,3) ve Kilis (yüzde 11,1) de deprem bölgesinde olan ve istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

Kısa çalışma ödeneğinden faydalananların sayısı deprem sonrasında yaklaşık 100 bin arttı. Buna göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı Mayıs’ta 696 bin 630 iken Haziran’da 826 bin 588’e; faydalananların sayısı ise söz konusu aylarda 302 bin 81’den 362 bin 100’e yükseldi.

Diğer taraftan, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan sayısı Ocak’ta bin 261 iken izleyen iki ayda 100 bin 217’ye yükseldi ve Temmuz itibarıyla da 1 bin 879’a geriledi. Bu çerçevede yapılan ödeme miktarı da Mayıs’ta 46 milyon 595 bin TL’den Temmuz’da 1 milyon 971 bin TL’ye düştü.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) her ay yayımladığı verilerden yola çıkartarak hazırladığı İstihdam İzleme Bülteni’nin bir yenisini yayımladı.

31 Temmuz’da yayımlanan ve Mayıs’a ait verilerden yola çıkarak hazırlanan bültene göre depremden etkilenen 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Mayıs’ta toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık yüzde 2 (765 bin) azalırken aylık yüzde 0,3 (57 bin) arttı ve 22 milyon 475 bin olarak gerçekleşti.

Ocak- Mayıs dönemine ait kayıtlı istihdam verilerinde deprem nedeniyle önemli değişimler gözlendi. Deprem öncesine kıyasla yaklaşık 374 bin 500 istihdam kaybı yaşanırken Maraş, Malatya, Hatay ve Antep’te düşüşler yüksek seviyelerini korudu.

Ocak’ta deprem bölgesine ait istihdam bildirimlerinde yaşanan keskin düşüşler toplam kayıtlı istihdamda aylık olarak yüzde 3,4 gerilemeye neden olurken Şubat ve Mart aylarında ise sırasıyla yüzde 1 ve yüzde 0,4 artışlar kaydedildi. Nisan’da yüzde 3,6 daralırken Mayıs’ta yine artış eylemine başlayarak yüzde 0,3 olarak gerçekleşti.

Beş aylık değişim toplam istihdamda 2022 yılsonuna göre 374 bin 500 (yüzde 13,3) gerilemeye işaret ederken diğer taraftan, yıllık verilere göre Malatya, Maraş ve Hatay’da yüzde 30 ve üzeri, Elazığ, Kilis, Antep ve Urfa’da yüzde 10 ve üzeri işgücü kayıpları yaşandı. Kilis, Adana, Diyarbakır ve Osmaniye’de ise istihdamda yüzde 5 ve üzeri daralmalar gerçekleşti.

İşsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 800 bini aştı

Kısa çalışma ödeneğinden faydalananların sayısı deprem sonrasında yaklaşık 100 bin arttı. Buna göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı Mayıs’ta 696 bin 630 iken Haziran’da 826 bin 588’e; faydalananların sayısı ise söz konusu aylarda 302 bin 81’den 362 bin 100’e yükseldi.

Diğer taraftan, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan sayısı Ocak’ta bin 261 iken izleyen iki ayda 100 bin 217’ye yükseldi ve Temmuz itibarıyla da 1 bin 879’a geriledi. Bu çerçevede yapılan ödeme miktarı da Mayıs’ta 46 milyon 595 bin TL’den Temmuz’da 1 milyon 971 bin TL’ye düştü.

Mayıs itibarıyla deprem bölgesinde yer alan 11 ilin sigortalı ücretli istihdam içindeki payı yüzde 9,3 oldu. Çalışan sayısı yıllık olarak 318 bin 748’e (yüzde 17,7), aylık ise 136 bin 864’e (yüzde 8,4) düştü.

