402 Sanıklı İBB İddianamesi Kabul Edildi

İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi, İBB’ye yönelik “yolsuzluk” soruşturması kapsamında hazırlanan yaklaşık 4 bin sayfalık, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 402 sanıklı iddianameyi kabul etti.

Ekrem İmamoğlu,, iddianamenin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından yaptığı açıklamada, “Öyle bir iddianame ki; iş aylardır üstünde tepindikleri sözde yolsuzluk ve rüşvet iftiralarından çıkıp, cumhuriyetimizin kurucusu CHP’yi hedef almaya varmış. Size yazıklar olsun. Yazdığınız iddianame; insanları tehdit ederek, rehin alarak, baskıyla iftiraya zorlayarak, kuyruk kuyruğa dizip bağladığınız yalanlardan ibarettir” demişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarına ilişkin hazırladığı yaklaşık 4 bin sayfalık iddianame, İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ile dava süreci başlamış oldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütüne” yönelik soruşturma kapsamında aylardır beklenen iddianameyi 11 Kasım’da açıklamıştı. İddianamede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan tutuklu Ekrem İmamoğlu ile 105’i tutuklu 402 şüpheli yer alıyor. İmamoğlu’nun 142 eylemle ilgili olarak, 828 yıl 2 aydan,2 bin 352 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor.

İddianamede Ekrem İmamoğlu’nun, ‘Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma’, ‘Rüşvet’ ‘Suç Gelirlerinin Aklanması’, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık’ suçlarından, suç örgütünün kurucusu ve lideri olması dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/5’inci maddesi uyarınca örgütün faaliyeti çerçevesinde örgüt mensupları tarafından işlenen ‘Kişisel Verilerin Kaydedilmesi’, ‘Kişisel Verileri Ele Geçirme ve Yayma’, ‘Suç Delillerini Gizleme’, ‘Haberleşmenin Engellenmesi’, ‘Kamu Malına Zarar Verme’, ‘Rüşvet Alma’ ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma’ ‘İrtikap’, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık’, ‘Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama’, ‘İhaleye Fesat Karıştırma’, ‘Çevrenin Kasten Kirletilmesi’, ‘Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet’, ‘Orman Kanunu’na Muhalefet’, ‘Maden Kanunu’na Muhalefet’ suçlarından, iddianameye konu olan 142 eylemle ilgili olarak cezalandırılması talep ediliyor.

İddianamede, varlığı ileri sürülen suç örgütünün liderliğini Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı; Murat Ongun, Ertan Yıldız, Fatih Keleş, Adem Soytekin, Murat Gülibrahimoğlu ve Hüseyin Gün’ün ise örgüt yöneticileri olduğu iddia ediliyor.

Savcılık; Tuncay Yılmaz, Mehmet Murat Çalık, Resul Emrah Şahan, Yakup Öner, Mustafa Akın, Yiğit Oğuz Duman, Cevat Kaya, Seza Büyükçulha ve Mehmet Pehlivan gibi bazı isimlerin ise “arada bir örgüt yöneticisi olmaksızın doğrudan örgüt liderine bağlı hareket ettiğini” savundu.

İddianamenin omurgasını, etkin pişmanlık kapsamında ifade veren bazı şüphelilerin, İBB ve bağlı şirketlerin iç işleyişinin belirli karar çevreleri tarafından yönlendirildiğine dair anlatımları oluşturdu.

3739 sayfalık iddianamede savcılık, İmamoğlu’nun, örgütün tüm yapılanması üzerinde emir-komuta yetkisine sahip olduğu, bu nedenle örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiği iddia edilen tüm suçlardan ayrıca sorumlu tutulması gerektiğini belirtiyor. Bu kapsamda İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 220’nci maddesi uyarınca ceza talep ediliyor. Ayrıca, siyasi hakların da düzenlendiği TCK 53’üncü madde kapsamında belirli haklardan yoksun bırakılma hükümlerinin uygulanması isteniyor.

