Bitlis: Ahlat, Anonim Kümbet

Anonim Kümbet; Bitlis’in Ahlat İlçesi, Tahtı Süleyman Mahallesi, Ova Kışla Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bahçe içinde bulunan Anonim kümbet, tahminen 17.yy’da yapılmıştır. Dikdörtgen planlı ve üzeri külahla örtülüdür. Yapının kime ait olduğu bilinmemektedir.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Keşiş Kümbeti

Keşiş Kümbeti; Bitlis’in Ahlat İlçesi, İkikubbe Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kümbetin yapılış tarihi bilinmemekle beraber XIII. veya XIV. yy’da yapıldığı tahmin edilmektedir. Klasik sitilde yapılmıştır.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Hüseyin Timur Kümbeti

Hüseyin Timur Kümbeti; Bitlis’in Ahlat İlçesi, İkikubbe Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

XIII. yy. ikinci yarısına tarihlenen Kümbet Hüseyin Timur’a aittir. İki katlı olup alt kat cenazelik kısmını oluşturmaktadır. Yapının üzeri konik külahla nihayetlendirilmiştir.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Hasan Padişah Kümbeti

Hasan Padişah Kümbeti; Bitlis’in Ahlat İlçesi, Tahtı Süleyman Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

XIII. yy ikinci yarısı muhtemelen (673 H.1274) tarihinde Hasan Aka Bin Mehmet tarafından yapılmıştır. Ahlat Padişahı Hasan Aka’ya ait kümbet, kare planlı kaide üzerine silindirik gövde yükselerek konik bir külahla nihayetlendirilmiştir.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Yarım Kümbet

Yarım Kümbet; Bitlis’in Ahlat İlçesi, Tahtı Süleyman Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kümbet iki bölümden oluşmaktadır. Ahlat’a özgü (volkanik) kesme taşından yapılmış cenazelik kısmın üzerine yükselen gövde kısmı yarım kalmıştır. Muhtemelen XIII. yy’ da yapılmıştır.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Erzen Hatun Kümbeti

Erzen Hatun Kümbeti; Bitlis’in Ahlat İlçesi, Erkizan Mahallesi, Ak Polat Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Emir Ali kızı Erzen Hatun adına Ameli Kasım İbni Sinan tarafından yaptırılmıştır. On iki kenarlı piramit şeklindeki külah sade bir kaplama ile yapılmıştır. Ahlat kümbetleri içinde en süslü olanıdır.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Emir Ali Kümbeti

Emir Ali Kümbeti; Bitlis’in Ahlat İlçesi, İki Kubbe Mahallesi, Dede Maksut Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1306 tarihinde yapılmıştır. Ahlat Kümbetleri içinde değişik plana sahip olan Emir Ali Kümbeti, daha çok eyvanlı kümbetler arasında yer almaktadır. Zeminle aynı seviyede olan dikdörtgen plandaki cenazeliğin sekizgen kasnağı üzerine oturtulmuş piramidal külahı bulunmaktadır.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Çifte Kümbet

Çifte Kümbet; Bitlis’in Ahlat İlçesi, Çifte Kümbet Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Şirin Hatun Bugatay Aka’ya ait olduğu bilinir. Her iki kümbette de ikişer kişi gömülü olduğundan iki isimle anılmaktadır. Kare planlı cenazeliğin üzerine zengin motifli silindirik gövde yükselir. Gövdenin üzeri konik bir külahla kapatılmıştır.

Ahlat kümbetleri şekil olarak Orta Asya Türk Çadırını andırmaktadır. Kümbetleri Türklerin hayatında önemli bir yer tutan çadır sanatının mimariye aktarılmış şekli olarak görmek mümkündür. İslam sanatına kümbet mimarisini sokan Türklerdir. İslam öncesinde Türklerde bu sanat “Kurgan” şeklinde gelişmiştir.

Ahlat kümbetleri genel olarak iki katlıdır. Alt kat tonozla örtülmüş mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olarak düzenlenmiştir. Silindirik ve çokgen planlı gövdenin üzeri konik veya piramidal külah ile örtülmüş olup Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devirlerini kapsamaktadır.