Mayıs’ta afet bölgesindeki 7 il başta olmak üzere 15 ilde istihdam yıllık olarak geriledi. Maraş 65 bin 057 (yüzde 37,3), Hatay 70 bin 839 (yüzde 36,1), Malatya ise 36 bin 735 (yüzde 30,3) çalışan kaybı ile istihdamı en yüksek oranda daralan ilk üç il oldu. Bunları 57 bin 498 ile Antep (yüzde 15,6), 9 bin 735 ile Elazığ (yüzde 11,9) izledi. Urfa (yüzde 11,3) ve Kilis (yüzde 11,1) de deprem bölgesinde olan ve istihdam kaybı yaşayan diğer iller oldu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Suça Sürüklenen Çocuk Sayısı Yüzde 370 Arttı

Çocukların suça sürüklenme oranlarında her geçen gün artış yaşandığını belirten Elazığ Çözüm Kültür Derneği Başkanı avukat Bülent Seçkin Düztaş, “Çocuklar arasındaki bu suç artışının yüzde 370 gibi muazzam yüksek bir rakama çıktığı görülüyor” dedi ve ekledi:

“Bunun aslında önlenmesi için rehabilitasyon programlarının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bazı televizyon programlarının hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Belki de en önemlisi şu anda sosyal medya üzerinde gençlerin yoğunluklu bulundukları, etkileşim sağlayacak, bazı çocukların suça sürüklenmesini önleyici programların yapılmasını düşünüyoruz.”

Bülent Seçkin Düztaş, açıklamasının devamında, “Genç çocuk ve küçük olarak kabul edilen çocukların cezasızlık veya cezalarının az olması dolayısıyla, bazı aile bireylerinin işlediği veya işlemesi muhtemel suçları çocuklar üzerinden onlara yaptırdıkları da maalesef hayatın bir gerçeği. Onun için bu ayrımların çok net bir şekilde ortaya konması gerekir. Çocukların işledikleri fiiliyatın suç olduğunun çok açık bir şekilde anlayabilmeleri lazım.

Bunu anlayabildikten sonra da neticede yaptıkları eylemin cezasını çekebilmeleri lazım. Tabi çocuklar cezaevine koyulsun demiyoruz ama yaptığı fiilin bir karşılığının olduğunu bu yaşta görmesi lazım. Bu yaşta görmezse zaten ‘ileriki yaşlarda da ceza almıyoruz’ düşüncesiyle çocuk yaşta suç işleyenlerin, yetişkinlik dönemlerinde de suç işledikleri açıkça ortaya konmuştur. Bu tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Elazığ Çözüm Kültür Derneği Başkanı avukat Bülent Seçkin Düztaş, suça itilen çocuklar ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Gazete Pencere’nin aktardığına göre Bülent Seçkin Düztaş, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

“Çocukların son yıllarda gerek TÜİK raporlarına göre gerek kendimizin gördüğü, gerek sosyal medyaya yansıyan veya basına yansıdığı kadarıyla çok yüksek oranda bir suç oranlarında artış var. Türkiye’de genel olarak suçlarda artış var, ama çocukların işlediği suçlarda daha büyük bir artış var. Örneğin TÜİK raporlarına göre 2017-2022 yılı arasında tam 2 milyon 393 bin çocuk çeşitli suçlamalarla adli kuruma götürülmüşler. Bunu Türkiye nüfusunu oranladığımız zaman neredeyse yüzde 5 gibi bir orana geliyor.

Çocuk nüfusuna oranladığınız zaman yüzde 15 gibi bir orana geliyor. Bu çok yüksek bir rakamdır. Bu çocukların büyük bir kısmı, bir sefer adli kurula gidenlerin, maalesef daha sonra bir daha gittiği görülüyor. Bunun için öncelikle bunların bir şekilde hafif veya ağır çok ayrım gözetmeden adli kurula gidecek bir suça karışmamalarını sağlamak lazım.

Bu çocukların adli kurula gidecek şekilde suçlara karışmalarının ve genellikle son yıllarda çok artış göstermesinin sebepleri arasında temelde şöyle bir değerlendirme var; sanayileşme ile birlikte kentsel nüfustaki artış ve ailelerin şehirlere göç etmesi ile birlikte şehirlerdeki ekonomik düzeyin değişmesi, gelir düzeyleri arasındaki farklılıkların artması, köydeki ataerkil toplumun şehirlere ayak uydurmada sıkıntı yaşaması.

Dış göçler, iç göçler… Yurt dışından gelen göçmenlerle iletişim haline geçmeleri, köyden kente göçün sonucunda doğan sıkıntılar, televizyon programları, sosyal medyanın yaygınlaşması ve orada bazı suç tiplerinin örgütlenmesi, suç oranlarının çocuklar arasında artırdığını göstermekte.