İddianamede, bazı karar toplantılarının Le Meridien Otel gibi mekanlarda yapıldığı; bu toplantılarda kameraların kapatıldığı, hatta sinyal kesici jammer cihazların kullanıldığı öne sürülüyor. Bu iddia, otel personelinin ifadeleri ve kamera kayıt inceleme tutanaklarına dayandırılıyor. Ancak jammer’a ilişkin fiziksel cihaz tespiti yok.

İddianamede ayrıca, belediye içinde bazı ihaleler, satın alımlar ve proje planlamalarının, doğrudan resmi hiyerarşi içinde değil, belirli isimler çevresinde şekillenen gayri resmi bir karar mekanizmasıyla yönlendirildiği öne sürülüyor. İfade verenler, bu mekanizmanın kamu projelerinin alt yüklenicilere devri, reklam alanlarının dağılımı ve kültür-sanat projelerinin bütçelenmesi gibi süreçlerde etkili olduğunu savunuyor.

İddianamede “ahtapot kolları gibi hareket etmek ve belediyeleri ele geçirmekle” suçlanan Ekrem İmamoğlu hakkında, “Soruşturma safahatinden haberdar olması üzerine hızlandırılmış Cumhurbaşkanlığı aday adaylığını gündeme getirerek kurduğu suç örgütünün kamuoyu nezdinde tartışılmasını engellemeye çalıştığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer veriliyor.

“Yalanlardan ibaret”

Ekrem İmamoğlu,, iddianamenin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından yaptığı açıklamada, iddianamenin gerçekleri yansıtmadığını ve CHP’yi hedef aldığını söylemişti. İmamoğlu, “Öyle bir iddianame ki; iş aylardır üstünde tepindikleri sözde yolsuzluk ve rüşvet iftiralarından çıkıp, cumhuriyetimizin kurucusu CHP’yi hedef almaya varmış. Size yazıklar olsun. Yazdığınız iddianame; insanları tehdit ederek, rehin alarak, baskıyla iftiraya zorlayarak, kuyruk kuyruğa dizip bağladığınız yalanlardan ibarettir” demişti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu’ndan “Elektrikli Sandalye” Çıkışı

Sosyal medya hesaplarına erişim engeli kararlarına tepki gösteren Ekrem İmamoğlu, “Elektrikli sandalye ne kadar sandalye ise, sizin demokrasiniz de o kadar demokrasi…” dedi.

23 Mart’tan bu yana Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu olan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesaplarına erişim engeli kararlarına tepki gösterdi:

“Yassıada’da Adnan Menderes’in savunması engellenince, mahkeme başkanı ‘sizi buraya koyan irade böyle istiyor’ demişti. 65 yıl geçti fakat darbecilerin ‘iradesinde’ değişen bir şey olmadı.

Ha dün ha bugün.

Kafa aynı kafa.

Sosyal medya hesaplarıma saldıran ve beni sessizliğe mahkum etmeye çalışanlara diyorum ki: Elektrikli sandalye ne kadar sandalye ise, sizin demokrasiniz de o kadar demokrasi…”

Paylaşın

İmamoğlu: Millet, Bu Bozuk Düzene Sandıkta Son Verecek

İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Ekrem İmamoğlu, “Bu millet vatanseverlerle makamseverleri ayırıyor. Ve günü geldiğinde, bu bozuk düzene sandıkta son verecek!” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden, gündemdeki yolsuzluk ve yasa dışı bahis soruşturmalarına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Ekrem İmamoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Aldanmaya alıştınız ama milleti aldatamayacaksınız! Bugünlerde iktidarın gündeminde, tarihe geçecek çürüme itirafları, yalan müjdeler ve fiyasko kampanyalar var. Sanki Türkiye’de iktidar değişmiş hukuk geri gelmiş de yıllardır suç işleyenler temizleniyormuş gibi davranıyorlar. Yasadışı bahis çeteleri, bahis oynayan hakemler, kara para operasyonları, yandaş medya patronlarının biletini kesmeler… Görünen o ki savcıların şimdi ‘harekete geçesi’ gelmiş!