Paylaşın

Bitlis: Ahlat, Mağara Evler

Bitlis’in Ahlat İlçesi sınırları içerisinde yer alan Mağara Evler; Harabeşehir ve Sultan Seyit dereleri, Kırklar Vadisi, Madavans deresi, Yuvadamı Köyü civarında Gaban Deresi Vadisi ile Harabe Hulik Köyü mevkiindedirler.

Ahlat’ın çeşitli kesimlerinde yüzlerce mağara bulunmaktadır. Bu mağaralar eski çağlardan beri değişik amaçlarla kullanılmış ve günümüze kadar ulaşabilmişlerdir. XIX. Yüzyılın sonlarında bu yöreye gelen LYNCH. Bu mağaralardan oluşan yerleşmelere dikkat çekmiştir. Ahlat, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ilk yerleşilen alanlardan birisi olduğu için bu mağaralar Neolitik Çağ’dan beri kullanılmıştır.

Bölgede meydana gelen şiddetli depremler, kuraklık nedeniyle sulak vadilere yerleşme ihtiyacı, harp ve istilalar sonucu yerleşmelerin tahrip edilmesi, sert iklim koşulları gibi nedenler mağara yerleşmelerinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. İbrahim Kafesoğlu bu mağaralardan bazılarına kutsallık atfedildiğini ve içerilerinde ibadet yapıldığını yazıyorsa da bu durum mağaralara kutsallık atfedilmesinden değil bazı mağaraların ibadet mekanı olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

Yapay mağaralar tek ve iki katlı oyuldukları gibi, bazıları ise galeri tarzında oluşturulmuş olup bu galerilerin nerelere kadar uzandığı henüz araştırılmamıştır. Mağaraların bazıları yanyana veya arka arkaya sıralanmış iki-üç odadan oluşmaktadır. Yuvadamı Köyü civarında doğal ve yapay mağaraların yanında kayalara oyulmuş nişler, sunaklar, kaya mezarları yörenin tarihine ışık tutacak önemli maddi kültür belgelerine sahiptir. Bu köy civarında ise bölgenin en büyük tarih öncesi mezarlığı mevcuttur.

Paylaşın

Bitlis: Mucizeler Manastırı

Mucizeler Manastırı; Bitlis’in Adilcevaz İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Süphan Dağı’nın güneybatı eteklerinde, 2100 metre yükseklikte, düz bir kayalık çıkıntı üzerine kuruludur.

Mucizeler Manastırı’na özel araçlarla ulaşım mümkündür. Manastıra, sol kolun sol yamacından geçen bir yol ile ulaşılır. 19. yüzyılın sonunda manastır halen varlıklıdır ve geniş toprak sahibidir. 1895’te manastır, saldırıya uğrar ve yağmalanır. 20. yüzyılın başında onarılır ve manastır 1915’e kadar faaliyete devam eder.

Manastırı bir duvar çevreler. Bugünse bu duvarın sadece temelleri görülmektedir ve manastırın onca yapılarının arasında bir tek kilise ayaktadır. Manastırın güneyinde bir mezarlık vardır. Manastırın güneybatı köşesine yakın bir noktada su kaynağı vardır ve manastırın kuzeybatısından bir küçük dere akar.

Kilise dıştan homojen görünse de içi, birbirinden ayırt edilebilen iki bölümden oluşur. Doğu ucunda kilisenin kendisi vardır; batı ucundaysa Thierry’nin bir çeşit jamatun kabul ettiği bir dikdörtgen bölme şeklinde ekleme vardır.

Thierry tarafından fark edilmeyen önemli bir nokta, batı bölmesinin kiliseden sonra inşa edildiğidir, çünkü kilisenin orijinal batı cephesinin dış yüzeyi, eklemenin kuzey duvarının doğu ucuna dayalı olarak görülmektedir. Bu, batı bölmenin sonradan eklendiğine işarettir. Dolayısıyla, kilise ve batı eklemesi farklı yapılar olarak ele alınmalıdır

Kilise, kare içinde haç planının bir türevidir. Ancak batı destekleri her zamanki duvar veya kalın sütunlar değil, bağımsız duran kolonlardır. En yakın benzer örneklere, orta Bizans dönemi (M.S. 12nci-14üncü yüzyıllar) Yunanistan ve batı Anadolu kiliselerinde rastlanılır.