Çocuklar sosyal medyadan, televizyon programlarında gördükleri bazı şiddet olaylarını kendilerinin de yapabileceğini, yaptıkları takdir takdirde cezasız kalabileceğini düşündüklerinden maalesef bu suç oranını çok arttırıyor. Çocuklar arasındaki en fazla işlenen suçun özellikle yaralama olduğu görülmekte. Yaralama suçları neredeyse tüm suçların yarısından daha fazla olarak görülüyor.

Bu da dediğimiz gibi sosyal medyadaki televizyon programlarındaki şiddet içerikli programların veya videoların olmasından kaynaklı olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun yanında özellikle Suriye’den Afganistan’dan gelen kişilerle iletişime geçilmesinin bir neticesinde de bu suç oranının çok arttığı görülüyor. Yüzdelik olarak bakıldığında çocuklar arasındaki bu suç artışının yüzde 370 gibi muazzam yüksek bir rakama çıktığı görülüyor.

Bunun aslında önlenmesi için rehabilitasyon programlarının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bazı televizyon programlarının hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Belki de en önemlisi şu anda sosyal medya üzerinde gençlerin yoğunluklu bulundukları, etkileşim sağlayacak, bazı çocukların suça sürüklenmesini önleyici programların yapılmasını düşünüyoruz.

Sosyal medyada son dönemde her şey çok hızlı tüketiliyor. Özellikle Tik Tok diye bir mecra var. Şu anda en popüler sosyal medya mecrası. Çok kısa, uzun uzadıya anlatılan programlar yok. Her şey üç beş saniyede, 10-15 saniyede olup bitiyor. Bu, çocukların algılarının zayıflamasına çok hızlı olarak her şeyi tüketmelerine sebep oluyor.

Belki eğlenceli olarak görülebilir ama bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda suç eğilimlerinde artışlar olduğu görülüyor çünkü bazı şiddet sahnelerinin çok hızlı bir şekilde insanların beyinlerine işlediği görülüyor. Bu doğrultuda özellikle en önemlisi sosyal medya üzerinden bazı çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında olayın sosyal medya, televizyon programları ve eğitim boyutunun dışında cezaların da caydırıcı olması gerekiyor.

“Tedbirler alınmalı”

Genç çocuk ve küçük olarak kabul edilen çocukların cezasızlık veya cezalarının az olması dolayısıyla, bazı aile bireylerinin işlediği veya işlemesi muhtemel suçları çocuklar üzerinden onlara yaptırdıkları da maalesef hayatın bir gerçeği. Onun için bu ayrımların çok net bir şekilde ortaya konması gerekir. Çocukların işledikleri fiiliyatın suç olduğunun çok açık bir şekilde anlayabilmeleri lazım.

Bunu anlayabildikten sonra da neticede yaptıkları eylemin cezasını çekebilmeleri lazım. Tabi çocuklar cezaevine koyulsun demiyoruz ama yaptığı fiilin bir karşılığının olduğunu bu yaşta görmesi lazım. Bu yaşta görmezse zaten ‘ileriki yaşlarda da ceza almıyoruz’ düşüncesiyle çocuk yaşta suç işleyenlerin, yetişkinlik dönemlerinde de suç işledikleri açıkça ortaya konmuştur. Bu tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.”

Paylaşın

Depremlerin Sigorta Şirketlerine Maliyeti 4 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 45 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin depremlerin sigorta şirketlerine maliyeti 3,5 ila 4 milyar doları bulacak.

DW Türkçe’de yer alan habere göre, Talanx Sigorta Grubu’ndan yapılan açıklamada Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremlerin holdinge 250 milyon euroluk ek maliyet getirmesinin hesaplandığı belirtildi.

Dünyanın en büyük üçüncü reasürans şirketi, Talanx iştiraki Hannover Rück’ün Yönetim Kurulu Üyesi Michael Pickel Perşembe günü Hannover’de şirketin yıllık bilançosunu sunarken yaptığı açıklamada söz konusu meblağın yaklaşık 200 milyon euroluk kısmını kendilerinin karşılayacağını belirtti.

Reasürans terimi, sigorta şirketleri tarafından teminat altına alınarak sigortalanmış bir riskin tekrar sigortalanarak başka sigorta şirketlerine devredilmesini ifade ediyor.

Ana şirketin, HDI sigorta iştiraki tarafından gerçekleştirilen birincil sigortalardan kaynaklanan zararları da üsteleneceği kaydedildi. Bir şirket sözcüsünün tahminine göre söz konusu zarar 50 milyon euro civarında hesaplanıyor.