Ama millet bu oyunu görüyor. Yalan müjdelerle, sahte başarı hikâyeleriyle kimse kandırılamaz! Her yerden doğalgaz bulduk diyorlar ama gidip en pahalı Amerikan gazını alıyorlar. Enflasyon düşüyor diyorlar ama milletin cebindeki yangın büyüyor! Futbol taraftarını, emekçiyi, yoksulu, gençleri aldatamayacaksınız! Kötü film senaryolarını hatırlatan casusluk iftiralarıyla da bu halkı susturamayacaksınız! Bu millet vatanseverlerle makamseverleri ayırıyor. Ve günü geldiğinde, bu bozuk düzene sandıkta son verecek!

Paylaşın

İmamoğlu “Siyasal Casusluk” Suçlamasıyla Tutuklandı

Ekrem İmamoğlu, casusluk soruşturması kapsamında sevk edildiği mahkemece tutuklandı. Soruşturmanın “4 Temmuz’da aynı suçlamayla tutuklanan Hüseyin Gün’ün dijital materyalinde rastlanılan bulgulara dayandığı” belirtilmişti.

Mahkeme, İmamoğlu ile birlikte dün aynı suçlamayla ifade veren TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ve İmamoğlu’nun kampanya direktörü Necati Özkan’ın da tutuklanmasına hükmetti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Mart ayında İBB’ye yönelik “mali” soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra ilk kez Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. İşlemleri beş saat gecikmeyle başlayan İmamoğlu’nun savcılık ifadesi yaklaşık üç saat sürdü.

İmamoğlu ifadesinde, “Benim nazarımda casusluk vatan hainliği ile eşdeğerdir. Dolayısıyla söz konusu dosya nazara alınarak hakkımda yürütülen casusluk kapsamındaki hiçbir suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir” dedi.

“Wickr me” adlı mesajlaşma uygulamasını kullanıp kullanmadığı da sorulan İmamoğlu, “Sormuş olduğunuz ‘wickr me’ isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum. Dolayısıyla bu programda üyeliğim daha önce hiçbir şekilde olmamıştır” yanıtını verdi.

Savcılık sorgusunun ardından nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen İmamoğlu hakkında tutuklama kararı verildi.

Tutuklama kararları sonrası savcılık yeni bir açıklama yaptı. Savcılık İstanbul Senin uygulamasını kullanan milyonlarca kişinin verilerinin yabancı ülkelere sızdırıldığını ve dark web üzerinden satıldığını iddia etti.

Dark web, mevcut internet tarayıcılarının erişmesinin mümkün olmadığı sitelerin bulunduğu alanı tanımlıyor.

27 Ekim’de bir açıklama yayımlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Senin uygulamasını kullanan 4,7 milyon kişinin verileri ve konum bilgilerinin iki farklı yabancı ülkeye sızdırıldığını, uygulamayı kullanan 3,6 milyon kişinin verilerinin ve konum bilgilerinin dark web üzerinden satışa çıkarıldığını, bu uygulamanın içinde bir altı uygulama olan İBB Hanem’de ise 11 milyon kişinin sandık verilerinin işlendiğini ve program dışına sızdırıldığını öne sürdü.

Başsavcılık “firari örgüt yöneticisi” olarak nitelediği Murat Gülibrahimoğlu’nun şirketlerine naylon fatura düzenlendiğini de iddia etti.

Bu kararla birlikte Ekrem İmamoğlu halihazırda iki ayrı suçlamadan tutuklu bulunuyor. İmamoğlu’nun ilk kez tutuklandığı yolsuzluk davasında Mart ayından bu yana henüz iddianame yazılmadı.

Mahkeme, İmamoğlu ile birlikte dün aynı suçlamayla ifade veren TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ve İmamoğlu’nun kampanya direktörü Necati Özkan’ın da tutuklanmasına hükmetti.

“Mücadele azmimiz daha da büyüdü”

Ekrem İmamoğlu, mahkeme kararının ardından avukatları aracılığıyla sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Milletimizin geleceğini perişan etmeye and içmiş bu zihniyetle mücadelemiz, bundan böyle daha da büyümüştür. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Asla umudunuzu yitirmeyin. Cesaretle, azim ve kararlılıkla başaracağız” diye yazdı.