Bu planın 300 yıl sonra Adilcevaz’da nasıl yeniden belirdiği açıklanamamıştır. Bunun yanıtı muhtemelen bağlantı olmasıdır ve bu kilisenin tasarımı kısmen yenilikçilik, kısmen daha geleneksel planlardan türetme ve de kısmen yakındaki İslami yapılardan etkilenme ile şekil almıştır. Örneğin, sütun şeklinde bağımsız duran batı destekleri olan Ermeni kiliseleri yaygın olmasa da örnekleri yok değildir, ve bu kilisedeki gibi kısa kolonlar yer almaktadır.

Tasarımın diğer ayrıntıları şöyledir: apsis, neften biraz yüksektir ve tek bir pencereyle aydınlatılır. Kilisenin kollarının hafif sivri kemerleri vardır. Kubbenin alnı, içten çember, dıştan sekizgen olup dört küçük pencereye sahipmiş. Kubbe yarım küreymiş ve tepesi piramitmiş. Kubbeyle alnı, Thierry kiliseyi 1960’larda incelediğinde sağlammış.

Bugünse yarısı çökmüştür. Bu muhtemelen 1980’lerde gerçekleşmiştir. Dışta, alnın dibinden nefin çatısına geçiş, İslami kümbetlerde olduğu gibi üçgenlerle yapılmıştır. Kilise iyi ışık almaktadır. Alın ve apsisteki pencerelerin yanı sıra kilisenin kuzey ve güney kollarında geniş pencereler vardır. Kilisenin girişi üzerinde de üst üste iki pencere var. Kilisede fresk yoktur. Süs unsuru olarak sadece oyma vardır.

Normal bir jamatun ve ana bölüm ile batı kısmının arasında herhangi bir kapının olmayışı, bu kilisede diğer manastırlara kıyasla farklı merasimlerin yer aldığına işarettir. Bunun nedeni belki de şifai eşyalara dayandırılabilir. Çok sayıda ziyaretçinin akını, belki de tipik bir jamatunu gereksiz kılmıştır. Kilisenin günümüze ulaşan ithafi yazıtı yoktur, ancak 1720 tarihli bir grafiti vardır. Tasarım unsurları, yaklaşık bir yapım tarihi tahmin etmede faydalı olur.

Alın ile çatıya geçişlerin üçgen kullanımıyla gerçekleştirilmesinden daha önce söz edilmişti. Bu unsur, Van Gölü bölgesindeki diğer geç ortaçağ dönemi kiliselerinde de bulunur. Bunlara örnek, Deveboynu yarımadasındaki 1671 tarihli Aziz Tomas Manastırı ve Muradiye (eski adıyla Berkri) yakınlarındaki 17nci yüzyılın sonlarından kalma Aziz Argelan Manastırı’dır.

Kilisenin girişinden geriye bir şey kalmamıştır, ama bir kısmı 1970’lerde yerindeymiş. Kapı çerçevesinin üç süs öğesi vardır. Stilize palmetlerden oluşan bir ağ şeklinde oyulmuş dış hattı, sonra sarmal boncuk silmeli gömme kolon, son olarak da yarım dairelerle süslü, daha küçük iç hattı vardır. Palmetlerin neredeyse tıpkısı 1648 yapımı Varagavank’ın jamatununun kapı çerçevesinde bulunabilir.

Bu kapı çerçevelerinin bu kilisede başlık olarak aynı stalaktit silmesi vardır. Dolayısıyla, Mucizeler Manastırı kilisesinin, 14 nci yüzyılın ortası ile sonu arasında bir tarihte inşa edildiği muhtemeldir. 1648’de Van Gölü havzasında birçok yerleşim yerine zarar veren bir depremin meydana geldiği bilinmekte olup bu depremde Mucizeler Manastırıda hasar görmüştür.

 

Paylaşın