Bu meblağlara iki şirketin diğer reasürans şirketlerine devrettiği ya da sermaye piyasasındaki yatırımcılara aktardığı zararlar ise dahil değil.

Sigorta sektörüne maliyeti 3,5 – 4 milyar euro

Hannover Rück’ün tahminlerine göre, depremin yol açtığı yıkımın sigorta sektörüne yaklaşık 3,5 ila 4 milyar dolara mal olması muhtemel. Ancak makroekonomik kayıpların bundan çok daha büyük olması da ihtimal dahilinde görülüyor.

BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye temsilcisi Louisa Vinton ise Salı günü yaptığı açıklamada sadece Türkiye’deki hasarın 100 milyar ABD dolarının (yaklaşık 95 milyar euro) üzerinde olduğununun tehmin edildiğini belirtmişti.

Dünya Bankası da kısa bir süre önce Türkiye’deki maddi hasarı 34 milyar dolar, Suriye’deki hasarı ise 5 milyar dolar olarak tahmin etmişti.

Münih merkezli reasürans şirketi Munich Re’nin tahminine göre ise depremin şirketlerine getireceği ek yük üç haneli milyon euro aralığında olacak.

Öte yandan Hannover Rück geçen yılı rekor bir kâr ile kapatmıştı. Perşembe günü verilen bilgiye göre, geçen yıl elde edilen kâr nedeniyle temettü hisseleri 5.75 eurodan 6 euroya yükselecek.

Hannover Rück’ün, 2022 yılında Almanya’da etkili olan İan Kasırgası, Ukrayna savaşı ve korona salgını gibi olumsuzlukların yükünü, yatırımlardan elde ettiği yüksek kâr ile hayat ve sağlık reasüransındaki kâr artışı ile dengelemişti. Grup, bir önceki yıla göre yüzde 14 artışla 2022 yılında 1,4 milyar Euro kazanç elde etmişti.

Paylaşın

Bakan Soylu Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 45 Bin 968’e Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde can kaybı 45 bin 968’e yükseldi. Depremlerde yaşamını yitirenlerden 4 bin 267’si Suriye vatandaşı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hatay AFAD İl Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Sahaya giden, eksiklikleri buraya gönderen tüm saha eksikliklerini, WC’den duşa, çamaşırdan herhangi sürecin eksikliğine kadar tüm eksikliklerimizi paylaşan birçok arkadaşımız var. Alt birimler de aynı şekilde Sağlık Bakan Yardımcımız, İçişleri Bakan Yardımcımız, Valimiz tüm sürecin tamamını takip edip, kurumları bir araya getiren anlayışı sürdürmektedir.

Sadece Hatay’da 233 sivil toplum kuruluşu görev yapıyor. Bunun 23’ü uluslararası STK. Buradan muradım şu; yerkürenin en büyük depremlerinden 400 kilometrelik bir yırtıktan bahsediyoruz. Bizim açımızdan önemli bir sonuç doğurdu. Bir sözü ifade etmem gerekir; büyük acılar ve büyük zaferler milletleri birleştirir.

Milletimiz bu acı karşısında büyük bir birliktelik gerçekleştirdi. Allah razı olsun. Bu acının onarılması için herkes seferber oldu. Şu ana kadar 13 bin 72 artçı sarsıntı meydana geldi. Bu çok olağan bir şey. Depremin art arda gelmesi kadar olağan bir süreç. Toplam 26 bin 32 enkazda arama kurtarma yapıldı. 28 in 300 enkaz var. Hatay’da 6 in 832 acil yıkılacak bina var.

Acil yıkılacak binalarda vatandaşımızı çağırıyoruz. Süreç itinalı şekilde devam etmektedir. Tüm deprem bölgesinden 332 çadır kent alanı oluşturuldu. Hatay’da ise 80. 370 binin üzerinde sadece bizim kurdurduğumuz çadırlar. 370 bin 482. 101 bin 168 çadır da sadece Hatay’ta kuruldu.

Toplam 1,5 milyon afetzede çadırda konaklanmaktadır. Toplam 209, 10 ilde konteyner alanı oluşturuldu. Hatay’da 21 bin 895 konteyner planlandı. Orta hasarlı, ağır hasarlı, evi yıkık, acil yıkılacak olan ev sahipliği ve kiracılara yerleşebilecekler, ayrıca kira ve taşınma paraları da yatırılmaktadır. Hatay’da 2 bin 482 tuvalet, 1281 duş konteyner, 400’e yakın çamaşır makinası çadır kentlere kurulmuştur.