İmamoğlu ayrıca yaptığı bir başka sosyal medya paylaşımında ise, “Boşverin şu casusluk zırvasını filan. Mert olun, asıl derdinizi söyleyin. Sıkıştınız mı? Sözde yolsuzluk dosyanız boş mu kaldı? İddianameyi yazamıyor musunuz? Size beni daha çok içerde tutacak başka bir kumpas dosyası mı lazım oldu? Derdiniz ne derdiniz?” diye sordu.

Paylaşın

İmamoğlu, “İhaleye Fesat Karıştırma” Suçlamasından Beraat Etti

Ekrem İmamoğlu, “ihaleye fesat karıştırma” davasından beraat etti. Karara ilişkin açıklama yapan İmamoğlu, “Varlığımla da icraatlarımla da sizi korkutmaya devam edeceğim…” dedi.

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemine ilişkin ‘ihaleye fesat karıştırma’ iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti.

2014-2019 yılları arasında Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak görev yapan İmamoğlu hakkında, bu döneme ilişkin “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasından 7 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

İmamoğlu’nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde şartları oluşmayan firmaya ihale verdiği suçlamasıyla yargılandığı davanın bugünkü duruşması, saat 15.00’te Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İmamoğlu, söz konusu suçlamalardan beraat etti.

Beraat kararının ardından İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi hesabından yapılan paylaşımda, “Ne kumpaslarınız ne tezgahlarınız beni yolumdan döndürebilir! Ben, bu toprakların has evladı Ekrem İmamoğlu: Varlığımla da icraatlarımla da sizi korkutmaya devam edeceğim…” ifadelerine yer verildi.

İmamoğlu, 18 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomanın iptal edilmesinden bir gün sonra gözaltına alınmış daha sonra da 23 Mart’ta ‘yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklanmıştı. Tüm bu süreç, İBB Başkanı’na son haftalarda açılan soruşturmaların ardından ve CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ön seçiminin öncesinde geldi. Bu soruşturmaların başlangıcında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Onlar da çok iyi biliyorlar ki daha turpların büyükleri heybede. Telaşlarının sebebi bu,” demişti.

Ancak İmamoğlu tutuklanmasıyla aynı gün 15 milyona yakın oyla CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi. Ardından İçişleri Bakanlığı kararıyla İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı. İmamoğlu’nun yerine CHP’li Belediye Meclis Üyesi Nuri Aslan İBB Başkanvekili olarak seçildi.

İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla tetiklenen kitlesel protestolar, Türkiye’de on yıldan uzun süredir görülen en büyük gösterilere dönüştü. Polis, protestolara karşı biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi. İstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok büyük şehrinde güvenlik güçleri göstericilere sert müdahalelerde bulunuyor.

Yetkililer aralarında gazetecilerin de olduğu 2 binden fazla kişiyi gözaltına aldı. Gözaltılar sonrası 300’ü aşkın kişi tutuklandı. Daha sonra ise bunların bir kısmı itirazlarla serbest bırakıldı.

Paylaşın

Anket: İmamoğlu İle Erdoğan Arasındaki Fark 9 Puan

Son seçim anketine göre; Ekrem İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 puan önünde. Ankete katılan katılımcıların, yüzde 54.5’i İmamoğlu’na, yüzde 45.5’i ise Erdoğan’a oy verebileceklerini belirtti.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) erken seçim çağrılarını sürdürürken araştırma ve anket sonuçları açıklanmaya devam ediyor.

ALF Araştırma, 06-09 Ekim 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde 2 bin katılımcıyla gerçekleştirdiği “Seçmen Eğilimleri Araştırması” sonuçlarını açıkladı.

“Bu pazar cumhurbaşkanlığı seçimi olsa kime oy verirsiniz” sorusunun sorulduğu ankette, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel yer aldı.

Ankette yer alan cumhurbaşkanlığı seçim senaryolarında ise Erdoğan’ın üstünlük kuramadığı görüldü:

Ekrem İmamoğlu vs. Recep Tayyip Erdoğan: İmamoğlu yüzde 54.5 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 45.5’de bırakarak galip geldi.