Bir taraftan barınma ihtiyacını gideriyoruz, bir taraftan da halk sağlığıyla ilgili en ince tedbirlerini almaya devam ediyor arkadaşlarımız. Özellikle 10 bini aşkın bütün bölgede tuvalet, ki bunların temizliğine teker teker dikkat edilmektedir. Hijyen ve temizlik bizim en temel önceliğimizdir.

“Ne rakam varsa burada paylaşıyoruz”

Bugüne kadar gerek enkazlarda gerek hastanelerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı ise 45 bin 968. Allah rahmet eylesin. 4 bin 267 Suriyeli kardeşlerimiz var bunların içerisinde. Bunların 44 bin 235’i şu anda nüfus artı göçe tescil edildi. Yani Suriyeli kardeşimizin tescilini göç yapıyor, diğerlerini nüfus yapıyor.

Burada hayatını kaybeden her bir vatandaşımızın tek tek, defin, kimliklendirme dahil, aynı zamanda savcılık raporları, eğer kırsalda hayatını kaybedip defnedilmişse muhtarlık, jandarma ile kayıtları gerçekleştirmektedir. Ne rakam varsa burada paylaşıyoruz.

Burada her biri kendisi hukukun parçasıdır. Onun için burada tek tek bunların üzerinde bütün arkadaşlarımız gerek nüfus, gerek savcılıktan, kriminalden ek görevlendirilmeler yapıldı. Bazen birkaç kez fethi kabir yapılmaktadır.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 45 Bin 89’a Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler ve ardından yaşanan artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiği açıklandı.

Haber Merkezi / 358 bin çadırın kurulduğu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiği duyuruldu.

Depremlerden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısının ise 1 milyon 971 bin olduğu bildirildi.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli depremler ve ardından gerçekleşen artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiğini açıkladı.

Depremden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısı ise 1 milyon 971 bin oldu.

AFAD bugüne kadar 358 bin çadırın kurulduğunu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğunu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiğini duyurdu.

Çadır, konteyner, otel, yurt ve kamu misafirhaneleri gibi yerlerde barındırılan kişilerin sayısı ise 1 milyon 915 bin olarak açıklandı.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Maliyeti 58 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ülke ekonomisine maliyetinin 58 milyar dolar olacağı öne sürüldü.

Ekonomist Ercan Türkan’ın afet bölgesi ilan edilen 11 ilin başlıca göstergelerini ele alarak yaptığı hesaplamaya göre, bu maliyetin 31 milyar dolarını kamu sektörü, 27 milyar dolarını hane halkı ve firmalar üstlenecek.

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, “Depremin maliyeti 58 milyar dolar” başlıklı yazısında, maliyetleri “akım maliyetleri” ve “birikim maliyetleri” olarak iki kalemde ele alan Türkan’ın hesaplamalarını şöyle aktardı:

“Akım maliyetler 10.8 milyar dolar düzeyinde. Bir de birikim kayıpları var, onun tutarı da 47.4 milyar dolar.

Böylece toplam maliyet 58.2 milyar dolara ulaşıyor. Ercan Türkan depremzedelere yapılan yardımları 1.2 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bu tutar düşüldükten sonra toplam maliyet 57 milyar dolar düzeyinde oluşuyor.

İktisatçı Türkan hangi kalemden ne kadar bir maliyet geleceğini hesaplarken kullandığı varsayımları da tek tek açıklıyor.

Akım maliyetler neler?

Ercan Türkan akım maliyetleri katma değer ve işgücü kayıpları ile birlikte, felaketin sonuçlarını hafifletmek ve acil ihtiyaçları gidermek amacıyla yapılan yardım ve alınan mali önlemlerin maliyeti olarak tanımlıyor.

Bu grup içinde en büyük maliyet kalemi yaklaşık 6 milyar dolarla beş aylık GSYH kaybı. Depremzedelere yapılmakta olan nakdi destek ödemeleri, taşınma yardımı, vefat edenlerin yakınlarına yapılan yardım, SGK’nın prim kaybı ile vergi ve vergi erteleme ve silinmesi de diğer akım maliyet kalemleri.

Birikim kaybı çok büyük

İktisatçı Ercan Türkan, sermaye birikimi kaybında bina stokunun, şehirlerin altyapısının ve kamusal binaların hasar görmesinden kaynaklanan kayıpların başta geldiğini vurguluyor.

Yapılarda oluşan orta ve az hasarların onarılarak bu yapıların tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için yapılacak onarım giderlerini de bu kapsamda sınıflandıran Türkan, motorlu kara taşıtlarında, hayvan varlığında, beyaz eşya ve mobilyada yaşanan kayıpları da bu maliyet başlığı altında topluyor.

Birikim kayıpları başlığı altında yer alan bu kayıplar içinde en büyük tutar hiç kuşku yok ki yıkım ve ağır hasar nedeniyle yapı stokunda ortaya çıkan kayıp. Ercan Türkan bu kalemdeki kaybın büyüklüğünü 26.2 milyar dolar olarak hesaplıyor. Bu tutarın 2.1 milyar dolarının DASK tarafından karşılanacağı varsayılıyor.

Ercan Türkan, tamamen yenilenmesi gereken binaların altyapısının 6.5 milyar, şehir altyapısı ve kamusal binaların onarımının 2.8 milyar, az hasarlı binaların onarımının 2 milyar, otomobil hasarının da 4.2 milyar dolar kayba yol açacağını hesaplıyor.

Bu maliyeti kim üstlenecek?

İktisatçı Ercan Türkan, deprem felaketinin maliyetini ortaya koyan bu çalışmasında ayrıca bu maliyeti hangi kesimlerin ödeyeceği üzerinde de duruyor. Türkan çalışmasında bu konuda şu görüşleri dile getiriyor:

‘Maliyetlerin toplam boyutunu bilmek kadar, bu maliyetin hangi kesimler tarafından üstlenildiğini bilmek de önemlidir. Birincil dağılım esas alındığında kamunun 31 milyar dolar, hanehalkı ve firmaların ise 27 milyar dolarlık bir maliyetle karşı karşıya kaldığını ifade etmek mümkündür.’

(…)

Burada toplumun tamamı tarafından cevaplandırılması gereken soru, ‘Biz bu maliyeti bugün tek taksitte ödemek yerine, Marmara depreminden bu yana geçmiş yıllara yayarak bugüne kadar ödeyebilseydik, organizasyonel yapımızı dinamik ve kendiliğinden işleyen bir hale getirebilseydik, bu üzüntü ve hasarın ne kadarını telafi edebilirdik’ sorusu olmalıdır.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 44 Bin 218’e Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 merkezli depremlerde can kaybı 44 bin 218’e yükseldi.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremlere ilişkin son bilgileri paylaştı. AFAD tarafından yapılan açıklama şöyle:

“06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. Depremlerin ardından 9.136 artçı deprem meydana gelmiştir.

Alınan son bilgilere göre Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde toplam 44.218 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’dan toplam 528.146 vatandaşımız tahliye edilmiştir.

Bölgede AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, İtfaiye, Tahlisiye, MEB, STK’lar ve uluslararası arama kurtarma personelinden oluşan toplam 11.424 arama kurtarma personeli görev yapmaktadır.

Ayrıca AFAD, Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Yerel Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri ve 3.455 gönüllü dahil olmak üzere, sahada görevlendirilen saha personel sayısı ile birlikte bölgede görev yapan toplam personel sayısı 239.977’dir.

Afet bölgesine başta ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, treyler, greyder, vidanjör vb. iş makineleri olmak üzere toplam 13.224 aracın görevi devam etmektedir.

Afet bölgelerine 38 Vali, 160 Mülki İdare Amiri, 19 AFAD üst yöneticisi ile 68 il müdürü görevlendirilmiştir. Ayrıca, uluslararası yardımların koordinasyonu için 29 Dışişleri Bakanlığı personeli bölgede görevlendirilmiştir.

Bölgeye, personel ve malzeme sevkiyatı için hava köprüsü kurulmuştur. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı 116 helikopter ve 78 uçak görev yapmaktadır. Bugüne kadar 13.177 sorti yapılmıştır.

Bölgeye personel, malzeme sevkiyatı ve tahliye amacıyla Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından toplam 38 gemi görev yapmaktadır.