Mansur Yavaş vs. Recep Tayyip Erdoğan: Yavaş yüzde 55.7 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 44.3’de bırakarak açık ara önde yer aldı.

Özgür Özel vs. Recep Tayyip Erdoğan: Özgür Özel yüzde 50.5 oy oranıyla Erdoğan’ı yüzde 49.5’de geride bıraktı.

Paylaşın

İmamoğlu’nun “Diploma” Davası 8 Aralık’a Ertelendi

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edilen diploma davası 8 Aralık’a ertelendi.

Tutuklanarak görevden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması salon tartışmaları arasında ertelendi.

Duruşma salonunun küçüklüğü gerekçesiyle davayı izlemek isteyen gazeteci ve avukatların salona alınmamasının ardından Ekrem İmamoğlu duruşmaya katılmama kararı aldı. Duruşma sonrasında daha büyük bir salona taşındı ve hakim İmamoğlu’nun salona getirilmesine karar verdi. Ancak bu salon da ilk duruşmanın görüldüğü en büyük salon değildi.

İmamoğlu mahkemede, “Salon değişikliğinden bu sabah haberimiz oldu. Kalabalık avukat ve seyirci kitlesi diğer salonu düşünüp geldiler. En dar salona alınmasından dolayı birçok avukat içeri giremedi. Aralarında benim müdafilerim vardı” dedi.

İmamoğlu, “içeri giremeyen müdafilerinden dolayı savunma yapmasının mümkün olmadığını” söyledi ve duruşmanın ertelenmesini talep etti.

İmamoğlu’nun savunma yapmadığı duruşma 8 Aralık’a ertelendi.

Silivri’de kameraların karşısına geçen CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Ekrem İmamoğlu’nun zorla salona getirilmesi söz konusu olamaz. Ekrem İmamoğlu müdafiileri ile müzakere içerisinde bu kararı almıştır. Olağan yargılama koşulları söz konusu olduğunda Ekrem İmamoğlu salonda yerini alacaktır” dedi.

Duruşmanın küçük bir salona taşınmasını keyfi olarak değerlendiren Günaydın, “Olağanüstü koşullar söz konusu olduğu sürece buraya çıkmayacağız” dedi.

Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’un tutuklu olduğunu da hatırlatan Günaydın, “Avukatının bu duruşmaya SEGBİS’le bağlanması dahi son dakika kararı ile oradan kaldırılmıştır” dedi.

İddianamede neler var?

İmamoğlu 1990’da Kıbrıs’ta öğrenim gördüğü Girne Amerikan Üniversitesi’nden (GAÜ) İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yapmış ve 1994’te işletme fakültesinden mezun olmuştu. İddianamede, GAÜ’nün 1990 yılında YÖK tarafından tanınan bir üniversite olmadığı, 1993 yılında tanındığı vurgulandı.

O yıllarda Kıbrıs’ta faaliyet gösteren kurumlardan sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin tanındığı, ancak “yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı” iddia edildi.

İmamoğlu’nun yatay geçiş sürecinde İstanbul Üniversitesi’ne ibraz ettiği belgelerin, Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığı ifade edildi.

“İstanbul Üniversitesi tarafından İmamoğlu’nun kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği” iddia edilen belgenin “şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte” olduğu savunuldu.

İddianamede, İmamoğlu’nun “resmi belgede sahtecilik” suçunu “zincirleme şekilde” işlediği, “hileli bir şekilde aldığı evrakı” yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti için Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunduğu iddia edildi.

Paylaşın

İmamoğlu’nun “Savcılara Hakaret” Davası Düşürüldü

Ekrem İmamoğlu hakkında, kent uzlaşısı soruşturmasını yürüten iki savcıya yönelik sözleri nedeniyle “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında açılan dava düştü.

Tutuklandıktan sonra görevinden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, kent uzlaşısı soruşturmasını yürüten iki savcıya yönelik sözleri nedeniyle “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında açılan dava düştü.

Kararın gerekçesinde, “Her ne kadar iş bu dava dosyasının duruşması 22/10/2025 tarihine bırakılmış ise de; sanığın celse arasında önödeme ihtaratı kapsamında ödeme yaptığı görülmekle, işin sürüncemede kalmaması için duruşmaya mahsus salonda re’sen celse açıldığı ve ön ödemenin vezneye yatırıldığı anlaşıldı” ifadelerine yer verildi.

İmamoğlu hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis talep edilen iddianame, gönderildiği İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. İmamoğlu’nun bu dava nedeniyle 22 Ekim’de hakim karşısına çıkması bekleniyordu.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, İki cumhuriyet savcısı, “müşteki” sıfatıyla yer alıyordu.

İddianamede, İmamoğlu’nun 23 Mart’ta “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçundan yürütülen soruşturma kapsamında savcılıkta ifadesi alındıktan sonra tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildiği anımsatılarak, hakimlikteki sorgusunda İmamoğlu’nun, tutuklamaya sevk yazısında isimleri bulunan iki cumhuriyet savcısına yönelik “hakaret içerikli” beyanları gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı kaydedilmişti.

İddianamede, İmamoğlu hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan 9 aydan 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası verilmesi, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” hükmünün uygulanması istenmişti.

İddianame, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu: Adaletsizliğin Milleti, Coğrafyası Olmaz

Ekrem İmamoğlu, “Biz adaleti sadece kendimiz için değil, herkes için istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki adalet bir kişiye değil, herkese lazımdır. Adalet olmadan ekmeğin, dirliğin, birliğin olmayacağını biliyoruz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), görevinden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlattığı “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerini ilk kez yurt dışında düzenledi.

Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Parlamentosu da dahil olmak üzere, bazı önemli AB kurumlarının merkezlerinin yer aldığı Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen miting bu buluşmaların 61’incisi oldu.

Mitingde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mektubu okundu. İmamoğlu mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Değerli yurttaşlarım, Avrupa’da yaşayan dostlarım, kardeşlerim, yol arkadaşlarım… Biliyorum, aklınızın ve kalbinizin bir yanı hep Türkiye’de. İnanın bizim de aklımız ve kalbimiz hep sizde. Çünkü bu ülke, sadece sınırlarla değil; inançla, sevdayla, umutla birbirine bağlı bir ülkedir. Ben, bugün size yine Silivri’den sesleniyorum. Ama biliyorum ki sesim burada, Avrupa’nın kalbinde, sizlerin yüreğinde yankı buluyor.

Bu zor dönemde, hepimizin zihninde ve yüreğinde üç kelime var: Demokrasi, adalet ve cesaret. Bu üçü, birbirine tutunarak ayakta kalıyor. Zira bugün, yalnızca demokrasi ve adalet talep etmek değil, demokratik haklarımızın elimizden alınması ve adaletsizlik karşısında sessiz kalmamak da cesaret gerektiriyor. Avrupa Birliği de bir zamanlar işte bu cesaretle oluştu. Savaş yorgunu halkların, barış, özgürlük ve insanlık onuru için gösterdiği büyük cesaretle.

Ama bugün görüyoruz ki, Avrupa da dünyanın birçok ülkesi gibi, büyük bir sınavdan geçiyor. Bu sınav yalnız ekonomik ya da diplomatik değil; ahlaki ve vicdani bir sınav. İklim krizi, savaşlar, göç, enerji krizi, eşitsizlik… Ve en önemlisi; halkların kurumlara olan güveninin sarsılması. Bu ortamda otoriter liderler, hakikati eğip bükerek, adaleti kendi iktidarlarının aracı haline getiriyor.

Demokrasiyi sadece sandığa, hukuku ise siyasetin sopasına indirgemeye çalışıyorlar. Bugün Ukrayna halkı, özgürlük için direniyor. Gazze’de yaşanan büyük acıların ardından gelen ateşkes, umut verici. Ancak gördük ki, devletlerin kendi toplumlarının vicdanından gerisine düşen tutumları, dünyayı daha güvensiz, insanlığı ise daha yorgun hale getiriyor.