Afet Barınma Grubu

Bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uluslararası ülke ve kuruluşlar tarafından sevk dilen 335.382 çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. 10 il ve 130 noktada konteyner kent kurulumları devam etmektedir.

Afet bölgesinde ve afet bölgesi dışında; çadır, konteyner, GSB yurtları, oteller, kamu misafirhaneleri, MEB tesisleri ve diğer tesislerde barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1.914.292’dir

Afet Beslenme Grubu

Türk Kızılay, AFAD, MSB, Jandarma ve Sivil Toplum Kuruluşlarından bölgeye toplam 370 mobil mutfak bölgeye sevk edilmiştir.

Afet bölgesinde 72.665.488 sıcak yemek, 11.117.619 çorba, 14.359.253 kumanya ve paketli gıda, 30.769.431 su, 79.428.296 ekmek, 4.183.160 içecek dağıtımı yapılmıştır.

Afet Psikososyal Destek Grubu

4 Mobil Sosyal Hizmet merkezi, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve Malatya illerine gönderilmiştir. Bölgeye deprem bölgesine sevk edilen personel sayısı 3.410, deprem bölgesi dışında 3.585 personel ve 1.565 araç sevk edilmiştir.

Deprem bölgesinde 614.993, deprem bölgesi dışında 296.949 olmak üzere toplam 911.942 kişiye psikososyal destek verilmiştir.”

Paylaşın

İrem Derici’nin Konseri İptal Edildi; Derici’den Tepki

İrem Derici’nin Elazığ’da vereceği konseri, Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR), Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi’nin hedef göstermesi üzerine iptal edildi. Derici sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak, “Ben sanatçıyım, sevenlerimle arama giremezsiniz” sözleriyle duruma tepki gösterdi.

Elazığ’da bu yıl dördüncüsü yapılacak olan “Salçalı Köfte ve Gastronomi Festivali” kapsamında, 30 Eylül’de düzenlenmesi planlanan İrem Derici konseri iptal edildi. HÜDA-PAR, Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi, İrem Derici’yi ve şarkıcının bir yıl önce Elazığ’da verdiği konseri hedef göstermişti.

‘Halkın manevi değerleriyle uyuşmuyor’

HÜDA-PAR Elazığ İl Başkanı Yasin Kavaklı, bir yazılı açıklama yaparak şu ifadelere yer vermişti:

“Sapkınlığı benimseyen ve destekleyen birinin tercih edilip davet edilmesi, Elazığ halkının manevi değerleriyle uyuşmamakta, kültürümüze ve inancımıza aykırılık teşkil etmektedir. Bu festivali organize eden yetkililer ve sponsorlar, eşcinselliği destekleyen sapıklar ile aynı duruş içerisinde olmadıklarının gayreti içerisine girmeli ve bu yanlış tercihten vazgeçmelidir.”

Yeniden Refah ve Saadet Partisi de katıldı

Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi ile kentteki bazı gerici dernekler de benzer açıklamalar yaparak İrem Derici’yi hedef göstermişti.

Sözcü’den Evren Demirdaş’ın haberine göre, bu açıklamaların ardından festivalin organizatörlerinden Elazığ Tatlıcılar Odası Başkanı Zülfü Tarhan, İrem Derici konserinin iptal edileceğini açıkladı.

‘Konseri iptal edeceğiz’

İrem Derici’nin 2021 yılında bir alışveriş merkezi açılışı için de Elazığ’a geldiğini ve kimsenin tepki vermediğini söyleyen Tarhan, “Bu yıl 4’üncüsünü düzenleyeceğimiz Salçalı Köfte Festivali’nde sanatçı İrem Derici’yle ilgili son zamanlarda bazı STK ve siyasi partilerin karşıt açıklamaları ve baskılarından dolayı bu konseri iptal etme kararı alacağız” şeklinde konuştu.

‘Memleketin başka sorunu kalmamış gibi’

Tarhan, şu ifadeleri kullandı:

“İrem Derici, 2021 Elazığ’a AVM açılışına katıldı, kimseden bir tepki yoktu ancak bu seneki festivalimizde İrem Derici’nin sahne alacağını duyurmamız sonrasında bir algı oluşturarak bu konserin iptal edilmesi için baskı oluşturmaya başladılar. Memleketimizin başka sorunu kalmamış gibi bir tek problem İrem Derici’ymiş demek ki. Biz de mecburen bu konseri iptal etme yoluna gideceğiz.”

‘Ben sanatçıyım, sevenlerimle arama giremezsiniz’

İrem Derici ise Instagram hesabından bir açıklama yaparak konserinin iptal edilmesine tepki gösterdi. 30 Aralık 2021’deki Elazığ konserinden görüntüler paylaşan Derici, şunları ifadeleri kullandı:

“30 Aralık 2021, Elazığ konserimiz. Görüyorsunuz izdihamı, sevgi selini. Elazığ halkı beni istememezlik yapmamıştır, buna eminim, bizim her zaman özel bir bağımız oldu. Ben partiler üstüyüm, ben siyasetler üstüyüm! Ben sanatçıyım! Şarkılarım milyonlara hitap eder. Sevenlerimle arama giremezsiniz.

En kısa zamanda bir şekilde sizinle buluşup şarkılarımı bağıra çağıra söyleyeceğim. Bunu da buraya not edin! Bende renk, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı olmaz! Ben sadece severim! Hem de çok severim! Seni çok seviyorum Elazığ!”

Paylaşın

Elazığ: Maden, Saat Kulesi ve Hükümet Konağı

Saat Kulesi ve Hükümet Konağı; Elazığ’ın Maden İlçesi yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Eski hükümet konağı ve saat kulesinin kimin tarafından, nasıl yaptırıldığına dair resmi bilgi bulunmamakla birlikte eski hükümet konağının 1895 yılında, saat kulesinin 1898 yılında yapıldığı bilinmektedir.

Saat kulesi ve eski hükümet konağı tapu kütüğüne tarihi eser olarak şerh edilerek koruma altına alınmıştır.

Tarihi Hükümet Konağının Restorasyon çalışmaları için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile koordineli bir şekilde çalışılmaktadır.

Saat kulesinin üst kısmı yılların verdiği yorgunluğa dayanamayarak yıkılmıştır. Eski Hükümet konağının Kültür Merkezi yapılması için çalışmalar ihale aşamasındadır.

Paylaşın

Elazığ: İbrahim Bey Konağı

İbrahim Bey Konağı; Elazığ’ın Kovancılar İlçesi, Sekrat (Yazıbaşı) Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. İlçe merkezinden hareket eden Sekrat Köyü araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Saray Osmanlılar zamanında 1917-1918 yıllarında bir ermeni beyi tarafından yaptırılmıştır. Sekarat köyünün güneydoğusunda, takribi 1l0x120 m2′ lik bir alanda İbrahim Paşa Saray Kompleksinin yapı kalıntıları mevcuttur.

Sadece güneyde 8×8 m.lik anıtsal giriş kapısı ayakta durmaktadır. Sekarat Höyüğün takribi 200-220 m kuzeydoğusuna düşmektedir. Sekarat (Yazıbaşı) köyünün güneydoğusunda takribi 110 x 120 m2’lik bir alanda bulunan İbrahim Paşa Sarayı-Konağı kompleksi bugün kalıntılar halindedir.

Sekarat Höyük’ün kuzeydoğusunda ve 200-230 m uzaklıktadır. Güneyinde 8 x 8 m boyutlarında anıtsal kapısı bugün sağlam olarak vardır. Palu Kalesi bu taşınmazın 8- 10 km güneydoğusuna düşmekte ve buradan görünmektedir.

Taşınmazın güney yamacında düzgün kesme taşlar ve bunun da hemen eteğinde 2 m çapında kuyu ve çevresi şekilsiz taşlardandır. Tuvalet eklentisi olduğu söylenmektedir. Kalıntılar taşınmazın doğu yamacında da sürmektedir.

Taşınmazın doğu-batı yönünde 20. metrede düzgün kesme taşlardan yapıldığı görülen dikdörtgen prizma havuz yeri vardır (6 x 6 m). Bunun batısında30 cm çapında iki sütun ise, kalıntı-toprağa gömülü durmaktadır.

Taşınmazın kuzeybatısında 13 X 10 malanda yine çevresi düzgün kesme taşlardan örülü havuz olduğu söylenen kalıntı vardır. Bunun kuzeyinde toprağa saplı 4 x 4 m payesi kalmış iki sütun vardır. Bu sütunlardan biri kuzey uçta bir yerde toprağa gömülü olarak bulunmaktadır.

Paylaşın