Bu iki tablo, iki ayrı coğrafyada görünse de aslında aynı gerçeği gösteriyor: Bir yerde adalet eksilirse, her yerde otoriterlik ve despotluk güçlenir. Adaletin coğrafyası daraldığında, despotların zulmü genişliyor. Avrupa da kendi değerlerinden uzaklaştıkça, kısa vadeli çıkarların peşine düştükçe, uzun vadede kendi demokrasisini tehlikeye atıyor. Ben, halkın özgür oylarıyla üç kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildim. Bugün özgürlüğüm elimden alınmış olsa da mücadelem asla bitmedi. Çünkü bu, sadece benim mücadelem değil, adil ve özgür bir Türkiye’nin mücadelesidir.

Bu; yoksulluktan, haksızlıktan ve hukuksuzluktan bitap düşmüş büyük bir milletin onur ve haysiyet mücadelesidir. Ve Yüce Allah’a şükürler olsun ki yalnız değilim… Yalanlar, iftiralar, baskılar, zorbalıklar, tehdit ve şantajlar sonuç vermiyor. Tam tersine, milyonlar mücadelemizde birleşiyor. Omuz omuza, el ele veriyor. Gençlerin üniversitelerde, kadınların meydanlarda, aziz milletimizin sokaklarda gösterdiği barışçıl mücadele, ülkemizin demokrasiye olan inancının ne kadar köklü ve güçlü olduğunu kanıtlıyor.

Gelişmiş ülkelerde dahi meşruiyet krizi yaşanıyor. Otoriter iktidarlar, demokrasiyi sandığa sıkıştırıyor, hukuku yok sayıyor ve hatta ayaklar altına alıyor. Ama biz biliyoruz ki; halkın iradesi vicdanlarda, sandıklarda ve meydanlardadır. Ve hiçbir güç, o iradeyi susturamaz. Biz, halkın sesini devletin kalbine, adaletin merkezine taşıyana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Kararlarımızı, kapalı kapılar ardında değil; birbirimizin gözünün içine, aynı hizadan bakarak alacağız.

Aslında İstanbul’da biz, bu anlayışın ilk adımlarını attık. Katılımcı yönetim modelimiz, sadece bir şehir uygulaması değil; geleceğin Türkiye’si için bir demokrasi örneğidir. Bugün Avrupa’daki tüm demokratlara sesleniyorum: Bu mücadele, sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da geleceğini ilgilendiriyor. Avrupa’nın yeniden değerlerine sahip çıkması, adaleti ve demokrasiyi her yerde savunması gerekiyor. Çünkü adaletsizliğin milleti olmaz, coğrafyası olmaz.

“Biz, adaleti sadece kendimiz için değil, herkes için istiyoruz”

Beni, belediye başkanlarımızı ve yol arkadaşlarımızı esir tutanların amacı; kendi ikbâlleridir, bitik tükenmek bilmeyen koltuk hırslarıdır. Onlar, milletin iradesine ve demokrasinin özüne yönelmiş, aciz ve hukuksuz bir girişimin içindeler. Bizim tek talebimiz, adil bir yargılamadır. Biz, adaleti sadece kendimiz için değil, herkes için istiyoruz.

Çünkü biliyoruz ki adalet artık bir kişiye değil, herkese lazımdır. Adalet olmadan ekmeğin olmayacağını, dirliğin olmayacağını, birliğin olmayacağını biliyoruz. Evet Türkiye bugün zor bir dönemden geçiyor. Ama biz umutsuzluğu değil, umudu diri tutan, adaleti ve birliği yeniden hâkim kılan günler için tarifi zor bir onur mücadelesi veriyoruz.

Türkiye, şu ya da bu şahsın, şu ya da bu partinin değil; milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyecek. Türkiye; adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, güçlenecek ve adilce paylaşacak. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, dünyanın her yerinde gıpta edilen, saygı duyulan bir imtiyaz olacak.

Birbirimize güveneceğiz. Asla geride bir tek arkadaşımızı bırakmayacağız. Omuz omuza vereceğiz ve onları duyduklarında tir tir titreten o sözü yılmadan haykıracağız: Her şey çok güzel olacak! Her şey çok güzel olacak! Her şey çok güzel olacak! Hepinizi hasret ve özlemle kucaklıyorum.”

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu: Bu Düzeni Değiştireceğiz

“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingine mesaj gönderen Ekrem İmamoğlu, “Milletin değil, bir avuç insanın çıkarları için işleyen bu insafsız düzeni değiştireceğiz” dedi.

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Şişli’de düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingine bir mesaj gönderdi.

İmamoğlu’nun mesajında şu ifadelere yer verdi: “Ben ve çalışma arkadaşlarım, milli iradenin temsilcileri, seçilmiş belediye başkanlarımız, aylardır görevimizden ve sizlerden uzak tutuluyoruz.

Bizler, hukuki bir davada yargılanmıyoruz. Bu, baştan sona siyasi bir davadır. Bizler yargılanmıyoruz. Bizi siyasi amaçlarına ulaşmak için, yargılamadan cezalandırıyorlar. Bizler, milletin siyasi iradesinin temsilcileriyiz. Bizler, milletin refah ve mutluluk, adalet ve hürriyet talebinin temsilcileriyiz. Bizden korkuyorlar, çünkü milletten korkuyorlar. Her derdin çaresi vardır ama, içine millet korkusu düşenler çaresizdir, zavallıdır.

Benim güzel hemşerilerim; onlar milletten korkuyor ama siz hiçbir şeyden korkmuyorsunuz. Resul Emrah Şahan kardeşimi ve diğer kıymetli il, ilçe belediye başkanlarımızı haksız, hukuksuz hapse atan zihniyete karşı aylardır, yılmadan direniyorsunuz.

Cumhuriyetin ve demokrasinin, adaletin ve hürriyetin yanında dimdik duruyor ve tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi haykırıyorsunuz: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir… Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir! Milletin egemenliğini gasp etmeye çalışanlar, yarattıkları ekonomik, siyasi, idari krizlerle ülkemizi bir uçuruma sürüklüyorlar. İktidar; demokrasiden, hukuktan uzaklaşıp zorbalaştıkça ekonomi düzelmez hale geliyor. Devlet; eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi temel hizmetleri doğru dürüst yerine getiremez oluyor.

Tek bir şahsa göre dizayn edilmiş, ilk günden beri kriz üreten, bir avuç insanı zenginleştirirken milletin çoğunluğunu yoksullaştıran bu sistemi değiştireceğiz. Milletin değil, bir avuç insanın çıkarları için işleyen bu insafsız düzeni değiştireceğiz. Herkes için, her yerde, adaletin ve hürriyetin güvencesi olacak, tam demokratik bir rejim kuracağız.

Herkese refah ve bereket getirecek, herkesin birbirini kendisine denk ve eşit gördüğü, insanca, hakça bir düzen inşa edeceğiz. Çıktığımız bu zorlu, acılı, meşakkatli yolun hedefleri, çok ama çok büyüktür. Milletimizin umutları, özlemleri, hayalleri ne kadar büyükse, o kadar büyüktür.

Bir avuç insana karşı, 86 milyonun gücüyle, 86 milyonun kardeşliğiyle başaracağız. Bu cennet vatanda özgür, mutlu ve onurlu yaşamak için, kim olduğumuz, nerede olduğumuz hiç fark etmeyecek. İstanbul Boğazı’nın kenarında… Dicle Nehri’nin kıyısında… İç Anadolu’nun bozkırında… Ege’nin ovalarında… Karadeniz’in ormanlarında… Akdeniz’in yaylalarında aynı imkanları, aynı fırsatları bölüşeceğiz.

Ortak değerlerimize, ortak sorumluluklarımıza hep birlikte sahip çıkarak, sevinçleriyle hüzünleriyle aynı hayatı paylaşacağız. Birbirimize sarılıp, birbirimizden güç alacağız. Her şey çok güzel olacak. Milletime inancım, güvenim sonsuzdur. Sizleri çok seviyorum. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

Paylaşın